Tumgik
#çin hasta adam
aklingolgesi · 2 months
Text
TARİHTE DÜNYANIN HASTA ADAMLARI | MESELE
Tuna Nehri’nin Hasta Adamı, Boğaziçi’nin Hasta Adamı, Avrupa’nın Hasta Adamı…. Ülkeler tarafından sıklıkla kullanılan bu “hasta adam” söylemi aslında neyi ifade ediyor? Devletler, tarihin tozlu sayfalarında neden böyle anıldı? Kullanılan aslında bir gerçeğin temsilcisi miydi yoksa bir metaforun ürünü müydü? Gelin, hep birlikte devletlerin siyasî söylemleri altında yatan gerçekleri gün yüzüne…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
morkedisblog · 11 months
Text
Şimdi Oğan Kılıçdaroğlunu desteklese de fikrim değişmez nasıl ki kızıp köpürsem de kazansa kaybetse de KEMÂL KILIÇDAROĞLU NAMUSLU DÜRÜST BİR ADAM TÜRKİYE ve TÜRK SİYASETİ ÇİN FAZLA KARAKTERLİ KALİTELİ diyorsam çünkü eğer kendisi oğlu kızları damadı gelininin hatta Selvi hanımın rahmetli ağabeyi profesörmüş 1 açıklarını bulsalardı sahte afiş videoya ihtiyaç duymazlar halay çekerek anlatırlardı Oğan ne açığı artısı var bilemem ama yüzüne bakıp kişiliği hakkında az da olsa fikir yürütebilim bir de bir yerde köklerini okudum Azeri/Gürcü/Türk/İran genleri varmış ben gibi melez yani en tehlikeli insan tipi hayır kendimden biliyorum siz beni böyle yazım hataları yapan cahil dünyadan birşey anlamayan görgüsüz, düşünüp fikir üretemeyen sorgulamayan kelime haznesi dar dünya görüşü 0 küfürbaz terbiyesiz seviyesiz varoş banâl birisi olarak görüyorsunuz gerçekten öyleyim doğru tahmin👍Ama bu cahil akılsız düşük ıq'lu halimle vekil seçip meclise gönderin beni meclise ayar verip birbirine katıp önce bakan sonra parti başkanı en son CB olmazsam yüzüme tükürün bu Oğan benim 100 mislim eğitim görmüş hayat görgüsü var neler yapacağını düşünün Erdoğan da Gürcü/Laz kökenli melez böyle yükseldi şimdi yaşlandı hasta sinirlerine hakim olamıyor öfkesi mantığının önüne geçiyor hakaret etmedim diabetliyim biliyorum o ruh gitgellerini öfke krizlerini çevresi yanıltıyor onu siyaseti bırakması gerek asmayın kesmeyin sesli düşünüyorum suça girmez anlatmak istediğim şu genlerimizde hitabet yeteneği var Camide İmam Kilisede papaz Havrada Rabbi oluruz bukalemun gibi ortama göre kamuflaj yaparız kökler ve ırk da önemli eğitim kadar Allah vergisi bir durum bu Oğan:Erdoğan beni oduncu Kılıçdaroğlu kömürcü yaptı rantımı alıp oturayım demez Chp'de yaptırmazlar yapamaz Özkoç/Öztrak/eskiler/yeniler/İmamoğlu/Yavaş ki seçimlerde aşırı emek harcadılar ter akıttılar yani Oğana fırsat vermezler Akp Mhp isim çok ama yıldız sivrilecek isim yok Oğan ileride çok yükselecek Türk siyasetini hareketlendirecek ama benim gözümde naçizane verdiği sözü tutmayan ülke geleceğini kendi menfaâtine harcayan birisi olarak kalacak haa Bahçeli de yaşlı derseniz baksanıza adamın gönlü genç oyun havası gibi saydırıyor😂
instagram
0 notes
ikesudankalemler · 6 years
Text
Tutkunduğum
Hatırladım; 
O gün akşam üstünden sonrasını;  odamda yalnızdım  pencere açıktı, ışık kapalı;  aynaya o gün hiç bakmamış; saatleri hiç kurmamıştım;  yemek filan da yememiştim ; akşam üstünden sonra hatırladım ...  Yalın vaziyetteydim ismimin yalın halinde; gayet ölçüsüzdü ağzım; insanların yüzüne  tükürebiliyordum;  Hatırladım bir aydı yine ve bir gündü elbette ki takvime hiç bakmamıştım;  Kapı çalmış ses çıkarmamış; işten eve dönmemiştim yine ;odamda oturmuş, insanların  yüzüne tükürüyordum hatırladım  Hatırladım; pencere açıktı hala; rüzgar beni deli ederdi;hasta da edecekti hatırladım  odanın kapısı kapalıydı bir de; kalkıp bir mum yakmıştım; aynaya bir defa baktım ;  hatırladım yüzüme hiç bakmamışım ve o gün saçlarımı taramamıştım .hiç..  Yine bir gündü elbette yine bir ayrılık günüydü hem de ; takvimde bir ay dönüyordu  yine ve ben saati hiç kurcalamamıştım ;  Hatırladım evet; odam kadar dağınıktı zihnim;  içimde koyu bir acı geziniyordu; içtiğim buzların hesabı bile yoktu;  rüzgar beni deli etmişti;  hava bu kadar sıcak değildi biliyorum  aynaya bakmıştım tekrar aynaya  tekrar  mum ve buz eriyene dek ve gözlerim seyirene dek aynaya bakmıştım.  Dilim kuru, damağım kuru; içimde su yutkunmuştum hatırladım; buharlaşacak olan  suydu içimde; kuruyacak olan suydu yutkunduğum ve tutkunduğum  belki  bir jeton atmıştım ya da bir taş ,  ayrılığa dair hatırladım ;  kör zihnimin kör noktasında bir yerlere zincirlenmiştim.  Odamda mum kokusu hayalet ederken,  içimi afakanlar da basmıştı öcüler de ...  Saçlarımı o gün hiç taramamıştım..  Aynama baktım;  bir zamanlar çocuk olduğuma inanamadım...  Nedenlerle saçmalayarak, yutkunarak şarkı söylediğim bir akşamdı;  balkonda birileri vardı, birileri güldükçe yüzlerine tükürmüştüm;  birileri vefa fazlasını bana acıyarak sunacaktı;  gülenlere vefa tükürmeye niyetliydim..  Görebildiğim kadarıyla balkondan, annemi seyretmiştim; kalabalık gülüşlerin ortasında  sıkışan annemin bir zamanlar çocuk olduğuna inanarak seyretmiştim ;  ve bir yerlerimde bir taş bir yem ya da bir jeton kalabalığıyla seyretmiştim annemi  Hatırlayabildiğim kadarıyla havada bir uçurtma görmüştüm ve griydi sokak,  boynu büküktü uçurtmanın,  ipin ucunda yerde bir çocuk vardı hatırlıyorum,  durmaktaydı çocuk  hava bu kadar sıcak değildi eminim; çocuk sıcaktı ama  annem de sıcaktı önündeki çay ve pastalar da sıcaktı;  benim ayrılık günümdü; içimde öcülerle boynu bükük uçurtmaları bir zamanlar  çocukmuşum gibi saymıştım;  pencere ve ağzımdaki buzlarla gelen kırık grip endişesi annemi oturduğu yerden ne  deli sarmıştı;  ben de yıkık bir adam öfkesi hatırladığım kadarıyla  bir bahar öncesi havada uçurtmalar filan uçuşurken  içimde şu çocuk, ayarsız ağzıyla volkanlardan patlardı  önümde sıcaktı pasta, çay ve ekşiyen muhabbetler sıcacıktı,  beni koyu bir ayrılık; ne deli sarmıştı .  Benim ayrılık günümdü; bir kabahattim o gün,  tek kalmıştım;yalnızsa herkes kimse yalnız değil  sanmış;büyümüştüm  ellerim nasır açmıştı;  okudum;  okumuştum;  her şeyin en iyisini okumuş en kötüsünü  hatırlamıştım; hatırladım...  Bir gün  saygı duyacaklar; saygı sunacaklar;  hatta saygıyı  duyumsayacaklar; fikirlice, zahmetli oturuşlarının  sandalyeleri ve zahmetli koltukları kadar terlerken alınları  saygı duyacaklar sandım  O saygıları içimde bir çocuk gibi, ayarsız ağızlarıyla volkanlardan patlayacaktı  o gün bugündü; hatırladım  Bir gün; odamda mum yanarken cebimde bir iki zırva kağıt,  elimde sessiz bir telefonla  karşımda bir pencere dolusu şehir tuzluyordum,  yaralarımı kanatana dek boynu bükük çocuklara ipin sonunu gösteriyordum .  Bana bakın diyordum, ipin sonunda bir gün siz olacaksınız ve kağıtlarınız olacak  elbette mum ışığında yazılmış zırva dolusu kağıtlarınız ..  Annelerinizin bir zamanlar çocuk olduğuna siz de inanamayacaksınız ..  Balkona çıktığımı da hatırlıyorum rüzgar beni tokatlarken çocuklara fıkra atıyordum  balkondan; kahkahayla karşılık veriyorlardı çocuklar ; ne deli günümdü annem  endişelenmişti ;  benim ayrılık günümdü evi bir dolu kadın kokusu, sarmıştı;  ağızlarında pasta tortusuyla o kadınlardan da acizdi ruhum; yaralanmış üstelik  tuzlanmıştım; ayrılığımla misafir kabul edemedim;  balkondan fıkralar attım kadınlardan birinin hırkasını da atacaktım ve kadını da atacaktım  hatta balkonu da atacak, odamda zincire vurduğum diğer kadını da atacaktım,  yine;  yapmadım.  Saniye saniye gitmiştin hatırladım,  gözlerimden de gitmiştin; yüreğimden de gidiyordun ben atmaya devam ettim  bilmiyordun;orada öylece kaldığın yerde kalbimle beraber duvarlara güzel başını vurur  gibi  attım  attım  sen attım; hatırladım .  Gittiğin bir şehirdi aslında;  bir kızdı gittiğin;  aşkıydı kızın aşkı senin gittiğin, saniye saniye ve arkana bakmadan gittiğin  bir şehirdi aslında;  bir kız şehriydi; boynu bükük uçurtmalarıyla, kırları ve yollarıyla terk ettiğin ..  Duvarlarıyla bir kız şehriydi atıldığın…  Pek çok şey istedim o gün;  saatleri istedim,  takvimleri istedim,  kadınların pasta tutkularını tutkallamak sonsuza dek, istedim;  başparmağımla bir çiçek ezmek istedim,aynı parmağı yalamak istedim sonra ;  aynı şarkıyı dinlemek istedim saatlerce ‘’Jackie’’ i dinlemek istedim,  mum kokusunu unutup senin kokunu çekmek istedim;  seni istedim;  içeri  içeri  içeri hapsetmek,  istedim ;  Hatta Batı'da daha batıda;  bir korse, içimde;  saçlarım bukle bukle , makyaj yüzümde; yanına hoş kokularımla gelmek istedim;  Çin Seddini görmek bile istemiş olabilirim ,  Nagazaki'yi ve Pekin'i istedim;  bir pencere dolusu dünyamla  tarihi yeniden yazmak istedim .  Adolf Hitler misali,  aşık olunur; sabun kokan kadınlara aşık olunur;  Sylvia Plath misali aşık olunur; intihar kokan adamlara;  ben de aşık oldum;  ağzımda kaprisli bir tat kaldı;  duyumsayamadığım acıdan; yenir içilir oldu aşk;  tükürülür oldu sonra yer zannettiğim müstakil günlere ve annemin balkonuna  tükürülür oldu aşk ;  bir zamanlar aşık olunur dedim; zamanı da atmak istedim; balkonu ve kadını da  söylediğim gibi o gün saate ve takvime hiç bakmamıştım; aşk.  Bir aşkım olur; denize taş,  bana üşümek düşer;  aşık olurum acısı kaprisi ile evime tükürürüm;  şimdiki gibi saçmalamak istemiştim o gün de; hatırladım,  ellerinle saçmalamak,  gidişinle saçmalamak,  balkonumda kadınlarla saçmalamak,  duraklarınla saçmalamak istemiştim ...  Ayrılık günümdü,  midemde bulantı balkonda rüzgar, karşımda aynı yarım ayna; ben seni unutmayı ne de çok istedim...  Oysa bir kalpti attığın ben da atmaya devam ederken söner sandığın, bilmiyordun ...  Arkanda yıkık bir kız şehri; kalakaldım ...  Annem vardı bir de üstünde epeyce düşündüğüm çocukluğuyla balkonda hava alan ve  bir kadın vardı ayrıca  A. Hitler aşık olmuştu sabun kokan kadına;  S.Plath vardı, aşık olmuştu bir intihara;  ve Nagazaki çok mu uzaktı; çok şey istemiştim o gün;  ellerin ve gözlerinle saçmalamak istemiştim;  benim kabahat günümdü ve henüz kendimde bile değildim;  bir kuş havalandı bana saçmalamak düştü;  mum yaktım; pencere açıktı hala  ağzımda kırılan buzlar ve kaprisli bir aşk tadı  bir zamanlar çocuk olduğuma inanamadım;  ben sen attım;  O kalbinde atılmış mıydım sahi  ve o kalbinden atılmış mıydım?  Hatırladım.- 2007
1 note · View note
mehmetkali · 4 years
Text
SMS – Pandemi Esnasında En Üst Düzey Hizmet Mükemmelliğini Nasıl Koruyacağız? Yazı 49 https://ift.tt/3973YjA
Dünya genelinde pandemiyi oluşturan COVID-19 hastalığı yaşamı ciddi anlamda tehdit etmeye devam etmekte. Beklenmedik bir zamanda Çin’in Wuhan kentinde başlayan bu hastalık hakkında bilgiler hergün değişirken, hastalığın hızlı bulaşma şekli, hasta ve ölüm sayılarının artması hepimizi panik ve endişe halini alarak korkuya dönüşmüştür. Salgının yarattığı ekonomik çökmeyle dünya genelinde milyonlarca insanın işsiz kaldığını görüyoruz. Bu dönemde en özveriyle sağlık çalışanlarının yanısıra  diğer meslek grupları arasında kuryeleri ve lojistik çalışanlarını gösterebiliriz. Çünkü bu çalışanlar, salgının başlangıcından beri çoğu insan evlerinde otururken sağlıklarını riske atarak durmaksızın siparişleri teslim ettiler. DSÖ tarafından açıklanan şu an en büyük risklerin arasında uçak ile seyahat. IATA tarafından açıklanan bilgiye göre;  Çin’de ortaya çıktıktan sonra çok sayıda ülkeye yayılan yeni tip Covid19 salgının, havayolu şirketleri için 113 milyar dolar gelir kaybına  neden olabileceğini  söyledi.
