Tumgik
#başka
fthlc · 5 months
Text
15:42
Anladım bu şehir başkadır
Herkes beni aldattı gitti,
Anladım bu şehir başkadır
Herkes beni aldattı gitti.
Yine kamyonlar kavun taşır,
Fakat içimde şarkı bitti.
-- Cahit Külebi
63 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 8 months
Text
Tumblr media
Şerli kimse, başkalarının ayıplarını sayarken kendi sıfatlarına tercümân olur.
Subhanallah! Rabbim bize hiç kimsenin ayıbını saydırmasın diye çok duâ edelim. Geçen Saliha Erdim Hanımefendi bir sohbetinde şöyle diyordu: "Ben, başkalarının bana olan davranışlarıyla ilgilenmiyorum. Ben, hangi davranışlarımda Allah benden razı olur, bununla ilgileniyorum."
102 notes · View notes
dilhunbiri · 1 year
Text
Bir silgi ile tükendim ben. Başkalarının yaptığını silmeye çalıştım: mürekkeble yazmışlar oysa. Ben, kurşun kalem  silgisiydim. Azaldığı la kaldım.
Tumblr media Tumblr media
42 notes · View notes
Text
ismimi değiştirdim bence komik oldu 😅
başka şeyler denedim almışlar üzdü
güzel bir şey bulunca yine değiştireceğim 🤪
26 notes · View notes
onderkaracay · 2 years
Photo
Tumblr media
#önderkaraçay #mobbingbank #mobbingbankdiyorki #düşünce #üretmek #toplum #para #mistikinançlar, #siyaset #ideoloji #bölünmüş #saplantılar #körlük #artırmak #köklerini #çareyi #başka #kültür #coğrafya #aramak #şerüçgeni https://www.instagram.com/p/CjAAFv-AHqt/?igshid=NGJjMDIxMWI=
65 notes · View notes
Text
Asır : "Acaba hangimizin içindeki katil yenerdi? Düşünsene, başka bir evrende birer katil olduğumuzu."
Defne : "Başka bir evren?"
Asır : "Başka işte... Bu evde yaşıyormuşuz. Birlikte gözümüze kestirdiğimiz insanları gebertiyormuşuz."
Defne : "Biz seninle ancak düşman katiller olurduk ve işin sonunda muhtemelen ikimizden biri geberirdi."
Asır : "Yok. Birlikte yaşayamıyorsak, birlikte ölürdük. "
16 notes · View notes
quotpediatr · 2 years
Text
Delilik, belki de artık değişim geçirmeyen bir acıdan başka bir şey değildir
Delilik, belki de artık değişim geçirmeyen bir acıdan başka bir şey değildir. 💬 Emil Michel Cioran 📖 Yeni Tanrılar
Tumblr media
View On WordPress
4 notes · View notes
dezi-467 · 2 years
Quote
Benim tatlı küpüm, iki ay sonrasında etiketini yeni çıkarıyorum ve böylece birkaç saniye daha hızlı olabiliriz. Seni seviyorum ve başka küpler alsam da sana olan sevgim azalmayacak çünkü aramızda özel bir bağ var, çünkü bunlar gerçek sayılar. Yazın gittiğim her yere seni de götüreceğim, belki biraz rengin koyulaşır ama öyle de güzel olacaksın... Belki sana arkadaş olarak zaman makinesini alırım, ismi çok güzel ve sahip olabileceğim en ucuz zaman makinesi. Zamanda yolculuk edip... onu bulabiliriz.
tatlı mjg seni
henüz seni çok hızlı çözecek kadar çevirmeye kıyamıyorum
6 notes · View notes
unutulanplak · 2 years
Text
İşten çıkarıldım, daha başka nasıl olabilirdi bilmiyorum ama kırgınım. Üzgünüm. Dönemin bitmesine bu kadar az kalmışken çocuklarımdan ayrılacak olmak canımı acıtıyor.
3 notes · View notes
Text
0 notes
seslimeram · 7 months
Text
Düzenekler Altüst!
