utulemeikile

[utulemeikile]

All I need. I missed you so much!

Tek ihtiyacım olan. Seni çok özledim!

[utulemeikile]

vielleicht findest du jemanden welcher deine sprache spricht, so das du nicht deine lebenszeit opfern musst, um deine seele zu übersetzen

Belki senin dilini konuşan birini bulabilirsin böylece ruhunu tercüme etmek için hayatını feda etmek zorunda kalmazsın

[utulemeikile]

Profilini güncellemişsin.

Allah'ı seviyorum. Umut. Kızlar. Eşitlik. Özgürlük.

[utulemeikile]

Gizem all das was du für mich tust und getan hast, kann ich kaum wieder gut machen.. Es ist einfach wundervoll dich in meinem Leben du haben, dein Herz zu spüren und zu wissen, dass du an mich denkst, ich glaube deine Sprache der Liebe sind Geschenke machen, genauso wie meine und das ist wunderschön. Danke, dass es dich gibt!

Gizem Benim için yaptığın ve yaptığın her şeyin telafisi zor.Hayatımda olman çok güzel,kalbini hissetmek ve beni düşündüğünü bilmek harika,sanırım dilin Aşk hediye vermektir, tıpkı benimki gibi ve bu çok güzel. Var olduğunuz için teşekkür ederim!

[utulemeikile]

İniyorsun..

[utulemeikile]

36 dakika sonra buradasın inşallah

[utulemeikile]

Yaklaşıyorsun.. Her an takipteyim.

[utulemeikile]

Antalyaya tatile geliyorsun. Bu kez biz de kalmayacaksın. Ailen ile plan yaptın. Ama belki biz de 1-2 gün kalacaksın..

[utulemeikile]

red thread of fate!

Kaderin kırmızı ipliği.

[utulemeikile]

Wenn du einem Menschen wichtig bist, dann ruft dich dieser Mensch an, er schreibt dir einen Brief oder eine E-mail. Dieser Mensch hat tausend Möglichkeiten sich zu melden. Wenn dieser Mensch es möchte, dann tut es dieser Mensch auch!

Bir kişi için önemliyseniz o kişi sizi arayacaktır, size mektup ya da e-posta yazacaktır. Bu kişinin iletişime geçmenin binlerce yolu var. Bu kişi isterse bu kişi yapar!

[utulemeikile]

Ich faste kein Essen und Trinken. Ich faste etwas anderes. Mein Herz fastet..

Yiyecek ve içeceklerden oruç tutuyorum. Başka bir şeyin orucunu tutuyorum. Kalbim oruçlu...

[utulemeikile]

Ich wünsch dir einfach, dass du glücklich bist. Ich wünsche dir, dass du erfolgreich bist und alles erreichst, was du möchtest! Ich bin stolz auf dich und ich lass dich frei! Sei frei wie ein Vogel und flieg so hoch wie du kannst. Möge Allah deinen Weg leicht machen! Möge Allah dich beschützen! Möge Allah dein Fasten annehmen!

Sadece mutlu olmanı diliyorum. Başarılı olmanızı ve istediğiniz her şeye ulaşmanızı dilerim! Seninle gurur duyuyorum ve seni özgür bırakıyorum! Bir kuş gibi özgür ol ve uçabildiğin kadar yükseğe uç. Allah yolunuzu kolaylaştırsın! Allah seni korusun! Allah tuttuğunuz orucu kabul etsin!

[utulemeikile]

Irgendwann werde ich kommen mit dem Auto. Ich werde im Sonnenuntergang zu dir fahren. Ich werde nach links in deine Straße einbiegen und durch mein geöffnetes Autofenster wird das Geschrei der spielenden Kinder auf der Straße dringen. Ich werde mich vor deine Garage stellen und hinaufsehen zu eurem gelb-roten Sonnenschutz. Ich werde kurz im Auto sitzen bleiben, weil ich erschöpft sein werde von der langen Reise. Dann aber werde ich mein Handy nehmen und deine Nummer wählen. Ich werde dich ein letztes Mal fragen, ob du mich sehen möchtest und wenn deine Antwort: „Ja“ sein sollte, dann werde ich dir antworten: „Dann komm bitte nach unten.“ Und dann werde ich dich dorthin bringen, wo wir noch nie gemeinsam waren, bei dir am Strand. Ich werde eine Decke dabei haben, damit du nicht frierst und dann können wir so lange reden bis die kalt wird und ich dich im meinem Arm nehme. Ich werde dir ein Lagerfeuer anzünden und wir werden zusammen die Wellen, den Mond und die Sterne sehen.

Bazen..

