Tumgik
derdiderun · 4 days
Text
Tumblr media
İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râci'ûn.
Hasan Efendi hazretleri (Kaddesellahu sirrehu) rahmeti rahmana kavuşmuş.
Rabbim derecâtını âlî eyleyip şefaatlerine nâil eylesin. Camiasının ve ümmetin başı sağolsun.
Eyyüb es-Sahtiyânî (rahmetullâhi aleyh) şöyle buyurur:
“Bana ehl-i sünnetten bir kişinin ölüm haberi ulaşınca sanki bir organım kopmuş gibi oluyorum.”
Alimin ölümü alemin ölümüdür…
Ruhları İçun el-Fâtiha
13 notes · View notes
derdiderun · 7 days
Text
Tumblr media
"Allah'ın kendilerini anlayış ve ilim ile rızıklandırdığı, gaflet uykusundan uyandırdığı, son nefesini düşünmeyi kendisine nasip ettiği kimselere müjdeler olsun."
Tenbihül Gafilin - Ebu'l-Leys Semerkandî (k.s.)
17 notes · View notes
derdiderun · 10 days
Text
Tumblr media
"Elini kalbinin üzerine koy. Kendin için razı olmadığın bir şeyde müslüman kardeşin için de rıza gösterme. Kendin için razı olduğun bir şeyde de Müslüman kardeşin için Rıza göster. Bu , bilinmeyen ilimlerden biridir."
Tenbihül Gafilin - Ebu'l-Leys Semerkandî (k.s.)
21 notes · View notes
derdiderun · 10 days
Text
Tumblr media
“Mühim olan gönlüne göre yâr seçmek değil, nasibine düşeni yâr etmek ya da olduğu gibi kabul etmektir.”
Tasavvuf ve Tövbe - Mehmet Ildırar
16 notes · View notes
derdiderun · 16 days
Text
Tumblr media
Yâr İle Bayram' ların kıymetini Yâr'sız geçen ilk bayram anlatır bize...
20 notes · View notes
derdiderun · 16 days
Text
Tumblr media
Allah, mazlumların zulümlerden kurtulduğu ve zalimlerin cezasını gördüğü bayram günlerini de görmeyi bizlere nasip etsin. Âmin.
8 notes · View notes
derdiderun · 20 days
Text
Tumblr media
9 notes · View notes
derdiderun · 25 days
Text
Seçim
Seçimlerle dolu bir hayat yaşıyoruz. Anne ve babamızın birbirini seçmesi üzerine gelişen sebepler zincirinin sonucu olarak dünyaya geldik. Ancak anne babamızı, dünyaya geliş zamanımızı, cinsiyetimizi, ırkımızı, yaşayacağımız toplumu biz mi seçtik? Bu sorular cevaplarını belki de kaldıramayacağımızdan, gizli kalması daha hayırlı olan sırlı konularla ilgili.
Neticede nefes almaya devam ediyor ve seçimlerimize göre şekillenen bir hayat üzerine ömrümüzü tüketiyoruz. Akşam yatış, sabah kalkış saatimizi, kahvaltıda ne yiyeceğimizi, üzerimize hangi elbiseyi giyeceğimizi, evimizin boyasını, eşyasını, hangi doktora gideceğimizi, hangi filmi seyredeceğimizi v.b. kendimiz seçiyoruz. Seçenekler arttıkça kendimizi daha özgür hissetmeye başlıyor, hayatımızı kendimiz yönettiğimiz hissini yaşıyoruz.
Bu hislerle daha da “özgürleşebilmek” ve daha pahalı seçenekleri seçebilme konumuna erişebilmek için; yine daha çok para kazanacağı seçenekler aramaya başlıyor insan. Ama her seçim yeni bir seçenekler dizisini koyuyor önümüze. İçiçe geçmiş bulmaca zincirlerini çözmeye çalışır gibi kendimizi unutup kalan boşlukları doldurmaya kaptırmış bir yoğunlukla geçiyor vaktimiz, bitiyor sermayemiz. Seçeneklerle örülü bir kozanın içinde hapsolmuş gibi, nereye baksak bir seçenek çıkıyor karşımıza ve seçenek duvarlarının ötesindeki ufukları görmeyi perdeliyor kalbimizin gözlerine.
