Tumgik
#O tükenmeden
Text
İmdat Yolcusu
Hayat, kaç perdeden oluşur? Bir tiyatro oyunu olsa herkes bir diğerinden rol çalar mı? Gönüllü yarenlik mi ederiz kadere, her imdadımız kendimize yetişip erişemediğimiz bir çıkmaz mı olur? Mutluluk ne, ya da mutsuzluk kimde değer görüyor? Hayallerimize giden yolun ölüm döşeğinde bizi aradığı izlerimiz bir dövme, bir gölge, bir müptela mı olur kaderde?
Yollara varamıyorum; yollar sancılı, yollar bana ait değil. Saklambaçı oluyorum izbe yaşamımın; en çok ağlıyor, sahne dediğinde kaderim; gülüyorum. Gülmek denirse buna... "vazgeç" diyorlar bana, vazgeç, seni senden alıkoyan her şeyden. Acıya müptela olmak değil midir bu her seferinde? Vazgeçmek... neden? Sahip olamıyorum diye mi? İyi de sahip olmak için sevmez ki insan; sevmeye mani mi sahip olamamak? Özde hep yağmur yağıyor yüreğime, istiyorum; bir yerlerden mucize dile gelse... evet, engel değil sahip olamamak ama isteklere gem vurmak niye? Hâlâ ve hep olması muktedir bir kalp yanışıysa?
Kimse anlamıyor. Kalbimle hep bir kavgadayız. Üstüne milyon dolarlar verseler ve unutmak zengini edeceklerine söz verseler vazgeçmez. O, böyle bilmiş sevmeyi. Nüktedan, kıskaçlı, kıskanç, muzip ve acılı her seferinde. Bilmiyorum, o sevdiği de sever mi onu? Kalp yankılarında kendine çarpmadan o kalbin yolunda bulur mu kendi evini?
Her gün bir parça daha kırılıp dökülüyor ve şu gecelerden nefret ediyor her seferinde. Saat, hep onsuzluğu ölüm geçiyor çünkü gecede. Şu sevmek... Deli-dolu, gerçeğe dokunup közde milyonluk ateşlerde beni yakan sevmek... Sevdiğime nazar değer, günah değer diye ondan uzak tuttuğum har dolu bitmek...
Kimse anlamıyor. Yazgımın ölüm döşeğinde bana kısmet hançerleri batırdığı şu şehirde, bir onu özlüyor kalbim. Yitim düğmeleri bende geceye iliklenmiş o bir bahtiyar... Gitsem, alsam onu köşeden. Acılı duvarlarımın yeknesak gönül sitemlerini boyasak sevince. Hiçbir sevmek beni anlamıyor.
Çukurdayım. Bedbaht düğümlerin namlulu bitmek tükenmek bilmeyen son mermisindeyim; bir imdadım. Özlüyor onu kalbim. Hiç kavuşamadan ölmek mi, ölürken kavuşmak mı? Hangisini buyurur bana kader?
Çoktan ölmüştür acılı kendimin matemi bol umut partizanlığı. Kapitalist sevmemin 'buyur geç' hatasında vurulmuşumdur ona ben. Çok sevmek, Tanrı'm; öyle bir sevmek ki sen onu başkasına yazarken, bende kalemler çoğaldı yaza yaza. Her bir tükenmez, tükenmeden kalbimi acıyla yontup onu günlere yazdı.
Ah be Tanrı'm; ölümün tik tak saatlerinde bir yaşama bağlı umut desturu olsa kaderime. Haziranın bülbülleri ötse ve hiç susmasa kalbimde. Döşeğin ölüm solundayım; yastığımın sağlam gidiş- dönüş bahtı... Bantlıyorum kalbimi, yarası açılıyor her seferinde. Madem onu bana yazmadın, kalbimi neden bu aşka yazdın?
Sitem kusuyorum Tanrım; bahtım, ying-yangı oluyor broşür acılarımın. Siyah, beyaza alavere dalavere ve ben her daim gecenin kör bahtı. İpe asıyorum umut çamaşırlarımı; ben kurudum, onlar ıslanmadı...
Dilara AKSOY
15 notes · View notes
yalnizbirisiyim · 2 years
Text
Bazen yanan bir mum gibi hissediyorum kendimi..O kadar şeyin peşinden yanıp tutuşuyoruz ki. Oysa bir mum gibi yanarak hem zamanımızı hem de kendimizi kaybettiğimizin farkında bile değiliz. Aynı bir mum gibi.. Günlerimiz tükenmeden keşke demediğimiz bir hayatın peşinden koşmamız gerektiğimizin farkına vararız umarım..
