Tumgik
#ankara sosyal bilimler üniversitesi
ncdtgrsy · 4 months
Text
2 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
Yıllarca şöyle kötü böyle kötü diye algı oluşturuldu. Şu Kemal Kılıçdaroğlu'nu bi tanıyalım bakalım. Kemal Kılıçdaroğlu, Alevi bir ailede tapu memuru Kamer Beyin yedi çocuğundan dördüncüsü olarak 1948′de Tunceli'nin Nazımiye ilçesine bağlı Ballıca köyünde dünyaya geldi.
Tumblr media
1967 yılında 163 numarayla okuduğu  Elazığ Ticaret Lisesi'ni "birincilikle" bitirdi.
Tumblr media
1971'de ise yükseköğrenimini tamamlamak için girdiği Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinin Ekonomi-Maliye Bölümü'nden (günümüzdeki adıyla Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü) lisans mezunu oldu. Lisans öğrenimini tamamladığı 1971 yılında girdiği hesap uzman yardımcılığı sınavının ardından Maliye Bakanlığında göreve başladı. Daha sonra hesap uzmanı olan Kemal Kılıçdaroğlu, Fransa'ya gitti. Hesap uzmanlığını 1983'e kadar sürdürdü. Aldığı diğer görevleri kısaca yazayım. Gelirler Genel Müdürlüğünde daire başkanı, genel müdür yardımcılığı, 1991 yılında Bağ-Kur'da genel müdürlük, 1992 yılında ise SSK'da Genel Müdürü oldu. Daha sonra kısa bir süre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında müsteşar yardımcısı olarak görev yaptı. 1994 yılında Ekonomik Trend dergisi tarafından  kamuda en başarılı bürokrat ödülünü alarak "Yılın Bürokratı" seçildi. Daha sonra kısa bir süre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında müsteşar yardımcısı olarak görev yaptı. 1994 yılında Ekonomik Trend dergisi tarafından  kamuda en başarılı bürokrat ödülünü alarak "Yılın Bürokratı" seçildi. Daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi grup başkanvekili görevini üstlendi. Parti içinde daha görünür oldu ve yolsuzluk dosyaları üzerine gitmesi, kitaba uygun konuşması ve söz düellolarındaki galibiyeti sebebiyle dikkat çekti. İBB başkan adayı oldu ve oyların %36,80'ini aldı  CHP Genel Başkanı seçildi. Seçildiği günden beri partiyi kendi stratejik hamleleri ile değiştirmeye başladı önünde uzun bir yol vardı. Hatalar yapmadı mı yaptı ama sadece belirli bir kesime değil de tüm Türkiye'nin oy verebileceği bir parti haline çevirmeye çalıştı. Arada kaybedilen seçimler, gezi parkı, adalet yürüyüşü ve bir sürü kronolojik olay var fakat yavaştan kendi siyaset tarzının değiştiği yıllara, günümüze gelelim. 2018'de parti içindeki en büyük adayını Cumhurbaşkanı olarak gösterdi. Kimilerine göre 0 ego kimilerine göre tuzaktı. - 2019 Partinin yarısı diğer yarısına tv önünde sövüyordu. Kendi istediği isimler Ataşehir Maltepe Bakırköyde aday yapılmadı diye il başkanı Canan K. istifa etmişti. Kimse oy vermeye gitmeyecekti. İmamoğlu’nun 100k takipçisi vardı. Ankara'dan Mansur Yavaş'ı, İstanbul'dan kimsenin tanımadığı Ekrem İmamoğlu'nu aday gösterdi ve kazandı. Şimdi önünde büyük bir seçim var. Aday olur ya da olmaz. Belki olur, belki bildiğimiz ya da yine bilmediğimiz birini çıkarır. Ben Kılıçdaroğlu'nu bir figür olarak üç dönemde inceliyorum. İlk dönem çok parlak. Sonra bir çöküş. Son dönemde ise en iyi dönemi. Sonuç olarak; Kemal Kılıçdaroğlu, 30 yılını devlette geçirmiş bir bürokrat. Farklı parti başkanları ile çalışmış. Özal'ın üç yıl bütçesini hazırlamış. Devletin en gizli ödemelerini görmüş, görüşmelerine katılmış biri. Bir gün siyaseti bırakır. Ben onu her zaman efendiliğini hiçbir zaman bozmayan(belki de sırf bu yüzden çok eleştirilen), hep sakin bir güç kalan, harama el uzatmayacağından çoğu kişinin emin olduğu nadir siyasetçilerden biri, bir "devlet adamı" olarak hatırlayacağım.
Tumblr media
"Ben ne ağzımda gümüş kaşıkla doğdum ne de saraylara yerleşip sefa içinde yaşadım" - diyen Kemal Kılıçdaroğlu
Not: SGK yı batırdı söylemi- 
1-Hiç bir sosyal devlette sosyal sigortalar kar elde etmez - kar amaçlı bir kurum değildir- sgk ya ilk darbe sgk yı özelleştirmeye çalışan Özal dönemi hükümetlerinin sgk nın mallarını kamulaştırıp nakdi kıymetlerini bankalarda değerlendirmesini engelleyenlerdi
2-sgk kurumu tarihin en büyük kayıplarını bu dönemde yaşamıştır Sayıştay raporlarını okuyunuz
3-hakkında karınca kadar yolsuzluk dosyası olsaydı günümüzde savcılar vb nasıl hareket ederdi sorunun cevabını siz verin
Bu söylemle istanbul seçimlerinin tekrarına neden olan ancak tekrar edildikten sonra bir tane dava dahi açılmayan ‘’oylar çalındı’’ söylemiyle veya gezi parkı taksim bacısı söylemiyle aynıdır... 
