Tumgik
turknewsuk-blog · 4 years
Text
Mısır'dan Libya Tezkeresi'ne 'kınama'
Tumblr media
Trablus hükümetine destek için Türkiye'nin Libya'ya asker göndermesini öngören tezkerenin TBMM'de kabul edilmesine ilk tepki Mısır’dan tepki geldi. Euronews'in haberine göre, Kahire yönetimi, ‘Türkiye'nin Libya'ya asker konuşlandırmasının Akdeniz bölgesinde istikrarı olumsuz etkileyeceğini’ belirterek, meclisten geçen tezkereyi kınadı. Libya'da Katar ve Türkiye Birleşmiş Milletler (BM) tarafından meşru kabul edilen Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni desteklerken, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır, Hafter'le ittifak durumundaki Tobruk hükümetini destekliyor. Libya'nın doğusundaki Tobruk merkezli hükümetin Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih İsa da geçtiğimiz hafta Güney Kıbrıs'a yaptığı ziyaret sırasında Türkiye'nin Libya'ya asker göndermesi adımının 'kabul edilemez' olduğunu belirtmişti. Read the full article
0 notes
turknewsuk-blog · 4 years
Text
Af Örgütü: İran’da 106 gösterici öldürüldü
Tumblr media
Uluslararası Af Örgütü, İran’daki protesto gösterilerinde 100’den fazla kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu. İran medyasına yansıyan haberlerde ise dokuz kişinin öldüğü belirtiliyor. Uluslararası Af Örgütü, İran’da benzin zamlarını protesto eden en az 106 göstericinin öldürüldüğünü duyurdu. Örgütün Twitter hesabından Salı günü yapılan açıklamada polisin 21 kentte göstericilerin üzerine ateş açarak onlarca kişinin ölümüne neden olduğu ifade edildi. Açıklamada, İran güvenlik güçlerinin göstericilere uyguladığı şiddetin çok sayıda video kaydı ve tanık ifadeleriyle kanıtlandığı belirtildi. İran medyasında ise Cuma günü başlayan gösterilerde bugüne dek toplam dokuz kişinin yaşamını yitirdiği bilgisi paylaşıldı. Medyada yer alan bilgilere göre ölenlerin dördü gösterici, üçü Devrim Muhafızları mensubu ve ikisi de polis. Protestolara katılan bin civarında göstericinin ise gözaltına alındığı bildirildi. Tahran hükümeti, gösterilerin kısmen etkisini azalttığını açıklasa da internet erişimine getirilen engel dördüncü gününde de devam ediyor. İnternete erişim engelinin gösterilerin yeniden artmasını önlemek amacını taşıdığı ileri sürülüyor.  Read the full article
0 notes
turknewsuk-blog · 4 years
Text
Ekrem İmamoğlu, Ayşe Arman’ın “Nasıl delirmiyorsunuz” sorusunu yanıtladı: Çünkü...
Tumblr media
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 3 günlük ziyaret kapsamında bulunduğu İngiltere’nin başkenti Londra’da kısa süre önce Hürriyet gazetesinden ayrılan Ayşe Arman’a konuştu. İstanbul’da göreve geldiği günden bu yana yaptıklarını, yapamadıklarını ve ‘yapmasına izin verilmeyenleri anlatan İmamoğlu, Arman’ın “Peki nasıl delirmiyorsunuz” sorusuna, “Delirmiyorum çünkü on senedir bu insanların garip tavırlarını yaşıyorum! Neler yaşamadım ki? Cumhuriyet Halk Partili bir belediye cami yapıyor diye, cami yapımını engelleyen bir akla ne denebilir ki! Bu kadar ileri seviyede sorgulanacak tavırları var. Bizim bir kamu ahlakına ve terbiyesine ihtiyacımız var. Hiç kimse makamını kendi malı gibi görmeyecek. Ben Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevim bittiğinde, ceketimi alır, evime giderim” cevabını verdi. İmamoğlu, eşinin ‘Madame Figaro’ya kapak olması hakkında konuştu: O fotoğrafların çekileceğini bilseydim engellerdim "Kolayı herkes yapar, zorluklarla mücadele etmek için de bazıları seçilir; ben öyle seçildim" Ayşe Arman’ın kişisel internet sitesinde yayınlanan söyleşinin ikinci bölümünde CHP’li bir belediye başkanı olarak, merkez hükümet ile aralarında yaşanan ‘itiş-kakış’ın kendisini üzdüğünü ama zorlamadığını belirten İmamoğlu, “Hatta itiraf ediyorum, beni motive bile ediyor! Diyorlar ki, “İmamoğlu, bu kadar zor işi nasıl başaracak?” E kolayı herkes yapar! Zorluklarla mücadele etmek için de bazıları seçilir. Ben öyle seçildim. Ayrıca bu süreçin yaşanmasını, demokrasi adına bir deneyim olarak görüyorum. Tüm bunlar, sadece bana değil, İstanbul’a düşmanlık. Siyaseti, sadece bir oy kazanma olarak görüyorlar. “Benim adamım, benim işletmem, benim param gözü”yle bakıyorlar, yazık!” diye konuştu. "Ön saflarda mücadele etmiş, ‘Ben istiyorum’ demiş 5- 10 erkek varken, ‘Hadi, şuraya bir kadın koyalım!’ dediğinizde, o kadına da, işin doğasına da haksızlık yapıyorsunuz" Belediye başkanları toplantısıyla ilgili CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun yaptğı “Aranızda bir tek kadın yok!” eleştirisini de değerlendiren İmamoğlu, şunları söyledi: “Sadece bir kadın adayımız vardı. Ama bu, bir hazırlık gerektiriyor. Toplumun önüne, kadın aday çıksın diye pat diye koyamıyorsunuz. Çünkü ön saflarda mücadele etmiş, ‘Ben istiyorum’ demiş 5- 10 erkek varken, ‘Hadi, şuraya bir kadın koyalım!’ dediğinizde, o kadına da, işin doğasına da haksızlık yapmış oluyorsunuz. Tabi ki pozitif ayrımcılık mümkün. Ama esas olan hazırlık. Biz şu anda bunu yapıyoruz. Büyükşehir Belediye kadrolarında kadınlara yer verme konusunda özel çaba gösteriyoruz. Mesela İspark’ta sıfırdan onlarca kadın çalışmaya başladı bile. Bu, özel bir çabayla oldu. İspark’ı aldığımızda sıfır kadın çalışan vardı. Şu anda durum farklı. Yönetici kademesinde de kadın var. İki genel sekreter yardımcısı da işe başladı. İstanbul tarihinde bir ilk bu. Yani söylediğiniz eleştiriye katılıyorum ama ben bunun için mücadele veriyorum. Ne yazık ki bizden önceki dönemde çok ihmal edilmiş bir şey bu. Bir kasıt vardı demiyorum ama herhalde hayata bakış açılarıyla ilgili…” "Ev ev gezemiyoruz ama cep cep geziyoruz, her cep telefonunda varız" Asıl planının cumhurbaşkanı adayı olmak olduğu yönündeki yorumlarla ilgili de konuşan İmamoğlu, Arman’ın bu konudaki sorusuna “Belli bir konum içindeyken, farklı bir makama oynamak, o makam için kendinize bir yol haritası oluşturmak, toplumsal görev üstlenenler için stratejik hata. Beni insanlar Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na uygun gördüler. Organik bir şekilde seçildim ve kabul gördüm. O yüzden şu an için için tek idealim, işimi yapmak” cevabını verirken; “Kapı kapı dolaşıp, kendisi gibi düşünmeyenleri ikna etmekten vazgeçti!” eleştirileriyle ilgili de şu ifadeleri kullandı: "Strateji değişti tabii. Beylikdüzü ilçesinde kapı kapı gezdiğim doğru. İstanbul’da gezemiyorum ama sosyal medyadan herkese, mesajlarımla ulaşıyorum. Arkadaşlarıma diyorum ki, “Bazı toplantılarımı canlı yayınlayın. İnsanlar beni görsünler!” Bilgilendirme tamam ama bir duygu geçirmek istiyorsanız, vücut dilinizi, gözlerinizi, bakışlarınızı hissetmeleri lazım. Yani ev ev gezemiyoruz ama cep cep geziyoruz. Her cep telefonunda varız!" *Ayşe Arman’ın Ekrem İmamoğlu ile yaptığı söyleşinin ikinci bölümünün tamamını buradan okuyabilirsiniz. Read the full article
0 notes
turknewsuk-blog · 4 years
Text
Rus ordusu ABD askerlerinin terk ettiği üsse böyle girdi!
Tumblr media
Rus haber ajansı TASS’ta yer alan habere göre, Rus askeri güçleri, Suriye’nin kuzeyindeki Ayn el-Arab civarındaki önceden ABD birliklerinin bulunduğu hava üssüne ulaştı.ABD birliklerinin üsten çekilmesinin ardından Rus askeri güçlerinin kontrolüne geçen üsse Rusya Hava Kuvvetleri helikopterler sevk etti.
Tumblr media
Haberde bir askeri personelin, “Birliklerimiz üssü korumaya ve civarda devriyeye başladı. Mayın çıkarıcılar tesiste patlayıcı cihaz olup olmadığını kontrol ediyor. Bizden önce üssü kullananların ne gibi sürprizler bırakmış olabileceklerini bilmiyoruz” dediği belirtildi.
Tumblr media
Öte yandan bölgede, sivillere insani yardım ve sağlık hizmeti yardımlarına başlandığı ve yakında insani yardım merkezi kurulacağı duyuruldu.Rusya Savunma Bakanlığı televizyonu Zvezda TV de Rus birliklerinin bölgeden görüntüsünü paylaştı. (DHA) Read the full article
0 notes
turknewsuk-blog · 4 years
Text
Esad: Beyaz Miğferler’in kurucusu Le Mesurier, El Bağdadi gibi önemli sırlar bildiği için öldürüldü
Tumblr media
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Beyaz Miğferler’in kurucusu eski İngiliz istihbarat subayı James Gustaf Edward Le Mesurier’in IŞİD lideri El Bağdadi gibi önemli sırlar bildiği için öldürüldüğünü söyledi.Sputnik ve Rossiya 24’e demeç veren Esad, Beyaz Miğferler’in kurucusu Le Mesurier’in İstanbul’da öldürülmesi hakkında açıklamalarda bulundu. Le Mesurier’in başını CIA’in çektiği Batılı istihbarat servisleri tarafından öldürüldüğünü düşünen Esad, “Bu elbette istihbarat servislerinin işi. Ama hangi istihbarat servislerinin? Genel olarak Batılı istihbarat servisleri, Türk istihbaratı veya diğer bölge ülkelerinin istihbarat servisleri, egemen ülkelerin servisleri değil, CIA’in birimleridir. Bu birimler, tek bir sahibe bağlı olarak, birbirleriyle koordinasyon içinde çalışıyor” diye konuştu.Esad, bu nedenle Türk istihbaratının bu işi yabancı istihbarat servislerinin talimatı üzerine gerçekleştirmiş olmasının çok muhtemel olduğunu savundu.Esad, Le Mesurier’in ölümünü IŞİD lideri Ebubekir El Bağdadi, ABD’li milyarder Jeffrey Epstein ve El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in ölümüyle ilişkilendirdi.Esad, “Bu gelişme hakkında ayrıca konuşmak yerine bunu benzer olaylarla birlikte ele alalım. Epstein’in cezaevinde intihar ettiği söylendiği ancak o, İngiliz ve Amerikan yönetimlerindeki ve belki de başka ülkelerdeki önemli kişilerle ilgili çok önemli sırları bildiği için öldürüldü” ifadelerini kullandı.Beyaz Miğferler’in El Kaide’nin bir parçası olduğunun bilindiğini ve sözü edilen kişilerin her şeyden önce önemli sırlara sahip oldukları için öldürüldüğünü kaydeden Esad, “Rollerini yerlerine getirdikten sonra yük olmaya başladılar ve onlardan kurtulma ihtiyacı doğdu. Bu kişilerin doğal şekilde öldüğüne veya intihar ettiklerine inanmak imkansız. Bu kişiler, onlarla onlarla birlikte gerçeklerin de ölmesi için öldürüldü” dedi.Esad sözlerini şöyle sürdürdü: El Bağdadi ve Bin Ladin neden öldürüldü? Hayatta kalsalardı, bazı durumlara ilişkin gerçekleri söyleyebilirlerdi. Belki de Beyaz Miğferler’in kurucusu anıları ve hayatı hakkında bir kitap üzerinde azimli bir şekilde çalışıyordu ve bu kabul edilemez bulundu. Bunlar varsayımlar ancak çok ciddi varsayımlar. Zira diğer görüşler şu anda benim için ikna edici değil. Read the full article
0 notes
turknewsuk-blog · 4 years
Text
Otomobili çalınan abla: Kardeşim çalacağına yabancı yaksaydı
Tumblr media
Olay, saat 03.00 sıralarında, Konyaaltı ilçesine bağlı Kuşkavağı Mahallesi’nde meydana geldi. Ablasının yanına giden Murat A., iddiaya göre, 07 AES 586 plakalı lüks otomobilin anahtarını gizlice alarak, evden ayrıldı. Otoparkta bulunan araca binen Murat A., kendisini engellemek isteyen güvenlik görevlisini darbederek, olay yerinden uzaklaştı. Görevli ise durumu telefonla Yıldız A.’ya bildirdi. Yıldız A., hemen polis merkezine giderek, aracının çalındığını söyledi. Şikayet üzerine çalınan araç için çalışma yapan polis ekipleri, Atatürk Bulvarı’nda buldu. Polisin peşinden geldiğini gören Murat A., bu sırada hızını artırıp, kaçmaya başladı. Yaklaşık 8 kilometre süren kovalamacanın ardından Murat A., aracı Bahçelievler Mahallesi’ndeki sokakta park ederek, olay yerinden koşarak, kaçtı.