Ayrıca her seçim, diğer seçenekleri elemekle birlikte, kaybettiklerimizi andığımızda hayal kırıklıklarına, telafisi zor pişmanlıklara da sebep olabiliyor.
Yahut seçenekler başımızı döndürüp hiç seçmeme özgürlüğünü kaybettiriyor; bazen de gözümüzü korkutup seçmeme sorumsuzluğuna sürükleyebiliyor bizleri. Seçme iştahımıza esir olmakla israf etmek gibi, sermayeyi çarçur etmek gibi, sevdiklerimizi üzebilmek gibi pek çok yan etkilerine maruz kalabiliyoruz. Kanaat etmek gibi bir hazine, tüketime dayalı seçimlerimizin önüne geçerek, gerçek zenginliği ve sakinliği sunsa da, bu seçeneği tercih eden çok az nasipli kul var gibi.
Her şeyi kendimiz seçtiğimizi zannetme, böylece bütün kazanımları kendimizden bilme bahtsızlığına kapılma riskimizde ayrı bir tuzak bu imtihan hayatında. Karun gibi “ben kazandım” diyerek nimeti verenin Allah olduğunu unutma hatasından yine Allah'a sığınalım.
Seçimlerimizin çokluğu ve yükü ıstırap vermeye başlayınca “bir lokma, bir hırka” diyenlerin bahtiyarlığına özeniyor insan. Kariyer seçimlerinden, fırsat arayışlarından, imaj-prestij seçeneklerinden kurtulup sadece razı olunmuş bir kul olmayı seçmek istiyor.
“…Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim…” (Maide 3) ayetini tefekkür ederek, bizde bizim için seçilmiş İslamiyet'in dışında bütün seçenekleri silelim hayatımızdan. Bizi İslam'a yaklaştıracak, O'na kavuşmamıza sebep olacak ne varsa onu seçelim.
Sonuçta bu dünyada kalacak ve hiçbir işimize yaramayacak seçimlerimiz için ömür sermayesini tüketmek yerine; kendimizin de Allah tarafından özel olarak, insan olmak üzere seçildiğimizi ve diğer seçeneklerin hepsinden üstün olan bu dünyaya geliş amacımızı unutmayıp, Allah'ın adaletini yeryüzüne yayacak has kullarından olmak için seçimlerimizi doğru değerlendirelim.
Allah bizi seçmiş ve “Acaba kulumda Beni seçecek mi?” diye imtihan ediyorken, gözümüz daha ne diye masiva ile oyalanır durur…
| Emre Temizsoy
6 notes · View notes
derdiderun · 25 days
Text
Kendimce Bir Seçim Değerlendirmesi:
Seçim, meçim bitti. Biz kendi işimize bakalım. Nedir peki bizlerin işi?
İşçiyiz, esnafız, memuruz, öğrenciyiz, emekliyiz, anneyiz v.b. Ama bir Müslüman'ın işi, bütün bunların ötesinde dinidir. Gerçek işimizin İslamiyet'i yaşamak, yaşatmak ve sevdirmek olduğunu hayatımızın merkezine yerleştirebilmeliyiz.
Rahmetli Abdülmetin Balkanlıoğlu Hocamızın haykıra haykıra belirttiği gibi “Durmayacaksınız! İmkân var, ortam var, özgürlük var. Çalışmayan haindir, terlemeyen, davet etmeyen…”
Seçimi kaybettiren de önümüzdeki seçimleri de kaybettirecek olan şey de içinde olduğumuz rahatlığı, rahat ortamı tebliğ yapmak, adam kazanma, adam yetiştirme gayretinde bulunmak yerine,
-Erkek-kadın karışık bol müzikli faaliyetler yapmak kaybettirdi...
-Vaktimizi avmlerde, sahillerde, filmlerle, rahat yaşamak, çok para kazanmak ve bunların Müslümanlar tarafından rağbet görmesi kaybettirdi…
-Aile konusunda gerekli İslamı adımlar atılması yerine şuurlu Müslümanlara kulak verilmesi yerine bu konuma getirilen Feminist düşünceye sahip kadın vekiller kaybettirdi...