16 notes · View notes
nesepalamudu · 2 years
Note
hangi okulda yüksek yapıyorsun
ankara sosyal bilimler üniversitesi
1 note · View note
aykutiltertr · 29 days
Video
youtube
Nihavend Longa - Doç.Dr.Hakan Emre Ziyagil ✩ Ritim Karaoke Orijinal Traf...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/P5f04-4pCyo ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Nihavend Longa - Doç.Dr.Hakan Emre Ziyagil ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Nihavend 2/4 Nim Sofyan) Nihavend Longa Beste: Kemanî Kevser Hanım Makam: Nihavend Usûl: Nim Sofyan Hakan Emre Ziyagil Aranjör, Udi Eğitim Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi Ud sanatçısı ve aranjör. Portekizli bir anne ve Türk bir babanın oğludur. Bu çeşitlilik sayesinde iki kültürden de etkilenmiş, hatta bir dönem Lizbon’da Flamenko, Batı Müziği ve armoni eğitimi alarak farklı birikimler de elde etmiştir. Vizyonunun zenginliği aile ortamında sahip olduğu bu kültür çeşitliliğine de dayanmaktadır. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesinde (Türk Musikisi) master eğitimini tamamlayan Ziyagil'in müzik yolculuğu sekiz - dokuz yaşlarında babasının piyanosunun tuşlarına dokunmasıyla başladı. İlk eğitimini piyano eğitmeni olan babasından aldı. Müzikle iç içe büyüdüğü aile ortamında birçok enstrümanla tanışma fırsatı buldu. İlgisini en çok çeken perdesiz enstrümanlar oldu. 16 yaşında ikinci enstrümanı olan perdesiz gitarla tanıştı. Fakat Türk müziğine olan ilgisi onu tınısına her zaman beğeni duyduğu bir Türk müziği enstrümanı olan uda yöneltti. Hayatını müziğe adamaya karar veren Hakan Emre konservatuardaki akademik eğitimine ud sazı ile başladı. 1999 yılında Selçuk Üniversitesi Devlet Konservatuarında başladığı eğitimle müziğe dair yeni bakış açıları kazanarak farklı bir vizyon geliştirdi. Amacı udda klasik Türk icrasına artı bir yenilik olarak katmış olduğu modern teknik icrası vasıtası ile gönül vermiş olduğu bu sazın sınırlarını keşfedip tüm dünyaya tanıtmaktır. Yine bu dönemde perdesiz elektrogitar (ebow) ve perdesiz basgitar hayatının parçası haline geldi. Bir taraftan da stüdyo çalışmalarına başlayarak, mekanik dijital cihazları udla birlikte kullanarak farklı bir sound elde etmeyi amaçladı. Stüdyo ortamında yaptığı çalışmalarda, eserlerde dış ekipmanları kullanarak düzenlemeler yaparak bu sayede daha geniş bir müzik vizyonu kazandı. Örneğin ud sazında farklı tonlarda yaptığı icraları birleştirerek elde ettiği 19 kanallı bir cover düzenledi. Konservatuar yıllarında Targan metodunu etüt ettikten sonra farklı batı enstrümanlarının metotlarını da inceledi. Şu anda tüm bu birikimleri ve mızrap tekniklerini içeren görüntü ağırlıklı bir ud metodu çalışması içerisindedir. "Müzik, soyuttaki frekansların duyguya ve ifadeye dönüş biçimidir, armoni, notalar, söylemler ve çalımlar araçtır" felsefesiyle çalışmalarına devam etmekte ve benimsediği bu felsefeye sadık kalarak, hayatta sahip olduğu tüm birikimleri sanatına ve icrasına yansıtmaktadır. Bu ifadenin vücuda gelmiş halini şu anda çalışmalarına devam ettiği ve bir yıl içerisinde ortaya çıkarmayı planladığı farklı icra ve tekniklerden oluşan albümüyle sanatseverlere ulaştırmayı amaçlamaktadır. Master tezi "Ud Metodu (Görüntülü)" kitabını çıkarmıştır. KAYNAK: Hakan Emre Ziyagil - Özgeçmiş (hakanemreziyagil.com.tr, 22.12.2016). NÎM-SOFYAN نيم صوفيان Türk mûsikisi usullerinden. Müellif: İSMAİL HAKKI ÖZKAN Türk mûsikisi usul sisteminde, oluşumuna başka bir usulün girmediği iki basit usulden biridir. Dört zamanlı sofyan usulünün, zaman bakımından yarısı olduğu için “nîm-sofyan” (yarım sofyan) denilmiştir. Türk mûsikisinin en küçük usulü olan nîm-sofyan usulünün 2/8’lik birinci, 2/4’lük ikinci ve 2/2’lik üçüncü mertebeleri varsa da en çok 2/4’lük mertebesiyle kullanılmıştır. 2/4’lük mertebesinin Batı müziğindeki ismi “sebare”dir (C barré). Daha çok sirto, longa gibi oyun havalarıyla marşlarda ve bazı türkülerde kullanılan nîm-sofyan usulü şarkı ve ilâhilerde az tercih edilmiştir. Bu usuldeki şarkılar da daha çok fantezi türündedir. Usul darblarının birincisi kuvvetli, ikincisi hafiftir. Sultan Abdülaziz’in hicaz, Tanbûrî Kadı Fuad Efendi’nin hicazkâr sirtosu; Tanbûrî Cemil Bey’in hüseynî (Çeçen kızı), Şükrü Tunar’ın hicaz oyun havaları; Santûrî Edhem Efendi’nin şehnaz, Tanbûrî Cemil’in nikriz, Kevser Hanım’ın nihavend longası; Kaptanzâde Ali Rızâ Bey’in, “Ufuklara yaslanmış yorgun dağlar sırayla” mısraıyla başlayan hicaz fantezisi, Sadettin Kaynak’ın, “Gördüm seni bir gün yeni açmış güle döndüm” mısraıyla başlayan uşşak şarkısı; Bekir Sıtkı Sezgin’in rast makamında, “Bu dervişlik yoluna sıdk ile gelen gelsin” mısraıyla başlayan ilâhisi bu usulle ölçülmüş eserlerden bazılarıdır.
0 notes
ibokumus · 5 months
Text
Bingöl merkez başöğretmeni Mehmet Zeki Dündar Alp, Şeyh Said İsyanından aylar önce, isyana hazırlık yapıldığını fark ederek durumu hükümete bildiren zabıtlar tutmuştur. Dündar Alp’in 26 Ekim 1924’te tuttuğu ilk zabıt Kürtçülük zihniyetiyle hareket eden Hacı Mehmed isimli birisinin Mustafa Kemal’in haccı kaldırdığı ve İslamiyet’e darbe vurduğu yönünde propaganda yaptığı yönündeydi. (Kaynak: İM/T12/69-12/160/6)
İçişleri Bakanlığına sunulan bu rapor sonucunda Bingöl Kaymakamı Hüseyin Hilmi Bey inceleme başlattı. Hacı Mehmed suçlamaları reddetti. Kendi lehine şahitler buldu. Kaymakam, Dündar Alp hakkında asılsız ihbarda bulunmaktan soruşturma başlattı. Genç Valisi Dündar Alp’i görevden aldı. (Kaymakam, mahkemede Dündar Alp’in görevden alınma sebeplerini göreve devamsızlık, kitapları fahiş fiyatlara satmak şeklinde belirtecekti.)
Dündar Alp görevden alındıktan sonra Genç eski mebusu Hamdi Bey’in teşvikiyle 5 Ocak 1925’te hem İçişleri Bakanlığı hem de bizzat Mustafa Kemal Paşa’ya telgraf göndererek yine isyan hazırlıklarından bahsetti. İçişleri Bakanlığı konuyu Genç Valisine yazdı. Vali, Dündar Alp’in tekrar ifadesini aldı ve 13 Ocak 1925’te İçişleri Bakanlığına Dündar Alp’in hezeyanlarından hiç birisini ispat edemediğini, Dündar Alp ve Hamdi Bey’in şahsi meselelerine siyasi şekil vererek asılsız ihbarda bulunduklarını belirterek bu nedenle Bitlis Askeri Mahkemesine sevk edilmelerine izin verilmesini istedi. Aynı gün Dündar Alp, Mustafa Kemal Paşa’ya bir telgraf çekerek Vali’nin kendisine baskı yaptığından yakındı ve ifadesinin Ankara’da alınmasını istedi. (Kaynak: Eyüp Ertüren, Şark İstiklal Mahkemesi: Şeyh Said İsyanı, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2018, s. 232-233; - Eyüp Ertüren - Abdülhakim Koçin, Şark İstiklal Mahkemesi, Şeyh Said Davası Mahkeme Tutanakları, Ankara 2020, s. 116-117)
Tumblr media
Dündar Alp memleketin başına gelmesi muhtemel bir ihtilalden bahsediyor.
