Tumgik
#oturtma
benmisim · 4 months
Text
alişe bugün mama sandalyesi aldık, yanımızda oturuyo artık. henüz desteksiz, kendi başına oturamıyo tabi, o yüzden mama sandalyesine oturtalım mı oturtmayalım mı emin olamadım ama oturuyo işte çocuk ya. destekli oturtma da böyle bişi değil mi zaten. ay bilemiyorum bir yandan geç bile kaldık diyorum bi yandan aman çok oturtma diyorum :d keşke son kontrolde doktora sorsaydım. aman neyse canım oturuyo işte, ters bişi olsa ağlar 😒 üf yine ne abarttın uzattın hilal ya
9 notes · View notes
mocheruser14 · 1 year
Text
Self Concept Olumlamaları:
Tumblr media Tumblr media
♡︎ her şey sürekli benim lehime çalışıyor ♡︎ Güzel ayrıcalığım, tam olarak istediğim şeyi istediğim zaman elde etmemi sağlıyor ♡︎ Arzu ettiğim her şeyin kucağıma düşmek gibi bir huyum var ♡︎ Bir şeyi arzuladığım anda neden 3D'm değişiyor? ♡︎ Ben her zaman arzularıma istediğim anda kavuşurum ♡︎ Tezahürüm, herhangi bir şüphe ortaya çıkmadan anında ortaya çıkıyor ♡︎ 4D'm şimdi arzularımı anında 3D'ye yansıtıyor ♡︎ Sakin kalıyorum çünkü tüm arzularımın yerine geldiğini biliyorum. ♡︎ Her şeyin ve herkesin beni bir kaideye oturtma gibi bir huyu var ♡︎ flaş haber… Her zaman istediğimi alırım ♡︎ Ben bir tanrıyım ve her zaman öyle davranıldı ♡︎ En iyisinden başka hiçbir şeye razı değilim ♡︎ Hiçbir şey beni arzularıma ulaşmaktan alıkoyamaz ♡︎ Ben herkesin rüya kızıyım ♡︎ Her zaman tezahür etmede usta oldum ♡︎ Arzu ettiğim her şeye karşı çekiciyim ♡︎ Arzularım varlığımı istiyor ♡︎ benimle ilgili her şey saf mükemmellik ♡︎ Biliyorum ki realitemin tek yaratılanı benim ♡︎ herkes parmağıma dolanmış ♡︎ 3D bana tam olarak arzu ettiğim şeyi vermek için mutlu bir şekilde geriye doğru eğilecek
25 notes · View notes
dusunenkelebek · 4 months
Text
“Benim annemle max konuşmam”
- ne yemek var ?
+patates oturtma
-nereye oturcak?
+ tepsiye
2 notes · View notes
tartillo · 7 months
Text
Study with melerle düzen oturtma challenge
3 notes · View notes
eliflamrahu · 1 year
Text
Balkon ve mutfak süpürüldü patlıcan oturtma da yaparsam #bordo bereli# #fıtr fatr iftar Seher sahur savm
8 notes · View notes
yantekerlek · 2 years
Note
S. Aleyküm yante🤍Tesettüre yeni girdim sayılır ama ne giyeceğimi şaşırıyorum. Hem pahalılık hem doğru tesettürü ayarlamak çok zor oluyor benim için. Hayat kolaylaştırıcı tesettür fikirlerine ihtiyacım varr👀
ve aleyküm selam.
öncelikle anonimde veya yorumlarda gelip benimle çeşitli mücadelelere girecek olanları uyarayım. gelmeyin abicim ablacım. size mi sordu? bana sordu. şurda iki dakika bi şey sormuş. bana sormuş. ne geliyon? hayır da sana sormayı istese sana sorardı. hakikaten hayret bi şey ya.
önceden sinirlendim ki gelmesin kimse. yorum yazmayın. yazma ulan.
öhm cevaba geçebiliriz. 🥰
boy uzunluğunuzu bilmiyorum ama bir uzunluk eşiğiniz olsun dış kıyafette (adı ferace, tunik, gömlek, gömlek elbise her neyse belli uzunlukta bir dış kıyafet tesettürün her zaman dostudur, tesettürü bir tık üste taşır diye düşünüyorum) onu hiç geçmeyin. kıyafetin özelliklerinde kumaşın modelin güzelliğinden, pamuk oranından vs. önce hemen boyuna bakın. boyu eşiği aşıyorsa yallah deyin.
darlık eşiğiniz olsun. sırtında pile arayın kıyafetin mesela. bu aşağı bol inmesini sağlar arka kısmın. belden oturtma varsa reddedin mesela, göğsü ön plana çıkaran modelse ya reddedin ya da başörtünün büyüklüğü göğsü kapatacak şekilde olsun.
