Tumgik
#tüketim
memorymaker06 · 1 year
Text
minimalizm
“minimalist yaşıyorum” diyebilmek ve bu estetikin bir parçası olabilmek için bazı insanların çok yanlış yorumladığını düşündüğüm akım/yaşam tarzı.
bu insanlar elindeki avucundakileri ayıklayarak atmak, vermek, satmak suretiyle eşyasını azaltıp sonra da bu attıklarının yerine daha ‘kaliteli ve pahalı’ yenilerini alıp bunların ellerinden çıkarttıklarından daha iyi/kaliteli/kullanışlı olduğunu söyleyerek tekrardan tüketim çılgınlığına katkıda bulunuyorlar. şayet bu kadar akımın içinde olsalardı zaten ellerindekilerden atmaz/vermezlerdi de bunlar gerçekten tükenene kadar bekleyip sonrasında yenisini/en iyisini alırlardı.
elbet bunun hakkında çok okuyan, zihniyetine sahip olan insanlar mevcuttur ve doğru uygularlar ama benim değinmek istediğim nokta: minimalizmin hayatımızdan çıkarmamızı öğütlediği tüketim çılgınlığına alet edilip bizzat bahane edilerek yeni şeyler alınmak için kullanılması.
ben artık Youtube’da “minimalist yaşam tarzım” başlıkları altında “bakın bunları attım ve böyle bir şey aldım. inanıyorum ki hayatımın sonuna kadar kullanıcam bunu öyle kaliteli çünkü 1200₺ verdim!” içeriklerini izlemekten, internette gördüğüm “minimalist yaşayacağım tüketmeyeceğim hiç :) o yüzden dolabımı indirdim kaldırdım ve ihtiyaçlarımı (!) not aldım, onları almak için alışverişe (!!) gittim ve bu sene başka bir şey almiiciiiim hiiiç!” kafalarından falan yıldım. bu eylemleri sanki alışverişe gitmeye sebebiniz olsun diye, kendinizi “bundan sonra başka bir şey almayacağım” diye ikna ederek ve vicdanınızı rahatlatarak alışverişe gitmek için yapıyormuşsunuz gibi bir izlenim oluşuyor.
Olay, bu, değil.
6 notes · View notes
celalyesilyurt · 3 years
Text
A. Toffler’in de dediği gibi “kullan at” toplumunun bir parçası olmuştur. Üstelik bu toplum sadece üretilen nesneleri değil, fikirleri, ideolojileri, mesafeleri de kullanıp atmaktadır.
0 notes
dijitalhizmetler · 8 months
Text
Bilinçli Tüketici yani Yeni Tüketici
Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte tüketici sınıfları arasına klasik tüketici ile beraber yeni tüketici kavramınıda hayatımıza koymuştur. Yeni tüketiciyi kısaca tarif ederken daha araştırmacı, pazarlama kanallarını kullanan, ilgili, kuşkucu ve zeki olarak ifade edilmektedir. Klasik tüketici ile yeni tüketici arasındaki en belirgin fark tüketicinin eğilimleri doğrultusundaki farklılıklardır. Bu farklılıkları yapılan istatistik ve analizler çerçevesinde klasik tüketicilerde ölçümlenirken, yeni tüketici üzerinde kesin verilere sahip değildir. 
Yeni tüketici sürekli değişim halindedir bu değişimin sebebi bilgiye hızlı ve canlı bir şekilde erişmesi tüketicinin eğiliminin temelini oluşturmaktadır.
0 notes
kanalmalatya · 10 months
Text
‘Suyumuza sahip çıkalım’
Erdoğan, paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Su kaynaklarımız, geleceğimiz için kırmızı alarm veriyor. Veriler, en fazla su kaybının içme suyu temin ve dağıtım aşamasında oluştuğunu gösteriyor. Bu doğrultuda başlatılan ‘Su Verimliliği Seferberliği’, önemli bir başlangıç adımı. Kontrolsüz su tüketiminin önüne geçmek için belediyelerimiz başta olmak üzere hepimize görevler düşüyor. Bugün suyumuza…
View On WordPress
0 notes
onderkaracay · 1 year
Text
Tumblr media
🗣️ Çan Bankası
Her kredi, her kredi kartı bir insanımızı vuruyor, esir alıyordu.