Tumblr media
“Özgürlük, ancak her şey anlamını yitirdiği zaman ortaya çıkabilir; çünkü anlam, ne tür olursa olsun, yalnızca ideolojik bir kabuktur.” Jean Paul SARTRE
Düzenekler altüst oluyor. Gündelik bir yaşam pratiğinin imkansız kılındığı bir heyulanın orta yerine demirliyor ülke. Genel geçer değil hep kalıcı, daim yıkıcı, çokça karanlık olan o tahakküm nesnelliği ile düzen / düzeneklerin altı üstüne getiriliyor. Her şey pejmürdelik içerisinde, paramparça. Her gün biraz daha ağır sınamaların meskeni / fonu kılınıyor. Her şekilde Türklük imgesinin başat bir figüratif olarak kodlandığı zeminde, kalanların canını önemsemek detayın ta kendisi kılınıyor. Varsa yoksa seçilmiş zümreler, her dem arkaları toplanan seçkinler. Öyle acayip bir pespayelik haller silsilesi ki, enerji diye bir tarafından sesler çıkartarak medya şaklabanı bir temsilin iç ettiği milyonlarca dolarlık rant çemberi magazinsel bir laf kalabalığı ilan ediliyor. Milletin orasını şey yapacak olan tahayyülün ta kendisi, inşaat ya resullallah müteahhitlerinden cengiz efendinin ilhak edildiği öne sürüle durulan bir sahanın geri kazanımı sonrasında oranın da şeyini şey yapabilmesi için kapılar sonuna kadar açılıyor, memleketten tıs yok. Tahakkümü var eden, ister beyaz, ister mavi yaka işçiler olsun her durumda sömüren, altı aylık bilançolarında semirip durmaktan bir halde, bir biçimde milletin parasını iç edip net kar rekorları açıklamayı sürdüren devletli onaylı, sabancı, koç, demirören, şahenk mahenk nice at hırsızının sponsorluğunda bir yer, bir ülke cumhuriyet bayramı merasimi gerçekleştiriyor. İki satır geçmişin kökünde yer bulan kimliklerin varlıklarını iç edip, adıyla sanıyla çöküp, yutan hırsız takımının bugün iyi insanlar, memleket sevdalıları diye anılmaları dert olunmuyor. Mekanizma, düzenek hep sıradana karşıt işliyor. Düzenek daim bir tarumar etme halini güncelliyor aralıksız bir halde.
Duraksamadan, ikiletmeksizin var edilmiş tahakküm nesnelliğinin ayrımcılık ve nefret edimi ile birlikte kurgudan gerçeğe dönüştürüldüğü zeminde sıradan insanların hayattaki hakları ne olacaktır ki! Biteviye bir yeni yüzyıl şablonu zikredilirken daha ekonomik hali perişanlık olan bir ülkenin yönelimi ne olacaktır misal? Sadaka kültürü gibi, çalışmayan o emekliye vaat edilmiş cumhuriyet ikramiyesi 5000 liranın bugünün şartlarında bir kişinin üst başını tamamlamaya dahi kafi gelmediği bir zeminde müşterek nasıl savunulabilir. Ya o tek maaşla geçimini var etmeye mecbur olanlar ne edecektir, 7500 lira ya da asgari olan 11 bin dört yüz iki lira neye merhem olur misal? Masallar anlatılırken, itibardan tasarruf mu olur canım diye geçiştirilip, baş efendi kendi maaşına kırk küsur bin lira dokunuş, bir biçimde gırtlak gırtlağa düştükleri zikredilen meclisteki vekillerin / vekil emeklilerinin de maaşlarına iyileştirmeler apar topar var edilirken, o makam bu mevkideki seçilmişler tüm o yozlaşmış sermayenin kan emici sülükleri gibi / onlar kadar açık bir yağmaya devam edip dururken müştereken, sıradan insanların çektiklerinden kim nasıl bahis açacaktır sahi ama sahiden? Noksansız bir biçimde sıradan insanın hakkaniyetsizce haklılığının üstünde çizikler atılmaya devam ediliyor daha bu bir tek konu, yaralar, bereler hep ortada, hep ayan beyan gün yüzü görmeye devam ediyor. Düzenin, düzeneği kendi sabık yolunda ilerlemeyi muteber bir meseleymiş gibi duyururken her şey alt üst edilmeye devam olunurken hayatın / elden kaçırılanın meselesi ne olacaktır, sahi ne olacak?
BirGün Gazetesi’nden aktaralım: “Cumhuriyet’in 100. Yılında ülkeyi her alanda uçuruma sürükleyen iktidar yargıyı da baştan başa kuşattı. Başkanlık rejimine geçilmesiyle birlikte Meclis işlevsiz hale getirilirken yargı Saray’ın kontrolüne geçti. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kararlarını hiçe sayan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AHİM) bağlayıcı hükümlerini görmezden gelen hükümet, ‘tek adam’ yönetimini Türkiye Yüzyılı etiketiyle ülkenin ikinci yüzyılının kurucu rejimi haline getirdi. Devletin kurumları yargı kararları yerine Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet temsilcilerinin sözlerini kutsal bir metin gibi uygulama yarışına girdi. TİP’ten Hatay milletvekili seçilen Can Atalay, AYM’nin hak ihlali kararına rağmen şu ana kadar serbest bırakılmadı. Eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, yedi yıl olan azami tutukluluk süresini doldurmasına rağmen tahliye edilmedi. AYM kararına rağmen yürüyüşü engellenen Cumartesi Anneleri her hafta gözaltına alındı. Son olarak Antalya’daki özel bir okulda 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında AKP’nin ‘Türkiye Yüzyılı’nı eleştiren öğretmen gözaltına alındı.
