#ekstrem spor i

[lasirenetta]

England 23 part 4: Varme bade og øl med citron  

Fredag gik turen med Bath, som er kendt for et gammelt romersk bad, der blev bygget op omkring en naturlig varm kilde (deraf bynavnet “Bath”). Inden vi tog afsted, troede jeg faktisk kun, at der fandtes rester fra romerriget i Tyskland, Italien og Frankrig, men romerne havde åbenbart været så ekspansive, at der også findes spor fra samtiden i England og flere andre steder i Europa. Bath ligger kun 20 minutter i tog fra Bristol, så om morgenen, efter at have spist en crossaint og drukket kaffe, gik vi mod stationen og tog toget dertil. Der var en del flere turister og mennesker i Bath end i Bristol, men vi kunne sagtens bevæge os frit rundt, og da vi allerede havde bestilt museumsbilletterne til badet på forhånd, havde vi masser af tid til at slentre rundt i byen. Vi fik blandt andet set et Jane Austen-museum udefra, vindueskigget på adskillige butikker med sæbe, gået ned til parken og ikke mindst smagt den bedste fudge i verden! 

Efter et par timer i byen, gik vi klokken et mod museet, der ikke underligt var propfyldt med mennesker. Det viste sig derfor at have været en god beslutning at bestille billetterne på forhånd. Inden vi begyndte, fik vi udleveret en lydguide, som man kunne tage med sig rundt, og det var en rigtig god oplevelse. For med lydguiden fik man alle mulige detaljer, samtidig med at man ikke behøvede at mase sig frem til de forskellige skilte for at læse om stedet. Det var meget spændende, og jeg syntes især, at det var fascinerende, hvordan romerne havde udnyttet den varme kilde maksimalt. Blandt andet havde de brugt den ekstreme varme fra kilden til en sauna, for herefter at lede det varme vand rundt i rør til andre bassiner, således at vandet blev så afkølet, at man kunne bade i det. 

Om eftermiddagen tog vi tilbage til Bristol, hvor vi slappede af, inden vi tog ud for at spise aftensmad og drikke øl på en pub. På trods af en knap så velsmagende cider (hvilket pubben helt sikkert kan se på deres cctv-kameraer, hvis de tjekker dem igennem), fik vi også den bedste øl, jeg nogensinde har smagt med citron, og alt i alt var det en virkelig hyggelig aften.      

[sokaginbasi]

Plat.

Günümüzde birçok spor modeli var. Birçok kişi bunları keyif almak için yapıyor. Ancak bazı kişiler bu sporları yaparken aynı zamanda adrenalin dolu anlar geçirmek istiyor. Bunun için de ekstrem sporlara ilgi gösteriyor. Bu ekstrem sporlar içerisinde yamaç paraşütleri önemli bir yere sahip. Ülkemizin birçok yerinde yapılan bu spor Kayseri yamaç paraşütü olarak yapılmaktadır. Kayseri paraşüt atlayışı i , talas yamaç paraşütü ile birlikte birçok kişi keyifli ve adrenalin dolu anlar geçirebiliyor. Üstelik bu spor dalı o kadar güvenlidir ki neredeyse hiçbir problem ile karşılaşılmamaktadır. Siz de kendinize güveniyorsanız ve keyifli vakitler geçirmek istiyorsanız yamaç paraşütlerini deneyebilirsiniz.

[istandistmag]

7 Adımda Ekstrem Spor Fotoğrafçılığı

7 Adımda Ekstrem Spor Fotoğrafçılığı

Net ve kaliteli görüntünün yakalanmasının en zor olduğu alanlardan biri spor fotoğrafçılığı. Günümüzde fotoğrafa gönül veren birçok kişinin dikkatini çeken bu alan son dönemde oldukça popüler. Peki, spor fotoğrafçılığının adrenalin dolu dünyasına girmek isteyen amatörler en güzel kareleri nasıl elde edebiliyor? Spor fotoğrafçılığına dair tüm merak edilenleri Canon elçisi olan dünyaca ünlü spor fotoğrafçısı Samo Vidic fotoğraf tutkunları için paylaşıyor. Samo Vidic’e göre 7 adımla mükemmel fotoğrafa ulaşmak için aşağıdaki kuralları uygulamak gerekiyor.

Spor fotoğrafçılığının, hareketli ve dinamik görüntülerin net olarak yakalanmasının en zorlu alanlardan olduğu bugün birçok profesyonel fotoğrafçı tarafından biliniyor. Özellikle, ekstrem sporcuları ve performanslarını etkileyici ve yüksek kalitede fotoğraflamak için bazı püf noktalara hakim olmak gerekiyor.

Canon’un yaz kampanyasında parkur sporunun öncülerinden Storror’un nefes kesen performansının görüntülerini kaydeden ve fotoğraflarını çeken dünyaca ünlü fotoğraf sanatçısı Samo Vidic, ekstrem ve dinamik sporcuların şehir içerisinde hareket halindeyken mükemmele yakın karelerine ulaşmak için tavsiyelerde bulunuyor.

Çekim Öncesi İyi Bir Hazırlık Hayat Kurtarır!

Vidic’in tavsiyelerine göre ilk adım, fotoğraf makinesiyle deklanşöre basmadan önce çok iyi bir hazırlık yapmaktan geçiyor. Özellikle, parkur gibi hızlı ve öngörülemeyen spor dallarıyla ilgili bir çekim yapmadan önce sporcularla görüşmek ve lokasyonu incelemek çekim sırasında büyük avantaj sağlıyor. Vidic, en iyi fotoğraf açısının ancak bu hazırlık sayesinde keşfedilebileceğinin altını çiziyor.

En İyi Kareler Doğal Işıkla Yakalanır

Özellikle, şehir içerisinde bir lokasyonda sporcular hünerlerini sergiliyorsa, çekim lokasyonu çok kalabalık olabiliyor ve çekimi tamamlamakta büyük sıkıntılar yaşanabiliyor. Bu nedenle doğru lens, şarj edilmiş piller ve yedek hafıza kartları gibi ekipmanların öncesinde hazırlanması gerekiyor. Samo Vidic, en iyi karelerini doğal gün ışığında yakalıyor. Yeni başlayanların doğal ışıktan yeteri kadar yararlanabilmesi için de hızlı ve verimli çalışmaları büyük önem taşıyor.

