Tumgik
birtebessum · 5 years
Text
Nereye aitim?
Bir insan nereye aittir?
Bu sorunun cevabını bilmek ister insanoğlu. Ben şuralıyım buralıyım diyerek aidiyet hissetmek ister. Ama aslında bakınca hiç bir yere ait değildir. Bu dünyaya imtihan için geldik ve aslolan yere gideceğiz. Dünya fani ahiret gerçek olan. Oraya aidiz biz. Peki bu dünyada neden arar dururuz bu hissi? Ahiretimizin yeterince bilincinde olmadığımızdanmıdır? Yoksa dünyaya çok daldığımızdanmıdır?
“Dosttan gelen cevap”:
İnsan emanetcidir. Can bile verilmiş bir emanettir Rabbimiz tarafından. Hiç birşey bizim değil. İdrak edebilsek benliğimizin hiçliğini. Sen ey insan çıktın mı en derin yolculuğa kendi içinde. Bir yere ait olmak istersen önce kendini bulmalısın. Kendini bulursan Rabbini bulursun. Her yerde Rabbini ararsın. Baktığın her yerde Mevlayı görürsün. O zaman her yere ait olursun çünkü hiç bir yere ait olmadığını idrak etmişsin demektir. Dünyanın hiçliğine varıp ahiretin ebediliğine dalmak, işte en büyük teslimiyet budur azizim...
1 note · View note
birtebessum · 5 years
Text
Saat
Tumblr media
23:59
Saate bakarsın 23:59’u gösterir. O an düşünürsün:
Bir dakika sonra yeni gün başlayacak.
Önüne bakacaksın.
Hayat devam edecek.
Bugün ise dün olacak.
Bugün birdaha geri gelmeyecek.
Yaşananlar yaşandı ve bitti.
00:00
Herşey sıfırlandı haydi yeni güne. Yeni umutlara, gayretlere ve hedeflere. Bak yeni gün sana kendini yenilemene fırsat veriyor sıfırlıyor zamanı. Bugünün dünkü gibi olmasın. Yenile kendini, geliştir kendini. Olduğun yerde sayıklama.
“İki günü birbirine eşit olan ziyandadır” sözünü düstür edinmek gerekir. İmtihan için geldiğimiz bu dünyada her günümüzde gayretli olmak, dünya ve ahiret dengesini korumak olmalı hedefimiz.
Haydi bu günümüz de bitmeden kendimizi yenilmeye gayret edelim.
2 notes · View notes
birtebessum · 5 years
Text
Sevdiğini özlemek...
Özlemeli insan, çok sevdiğini özlemeli.
Özleyince içi yanar.
Öyle yanar ki kavrulmaya yüz tutar.
Kavrulur, kül olur ve küllerinden yeniden doğar.
Çünkü bu sevgi her zaman yaşar.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
44 notes · View notes
birtebessum · 5 years
Text
Tumblr media
Havai fişekler patladı.
Yeni yıla girdik ama yılbaşı akşamını geride bırakarak şöyle düşünebildik mi hayal edebildik mi acaba hiç:
O bombaların gerçek bombalar olduğunu.
Sılahların patladığını.
Birilerinin yaralanıp hatta öldüğünü.
Evlerin ateşler altında cayır cayır yandığını.
Çocukların korkudan ağladığını.
Babaların sokaklarda direndiğini.
Anaların yavrularını sakinleştirmeye çalıştığını.
Karanlığı
Korkuyu
Endişeyi
Umudu
Mücadeleyi
Direnmeyi
Zamanla:
Yalnızlığı
Umudunu yitirmeyi
Vaz geçmeyi
Teslim olmayı
Sessizleşmeyi
Beklemeyi
ve ölmeyi...
Not: Bu yazımda bir tebessüm yok!
2 notes · View notes
birtebessum · 5 years
Text
Anne olmak
Kelimelerle ifadesi zor bir vasıf annelik. “Bir gün sen de anne olunca anlarsın” cümlesinin gerçekleşmeye başlamasıdır ilk zamanlar. Zaman ilerledikce de yaşadıkca da gerçekten anne olunca anlaşılıyor bir çok şey.