kollarda abdest almayı kolaylaştıracak şeyler düğmeler. düğmeler arayın. benim için kıyafeti çıkarıp abdest almak sorun değil diyorsanız düğmeleri sallayın. düğmeler arası mesafe çok açıksa teni gösterecek delikler oluşuyorsa minik çıt çıtlar alıp aralara dikin. ben öyle yapıyorum. kollarda fakir kol tercih etmeyin. içine uzun bir şey giyerim ya dediğinizde uzun bir şeyinizin olmadığı bir anda fakir kolla gezmeyi tercih edebilir nefis çünkü.
ayak bileklerini gösterecek, etek, elbise, pantolonlardan uzak durun mesela. bunları uygun yerlerde giyin. ama bana çok yakışıyor çok seviyorum diyerek nefsinizi gıdıklamayacaksa giyilecek yerleri biliyorsanız sorun yok. alışverişte bunlara da yer verebilirsiniz.
başörtü altına saçları göstermeyecek bir bone kullanmak her zaman çok iyidir. topuz yapma çabasına hiç gerek yok. var olan saçınızı toplayıp boneyi takmanız yeterli olur.
şal ve başörtüde ilk baktığımız şey rengi ve güzelliği değil iç gösterip göstermemesi ve genişliği büyüklüğü olsun. iç göstermiyorsa ve yeterince büyükse genişse rengine karar verelim.
geçen kimdi o ya. sjdkdlrş. ağzını yediğim. müthiş bi iç pantolon dikmişti kendine. astar yani. elbisenin altına astar olarak elbise etek değil de pantolon dikmiş. o kadar tatlı bi astardı ki giy evde dolaş şipidik şipidik. becerikli misiniz ona bi bakın. belki dikme biçme yeteneğiniz var boş yere keriz gibi para yığıyorsunuz oraya buraya. denemekte fayda var. ben mesela sadece çıt çıt dikebiliyorum dşrğtl. evet gömleklere.
alışveriş yapacağınız zaman birkaç butik seçin onlar dışında markaları butikleri gezmeyin. gereksiz alışverişe sebep oluyor, para yoksa alışveriş edemiyorsanız yoksunluk hissi, tatminsizlik hissi, memnuniyetsizlik doğuruyor. her renk şalın olmasına, her renk dış kıyafetin olmasına gerek yok. her hava sıcaklığına uygun bir trençkota da gerek yok. içinize daha kalın ve hava daha sıcakladığında kolayca çıkarabileceğiniz bir şey giyersiniz. dilerseniz bir hoş şal alırsınız, içinize uzun bir şey giymeseniz de olur.
bir kına gecesinde giydiğiniz abiyeyi diğer kına gecesinde de giyebilirsiniz. her özel gece için kıyafete gerek yok. tek renk birkaç belli bi asaleti ve çizgisi olan abiye yeterli olur. canınız çok çekerse ve gömecek paranız varsa zaman zaman başka abiyeler de alırsınız.
kış için bin tane kabana gerek yok. bin tane bota gerek yok. gerek varsa ve paranız varsa alabilirsiniz tabii. gerek olma durumu: insanların sizi döverek neden bugün farklı bir kaban giymedin bu botu dün de giymiştin demeleri.
kıyafet konusunda insan sınırsız isteğe şevke sahip ama bütçesini gördüğünde kendini durdurabiliyor. param yok olum güzelmiş ama alamam diyip meseleyi kapatıyor. söz konusu başkalarının beğenisi olunca, başkalarının harcama pratiklerine baktığımızda büyük bir yıkıntıya dönüşebiliyoruz. başkaları kuyusuna hiç girmemek gerek o yüzden.
"tesettürlü instagirllerin giydiği her şey tesettüre uygun değildir" cümlesini hep hatırlayalım. "çoğunluğun yaptığı her şey hakka hakikate uygun değildir" cümlesini hatırlayalım. "özgün olmak istiyorsam bu benim özümle alakalıdır. başkalarının beğenisiyle alakalı değildir" cümlesini hatırlayalım.
tavsiyelerim cennetten çıkma cennet yolunu garantileme özelliği olan tavsiyeler değil. kendimce tesettürle ilgili aldığım bazı tedbirler. gayretlerim. çok daha iyisi yapılıyordur. çok daha kötüsü yapılıyordur. daha takvalısı vardır, daha az takvalısı vardır. ben bulunduğum dereceyi kaybetmemeye, mümkünse nefsimi yenip daha iyileştirmeye çalışıyorum. kişisel gayretimin resmini çizdim. dileyen üzerine tükürüp (içinden), dileyen bela okuyup (içinden), dileyen takdir edip (içinden) geçebilir. Allah say ü gayretlerimizi katında kabul eylesin. amin.
14 notes · View notes
korelist · 1 year
Text
Tumblr media
BECAUSE THIS IS MY FIRST LIFE // KDRAMA DİZİ YORUMU
UYARI : Yazılar genel olarak spoiler içerebilir. İçermeyedebilir.