Peki Covid 19 salgını nasıl ortaya çıktı?
8Aralık2019  İlk Vaka;
Çin’in Hubei eyaletindeki Wuhan şehrinde bir hastada bu virüsün belirtileri görünür.
1Ocak2020 Wuhan’da deniz ürünleri pazarı kapatılır.
Bu pazarda satış yapanlarda hastalık görünür.
11Ocak2020 İlk Ölüm.
Wuhan’da 61 yaşında bir erkek bu hastalıktan ölür.
13Ocak2020
Çin’in dışında bir ülke, Tayland’da 61 yaşında bir kadında görülür.
20Ocak2020
İnsandan insana geçtiği doğrulandı ve yayılmayı önlemek için A sınıfı önlemler alındı.
21Ocak2020
Çin’den dönen bir Amerikalı adam, hastalığı kendi ülkesine taşır. Amerika’da ilk vakadır.
31Ocak2020
İngiltere’de vakalar görünür.
5Şubat2020
Bir Japon turist gemisinde vaka görünür. 3600 kişilik gemi karantinaya alınır.
11Şubat2020
Ölüm sayısı 1000’i geçer. Covid19 olarak dünyaya açıklanır.
4Şubat2020
Avrupada ilk ölüm  Fransa’da gerçekleşti.
20-29Şubat2020 tarihleri arasında Fransa’da bulundum. Havalimanlarında, uçakta maske ve dezenfektan kullandım. Fransa’da, ne kalabalık yerlere gittim ne de toplu taşıt kullandım. Gidiş ve dönüşümde  uçakta, havaalanında  maske kullandığımda havaalanı personeli ve yolcular uzaydan gelmişim gibi bakıyorlardı. Uçakların riskli olması nedeniyle  dönüşde yemek de almamıştım. Bu dönüşümde beni en çok korkutan  kabin amirinin sık sık öksürmesi ve burnu akmasıydı.
24Şubat2020
Çin, hastalığın merkez üssü oldu.
11Mart2020
DSÖ salgın hastalık olarak ilan etti.
13Mart2020
Okullar kapanır. Seyahat yasakları uzatıldı.
DSÖ, Avrupa’yı hastalığın yeni merkez üssü ilan etti.
16Mart2020
Dünya çapında seyahat yasakları yürürlüğe girdi ve havayolları 50 milyar doların üzerinde yardım pakati talep ediyor.
22Mart2020
İtalya ve İspanya salgın merkezi….
Dünya çapında vakalar  iki katına çıkar ve 330.000’den fazla vaka vardır.
29Nisan2020
Küresel bir salgın….
Şimdiye kadar, dünya çapında 3 milyondan fazla insana Covid 19 bulaştı ve neredeyse 220.000 ölüm oldu. Bu tarihe kadar olan seyahat kısıtlamaları açısından, dünya çapında 217 destinasyondan:
% 45’i turistlerin sınırlarını tamamen veya kısmen kapattı.
% 30’unun tamamen veya kısmen askıya alınmış uluslararası uçuşları var.
% 18’i belirli ülkelerden veya belirli destinasyonlardan geçen yolculara girişi yasaklar.
% 7’si karantina veya 14 gün boyunca kendi kendine izolasyon ve vize önlemleri gibi farklı önlemler uyguluyor.
8 Mayıs 2020
Şimdiye kadar yaklaşık 4.5 milyon insan Covid 19 tarafından 300.000’den fazla ölümle enfekte oldu. Küresel ekonomiler daraldıkça ve işsizlik arttıkça kuruluşlar bir aşı veya tedavi için yarışmaya devam ediyor. Ülkeler seyahat yasaklarını kaldırmaya başladığında havayolları uçuşlarına devam etmeyi planlıyor.(Bilgi IATA)
Bugün Dünya’da vaka sayısı 13 milyonu geçti…
Peki hastalık sona erdiğinde normale ne zaman dönülür?
Yoksa bir süre onla beraber mi yaşayacağız?
Veya normale döndüğümüzde ne olur?
Şu an işimizde birtakım değişikliler oldu dolasıyla yolcular üzerinde de değişiklikler oluyor veya olacak! Gördüğümüz gibi pandemik yeni fikirleri başlatmak veya test etme durumuyla yeni bir ortam sağlayarak değişimi hızlandırıyor.
Covid 19 salgını dünya çapında büyük bir etkiye sahip ve olmaya devam edecek ancak insanın hayatta kalma, yenilik yapma, üstesinden gelme ve başarılı olma yeteneğimizi hafife almamalıyız!  Pandemi esnasında müşteriler ne hissedecek ya da ne düşünecekler? Havaalanındaki bu operasyonel süreçlere ne gibi tepki verecekler? Müşteriler yemek yemeye, alışveriş yapmaya istekli olucaklar mı?
Hatırlarsanız 11 Eylül  sonrası, havaalanı güvenliği ve emniyeti benzeri görülmemiş bir şekilde süreçleri değiştirdi. Örneğin en basit, iniş ve kalkışlarda açık kokpite son verildi. Yolculara, el bagajı ürünlerinde cımbız ve tırnak makası gibi keskin eşyalara yeni kısıtlamalar getirildi. Sıvı bomba planı,  elektronikle ilgili yolcu el bagajına müteakip kısıtlamalar eklendi.
2010 yılında İzlanda’daki yanardağından gelen kül bulutu, Kuzey Avrupa’daki hava trafiğini tamamen durdurdu. Yaklaşık bir hafta boyunca, Avrupa hava sahasının çoğu güvenlik endişeleri nedeniyle kapatıldı. Dünya çapında 5 milyondan fazla yolcuya mahsur kaldı. 
Havacılık, dünyanın en güvenli endüstrilerinden biridir. İstatistiksel olarak seyahat etmenin en güvenli yolu uçmaktır. Buna rağmen dünya çapında birçok insanda uçma korkusu var. Hava trafik olayları, kazalar çok nadir olduğu için manşetlerde en üstte yer alır. Ancak bu, havaalanı sürecinden uçak tipine kadar herhangi bir hava yolculuğu unsuru hakkında soru veya endişeleri olabilecek müşteriyi etkileyebilir.
Düzenlemeleri müşterilere doğru bir şekilde açıklayamamak veya yanlış bilgilendirmemek, güvenlerine zarar verir. Bazen yanlış bilgi, hiç bilgi olmamasından daha kötü olabilir. İş rolünüz için gerekli tüm düzenlemeleri ve müşterileri doğru şekilde nasıl bilgilendireceğiniz  gerçekten önemlidir.
Gerçekte, bir uygunluk mesajı verirken, müşterinizi tanıyın. Özgün müşteri hizmetleri her zaman en yüksek tepki ve başarı oranına ulaşacaktır.
Örneğin; Havaalanında inanılmaz derecede endişeli görünen bir müşteriyle karşılaşıyorsunuz. Yolculukta COVID19’u yakalama konusunda çok gergin olduklarını görüyorsunuz, ne söyleyebilirsiniz?
-Endişelenmeyin, covid 19’a yakalamanız pek olası değil  ama burada bizde endişeliyiz! mi?
Yoksa, Şirketinizdeki pandemi tedbirlerini müşteriyle mi paylaşırsınız?
Bir başka örnek verebilirim; Müşteri biraz mutlu görünüyor. Ama size kontuarda uçaktaki sağlık ve güvenlik konusunda endişeli olduğunu söylüyor. Peki bu  senaryoda nasıl davranırsınız?
Üçüncü örneğimizde, müşteri daha kendinden emin görünüyor, ancak yüz maskesini takmıyor. Ne yapmalısınız?
Onlara;
– Üzerindeki bir eşarp veya  atkısını kullanmasını mı söylersiniz!
Ya da;
Havaalanında nerede – yüz maskeleri, eldivenler ve dezenfektanlar ve uçuşlarından önce satın almalarını tavsiye edersiniz veya
Müşterilere bu öğeleri nereden satın alabileceklerini, hatta ücretsiz olarak (havaalanınıza bağlı olarak) erişebilecek yerleride bildirebilirsiniz.
Aşağıdakilerden hangisini müşteriye gerçekten güvence sunduğunuzu söyleyebilirsiniz?
*Müşteriye kamusal alanların  COVID-19 ile ilgili olarak devlet tarafından güvence altına alındığını ve açıldığını,
*Müşteriye, personelin devlet COVID-19 sağlık kontrolleri ile uyumlu olarak sağlıklı ve iyi hissettiklerini kendi kendine onaylamaları gerektiğini ,
*Müşteriye havalimanının ve uçağın tüm bölümlerinin müşteriler ve personel için risk değerlendirmelerinden geçeceğini,
Cevap?
Unutmayın; Tüm devletlerin, havacılık uygulamalarını açmadan önce güvenli ve emniyetli bulmaları gerekecektir.
Devam edelim….
COVID-19 krizi sonucunda gelişen-değişen müşteri zihniyetleri ilginç ve farklı davranışlar üretecektir. Neden kendinizi o müşterinin yerine koymaya çalışmıyorsunuz veya o anda onlara en iyi müşteri deneyimini ne sunabileceğini düşünmüyorsunuz?
Kaçınılmaz olarak, her zamankinden daha fazla, havaalanında ve uçakta seyahat ederken kendilerini korumak, mümkün olduğunca mesafeli olmak isteyen yolcuların büyük bir yüzdesi olacaktır. Bu isteklere saygı duymanız ve bu müşterileri sessiz mekanlar nerede bulacağınız veya en iyi şekilde nasıl izole edeceğiniz konusunda bilginiz ve anlayışınızla destekleyebilmeniz önemlidir. Mümkün olan en iyi tavsiyeyi verebilmek için iş yeriniz hakkında gerçekten bilgi edinmeli ve hangi tesis ve alanların mevcut olduğunu anlamalısınız.
Bazı müşteriler için, küresel salgının duyguları her şeyi kapsıyor olabilir. Bu durumlarda, insanların davranışlarını kontrol etmesi veya uyarlaması genellikle zordur. Özellikle birisi inanılmaz derecede üzgünse, müşterileri içinde tamamen hazır olmak her zaman mümkün değildir. Duygusal zekanızı kullanmak ve müşteriyle empati kurmak çok önemli olacaktır. Bu durum kendinizi müşterinin yerine koymak, gerçek bir testtir.
Unutmayalım ki, uygun bir müşteri deneyimini destekleyebilecek bazı harika yenilikler olabilir. Havaalanlarında ve hatta uçaktaki duty free satışlarında, müşterilerin marka ve ürünlerle etkileşime geçmesi için yenilikçi bir yolu olup olmadığını neden araştırılmaz? Örneğin; Havaalanlarında temassız bir makyaj danışmanlığı veya temassız alışveriş düşünülemez mi?
Havacılık endüstrisinin küresel pandemiden geri dönmesi için müşterilere olan güvenin yeniden yapılandırılması gerekecektir. Müşteriler tekrar emniyetli güvenli bir şekilde seyahat edebileceklerinden emin olduklarında, güven artacak ve “yeni normal”e güven sağlanacaktır.
Peki güveni nasıl oluşturucağız?
Sonuç olarak, COVID pandemisinin ardından müşteri güvenini oluşturmak ve yeniden kazanmak kesinlikle önemlidir.
Müşterilerin güvenini kazanmak için:
– Yüksek derecede güvenilirlik ve bilgi ile hareket edin
– Söylediklerinizi yedekleyerek yaptığınız işlerde son derece güvenilir olun
– Duygusal olarak zeki olun ve yüksek düzeyde empati ile hareket edin
– Kişisel ilgi ile hareket etmeyin, herzaman  müşteri ihtiyaçlarını kendi önünüze koyun….
Güven oluşturun!
Mehmet Ali Ataman
17Temmuz2020
Tumblr media
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2Ov0Wfs via IFTTT
0 notes
didakaymaz-blog · 4 years
Photo
Tumblr media
Çok merak ediyorum. Bu mu istediğimiz??? #sokağaçıkmayasağı diye bas bas bağırıyoruz!!! Kademeli olarak buna hazırlanıyoruz. Her gün daha ciddi bir adım atılıyor. Bakın ilk resim Prato. Eline verilmiş barkodu, almış polisten randevusunu tabii önce formunu doldurmuş, her evden 1 kişi çıkıyor, aramış polisini; bu arada randevu geniş geniş değil sadece yarım saat aralığı için veriliyor; ne yapacaksan o yarim saatte yapacaksın. Sokağa çıktığın anda çat bir polis o barkodu gösteriyorsun, kontrol ediyor ve yoluna koşa koşa devam ediyorsun.  Şimdi biz tüm bu alt yapıyı hazırladık. Eczanelerimiz tamam, bankalar tamam, postaneler tamam, marketler tamam. Hastanelerin tüm ihtiyacı tamam. Solunum cihazları tamam. Tüm test taramaları tamam.Hazırız diil mi ??? SONRA ?? Orta ölçekli işletme iflas etsin. İşten çıkarılılana ya da evde oturana Amerika gibi 1000 dolar da verilebilecek o yüzden devam edelim sadece birbirimize haydi #sokağaçıkmayasağı ilan edilsin diye seslenmeye.  Ya arkadaşlar Italya'da canlarım var canlarım o iş öyle olmuyor. Millet perişan. Bizim ülkemiz kendi koşullarında elinden geldiğince her gün farklı bir kısıtlama ile farklı alanlarda önlem alıyor. Bu önlemlere değinelim,  uygulayıp,  uygulatalım. Zorlayalım insanları. Bu durumun sağı solu yok. Yaşam ölüm mücadelesi bu artık. İmkânı olanın evinden akıl vereceği bir durumdan ziyade kendimizi sokakta olanın, hastanede maske bulamayanın, Italya'da eczane sırası bekleyenin yerine koyma zamanı. Elimizi neresinden olursa yaşın altına koyma zamanı. Başta sağlık çalışanları olmak üzere bu süreçte görev alanlara siper olma zamanı. Iyileşelim sonra eleştirelim, sonra sağına soluna bakalım. Diyorsunuz ki kim nerede ölmüş. Size ne ? Epidemiyolojik datayı Çin daha yeni yeni verebiliyor. Türkiye bu kadar günde nasıl versin? Hasta ismi soruyorsunuz, bu nasıl verilir ? Bir hasta gizliliği, iki halkta ve hastanın sosyal çevresinde -toplum içinde- yaratacağı infial. Sülalesini mi yakacaklar? Saldıracaklar mi? Bakınız veba dönemi !!! Size bu bilginin nasıl bir faydası olacak. Basalım bir tarafımızı oturalim oturduğumuz yerde,  faydamız olana faydamız olsun ve her genelgeyi adam gibi okuyup uyalım ve uyulmasını sağlayalım. (Pandemic Perspective) https://www.instagram.com/p/B-GACq7hW5N/?igshid=14gsvbuhkmxkr
0 notes
kamu365 · 4 years
Text
Koronavirus, Portekiz ve Andorra’da tespit edildi
Tumblr media
Koronavirus, Portekiz ve Andorra’da tespit edildi
Korrespondent bildirdi.
