Tumgik
#aziz nesin
bahar-misalim-blog · 9 months
Text
Haritalara baktım,
hiçbirinde evin yok.
Ansiklopedilere baktım,
hiçbirinde resmin yok.
Sözlüklere baktım,
hiçbirinde ismin yok.
Aynada kendime baktım,
seni gördüm ...
Benden başka yerin yok ...
Aziz Nesin
Tumblr media
💞💞𝒾𝓎𝒾 𝒶𝓀𝓈𝒶𝓂𝓁𝒶𝓇❤️🕊.⋆•༆$
Tumblr media
158 notes · View notes
okuryazarlar · 11 months
Text
Tumblr media
Usta hikâyeci, şair ve çağdaş mizahın öncülerinden olan Aziz Nesin'i aramızdan ayrılışının 28. yılında saygıyla anıyoruz.
160 notes · View notes
insanzee · 2 months
Text
Tumblr media
Büyük Aziz Nesin'den harika bir kadın yorumu.
KADIN
Bir kadına ne verirseniz verin, onu daha
büyük bir hale getirir.
Ona sperm verirseniz, size bir çocuk verir.
Ona sebze verirseniz, size yemek verir.
Ona bir ev verirseniz, size bir yuva verir.
Ona bir gülücük verirseniz, size kalbini verir.
Ona bir şarkı söyleyin, size bir konser verir.
Kadın kendisine verileni çarpıp - çoğaltarak
geri verir.
Bu yüzden ona çamur atarsanız, karşılığında
bir bataklıkta boğulmaya hazır olun.
Aziz NESİN
33 notes · View notes
fthlc · 5 months
Text
19:26
Üşüyor evin tuğlaları
Muslukları kapıları
Döşeme tahtaları
Üşüyor sular ateşte kaynarken
Üşüyor ateş
Sevisizlikten...
-- Aziz Nesin
68 notes · View notes
maia-r · 4 days
Text
Tumblr media
22 notes · View notes
chocolate135 · 3 months
Text
Tumblr media
23 notes · View notes
yurekbali · 1 month
Text
Tumblr media
Yaşar Abi’yle anılar... anılar... Yaşar Abi aslında çocuk gibidir. Çabuk kırılır, çabuk küser. Ama içinde kötülük yoktur. Fakat kendine yapılanı da hiç unutmaz. Zaten hiçbir şeyi unutmaz ya, neyse. Şimdi sizlere bu konuyla ilgili birkaç anekdot anlatmak istiyorum. (...) Aziz Nesin, Yaşar Kemal ve Çiçek Arif Madem konu küslükten, dargınlıktan açıldı, o zaman bir de Yaşar Kemal Aziz Nesin hikâyesi anlatmalıyım size. Aziz Abi bir yazısında mı, yoksa bir sohbette mi ne Yaşar Abi’yle ilgili bir laf söylemiş. Yaşar Abi de bunu duymuş ve selamı sabahı kesmiş onunla; konuşmuyorlar. Türk edebiyatının ve kültürünün tepesinde oturan, uluslararası ünleri olan bu iki devin küslüğünden herkes rahatsız. Özellikle de dostları, arkadaşları tabii. Kimse de cesaret edip onları bir araya getiremiyor. Böyle de sürüp gidiyor bu durum. Bir akşamüstü Yaşar Abi, ben, Karanlık Cengiz ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın hem danışmanı hem basın sözcüsü, Büyükelçi Kaya Toperi dostumuzla Çiçek Bar’da muhabbeti kurmuşuz. Gülmecenin, fıkranın bini bir para. Erken bir saat olduğu için barda kimseler yok. Biz gülmekten kırılıyoruz. Tam tanımıyla yerlerdeyiz. Biz kahkahalara boğulurken bahçe kapısından Aziz Nesin girdi içeri. Yanında, son zamanlarda beraber olduğu kadın arkadaşı. Ölümünden üç beş ay önce olsa gerek. Artık, barda yalnız değiliz. Seslerimize çekidüzen verip biraz kısarak sohbetimize devam ettik. Ne de olsa barın sahibiyiz. İşin gereği bile olsa, ki o yüzden değil, gerçekten saygı duyduğum bir abi olarak Aziz Abi’ye hoş geldiniz demek için masadan kalktım. Aziz Abilerin masasına gidip, “Hoş geldiniz” dedim. Kısa bir süre için de olsa masalarına oturdum. Hoşbeşten sonra, lafı da döndürüp dolaştırıp, Yaşar Abi’yle olan dargınlıklarına getirdim ve niye konuşmadıklarını sordum. Aziz Abi de dargın olmadığından, bir konuşmasından dolayı Yaşar Abi’nin alınganlık gösterdiğinden söz etti. Aziz Abi’nin beni sevdiğini bildiğimden de cesaret alarak sordum: “O zaman Yaşar Abi’yi alıp masanıza getirsem bana kızmazsınız değil mi abi?” “Niye kızayım ki canım. O bizim küçük kör ayıcığımızdır” dedi. Bunun üzerine masadan izin isteyerek kalktım. Kafamda acele bir plan geliştirdim. O zamanki Çiçek Bar’ın şefi Cafer’i çağırıp, soğukluktan bir şişe Cordon Rouge şampanya çıkarıp, servise hazır hâle getirmesini söyledim. Çalışanlardan birinden de fotoğraf