Tumblr media
Fotoğraf: DHAAracı park halinde bulun ekipler, Murat A.’yı da kısa sürede yakalayarak, gözaltına aldı. Aracının bulunduğunu öğrenen Yıldız A. ise olay yerine geldi. Polis ekiplerinin araç üzerinde inceleme yaptığı sırada Yıldız A., “Kardeşim arabamı çalacağına, yabancı birisi yaksaydı” diyerek, tepki gösterdi. Yapılan incelemenin ardından otomobilini teslim alan Yıldız A., ifade vermek üzere kardeşinin bulunduğu polis merkezine gitti. Semih ERSÖZLER/ANTALYA, (DHA) Read the full article
0 notes
turknewsuk-blog · 4 years
Text
İspanya tarihinde ilk koalisyon hükümeti için sol partiler anlaştı
Tumblr media
Hükümeti kurmak için son 5 ayda uzlaşamayan Sosyalist İşçi Partisi ve Unidas Podemos, pazar günkü seçimlerden 48 saat sonra anlaştı.İspanya’da pazar günü yapılan erken genel seçimlerin ardından, ülke tarihinde ilk olacak bir koalisyon hükümeti kurulması için sol görüşlü Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) ve Unidas Podemos arasında ön anlaşma sağlandı. Seçimlerden 1. parti çıkan ancak tek başına iktidara gelecek çoğunluğu elde edemeyen PSOE’nin lideri ve Başbakan Pedro Sanchez, hükümetin kurulması için hızlı adım attı.Sanchez ve sol görüşlü Unidas Podemos ittifakı lideri Pablo Iglesias mecliste bir araya gelirken, iki lider hükümet kurulması için ön anlaşma imzaladı.Basın mensuplarına soru kabul etmeden açıklama yapan Sanchez, “Her iki partinin de taahhüdü İspanya’daki siyasi belirsizliği kaldırmaktı. Tüm yasama dönemini kapsayan, 4 yıllık, istikrarlı bir hükümet kuracağız” dedi.28 Nisan’daki seçimlerin ardından hükümet kurmayı başaramamalarının vatandaşlarda “hayal kırıklığı yarattığının farkında olduklarını” kaydeden Sanchez, “Hükümet ruhuna uymayacak tek şey İspanyollar arasında kin ve nefret olacaktır” diye konuştu.“Nisan’da hükümet kurmak için tarihi bir fırsat vardı şimdi ise bu tarihi bir gereklilik” diyen Unidas Podemos lideri Iglesias da “yurttaş” olarak tanımladığı PSOE’lilerle birlikte çalışmaktan onur duyacaklarını söyledi.Iglesias ayrıca, pazar günkü seçimlerde oylarını artırarak ülkede 3. büyük siyasi güç haline gelen Vox partisinin yükselişine atfen, kuracakları sol koalisyon için “Aşırı sağa karşı en iyi aşı bu” yorumunda bulundu.Ülkede 28 Nisan’da yapılan erken genel seçimler sonunda, şimdikinden daha iyi şartlarda olmalarına rağmen 5 aylık müzakere süresinde hükümet kurmak konusunda anlaşamayan Sanchez ve Iglesias, bu kez 10 Kasım’daki seçimlerden 48 saat sonra anlaşma sağladı.Diğer yandan İspanyol basını, kurulacak koalisyon hükümetinde Unidas Podemos lideri Iglesias’ın başbakan yardımcısı olacağını yazdı.PSOE ve Unidas Podemos arasında 28 Nisan’daki seçimlerden sonra anlaşma sağlanamamasının en önemli gerekçelerinden biri Iglesias’a hükümet içinde yer verilmemiş olmasıydı.PSOE (120 milletvekili) ve Unidas Podemos’un (35 milletvekili) koalisyon hükümeti için anlaşmaları, 176 olan meclis çoğunluğunu yakalamalarına yetmezken, liberal görüşlü Vatandaşlar (C’s), sol görüşlü “Mas Pais” ve ayrılıkçı politika izlemeyen bölgesel partilerin de dışarıdan desteği gerekecek.Bu arada, Sanchez ve Iglesias arasında imzalanan ve İspanya demokrasi tarihinde bir ilk olacak koalisyon hükümetinin ön anlaşma metni 10 maddeden oluştu.İlerici bir koalisyon hükümeti sözü veren sol liderler, ayrılıkçı girişimlerin olduğu Katalonya’da “sadece anayasal çerçevede diyalog ortamının teşvik edilmesi, siyasi yaşamın normalleşmesinin sağlanması ve birlikte yaşamın garanti edilmesini” taahhüt etti.Sonuncusu 10 Kasım’da olmak üzere son 4 yılda 4 kez seçime giden İspanya’da meclisin ve senatosunun 3 Aralık’ta toplanıp, görevlendirilmelerin yapılması öngörülüyor.Kral 6. Felipe’nin tüm siyasi partilerin liderleriyle görüşmesinin ardından hükümeti kurma görevini Sanchez’e vermesi ve 16-20 Aralık tarihleri arasında koalisyon hükümetinin güven oylamasına gidilmesi bekleniyor.İspanya’da 350 sandalyeli meclisin dağılımı şöyle:PSOE 120, sağ görüşlü Halk Partisi (PP) 88, aşırı sağ görüşlü Vox 52, aşırı sol görüşlü Unidas Podemos 35, liberal sağdan Vatandaşlar (C’s) 10, sol görüşlü Mas Pais 3, Katalonya’daki ayrılıkçı siyasi partiler: Katalonya Cumhuriyetçi Solu (ERC) 13, Katalonya için Birlik (JxCat) 8, Halk Birliği Adaylığı (CUP) 2; Bask Milliyetçi Partisi (PNV) 7 Bask’ta faaliyet gösteren bağımsızlık yanlısı Eh Bildu 5, Navarra (NA) 2, Kanarya Koalisyonu (CC) 2, Galisya Milliyetçi Bloğu (BNG) 1, Kantabria Bölgeci Parti (PRC) 1, Teruel Var 1 Read the full article
0 notes
turknewsuk-blog · 4 years
Text
ABD Genelkurmay Başkanı Milley: Suriye’de yaklaşık 600 askeri personelimiz kalacak
Tumblr media
ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley, ABC kanalına verdiği demeçte Suriye’deki ABD askerlerinin sayısına ilişkin bir soruya, “Binden az, 500 civarında, hatta belki 600 kişi olabilir” dedi.Barış Pınarı Harekatı sırasında Suriye’de konuşlandığı üslerin yarısından fazlasını boşaltan ABD ordusu, bazı üslerine yeniden dönerken, askeri varlığını petrol sahalarının olduğu bölgelerde güçlendiriyor. Suriye’de 2011’de başlayan çatışmalara IŞİD’e yönelik hava saldırılarıyla Eylül 2014’te dahil olan ABD, 2015’ten itibaren üs ve askeri noktalar kurma faaliyetine hız verdi.ABD Başkanı Donald Trump’ın, geçen yıl “Suriye’deki askeri varlığını çekmek istediğini” açıklamasına rağmen Washington, bu ülkedeki askeri varlığını sürdürüyor.Konuya ilişkin son açıklama, ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley’den geldi.Milley, ABC kanalına verdiği demeçte Suriye’deki ABD askerlerinin sayısına ilişkin bir soruya, “Binden az, 500 civarında, hatta belki 600 kişi olabilir” dedi. Read the full article
0 notes
turknewsuk-blog · 4 years
Text
İngiltere'deki seçimde "uzaylı" aday yarıştan çekildi
Tumblr media Tumblr media
İngiltere'de seçim kampanyaları başlarken Brexit Partisinin bir adayı, Sirius yıldızından geldiğini ve hükümetlerin uzaylılarla çalıştığını söylediğinin ortaya çıkmasının ardından yarıştan çekildi. Read the full article
0 notes
turknewsuk-blog · 4 years
Text
Youtube ve Facebook Trump'ın azil soruşturmasında muhbirin kimliğini gizleyecek
Tumblr media
Içtimaî medya platformları Youtube ve Facebook, ABD Yöneticisi Donald Trump'ın Ukrayna Devlet Yöneticisi Vladimir Zelensky ile yaptığı telefon konuşmasının akabinde azil soruşturması başlatılmasında rol oynayan muhbirle ilgili kimlik malumatlarının platformlarında bölge almayacağını duyurdu.  Washington Post’ta taraf alan haberde, şirketlerin ‘zarar verici eylemler’ siyasetleri kapsamında muhbirin kimliğine ait yazılı ve fotoğraflı içeriğin platformlarından engelleneceğini belirttiği söylendi. Kelam konusu soruşturmalar kapsamında Trump, tekraren muhbirin kimliğinin açıklanmasını talep ederken, muhbirin avukatı ise Cuma günü bunun muhbire zarar verebileceğini söylemişti. Eylül ayından bu yana devam eden ve haftaya kamuya açık soruşturmaların başlayacağı azil soruşturması kapsamında ABD merkezli çevre medya devleri Youtube ve Facebook, muhbirin kimliğine ait içeriklerin platformlarında yan almayacağını duyurdu. Read the full article
0 notes
turknewsuk-blog · 4 years
Text
İmamoğlu: Dünyanın en demokrat belediye başkanı olmak istiyorum
Tumblr media
DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, Berlin'deki temaslarında İstanbul'a ait gayelerini anlattığını belirtti. İmamoğlu, Kaftancıoğlu'nun kampanya yöneticisini eleştirmesine ait açıklamalarda da bulundu. İstanbul ile Berlin'in kardeş kentler olması nedeniyle Berlin Duvarı'nın yıkılışının 30'uncu yıldönümü aktifliklerine davet edilen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Yöneticisi Ekrem İmamoğlu, Berlin ziyareti kapsamında siyasi temaslarda da bulundu. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, bu görüşmelerde, “İstanbul'un daha güzel bir hayat merkezine dönüşmesi için hedeflediği değişimi” anlattığını söz etti. “Dünyanın en demokrat belediye başkanı” olmak istediğini belirten İmamoğlu, kendisini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gelecekteki rakibi olarak görmediğini lisana getirdi. Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul Vilayet Yöneticisi Canan Kaftancıoğlu'nun kampanya yöneticisi Necati Özkan'a yönelik tenkitlerini de “Canan Hanım'ın kendi fikrini beyan etmesine bir şey demiyorum gelgelelim bulunduğumuz konum itibariyle parti içi tahlile vesile olacak ve partinin bu manada etkileneceği bir ruhsal ortamda bunu yorumlamasını gerçek bulmuyorum" kelamlarıyla kıymetlendirdi. İBB Yöneticisi Ekrem İmamoğlu'na yönelttiğimiz sorular ve cevapları şöyle: DW Türkçe: Sayın İmamoğlu, İstanbul ile Berlin'in kardeş kentler olması nedeniyle duvarın yıkılışının 30'uncu yıldönümü aktifliklerine davet edildiniz. Bir duvarla ikiye ayrılan kentin tekrar birleşmesi kutlanıyor bu etkinliklerde. Siz bununla, İstanbul'un bugünü arasında nasıl bir köprü kuruyorsunuz? Ekrem İmamoğlu: Bazen duvar illa fiziki bir duvar olmaz. Betondan, demirden yapılan bir duvar mealine gelmez. Bazen iki insan yan yanadır fakat aslında aşılması güç bir duvar oluşmuştur. Fiziken olmasa da yakınlaşamazlar, konuşamazlar ve birbirlerini anlamazlar. Bu bir topluluk için çok tehdit edici bir şey. Münasebetiyle daha evvel Berlin'de yaşanan süreç, bir duvarın yıkılması ile birbirine çok tahassür duyan iki kümesi birleştirmişti. Ancak münhasıran siyasi atmosfer gereği seçim öncesi İstanbul'da siyaseten kutuplaşmış ve birbiriyle konuşmayan, ayrışan, birbirlerini çok derin cümlelerle sorgulayan ve suçlayan kümeler