Tumgik
#ümmetin sessizliği
derdiderun · 1 month
Text
Tumblr media Tumblr media
Gazzeli bir öğretmenin son mesajı:
Ahir zamanda taşların ve ağaçların neden konuşacağını anladınız mı? Zira bütün dünya sessiz!
95 notes · View notes
butiimarrr · 5 years
Text
Tumblr media
Yürek mi dayanır bu duyulan acılara, “bize verilen elektrik Mısır’a 20 yıl yeterdi” diyen gencecik yiğitlere, çocuğunu ilk defa parmaklıklar ardında gören; diş çıkarttığını yine eşinin hareketiyle anlayan babaya, peki hamile kadınların doğum yaptıktan sonra asılmasına; soruyorum yürek dayanır mı? Hamile iken çocuğu doğmadan gereksiz bir o kadarda israf olan batı özentisi “cinsiyet partisi” yapan bizler, babyshowerlar yapan bizler, çocuğun bir dişi çıktı diye yine onlarca külfetin altına girip sırf gösteriş için partiler yapan bizler, “bir poşetin” günlerce reklam olup uyutulan bizler, sıcacık yatağında gaflet uykusundaki bizler, tek derdi daha iyisini almak olup ama iş lafa gelince ne kadar şükürsüz ve şikayetçi olan yine bizler, nasıl anlarız ki şu halimizle coğrafya üzerindeki mazlumları, bu gaflet içindeyken nasıl elimizi açar da ağlayarak yakarabiliriz ki Mevlaya?
Müslüman kardeşlerimden çok bize acıyorum onlar bu dünyada zulüm görüp ahirette kazanan olacaklarken bizim bu suskunluğumuz,pervasızca olan batı özentiliğimiz, şükürsüzlüğümüz sona ermezse sonumuz ahirette çok zor vallahi çok zor. Müslüman uyanık insandır, Türkiye’deki gibi gündemini batının değiştirip uyuttuğu insan tipi nasıl uyanık bir müslüman olabilir. Rabbimizin huzuruna gitmeden uyananlardan eylesin Mevla. Sonumuz hayrolsun.Son olarak “Ve her şey bittiğinde; hatırlayacağımız düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacak”
71 notes · View notes
fecrimazi · 4 years
Text
Hiçbir ünlünün, siyasinin yapmadığını Mesut Özil yaptı ve Doğu Türkistan için haykırdı:
Ey Doğu Türkistan...
Ümmetin kanayan yarası...
Eziyetlere direnen Mücahid ve Mücahideler topluluğu...
Zorla İslam'dan uzaklaştırmaya çalışanlara karşı tek başına mücadele veren şanlı mü'minler... Kuran'lar yakılıyor...
Camiler kapatılıyor...
Medreseler yasaklanıyor...
Din alimleri birer birer öldürülüyor...
Erkek kardeşler zorla kamplara sokuluyor...
Onların yerine Çinli erkekler ailelerine yerleştiriliyor...
Tüm bunlara rağmen...
Ümmeti Muhammed suskun...
Sesi çıkmıyor...
Müslümanlar sahiplenmiyor...
Bilmezler mi ki zulme rıza zulümdür...
Hz. Ali ne güzel demiş: Zulme engel olamıyorsanız onu herkese duyurun! Batı medyası ve devletlerinde dahi bu olaylar haftalardır, aylardır gündemde iken Müslüman ülkeler ve medyaları nerede?
Bilmezler mi ki zulmün olduğu yerde tarafsızlık, namussuzluktur... Bilmezler mi ki yıllar sonra oradaki kardeşlerimizin bu acı günlere dair hatırlayacakları zalimlerin işkenceleri değil, biz müslüman kardeşlerin sessizliği olacaktır. Ya Rabbi, Doğu Türkistan'daki kardeşlerimize yardım eyle...
1 note · View note
ilimheybem · 6 years
Text
İnsan sadece kurşunla, bombayla kıymaz insana.. Bir ümmetin sessizliği değil midir düşmanın en büyük kitle imha silahı..!
7 notes · View notes
barkoturktv · 5 years
Text
Çavuşoğlu: Netanyahu'nun ilhak açıklaması alçakça bir girişim
Tumblr media
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Batı Şeria’daki Ürdün Vadisi ile yasa dışı yerleşimleri ilhak etme niyetine ilişkin açıklamalarını ele almak üzere Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi Olağanüstü Toplantısı'nda konuşma yaptı.
