Tumgik
#Dolaylı Eylem
kaanozer · 1 year
Text
Neden, diye sormuştu Deleuze, her aşk, her yaşantı, her olay bizi yaralıyor, paramparça ediyor? "Neden bütün olaylar hep bir salgın, savaş, yaralanma ya da ölüm türünden?" Hiçbir za­man olayla eşitlenemiyoruz, diyordu Deleuze - hep ya çok erkeniz ya da çok geç kalıyoruz; ya çok aceleciyiz ya çok pasif, ya çok ilerdeyiz ya erişemeyecek denli uzakta.
Ya şu: "Bana çok zayıf, kırılgan gelen hayatım, kayıp gidiyor elimden"; ya da bu: "Hayata karşı zayıf olan ben kendimim, beni altüst eden, be­nimle hiçbir alakası olmayan biricik şeylerini ortalığa döküp saçan hayat.”
10 notes · View notes
lanausee44 · 3 months
Text
Televizyon olmadığı için pencereden bulut seyretmeye başladım. Oradaki yayın çok iyi, haberleri daha güvenilir, gelip geçen bir iki uçak dışında pek reklam almıyorlar ve asıl önemlisi akşamları gök gürültülü sürpriz programlar var. Filmler genellikle kırlangıçların hayatı üzerine ve belki biraz monoton, ancak oldukça realist.
Dolaylı Eylem -Ulus Baker....
90 notes · View notes
eylem-er · 4 months
Text
“Neden, diye sormuştu Deleuze, her aşk, her yaşantı, her olay bizi yaralıyor, paramparça ediyor? ’‘Neden bütün olaylar hep bir salgın, savaş, yaralanma ya da ölüm türünden?”
Ulus Baker / Dolaylı Eylem
41 notes · View notes
korayaker · 7 months
Text
İçinde yaşadığımız toplumun iyi bir tarafı yok. Dünyanın iyi bir tarafı yok.
Dolaylı Eylem, Ulus Baker
23 notes · View notes
med--cezir · 2 years
Text
Bütün iyilikler gibi zulümler, haksızlıklar veya hayasızlıklar da yok olmaz. İnsan ölür ve toprak olur, lakin ameli kıyamete kadar yaşar; çünkü her eylem, dokunduğu yerde iz bırakır. Dolaylı yollardan herkese ve her hadiseye sirayet eder. İnsan ölür, ameli yürümeye devam eder.
7 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years
Text
Doğrudan ya da dolaylı bir şekilde insanlık koşullandırıldı. Bugün Amerikan emperyalizminin dünyada egemenlik kurmasının öncülerinin kültür araçları olduğunu hepimiz biliyoruz. Biliyoruz ki insan, hareketlerine yön vermek için değerler sistemine ihtiyaç duyar. Bu ‘değer’ ler sistemi kişinin yol haritasını çizmede, eyleme geçmesinde, en önemlisi hayatını ne uğruna, nasıl adaması gerektiğinin de dayanağıdır. Bugün karşılaştığımız kitlesel sapmalar, çözülmeler ve aşınmaların temelinde egemen araçlardan yayılan ve ortak tüketilen kültür unsurları olduğunu görmek için dikkatli bir gözlem yeterli. Bu gerçeğin beynimizde de biyolojik bir süreç olarak da yaşandığını bilmeliyiz. Dışarıdan alınan veriler ve düşünme-hissetme faaliyetleri beyinde biyokimyasal haritalara dönüştürülür. Bu durumda elimizdeki seçenekler sınırlıdır. Ya suçlayacak, yargılayacak, dert yanacak ve sorumluluğu üzerine yıkacağımız günah keçileri arayacağız ya da ışık tutacağız. Öncelikle bir yol ayrımında olduğumuzu bilmeliyiz. Bir kez bu gerçeğin farkına vardığımız zaman hayatın dikey ve yatay boyutlarına ilgisiz kalamayız. Yatay boyuttan kastım, modern dünyanın anlam veremediği salt tüketim olarak algıladığı boyut. Dikey boyut; bilmenin, anlamanın, olmanın boyutu. Yani Mevlana’nın, Pascal’ın boyutu, yani bizim gerçek hayatımız. Kendimizden başlayarak yaşadığımız hayatın anlam haritalarını, paradigmalarını sorgulamalıyız. Bilirsiniz bilimsel bir başarının, bir anlayışın, bir inancın paradigma seviyesine ulaşabilmesi için önce çözümsüz kalmış olan kimi problemlere ikna edici çözümler sunması gerekir. Batı; yaşadığı tarihsel süreçte bir yandan kendi tarihinin sonuna gelmiş, vadettiği yeryüzü cenneti yerine tüm dünyayı cehenneme ve yönünü de Doğu’ya çevirmiş olsa bile kendi toplumunun karşılaştığı kimi sorunlara paradigma seviyesine ulaşan çözümler üretti, yasalar geliştirdi; dünün yanlışlarını ve zaaflarını gidermek için aklı merkeze koyarak işe başladı, zaman içinde keşfettiği yasalarla yerini sağlamlaştırarak günümüze kadar geldi. Ürettiği araçlarla bunlara sahip olanlara “özgüven” armağan etti. Batı diğer yandan kendi ikliminin dışında kalanlarda kapanması güç farklar oluşturdu.
2 notes · View notes
onderkaracay · 4 days
Text
Tumblr media
2002 yılı öncesi halktan topladığı paraları hazine bonusu ile devlete satarak toplumu dolaylı soyan bankalar 2002 sonrası devleti kullanmadan direk toplumu borçlandırarak aracı kullanmadan soymaya başladı.
12 Eylül 2012 tarihinde sebepsiz işten çıkartıldım. Sebep aslında tefecilik ile toplumun soyulmasına itiraz etmemdi.
Ülke ekonomisini talan edeceklerini 2002'de anladım.
Ve hemen karşı eyleme geçtim. O gün bugündür tek başıma savaşıyorum.
Bugün çok daha umut verici bir şekilde toplumu uyandırıyor sonuç almaya bir adım daha yaklaştık.
Mücadelemi yazarak veriyordum.
Bugün dünyanın birçok ülkesinde özellikle emperyalist ülkelerde daha çok okunuyorum.
Onların tek derdi neler olup bittiğini anlamak ve kendi yararlarına nasıl bir yeni plan yapmaktır
Dünya haritasında bu dağılımı görüyorsunuz.
Ülkemizde okuma konusunda çektiğimiz sıkıntı yaşadığımız zulüm ile paralel bir durumdur.
Önder Karacay
0 notes
dokumtek · 3 months
Text
Dökümhane Maliyet Danışmanlığı Nedir ?
Tumblr media
Bir ürün elde edilinceye kadar harcanan üretim faktörlerinin tamamı maliyet olarak adlandırılır. Bunlar sabit, değişken ve yarı değişken şeklinde adlandırabileceğimiz giderlerden oluşmaktadır. Ne yazık ki üretim maliyeti ile satış maliyeti aynı değildir. Dolayısı ile dökümhanelerin rekabet gücünü arttırmak ve pazar şartlarına göre en iyi fiyatı sunabilmeleri için Dökümhane Maliyet Danışmanlığı da giderek önem kazanmaktadır. Sanayi ve teknoloji geliştikçe, enerji ihtiyacı artmış, iklim değişiklikleri, azalan doğal kaynaklar gibi olumsuzluklar insanları doğru ve akılcı enerji kullanımına teşvik etmeye başlamıştır. Özellikle 01 Ocak 2023'te yürürlüğe girecek olan CBAM (Carbone Border Adjustment Mechanism)- Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması  ile alınacak karbon vergileri sayesinde ithalata yoğun bir vergi uygulaması da olacaktır. CBAM, kabul edilirse, AB'den daha düşük çevre standartlarına sahip ülkelerden çelik, çimento ve gübre gibi karbon yoğun sektörlerde ithalata bir vergi uygulanacak. CBAM 1 Ocak 2023'te yürürlüğe girecek ancak 2023-2026 yılları arası bir geçiş dönemi olacak. Bu geçiş dönemimde ithalatçı firmalar CBAM sertifikaları satın almak zorunda kalmayacak fakat ithal edilen mallardaki gerçek gömülü emisyonları üç ayda bir raporlamak, doğrudan ve dolaylı emisyonların yanı sıra yurtdışında ödenen herhangi bir karbon fiyatını detaylandırmak zorunda kalacaklar. Doğal olarak enerji maliyetlerini kontrol altına almak, bu konuya daha düşük öncelik veren işletmelere oranla daha rasyonel bir yaklaşım haline gelecektir. Dökümhane Maliyet Danışmanlığı Nasıl Yapılır? - Reel maliyet oluşturulur - Reel maliyete bağlı olarak; sanayi maliyet, genel üretim giderleri ve genel giderlerin tespitleri yapılır - Yapılan tespitler sonucu giderler minimize edilir. - Gerekli tedbirlerin tespiti yapılarak, eylem planı harekete geçirilir. Dökümhane Maliyet Danışmanlığı ile ilgili talebiniz için formumuzu kullanarak da bize ulaşabilirsiniz. Read the full article
0 notes
karaca2508-blog · 8 months
Text
İş güvenliği uzmanları Ankara'da eylem yaptı: İş kazalarının sebebi daha çok kazanmak isteyen hırslı işverenlerdir
İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası, yaşanan iş kazalarında işverenlerin değil iş güvenliği uzmanlarının yargılanmasına Ankara Ulus Meydanı’nda yaptığı açıklamayla tepki gösterdi. İş güvenliği uzmanları Ankara'da eylem yaptı Sendika Genel Başkanı İrfan Sayar, "İş kazalarının sebebi iş güvenliği uzmanları değil daha çok kazanmak isteyen hırslı işverenlerdir. İş güvenliği uzmanlarına 'Görmezden gel, her şeyi yazma, her şeyi bildirme' şeklinde baskılar oluyor. İş güvenliği uzmanı da işini kaybetmemek için bazı şeyleri de görmezden gelebiliyor" dedi. Sendika Genel Sekreteri Onur Turan da kendisinin de yargılandığını belirterek, "İnşaatlarda iş güvenliği uzmanlığı yapıyorum. Kazayla düşüp bir işçi hayatını kaybetti. Ben de yargılanıyorum maalesef. Beni suçlu buldular. Bakın bu konu bile açıldığında tedirgin oluyorum" ifadelerini kullandı. İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası üyeleri, Ankara Ulus Meydanı’nda toplanarak yaşanan iş kazalarında işverenlerin değil iş güvenliği uzmanlarının yargılanmasına tepki gösterdi, baretlerini yere bırakarak durumu protesto etti. Burada açıklama yapan İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası Genel Başkanı İrfan Sayar, Türkiye'de ortalama yılda 1.500 kişi hayatını iş kazalarından dolayı kaybettiğini, binlerce kişinin engelli kaldığını belirterek şunları söyledi: “İş kazalarını direk ve dolaylı yönden ülke ekonomisine zararı yıllık 90 milyar dolar civarındadır. İş kazalarını azaltmak için her türlü olumsuzluğa rağmen çalışan iş güvenliği uzmanlarını yine bir kaza olduğunda yargı gözaltına