Tefeci bank adına köşe başını tutanlar hızını alıp her satışı e-posta ile ÇANI ÇALIYORUZ diye kutluyorlardı.
Hiç şaşırmıyor bu karanlığın sicilini belgeli notları ile tutuyordum.
Aynı ziyniyet 2007 yılında 'Geleceğin Liderleri ' eğitimi adı altında 'Tanrılar' eğitimine beni davet etmişlerdi.
Eğitimi 'Tanrılar Okulu' kitabının yazarı D'anna verdi.
Banka, marka, kredi, kredi kartları, borç, tüketim, müşteri, alışveriş merkezi, reklam, medya vb kullandıkları tüm araçların birer tanrı olduğunu bu tanrılara önce bizim tapmamızı sonra da tefecilere yetki faşizmi ile muhtaç bırakılan her insanın tapmasını sağlamaktı.
Sizin kaç tanrınız var sorusu eğitimin erken bitmesine sebep olmuştu.
2002 yılında sanki iktidar bankalar olmuş ve neler yapılacağını biliyormuş gibi talan planlarını ele verecek bir mesajı yazılı bir şekilde şubelere önümüzde ki dönemde çok büyük bir değişim olacak ülkede diye bize bunu büyük bir iştahla bildirim yapıyorlardı.
2010-2012 tarihleri arasında ÇAN SESLERİ ile her tefeci ürünün satışının kutlanmasına bu sebeple şaşırmıyordum.
2001 yılı kur krizinde bir gecede vurgun vurarak ulusun cebinden adeta servetleri kadar servet çaldıklarına şahit olmuştum.
Bilderberg eğitiminden geçmiş bir merkez bankası başkanı kurun iki katına çıkacağını bu holding bankalarına haber vermiş onlarda bütün paralarını yabancı paraya çevirmek yoluyla krizden en güçlü çıkan banka olmuşlardı.
Bu değişim zamanında bankacılık hizmetleri kendi içinde ticari bankacılık ve bireysel (tefeci) bankacılık diye ikiye ayrıldı.
Üretim, ihracat ve istihdamı desteklemek amacıyla kaynakları bu yönde kullanmak amacıyla bankacılık yaptığım için ticari bankacılık konusunda seçim yaptım.
2007 yılından sonra bireysel bankacılık yapmam konusunda kredi kartı ve bireysel kredi satarak tefecilik yapmak adına bir dayatma ile karşı karşıya kaldım.
Buna şiddetle direndim.
Bana kafayı takmış bir bölge müdürü ile yıllarca mücadele ettim.
Beni bankadan uzaklaştıracak tüm baskı, şiddet, ayrımcılık adına her türlü kötülüğü yapmalarına rağmen yılmadan usanmadan açık vermeden sebepsiz işten çıkartılarak 12 Eylül 2012 tarihinde bilinçli bir şekilde bu sistemin dışında kaldım.
Mevcut bilgiler Mobbing Bank kitabımın ortaya çıkmasına gerekli yanıtı vermeye sırları ile birlikte fazlasıyla yeterliydi.
Bundan sonra ödeteceği bedeller adım adım gerçekleşiyor.
Mobbing Bank gafil avlıyor adeta.
Yaşattığı ibret yavaş yavaş idrak ediliyor.
Tefecilik Anadolu'dan yıkılıyordu. Çok yakında bu tamamen herkes tarafından idrak edilecek ve tüm zalimler pes ederek kabullenmek zorunda kalacak.
Bizden çaldıklarını biz hak ettiğimiz fiyattan hepsini geri alacağız. Cumhuriyet devrimleri yarım kalmayacak bu yüzyılın başında tamamlanacak. Sonsuzluğun kadim ulusunun mana devletinin çağı başlayacak.
Mahşer denizinde susuz bir tufanda ÇAN ÇALAN bir holdingin amiral gemisinin itibarını Mobbing Bank gemisi o bankanın kurulduğu günün yıl dönümünde itibarını bir çam gibi devirdi.
Bu gücün nasıl bir güç olduğunu anladıkları halde onları kullananların esiri oldukları için başka yol ve hileler ile bu zulmü sürdürülebilir yapmanın peşine düştüler.