makinesini hazır etmesini istedim. Ben işaret ettiğimde hemen harekete geçersiniz, dedim. Sonrasında da gidip kendi masamıza oturdum. Oturur oturmaz da Yaşar Abi, “Aziz ne anlatıyor?” diye sordu. Ben de, o anda yazdığım senaryoyu okudum Yaşar Abi’ye. “Diyor ki Aziz Abi, ‘Ne o, bir şey mi var da Yaşar bana selam vermiyor. Hoş geldin demiyor? Sen bilirsin Arif?’ diye sordu” diyorum. “Peki sen ne dedin?” “Ben de bilmediğimi söyledim tabii.” “Hadi lan ordan. Aziz böyle şeyler söylemez. Düpedüz yalan söylüyorsun.” “Ben niye yalan söyleyeyim abi. Niye uydurayım ki? Ben, bana ne söylediyse onu söylüyorum.” “Beni kandırmaya kalkmıyorsun değil mi?” “Haddime mi düşmüş abi sizi kandırmak.” Yalandan kim ölmüş? Yemin billah ederek doğru söylediğimi, hatta, vakit geçirmeden masasına gitmemiz gerektiğini, yoksa çok ayıp olacağını söyledim. Kaya Abi de Karanlık Cengiz de beni desteklediler. Bana inanmasa da Aziz Abi’ye bir merhaba deme gereği duydu sanırım. “Hadi o zaman, yürü. Beraber gidiyoruz ulan” dedi. Masadan kalkarken bizim şef Cafer’e işareti çakıyorum. Bana tam inanmamış, ikircimli bir hâlde yürürken;
“Bak Arif, yanlış bir şey olursa seni asla affetmem. Bunu bilesin” dedi. “Bilmez olur muyum abi? Tamam, affetme” diyerek yüreklendirdim onu. Ama onun bu konularda bana pek güvenmediğini de biliyordum. Bu yüzden beni tehdit ederek, giderayak işin doğru olup olmadığını öğrenmeye çalışıyordu. Ne kadar yalan söylemeyen adamı oynasam da Yaşar Abi yine de benim işgüzarlık yapabileceğimi biliyor. Benim yaptığım da riskli bir iş ya, neyse. Aslında ben, Aziz Abi’nin sevgisine ve bilge kişiliğine güvenerek buna yeltenmiştim. Yapacak bir şey yoktu artık. Aziz Abi’nin masasına gelmiştik bile... Arkamızdan şef, garsonlar, komiler eşliğinde şampanya tepsisi geliyordu. Yaşar Abi; "Vay Aziz! Hoş geldin!” deyince, Aziz Abi de, "Nasılsın Yaşar?” dedi ve kucaklaştılar. Aynı anda şampanya da bütün gürültüsüyle “bom” diye hemen arkamızda patladı. Onların ürkmüş, şaşkın bakışları arasında bizim masadan bir alkış koptu. O sırada bir yandan da fotoğraflar çekiliyor. Daha sonra Kaya Toperi de gelerek Aziz Abi ile Yaşar Abi’yi kutladı. Şampanyalar içtik. Böylece uzun zamandır süren küskünlük de son bulmuş oldu. Bu işe en çok sevinenin ben olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Neyse bu kez, kazasız belasız çıktık işin içinden. Bu olaydan üç beş ay sonra Aziz Abi’yi kaybettik. Türkiye büyük bir değerini yitirmişti. Yaşar Abi, Aziz Abi’nin ölüm haberini alır almaz bana geldi. Üzgün... "Aferin ulan Arif. Ne iyi ettin de Aziz’le beni barıştırdın. O gün söylediklerinin hepsinin yalan olduğunu biliyordum. Ama bak Aziz öldü. Sen bizi o gün barıştırmasaydın, bugün birbirimize küs gidecektik. Bu da benim için daha büyük bir acı demekti. Sağ ol lan Hasan Emmimin oğlu. Yalan malan ama iyi ettiğin belli” deyip boynuma sarıldı. Dokunsalar ağlayacak hâldeydi. O an yüreğinden kopmuş gelen iki damla gözyaşı, kirpiklerinin arasından yere düşmek için sabırsızlanıyordu... Aziz Abi’nin yokluğuna alışmak hepimiz için zor oldu. Hâlâ ülkenin çözümsüz sorunlarına, ondan gelecek çözüm önerilerini bekler dururum. Kimsesiz çocuklar için kurduğu vakfının bahçesinde, nerede yattığı bilinmeyen mezarında, ışıklar içinde yat Aziz Abi! Tüm çiçekler üstüne açsın. Yıldızlar üstüne yağsın! - Arif Keskiner, Yaşar Kemal’li Anılar / Binbir Renk Binbir Çiçek - Fotoğraf: Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Arif Keskiner
18 notes · View notes
pepetheking · 16 days
Text
Tumblr media
12 notes · View notes
delipsikolog8888 · 5 months
Text
Öyle durumlar vardır ki ağlayamadığımız için güleriz
17 notes · View notes
yandikalbim · 1 year
Text
Hayalim; küçük bir çocuğa ‘ne kadar seviyorsun’ dediğinde, açıp elini iki yana ‘İşte bu kadar’ derken ki o masum sevgiyi bulmaktı.