Ekstrem Sporlarda En Önemli Nokta Güvenlik

Amaç ne kadar etkileyici fotoğraf çekmek olursa olsun Samo Vidic, ‘’Sporcuların ve fotoğrafçıların güvenliği en önce gelir’’ diyor. Bu nedenle parkur gibi açık alanda ve şehir içerisinde yapılan sporlarda, hava durumunun önceden kontrol edilmesini öneriyor.

Dayanıklı ve Çok Yönlü Lensler İyi Sonuç Veriyor

Ekstrem sporlarda, fotoğrafçılar birkaç darbe alabildiği için kullandıkları lenslerin de dayanıklı olması gerekiyor. Özellikle parkur gibi dinamik sporlar fotoğraflanırken Canon EF 16-35mm f/2.8L III USM gibi geniş açılı lensleri tercih etmeleri öneriliyor. Samo Vidic, uzak mesafeden yapılacak çekimler için Canon EF 70-200mm f/2.8L Is II USM, ideal bir seçenek olarak görüyor. Hatta bu tarz lenslerin, fotoğrafın detayına odaklanmayı ve sporcuyu fondan ayrıştırmayı sağladığını belirtiyor.

Dinamik Görüntüleri Net Yakalamanın Sırrı: Yüksek Çekim Hızı

Ekstrem sporcuların hızını yakalamak ve performanslarının tamamını görüntülemek için yüksek enstantane hızıyla çekim yapılması gerekiyor. Vidic, Canon’un son kampanyasında Storror’un fotoğraflarını Canon EOS M50 ile fotoğrafladığını tavsiyeleri arasına bir not olarak düşüyor. Samo Vidic’e göre iyi ve net bir görüntü için gereken minimum hız, 1/1000 sn. veya daha da fazlası.

Kalabalık Yerlerde Fotoğraf Çekmek İçin Derinliğe Dikkat!

Şehir içerisinde ekstrem sporcuları fotoğraflarken konunun ayrıştırılması gerekiyor. Özellikle şehir kalabalığında daha sığ bir alan derinliği elde etmek fotoğraf kalitesi açısından önem taşıyor. Örneğin, 2,8 diyaframlı bir lens tercihi ile sığ bir alan derinliği kolayca yakalanıyor.

Pratik Yaparak Kendi Stilinizi Oluşturun!

Ünlü fotoğrafçı tavsiyelerinde fotoğrafçılığa yeni başlayanların sürekli pratik yapması gerektiğini özellikle vurguluyor. Her türlü ışıklandırma düzeyinde, çeşitli farklı açı ve perspektiflerden fotoğraf çekmelerini öneren Vidic, yeni başlayanlar için de Canon’un en yeni aynasız fotoğraf makinesi EOS M50’yi öneriyor. Hafifliği ile dikkat çeken Canon EOS M50, saniyede 10 kareye kadar çekim yapabiliyor, 4K çözünürlükte detaylar bakımından zengin filmler görüntüler elde ederek onları bulut ortamına veya bir akıllı telefona kolayca aktarabiliyor.

The post 7 Adımda Ekstrem Spor Fotoğrafçılığı appeared first on istandist.com - İstanbul' u Keşfet & Explore the Istanbul.

from WordPress https://istandist.com/7-adimda-ekstrem-spor-fotografciligi/

#Fotoğraf #ekstrem spor branşları #ekstrem spor fotoğraf #ekstrem spor fotoğrafçılığı #ekstrem spor i

[dronedunyasi]

Drone Kullanım Alanları

               İngilizce sözlük anlamına göre  “drone”  erkek arı anlamına gelirken aynı zaman da uzaktan kontrol edilen, pilotsuz hava aracı anlamına geliyor.  İlk yapılma sebebi gözlemleme olarak tasarlanmış olan drone ların, askeri saldırılar da kullanılmaya başlanması daha geniş kitleler tarafından tanınmasını sağlamıştır.

               Türkiye dâhil olmak üzere birçok ülke de kullanılan drone ların en yaygın kullanıldığı alan hala askeri alandır.   Drone lar, uzunca bir zaman askeri alan da hizmet verdikten sonra günümüz de birçok alan da kullanılmaya başlanmıştır.  Pek çok kullanım alanı ile bizi şaşırtan drone lar, gelecekte ki kullanılacakları alanlar ile sesini fazlasıyla duyuracak, devrim yaratacak gibi gözüküyor.

               Drone ların kullanıldığı alanlar her geçen gün artmakta... Bazen hayat kurtarıyor... Bazen en keyif aldığımız anları kayda alıyor... Bazense en kısa zaman da kargomuzun elimize ulaşmasını sağlayacak hale geliyor.

               Drone lar medya şirketleri tarafından profosyonel kameraların ulaşabilmesi zor olduğu veya helikopter çekimleri gibi maliyetin çok yüksek olabileceği alanlar da kullanılmaktadır.  Sağladığı avantajlara bakarsak drone lar sayesinde hem maliyet de ciddi rakamlar oynamak da, hem de kolay taşınabilir olması aynı zaman da çekimler için gereken personel sayısının çok daha az olması tercih sebeplerinden bir kaçıdır. Ayrıca savaş muhabirlerinin savaş alanlarında fotoğraf ve video çekimlerin de kullanması alacakları riskleri de ortadan kaldırıyor.

               Drone lar; sağlık alanın da bize yardımcı olacaklar. Ani kalp krizi geçiren hastalar, medikal yardım gerektiren durumlar da lakin mesafelerin engel olduğu kazalar gibi etkenler de drone lar hayatımızı kurtaracak.

               Drone lar; aksiyonu yukarıdan ve yakından izlenmesi gereken ekstreme sporlar da, fotoğraf ve video kalitesinin sınırları zorlaması durumunda ve yine bu muhteşem çekimleri yapabilmek için gereken çok ciddi maliyetlere ihtiyaç duyurmaması sebebiyle spor müsabakalarının vazgeçilmezi olacağını kanıtlamış oldu.

               Drone lar turizm reklamın da da adını fazlasıyla duyuracağa, oldukça söz sahibi olacağa benziyor.  Şimdiden bazı seyahat acentaları tatil hizmeti verdikleri otellerin, bulunduğu şehir ve bölgelerin dronelarla çekimlerini yaparak müşterilerinin karar vermelerini kolaylaştırıyor.

               Drone ların ileri ki zamanlar da kargo şirketleri ve taşımacılık sektöründe de ismini duyurması bekleniyor.