✓ Güçleri gözlerini kör etmiş, önlerini göremedikleri için ileride başlarına ne geleceğini ve bu durum ister istemez idrak kanallarını tıkadığından dolayı kendilerinin işine gelmeyen her gelişmeyi veya itirazı kabullenmekte zorlanıyorlar. Değişik hile veya daha önce kullandıkları yöntemleri uygulayarak yeni bir oyuncu ile kandırma girişiminden geri durmuyorlar.
Her gücün, gücünün yetmediği bir gücün varlığından haberdar olmaması en büyük zavallığıdır insanın.
] Önder KARAÇAY [
1 note · View note
primishaber · 2 years
Link
0 notes
onursusan · 2 years
Text
Hangi Zamanın Yönetimi?
Cevabı en baştan vermek istiyorum… Yönetim falan yok. Yönetememek var. İçerik bolluğu ve bilgi seli karşısında çaresizlik. Ne kadar da tanıdık değil mi? Karantina döneminde yine bir nebze iyiydik. Evlere kapandık, günün kısa bir diliminde basit işlerimizi hallettik ve geriye kalan zamanımızı dizi, film, kitap, video oyun, müzik, sosyal medya, klip ve diğer hobiler ile geçirdik… Spor mu? Evde iki…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Text
Dr Fulya Gürbüz-Ekonomi Gündemi: Üretim, tüketim, bütçe, cari açık, dış borç, enflasyon, konut fiyat ve satışları, FED faiz kararı
Dr Fulya Gürbüz-Ekonomi Gündemi: Üretim, tüketim, bütçe, cari açık, dış borç, enflasyon, konut fiyat ve satışları, FED faiz kararı
13–17 Haziran haftasında, FED’den 50 baz puanlık faiz artışı beklenirken Türkiye’de enflasyonist baskıların arttığını; sanayi üretiminde zayıf bir artış, perakende satışlarda ise görece güçlü bir performans, cari açıkta gerileme, konut satış fiyatı ve miktarında artış göreceğiz. 13 HAZİRAN 2022, PAZARTESİ NİSAN AYI SANAYİ ÜRETİM ENDEKSİ – TÜİK Arındırılmış verilere göre Mart ayında sanayi üretimi…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
memorymaker06 · 8 months
Text
tüketmiyoruz kampanyası vol.bilmemkaç
bugün reddit'te karşıma çıkan bir alışveriş bağımlılığı başlığı altındaki gönderi üzerine tekrar yazma gereği duydum.
pek çok markanın reklamlarında kullandığı dil hem kadınları aşağı çekiyor ve bir nevi feminizmi kullanarak feminizmi öldürüyor.
Hemen hemen her feminist; kadınların erkeklerin zevki için sürekli kıyafet/makyaj/cilt bakımı satın almasını ve kendimizi belirli bir şekilde göstermemizin beklenmesinin kadın düşmanı bir hareket olduğuna inanıyor. ama pek çok "ticarileşmiş feminizmin" fikir birliği, aslında makyaj/giysi/cilt bakımı satın almanın ve bunları erkekler için değil, *KENDİNİZ* için kullanmanın "güçlendirici" olduğu yönünde. Ayrıca şirketler feminist hareketleri "benimsiyor" ve cilt bakımı/makyaj/kıyafetleri "kişisel bakım" ve "güçlendirme" olarak pazarlayarak bunları ticarileştiriyor. Artık pazarlamaya göre, bir erkeği memnun etmek için makyaj/cilt bakımı/kıyafet satın almıyorsunuz; *kendinize* bakmak, kendinizi güçlendirmek için makyaj, cilt bakımı ve kıyafetler satın alıyorsunuz. Bu tür pazarlama stratejilerinin altında yatan varsayım: aşırı miktarda makyaj, cilt bakımı veya kıyafet satın almıyorsanız, kendinize bakmıyorsunuzdur.