İmdb puanı: 8,1 Benim puanım: 8
Drama: Because This Is My First Life / This Life Is Our First
Hangul: 이번 생은 처음이라
Director: Park Joon-Hwa
Writer: Yoon Nan-Joong
Date: 2017
Language: Korean
Country: South Korea
Cast: Lee Min-Ki, Jung So-Min, Kim Min-Kyu
Tam bir “Slice of life “diyebileceğimiz sakin bir dizi. Konusunu kısaca anlatayım: Yoon Ji Ho (Jung So Min) 30lu yaşlarında Seul'e hayallerini gerçekleştirmek için gelmiş genç bir kadındır. Dizi yazarlığı yapmaya çalışırken, işini ve düzenini oturtma çabasındadır. Ucuz kalacak bir yere ihtiyacı vardır. Üç kişilik kız arkadaş grubu etrafında dönen hikayemizde kızlardan birinin tanıdığının tanıdığı ev arkadaşı aramaktadır.  Nam Se Hee'nin (Lee Min Ki) ise bir şirkette çalışan gelecekten tek beklentisi 'hayatında hiçbir şey olmaması' olan bir adamdır. Bankadan uzun yıllar ödemesi gereken ev kredi çekerek, ev sahibi olmuştur. Hem faturalarını hemde kredisini ödeyebilmesi için ev arkadaşı alması gerekmektedir. Ama son derece sinir bozucu olan tavrı nedeni ile gelen kiracıları çok geçmeden kovmaktadır. Kiracılarını bir süre gözlemleyip, puanlama sisteminden geçirmektedir. Bütün hayatı dakik yaşarken bütün planlarını evdeki isim bile vermediği kedisinin beslenme saatine göre ayarlar. Son kiracısını kovduktan sonra hem patronu hem de arkadaşı olan Ma Sang-Goo (Park Byung-Eun) ona ev arkadaşı bulmak zorunda kalır. Böylece iki tarafta ikinci kişilerle iletişime geçtiği için ev sahibi erkek birinin geleceğini, kiracı ise ev sahibinin kadın olduğunu düşünür. Aslında aracılarında haberi yoktur. Klişe ama tesadüf diyelim.
Yoon Ji-Ho, daha önceki bütün kiracılardan yüksek not alarak, adeta mükemmel kiracı olunca, Nam Se-Hee onunla olan bu anlaşmasını sürdürmeye karar verir. Böylece hikayeye giriş yapmış oluruz. Dizi boyunca klişelerin etrafında dolaşan ama o klişenin içine düşmeyen bir hikaye örgüsü vardı. Erkek karakterimiz kızla tanıştıktan sonra hiç değişmedi. Burada fikrimi söyleyecek olursam, değişmemesi her ne kadar güzel bir yan olsa da, en baştan oluşturulan karakteri biraz zorlama buldum. Sanki sosyal bozukluğu olan, psikolojik rahatsızlıklar içinde yüzen bir adam gibi resmetmişler ama böyle bir rol vermemişler. Mükemmel erkek tipi yaratılmamış olsa da yaratılan da çok normal bir tip değildi. Realisttik yaklaşmaya çalışıp, daha çok uzaklaşmışlar gibiydi.
Dizi ilişkiler üzerine tam bir inceleme tadında olmuş. Bu diziyi izlemek ilişki ve evlilik üzerine yazılmış bir kitabı okumak gibiydi. Evlilik, ailelerin evlilik üzerine çiftlere etkisi, ilişkilerdeki ince çizgiler, evliliğin zorlukları gibi bir çok alt başlık açıyor ve sorguluyor. Ji-Ho nun kız arkadaşı grubu, 3 farklı ilişki izlememize vesile oluyor. Üç çift üzerinden farkları, ortak noktaları önümüze seriyor. Özellikle herkesin kendine ait bir alanı olması gerektiğini vurgulayan “19 numaralı oda” hikayesi dizinin en hoşuma giden kısmı oldu.
Dizide ana çifti anlatan en doğru kelime “garip” olabilir. Bu garipliği de erkek karakteri çok abartılı yazmış olmalarına bağlıyorum. İnsanlara havadan bakan, sosyal becerisi olmayan, mesai saati bitince sadece kedisini beslemek için eve giden. Belli bir saat televizyon izleyip yatan, ertesi günü aynı şekilde tekrar tekrar yaşan bir adam. Bu bağlamda bana karakterle ilgili hiçbir duygu geçmedi diyebilirim. Kore dizilerin büyük birçoğunda hep çok güzel seven adamlar izliyoruz. Bizi bir yerde tutup diziye bağlamayı başaran da bu olabilir. Ama bu dizide çok güzel seven taraf kız tarafıydı. Diğer dizilerden ayıran belki de bu olabilir.
Dizi “biz” kelimesinin insana çok şey anlatabileceğini vurgularken, verdiği mesaj ise; “Hayatı bir kere yaşıyorsunuz. Kendiniz olun kendiniz için yaşayın ve tadını çıkartın.”