               Hayatımızı bu denli kolaylaştıracak  drone lar şimdiden gözbebeğimiz oldular bile.

               Peki, hayatımızı kolaylaştıracak drone lar bozulduğun da ne yapacağız?  Tabii ki bu kıymetli drone ları onların dilinden anlayan, güvenebileceğimiz,  Dji Drone Tamiri nden anlayan işin ehli olan dji drone servis e emanet etmeliyiz. Cihazınızın bakım ya da tamirden geçici ve tekrar aynı sorunları yaşayabileceğiniz bir potansiyelde dönmesi kesinlikle istemeyeceğiniz bir durumdur. Bakım ve onarımın amacı ve sonucu cihazınızı ilk aldığınızda ki haline getirmek ve memnun bir şekilde kullanmaya devam etmenizi sağlamaktır. Dolayısıyla sizlere en iyi hizmeti bu şekilde düşünen ve samimi olarak bu şekilde çalışan profesyonel bir drone servis i olan firma verebilir.

#djidronetamiri #djidroneservis #droneservis

[kentdenizlicom-blog]

KentDenizli.com sizler için yeni bir haber hazırladı: https://www.kentdenizli.com/cameli-son-5-yilda-butik-bir-kent-oldu.html

“Çameli, Son 5 Yılda Butik Bir Kent Oldu”

Çameli, Muğla ve Burdur illeri arasında kuzeyinde Acıpayam, güneyinde Fethiye, doğusunda Gölhisar ve batısında Köyceğiz ilçeleriyle çevrili havası, suyu ve doğasıyla ünlü bir ilçe. Ege Bölgesi ile Akdeniz Bölgesi’nin kesiştiği noktada bulunan Çameli, adeta kültürlerin kesiştiği Gireniz ve Teke yöresi folklor ve müziğinin hayat bulduğu kültürel miras açısından zengin bir yerleşim yeri olarak dikkat çekiyor. Çameli’nin tarihi Malazgirt zaferi sonrası Anadolu’nun Türkleştirilmesi ve daha sonraki yıllarda Karamanlılar’ın batı Anadolu’ya göç ederek Burdur ve Denizli illerinde yıllara 1277-1300’lere dayanır. Bugünkü Çameli ilçesinin ilk adı Karaman’dır. 14. Yüzyılın başlarında o zamanların Karaman’ı yani Çameli ilçesi Menteşe Beyliği’ne bağlı bir yerleşimdir. Çameli, cumhuriyet dönemine kadar Köyceğiz’e bağlı kalır. Ardından ismi ilk mescidin burada yapılması ve çevreden insanların buraya gelmeleri nedeniyle Cuma yanı olarak anılmaya başlar. Cumhuriyet döneminde yörenin merkezi olan yerleşim 1930’da nahiye olur, ilk olarak Marmaris ve Köyceğiz’e ardından 1932 yılında Acıpayam’a bağlanır. Çevresindeki ormanlardan esinlenilerek Çameli diye anılmakta olan yerleşim 1953’teki idari düzenlemeler sırasında yeniden 22 kaza kurulması hakkındaki 6068 sayılı kanunla Çameli şeklindeki bugünkü adını alır ve ilçe olur. Çameli’nin ilçe merkezi olması ilgili kanun 3 Mart 1953’te resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girer. İlçe ekonomik açıdan kendine özgü ürünleri ve gelir kaynaklarıyla isim yapmıştır.

“ÇAMELİ KENDİNE ÖZGÜ ÜRÜN VE GELİR KAYNAKLARIYLA İSİM YAPTI”

Özellikle lezzeti ve pişirilmeye yatkınlığıyla ünlü Çameli fasulyesi ve iri kalibreli cevizi coğrafi işaret alan tarımsal ürünleridir. Çameli’nin elması ve balı da aranan ve tercih edilen ürünler arasında yer alır. Ayrıca süt inekçiliği ve hayvansal ürünlerde Denizli ve bölgenin önde gelen ilçesi olan Çameli’de ekonomik faaliyet yürüten çok sayıda alabalık çiftliği ve üretim tesisi bulunması, ilçenin tarımsal sanayide de üretimden ihracata uzanan bir ticari döngüde söz sahibi olmasını sağlamıştır. Elmalı, Taşçılar ve Kirazlıyayla gibi mahalleler bugün ilçenin alabalık üreticiliğinde önde gelen yerleşim birimlerindendir. Adı geçen mahalleler bölgenin hayat damarı Dalaman Çayı’nı besleyen kaynakların çıktığı yerlerdir.

  “ÇAMELİ ARTIK BİR DOĞA, EKO-TURİZM, EKOLOJİK TARIM VE FESTİVALLER CENNETİ”

Denizli’nin denize açılan kapısı olan Çameli, Pamukkale ile birlikte Fethiye, Ortaca, Dalyan, Köyceğiz, Marmaris ve hatta Kaş, Kalkan gibi ünlü turizm beldelerinin yakın komşusu bir ilçe konumu da taşımaktadır. Dünyanın en iyi ve kullanışlı yamaç paraşütü pistlerinden biri Yaylacık Yamaç Paraşütü Pisti ile Ölüdeniz’deki ünlü Babadağ Yamaç Paraşütü Pisti’nden daha özellikli bir yapıya sahiptir. Yine son yıllarda keşfedilen Gavur Deliği Kanyonu ile ünlü Fethiye Saklıkent Kanyonu’na rakip olmuştur. Bu değerleri ve özellikleriyle Çameli, eko-turizm ve ekstrem doğa sporlarının başkenti olmayı hedeflemektedir. 93 balık çiftliğiyle alabalık Denizli üretiminin yüzde 55’ini Türkiye toplam üretiminin ise yüzde 3’ünü veren bir ilçedir. Yağlı pehlivan güreşlerinin Anadolu’daki merkezlerinden biri olan Çameli, ünlü Kırkpınar yağlı güreşleri turnuvasına güreşçi yetiştiren altın kemerli pehlivanların çıktığı bir ilçedir. Çameli, spor, macera ve doğa turizmi etkinliklerinde bölgede önemli bir merkezdir ve 60’ın üzerinde trecking, yürüyüş ve dağ bisikleti rotasının başlangıç noktasında yer almaktadır. Yıl boyunca çok sayıda ulusal, uluslararası festivale ev sahipliği yapan Çameli ilçesi kısaca bir doğa, eko-turizm ve tarım, ekstrem sporlar cennetidir.