1 note · View note
barissenell · 1 month
Text
Eğer aşık olduğunuz bir insanla her ne sebeple ayrılmışsanız ve ona dönmek istiyorsanız dönün. Sizi çok kırmış olsa bile hatta arkadaşlarınız, aileniz ya da tüm dünya karşınıza geçip "hayır olmaz" dese bile dönmek istiyorsanız dönün. İki kez, üç kez, bin kez bile üzse dönmek istiyorsanız dönün. Kalbinizden ne geliyorsa onu yapın. Aşk'ta mantık, sevgide gurur olmaz, ölüm ansızın kapıyı çaldığında gözleri açık gitmek var bu dünyadan. O yüzden kalbinizi dinleyin, o ne derse onu yapın. Rezil rüsva da olsanız, yerden yere de çakılsanız, gururunuzu ayaklar altına da alsanız, kalbinizden ne geliyorsa onu yapın. Çünkü kalpten isteniyorsa; hala tükenmemiştir duygularınız. Ne yapmış olursa olsun, ne sebeple ayrılmış olursanız olun duygular tükenmeden kalp vazgeçmiyor. Yarım kalan duygular insana hayat boyu kabus gibi yapışıyor. Hayatınızın geri kalan her anında keşkelerle yaşamamak için kalbiniz ne istiyorsa onu yapın. Yeniden denediğinizde ve sorunlarla karşılaştığınızda belki de keşke hiç dönmeseydik dediğiniz zaman da olacaktır. Ama son nefesinize kadar koşun, bıkmadan, usanmadan, yılmadan gidin kalbinizin götürdüğü yere. Aşk geç kalmayı affetmiyor arkadaşlar. Kalbinizden geleni ardınıza koymayın. Ne haliniz varsa sevin.
0 notes
grafomanisworld · 4 months
Text
Bensiz uyuduğun kaçıncı gece ? Bensiz uyandığın kaçıncı sabah ? Benim seni delice beklediğim birkaç anıya tutunduğum kaçıncı gün ? Söylesene hanımefendi daha ne kadar dayanacak ruhum sensizliğe ? Gökyüzüne bakıp seni görme umudu ne zaman bitecek ? Eğer gelirsen bir gün diye birçok şarkı biriktirdim. Gelmen lazım artık ben tükenmeden gelmen lazım. Geceler iyi hanımefendi sensiz ne kadar iyi olabilirse gece o kadar iyi.
0 notes
kendinibulmahikayesi · 10 months
Text
Çaba nedir ? Ne için çabalarsın ? Ne kadar çabalarsın yada ?
Bir şeyi elde etmek için ne kadar zaman sarf etmeliyiz? Bence her insanın kendine göre belirlediği bir hedefi var. Zaten kendimiz belirlemesek bile hayat bize öyle bir öğretiyor ki ne için çabalamamız gerektiğini. Bazen çok acı tecrübelerle bazen de seve seve. Bence burada önemli olan sonucunda ne alabileceğimizi bilmemiz. Boşa çabalıyorum dediğin anda yada hevesler kırıldı mı bir kere bir daha yüzüne bakmazsın gibi. Buna da şimdi evrene enerji diyorlar. Neyden vazgeçersen ya da önemsemez isen o bir şekilde geri döner. Arkadaşım ben onu çabaladığım zaman, benim için önemli olduğu zamanda istiyorum. yok mu bunun bir formülü ? Evrene enerjinin buna da bir cevabı olmalı bence. Hevesim kırıldıktan sonra istemiyorum. Şuanda istiyorum. Sabrım tükenmeden istiyorum. Nokta
0 notes
yorukkizisblog01 · 1 year
Text
Nesnel bir yargı olarak belirtmeliyim ki; çiçek yerine çikolata alan erkek kraldır, baş tâcıdır. Nesli tükenmeden bulursam hemen evlenicem. O zamana kadar bitterle yola devam 😌🍫🖤
-10.06.2018
1 note · View note
resule-vuslat-blog · 1 year
Text
SAYILI NEFESLERİMİZİ BOŞA HARCAMAYALIM!
Hayat bu sermayenin ya kazanıma dönüştürülmesi ya da beyhude tüketilerek heba edilmesidir. Şüphesiz, iyi ve güzel işler yaparak sorumluluk bilinciyle geçirilen bir ömür, Allah katında kazanca dönüştürülmüş bir ömürdür.