AYM Kararları Yok Sayılıyor
AYM’nin Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tutukluluk halinin hak ihlali olduğuna yönelik kararının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye kararı verilmeden dosyası Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderilmesine tepkiler sürüyor. AYM’nin 25 Ekim tarihinde verdiği kararda, Atalay’ın “seçilme hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlaline hükmetse de dosyanın sevki iktidardan talimat beklendiği eleştirilerini de doğurdu. Atalay’ın tutukluluğuna karşı çıkılırken MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın AYM’e Başkanına “Yargısal aktivizmde bulunamaz” sözleri ise tepki çekti. Dosyanın sevkine ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yapan Atalay ise, “Başka bir merciye ‘gereği için’ göndermesinin hukuka aykırılığının HSK tarafından soruşturulmasını talep ediyorum” dedi. AYM’nin kararının yerine getirilmediği her anın devletin niteliklerine zarar verdiğini aktaran Atalay, “İkili devlet anlayışını kabul etmiyoruz. Buna alışmayacağız. Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasına ilişkin bir ‘irade’ var ise bu iradenin 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkanına ait olamayacağı açık olduğundan hukuka bağlı olmayan Devlet hayalinin sahipleri kimlerdir?” diye sordu. Atalay şu ifadeleri kullandı: “Üyesi olduğum TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nu yargı kararıyla oluşan hak ihlalinin giderilmesi için verilen karara uyulmayarak ihlalin devam ettirilmesinin araştırılması başlıklı gündemle toplantıya davet ediyorum. TBMM’yi yargının yerine geçerek karar verenlerin kim olduğunu araştırmaya ve Anayasal düzeni askıya almaya teşebbüs edenleri tespit etmeye davet ediyorum.” Atalay’ın arkadaşları ve meslektaşları, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne tepki gösterdi. Çağlayan Adliyesi önünde konuşan Avukat Volkan Gültekin, "Bu basın açıklaması bir suç ihbarıdır" ifadelerini kullandı.
Talimat Bekleniyor
AYM kaynakları, yerel mahkemenin kararı uygulamamasına karşı Türkiye’nin "hukuk devleti" olduğu anımsatması yapmakla yetinildi. Gazeteci Alican Uludağ’ın haberine göre, Yargı kulislerinde ise yerel mahkemenin altı gün bekleyerek karar vermemesi, "yukarıdan talimat" beklendiği şeklinde yorumlandı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın karardan saatler önce yaptığı paylaşımın tartışmaya etki yaptığı belirtiliyor. Ancak ne Adalet Bakanlığı’ndan ne de Hakimler ve Savcılar Kurulu’ndan tartışmaya ilişkin resmi bir açıklama yapıldı.
“Hukuk Devleti Olmaktan Uzak”
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, son dönemki hak ihlallerini BirGün’e değerlendirdi. Antalya’da Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında AKP’nin ‘Türkiye Yüzyılı’ kampanyasını eleştirdiği için hakkında soruşturma başlatılan öğretmene ilişkin konuşan Sağkan, “Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 216. maddesi kapsamında soruşturma başlatıldığını yapılan açıklamadan anlıyoruz. Hangi söyleminin halkı kin ve tahrik anlamın değerlendirildiği ve bu anlamda soruşturma açacak ciddiyete hangi söylemin neden olduğunu, kamuoyunda yaratılacak infialin neye dayanarak tespit edildiği gibi hiçbir unsur belli değilim” ifadelerini kullandı.
Sağkan, AYM kararına rağmen cezaevinde tutulan Can Atalay hakkında ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Can Atalay konusu ise yargının yaptığı yanlışlara ağır olarak tekabül eden bir işlemdir. Can Atalay kararında AYM iki ayrı konuda hak ihlali tespit etti. Kişinin seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ihlali tespiti yaptı, devamında da tutukluluk ile kişi hürriyet ve güvenliği ihlali tespitini yaptı. Devamında da hangi işlemlerin yapılması gerektiğini karar altına aldı. Anayasa’nın 153. Maddesi çok açık, AYM kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları ile idari makamlarını bağladığını belirtiyor. Yeniden yargılama işlemini ilk derece mahkemesinin yapması gerekiyordu.”