Enfekte bir kişinin Andorra’da hastaneye kaldırıldığı bildirildi.
Enfekte iki kişi daha önce İtalya’yı ziyaret etmişti, bir diğeri İspanya’da eve geldi.
Portekiz ve Andorra’da, koronavirüs COVID-19 ile ilk enfeksiyon vakaları tespit edildi. Portekiz’deki hasta hakkında yayın raporları sabado 2 Mart Pazartesi günü ülkenin tıbbi makamlarına referansla bildirildi.
Hastalardan birinin Tamega e Susa şehrindeki bir hastanede doktor olduğu ve kuzey İtalya’yı ziyaret ettiği belirtildi. İkinci adam – İspanya’da.
Her iki hasta da Porto şehrindeki bir hastaneye gönderildi
Andorra hükümeti de yayına göre ülkedeki ilk koronavirüs enfeksiyonu vakasını doğruladı. Diari d’andorra. Yakın zamanda İtalya’dan gelen 20 yaşında bir erkek hastalığa yakalandı. Cumartesi günü hafif semptomlarla hastaneye kaldırıldı. Tanıdıkları enfeksiyon olasılığı açısından izlenecek.
Pazartesi sabahı Çin dışında, dünyanın 65 ülkesinde, 7169 kişiye yeni koronavirüs bulaştı, 104 tanesi öldü. Yeni vakaların çoğu Güney Kore’de tespit edildi – son 24 saat içinde 586 kişi, İtalya 240 yeni vaka ile ikinci, İran üçüncü sırada, 205 doğruladı.
The post Koronavirus, Portekiz ve Andorra’da tespit edildi appeared first on Kamu365 | Dünya Gündemi.
from WordPress https://ift.tt/32F0MZl via IFTTT
0 notes
operasyon · 4 years
Text
Bir insan hakkında olumsuz bir imajınız varsa o kolay kolay düzelmez.
Burda da bazı bildiğim bilmediğim kimseler benim için epey olumsuz bir imaj çalışması yaptılar zamanında.
Eleştiri kılığına sokulmuş bir sürü hakaret vs...
İnsanın bir kere beyni yıkandıktan sonra kolay kolay düzelmez.
Bu nedenle  imajımı düzeltemeye çalışmıyorum. Herkes neye inanmak istiyorsa, ona inanmaya devam etsin.
**
Kişisel konuları genelden örneklerle anlatmayı seviyorum.
Bu gün dinsel açıklamalarla bilimsel açıklma arasındaki farkı düşündüm.
Geçen bir arkadaşım korona virüsünü Çinlilerin Türklere zulüm etmesinden dolayı Allah'ın gazabı saydı.
İyi de öyle olsa bundan sadece Çin etkilenir. 
Bu virüs yarın müslüman ülkelere yada bizzat ülkemize bulaşacak.
O zaman ne olacak?
O zamanda mesela bu virüs sadece dinsiz imansızları etkiliyor mu denecek?
Sonraki aşama, hadi sevdikleriniz yada kendiniz hastalandı o zaman ne denecek?
Allah bizi hastalıkla imtihan ediyor mu denecek?
**
Eee nereye gelmiş olacaksınız?
Aynı virüs çine bulaşınca onların zulmü yüzünden, bize bulaşınca bizim zalimliğimizden değil, Allah bizi imtihan ediyor!!!
***
Halbuki  virüs için, din dil ırk renk inanç farkı yok. Bunu kabul etmek zor mu?
Bu virüs Çinliyi de Türkü de İngilizi de Afrikalıyı da, dindarı da dinsizi de hasta eder. Niye Allah'ın gazabı olsun. Büyük ihtimalle insan yapısı bir virüstür.  Biyolog değilim emin olamam ama belki ABD'nin gazabıdır. Biliyor muyuz?
***
Bana bu sözleri söyleyen insan içtenlikle inanarak söylüyor ama dinle hiç ilgisi olmayan bir gerçek nasıl çarpıtılıyor görülebilir.
***
İşte bu bakış açısı benim özel sohbetimle sınırlı olsa eyvellah. Kim neye inanıyorsa inansın. Ama aynı bu akıl devleti ve bizi yönetiyor.
Adam general olmuş Mehdiyi bekliyor iyi mi?
Canınızı malınızı koruması için emanet ettiğiniz ve on binlerce lira maaş verdiğiniz adam mehdiyi bekliyor.
***
İnsanlığın neresinden tutsam elimde kalıyor gençlik.
0 notes
ninovalibrary · 4 years
Text
Kanada'da ölümcül virüs enfeksiyonu olan ilk vaka
Kanada'da "şüpheli" bir enfeksiyon vakası yeni tipte bir korona virüsü ile kaydedildi. Bu yerel sağlık bakanlığı tarafından bildirildi.
Tumblr media
Kanada'daki ilk ölümcül virüs enfeksiyonu vakası
RIA Novosti'ye göre, yaklaşık 50 kişilik bir adam 22 Ocak'ta Çin'in Wuhan şehrinden Toronto'ya geldi. Daha sonra kendini hasta hissetti ve Sunnybrook Tıp Merkezine alındı. Tıp merkezi hastaya yeni bir tür koronavirüs enfeksiyonu tespit edildiğini bildirdi. Hasta stabil bir durumdaydı ve izolasyon koğuşuna transfer edildi.
Anakara Çin dışında, Hong Kong, Makao, Tayvan, Tayland, Japonya, Güney Kore, Amerika Birleşik Devletleri, Vietnam, Singapur, Nepal, Fransa, Avustralya ve Malezya'da enfeksiyonlar bildirilmiştir.
Çin'deki 2019 koronavirüsün ölümleri 54 kişiye ulaştı. 300'den fazla yeni vaka veya enfeksiyon kaydedildi.
Svpressa bildirildi.
from WordPress https://ninovalib.com/kanadada-olumcul-virus-enfeksiyonu-olan-ilk-vaka
0 notes
dinisohbetler · 7 years
Photo
Tumblr media
Yalan Konuşmak Ve Yalan Yere Yemin Etmek
Bunlar büyük günahlardandır. Resûlüllah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu:
“Yalan, nifak kapılarından bir kapıdır” Yine buyurdu:
“Kul, Allahü Teala'nın indinde yalancı yazılana kadar, bir bir yalan söy­ler.”  Yine buyurdu:
“Yalan rızkı azaltır.”  Yine buyurdu:
“Tüccarlar tacirdirler” Yani tüccarlar, kötü iş işlerler.
“Alış-veriş helal olunca, ni­çin böyledir” diye, sordular.
“Yemin ettikleri ve günaha girdikleri, konuştukları zaman yalan söyledikleri için”, buyurdu. Yine buyurdu: “İnsanları güldürmek için yalan söyleyenlere, yazıklar, esefler, korkular olsun!” Yine buyurdu:
“Şöyle gördüm ki: Bir kimse bana kalk dedi. Kalktım, iki kişi gördüm. Biri ayakta, diğeri oturuyordu. Ayakta duran, ucu eğri bir de­miri; bu oturanın ağzına sokmuş, ağzının bir tarafını yarmış ve omuzuna kadar ayırmıştı. Sonra öbür tarafını da böyle ayırdı. Sonra ağzının önünü de böylece çekip ayırdı. Yalan söyleyicidir. Kıyamet gününe kadar böyle azabolunur”,   dediler.
Abdullah ibn Cîrad (Radıyallahü anh):
“Resûlüllah'a (Sallallahü aleyhi ve sellem), mü'min zina eder mi?” dedi.
“Edebilir”, buyurdu.
“Yalan söy­ler mi?” dedi.
“Hayır”, buyurdu ve:
“Yalan söyleyenler îmanı olmayan­lardır”, ayet-i kerîmesini okudu. Abdullah ibn Amir (Radıyalfahü anh) der ki, “Küçük bir çocuk oyun oynamaya gitti. Gel, sana bir şey vereyim,” dedim. Resûlüllah (Sailallahü aleyhi ve sellem) evimizde idi.
“Ne vermek istedin?” buyurdu.
“Hurma,” dedim.
“Vermezsen, amel defterine yalan söy­ledi yazarlar”, buyurdu. Yine buyurdu.
“En büyük günahların neler ol­duğunu size bildireyim: Şirk, anayı babayı incitmek.”  Böyle buyurdu ve bir yere dayanıp otururken, kalktı doğru oturdu ve:
“Ancak yalan söy­leyemez”, buyurdu.
Büyükler, yalan söylemek icab ettiği yerde, sözün manasını değişti­rerek, doğru söylemeyi tercih etmişlerdir. O kimsenin arzu ettiği şey ne ise, o sözden onu anlar. Buna mearîz denir. Şöyle ki, Matraf, bir emîrin huzurunda idi. Niçin bu kadar az geliyorsun? Dediği zaman:
“Emîrin (sultanın) yanından gittiğimden beri, Allahü Teala kuvvet verinceye ka­dar sırtımı yerden kaldıramadım”, dedi. Hasta olduğunu zannetti. Bu söz ise doğru idi. Şabî'yi birisi gelip arasa, cariyesine:
“Kapının yanına bir daire çiz, ortasında dur ve burada yoktur de yahut mescidde arayın de, buyururdu. Muaz ibn Cebel (Radıyallahü anh) memuriyetinden dönünce, hanımı:
“Bu kadar memurluk yaptın, zekat topladın, bize ne getirdin?” de­di.
“Beni gözeten vardı, bir şey getiremedim,” dedi. O, Allahü Teala'yı kas­tetti, hanımı ise, Ömer'in (Radiyallahü anh) onu kontrol eden birisini gönderdiğini sandı. Hanımı Hazret-i Ömer'in (Radıyallahü anh) evine gi­dip, kızarak:
“Muaz, Resûlüllah'ın (Aleyhisselam) ve Ebû Bekri's-Sıddîk'ın (Radıyallahü anh) yanında emîn idi. Siz niçin onun yanında adam bu­lunduruyorsunuz?” Dedi. Hazret-i Ömer, Muaz'ı (Radıyallahü anhüma) ça­ğırdı ve ne olduğunu sordu. Hadiseyi anlatınca, Ömer (Radıyallahü anh) güldü ve hanımına vermesi için ona bir şey'ler verdi.
Bu da ihtiyaç düştüğü zaman söylenir. Lüzum olmayınca söz doğru olsa da insanları yanlış anlamaya sevk etmek caiz olmaz.
Abdullah İbn Utbe (Rahmetullahi aleyh) buyurur:
“Babamla Ömer İbn Abdülaziz'in yanında idik. Dışarı çıkınca, üstünde güzel bir kaftan vardı. İnsanlar, halîfenin kaftanıdır, dediler.
“Allahü Teala halîfeye çok iyi karşılık versin”, dedim. Babam:
“Oğlum, sakın yalan söyleme, ya­lana benzeyen şey'ler de söyleme”, dedi. Yani bu söz yalana yakındır. Fa­kat az bir fayda için mübah olur. Latife etmek ve bir kimsenin gönlünü almak gibi; Nitekim Resûlüllah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu:
“İhtiyar Kadınlar Cennete girmez”. “Seni deve yavrusuna bindireyim”, “Kocanın gözünde beyazlık var” Böyle sözde bir zarar varsa, caiz olmaz. Mesela bir kimseyi kandırarak, filan kadın veya kız seni seviyor deyip, kalbini o kadına bağlamak ve bunun gibi şey'ler caiz değildir. Fa­kat zararı yoksa ve şaka olarak yalan söylese günah derecesine çıkmaz ise de îmanı kemal derecesinden düşürür.
“İbadet on kısımdır. Dokuzu susmak, biri ise insanlardan kaç­maktır”. Resûlüllah (Sallallahü aleyhi ve seliem) buyurdu:
“Çok konu­şan çok hata eder, çok hata eden çok günah işler. Çok günah işleyene ateş daha layıktır” Bunun için Ebû Bekiri's-Sıddîk (radıyallahü anh) konuşmamak için ağzında taş saklardı. İbn Mes'ûd (Radıyallahü anh): “Hapse layık, dilden daha uygun bir şey yoktur,” derdi.
Ubeyd ibn Yûnus diyor ki, bir kimsenin sözlerine kulak verip, kendi işlerinde bu sözlerin te'sirlerini görmediğim kimse yoktur. Rebi' ibn Hey­sem (Rahmetullahi aleyh) yirmi sene dünya kelamı konuşmadı. Sabahle­yin kalkınca, kaiem ve kağıt getirir; söylediğini, konuştuğunu yazardı. Ak­şam bu konuşmalardan kendini hesaba çekerdi.
Susmanın bütün bu faziletleri, dilin afet ve zararlarının çok olmasın­dandır. Bütün lüzumsuz şey'ler, dil ucundan meydana gelir. Söylemesi hoş ve kolaydır. Fakat iyi ile kötüsü arasını ayırmak zordur. Susmak ile bu mesuliyetlerden kurtulunur. Kalb ve himmet toplanır, tefekkür ve zi­kir ile meşgul olur.
Söz dört kısımdır: Birincisi tamamen zararlıdır. İkincisinde hem za­rar, hem de fayda vardır. Üçüncüsünde ne fayda ne de zarar vardır. Bu ise fuzûlî konuşmaktır. Zararı, zamanını boş geçirmek bakımından ye­ter derecededir. Dördüncüsü yalnız faydalı sözdür. O halde sözlerin dört­te üçü söylenmemelidir. Dörtte biri söylenmelidir. O da biraz evvel geçen ayet-i kerîmedeki manadadır. Resûlüllah'ın (Sallallahü aleyhi ve sellem): “Susan kurtuldu”, sözünün manası budur. Bunlar bilinince dilin afet­leri de bilinir.