-Nesli, gençliği ihya etmeye çalışan merciilerin, müesseselerin ve hocaların her konuda harcanması, batıl karşısında zelil düşürülmesi kaybettirdi…
-Diyanet sahasındaki ihmalkarlıktan cesaret alan sapık görüşe sahip hocaların dilediğini söyleyip, gençleri, toplumu zehirlemesine göz yumulması kaybettirdi...
-Dizi, televizyon alanında İslamı ve ahlaki değerlerin hiçe sayılması ve bu konudaki şuurlu Müslümanların şikayetlerinin gerektiği kadar dikkate alınmaması kaybettirdi...
-Belediyelerdeki dava şuurundan uzak sadece makam, mevkii düşkünü kişilerin yaptığı keyfiyet, kibir, kayırmacılık kaybettirdi...
Velhasılı siz onlara benzemeye çalıştıkça daha da kaybettirdi...
Allah’ın(celle celalühü) rızasını kazanan her şeyi kazanır, ecdadımız Osmanlı en güzel örnektir.
Hepimiz iğneyi kendimize batıralım. İhlasımız çok eksik, tebliğ vazifesini yapamıyoruz, hakikat bu! Netice de kaçınılmaz!
Eğer biz samimi, ihlaslı Müslümanlar olursak Allah çok gönüller fethetmeyi nasip edecektir. Yapmamız gereken sadece dinimizi samimi olarak yaşamak ve davet etmek, anlatmak adam kazanmak. Kalpleri değiştirecek olan Allah'tır. Eğer bunu başarırsak hiçbir seçimden de sonucundan da korkmaz, endişe duymaz, kaygınlanmayız..
8 notes · View notes
derdiderun · 29 days
Text
Tumblr media
Akıl ancak kalp, Allah Tealâ'nın mârifetiyle nurlandığında sağlam olur. Bu sebeple Allah'ı tanıyıp, iyiyi ve sağlamı ayırt edebilecek hale gelinceye kadar aklına güvenme.
Gözünü harama kapat, nefsini arzularından alıkoy ve onu helal lokma yemeye alıştır. Bâtınını her an Allah'ı murakabe ederek, zâhirini de sünnete uyarak koru. Bunu yapabilirsen, o vakit doğruyu bulan sağlam bir akla sahip olur ve Allah Teâlâ'yı hakkıyla tanıyabilirsin.
Fethu'r Rabbânî - Şeyh Abdülkadîr Geylânî (k.s.)
46 notes · View notes
derdiderun · 1 month
Text
Tumblr media
Bir şeyler yapmanın verdiği yorgunluk dinlenince geçiyor da hiçbir şey yapamamanın verdiği yorgunluk hiçbir şekilde geçmiyor!
Her bir kişi, derdini taşıdığı şeyle beslenir. Kişi bir şeyi dert ettiği zaman da onu çok anar.
Cihad diye bir derdimiz, gündemimiz olmalı artık. Sıra bize de gelecek şüpheniz olmasın. Kâfirden merhamet bekleme zilletinden tez zamanda kurtulmamız lazım.
Hükümete, liderlere suç bulmaya da gerek yok. Biz ne kadar ümmet dertlisi isek başımızdakiler de o kadar ümmet dertlisi. Bizler ne kadar hassas isek bu konuda onlarda o kadar hassas. Kısaca biz ne kadar imanımıza, değerlerimize sahip çıkıyor cihadı istiyor isek onlarda o kadar sahip çıkacak, isteyecek bu böyledir...
İnsanın ahireti olmazsa dünyası da olmaz. Gazze diye, Kudüs diye, cihad diye, ümmet diye bir derdimiz olmazsa yani dünyayı ahiretimize tercih etmeye devam edersek elimize ne dünya geçecek ne de âhiret...
İnancımız tam olur, güvenimiz tam olur, sabrımız tam olur, ama cihad olmazsa yine olmaz cihad da tam olduğu anda, zafer tam olur...
