Tumgik
#denizi izlemek
geceninelfeneri · 2 years
Text
Son sözlerimi söyledim kendine iyi bak diye bitirdim. Canı acımış gibi değildi tm dedi sende dedi bitti. Doğru düşünmüşüm zaten beni sevmiyordu sevseydi... bitiremezdim... buna izin veremezdi...
Oysa hayallerini kurduğum daha çok şey var... onun da geçmişte hayali olduğunu söylediği de en başta
Denizi izlemek 'Seninle denizi izlemek istiyorum'...
Yalanmış...
131 notes · View notes
Tumblr media
0 notes
arbrenu · 10 months
Note
Denizi izlemek mi gökyüzünü izlemek mi
Suyun altından gökyüzünü izlemek>>
168 notes · View notes
birsiyahsevdalisi · 11 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
oturup uzun uzun izlemek denizi.
64 notes · View notes
7-liv · 1 year
Text
bana sadece bakma, bir deniz kenarında denizi izlemek gibi. beni bulmaya çalış. kalbini dinle o atacağın adımları söyler. düşünmeden bulmaya çalış. bırak kendini, hislerin bulsun.
-
121 notes · View notes
parcalaryokolus · 1 year
Text
Sadece denize bakıp bakıp durmak saatlerce denizi izlemek istiyorum...
22:14 25.3.23
54 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 1 year
Text
Ne çok birikmiş anlatacaklarım.
Ne çok susmuşum ben bu ara.
Ne çok yara almış kalbim.
Umutlar biriktirmiş, hayaller kurmuşum.
Öyle ki bazen.
bazenler sığmıyor, yetmiyor biliyor musun ?
Şimdi bir sahil kenarında oturmuş denizi izlemek istiyorum.
Ama sadece izlemek hiç düşünmeden.
Gözlerim dolmadan, kursağıma harflerim dizilmeden.
Sadece izlemek.
Kafanda soruların olmadan cevapları beklemeden sadece öylece bakmak.
Bazen kendimi karşıma alıp anlatmak istiyorum olanı biteni.
Yaptığı yanlışları, verdiği fazla değerleri, fedakarlıklarını, yüzmeyi bilmediği denizde boğulmalarını, çırpınışlarını.
Alıp karşıma böyle böyle yaptın yapma demek istiyorum.
Dinlen demek istiyorum.
Sessizce kal, kafanda olan sesleri sustur, dinleme demek istiyorum.
Ama diyemiyorum.
O sesler öyle güçlü ki.
O kalp ağrısı o kadar sancılı ki.
Ah kalbim. Ah!😔😔😔
Tumblr media
82 notes · View notes
sadecekardelenn · 2 years
Text
öncelikle merhaba
bugün benim için özel bir gün ve üzerinde düşündüğüm bazı şeyler var. bunlar bizi ne ilgilendirir diyebilirsiniz. keza haklı da sayılırsınız. fakat yine de anlatmak istedim, belki ilginizi çeker ve okumak istersiniz.
nerden nasıl başlamalıyım bilmiyorum, yalnızca artık konuşmam gerektiğinin farkındayım. eskiden, kendimi iyi ifade edemiyorsam susmam gerektiğini düşünürdüm. fakat şimdilerde fark ediyorum ki susmak mükemmelleştiremedi karakterimi.
insanları incelemeyi ve gözlem yapmayı seven biri olduğumu söyleyebilirim. size de söylemek istediğim şeyler var. bunları öylesine değil, yaşadıklarımdan edindiğim tecrübelerle söyleyeceğim. henüz çocuk sayılabilecek birinin ne tecrübesi olabilir diyebilirsiniz. ama söyleyeceğim şeyleri kırk yaşında biri zaten rahatlıkla söyleyebilir, buna yaşın getirdiği bir tecrübe derim ben. fakat küçük biri bu cümleleri kuruyorsa orda doğru olmayan bir şeyler vardır ve erken yaşta bir şeyleri tecrübe etmek zorunda kalmıştır.
bir çocuğa göre fazla olgun, bir yetişkine göre fazla çocuksu biri olduğumu söyleyebilirim.
fakat artık büyüdüm.