Dündar Alp 15 Ocak 1925 tarihli üçüncü telgrafında vaziyetin günden güne kötüye gittiğini ve kendisinin yerine öğretmenliğe atanan Sıddık isimli şahsın casus olduğundan bahsetti. Bingöl’de bir Kürt cemiyetinin olduğunu ve Vali’nin bu işlere sessiz kaldığını belirten Dündar Alp memleketin başına gelebilecek muhtemel bir ihtilalden söz etmişti. (Kaynak: Ertüren-Koçin, a.g.e, s. 117; İM/T12/12/69-12/158/10)
Dündar Alp, Vali’nin 13 Ocak 1925 tarihli yazısına istinaden gerçek dışı ihbarda bulunmak suçlamasıyla mahkemeye sevk edildi. Dündar Alp bu sırada Bingöl’den kaçıp Lice’de ki eniştesinin yanına sığınmıştı. Gıyabında yapılan mahkeme sonucunda üç ay hapis cezasına çarptırıldı.
Şark İstiklal Mahkemesi tutanaklarını inceleyen Eyüp Ertüren, Dündar Alp’in eniştesi Lice Ziraat Bankası Memuru olan Abdülgani, 11 Nisan’da 5. Kolorduya yazdığı yazıya göre olayın şöyle geliştiğini aktarmıştır:
“Muallim Mehmed, (Dündar Alp) Şeyh Said hakkında bir şey yazmaya cesaret edememiş ancak Şeyh Said’in casuslarından olan Hacı Mehmed hakkında yazı yazmıştır. Yapılan tahkikatlarda ise Kürt casuslarının vermiş olduğu ifadelerle Muallim azledilmiş ve yerine meşhur Bitlisli Hacı Musa Bey’in yeğeni, Kürt casusu Sıdkı Efendi, muallim olarak tayin edilmiştir. Bunun üzerine hayatının tehlikede olduğunu anlayan Muallim, Lice’ye eniştesi Abdülgani Bey’in yanına gelmiş ve oradan Diyarbekir’e bir rapor yazmıştır. İsyanın başlamasından sonra Hacı Mehmed, Şeyh Said ile birlikte Diyarbekir cephesinde bulunduğu sırada Lice’nin Kaya Mahallesi’nden para karşılığında temin edilen bazı kişiler 10 Mart günü saat on bir sıralarında Muallim’in olduğu evi basarak kapının önünde şehit etmişlerdir. Muallim, evin önünde yaklaşık bir saat yağmur altında kalmıştır. Muallim’in şehadetinden sonra Hacı Mehmed, Muallim’in Kadımadrak’taki evini ve hayvanlarını yağma ettirmiştir.” (Kaynak: Ertüren, a.g.t. , s. 235; İM/T12/12/69-12/158/6-7)
Vakit Gazetesi Diyarbakır Muhabiri Naşit Hakkı’nın konuyla ilgili haberi 17 Mayıs 1925 tarihli Vakit Gazetesi’nde “Suret-i Mahsusada Diyarbakır’a Gönderdiğimiz Muharririmizin Mektupları” başlığı altında yayınlanmıştır. Fotoğrafını gördüğünüz haberde Dündar Alp’in telgraflarına da yer veren Naşit Hakkı, Dündar Alp’in katledilişini şu sözlerle anlatmıştır:
“Asiler Lice'ye gelince genç muallimin Kale Mahallesi’ndeki evine gidiyorlar, kendisini aşağı indirip kapısının önünde öldürüyorlar, sokaklarda sürüklüyorlar. Melun şeyhin fetvasıyla dinsiz addedilen vatanperver ve Şeyh'ten bin defa dindar zavallı genç muallimin cesedini günlerce sokaklarda köpeklere yediriyorlar. İşte artık ebediyen hayata veda etmiş bulunan genç muallimin hatırası, hikâyesi.”(Kaynak: Vakit, 17 Mayıs 1925, s. 2.)
Yakup Kadri, 24 Mayıs 1925 tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayınlanan ve fotoğrafını görmüş olduğunuz “Meselenin Öbür Safhası” başlıklı yazısında Dündar Alp’in şehit edilmesini ele almış ve isyanla ilgili şu sözleri söylemiştir:
“Bir Şeyh Sait hadisesi deyip de geçiverdiğimiz şu felaketin zavallı Türk milletine kaç milyona, kaç cana mal olduğunu ve henüz ilk adımını atmaya başlayan umran hareketini kaç sene geriye ittiğini derin bir elemle müdrik (idrak etmiş) bulunmaktayız.” (Kaynak: Hakimiyet-i Milliye, 24 Mayıs 1925, s.1)
Bingöl Kaymakamı Hüseyin Hilmi Bey ve Genç Valisi İsmail Hakkı Bey Dündar Alp’in ihbarlarını ciddiye almadıkları için Şeyh Said davasında yargılandılar.
Kaymakam Hüseyin Hilmi Bey idama mahkum edildi ancak daha önce vatana etmiş olduğu hizmetler hafifletici sebep sayılarak ve idam cezası 15 sene kürek cezasına çevrildi.
Genç Valisi görevini suiistimal ettiğinden dolayı bir yıl hapis ve bundan sonra devlet görevinde çalışmama cezasına mahkum edildi.
Dündar Alp’e üç ay hapis cezası veren hakim Ali Rıza Efendi sınır dışı edildi.
(Kaynak: Şark İstiklal Mahkemesi (Kararlar ve Mahkeme Zabıtları) , TBMM Basımevi, Ankara 2016, s.83.)
Türkiye'nin ilk şehit öğretmeni Mehmet Zeki Dündar Alp'i saygı ve minnetle anıyorum.
Şeyh Sait İsyanı'nı hamasetten ve siyasi tartışmalardan uzak, belgerelere dayanarak okumak isteyenler için Şeyh Said İsyanı ve Gerçekler kitabımın sipariş linkleri:
Kitapyurdu: kitapyurdu.com/kitap/seyh-sai…
Trendyol:
trendyol.com/kripto-kitapla…
0 notes
haytaogluyunus · 6 months
Text
Tumblr media
ANMA:
BUGÜN 14 ARALIK (1978)
MİLLİYETÇİ-ÜLKÜCÜ CAMİANIN BÜYÜK ŞAİRİ
YETİK OZAN(TURGUT GÜNAY: BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ'İN KIZI UMAY GÜNAY'IN EŞİ)
VEFATININ YIL DÖNÜMÜ.
RAHMETLE ANIYORUM.
Şair, edebiyat araştırmacısı (D. 1942, Soma / Manisa – D. 1978, Ankara). Şiirlerinde Yetik Ozan ve Firkatî mahlaslarını kullandı. İlköğrenimini Aydın’a bağlı çeşitli bucaklarda, ortaöğrenimini Rize’de tamamladı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (1966) mezunu. Bir süre Kütahya Lisesinde edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra 1967’de Atatürk Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne asistan olarak girdi. Doktorasını burada “Rize İli Ağızları” adlı tez çalışmasıyla (1972) tamamladı. 1975 yılında Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne geçti. Akademik çalışmaları yanı sıra TRT Halk Müziği ve Halk Oyunları dairelerinde yönetim kurulu üyeliği görevinde bulundu. Şiirleri ve makaleleri Töre, Hisar ve Türk Edebiyatı gibi dergilerde yayımlandı.
Kapatby ReklamStore
ESERLERİ:
ŞİİR: Atmaca Uçurumu (1973), Atmaca Uçurumu-Ülkü Bağı-Bütün Şiirleri (2002).
DERLEME-İNCELEME: Halk Şiirlerinde Atatürk (Saim Sakaoğlu ile, 1974), Balıkçıl ile Yengeç - Kelile ve Dimne’den Seçilmiş Hikâyeler (1977), Rize İli Ağızları - İnceleme-Metinler-Sözlük (1978).