Rabbim ümmetin bu sefil durumunu temize çekecek bir cihad ve şehadet nasip eylesin cümlemize. Amin...
53 notes · View notes
derdiderun · 1 month
Text
Tumblr media Tumblr media
Gazzeli bir öğretmenin son mesajı:
Ahir zamanda taşların ve ağaçların neden konuşacağını anladınız mı? Zira bütün dünya sessiz!
93 notes · View notes
derdiderun · 1 month
Text
"Dilin rezil konuşmalardan oruç tutması farzdır. Dil serbest iken aç kalmanın ne faydası var?!" Şemsi Tebrizi (kuddise sirruhu)
20 notes · View notes
derdiderun · 2 months
Text
Tumblr media
Nefis ve şeytanın zindanı, ruhların şâd ve huzûru; hoş gelmiş Şehr-i Ramazân.
11 notes · View notes
derdiderun · 2 months
Text
Tumblr media
"Kolaylıkla karşılaştığınızda şükredin, zorlukla karşılaştığınızda ise günahlarınızdan tövbe ederek nefislerinizi hesaba çekin. Çünkü Allah Teala kullarına asla zulmetmez."
Fethu'r Rabbânî - Şeyh Abdülkadîr Geylânî (k.s.)
57 notes · View notes
derdiderun · 2 months
Note
Abi selamun aleykum ben bir hanım kardeşin olarak soru soracaktım. Kafamı karıştıran şey cemaat konusu. Hepsine saygım var severim ama sanki bir yere bağlansam dini anlamda günah olursa istemeden de günahkar olursam diye çok endişe ediyorum. Ya dine sonradan eklenmişşe diye icimde hep bir ses. Yani bir hadis vs geçse acaba doğru mu diyorum içimden. Ya bidat ise bidat işlersem korkusu oluşuyor o an. İstemeden yaparsam diye hep bi şüpheci yaklaşımım var son zamanlarda. Önceden böyle degildim. Karşıma hep şunlar Efendimiz zamanında yoktu tarzında videolar çıktı izlemesem de esir aldı beni. Bu durumdan nasıl kurtulabilirim. Reddiyeci değilim ama hassas olmaya çalışmak pek iyi sonuç vermedi farkındayım.
Aleykümselam.
Kardeşim bidat nedir? Ehli Sünnet Cemaat-Tarikat kimdir? Ehli Sünnet ehil bir mürşidi kamil bulmak konusu nedir? Ayrı ayrı hepsini burada size açıklamış olsak yine nefis, şeytan ve başka faktörler araya girecek ve size engel olacak. Aslında hepsi size aşağıda aktaracağım üç konuyla ilgilidir: Teslimiyet, Muhabbet, İhlas...
Mürşidim Seyda Şeyh Seyyid Muhammed Fettah Elhüseyni (kuddise sırruhû) hazretlerine sordular:
-Efendim; teslimiyet, muhabbet ve ihlas hakkında ne söylersiniz?
"Ali İmran suresinin 7. ayeti kerimesinde mealan "İlimde yüksek payeye erişenler ise: 'Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır' derler. (Bu inceliği) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar." buyruluyor.
Allah Azimuşşan'ın bütün indirdiklerine, şeriatın emirlerine iman etmek, teslim olmak lazım. İnsan, Allah Azimuşşan'a emirlerinin tamamına teslim olursa ihlas olur. Eğer Allah Azimuşşan'ın indirdiklerine bir konuda bile teslim olmazsa imanı kamil sayılmaz ve ihlasla buluşamaz.
Teslimiyet, muhabbet, ihlas tasavvufun temelidir. Bu üçü olmadan ilerlemek mümkün değildir. Bu yüzden tasavvufta bir mürşide teslim olabilmek için o mürşidi kamilde teslimiyet, muhabbet ve ihlas olması lazım. Kişinin intisap edeceği mürşidin şeriat ve sünnete teslim olup olmadığını iyice incelemesi lazım.