Güçlü, bağımsız, kariyer odaklı, belirli bir makyaj markası/markalı kıyafet vb. giyen bir kadınların olduğu reklamlar görüyoruz. bu reklamlar, temel olarak ürünün kadının başarısına katkıda bulunduğunu öne sürüyor . Bu sadece GERÇEKTEN FEMİNİST OLMAMAKLA kalmıyor, aynı zamanda sizi aşırı satın almaya teşvik ediyor çünkü ürünün size bu tür bir hayat yaşama gücü vereceğini düşünüyorsunuz. Eğer satın alabilirseniz mutlu olabileceğinizi ve başarılı bir kariyere sahip olabileceğinizi düşünüyorsunuz. Reklamlardaki efsanevi kadın için hayat kolaydır; hiçbir baskıya maruz kalmaz ve yalnızca çok çalışarak, hiçbir engelle karşılaşmadan "güçlü, bağımsız bir kadın" haline gelir. Reklamlar sizi, ürünü satın alırsanız "kendinizi güçlendirebileceğinize" ve o hayata da sahip olabileceğinize ikna eder.
burada kişisel bir deneyim paylaşmak istiyorum. tasarım okurken vitrin tasarımı dersleri alıyordum ve çoğu zaman vitrinleri tasarlarken alıcının kendilerini içinde hayal edebileceği hayat tarzları yaratmamız isteniyordu. mesela havalimanı stili kombinleri. iki cinsiyete de hitap eden mükemmel bir konsept fikri çünkü havayolu ile seyahat hem pahalı, hem de sadece çok az zamanı ve çok işi olan insanların iş için tercih edeceği bir ulaşım türü. hayatı düzenli, işleri tıkırında, şık ve lüks içinde yaşayan insanları havalimanı loungeları ve stilleriyle eşleştiriyoruz. o şekilde tasarlanmış bir vitrin de otomatikmen hem kadınları, hem de erkekleri cezbediyor.
fakat olay şu: hiçbir ürün bizi "güçlendiremez". Pek çok reklam, "kendimizi güçlendirmenin" ve "bağımsız bir patron" falan olmanın bireyin sorumluluğu olduğu fikrini öne sürüyor. Ancak bu ticarileştirilmiş feminizmin göz ardı ettiği şey, bir ürünle güçlenemeyeceğimizdir; ancak gerçekten insan haklarına sahip olarak güçlenebiliriz. Ataerkillikten çıkış yolunu satın alamayız; Ataerkillik toplumsal bir sorundur,kişisel bakımla çözülebilecek bir sorun değildir. Hiçbir zaman reklamlardaki kadın olamayız çünkü reklamlar toplumun baskıcı yapısını bir şekilde aşabileceğiniz, kapitalizmden / ataerkillikten kaçınabileceğiniz sahte bir dünyada var oluyor. Ancak bireysel düzeyde hiçbir sıkı çalışma, baskıdan kaçınmanıza yardımcı olamaz ve kesinlikle bir ürün satın alarak baskıdan kaçamazsınız. maalesef Kadınlar her geçen gün haklarını azar azar kaybediyor.
Alışveriş bu noktada bizim için dikkat dağıtıcı rol oynuyor. Çökmekte olan bir dünyada kendimizi rahatlatmanın basit yollarını arıyoruz. Ancak bu dikkat dağıtma kişisel bakım olmuyor. Tam tersi, makyajın/giysilerin/cilt bakımının mali durumumuzu ne kadar tükettiğinden yakınıyoruz. Bu kesinlikle bir sorun. Diğer bir sorun ise evlerimizde kapladığı alan: hayatlarımızı karmaşıklaştırıyor, zihinsel alanımızı işgal ediyor ve ZAMANIMIZI tüketiyor. bu ürünler bir nevi içimizdeki boşluğu dolduruyor fakat bunun mali bir zararı da var. biz kadınları yoksulluk sınırına yaklaştırıyor. Erkeklerin tüm bu "saçmalıkları" satın almasına gerek yok ve bu nedenle önemli ölçüde daha fazla harcanabilir gelire sahip olabiliyorlar. Kendimizi özgür bırakmayı öğrenmemiz gerekiyor. yoksa yüzleştiğimiz çifte standart makası, her ne kadar modern çağ ile daraldığını düşünsek de, git gide açılmaya devam edecek.
2 notes · View notes
cuneytyardimci · 2 years
Text
Planlı Eskitme
#PlanlıEskitme ( yerleşik eskime veya erken eskime olarak da adlandırılır) , #PlannedObsolescence kavramının İngilizce’den tercümesi ile hayatımıza girmiştir.
En basit haliyle bir ürün aslında henüz hayat döngüsününü sonuna gelmemişken önceden planlanmış bir şekilde modası geçmiş ve demode olduğu algısının oluşturulmasıdır….