alıyor, tutukluyor, hapis cezası veriyor. İş kazalarının sebebi iş güvenliği uzmanları değil, ihmaldir. İş kazalarının sebebi iş güvenliği uzmanları değil daha çok kazanmak isteyen hırslı işverenlerdir. İş kazalarının sebebi iş güvenliği uzmanları değil bir şey olmaz diyen bakış açısıdır. Her iş kazasında iş güvenliği uzmanlarını günah keçisiymiş gibi göstermek iş kazalarını sıfırlamaz. İş sağlığı ve güvenliğinde kırıklarla dolu olan karnemizi iyiye çevirmez. Aksine bizim söylediklerimizi yazdıklarımızı ciddiye almayıp gerekli tedbirleri almayan zihniyettir. Eğer hızlıca bir netice alınmaz ise ülke genelinde iş bırakmaya gideceğimizi bildiririz.” "'Görmezden gel, her şeyi bildirme' baskıları oluyor" Sendikası Başkanı İrfan Sayar, ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada ise iş güvenliği uzmanlarına 'Görmezden gel, her şeyi yazma, her şeyi bildirme' şeklinde baskılar olduğunu, iş güvenliği uzmanın da işini kaybetmemek için bazı şeyleri de görmezden gelebildiğini kaydetti. "Hem iş kazalarından ölüyor, hem yargılanıyoruz" İş güvenliği uzmanı üyelerinden kendilerine konuyla ilgili şikayet geldiğini belirten Sayar, “Her gün onlarca mesaj geliyor böyle. Ya iş kazasından dolayı yargılandığını ifade ediyor ya yeterli ücreti alamadığından bahsediyor. Hatta meslektaşlarımız iş kazalarından dolayı ölebiliyor. Hem iş kazalarından ölüyoruz hem de iş kazalarından yargılanıyoruz. İş güvenliği uzmanının emniyetini bile işveren sağlamalı” dedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası Genel Sekreteri Onur Turan ise kendisinin de yargılandığını belirterek ANKA'ya şunları söyledi: "Ben 10 yıldır bu sektördeyim, Mersin'de çalışıyorum. Ama olaylardan yargılanmamız bizi çok rahatsız ediyor. Ben de yargılanıyorum şu anda. Adam öldürmeden yargılanıyorum şu anda işveren gibi. Ben inşaatlarda iş güvenliği uzmanlığı yapıyorum. Kazayla düşüp bir işçi hayatını kaybetti. Ben de yargılanıyorum maalesef. Beni suçlu buldular, dava devam ediyor. İşveren ve ben yargılanıyoruz. Bakın bu konu bile açıldığında tedirgin oluyorum. Bütün arkadaşlar bu şekilde. İşi bırakmayı düşünmedim bunu severek yapıyorum. İnsanların hayatta kalmasını sağlayan bir meslek grubunun bu kadar baskı altında çalıştırılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Umarım bundan sonra iş kazaları yaşanmaz yaşandığında da gerçek sorumlular adalete teslim edilir." "Günah keçisi gibi ilk başta bizi o sürecin içine dahil ediyorlar" Turan, "Yargı mekanizmasının tamamında bilgi eksikliği var. Bizim kendimize özgü bir yasamız olduğu halde ve bu yasada iş güvenliği uzmanları 'danışman' olarak tarif edilmesine rağmen bizler iş kazası olduğunda bir günah keçisi gibi ilk başta bizi çağırıp o sürecin içine dahil ediyorlar" dedi. Read the full article
0 notes
fiyatinedir · 8 months
Text
Fırsat Maliyeti Nedir?
Tumblr media
Fırsat maliyeti, sınırlı kaynaklar karşısında her kararın bir bedeli olduğunu açıkça gösterir. Günümüz dünyasında, sonsuz sayıda seçenekle karşı karşıya kalmak oldukça yaygındır. İşleri sürdürmek veya bırakmak gibi kararlar vermek, bir ürünü satın almak gibi seçimler yapmak her zaman kolay değildir. Bu tür durumlar, seçeneklerin sınırsız olduğunu gösteren örneklerdir. Ancak seçtiğiniz bir şey, diğerlerini geride bırakmak anlamına geldiğinde ortaya çıkan fırsat maliyetini de düşünmek önemlidir. Bu kavram, doğru kararlar vermenize ve seçenekleri dikkatlice değerlendirmenize yardımcı olur.
Fırsat Maliyeti: Ne Anlama Geliyor?
Tumblr media
Fırsat Maliyeti Ne Anlama Geliyor Fırsat maliyeti, sınırlı kaynaklar mevcut olduğunda, her bir seçimin başka bir alternatifi olduğunu ve bu alternatiflerden vazgeçmenin bir maliyeti olduğunu gösterir. Birçok durumda, bir şeyi seçtiğinizde, diğer alternatifleri terk etmiş ve bu, sizin için bir kayıp veya maliyet oluşturur. Örneğin, bir girişimci olarak bir projeye odaklanmayı seçtiğinizde, diğer potansiyel projeleri göz ardı etmiş olursunuz. Bu seçim, o projenin potansiyel kazançlarına odaklanmanıza ve diğer projelerin fırsatlarını kaçırmanıza yol açar. Fırsat maliyeti, günlük hayatta da sık sık karşımıza çıkar. Örneğin, bir işte fazla mesai yaparak ek gelir elde etmek yerine sevdiklerinizle zaman geçirmeyi tercih edebilirsiniz. Bu durumda fazla mesai yapmanın getireceği ek geliri kaybedersiniz, ancak sevdiklerinizle geçirdiğiniz zamanı kazanırsınız. Bu, fırsat maliyeti örneğidir.
Fırsat Maliyetinin Önemi Nedir?
Fırsat maliyeti kavramının önemi, ekonomik açıdan olduğu kadar günlük yaşamımızda da büyüktür. Bu kavramın özellikle vurguladığı iki tür maliyeti ayırt etmek ekonomi uzmanları için önemlidir: açık maliyetler ve dolaylı maliyetler. Açık maliyetler, bir eylem planı uygulandığında doğrudan ortaya çıkan maliyetlerdir. Bu maliyetler, genellikle belirli bir kararla ilişkilendirilen somut harcamaları içerir. Örneğin, bir hisse senedi satın almak için ödediğiniz para veya kira ödemesi açık maliyetlere örnektir. Dolaylı maliyetler ise bir eylem planından vazgeçtiğinizde ortaya çıkan veya elde edemediğiniz maliyetleri ifade eder. Bu maliyetler dolaylı olduğu için daha zor tanımlanabilirler. Dolaylı maliyetler, alternatif bir seçenek seçildiğinde elde edebileceğiniz faydayı temsil eder. Örneğin, belirli bir markanın ürününü satın almayı tercih ettiğinizde, diğer markaların ürünlerini deneyimleme fırsatınızı kaybedebilirsiniz. Bu durumda, deneyimleyemediğiniz alternatif markaların potansiyel faydası dolaylı maliyet olarak kabul edilebilir. Fırsat maliyeti, ekonomik kararlar kadar günlük yaşamda da büyük bir rol oynar. Kişinin bir şeyi elde etmek için vazgeçtiği şey(ler) fırsat maliyetinin bir parçası olabilir. İş kurma veya kariyer ilerletme gibi büyük kararlar da fırsat maliyetini içerir. İş kurma, maliyetleri ve riskleri olabilir, ancak potansiyel fırsatlar ve bağımsızlık da beraberinde gelir. Öte yandan kariyeri geliştirmek, yeni beceriler kazanmak ve finansal güvence sağlamak gibi avantajlara sahip olabilir, ancak bu durumda da farklı fırsatların ve deneyimlerin kaybedilme riski vardır.
Fırsat Maliyeti Örnekleri
Fırsat maliyeti kavramı özelinde günlük yaşamdan birkaç örnek verelim. Bir öğrencinin üniversiteye gitme kararıyla ilgili fırsat maliyeti, üniversite harcamaları, zaman ve emek gibi açık maliyetleri içerir. Buna karşın üniversiteye gitmediği takdirde kazanabileceği potansiyel geliri de kaybeder. Bu durumda üniversiteye gitmek tercih edilen seçenek olsa da potansiyel bir gelirden vazgeçtiği için bir fırsat maliyeti söz konusudur. Benzer bir durum iş fırsatları arasında seçim yaparken de geçerlidir. Bir kişi farklı iş teklifleri arasında seçim yaparken fırsat maliyeti devreye girer. Örneğin, daha yüksek maaşlı bir iş teklifi kabul ederek, diğer iş tekliflerindeki potansiyel fırsatları kaçırır. Daha yüksek maaşlı iş, açık maliyet olarak kabul edilebilirken diğer işlerin potansiyel avantajları dolaylı maliyet olarak ortaya çıkar. Fırsat maliyetinin en iyi görüldüğü alanlardan biri yatırım faaliyetleridir. Bir yatırımcı, bir hisse senedine yatırım yapmaktansa başka bir hisse senedine yatırım yapmayı tercih ettiğinde fırsat maliyeti ortaya çıkar. Yatırım yapılan hisse senedinin değeri artabilirken, diğer hisse senedinde de benzer bir artış olma potansiyeli vardır. Dolayısıyla tercih edilen hisse senedinin potansiyel getirisi fırsat maliyetini oluşturur. Fırsat maliyeti kavramının bilincinde olmak, daha bilinçli ve mantıklı kararlar vermenize yardımcı olur. Her seçeneğin getirdiği artıları ve eksileri değerlendirirken, açık ve dolaylı maliyetleri göz önünde bulundurmak önemlidir. Bu şekilde, sizi en çok tatmin edecek ve hedeflerinize en uygun seçeneği belirlemeniz mümkün hale gelebilir. İlgili Bağlantılar; Finansal Minimalizme Adım Atmak: Parayı Doğru Kullanmanın Yolu Brüt Maaş-Net Maaş Nasıl Hesaplanır? Vergi Dilimleri ve Gelir Optimizasyonu: İşte Bilmeniz Gerekenler Yapay Zekanın Dil Öğreniminde Kullanımı Dijital Para vs Kripto Para Blokzinciri Temel Kavramlar Read the full article
0 notes
hamiltyum · 10 months
Text
İŞ AkIŞInIn SaĞlIklI YÖnetilmesi
İş Akışında Dijital Dönüşüm Başladı
Tumblr media
İş akışı olarak tabir ettiğimiz durum bir firmanın , fabrikanın, okulun , hastanenin kısaca hizmet yada ürün satan bir kurum veya kuruluşun kapıdan içeri girdiğinizde başlayan, müşteri memnuniyeti ile son bulan eylemlerin tümüdür. üretim  planlamadan, ürün tedarikine ,hizmetin yada ürünün ortaya çıkarılmasına, bu işleri yapan personele, bu personelin görev ve statülerinin belirlenmesine , ürünün kalite yönetimine, finans biriminin işlemlerine , faturalandırılmaya, ürünün yada hizmetin pazarlanıp satın alınmasına , satın alınan üründen memnun kalınmasına kadar  geçen tüm zaman , eylem ve işlerin yönetilmesi iş akışını oluşturur. Herhangi bir birimde bir tıkanıklık oluşursa bu tüm birimleri dolaylı yada doğrudan etkileyecektir. İş akışı bozulacaktır.