Haramların, kötülüklerin esaretinde tüketilmiş bir ömür ise heba edilmiş bir ömürdür. Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: “Allah, hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, güçlüdür, bağışlayandır.” Mülk 2
Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “İki nimet vardır ki insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.”
Bize emanet edilen hayat yolculuğunda zaman hızla akıp gidiyor. Her geçen gün ömür sermayemiz tükeniyor. Zamanını, mekânını ve nasıl olacağını bilemediğimiz o malum sonla bir gün hepimiz yüzleşeceğiz. O an gelecek, fani dünyadan baki âleme göç edeceğiz.
O büyük gün gelmeden, fırsat elden gitmeden, sayılı nefeslerimiz tükenmeden kendimizi sevap-günah, hayır-şer, iyi-kötü konularında hesaba çekmemiz gerekiyor.
Öyleyse geliniz, hep birlikte kendimize şu soruları soralım ve cevabı kendi iç dünyamızda arayalım: Ömür sermayemizi nasıl tüketiyoruz? Hayatımızı Rabbimizin razı olacağı şekilde değerlendirebiliyor muyuz?
Hevâ ve heveslerimizi dizginleyebiliyor muyuz? Dünya meşgalesine esir olmaktan kurtulup ruhumuzu özgürleştirebiliyor muyuz? Zihnimiz kötü düşünceye, dilimiz kem söze, elimiz zararlı işe kapalı mı?
Yoksa dilimizle kardeşimizi incitiyor, elimizle yaralıyor, hâsılı gönüller yıkıyor muyuz? Kalbimizi, Resul-i Ekremin insanlığa takdim ettiği merhamet, şefkat, nezaket, adalet, hak ve hakikatin merkezi yapabiliyor muyuz? Yoksa üzerimizde taşıdığımız kul hakkının ağırlığı, omuzlarımızı çökertip yüreklerimizi tüketiyor mu?
0 notes
hasanakbal19 · 1 year
Text
İLHAMIN COŞKUSUNA YENİK DÜŞTÜ MÜ YAZAR…
Bir düş salkımı adeta, hayallerin otağı kurduğu ruhun hüviyeti içre dönük yolculuğun da özeti iken duyguların hükmettiği kalem belki de kalemin kerameti içliden ziyade içine çekilesi her sözcük basmakalıp varlığından sıyrılıp da bir şiir bir hikâyeye yelken açan. Ruhun kayıp contası ve sözcüklerin vardiyası tükenmeden içine girdiğim o dehliz yok mu bazen ters takla atan ruhun feryadı iken…
View On WordPress
0 notes
kunyekultursanat · 1 year
Text
İLHAMIN COŞKUSUNA YENİK DÜŞTÜ MÜ YAZAR…
Bir düş salkımı adeta, hayallerin otağı kurduğu ruhun hüviyeti içre dönük yolculuğun da özeti iken duyguların hükmettiği kalem belki de kalemin kerameti içliden ziyade içine çekilesi her sözcük basmakalıp varlığından sıyrılıp da bir şiir bir hikâyeye yelken açan. Ruhun kayıp contası ve sözcüklerin vardiyası tükenmeden içine girdiğim o dehliz yok mu bazen ters takla atan ruhun feryadı iken…
View On WordPress
0 notes
 kavruk bir yaz mevsimiydi üstümüzden geçen
ardında bıraktığı solgun hatıralı elbiseler
dört mevsim yetmeyecekti, beşincisini yarattık
kumrular anka kuşu gibi balkonunda
yağmur damlaları kor gibi düşer yapraklara
erguvanlar sabırsız beşinci mevsim için
çiçeklerini açacaklar, karşılaşacağımız bir köşede
o karşılaşmada ikimiz de incitmeyeceğiz
ne ağacın dalını, ne de o rengarenk çiçek tohumlarını
ikimiz de asmayacağız kendimizi 
ne sen beni aldatan havari, ne ben bir peygamber
çırılçıplak yıldızların altında, denizden çıkan bir ışık
bir çocuk nasılsa, öyle olacağım, tükenmeden
bir rüzgar esecek, ellerine dokunacak,
saçlarına, tenine
mis bahçelerinin kokusunun dansıyla
bir parkın köşesinde, ayrılığın en zorlaşacağı anda
beşinci mevsim de yetmeyecek, 
ne de gözlerinin sıcaklığı
donduracağım işte o gün zamanı, 
0 notes
saturnunsarkisi · 1 year
Text
Bensiz uyuduğun kaçıncı gece ? Bensiz uyandığın kaçıncı sabah ? Benim seni delice beklediğim birkaç anıya tutunduğum kaçıncı gün ? Söylesene bayım daha ne kadar dayanacak ruhum sensizliğe ? Gökyüzüne bakıp seni görme umudu ne zaman bitecek ? Eğer gelirsen bir gün diye birçok şarkı biriktirdim. Gelmen lazım artık ben tükenmeden gelmen lazım. Geceler iyi bayım sensiz ne kadar iyi olabilirse gece o kadar iyi.