Tumblr media
Suudi Arabistan Kralı Selman'a olağanüstü toplantı çağrısı yaptığı için teşekkürlerini ileten Çavuşoğlu, "Bu vesileyle (Suudi Arabistan'ın petrol şirketi Saudi Aramco'ya ait) Abkayk petrol tesisine düzenlenen insansız hava aracı saldırısını güçlü şekilde kınadığımızı vurgulamak isterim." ifadesini kullandı.Filistin'deki işgalin Filistinlilerin hayatlarını mahvettiğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Bazı ülkelerin verdiği açık destekle cesaret bulan İsrail, toplu cezalandırmaya, hatta giderek bir ırkçı apartheid rejimine dönüşmeye başlayan saldırgan politikalarına devam etmektedir." diye konuştu. Netanyahu'nun Ürdün Vadisi, Ölü Deniz'in kuzeyi ve yasa dışı yerleşimleri ilhak edeceğine dair açıklamalarını "uluslararası hukukun ağır şekilde ihlali ve yasa dışı hareket" olarak değerlendiren Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "Bu utanç verici açıklama, Orta Doğu'da kalıcı barış umutlarını yok etme pahasına yaklaşan genel seçimlerde birkaç oy daha fazla kazanmaya yönelik alçakça bir girişimdir. Bu yeni oldubitti, İsrail'e ihlallerinde ve provokasyonlarında açık çek verenler için bir uyarı işareti olmalıdır. Bu, aynı zamanda, sözde Yüzyılın Anlaşması amacına giden yolda gözleri açmalıdır. Ümmetin tüm üyeleri sesli ve birlikte tepki vermiş olsaydı ABD ve İsrail'in pervasız planları, politikaları ve davranışları bu noktaya hiç gelmeyecekti. İsrail sözde ve eylemde birlik olmayışımızı yakından izliyor ve not ediyor, bizim bu zayıflığımıza oynuyor. Daha ötesi, bazı üyelerimizin sessizliği 2017'den beri sözde Yüzyılın Anlaşması kisvesi altında yürütülen yasa dışı eylemlere rıza gösterme olarak kabul ediliyor. Bu hayati toplantıdaki bakan temsili sayısı da İsrail tarafından bir başka zayıflık olarak yorumlanacaktır.  Ancak uluslararası toplumun Netanyahu'nun açıklamasına bu kez güçlü şekilde tepki vermesi bize umut vermektedir. Birçok ülke ve teşkilat böyle bir hareketin hükümsüz olacağını vurgulamıştır. Bu olumludur ama yeterli değildir. İsrail, uluslararası hukuku ihlal etmeyi sürdüremeyeceğini ve Filistinlilerin inkar edilemez haklarını gasbedemeyeceğini anlamalıdır. Bu mesaj ancak uluslararası toplum Filistin'e hukuki, diplomatik ve ekonomik destek vermek için anlamlı bir eyleme geçerse ve İsrail'in sahada gerçeklik oluşturmasına karşı çıkmasıyla etkili olabilir. Biz bunun en başta İİT üyelerinden gelmesi gerektiğine inanıyoruz. Ümmet olarak bizlerin tutarlı ve sürekli hareket etme sorumluluğumuz bulunmaktadır. Yumuşak davranmamalıyız." Çavuşoğlu, İİT'nin kuruluşunun 50. yılı olduğunu hatırlatarak teşkilatın "asıl varlık sebebinin Filistin olduğunu", bu sebebin devamının önemini vurguladı.  İşgal altındaki Filistin'de, Harem-i Şerif'in içi ve çevresi dahil, yasa dışı yerleşimlerin genişletilmesinin Filistin Devleti'nin yaşamasını baltaladığını belirten Çavuşoğlu, bunun ayrıca iki devletli çözüme zarar vereceğini, gelecekteki ihlakların yapı taşlarını oluşturduğunu söyledi.  Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "Yerleşimlerin genişletilmesi ve sözde hac yolu gibi diğer projeler Kudüs'ün dokusu ile Müslüman, Hristiyan ve tarihi kimliğini tehdit etmektedir. Bunların hepsi BM kararlarının ve uluslararası hukukun alenen ihlalidir. İsrail'in bu kötü niyetli ve yıkıcı genişlemesini engellemek için uluslararası topluma baskı uygulamaya devam etmeliyiz. Herhangi bir barış planı Filistin halkının haklı taleplerini ve beklentilerini karşılamalı ve tarihi adaletsizliği düzeltmelidir. Daha önce defalarca belirttiğimiz gibi Türkiye Filistin halkının onaylamadığı hiçbir planı kabul etmeyecektir. Filistin davasına olan sarsılmaz bağlılığımızı, Filistin halkı ve devletine olan desteğimizi bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Türkiye'nin İsrail'in Başbakanının açıklamasını güçlü şekilde kınadığını da burada belirtmek isterim. Türkiye, bu oldubitti girişimini hiçbir zaman kabul etmeyecektir." Çavuşoğlu, "Ümmetin temsilcileri olarak Filistinlilerin kendi topraklarında, kendi bağımsız ülkelerinde barış içinde, özgünce ve onurlarıyla yaşamalarını sağlamak bizim gelecek nesillere sorumluluğumuzdur." diye konuştu. Read the full article
0 notes
sirrihafi · 5 years
Text
Tumblr media
BAYRAM ALİ ÖZTÜRK HOCA EFENDİNİN MAHDUMU MAHMUT ÖZTÜRK’ÜN BASIN AÇIKLAMASI
Esselamu Aleyküm. Kıymetli hocalarım, saygıdeğer büyüklerim, sevgili arkadaşlar ve kardeşlerim. Bu güzel manevi atmosferi bozmamak için kısaca hocamızın, babamın 54 yıllık hayatını ve ondan sonraki 13 yıllık şahadet sürecini sizlere 10 dakikada özetlemeye çalışacağım. Bu 10 dakikalık metin için saatlerce çalıştığıma emin olabilirsiniz.