Alimler, tasavvufu bilenler bir mürşide teslim olmadan önce muhakkak araştırırlar. Mesela Şeyh Maşuk, Şah-ı Hazne'ye gittiğinde onu denemiş. Ancak alim olmayan sıradan bir kişi bir mürşidi ölçemez, bu alimlerin işidir. O yüzden sıradan bir insan bir mürşide gittiği zaman şayet kalbi mutmain oluyorsa ona intisap edip teslim olabilir. Ancak bu konuda bir ölçüsü de olmalıdır. Ölçü şeriattır, eğer israrla yapılan bir şeriatsızlık görürse terk etmesi lazımdır. Zaten mürşidinde tekrarlayan hatalar görmek kalbin oynamasına sebeptir ve kişi fayda görmez. Hatta zarara yani tehlikeye götürür, helaka götürür. O yüzden şeriat ölçüsünden hiçbir zaman ayrılmamak lazım.
Şayet mürşid, Allah Azimuşşan'ın emrine teslim olmuşsa ama hata yaparsa; olabilir, insandır hata yapabilir. Hatalarından dönüş yaparsa, yine teslim olunabilir. Ama eğer sarahaten onda şeriatsizlik görülürse onu uyarmak farzdır.
Bu büyükler ihlas ve teslimiyette çok üst seviyedeydi.
Gavsımızdan bunu gördük, o kadar teslim olmuştu ki; ayrılığı, Allah Teala'nın için emrinden çıkmayı helak olarak görüyordu. Gavs-ı Menzili (kuddise sirruhu) hazretleri, Molla İbrahim'i köye getirdiği zaman dedi ki "Ben onu kendim getiriyorum. Öyle ki benim hatam olduğu zaman beni uyarsın." Yani talebelere ders vermek veya başka bir şey için değil, kendisini uyarması için getirmişti. Yanında tutuyordu. Seyda Molla İbrahim, şeriata muhalif bir konu olduğunda açık sözlüydü, asla kimseden çekinmezdi, mutlaka söylerdi. Kendi mürşidi de olsa hatası olduğu zaman uyarmak; alimliğin gereğidir, büyüklerin adetidir. Büyükler hiçbir zaman şeriatın rükünlerini terk etmemişler, devamlı onun takipçisi olmuşlardır.
Bu ölçü sonucunda kişi mürşidini bulup teslim olunca ihlas hasıl olur. İhlas olunca çok büyük faydalar elde edilir, hiç sıkıntı kalmaz. Hepsi ihlasa bağlıdır. Mürid ihlâs, muhabbet ve teslimiyeti elde ederse Sadat-ı Kiramin manevi tasarrufuna ve himmetine nail olur. Allah Teâlâ ile arasındaki muhabbet güçlenir, şeytan ve nefsin hâkimiyeti ortadan kalkar. Bu durumda müridin Allah Azimuşşan'ın hidayeti için o zatı vesile kıldığını, ona fayda verecek, onu yönlendirecek, hidayet kapısını açacak başka birisinin olmadığına da inanır. Böylece mürid-mürşid hukuku ve tasavvuftan beklenen fayda hasıl olur."
Mürşidimizin açıklaması burada bitiyor, umarım sorunuza cevap olmuştur. Bunun üzerine daha ekleyecek bir şeyimiz de yoktur.
Rabbim sıratı müstakimden ayırmasın. Rabbim ehli sünnet Rabbani alimleri bulup onlardan istifade etmeyi nasip etsin.
Selametle kalın.
3 notes · View notes
derdiderun · 2 months
Text
Tumblr media
"Allah dostları, övgüyü ve yergiyi yaz kış gibi ve gece gündüz gibi görmüşlerdir. Her ikisini de Hak Teâlâ'dan bilirler. Çünkü bunlara O'nun dışında kimse güç yetiremez. Bu onların yanında kesinlik kazandığı için kendilerini övenlere itibar etmezler ve kendilerini yerenlere de savaş açıp onlarla uğraşmazlar. Onların kalplerinden insanların sevgisi ve nefreti çıkmıştır. Onlar sevmezler ve nefret etmezler, sadece merhamet ederler."
Fethu'r Rabbânî - Şeyh Abdülkadîr Geylânî (k.s.)
14 notes · View notes