“ÇAMELİ, SON 5 YILDA BUTİK BİR KENT OLDU”

Çameli, son 5 yılda butik bir kent oldu. 1953 yılında ilçe belediyesi olan Çameli’nin gelişmesi, önemli yatırımlar alması, bir kent yapısına bürünmesi 60 yıl sonra, yani 30 Mart 2014 Mahalli idareler sistemiyle gelen büyükşehir sistemiyle birlikte oldu. Kısacası Çameli önemli devlet yatırımlarıyla büyükşehir belediye sistemiyle tanıştı. İlçede son 5 yılda otogar, kültür merkezi, tam teşekküllü hastane, itfaiye merkezleri, pazar yerleri, park, bahçeler ve yeşil alanlarla sosyal tesisler ve yaşam alanları gibi kent yapıları birbiri ardına yükseldi. Devlet büyükşehirle, 31 mahalleye dokundu. Çameli Belediyesi, Mart 2014 seçimlerinde dev proje kapsamında adeta ilçenin köy statüsünde olan tüm mahallelerine tek tek dokundu. Çameli’nin 31 mahallesinden 28’i çok amaçlı sosyal tesislere kavuştu. Mahallelerde hizmete sunulan tesisler, vatandaşların pazar yeri, nişan düğün ve toplu yemekler gibi etkinlikler için yer ve mekan sorunlarını kökten çözmüş oldu. 2014 yılının Nisan ayından itibaren, Çameli’nin her mahallesine bir yeşil alan ve park hedefi de koyduk ve bunu büyük ölçüde başardık.

#butik şehir #çameli #cengiz arslan

[mehmetkali]

II. Hezarfen Uçuşu Galata Kulesi’nde 385 Yıl Sonra Tekrarlanacak http://ift.tt/2z9FSCo

1632 yılında lodoslu bir havada Galata Kulesi’nden Üsküdar’a kadar uçan Hezarfen Ahmet Çelebi’nin bu görkemli girişimi, 2017’de European Outdoor Film Tour (EOFT) tarafından 28 Ekim’de tekrar gerçekleştirilecek. Senaryonun, kurgunun, aktörün, özel efektlerin olmadığı salt aksiyonun yer aldığı EOFT, bir film etkinliğinin olmasının yanı sıra Galata Kulesi’nden atlayış, Haliç’te kano yarışı, Kaş’ta dalış ve Rize’de rafting gibi çeşitli aktiviteleri de içinde barındırıyor.

Macerasever ve outdoor tutkunlarına ilham veren kahramanları bir araya getiren EOFT, ilk defa AB ülkeleri dışında bir ülkede gerçekleşiyor. Ekstrem spor dalında sınırları zorlayan filmlerin gösterileceği etkinlikte aranan tek nitelik ‘ Gerçek Bir Macera’ . Sadece doğanın seyrine kendilerini bırakan maceraseverlerin filmlerinin olacağı organizasyonda, gerçeklik en yalın haliyle izleyiciye aktarılacak. 15 yılı aşkın bir süredir, 22’den fazla ülkede 300 farklı noktada seyirciyle buluşan EOFT, Türkiye’de doğa sporları bilincini geliştirmeyi amaçlıyor.

Dünyada Milyonlarca Takipçisi Var

Milyonlarca takipçisi olan EOFT, Türkiye’nin ekstrem sporlarına elverişli doğasını dünyanın gözleri önüne serecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından desteklenen organizasyonun bir diğer amacı ise, Türkiye turizmine katkı sağlamak… EOFT’nin Türkiye Premieri 11 Kasım’da Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek.

from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://ift.tt/2yaQuCC via IFTTT

#IFTTT #Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri

[fenrees]

Adrenalin Nedir? Salgılamasında Neler Olur?

Adrenalin hormonu, motivasyonu sağlamak, heyecan duymak ve sürekli iyi hissetmek için salgılanan hormon çeşididir. İnsanlardaki pozitif enerjiyi tetikleyen adrenalin hormonu, kısa süreli salınımda iyi hissettirmektedir. Sürekli tekrarlanan adrenalin hormonu salınımı, uzun vadeli salınmada baş ve kas ağrılarına yol açacaktır. Adrenalin hormonu, aynı zamanda nörotransmiter olarak çalışmaktadır. Çok fazla salınması durumunda, kronik stres, anksiyete bozukluğu ve baş ağrısına yol açan adrenalin hormonu, vücuttaki belli başlı organları doğrudan etkilemektedir. Adrenalin nedir‘i kısaca açıkladıktan sonra şimdi detaylara geçelim.

Adrenalin Özellikleri Nelerdir?

Adrenalin hormonu, epinefrin olarak adlandırılmakta ve böbreküstü bezlerinin iç kısmından salgılanmaktadır. Böbreküstü bezlerinin iç kısmının öz bölgesinden salgılama yapan adrenalin, canlıları harekete geçirmektedir. Doğada adrenalin hormonunun temel görevi, tüm organizmayı harekete geçirmek ve heyecanı sağlamaktır. Adrenalin hormonunun salınmasının ardından, nabız artışı, iç organlara ve kaslara kanın ilerlemesi, karaciğer glikolajenin glikoz halini alması ve anında enerji kaynağı oluşturulmasıyla kendini belli etmektedir. Organizmanın anında harekete geçmesini sağlamak için enerji kaynağı sunan adrenalin salınımı, korku ve gerilim anlarında salınımı artırmaktadır. Kan damarlarının daha geniş hale gelmesini sağlarken, anlık acı hissini en aza indirmektedir. Adrenalin salınımı esnasında, göz bebekleri büyür ve gözlere daha fazla ışık girer. Daha iyi görmeyi sağlayan adrenalin hormonu, toplamda 2 dakika boyunca salgılanmaya devam edecektir.

Ayrıca valf nedir? Bilgilerini de inceleyebilirsiniz.

Adrenalin Salgılaması Esnasında Ne Olur?

Adrenalin salınımı anında ortaya çıkan durum ve etkiler:

İskelet kaslarına ait atardamarlarda genişlemeler görülürken, sindirim sistemine ait kaslarda ve düz kaslarda daralmalar meydana gelir.

Kroner arterler üstünde genişlemeler meydana gelir.

Kan basıncı anlık olarak yükselir.

Kalp ritmindeki hız artış kazanır.

Pupilla – göz bebeklerinde büyüme görülür.