 OST:
Yuziii - Star Drawing
Raven Melus
BAŞKA NELER VAR ?
FOTOĞRAFLAR
3 notes · View notes
pirlantahaberleri · 24 days
Text
Pırlantalı Damla Beyaz Safir Yüzük
Vintage yüzükler, zamansız güzellikleri ve özgün tasarımlarıyla dikkat çeken, her dönemin moda akımlarından bağımsız olarak öne çıkan eşsiz mücevherlerdir. Özellikle damla kesim beyaz safir taşıyla süslenmiş ve etrafını saran ışıltılı pırlantalarla bezeli bir vintage yüzük, zarafet ve sofistikelik arayışındaki bireyler için ideal bir tercihtir. Bu yazımızda, damla beyaz safir taşlı vintage yüzüğün özelliklerinden, taşların bakımına, sertifika öneminden matlaşma durumuna kadar pek çok detaya değinerek, bu özel mücevher hakkında kapsamlı bilgiler sunacağız.
Vintage Damla Beyaz Safir Özellikleri
1,22 karatlık damla kesim beyaz safir, bu yüzüğün merkezinde parlayan bir yıldız gibidir. Safir, sadakat ve saflık sembolü olarak bilinir ve bu nedenle birçok önemli an için tercih edilen bir taştır. Damla kesim ise safirin doğal güzelliğini ve parlaklığını maksimize ederek, ışığı her açıdan mükemmel bir şekilde yansıtır. Beyaz safir, nadir bulunan değerli taşlar arasında yer alır ve ışıltısıyla her türlü ışık altında göz kamaştırır.
Yüzük Üzerindeki Küçük Pırlantalar Düşer mi?
Yüzüğün etrafını saran 24 adet yuvarlak kesim pırlanta, toplamda 0,23 karat ağırlığında ve F renk (ekstra beyaz) özelliğine sahiptir. Bu pırlantaların montajı konusunda usta mücevher tasarımcıları tarafından büyük bir özen gösterilir. Taşlar için yuva açılır ve pırlantalar bu alana oturtulur. Oturtma işlemi tamamlandıktan sonra altından yapılmış tırnaklar ile taş mikroskop ortamında sıkıştırılır. Ancak, günlük kullanımda sert darbelerden kaçınmak ve eğer taşı tutan tırnaklar darbe aldıysa kontroller yapmak, taşların yerinden çıkma ihtimalini minimize eder.
Sertifika Ne İşe Yarar?
Mücevher sertifikası, taşın ve metalin kalitesini, saflığını ve gerçekliğini belgeleyen bir dokümandır. Bu damla yüzük için sağlanan sertifika, beyaz safirin ve çevresindeki pırlantaların özelliklerini, ayrıca altının ayarını detaylı bir şekilde belirtir. Sertifika, yüzüğün değerini kanıtlar ve gelecekteki satış veya sigorta işlemleri için önemli bir belgedir.
Sertifika Kimin Adına Olmalı?
Mücevher sertifikası, mücevheri satın alan kişinin veya hediye edeceği kişinin adına düzenlenmelidir. Bu, özellikle özel ve değerli bir mücevher satın alındığında, mücevherin yeni sahibinin kimliğini ve mülkiyetini resmi olarak belgelemek için önemlidir. Ayrıca, hediye olarak alınan mücevherlerde, sertifikanın hediye edilen kişinin adına olması, bu özel armağanın daha da kişisel ve anlamlı hale gelmesini sağlar.
Safir Taş Matlaşır mı?
Beyaz safir gibi değerli taşlar, zamanla yüzeylerinde birikintiler oluşabileceği için yüzeysel olarak matlaşmış gözükebilir. Ancak, düzenli temizlik ve bakım ile safirin ilk günkü gibi parlak ve göz alıcı kalması sağlanabilir. Mücevher temizliği için hafif bir sabunlu su kullanılabilir, ancak kimyasal temizleyicilerden kaçınmak gereklidir. Taşın yüzeyindeki birikintileri nazikçe fırçalayarak ve sonrasında iyice durulayarak safirin parlaklığını koruyabilirsiniz. Profesyonel bir mücevher temizliği, özellikle taşın ve yüzüğün uzun süre yeni gibi kalmasını sağlamak için zaman zaman gerekli olabilir.
Tumblr media
Farklı Tasarıma Sahip Vintage Yüzükleri Keşfetmeye Hazır mısınız?
Keşfetmeye devam etmek ve vintage damla beyaz safir taşlı yüzüğümüz gibi eşsiz tasarımları daha yakından incelemek istiyorsanız, 👉 vintage pırlanta yüzükler kategorimizi ziyaret edin. Zamansız güzellikteki bu özel parçalar, tarzınıza sofistike bir dokunuş katmak ve özel anlarınızı ölümsüzleştirmek için sizleri bekliyor. Vintage pırlanta yüzükler koleksiyonumuzda, her zevke ve anlam arayışına uygun bir vintage yüzük bulabilirsiniz.
