Tumgik
hatotsah · 9 months
Text
Tumblr media
birini seviyorsan yarın ona şöyle de: "gökyüzü bembeyaz." eğer o bensem, şöyle cevap veririm: "ama bulutlar kapkara." böylece birbirimizi sevdiğimizi anlarız.
14 notes · View notes
hatotsah · 1 year
Text
Tumblr media
133 notes · View notes
hatotsah · 1 year
Photo
Tumblr media
143K notes · View notes
hatotsah · 1 year
Text
Tumblr media
46 notes · View notes
hatotsah · 2 years
Photo
Tumblr media
52K notes · View notes
hatotsah · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media
"Ölüm var ve sen her yerden dönülür sanıyorsun"...
932 notes · View notes
hatotsah · 2 years
Photo
Tumblr media
Skammen (Ingmar Bergman, 1969)
13K notes · View notes
hatotsah · 2 years
Photo
Tumblr media
590 notes · View notes
hatotsah · 2 years
Photo
Tumblr media
David and Lisa, 1962, Frank Perry
459 notes · View notes
hatotsah · 2 years
Photo
Tumblr media
22K notes · View notes
hatotsah · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media
“yalnızlığımız dünyayı dolduracak kadar büyüktür. acımız, acıların beyidir. aşkımızın benzeri ve tekrarı yoktur. ayrılan herkesin kederi bizde birikmiştir.”
879 notes · View notes
hatotsah · 2 years
Photo
Tumblr media
6K notes · View notes
hatotsah · 2 years
Text
rüzgar
yüzü yaralı bir hayalet çıkıyor en dibinden marmara'nın ellerinde unutulan kanlı güneş geriye dönüyorsam sadece benim sadece benim akşam üzeri canlanan şu yalnızlıklar kalbimde tortulu bir çarpıntı ellerimde hâla bir elin sıcaklığı boydan boya yürümüş cehennemi bu cehennem kimin?
sana eski bir rüzgarın getirdiği eski karanlık odaların içlerinde güzel bir anı bulmak arzusundaysan tenezzül dahi etme bulamayacaksın
ama hatırla aşkın sönüşü gerçekleşirken ben çırpındığımda bir kaç çalı çırpı için dudaklarını aralamadığın hâlde yorgunum demiştin bulanık bir denizin en dibinde yüzü yaralı bir hayalet kıpkırmızı güneşlerle rüzgarlar doğuruyordu hatırla
kendimi bir gizlilik olarak yaşarım bu kalabalık bu topluluk dertse göğsüme ve sıradağlar… bakırdan ve günahdan damarlar eklenmiş yüzeylerine uzun saçları bembeyaz elbisesiyle kaybettiğim bir şeyi geziniyor gördüm oralarda düş müydü peki? adım attım ölmüş müydü? asla! sen miydin? hiç bir zaman bilmeyeceğim
bana anlatılan ben yaklaştıkça o kendi gözlerini keşfeden duru ve mavi bir yağmurdu
ağırlığı ıslak bir toprak gibi doğurunca yüzümü sokakta gördüğüm her hangi bir yüz gibi algılıyorum ilk defa bütün köyü uyutan karanlık gökyüzü olarak yeniden var olup ağaç diplerine topluyorum yarını zaman, zamana veda ediyor her şey eskisi gibi olmayacağına dair yeminler ediyor! dualar kâr etmiyor! kapıyı çekip gitmek istiyor içimdeki sancı rüzgar buna izin vermiyor.
kendini ıslak bir toprak gibi doğuracaksın türküler söyleyip dans ettiğinde mahfil ve taylar uyurken nehir kenarlarında incecik bir çocuk gibi hüznü eski güz çiçeklerine fısıldamış ve unutmuş gibi ilk defa kendinden karşılık beklemeyerek beni suya benzet canım, içinde yıldızlar dokunacağın günü hıçkıra hıçkıra beklemektedir
48 notes · View notes
hatotsah · 2 years
Text
org
-das alte jahr vergangen ist eşliğinde
dokunamaz hüznüme aşıklar orgun gözyaşıyım ben şimdi
açelyalı kabuslar gecesi kovan, çörtenler ve hayaletler üşüşür tüm uykuların esrik iblisi devrilince o çok büyük çanlar içimin neresine varsam kar neresine dönsem umuttan bir uzaklık döner en tepelerde bir çekim acıya çivili karanlığın sesiyle
işte geziniyor parmaklarım bir tende gezercesine hazla ve sakin elmas dudaklarında çağlayan nefretim sırdaş emellerin çirkinliğim kapatabilsem bu ıssızlığa gözlerimi -granit, yarı saydam ve ufuk- yakılmış bir aziz gibi söylerim seni kırmızı göğün altında savrulan büyük unutulmuşluğa en müsait çelişki
dokunamaz hüznüme hiçkimse orgun gözyaşıyım ben şimdi
ayaklarım yükseği çağırıyor ıslansın diye yücelikten çıkışlar insansa eksiktir bir kanat bir ıslah ve bir coşku olmadan -keskince bir yazgıdan düşen ayetler görüde yılan ve gotik ve söz içimdeki utancın asıldığı bahçede neden tanrının kan izleri var?
dokunamaz hüznüme hiç kimse izlere gözyaşıydım ben hep
44 notes · View notes
hatotsah · 2 years
Text
fısıh
kesilince boğazından ilk evlatlar ve sövelere çoktan sürülmüş mercanköşkotları çıkar. gece denizdir lahzada bir yalgı hora tepinir simgeden ağlayışı ağrısız bir duman buğulaşan yakut zamana şaraplar ve taş kanatlarla yitirilen bu çıldırışın uçurumunda cevaptır. tanrısız bir yağmura düşense dinmemek çağlamak, çağlamak ve çıldırmaktır.
bu kantat ancak bir ibrani ölürse başlar. kırılan görüntünün ermişlik çağlarıdır müzik. ama benim adımlarım der ki: yorulmadık daha yürümenden. ama benim dudaklarım der ki: söylemeyeceğim artık bu belirsizliğin şarkısını. neden herşeyde bir hiç kanaya kanaya söylüyor buradayım diye? neden her karanlığın damarında culağın o korkunç ölümü yatıyor? salınıyorum kelimelerle bir kemanın yürüyüşü gibi güneş ancak bir ibrani doğunca batıyor.
ışığıma güzel gelmiyor defne yaprakları o halde ormanda yürümek hâla neden?
kesilince boğazından ilk evlatlar ve sövelere çoktan sürülmüş mercanköşkotları çıkar kanatlarında bir yanlışı taşıyan ölümün.
30 notes · View notes
hatotsah · 2 years
Photo
Tumblr media
Mikhail Kalatozov -Letter Never Sent -1960
1K notes · View notes
hatotsah · 2 years
Photo
Tumblr media
Brian Eno in the 1970s: “The tape is now the music”
24K notes · View notes