Tumgik
Dikensiz gül arayan papatya sevsin çocuklar.
0 notes
Tumblr media
0 notes
Text
0 notes
Text
You should give it to me when I want tho🤗
Tumblr media
0 notes
Text
Tumblr media
0 notes
Text
instagram
Pasif-agresif olup da people pleaser olmayan, veya people pleaser olup pasif-agresif olmayan kimseyi görmedim.
Bu insan tipini "Ben her şeyi hep içime atıyorum", "En kötü özelliğim hep başkalarını kendimden önce düşünmem" diye ağlayıp kendini yüceltirken tanıyabilirsiniz.
Her şeyi içine atan insan, içinde yıllaaaarca DEVASA bir öfke ve gücenme biriktirir.
Çünkü hiç dile getirmediği kırgınlıkları, beklentileri vs bir şekilde anlaşılsın diye bekler konuşmak yerine.
Bu olmadıkça daha da öfkelenir.
Sonunda patladığında(ki bu kaçınılmaz), ne kadar çirkinleşebildiğine inanamazsınız.
Yıllar içinde biten milyonlarca yakın arkadaşlığım, her iki eski ilişkim de pasif agresif insanlarla idi, bu sebeple epey tecrübem var bu konuda.
O yüzden son birkaç yıldır ilişki türü ne olursa olsun, bir insanda EN tahammül edemediğim özellik, pasif agresiflik.
Bana küfreden, bağıran arkadaşı, dayak atmaya yeltenen sevgiliyi falan bin kez tercih ederim, pasif agresiftense.
Apaçık, dümdüz agresif insandan bir şekilde kendini korursun.
Bunlarla, yıllarca bir hayal dünyasında yaşıyorsun ve hiç varolmamış bir arkadaşlık, ilişki yaşamış oluyorsun.
Böyle sen her şeyi *zannetmişsin*, hiçbir şey sandığın gibi değilmiş aslında.
Hep susmuş, hep biriktirmiş.
Iyyyy, evlerden ırak gerçekten de.
0 notes
Text
Tumblr media
5 notes · View notes
Text
Give me fuel, five me fire, give me which I desire🤦🏻‍♀️
Tumblr media Tumblr media
1 note · View note
Text
Son birkaç yıldır iyice idrak ettiğim ve hep de dile getirdiğim bir şey var: Hayatta ne olacağı belli olmaz.
Ne evlilikler gördüm 25 yıl sonra biten.
Aldatmalar, iftiralar...
Hiç ummayacağın, ailecek görüştüğün insanlar...
O yüzden diyorum ki birinin doğru kişi/hayatının aşkı/the one olduğunu ancak ve ancak ölüm döşeğinde anlayabilirsin.
Çünkü 60 yaşında insanlar yaşıyor bahsettiğim olayları.
Bir ömür beraber geçmiş, çocuk sahibi olmuşsun, arada hastalıklar, kazalar, iflaslar vs atlatılmış.
Çocukların büyümüş, anne baban vefat etmiş.
Ve bitiyor yani, bir şey oluyor ve bitiyor.
Bana inanılmaz geliyor bu noktada hayatına yeni baştan devam edebilmeyi başaran insanlar.
Ama yapan yapıyor.
Kaldı ki evlendiğin veya ömrünün en uzun ilişkisini yaşadığın insan her zaman "doğru kişi" olmayabilir.
Belki evet bir şekilde alışkanlıktan vesaire, geçinip gidebiliriz. (allah korusun ya lütfen böyle birisi olmayayım :( )
Ama atıyorum 20 sene önceki 2 yıllık ilişkimde yaşadığım mutlulukları yaşamayacağım belki hiç bu kişiyle, 30 yıl boyunca.
Hangisi "doğru kişi"?
Hangisi "hayatımın aşkı"?
Bunu ancak ve ancak artık hayatının son anlarına yaklaşırken bilebilirsin.
İnsan sürekli değişim halinde, sürekli.
87 yaşındaki dedemin bile 5 yıl öncesine göre bazı fikirleri farklı artık.
Dolayısıyla aslında ilişki de sürekli değişim halinde, aradaki aşk da, duygular da değişim halinde.