HAKKINDA: Arslan Tekin / Edebiyatımızda İsimler ve Terimler (1999), Mehmet Çetin / Tanzimattan Günümüze Türk Şiiri Antolojisi (2002).
0 notes
haber71net · 7 months
Link
Cumhuriyetin 100. Yıl Etkinlikleri kapsamında, Kırıkkale Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümü tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. Yılında Yabancı Dil Eği... ---------------------------- Haberin devamı haber71.net'te.
0 notes
hasanakbal19 · 8 months
Text
2.ANKARA EDEBİYAT FESTİVALİ 12-13-14 EKİM 2023 TARİHLERİNDE YAPILACAK
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi+Türkiye Yazarlar Birliği+Mamak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü+Mamak Belediyesi işbirliği ile düzenlenen ”2.Ankara Edebiyat Festivali” 12-13-14 Ekim 2023 tarihlerinde ”Musiki Muallim Mektebi-Demirlibahçe Mahallesi, Talatpaşa Bulvarı, No.167 Mamak-Ankara” adresinde gerçekleştirilecektir. 09.30’da açılacak olan festivalin teması “Türkiye Yüzyılında Edebiyat ve Sanat”…
View On WordPress
0 notes
kunyekultursanat · 8 months
Text
2.ANKARA EDEBİYAT FESTİVALİ 12-13-14 EKİM 2023 TARİHLERİNDE YAPILACAK
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi+Türkiye Yazarlar Birliği+Mamak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü+Mamak Belediyesi işbirliği ile düzenlenen ”2.Ankara Edebiyat Festivali” 12-13-14 Ekim 2023 tarihlerinde ”Musiki Muallim Mektebi-Demirlibahçe Mahallesi, Talatpaşa Bulvarı, No.167 Mamak-Ankara” adresinde gerçekleştirilecektir. 09.30’da açılacak olan festivalin teması “Türkiye Yüzyılında Edebiyat ve Sanat”…
View On WordPress
0 notes
pdfsayar · 8 months
Text
Eski Batı Tarihi
10 sonuç Boyut Önizleme İndirme T.c. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü …Ağsınıflandırıldığı kataloglardan oluşmaktadır. Bu kataloglar özellikle Eski Batı Tarihi araştırmalarına ışık tutmaktadır, adlarına sikke bastıran imparator ve yöneticilerin yaptıkları savaşlar aldıkları unvanlar ve idareci oldukları bölge hakkında birinci elden bilgi …Kaynak:…
View On WordPress
0 notes
bulancakajans-blog · 11 months
Text
Hemşerimiz Ercan Türk Önemli Görevde…
Daha önce de bakanlığın çeşitli kademelerinde önemli görevler yapan Türk’e başarılar dileriz. Ercan TÜRK kimdir? 1970 yılında Giresun’un Dereli ilçesinde doğdu. İlköğrenimini Dereli’de, ortaöğrenimini Giresun’da tamamladı. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Yönetimi ve Planlaması bölümünde Lisans eğitimini tamamladı. Yüksek Lisansını Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ncdtgrsy · 8 months
Text
2 notes · View notes
mansetmalatya · 1 year
Text
I. Uluslararası Geriatri ve Gerontoloji Buluşmaları Gerçekleştirildi
Tumblr media
Malatya Turgut Özal Üniversitesi tarafından bu yıl ilk kez 5-6 Haziran 2023 tarihleri arasında çevrimiçi olarak düzenlenen I. Uluslararası Geriatri ve Gerontoloji Buluşmaları Sempozyumu açılışı gerçekleştirildi. Asrın felaketi olarak nitelendirilen ve 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat Maraş merkezli depremlerden dolayı yüz yüze eğitime ara verilmesi nedeniyle çevrimiçi olarak gerçekleştirilen sempozyumda; yurtiçi ve yurtdışından sunum yapmak üzere birçok katılımcı yer aldı. Üniversitelerin yanı sıra, geriatri ve gerontoloji konusunda çalışmalar yürüten sivil toplum örgütlerinin de katkı sağladığı sempozyumun, ülkemizde yaşanan deprem felaketi nedeniyle alt başlığı “Afet Gerontolojisi: Afetlerde Geriatristlerin ve Gerontologların İş Birliği” olarak belirlendi. Sempozyumda gündelik yaşam içerisinde yaşlı sağlığı ve bakımı konuları dışında, afet dönemlerinde konuya ilişkin yaklaşımlar; geriatri ve gerontoloji ile afet yönetiminde kamu kurumlarının rolü, diğer disiplinler arasındaki ilişkilerde ele alınacak. 1. Uluslararası Geriatri ve Gerontoloji Buluşmaları Sempozyumu Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli’nin açılış konuşmaları ile başladı. Konuşmasına sempozyuma katkı sağlayan kurum ve kuruluşlar ile katılımcılara teşekkür ederek başlayan Rektör Bentli, “Geriatri alanlarındaki sağlık hizmetleri son yıllarda hızlı bir şekilde artmaya başlamıştır ve yaşlıların ihtiyaçlarının daha iyi karşılanması için birçok çalışma yürütülmektedir. Ancak bu çalışmaların daha etkili hâle gelmesi için gerontologlar ve geriatrisler arasındaki iş birliği önem arz etmektedir. Biz de Malatya Turgut Özal Üniversitesi olarak bu iş birliğini arttırmak için Türkiye'de ilk gerontologlar ve geriatrisler büyük buluşmasını gerçekleştirecek olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.” dedi. 1. Uluslararası Geriatri ve Gerontoloji Buluşmaları Sempozyumu’nu başta UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ve Akdeniz Üniversitesi olmak üzere birçok kurumun desteğini alarak gerçekleştirmeye çalıştıklarını ifade eden Bentli, “28 Mart 2023 tarihinde ilk defa geriontologların da kamu hastanelerinde istihdamı gerçekleşmeye başlamıştır ve bu gelişme gerontologlar ve geriatrisler iş birliği açısından son derece önemlidir. Yaşlıların geriatrik ve gerontolojik hizmetlere daha iyi erişim sağlamalarına çok büyük katkılar sunacak çalışmalar yürütülmektedir. Ancak bu çalışmaların daha etkili hâle gelmesi için gerontologlar ve geriatrisler sağlık, psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için sağlık hizmetleri, yaşlı bakımı, beslenme, egzersiz ve yaşlıların hakları başta olmak üzere birçok alanda iş birliği yapabilirler. Yaşlıların sağlık türlerinin, yaşam kalitelerinin ve sosyal hayata katılımlarının artırılmasıyla ilgili geniş çaplı araştırmalar yapmak da biz üniversitelerin asli görevlerindendir. Düzenlemiş olduğumuz bu sempozyumda farklı alanlarda çalışan araştırmacılar, yaşlıların sağlık, psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarının daha iyi karşılanması için neler yapabileceklerini tartışacaklardır. Bununla beraber afet gerontolojisi konusunda fikir alışverişinde bulunarak, yaşlıların afet durumunda nasıl korunabileceğini ve ihtiyaçlarını nasıl karşılayabileceği konusunda bir