Hele yavrunu ilk kucağına alışınla ona olan koşulsuz şartsız karşılık beklemeden ortaya çıkan sevgi dünyada başka hiç bir sevgiyle kıyaslanamaz.
Sevgi...
Çocuklarına vermen gereken en önemli şeylerden biri sevgidir. Çocuklar ne kadar sevgi dolu bir ortamda yetişirlerse o kadar kişilikleri, kendine güvenleri ve hayata yaklaşımları olumlu olur.
Saygı...
Onlar çocuk diye kesinlikle saygı duymayı ihmal etme. Onlar da bir birey, istekleri olan, karar vermek isteyen ve ben de varım diyen küçük insanlar. Ne kadar saygılı davranırsanız o kadar kendilerine güvenleri artacaktır ve bununla beraber bilinçli ve faydalı insan olma adımlarını atmaya başlayacaklardır.
Ahlak...
Ahlaki değerlerimizi öncelikle biz yaşayarak sonra anlatarak çocuklarımıza öğretmeliyiz. Böylece hem kendilerine hem de topluma karşı ahlaki konuda bilinçli insanlar yetiştirmiş oluruz.
Dini değerler...
Ahlakla sımsıkı bağlı olan dini değerlerimizi temelden yaşamamızla örnek olarak çocuklarımıza göstermeli ve hissettirmeliyiz. Yaşlarına uygun şekilde anlatımlar ve fiiller gerçekleştirmeliyiz.
Bu konu daha çok geniş ve farklı bakış açılardan ele alınır elbette ama bu yazımı...
Sevgi
Saygı
Ahlak
Dini değerler
...diyerek şimdilik noktalıyorum.
3 notes · View notes
birtebessum · 6 years
Text
Yeniden ve tecrübelenerek...
Uzun zaman sonra...
Çok uzun zaman sonra...
Yeniden ve yenilenerek...
Yeniden ve tecrübelenerek...
Yazmaya ve tekrar paylaşmaya karar verdim.
Neden mi?
Yazmak, yaşananları kelimelere dökmek ve paylaşıp okuyanları düşündürmeye hatta farkındalık oluşturmak beni mutlu eden bir eylem.
Bizi mutlu eden uğraşlarla vakit geçirmeliyiz her daim. Böylece hayattan zevk alabiliriz, faydalı olabiliriz ve yolumuza dimdik devam edebiliriz.
Mutlu olabilmek!
Bir kısmı bizim elimizde mutlu olmanın. Hayata ne kadar olumlu yönden bakabiliyorsak, kendimize inanıyorsak ve boş durmadan faydalı işlerle uğraşabiliyorsak mutlu olmanın ilk önemli adımlarını atmış olmaya başlıyoruz demektir.
Ben de beni mutlu eden yazmalarıma bundan sonra devam etmeye karar verdim.
Bakalım beni nerelere götürecek.
Bakalım sözlerim kimlere ulaşabilecek.
Bakalım kimlerin yüzüne tekrar bir tebessüm kondurabileceğim.
Rabbim utandırmasın.
2 notes · View notes
birtebessum · 11 years
Text
Tek tek artan özlemler
Tumblr media
İnsanoğlu alıştığına bağlı kalan bir varlıktır genel anlamda. Kimileri bu alışkınlarına sımsıkı bağlanır ve yeniliğe pek açılamaz. Hatta korkar bundan. Kimileri ise yeni tadlar, yeni şehirler, yeni müzikler, yeni kültürleri tanımak ister. Tıpkı benim gibi. Denemeyi yenilikleri keşfetmeyi çok severim.
Merak ederim benim gördüğüm, işittiğim, tattığım ve yaşadığımın dışında daha neler vardır. Biliyorum ki çok şey var. Keşfettikce ufku genişliyor insanın. Hatta prensip diye katı düşündüğü şeylerin esnediğini ve hayata daha olgun bakmaya başladığını keşfeder.