İlişkilerin de mevsimleri var, uzaklaştığın dönemler var, yakınlaştığın dönemler var.
Kimi zaman koptuğun ve sonra bir araya geldiğin dönemler var, sürekli bir devinim.
O yüzden aslında her yeni bir gün uyandığında karar veriyorsun bu kişiyi hâlâ seviyor muyum diye.
O yüzden "doğru kişiyi buldum, tamammm o zamann" diye kenara çekilmek diye bir şey yok :d
Sürekli karşılıklı uğraşmak gerekiyor "doğru kişi" olmaya devam edebilmek için.
25-35 yaşında insanların "hayatımın aşkı" kararını vermeleri hiç gerçekçi değil.
40 yaşında insanlar başkalarına aşık olup ülke değiştiriyor.
Ben 33 yaşındayım, neler neler gördüm.
Ne büyük aşklar bitti, ne "asla yürümez" denilen ilişkiler yürüyor...
Bir kısmını kendim yaşadım, büyük kısmına şahit oldum.
Benim lise sevgilim örneğin, hakikaten dillere destan bir oyunculuk performansı sergilediği için bütün okulun falan bildiği herkesin konuştuğu güya "yüzyılın aşkı" vardı aramızda.
2 yıl boyunca şiirler, ancak filmlerde olabilecek romantik jestler, 5 dakika pencereden göreyim diye evimin önünde beklemeler vs...
Herkesin "kesin evlenirler" dediği bir çifttik.
Sonrasında ne oldu?
Herkesin "ohaa inanmıyorum abc ve xyz ayrılmışşş" dediği çift olduk:d
15 yıldır konuşmuyoruz bile, belki görsem tanımam.
"Bir daha asla kimseyi sevemem" dedim, aşkından ölüp bittim, yataklara düştüm gerçek anlamda.
Ne oldu?
Bir daha aşık oldum, bir daha sevdim.
Ve hatta "oha öbürü aşk değilmiş" bile dedim.
Sonra ne oldu?
Onla da yürümedi, onla da rezalet bir ayrılık oldu.
Bu defa bir daha asla demedim.
Ama "şöyle kriterlerim var, böyle olmalı, şöyle olmalı, iyice tanımak lazım" vs dedim.
Gittim sadece her gün gördüğüm birine resmen aşık oldum hiç tanımadan, 30 yaşımda.
30 yaşıma kadar "ilk görüşte aşk diye bir saçmalık olamaz" diye gezmiştim, demek ki oluyormuş.
O yüzden büyük konuşmamak lazım.
Hele kesin hiç konuşmamak lazım ki genelde ben karşı tarafa büyük sözler vermem zaten.
Seni seviyorum demem bile aylar alır.
Genelde büyük sözler verilen ve "sensiz asla yaşayamammm:(" denilen taraf ben oluyorum.
Kimseye sensiz yaşayamam demedim.
Yaşayamaz gibi hissettiğim oldu, her aşık olduğumda öyle hissederim zaten.
Herhalde artık onsuz yaşayamam derim.
Ayrılıklarda o kadar acı çekiyorum ki galiba ölüyorum diyorum. onsuz yaşayamam değil, "onsuz yaşayamıyorum:(" diyorum.
Şimdiye kadar yaşadım:d
Genelde bunları da söylerim hep.
Şimdi böyle hissediyorum ama belki sonra çok farklı hissedebilirim derim.
Hatta bu yüzden hep sadakatim ve sevgim sorgulandı.
Çünkü karşıdaki "şöyle hayatımın kadınısın, böyle yüzyılın aşkıyız!" diye coşarken senden de aynı şeyleri duymak istiyor.
Bense "ben de öyle gibi hissediyorum ama her aşık olduğumda öyle hissederim" dedim hep.
Ama sonuç olarak köpek gibi severken acayip çirkin şekilllerde terk edilen bendim, her zaman dürüst olan ama kendisine dürüst davranılmamış olan da bendim :)
Çünkü benim sevgim, sevdiğim insana bir gün duygularımın bitebileceği ihtimalini göz ardı edemeyeceğim kadar derindi hep.