148 notes · View notes
sade1-adam · 9 days
Text
"Göremeyeceğimiz günler için dövüştük...
Kavgamızın şiir olması; Bundan."..
Aziz Nesin
Tumblr media
18 notes · View notes
insanzee · 5 months
Text
Irkımı sordu
İnsan dedim
Dinimi sordu
İnsan dedim
Kıblemi sordu
İnsan dedim
Yolumu sordu
İnsan dedim
Alışık değildi, çekip gitti!
/ #AzizNesin
1915 - 6 Temmuz 1995
Tumblr media
44 notes · View notes
obsearttr · 8 months
Text
Ne kadar kalmak istesek de bazen gitmek zorunda kalırız. Ve ne kadar gitmek zorunda olsakta, kalmaktan yanadır sol yanımız. - Aziz Nesin
23 notes · View notes
siir-defterim · 9 months
Text
"Korkulu rüyaları hep hayra yoruyorsun,
Yediğin kazıklardan avuntu umuyorsun,
Alıştın, nutukları dinleyip uyuyorsun,
Sen böyle uyudukça sanma ki sabah olur.
Körler memleketinde şaşı padişah olur!"
Aziz Nesin, Sarı Çizmeli Memet'e Mektup
Tumblr media
25 notes · View notes
onderkaracay · 19 days
Text
Tumblr media
🎯 Şirk Düzeni ve Devrim Gerekliliği 🎯
Devlet yok şirk-etler var savunması bir ŞİRK düzenidir. Güce taptırma şirki. Bizim gücümüzü bize karşı tehdit olarak kullanma şirki.
Şirket şirk kökünden türemiştir. Ve bugün bütün maddi güçler özelleştirme ihaneti ve talanı sonrası bu düzeni sürdürülebilir bir düzen kurmuş ve devamını Cumhuriyet ve Türk ulusunu yok ederek şer imparatorluğu kurmak amaçlı bir projeye dönüşmüştür. Anayasa değişikliğinin amacı budur. Başka dil ve ırk ile federasyon ve ülkenin bölünmesinin taşlarını döşemek istiyorlar.
Demografik yapı değişikliği bir başka kama olarak ülkemizin böğrüne saplanmış ve kangren olmuştur.
Yabancıya toprak, maden ruhsatı, yurttaşlık satışı ile ileriki zamanlarda Anadolu'yu Filistin benzeri bir yok oluş ve yutma niyeti taşımaktalar.
İnsanlığını kaybetmeyen herkes artık niyet okumak zorundadır.
Bir kişiye ülkemiz bu sebeple teslim edildi.
Bütün bunların anlaşılmaması içinde biat ve itaat dışında bir varlığı olmayan insan yetiştirmeye ihtiyaç duyuyorlar.
Türk ulusu din düzeyine düşürülmüş cihat vb müfredat değişiklikleri ile kendine karşı kendi içinde düşmanlık üreten nesiller yetiştiren eğitim ve öğretim dayatmasından vazgeçmek zorundadır.
Köy enstitüleri benzeri eğitim ve öğretim içinde üretim, üretim içinde eğitim ve öğretim sistemi kaçınılmaz bir devrim olarak gerçekleşmelidir. Her yurttaş bunu yüksek bir sesle ifade ederek talep edip gerçekleştirmek için çaba ortaya koymalıdır.
Bunu başarmak için ilk önce Türk ulusunun iradesi yönetime gelmeli ve kamulaştırma devrimi ile eğitim ve öğretim devrimi tamamlanmalıdır.
İradesine sahip çıkan bir toplum birlik, beraberlik ve bütünlük içinde hareket ettiği müddetçe o ulusu yolundan döndürebilecek bir güç dünyada yoktur.
Geri kalmışlığın sebebi din düzeyinde eğitim ve öğretim ile ülkemizin kaynaklarının Türk ulusu yararına devletin hazinesine akması yerine holdingleşen işbirlikçi kodamanların cebine akması, tarikat ve cemaatlerin holdingleşen yapıları, devlet yok şirk düzeni var tehdidinin sürdürülebilir düzen kurmasıdır.
Önder Karaçay
7 notes · View notes
gece1g · 1 year
Text
Tumblr media
100 notes · View notes