Soruşturmaya Skandal Gerekçe
Antalya'da özel bir okuldaki Cumhuriyet’in 100. Yılı kutlamalarında Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği yapan Emine Karakaş, AKP'nin sıkça dile getirdiği 'Türkiye Yüzyılı' söylemi hakkında yaptığı konuşma nedeniyle evinden gözaltına alındı. Daha sonra serbest bırakılan öğretmenin gözaltına alınmasına ilişkin Antalya Emniyet Müdürlüğü’nden skandal bir açıklama geldi. Açıklamada, “Konuşma yapan şahsın bir öğretmen olduğu, konuşması içeriğinde Türkiye Yüzyılı’nı hedef aldığı, bir eğitim kurumunda siyaset yapıldığı ve birlik ve beraberliği zedeleyerek, ayrıştırıcı tutumun sergilendiği vb.” ifadeleri kullanıldı.
İmajı Zedelenmiş
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de TOBB Türkiye Eğitim Meclisi toplantısında hakkında soruşturma başlatılan ve gözaltına alınıp serbest bırakılan öğretmen hakkında konuştu. Bakan Tekin, “Sektör olarak sizi kamuoyu nezdinde zor durumda bırakabilecek olumsuz örneklere karşı siz de tedbirlerinizi alırsanız bizim de sizin adınıza yürüttüğümüz mücadelede taleplerimizin karşılanma oranı yükselir… Başka bir sürü örnek zikredebiliriz. Bunlardan bir tanesi pazar günü Antalya’da yaşanan olay. Bu ve benzeri olaylar, imajımızı, ilişkimizi kamuoyunda farklı ve tartışılır bir hale getiriyor. Bunlara bir tedbir almak lazım” dedi.
Soruşturmaya tepki gösteren Eğitim-İŞ Antalya Şube Yönetimi’nin yaptığı açıklamada ise şu ifadeler yer aldı: “Öğretmen arkadaşımız sosyal medyada paylaşıldığı kadarını izlediğimiz konuşmasında cumhuriyet kazanımlarının önemini vurgulamaya çalışmış ve hiçbir siyasi kişiyi, partiyi ya da oluşumun ismini kullanmamıştır. Asıl işini, yani eğitim çalışanlarının, memurların ve memur emeklilerinin sorunlarının çözülmesi görevini yerine getiremeyen bu şahsın fikirlerini beğenmediği bir öğretmeni hedef göstermesi açıkçası bizleri şaşırtmadı. Eğitim-iş Antalya Şubesi olarak hiçbir eğitim çalışanının fikirleri ve bunları paylaşmaları sebebiyle hedef gösterilmesinin ya da gözaltına alınmasının karşısında olduğumuzu, yaşanan bu sürecin takipçisi olacağımızı belirtmek istiyoruz.”
Kocaeli’de Eylem Yasağı
Kocaeli Kürt Dili Hareketi Derneği'nin, yapacağı bir etkinlik paylaşımını gerekçe gösteren Kocaeli Valiliği, şehirde yürüyüş, toplantı, basın açıklaması, oturma eylemi, stant açma, çadır kurma, bildiri dağıtma gibi eylem ve etkinlikleri 7 gün süreyle yasakladı. Resmi sitesinden açıklama yapan Valilik, "milli güvenliğin sağlanması, kamu düzeni ve güvenliği ile genel asayişin korunması" amacıyla bazı kararların alındığını belirtti.
Kararı İhlal Ettiler
Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’nda yapmak istediği basın açıklaması geçtiğimiz hafta 29'uncu kez engellendi. Eylemin 970'inci haftasında polis ablukasıyla Cumartesi Anneleri ve hak savunucuları gözaltına alındı. Gözaltına alınan 27 kişi, yaklaşık 5 buçuk saat sonra serbest bırakıldı. Cumartesi Anneleri’nin 700’üncü hafta eyleminde polis tarafından yaralanan Aydın Aydoğan’ın başvurusuyla ilgili Anayasa Mahkemesi (AYM) hak ihlali kararı verdi. Yüksek mahkeme, kolluk kuvvetlerinin kötü muamele yasağını ihlal ettiğini belirterek Aydoğan’a 60 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.”