Kan şekerindeki glisemi miktarı yükselir.

2 dakika boyunca devam eden adrenalin hormonu salınımı boyunca, belirtilen durumlar sırasıyla harekete geçmektedir. Adrenalin salınımı esnasında, gözlerin görme kalitesi artmaktadır. Gözlere daha fazla ışık alındığından, daha fazla alan tek seferde gözlemlenir.

Adrenalin Hormonu Salgılanması Kontrol Edilir Mi?

Adrenalin salınımı kontrolü, korku ya da endişe gibi anlarda salgılama başlatan böbreküstü bezleri için sağlanmaktadır. Adrenalin hormonunun salınımı, yoğun duyguların ardından ortalama 3 ila 5 dakika boyunca adrenalin hormonunun etkisi hissedilecektir. Böbreküstü bezlerine bağlı olarak çalışan sinirler, adrenalin hormonunun kana karışmasına yardımcı olacaktır. Adrenalin hormonunun salınımı sırasında, 3-5 dakikalık süreçte adrenalin hormonunun kontrolü sağlanabilir ve hormon etkisinin iç organlar ile kana karışması engellenebilir. Uzun süre stresli ortamda kalması durumunda, adrenalin sonrasında, kortizol adrenalin salınımı başlatılacaktır.

Kortizol adrenalinin salınması durumunda, adrenalin hormonunun etkisi 3-5 dakikada sona ermeyecektir. Adrenalin hormonuyla kortizol adrenalin salınımı teşvik edilirse, adrenalin etkisi günler ya da haftalarca devam edecektir. Kortizol adrenalin ve adrenalin hormonlarının aynı anda salınması, iç organlara, kaslara ve vücudun farklı yerlerine ciddi zarar verecektir. Haftalarca etkisini sürdüren adrenalin, kalp ritminin artmasına, başın dönmesine, sindirim sisteminde bozulmaların yaşanmasına ve baş ağrısına yol açacaktır. Adrenalin hormonu salınımını kontrol altına almak için stresten uzak durulması ve sürekli adrenalin salınımını tetikleyen aktivitelerden uzak durulmalıdır. Adrenalin salgılanmasının yaşandığı ilk 5 dakika içerisinde, zihnin kontrol edilmesi ve nefes egzersizleriyle sakinliğin sağlanması yeterli olacaktır.

Adrenalin İle İlgili Video Anlatım

Adrenalin Nedir, neden ihtiyaç duyarız sorularına cevap bulabileceğiniz videoyu da mutlaka izlemenizi öneririz.

Adrenalin Hormonu Salgılanmasının Pozitif ve Negatif Sonuçları

Adrenalin salınımının etkileri, insanlığın ve diğer canlıların hareket kabiliyetine doğrudan temas etmektedir. Canlıların kendini iyi hissetmesini sağlayan adrenalin, ekstrem spor ve faaliyetlerde hareket kabiliyetini sağlamaktadır. Spor yapmak ya da aşık olmak gibi durumlarda, adrenalin hormonunun etkisiyle zirvede olma hissi etkisini sürdürecektir. Nörologlar tarafından beyin ilacı olarak nitelendirilen adrenalin, heyecan ve isteği maksimum seviyeye çıkarmaktadır. Yüksek riskli aktiviteleri seven kişiler, adrenalin etkisi olmadan faaliyete geçemezler.

Bazı kişiler, adrenal hormonunun doruk seviyeye çıktığı anlara bağımlı olmakta ve sürekli adrenalin hormonu yaşamak için tehlikeli sporlara yönelmektedir. İnsanların depresyona girmesini engelleyen adrenalin hormonu, sağlığın iyiye gitmesini etkileyen seratonin hormonunun üretiminde de etkilidir. Sürekli adrenalin salınımı, kas sisteminin ve sinir sisteminin hasar görmesine yol açacaktır. 5 dakikadan uzun süreyle etkisini devam ettiren adrenalin hormonu, iskelet sistemi, sinir sistemi ve kas sisteminin hasar görmesine yol açacaktır.

Adrenalin Hormonu Fazla Salınırsa Ne Olur?

Adrenalinin fazla salgılanması durumunda, vücutta anormalliklerin meydana gelmesini tetiklemektedir. Adrenalin hormonunun salınımını etkileyen stresli ve tempolu yaşam, kişilerin sinir sistemi sağlığının bozulmasına yol açacaktır. Kana normalin üstünde adrenalin karışması ve normal seyrinin üzerinde etkisini devam ettirmesi durumunda, ortaya çıkan sonuçlar aşağıda sıralanmıştır:

Sürekli tekrarlayan kas ağrısı

Kollar, bacaklar ve boyunda meydana gelen gerilmeler

Baş dönmesi

Görmede bulanıklık

Uyku sorunları / uykusuzluk

Karın ağrıları

Hipertansiyon

Kronik yorgunluk

Kalp atışının hızlanması ve ritim bozuklukları

Adrenalin hormonunun tetiklediği sorunlardan uzaklaşmak için adrenalin seviyesinin hassas dengede kontrol edilmesi gerekir.

Siber saldırı nedir? Hakkında detaylar yazımızdadır.

Tıpta Adrenalin Kullanılan Durumlar

Tıpta adrenalin kullanımının gerçekleştiği durumlar aşağıda sıralanmıştır:

Çok şiddetli alerjik reaksiyonlarda adrenalin hormonuyla tedavi gerçekleştirilir.

Akut astım krizinin kontrolünde adrenalin hormonu kullanılır.

Anaflaktik şokların giderilmesi ve tedavisi için adrenalin hormonundan destek alınır.

Lokal anestezinin etkisini uzatmak ve uzun süreyle hissizlik sağlamak için adrenalin hormonu kullanılmaktadır.

Kronik açılı grokom gibi belli başlı glokom türlerinde, adrenalin hormonuyla tedavi gerçekleştirilmektedir.

Kardiak arrest yani kalp atış ritminin tamamen sonlanması gibi durumlarda, adrenalin hormonundan destek alınmaktadır.

Bradiaritmi gibi durumlarda, adrenalin hormonu kullanılarak tedavi gerçekleştirilir.

Adrenalin hormonunun kullanılması için gerekli doz ve yöntemler, uzmanlar tarafından belirlenmektedir. Adrenalin Nedir konusuna, adrenalinin olumlu ve olumsuz etkileri ile devam ediyoruz.

Adrenalinin Etkileri Nelerdir?