yol haritası hazırlayacaklardır. Ayrıca sempozyum programımızın zengin bilimsel içeriğini, üniversitemizin ve Akdeniz Üniversitesinin tazelenme öğrencilerinin de katıldığı oturum daha da zenginleştirecektir.” dedi. TÜRKİYE DÜNYADA EN HIZLI YAŞLANAN İKİNCİ ÜLKE 1. Uluslararası Geriatri ve Gerontoloji Buluşmaları Sempozyumu’na destek veren kuruluşlar arasında yer alan UNESCO’nun, Türkiye Milli Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Akif Kireççi, “Kıymetli İsmail Tufan hocama öncelikle çok teşekkür etmek isterim. Biz kendisiyle UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nda yıllardan beri yaşlılık üzerine, yaşlılarla ilgili konularda hem Türkiye'nin bilinçlenmesi Türkiye'deki kamuoyunu bilinçlenmesi hem bilim dünyasının fark etmesi hem de UNESCO nezdinde birçok çalışmalar yürütüyoruz. Kendisini biz gerontolojinin Türkiye'deki öncü isimlerinden birisi olarak tanıyoruz ve bizim komitemizde bulunmasından da çok mutluyuz. 5-6 Haziran 2023 tarihlerinde gerçekleştiriyor olduğumuz bu 1. Uluslararası Geriatri ve Gerontoloji Buluşmaları Sempozyumu, afet gerontolojisi ve afetlerde gerontolog ve geriatrislerin iş birliği sempozyumuna UNESCO Türkiye Milli Komisyonu olarak biz de destek verdik.” dedi. Sempozyumun Malatya Turgut Özal Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Akademik Geriatri Derneği, Sağlık Bakanlığı, Sağlık ve Sosyal Hizmetler dernekleri, federasyonları gibi kuruluşların ortak destekleriyle hayata geçirildiğini belirten Prof. Dr. Akif Kireççi, “Bu kadar çok paydaşın olmasını da çok önemsiyorum. Çünkü bu konu Türkiye'de çok bilinen bir konu değil. Yurt dışında da çok bilindiğini düşünmüyorum. Çünkü Türkiye’miz dünyada en hızlı yaşlanan ikinci ülke. Zannederim Güney Kore'den sonra Türkler en hızlı yaşlanan toplum olarak tarihe geçmiş durumdalar. Bunun da bize getirdiği birçok problem ve meydan okuma var. Yani sosyal olarak politik olarak ekonomik olarak psikolojik ve psikiyatrik olarak birçok konularda buna hazırlıklı olmamız gerekirken, bu bilinçle bu toplantıların yapılması bizi çok mutlu ediyor ve gerekli olduğunu düşünüyoruz. Önceki dönemde İsmail hocamın hazırladığı bir raporu da biz Paris'te UNESCO Genel Kurulu’nda bütün ülkelerle paylaştık ve orada da herkesin çok şaşırdığını gördük. Yani Türkiye genelde çok genç bir toplum olarak bilinmesine rağmen en hızlı yaşlanan toplum olması birçok Avrupalı, özellikle meslektaşımızı ve UNESCO katılımcısını şaşırtmıştı. Ben bu sempozyumda Türkiye ve dünyadaki geriatri ve gerontoloji ve afet alanında çalışan politikacıları, akademisyenleri ve alanının uzmanlarını bir araya getirmesinden duyduğum mutluluğu da ifade etmek isterim. Buradaki fikir alışverişleri, akademik değişimler, eminim birçok alanda bize daha sonra politika yapımı anlamında da ışık tutacak. Ayrıca bu sempozyum 28 Mart 2023 tarihinde Sağlık Bakanlığı kamu hastanelerinde atanması başlayan gerontologların multi disipliner ekibin bir parçası olarak geriatristlerle ülkemizin yaşlılık döneminde olan ve yaşlanan insanlarına özel sağlık hizmetlerinin kalitesinin artırılmasına da yardımcı olacak iş birliklerinin geliştirilmesi ve toplumumuz için yol haritası çizilmesi açısından çok önemli. Biliyorum ki birçok Asya ve Avrupa ülkesinde de bu konularla ilgili önemli hazırlıklar, sosyal ve kurumsal altyapı çalışmaları da devam etmektedir” dedi. Nüfus yapısındaki hızlı değişim, sağlık sorunları dışında sosyoekonomik ve kültürel birçok zorlukları da beraberinde getirecektir. Sempozyumun gerçekleştirilmesine destek veren Akademik Geriatri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Deniz Suna Erdinçler, sempozyuma ve katılımcılara desteklerinden ötürü teşekkür ederek başladığı konuşmasında istatistiki bilgilere yer vererek ve nüfus yapısındaki değişimlere dikkat çekerek şunları ifade etti: “Türkiye'deki demografi nasıl? Geriatristler ne yapar bunlarla ilgili? Tüm dünyada yaşlı nüfusun sayısı ve oranı gittikçe artmaktadır. Bir toplumda yaşlı nüfusun yüzde 7’den yüzde 10’a çıkması bu toplumun genç toplumdan yaşlı topluma dönüştüğünü ifade eder. Gelişmiş toplumlarda bu demografik dönüşüm 10, 75, 120 yıl gibi bir süre içinde gerçekleşir. Bugünün gelişmekte olan ülkelerde bu dönüşümün 20, 40 yıl gibi daha kısa sürede meydana geleceği tahmin ediliyor. Bu durumda toplumların yaşlanma gerçeğine ve getirdikleri sorunlara daha kısa zamanda uyum sağlamaları gerekir. Nüfus yapısındaki hızlı değişim, sağlık sorunları dışında sosyoekonomik ve kültürel birçok zorlukları da beraberinde getirecektir. Türkiye'de 65 yaş üstü nüfus oranı 1960 yılı sayımlarında %3,5 iken 1990 yılında %4,3, 2000 yılında %5,7, 2022 yılında %9,9’dur. Yani bu projeksiyonlar gösteriyor ki Türkiye aslında en hızlı yaşlanan ülkelerden biri. Türkiye’de hızla yaşlanma, beklenenden de daha hızlı yaşanmaktadır.”   Erdinçler konuşmasının sonunda, sempozyumu düzenleyen Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan, UNESCO Türkiye Milli Komisyon Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif Kireççi ve emeği geçenlere teşekkürlerini iletti. “Afet Gerontolojisi: Afetlerde Geriatristlerin ve Gerontologların İş Birliği” alt başlığı ile düzenlenen I. Uluslararası Geriatri ve Gerontoloji Buluşmaları Sempozyumu’na ev sahipliği yapan Malatya Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alaadin Polat sempozyumun amacıyla ilgili kısa bilgi verdiği konuşmasında şunları ifade etti: “Yaşlılık toplumumuzun önemli bir gerçeği ve demografik bir dönüşümle karşı karşıyayız. Bu nedenle geriatri ve gerontoloji çalışmaları yaşlanma sürecini anlamak, yaşlıların sağlık ve refahını korumak için büyük bir öneme sahiptir. Bu sempozyumda akademik dünyanın ve ülkemizin önde gelen uzmanları, araştırmacılar, sağlık profesyonelleri ve paydaşlar bir araya gelerek yaşlılıkla ilgili konuları ele alacak, son bulguları paylaşacak ve geleceğe yönelik stratejileri tartışacaklardır. Amacımız yaşlanma sürecini en iyi şekilde anlamak ve yaşlı bireylerin