Bir ara arabayla geleceğim. Gün batımında sana doğru yola çıkacağım. Sola dönüp sizin sokağa gireceğim ve sokakta oynayan çocukların çığlıkları açık arabamın camından gelecek. Garajınızın önünde durup sarı ve kırmızı güneş şemsiyelerinize bakacağım. Uzun yolculuktan yorulacağım için bir süre arabada oturacağım. Ama sonra cep telefonumu alıp numaranı çevireceğim. Sana son bir kez beni görmek isteyip istemediğini soracağım ve cevabın "Evet" olursa, o zaman sana cevap vereceğim: "O zaman lütfen aşağı in." Ve sonra seni daha önce hiç gitmediğimiz bir yere götüreceğim. birlikte, sahilde sizinle. Üşümeyesin diye yanımda bir battaniye olacağım, sonra hava soğuyuncaya kadar konuşuruz ve seni kollarıma alırım. Sana bir kamp ateşi yakacağım ve dalgaları, ayı ve yıldızları birlikte göreceğiz.

[utulemeikile]

Olivia diye birisiyle yazışıyorum ve bana bu fotoğrafı gönderdi. Ama o kadar eminim ki o kişinin sen olduğuna LM.! Çünkü bak oraya imzanı atmışsın.

[utulemeikile]

[utulemeikile]

Thoughts in the morning.

I felt you so many times tonight. You were reaching out for me. I saw you in my dreams and you were my first thought when I woke up in the middle of the night. I looked at my phone and again there was nothing. But I could hear you calling my name in my thoughts. This bond between us is no fragile thread. Sometimes I think it is as sick as a ship‘s rope. Knotted between your soul and mine.

Sabah düşünceleri.

Bu gece seni defalarca hissettim. Bana uzanıyordun. Seni rüyalarımda gördüm ve gece yarısı uyandığımda ilk düşüncem sendin. Telefonuma baktım yine hiçbir şey yoktu. Ama düşüncelerimde adımı söylediğini duyabiliyordum. Aramızdaki bu bağ kırılgan bir bağ değil. Bazen bunun bir gemi halatı kadar hasta olduğunu düşünüyorum. Senin ruhunla benim ruhum arasında düğümlenmiş.

[utulemeikile]

Was ich am meisten vermisse...

Wenn man mich fragen würde, was ich am meisten vermisse, würde ich glaube ich mit: "Deine Hände" antworten. Wenn ich an deine Hände denke, dann denke ich an deine Berührungen, die selbst bei der banalsten Berührung in mir ein Gefühl auslösten wie ich es selten gespürt habe. Es begann damals im Auto an meinem Handgelenk und endete in unserer letzten langen Umarmung unten am Auto, als ich in deiner Daunenjacke versunken bin und noch einmal deinen Geruch an deinem Hals in mich aufnehmen konnte. Es war kalt an diesem Morgen und auch in diesem Moment waren es wieder deine Hände die mich festhielten. Minutenlang. Wieder bekam ich dieses Gefühl in meinem Körper. Es ist eine Mischung aus, Aufregung, Erregung, Ruhe, Wärme. Dieses Gefühl ist wie ein weiches Bett in das man sinkt, nachdem man den ganzen Tag gearbeitet hat und endlich loslassen kann. Ich werde nie vergessen, wie ich den ganzen Tag am Laptop saß und Zeile für Zeile tippen musste und du ab und zu kamst, dich neben mich gesetzt hat und mich angeschaut hast und dann meinen Nacken oder meinen Rücken berührt hast mit deinen magischen Händen und da war es wieder dieses Gefühl. Dieses Gefühl das ich immer nur mit "Grrr" beschreiben konnte. Vielleicht liegt das daran, dass dein Name und dieses Wort beides mit „G“ beginnt.

En çok özlediğim şey...

Bana en çok neyi özlediğimi soracak olsan sanırım şöyle cevap verirdim: "Ellerin." Ellerinizi düşündüğümde, aklıma en sıradan dokunuşla bile bende nadiren hissettiğim bir duyguyu tetikleyen dokunuşlarınız geliyor. Arabada bileğimde başladı ve arabadaki son uzun sarılışımızla sona erdi; ben senin kaz tüyü ceketine gömüldüm ve kokunu boynundan bir kez daha içime çektim. O sabah hava soğuktu ve o anda beni yeniden sımsıkı tutan ellerindi. Dakikalarca. O duyguyu yeniden bedenimde hissettim. Heyecanın, heyecanın, sakinliğin, sıcaklığın karışımıdır. Bu duygu, bütün gün çalıştıktan sonra içine gömüldüğünüz ve sonunda bırakabileceğiniz yumuşak bir yatak gibidir. Bütün gün dizüstü bilgisayarın başında nasıl oturduğumu, satır satır yazmak zorunda kaldığımı ve arada sırada gelip yanıma oturup bana baktığını ve sonra sihirli ellerinle boynuma veya sırtıma dokunduğunu ve bana baktığını asla unutmayacağım. yine o duygu vardı. Bu duyguyu ancak “Grrr” olarak tanımlayabilirim. Belki de bunun nedeni hem adınızın hem de bu kelimenin "G" ile başlamasıdır.