Kaynakça: https://www.thalespirlanta.com/pirlantali-damla-beyaz-safir-yuzuk
0 notes
ozgulturan · 28 days
Text
HAYIR SOKRATES, GENÇLİK BOZULMADI 
    
     Sokrates’in M.Ö. 399 Yılındaki sözleri: Günümüzün çocukları lüksü seviyor, kötü davranışları var, otoriteye başkaldırıyorlar, yaşlılara saygıları yok, çalışmak yerine laklak etmeyi seviyorlar. Çocuklar artık evlerinin hizmetçisi değil, tiranı… Anne babaları odaya girince ayağa kalkmıyorlar, onlara itiraz ediyorlar, destek olmak yerine laklak yapıyorlar, şapır şupur yiyorlar, bacak bacak üstüne atıyorlar, öğretmenlerine zulmediyorlar.’’
    Hesiodos’un mö 800 yılındaki sözleri: ‘’Günümüz gençleri öyle umursamaz ki ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere, büyüklere karşı saygılı olmayı ağırbaşlı olmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler kurallara boş veriyorlar. Çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar.’’
    Geçtiğimiz aylarda Sokrates’in, ‘’Cehalet Mutluluktur.’’ sözüne karşılık olarak ‘’Cehalet Mutluluk Değildir.’’ başlıklı yazıyı yazmıştım. Bu yazımda da Sokrates’in gençlerin bozulduğuna dair sözlerine kendi adıma karşılık vermek istiyorum.
     Dünyada insan ırkı var olduğundan itibaren her nesil bir sonraki neslin bozulduğunu iddia ediyor ve her dönem, ‘’Şimdiye kadar ki bozulma o kadar mühim değildi, asıl şimdi yeni nesille tam bozuldu.’’ demeye devam ediyorlar. Bu akıma Sokrates, Aristoteles ve Hesiodos gibi büyük Filozoflar da dâhil olmuşlardır. Bu Filozoflar bu sözleri sarf ettikten hemen sonra o bölgede toplumsal çöküş yaşanmıştır. Oysaki Mustafa Kemal Atatürk ‘’Bütün ümidim gençliktedir.’’ diyerek topluma moral ve motivasyon aşılamıştır.
     Ardı ardına gelen iki nesil arasındaki farklılık kaçınılmazdır. Önceki neslin doğduğu dünyanın durumu ile sonraki neslin doğduğu dünyanın durumu aynı değildir. Bu durum ‘’bozulma’’ olarak değil, ‘’farklılık’’ olarak tanımlanmalıdır.  Atatürk ‘’Bütün ümidim gençliktedir.’’ cümlesini kurduğu dönemde kendi nesli ile genç nesil arasında da aynı farklılıklar bulunuyordu ama onun dehası bu farkın anormal değil normal bir durum olduğunu anlamaya ziyadesiyle yetiyordu.
   Dünyada çok eski dönemlerde yaşamış olan insanlar işkence yöntemleri olarak insanları, kazığa oturtma, giyotin ile ikiye ayırma, ateşte çevirerek yakma gibi ve burada sayamadığım çok daha korkunç ve akıl almaz, sayısız işkence yöntemleri kullanmışlardır. Günümüzdeki en cani seri katiller bile bu yöntemlerin en basit olarak görünenini imkânları olsa dahi kullanmazlar. Görüldüğü üzere dünyada bozulan değil düzelen bir sistem vardır. Bu yeni medeni sistemi kuran kişiler o günden bugüne kadar gelmiş olan yeni nesil gençliktir ve geçmişte insanları işkence ile öldüren kişilerin torunlarıdır.
   Daha güncel örnekler vermek için dedelerimiz ve ninelerimizin dönemine, ‘’Anadolu irfanı’’ olarak bahsedilen döneme gideceğim.
*Dedelerimizin ve ninelerimizin çoğunluğu evlat ayırmışlardır. 10 tane çocuk dünyaya getirip en çok beğendiği evladını seçip tüm imkânlarını ona adayıp diğer evlatlarını düşmanları olarak görmüşlerdir.
*Dedelerimizin ve ninelerimizin çoğunluğu kızlarını evlenmek istemedikleri adamlarla zorla evlendirip kızları problem yaşadığı zaman da, ‘’Boşanıp bu eve gelemezsin, kocanın evine gelinlikle girdin kefenle çıkarsın.’’ demişlerdir.
*Ninelerimizin ve dedelerimizin çoğunluğu gelinlerini hizmetçi olarak görmüşlerdir. Gelinlerine karşı eleştiriyi ve hakareti kendilerine verilmiş bir hak olarak görmüşler ve hatta bazıları gelinlerini dövmüşlerdir.
