Aşk, şiddetli bir muhabbettir; fâni mahbublara müteveccih olduğu vakit ya o aşk kendi sahibini daimî bir azab ve elemde bırakır veyahut o mecazî mahbub, o şiddetli muhabbetin fiatına değmediği için bâki bir mahbubu arattırır; aşk-ı mecazî, aşk-ı hakikîye inkılab eder.
Mekke`de bir yerde oturuyordu. Yanında bir genç vardı. Biri gelip o gencin önüne bir kese altın koydu. Genç; “Benim ihtiyâcım yoktur.“dedi. O zaman o kişi; “Fakirlere ve zavallılara dağıt.” dedi. Genç bütün paraları dağıttı. Kendisine hiç bırakmadı. Akşam olunca o gencin bir yerde dilencilik yaptığını gördü. “Ey Genç! Dağıttığın bir kese akçeden birkaçını kendine ayırsaydın.” deyince, genç; “O zaman, şu âna kadar yaşayacağımı bilmiyordum.” dedi.
“Milletimi evvelâ “Ba'sü ba'de'l-mevtsiz” bir ölümle yok etmeye götüren sahte kurtarıcılar ve sahte kurtuluşlardan kurtar; ve ona bir gün gelecek kurtarıcıları, gerçek kurtuluşu nasib eyle!..“