Tumgik
#füsun ve barış
eliffklnc1 · 1 year
Text
Metin ve Duygu birbirlerini sevdiler fakat kavuşamadılar. Barış ile Füsun birbirlerini sevdiler fakat Barış öldü. Arif Müzeyyene gitme dedi fakat Müzeyyen gitti. Bazı aşklar şansızdır, bazı kadınlarda ve bazı annelerde...
2 notes · View notes
donemplak · 1 year
Text
Türk Hit Parade Aranjmanlar 2021 Almanya türküola LP
Türk Hit Parade Aranjmanlar 2021 Almanya türküola LP A1 Barış Manço– Hal Hal 3:32 A2 Cici Kızlar– Delisin 2:59 A3 Edip Akbayram– Garip 3:01 A4 Erkin Koray– Şaşkın 4:23 A5 Füsun Önal– Ah Nerede 2:41 A6 Fikret Kızılok– Leylim Leylim 3:57 A7 İskender Doğan– Kan Ve Gül 3:15 B1 Cem Karaca– Tamirci Çırağı 4:53 B2 Moğollar– Çığrık 3:17 B3 Selçuk Alagöz– Malabadi Köprüsü 2:54 B4 Selda…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Text
Tumblr media
Leylâ Erbil: Gorgolaşmayanların Yazarı
Yedi yıl oluyor Leylâ Erbil aramızdan ayrılalı. Gezi Direnişi’ni hasta yatağında selamlamış ve özellikle kadınların direnişteki öncü rolü onu mutlu etmişti. Ömrü vefa etseydi bu “özgürkalmışbeyinler örgütü”nün “gorgolaşmamış” üyelerinin “vaka-i vesvese”, manyak-ı cinnet-i inhitatiye” ve “ikame-i ya rab”dan mustarip faşist bir iktidara boyun eğmeyişlerini muhakkak kaleme alırdı. Gorgoların iktidarına çok öfkeliydi ve uzun zamandır peşini bırakmayan o sinsi hastalıktan çok iyiden, güzelden ve doğrudan yana olanların karanlığı dağıtamaması sağlığını etkilemişti. Tıpkı 2010’da aramızdan ayrılan Füsun Akatlı’nın ardından onu öldürenin toplumsal kanser olduğunu ifade edişinde olduğu gibi. Haksızlık ve adaletsizliklere sessiz kalmazdı Leylâ Hanım. Örneğin, on yıllardır işçi sınıfına kapalı olan Taksim Meydanı’na çıkılmasının arifesinde liberaller tarafından faşist yaftası yemiş olmasının sonucu olarak gözünü kırpmadan “1 Mayıs 2009 Yazarlar Komitesi” başkanlığından çekilmişti, üstelik emekçilere bu süreçte omuz vermenin sorumluluğundan kaçınılmaması gerektiğini ifade etmesine karşın. Siyasal bilincini her daim keskin tutmuş bir yazardan, toplumsal duyarlığıyla sanatçının örgütlü olarak davranması gerektiğini her daim aklında tutmuş bir yazardan bahsediyoruz Leylâ Erbil’i andığımız zaman. TİP’in Kültür ve Sanat Bürosu’ndaki sorumluluklarından Türkiye Yazarlar Birliği ve TYS’nin kuruluşlarında oynadığı role kadar pek çok alanda bunu kanıtlamış bir yazardı. Toplumsal sorunlara müdahil olduğu ölçüde okurunu da sürekli dönüştürmeye ve değiştirmeye çalışırdı Erbil. Varoluşçu felsefenin ve bununla harmanlanmış gerçeküstücü bir anlatım biçiminin egemen olduğu ilk dönem öykülerinden 2000’li yıllarda kaleme aldığı anlatılara kadar okurlarını diri ve uyanık tutmayı başardı.
TİP’in kuruluşuyla birlikte yükselişe geçen ve kitleleri örgütlemeye başlayan Türkiye soluyla eşanlı olarak kadınların toplumsal yaşamdaki geleneksel rolleri daha çok sorgulanıp özgürlük arayışları daha çok dile getirilirken bu sürecin edebiyatımızdaki temsilleri de yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamıştı. Leylâ Erbil 1961’de yayımladığı Hallaç ile edebiyatımızdaki özgün konumunu bir “kadın yazar” olarak sağlamlaştırdı. Tuhaf Bir Kadın’daki Nermin’i, Karanlığın Günü’ndeki Nesli, Asiye ve İkbal’i, Mektup Aşkları’ndaki Jale, Ferhunde ve Sacide’yi, Cüce’deki Zenîme’yi, Kalan’daki Lâhzen’i ve Tuhaf Bir Erkek’teki Sevda’yı düşünelim. Tümü kadınların toplumdaki geleneksel rollerini içselleştirmiş kadınlar ve bunu yeniden üreten erkekler tarafından “öteki” olarak görülmekle kalmıyor, Türkiye toplumunun yerleşik ahlak değerlerine de uyum sağlamıyorlardı. Edebî üretimlerde kadına biçilen en önemli rolün erkeğin kadına âşık olması olarak ele alınmasından tutalım, kemikleşmiş değer yargıları, evlilik, cinsellik ve aile gibi dokunulmaz addedilen başlıklara kadar pek çok noktada eleştiri oklarını saplamıştı Leylâ Hanım. Burjuva ahlakını ve özellikle kadınların yaşadığımız düzendeki yabancılaşmalarını kapitalizmin nesnel gerçekliğine dayandırarak anlatmayı hedeflemişti.
Maraton koşucusu
50’li yıllardan beri öyküler kaleme alan Erbil, edebiyata adım atmasına vesile olan Sait Faik’e ithaf ettiği Hallaç’ı Salim Şengil’in sahibi olduğu Dost Yayınları’ndan 1961 yılında yayımlatır. Gecede 1968’i bekleyecektir. Metin Eloğlu ve Nurer Uğurlu’nun destekleri ve kendi olanaklarıyla yayımlattığı kitabı ilk ve son defa bir ödüle yollayacak olan Erbil, 1969’da Bulgaristan Yazarlar Birliği’nin davetiyle Sofya’da ağırlanıp Bulgar yazarlarla tanışır. Tuhaf Bir Kadın 1971’de tam da Türkiye işçi sınıfının kendisini tarih sahnesinde apaçık belli ettiği bir momentte yayımlanır. Aziz Nesin, Turgut Uyar, Bekir Yıldız, Adalet Ağaoğlu, Adnan Özyalçıner, Nihat Behram ve sendikanın ilk başkanı Yaşar Kemal gibi yazarlarla “özgürlük, barış, dayanışma ve kültürel gelişim”e odaklanan ve 1974’te kurulan TYS’nin kurucu üyeleri arasında yer alırken tüm yazın emekçilerini örgütlü bir biçimde davranmaya davet eder. Eski Sevgili 1977’de, Alzheimer’e yakalanıp huzurevinde ölen annesini merkeze aldığı Karanlığın Günü 1985’te yayımlanır. Davetli olarak gittiği Sovyetler Birliği’nde Moskova ve Leningrad’la birlikte Litvanya’yı da gezme olanağını 1986 yılının haziran ayında bulan Leylâ Erbil, Novodeviçi Mezarlığı’nda Nâzım’ı ziyareti sonrasında “Orada seçkin bir yeri var Nâzım’ın; Çehov’la, Gogol’le, tüm Sovyet devrim büyükleriyle komşu yatıyor,” diye düşünür. “Karanlığın günü”nün sürdüğü darbe sonrası yıllarda gerçek aşkların sadece mektuplarda olabileceğini ima edercesine Mektup Aşkları’nı yayımlar 1988 yılında. Ölümünden bir süre önce Ahmed Arif’in kendisine yazdığı mektupları yayımlatacağının sinyallerini veren Leylâ Erbil açısından mektup bir edebî tür olarak çok önemlidir. Ahmed Arif’in çoğunluğu 1954-1957 yılları arasında yazdığı 60’tan fazla mektup Erbil’in ölümünden hemen sonra yayımlanacakken, Arif’in Erbil’e beslediği aşk, Demokrat Parti iktidarının solcu bir şaire lâyık gördüğü işkenceler ve siyasal baskı hem Erbil’in hem Arif’in dönemin edebiyat çevreleri hakkındaki düşünceleriyle kendi edebiyat yolculukları kitapta gözler önüne serilir. Leylâ Erbil’in karşılıksız bırakmamış olabileceği mektuplar kitapta yer almaz ama Erbil yaşadıkları ilişkiyi Tuhaf Bir Kadın’daki Halit karakteriyle ölümsüzleştirirken Ahmed Arif’e olan saygısını da ifade etmiş olur. Mektuplardan oluşan bir başka kitap 1986’da kaybettiği can dostu Tezer Özlü’yle olan mektuplaşmalarını içerir ve 1995’te basılır. Dergilerde yayımlanmış yazıları, denemeleri ve kendisiyle yapılmış söyleşileri içeren Zihin Kuşları 1998’de yayımlandığında gündemde olan “ölüm oruçları”yla aktif olarak ilgilenmektedir. Siyasal iktidarın imha edici politikalarına karşı Yaşar Kemal ve Zülfü Livaneli’nin öncülüğünde yaklaşık yüz şair ve yazarın oluşturmaya çalıştığı kamuoyunun örgütleyicileri içinde Leylâ Erbil de vardır. Benzer bir tepkiyi 2008’de ardı ardına tersanelerde işlenen işçi cinayetlerinde verecek, Limter-İş’in hak grevine yüz elli üç sanatçı ve yazarla toplu olarak katılacaktır. 2001’de ele avuca sığmaz Cüce’yi, 2005’te Maraş Katliamı’nı hatırlatacağı Üç Başlı Ejderha’yı yayımlar. Artık tedavisi olmayan, ölümüne kadar onu ara ara yoklayacak olan “Langerhans hücreli histiositoz” hastasıdır. 2008’de konuk ülke olarak Türkiye’nin davet edildiği Frankfurt Kitap Fuarı’nda yer almayı söz konusu etkinliğin hükümetin ve Kültür Bakanlığı’nın denetimi altında yapıldığı gerekçesiyle reddeder. Toplumsal belleğimizi tazeleyeceği Kalan 2011’de, Tuhaf Bir Kadın’la “yarım bıraktığı” anlatıyı tamamladığı Tuhaf Bir Erkek ölümünden üç ay önce 2013 yılında yayımlanır.