yaşam kalitesini arttırmak için gerekli bilgi ve deneyimleri bir araya getirmektir. Geriatri ve gerontoloji, yaşlılıkla ilgili çok çeşitli konular içeren, çok disiplinli bir alandır. Sağlık hizmetlerinden sosyal hizmetlere, psikolojiden fizyoterapiye kadar birçok alanda çalışmalar yapılmaktadır. Bu sempozyumda bu alanlarda yapılan son araştırmalar, klinik deneyimler ve yenilikçi yaklaşımlar hakkında bilgi alacak, güncel trendleri öğrenecek ve bu alanda gerçekleşen gelişmeleri yakından takip edeceğiz. Yaşlılık döneminde bireylerin fiziksel, zihinsel ve sosyal ihtiyaçlarının karmaşık bir kombinasyonu içermektedir. Bu nedenle geriatri ve gerontoloji çalışmaları bireysel düzeydeki yaşlıların gereksinimlerini karşılamak için sağlık sistemlerinde ve toplumda gelişmelerin olmasını sağlamaktadır. Bu sempozyumda yaşlı bireylere daha iyi bir yaşam sunmak için nasıl birlikte çalışacağımıza odaklanacağız.” Geriatri ve Gerontolojiye iki kardeş üniversite olarak katkı vermeye devam edeceğiz.  İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay protokol konuşmasında: “Malatya Turgut Özal Üniversitesi bu sempozyumda bir yenilik katarak afet dönemlerini de eklemleyerek gerontoloji ve geriatriyi ele alıyor. Ülkemizde konuya çok geç başlanıldı. Bu konunun ülkemizdeki sahibi, beyni ve öncüsü İsmail Tufan hocamız. Kendisi gerontolojiyi ülkemize getiren, anlatan, bizlerin dikkatini çeken kişidir. Şimdiye kadar ülkemizde 10 kalkınma planın da bu konu hiç gündemde yer almadı. 11. Kalkınma Planı’nda ilk kez yaşlılık konusu ülkemizde kalkınma planına devletimizin programına dahil oldu. Önce sanıyorum ki 12. kalkınma Planı’nda bu konuda çok etraflıca, ülkemizin Türkiye'nin yüzyılı vizyonunda bu konu da önemli stratejik plan çerçevesinde geniş anlamda yer alacaktır. Gerontoloji artık geriatriyle beraber ülkemizde tam bilimsel ve dünya tecrübesini göz önüne alarak ülkemizin yaşlılığa gidişte, sağlıklı, doğru, verimli ve planlı bir yaşlı yönetimi, yaşlılarımıza planlı bir şekilde hazırlık bu çalışmalarla mümkün olacaktır. Bu sempozyumun buna bir katkı olacağını, öncü olduğunu düşünüyorum.” dedi. Kızılay, “Bu sempozyumun hazırlığında katkı veren bütün paydaşlarına ve sempozyumun düzenlenmesini sağlayan kardeş üniversitemiz Malatya Turgut Özal Üniversitesine kıymetli rektörümüz Prof. Dr. Recep Bentli ve ekibine çok teşekkür ediyorum. İsmail Tufan hocamıza ve diğer paydaşlara da çok teşekkür ediyorum. Gerontoloji geriatri konusunda İnönü Üniversitesi olarak biz de şimdiye kadar çok çalışmalar yaptık. Bundan sonra da sistematik olarak devam edeceğiz. Malatya Turgut Özal Üniversitemizle birlikte bu çalışmalarımızı ülkemizi hem insan kaynağı yetiştirmek hem şehrimizin bu alanındaki gelecek vizyonunu oluşturmak için altyapı, insan kaynağı ve planlamasına çok önemli katkıları, iki üniversite olarak vereceğimizi ifade etmek istiyorum.” diyerek sözlerini sonlandırdı. Bugün itibariyle ülkemizde 10 milyona yakın yaşlımız var. Sempozyuma destek veren Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Uzm. Dr. Orhan Koç, “Ülkemizde özellikle gerontolojik ve geriatrik yaklaşım açısından baktığımızda afetlerde ve diğer sosyal hadiselerde çok önemli noktalara geldiğimizi ifade edebiliriz. Özellikle gerontoloji. Bugün ülkemizde üniversitelerde yaygın bir şekilde lisans ve lisansüstü eğitimlerin veriliyor olması ve sahada uygulama alanına da girmiş olmaları açısından ve ciddi manada akademik birikim ve akademik programlarla da bunun desteklenmesi noktasında önemli bir noktaya geldiğimizi ifade edebiliriz. Geriatrinin yandal olarak ülkemizde uzun süredir var olması ve sahada aktif olarak çalışıyor olması, akademik camiada bu konuda yetişen akademisyenlerin sayısının artması ve literatürdeki biriken deneyimlerimizde ülkemize önemli bir noktaya geldik. Tabii ülkemiz yaşlanan ülkelerden birisi ve hızla yaşlanmaktayız. Bugün itibariyle ülkemizde 10 milyona yakın yaşlı olmasına rağmen sadece binde üçü kurumsal bakımda. Henüz toplum içerisinde yaşlılarına bakan bir milletiz ve yine yaşlılarımıza yönelik yaşlı ekonomisi ve yaşlılığın bağımsız yaşam becerisini kazanması, yaşlıların aktif sağlıklı yaşlanması konusunda yaşlılık şurası adı altında 6 başlıkta geniş bir programla uluslararası konuyu ele almıştık. Engelli Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü olarak yaşlanma vizyonu 2030 belgesini ortaya koyarak ülkemizdeki yaşlanmayla ilgili süreçleri yönetecek ve bütün paydaşların katılımıyla bu süreçleri takip edecek bir vizyon ortaya koymuş olduk.” dedi. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Uzm. Dr. Orhan Koç, engelli ve yaşlı kısıtlı, dezavantajlı bireylerin afet durumlarında ilk yardım, kurtarma ve afet sonrası yapılacak işlemler noktasında ciddi oranda çalışmalar yaptıklarını ve sempozyum çıktılarının bu çalışmalara katkı sağlayacağını belirtti. Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Eray Çınar, “Sağlık Bakanlığı olarak 1999 depreminden sonra toplumsal farkındalığın artmasıyla beraber durumsal farkındalık da arttı ve ulusal medikal kurtarma ekibi yapılanması oluşturuldu ve 2004 yılında da aktif olarak göreve başladı. Bu süreçte tabii ki öncelikle önlenebilir can kayıplarını engellemek ve kalıcı sakatlanmaların önüne geçebilmek adına özellikle afetlerde medikal kurtarma anlamında daha profesyonel ekiplerle yol alma gerekliliği ortaya çıktı ve UMKE yapılanmasıyla da bunu sağlık profesyonelleriyle gönüllülük prensibiyle yola çıkarak daha profesyonel bir şekilde afetlerde bu hizmeti sunmaya başladık. İlerleyen zamanlarla beraber sürekli sunulan hizmetler ne kadar özelleştirilebilir, daha fazla topluma ne kadar fayda sağlayabiliriz düşüncesiyle sürekli güncellemelerle yenilemeler yapıldı. Özellikle izlenilebilir grupta yaşlılar, kronik rahatsızlığı olanlar ve engelliler özellikle afetlerde zaten öncelikli grup haline geldi. Bununla ilgili de özellikle bizim de Sağlık Bakanlığı olarak Türkiye afet müdahale kapsamında yapmış olduğumuz bütün afet planlarında özellikle yaşlıları, engellileri, kronik rahatsızlığı olanları ayrı tuttuk.” dedi. Çınar, ülkemizde meydana gelen depremlerde sadece enkaz kurtarması değil, tahliyeler, afet sonrası süreçler; kronik rahatsızlığı olanlar, engelli vatandaşlar ve yaşlı bakıma muhtaç afetzedeler konusunda büyük hassasiyetler gösterdiklerini ve Sağlık Bakanlığı olarak köy, mahalle ve el taramalarıyla yerinde ziyaretlerle açıkta kalan kimse bırakmamaya gayret ettiklerini belirterek, sempozyuma destek sağlayan kurumlara ve katılımcılara teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı. Biyolojik özellikleri gerontoloji ve geriatrinin bilimleriyle çözebiliriz ama sosyal ve kültürel boyutuna da hitap edecek, genel bir anlayış içerisinde bütüncül yaklaşmamız lazım. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan konuşmasına I. Uluslararası Geriatri ve Gerontoloji Buluşmaları Sempozyumu’nu düzenleyen Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli başta olmak üzere, sempozyuma destek veren kurum, kuruluş ve katılımcılara teşekkür ederek başladı. Selahattin Gürkan konuşmasında şunları söyledi: “Geriatri ve gerontoloji olarak konu bizim dışımızda gibi gözükse bile bizzat belediyelerin içerisinde olan bir konu. Ben olaya bilimsel boyutunun ötesinde sosyal, kültürel boyut itibariyle bakmak istiyorum. Tabii gerontoloji ve geriatrinin Türkiye'de 1970 yıllarda gelişmesi ve bundan sonraki süreçlerde daha hızlı planlama kapsamı içerisine alınmasının tabii ki arzu ediyoruz. Ancak ben hadiselere yaklaşırken bütüncül yaklaşım ki doğrusu da bu olsa gerek diye düşünüyorum. Önce insanı ele almamız lazım. İnsan biyolojik, sosyal, kültürel bir varlıktır. Biyolojik özellikleri gerontoloji ve geriatrinin bilimleriyle çözebilirsiniz, ama sosyal boyutuna hitap edecek kültürel boyutuna hitap edecek genel bir mantalite içerisinde bütüncül yaklaşmamız lazım. Tabii ki biyolojik yaklaşımlarla ilgili bu bilimsel doğrudur. Ama sosyal ve kültürel yaklaşımlarla da eğer toplumu sağlıklı oluşturmak istiyorsak, yaşlılarımızı sağlıklı bir yaşlılık hayatını idame ettirmesini istiyorsak bunlara dikkat etmemiz gerekir diye düşünüyorum. Dolayısıyla nasıl ki hukukta objektif kurallarla sadece yasa, anayasa verilen kararlar olursa nasıl ki yönetimde fazlaca formal yaklaşımla yaklaştığın zaman yönetim kör topal olursa nasıl ki sizin tıbbı bilimde hikayesini dinlemeden yani anamnezi yapmadan sadece tahlil, laboratuvar, kan tahlili ve benzeri muayene türü işler yapmak nasıl ki yeterli olmazsa yaşlı bakımda da gerontoloji ve geriatride bunlara dikkat etmemiz gerekir diyoruz. Yani biyolojik varlığın yanında kültürel ve sosyal boyutu da düşünmemiz lazım. ” dedi. Yaşlılarımız afetleri ilahi bir mesaj olarak algılayarak, teslimiyet içerisine giriyor. 1. Uluslararası Geriatri ve Gerontoloji Buluşmaları Sempozyumu’nun Malatya'da düzenlenmesinden dolayı duyduğu memnuniyeti ifade ederek sözlerine başlayan Malatya Valisi Hulusi Şahin, “Sempozyumun özel bir alt başlığı da var. Afet gerontolojisi. Biz malum 6 Şubat merkezli depremlerin odağında yer alan bir iliz. Dolayısıyla bu sempozyumun burada olmasının çok isabetli bir karar olduğunu düşünüyorum. Özellikle de tecrübeler hazır taze iken buradan çok önemli sonuçlar çıkacaktır diye düşünüyorum. Çünkü depremin ilk anından itibaren bizler şunu gördük ki kırılgan gruplar gerçekten o kaotik ortamda en fazla etkilenen gruplar ve bunlarla ilgili hazırlıklı olma noktasında da eksiklerimiz olduğunu gördük. Mesela örnek verecek olursak, büyük bir nüfusun gıda ihtiyacıyla o günlerde o zor günlerde uğraşırken fenilketonüri hastalarının çölyak hastalarının gıda ihtiyaçları bir sorun olarak karşımıza çıktı. Bununla ilgili bir hazırlığımız yoktu. Aynı şekilde barınma ihtiyacıyla uğraşırken yine o günlerde otistik bireyi olan ailelerin özel sorunlarıyla karşılaştık ki bunlarla ilgili de hazırlıklarımız yeterli değildi. Yine aynı şekilde bugünkü konumuz olan yaşlı bakımında da biz o depremin ilk anlarında yaşlılarımızın farklı birtakım psikolojik reaksiyonlar gösterdiğini gördük. Umarım bunlarla ilgili bir çalışma, bu sempozyum içerisinde oluşur ve bunlar ilerideki planlara özellikle afet ve acil müdahale planlarına girer.” dedi. Malatya Valisi Hulusi Şahin, sempozyumun gerçekleştirilmesine vesile olan Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Read the full article
0 notes
galerisoyut · 1 year
Photo
Tumblr media
Galeri Soyut, 17 Şubat – 8 Mart 2023 tarihleri arasında, Yıldız / A Salonunda, Ayhan Çetin’in “Üstyapı” isimli kişisel resim sergisine ev sahipliği yapıyor. Ayhan ÇETİN 1978 Bulgaristan Kırcali Doğumlu olan sanatçı, 2001 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden, 2004 yılında da Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Anasanat Dalı Yüksek Lisans programından mezun olmuştur. 2002 yılında Trakya Üniversitesinde Öğretim elemanı olarak çalışmaya başlayan sanatçı, 2011 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Anasanat Dalı Sanatta Yeterlik programından mezun olmuştur. 2018 yılında doçent ünvanı alan sanatçı, 2019 yılından bu yana Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı olarak görevine devam etmektedir. “Pendikte Zaman” konulu resim yarışması, mansiyon ödülü 2012, “Sendeki Eskişehir” konulu resim yarışması ödülü, Hollanda Den-Haag Museum 2012, Rh Sanart Yılın Genç Ressamı Yarışması 3. lük ödülü 2013, Paris Louvre Müzesi Carroussel Salonu Grup sergisi İnstallation Gümüş madalya 2015, Paris Louvre Müzesi Carroussel Salonu Grup sergisi İnstallation Altın madalya 2015 ve III. Uluslararası Kağıt İşler Bienali Jüri Özel Ödülü, Sırbistan Novi Pazar 2016 başta olmak üzere birçok ödülü bulunan sanatçı 16 kişisel ve birçok karma sergiye katılmıştır. Sanatçı Galeri Soyut tarafından temsil edilmektedir. Gallery Soyut hosts Ayhan Çetin’s personal painting exhibition titled “Superstructure” between 17 February – 8 March 2023 at Yıldız / Hall A. #ayhancetin #galerisoyut#galerisoyutçankaya#galerisoyutyıldız#ankara#artgallery#artankara#sanatgalerisi#sergi#sanat#soyutgaleri#exhibition#kültürsanat#turkishart#turkishpainting#artistanbul#soyut#sanatci#sanatçı#resim (Galeri Soyut) https://www.instagram.com/p/Cor-HfkshzW/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