İş Akışında Dijital Platformların Sağladığı Avantajlar
İş Akışı teriminin genel olarak neleri ifade ettiğini kısmen bir üst başlıkta anlattık. Domino taşları gibi birbirine değmeden ama biri düştüğünde hepsinin birden yıkıldığı durum aslında iş akışının bir örneğidir. Her birim kendi içerisinde ayakta durur ancak birinde yaşanılan bir tıkanıklık diğerlerinin de dengesini bozar. O zaman iş akışımızı öyle kontrollü ve özenli takip etmeliyiz ki hiç bir birim yıkılmasın. İş akışınızın kontrollü, denetime tabi ve ölçeklendirilebilir olması gerekir ve bu konuda dijital platformlar oldukça verimlidirler. İş akışının herhangi bir sorun olmadan devam edebilmesi için süreklilik, tüm belgelerin kontrolü, işlerin her an denetlenebilmesi, dokümanlarınıza , belgelerinize görsellerinize, deponuzun durumuna, sözleşmelerinize her koşulda ulaşabilmeniz gerekmektedir. Küçük bir işletme iseniz tüm bu saydıklarımı personelleriniz ile çalışma saatleri içerisinde takip edebilirsiniz ancak yüzlerce insanın çalıştığı yada yüzlerce müşterinizin olduğu bir işletmede tüm bunları yetiştirmeniz mümkün olmayacaktır. Bu nedenle iş akışınızı dijital platformlar üzerinden yönetmeye başlamalısınız. İş akışında dijital platformlar dan destek almak isterseniz paperwork.com.tr adresini inceleyerek daha detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz.
Paperwork.com.tr
0 notes
gazete32 · 1 year
Text
Yaşam Kariyerinizi Planladınız mı?
Tumblr media
Yazar ve kariyer Koçu Yelda Yolay’a göre hayatta herkesin bir yaşam kariyer planı ve yaşam kariyeri koçu olmalı. Hangi meslekten ya da yaştan olursa olsun, durumundan memnun olmayan herkes bulunduğu noktadan daha ileri bir noktaya gidebilir. Bunun için de kendisine yol arkadaşlığı yapacak bir “Kariyer Koçu” gerekir. Yurt dışında insanların çoğunun hayatının bir döneminde yardım aldığı yaşam kariyeri koçları ülkemizde de giderek artıyor. Peki nedir yaşam kariyeri koçu? Tam olarak insana ne yarar sağlar? Bu alanda hizmet veren isimlerden olan yazar ve kariyer koçu Yelda Yolay, yaşam koçluğu ve kariyer koçluğu konusunda bilgi verdi. Herkes Hayatını Daha İyi Bir Noktaya Taşıyabilir Yelda Yolay, yaşam kariyeri koçunun kişinin hayatıyla ilgili tespitler yapıp karar veren değil, onun kendi potansiyel ve isteklerinin farkında olmasını sağlayan, hayallerini eyleme geçirirken kendisine yol arkadaşlığı yapan bir profesyonel olduğunu söyledi. Yaşam kariyeri koçlarının genellikle psikoloji ya da sosyoloji alanında eğitim almış kişiler olduğunu kaydeden Yolay, “isteyen herkes kendi kariyeriyle ilgili bulunduğu noktadan daha ileri bir noktaya gidebilir. Hedeflerini ve hayallerini hayata geçirmek için adım atabilir” dedi. Kariyer denince akla işyerinin geldiğini, ancak aile hayatında bir takım hedeflere ulaşmanın veya çocukluk hayallerini gerçekleştirmenin de bir kariyer olduğunu anlatan Yelda Yolay, bu anlamda insanı olduğu yerden bir sonraki noktaya taşıyabilmek için de yaşam koçuna ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. Yolay özellikle hayatında bir şeyler yolunda gitmeyen şeyleri düzeltmek için değişiklik isteyenleri ve kendi hayatıyla ilgili kararlar vermekte ve yaşantısına sınırlar koymakta zorlananların, güven problemi yaşayanların yaşam kariyeri koçuna ihtiyaç duyduğunu dile getirdi. Yelda Yolay şu bilgileri verdi: Yaşam Kariyeri Koçu tam olarak ne yapıyor? “Yaşam kariyeri koçlarının çalışma yöntemleri farklı olabilir. Fakat tüm yaşam kariyeri koçlarının ortak amacı kişiyi bulunduğu yerden daha iyi bir noktaya taşımaktır. Ben daha çok hayatın kariyer alanına odaklı olduğumu söyleyebilirim. Ama girişimcilik faaliyetlerini de, kişinin özel yaşamdaki olumlu gelişmeleri de, hayallerin gerçekleşmesini de kariyer olarak görüyorum. Ben çalışmaya başlamadan önce kişiyle ilgili bir fizibilite çalışması yapıyorum. İhtiyaç analizi yapıp bir reçete çıkartıyorum. Kişinin ihtiyacına yönelik bir program hazırladıktan sonra da eylem adımları oluşturuyoruz. Birlikte adım adım eylem planını hayata geçiriyoruz. Koçluk bu süreci takip etmeyi gerektiriyor. Burada kişi adına bir karar vermemiz söz konusu değil. Ne yapacağını söylemek bizim haddimiz değil. Öğretmenlik, eğitmenlik değil yol arkadaşlığı yapıyoruz. Herkesin dünyayı anlama sistemi farklı. Önce kişi anlayıp duygudaşlığı sağlıyoruz. Sonra birlikte yol alıyoruz. Ben çalışmalarımda sosyoloji ve felsefedeki öğretilerden yararlanıyorum. Bunları kişinin hayatına yansıtmaya çalışıyorum. Bir kişiye koçluk yaptığımız zaman dolaylı olarak ailesine de katkı sağlıyoruz. Yaşam koçluğu yaşam boyu sürmüyor sadece 3-4 aylık bir dönemi kapsıyor. Herkesin kendi hayatında düzeltebileceği bir şeyle, ulaşabileceği hedefler olduğuna inanıyorum. Bazen de hayatımızda bozulmuş düzeltilmesi gereken bir şeyler oluyor. Bunların düzeltilmesi iyileştirilmesi için de dışarıdan bir gözleme ihtiyacımız var. Herkes kendince kariyer yapabilir. Yaptığı işin en iyisini yapmak için çaba gösterebilir. Sosyal sorumlulukla ülkemize ve dünyaya yararlı şeyler yapabiliriz. Yaşam Kariyeri Koçu Hayatını Değiştirdi Yaşam kariyeri koçluğu hizmeti aldıktan sonra hayatı değişen işadamı Selim Özcan kendi deneyimlerini anlattı. Selim Özcan şunları söyledi: “40 yaşındayım. Tarım ve inşaatla uğraşıyorum. Anahtar teslim müteahhitlik yapıyorum. 7 yıl önce Yelda hocamla çalışmalar yaptık. Benim kapalı olan gözümü açtı. İnşaatçılık bizim çekirdekten olan bir meslek, baba mesleği. Yaşam kariyeri koçluğu hizmeti aldıktan sonra farklı alanlarda atılım yaptım. Çocukken çiftçiliği çok seviyordum. Ayağıma çizmeyi giyip hayvanların peşinden koşmayı, tarlada çalışmayı, domates yetiştirmeyi çok seviyordum. Bu hayallerimi gerçekleştirmek üzere beni harekete geçirdi. Önce Tarım Market, sonra sera kurdum. 2 yıl domates yetiştirdim. Şimdi serada kiraz yetiştirip ihraç ediyorum. Türkiye’de bunu yapan insan yok denecek kadar az. Bu benim için çok büyük bir başarı. Hiç bilmediğim bir alanda çok iyi bir noktaya geldim. İnşaat sektöründe de faaliyetimi sürdürüyorum. Diğer yandan eğitim hayatımda da güzel şeyler oldu. Ben ilkokul mezunuydum. Ortaokulda maddiyattan dolayı okulu bırakmıştım. Babamın durumu çok iyi değildi. Orta 1’den orta 2’ye geçtiğimde anneme gidip ‘okumayacağım’ dedim. Annem okumamı isteyince önce çalışıp sonra okuyacağıma söz verdim. Koçluk hizmeti aldıktan sonra bu sözümü hatırlayarak dışarıdan ortaokulu ve liseyi bitirdim. Lise diplomasını anneme götürdüm. Sözümü tuttuğum için çok mutlu oldum. Şimdi hedefim üniversite sınavını kazanıp Ziraat mühendisi olmak. Bu unvanı almak ve bu alanda daha fazla bilgi sahibi olmak istiyorum. Bir işadamı kimliğim var ama kariyer anlamında bunu da başarmak ve kendimi geliştirmek istiyorum”. Read the full article
0 notes
deliklicinar · 1 year
Text
Günümüzde Yaşam Kariyeri Koçu bir ihtiyaç mı?
Tumblr media
Yazar ve Kariyer Koçu Yelda Yolay’a göre hayatta herkesin bir yaşam kariyer planı ve yaşam kariyeri koçu olmalı. Hangi meslekten ya da yaştan olursa olsun, durumundan memnun olmayan herkes bulunduğu noktadan daha ileri bir noktaya gidebilir.  Bunun için de kendisine yol arkadaşlığı yapacak bir “Kariyer Koçu” gerekir. Yurt dışında insanların çoğunun hayatının bir döneminde yardım aldığı yaşam kariyeri koçları ülkemizde de giderek artıyor. Peki nedir yaşam kariyeri koçu? Tam olarak insana ne yarar sağlar? Bu alanda hizmet veren isimlerden olan yazar ve kariyer koçu Yelda Yolay, yaşam koçluğu ve kariyer koçluğu konusunda bilgi verdi.
Herkes Hayatını Daha İyi Bir Noktaya Taşıyabilir
Yelda Yolay, yaşam kariyeri koçunun kişinin hayatıyla ilgili tespitler yapıp karar veren değil, onun kendi potansiyel ve isteklerinin farkında olmasını sağlayan, hayallerini eyleme geçirirken kendisine yol arkadaşlığı yapan bir profesyonel olduğunu söyledi.  Yaşam kariyeri koçlarının genellikle psikoloji ya da sosyoloji alanında eğitim almış kişiler olduğunu kaydeden Yolay, “isteyen herkes kendi kariyeriyle ilgili bulunduğu noktadan daha ileri bir noktaya gidebilir. Hedeflerini ve hayallerini hayata geçirmek için adım atabilir” dedi. Kariyer denince akla işyerinin geldiğini, ancak aile hayatında bir takım hedeflere ulaşmanın veya çocukluk hayallerini gerçekleştirmenin de bir kariyer olduğunu anlatan Yelda Yolay, bu anlamda insanı olduğu yerden bir sonraki noktaya taşıyabilmek için de yaşam koçuna ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. Yolay özellikle hayatında bir şeyler yolunda gitmeyen şeyleri düzeltmek için değişiklik isteyenleri  ve kendi hayatıyla ilgili kararlar vermekte ve yaşantısına sınırlar koymakta zorlananların, güven problemi yaşayanların yaşam kariyeri koçuna ihtiyaç duyduğunu dile getirdi. Yelda Yolay şu bilgileri verdi:
Yaşam Kariyeri Koçu tam olarak ne yapıyor?
“Yaşam kariyeri koçlarının çalışma yöntemleri  farklı olabilir. Fakat tüm yaşam kariyeri koçlarının ortak amacı kişiyi bulunduğu yerden daha iyi bir noktaya taşımaktır. Ben daha çok hayatın kariyer alanına odaklı olduğumu söyleyebilirim. Ama girişimcilik faaliyetlerini de, kişinin özel yaşamdaki olumlu gelişmeleri de, hayallerin gerçekleşmesini de kariyer olarak görüyorum. Ben çalışmaya başlamadan önce kişiyle ilgili bir fizibilite çalışması yapıyorum. İhtiyaç analizi yapıp bir reçete çıkartıyorum. Kişinin ihtiyacına yönelik bir program hazırladıktan sonra da eylem adımları oluşturuyoruz. Birlikte adım adım eylem planını hayata geçiriyoruz. Koçluk bu süreci takip etmeyi gerektiriyor.  Burada kişi adına bir karar vermemiz söz konusu değil. Ne yapacağını söylemek bizim haddimiz değil. Öğretmenlik, eğitmenlik değil yol arkadaşlığı yapıyoruz. Herkesin dünyayı anlama sistemi farklı. Önce kişi anlayıp duygudaşlığı sağlıyoruz. Sonra birlikte yol alıyoruz. Ben çalışmalarımda sosyoloji ve felsefedeki öğretilerden yararlanıyorum. Bunları kişinin hayatına yansıtmaya çalışıyorum. Bir kişiye koçluk yaptığımız zaman dolaylı olarak ailesine de katkı sağlıyoruz.  Yaşam koçluğu yaşam boyu sürmüyor sadece 3-4 aylık bir dönemi kapsıyor. Herkesin kendi hayatında düzeltebileceği bir şeyle, ulaşabileceği hedefler olduğuna inanıyorum. Bazen de hayatımızda bozulmuş düzeltilmesi gereken bir şeyler oluyor. Bunların düzeltilmesi iyileştirilmesi için de dışarıdan bir gözleme ihtiyacımız var. Herkes kendince kariyer yapabilir. Yaptığı işin en iyisini yapmak için çaba gösterebilir. Sosyal sorumlulukla ülkemize ve dünyaya yararlı şeyler yapabiliriz.
Yaşam Kariyeri Koçu Hayatını Değiştirdi
Yaşam kariyeri koçluğu hizmeti aldıktan sonra hayatı değişen işadamı Selim Özcan kendi deneyimlerini anlattı. Selim Özcan şunları söyledi: “40 yaşındayım. Tarım ve inşaatla uğraşıyorum. Anahtar teslim müteahhitlik yapıyorum.  7 yıl önce Yelda hocamla çalışmalar yaptık. Benim kapalı olan gözümü açtı. İnşaatçılık bizim çekirdekten olan bir meslek, baba mesleği. Yaşam kariyeri koçluğu hizmeti aldıktan sonra farklı alanlarda atılım yaptım. Çocukken çiftçiliği çok seviyordum. Ayağıma çizmeyi giyip hayvanların peşinden koşmayı, tarlada çalışmayı, domates yetiştirmeyi çok seviyordum. Bu hayallerimi gerçekleştirmek üzere beni harekete geçirdi. Önce Tarım Market, sonra sera kurdum. 2 yıl domates yetiştirdim. Şimdi serada kiraz yetiştirip ihraç ediyorum. Türkiye’de bunu yapan insan yok denecek kadar az. Bu benim için çok büyük bir başarı. Hiç bilmediğim bir alanda çok iyi bir noktaya geldim. İnşaat sektöründe de faaliyetimi sürdürüyorum. Diğer yandan eğitim hayatımda da güzel şeyler oldu. Ben ilkokul mezunuydum. Ortaokulda maddiyattan dolayı okulu bırakmıştım. Babamın durumu çok iyi değildi. Orta 1’den orta 2’ye geçtiğimde anneme gidip ‘okumayacağım’ dedim. Annem okumamı isteyince önce çalışıp sonra okuyacağıma söz verdim. Koçluk hizmeti aldıktan sonra bu sözümü hatırlayarak dışarıdan ortaokulu ve liseyi bitirdim. Lise diplomasını anneme götürdüm. Sözümü tuttuğum için çok mutlu oldum. Şimdi hedefim üniversite sınavını kazanıp Ziraat mühendisi olmak. Bu unvanı almak ve bu alanda daha fazla bilgi sahibi olmak istiyorum. Bir işadamı kimliğim var ama kariyer anlamında bunu da başarmak ve kendimi geliştirmek istiyorum”. Read the full article
0 notes
webtasarimkocaeli · 1 year
Text
Web Sitesi Kullanıcı Arayüzü Tasarımı İçin 10 Temel İpucu
1. Müşterilerinizi Tanıyın
Her şeyden önce, dahili ve harici kullanıcılarınız hakkında kapsamlı bir anlayışa sahip olmalısınız. Evet, bu, analiz uygulamalarınızın toplayabildiği demografik verilerin derinlemesine anlaşılmasını gerektirir. Ancak daha da önemlisi, neye ihtiyaç duyduklarının ve onları hedeflerine ulaşmaktan neyin alıkoyduğunun farkında olmayı gerektirir.
Bu empati düzeyine ulaşmak için, verilerin kapsamlı bir şekilde incelenmesinden daha fazlası gerekir. Bu, web sitenizin ziyaretçilerini tanımakla ilgilidir. Bu, onlarla yüz yüze konuşmayı, ürününüzü (ve belki başkalarını) kullandıklarını görmeyi ve onlara "Bu tasarımı nasıl buldunuz?" sorusundan daha ayrıntılı sorular sormayı gerektirir.
Ne elde etmek istiyorlar? Hedeflerine ulaşmalarını engelleyen nedir? Bir web sitesi, insanların bu zorlukların üstesinden gelmesine veya üstesinden gelmesine nasıl yardımcı olabilir?
Yalnızca kullanıcılarınızın ne istediğini düşünmeyin. Neye ihtiyaçları olduğunu öğrenmek için daha derine inin. Ne de olsa istekler, karşılanmamış ihtiyaçların ürünüdür. Bir kullanıcının en temel ihtiyaçlarını karşılarken en derin ihtiyaçlarını karşılayabilmelisiniz, eğer onların en derin ihtiyaçlarını karşılayabilirseniz. Verileri analiz ederek ve müşterilerle etkileşim kurarak elde ettiğiniz içgörüler, insanların arayüzünüzü nasıl kullandığından o arayüzde vurguladığınız bilgi türlerine kadar verdiğiniz her kararı etkileyecektir.
2. Arayüzünüzün Kullanıcılar Tarafından Nasıl Kullanılacağını Belirleyin
Arayüzünüzü tasarlamadan önce, insanların onu nasıl kullanacağını tanımlamanız gerekir. Dokunmatik özellikli cihazların artan yaygınlığı göz önüne alındığında, bu düşündüğünüzden daha acil bir sorundur.
İnsanlar web siteleri ve uygulamalarla iki şekilde etkileşime girer: doğrudan (ürün arayüz bileşenleri aracılığıyla) ve dolaylı olarak (ürün arayüz öğeleri aracılığıyla) (ürün kullanıcı arayüzü tasarım öğeleriyle etkileşim kurarak). ürünün dışındaki web siteleri).
Yüz yüze görüşme örnekleri
Bir düğmeye basma eylemi
Satın alma işlemi yapmak için kredi kartı kullanın
Bir öğeyi parmak ucunuzla sürükleyip bırakın
Dolaylı etkileşimler, iki veya daha fazla kişi farklı şekillerde etkileşime girdiğinde ortaya çıkan etkileşimlerdir.
Fare ile işaretleyin ve tıklayın
Tuş İfadelerini ve Klavye Kısayollarını Kullanma
Bir form alanını verilerle doldurun
Bir Wacom tablet üzerinde çizim yapın
Bazen bir etkileşim çok basit görünebilir.
Kararlarınızı, kullanıcılarınızın kim olduğuna ve hangi cihazları kullandıklarına dayandırmalısınız. Yaşlılar veya sınırlı fiziksel beceriye sahip olanlar için web tasarım yapıyorsanız, herşeye güvenmemelisiniz. Uygulamalarla fare yerine klavyeyi kullanarak etkileşim kurmayı tercih eden yazarlar veya programcılar için tasarım yapıyorsanız, zaman kazanmak için tüm yaygın klavye kısayollarını dahil etmek isteyeceksiniz.
3. Hedeflerinizi Belirleyin
Bir web sitesindeki veya uygulamadaki birçok etkinliğin sonuçları vardır: Bir düğmeye basmak sizi bir şey satın almaya, bir sayfayı silmeye veya büyükannenizin doğum günü pastası hakkında alaycı bir yorum yayınlamaya yönlendirebilir. Ve sonuçların olduğu her yerde endişe vardır.
Bu nedenle, kullanıcılar bu düğmeyi tıklamadan önce ne olacağını anladıklarından emin olun. Bu, tasarım ve/veya kopyalama yoluyla yapılabilir.
Tasarım Yoluyla Beklentileri belirlemek
Amaçlanan eyleme karşılık gelen düğmenin seçimi ve seçimi
Kopyalamayla birlikte iyi bilinen bir simge (silme düğmesi için çöp kutusu, bir şey eklemek için artı işareti veya arama yapmak için büyüteç gibi) kullanın.
Belirli bir anlamı olan bir renk seçin ("git" için yeşil, "dur" için kırmızı)
Kopya İle Beklentileri Belirleyin
Düğmenin kısa bir kopyasını oluşturun
Boş aşamalarda yönlendirici/teşvik edici metin sağlayın
Uyarı gönderme ve onay isteme
İnsanlara, bir şeyi kalıcı olarak kaldırmak gibi geri dönüşü olmayan sonuçları olan faaliyetlerden emin olup olmadıklarını sormak mantıklı görünüyor.
4. Hata Yapmaya Hazırlıklı Olun
İnsanlar hata yapar ama yaptıkları haytalar için her zaman cezalandırılmamalıdırlar. İki şeyden birini yaparak insan hatasının sonuçlarını hafifletmeye yardımcı olabilirsiniz:
İlk etapta herhangi bir hata yapmadığınızdan emin olun.
Bunlar meydana geldiğinde, çareler getirin.
E-ticarette ve form tasarımında bir dizi hata önleme tekniğiyle karşılaşacaksınız. Tüm alanlar tamamlanana kadar düğmeler devre dışı kalacaktır. Form, bir e-posta adresinin yanlış girildiğini algılar. Pop-up'lar, sepetinizi gerçekten terk etmek isteyip istemediğinizi soruyor.
Kusurları önceden tahmin etmek, genellikle olaydan sonra onları düzeltmeye çalışmaktan daha az ağırlaştırıcıdır. Bunun nedeni, "İleri" veya "Gönder" düğmesine basmakla gelen harika başarı hissinden önce ortaya çıkmalarıdır. Ancak, bazı şeylerin olmasına izin vermeniz gereken zamanlar vardır. Açıklayıcı hata mesajları şu anda gerçekten parlıyor.
Hata mesajları oluşturduğunuzda, bunların iki amaca hizmet ettiğinden emin olun:
Sorunu açıklayın. Örneğin, insanlığın henüz kolonileştirmediği "Mars'ta doğduğunuzu söylediniz".
Sorunun nasıl çözüleceğini açıklayın. Örneğin, "Lütfen burada, Dünya'da bir doğum yeri girin".
Aynı kitabın hatasız durumlarda kullanılabileceği belirtilmelidir. Örneğin, bir şeyi yanlışlıkla silersem ancak kurtarılabilirse, "Silinen öğeleri her zaman Çöp Kutunuza gidip Geri Yükle'yi tıklayarak geri yükleyebilirsiniz" yazan bir metin satırıyla bana bildirin.
Poka-yoke yaklaşımı, kullanıcı hatalarını tahmin etmenin bir yoludur. Poka-yoke, "anti-hata" anlamına gelen Japonca bir terimdir.
5. Anında Geri Bildirimde Bulunun
Gerçek dünyada çevre bize bir giriş sağlar. Söylediklerimiz başkaları üzerinde bir etkiye sahiptir (genellikle). Bir kedi bizim tırmalamamıza tepki olarak mırıldanır veya tıslar (kötü ruh haline ve kedinin tırmalamasından ne kadar korktuğumuza bağlı olarak).
Çok sık olarak, dijital arayüzler yanıt vermemeye başlıyor ve bu da bizi sayfayı yeniden yüklemek, dizüstü bilgisayarı yeniden başlatmak veya sadece onu ilk kullanılabilir pencereden atmak konusunda şaşırtıyor.
Bir web sitesi 5 saniyeden daha kısa sürede yüklenirse, yükleme süresini uzatacağı için ilerleme çubuğu görüntülemeyin. Bunun yerine, Mac'in klasik "kader makarası" gibi ilerleme içermeyen bir tasarım kullanın. Durum hiç de böyle değil. Sitenizde ilerleme çubukları kullanıyorsanız, daha hızlı yüklenmesini sağlamak için birkaç estetik numara kullanmayı düşünün.
6. Öğelerin Boyutuna ve Yerleşimine Dikkat Edin
Fitts yasası, insan-bilgisayar etkileşiminde (HCI) önemli bir fikirdir ve şunları belirtir:
Bir hedefin mesafesi ve boyutu, onu elde etmek için gereken süreyi etkiler.
Başka bir deyişle, bir şey ne kadar yakın ve/veya büyükse, imlecinizi (veya parmağınızı) üzerine o kadar hızlı yerleştirebilirsiniz. Bunun, web sitesi kullanıcı arabirimi tasarımı ve etkileşim taktikleri için bir dizi etkisi vardır ve bunların en önemlileri şunlardır:
Düğmeleri ve diğer "tıklama hedeflerini" görünür ve tıklanabilir yapın (simgeler ve metin bağlantıları gibi). Bu özellikle yazı tipleriyle, menülerle ve diğer bağlantı listeleriyle uğraşırken önemlidir, çünkü alan eksikliği kullanıcıların sık sık yanlış bağlantılara tıklamasına neden olur.
En popüler etkinlikler için düğmelerin boyutunu ve belirginliğini artırın.
Gezinmeyi, arama çubukları gibi diğer popüler etkileşimli görsel bileşenlerle birlikte ekranın kenarlarına veya köşelerine yerleştirin. Bu son yöntem mantığa aykırı görünebilir, ancak kesinlik ihtiyacını azalttığı için işe yarar: Kullanıcı artık tıklama hedefini kaçırma konusunda endişelenmek zorunda kalmayacak.
Öğe yerleşimini ve boyutunu düşünürken, etkileşim düzeninizi göz önünde bulundurun. Siteniz dikey kaydırma yerine yatay kaydırma gerektiriyorsa, değişikliği müşterilerinize nerede ve nasıl bildireceğinizi düşünmeniz gerekir.
7. Standartlar Söz Konusu Olduğunda Tembel Olmayın
Tasarımcılar, yaratıcılıkları nedeniyle bir şeyleri yeniden tasarlamaya meyillidir, ancak bu her zaman en iyi fikir değildir.
Neden? Niye? İyi bilinen bir etkileşimin veya arayüzün değiştirilmiş bir versiyonu "bilişsel yükü" artırdığından, insanları daha önce hakim olunan bir tekniği yeniden düşünmeye zorlar. Elbette tekerleği istediğiniz kadar yeniden icat etmenize izin verilir, ancak yalnızca tasarımı iyileştirmesi şartıyla.
8. Kullanıcı Arayüzlerinizi Olabildiğince Basit Tutun
Basitlikten bahsederken, insanlar genellikle Harvard psikoloğu George Miller'ın "Sihirli Yedi Numara, Artı veya Eksi İki: Bilgi İşleme Kapasitemizin Bazı Sınırları" adlı çalışmasına atıfta bulunur. Sonuçlara göre, insanlar kısa süreli hafızalarında yalnızca 5 ila 9 şeyi güvenilir bir şekilde tutabilirler. Miller bunu bir tesadüf olarak görmezden geldi, ancak bu, başkalarını bunun hakkında konuşmaktan caydırmıyor gibi görünüyor.
Buna göre, bir şey ne kadar basitse, kısa vadede onu hatırlamanın o kadar kolay olduğu sonucu çıkar. Bu nedenle, bir kullanıcının arayüzünüzü hızlı ve başarılı bir şekilde kullanması için hatırlaması gereken öğe sayısını en aza indirin. Bu, malzemeyi keserek veya küçük, kolayca sindirilebilir parçalara bölerek basitleştirilebilir.
Bu fikir, web sitesi kullanıcı arayüzü tasarımlarının arayüzlerini mümkün olduğunca basit hale getirmesi gerektiğini belirten Tesler'in Karmaşıklığın Korunması Yasası ile uyumludur. Bu, mümkün olduğunda bir uygulamanın karmaşıklığını basit bir arayüzün arkasına gizlemeyi içerebilir. Bu kritere meydan okuyan iyi bilinen bir ürün örneği Microsoft Word'dür.
İnsanların çoğu Word'ü yalnızca birkaç görev için kullanırken (örneğin yazarak), diğerleri ise onu çeşitli etkinlikler için kullanır. Öte yandan, herkes Word'ün aynı sürümü ve aynı kullanıcı arabirimi ile başlar ve uzman bir kullanıcı olmayan ortalama Joe'yu neredeyse hiç kullanmayacağı işlevlerin sayısı karşısında şaşkına çevirir.
Sonuç olarak, gelişmiş işlevselliğin ikincil arabirimlerin arkasına gömüldüğü aşamalı bir açıklama geliştirilmiştir. Kısa metin parçacıkları, ziyaretçileri daha fazla bilgi edinebilecekleri bir web sitesine yönlendirmeden önce bir ürün veya hizmeti tanıtır. Bu, web sitesi ana sayfalarında tipik bir durumdur. (Gezinmenin her zaman zor olduğu mobil tasarım için de harika bir tekniktir.)
Bağlantılarda ve düğmelerde, "daha fazla bilgi" ve benzeri spesifik olmayan terimleri idareli kullanın. Neden? Niye? Çünkü müşterilerin neyi “daha ​​fazla öğreneceği” net değil. İnsanlar genellikle bir web sitesinde onları gitmek istedikleri yere götürecek bir bağlantı ararlar ve 15 kez "daha fazla bilgi edinin" demenin onlara bir faydası olmaz. Bu, özellikle ekran okuyucu kullananlar için geçerlidir.
9. Karar Vermeyi Olabildiğince Basitleştirin
Henüz okumadığımız bloglara abone olmamızı isteyen modallar ortaya çıkıyor. Video geçiş reklamları ilerlememizi durdurarak zamanın nasıl geçtiğini anlamamıza neden oldu. Widget'lardan, açılır pencerelerden veya araç ipuçlarından bahsetmeyelim bile...
Bu, oluşturduğumuz hemen hemen her şeyi etkiler:
Genel olarak, düzenler
Gezinme menüleri
Fiyatlandırma sayfaları mevcuttur.
blog dizinleri
İçerik Akışı
Liste uzayıp gidebilir. Ancak asıl gerçek şu ki, tasarımlarımız ne kadar basit olursa, müşterilerimizin istediğimiz kararları vermesi o kadar hızlı ve kolay oluyor. Bu nedenle, açılış sayfalarında ve bülten dışı e-postalarda yalnızca bir harekete geçirici mesaj bulunmalıdır.
10. Bilgiye Çok Dikkat Edin
Hepimiz tasarımlarımızın yalnızca sanatsal değerlerine göre değerlendirilmesini istesek de, gerçek şu ki, tasarımınızı hedeflerine ulaşmak için optimize etmek de bir o kadar önemli.
Araştırma ve kullanıcı testleri, sitenizin amacına ulaşma konusunda tasarım kararlarınıza rehberlik edebilirken lansmandan sonra toplanan veriler paha biçilmezdir.
Bu nedenle, site analizlerinizi kurun ve bunları düzenli olarak tarayın. Birçok analiz aracı mevcuttur, ancak projenin türüne bağlı olarak Google Analytics ve/veya Mixpanel'i öneririm.
Mixpanel etkinlik odaklıdır ve ziyaretçilerin sitenizde yaptıklarına dayalı olarak veri toplarken, Google Analytics oturum süresi, trafik kaynakları ve diğer veriler gibi verileri toplayarak daha davranışsaldır. Her iki uygulama da her iki türde veri sağlasa da farklı alanlarda mükemmeldir, bu nedenle ihtiyaçlarınıza en uygun olanı seçin.
Bu araçların her ikisi de sınırlı sayıda veri noktası için ücretsizdir. API anahtar değişimi, analitik kurulumunu basitleştirmek için Webflow ve benzer teknolojiler için yaygın bir yoldur.
Kocaeli web tasarım firması adimweb bu konuda temel bilgileri size aktardı, şimdi devam etme zamanı.
Şimdi devam edin ve çekici ve kullanışlı kullanıcı arayüzleri tasarlayın. Ayrıca, internetin vahşi doğasında gördüğünüz web sitesi UI tasarımının en iyi ve en kötü örneklerini yorum olarak bırakmaktan ve yardım gerektiğinde olduğunda Kocaeli web tasarım firması adimweb ile iletişime geçmekten çekinmeyin.
Kocaeli Web Tasarım Firması – Web Tasarım, Yazılım ve Sosyal medya Danışmanlığı
0 notes
izmitwebtasarim · 1 year
Text
Web Sitesi Kullanıcı Arayüzü Tasarımı İçin 10 Temel İpucu
1. Müşterilerinizi Tanıyın
Her şeyden önce, dahili ve harici kullanıcılarınız hakkında kapsamlı bir anlayışa sahip olmalısınız. Evet, bu, analiz uygulamalarınızın toplayabildiği demografik verilerin derinlemesine anlaşılmasını gerektirir. Ancak daha da önemlisi, neye ihtiyaç duyduklarının ve onları hedeflerine ulaşmaktan neyin alıkoyduğunun farkında olmayı gerektirir.
Bu empati düzeyine ulaşmak için, verilerin kapsamlı bir şekilde incelenmesinden daha fazlası gerekir. Bu, web sitenizin ziyaretçilerini tanımakla ilgilidir. Bu, onlarla yüz yüze konuşmayı, ürününüzü (ve belki başkalarını) kullandıklarını görmeyi ve onlara "Bu tasarımı nasıl buldunuz?" sorusundan daha ayrıntılı sorular sormayı gerektirir.
Ne elde etmek istiyorlar? Hedeflerine ulaşmalarını engelleyen nedir? Bir web sitesi, insanların bu zorlukların üstesinden gelmesine veya üstesinden gelmesine nasıl yardımcı olabilir?
Yalnızca kullanıcılarınızın ne istediğini düşünmeyin. Neye ihtiyaçları olduğunu öğrenmek için daha derine inin. Ne de olsa istekler, karşılanmamış ihtiyaçların ürünüdür. Bir kullanıcının en temel ihtiyaçlarını karşılarken en derin ihtiyaçlarını karşılayabilmelisiniz, eğer onların en derin ihtiyaçlarını karşılayabilirseniz. Verileri analiz ederek ve müşterilerle etkileşim kurarak elde ettiğiniz içgörüler, insanların arayüzünüzü nasıl kullandığından o arayüzde vurguladığınız bilgi türlerine kadar verdiğiniz her kararı etkileyecektir.
2. Arayüzünüzün Kullanıcılar Tarafından Nasıl Kullanılacağını Belirleyin
Arayüzünüzü tasarlamadan önce, insanların onu nasıl kullanacağını tanımlamanız gerekir. Dokunmatik özellikli cihazların artan yaygınlığı göz önüne alındığında, bu düşündüğünüzden daha acil bir sorundur.
İnsanlar web siteleri ve uygulamalarla iki şekilde etkileşime girer: doğrudan (ürün arayüz bileşenleri aracılığıyla) ve dolaylı olarak (ürün arayüz öğeleri aracılığıyla) (ürün kullanıcı arayüzü tasarım öğeleriyle etkileşim kurarak). ürünün dışındaki web siteleri).
Yüz yüze görüşme örnekleri
Bir düğmeye basma eylemi
Satın alma işlemi yapmak için kredi kartı kullanın
Bir öğeyi parmak ucunuzla sürükleyip bırakın
Dolaylı etkileşimler, iki veya daha fazla kişi farklı şekillerde etkileşime girdiğinde ortaya çıkan etkileşimlerdir.
Fare ile işaretleyin ve tıklayın
Tuş İfadelerini ve Klavye Kısayollarını Kullanma
Bir form alanını verilerle doldurun
Bir Wacom tablet üzerinde çizim yapın
Bazen bir etkileşim çok basit görünebilir.
Kararlarınızı, kullanıcılarınızın kim olduğuna ve hangi cihazları kullandıklarına dayandırmalısınız. Yaşlılar veya sınırlı fiziksel beceriye sahip olanlar için web tasarım yapıyorsanız, herşeye güvenmemelisiniz. Uygulamalarla fare yerine klavyeyi kullanarak etkileşim kurmayı tercih eden yazarlar veya programcılar için tasarım yapıyorsanız, zaman kazanmak için tüm yaygın klavye kısayollarını dahil etmek isteyeceksiniz.
3. Hedeflerinizi Belirleyin
Bir web sitesindeki veya uygulamadaki birçok etkinliğin sonuçları vardır: Bir düğmeye basmak sizi bir şey satın almaya, bir sayfayı silmeye veya büyükannenizin doğum günü pastası hakkında alaycı bir yorum yayınlamaya yönlendirebilir. Ve sonuçların olduğu her yerde endişe vardır.
Bu nedenle, kullanıcılar bu düğmeyi tıklamadan önce ne olacağını anladıklarından emin olun. Bu, tasarım ve/veya kopyalama yoluyla yapılabilir.
Tasarım Yoluyla Beklentileri belirlemek
Amaçlanan eyleme karşılık gelen düğmenin seçimi ve seçimi
Kopyalamayla birlikte iyi bilinen bir simge (silme düğmesi için çöp kutusu, bir şey eklemek için artı işareti veya arama yapmak için büyüteç gibi) kullanın.
Belirli bir anlamı olan bir renk seçin ("git" için yeşil, "dur" için kırmızı)
Kopya İle Beklentileri Belirleyin
Düğmenin kısa bir kopyasını oluşturun
Boş aşamalarda yönlendirici/teşvik edici metin sağlayın
Uyarı gönderme ve onay isteme
İnsanlara, bir şeyi kalıcı olarak kaldırmak gibi geri dönüşü olmayan sonuçları olan faaliyetlerden emin olup olmadıklarını sormak mantıklı görünüyor.
4. Hata Yapmaya Hazırlıklı Olun
İnsanlar hata yapar ama yaptıkları haytalar için her zaman cezalandırılmamalıdırlar. İki şeyden birini yaparak insan hatasının sonuçlarını hafifletmeye yardımcı olabilirsiniz:
İlk etapta herhangi bir hata yapmadığınızdan emin olun.
Bunlar meydana geldiğinde, çareler getirin.
E-ticarette ve form tasarımında bir dizi hata önleme tekniğiyle karşılaşacaksınız. Tüm alanlar tamamlanana kadar düğmeler devre dışı kalacaktır. Form, bir e-posta adresinin yanlış girildiğini algılar. Pop-up'lar, sepetinizi gerçekten terk etmek isteyip istemediğinizi soruyor.
Kusurları önceden tahmin etmek, genellikle olaydan sonra onları düzeltmeye çalışmaktan daha az ağırlaştırıcıdır. Bunun nedeni, "İleri" veya "Gönder" düğmesine basmakla gelen harika başarı hissinden önce ortaya çıkmalarıdır. Ancak, bazı şeylerin olmasına izin vermeniz gereken zamanlar vardır. Açıklayıcı hata mesajları şu anda gerçekten parlıyor.
Hata mesajları oluşturduğunuzda, bunların iki amaca hizmet ettiğinden emin olun:
Sorunu açıklayın. Örneğin, insanlığın henüz kolonileştirmediği "Mars'ta doğduğunuzu söylediniz".
Sorunun nasıl çözüleceğini açıklayın. Örneğin, "Lütfen burada, Dünya'da bir doğum yeri girin".
Aynı kitabın hatasız durumlarda kullanılabileceği belirtilmelidir. Örneğin, bir şeyi yanlışlıkla silersem ancak kurtarılabilirse, "Silinen öğeleri her zaman Çöp Kutunuza gidip Geri Yükle'yi tıklayarak geri yükleyebilirsiniz" yazan bir metin satırıyla bana bildirin.
Poka-yoke yaklaşımı, kullanıcı hatalarını tahmin etmenin bir yoludur. Poka-yoke, "anti-hata" anlamına gelen Japonca bir terimdir.
5. Anında Geri Bildirimde Bulunun
Gerçek dünyada çevre bize bir giriş sağlar. Söylediklerimiz başkaları üzerinde bir etkiye sahiptir (genellikle). Bir kedi bizim tırmalamamıza tepki olarak mırıldanır veya tıslar (kötü ruh haline ve kedinin tırmalamasından ne kadar korktuğumuza bağlı olarak).
Çok sık olarak, dijital arayüzler yanıt vermemeye başlıyor ve bu da bizi sayfayı yeniden yüklemek, dizüstü bilgisayarı yeniden başlatmak veya sadece onu ilk kullanılabilir pencereden atmak konusunda şaşırtıyor.
Bir web sitesi 5 saniyeden daha kısa sürede yüklenirse, yükleme süresini uzatacağı için ilerleme çubuğu görüntülemeyin. Bunun yerine, Mac'in klasik "kader makarası" gibi ilerleme içermeyen bir tasarım kullanın. Durum hiç de böyle değil. Sitenizde ilerleme çubukları kullanıyorsanız, daha hızlı yüklenmesini sağlamak için birkaç estetik numara kullanmayı düşünün.
6. Öğelerin Boyutuna ve Yerleşimine Dikkat Edin
Fitts yasası, insan-bilgisayar etkileşiminde (HCI) önemli bir fikirdir ve şunları belirtir:
Bir hedefin mesafesi ve boyutu, onu elde etmek için gereken süreyi etkiler.
Başka bir deyişle, bir şey ne kadar yakın ve/veya büyükse, imlecinizi (veya parmağınızı) üzerine o kadar hızlı yerleştirebilirsiniz. Bunun, web sitesi kullanıcı arabirimi tasarımı ve etkileşim taktikleri için bir dizi etkisi vardır ve bunların en önemlileri şunlardır:
Düğmeleri ve diğer "tıklama hedeflerini" görünür ve tıklanabilir yapın (simgeler ve metin bağlantıları gibi). Bu özellikle yazı tipleriyle, menülerle ve diğer bağlantı listeleriyle uğraşırken önemlidir, çünkü alan eksikliği kullanıcıların sık sık yanlış bağlantılara tıklamasına neden olur.
En popüler etkinlikler için düğmelerin boyutunu ve belirginliğini artırın.
Gezinmeyi, arama çubukları gibi diğer popüler etkileşimli görsel bileşenlerle birlikte ekranın kenarlarına veya köşelerine yerleştirin. Bu son yöntem mantığa aykırı görünebilir, ancak kesinlik ihtiyacını azalttığı için işe yarar: Kullanıcı artık tıklama hedefini kaçırma konusunda endişelenmek zorunda kalmayacak.
Öğe yerleşimini ve boyutunu düşünürken, etkileşim düzeninizi göz önünde bulundurun. Siteniz dikey kaydırma yerine yatay kaydırma gerektiriyorsa, değişikliği müşterilerinize nerede ve nasıl bildireceğinizi düşünmeniz gerekir.
7. Standartlar Söz Konusu Olduğunda Tembel Olmayın
Tasarımcılar, yaratıcılıkları nedeniyle bir şeyleri yeniden tasarlamaya meyillidir, ancak bu her zaman en iyi fikir değildir.
Neden? Niye? İyi bilinen bir etkileşimin veya arayüzün değiştirilmiş bir versiyonu "bilişsel yükü" artırdığından, insanları daha önce hakim olunan bir tekniği yeniden düşünmeye zorlar. Elbette tekerleği istediğiniz kadar yeniden icat etmenize izin verilir, ancak yalnızca tasarımı iyileştirmesi şartıyla.
8. Kullanıcı Arayüzlerinizi Olabildiğince Basit Tutun
Basitlikten bahsederken, insanlar genellikle Harvard psikoloğu George Miller'ın "Sihirli Yedi Numara, Artı veya Eksi İki: Bilgi İşleme Kapasitemizin Bazı Sınırları" adlı çalışmasına atıfta bulunur. Sonuçlara göre, insanlar kısa süreli hafızalarında yalnızca 5 ila 9 şeyi güvenilir bir şekilde tutabilirler. Miller bunu bir tesadüf olarak görmezden geldi, ancak bu, başkalarını bunun hakkında konuşmaktan caydırmıyor gibi görünüyor.