Ulu Allah buyuruyor ki:
1- “Ey iman edenler!... Allah'dan korkun ve doğru söyleyin (yalancılık etmeyin) ki; Allah işlerinizi iyiye götürsün ve günahlarınızı bağışlasın. Allah'a ve O'nun resulüne itaat edenler en büyük kurtuluşa ulaşmış olurlar.”[Ahzab: 33/71]
Ulu Allah buyuruyor ki:
“Ey iman edenler!... Allah'dan korkun ve doğrularla beraber olun.”[Tevbe: 9/119.]
1 note · View note
istgzt · 4 years
Text
Çin medyası: 100 yaşındaki adam virüsü atlattı
Çin medyası: 100 yaşındaki adam virüsü atlattı
Çin devlet ajansı Şinhua, Wuhan kentinde yeni çeşit korona virüsüne yakalanan 100 yaşındaki bir erkek hastanın iyileştiğini duyurdu. Habere nazaran, dünya çapındaki salgının merkez üssü Wuhan’da 24 Şubat’ta hastaneye yatırılan hasta bugün taburcu edildi.
Haberde, Şubat 1920 doğumlu olan ve 100’üncü yaş gününü daha yeni kutlayan hastaya farklı tedavi sistemleri uygulandığı…
View On WordPress
0 notes
dustylipscom · 4 years
Text
Corona Virüs nedir? Koronavirüs hakkında detaylı bilgiler!
İşte yeni virüs Corona (Korona) hakkında bilmeniz gereken detaylı bilgiler!
corona virusu
Yeni tanımlanan bir koronavirüs Çin’de yayılıyor ve şimdi birkaç ülkeye daha ulaştı. Onaylanan vakaların ve ölümlerin sayısı artmaya devam ettikçe, sağlık görevlileri virüs hakkında daha fazla bilgi edinmek ve yayılmasını engellemek için önlem almak için tüm cephelerde çalışıyorlar. İşte 2019-nCoV olarak adlandırılan virüs hakkında bilmeniz gerekenler.
Koronavirüs nedir?
corona virus nedir
Koronavirüsler, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerine (CDC) göre, soğuk algınlığı gibi solunum yolu hastalıklarına neden olabilecek geniş bir virüs ailesidir. Çoğu insan hayatının bir noktasında koronavirüslerle enfekte olur, ancak semptomlar genellikle hafif ila orta derecelidir. Bazı durumlarda, virüsler pnömoni ve bronşit gibi alt solunum yolu hastalıklarına neden olabilir.
Bu virüsler dünya çapında hayvanlar arasında yaygındır, ancak sadece bir avuç insanı etkilediği bilinmektedir. Nadiren, koronavirüsler gelişebilir ve hayvanlardan insanlara yayılabilir. Orta Doğu solunum sendromu koronavirüs (MERS-CoV) ve her ikisinin de daha ciddi semptomlara neden olduğu bilinen ciddi akut solunum sendromu koronavirüs (SARS-Cov) olarak bilinen koronavirüslerde olan şey budur.
Corona virüsü kaç kişiye bulaştı?
The New York Times’a göre, 25 Ocak’tan itibaren Çin’de 2019-nCoV virüsüne bağlı yaklaşık 1.300 doğrulanmış vaka ve 41 ölüm var. 24 Ocak’ta Amerika Birleşik Devletlerindeki ikinci kişinin virüslü olduğu doğrulandı; ilk dava Washington eyaletinde bir erkekte doğrulandı. Her iki kişi de son zamanlarda Wuhan’dan gelmişti.
Virüs ne kadar yayıldı?
Pnömoni benzeri virüsün ilk vakaları 31 Aralık 2019’da Çin’in Wuhan şehrinde görüldü. O zamandan beri, virüs Tayland, Japonya, Kore Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Fransa gibi diğer ülkelere yayıldı.
Virüs nereden geldi?
Virüs, Wuhan’da yerel bir deniz ürünleri ve hayvan pazarını ziyaret eden insanlarda ilk kez ortaya çıktığından beri, yetkililer sadece bir hayvandan insanlara bulaştığını söyleyebildi. Bununla birlikte yeni bir çalışmada araştırmacılar 2019-nCoV genlerini sıraladı ve daha sonra dünyadaki çeşitli hayvanları enfekte eden 200’den fazla koronavirüsün genetik sekansları ile karşılaştırdılar. Journal of Medical Virology‘de ayrıntıları verilen sonuçları, 2019-nCoV’un muhtemelen yılanlardan kaynaklandığını öne sürdü.
Virüs hayvanlardan insanlara nasıl sıçradı?
Bazı virüslerin insanlara bulaşabildiği bilinmektedir ve koronavirüs de bunlardan biridir. Nasıl bulaştı? Journal of Medical Virology’de yayınlanan ve yılan olasılığını ortaya çıkaran çalışma, 2019-nCoV’daki viral proteinlerden birinde yapılan bir değişikliğin, virüsün belirli konakçı hücrelerdeki reseptörleri tanımasına ve bağlanmasına izin verdiğini buldu. Bu yetenek hücrelere girmek için kritik bir adımdır ve araştırmacılar bu özel proteindeki değişikliğin virüsün insanlara sıçramasına yardımcı olabileceğini söyledi.
Virüs insanlar arasında yayılabilir mi?
Evet, bazı durumlarda, ancak birincil bulaşma şekli hayvandan insana olduğu görülüyor. Birinin virüse nasıl yakalanacağı konusunda CDC, insan koronavirüslerinin en çok enfekte olmuş bir kişi ile diğerleri arasında şu yollarla yayıldığını söylüyor:
• hava (öksürük veya hapşırmadaki viral parçacıklardan);
• yakın kişisel temas (dokunma veya tokalaşmak);
• üzerinde viral parçacıklar bulunan bir nesne veya yüzey (ellerinizi yıkamadan önce ağzınıza, burnunuza veya gözlerinize dokunmayın);
• ve nadiren fekal kontaminasyondan kaynaklanır.
Corona Virüsü ile SARS ve MERS karşılaştırılması
Hem MERS hem de SARS’ın insanlarda ciddi semptomlara neden olduğu bilinmektedir. CDC’ye göre, bazı hastalarda ciddi semptomlara ve ölüme neden olduğu için yeni koronavirüsün ciddiyetle nasıl karşılaştırılacağı açık değildir. Koronavirüslerin üçü de yakın temas yoluyla insanlar arasında bulaşabilir.
NPR’ye göre, enfekte olmuş develere dokunmaktan veya et veya sütlerini tüketmekten geçen MERS, ilk olarak 2012’de Suudi Arabistan’da bildirildi ve çoğunlukla Arap Yarımadası’nda yer aldı. SARS ilk olarak 2002 yılında Güney Çin’de bildirildi (2004’ten beri yeni vaka bildirilmemiştir) ve yarasalardan yayıldığı düşünülmektedir. Yeni koronavirüs, muhtemelen Wuhan’da enfekte bir hayvana dokunmaktan veya yemekten bulaştı.
SARS salgını, virüs bulaşmış 10 kişiden yaklaşık 1’ini öldürdü. Enfeksiyondan ölen hastaların çoğu 60 yaşından büyük ve önceden var olan durumları olmasına rağmen, 2019-nCoV ölüm oranı henüz bilinmemektedir. Ancak, daha yakın bir zamanda, Wuhan’da genç ve sağlıklı bir adam öldü ve Washington Post’a göre virüsün düşünülenden daha tehlikeli olabileceği endişesini artırdı.
Yeni koronavirüsün belirtileri nelerdir ve nasıl tedavi edilir?
Yeni koronavirüs semptomları ateş, öksürük ve nefes almada zorluk belirtilerini içerir. Lancet dergisinde yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, bu belirtiler SARS’ın neden olduğu semptomlara benzemektedir. SARS’ye benzer bazı semptomları paylaşmasına rağmen, burun akıntısı, hapşırma ve boğaz ağrısı gibi üst solunum yolu semptomlarının yokluğu ve SARS’nin %20 ila %25’ini etkileyen bağırsak semptomları gibi bazı önemli farklılıklar vardır.
CDC’ye göre, koronavirüs enfeksiyonları için spesifik bir tedavi yoktur ve çoğu insan kendi başına iyileşir. Bu nedenle tedavi, semptomları hafifletmek için dinlenme ve ilaç tedavisini içerir. Bir hava nemlendirici veya sıcak duş, boğaz ağrısını ve öksürüğü gidermeye yardımcı olabilir. Hafif hastaysanız, çok fazla sıvı içip dinlenmelisiniz, ancak belirtilerinizden endişe ediyorsanız, bir sağlık uzmanı görmelisiniz.
Yeni koronavirüs için aşı yoktur, ancak ABD Ulusal Sağlık Enstitülerindeki araştırmacılar, bir tane geliştirmenin ilk aşamalarında olduklarını doğruladılar. Ek olarak, ilaç şirketi Regeneron, NBC News’e göre, bu virüs için bir tedavi geliştirmenin erken aşamalarında olduğunu açıkladı.
Koronavirüsün yayılmasını durdurmak için neler yapılıyor?
New York Times’a göre, Çin hükümeti Wuhan’a ve yakınlardaki diğer 12 şehre gidip gelen seyahatlerin çoğunu durdurdu. Times gazetesinin bu “kilitlenmenin” yaklaşık 35 milyon insanı etkilediğini bildirdi. Büyük havaalanları, gelen yolcuların enfekte olmadığından emin olmak için taramalar yapıyor. CDC ayrıca Wuhan’a gereksiz seyahatlerden kaçınılmasını önermektedir.
Önümüzdeki günlerde ne bekliyoruz?
MERS ve SARS ile olanlara bakıldığında CDC’ye göre, virüsün insanlar arasında yakın temastan bir miktar yayılmasının devam etmesi muhtemeldir. Önümüzdeki günlerde muhtemelen daha fazla vaka tespit edilecektir.
İnsanlar kendilerini ve başkalarını nasıl koruyabilir?
Wuhan’a seyahat ediyorsanız, CDC’ye göre hasta insanlarla temastan kaçınmalı, ölü veya canlı hayvanlardan, hayvan pazarlarından veya pişmemiş et gibi hayvanlardan gelen ürünlerden kaçınmalısınız. Sık sık ellerinizi en az 20 saniye sabun ve suyla yıkamalısınız. Virüs bulaşmışsa, kendinizi evde izole etmek, kendinizi evdeki diğer insanlardan ayırmak, bir yüz maskesi takmak, öksürüklerinizi ve hapşırıklarınızı örtmek ve ellerinizi yıkamak gibi başkalarına bulaşmasını önlemek için adımlar atabilirsiniz.
Wuhan’a seyahat eden ve sonraki iki hafta içinde ateş, öksürük veya nefes almakta zorluk çeken insanlar hemen tıbbi yardım almalı ve sağlık görevlilerini son seyahatleri hakkında bilgilendirmelidir.
Kaynak: https://ift.tt/37toOIl
0 notes
teknolojibilgi · 4 years
Text
2020 Yılında Vizyona Girecek Filmler Belli Oldu
2020 Yılında Vizyona Girecek Filmler Belli Oldu
  1. Bad Boys For Life (17 Ocak 2020)
Film, uyuşturucuya karşı savaş açan iki polisin yaşadığı macerayı konu ediniyor. Mike Lowery ve Marcus Burnnet, narkotikten sorumlu olan iki polistir. Mike Lowery, orta yaş krizinin etkileri ile baş etmeye çalışırken, Marcus Burnett polis müfettişi olarak kariyerine devam eder. İkili, bu defa bir uyuşturucu baronu olan Armando Armas’ın peşine düşer. Ancak Armando’yu yakalamak sandıkları kadar kolay değildir. Aynı zamanda soğukkanlı bir katil olan Armando’nun peşine düşen ikili, zorlu bir maceranın içine düşer.
  2. Peter Rabbit 2 (7 Şubat 2020)
Yeni devam filmi ile birlikte sevimli haydut tekrar geliyor. Bea, Thomas ve tavşanlar bir aile yarattılar, ancak en iyi çabalarına rağmen, Peter yine de yaramaz huyunu geride bırakamıyor gibi. Peter bahçeden çıkarak kendisini yaramazlıklarının beğenildiği bir dünyada buluyor.
  3. Nimona (14 Şubat 2020)
Şekil değiştirici genç Nimona ve çılgın bilim adamı Lord Ballister Blackherat’ın, krallığın hükümdarını ortaya çıkarmak için bir araya gelmesini konu edinen animasyon filminin yönetmen koltuğunda Patrick Osborne oturuyor.
  4. GI Joe (27 Mart 2020)
G.I. Joe Efsanesi son filminde yine zorlu görevlerle geliyor. Ekip bu defa dünyayı hakimiyeti altına almayı hedefleyen Zartan, onun için çalışanlar ve Zartan’ın etkisi altına giren dünya liderleriyle zorlu bir mücadeleye giriyor.
  5. Mulan (27 Mart 2020)
Kadınların sadece kocasını mutlu edip çocuk doğurmak için yaşadıkları düşünülen bir çağda Mulan, seçenekleri konusunda mutlu değildir. Çin İmparatoru, her bir ailenin bir erkeğinin, ülkeyi Kuzey istilacılarına karşı korumak için İmparatorluk Ordusunda görev yapması gerektiğine dair bir karar verdiğinde, onurlu bir savaşçının en büyük kızı olan Hua Mulan, hasta olan babasının sağlığı için korktuğundan, onun yerine erkek kılığına girerek savaşa katılıyor. Hua Jun isimli bir erkek olarak orduya katılan Mulan, her adımında içindeki güçten faydalanması ve gerçek potansiyelini benimsemesi gereken zorlu bir mücadeleye girişiyor. Savaştaki yetenekleriyle ön plana çıkan genç kadın, aynı zamanda komutanına aşık oluyor…
  6. Hızlı ve Öfkeli 9 (10 Nisan 2020)
Serinin 9. filmi olan Fast and Furious 9’ın oyuncu kadrosunda  Vin Diesel, Michelle Rodriguez, Jordana Brewster, Lucas Black, Tyrese Gibson, Lex Elle ve John Cena gibi isimler yer alıyor.
  7. Trolls 2 (17 Nisan 2020)
Rengarenk saçlı trolllerin hikayesini ele alan animasyon türündeki filmde Poppy, güçlerini daima umutsuz olan Branch ile birleştirir ve kendisini bildiği dünyadan çok uzaklara taşıyan destansı bir maceraya atılır.