Yeniliklere açık olamamanın en büyük nedeni korku diye gözlemledim etrafımda. 'Ya tadı kötüyse’. 'Ben sevmem ki bunu kesin’. 'Yok ben asla bu rengi giymem’. 'Kesinlikle bu müziği dinlemem’, diye çok katı ve net ifadeler duydum hep. İtiraf etmeliyim ki kismen ben de öyleydim bir zamanlar. Bir yandan normal diyorum. İnsan yapısına göre değişiklikler gösterir elbette, ama kişi bildiğinde güvende hisseder kendini. Kişi doğduğu çevreyi bilerek ufku sınırlıdır ilk zamanlar. Yenilikler ürkütür. Fakat demeliyim ki buna çocukluktan değişiklikler getirilmeli. Çocuğa denemeyi, farklı şeylerle ilgilenmeyi, merak ettirmeyi öğretmeli. Aslında çocuk zaten meraklıdır hep. Fakat biz büyükler bu meraklara duvar öreriz. Bunu yapmayalım. Çocukların meraklarını içlerinde yavaş yavaş öldürüp korkak hale getirmeyelim. Onları koruyarak hayata atılmalarına erken yaşta izin verelim.
Artan özlemler demiştim. İnsanın hayatına ne girerse girsin ne kadar fazla olursa olsun tek tek özlemleri artıyor bunu anladım bu aralar. 
Annemin sevgisini ve tabii ki yemeklerini özlemek. Babamın şefkatini ve muhabbetlerini özlemek. Almanyanın ekmeklerini özlemek. İstanbulun martılar eşliğindeki vapur yolculuklarını özlemek. Dubainin içini ısıtan daimi güneşini özlemek. San Francisconun inişli çıkışlı sokaklarında tramvaydan asılarak rüzgarın yüzüne vurmasını özlemek. Arkadaşlarla koyu sohbetlere dalmayı özlemek. Kardeşlerime ve kuzenlerime ablalık yapmayı özlemek.
Özlemekte özlemek
Özlemek çok güzel bir his.İnsanın değer bilmesini sağlar.
5 notes · View notes
birtebessum · 11 years
Text
Altın yapraklar
Tumblr media
                                                    Foto: Selva Yıldırım
Camıma altın renkli yapraklar vuruyor bu günlerde. Her biri vurup: 'Ben gidiyorum’ diyerek vedalaşıyorlar.
'Benim hayattaki zamanım doldu. Rüzgar son anımda beni ağacımdan esintiyle koparıp uçmama neden olup torpağa düşürüyor. Tıpkı bir gün her canlının yaşayacağı gibi.’ Bu altın yapraklar bize kendini anlatsa da‚ 'bir gün sen de ağacından koparılıp zamanın dolunca toprakla bir olacaksın’, diyor.
'Unutma! Bu gerçeği her zaman hatırla. Aklından hiç çıkarma. Her canlının bir sonu vardır. Dünyaya gelir, imtihanını bitirir ve göçüp gider.’
Bu mevsimde, yani sonbaharda her aklı selim insanlar için ölümü hatırlayamamak veya düşünememek mümkün olamaz. Kafasını kaldırıp altın yaprakları görmesi yeter ölümü hatırlamak için. Gözden geçirir hayatını. 'Ben bu dünyada hala yaşıyorum. Peki nasıl yaşıyorum?' İşte asıl soru bu. 'Nasıl yaşıyorum?' Gelin her birimiz bunu düşünelim. Kafa yoralım gerekirse, ki insan olduğumuz için her zaman gereklidir, bu hayatımıza değişiklikler getirelim ki Allah yolunda hayırlı bir kul olabilmek için.
Sonbaharda ölümü hatırlamak kolay hem de çok kolay. Peki diğer mevsimler de?
3 notes · View notes
birtebessum · 11 years
Text
San Francisco’nun da sisi
Yaşadığım her yerin hava durumu olarak öne çıkan ‘olumsuz’ diye ifade ettiğimiz özelliklerindeki olumlu taraflarına vurgu yapan bir yazımı önceden yayınlamıştım (Bremen-İstanbul-Dubai). Bu sefer ise San Francisco’nun meşhur sisinden bahsetmek istiyorum.