Buna göre, bir şey ne kadar basitse, kısa vadede onu hatırlamanın o kadar kolay olduğu sonucu çıkar. Bu nedenle, bir kullanıcının arayüzünüzü hızlı ve başarılı bir şekilde kullanması için hatırlaması gereken öğe sayısını en aza indirin. Bu, malzemeyi keserek veya küçük, kolayca sindirilebilir parçalara bölerek basitleştirilebilir.
Bu fikir, web sitesi kullanıcı arayüzü tasarımlarının arayüzlerini mümkün olduğunca basit hale getirmesi gerektiğini belirten Tesler'in Karmaşıklığın Korunması Yasası ile uyumludur. Bu, mümkün olduğunda bir uygulamanın karmaşıklığını basit bir arayüzün arkasına gizlemeyi içerebilir. Bu kritere meydan okuyan iyi bilinen bir ürün örneği Microsoft Word'dür.
İnsanların çoğu Word'ü yalnızca birkaç görev için kullanırken (örneğin yazarak), diğerleri ise onu çeşitli etkinlikler için kullanır. Öte yandan, herkes Word'ün aynı sürümü ve aynı kullanıcı arabirimi ile başlar ve uzman bir kullanıcı olmayan ortalama Joe'yu neredeyse hiç kullanmayacağı işlevlerin sayısı karşısında şaşkına çevirir.
Sonuç olarak, gelişmiş işlevselliğin ikincil arabirimlerin arkasına gömüldüğü aşamalı bir açıklama geliştirilmiştir. Kısa metin parçacıkları, ziyaretçileri daha fazla bilgi edinebilecekleri bir web sitesine yönlendirmeden önce bir ürün veya hizmeti tanıtır. Bu, web sitesi ana sayfalarında tipik bir durumdur. (Gezinmenin her zaman zor olduğu mobil tasarım için de harika bir tekniktir.)
Bağlantılarda ve düğmelerde, "daha fazla bilgi" ve benzeri spesifik olmayan terimleri idareli kullanın. Neden? Niye? Çünkü müşterilerin neyi “daha ​​fazla öğreneceği” net değil. İnsanlar genellikle bir web sitesinde onları gitmek istedikleri yere götürecek bir bağlantı ararlar ve 15 kez "daha fazla bilgi edinin" demenin onlara bir faydası olmaz. Bu, özellikle ekran okuyucu kullananlar için geçerlidir.
9. Karar Vermeyi Olabildiğince Basitleştirin
Henüz okumadığımız bloglara abone olmamızı isteyen modallar ortaya çıkıyor. Video geçiş reklamları ilerlememizi durdurarak zamanın nasıl geçtiğini anlamamıza neden oldu. Widget'lardan, açılır pencerelerden veya araç ipuçlarından bahsetmeyelim bile...
Bu, oluşturduğumuz hemen hemen her şeyi etkiler:
Genel olarak, düzenler
Gezinme menüleri
Fiyatlandırma sayfaları mevcuttur.
blog dizinleri
İçerik Akışı
Liste uzayıp gidebilir. Ancak asıl gerçek şu ki, tasarımlarımız ne kadar basit olursa, müşterilerimizin istediğimiz kararları vermesi o kadar hızlı ve kolay oluyor. Bu nedenle, açılış sayfalarında ve bülten dışı e-postalarda yalnızca bir harekete geçirici mesaj bulunmalıdır.
10. Bilgiye Çok Dikkat Edin
Hepimiz tasarımlarımızın yalnızca sanatsal değerlerine göre değerlendirilmesini istesek de, gerçek şu ki, tasarımınızı hedeflerine ulaşmak için optimize etmek de bir o kadar önemli.
Araştırma ve kullanıcı testleri, sitenizin amacına ulaşma konusunda tasarım kararlarınıza rehberlik edebilirken lansmandan sonra toplanan veriler paha biçilmezdir.
Bu nedenle, site analizlerinizi kurun ve bunları düzenli olarak tarayın. Birçok analiz aracı mevcuttur, ancak projenin türüne bağlı olarak Google Analytics ve/veya Mixpanel'i öneririm.
Mixpanel etkinlik odaklıdır ve ziyaretçilerin sitenizde yaptıklarına dayalı olarak veri toplarken, Google Analytics oturum süresi, trafik kaynakları ve diğer veriler gibi verileri toplayarak daha davranışsaldır. Her iki uygulama da her iki türde veri sağlasa da farklı alanlarda mükemmeldir, bu nedenle ihtiyaçlarınıza en uygun olanı seçin.
Bu araçların her ikisi de sınırlı sayıda veri noktası için ücretsizdir. API anahtar değişimi, analitik kurulumunu basitleştirmek için Webflow ve benzer teknolojiler için yaygın bir yoldur.
Kocaeli web tasarım firması adimweb bu konuda temel bilgileri size aktardı, şimdi devam etme zamanı.
Şimdi devam edin ve çekici ve kullanışlı kullanıcı arayüzleri tasarlayın. Ayrıca, internetin vahşi doğasında gördüğünüz web sitesi UI tasarımının en iyi ve en kötü örneklerini yorum olarak bırakmaktan ve yardım gerektiğinde olduğunda Kocaeli web tasarım firması adimweb ile iletişime geçmekten çekinmeyin.
Kocaeli Web Tasarım Firması – Web Tasarım, Yazılım ve Sosyal medya Danışmanlığı
0 notes
Text
Web Sitesi Kullanıcı Arayüzü Tasarımı İçin 10 Temel İpucu
1. Müşterilerinizi Tanıyın
Her şeyden önce, dahili ve harici kullanıcılarınız hakkında kapsamlı bir anlayışa sahip olmalısınız. Evet, bu, analiz uygulamalarınızın toplayabildiği demografik verilerin derinlemesine anlaşılmasını gerektirir. Ancak daha da önemlisi, neye ihtiyaç duyduklarının ve onları hedeflerine ulaşmaktan neyin alıkoyduğunun farkında olmayı gerektirir.
Bu empati düzeyine ulaşmak için, verilerin kapsamlı bir şekilde incelenmesinden daha fazlası gerekir. Bu, web sitenizin ziyaretçilerini tanımakla ilgilidir. Bu, onlarla yüz yüze konuşmayı, ürününüzü (ve belki başkalarını) kullandıklarını görmeyi ve onlara "Bu tasarımı nasıl buldunuz?" sorusundan daha ayrıntılı sorular sormayı gerektirir.
Ne elde etmek istiyorlar? Hedeflerine ulaşmalarını engelleyen nedir? Bir web sitesi, insanların bu zorlukların üstesinden gelmesine veya üstesinden gelmesine nasıl yardımcı olabilir?
Yalnızca kullanıcılarınızın ne istediğini düşünmeyin. Neye ihtiyaçları olduğunu öğrenmek için daha derine inin. Ne de olsa istekler, karşılanmamış ihtiyaçların ürünüdür. Bir kullanıcının en temel ihtiyaçlarını karşılarken en derin ihtiyaçlarını karşılayabilmelisiniz, eğer onların en derin ihtiyaçlarını karşılayabilirseniz. Verileri analiz ederek ve müşterilerle etkileşim kurarak elde ettiğiniz içgörüler, insanların arayüzünüzü nasıl kullandığından o arayüzde vurguladığınız bilgi türlerine kadar verdiğiniz her kararı etkileyecektir.
2. Arayüzünüzün Kullanıcılar Tarafından Nasıl Kullanılacağını Belirleyin
Arayüzünüzü tasarlamadan önce, insanların onu nasıl kullanacağını tanımlamanız gerekir. Dokunmatik özellikli cihazların artan yaygınlığı göz önüne alındığında, bu düşündüğünüzden daha acil bir sorundur.
İnsanlar web siteleri ve uygulamalarla iki şekilde etkileşime girer: doğrudan (ürün arayüz bileşenleri aracılığıyla) ve dolaylı olarak (ürün arayüz öğeleri aracılığıyla) (ürün kullanıcı arayüzü tasarım öğeleriyle etkileşim kurarak). ürünün dışındaki web siteleri).
Yüz yüze görüşme örnekleri
Bir düğmeye basma eylemi
Satın alma işlemi yapmak için kredi kartı kullanın
Bir öğeyi parmak ucunuzla sürükleyip bırakın
Dolaylı etkileşimler, iki veya daha fazla kişi farklı şekillerde etkileşime girdiğinde ortaya çıkan etkileşimlerdir.
Fare ile işaretleyin ve tıklayın
Tuş İfadelerini ve Klavye Kısayollarını Kullanma
Bir form alanını verilerle doldurun
Bir Wacom tablet üzerinde çizim yapın
Bazen bir etkileşim çok basit görünebilir.
Kararlarınızı, kullanıcılarınızın kim olduğuna ve hangi cihazları kullandıklarına dayandırmalısınız. Yaşlılar veya sınırlı fiziksel beceriye sahip olanlar için web tasarım yapıyorsanız, herşeye güvenmemelisiniz. Uygulamalarla fare yerine klavyeyi kullanarak etkileşim kurmayı tercih eden yazarlar veya programcılar için tasarım yapıyorsanız, zaman kazanmak için tüm yaygın klavye kısayollarını dahil etmek isteyeceksiniz.
3. Hedeflerinizi Belirleyin
Bir web sitesindeki veya uygulamadaki birçok etkinliğin sonuçları vardır: Bir düğmeye basmak sizi bir şey satın almaya, bir sayfayı silmeye veya büyükannenizin doğum günü pastası hakkında alaycı bir yorum yayınlamaya yönlendirebilir. Ve sonuçların olduğu her yerde endişe vardır.
Bu nedenle, kullanıcılar bu düğmeyi tıklamadan önce ne olacağını anladıklarından emin olun. Bu, tasarım ve/veya kopyalama yoluyla yapılabilir.
Tasarım Yoluyla Beklentileri belirlemek
Amaçlanan eyleme karşılık gelen düğmenin seçimi ve seçimi
Kopyalamayla birlikte iyi bilinen bir simge (silme düğmesi için çöp kutusu, bir şey eklemek için artı işareti veya arama yapmak için büyüteç gibi) kullanın.
Belirli bir anlamı olan bir renk seçin ("git" için yeşil, "dur" için kırmızı)
Kopya İle Beklentileri Belirleyin
Düğmenin kısa bir kopyasını oluşturun
Boş aşamalarda yönlendirici/teşvik edici metin sağlayın
Uyarı gönderme ve onay isteme
İnsanlara, bir şeyi kalıcı olarak kaldırmak gibi geri dönüşü olmayan sonuçları olan faaliyetlerden emin olup olmadıklarını sormak mantıklı görünüyor.
4. Hata Yapmaya Hazırlıklı Olun
İnsanlar hata yapar ama yaptıkları haytalar için her zaman cezalandırılmamalıdırlar. İki şeyden birini yaparak insan hatasının sonuçlarını hafifletmeye yardımcı olabilirsiniz:
İlk etapta herhangi bir hata yapmadığınızdan emin olun.
Bunlar meydana geldiğinde, çareler getirin.