Adrenalin hormonunun etkileri, kalp ve kan damarları başta olmak üzere, vücuttaki tüm organları kapsamaktadır. Organların vücut aktivitesini kontrol altına alan adrenalin hormonu, kimyasal arabulucu niteliğindedir. Adrenalin hormonunun vücuda etkileri ve adrenalin hormonunun özellikleri, aşağıda sıralanmıştır:

Adrenalin hormonu, beyin tarafından belli bir uyarıcının tehdit şeklinde algılanmasının ardından, kişilerin harekete geçmesini sağlamaktadır. Tehlike anında, saldırma ya da kaçmayı tetikleyen hormon, adrenalin hormonudur.

İnsanların ilgilendikleri konuya, %100 oranla odaklanmasını sağlayan hormondur. Belli bir hedefe doğru ilerlerken, fiziksel ve zihinsel kontrolün aynı anda sağlanması için adrenalin hormonu kullanılmaktadır. Fiziksel ve zihinsel potansiyelin tamamının kullanılması için adrenalin hormonu etkisini sürdürecektir.

Tüm kontrolü tek bir noktada toparlamak için kan basıncı, kalp atış ritmi ve akciğerdeki oksijen tutma kapasitesi, normalin üzerine çıkarılmaktadır.

Göz bebekleri genişletilerek, tek seferde daha fazla alanın daha net şekilde görülmesini sağlar.

Kol ve bacaklara normalden daha fazla kan pompalayarak, hareket kabiliyetini artırmaktadır.

Metabolizma üzerinde kesin etki sağlamaktadır. Beyne glikoz gönderme kapasitesini artırmak için glikoz seviyesini yükseltmektedir.

Beynin tehlikeyi algılamasının ardından, sindirim sistemi adrenalin hormonu tarafından kontrol altına alınır. Sindirim sisteminin kontrol edilmesiyle, bağırsaktaki hareketler yavaşlamaktadır. Bağırsakların hareketi yavaşlatıldığında, tüm enerjinin kaslara yöneltilmesi sağlanacaktır. Adrenalin hormonu sayesinde, kasların hareket potansiyeli ve hareket hızı artış gösterecektir.

Adrenalin hormonu salınımı esnasında, vücudun enerji hacmi kısa sürede sona erecektir. Enerji yönetimini sağlamak ve tüm enerjiyi kaslara yönlendirmek için sindirim sistemi ve besin emilimi arka plana alınmaktadır. Sindirim sisteminin yavaşlatılması, adrenalin hormonunun etkilerinin başında gelmektedir.

Pedagoji ne demek? Merak edilenlere yazımızdan ulaşabilirsiniz.

Adrenalin Nedir başlıklı içeriğimizle ilgili yorumlarınızı bekliyoruz!

Kaynak: https://www.zovovo.com/adrenalin-nedir/

#Kültür

[awesomesupercool]

Trusler til demokratiet

Hvor utsatt er demokratiet vårt for påvirkning? 

I dag er vårt demokrati i Norge og på verdensbasis veldig utsatt for påvirkning. Dette så vi på veldig stor skala for første gang under valget i USA i 2016. På internett sprer ting seg som ild i tørt gress uten noe som helst form for faktasjekking. Det er opp til en selv å vurdere hvor troverdige det man leser på internett er og om det er fake news eller ikke. 

Finn eksempler på hvordan SoMe blir brukt for å påvirke velgere. Habermas mente at SoMe potensielt kunne bli et veldig velfungerende offentlig rom. Er dette tilfellet? Drøft. 

Prakteksempelet på hvordan SoMe ble brukt til å påvirke et valg er i USA i 2016. Her brukte Russiske aktører fake news, memes og andre metoder til å nå spesielle målgrupper for å prøve å endre deres politiske mening. På SoMe og nesten alle nettsider på internett brukes det noe som heter “cookies”. Det er et begrep som betyr at hver gang du søker på noe, liker noe, besøker en nettside eller all annen aktivitet på internett hvor du er knyttet til en konto vil bli samlet opp og solgt videre til annonsører. Annonsører bruker så den enorme datamengden til målrettet annonsering. Dette ble en enorm sak i media når Cambridge Analytica skandalen kom ut. Da viste det seg at de hadde flere hundre datapunkt på velgere i USA som ble brukt til å prøve å påvirke dem i en spesiell politisk retning. 

Hvorfor spres Fake News og konspirasjonsteorier raskere på nett enn andre steder? 

Fordi på nett kan du isolere deg mot mennesker som mener det motsatte av deg. Da unngår man et helt grunnleggende prinsipp for at en sammenkoblet verden skal fungere, nemlig diskusjon. Hopper man over dette steget skapes det enorme ekkokamre på forskjellige lukkede forum. Et forum ved navn 4chan og 8chan har fått stor medieoppmerksomhet etter det som skjedde her i slutten av sommerferien. Det viser at i det ytterste ekstreme kan føre til ekstrem vold og drap. 

Grublis: Hvordan kan alle våre digitale spor på nett bli en trussel mot demokratiet?

Fordi når en algoritme blir laget for å best mulig påvirke mennesker til å kjøpe noe, tro på noe eller ett eller annet som vil tjene noen få mennesker. Disse algoritmene kjenner deg nesten bedre en dine nærmeste venner og familie. Dette gjør det til et ekstremt mektig verktøy når det kommer til påvirkning. Dette verktøyet, når det er så lett tilgjengelig vil falle i de gale hender. Da kan det bli brukt til å prøve å ødelegge og skape kaos i demokratiet vi lever i dag.  

[glu2018]

Undervisning, barnehage og barnehjem

¡Buenas noches!

Enda en flott skoledag på Hermann Gmeiner-skolen er omme. Både elever, studenter og praksislærere storkoste seg i dag også. Latter og smil henger fortsatt løst og vi merker at elevene begynner å bli varme i trøya. Vi ser en positiv progresjon hos elevene, spesielt med tanke på de som tidligere har vært ganske stille. Flere av disse elevene har virkelig blomstret de siste dagene. Vi ser at arbeidsmetoden med gradvis øking av faglig innhold - der vi bygger på ord og fraser - er hensiktsmessig med tanke på den korte tiden vi har råde på engelskkurset. Vi ser elever som selv tar initiativ til å anvende språket i og utenfor timene, mer og mer for hver dag som går.