1 note · View note
celalyesilyurt · 8 years
Text
Tüketim
Tumblr media
Adam Smith’in dediği doğrudur: “Tüketim, bütün üretimin tek ve nihai amacıdır.” (Ulusların Zenginliği, 8. Bölüm, IV.8.49. paragraf.)
0 notes
darkyayincilik · 27 days
Text
Tüketim çılgınlığı engellenemiyor!
Günümüzde alışveriş alışkanlıkları değişti. Tüketicilerin büyük çoğunluğu artık internet üzerinden alışverişi tercih ediyor. Ancak teknolojinin sağladığı bu avantaj, tüketiciyi zaman zaman ihtiyaç dışı harcamalara da yöneltiyor.  Enflasyonla mücadelede tüketimin azaltılması önem kazanmışken bu dijital tüketim çılgınlığı nasıl engellenecek? Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Dr.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hurdapiyasasi · 4 months
Text
Nasıl Aktif Bir Şekilde Geri Dönüşüme Katkı Sağlayabiliriz?
Nasıl Aktif Bir Şekilde Geri Dönüşüme Katkı Sağlayabiliriz? Geri dönüşüm, atıklarımızı yeniden kullanarak yeni ürünlere dönüştürme işlemidir. Bu sayede doğal kaynaklarımızı korumaya, enerji tasarrufu yapmaya ve sera gazı emisyonlarını azaltmaya yardımcı oluruz. Geri dönüşüm, sürdürülebilir bir gelecek için çok önemlidir. Aktif Bir Şekilde Geri Dönüşüme Katkı Sağlamak için: 1. Atıklarınızı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
enfes-kanal · 5 months
Text
#enfeskanal 💖
Elektrik Kesintileri ve Çözümler.. Beğenilerle, yorumlarla kanalıma destek olun. Kalıcı tâkip lütfen 🙏💖 https://youtu.be/nOwVyhtHo0k?feature=shared
youtube
0 notes
bhdra · 9 months
Text
Dünyanın her yerinde böyle midir bilemiyorum, gözlemleyebildiğim dar çerçeveden yorum yaparsam bir tüketim çılgınlığının, doyumsuzluğun, kusursuzluk beklentisinin içindeyiz. Konunun devamını genel olarak değil de futbol özelinde getireceğim. Futbol bir hatalar oyunu ama bu durum rakip takımlar için geçerli. Bu hatalara kendi adınıza asla yer yok. Her hamle mükemmel olmak, her pas yerine gitmek zorunda. Dün ne yaptığınız da önemli değil. Yaşandı, bitti ama en önemlisi tükendi. Artık yeni hazlar lazım. Hatta geçmişte bu hazzı verdiyseniz, bugün verememeniz daha bir büyük bir kabahat. Erden Timur şu an bir takım başarıların aktörü olarak kabul ediliyor ve bunun karşılığında önemli bir teveccüh görüyor. Bu durum asla yanıltıcı olmasın. Yönteminde ve aldığı risklerde geçen seneye nazaran bir değişiklik yok. Geçen yıl bu vakitlerde İcardi ve Mertens birer kapalı kutuydu. Özellikle İcardi'den böyle bir etkiyi hiç kimse bekliyordum diyemez. Bunu golcü kimliği üzerinde söylemiyorum; taraftar ile kurduğu bağ, göstermiş olduğu aidiyet üzerinden okuyun lütfen. Bu yıl da benzer ihtimalleri deniyoruz fakat madalyonun diğer yüzü kendini gösterirse, sorumluların 'hain' ilan edilmesi çok uzun sürmez. Aynı durum İcardi için de geçerli desem abartı görmeyin. Üç, beş maç göstereceği etkisiz performans sonrası, bu sevginin öfkeye dönüşebilme potansiyeline 'asla' olmaz kendi adıma diyemem. Bu satırları fırsat transferi gerçekleştirmeden yazmış oldum. Transferin son ve kritik süreci nasıl şekillenirse şekillesin değişmez gerçek, insanların başarılı olma zorunluluğu hissiden doğan öfkesi... Bir takım enstrümanlarla bu öfkeyi bastırıp, arzulanan sonuçlarla çok gösterişli sevinçlere dönüşümleri de olası. Fakat bastıramadığı anda bugün göklere çıkarılanlar, zihnen kendilerine kaçınılmaz bir şekilde gelecek bu acımasız eleştirilere hazır olmak zorundalar. Toplumun değişimi gibi beylik cümleler ve ütopyalar peşinden koşmayacağım. En kısa vadeli çözüm: kendi oyuncusunu yuhalayan isimlerin olayın mahallinde dayak yemesi. İstek değil ihtiyaç.