oluşmuştu. Bizim yaşadığımız seçim süreci aslında kümeler arasındaki duvarları yıktı, empati gücünü kuvvetlendirdi ve birebir devranda bu derinlemesine bir topluluk vicdanı oluşturdu... Fiziken var olmayan duvarlar, lakin ne yazık ki topluluğun birbiri arasındaki geçişleri engelleyen duvarların varlığına dönüşen sürece 23 Haziran'da demokrasinin gücü son vermiştir. Berlin'de siyasi temaslarda da bulunuyorsunuz. Dün Maliye Bakanı Olaf Scholz ile görüştünüz, bugün Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile görüşeceksiniz. Siyasi temaslarınızda hangi hususlar gündeme geldi? Neler konuşuldu? İstanbul'un daha uygun bir ömür merkezine dönüşmesi için hedeflediğimiz değişimi anlatıyoruz. Bu aslında tümüyle bir zihniyet değişimine sahip, toplumsal refah, en üst seviyede demokrasi, toplumsal hakların korunduğu, hayat kalitesinin en üst seviyeye taşındığı bir ömür sürecini anlatıyoruz. Bu noktada işbirliklerimizin daha uygun olması, olgunlaşması, kentler arası diyalogların daha nitelikli hâle getirilmesi, Berlin ile 30 yıldır kardeş kentiz lakin uzun yıllardır alakaları kopmuş iki kentten bahsediyoruz. Bu ve bunun üzere alakaları canlandırmayı konuşuyoruz. Bunların hepsi verimli işler, bu verimlilik hem İstanbul lehine olacak hem de bütün Türkiye'nin lehine olacaktır. Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine yönelik askeri harekâtı Almanya'nın da gündeminde bölge alan bir bahis. Alman hükümeti Türkiye'nin askeri harekâtını kınayan devletler arasında mahal aldı. Görüşmelerde Alman tarafı bu muahezeleri lisana getirdi mi? Ve sizin cevabınız ne oldu? Bakan seviyesindeki görüşmelerde bunları elbette görüşmedik. İstanbul'un bağlantılarını konuştuk, İstanbul'un girişimlerini, nasıl bir kent hedeflediğini konuştuk. Kaldı ki bu husus ve sorunun devlet diplomasisindeki direkt muhatabı ben değilim. Elbette vatandaşların ya da iştirakçi olan kimi politik kimliklerin bu sorusu var. Ancak benim buna elbette ki yanıtım da var. Barış Pınarı konusunun sorgulanması çok yalın kalır, zira şu anda konuştuğumuz şey Suriye üzerinde oynanan siyasetler ve üretilen manevralar. Tümüyle bu sürece baktığınızda yalnızca Türkiye'nin son harekâtı üzerinden yargılamak ne Almanya'nın politik duruşuna ne de Avrupa'nın bütüncül sorumluluğuna yakışır... Birebir Avrupa'yı etkileyecek olan bu sürece Avrupa'nın faal siyasetlerle dahil olması gerektiğini savunanlardanım. Hem Avrupa'nın barışa dönük siyasetlerinde daha faal olduğuna olan inancımdan bunu söylüyorum hem de buradaki negatif tesirlerin, başta sığınmacı bahisleri olmak üzere, birebir birinci etkileyeceği coğrafyanın Avrupa olmasından ötürü bunu söylüyorum. Bence Almanya ve Avrupa bunu konuşmalı. Bunu konuşursa tahlil buluruz ve şu anda vatanın dışına kaymış olan 8 milyon Suriyeli'nin tahminen daima birlikte tekrar devletine dönmesini sağlarız. İstanbul'a yabancı yatırımcıları çekmek istediğiniz cihetinde açıklamalarınız oldu. Lakin Türkiye'deki siyasi gelişmelerin Alman yatırımcıları tedirgin ettiği biliniyor. Alman yatırımcıları İstanbul'a çekmek için nasıl planlarınız var? Türkiye birtakım hususlarda dönemsel bir tedirginlik yaratmış olabilir. Hukukun üstünlüğünde, özgürlüklerde, bir grup idari pratiklerle ilgili tedirginlik yaratmış olabilir. Fakat bu tedirginliklerin giderilmesiyle ilgili Türkiye 23 Haziran'da çok büyük bir adım attı. Binaenaleyh tedirgin olacak artık çok çokça bir şey yok. Türkiye artık uygunlaşmak istiyor, demokrasi ismine büyük adımlar atmak istiyor. Bu adımları bugün Almanya ve Avrupa görmeyecek de hangi coğrafya görecek? Çünkü Türkiye her cephesiyle birbiriyle entegre bir münasebet içinde Avrupa'yla. Ben bunu göreceklerini, bu sürecin yanında olacaklarını, ortak girişimler olacağını, işbirliklerini güçlendireceğimizi derinden hissediyorum. Siz Berlin'e gelmeden evvel Alman basınında mekan alan birtakım haberlerde, sizden “Erdoğan'ın rakibi” diye kelam edildi. Siz kendinizi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gelecekteki rakibi olarak görüyor musunuz? Benim şu anda çok olgun ve pahalı bir vazifem var: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'yım. Çok başarılı bir belediye başkanlığını, çok başarılı bir hizmet periyodunu İstanbul'a yaşatmak istiyorum. Bu tezimin yanına Berlin'deki hissiyatımla bir şey daha kattım. Yerkürenin en demokrat belediye lideri olmak istiyorum. Demokrasinin en yavuz örneklerini İstanbul'da göstermek istiyorum. Kimin ne düşündüğünü çok önemsemiyorum. Seçim kampanyasında danışmanlığınızı yapan Necati Özkan'ın yazdığı ve süreci ele alan "Kahramanın Yolculuğu" isimli kitap, İstanbul CHP Bölge Yöneticisi Canan Kaftancıoğlu tarafından eleştirildi. Siz bu tenkitlere katılıyor musunuz? Siz kitabı nasıl buldunuz? Katılmıyorum, çünkü kitabı şimdi okumadım. Niçin katılmıyorum? Kitapta herkes kendi hislerini ortaya koyar, yarın o devri siyasi bir kimlik müellif, kendi hisleriyle müellif. Velev o hislerini Cumhuriyet Halk Partili birisi müellif, öteki türlü görür ve muharrir. Düzgün Partili biri müellif öbür türlü görür ve muharrir. Bir vatandaş da yazabilir, ailemden biri de yazabilir ya da bir arkadaşım. Şu anda yazan bir profesyonel. Danışmanlığımı yapan bir yol arkadaşım. Kendi mesleksel bakış açısıyla bir kitap yazmış olabilir. Münasebetiyle bu kendi fikridir. Buna hürmet duymak lazımdır. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz. Lakin saf ki Canan Hanım'ın kendi fikrini beyan etmesine bir şey demiyorum lakin bulunduğumuz durum itibariyle parti içi tahlile vesile olacak ve partinin bu mealde etkileneceği bir ruhsal ortamda bunu yorumlamasını gerçek bulmuyorum. Zira ben partimi ya da partili kimlikleri etkileyecek bir konuşmayı ne basın önünde yaparım, ne de tweet atarım. Türkiye'de son devirde 10'u aşkın HDP'li belediye lideri hizmetten alınarak, konumlarına kayyum atandı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu size yönelik tehditkâr bir söylem içinde. Bu durum sizi tedirgin ediyor mu? Birincisi beni boş lâflar tedirgin etmez. Bu boş lâfları zihninde taşıyıp, bunu lisana getiren beşerler beni hiç ancak hiç meşgul etmez. Ancak elbette ki demokrasiye münasip olmayan hamleler beni biraz tedirgin ediyor. Lakin bu tedirginlikleri ortadan kaldırmak da demokratik uğraşla olur. Şu an ben o mücadeleyi veren bir kimliğim. Değişen koşullara ve ortamlara nazaran hak ve özgürlüklerdeki, bu yerdeki fikirlerini değiştirecek, oya nazaran manevrada bulunacak bir kişilik değilim. Her devir söyledim, söyleyeceğim. Cürmü görünür olmayan, kabahati netleşmemiş kişilere tek bir hamleyle, pratikle yapılan işler yanlıştır. Kayyum atamaları yanlıştır.   Söyleşi: Jülide Danışman © Deutsche Welle Türkçe Read the full article
0 notes
turknewsuk-blog · 4 years
Text
Savcılıktan 4 kardeşin ölümüyle ilgili açıklama
Tumblr media
Fatih'te 4 kardeşin evlerinde ölü bulunması üzerine başlatılan soruşturmayla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca açıklama yapıldı. Açıklamada kesin olmamakla beraber siyanür bulgusuna rastlandığı ve "Dikkat siyanür var" notundaki yazının kimin el yazısının ürününün olabileceğine dair inceleme yapıldığı belirtildi. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Fahri Mutlu Tosun tarafından basın mensuplarına sözlü olarak yapılan açıklamada, ihbar üzerine olay yerine gidildiği, ikamete girildiği, evin salonunun kapısına 'Dikkat siyanür var, polisi arayın, içeri girmeyin' yazılı not yapıştırılmış olduğu, tehlikeli durum olabileceğinden AFAD'a haber verildiği belirtildi. Olay yerinde bulunan bardak ve eşyaların incelemeye gönderildiğini de belirten savcı Tosun, "Henüz toksikolojik incelemeler tamamlanmamıştır. Kimyasal çalışmalar ise devam ediyor. Kesin olmamakla birlikte siyanür bulgusuna rastlanmıştır" ifadelerini kullandı. Salonda bulunan "Dikkat siyanür var" yazısının kimin el ürünü olduğuna dair incelemelerin, ölenlerin telefonlarının, yapmış olabilecekleri tüm yazışmaların da inceleneceğini ifade eden savcı Tosun, ölümlerinin peş peşe mi, aynı anda mı olabileceğinin de araştırıldığını kaydetti. Savcı Tosun, olayın bütün boyutlarıyla, çok yönlü olarak araştırıldığını ve başsavcılıkça ilerleyen günlerde de kamuoyunun bilgilendirileceğini bildirdi. Olay yerine giden ilk ekiplerin ise biri kadın biri erkek iki kardeşin yan yana sırt üstü yatar vaziyette bir odada, biri kadın diğer kardeşlerin ise ayrı odalarda yatar vaziyette bulunduklarını, bu kardeşlerden birinin, diğer kardeşlerinden farklı olarak yüz üstü yatar vaziyette olduğunu tespit ettikleri belirtildi.  Arkadaşları talepte bulundu Öte yandan ailenin yakın dostu olduğunu belirten Serpil Alkan'ın dışında Oya Yetişkin'in Mimar Sinan Üniversitesi'nden arkadaşlarının da cenazeleri almak için savcılığa talepte bulundukları öğrenildi. TIKLAYIN - Kapısına "Dikkat siyanür var, polisi arayın, içeri girmeyin” notu asılan evde 4 kardeşin cesedi bulundu TIKLAYIN - Fatih'te 4 kardeşin ölü bulunduğu evin elektriğini kesen BEDAŞ'tan açıklama TIKLAYIN - Fatih'te intihar eden dört kardeşin aile dostu: Yeşil kart çıkartsınlar diye çok söyledim ama kabul etmediler; onurlu insanlardı TIKLAYIN  - Fatih'te siyanür ile intihar eden dört kardeş: Bakkaldaki veresiye defterinde 2.260 lira borç TIKLAYIN - Özgür Özel, Fatih'te intihar ettiği belirtilen dört kardeşi TBMM gündemine taşıdı: İktidarda olup, yoksulluğa kulak tıkanmasına şahitlik etmekten insan utanır TIKLAYIN - Fatih'te dört kardeşin ölümünde yeni gelişme: Bir kardeş, diğerlerinden geç ölmüş TIKLAYIN - Fatih'te ölü bulunan dört kardeşin cenazesi Adli Tıp Kurumu morgunda bekletiliyor TIKLAYIN - Fatih'te ölü bulunan dört kardeşin arkadaşı: Cenazeleri almak istiyoruz   Read the full article
0 notes
turknewsuk-blog · 4 years
Text
Reuters anketinde dolar tahmini yükseldi
Tumblr media
Reuters'ın gelişmekte olan piyasa para birimlerine yönelik düzenlediği ankette 20'den fazla kurum, Türk Lirası'nın dolar karşısında değer kaybedeceğini tahmin etti. Ankete göre, dolar/TL'nin bir ay sonra 5.80, üç ay sonra 6, altı ay sonra 6.2335, 12 ay sonra ise 6.4150 olması bekleniyor. Ekim anketinde dolar/TL'nin 12 ay sonra 6.30 seviyesinde olması bekleniyordu. Patronlar Dünyası'nın aktardığına göre, Reuters anketine göre yaklaşık yüzde 8 değer kaybeden liranın 2019'u finansal krizle sarsılan Arjantin para birimi pesonun ardından en zayıf performans gösteren ikinci para birimi olarak tamamlaması bekleniyor. Reuters anketi, 'gelişmekte olan piyasa para birimlerinin belirsizlikle dolu yeni bir yıla girmeleri ve küresel ekonominin senkronize bir yavaşlama belirtileri göstermesi' nedeniyle, küresel 'ticaret savaşı'ndan uzak durmaları gerektiğini gösteriyor. Read the full article
0 notes
turknewsuk-blog · 4 years
Text
"AB'nin Suriye'deki 'güvenli bölge' için mali yardım yapması hukuken mümkün değil"
Tumblr media
AB Komitesi'nin kişisi yardımlardan sorumlu temsilcisi Michael Koehler, Türkiye'nin oluşturmak istediği inançlı yere mali yardım yapmanın hukuksal olarak mümkün olmadığını söyledi. Euronews’ta mahal alan habere nazaran, Avrupa Parlamentosu Dışilişkiler, Adalet ve Kalkınma komiteleri, Türkiye'deki Suriyeli göçmenlerin durumunu görüşmek üzere ortak bir içtima düzenledi. Içtimada AB Komitesi ismine konuşan Maciej Popowski, AB'nin, Türkiye'nin Suriye'de operasyon düzenlediği ve yerleşim ünitesi kurmak istediği ortama kişisi yardım yapmasının laf konusu olmadığını söyledi. Popowski, "AB, Türkiye'nin Suriye'de oluşturmak istediği yerleşim ünitelerine yardım yapamaz. Suriyeli göçmenlerin devletlerine geri dönüşü gönüllülük esasına dayanmalı" dedi. Türkiye'nin Suriye'ye yönelik operasyonunun ve Şark Akdeniz'deki son gelişmelerin Ankara ve Brüksel arasındaki alakaların gerginleşmesine yol açtığını belirten Popowski, AB'nin operasyonla ilgili Türkiye'yi kınadığını hatırlattı. “Hukuki dayanağı yok” Popowski, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın birtakım AB başkanlarına yönelik sert açıklamalarının da bağlantıların gerginleşmesine ek yaptığını söyledi. AB temsilcisi, birliğin Türkiye'ye Suriyeli göçmenlerle ilgili kelam verdiği mali yardımların yaklaşık tamamını ödediğini lisana getirdi. AB Komitesi'nin kişisi yardımlardan sorumlu temsilcisi Michael Koehler, AB'nin Türkiye'nin oluşturmak istediği inançlı nahiyeye mali yardım yapmasının tüzel olarak da mümkün olmadığını söyledi.   Read the full article
0 notes
turknewsuk-blog · 4 years
Text
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: Türkiye önemli bir müttefik
Tumblr media
NATO Umum Sekreteri Stoltenberg Suriye’ye yönelik operasyonu nedeniyle Türkiye’nin NATO üyeliğinin sorgulanmaması gerektiği görüşünde. Stoltenberg, "Türkiye'nin değerli bir müttefik olduğunu kabul etmek gerekir" dedi. NATO Umum Sekreteri Jens Stoltenberg Bild am Sonntag gazetesine verdiği demeçte şimdiki problemlere ait açıklamalarda bulundu. "Türkiye'nin değerli bir müttefik olduğunu kabul etmek gerekir" diyen Stoltenberg, Ankara'nın münhasıran IŞİD'le uğraşta değerli ekte bulunduğunu vurguladı. Hiçbir NATO üyesi memleketin Türkiye kadar Suriyeli mülteci almadığını söyleyen NATO Umum Sekreteri, Türkiye'nin 3 milyon 600 bin Suriyeliyi barındırdığını hatırlatarak, öbür NATO devletlerinde Türkiye'de olduğu kadar terör saldırısı yaşanmadığını da belirtti. "NATO üye memlekete karşı harekete geçemez" NATO’nun bedeller ittifakı olarak demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları konusunda yükümlülüğü olduğunu vurgulayan Stoltenberg, ama AB'den farklı olarak askeri ittifakın üye memleketlerden birine karşı harekete geçme üzere bir mekanizmasının olmadığını belirtti. Alman Toplumsal Demokrat Parti (SPD) Birleşik Meclis Küme Lideri Rolf Mützenich, Suriye'nin kuzeydoğusuna düzenlediği operasyon nedeniyle Türkiye'nin NATO üyeliğinin sorgulanması gerektiğini belirtmişti. Mützenich Ekim ahir Funke Medya Grubu'na yaptığı açıklamada, "Hâlâ NATO'nun bir kesimi olup olmadığını ve bir kesimi olarak kalmak isteyip istemediğini herkes kendi gözden geçirmeli. Bu Türkiye için de muteber ve tam da Türkiye için geçerli" tabirini kullanmıştı. Mützenich NATO Umumî Sekreteri Stoltenberg'e davette bulunarak, "NATO Umumi Sekreteri'ne değerli bir ödev düşüyor. Türkiye'nin güvenilirliğinden hâlâ emin olup olmadığını söylemek zorunda" diye konuşmuştu. DW,rtr / HT,ET © Deutsche Welle Türkçe Read the full article