Som vi har lært gjennom studiet er det flere teoretikere som har skrevet at læring foregår gjennom sosialt samspill og gode relasjoner. Samtidig at læring skjer gjennom deltakelse og samspill mellom elevene. De fleste av elevene har begynt å delta muntlig nå, i større grad enn tidligere. Vi bruker mye tid på muntlige aktiviteter og snakker også mye med elevene i friminuttene. Vi er veldig heldig som er en så stor gjeng med studenter slik at vi har mulighet til å oppnå stor lærertetthet. I dag har vi jobbet videre med elevenes muntlige ferdigheter i engelsk. Vi delte elevene i grupper på seks elever, og videre i mindre grupper med to elever per lærer. Arbeidet i dag gikk ut på telling, navigasjon og memory-spill. Vi hadde samtale om bildene tilknyttet memory-spillet, der elevene skulle koble sammen ord og bilde. Elevene fikk på denne måten kjennskap til ord som kan være viktige å ha kunnskap om, dersom elevene skal finne frem eller forklare stedsretninger på engelsk. Dette var ord som blant annet “hotel”, “grocery store”, “ATM”, “clothing store”, “airport”, “bus station” og “restaurant”. Mange av ordene er mer eller mindre like på spansk og engelsk, og vi ba derfor elevene om å uttale ordet både på spansk og engelsk for å gjøre de oppmerksomme på likhetene og forskjellene.

Elevene jobbet også med en orienteringsoppgave der de satt i par med to like kart som de ikke viste frem til hverandre. Den ene hadde informasjon om lokasjonen til noen bygninger, som for eksempel “school” og “airport”, og den andre hadde navn på andre bygninger som “hotel” og “restaurant”. Elevene måtte spørre om veien til stedene de manglet på sin kopi av kartet, og forklare veien med hvor mange kvartaler og retning medeleven måtte gå for å finne frem. Vi ser at overgangen fra tredimensjonal til todimensjonal navigering på kart er en overgang som kan bringe med seg mange utfordringer. Dette er derfor en oppgave vi skal jobbe videre med i morgen.

Etter endt undervisning fikk vi besøke en barnehage og et barnehjem drevet av SOS-barnebyer. Her skal noen av barnehagelærerstudentene ha sin praksis når de ankommer Estelí. Dette er en organisasjon som fattet interesse og engasjement i Nicaragua etter at flere katastrofer inntraff landet på 70-tallet. Store jordskjelv, borgerkrig og naturkatastrofer har medført enorme ødeleggelser og titusener av menneskeliv har gått tapt. Dette har hatt store konsekvenser for økonomien i landet. Også den dag i dag er det synlig fattigdom, og mange må tilbringe en hverdag i svært utfordrende sosioøkonomiske forhold. Dette betyr i praksis at det er flere foreldre som ikke har muligheten til å forsørge egne barn. SOS-barnebyer har vært en bidragsyter for å bedre levekårene til familier og barn i Nicaragua; de har blant annet hjulpet barn som har mistet sine foreldre av ulike årsaker, barn som har vært utsatt for traumatiske hendelser i sine liv, hjulpet til med utdanning til barn og unge, og gir støtte til familier som trenger hjelp for å forhindre familiebrudd.

I denne avdelingen som vi besøkte i Estelí var det både en barnehage, barnehjem og et opplæringssenter. Området hadde flotte, inngjerdede og trygge uteområder for barn å vokse opp i, og barnehagen fremsto som velstelt og ordentlig. Vi fikk gå inn i avdelingene og hilse på barn fra aldersgruppa ett til fem år. Vi fikk vite at en del av barna er fra områdene rundt barnebyen, flere har unge alenemødre og noen av barna var også fra barnehjemmet. Vi fikk også høre at barnehagen tidligere har vært et gratis tilbud for innbyggerne, men ettersom økonomien av ulike årsaker har blitt dårligere, har månedsprisen per barn økt til 50-60 córdobas (noe som tilsvarer 12-15 norske kroner). Disse pengene går til innkjøp av diverse hygieneartikler og annet nødvendig utstyr.

Da vi kom inn på avdelingen til de eldste barna, satt de og øvde seg på å knyte skolisser. 

Barnehjemmet bestod av omlag 12 familiehus, hvorav et av husene ble ødelagt under jordskjelvet i fjor. I hvert hus er det én person som har en morsrolle for opptil 10 barn. “Mødrene” bor i huset sammen med barna, og flere av mødrene har selv vokst opp i barnehjemmet. Vi fikk høre at det ofte er politiet og sosialtjenesten som bringer barna til hjemmet av ulike årsaker. Videre blir barna fulgt opp av SOS-barnebyer fra de ankommer til de er ferdig på universitetet. Når barna fyller 17 år, flytter de fra barnehjemmet og ut til egen leilighet med fire til seks andre personer. I leilighetene bor det også en omsorgsperson som ofte er utdannet som psykolog.

De aller fleste studentene hadde nok en forestilling om hvordan et barnehjem så ut, og vi tror at alle ble positivt overrasket over standarden i husene. Likevel er det tungt å tenke på barna som bor der, med tanke på hva de har vært igjennom før de kom dit. Noen av barna kan ha vært igjennom ekstreme tilfeller, noe som vil sette sterke spor i et barn. Samtidig er det mange barn som ikke får plass i disse boligene. Vi fikk også høre om en far som måtte levere barna sine etter morens bortgang, ettersom at han ikke hadde kapasitet til å ta vare på de.

Mennesker som har opplevd traumatiske hendelser kan gi store konsekvenser for læringsprosesser, da vi vet at traumer kan ha en tendens for å sperre for at læring kan skje. Som lærerstudenter tenker vi selvfølgelig på hvilken konsekvens dette kan ha for disse barnas skolehverdag, hverdagslivet og livet fremover.

Avslutningsvis vil vi si at det har vært en dag med mye inntrykk og følelser, og vi føler vi lærer noe nytt hver eneste dag. Vi ser frem til morgendagen med denne flotte gjengen!

Johanne Louise, Julia og Merete.

[meretelima-blog]

Undervisning, barnehage og barnehjem

¡Buenas noches!