bu; benim birçok şeyden vazgeçerek gidişim, sonrasında kabullenerek kendime gelişimle mümkün oldu. ve başlamadan önce şunu da söylemeliyim ki; bu hayatta kime giderseniz gidin, kimde kalırsanız kalın, döndüğünüzde geldiğiniz yer hep kendiniz olun.
son zamanlarda çok değiştiğimin farkına vardığım bir dönemdeyim. her şey üst üste geldi ve ben fazlaca düşünmeye başladım. abim hep "eğer zihnini yönetmeyi öğrenirsen bu dünyada seni kimse yıkamaz" derdi. bugün bunun üstüne çok düşündüm. sabah erken bir saatte sahile gittim. rüzgar vardı. sahilde oturdum ve bir süre denizi izledim. uçsuz bucaksız bir mavilik karşımda duruyordu. sonrasında denize yaklaştım. hani tam dalgaların sahile vurduğu kısım var ya, işte orda durup denize sırtımı döndüm. kumu izledim uzunca bir süre. sonra yerimden milim oynamadan başımı denize çevirdim. işte o an yıllardır beynimde zar zor kurduğum şehrin yıkıldığını söyleyebilirim. kendime doğru bellediğim şeylerin yanlış olduğunu fark ettim. o an'a kadar hayatım boyunca hep yanlış yerlerde durduğumu düşünürdüm. fakat öyle değilmiş. ben yalnızca hep yanlış yerlere bakmışım. denizi izlemek varken dönüp kum fırtınası izlemişim. on sekiz yaşındayım ve bunu yeni fark ettiğim için kendime öfkeliyim.
ben on sekiz yaşındayım ama benden küçük bir abim var. bunu fark ettiğim ilk an midem bulanmıştı. aramızda iki buçuk yaş var diye atıştığım çocuktan büyük olmam garip hissettiriyor. kabullenemedim bu durumu. belki bundan sebep, sevemedim on sekiz olmayı. bugün onun doğum günü ve bu yazıyı yazma sebebim de bu aslında.
diyeceklerime gelirsek; büyüyorum ve büyüdükçe bazı şeylerin farkına varıyorum. bunların başında, bu hayatta kişinin yanlızca kendi istekleri için değişme çabasına girmesinin doğru olduğu geliyor. kimse için kendinizi değiştirmeye çalışmayın. ben bu yanlışı çok yaptım. öyle olursam beni daha çok severler dedim, sırf gözlerine girebilmek için asla yürümeyeceğim yollardan yürüdüm. bunun yanlış olduğunu o yolda edindiğim kocaman bir yarayı titreyen ellerimle sarmaya çalışırken fark ettim. insan kendi seçtiği yolda yürüyünce yol ne kadar uzun olursa olsun bacaklarındaki güç çekilmiyor, dimdik yürüyor. fakat istemediğiniz bir yoldaysanız birkaç adım sonrasında kamburunuz çıkıyor ve birkaç adım daha attığınızda ise yanağınız soğuk zemine yaslanmış oluyor.
bunun dışında, insanlar durmadan isminizin yanına bir sıfat eklemeye çalışırlar. bunu yapmalarına da müsade etmeyim. ben; babasının derece yapması gereken kızı değilim. ben; annesinin sorumluluklarını sırtlanması gereken kızı değilim. ben; abisinin bu dünya üzerindeki tek emaneti diye arada bir gelip kontrol edilmesi gereken bir kız değilim. bana artık böyle sıfatlar yüklemelerine izin vermiyorum. benim adım kardelen. sadece kardelen. bu kadar. eğer ki sizin de isminizin yanına sizi yok sayacak sıfatlar koymaya çalışırlarsa bunu yapmalarına müsade etmeyin. çünkü buna müsade ettikten sonra değiştirmeye çalıştığınızda ömrünüz boyunca kulağınızdan silinmeyecek bir çınlamaya sahip olabilirsiniz.
bu hayatta umutsuzluğa kapıldığım, hiçbir şeyin geçmeyeceğine inandığım çok an oldu. çünkü ben sürekli yeni bir sayfa açıyordum, sonra ufak bir esinti gelip defterin sayfalarını uçuşturuyordu ve eski satırlar tekrar gözlerimin önüne seriliyordu. ben o defteri çöpe attım artık. atarken ellerim çok titredi ama başardım. ve inanın bana ben o defteri atabildiysem bunu herkes başarabilir. artık önümde bir defterim yok. ve bu süreç boyunca kalemimi kırıp atmadığım için kendi adıma mutluyum. çünkü kalemim varsa yazı yazmak için bir kağıda ihtiyacım olmadığını fark ettim. elimde kalemim ordan oraya gezerim. bulduğum her yere yazarım, ama kağıda yazmam ben bu saatten sonra. ne ufak bir esinti ne de şiddetli bir fırtına benim karşıma geçmişimi süremez artık.
tecrübe mi yoksa tavsiye mi olarak alırsınız bilmem ama şunları da unutmayın; bir kere genç oluyoruz, aklınızda da gözünüzde de bir şey bırakmayın. aklınıza ne geliyorsa söyleyin, saçmalamaktan çekinmeyin. bir anda sokak ortasında dans etmeye başlayın, deli desinler. umursamayın. böyle bir halkın neyinden utanacaksınız. kimse sizi siz olduğunuz için ayıplayamaz, ayıplarsa da takmayın. lafınızı esirgemeyin. karakterinizden ödün vermeyin, kimse için. eğer ki biri hata yaptıysa ve bunun farkındaysa onu kınamayın. insanlar en çok hata yaptığında sevgiye ihtiyaç duyarlar, bunu unutmayın. yiyin, için, sarhoş olun. aşık olun. bedene değil ruha aşık olun. komik olun, gülün, aptalca şakalar yapın. yaşamaya değer bir hayatınız olsun.
bol bol anı biriktirin. ben fotoğraf çekilmeyi sevmem deyip kenara çekilen kişi olmayın. ben de böyleydim. artık biri kamera açtığı an kocaman gülümsüyorum. herkeste en az bir fotoğrafınız olsun. fotoğraflar güzeldir özlem gidermek için. onlara anılar hediye edin.
ben başladığım işleri bitiren bir insan değildim ama artık en çok buna dikkat ediyorum. siz de öyle yapın. bir şeyleri yarım bırakmayın. bir kitaba mı başladınız? onu bitirin. köşesini kıvırıp yatağınızın bir köşesine atıp evden çıkıp gitmeyin. eğer ki dönemezseniz kaldığınız yerden devam etmek için o kitabın kapağını açan kişinin kalbine de bir kat izi bırakmayın. izlediğiniz bir film mi var? onu bitirmeden başından kalkmayın. devam edemezseniz devamını size anlatmak için filmi bitirmek isteyen kişiyi ağlama krizi geçirterek o filmi izletmeyin. bir çikolata mı yiyeceksiniz? ya tamamını yiyin ya da kalanı çöpe atın. öylece dolaba bırakıp çıkıp gitmeyin. olur da dönemezseniz dolabı açanın boğazına bir düğüm atmayın. demek istediğim tamamlamadan bırakmayın hiçbir şeyinizi. yarım kalmayın. yarım bırakmayın.
bir gün kendinizi çıkmazda hissederseniz aklınıza geleyim. çıkmazları iyi bilirim. eğer yollarınızın çıktığı bir yer yoksa yollarınızı çizmeyi öğrenin. zor. biliyorum. fakat imkansız olmadığını söyleyebilirim.
sevdiklerinize sarılmayı ihmal etmeyin. bir sebebe ihtiyaç duymayın, sadece gidin ve sarılın. değmeyecek insanlar için göz yaşlarınızı akıtmayın. bu hayatta en çok göz yaşlarınızı ve saçlarınızı sevin. ikisine de değer verin. gülümsemek sizin için bu hayattaki en önemli şeylerin başında gelsin. yüzünüzden gülümseme eksik olmasın. özellikle bugün. en çok bugün gülümseyin.
eğer buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim. fakat eğer cümlelerimin altındaki anlamları anladıysanız özür dilerim.
dilerim ki bu hayatın zalimliği sizi de vurmaz. sevdiklerinizle beraber güzel ve huzurlu bir ömür dilerim.
bugün bin yüz seksen altı gün oldu. bıkmadım. hala sayıyorum. bir gün sensiz geçen günler seninle geçirdiğim günlerden fazla olacak diye korkuyorum. buna nasıl dayanılır bilmiyorum. saymaya başladığım ilk günden beri yarına nasıl dayanılır öğrenemedim.
hayatımda bulunduğun tüm anlar için minnettarım. kısa bir süre de olsa senin kardeşin olarak bu dünyada bulunabildiğim için mutluluk duyuyorum. iyi ki vardın. iyi ki doğdun. iyi ki.