Duygularım o kadar da yoğun olmadığından falan değil, eminim ki karşı taraftan çok daha yoğundu benim hissettiğim aşk, tutku, sevgi her ne ise.
Ama sevdiğim insana bir söz verirsem tutarım.
Tutamayacağım sözler vererek kıymam sevdiğim insana.
O yüzden de genelde söz vermiyorum.
Çünkü tutup tutamayacağımı bilmiyorum.
Tutmuş muyum, tutabilmiş miyim? 40 yıl sonra görürüz.
Ne desek boş.
Cümlelerin bir anlamı olmadığı gibi davranışların da pek anlamı yok aslında.
Yani insan ömrü olan 80-90 yılın tamamına baktığın zaman pek geçerliliği yok.
Bir sonraki sevgili bana "hayatımın kadını sensin!" dese açıkçası inanmam.
Çok hoşuma gider böyle hissetmesi ama bunu bir fact olarak almam.
İnsanlar çok şeyler söyleyebilirler, aynı şeyleri 20 yıl boyunca bile söylebilirler hatta.
Çok acayip uçuk kaçık jestler, çok büyük fedakarlıklar yapabilirler.
Şehir değiştirebilir, borca girebilir, hayatındaki herkesi silebilir, anne babasını kardeşini, sevgilisi için silebilirler örneğin.
Bunu yapan bir akrabam şu an boşanmayı düşünüyor mesela, 10 yıllık evlilikten sonra.
Bunların hepsi aynı deniz kenarına yaptığımız kumdan kaleler gibi, istersen bütün bir gün uğraşmış ol.
Tek bir dalgaya bakar hepsinin dümdüz olması.
Yahu insanlar birbirine organ bağışı yapıp boşanıyor.
Kim kimin kalıcılığından emin olabilir?
Kim kime, neye dayanarak "doğru kişi" diyebilir?
Al işte ben, önce birine dedim, sonra diğerine, sonra ikisine de duygularım sönünce bu defa objektif olarak bakınca dedim ki "ilk ilişkide daha mutluymuşum"
İkincide "ay hayatımda hiç böyle aşık olmadım!" dedim.
Ondan ayrılınca "galiba aşık bile olmamışım aslında" dedim.
En son aşık olduğuma "hepsi yalanmış böyle bir duygu yaşamadım!" dedim.
Şıpsevdi de değilim ha, sadece hoşlandığımı bile en az 3 ayda unutuyorum.
Sevgilileri atlatmam 2 yıl sürdü her defasında.
Ama işte aşk dediğimiz de bu değil mi biraz, kime aşıksan direkt "diğer her şey yalanmışşş" moduna geçiyorsun.
En azından ben öyle oluyorum.
Yani zaten böyle hissedilmeyen bir şeye bence aşk denilmez.
Umuyorum ki hayat beni bir gün böyle yoğun, böyle şiddetli hissetmediğim bir şeye "aşk" diyeceğim bir zavallılık haline getirmesin.
Getire de bilir. İnşallah getirmez :d
O yüzden sevgilinin doğru kişi olduğunu muhtemelen onun veya benim ömrümüzün sonlarına doğru anlarım.
Ancak o zaman geri dönüp *tüm* hayatıma bakarım ve derim ki "sen hayatımın aşkısın".
0 notes
Text
Tumblr media
1K notes · View notes
Text
instagram
0 notes
Text
instagram
0 notes
Text
Tumblr media
I just want to be a happy designer
1 note · View note
Text
instagram
Okay
0 notes
Text
Tumblr media
1 note · View note
Text
Sizi bilmem, ama ben karar verdim
Su gibi duru olup hep akmaya
Başka sular tanıyıp, çoğalmaya
Dalgalanmaya, taşmaya...
Son günlerde çok düşünür oldum
Zor zamanları çabuk atlatır oldum
Artık kısa cümleler (DE) kuruyorum
Sevdiklerim, sevmediklerim yanımda
Kabullendim herşeyi olduğu gibi
Yola çıktım, yarınlara...
0 notes
Text
For I've been a temptress too long
Just...
Give me a reason to love you
Give me a reason to be a woman
0 notes