Enda en flott skoledag på Hermann Gmeiner-skolen er omme. Både elever, studenter og praksislærere storkoste seg i dag også. Latter og smil henger fortsatt løst og vi merker at elevene begynner å bli varme i trøya. Vi ser en positiv progresjon hos elevene, spesielt med tanke på de som tidligere har vært ganske stille. Flere av disse elevene har virkelig blomstret de siste dagene. Vi ser at arbeidsmetoden med gradvis øking av faglig innhold - der vi bygger på ord og fraser - er hensiktsmessig med tanke på den korte tiden vi har råde på engelskkurset. Vi ser elever som selv tar initiativ til å anvende språket i og utenfor timene, mer og mer for hver dag som går.

Som vi har lært gjennom studiet er det flere teoretikere som har skrevet at læring foregår gjennom sosialt samspill og gode relasjoner. Samtidig at læring skjer gjennom deltakelse og samspill mellom elevene. De fleste av elevene har begynt å delta muntlig nå, i større grad enn tidligere. Vi bruker mye tid på muntlige aktiviteter og snakker også mye med elevene i friminuttene. Vi er veldig heldig som er en så stor gjeng med studenter slik at vi har mulighet til å oppnå stor lærertetthet. I dag har vi jobbet videre med elevenes muntlige ferdigheter i engelsk. Vi delte elevene i grupper på seks elever, og videre i mindre grupper med to elever per lærer. Arbeidet i dag gikk ut på telling, navigasjon og memory-spill. Vi hadde samtale om bildene tilknyttet memory-spillet, der elevene skulle koble sammen ord og bilde. Elevene fikk på denne måten kjennskap til ord som kan være viktige å ha kunnskap om, dersom elevene skal finne frem eller forklare stedsretninger på engelsk. Dette var ord som blant annet “hotel”, “grocery store”, “ATM”, “clothing store”, “airport”, “bus station” og “restaurant”. Mange av ordene er mer eller mindre like på spansk og engelsk, og vi ba derfor elevene om å uttale ordet både på spansk og engelsk for å gjøre de oppmerksomme på likhetene og forskjellene.

Elevene jobbet også med en orienteringsoppgave der de satt i par med to like kart som de ikke viste frem til hverandre. Den ene hadde informasjon om lokasjonen til noen bygninger, som for eksempel “school” og “airport”, og den andre hadde navn på andre bygninger som “hotel” og “restaurant”. Elevene måtte spørre om veien til stedene de manglet på sin kopi av kartet, og forklare veien med hvor mange kvartaler og retning medeleven måtte gå for å finne frem. Vi ser at overgangen fra tredimensjonal til todimensjonal navigering på kart er en overgang som kan bringe med seg mange utfordringer. Dette er derfor en oppgave vi skal jobbe videre med i morgen.

Etter endt undervisning fikk vi besøke en barnehage og et barnehjem drevet av SOS-barnebyer. Her skal noen av barnehagelærerstudentene ha sin praksis når de ankommer Estelí. Dette er en organisasjon som fattet interesse og engasjement i Nicaragua etter at flere katastrofer inntraff landet på 70-tallet. Store jordskjelv, borgerkrig og naturkatastrofer har medført enorme ødeleggelser og titusener av menneskeliv har gått tapt. Dette har hatt store konsekvenser for økonomien i landet. Også den dag i dag er det synlig fattigdom, og mange må tilbringe en hverdag i svært utfordrende sosioøkonomiske forhold. Dette betyr i praksis at det er flere foreldre som ikke har muligheten til å forsørge egne barn. SOS-barnebyer har vært en bidragsyter for å bedre levekårene til familier og barn i Nicaragua; de har blant annet hjulpet barn som har mistet sine foreldre av ulike årsaker, barn som har vært utsatt for traumatiske hendelser i sine liv, hjulpet til med utdanning til barn og unge, og gir støtte til familier som trenger hjelp for å forhindre familiebrudd.

I denne avdelingen som vi besøkte i Estelí var det både en barnehage, barnehjem og et opplæringssenter. Området hadde flotte, inngjerdede og trygge uteområder for barn å vokse opp i, og barnehagen fremsto som velstelt og ordentlig. Vi fikk gå inn i avdelingene og hilse på barn fra aldersgruppa ett til fem år. Vi fikk vite at en del av barna er fra områdene rundt barnebyen, flere har unge alenemødre og noen av barna var også fra barnehjemmet. Vi fikk også høre at barnehagen tidligere har vært et gratis tilbud for innbyggerne, men ettersom økonomien av ulike årsaker har blitt dårligere, har månedsprisen per barn økt til 50-60 córdobas (noe som tilsvarer 12-15 norske kroner). Disse pengene går til innkjøp av diverse hygieneartikler og annet nødvendig utstyr.

Da vi kom inn på avdelingen med de eldste barna, satt de og øvde seg på å knyte skolisser. 

Barnehjemmet bestod av omlag 12 familiehus, hvorav et av husene ble ødelagt under jordskjelvet i fjor. I hvert hus er det én person som har en morsrolle for opptil 10 barn. “Mødrene” bor i huset sammen med barna, og flere av mødrene har selv vokst opp i barnehjemmet. Vi fikk høre at det ofte er politiet og sosialtjenesten som bringer barna til hjemmet av ulike årsaker. Videre blir barna fulgt opp av SOS-barnebyer fra de ankommer til de er ferdig på universitetet. Når barna fyller 17 år, flytter de fra barnehjemmet og ut til egen leilighet med fire til seks andre personer. I leilighetene bor det også en omsorgsperson som ofte er utdannet som psykolog.

De aller fleste studentene hadde nok en forestilling om hvordan et barnehjem så ut, og vi tror at alle ble positivt overrasket over standarden i husene. Likevel er det tungt å tenke på barna som bor der, med tanke på hva de har vært igjennom før de kom dit. Noen av barna kan ha vært igjennom ekstreme tilfeller, noe som vil sette sterke spor i et barn. Samtidig er det mange barn som ikke får plass i disse boligene. Vi fikk også høre om en far som måtte levere barna sine etter morens bortgang, ettersom at han ikke hadde kapasitet til å ta vare på de.

Mennesker som har opplevd traumatiske hendelser kan gi store konsekvenser for læringsprosesser, da vi vet at traumer kan ha en tendens for å sperre for at læring kan skje. Som lærerstudenter tenker vi selvfølgelig på hvilken konsekvens dette kan ha for disse barnas skolehverdag, hverdagslivet og livet fremover.

Avslutningsvis vil vi si at det har vært en dag med mye inntrykk og følelser, og vi føler vi lærer noe nytt hver eneste dag. Vi ser frem til morgendagen med denne flotte gjengen!

Johanne Louise, Julia og Merete.