Kadın sorunu ve toplumsal bellek
Leylâ Erbil’in kaleme aldığı tüm metinlerde kadın sorunu birkaç başlıkta karşımıza çıkar. Özellikle öyküleri Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte kadına dair değer yargılarındaki değişim, kadınlığın dinsel ve ahlaki açılardan sorgulanması, aydın kadınların sınıfsal konumları, kapitalist toplumsal formasyonda kadın-erkek eşitsizliği ve kadının cinsel özgürlüğüyle ona uygulanan şiddet gibi pek çok temayı barındırır. Geleneksel değer yargılarını içselleştirip erkek egemenliğine boyun eğen kadın karakterlerini eleştiren Erbil, yazar olan kadın karakterleri aracılığıyla kadın sorununa entelektüel bir bakış açısı getirir. Burjuva ideolojisinin kuşatması altında yabancılaşan bireyleri ve burjuva ahlakının değer yargılarını ironik bir söylemle tiye alırken, cinsellik, aile ve evlilik gibi söz konusu ahlakın tabulaşmış konularını eleştirir. Kadının kendisinde ve toplum karşısında yaşadığı yabancılaşmayı günümüz kapitalizminin dinamiklerine dayandırmasıyla edebiyatımızda kadın sorununa dair yazanlardan belirgin bir biçimde ayrışır.
Erbil toplumun belleksizleştirilmesine öfkelidir. Siyasal tarihimizin pek çok olayı, Erbil karakterlerinin iç dünyalarında özgün bir biçimde yankılanır. Düzenin yarattığı toplumsal mutabakatın eleştirisi, belleksiz bir toplumda unutulanları ve görünenin ardında yatanları okura gösterir. Kapitalizmde tüm toplumsal yaşamın yalanlar üzerine kurulu olduğunu ve aydınların bu düzene karşı mücadelede sorumluluk alması gerektiklerini dile getirirken, kapitalizmin yarattığı onlarca eşitsizlik arasından patriarkal tahakküme dikkat çeker. “İnsan kendinden de toplumdan da dünyadan da kaçmadan sorumluluk yüklenmelidir, toplumun anadeğerlerine sahip çıkmalıdır,” derken gerçeklerle yüzleşmenin önemini, insanın kaderinin kendi ellerinde olduğunu vurgular. Toplumsal bellek bir ağıt malzemesi değildir Erbil’de. 1 Mayıs 1977’den Sivas Katliamı’na, 6-7 Eylül’den Dersim Katliamı’na kadar yaşananlarda toplumsal gerçekliği su yüzeyine çıkararak okurun belleğini diri tutar. Bunu yaparken pek çok tekniği işlevsel olacak bir biçimde bir arada kullanmaya özen gösterir. Örneğin, Kalan’ın başkarakteri Lâhzen’in bilinçdışı söylemi toplumsal gerçekliğin ortaya konmasında oldukça işlevseldir. Çocukluk aşklarını hatırlayan, özgür bir kadın olarak eyleyemeyen, Sabit ile sevgilisi Zeyyat arasında sıkışmış Lâhzen’in yaşamı, toplumsal mücadeleler ve siyasal yıkımlar bağlamında ele alınır. Lâhzen’in kendi gerçekliği İstanbul’un yok olmaya yüz tutmuş kentsel imgesi ve şehrin yok olan Ermenileri, Rumları ve Yahudileriyle örtüşür. Öte yandan, Cüce’nin başkarakteri Zenîme Hanım yakın tarihli toplumsal felâketleri yüzleşilmesi gereken birer mücadele başlığı olarak ele alır. Tıpkı Üç Başlı Ejderha’da “hatırlanan” Maraş Katliamı gibi Sivas da Zenîme Hanım’ın şu sözleriyle “hatırlatılır”:
“Yıldırım soluk soluğa geldi, aneey! aneey! seslendi, bak televizyona, senin arkadaşını yakıyorlar! ne diyorsun sen?! hani bir abi vardı ya bir gün buraya gelmişti bana sigara aldırdıydı köyden, onu da gördüm! Kim, kimi yakıyor? Dedeler aneyy, sakallı dedeler, ağabeyler benzin döktüler, kibrit çaktılar!.. televizyona koştum!.. Çoğu Alevi, Sünniler de var aralarında yanıyorlar, yanıyorlardı ve biz seyrediyorduk. Dinciler sevinçten ‘glu glu dansı’ yapıyorlardı Madımak Oteli’nin önünde. Telefona koştum, İsmet Paşa’nın oğlunu aradım. Babası babamı bilirdi, kurtarırsa bir tek o kurtarırdı çocukları.. Çıkmadı, bulamadım. Yer yarılmış, yerin dibine girmişti sanki soytarı; bunlar hayati anlarda hep kaparlar telefonlarını.. Sonra ben de televizyonu kapadım, lânet ettim kendime, Amerikalarda onca yıl, ‘islâmda hümanizma’ anlatmıştım!.. Televizyonu kapadım günlerce açmadım.”
Sonuç
Özellikle son yapıtlarında “gorgo’larla boğuşarak yaşamaya çabalayan insancıkları” dert edindi Leylâ Erbil. Yapıtlarıyla bizlere enseyi asla karartmamayı, dayanışma ve umudu diri tutmayı, eşitlikçi ve özgürlükçü bir toplumsal değişime katkıda bulunabilecek entelektüel sorumluluğu almayı miras bıraktı. Cumhuriyet’le özdeşleşen, memleketi artı ve eksileriyle sahiplenebilen bir aydın olarak her daim yaşamı savundu ve son ânına kadar direndi. Özellikle orta sınıfların bakmadığı, görmediği, düşünmediği, kendilerini sorumluluk duygusundan azade hissettikleri ve konformizme düştükleri bir düzende değiştirip dönüştürmeyi, sorgulamayı ve düşünmeyi öne koyan bir kadın olarak belleklere yerleşti. Hallaç’tan Tuhaf Bir Erkek’e kadar yaptığı yazınsal yolculukla okurlarına kapitalizmin daha da çetrefil bir sorun haline getirdiği erkek egemenliğini deşifre etti. Emekçi sınıflara karşı sorumlulukla hareket eden aydın tavrını yaşamının son yıllarında Taksim Meydanı’na çıkarken dahi gösterdi. Memleketin toplumsal tarihinde bir aydın ve yazar olarak bıraktığı izle anılacak Leylâ Erbil. Sevgi Soysal, Adalet Ağaoğlu, Fürûzan gibi yazarlarla birlikte edebiyatımızda kadın sorununu ele alışındaki ayrıksı, anaakıma dahil olmayan konumu ile edebî çıtayı yükseklere çekişiyle hatırlanacak. Ve elli küsur yıllık maratonu özveriyle, popülizme düşmeden, hiçbir kuruma yaranmaya çalışmadan, soluksuz bir biçimde koşuşuyla unutulmayacak.
Kaya Tokmakçıoğlu (soL)
6 notes · View notes
medyadergisi · 2 years
Text
EMD İzmir Şubesi “Bir Ömür Ekonomi Yazanlar”ı andı
EMD İzmir Şubesi “Bir Ömür Ekonomi Yazanlar”ı andı
Bir Ömür Ekonomi Yazanlar’a vefalarını gösterdiler   Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi, vefat eden ekonomi muhabirlerini, “Bir Ömür Ekonomi Yazanlar Anma Etkinliği”yle andı.   Ekonomi Muhabirleri Derneği Kurucu Başkanı Özden Alpdağ, EMD İzmir Şubesi üyeleri Abdullah Bozkurt, Aytaç Sefiloğlu, Barış Kudar, Füsun Çağlar, Güler Özkan, Yaşar Sezginer ve Yener Özkesen için düzenlenen “Bir Ömür…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
habergezgini · 2 years
Text
EMD İzmir Şubesi “Bir Ömür Ekonomi Yazanlar”ı andı
EMD İzmir Şubesi “Bir Ömür Ekonomi Yazanlar”ı andı
Bir Ömür Ekonomi Yazanlar’a vefalarını gösterdiler   Ekonomi Muhabirleri Derneği İzmir Şubesi, vefat eden ekonomi muhabirlerini, “Bir Ömür Ekonomi Yazanlar Anma Etkinliği”yle andı.   Ekonomi Muhabirleri Derneği Kurucu Başkanı Özden Alpdağ, EMD İzmir Şubesi üyeleri Abdullah Bozkurt, Aytaç Sefiloğlu, Barış Kudar, Füsun Çağlar, Güler Özkan, Yaşar Sezginer ve Yener Özkesen için düzenlenen “Bir Ömür…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hasanakbal19 · 3 years
Text
TÜRKİYE ALZHEİMER DERNEĞİ: ALZHEİMER TEDAVİSİNDE FARKLI BİR DÖNEM BAŞLIYOR
TÜRKİYE ALZHEİMER DERNEĞİ: ALZHEİMER TEDAVİSİNDE FARKLI BİR DÖNEM BAŞLIYOR
Türkiye Alzheimer Derneği, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü sebebiyle bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Şişli Gündüz Yaşam Evi’nde düzenlenen toplantıya, Prof. Dr. Başar Bilgiç, Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, Prof. Dr. Türker Şahiner, Prof. Dr. Barış Topçular, Doç. Dr. Nil Tekin, Dr. Öğr. Üyesi Bedia Samancı, Dernek Müdürü Füsun Kocaman ve Dernek Başkan Yardımcısı Ayşin Ekşioğlu katıldı.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kunyekultursanat · 3 years
Text
TÜRKİYE ALZHEİMER DERNEĞİ: ALZHEİMER TEDAVİSİNDE FARKLI BİR DÖNEM BAŞLIYOR
TÜRKİYE ALZHEİMER DERNEĞİ: ALZHEİMER TEDAVİSİNDE FARKLI BİR DÖNEM BAŞLIYOR
Türkiye Alzheimer Derneği, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü sebebiyle bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Şişli Gündüz Yaşam Evi’nde düzenlenen toplantıya, Prof. Dr. Başar Bilgiç, Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, Prof. Dr. Türker Şahiner, Prof. Dr. Barış Topçular, Doç. Dr. Nil Tekin, Dr. Öğr. Üyesi Bedia Samancı, Dernek Müdürü Füsun Kocaman ve Dernek Başkan Yardımcısı Ayşin Ekşioğlu katıldı.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
metingulerce · 3 years
Text
Hercai oyuncuları kimler? Hercai son bölüm izle! Hercai son bölüm özeti! #BarışYöş #Yönetmen #Bomba #Mart #Gündem #KatarKatarSattılar #deprem #İttifakHolding Yılmaz Vural
Hercai oyuncuları kimler? Hercai son bölüm izle! Hercai son bölüm özeti! #BarışYöş #Yönetmen #Bomba #Mart #Gündem #KatarKatarSattılar #deprem #İttifakHolding Yılmaz Vural
Senaryosunu Eda Tezcan’ın kaleme aldığı ve Mardin’de çekimleri devam eden Türk yapımı dram dizisi Hercai oyuncuları kimler? Hercai son bölüm izle! Hercai son bölüm özeti!