0 notes
satinalshop · 10 months
Text
Satın AL Shop
Satınal.shop - Online Alışverişin Yeni Adresi
Satınal.shop, Türkiye'nin en yeni ve en hızlı büyüyen online alışveriş sitesidir. Sitede, elektronikten giyime, ev tekstilinden kozmetike kadar her türlü ürünü bulabilirsiniz. Satınal.shop, geniş ürün yelpazesi, uygun fiyatları ve hızlı teslimatıyla kullanıcılarına mükemmel bir alışveriş deneyimi sunuyor.
Satın al .shop'ta alışveriş yapmak çok kolaydır. Siteye üye olduktan sonra, aradığınız ürünü arama kutusuna yazarak kolayca bulabilirsiniz. Ürün sayfasında, ürünün fiyatını, özelliklerini ve yorumlarını görebilirsiniz. Ürünü beğendiyseniz, sepete ekleyebilir ve ödeme yapabilirsiniz. Satınal.shop, kredi kartı, banka havalesi ve kapıda ödeme gibi farklı ödeme seçenekleri sunuyor.
Satınal.shop, Türkiye'nin her yerine hızlı teslimat sunuyor. Siparişiniz, siparişinizi verdikten sonra en geç 2 iş günü içinde adresinize teslim edilir. Satınal.shop, tüm siparişlerinde ücretsiz kargo imkanı sunuyor.
Satın al .shop, Türkiye'nin en güvenilir online alışveriş sitelerinden biridir. Site, SSL sertifikası ile korunmaktadır ve tüm ödemeler 3D Secure ile yapılmaktadır. Satınal.shop, müşteri memnuniyeti odaklı bir anlayışla hizmet vermektedir ve tüm müşterilerine 14 gün iade garantisi sunmaktadır.
Satınal.shop'ta alışveriş yapmak için hemen ziyaret edin!
Satınal.shop'ta Neler Var?
Satınal.shop'ta, elektronikten giyime, ev tekstilinden kozmetike kadar her türlü ürünü bulabilirsiniz. İşte Satınal.shop'ta bulabileceğiniz bazı ürünler:
Elektronik: Bilgisayar, laptop, tablet, akıllı telefon, televizyon, beyaz eşya, klima, elektrikli ev aletleri
Giyim: Kadın giyim, erkek giyim, çocuk giyim, ayakkabı, aksesuar
Ev tekstili: Yatak odası tekstili, banyo tekstili, mutfak tekstili, salon tekstili
Kozmetik: Makyaj, cilt bakım ürünleri, saç bakım ürünleri, parfüm
Satınal.shop'ta Alışveriş Yapmak Nasıl?
Satınal.shop'ta alışveriş yapmak çok kolaydır. Siteye üye olduktan sonra, aradığınız ürünü arama kutusuna yazarak kolayca bulabilirsiniz. Ürün sayfasında, ürünün fiyatını, özelliklerini ve yorumlarını görebilirsiniz. Ürünü beğendiyseniz, sepete ekleyebilir ve ödeme yapabilirsiniz. Satınal.shop, kredi kartı, banka havalesi ve kapıda ödeme gibi farklı ödeme seçenekleri sunuyor.
Satınal.shop'ta Kargo Ücreti Ne Kadar?
Satınal.shop, Türkiye'nin her yerine ücretsiz kargo imkanı sunuyor. Siparişiniz, siparişinizi verdikten sonra en geç 2 iş günü içinde adresinize teslim edilir.
Satınal.shop Güvenilir Mi?
Satınal.shop, Türkiye'nin en güvenilir online alışveriş sitelerinden biridir. Site, SSL sertifikası ile korunmaktadır ve tüm ödemeler 3D Secure ile yapılmaktadır. Satınal.shop, müşteri memnuniyeti odaklı bir anlayışla hizmet vermektedir ve tüm müşterilerine 14 gün iade garantisi sunmaktadır.
Satınal.shop'ta Alışveriş Yapmak İçin Hemen Ziyaret Edin!
1 note · View note