  8. Barbie (8 Mayıs 2020)
Barbie, içinde yaşadığı dünyanın koşullarına uymayan bir kadındır. Yaşadığı dünyanın “mükemmel kadın” imajına uzak olduğunu anlayan Barbie, yaşadığı fantastik dünyadan dışlanır ve kimsenin iletişim kurmak istemediği biri olur Uyum sağlayabileceği bir dünya bulmak ümidiyle bizim yaşadığımız gerçek dünyaya bir yolculuğa çıkar. Bu yeni dünyada, onu kendi evinde dışlanmasına sebep olan farklılıkları, onu özel kılan avantajlara dönüşür.
  9. Scoob (15 Mayıs 2020)
Sevilen çizgi dizi Scooby Doo’nun beyaz perde uyarlaması, Scooby ve Shaggy’nin tanıştıkları andan itibaren ömür boyu süren dostluğuna ışık tutuyor. Dedektif Fred, Velma, Daphne ile birlikte dünyayı kötülüklerden korumaya çalışan Scooby ve Shaggy, kendilerini zorlu maceraların içinde buluyor.
  10. Godzilla vs. Kong (22 Mayıs 2020)
İki ikonik canavar olan Godzilla ve King Kong‘un bir arada bulunduğu filmin yönetmenliğini  Adam Wingard üstleniyor. Filmin senaryosunda ise Terry Rossio, Lindsey Beer, Patrick McKay, T.S. Nowlin, Jack Paglen, John D. Payne, J. Michael Straczynski ve Cat Vasko bulunuyor.
  11. The Six Billion Dollar Man (5 Haziran 2020)
Bill DuBuque‘in senaryosunu kaleme alacağı film, ismi  “The Six Million Dollar Man,” olan bilim kurgu tv dizisi’nden uyarlanacak.
12. Red Notice (12 Haziran 2020)
Filmde Dwayne Johnson, dünyanın en çok aranan sanat eseri hırsızının peşindeki Interpol ajanına hayat veriyor.
  13. Minions 2 (3 Temmuz 2020)
Eski süper kötü Gru, suç dolu geçmişini bir kenara bırakır ve evlatlık edindiği kızları Margo, Edith ve Agnes ile birlikte sakin bir hayata adım atar. Gru, kurduğu işiyle ve ailesiyle vaktini geçirirken, bazı gizemli olaylar yaşanmaya başlar.  2010 yılında gösterime girdikten sonra 7’den 70’e tüm sinemaseverleri sinema salonlarına çeken animasyon filmi Çılgın Hırsız’ın devamı olan film yine bol kahkaha attıracağını vaat ediyor.
  14. Bob’s Burgers (17 Temmuz 2020)
2011 yılından günümüze kadar TV’de gösterimde olan animasyon dizisinden sinemaya uyarlanan filmin yönetmenliğini Loren Bouchard yaparken, senaryosunu ise Loren Bouchard ve Jim Dauterive kaleme alıyor.
  15. The Croods 2 (18 Eylül 2020)
Croods filminin devamı olan filmde, Crood ve Betterman aileleri arasındaki mücadeleye yer veriliyor. Tarih öncesi döneme ait olan Betterman ailesi, Crood’lardan daha iyi olduklarını kanıtlamak için mücadeye girişir.
  16. Bios (2 Ekim 2020)
Yıkım sonrası bir dünyada geçmekte olan bilim kurgu filmi bir robotu konu ediniyor. Ölmekte olan sahibinin köpeğini korumak için yaratılan robot, bu sürede sevgiyi, dostluğu ve insan olmanın ne demek olduğunu anlıyor.
  17. Micronauts (16 Ekim 2020)
Paramount, 2020’de beyaz perdeye yine bir oyuncak odaklı film getiriyor. Micronauts, 1970’lerde popüler bir uzay temalı oyuncaktı. Bu oyuncaklar uzun yıllar önce piyasadan yok olmasına rağmen Marvel, Devil’s Due Publishing ve IDW tarafından yayımlanan çizgi romanlarla görünürlüklerini sürdürdü.
  18. Fantastic Beasts and Where to Find Them (3 Kasım 2020)
J.K. Rowling‘in 2001 yılında gelirleri ihtiyacı olanlara bağışlanmak için Comic Relief aracılığıyla Harry Potter serisinin yan kitabı olarak çıkan Fantastic Beasts and Where to Find Them‘ kitabından uyarlancak film, Amerika’daki büyü dünyasını gözler önüne serecek.
  19. Avatar 2 (18 Aralık 2020)
Avatar serisinin 2009 yılında küresel bir fenomen haline gelen devam halkası; bu defa James Cameron’un yaratmış olduğu öykü evreninin hem kökenlerine iniyor hem de sınırlarını genişletmeyi amaç ediniyor.
2020 Yılında Vizyona Girecek Filmler Belli Oldu
0 notes
farukalexsikandemir · 7 years
Text
+++++++ BUDIZM +++++++
“Kendiniz kendinize ışık olun,dışınızda olan,dışınızdan gelebilecek hiç bir şeyden destek,dayanak aramayın. Kendinize yalnız gerçeği ışık yapın.Kendi dışınızda hiç ama hiç kimseden destek,dayanak aramayın.
BUDA
“Çok eski çağlardan beri yürürlüktedir diye,dedelerinin dedeleri de saygı gösterdiler diye,geleneklere salt gelenek oldukları için inanma;kendi kafanın yaratısı olan kurgulara,imgelere onları oraya tanrıların soktuğunu sanıp inanma. Öğretmenlerinin ya da keşişlerin söylediklerine yalnızca onlar söyledi diye inanma.Ancak inceleyip irdeledikten , kendi yaşantınla denedikten,senin için de , başkaları için de yararlı olduğu kanısına vardıktan sonra inan.” BUDA
-1- M.Ö. 6. yüzyıl ortaları,dünyada olağanüstü büyük ve etkileyici düşünürlerin ortaya çıktığı bir dönemdir.Çin’de Konfüçyüs ve Lao Tzu , İran’da Zerdüşt ,İyonya’da Pitagoras ve Heraklitus,Hindistan’da Buda. Hind halkının yaradılışına ters düşen öğretiler uzun süre ayakta kalamazdı.Çarvakaların Brahman dinine yönelttikleri eleştirilerle başka dinlerin ve inançların da doğabilmesi ve gelişmesi için elverişli bir ortam hazırladılar.Yeni düşünce ve dinlerin Kşatrialar (asiller ve savaşçılar) arasından çıktığı görülüyor. Yeni dinler bütün Kastlara açıktı ve kurulu dini düzene karşı çıkanların kuşkuculuğundan ve eleştirilerinden yararlanıyorlardı.Bunlardan üçünün diğerleri arasından sivrildiğini görüyoruz.Maddeci bir felsefe izleyenÇARVAKA’lar ile ikisi de din kimliğindeki CAYNİZM ve BUDİZM.
MAHAVİRA VE CAYNACILIK Kurucusu “ulu kişi” anlamına gelen Mahavira’nın M.Ö. 599 ya da 549 da yaşamış olduğu tahmin ediliyor.Zengin bir ailenin çocuğu. Kısaca,Mahavira dünya zevklerinden uzaklaşarak gezgin,çileci bir din akımı başlattı.72 yaşında öldüğünde binlerce inananı vardı. Cayna inancına göre Mahavira Dünya’ya belli aralıklarla gelen kurtarıcılardan biri.Mahavira’dan kalan belgeler,onun ölümünden yüzlerce yıl sonra yazılan belgelerdir.Pekçok kollarla ayrılmış olan Caynalar’ın en önemli iki kolu “akgiyenler” ile “havagiyenler” dir.İkinci kol adından da anlaşıldığı gibi çıplak yaşayanlardır. Caynalar’ın kurtuluş öğretisinde ,kusursuz ve ölümsüz olması gereken ruhlar,ölümlü,maddi vöcutlara bağlanmış olurlar,bu maddeye bağlanmışlıktan kurtuluş ancak kirli maddelerden arınmakla olur. Bunu başarmanın yolu ise sıkı perhiz ve katı din kurallarına kesinlikle bağlı çileli ve erdemli bir yaşam sürmekten geçer. Cayna andı;verilmemişi almamak,dünya zevklerinden vazgeçmek ve özellikle yaşayan hiç bir canlıyı öldürmemek prensibidir.Bu o kadar aşırıya varır ki,sulardaki görünmeyen canlıları yutmamak için suyu süzerek içerler ve solurken peçe takarak,görünmeyen canlıların içlerine gitmesini önlerler. Katı ve kapalı öğretilerini saldırılara karşı korumak için çok ince bir tartışma ve kanıtlama yöntemi geliştirdiklerini görüyoruz.Bunun en yetkin örneğini,mantığın bir tür görecelik kuramı olan SYADVADA oluşturur.Bu kavram Budizm’de de görülecektir. Caynacılar hep seçkin bir azınlık olarak kaldılar.Caynacılığın Hind düşünce yaşamına etkisinin derin olduğunun bir göstergesi de Mahatma Gandi’nin “Ahımsa” yaşayan hiç bir canlıyı öldürmemek ilkesini benimsemiş ve bunu siyasi yaşamının temel ilkesi yapmış olmasıdır.
-2-
BUDİZM Bugün yeryüzünün en yaygın dinlerinden biri olan Budizm’in kurucusu olan Buda’nın yaşam öyküsünün,çağdaşlarından ve onu görenlerden bize ulaşmış herhangi bir belgesi yok. Buda’nın ardından ona inananların ve onu izliyenlerin hayranlıklarını dile getiren söylencelerle ve menkibelerle öylesine efsaneleşmiş ki tarihi gerçeği aralamak bu nedenle adeta olanaksız.Ancak 1896 yılında Lumbini koruluğunda bulunan,İmparator Aşoka (M.Ö.273-232) zamanından kalma bir dikili taşta,Buda’nın doğumyerinin Lumbini olduğunu belirten bir yazı onun yaşayıp yaşamadığı tartışmasına son vermiştir. Eldeki kaynaklar, bize Buda’nın M.Ö.560 yıllarında Himalaya’ların güney eteklerinde küçük bir ülke olan Kapilavastu’da bu ülkenin beyinin ya da kralının oğlu olduğunu gösteriyor.Kral Sakya soyundan gelen Gautama’dır.Oğlunun adı “Amacına ulaşan” anlamında Sidharta’dır.Uyanmış,aydınlanmış anlamına gelen “BUDA” adıyla sonra anılacaktır. Sidharta mutlu bir yaşam sürerken iç gün arayla bir parkta yoksul ve yaşlı bir adam ,hasta bir adam ,dilenen bir rahip görür.Bu gördüklerinin yarattığı, her insanın sonu olabileceği düşüncesi onu dünyanın geçici zevk ve heveslerinden soğutur.Ertesi sabah yirmidokuz yaşındayken eşini ve yeni doğan oğlu Rahula’yı uyandırmadan,babasından izin alarak evini terk eder. Gerçeği kavramak,aydınlanmak uğruna yedi yıl çaba gösterecektir.Ayrı ayrı iki üstadın öğrencisi olur.Çilecilerin yaptığı tüm yogi öğretilerini uygular.Dilini damağına yapıştırarak,dayanabilecek kadar nefes almayarak ve aç kalarak çaba harcar.Sonunda böylelikle “erilemiyeceğini” anlayan Sidharta yemeye içmeye başlar. Sidharta düşünmeye yine devam eder.Evinden ayrıldıktan yedi yıl sonra bir Hind inciri “Bilgi ağacı” altında aydınlanır ve Buda olur.Bu aydınlanma Upanişatlar felsefesinin anlayışından daha farklı bir felsefe esinlendirir ona. Buda’nın felsefesi,o günün kast sisteminin olumsuzluğunun sonucu olan sosyal parçalanmalar ve ekonomik çöküşe olduğu kadar,inanç sisteminin yozlaşmasına karşı çıkıştır.Buda ,kast sistemine karşı oluşunu şu şekilde açıklar. “Irmak suları denize dökülünce artık birbirinden ayırdedilmez oldukları gibi,türlü kastlardan olanlar da Buda rahibi olunca hep eş olurlar.” Öne sürdüğü düşüncelere katılan her kast’tan insan olmakla beraber;asiller,askerler ve tüccarlar da önemli yer tutar.Buda’nın düşüncelerinin dini sömürünün doruğuna varan Brahmanların egemenliğini ortadan kaldırmak isteyen hükümdarlar tarafından yayılıp teşvik edildiğini görüyoruz.Bu nedenle Budizm bazı hükümdarların benimseyip yaydıkları bir din olacaktır.Bunun doğal bir sonucu olarak,Budist inanca sahip bir hükümdar da ülkeyi yönetirken Budizm’in insancıl yönlerini kullanacağı için halk yararına en iyi bir yönetim tarzı ortaya çıkmıştır. Bunların içinde en ünlü ve başarılı olanı Buda’dan çok yıllar sonra yaşayan Kral Aşoka’dır (M.Ö.273-232). Aşoka Budizm’i seçtikten iki yıl sonra rahip olur.Kutsal yerleri gezer,oralara bir çok anıt yaptırır.Aşoka M.Ö.256 yılında Suriye,Mısır ve Makedonya gibi birçok ülkeye Budist misyonerler göndermiştir. Bu dini ya da düşünceyi ayakta tutan krallar olunca,onların egemenliği bitip, ardılları da bu düşünceyi izlemeyince Budizm Hindistan’dan adeta silinmiştir.Bugün Hindistan’da Budist’ten fazla Hristiyan bulunmaktadır.Budizm; Çin, Çinhindi, Japonya, Kore ve Moğolistan’da yaşam alanı bulup gelişmiştir.