Kardelen Toraman
  sadece kardelen
116 notes · View notes
oluruvar · 7 months
Text
Neden bilmiyorum ama bugün canım İstanbul'a gitmek istiyor. İstanbul'da denizi izlemek istiyorum. Halbuki hayatımda üç kez falan gittim İstanbul'a, hepsi de birer günlüktü. Özledim glb
9 notes · View notes
1blogibi · 1 year
Text
Denizi ve gökyüzünü izlemek kadar huzur veren çok az şey var..
27 notes · View notes
thesy4da · 3 days
Text
uzun uzun denizi izlemeye, uzun uzun ağlamaya, uzunca bir sessizlikten kurtulmaya çok ihtiyacım var. belki de denizi izlemek yerine bu sefer üstüne yürümeliyim, tek çare budur. emek vermeden güzel seylerin olması benim de hakkım. sadece menfaat olmadan sevilmeyi görmek benim de hakkımdır. bazenler ve keskeler yuzunden hayatımı mahvedeceğim diye korkarak hiçbir şey yaşayamıyorum. ne ara insanlara bu kadar güvenemez oldum? içime attıklarım içimi parçalamaya başladı yorgunluklarım görünmeye ve beni rahatsız etmeye başladı. bir o kadar beni anlayan insanlar olmasını isterken yorgunluğumu insanların görmesi beni rahatsız etmeye başladı. birinin beni görmesini isterken kimsenin beni bulamayacağı yerlerde olmak beni yormaya başladı. kendimle yalnız kalmak isterken yalnız hissetmek istemediğimi anladığımda ise çok geçti ve ben çok yoruldum.
3 notes · View notes
lotusaurent · 9 months
Text
Şuan sadece güzel bir şarkı eşliğinde denizi izlemek ve ağlamak istiyorum.
16 notes · View notes
hatirlamiyorumhis · 2 months
Text
Bazı insanlar şarkı dinler bazıları ise sözleri. Ama bu şarkının sözleri olmasa bile çok şey analattığını düşünüyorum. Küçük bir serçenin fırtınalı havada rüzgara karşı uçması gibi bir his barındırıyor içimde. Bir şeyler hep eksik gibi. Dizlerini karnına çekip sonu belli olmayan denizi dolu gözlerle izlemek gibi. Her bir yanık hayali taşıyan izmaritler gibi. Ne içimdeki dünyaya sığabiliyorum ne de dışardaki sokaklara.
3 notes · View notes
vaveylabis · 5 months
Text
Küçükken annemle okula başlamadan önce zamansız, okula başlayıncaysa bazen 15 tatillerde genelde yazlarda anneannemlerin yanına gelirdik. Bizim oturduğumuz ilden otobüsle 14 saat uzak olan bir ilde merkezden 2 saat uzaklıkta bir köydü. O otobüs yolculukları öylesine hoşuma giderdi ki, çektirdiği eziyeti unuttururdu. Yeni insanlarla tanışır, muavinle kanka olurdum. Mide bulantılarımı da anneme sormak lazım tabi, otobüsü durdurduğumuz olurdu bazen. Şimdi gülerek hatırlıyorum ama o zaman öyle değildi tabii ve molalarda lavaboya gitmemeye inat eder sonra sıkışırdım. <3 Akşam yolculuğu yapardık birde hep, bizim ilden 20.00da alırdı bizi sabah 10da oraya varırdık. Herkes uyuduğunda o sessizlikte zor bela çalışan kulaklıkla sessizlikte televizyon izlerdim, çoğunlukla müzik dinlerdim. Gidişlerde denize bakan tarafta olurduk hep ve cam kenarında hep ben olurdum. Güneş doğarken denizi izlemek huzur verirdi, zaman dururdu adeta. Hava aydınlanınca daldığım uykuda, rüya görecek rahatlığı bulamazdım. Yine de o kadar tatlı bir uyku olurdu ki, uyanmak zor gelir kafamı koyduğum yerden kaldıramazdım. Uyandığımda otobüs boşalmış olurdu, kalan azınlık ise ineceği yeri araştırırdı. Tabi asla ineceğimiz yeri anlamazlardı, büyük çaba gösterirdi