Tumblr media
Mia yapım imzalı, 15 Mart 2019 tarihinden itibaren atv’de yayımlanmaya başlayan, yönetmen koltuğuna Barış Yöş’ün oturduğu Hercai oyuncuları kimler? Hercai son bölüm izle! Hercai son bölüm özeti! HERCAİ SON BÖLÜM ÖZETİ! Füsun…
View On WordPress
0 notes
egedensondakika · 4 years
Text
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Koronavirüs toplantısı öncesinde kritik mesajlar!
Tumblr media
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları: Kurumlarımızın ve STK’larımızın kıymetli temsilcileri sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Tüm dünyayla birlikte ülkemizi de etkileyen koronavirüs hastalığıyla ilgili değerlendirme toplantımıza hoşgeldiniz. Toplantımızın ardından yapacağımız millete sesleniş mahiyetindeki basın toplantısında bu hastalığın dünyadaki ve ülkemizdeki sürecini detaylı bir şekilde anlatacağız. Onun için burada kısa bir giriş konuşmasının ardından önümüzdeki dönem için alacağımız tedbirlerin müzakeresine ağırlık vereceğiz. Bugüne kadar sağlık tedbirlerini peyderpey hayata geçirdik ve geçirmeye devam ediyoruz. Gönüllü veya zorunlu karantina uygulamaları sebebiyle günlük hayatı durma noktasına getiren böyle bir sürecin, pek çok boyutu yanında ciddi ekonomik boyutları da ortaya çıkacaktır. Türkiye olarak hem bu hastalığın salgın haline dönüşmesine engelleme, hem de ekonomiyi canlı tutma mecburiyetimiz var. Ülkemizin ağustos 2018 yılında yaşadığımız kur-faiz-enflasyon saldırısının etkilerinden yeni yeni kurtulmaya, işlerin tekrar yoluna gitmeye başladığı bir dönemde ipin ucunu asla bırakamayız. Kovid-19 ile mücadele ederken tüm ekonominin çarklarının dönmesini sağlamak elbette kolay değildir. bunun için özel sektörümüzün de yerine getirmesi gereken sorumlulukları olduğu muhakkaktır. İnşallah bu zoru birlikte başaracağız. Çin’deki salgın, tüm dünyayı üretim konusunda alternatifler aramaya itmiştir. Üretimde alternatif denince de ilk akla gelen yerlerden biri Türkiye olmaktadır. Ayrıca virüs salgını ve petrol fiyatlarının düşüşüyle yaşanan gelişmeler ülkemize ilave avantajlar yaşatacaktır. Birkaç haftalık dönemi iyi yönetir, hastalığı sıkı şekilde kontrol altında tutabilirsek, umduğumuzun da ötesinde güzel bir tablo bizi bekliyor. Bizim hem tıbbi olarak virüsün, hem de bunun psikolojik ve ekonomik etkilerinin üzerinden gelebilecek dirayeti ortaya koyabilmemizdir. Bu konuda ben size güveniyorum. Biliyorsunuz dün bir video konferansla bir taraftan yapacağımız bu çalışmaları özellikle de hem Fransa Başkanı Macron, diğer tarafta Merkel, diğer tarafta Johnson; onlarla dörtlü bir video konferans yaptık. Ve bu video konferansla da sadece virüs olayı değil, değerlendirme yaptığımızda en iyi konumda olan biz gözüküyor. Bizim ardımızdan Almanya gözüküyor. Ama İngiltere ve Fransa’nın durumu bizimle mukayese edilmeyecek derecede olumsuz. Bir diğer taraftan bölgedeki gelişmeler, İdlib konusunu, barış pınarı konusunu görüşme fırsatı bulduk. Ve Moskova’daki yaptığımız son zirveyle ilgili de bir bilgilendirmemiz oldu. Virüsle ilgili alacağımız kararların ülkemiz ve ekonomimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Şöyle bir plan yapmayı uygun bulduk. Bilgilendirme noktasında tabi bu işin şu anda süreci yöneten, götüren Sağlık Bakanımız olması hasebiyle; Sağlık Bakanımıza şöyle bir beş dakikalık süreç. Bunun dışında kabine üyelerimizin üçer dakika. STK’ların ise 5’er dakika konuşma süreci olacak. TOPLANTIYA ŞU İSİMLER KATILIYOR Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık ettiği Çankaya Köşkü'ndeki Koronavirüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı'na şu isimler katılıyor: 1.FUAT OKTAY / CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI 2.BERAT ALBAYRAK / HAZİNE VE MALİYE BAKANI 3.ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK / AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI 4.MURAT KURUM / ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI 5.FATİH DÖNMEZ / ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI 6.MEHMET NURİ ERSOY / KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI 7.FAHRETTİN KOCA / SAĞLIK BAKANI 8.MUSTAFA VARANK / SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI 9.BEKİR PAKDEMİRLİ / GIDA,TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI 10.RUHSAR PEKCAN / TİCARET BAKANI 11.M. CAHİT TURHAN / ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI 12.MEHMET KASAPOĞLU / GENÇLİK VE SPOR BAKANI 13.ABDÜLHAMİT GÜL / ADALET BAKANI 14.MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU / DIŞİŞLERİ BAKANI 15.ZİYA SELÇUK / MİLLİ EĞİTİM BAKANI 16.HULUSİ AKAR / MİLLİ SAVUNMA BAKANI 17.SÜLEYMAN SOYLU / İÇİŞLERİ BAKANI 18.NACİ AĞBAL / STRATEJİ VE BÜTÇE BAŞKANI 19.NURETTİN CANİKLİ / AK PARTİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI 20.NUMAN KURTULMUŞ / AK PARTİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI 21.LÜTFİ ELVAN / TBMM PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI 22.MURAT UYSAL / MERKEZ BANKASI BAŞKANI 23.ALİ FUAT TAŞKESENLİOĞLU / SPK BAŞKANI 24.BİROL KÜLE / REKABET KURUMU BAŞKANI 25.ZAFER SÖNMEZ / VARLIK FONU GENEL MÜDÜRÜ 26.ERİŞAH ARICAN / BİST BAŞKANI 27.OSMAN ARSLAN / HALKBANK GENEL MÜDÜRÜ 28.HÜSEYİN AYDIN / ZİRAATBANK GENEL MÜDÜRÜ 29.ABDİ SERDAR ÜSTÜNSALİH / VAKIFBANK GENEL MÜDÜRÜ 30.İKRAM GÖKTAŞ / VAKIF KATILIM GENEL MÜDÜRÜ 31.METİN ÖZDEMİR / ZİRAAT KATILIM GENEL MÜDÜRÜ 32.YUSUF BÜYÜK / İLBANK GENEL MÜDÜRÜ 33.ALİ GÜNEY / EXIMBANK GENEL MÜDÜRÜ 34.İBRAHİM HALİL ÖZTOP / KALKINMA VE YATIRIM BANKASI GENEL MÜDÜRÜ 35.BURAK DAĞLIOĞLU / YATIRIM OFİSİ BAŞKANI 36.RİFAT HİSARCIKLIOĞLU / TOBB BAŞKANI 37.NAİL OLPAK / DEİK BAŞKANI 38.İSMAİL GÜLLE / TÜRKİYE İHRACATÇILAR MECLİSİ BAŞKANI 39.SİMONE KASLOWSKİ / TÜSİAD BAŞKANI 40.ABDURRAHMAN KAAN / MÜSİAD BAŞKANI 41.MAHMUT ARSLAN / HAK-İŞ BAŞKANI 42.ERGÜN ATALAY / TÜRK-İŞ BAŞKANI 43.ÖNDER KAHVECİ / TÜRK-KAMUSEN BAŞKANI 44.ALİ YALÇIN / MEMURSEN BAŞKANI 45.YAŞAR DOĞAN / TÜM SANAYİCİ İŞADAMLARI DER. (TÜMSİAD) BAŞKANI 46.ERKAN GÜRAL / TÜRK GENÇ İŞADAMLARI KONF. (TÜGİK) BAŞKANI 47.ORHAN AYDIN / ANADOLU ASLANLARI İŞADAMLARI DERNEĞİ (ASKON) BAŞKANI 48.AYŞEM SARGIN / ULUSLARARASI YATIRIMCILAR DERNEĞİ (YASED) BAŞKANI 49.ORHAN TURAN / TÜRK GİRİŞİM VE İŞ DÜNYASI KONF (TÜRKKONFED) BAŞKANI 50.BENDEVİ PALANDÖKEN / TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONF (TESK) BAŞKANI 51.ABDÜLKADİR AKGÜL / TESKOMB BAŞKANI 52.CELAL KOLOĞLU / TİSK BAŞKANVEKİLİ 53.FAHRETTİN ALTUN 54.HASAN DOĞAN 55.HAMDİ KILIÇ 56.İBRAHİM KALIN EKONOMİ POLİTİKALARI KURULU 1. YİĞİT BULUT 2. KORKMAZ KARACA SAĞLIK POLİTİKALARI KURULU 1. PROF. DR. SERKAN TOPALOĞLU 2. DR. SEMA RAMAZANOĞLU 3. PROF. DR. NECDET ÜNÜVAR 4. PROF. DR. İBRAHİM ADNAN SARAÇOĞLU 5. UZMAN DR. ÜMMÜ GÜLŞEN ÖZTÜRK 6. DT. ZÜLFİYE FÜSUN KUMET 7. PROF. DR. ZÜMRÜT BEGÜM ÖGEL 8. NÜKET KÜÇÜKEL EZBERCİ 9. AHMET SELİM KÖROĞLU HAKAN FİDAN / MİT BAŞKANI ALİ ERBAŞ / DİYANET İŞLERİ BAŞKANI METİN FEYZİOĞLU / BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI İLKER AYCI / THY BAŞKANI YEKTA SARAÇ / YÖK BAŞKANI METİN KIRATLI / İDARİ VE MALİ İŞLER BAŞKANI SÜMEYRA MERVE KILINÇ / CUMHURBAŞKANI DANIŞMANI AK PARTİ GRUP BAŞKAN / BAŞKANVEKİLLERİ NACİ BOSTANCI MEHMET MUŞ BÜLENT TURAN ÖZLEM ZENGİN MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU CAHİT ÖZKAN MAHİR ÜNAL ÖMER ÇELİK BİLİM KURULU ATEŞ KARA SERHAT ÜNAL SAĞLIK BAKAN YARDIMCISI EMİNE ALP MEŞE Read the full article
0 notes
7ncihis · 7 years
Text
7-his’ten Müzik Ziyafeti...