-3-
BUDA’nın TEMEL ÖĞRETİSİ Buda,aydınlanma sonucu, olağanüstü keskin bir biçimde canlıların sonsuz bir döngü içinde doğup,büyüyüp,öldüğünü ve sonra yeniden doğduğunu görmüş.Niçin diye kendi kendine sormuş,niçin yeryüzündeki bu bitmez tükenmez acılar,sıkıntılar her yeni doğumla yinelensin.Bu dönüp durmaya bir dur demenin,bu zinciri kırmanın bir yolu yok mu? Aydınlığa çıkmak için gece gündüz demeden haftalarca kendisiyle boğuştuktan sonra,öğretisini “Dört Yüce Gerçek” te toplayarak özetledi. Birinci gerçek:İnsanın en karakteristik halinin “Duhkha” yani ızdırap ve hüzün olduğunu açıklar.Bu hüznün kökeninde hayatın en temel gerçeği,yani çevremizde olup biten herşeyin sürekli olmayıp geçici olduğu gerçeği vardır. İkinci gerçek:Trişna,yani vazgeçmemek ya da yapışmak olarak ifade edilen ve tüm ızdırapların kaynağını oluşturan genel bir kavramla ilgilidir.Bu kavram,Budist felsefede “Avitya” ya da cehaletten kaynaklanan ve hayatın amaçsız bağlanışlarını yansıtan bir şeydir.Bu cehaletten kaynaklanarak,duyumsadığımız dünyayı kişiler ve cisimler diye ayırmakta ve böylece gerçekliğin akıcı biçimlerini aklımızda üretilmiş sabit kavramlarla sınırlamaya çalışmaktayız. Üçüncü gerçek:Izdırabın ve hayal kırıklığının sona erebileceğini müjdelemektedir.Yani “Samsara”nın sonsuz çemberini kırmak,“Karma”nın boyunduruğundan kurtulmak ve “NİRVANA” denilen mutlak özgürlük durumuna erişmek mümkündür.Bu özgürlük durumundan,özbenlik kavramının yanlış yaklaşımı bütünüyle ortadan kalkmakta ve tüm hayatı BİR’liği ve bütünlüğü sürekli algılayışa dönmektedir. Dördüncü gerçek:Buda’nın tüm ızdırapları ortadan kaldırıcı düşüncesiyle ilgilidir.Bu bizi,Buda durumuna götürecek olan bireysel gelişimin sekiz basamaklı yolunu temsil eder.İlk iki basamak doğru görmek ve doğru bilmekle ilgilidir.Daha sonraki basamakların dördü,doğru davranmaya yöneliktir.Burada Budist hayat tarzının şartları, yani karşıt uçların “orta yol’u” dile gelmektedir.Son iki basamak ise bilinçlilik ve doğru meditasyonu ele almakta ve son hedef olan gerçekliğin mistik biçimde doğrudan doğruya deneyimini ortaya koymaktadır. Buda bu öğretileri aydınlanmaya ulaşmanın bir aracı olarak görmüştür. Buda ayrıca ruhani bir otoritenin bulunmaması gerektiğini de özellikle vurgulamış,hatta kendi otoritesini bile eleştirerek,herkesin kendince Buda’lığa erişmesi gerektiğini savunmuştur. “Kendiniz kendinize ışık olun,dışınızda olan,dışınızdan gelebilecek hiç bir şeyden destek,dayanak aramayın.Kendinize yalnız gerçeği ışık yapın.” sözleri bunun en güzel kanıtını oluşturmaktadır. Buda,metafizik ve mitolojik tartışmalara girmez.Buda’nın yolu orta yoldur,aşırılıktan kaçınılmasını öğütler.Buda öğretisi üzerine bilgilerimiz,daha sonraları yazıya geçirilmiş olan metinlerin toplandığı “üç Pitika’ya” (üç sepet) dayanır.Pali lehçesinde yazılmış olan Pitika’ların en iyi korunmuş ve gerçek öğretiye en yakın metinler olduğu anlaşılmaktadır. Budizm,daha sonraları değişik toplumlarda gelişme ortamı bulduğunda;kutsal yazıları,rahipleri,manastırları ve tapınakları,tapış biçimleri ve törenleri oluşmuştur.Tanrılı dinlere pek çok biçimde kimi zaman da şaşırtıcı biçimde benzediği görülmektedir.Böylece gerçek öğretiden saparak,Buda’nın bir tanrıymışçasına yüceltilmesiyle,Tanrı tanır bir din görünümüne sokulmuştur.Buda,Tanrı Vişnu’nun dünyaya tekrar gelişinin bedenlenmesi olarak görülmeye başlanmıştır.Bu nedenle Buda’dan sonra Budizm, Mahayana (Büyük araç) ve Hinayana (Küçük araç) olarak ikiye ayrılmıştır.Örgütlü bir din haline dönüşen Mahayana’ya karşılık Hinayana, Buda’yı büyük bir öğretmen ve bir din kurucusu olarak tanıyıp ancak onu Tanrı katına çıkarmamıştır.
-4- DHARMA Buda “Varoluş sonlu mu,sonsuz mu? Zamanın bir başı sonu var mı?” gibi soyut soruları,öğretisiyle doğrudan doğruya ilişkili görmeyerek geri çevirmiş,yanıtlamamıştır. Ona göre varoluşu birleşerek oluşturanen son ve en küçük parçalara Dharma adı verilir.Sayısız Dharma vardır.Dharma deyince canlı bir öz,bir ruh ya da canlılık anlaşılmaz,dharma’lar cansız parçacıklardır.Canlı ve cansız bütün varlıkların,dağların,taşların böyle küçük cansız dharma’ların bir araya gelmesiyle oluştuğu kabul edilir.Demek ki tüm varoluş küçücük drahma’lardan oluşmuş bir görüntüdür. Bir dharma ayrıca kalıcı ve sürekli değildir.Oluşan ve hemen sonra yok olan kısa süreli bir görüntüdür.Sürekli,kalıcı bir varlık ise hiç yoktur ve olmamıştır.Yalnızca sürekli bir çevirim ve akış,dharma’ların kesintisiz bir oluş ve yokoluş süreci vardır.Her varlık geçicidir ve bir an için parlar,parlayarak algılandığı anda yine sönerek geçmişte kalır.Yalnız içinde yaşadığımız şimdiki an gerçektir ve evren sürekli yinelenen “şu an’lardan”-geçiciliğin sürekliliğinden başka bir şey değildir. Bu durumda kalıcı bir kişilik , benlik te olamaz.Bilincimiz,duyularımız,ruhumuz her an yeniden oluşur ve çözülür.Zihindeki düşünce ve duyuların oluşma ve çözülme hızı,biribirlerini izlemeleri,çağrıştırmaları sanki kalıcı ve sürekli bir benliğimiz,kişiliğimiz varmış duygusuna kapılmamıza yol açarak bizi yanıltır. Bu bakış açısı bizim alışmadığımız bambaşka bir zaman anlayışını içermektedir.Geçmişten, “şimdiki zaman” dediğimiz içinde bulunduğumuz şu an’a gelerek geleceğe uzanan,kesintisiz bir akış,bir süreklilik olarak algıladığımız zaman kavramı Budist’lere göre bir akış değil,yalnızca kısa kısa an’ların ardarda dizilmesidir.Bu anlayışla Buda,Hind düşünürlerinin tersine geçmişin birikimlerini önemsememiş ve geleneklere dayanmamıştır. Etki Tepki Yasası.Genedoğum ve Nirvana Her dharma kendinden önceki beşka dharma’ların oluşturduğu koşullar ve ortam içinde bir kurala bağlı olarak ortaya çıkar.Etki-tepki yasasıyla herşey birbirine kaçınılmaz ilişkiler ağıyla bağlanmıştır.Budacılıkta kalıcı olan bir şey varsa işte o da varoluşun bu yasasıdır.Etki-tepki yasası “dharma” dünyadaki olaylar için geçerli olduğu gibi davranışlarımızı da düzenler.Böylece bu yasa bir tür ahlak yasasına dönüşerek erdemli davranışlara dayalı bir toplum düzeninin temelini oluşturur. Yaşam acı olduğuna göre,şimdi en önemli soru soruluyor.Acılara yol açan bu sonsuz döngüden nasıl kurtulmalı? Bu döngünün nedeni TUTKULAR,bunun da nedeni BİLGİSİZLİK’tir.Şimdi biz insanlar,tüm tutkulardan,kızgınlıklardan,isteklerden arınabilirsek,geçici isteklerle yanıp tutuşarak sürekli koşuşup durmasak,nesnelerin çekiciliğine tutulmasak,yaşam tekerleğini çeviren gerçek nedeni gören bir aydın,bir bilge,bir ermiş olabilirsek o zaman sonsuz dönüşün dışına çıkıp bağımsızlaşabilir,kurtulabiliriz.Kurtuluş NİRVANA’dır. Nirvana ,sözcük anlamı olarak,bir alev sönünce ortaya çıkan durum.Bir alev sönünce ne kalır?Hiç ,işte bu koca hiçlik Nirvana kavramının anlamıdır gibidir gibi görünse de , Budist için ya da Uzakdoğu insanının inanışına göre ,bütün fenomenlerin temelinde oturan gerçeklik,tüm biçimlerin ötesindedir.Ve hiç bir açıklamaya ya da somutlaştırmaya olanak tanımamaktadır.Bu nedenle çoğunlukla biçimsiz,içsiz ya da boş gibi kelimelerle değerlendirilmektedir.Fakat içsizlik sadece “hiçlik” olarak değerlendirilmemelidir.Bu aslında tam aksine tüm biçimlerin özüdür ve bütün hayatın kaynağıdır.O nedenle Budistler de en son gerçekliği “Sunyata” yani içsizlik ya da boşluk olarak isimlendirilir.
-5-
Budist öğreti Nirvana’ya götüren iki yol tanır.Bunlardan biri mantık işlemleriyle aşama aşama doğruyu ve gerçeği bulmak ,öteki ise içe dalım meditasyon gibi belirli bir takım uygulamalarla.,derinliğimizdeki,do lanbaçlı yoldan geçerek gerçeğe ulaşmak.
DOĞRU DAVRANIŞ YASASI
Buda,doğru ve erdemli bir yaşam için şu beş yasayı ortaya koydu. 1-Canlı olan hiç bir yaratığı öldürme 2-Yalan söyleme 3-Başkasının kadınına el sürme 4-Çalma 5-Sarhoş edici içkiler içme
Bu kurallar Brahmanizm ve Caynizm de de görülmektedir.Budizm ayrıca bu beş yasaya eklenen sadece Budist rahiplerinin uyması zorunlu beş yasa daha koymuştur.
6-İzin verilmemiş zamanlar dışında yemek yememek. 7-Süslenmemek. 8-Yere serili hasır üzerinde yatmak. 9-Dans etmemek,şarkı söylememek. 10-Hiç bir zaman altın ve gümüşe el sürmemek.
Budist düşüncenin özgür,sorumlu,bilgiye dayanan,etik,psikolojik ve evrensel bir anlayış içerdiğini Buda’ya ait olduğu söylenen şu sözlerden öğreniyoruz. “Dünya ne iyidir ne de kötü.İnsanın mutsuzluğu dünyanın kötü oluşundan değil,dünyayı olduğu gibi,olduğu durumuyla içimize sindiremeyişimizdendir.Ve dünyadan verebileceğimizden fazlasını istememizdendir.”
“Herşey geçicidir,hiçbir şey kalıcı değildir.Doğum ve ölüm vardır;büyüme ve çürüyüp bozulma;birleşme ve ayrılma vardır.”
“Nereye baksanız,bir acele,bir mücadele ve zevk peşinde bir hırslı koşu var.Acıdan ve ölümden panik halinde bir kaçış var.Yakıcı arzuların alevleri sıcaktır.Dünya bir gösteriş panayırı,değişim ve dönüşüm dolu.Herşey SAMSARA.”
“Gerçek ne doğum tanır ne de ölüm;ne başı vardır ne de sonu.Gerçeği iyi karşılayın.Gerçek ruhun ölümsüz bir parçasıdır.”
“Gerçeği ruhunuza yerleştirin,zira gerçek sonsuzun resmidir;değişmezi temsil eder,sonsuzu açıklar;gerçek ölümlülere ölümsüzlük nimeti verir.”
“Benlik ile gerçeği ayırdetmesini öğrenin.Benlik,bencilliğin nedeni ve fenalıkların kaynağıdır;gerçek hiçbir benliğe bağlanmaz;o evrenseldir,adalet ve doğruluğa götürür.”
-6-
“Törenlerin hiçbir etkisi yoktur;ibadet nafile tekrarlamalardır ve büyülerin kurtarıcı gücü yoktur.Fakat hırs,kıskançlık ve şehveti terk edip,kötü ihtiraslardan sıyrılmak ve her türlü kin ve kötü niyeti bırakmak,işte doğru kurban ve gerçek adalet budur.”
“Davranışlarınızın sonucundan kaçmak imkansız olduğuna göre,iyi işler yapalım.”
“Ahmaklığını bilen bir ahmak hiç değilse o kadarcık akıllıdır.Ama endini akıllı sanan ahmak gerçekten ahmaktır.”
“Bütün nesneler bir tek özden yapılmıştır,ama buna rağmen farklı etkiler altında aldıkları biçimlere göre biribirinden farklı olmaktadırlar.Kendilerini biçimlendirdikleri gibi hareket etmekte ve hareket ettikleri gibi olmaktadırlar.”
“Bir kaşık nasıl ki içine girdiği çorbanın tadını alamazsa,tüm yaşamını bilge kişilerle geçiren bir aptal da hikmet yolunu bulamaz.”
“İnsan doğuştan PARYA olmaz,insan doğuştan Brahman olmaz;insan işleriyle parya olur,insan işleriyle Brahman olur.”
Dhammapada (Gerçeğe giden yol) dan Seçmeler.
“Dar kafalı insan düşünür ve der ki;Bu adam bizden biridir,şu bizden değildir,yabancıdır.Kutsal kişi için ise tüm insanlık tek bir aileden başka bir şey değildir.”
“Bütün dünya ateş içindeyken,insan nasıl gülebilir,nasıl zevk içinde olabilir.Derin bir karanlık içinde olduğunuz zaman,bir ışık aramazmısınız?”
Bugünkü yaşamımız dünkü düşüncelerimizin,yarınki yaşamımız da bugünkü düşüncelerimizin eseridir.Yaşam aklın eseridir.”
“Akıl görünmeyen ve anlaşılmayan bir güçtür.O hayaller peşinde koşar durur;fakat bilge kişi onu kontrol altına alır.”
“Başkalarının hatalarını,yaptıklarını veya yapamadıklarını değil kendi hatalarınızı,kendi yaptıklarınızı ve yapamadıklarınızı düşünün.”
Gece, uyanık insan için ne kadar uzundur;yol yorgun kişi için ne kadar uzundur.Ölümle son bulan yaşam yolculukları da doğru yolu bulmayan aptal kişi için de ne kadar uzundur.”
“Kişinin kendini yenme çabasında harcadığı her anın değeri,o kişinin yüzlerce yıllık ibadetinden daha büyüktür.”