annem. İndikten sonra söylenir, teyzemi arardı. bir kere sürpriz yaparak gitmiştik, huzurlu bir andı. Farklıydı, benim hayatımdan çok farklı bir hayat vardı burada. Merkezin yaz günlerini o kadar huzurlu hatırlıyorum ki, gelince ilk haftayı orada geçirirdik. Sonra mecburi köye giderdim annemle ve en güzel zaman orada geçerdi. Arkadaş edinmekte tüm hünerimi gösterirdim, edinmezsem bile tek başıma eğlenmeyi bilirdim. Burada bir süre kaldıktan sonra kısa bir süre bozluğa sonrada uzun bir sürelik yaylaya giderdik. Kuzenlerim gelmezse anneannemle ineklere bakar evin arka bahçesinde anneannemin kuşakla yaptığı salıncakta sallanırdım ama o salıncak kuzenimle daha bir tatlı olurdu. Arkamızda köpek havlardı ve yokuştan aşağı bir manzara izlerdin. Pek kalabalık olmazdı orası, bizde el arabası ile birbirimizi taşırdık. Düşerdik çoğunlukla, sonra yastıkları içine baştan dizer yorulmamış gibi devam ederdik. Gördüğümüz kertenkelelerden kaçar, ağaçlara çıkardık. Bir kayalık vardı, oraya gider saatlerce otururduk. Ben çekirdek yemeyi beceremezdim, grubumuz vardı onlardan biri yapardı bana. Yaşça büyüklerdi benden, beni hiç ayırmazlardı. Onlara ayak uydurmasını bilirdim, o kayalıktan hiç korkmazdım mesela. Gördüğümüz yılanlardan uzaklaşır yine de ayrılalım demezdik hiç, tabi aileler yasak koyana kadar. Çilek toplamaya gitmiştik bir kere, o kadar güzel çilek bir daha hiç yemedim. Belli bir yaşa gelince yaylaya gitmeyi bıraktım ki zaten kimse de kalmamıştı orada. Bu sefer yengemle köyde geçirirdim zamanı, annem yaylaya giderdi. Çok özlerdim onu ama gıkım çıkmazdı. Eğlence unuttururdu genelde özlemi, kapı önünde muslukta şişirdiğimiz koca su balonları ve nefes yarışları olurdu aklımda. Serada oturur mp3 çalarla müzik dinlerdim, gelen böcek var mı diye etrafımı kontrol ederdim. Köyün okuluna gider az ilerisindeki salıncakta sallanırdım, bir tepedeydi salıncak. Bir evin yanındaydı, sahibi vardı. Ona rağmen yine de oraya gitmemize engel olamazdı, köyün belki de en güzel yeriydi. Ayrıca oraya çıkmak için katlanmamız gereken uzunca bir yokuş vardı, yorardı. Her yerini bilsem de okula gider ve bahçesini de turlardık. Isırgan otlarını toplar evin içinde farklı yerlere saklardık, birini yakınca azar işitirdik ve sırf bu fenalık için kendimizi de yakardık toplarken. Birilerini sinirlendirir, köy boyunca bizi kovalamalarını sağlardık, birbirimize bulaşırdık. Tanımadığım insanlar anneme ne kadar benzediğimi söyler dururdu, sıkılırdım. Yürüyüşlere çıkardık, ilk başlarda gördüğüm ateşleri yangın sanırdım hatta. Sebebini sonradan öğrendim, çok şey öğrendim o köyde. Bazen hayal kırıklığı yaşadım bazen benden mutlusu olmadı. Bazen korktum bazen hiç bitmesin istedim, kimi zamanda hevesle bavul topladım. Evin yanındaki markete o kadar çok girip çıkardık ki, bazen kovardı bizi. Torpil patlatırdık kahvenin önünde, sonra kaçışırdık. ++++
2 notes · View notes
sonmekteolanyildiz · 5 months
Text
Tumblr media
Bazı insanlar var,onları izlemek denizi seyretmek gibi...
@yildiztozu
2 notes · View notes
hayatveolumarzusu · 6 months
Text
Nefesin; ölü bir bedende denizi izlemek gibi...
Tumblr media
Eşsiz ve sessiz bir yıkımı andırıyor.
2 notes · View notes