Ve sonunda bir kaç arkadaşın ısrarı üzerine sizlere hazırladığım en beğendiğim, özenle seçtiğim ve yer yer ağlayarak söylediğim müthiş sanatçılar ve parçaları...
Şahsen şarkı çok dinlemesem de dinlediğim zaman açtığım ender parçalar...Şimdiki dinlenen müziklere bakıyorum ve üzülüyorum böyle parçaların dinlenilip tutulduğuna oysaki bu paylaştıklarım arasında daha gençlerin duymamış parçaların olması o kadar üzücü ve acı bir durum ki...Böyle değerli sanatçılarımızın unutulmamasını umuyorum...Siz de dinleyin ve dinletin...
Aralarında Türk sanat müziğinden tutun buram buram Anadolu kokan türkülerimiz var...Araya bir kaç pop şarkı atmış olabilirim :) Aslında o kadar çok ki hangi birini listeye alacağımı şaşırdım.Ara ara bu listeye eklemeler yapacağım...Yüzünüzden gülümseme eksik olmasın, iyi dinlemeler :)
Zeki Müren - İşte Benim Zeki Müren 
https://www.youtube.com/watch?v=CrXJSdP6Tyg
Zeki Müren - Gitme Sana Muhtacım 
https://www.youtube.com/watch?v=Jsb-3WxYCt4
Zeki Müren - Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun 
https://www.youtube.com/watch?v=oCXfMJnGWaA
Zeki Müren - Elbet Bir Gün Buluşacağız 
https://www.youtube.com/watch?v=te7b_if_bIs
Zeki Müren - Şimdi Uzaklardasın 
https://www.youtube.com/watch?v=JkiGt68ras8
Zeki Müren - Seni Ben Ellerin Olsun Diye mi Sevdim 
https://www.youtube.com/watch?v=njB1I-DAuFg
Müzeyyen Senar - Akşam Oldu Hüzünlendim Ben Yine
https://www.youtube.com/watch?v=90lQZUdRpdA
Müzeyyen Senar - Kimseye Etmem Şikayet
https://www.youtube.com/watch?v=HDIBU25z6X4
Müzeyyen Senar - Şarkılar Seni Söyler (Huysuz ve Tatlı Kadın)
https://www.youtube.com/watch?v=vGEA11qgppM
Nesrin Sipahi - Aşkın Kanunu
https://www.youtube.com/watch?v=UJgenKkIeA0
Nesrin Sipahi - İçin İçin Yanıyor
https://www.youtube.com/watch?v=RWUwLQT7MYg
Nesrin Sipahi - Gözleri Aşka Gülen
https://www.youtube.com/watch?v=r-G7GpKPZyw
Nesrin Sipahi - Avuçlarımda Hala Sıcaklığın Var
https://www.youtube.com/watch?v=bYS-b-mqTOo
Nesrin Sipahi - Hani O Bırakıp Giderken Seni
https://www.youtube.com/watch?v=sbzhb0jAqz0
Nesrin Sipahi - Dönsende Artık Sevemem Seni
https://www.youtube.com/watch?v=Zqsan-V9eZI
Gönül Akkor - Kıskanırım Seni Ben
https://www.youtube.com/watch?v=EHGNuVUcxrU
Emel Sayın - Duydum ki Unutmuşsun
https://www.youtube.com/watch?v=Oh9es4Eh2XM
Selma Hünel - Bir İhtimal Daha Var
https://www.youtube.com/watch?v=XD7YVZLlma8
Edip Akbayram - Sen Benden Gittin Gideli
https://www.youtube.com/watch?v=7A1A2PCu2MA
Edip Akbayram - Aldırma Gönül
https://www.youtube.com/watch?v=o6PZsAitVCc
Edip Akbayram - Hasretinle Yandı Gönlüm
https://www.youtube.com/watch?v=Cepcor0h-CU
Seha Okuş - Hasretinle Yandı Gönlüm
https://www.youtube.com/watch?v=7v0cOkyxVC8
Nil Burak - Olmaz Olmaz Deme
https://www.youtube.com/watch?v=JTBjMjvXAc4
Nil Burak - Birisine Birisine
https://www.youtube.com/watch?v=-iZtp4pGwx4
Füsun Önal - Oh Olsun
https://www.youtube.com/watch?v=xnfMmmrzaX4
Füsun Önal - Ah nerede Vah nerede
https://www.youtube.com/watch?v=ZsZpw6P4upg
Barış Manço - Yaz Dostum
https://www.youtube.com/watch?v=oG7bM91Q7HE
Barış Manço - Halil İbrahim Sofrası
https://www.youtube.com/watch?v=Tvsi2ghrZz0
Barış Manço - Alla Beni Pulla Beni
https://www.youtube.com/watch?v=WngDJIVxxCk&spfreload=10
Barış Manço - Hal Hal 
https://www.youtube.com/watch?v=f3EFlBqAQLw
Barış Manço - Gibi Gibi
https://www.youtube.com/watch?v=iJFhURGq6nA
Oğuz Irmak - Ağlaya Ağlaya
https://www.youtube.com/watch?v=ISH3Gu7AUdw
Erkin Koray - Öyle Bir Geçer Zaman ki
https://www.youtube.com/watch?v=gXcGItJ33bk
Erol Evgin - Sevdan Olmasa
https://www.youtube.com/watch?v=lyT31nm5N9A
Belkıs Özener - Hey Gidi Koca Dünya 
https://www.youtube.com/watch?v=SkWvP7EaD9A
Yeliz - Bu Ne Dünya Kardeşim
https://www.youtube.com/watch?v=ekMLF79kI1k
Onur Akın - Geceyi Sana Yazdım
https://www.youtube.com/watch?v=zM_Nd038u4U
Onur Akın - Seviyorum Seni 
https://www.youtube.com/watch?v=qTCsF-iowRU
Onur Akın -  Yağmur Yüreklim
https://www.youtube.com/watch?v=KA5etZAKvLQ
Mircan Kaya - Evlerinin Önü Yoldur
https://www.youtube.com/watch?v=-lzLZRvKUso
Selda Bağcan - Tatlı Dillim
https://www.youtube.com/watch?v=0fN70YA-n40
Selda Bağcan - Çemberimde Gül Oya
https://www.youtube.com/watch?v=8THbs6XbOPc
Selda Bağcan - Adaletin Bu mu Dünya
https://www.youtube.com/watch?v=wOWzeKVKpXE
Selda Bağcan - Gesi Bağları
https://www.youtube.com/watch?v=2aoRw_h_8es
Fikret Kızılok - Bu Kalp Seni Unutur mu
https://www.youtube.com/watch?v=jK4ijKYBo10
Seyduna Türküleri - Sen Hiç Mi Bahar Görmedin
https://www.youtube.com/watch?v=Ih0pe_CVoZE
Grup Abdal - Altın Yüzüğüm Kırıldı
https://www.youtube.com/watch?v=bmZnqoo3v0Y
Grup Abdal - Pınar Başından Bulanır
https://www.youtube.com/watch?v=7UmyX5kQZ20
Grup Abdal - Bir Ay Doğar İlk Akşamdan Geceden
https://www.youtube.com/watch?v=T9YdhuKbu7o
Grup Abdal - Şifa İstemem Balından
https://www.youtube.com/watch?v=SBDj5RQ82xA
Grup Abdal - Karadır Kaşların
https://www.youtube.com/watch?v=HbREwZQ6Ktk
Grup Abdal - Kirpiğin Kaşına Değdiği Zaman
https://www.youtube.com/watch?v=62RYvZTuqCc
Grup Abdal - Yalancısın İnanamam
https://www.youtube.com/watch?v=ESO4kVR_Dg8
Grup Alzaymır - Dut Ağacı
https://www.youtube.com/watch?v=dNwXbfQDblg
Grup Alzaymır - Aşk Yalanmış
https://www.youtube.com/watch?v=QA_HcLcJ4c4
Grup Alzaymır - Sevin Gayrı
https://www.youtube.com/watch?v=_OTNt1vhDpY
Grup Dinmeyen - Dam Üstünde Çul Serer
https://www.youtube.com/watch?v=A8H80RoyTOo
Erkan Oğur -  Pencereden Kar Geliyor
https://www.youtube.com/watch?v=exKLbNtwwr4
Erkan Oğur - Yarim Senden Ayrılalı
https://www.youtube.com/watch?v=E4IPvbF0JtI
Erkan Oğur - Derdim Çoktur Hangisine Yanayım
https://www.youtube.com/watch?v=CCibWqeg044
Aşık Mahzuni Şerif -  Bilmem ağlasam mı
https://www.youtube.com/watch?v=ujITh0blvpU
Aşık Mahzuni Şerif - İşte Gidiyorum Çeşmi Siyahım
https://www.youtube.com/watch?v=ipCzKtmO7KM
Aşık Veysel - Kara Toprak
https://www.youtube.com/watch?v=2cGANgDZPj8
Aşık Veysel - Uzun İnce Bir Yoldayım
https://www.youtube.com/watch?v=pnv79vuL_GY
Aşık Veysel - Güzelliğin On Par'etmez
https://www.youtube.com/watch?v=JaKTizSCR5A
Aşık Veysel - Anlatamam Derdimi Dertsiz İnsana
https://www.youtube.com/watch?v=t64yH04XWs8
Aşık Veysel - Beni Hor Görme Kardeşim
https://www.youtube.com/watch?v=Dt5Obi6Gs9E
Aşık Veysel - Ne Ötersin Dertli Dertli
https://www.youtube.com/watch?v=2n7MW8qFpBU
Neşet Ertaş - Ah Yalan Dünya
https://www.youtube.com/watch?v=haibIAXpkz8
Neşet Ertaş - Allı Turnam
https://www.youtube.com/watch?v=N6LVAaiaDkc
Neşet Ertaş - Köprüden Geçti Gelin
https://www.youtube.com/watch?v=0_JPgmcWRZQ
Neşet Ertaş - Mühür Gözlüm
https://www.youtube.com/watch?v=nuIQNN94MQI
Neşet Ertaş - Zülüf Dökülmüş Yüze
https://www.youtube.com/watch?v=LqhphgXPo0Y
Neşet Ertaş - Karadır Bu Bahtım Kara
https://www.youtube.com/watch?v=sSKSd9zHokM
Musa Eroğlu - Halil İbrahim
https://www.youtube.com/watch?v=kmzOyu0s-4M
Musa Eroğlu - Mihriban
https://www.youtube.com/watch?v=A60IYFq6tvo
Orhan Hakalmaz - Çökertme
https://www.youtube.com/watch?v=MyEpQx9p9u8
Orhan Hakalmaz - Kara Tren
https://www.youtube.com/watch?v=xSPPQMtcq2E
Orhan Hakalmaz - Denizin Dibinde Hatçam
https://www.youtube.com/watch?v=8Aj1m0jMaNU
Orhan Hakalmaz - İki Keklik Bir Kayada Ötüyor
https://www.youtube.com/watch?v=cz9bQt0OySo
Bedia Akartürk - Yeşil Ördek Gibi
https://www.youtube.com/watch?v=xwidM44UCgc
Bedia Akartürk -  Yüce Dağ Başına Yağan Kar İdim
https://www.youtube.com/watch?v=Brv8EdXGnQU
Moğollar - Dinleyiverin Gari
https://www.youtube.com/watch?v=2n7MW8qFpBU
Zara - Urfaya Paşa Geldi
https://www.youtube.com/watch?v=CJroUt4QkIg