*Ninelerimizin ve Dedelerimizin çoğunluğu oğullarını, kendi şahsi meselelerinden kaynaklanan kavgalara göndermişlerdir ve bazen, oğulları bu kavgalarda ölmüşlerdir.
     Neyse ki nesiller git gide düzeldiği için sonradan gelen genç nesiller atalarının yaptıkları bu yanlışları yapmamış ve evlatlarının hayatlarını harcamamışlardır.
    Dünya kurulduğundan itibaren büyükler, gençlerin eğlenmeyi sevmelerinden dolayı, ömürleri boyunca eğlence odaklı yaşayacaklarını, hiçbir konuda sorumluluk almayacaklarını ve hayatları boyunca hiçbir başarıya imza atamayacaklarını düşünmüşlerdir. Yukarıda belirttiğim üzere, bu düşünceye büyük filozoflarda dâhildir.
   Oysaki gençlik 18-25 yaş arasında ve en fazla 10 yıl sürecek olan bir dönemdir. Bu kısa dönem gençlere zindan edilmemelidir. Yeme, içme, giyinme, eğlenme sadece bu yaş aralığında haz verir. ‘’Gençler saçlarını farklı bir renge boyatmışlar, bilmem kaç tane küpe takmışlar, farklı bir giyim tarzı denemişler.’’  Bunlar sürekliliği olmayan ve problem arz etmeyen konulardır çünkü 3-5 yıl sonra yapmaya zorlasanız dahi o takıları takmazlar o giydikleri kıyafetleri giymezler, o yedikleri içtikleri şeyleri yeyip içmezler ve o mekânlara gitmezler. Genç bir insan bile eğleneceği aktiviteyi 3-5 kez yaptıktan sonra sıkılır. Hiç kimse kendini zorlasa dahi, ömür boyu eğlence odaklı yaşayamaz.
  30 yaşından itibaren insanlar giydikleri şık kıyafetlerden eskisi kadar keyif almazlar. Evlerinin dışındaki yerlerde rahat edemez duruma gelirler. Gittikleri mekânlarda sıkılırlar ve zaten artık o mekânlarda yaşıtları da yoktur. İnsanların çoğunluğu 30’lu yaşlardan itibaren evliliği tercih ettikleri için bu yaşlarda evlilik sorumluluklarıyla uğraşmaya başlarlar ve artık ufak tefek fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkları da baş göstermeye başlar.
    Kısacık gençlik dönemlerinde gençlik bozulmasın diye zorbalanan ve her türlü hevesleri kursaklarında bırakılan insanlar yaşlandıkları zaman asık suratlı, hiçbir şeyden mutlu olmayan ve gençlerin mutlu olmalarına da tahammül edemeyen, mutlu yaşamadıkları için mutlu ölmeyecek olan insanlardır.
  Benim 18-25 yaş arası gençlerde takdir ettiğim bazı durumlar var.
*Hayvan hakları konusunda son derece bilinçliler ve hayvanlara son derece saygılılar.
*Kitap okuma oranları oldukça yüksek.
*Açık sözlüler, dürüstler ve hissettikleri gibi yaşıyorlar.
*Öfkeli ve kavgacı değiller, ortamlarda olay çıkartmıyorlar ve denk geldiğim haberlerin çoğunluğunda işlenen suçları genellikle 25 yaş üstü insanların işlediklerini görüyorum.
    Gençlere taş atmadan önce herkes kendi günahlarını düşünmeli. Kırdıkları kalpleri, yedikleri hakları, yaptıkları adaletsizlikleri düşünmeli. Hz İsa’nın dediği üzere ilk taşı günahsız olanınız atsın.
    Gençlerin yaşam tarzından rahatsız olup onları hedef gösterip, Bakın işte gençlik bozuldu, bizim zamanımızda böyle değildi.’’ demek toplumu sadece çöküşe sürükler ve bu sözlerin kimseye de hiçbir faydası yoktur.
    Gençler ülkemizin ve dünyamızın gelecekteki mimarlarıdır. Onların yalnızca çalışkan olmalarına ve sahip oldukları mesleklerini iyi yapmalarına ihtiyacımız vardır. Bizler, gençlere güveniyoruz ve onların iyi şeyler yapacağına inanıyoruz.  Atatürk’ün dediği gibi ‘’Gençler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.’’
0 notes
bilaldemirkr · 1 month
Text
Patlıcan Patates Oturtma
New Post has been published on https://bilaldemirkr.com.tr/patlican-patates-oturtma/
Patlıcan Patates Oturtma
Tumblr media
Patlıcan Patates Oturtma Tanımı İçin Malzemeler
4 adet patlıcan
4 adet patates
Kızartmak için sıvı yağ
İç harcı;
250 gr kıyma
1 küçük soğan
1 küçük kapya biber
1 büyük domates
1 çay kaşığı tuz
Karabiber
Kırmızı toz biber
Kimyon
Yarım çay bardağı zeytinyağı
Yarım yemek kaşığı tereyağı
Yarım çay bardağı sıcak su
Sos için;
2 yemek kaşığı domates salçası
1 büyük domates
1 diş sarımsak
2 su bardağı sıcak su
Zeytinyağı
Patlıcan Patates Oturtma Tanımı Nasıl Yapılır?
Not EkleTarifi Yazdır
Yuvarlak yuvarlak doğranan patlıcan tuzlu suda bekletilir,süzülür ve kurulanır.
Yuvarlak yuvarlak doğranan patatesler suda bekletilir,süzülür ve kurulanır.
Yağda orta ayarda kızartılan patates ve patlıcanların yarısı tepsiye dizilir.
İç harcı için kıyma yağsız tavada biraz kavrulur.
Daha sonra üzerine tuz ve tereyağı eklenerek biraz daha kavrulur.
Sonra üzerine zeytinyağı ve ince yemeklik doğranmış soğanlar eklenir.
Biraz kavrulduktan sonra ince küp küp doğranmış kapya biberler eklenir.
İyice kavrulduktan sonra rendelenmiş domates eklenir.
Domates kaynamaya başlayınca baharatlar ve su eklenir pişmeye bırakılır 5 dk kadar ortada karıştırılarak.
Pişen iç harç tepsiye dizilen patlıcan ve patateslerin üzerine dökülür.
Dökülen harcın üzerine bir sıra daha patlıcan ve patates dizilir.
En üste isteğe nazaran kızarmış biberde konabilir. Büyük kesim halinde.
Sos için yağ ve salça iç harcın yapıldığı tavaya alınır. (sosa kıymalı iç harcın lezzeti geçsin diye yıkamadan birebir tavada yapabilirsiniz).
Kavrulduktan sonra içine rendelenmiş domates ve rendelenmiş sarımsak atılır.
Üzerine sıcak dökülür ve orta ara karıştırarak kaynamaya bırakılır. 5 dk sonra sosumuz hazır.
Hazırlanan sos tepsiye dökülür.
Önceden ısıtılmış 180 derece fırında alt üst ayarda yaklaşık 15 dk pişirilir.Afiyet olsun.
Patlıcan Patates Oturtma Tanımı Fotoğraflı Yapılışı
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
cehennet · 2 months
Text
Selamlar.
Aylardan sonra yine buradayım.
Hayatın koşturmacasından mıdır yoksa eskiye nazaran daha az yalnız hissetmemden midir bilinmez buralara uğramaz olmuştum.
En sonki yazımdan beridir hayatımda çok fazla şey değişti. Yani ev iş gibi ana kahramanlarda bir değişiklik yok lakin hayat kalitem ve gündelik rutinlerim çok değişti.
Her şeyden önce düzenli olarak spor yapan, bundan mutlu olan, hatta spor yaptığı günler ölüyormuş gibi değil de çok daha mutlu ve enerjik hisseden birisine dönüştüm. Sporla ilgili rutin oturtma çabalarım çok uzun zamandır sürüyordu, kendimi hep anlayış ve olumlamalarla motive etmeye, hep ilerlemeye çalıştım ve bunun meyvelerini topluyorum. Önceleri kendime işkence ve baskı yaparak bunu başarmaya çalışırken her seferinde başarız olup, daha da kendimden nefret ettiğim, daha da strese girdiğim ve belki de spordan daha da fazla kaçtığım garip bir kısır döngüye girmiştim. Bunun çok benzerini Almancada da yaşadım, başka alanlarda da. Genelde olan da aslında bu döngüye girmeden o aktiviteden sonsuza dek uzaklaşmak ancak spor gibi, Almanca öğrenmek gibi bana faydası olacak, ihtiyacım olan aktivitelerde ne yazık ki sonsuza dek uzaklaşmak bir seçenek olamadığından, itme-çekme ve self-hate dolu bir paradoksa hapsolmuştum. Bu paradoksun çıkışı ise kendini sevmek, kendini desteklemek, onaylamak, güzel yapılanları alkışlamak, bir sonraki gün daha fazlasını yapmayı denemek için kendini cesaretlendirmekte geçiyormuş.
Bunu sonunda anlamış olmak hayatımdaki bir çok kördüğümü çözecek gibi geliyor. Tek sorun kafamdaki beni sürekli eleştiren ve yukarıda saydığım anlayışı gibi güzel duyguları bana vermemek için elinden gelen sesin sesini kısmanın çoğu zaman benim için inanılmaz zor olması. Bunu da zamanla öğreneceğim belki ama öğrenmek için geçtiğim yollar da engeller ve dikenlerle dolu diyebilirim.