San Francisco denilince genel olarak ilk akla gelenler Golden Gate köprüsü, elektrikli tramvay ve bu şehrin meşhur sisi oluyor. Eğer San Francisco’da çekilen bir film izlediyseniz bu sisli havayla ilgili sahnelerin bulunması muhtemeldir. Nedir bu sisi özel kılan diye insan düşünüyor?
Genel anlamda güneşli-güzel ve yağmursuz havasıyla bilinir Kaliforniya. Fakat San Francisco’da yağmur kendini göstermektedir. Sis ise kış aylarında değil yaz aylarında daha çok ortaya çıkıyormuş. Muş diyorum çünkü yaz aylarını kendim tecrübe edinmedim burada. Fakat buradaki geçirdiğim ilk bahar zamanında bir çok kez sise şahit olduğumu söyleyebilirim.
Evimin camından Golden Gate köprü manzarası iyi bir şekilde göründüğünden dolayı sisin gelip gidişini çok net takip etme imkanım oldu. Bunu örneklendirelim şuan.
Bir öğlen vakti eve gelip camdan dışarı baktığımda Golden Gate köprüsünün sisten dolayı görünmediğini fark ettim. Bu manzarayı izlerken sisin yavaş yavaş kaybolduğunu izledim ve aradan en fazla 5 dakika geçtikten sonra köprü tekrar net bir şekilde görünüyordu. Bu süreci izlemek o kadar güzeldi ki. İnsan hayret ediyor. Düşünüyor ve şükrediyor rabbinin nelere kadir olduğuna.
Tumblr media Tumblr media
Bu sis kendini günün farklı saatlerinde gösterince muhteşem manzaralara şahit oluyor insanlar. Bu ise insanları büyülüyor. San Francisco’nun sisi bundan dolayı insanların ilgisini çekip önemli bir yer aldı zamanla. Eğer bu güzelliği önceden görmediyseniz internette biraz araştırıp muhteşem fotoğraflara denk gelebilirsiniz. Bu fotoğraflara bakarken iki şey düşünmenizi isterim. Birincisi bu eşsiz manzaraları kendi gözlerinizle gördüğünüzü hayal edin. İkincisi ise rabbimizin kudretini ve bize sunduğu güzellikleri düşünüp şükredelim.
3 notes · View notes
birtebessum · 11 years
Video
vimeo
Bir kaç kare ile Dubai
(IPhone ile amatör çekimden dolayı video kalitesi düşüktür)
2 notes · View notes
birtebessum · 11 years
Text
San Francisco'dan selamlar
Frankfurt havaalanından yola çıkarak 11 saatlık uzun uçak yolculuğundan sonra San Franciscoya vardık bir kaç gün önce. Uçak yolculuğu gerçekten çok yorucuydu. Saat ilerlese de batıya doğru yol aldıkça hava hep aydınlık kaldı. Bu aydınlıktan ve uçak koltuklarının rahat olmamasından dolayı uyumak bizim için zorlaşmıştı. Bu süreçte üç buçuk film izledik (buçuk diyorum çünkü bir film sistem hatasından dolayı yarıda kaldı ne yazık ki), kitap okumakla meşgul olduk, bulmaca çözmeye çalıştık ve tabii ki kalkıp uyuşan bacakları kendine getirmek için uçakta dolandık durduk. Havanın açık olmasından dolayı Grönland üzerinden geçerken görülen manzara yolcuların ve bizim hayran kalmamıza sebep oldu.
Tumblr media
                                                 Foto: Halil Köklü
Sonunda San Francicso uzaklardan görünmeye başladı ve uçak yavaşça yere kondu. Havaalanında Amerikan bayrağını görünce bir nevi Amerikaya vardığımı hissetmeye başladım. Evimize doğru yol alırken taksiden gözlemlediğim manzara tanıdığım ve bildiğimden bambaşkaydı: sokakları, tabiatı, binaları ve insanları.
Geldiğimden beri kendimi bir Hollywood filminin içindeymişim gibi hissediyorum. Yani henüz daha hayal gibi geliyor bana San Francisco’da olmak. Küçük bir odalı ve geçici dairemizin duvarındaki San Francisco haritasi ve üzerindeki ’Everything here is wonderful’ yazısına bakıp bu hayalin gerçek olduğunu anlamaya çalışıyorum.
Tumblr media
Hava gayet güzel burada. Güneşin sabahları dairenin içini aydınlatması benim içimi de aydınlatıp neşe veriyor bana. Hava ne kadar güzel olsa da akşamlarının çok soğuk olduğunu da hissettik aynı zaman da.
Daha yeni gelmiş olduğumdan mı, etrafı henüz bilmediğimden mi, izlemiş olduğum Amerikan filmlerin etkisinde mi yoksa sürekli Amerika ile ilgili duyduğumuz olumsuzluklardan mı bilmiyorum ama dışarıda kendimi tamamen güvende hissedemiyorum henüz. Sanırım her birinin bir rolü var böyle hissetmemde. Zamanla alışacağıma ve daha rahat olacağına inanıyorum.
  San Francisco’da ilk günlerim ve hissettiklerim bunlar. Yaşadıklarımı, gördüklerimi, hissettiklerim, keşiflerimi ve tecrübelerimi sizlere paylaşmaya devam edeceğim.
Tumblr media
                                                     Foto: Halil Köklü
1 note · View note
birtebessum · 11 years
Text
Elveda Dubai
Tumblr media
Sana da 'güle güle kendine iyi bak' demenin zamanı ne kadar çabuk geldi hiç anlıyamadım. Dolu dolu  beş ayımı geçirdiğim bu yere daha yeni alışmışken bırakıyorum ve gidiyorum. Yeni mekanlara gelip onunla tanışmak insanları tanımak gibi zaman gerektiren bir husustur. Neyi sever ve neyi sevmez diye zamanla anlamaya çalışırsın. İki arkadaş gibi olursun adeta. Dertlerini sevinçlerini paylaşırsın. Anılar oluşturduğunuz mekanlarınız olur. Her adım attığın yerde bir iz bırakırsın.
Dubai deyince önceleri aklımdan: ’sonradan gelişmiş yapay bir yer' olduğu geçerdi. Pek ilgimi çeken bir mekan olmamıştı hiç. Halbuki odama girip duvarımdaki 1000 taneli yap bozu gören ’hiçte ilgi duymuyormuş gibi görünmüyorsun’ diyebilir. Tamam kabul ediyorum o Burj Al Arap hotelinin yap bozu 2006 senesinden beri duvarımda asılı duruyor. Asılı durma sebebi ise ona olan hayranlığım değil. 1000 taneli yap boz bitirme hayalım vardı hep ve bir gün indirimde bir kaç yap boz gördüm. Aralarından en çok hoşuma giden ve duvara asılacak tarzdan olabilecek olanı seçtim ve aldım. Aynı zamanda gece olunca parlayan cinsten :)
Sonra bir şekilde Dubaili olmak varmış kaderimizde ki geldik buraya. Gelince ve yaşayınca farklı gözden bakmaya başladım. Sonradan gelişmiş yapay bir yer olduğu düşüncem hala devam ediyor. Derinlik yok bu mekanda. Tarih yok anlıyacağınız. Tarihi mekanları elle sayılır kadar. İstanbul ile kıyas yapma niyetinde değilim ama tarih kokan yerden buraya gelince bu şehri anasız babasız öksüz gibi gördüm. İçim burkulmadı değil. Ama saygım büyük bu mekana. Yapıtlar yeni de olsa kültüründeki estetiği bir çok yerde görebilirsin. Bu şehir aynı zamanda ne yaptı etti güçlenerek dünyaya kendini gösterdi ve gidilmesi gerekilen şehirlerin başlarında yer almayı başardı. 