E-ticarette ve form tasarımında bir dizi hata önleme tekniğiyle karşılaşacaksınız. Tüm alanlar tamamlanana kadar düğmeler devre dışı kalacaktır. Form, bir e-posta adresinin yanlış girildiğini algılar. Pop-up'lar, sepetinizi gerçekten terk etmek isteyip istemediğinizi soruyor.
Kusurları önceden tahmin etmek, genellikle olaydan sonra onları düzeltmeye çalışmaktan daha az ağırlaştırıcıdır. Bunun nedeni, "İleri" veya "Gönder" düğmesine basmakla gelen harika başarı hissinden önce ortaya çıkmalarıdır. Ancak, bazı şeylerin olmasına izin vermeniz gereken zamanlar vardır. Açıklayıcı hata mesajları şu anda gerçekten parlıyor.
Hata mesajları oluşturduğunuzda, bunların iki amaca hizmet ettiğinden emin olun:
Sorunu açıklayın. Örneğin, insanlığın henüz kolonileştirmediği "Mars'ta doğduğunuzu söylediniz".
Sorunun nasıl çözüleceğini açıklayın. Örneğin, "Lütfen burada, Dünya'da bir doğum yeri girin".
Aynı kitabın hatasız durumlarda kullanılabileceği belirtilmelidir. Örneğin, bir şeyi yanlışlıkla silersem ancak kurtarılabilirse, "Silinen öğeleri her zaman Çöp Kutunuza gidip Geri Yükle'yi tıklayarak geri yükleyebilirsiniz" yazan bir metin satırıyla bana bildirin.
Poka-yoke yaklaşımı, kullanıcı hatalarını tahmin etmenin bir yoludur. Poka-yoke, "anti-hata" anlamına gelen Japonca bir terimdir.
5. Anında Geri Bildirimde Bulunun
Gerçek dünyada çevre bize bir giriş sağlar. Söylediklerimiz başkaları üzerinde bir etkiye sahiptir (genellikle). Bir kedi bizim tırmalamamıza tepki olarak mırıldanır veya tıslar (kötü ruh haline ve kedinin tırmalamasından ne kadar korktuğumuza bağlı olarak).
Çok sık olarak, dijital arayüzler yanıt vermemeye başlıyor ve bu da bizi sayfayı yeniden yüklemek, dizüstü bilgisayarı yeniden başlatmak veya sadece onu ilk kullanılabilir pencereden atmak konusunda şaşırtıyor.
Bir web sitesi 5 saniyeden daha kısa sürede yüklenirse, yükleme süresini uzatacağı için ilerleme çubuğu görüntülemeyin. Bunun yerine, Mac'in klasik "kader makarası" gibi ilerleme içermeyen bir tasarım kullanın. Durum hiç de böyle değil. Sitenizde ilerleme çubukları kullanıyorsanız, daha hızlı yüklenmesini sağlamak için birkaç estetik numara kullanmayı düşünün.
6. Öğelerin Boyutuna ve Yerleşimine Dikkat Edin
Fitts yasası, insan-bilgisayar etkileşiminde (HCI) önemli bir fikirdir ve şunları belirtir:
Bir hedefin mesafesi ve boyutu, onu elde etmek için gereken süreyi etkiler.
Başka bir deyişle, bir şey ne kadar yakın ve/veya büyükse, imlecinizi (veya parmağınızı) üzerine o kadar hızlı yerleştirebilirsiniz. Bunun, web sitesi kullanıcı arabirimi tasarımı ve etkileşim taktikleri için bir dizi etkisi vardır ve bunların en önemlileri şunlardır:
Düğmeleri ve diğer "tıklama hedeflerini" görünür ve tıklanabilir yapın (simgeler ve metin bağlantıları gibi). Bu özellikle yazı tipleriyle, menülerle ve diğer bağlantı listeleriyle uğraşırken önemlidir, çünkü alan eksikliği kullanıcıların sık sık yanlış bağlantılara tıklamasına neden olur.
En popüler etkinlikler için düğmelerin boyutunu ve belirginliğini artırın.
Gezinmeyi, arama çubukları gibi diğer popüler etkileşimli görsel bileşenlerle birlikte ekranın kenarlarına veya köşelerine yerleştirin. Bu son yöntem mantığa aykırı görünebilir, ancak kesinlik ihtiyacını azalttığı için işe yarar: Kullanıcı artık tıklama hedefini kaçırma konusunda endişelenmek zorunda kalmayacak.
Öğe yerleşimini ve boyutunu düşünürken, etkileşim düzeninizi göz önünde bulundurun. Siteniz dikey kaydırma yerine yatay kaydırma gerektiriyorsa, değişikliği müşterilerinize nerede ve nasıl bildireceğinizi düşünmeniz gerekir.
7. Standartlar Söz Konusu Olduğunda Tembel Olmayın
Tasarımcılar, yaratıcılıkları nedeniyle bir şeyleri yeniden tasarlamaya meyillidir, ancak bu her zaman en iyi fikir değildir.
Neden? Niye? İyi bilinen bir etkileşimin veya arayüzün değiştirilmiş bir versiyonu "bilişsel yükü" artırdığından, insanları daha önce hakim olunan bir tekniği yeniden düşünmeye zorlar. Elbette tekerleği istediğiniz kadar yeniden icat etmenize izin verilir, ancak yalnızca tasarımı iyileştirmesi şartıyla.
8. Kullanıcı Arayüzlerinizi Olabildiğince Basit Tutun
Basitlikten bahsederken, insanlar genellikle Harvard psikoloğu George Miller'ın "Sihirli Yedi Numara, Artı veya Eksi İki: Bilgi İşleme Kapasitemizin Bazı Sınırları" adlı çalışmasına atıfta bulunur. Sonuçlara göre, insanlar kısa süreli hafızalarında yalnızca 5 ila 9 şeyi güvenilir bir şekilde tutabilirler. Miller bunu bir tesadüf olarak görmezden geldi, ancak bu, başkalarını bunun hakkında konuşmaktan caydırmıyor gibi görünüyor.
Buna göre, bir şey ne kadar basitse, kısa vadede onu hatırlamanın o kadar kolay olduğu sonucu çıkar. Bu nedenle, bir kullanıcının arayüzünüzü hızlı ve başarılı bir şekilde kullanması için hatırlaması gereken öğe sayısını en aza indirin. Bu, malzemeyi keserek veya küçük, kolayca sindirilebilir parçalara bölerek basitleştirilebilir.
Bu fikir, web sitesi kullanıcı arayüzü tasarımlarının arayüzlerini mümkün olduğunca basit hale getirmesi gerektiğini belirten Tesler'in Karmaşıklığın Korunması Yasası ile uyumludur. Bu, mümkün olduğunda bir uygulamanın karmaşıklığını basit bir arayüzün arkasına gizlemeyi içerebilir. Bu kritere meydan okuyan iyi bilinen bir ürün örneği Microsoft Word'dür.
İnsanların çoğu Word'ü yalnızca birkaç görev için kullanırken (örneğin yazarak), diğerleri ise onu çeşitli etkinlikler için kullanır. Öte yandan, herkes Word'ün aynı sürümü ve aynı kullanıcı arabirimi ile başlar ve uzman bir kullanıcı olmayan ortalama Joe'yu neredeyse hiç kullanmayacağı işlevlerin sayısı karşısında şaşkına çevirir.
Sonuç olarak, gelişmiş işlevselliğin ikincil arabirimlerin arkasına gömüldüğü aşamalı bir açıklama geliştirilmiştir. Kısa metin parçacıkları, ziyaretçileri daha fazla bilgi edinebilecekleri bir web sitesine yönlendirmeden önce bir ürün veya hizmeti tanıtır. Bu, web sitesi ana sayfalarında tipik bir durumdur. (Gezinmenin her zaman zor olduğu mobil tasarım için de harika bir tekniktir.)
Bağlantılarda ve düğmelerde, "daha fazla bilgi" ve benzeri spesifik olmayan terimleri idareli kullanın. Neden? Niye? Çünkü müşterilerin neyi “daha ​​fazla öğreneceği” net değil. İnsanlar genellikle bir web sitesinde onları gitmek istedikleri yere götürecek bir bağlantı ararlar ve 15 kez "daha fazla bilgi edinin" demenin onlara bir faydası olmaz. Bu, özellikle ekran okuyucu kullananlar için geçerlidir.
9. Karar Vermeyi Olabildiğince Basitleştirin
Henüz okumadığımız bloglara abone olmamızı isteyen modallar ortaya çıkıyor. Video geçiş reklamları ilerlememizi durdurarak zamanın nasıl geçtiğini anlamamıza neden oldu. Widget'lardan, açılır pencerelerden veya araç ipuçlarından bahsetmeyelim bile...
Bu, oluşturduğumuz hemen hemen her şeyi etkiler:
Genel olarak, düzenler
Gezinme menüleri
Fiyatlandırma sayfaları mevcuttur.
blog dizinleri
İçerik Akışı
Liste uzayıp gidebilir. Ancak asıl gerçek şu ki, tasarımlarımız ne kadar basit olursa, müşterilerimizin istediğimiz kararları vermesi o kadar hızlı ve kolay oluyor. Bu nedenle, açılış sayfalarında ve bülten dışı e-postalarda yalnızca bir harekete geçirici mesaj bulunmalıdır.
10. Bilgiye Çok Dikkat Edin
Hepimiz tasarımlarımızın yalnızca sanatsal değerlerine göre değerlendirilmesini istesek de, gerçek şu ki, tasarımınızı hedeflerine ulaşmak için optimize etmek de bir o kadar önemli.
Araştırma ve kullanıcı testleri, sitenizin amacına ulaşma konusunda tasarım kararlarınıza rehberlik edebilirken lansmandan sonra toplanan veriler paha biçilmezdir.
Bu nedenle, site analizlerinizi kurun ve bunları düzenli olarak tarayın. Birçok analiz aracı mevcuttur, ancak projenin türüne bağlı olarak Google Analytics ve/veya Mixpanel'i öneririm.
Mixpanel etkinlik odaklıdır ve ziyaretçilerin sitenizde yaptıklarına dayalı olarak veri toplarken, Google Analytics oturum süresi, trafik kaynakları ve diğer veriler gibi verileri toplayarak daha davranışsaldır. Her iki uygulama da her iki türde veri sağlasa da farklı alanlarda mükemmeldir, bu nedenle ihtiyaçlarınıza en uygun olanı seçin.
Bu araçların her ikisi de sınırlı sayıda veri noktası için ücretsizdir. API anahtar değişimi, analitik kurulumunu basitleştirmek için Webflow ve benzer teknolojiler için yaygın bir yoldur.
Kocaeli web tasarım firması adimweb bu konuda temel bilgileri size aktardı, şimdi devam etme zamanı.
Şimdi devam edin ve çekici ve kullanışlı kullanıcı arayüzleri tasarlayın. Ayrıca, internetin vahşi doğasında gördüğünüz web sitesi UI tasarımının en iyi ve en kötü örneklerini yorum olarak bırakmaktan ve yardım gerektiğinde olduğunda Kocaeli web tasarım firması adimweb ile iletişime geçmekten çekinmeyin.
Kocaeli Web Tasarım Firması – Web Tasarım, Yazılım ve Sosyal medya Danışmanlığı
0 notes