Onun haricinde bir diğer güzel gelişme ise pandemide iyice koptuğum sosyal hayata yavaştan dönüşümle ilgili. Canım teknolojinin gelişmesi, sosyal medya vb bir takım araçların yayılması ile kendime şu anda beni çok mutlu eden iki tane küçük çevre yarattım. Ayrıca yeni insanlarla tanıştım ve yeni arkadaşlar edindim. Hayatımdaki ilk defa Almanya’da kış günlerim bile aktivite anlamında dolu dolu, doyurucu bir şekilde geçiyor. Tabi bunda kışın en zor günlerini izmirde atlatmış olmamın da bir etkisi var :). Şimdi kışın bitmesini, ve yeni hayatımın yaz günlerine geçmeyi iple çekiyorum.
Yeni bir ülkeye taşınıp yeni bir hayat kurmanın hayalini o kadar uzun süre kurdum ki, öyle beklentiler koydum ki, taşındıktan sonra hiç bir şeyin hayalimdeki gibi olmadığında ne kadar mutsuz olduğumu anlatmam güç. Başta burada yapayalnız, vakitsiz ve çoğunluk parasız ne kadar zorlandığımı anlatmam güç. Şimdi o gerçekçi olmayan ve bana şu anda biraz da anlamsız gelen beklentilerden sıyrılmış, bambaşka bir yönde ilerleyen birisi olduğumu düşünüyorum.
Sanırım bunu da uzunca süredir beni mutlu etmeyen sevgili işim mümkün kıldı. Bu yüzden işi bırakma düşüncesi beni çok tedirgin ediyor. Bir yandan hayatımın bir sonraki aşaması, Frankurt’a daha da yakın bir yaşam için kendimi hazır hissederken, bir yandan da kurduğum bu küçük dünyanın parçalanmasından ve tekrar o mutsuzluk çukuruna düşmekten korkuyorum. Neyse bu sanırım başka bir yazının konusu olmalı.
Böyleyken böyle dostlar. Bugün hava güneşli olacak gibi duruyor. Yine güzel ve dolu dolu geçecek bir cuma günü için sabırsızlanıyorum. Haftasonu için sabırsızlanıyorum. Bir sonraki yazımda neler anlatacağımı merak ederek bu yazıya son veriyorum.
Sevgiler.
0 notes
lezizcicom · 8 months
Link
Fırında Kabak Oturtma, Kıymalı Kabak Oturtma, Fırında Kıymalı Kabak Oturtma Nasıl Yapılır, Kıymalı Kabak Oturtma Tarifi,
0 notes
tulinh020400 · 10 months
Link
Nguồn: Nefis Yemek Tarifleri Xem thêm tại: https://tulinh020400.tumblr.com https://daynauan.info.vn/hoc-nau-an
0 notes
yunussahin377 · 10 months
Text
Tumblr media
Ben çok yoruldum biliyor musun? Seninle gittiğim yerlere sensiz gitmekten, seninle yaşadıklarımı başkalarıyla yaşamaya çalışmaktan çok yoruldum. Derin bir nefes daha alıp alıp veriyorum sakin kalabilmek için içimden herşeyi parçalayıp yakıp yıkmak gelirken ,elimden sadece küllukteki sigaram dan bir nefes daha almak geliyor boğuluyorum nefesim kesiliyor anlatamıyorum, anlatıyorum boşver geçer cümlesini duyduktan sonra geçmediğini anlatamıyorum hele ki oturduğum masada daha önce seninle oturduğumuz aklıma geldikçe çıkamıyorum işin içinden hayalini kuruyorum zamanı geri alıp o güne dönüyorum karışımda sen oturuyorsun anlatıyorsun işte birşeyler bir konu var onu konuşuyoruz ben senin gözlerinin içine bakıyorum bunu yazarken bile ellerim titriyor gerçeğini sen biliyorsun sonra bana sesleniyor arkadaşım kendime geliyorum ne diyorum biliyor musun? Zamanı geriye almaya olan inancım seni karşıma tekrardan oturtma ihtimalinden daha fazla gibi geliyor aramızda ne vardı? Bana bu kadar düşman olucak tek sebep seni çok sevmem miydi? Bu yüzden mi kaçıp gittin bana düşman oldun? Tüm suç bende sana hiç kızmadım seni o kadar çok sevdim ki fazlası sana ağır geldi.
0 notes
tartillo · 7 months
Text
Study with melerle düzen oturtma challenge
2 notes · View notes
hasanakbal19 · 10 months
Text
AN (DA) KALMAK
Bilinç akışımız, her şeyi sürekli anlama ve bir kavrama oturtma çabasındadır. Oysaki “An” yalnızca andır. (An)dan keyif almak ise bizim elimizdedir. Hayat yeterince zor zaten… Hele ki böylesine sıkıntılı bir dönemden geçtiğimizi düşünecek olursak…, Hayatın olur olmaz sürprizleri, maddi sıkıntılar, sınavlar, gelecek kaygısı, ilişkiler, yaşam kargaşaları… O yüzden yaşadığımız her (An)ı daha keyifli…
View On WordPress
0 notes