-7- SONUÇ
Bireyin,evrene,varoluşa ve yaşam’a anlam arayışı içinde olduğunu biliyoruz.Bunları kendisinin arayıp bulacağı yerde,birtakım kişilerin ya da güçlerin peşine takılarak,anlatılanlara inanmayı daha kolay bir yol olarak görüyor.BUDA,bu aymazlığın insanı kısır bir döngüdemutsuz,kişiliksiz ve sürüteki durumuna düşürdüğünü açık bir şekilde açıklar.Kurtuluş yani NİRVANA ya da aydınlanmayı bireyinherhangi bir yardıma güvenmeksizin kendisiyle başarabileceğini öne sürer. Buda’nın varoluş düşüncesi dikkat edildiğinde Kuantum fiziği ile aynı görüştedir.Zaman kavramı ise göreceli ve bilimseldir.Fizikçi F.Capra , “Fiziğin Tao’su” adlı yapıtında bu konuları detaylı olarak gözler önüne serer. Budizmin binlerce yıl önceden insanı psikolojik yönüyle incelediğini biliyoruz.Ünlü tarihçi A.Toynbee ile ünlü Budist Daisaku İkeda arasındaki diyalogları içeren “Yaşamı seçin” adlı yapıtta Toynbee’nin İkeda’ya söyledikleri çarpıcı olduğu kadar düşündürücü.
“Batıda ancak Freud’un kuşağı kadar yakınlarda başlamış olan ruhun bilinçaltı derinliklerinin keşfi ve araştırılmasının,Hindistan’da çok daha önce ve en azından Buda’nın ve Hindu çağdaşlarının kuşağı kadar eski tarihlerde,yani Freud’dan en az 2400 yıl önce başladığını kabul ediyorum.Bilinçaltını araştırmak ve kontrol altına almak amacıyla çağdaş Batılı çalışma,henüz geri ve ham bir seviyenin ötesine geçememiştir.Hindular ve Budistler bu araştırmayı çok uzun zamandır yapmaktadırlarve çok daha ileri gitmişlerdir.Batılıların bu alanda Hindlilerin ve Doğu Asyalıların deneyimlerinden öğreneceği çok şey vardır.Batı insanını,çağdaş Batı uygarlığının bütün diğer uygarlıklara üstün geldiği yolundaki gülünç derecede yanlış inancından kurtarmaya yardım etmek üzere,bütün hayatım boyunca harcadığım çabanın bir parçası olarak,yayınladığım kitap ve makalelerle batılı okurların dikkatine defalarca sunup bu tarihsel gerçeği vurguladım.”
Tek yönlü bilgilenmenin de bilgisizlik kadar tehlikeli olduğu inancındayım.Kanımca farklılık gelişmenin ön koşullarından biridir.Yaşam evimiz olan dünyaya sayısız pencereler açılmaktadır.Tek pencereden bakmaya kalktığımızda ne dünyayı, ne de varoluşun nedenlerini anlamamız olasıdır.
-8-
ZEN BUDİZM
“Siz kendiniz olduğunuzda,Zen de Zen olur.Kendiniz olduğunuzda, nesneleri oldukları gibi görür ve çevrenizle BİR olursunuz”
Zen Budizm,Hind ve Çin geleneklerinin ortak bir ürünü.12.yüzyıldan sonra Japonya’ya da geçerek Japon kültürü içinde gelişmesini tamamlamıştır. Zen Budizm,Budizm’in Mahayana kolunun bir uzantısıdır.Mahayana Budizm’i Çin’de ve Japonya’da oranın kendine özgü töre,kurum,inanç ve yaşam görüşlerine uyum göstererek gelişmiştir. Zen sözcüğü Japonca kökenlidir.Zen de ne kutsal kitap,ne de dogma vardır.Simgelere,dualara,törenlere de yer yoktur.Öyle ki,Zen onu izleyenlere hiçbir şeyi inandırmaya ve hiç bir inancı kabullendirmeye zorlamaz.Zen bir felsefe de değildir.Çünkü felsefe mantık ve analize dayalıdır.Zen bunların her ikisine de karşıdır.Lafların,kelime oyunlarının gerçeğe ulaşmada yararı olmayacağını düşünür. Mantık,zihnin akıl yanına dayalıdır.Zen ise ikiliklerin ötesinde tam bölünmez gerçeği arar.Bu kavramlar bizler için alışılmadık bir düşünce biçimi olduğu için,Zen Budizmi anlamamızı zorlaştırmaktadır. Günümüzün bilimsel ve özgür düşünce kavramlarıyla Zen arasında pek çok benzerlik olduğunu görüyoruz.Zen öğretilerinin birinde şöyle bir uyarı yapılır. “Bir düşünceye bağlanmak yalnız zihni koşullandırmakla kalmaz,bir düşüncenin ötekine üstün tutulması zihni bağımlı da yapar.” Ze de bir şeyi bilmek onu iç gerçek durumuna dönüştürmeyebilir.Bu nedenle de kişisel deney ve kişisel yaşam herşeyden daha önemlidir. Zen her ne kadar zor anlaşılırlığı ile bizi şaşırtsa da durum bizim koşullandırıldığımız yaşam biçiminden kaynaklanmaktadır.Yalın düşünmeyi başarabilirsek Zen’i anlamak,daha doğrusu kavramak hiç de zor değil.Örneğin bir Zen ustasına “Zen nedir?”diye sormuşlar.Usta “Sizin her günkü yaşantınızdır,her günkü düşüncelerinizdir.” diye yanıt vermiş.O nedenle Zen bir yerde şu anı,şimdiki zamanı dolu dolu yaşamaktır.Başka bir deyimle Zen, “yaşadığımız hayatın içinde yaşadığımızın farkına varmak,hayata uymaktır.” Daha geniş bir tanımla Zen, “Herşeyden önce zihnimizin yaratıcı ve özgür gücünü öne vererek,bir takım genel kavramlarla değil,hayatın yaşayan gerçekleri ile uğraşmak,özne ile nesne arasındaki ikilikten zihni koparıp,aklı da,anlayışı da aşarak kendi derinliğimizin farkına varmanın yoludur.” Zen ayni zamanda dolaysızlığı,doğrudan gerçeğe yönelmeyi hedef alması,yürekli oluşu,şakacılığı,güzele karşı da ,anlamsız olana karşı da duygulu oluşu ile diğer metotlardan,diğer yollardan bütünüyle ayrı,özgün bir yol. Bağımsızlığa verdiği önem nedeniyle Zen’de öğreti yoktur.Biz kendi kendimize öğretiriz.Zen yalnızca yolu işaret eder.
-9-
Zen insandaki iç ve dış çelişkilerin kaynağını şöyle açıklıyor. “Sonluyla sonsuz arasında daha en baştan beri bir çelişkiye gerek yokken,o kadar istekle bulmaya çalıştığımız iç barış hep ortada durup dururken,cahilliğimiz yüzünden ille kendi benliğimizde sonluyla sonsuz arasında bir kesinti bulacağız diye kendimizi çıkmazlara sürüklemekteyiz.” Zen yolunun sonu NİRVANA’dır.Nirvana aydınlanmada doğal olarak kendiliğinden ortaya çıkacak zihinsel bir durumdur.Aydınlanmak ise kavramların ötesine geçip dünyayı gerçek böylesiliği ile görmektir. Aydınlanma bizim gündelik yaşamımızdan kaçmamızı ya da onu değiştirmemizi gerektirmeyeceği gibi,biçimsel dünyayı da başka türlü görmemizi de gerektirmez. Tüm bu yalın düşünceleri kavrayabilmek için şöyle bir uyarı yapılır. “Buda’cılık çalışırken,zihninizde genel bir ev temizliği yapmanız gerekmektedir.” Buna en güzel bir örnek de Meiji döneminde (1868-1912) Japon Zen ustası Nan-in ile Zen incelemeleri yapmak için Japonya’ya gelen bir profesör arasında geçen söyleşidir. Nan-in konuğa çay sunar.Profesörün fincanını doldurur,ama durmaz,çayı fincana döker de döker.Konuk taşan çaylara bakadurmaktadır.Bir süre sonra kendini tutamayıp,boşalır. - “Taştı ,artık almaz ki...” - “Bu fincan gibi sen de kendi düşüncelerin,kurgularınla dolusun.Önce fincanını boşaltmazsan sana Zen’i nasıl gösterebilirim.” der Nan-in... Zen ustası Chao-chou’nun yaklaşımına göre “Zen sizin her günkü düşüncenizdir.İşin aslı kapının menteşesinin ne tür takıldığıdır.Kapı içeri de açılabilir,dışarıya da...” Sonuç olarak Zen’e göre , “Geçmişe bakış açısı şükran, şimdiye hizmet, geleceğe de sorumluluk olmalıdır.” Erich Fromm’a göre “İnsanlar akılcılığı öyle bir noktaya kadar getirdiler ki akılcılığın o derecesi akılsızlığın en aşırı biçimi durumuna geldi.Descartes’tan başlayarak insanlar giderek düşünceyle duygunun arasını açtılar.Yalnız düşünce akla uygun kabul edilip,duygu,yapısı gereği akıl dışı olarak nitelendirildi.İnsan bu süreç içinde kendini bir eşya durumuna dönüştürdü.Değer sıralamasında yaşam’a mülkiyetten daha alt sırada yer verilmeye başlandı. Zen Budizm’e kadar insan varoluş sorununa ancak birkaç yanıt verebilmiştir.Çok defa böyle yaptığını bilmese de ,her insan kendi yaşamında bu yanıtlardan bir tanesini seçiyor.Bizim Batı kültürümüzde herkes Hristiyan ya da Musevi dinlerinin ya da aydın Tanrı tanımazlığın yanıtını verdiğini sanıyor.Oysa eğer herkesin kafasındaki düşünceleri röntgen ışınından geçirme olanağı olsa ne kadar çok yamyamlık yanlısı,toteme tapan,çeşit çeşit putlara tapanlar olduğunu,pek az sayıda da Hristiyan,Musevi,Budist ve Tao’cu olduğunu görüp şaşacağız.Din insanın varoluş sorununa verdiği biçimsel ve özenle ayrıntılanmış yanıttır.En ilkel dinlerde bile başka kimselerle birlik olmanın verdiği güven ve akla yatkın olma duygusu yatar.” Fromm’a göre, SATORİ’yi ruhbilimsel olarak anlatmaya çalışırsak;bir kimsenin içindeki ve dışındaki gerçekle tam bir uyum,tam bir ayar içinde olması ve bu durumun tam olarak ayırdında olmasıdır. Yani Zen’in amacı insanın kendi öz yaradılışını tanımasıdır.Kendi kendini tanımanın “bir araştırıcısıdır.”
-10- Bu yalın uyarıları kavrayabildiğimizde göreceğiz ki “Mutlu olabilmek için bitin yeteneklerimiz var da ,genellikle bu gerçeğe gözlerimizi kapatıyoruz.” Batıdaki psikolojik çöküntüyü Fromm şöyle dile getiriyor. “Batı kültürünün kökeni eski Yunan ve Musevi kültürüne dayalıdır.Bu her iki kültürde de hedef insanı daha iyi , daha eksiksiz , daha mükemmel yapmaktı. Batı ; insanın eksiksizliği ve mükemmelliğinden daha önce maddesel şeylerin eksiksizliği ve mükemmelliğini aldı.Daha mükemmel şeyler yapmak için bilgisini çoğalttı.Bugün Batılı insan hastalıklı bir biçimde duygulanmak niteliğini yitirmiştir.Bu nedenle de kuşkudan, tasadan, ruhsal yıkımdan kendini kurtaramıyor.Hala mutluluk,bireycilik,hür girişim gibi bir takım ezberlenmiş,basmakalıp lakırdılar ediyor,ama aslında hiçbir hedefi yok.Niçin yaşıyorsun diye sorun bakalım,yanıt vermekte güçlük çekecektir.” Sosyal açıdan Batıyı ele alan Alan Watts,içtenlikle şu gerçeği dile getiriyor. “Batı’da son yüzyıl içindeki başdöndürücü değişiklikler,töreleri,gelenekleri,inançları çökertti.Bilimdeki gelişmeler uzay,zaman,hareket,doğa,sosyal evrim,kişilik ve karakter gibi konulardaki bilgilerimizi değiştirdi.Giderek bulunduğumuz yeri saptayacak belirgin bir işaret taşı bulamadan Budistlerin “Büyük Boşluk” adını verdikleri yerde kaybolduğumuzu farkediyoruz.Bu boşlukta ne Batı bilimi,ne Batı dinleri,ne de Batı felsefesi bize yol göstericilik yapamıyor.Uçsuz bucaksız bir boşlukta kaybomuşluğun yılgınlığı üzerimize çökmüş.” Son yüzyıl içinde , Batı uygarlığı olarak tanımladığımız ve Batılı olma uğruna pek de onurlu olmayan çabalar harcadığımızı belirtmek yanılgı olmasa gerek.Dikkat edildiğinde ünlü bir teolog olan Allan Watts ve yine ünlü bir ruh bilim uzmanı olan Erich Fromm,Batının neleri kaybettiğini,sosyal ve psikolojik açıdan düştüğü bunalımı gerçekçi ve tarafsız bir görüşle gözler önüne sermektedir. Sonuç olarak diyebiliriz ki bizler,bir taraftan içgüüdlerimizin,diğer taraftan sosyal motivasyonların etkisiyle şekillenmekteyiz.Bu nedenle davranış tarzımızla,düşünce,inanç ve tüm diğer değerlerle ne kadar kendimiziz?Bu soruya içtenlikle yanıt verdiğimizde,kendimize ait olmadığımız gerçeği ile karşılaşırız.Ancak Zen Budizm’in düşünce sistemindeki gibi bağımsız,doğayla bütünlüğümüzün bilinci içinde,kendimizi yine kendimizle eğittiğimiz oranda,içgüdülerimizin köleliğinden kurtulup efendisi olabildiğimiz ve düşünmeden kabul ettiğimiz tüm öğretilerden bağımsızlaşabildiğimiz oranda,gerçek kendimiz olma yolunu bulabiliriz.Bulduğumuzda da buna ister Nirvana, ister Satori, ister kendini bilme densin, gerçek insan olmanın anlamı budur. Konuyu bir Zen uyarısı ile noktalamak istiyorum. “Eğer çalışmanız iyiyse,ondan gurur duymaya başlarsınız.Fakat bu gurur fazladan eklenmiş bir şeydir.Yaptığınız şey iyidir ama ona fazladan bir şeyler eklenmiştir.Doğru çaba fazladan eklenmiş şeylerden kurtulmak demektir.”