1 note · View note
thedieyus · 2 years
Text
Hayat zor günler geçiyor acımasızca, geriye kalan sadece yalnızlıklarımız ve anılarımız. Değişiyoruz her gün sadece bedenimiz değil düşüncelerimiz konuşmalarımız dünden bugüne bile değişir bir hal alıyor. Mücadele etmeye çalışıyoruz ama nereye kadar, yorulup tükenmeyecek miyiz.. bir şey olur tutunur sarılırsın ona savaşırsın yorulmadan tükenmeden. Ortaya çıkan problemleri çözmeye çalışırsın birisini veya bir şeyi gerçekten seversen. Bazen de en yakınımız kendimizi hissedemiyoruz kim olduğumuzu bilmiyoruz. Ama her şeye alışıyorsun,,, bazen bir sonraki sefer yoktur yaptığımız her şeyi son defa yapıyormuş gibi yapacağız ve son bulacak üzüyor bu derinden etkiliyor insanı. Bunların arasında bunları düşünmeden düzeltmeye çalışmadan devam etsem ne olur akışına bıraksam yada bırakabilir miyim ki onu bile bilmiyorum tutamıyorum kendimi kalbimde ki neyse ağzımdan da çıkan o dur zapt edemiyorum. En büyük haramdır belki çok düşünmek derin hissetmek. Ama öğrendiğim bir şey var artık; bu dünya hassas kalpler için bir cehennem ve ben o cehennemi yaşıyorum..
0 notes
jinekologobjektifi · 2 years
Text
Yeniden 2011
Görmeyecektim uzun bir süre, Uzaktı da uzun bir zamandır, Hayallerimden, düşünceleriimden, benden. Beynim yine acımasızca oynuyordu benimle, Bu kez rüyalarımdaydı. Onu değil, beni katmıştı o da düşlerine, Ona değil, bana ağlıyordu, Sımsıkı sarılmak istemişti, Hiç ayrılmak istemezcesine. Onunla son kez sarılışımız gibi, Her hatırladığımda, farkındasız, Yüzümde tebessüm uyandıran, O çocukça masumiyetim... Tükenmeden bitmişti hissedilenler, Arkadaşça devam etmeliydik hayatlarımıza, Bir eylül sonbaharı akşamı, Saatlerce konuştuktan sonra, Ayrılık vakti gelip çattığında, Gitme, ne olur bitmesin, diyemeyen, Korkak sesim, Hüzünlü ve ağlamaklı, Arkadaşlar da sarılır değil mi? demişti, Benden bağımsız, benden ötede, Kendiliğinden çıkıvermişti dudaklarımın arasından, Masumiyetle, Çocukça bir hüzünle, Rüyamdaki gibi sarıldık sıkıca, Hiç ayrılmayacakmışızcasına.
0 notes
mesutbahtiyarolacak · 2 years
Text
Tumblr media
Oysa, biz anlardık birbirimizi.
Öyle konuşmaya gerek olmadan saatlerce konuşabilirdik. Maskelerin çıkarılıpta, hüzünlü gözler buluştuğunda, bir masa etrafında sıcak çaylarımız avuçlarımızın arasında tüm özlem ve sevda masallarını anlatabilirdik. Bulutların üzerinde yüzümüzü okşayan rüzgar, saçlarının yüzüne düşmesine neden olurdu. Ve küçücük parmaklarınla kulağının arkasına alırdın dudaklarında beliren utangaç tebessümlerle.
Öyle ya, biz konuşabilirdik kelimeler tükenmeden önce, içimizde. Öyle geriye bakmazdık. Ölümden sonrası için hayaller kurardım, gülerdin. İmkansız aşklar içimizdeki alevi biraz daha beslerdi. Birkaç kurulmamış cümle ortaya yatırılır, sen konuşurdun ben dinlerdim. Sadece senin konuşman için efsaneleri gerçek yapardım. Saf bir çocuk ifadesi takınırdım yüzüme.