Bildiğiniz üzere bugün babamdan ayrılalı tam 13 yıl oldu. O zaman ben 30 yaşındaydım ve o güne kadar beraber yaşadık. O kütüphaneye ait olan dairede, biz ise diğer dairede kalırdık. Ben, babam hayattayken de ayaklarından öperek, onun evladı olmaktan gurur duyduğumu söylerdim. Kendisine, babalığından daha çok, Allah'a olan kulluğunu sevdiğimizi söylerdim. Zira teheccüte bir düğüne gidiyormuş gibi hazırlanmış hallerini görünce, buna kayıtsız kalamıyor ve bu yüzden kulluğunu daha çok seviyordum. Allah’a, peygambere ve İslamadanmış mükemmel bir 54 yıllık hayatı oldu.
Dünyaya geldikten beş ay sonra babasını kaybedip öksüz, iki yaşına gelmeden annesinden ayrılmak durumunda kalıp yetim kalmıştır. Öksüz ve yetim kalan hocamıza sütannesi gibi halası sahip çıkmış ve onu büyütmüştür. Ergenlikten sonra da amcasının himayesinde hayatına devam etmiştir. Bana çocukluğundaki öksüzlüğü, yetimliği, sütannesi gibi halası ve amcası ile yaşamış olduğu hayat, Resulullah (sav) Efendimizin çocukluğunu ve gençlik yaşamını hatırlatmaktadır.
Lise yıllarındayken yapmış olduğu dua “Allah’ım bana bir ilim, bir de ses ver” şeklindeymiş. Mevla’m bu duasını da kabul etmiş olacak ki, sesi gür ve ilmi de derindi hocamızın. 20.000 cilt kitabı vardı; kitap aşığı ve meraklısı bir insandı. Ömrü kitap okumakla, araştırmakla ve kitaplarının arasında geçti. Ailesiyle birlikte fazla vakit geçirmediğini, hep kitap okuduğunu ve kitapların dairesinde kaldığını söylediğimiz zaman, kitaplarının öz evlatları olduğunu söylüyordu bizlere. O çok sevdiği kitaplarından oluşan Kütüphanesi,Mahmud Efendi Hazretlerimizin himayesindeÇavuşbaşı'ndaki caminin altında kurulmuştur ve ümmeti Muhammedin istifadesine sunulacaktır.
Celalli ve tavizsiz olarak bildiğimiz hocamızın, Halid-i Bağdadi Hz.nin manevi davetinden sonra, sohbetlerinde mizaç ve üslup olarak değiştiğini gözlemliyorduk. Allah’a, peygambere olan aşkını, şahadet yalvarışından ve gözlerinden akan yaşlardan görebiliyorduk. Yine öyle sohbetlerinden bir tanesi ve sonuncusu 3 Eylül 2006 tarihinde, hicri Şaban ayının 10 uncu günü sabah saat 7.30 da idi. Ehli sünnetin dünyadaki en önemli kalelerinden İsmail ağa camiinde, birlikte sabah namazını kıldığı yaklaşık 3.000 kişiye sohbet ettikten sonra, dua esnasında “Allah’ım bizden öncekiler bu davaya olan aşklarının bedelini ödediler mi” diye sorup, “ödediler” diye kendisi cevapladıktan” 52 saniye sonra, Mevla yine duasını kabul edercesine o an kalbine aldığı hançer ile bedel ödeyerek, omübarek mabedin mihrabını kanları ile boyayarak Hazreti Ömer R.A gibi şehit oldu. Mevla’m hepimizi şefaatine nail eylesin.
Olayın arkasındaki azmettirici faillerin adalet önüne çıkarma çalışmaları maalesef başarılıolamamıştır.