Zara - Bülbülüm Altın Kafeste
https://www.youtube.com/watch?v=QpbpY44xdJE
Soner Olgun - Eklemedir Koca Konak
https://www.youtube.com/watch?v=2Xw6Lcv_WHY
Soner Olgun - Hekimoğlu
https://www.youtube.com/watch?v=vGUPFtixc1g
Şükriye Tutkun - Arda Boyları
https://www.youtube.com/watch?v=G7n0niNZ6Ho
Ağlama Gözlerim Gurbet Elde Bir Hal
https://www.youtube.com/watch?v=WTNk3Fm98Ys
Sibel Pamuk - Eledim Eledim
https://www.youtube.com/watch?v=iCj8gfmAl50
Sibel Pamuk - Sarı Gelin
https://www.youtube.com/watch?v=xf_tdXVmtdk
Hastane Önünde İncir Ağacı
https://www.youtube.com/watch?v=ANHSrCUn-Cc
Orhan Ölmez - Beyaz Giyme 
https://www.youtube.com/watch?v=mNp6m9bAhBM
Orhan Ölmez - Ağlama Yar 
https://www.youtube.com/watch?v=OOjUBVaSf-E
Orhan Ölmez - Gülom 
https://www.youtube.com/watch?v=_1m_W8zdfMs
Salih Yılmaz - Yaylanın Çimenine
https://www.youtube.com/watch?v=UFZud0vITrI
Kazım Koyuncu - Koyverdun Gittun Beni
https://www.youtube.com/watch?v=zLY--I7lPQs
Kazım Koyuncu - İşte Gidiyorum
https://www.youtube.com/watch?v=hluVrTixQwI
Karmate - Nayino
https://www.youtube.com/watch?v=REG07a7p7h4
DEVAMI GELECEK...
126 notes · View notes
hukuknotlarim · 5 years
Text
Hendek Operasyonlarına Karşı Akademisyenlerin Barış Bildirisi, AYM: İfade Özgürlüğü ihlal edildi.
İlgili bildiri metni, ilk derece mahkemesi kararı, Anayasa Mahkemesinin kararı ve karşı oy yazısından bazı kısımlar:
Bildiri metni: “...Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye’nin kendi hukukunun ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.”
İlk derece mahkemesi:  “Sokağa çıkma yasaklarından 1.300.000 kişi doğrudan etkilenmiş, 362.000 öğrenci eğitim hakkından mahrum kalmıştır.  hendek olayları olarak isimlendirilen çatışma sürecinde 337 asker, 182 polis ve 13 korucu olmak üzere 532 güvenlik görevlisi şehit edilmiştir. - 228 sivil vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. - Güvenlik güçleri tarafından 2307 hendek ve barikat kaldırılmıştır. Bildiride yalnızca devlete çağrı yapılmış, buna karşın aynı mahiyette bir çağrı terör örgütüne yapılmamıştır. Bildiride terör örgütünün yaşanan çatışmalarda sorumluluğunun olduğu, çatışmalara ve ölümlere neden olduğu yönünde hiçbir değerlendirme yapılmaması imzacıların aslında silahlı terör örgütünü koruma ve kollama saiki içinde hareket ettiğini ortaya koymaktadır. Bildiride "katliam", "işkence", "sürgün", "kasıtlı ve planlı kıyım" gibi kavramlar bilinçli olarak kullanılmış ve olayların sorumlusunun devlet olduğu algısı yaratılmıştır.”
AYM:  “Terörle mücadele eden devleti, halka “katliam”, “kıyım” ve “işkence” yapmakla suçlayan bir açıklamaya katılmak elbette mümkün değildir. Anayasa Mahkemesinin hiç bir şekilde içeriğine katılmadığı sözler de ifade özgürlüğü kapsamında kalabilir.”
Karşı Oy: “Anayasa'nın "Başlangıç"ında da, Türk Devleti'nin bölünmez bütünlüğü" özellikle vurgulanmış, Yükseköğretim Kurumlarını düzenleyen 130. maddesinde de "... Üniversiteler ile öğretim üyeleri ve yardımcıları serbestçe her türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilirler. Ancak bu yetki, Devletin varlığı ve bağımsızlığı ve milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği aleyhinde faaliyette bulunma serbestliği vermez." hükmü yer almıştır. Öğretim üyeleri için "Milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği" aleyhinde "bilimsel araştırma ve yayında" bulunma yasağı öngören Anayasa düzenlemesinin, aynı konuda "ifade hürriyeti" serbestliği tanıdığı söylenemeyeceğinden; Anayasa'nın herkese tanıdığı düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin, Anayasa'nın 130. maddesinde belirtilen konuda öğretim üyeleri yönünden, 26/2. madde dışında ayrıca sınırlandırılmış olduğu anlaşılmaktadır. Devlete sadakat ilkesiyle bağdaşmayacak sıfat ve isnatların ise esasen ifade hürriyeti ile karşılanması mümkün değildir. İşaret etmek gerekir ki genel olarak çalışanların ve kamu görevlilerinin işverenlerine ve Devlete olan sadakat borçlarının ihlal edildiği durumlarda, AİHM ifade özgürlüğüne yapılan müdahaleleri gerekli ve orantılı bulmaktadır. (AİHM Langner/Almanya kararı; B.No: 14464/11)”
https://www.anayasa.gov.tr › kararlar-bilgi-bankasi
Zübeyde Füsun Üstel ve Diğerleri (B. No: 2018/17635)
0 notes
seslimeram · 5 years
Text
Hayat Bu Mu....
Tumblr media
Bir devamlılık halinde aralıksız olarak hayatın yerle yeksan olunması hali güncellenen bir meseledir. Türkiye sathı mahallinde hayat hakkının yıkımı güncellenirken ol ‘yeni devlet’ yolunu ve yönünü hemen her gün başka bir bahisle / fecaatle işlevselleştirir. Biyopolitik tahakküm beraberinde yeni yorumlar ve yöntemlerle ülkenin dönüşümü tersi istikamette sağlama alınır. Cerahatin varlığı gözler önündedir. Bet, feci ve kötünün güncellenmesi meseldir / meselemizdir. Bu kadar aleni işlevselliği sağlama alınan bir menzilin yaşama gailesine, ihtimalinin tam ve eksiksiz olarak sıfırlanmasıdır. Memleket tahayyülü yerle bir olunandır. Memleket istenci bile isteye öteki kılınanlara cehennem olarak var edilen bir mesel kılınandır.
Yaşadığımız coğrafyanın, iş bu sahanın yerle yeksan olunması “görünür olduğu kadar”, görünmeyen kısımlarıyla da var edilir. Bu kadar kestirmeden bir düş kırımı ikliminden  bir ülke yaratılır. Yeni ülke hali dünün ol devamlılığıdır. Yeni sabık bir dün halinin ta kendisidir. Yeni denilen dünün hazinin ta kendisidir. O baş amir ve şürekasının ülkesi, yönetim anlayışı ve yönelimi bütün bu fasit döngünün ta kendisini barındırmaktadır. Memleketin hali ortadadır. Memleket denilenin yaşamla bağlarının inceltilip kopartılması kesintisiz olandır. Memleket tahayyülü orta yerinde yıkılmaktadır. Bir ince hattın üstünde ne o yana ne bu yana, ne beriye ne ileriye yollatmayan, zamanın akışında mıhlanıp durulan bir sahnenin, daimi bir çürüten yerin meseli güncellenir. Sorunlar dağ gibi artıp dururken hala her şey yolunda söyleminin kıyısında icazetsiz bir hayat hakkının gasbı söz konusudur.
Barış İçin Akademisyenler hakkında AYM bir karara imza atar. Ses ana akım medyadan, sonrasında bazılarının haberi dahi olmaksızın dahil edildikleri 1071 imzacı ile duyurulan bir karşı çıkma ile var edilir. Bir ülkede çürümeyle hiza tutmak bahsi gerçek kılınır. Hala bir ülkenin beter hallere terk edilip de koyulmasının çabasına düşüşendir. Bunlarla hayat hiçleştirilendir. Bir bütünlük içerisinde yaşama kasıt süreğenleştirilmiş nefret siyaseti, pratik kılınır. T24’den aktaralım: “Anayasa Mahkemesi’nin “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiri nedeniyle mesleklerinden ihraç edilen, haklarında disiplin cezaları verilen, “terör örgütü propagandası” suçundan dava açılarak hapse mahkûm edilen ve bir bölümü cezaevine konulan akademisyenlerin bireysel başvuruları hakkında ‘hak ihlali’ kararının gerekçesini açıkladı. Gerekçedeki karşı oy yazısında, “Devlete sadakat ilkesiyle bağdaşmayacak sıfat ve isnatların ifade hürriyeti ile karşılanması mümkün değildir" denildi.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Barış Akademisyenleri’nin ifade özgürlüğünün ihlal edilmesi üzerine aldığı karara ilişkin tepkilere yanıt verdiği açıklamasında, kararın gerekçesine de yer verdi. Yüksek Mahkeme’nin ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ bildirisine imza atan akademisyenlerin cezalandırılmasında hak ihlali gördüğü kararın gerekçesinde, "Başvurucuların bir bildiriyi imzalamaları nedeniyle terör örgütü propagandası yapma suçundan hürriyeti bağlayıcı cezalar ile cezalandırılmalarının ifade özgürlüğüne bir müdahale teşkil ettiği kabul edilmiştir" denildi. Gerekçe, 1 sayfalık karşı oy ile birlikte 40 sayfadan oluşuyor.
Sekiz üyenin karşı oy kullandığı kararda Serdar Özgüldür, Burhan Üstün, Muammer Topal, Rıdvan Güleç’ün aralarında bulunduğu dört üye karşı oy yazısı yazdı. Dört üyenin karşı oy yazısı  bir sayfadan oluşuyor. Öğretim üyelerinin bir kamu görevi olması dolayısıyla “Devlete Sadakat” borcu olduğuna dikkat çekilen karşı oy yazısında “Devlete sadakat ilkesiyle bağdaşmayacak sıfat ve isnatların ifade hürriyeti ile karşılanması mümkün değildir. Genel olarak çalışanların ve kamu görevlilerinin işverenlerine ve Devlete olan sadakat borçlarının ihlal edildiği durumlarda, AİHM ifade özgürlüğüne yapılan müdahaleleri gerekli ve orantılı bulmaktadır” denildi. Kararda karşı oy kullanan Kadir Özkaya, Recai Akyel, Yıldız Seferinoğlu ve Selahaddin Menteş’in karşı oya ilgili gerekçe yazmaması dikkat çekti.”
Bianet’e bağlanalım: “Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalayan akademisyenler için verdiği hak ihlali kararına karşı çeşitli üniversitelerden akademisyenlere üniversite yönetimleri tarafından 28 Temmuz Pazar “Anayasa Mahkemesi Terörü Meşrulaştıramaz” başlıklı bildiri gönderilmişti.
Aralarında Ağrı İbrahim Çeçen, İstanbul Aydın, Medeniyet’in de bulunduğu üniversite rektörlükleri, dekanlıklara; dekanlıklar da bölüm başkanlarına söz konusu bildiriyi akademisyenlerin imzalaması için Whatsapp mesajı ile göndermişti.
Bianet olarak ulaştığımız yazışmada “Rektörümüzden gelen yukarıdaki yazının bölümünüzdeki tüm hocalara iletilmesi ve dönüşün sağlanması ricası ile…” deniliyordu. Pazar sabah saatlerinde akademisyenlere ulaşan Whatsapp mesajında geri dönüşün saat 14.00’e kadar yapılması istenmişti.
Adı imzacılar arasında geçen Prof. Dr. Ercan Eyüboğlu da şu mesajı paylaştı: "Merhaba arkadaşlar, hayır, o ben olabilir miyim sizce? Bir ketempereye getirilmişti ki, düşman başına! Üniversitemiz 'AYM terörü meşrulaştırılamaz' diye bir bildiri gönderdi, imzalamk isteyen tıklasın butonuyla. Ve sabah ne göreyim, 1071 imzacı arasında ben de görünüyorum. İsyan, infial, öfke. Benim böyle bir metni imzalamış olabileceğimi düşünen dostlarıma kocaman bir yuh ve teessüf! Şimdi Rektörlüğe düzeltme talebimle bir dilekçe yazıyorum, gelişmeleri bildirmek üzere... Acaba olabilir mi... Sakın, siz de duyurun, paylaşın lütfen, ve sen, Sevgili Hakan Yücel, Füsun hocaya sevgilerimle geçmiş olsun dileklerimi ileti ver. Selamlar, sevgiler.
Dr. Anıl Özgüç de sosyal medya hesabından şu mesajı paylaştı: Takipçim yok, lütfen yayar mısınız? İçeriğine ve dayatılma usulüne katılmanın mümkün olmadığı bir bildiride imzam yer almıştır. Sorumlularının bu ihlali düzeltmesini bekliyorum.” İki de mükerrer imza ile 1066 sayısına geri dönülür. Bunun kontra hamlesi 2023 imzacının var edildiğinin muştulandığı bir yeni imzacı bildirimi ile ana akım medyadan duyurulur. Memleket ahvali yangın yeriyken haddizatında her bir şey çözülmüş gibi bir izlenim yeniden devletli aklı ile sunulur. Tartışmak, sorgulama çabasına düşmek bittabi ki imkansızdır!
Barış İçin Akademisyenlerin var ettikleri bir biçimde mesel kıldıkları bu sahadaki yaşama istenci / tahayyülüne karşıtlığın suretidir o imzaları devletli eliyle atılan karşı / kontra söz öbeği. Tahayyül olunan ülke ile gerçek kılınmış halin bir asırdan uzuncadır yerinde saya duran bir mesel olduğu vurgulanmıştır oysa. Hayat hep böyle ucuz mu kılınacaktır. Hayat iş bu düzlemde barışma hali / meseline hiç yer verilmeden geçiştirilecek bir mesel olarak mı kalacaktır. Bugünün şartlanmış ülkesinde daha fazla kaybedilecek, zayi olunabilecek kaç yıl vardır, barışmayı masaya yatırmaktan gayri geçilecek kaç gün?
PKK’nin varlığını ve oluşumunu, güncelliğini sabit kılan devletin tavrı beraberindeki ol eksiksiz Kürd nefretinin ta kendisini sorgulamak, gerilladan değilse de hükümetten tüm o yıkımları var eden kuran cenahtan hesap talep etmek neden suç teşkil edilir. PKK örgütü bir devlet midir? Bilanço o bildiri imzalandığından bu yana enikonu ağırlaştırılırken bir yerin / yurdun yaşamla olan ilintisine vurulan haller her nerede / her nasıl duracaktır / durdurulacaktır! Hayatın yerle yeksan olunası güncel bir mesel kılınırken her ne kadar daha sorunlar halının altına süpürülecek, daha kaç kez barışma tahayyülüne ket vurulup unutturulmaya sevk edilecektir?
Tumblr media
Cizre’de üç yıl önce var edilmiş bir vahşete dair tanıklık ettiği için seksen bir gün kadar mahpus kılınan akademisyen Doç. Dr. Tuna Altınel’in duruşması ve tahliyesinden sonra ol sözleri de mi bir şeyleri aksettirmemektedir. Evrensel Gazetesi’nden iliştirelim meramı. “Bölge illerindeki çatışmalı sokağa çıkma yasakları döneminde “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisine imza atan akademisyenlerden Lyon-1 Üniversitesi’nden Doç. Dr. Tuna Altınel, Fransa’da gerçekleşmiş bir konferansa katılımı gerekçe gösterilerek ‘örgüt propagandası yapmak’ iddiasıyla 11 Mayıs’ta tutuklanmıştı. 81 gündür Kepsut L Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Altınel’in “örgüt üyeliği”nden yargılandığı davanın ilk duruşması öncesi Balıkesir Adliyesi önünde açıklama yapıldı. Barış Akademisyenleri tarafından yapılan açıklamada barış istemenin suç olmadığı bir kez daha vurgulandı.
İzleyicilerin salona alınması sonrası başlayan duruşma kimlik tespitinin ardından Tuna Altınel'in beyanı ile devam etti. Altınel, iddianameye atıf yaparak suçlamalara konu olan dernek hakkında bilgi verdi. Altınel, "Lyon Rhône-Alpes Kürt Dostluk Derneği’nin etkinliğine katıldığım için örgüt üyeliği suçlamasıyla karşınızdayım. Üyesi olduğum derneğin PKK/KCK ile bağı olduğuna dair iddianamede somut tek bir delil yoktur. Yasal ya da yasa dışı herhangi bir örgütün propagandasını yapmak söz konusu değildir. Dernekteki yasal bir etkinlikten ötürü infaza uğradım. İddia edildiği gibi Türkiye'yi aşağılama gibi bir niyetim olsaydı Türkiye'ye gelmezdim. Yine iddia edildiği gibi kaçmak gibi bir amacım olsaydı yine Türkiye'ye gelmezdim. Bu nedenle özgürlüğümü istiyorum" dedi.
Daha sonra Altınel'in avukatı Meriç Eyüboğlu söz aldı. Eyüboğlu "Tutuklamanın iki amacı vardır. Delillerin karartılması ve kaçma şüphesi. Ancak bu dosyada bu gerekliliklerin oluşmadığını söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı. Eyüboğlu, "Şubat ayında Lyon'da 40 kişinin katıldığı bir toplantı olmuş. Bu 40 kişilik toplantıda müvekkilim çeviri yapmıştır. Tutuklama konusu olan şey bir dernek faaliyetidir. Bir toplantıyı organize etmek, katılmak, çeviri yapmak nasıl tutuklanma gerekçesi olabilir. Tuna Altınel’in 81 gündür neden tutuklu olduğunu anlamak mümkün değil. Ulusal ve uluslararası üniversitelerdeki akademisyenler neden tutuklu olduğunun yanıtını arıyor" dedi. Savcı mütaalasının ardından mahkeme heyeti ara karar için duruşmaya 15 dakika ara verdi. Aranın ardından açıklanan kararla, Tuna Altınel tahliye edildi.”
Tahliyesi sonrasında, Doç. Dr. Tuna Altınel’in beyanıdır; “Bugün buraya insanlar barış, adalet ve demokrasi için geldiler. Yürünecek yol çok uzun. Çok daha fazla efor sarf etmek gerekiyor. Tuna tahliye oldu diye çok fazla düzelen bir şey yok.” Tuna Altınel gibi insanların bildirmeye çalıştıkları bu sahadaki yaşama tahayyülüne devletli kastının her ne boyutta olduğudur. Devletlinin ezber ile var ettiği, kanıksatmaya çalıştığı, devrilmiş olan o barış masasının sorumluluğuna dair hesap sordurmamaktır. Bunca afaki yıkım, bir o kadar bariz kılınmış ayrımcılık ve nefret karşısında devlet böyleyken sıradanın her ne yapması gerektiğini duyurmaya çalışır Altınel ve Barış İçin Akademisyenler. Türkiye’nin bir cerahat sarmalı, bariz bir yıkımın fasit döngüsüne rehin hep hayatın çalındığı bir yer, bir menzil kılınmasına karşı bir adım atma çabasıdır dillendirilen, sahiden bildirimi yapılmaya çalışılan ve var edilen. Bir ülkede yaşama düşürülen gölgelerin artık nihai bir biçimde sonlandırılmasının vakti gelmemiş midir? Bundan bahis açınca insan her neden ve her ne hakla terörist olur? Böylesine kanayan, kanatılan bir yara hakikatin ta kendisi kılınırken dur diyebilmek, yetti artık diye seslenmek suç mudur!
Mezopotamya Ajansı’nın haberini Fersude’den iliştirelim: “MA’da yer alan habere göre, Hakkari’nin Derecik ilçesine bağlı Çemekurk köyünde yaşayıp, kaçak yollardan sınır ticareti yaparak geçimlerini sağlayan köylülerin üzerine dönüş yolunda Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) ait helikopterden ateş açıldığı iddia edildi. Sıkılan mermilerin hedefi olan 14 yaşındaki Vedat Ekinci olay yerinde hayatını kaybetti. Grupta yer alan köylülerden biri ise ağır yaralandı.”
Euronews’ten aktaralım: “Valilikten yapılan yazılı açıklamada, Kurbanın kimliğine dair bilgi verilmezken, söz konusu şahısların PKK tarafından yoğun olarak bölgeye kaçak yollarla girmeye çalıştıkları için askerin uyarı ateşi açtığı kaydedildi. Açıklamada ayrıca seken mermiden yaralanan bir kişinin askerlerin yardımıyla hastaneye kaldırıldığı ancak kurtarılamadığı bilgisi verildi. Valilik açıklamasında askerin uyarı ateşi açtığı kişilerin Kuzey Irak tarafından Türkiye sınırına doğru ilerlediği bildirildi.
Euronews Türkçe, olay yerinde bulunduğunu söyleyen Vedat Ekinci'nin kuzeni Haci Ekinci'ye ulaştı. Kaçak sınır ticareti iddialarını yalanlayan Ekinci, Vedat Ekinci'nin abisi Burhanettin Ekinci ile birlikte, üç kişilik bir grup halinde koybolan ineklerini aradıklarını aktardı. Ekinci, sınıra yaklaştıkları sırada bir grup askerin önlerini kestiğini ifade etti. Atlarının ürktüğünü belirten Ekinci, askerin yaklaşık 20 metre mesafeden üzerilerine ateş açtığını öne sürdü. Ateş sırasında Vedat ekinci sırtından vuruldu. Haci Ekinci ayrıca olayda yer alan askerlerin Burhanettin Ekinci'yi darp ederek ayağını kırdığını iddia etti.”
Colemerg’te (Hakkari’de) bir çocuk katledilir. Düşük yoğunluklu, varlığı da yokluğu da hiç bilinmeyen / bildirilmeyen diye geçiştirilen oysa kırk yılı aşkın bir zamandır süreğen kılınmış savaş hali bir can daha alır. Bir asırdan uzunca bir zamandır var edilen sahnede olduğu gibi hayat yeniden çalınandır. Yıkımın aralıksız, süreğen ve iç kıran halinin ötesi bu cinayetle belirgin kılınır. Vedat Ekinci bütün bu fecaat döngüsünde katledilen kaçıncı çocuktur?
Bakur Kürdistanı’nın talan olunması bir yana, Hasankeyf’ten, Dersin’in Munzur’una doğa kırımın ardışıklığına, kentlerin dokularının tarumar olunmasından, handiyse her yerin talan olunması öte yana bir de bu cinayetlerin / kırımların menzili kılındığı yerde hayata sıra gelir mi? Colemerg’te yaratılan vahşet bu düzlem altında yaşama düşürülen gölgelerden en bariz kılınanı simgeleştirir. Görünürlüğü arttırılan şey devletin cana ve o hayat istencine karşıtlığıdır. Bütün bu cendere halinin, cinai halin üstü her nasıl örtbas olunabilir? Bir asırdır yerinde sayan bir ülkede hayatın hakkı her ne olacaktır? Bir asırdır güncellenen bir ülke halinde ötekisine hayat hakkı her nereye kadar böylesine alenen gasp edilecektir? Cerahat hayatın ortasında daha ne kadar muhafaza edilecektir?
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Hakkari'nin Derecik ilçesine bağlı Çemekurk köyünde kaçakçılık yapan köylülerin üzerine helikopterden ateş açılması sonucu 14 yaşındaki Vedat Ekinci’nin ölmesi, bir kişinin de yaralanması olayını Meclis gündemine taşıdı. Mezopotamya Ajansı'ndan aktaralım: Sezgin Tanrıkulu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, “Çemekurk köyünde, köylülerin üzerine Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) ait helikopterden ateş açıldığı iddiası doğru mudur? Helikopterden köylülerin üzerine açılmasının izahı nedir? Bahse konu olan helikopterde bulunan kişiler kimlerdir?” diye sordu.
Sorular, sorgular, bitmeyen bir kinin karşısında insan olanı hatırlatmaya çalışmalar. Hepsi bütün bu bahisler bir asırdır sürdürülen yıldırı haline karşı bir tek cümleyi var edebilmek içindir. Vedat Ekinci bu topraklarda seken kurşun eliyle katledilen kaçıncı çocuktur? Ceylan Önkol’dan, Berkin Elvan’a, Uğur Kaymaz’dan Cemile Çağırga’ya hangisini yazarsanız yazın bir başkası eksik kalacak, onun bunun elinden değil devletlinin üniforması ile hayatları gasbedilen insanların varlıkları karşısında, Ankara’nın soğuk ve karanlık dehlizlerinde zayi olunan tüm kırımlar gibi çocuklar yitirilirken nedir hayatın meseli sahiden de neye tekabül edecektir? Bunca katran karasının ortasında barışmaktan kaçınılan güncellikte, tüm yaraların yeniden kanatıldığı bir düzlemde hayat sahiden de kalmış mıdır, böylesi bir mesel var mıdır? Soruyor musunuz, utançlar altında kalakalmak, yerin dibine geçmekte devlete ses etmediğimiz her gün bir başkamız eksilirken sahiden de sorguluyor musunuz? Hayat bu mu...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2019
Görseller: Kolajlar – Uğur GALLENKUŞ 
0 notes
hasanbulut68-2 · 7 years
Text
#Hayır diyen Yazar, Şair, Oyuncu, Müzisyen,Ressam, Heykeltraş vb...
''HAYIR'' diyen yazar ve sanatçıların isimleri şöyle: Muazzez Uslu Avcı ( okur-yazar) İlyasoraK (şair),Bedros Dağlıyan(şair) Nilüfer Açıkalın (Oyuncu, Yazar), Ezel Akay (Yönetmen), Tül Akbal (Eleştirmen), Edip Akbayram (Müzisyen), Onur Akın (Müzisyen), Hale Akınlı (Oyuncu), Arif Akkaya (Yönetmen), Sabahat Akkiraz (Müzisyen), Alaattin Aksoy (Ressam), Mehmet Aksoy (Heykeltıraş), Serap Aksoy (Oyuncu), Sina Akyol (Şair), Filiz Ali (Eleştirmen), Orhan Alkaya (Şair, Yönetmen), Emin Alper (Yönetmen), Nazım Alpman (Yazar), Mustafa Altıntaş (Ressam), Mustafa Altıoklar (Yönetmen), Müjde Ar (Oyuncu), Cihat Aral (Ressam), İnci Aral (Yazar), Nurdan Arca (Yönetmen), Ekrem Ataer (Müzisyen), Barış Atay (Oyuncu), Zeynep Avcı (Yazar), Övül Avkıran (Oyuncu), Orhan Aydın (Oyuncu), Çağıl Nurhak Aydoğdu (Yönetmen), Eren Aysan (Yazar), Enver Aysever (Yazar), Rutkay Aziz (Yönetmen, Oyuncu), Selda Bağcan (Müzisyen), Hayko Bağdat (Yazar), Serhan Bali (Eleştirmen), Jehan Barbur (Müzisyen), Özgür Başkaya (Yönetmen, Oyuncu), Pelin Batu (Şair, Oyuncu), Oya Baydar (Yazar), Bedri Baykam (Ressam), Ataol Behramoğlu (Şair), Cengiz Bektaş (Şair), Süreyya Berfe (Şair), Cahit Berkay (Müzisyen), Ayşe Lebriz Berkem (Oyuncu), Egemen Berköz (Şair), Zeliha Berksoy (Oyuncu, Yönetmen), Lemi Bilgin (Oyuncu, Yönetmen), Atilla Birkiye (Yazar), Baha Boduroğlu (Müzisyen), Cuma Boynukara (Yazar), Ayhan Bozkurt (Yazar), Umur Bugay (Yazar), Cüneyt Cebenoyan (Eleştirmen), Gülsüm Cengiz (Şair), Metin Cengiz (Şair), Laçin Ceylan (Oyuncu), Metin Coşkun (Oyuncu), Tuncer Cücenoğlu (Yazar), Cevat Çapan (Şair, yazar), Semih Çelenk (Yazar, yönetmen), İsa Çelik (Fotoğraf sanatçısı), Jaklin Çelik (Yazar), Haluk Çetin (Müzisyen), Turgut Çeviker (Mizah tarihçisi), Vecdi Çıracıoğlu (Yazar), Mazlum Çimen (Müzisyen), Şevket Çoruh (Oyuncu), Aydın Çubukçu (Yazar), Güvenç Dağüstün (Müzisyen), Melike Demirağ (Müzisyen), Meriç Demiray (Senaryo yazarı), İsmail Hakkı Demircioğlu (Müzisyen), Füsun Demirel (Oyuncu), Ümit Denizer (Yazar) , Ayşegül Devecioğlu (Yazar), Ece Dizdar (Oyuncu), Haldun Dormen (Yönetmen, Oyuncu), Atilla Durak (Fotoğraf sanatçısı), Refik Durbaş (Şair), Güneş Duru (Müzisyen), Sedef Ecer (Yazar), Yavuz Ekinci (Yazar), Şükrü Erbaş (Şair), Vecdi Erbay (Yazar), Füsun Erbulak (Oyuncu), Sevinç Erbulak (Oyuncu), Enver Ercan (Şair), Turgay Erdener (Müzisyen), Nimet Erdem (Yazar), Mehmet Ergen (Yönetmen), Haydar Ergülen (Şair), Halil Ergün (Oyuncu), Mahir Ünsal Eriş (Yazar), Genco Erkal (Yönetmen, Oyuncu), Zühtü Erkan (Oyuncu), Arif Erkin (Oyuncu, müzisyen), Cezmi Ersöz (Şair), Murat Ertel (Müzisyen), Yücel Erten (Yönetmen), Mehmet Esen (Oyuncu), Akın Evren (Yazar), Müjdat Gezen (Yönetmen, Oyuncu), Fatma Girik (Oyuncu), Dilek Gökçin (Yönetmen), Güney Zeki Göker (Oyuncu), Yasemin Göksu (Müzisyen), Mehmet Güleryüz (Ressam), Ahmet Gülhan (Oyuncu), Gülümser Gülhan (Oyuncu), Semih Gümüş (Yazar), Yaşar Gündem (Yönetmen, Oyuncu), Selma Güneri (Oyuncu), Tarık Günersel (Şair), Erdal Güney (Müzisyen), Mahir Günşiray (Oyuncu, Yönetmen), Sadık Gürbüz (Müzisyen), Selma Gürbüz (Ressam), Kemal Gökhan Gürses (Karikatürist), Defne Halman (Oyuncu), Haluk Işık (Yazar), Cem İdiz (Müzisyen), Tevfik İhtiyar (Yayıncı), Özdemir İnce (Şair), Ülker İnce (Çevirmen), Cemil İpekçi (Tasarımcı), Handan İpekçi (Yönetmen), Müge İplikçi (Yazar), Zehra İpşiroğlu (Yazar), Küçük İskender (Şair), Balkan Naci İslimyeli (Ressam), Hicri İzgören (Şair), Şefik Kahramankaptan (Eleştirmen), Arife Kalender (Şair), Suna Kan (Müzisyen), Vivet Kanetti (Yazar), Turgay Kantürk (Şair, Yönetmen), Hüseyin Karabey (Yönetmen), Tolga Karaçelik (Yönetmen), Mesut Kara (Yazar), Çerkes Karadağ (Fotoğraf sanatçısı), Karin Karakaşlı (Yazar), Sema Kaygusuz (Yazar), Nesrin Kazankaya (Yönetmen, Oyuncu), Ercan Kesal (Yazar, Oyuncu), Tuğrul Keskin (Şair), Arif Keskiner (Yapımcı, Yazar), Emre Kınay (Oyuncu), Güven Kıraç (Oyuncu), Rıza Kıraç (Yazar), Kemal Kocatürk (Yönetmen, Oyuncu), Macit Koper (Yönetmen, Oyuncu), Komet (Ressam), Mustafa Köz (Şair), Ayşe Kulin (Yazar), Jülide Kural (Oyuncu), Nilgün Kurt (Yapımcı), Akif Kurtuluş (Şair), Namık Kuyumcu (Şair), Pınar Kür (Yazar), Zülfü Livaneli (Müzisyen, Yazar, Yönetmen), Sami Berat Marçalı (Yönetmen, Yazar), Orçun Masatçı (Yönetmen), Bejan Matur (Şair), Ahmet Mekin (Oyuncu), Murat Meriç (Eleştirmen), Ayşe Emel Mesci (Yönetmen), Mirza Metin (Oyuncu, Yönetmen), Şükran Moral (Görsel sanatçı), Murat Morova (Ressam), Murathan Mungan (Şair, Yazar), Cavit Nacitarhan (Yayıncı), Abdullah Nefes (Yazar), Özdemir Nutku (Yazar), Erkan Oğur (Besteci), Nazlı Ongan (Tasarımcı), Zeynep Oral (Yazar), Kemal Oruç (Yazar), Işık Öğütçü (Yazar), Feryal Öney (Müzisyen), Aslı Öngören (Oyuncu), Taner Öngür (Müzisyen), Fenni Özalp (Tasarımcı), Vedat Özdemiroğlu (Yazar), Levent Özdilek (Oyuncu, Yönetmen), Cengiz Özek (Yönetmen), Işıl Özgentürk (Yazar), Yavuz Özkan (Yönetmen), Yeşim Özsoy (Yönetmen), Zeynep Özyağcılar (Oyuncu), Adnan Özyalçıner (Yazar), Zeyno Pekünlü (Görsel sanatçı), Özdem Petek (Yapımcı), Barış Pirhasan (Yönetmen, Şair), Enis Rıza Sakızlı (Yönetmen), Vedat Sakman (Müzisyen), Tilbe Saran (Oyuncu), Meltem Savcı (Oyuncu), Ahmet Say (Yazar), Vecdi Sayar (Eleştirmen, Sanat yönetmeni), Seçkin Selvi (Eleştirmen), Suavi (Müzisyen), Gülriz Sururi (Oyuncu, Yönetmen), Ferhan Şensoy (Yazar, Yönetmen, Oyuncu), Nur Sürer (Oyuncu), Yusuf Taktak (Ressam), Cihat Tamer (Oyuncu), Ülkü Tamer (Şair), Tuğrul Tanyol (Şair), Zeynep Tanbay (Dansçı, Koreograf), Tevfik Taş (Şair), Alin Taşçıyan (Eleştirmen), Orhan Taylan (Ressam), Latife Tekin (Yazar), Ahmet Telli (Şair), Mehmet Teoman (Müzisyen), Ferhat Tunç (Müzisyen), Dilek Türker (Oyuncu), Melek Ulagay (Yönetmen), Umay Umay (Müzisyen, Yazar), Cem Uslu (Oyuncu, Yönetmen), Murat Uyurkulak (Yazar), Muhammet Uzuner (Oyuncu), Ahmet Ümit (Yazar), Ahmet Haluk Ünal (Yönetmen), Levent Üzümcü (Oyuncu), Cüneyt Yalaz (Yönetmen, Oyuncu), Ragıp Yavuz (Yönetmen), Nejat Yavaşoğulları (Müzisyen), Işık Yenersu (Oyuncu), Vedat Yeniçeri (Yayıncı), Selahattin Yıldırım (Yazar), Vedat Yıldırım (Müzisyen), Oylum Yılmaz (Yazar), Iraz Yöntem (Oyuncu), Özcan Yurdalan (Fotoğraf sanatçısı), Şanar Yurdatapan (Müzisyen), Hüseyin Yurttaş (Şair), Fırat Yücel (Eleştirmen), Alican Yücesoy (Oyuncu), C. Hakkı Zariç (Şair), Berfin Zenderlioğlu (Yönetmen, Oyuncu) Emre Zeytinoğlu (Ressam), Irmak Zileli (Yazar), Zafer Doruk (Yazar)
9 notes · View notes
fisiltihaberleri · 3 years
Link
Başkan Çetinin; Deniz Poyraza yapılan saldırı için açıklamasıCHP Adapazarı İlçe Başkanı Ayşe Füsun ÇETİN Bu kabul edilecek bir durum değil. Bu ülke, barış ve demokrasi içinde yaşamak istiyor. Eğer adalete, barışa sıkılan kurşunun önüne geçilmeze bu ülkede hiç birimizin huzuru kalmaz.https://www.fisiltihaberleri.com/haber/baskan-cetinin-deniz-poyraza-yapilan-saldiri-icin-aciklamasi-4072.html
0 notes
sizekitap · 5 years
Text
Çatışma ve Barış Üzerine Temel Kavramlar
0
Çatışma ve Barış Üzerine Temel Kavramlar Füsun Özerdem Kriter Yayınları
“Soğuk Savaşın sona ermesi ile bir dönem kapanırken şimdi çatışmaların başka bir şekilde gerçekleştiğine tanık olduğumuz, ancak henüz isimlendirilmemiş yeni bir dönem içindeyiz. Bu yeni dönemin doğru bir şekilde ele alınması için çok yönlü çalışmaların gerçekleşmesi gerekecektir. Bu kitabın bu çalışmalara önemli bir katkıda bulunacağına inanıyorum.” – Selim Yenel, Emekli Büyükelçi, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, Birinci Genel Sekreter Yardımcısı “Çatışma ve Barış Üzerine Temel Kavramlar kitabı çok uzun zamandır ihtiyacımız olan bir kaynak olarak, hem öğrenciler hem de barış ve çatışma konularında araştırma yapan akademisyenlerin ilk başvuru noktası olmaya namzet bir çalışma. Özellikle İngilizce literatürde yerleşik olarak kullanılan birçok çatışma ve barış terminolojisi ve kavram, bu kaynak kitap ile Türkçede hayat bulmakta. Tek referans noktası olma özelliğiyle bu kaynak kitabın içeriği özellikle geniş tutulmuş olup, her kavramın açıklaması anlaşılır ve akademik bir perspektifle okuyucusuyla buluşturulmuştur. Barış ve çatışma çalışmalarının temel kavramları bu kitapla Türkçede hayat buluyor…” – Prof. Dr. Alpaslan Özerdem, Coventry Üniversitesi “Çatışma ve barış gibi iki ilişkisel ve karşıt kavramın tüm çağrıştırdıklarını tek bir sözlükte toplayan bu kıymetli çalışma Türkçe yazındaki önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Füsun Özerdem’in büyük bir özveri ile alandaki birikimlerini yansıttığı bu ansiklopedik sözlük, sadece alanın uzmanlarına değil, aynı zamanda bireysel, toplumsal ve küresel yaşamımızın temelindeki çatışma ve barış olgularını anlayabilmeyi isteyen genel okuyucuya hitap etmektedir.” – Prof. Dr. Sinem Akgül- Açıkmeşe, Kadir Has Üniversitesi “Çatışma ve barış üzerine kullanılan terminolojinin disiplinler arası bir bakış açısıyla hazırlanması neticesinde ortaya çıkan bu kitap, literatürde önemli bir boşluğu dolduruyor. Sadece uluslararası ilişkiler üzerine çalışanlar için değil, aynı zamanda psikoloji ve sosyoloji üzerine çalışanlar için de yararlı bir kaynak.” – Prof. Dr. Tarık Oğuzlu, Antalya Bilim Üniversitesi  
Yazarı Sizekitap’da Ara Yazarı Twitter’da Ara Kitabı Twitter’da Ara Yazarı Facebook’ta Ara Kitabı Facebook’ta Ara
devamı burada => https://sizekitap.com/sosyoloji/catisma-ve-baris-uzerine-temel-kavramlar/
0 notes
captain-hasan-kaya · 5 years
Text
Akademinin ‘Füsun Hocası’ Attığı İmzadan Cezaevine Giriyor
Hilmi Hacaloğlu
“Türk Ocakları” ve “Makbul Vatandaşın Peşinde” kitaplarıyla Galatasaray Üniversitesi’den emekli profesör Füsun Üstel, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” metnini imzalayan 2212 akademisyen arasında yer alıyor.
Kamuoyunda “Barış Akademisyenleri”nden bu öğretim elemanlarından 691’i hakkında dava açıldı. Bu akademisyenler arasında istinaf mahkemesi tarafından cezası onanan ilk isim olan…
View On WordPress
0 notes