Peki nedir bu yeri insanlar için bu kadar cazip kılan diye soru düşüyor insanın aklına. Turizm, reklam, ’en’ olma çabası yani maddiyat. Tabiiki verginin olmaması da büyük bir rol oynuyor. İnsanları buraya bu yolla çekmeyi başarıyorlar. Almanya ve Türkiye tecrübelerimden yola çıkarak ve kıyas yaparak şunu diyebiliyorum: ’paran oldumu burada yaşam çok rahat’. Yaşam standardıyla, güvenliğiyle, güzel havasıyla sana sunulan imkanlarıyle rahat bir yaşam gerçekleşir burada. Herkes kendi halinde. Yani öyle hayatına karışan veya meraklanan insanlara pek rastlamazsın. Böyle rahat iyi yaşanır diyorum ama burda önemli olan kimin nasıl bir yaşam istediği hususu yer almaktadır. Yani saydığım hususlarda bir yaşam düşünen insan burada kesin rahat yaşar. Ama saydıklarımın tersini yani kalabalığa gelemeyen, halinin hatrının sorulmasını isteyen, lüksü sevmeyen hatta sıcak havaya hiç gelmeyen insanlar için iş değişir elbette.
İki yüzü var bu şehrin. Biri bize gösterilen lüks, şık, marka, son model arabalar ve yüksek binalar. Diğer yüzü ise düşük maaşa çalışan Hintli, Pakistanlı ve Filipinli insanların zor hayatı. İşte bundan pek haberdar olamıyoruz sıkı araştırma yapmadan veya burada yaşamadan. Bir yerlerden okuyup bilgi edinmekten çok yaşayarak tecrübe edinmeye daha ehemmiyet veriyorum şahsen. İmkan dahilinde ise tecrübeyle elde edinilen bilgi çok değerlidir ve kalıcıdır.
Bremenli, İstanbullu olduktan sonra Dubaili de oldum. Bakalım bundan sonra nereli olup hayat beni ve eşimi hangi mekanlara götürecek. Hayatın bu yanını seviyorum. Merakla bekliyorsun sana ne gibi bir süprizle gelecek. Senin elinde değil herşeyi planlayıp gerçekleştirebilmek ey insan. Bak senden daha önemli bir planlayıcı ve düzenleyen olan yaradanın var. Gel hayatı kendine zorlaştırma da teslim olmayı öğren.
1 note · View note
birtebessum · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
3 notes · View notes
birtebessum · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
2 notes · View notes
birtebessum · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
3 notes · View notes
birtebessum · 11 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
1 note · View note
birtebessum · 11 years
Text
Boşluk
Tumblr media
İnsanlar...
... mutludur veya üzüntülüdür. ... dinçtir veya yorgundur. ... canlıdır veya durgundur.
Birçok duygular yaşar insanlar. Bununla birlikte hayatını yaşar gider. Her zaman aynı değildir bu hayat akışı. Ne kadar da 'hayatım bir düzene girdi ve günlük hayatımın akışı belirlendi' dese de ya hayat onun karşısına farklı durumlar çıkarır veya kendisi seçimlerde bulunur ve değişiklikler olur.
Bütün bu değişikliğin arasında hep 'boşluk' vardır. Boşluk hiçbir zaman yalnız bırakmaz bizi fark ettiniz mi? Üzüntünün veya sevincin arkasından gelir o hep mesela. 
Nedir bu boşluk?
İnsanı bazen çıldırtır bazen de rahatlatır.
Çıldıran insan sormaya başlar: 'Ben ne işe yarıyorum, sadece boş boş duruyorum'. Kendini işe yaramaz hisseder böylece. Bunun üzerine ya çözüm arar bu düştüğü boşluğa ve hayatını dolu dolu geçirmeye çalışır veya tamamen boşluğa sürüklenir.
Peki rahatlayan insan ne hisseder ne düşünür bu konuda acaba? O yorulumuştur belki de ve yorgunluğunun arkasındaki boşluk onu dinlendirir.
Boşluk kısa süreliğine gelir hayatımıza. Az da olsa hayatımıza farklı yön verebilme fırsatıdır bu aslında! Bu süreyi uzatan da ve doğru kullanmasını bilmesi gereken de insanın ta kendisidir.
Bilinçli olarak bu boşluğu iyi değerlendirebilenlerden olalım inşaallah. 
0 notes