Olay 13 yıldır soruşturma aşamasından çıkamamış ve hala davaya dönüşememiştir. Olayla ilgili öyle bir adli süreç var ki bir türlü başlayamayan, sürekli bir el tarafından karartılan ve üzeri kapatılan bir süreç. Böyle bir sürecin içerisinde hiçbir mesafe kat edemedik ve edemiyoruz. Bu konuyla ilgili muhatabımızın emniyet ve adliye olduğunu biliyoruz, ancak bu kurumlardaki resmi prosedürlerle hiçbir mesafe kat edilemediğinigördüğümüz ve yaşadığımız için, bugüne kadar basın yoluyla gündem yapıp, kamuoyu oluşturmaya çalıştık. Hedefimiz ilgili kurumları harekete geçirip, olayın çözülmesi idi, ancak bugüne kadar muvaffak olamadık. En son hocamızı da şahsen tanıyan ve hastanelerde ziyaret etmiş, şu an devletimizi yöneten ve yönetirken de;bu gün dahi "Fırat'ın kenarında bir kurt kuzuyu kapsa korkarım ki kıyamet gününde onun hesabı da Ömer'den sorulur" diyen Hz. Ömer R.A.'a atıfta bulunan ve bugün büyük makamlarda bulunan kişilerden randevu istedik ve istiyoruz. 13 yıldır bununla ilgili de herhangi bir olumlu gelişme olmadı ve bir randevuda gerçekleşmedi. En son bu Ağustos ayının 15. deCimer'e başvurum, 28 Ağustos'ta yine reddedildi.
Ancak bu 13 yıl hiç de kolay geçmedi. 43 yaşındayım ve babamın katlini kimlerin azmettirdiğini bilmiyorum ve elimden hiçbir şey gelmiyor. Bu olayı çözememek ve yaşadığımız çaresizlik bana ve aileme büyük yara veriyor. Annemin var olan hastalığı bu olayla daha da ağırlaştı. Kız kardeşim hala rüyalarından baba baba diye ağlayarak uyanıyor ve ablam evinde babama ayırdığı köşesinde Kuran okuyup sabahlara kadar ağlıyor.
Maalesef o tarihten bugüne aramızda dost diye gezen kuzu postuna bürünmüş kurtlar var. Bu gafiller, o gün hocamızın naşını şehir dışına göndermek için yapmadıklarını bırakmadılar ve olayın yaşandığı saatlerde akıl almaz davranışlar sergilediler. Olayın sıcaklığında hocamızın 20.000 kitabını ve kanlı şahadet kıyafetlerini sokağa atacak kadar çirkinleştiler. Kütüphane ve ev meselesi gibi bir sürü olaydan sonra en sonuncusunu da geçen hafta bir şeyleri bahane edip, bu programın afişini, hocamızın şehit olduğu camiinin duvarına astırmadılar. Hocamızın adını kullanarak Avrupa'da bile, özellikle maddi olmak üzere maddi ve manevi istismarda bulunanlar oldu. Bu olayların detaylarında çok üzüldük ve çok acılar yaşadık. 13 yıldır bunları dillendirmedik imtihandır, düzelirler dedik. Ancak bu son olayla anlıyoruzki bunlar bu yüzsüzlüklerine ve arsızlıklarına son vermeyecekler. Çeşitli makam ve mevkilerin arkasına sığınıp, sinsice çalışıp bizim acımızı büyütmeye çalışıyorlar. Tabi bunların yaptıklarını anlıyorum; zira profesyonelliklerinin gereğini ifa ediyorlar. Hatta bu konuşmalarımın da davaya zarar verdiğini söyleyerek ve bizleri meczup ilan ederek, yeni art niyetli görevlerinebaşlayacaklarını da biliyorum. Bunların dost olmadığını biz iyi biliyoruz. Bizi üzen dostlarımızın sessizliği ve ilgisizliği. Davası hak olduğunu söyleyen ve bu olaya kayıtsız kalan bütün müslümanlara, siyasetçilere, yöneticilere, islami camianın önde gelenlerine şunu belirtmeliyim ki bu vakte kadar ve bugün dâhilburada olmayışınız ve Hz. Ömer gibi yaşanan şahadet olayına ilgisizliğiniz bizi perişan etmektedir. Bugün burada sizlerin şahitliğinde bir kez daha ümmetin bu ilgisizliğini ve suskunluğunu Allah’ıma şikâyet ediyorum.
Durum bu, ancak bizler bu durumu, mukaddesdavamızın imtihanı olarak değerlendiriyor ve teselli buluyoruz. Babacığımın bu mübarek şahadeti, mukaddes davamıza hasım olanlarla bizi bir de kan davalısı yapmıştır. Bizimde tıpkıbabamız gibi canlarımızın ve kanlarımızın bu davaya feda olmasını ve şahadetin bizlere ırsiolmasını yüce Mevla’mızdan niyaz ediyorum.
Programın gerçekleşmesinde emeği geçen herkese ve özellikle sizlere, iştirak ettiğiniz ve dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
Dualarınızı istiyor ve sizleri Allah’a emanet ediyorum. Esselamu aleyküm ve verahmetullahi ve berekatuhu.
1 note · View note