0 notes
weltschmerz-kling · 7 years
Text
gruppe alondra
diye bi alman müzik grubunun kasedini aldım geçenlerde. 70li yıllarda sefarad yahudilerinin halk şarkılarını orijinale yakın biçimde yorumlamaya çalışmış 3 tane hippi kılıklı alman.
oo dur yemek yiycem. yedim. mücver, pilav, haşlanmış brokoli-karnabahar-havuç, mercimek köftesi ve pişmiş et vardı tabakta. tam kadın günü yemeği gibi. öyleydi zaten. pazartesiden beri hasta olduğum için evdeyim, bi tek çarşamba günü dışarı çıktım işte, o gün de çok sigara içip daha da hasta oldum. neyse işte, bugün de annemin arkadaşları gelmiş. ben de odamda laptoptan bunu yazıyorum. yarım saat sonra falan yeni aldığım kitapları okumaya başlarım.
bahsettiğim grubun şarkıları gerçekten çok tatlı, böyle huzurlu gibi. bendeki albümlerinin ismi sefardische romanzen 2, youtube’da sadece sefardische romanzen’ın kayıtları var mesela. 2 numaralı olan baya nadir bişey yani o yüzden. yakınlardaki bi plak tamircisinden 1 liraya aldım, adam ikinci el kasetler de satıyo. üstelik aldığımda kasedin içindeki bant kopuktu. babamdan tamir etmesini istedim içini açıp güzelce bantladı sağolsun. bunlar o manyakça şeyleri yapıp benimle kavga etmesinden önce oluyor tabii. öyle işte, son olarak sefardische romanzen 1′den bi tane şarkı linki koyayım aşağıya.
https://www.youtube.com/watch?v=dawrarrNY1Y
halk şarkılarında değişik, nasıl desem ‘SERİNLETİCİ’ bi bilgelik var gibi. yani bizimkilerde öyle, bizimkiler dediğim eski dünya denen yer, kuzey afrika levant avrupa anadolu falan. kesin uzakdoğulularınkinde de vardır ama onlar çok yabancı geliyo. mesela elveda cariyem diye bi film izledim geçen, twitterda birisi tavsiye etmiş ordan gördüm, -tavsiye dediğim de siz izlemeyin size ağır gelir ama güzel film demiş- filmde çin operasından bolca örnekler var, bana farklı gelen biçimde bi estetik vardı filmdeki opera sahnelerinde, yani burda o nitelendirmeyi çin operası için yapıyorum, filmin sahneleri için değil. bizim türk sanat müziğimize benzer bi basitlik vardı, hatta ondan daha basitti aslında. -yer yer gülesim geldi çünkü bebek ağlamasına bile benziyodu- bolca ritim falan vardı, operayı söyleyenlerin çıkardığı sesler bizim bildiğimiz operaya hiç benzemiyodu. ama bakınca 3000 yıllık falan bi geçmişi varmış. o da tuhaf bi durum mesela, avrupa operasının kökeni çin’e kıyasla çok daha yakın tarihlere dayanıyo ama bizim bildiğimiz opera çok daha kompleks ve popüler. bizde de bu durumun benzer örnekleri var sanırım. lisede düşünmeden edemiyodum bi insan niye benzer konular üzerine, sevgiliye ulaşamamak falan filan, benzer biçimlerde 700-800 yıl boyunca kasideler falan yazar diye. hani bi de bu bildiğin devlet politikası gibi bi şey oluyo yani o da komik. olmayan sevgiliye ulaşamama hakkında sayfalarca şey yazıp devletten para alıyosun. kendileri çalıp kendileri oynamışlar biraz da onunla alakalı belki de. keşke 4-5 kişilik her konuda çok iyi anlaştığım bi arkadaş grubum olsa, alakasız olcak da kafamda bu var pazartesi günü hasta olup yataklaraaaaaaaa düştüğümden beri.
0 notes
dogumgunumesajlari · 7 years
Text
Durum Sözleri Anlamlı Kısa
Durum Sözleri
Durum Sözleri Anlamlı Kısa, Whatsapp Durum Sözleri, Durum Sözleri Kısa Anlamlı öz.
WHATSAPP DURUM SÖZLERİ
Adım Dilinde Kalbin Benimle Ama Birlikte Olmayacağız..
Aferin Kirpik Gözüme Girdin..
Ağlama Be Sevgili Islatıyorsun Beni..
Ağır Yola Kolay insanlarla çıkma ki Yolda Kalırsın..
Ağlayabilseydiniz Anlayabilirdiniz..
Ağzı iyi Laf Yapıyorsa icraat Fıs Olur..
Aldığımız Nefesi Bile Veriyoruz Hiçbir şey Bizim Değildir..
Alem Bana Hasta Ben Sana..
Alem Kaşar Olmuş Tost Yapan Yok..
Alışmak Zaman Alıyor Zaman ise Her şeyi..
Alıştım Karıştım Ben Sana..
Allah Bizi Birbirimizin Durumlarını Okuyalım Diye Yaratmış..
Allah Onu Karşına çıkardıysa Mutlaka Bir Sebebi Olmalı..
Adiliğine Boncuk Takta Nazar Etmesinler.. www.agir-sozler.blogspot.com
Akıllı Adamlar Sonunun Karanlık Olacağını iyi Bilirler..
8 Yaşındaki çocuk Korkuyorum Diye Yazmış Sünnet Olacak Galiba..
Adaletin Bu mu Dünya..
Adam Diyebilmek Adam Diye Bilmek ikisi de Birbirinden çok Ayrı şey..
Adam Olabilmek Cinsiyet Meselesi Değil şahsiyet Meselesidir..
Adam Değilsen Düşman Bile Olmam Sana..
                Adam üşenmeden Telefon icat Etmiş Ben Kalkıp şarja Takmaya Bile üşeniyorum..
Adam Yerine Koyduğum insanları Koyduğum Yerde Bulabilene Aşk Olsun..
Akıllı Olmak Bir şey Deil önemli Olan O Akılı Yerinde Kullanabilmek..
Akıllı Telefonmuş Kullanan Aptal Olunca Telefon Bile işe Yaramıyor..
Durum Mesajları Kısa Durum Mesajları Anlamlı Güzel Durum Mesajları Ağır Durum Mesajları Sevgiliye Durum Mesajları..
Aldatmak Hata Değildir Kimse Yanlışlıkla Soyunup Sevişmez..
Allah Var Dert Yok..
Allah ızdırabını çektirmediği şeyin Nimetini Vermez..
Allah’ım Sen Bana Doğru Yolu Göster O Mal Beni Bulamaz..
En Kötü Olanı Sen Ona Bakarsın O Başkasına..
Hiç Görmedim Benimle ölüme Geleni..
Anam Candır Gerisi Heyecan..
Anlatacak O Kadar çok şey Var ki Ama Sıkmak istemiyorum..
Anlatsam Roman Olur Sussam içine Dert..
Asgari üçret Gibiyim Kimse Benimle Geçinemiyor..
Çirkin Olduğum Yetmiyor Gibi Birde şanssızım..
Çirkin öldü de Güzel ölmedi mi..
Çok güzel Diye Sevmedik Ama çok Güzel Sevdik..
Caddeli Değiliz ki Arabamız Olsun..
Cahilin Aynadan Görmediğini Alim Tuğladan Görür..
Aşk Havuzuna Salaklar Düşer..
Aşağıda Olanlar Düşmekten Korkmaz..
Aşk Bir Körebeydi Hepimiz Kördük Ebemizi Gördük..
Arkamdan Konuşanlar Devam Edin.. www.agir-sozler.blogspot.com
Arkandan Havlayan Köpekler Varsa Bil ki Doğru Yoldasın..
Armut Diyip Geçmeyin Onun ilk Hecesi çoğu Kişide Yoktur..
Artık Bir Durakta Daha Duracak Gücüm Yok..
Dünya Sofrasında Yenilen En Büyük Kazıktır Aşk..
Aşk Namaz Kılmaya Benzer Niyet Edersin Sağına Soluna Bakmazsın..
Aşk Ne Kadar Büyükse O Kadar imkansızdır..
Aşk Tesadüfleri Kader Ayrılıkları Sever..
Aşk Dediğin Yürek ister Senlik Bir Durum Yok Yani..
Ayağına Batan Dikenler Aradığın Gülün Habercisidir..
Aynı şeylere Gülemediğim insanlarla Mutlu Olmam Mümkün Değil..
Ayrılık Dayanılır Gibi Değil Değil mi..
Az Düşünmek Değil çok Düşünmek Deli Eder..
Baba çınar Ağacına Benzer Meyve Vermez Ama Gölgesi Yeter..
Bakıyorum da En Namuslu Sözler En Adi insanların Dilinde..
Bakma Başka Yerlere Ben Gözlerinin Baktığı Yerdeyim..
Bakmaya Bile Kıyamıyorsan Aşıksın Demektir..
Seni Unuttura Bilecek Bir Aşk Tadacak mıyım Acaba..
Bana Senin Olduğun şehir Lazım..
Bana şiir Yazıp Atanlara Bende şarkı Söylicem..
Basit Olaylar Büyük Sözleri Hak Etmez..
Başını Dik Tut Prenses Tacın Düşmesin..
Başkalarının Kusurunu Kapatmakta Gece Gibi Ol..
Bazen Büyük Bir Hasarla iğleşir insan..
Bazen Kişiler Değil Anılar özlenir..
Kısa Durum Sözleri Durum Sözleri Anlamlı En Güzel Durum Sözleri Whatsapp Durum Sözleri Kaliteli Durum Sözleri Duyulmamış Durum Sözleri..
Beğenilen Tek Hastalıktır Okuma Hastalığı..
Beklemek Değil Ama Boşuna Beklemek Kötüdür..
Beklemeyi Bilmeyene Durak Olunmaz..
Beklenen Günler Gelecekse Gelecek Acılarda çekilecek..
Belki de En Büyük Hatayı Umursayarak Yapıyoruz..
Belki Bir Gün Aynı Yerde Gülümsersin Gözlerime..
Ben Ağlayayım Sen Yeter ki Gül..
Ben Hiç Para Biriktirmedim insan Biriktirdim..
Ben iki Günlük Sevgi istemem Varsa Yüreğin Gel ömür Boyu Sev..
Ben O Yare Sevmesini öğretemedim..
Lan Ben ölüyorum Lan Sen Kiminle Gülüyorsun..
Ben Senin Mutluluğunu istiyorum Dedi Aldı Gitti..
Ben Susuyorum Artık Sen istediğini Anla..
Artık Sende Herkes Gibisin..
Bende Duran Zaman Sende Nasıl Geçiyor..
Bende Sevgili Bende Seviyorsan da Sövüyorsan da..
Beni Unutarak Değil Severek Bağışla..
Benim En Kötü Hikayemi En çok Güvendiklerim Yazdı..
Benim Tek Belam Sensin Allah Benim Belamı Versin..
Beraber Pes Atmak Varken Pek Etmek Niye..
Besmelesiz Başladım Diye mi Doyamıyorum Seni Sevmeye..
Bildiğim En iyi şey Zamanla öğrenecek Olmamdır..
Bilgisayarımda Hiç Dinlemediğim şarkı Gibisin Silmeye de Kıyamıyorum..
Bilirsin Ben Bela Okuyamam Allah Selanı Versin..
İçimi Bir Bilsen Dersin ki Bu Yaşıyor Olamaz..
Bilseydim Bana Ait Olmayan Seslenişini Hiç Sahiplenir miydim..
Bir Derdim Var Bin Dermana Değişmem..
Kalp Seviyorsa Gençtir Ben Senelerdir 18 Yaşındayım..
Bir Yanım Hep Yarım..
Bir çok insan Mutlu Olduğunu Bilmediği için Mutsuzdur..
Bir şeye ihtiyacın Olursa Söyle Demiştin Sana ihtiyacım Var..
Bozuk Para Hep Bozuk Ses çıkarır..
Bu Alemde Herkese isyan Sana Aşk Var..
Bu Gece Gökyüzüne Bak Gözlerin Bulutlansın..
Bu Kaçık Sana Aşık..
Bu Moral Denen şey Kesin çin Malı..
Bu Vatan için Kanımızı şerbet Diye içeriz..
Bunlar da Geçecek şüpesiz..
Büyüdük ve Kirlendi Dünya..
Çıkmıyoruz Ama Konuşuyoruz işte ilişkinin En Güzel Dönemleridir..
Çiçek Versem Kanar Mısın..
Yaktığın Can Kadar Senin Canında Yanacak..
Canımın Acısı Kalemime Can Veriyor..
Cesareti Olmayanın Bahanesi çok Olur..
Cevabımın şiddetinden Susuyorum..
Ciddi ilişki Nasıl Oluyor Lan Espiri Flan Yapmıyormusunuz Hiç..
Çabuk Olmak Fakat Acele Etmemek Lazım..
Çapın Kadar Konuşta Kütleni Hesaplayayım..
Çok Sevdim çok Kaybettim..
Çünkü Aşkı Halen Kalpte Arıyoruz..
Saç Uçlarıma Kadar Kırıldım..
Defalarca Aşık Olup Seni Düşündüm..
Dua ile Beraber Olan Hiç Kimse Helak Olmamıştır..
Burada Duralım Güzel Esiyor..
Durum Murum Yok..
Dünya Onların Olsun Ahiret Bizim Olsun..
Dünyada Herşeyim Ahirette Cennetimsin..
Dünyanın Bütün Sabahları çekip Gitse Keşke Seninle..
Eğer Bir Fare Bir Kediye Gülüyorsa Yakınlarda Bir Delik Var Demektir..
Eğer Birini ikna Edemiyorsan Kafasını Karıştır..
Eğitimde Ter Dökmeyen Savaşta Kan Döker..
Eksik Olmayın Dedik Fazla Olmaya Başladınız..
Nasıl Olsa Bir Gün Anlayacaksın Anladığında Ağlayacaksın..
Denize Kıyısı Olmayan insanları Sevemedim Arkadaş..
Derdi Veren çözümü Unutur mu Hiç..
Doğduğun Gibi çıplak Gideceksin..
Doğruluk Sonsuzluğun Güneşidir..
Esnek insanlar Asla Kırılmazlar..
Eşimle Tek Ortak Yanımız Aynı Gün Evlenmiş Olmamız..
0 notes