0 notes
turknewsuk-blog · 4 years
Text
HDP: Cumhur İttifakı yenilginin eşiğinde
Tumblr media
HDP Merkez Yürütme Kurulu, dün yaptıkları toplantının ardından bir açıklama yayınladı. AKP-MHP iktidarının gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekatı’nın bölgedeki Kürtleri hedef tahtasına oturtulduğu belirtilen açıklamada, ittifakın yenilginin eşiğinde olduğu ifadeleri yer aldı.Halkların Demokratik Partisi Yürütme Kurulu, dün yaptıkları toplantıdan sonra yayınladıkları açıklamada, Suriye’de devam eden Barış Pınarı Harekatı eleştirildi. HDP şu açıklamalarda bulundu: HDP: ORTADOĞU’DA KÜRTLER HEDEF TAHTASINA OTURTULMUŞTUR” Tarihsel olarak halkları ve inançları baskı altına alarak sürekliliğini sağlayan kapitalizm, Kürt halkı başta olmak üzere Ortadoğu’da demokratik yaşamı savunan halkları ve inançları tekçi anlayışla hedefine koymaktadır. Küresel güçler ve bölgesel devletlerin halklara ve inançlara karşı bir araya gelmelerinin en son örneğine 9 Ekim 2019 tarihinde Kuzey-Doğu Suriye’ye başlatılan işgal girişimi ve sonrasında yaşanan gelişmelerle bir kez daha tanık olduk.İşgal harekâtının gerek küresel güçler ile bölge devletlerinin bilgisi dâhilinde ve desteğiyle, gerekse de 9 Ekim 1998’deki Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komplonun yıldönümünde başlatılması, demokratik yaşam talebini boğmak isteyen küresel-bölgesel kirli uzlaşıya işaret etmektedir.HDP: KÜRESEL GÜÇLER AK PARTİ’NİN YIKIMINA DESTEK VERİYORAKP-MHP ittifakı, Kuzey ve Doğu Suriye’de adım adım inşa edilen demokratik yaşama karşı ÖSO’cu çetelerin jandarmalığında talan, yağma ve baskıyı esas alan bir egemenlik kurma amacındadır.Küresel güçler ise ya destek vererek ya da sessiz kalarak bu karanlığa taraf olduklarını her gün bir kez daha kanıtlamaktadır. Bab, Cerablus, Afrin ve 9 Ekim’den bu yana işgal edilen bölgelerde devreye konmak istenen bu yıkımın kimlere ev sahipliği yaptığını Afrin’deki yağma ve yerinden edilmeden; Bab ve Cerablus’ta kadınların toplumsal yaşamdan silinmesi ve DAİŞ lideri Bağdadi ile DAİŞ Sözcüsü El-Muhacir’in öldürüldüğü coğrafyadan biliyoruz.HDP: DEVLET TEKÇİLİK ÜZERİNDEN KURULMAYA ÇALIŞILIYORAKP-MHP ittifakı, eşit ve demokratik yaşam taleplerine karşı tutumunu Türkiye’de de devam ettirmektedir. İktidarın Türkiye’nin tümüne yaymak istediği rejimin en bariz örneği kayyım rejiminde görülmektedir. 29 Ekim’de Cumhuriyet’in ilanının yıldönümünde Cizre gibi Kürt halkının yaşayan hafızası olan bir kente kayyım atanması, AKP-MHP ittifakının yeniden organize etmek istediği devletin bir kez daha tekçilik üzerinden kurulmak istendiğini göstermektedir.Tüm boyutları ile birlikte bakıldığında, kayyım atamaları bir idari-hukuki işlem değil; ideolojik bir yönelim, iktidar tekniği, yönetim anlayışı ve rejim dayatmasıdır. Bu bağlamıyla, dört milyon insanın kendi seçtikleri belediye eş başkanları tarafından yönetilmiyor olması, bu kent halklarının yanı sıra tüm Türkiye halklarının sorunudur.Ortadoğu’da süren işgal girişimleri ve Türkiye’de Kürt halkının iradesini teslim alarak ülke geneline rejim dayatma amacında olan AKP-MHP ittifakı her geçen gün daha fazla sıkışmakta; krizler derinleşerek büyümektedir. Bu yönüyle, genelde Ortadoğu özelde ise Türkiye’de AKP-MHP iktidarı büyük bir yenilginin eşiğindedir.” Read the full article
0 notes
turknewsuk-blog · 4 years
Text
Reuters: Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Hakan Atilla nedeniyle Borsa İstanbul'daki payını satıyor
Tumblr media
Reuters'ın haberine nazaran Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Hakan Atilla'nın CEO olarak atanmasının akabinde BIST'teki yüzde 10 payını satmak istediğini bildirdi. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), hususa yakın iki aslın verdiği habere nazaran Borsa İstanbul'da sahip olduğu yüzde 10 hisseyi en kısa müddette satmak istediğini Türk yetkililere aktardı. Reuters'a haber veren menşelerden biri, "EBRD Hakan Atilla'nın atanmasının akabinde BIST'teki yüzde 10 payının tamamını en kısa vadede satmaya karar verdiğini bildirdi" dedi. ABD'nin İran yaptırımlarını ihlal ettiği gerekçesiyle ABD'de karar giyen Hakan Atilla, tahliye olduktan sonra geçen hafta Borsa İstanbul'a umum yönetici olarak atanmıştı. Borsa İstanbul'un 2. büyük hissedarı olan EBRD karara itiraz etmişti. EBRD muhabere yöneticisi Jonathan Charles, karar alınırken bankaya danışılmadığını ve Atilla'nın ataması üzerine EBRD'nin 'yatırımından çıkış hakkında sahip' olduğunu tabir etmişti. EBRD Aralık 2015'te Borsa İstanbul'un yüzde 10'unu satın almıştı. EBRD ve Borsa İstanbul’dan şimdi hususa ait açıklama yapılmadı.   Read the full article
0 notes