Düzenekler altüst ediliyor. Gündelik bir yaşam pratiğinin imkansız kılındığı bir heyulanın orta yerine demirliyor ülke. Tümden baskıcılık, daimi bir tahakküm ekseninde günbegün bir kesim / güruh / yapı hedef alınmaya devam olunuyor. Kanun dairesinde Kürd’ün hakkının hiç edildiği bir zeminin hallerine dair Kobane Davası ve tutsak edilmiş nice insan koca bir yazı konusu kılınabilir. Gündelik hayatın ehven ile bağlarını, çok kimlikli ve beraberce eylenecek bir mesel olduğunu savunan, bu toprağın kültürünün peşinden ilerleyen Osman Kavala gibi bir insanın tutsaklığından okunabilir mesela hak / hukuk ve adaletin eksik gedik halleri. Tümüyle gasp edilmiş olagelen bir hayat akışının ortasında ol sivil itirazların en büyüklerinden birisi olagelen Gezi Parkı direnişinin itham edilmesine hala ve hala çalışılmasına, Çiğdem Mater’den, Tayfun Kahraman’a pek çok insanın rehin kılınmasında ne / nerede kim nasıl düzenekleri altüst ediyor görebilmek söz konusudur, ki görmek isteyene daha ne ibretlik tanıklıklar / ön almalar / yok saymalar mevcuttur. Bütün bu yukarıdaki mesellere dair kelam etmenin / sözü hakikatten yana kurmanın dezenformasyon olarak görüldüğü bilindiği bir zeminde 2022 Ekim’inde çıkartılan torba yasanın ilgili kanun maddesine göre haberdar etmenin suç kılınabilmesinin yolu açılmıştır. Bu hallerin böyle bir tevatürün birlikteliğinde zaten norm / normatif kalmaz, hiç bırakılmaz. Bu hallerin gölgesinde bir tek gün olsun demokrasiden, eşitlikten ve adalet bahsinden mevzu açılamaz. Bir kıyamın ortasına gümbür gümbür giden menzilde hayatın ehvenden alıkonulması mefhumunu kim nasıl engelleyecektir, bu bile bir şeyleri aksettirmeye kafidir, görmek isteyene!
Düzenekler altüst ediliyor. Gündelik yaşam pratiğinin lime lime edildiği bir güncellik hasıl oluyor. Her yandan her şekilde bir tahakküm, bir biçimde sınırlandırma halinin en kestirmeden sureti temsiliyle hayat kuşatılıyor. Ayrımcılığın, elitler ve öteki herkes diye var edildiği bir zeminde müşterek temel insan haklarının her nasıl lime lime edildiğidir biraz da mesele. Düzen sahiplerinin kendilerine göre var ettiği düzenekler / sıradan olan eliyle kurulmuş, düşe kalka ama öğrenerek, ama çözümleyerek, ama yeniden ve yılmadan var ederek bina edilmiş olagelen düzenekleri, yaşam biçimlerini altüst ediyor artık. Yeni yüzyılını arşınlıyor denilirken bir menzil, toplumsal dinamikleri çürümeye eskisinden de süratli halde saldırılarla devam olunuyor. Yarını şimdiden tüketilmeye çalışılan bir zeminde, sorgunun, yanlışa yanlış diyebilmenin önünün alınmasıyla bir tek iyi gün var edilebilir mi? Demokrasi deneyimini artık laf olsun kabilinden bir eylemselliğe iktidarı, muhalefeti el ele koşa koşa var ederken, acil çözülmesi elzem sorunların hakikati her ne olacaktır? Kim derman olacaktır, bunca kötürüm kılınmış, kangren kılınmak istenen yara bereye. Dahası nereye kadar böylesi bir tahakküm, ayrımcılık, yok sayma hallerinde bir ileri ülke, muasır medeniyet lafzı devam olunabilir! Her şey tersine, dipsiz bir karanlığın esiri kılınırken. Sahiden istikamet nereyedir...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Francisco SECO – AP Photo
1 note · View note
dilhunbiri · 10 months
Text
"ne kadar da ses sarkıtılmış ciğerlerimize. içimizde bizden başka herkes var.."
Tumblr media Tumblr media
19 notes · View notes
ekmekarasidondurma · 1 year
Note
tamam buldum azcik duygusal ben cok nadir dinlerim duygusal ama bu guzel anlamini seviyom alec benjamn match in the rain ins seversin ama sevmezsin gibi sende hic soft bi seyler dinleyen kisi vibei yok🤔🤔
alec benjamin dinliyorum🥳🥳 ama çok sık değil ve dediğin gibi soft şeyler dinlemiyorum öyle ya profilimden bakabilirsin müzik zevkime, şarkıyı da dinliyorum hemen
0 notes
onderkaracay · 1 year
Text
Tumblr media
6 notes · View notes
tartillo · 1 year
Text
Acı bi kahve tüm uykumu açacak inanıyorum
0 notes
arkhesi-su · 1 year
Text
Tumblr media
1 note · View note