Sen konuşurdun, ben seni izlerdim.
Farkettiğinde, yanakların kızarırdı, gülümsemek çok yakışırdı.
Öyle ya, oysa’lı hiçbir cümlenin yeri yoktu.
Herşey imkansızdı. Herşey o an olabilirdi.
14 notes · View notes
yeryuzusurgunu · 2 years
Text
YENGEÇ DÖNENCESİ - HENRY MILLER
Tumblr media
Bir röportajında yazma eylemini, "Yazmak benim için acı suda daha da derinlere dalmak manasına geliyordu, suyun devamlı yenilendiği ve daimi bir hareketin ve çalkantının olduğu kaynağa dalmak." diyerek ifade etmiş Henry Miller.
Yengeç Dönencesi'nin henüz ilk sayfasında ise "Parasızım, çaresizim, umutsuzum. Dünyanın en mutlu adamıyım." diyor ve şöyle devam ediyor:
"Bir yıl önce, sanatçı olduğumu düşünüyordum. Artık düşünmüyorum, öyleyim. Edebiyat sayılan her şey beni terk etti. Yazılacak kitap kalmadı. Bu mu? Kitap değil bu. Karalama, iftira, haysiyete karşı bir saldırı."
Yengeç Dönencesi, bir zihin fışkırması. Kaos yortusu. Karanlıkta atılmış bir kahkaha. Hazların ve hüzünlerin sevişmesi.
Kitaplarının hemen hemen hepsi otobiyografik olan Miller'ın, okura, bildiğimiz anlamda bir roman sunmak gibi bir derdi yok. O, sadece şarkısını söylüyor. Nefesi tükenmeden saatlerce şarkı söyleyen bir adam. Bağırıyor, ağlıyor, mırıldanıyor, homurdanıyor, küfrediyor, tükürüyor, kişniyor, kahkaha atıyor ama asla durmuyor. Kimseyi umursamadan, hiçbir şeye aldırış etmeden açlıktan kokuşmuş nefesiyle sarkışına devam ediyor. Kimi zaman, Paris sokaklarında, fahişeler eşlik ediyor onun müstehcen şarkısına.
Yengeç Dönencesi'ni okurken, dümeni kırılmış bir gemide yolculuğa çıktığını unutmadan, geçmişi ve geleceği boşverip, şimdinin farkındalığında kalarak içindeki çarkların dönmesine izin ver. Kısaca, bu yolculukta, kendini Miller'a bırak. Ancak daima tetikte olmalısın çünkü onun ne yapacağı hiç mi hiç belli olmaz. Ansızın kıçına tekmeyi basıp seni okyanusun dibine yollayabilir.
Yengeç Dönencesi'nden alıntılar:
"Hayatının herhangi bir noktasında bir şekilde salt gerçekle yüz yüze gelen kişi, Gautama Buda ya da İsa gibi adamlara duyduğu ve onları kutsal kılan hayranlığı yitirir; asıl korkunç olan insanların bu bok çukurundan güller yaratmış olmaları değil, bir şekilde gülü istemiş olmalarıdır."
"Yedi yıl boyunca aklımda tek bir şeyle dolanmıştım. Benim ona gösterdiğim sadakati Tanrıya gösteren bir Hiristiyan olsaydı bugün hepimiz İsa'ydık. Gece gündüz düşündüm onu, aldatırken bile."
"Tarih açısından ölüyüm. Tanrı'yı buldum ama beceriksiz çıktı."
Instagram gönderi linki: https://www.instagram.com/p/CZOfOWfgL3k
Tumblr media
2 notes · View notes
lights-rain · 3 years
Text
Bensiz uyuduğun kaçıncı gece ? Bensiz uyandığın kaçıncı sabah ? Benim seni delice beklediğim bir kaç anıya tutunduğum kaçıncı gün ? Söylesene bayım daha ne kadar dayanacak ruhum sensizliğe ? Gökyüzüne bakıp seni görme umudu ne zaman bitecek ? Eğer gelirsen bir gün diye birçok şarkı biriktirdim. Gelmen lazım artık ben tükenmeden gelmen lazım. Geceler iyi bayım sensiz ne kadar iyi olabilirse o kadar iyi... ~elfdeyeter
13 notes · View notes