aykutiltertr · 1 month
Video
youtube
Şarkılar Seni Söyler - Gökhan Tepe&Emel Şenocak ✩ Ritim Karaoke Orijinal...  ⭐ Video'yu beğenmeyi ve Abone olmayı unutmayın  👍 Zile basarak bildirimleri açabilirsiniz 🔔 ✩ KATIL'dan Ritim Karaoke Ekibine Destek Olun (Join this channel to enjoy privileges.) ✩ ╰┈➤ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join ✩ ORİJİNAL VERSİYONU Linkten Dinleyip Canlı Enstrüman Çalıp Söyleyerek Çalışabilirsiniz. ⭐ 🎧 ╰┈➤ https://youtu.be/Ggpdy2qT1ko ✩ (MAKE A LIVE INSTRUMENT ACCOMPANIMENT ON RHYTHM IN EVERY TONE) ✩ Aykut ilter Ritim Karaoke Ekibini Sosyal Medya Kanallarından Takip Edebilirsiniz. ✩ İNSTAGRAM https://www.instagram.com/rhythmkaraoke/ ✩ TİK TOK https://www.tiktok.com/@rhythmkaraoke ✩ DAILYMOTION https://www.dailymotion.com/RhythmKaraoke ⭐ Şarkılar Seni Söyler  (Huysuz ve Tatlı Kadın) - Gökhan Tepe & Emel Şenocak ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Nihavend Düyek TSM) Eser Adı:Şarkılar Seni Söyler Dillerde Nağme Adın Makamı:Nihavend Bestekarı:Muzaffer İlkar Söz Yazarı:Fakih Özlen USÜL: Düyek 8/8 Şarkılar Seni Söyler, bestesi Muzaffer İlkar'a, güftesi Fakih Özlen'e ait nihavend makamında bir Türk sanat müziği eseridir. Şarkı Sözleri Şarkılar seni söyler Dillerde nağme adın Dillerde nağme adın Aşk gibi Sevda gibi Huysuz ve tatlı kadın Huysuz ve tatlı kadın En güzel günlerini Demek bensiz yaşadın Demek bensiz yaşadın Aşk gibi Sevda gibi Huysuz ve tatlı kadın Huysuz ve tatlı kadın Öğretim Üyesi/Elemanı Adı Soyadı: Emel Şenocak Unvan Bilgileri, Bölümü: Sanatçı Öğr. Gör. Dr. / Müzik Teorisi Bölümü Çalışma Alanları: Ses Eğitimi, Ses Tekniği, Müzik Teorisi Mezun Olunan Lisans/YL/Doktora Programı: Doktora: Azarbaycan Respublikası Prezidenti Yanında Ali Attestasiya Komissiyası Bakü Müzik Akademisi  Müzik Estetiği ve Vokal Programı 2007; Yüksek Lisans:  TC Haliç Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Musıkisi Proğramı 2002 Yüksek Lisans; Lisans:  Türk Musıkisı Devlet Konservatuarı  Şan Bölümü / Türk Musıkisi Devlet Konservatuarı Temel Bilimler Bölümü 1981 İTÜ E-posta Adresi: [email protected] Web Adresi (Kişisel ya da Akademik): [email protected] Biyografi: Yüksek Lisansı birincilik derecesiyle bitirdi.Tez konusu  Taş Plaklarda Türk Operetlerinin Tespiti ve Vokal icra Teknikleri. Doktora Proğramını birincilikle bitirdi. Tez konusu, Avrupa Vokal Tekniğinin Türk ve Azarbaycan  Vokal Tekniği Üzerindeki Rolü Konulu  Tez çalışmasını yaptı. Çeşitli projelerde görev aldı. 2007. 2009 İTÜ Rektörlüğü   “Eğitim ve Öğretim Kalitesini Geliştirme Programı” Projesi (Yürütücü)/ 2009 Eğitim Öğretim Projesini Geliştirme ve Bilim – Toplum Gösteri Programı Projesinde Araştırmacı/ 2010 İTÜ Rektörlüğü “Eğitim ve Öğretim Kalitesini Geliştirme Programı” Projesi (Yürütücü) /  2011.  İTÜ Rektörlüğü  “Eğitim ve Öğretim Kalitesini Geliştirme Programı” Projesi (Yürütücü) / 2012.  İTÜ Rektörlüğü     “Eğitim ve Öğretim Kalitesini Geliştirme Programı” Projesi (Yürütücü)  olarak katkı sağlamıştır. 2011; Kuveyt Devleti,Özel Kültür Elçiliği Onur Ödülüne layık görülmüştür. Ulusal ve Uluslar arası pek çok konserler verdi. (2005). Varosi Közmüvelödesi Intezmenyek Könyvtar Es televizıo, Hungarian music and songs while being here in Kalocsa during the 15thDanubian Folklore Festival Turkish folk songs, Kalocsa, Macaristan. (2009), International Symposium Jointly Organized by Iaps-Csbe’Culture& Space In The Built Environment Network’ And The Iaps-Housing Network, Resital, İstanbul konserleri gibi. Uluslararası hakemli dergilerde yayımlanan makaleler /(2007). Musiki Dünyası 1-2/31, “Türkiye’de Vokal Tarihin Gelişimi”, Bakü Azarbaycan, 118-120. 3.4-2005 Musiqi Dünyası, “Türkiye’de Vokal Müzik Eğitiminin Tarihi”       Bakü Azarbaycan, 279-282. 1-2/23 Sayı.2005, MUSİQİ DÜNYASI dergisi, “Operet Sanatı ve Türk Operetleri”, Bakü Azarbaycan, 146-153. 2007/2, Folklor / Edebiyat, “Cumhuriyet Öncesi / Sonrası Türk Müziği           Kayıtları ve Günümüz Müziğine Etkileri”, Ankara, 271-278.  (2005). 6. Uluslararası Kültür Kongresi, “Türk Müziği Kültürünün Taş Plak Kayıtlarıyla Dünya Müzik Kültürüne Etkisi”, Ankara. (2006). II.  Uluslararası Halk Kültürü Sempozyumu, “Müzikal Hafızamızın Sesli Belgeleri Olan Taş Plakların Halk Kültürüne Katkısı”, Kırım. (2006). 3rd World Voice Congress, “Comparison Between Voices Of Professional And Amateur Artists With Acoustic Analysis”, İstanbul, Programmke & Abstract Book. (2009). Atatürk Kültür Merkezi 7th Uluslar arası Türk Kültürü Kongres “Farklı Makamlardaki İstanbul Türkülerinin Müzikal Analizleri ve İcra Teknikleri”, Ankara. .(2012) 12.Mayıs.  Azarbaycan /Bakü Milli İlimler Akademisi Bakü Slavanyan Üniversitesi’nin düzenlediği “Umumilli Lider Haydar Aliyev’in doğumunun 89. Yıldönümü nedeniyle “”Azarbaycansünaslığın Aktual Problemleri III.Beynelminel İlmi Konferans” kitabı. (2005). Yüzüncü  Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Sempozyumu, “Vokal Eğitimin Oluşumu Avrupa Vokal Tekniğinin Geleneksel Türk Müziğine (TSM-THM) Uygulanması”, Van. (2005) gibi çalışmaları bulunmaktadır.
0 notes
e-haberturk · 1 year
Text
Resmi Gazete'de bugün (14 Aralık 2022 Resmi Gazete kararları)
Resmi Gazete’de bugün (14 Aralık 2022 Resmi Gazete kararları)
14 ARALIK 2022 TARİHLİ RESMİ GAZETE YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ CUMHURBAŞKANI KARARLARI – Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Dair Kararda Değişiklik Yapılması Hakkında Karar (Karar Sayısı: 6546) – Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörlüğüne Bağlı Olarak Sosyal Araştırmalar ve Yenilik Enstitüsü Kurulması Hakkında Karar (Karar Sayısı: 6547) – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes