Tumgik
#efendi efendi anlatırım
mel-inoe · 10 months
Text
deist arkadaşım var, ateist arkadaşım var, din ile arası çok olmayan arkadaşım var, ailemin bir tarafı koyu chpli bir yanı koyu akpli ve hepsiyle saygı çerçevesinde oturup konuşup anlaşabiliyorum. çok zor değil ulan egolarınızı çektiğinizde ve saygı çerçevesinde fikirlerinizi sunduğunuzda anlaşmak. vallahi üzülüyorum ya.
4 notes · View notes
Text
Selim, kalk sahile inelim
Teşkilattan şikayetçiydik abiciğim bizi hicaz bozdu 
Lüzumsuz münakaşaların haddine mi bu 
Oturup efendi gibi içecek sonra usulca sevişecektik 
Sevgili dediğin lakerda gibi olmalı mübarek 
Soyunup uzandı mı şöyle, tarifsiz bir iç gıdıklanması 
Sutyenin askısı kaydı mıydı da 
Meseleyi anladım ben, anladım 
Bizi rakının üstüne memleket muhabbeti bozdu 
Yok, aslında ben iyiydim beni o hatun bozdu 
Hem ten rengi çorap, hem müzeyyen' den açık saçık şarkılar 
Bir de kardeşim o nasıl devire devire kadeh tokuşturmalar 
Eğilip kulağına söyledim selim'e, kalkalım biz oğlum 
Kalbe güzel de racona ters, beni o son bakış bozdu 
Göz dediğin yerinde durmalı ağa, değil mi ama 
Var mı öyle delikanlıyı uluorta yerde ayartması 
Siyah da sayılmaz o saç, bildiğin gece karartması 
Bir de çocuk gibi masa alfandan elleşmeler 
Bir de çocuk gibi omuzu omza değdirmeler 
Yakışmaz bize selim, kalk sahile inelim 
Rüzgâr insafa gelip de açar kafamızı belki biraz 
Benim asabımı hayatın ta kendisi bozdu 
Ne ağlaması selim, gözüme toz, az da balyoz kaçtı 
Öğlenden başlamayacaksın bu merete kardeşim 
Askerdeyken çarşı izninde de görmüştüm böyle bir kız 
Ufaktı, cahildi, ama doğruya doğru güzel orospuydu 
Ana kuzusu da yapar insanı, baba katili de, öyle bir vaka 
Neyse, eski uzun hikâyeler ömrü kısaltır 
Yakışmaz bize selim, kalk sahile inelim 
Kaç yaşındayken ilk kez ismimi öğrendim, 
sana onu anlatırım 
Ben dalga misali gelir arada çarpar çarpar dönerim, korkma 
Bir de kardeşim o nasıl devire devire kadeh tokuşturmalar 
küçük iskender 
Tumblr media
7 notes · View notes
Note
Bir arkadşım var sürekli hata yapar ama bana da bahseder sürekli fikir ister bende yanlış doğru her neyse anlatırım gördüklerimi tekrar yapmayacağını uzak duracağını söyler ama aynı hatalarıda tekarlamaktan da vazgeçmez
bruce wayne ve alfred'in diyaloğuna kulak verelim, "neden düşeriz efendi wayne?" "neden alfred?" "tekrar ayağa kalkabilmek için efendim" boş ver, tekrarlasın ayağa kalktığında bunu bir daha yapmayacaktır
4 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 4 years
Note
Bir müslüman kardeşimizin işlediği günahı tumblr üzerinden diğer arkadaşlar ifşa edip tanıdık tanımadık herkese yaydı. Bunun doğru olmadığını onlarda biliyor ama kinlerinin peşinden gidiyorlar. Ne söylesem kâr etmiyor yanlışa bir o kadar yanlışla cevap verilemeyeceğini daha nasıl anlatırım bilmiyorum. Şuan göstereceğim tavır ne olmalı?
İşimize gelmediği için bazı şeyleri anlamamakta ısrar ederiz. Efendi hazretlerimiz buyuruyor ya: "Sen anlat, vazifeni yap. Gerisini Allah'a bırak." Baktık düzelmiyorsa, duâlarımızla da ona yardımcı olabiliriz.
2 notes · View notes
yantekerlek · 5 years
Text
hele berjer berjer berjer
dünden beri bir konuyu kafamda evirip çeviriyorum. küçük küçük benler aralarında tartışıyorlar. kimse dalga geçmese kafamdaki benlerin yeşil berjer koltuklarda aralarında yuvarlak bir zigon sehpa olduğu halde konuşuyor olduklarını anlatırım. (neden mobilyalar bu kadar belli bilmiyorum. dekorasyon sayfaları takibini bırakmalı mıyım doktor?) oturuş pozisyonları da belli. yiyecek içecek ikramı yok. kuru kuru ama iştahlı iştahlı tartışıyorlar. tartışma boyunca kaşlarım çatık. yani dünden beri. tartışma sonunda hepsi beni haklı çıkarıyor. o an, o haklı çıktığım an seviniyorum. ama tekrar tartışmaya başlıyorlar. yine sıkıntılanıyorum.
Tumblr media
bi de gece uykumda efendi efendi rüya görürken rüyada hiç alakasız bir şekilde biri gelip yüzüme haince gülerek karnıma kocaman bir iğneyi batırdı. hayır neden? ben naptım sana? bu gece bi açıklama bekliyorum. rüyanın da bi adabı olur canım. hayret bir şey. hayrolsun. uooooğğffh.
11 notes · View notes
hasanakbal19 · 2 years
Text
Sümbül...
Sümbül…
…Yüreğim çarparken senli hallere,Kalbimin sen tarafi morarmış… Sümbül kokulu bir mevsim başlar,Hayal dolmuş renk renk… Kaçık bir tiyatrocuya,Deli bir şaire;Efendi bir polise…Seni nasil anlatırım şimdi mor sümbüle? Kararmış kalplere ızdırap içindeki vicdanlara… Birde karanfil kokulu kitaplara… Mor bir mevsim bekler beni,Kalbimin sen tarafı morarmış sümbül.. … [HASAN AKBAL]
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kunyekultursanat · 2 years
Text
Sümbül...
Sümbül…
…Yüreğim çarparken senli hallere,Kalbimin sen tarafi morarmış… Sümbül kokulu bir mevsim başlar,Hayal dolmuş renk renk… Kaçık bir tiyatrocuya,Deli bir şaire;Efendi bir polise…Seni nasil anlatırım şimdi mor sümbüle? Kararmış kalplere ızdırap içindeki vicdanlara… Birde karanfil kokulu kitaplara… Mor bir mevsim bekler beni,Kalbimin sen tarafı morarmış sümbül.. … [HASAN AKBAL]
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Text
Babam öldüğünde; Tanrı, ateşi üzerimde yeniden yaratmış olacak.
Merhaba vicdanım. Bugün ismini vermek istemeyen bir seyircinin ithamlarını okuyacaksın. Çok küfür edeceğimi düşünüyordum yazmadan önce ama şu an sadece gözlerimi siliyorum. Çok ıslandı moruk. Hani hiç yazıp silmiyorum, ne gelirse yazıyorum dedim ya bir önceki yazıda, demin sildim lan. İsyan ettim amına koyim ilk defa. Bak aynen şöyle yazıp sildim; "bırak artık boğazımı. N'olur siktir git. Hep düşünmek zorunda kaldığım bu mirasını kollarımdan jiletle kazı ve siktir git artık!" Acını görmezden gelerek yaşayabilirsin. Ama canın yanmışsa, işte bu gerçeği değiştiremezsin. Çok acıyor lan. Görmezden gelemeyeceğim kadar çok acıyor artık. Ve geçmişimi düşünmek, kendime yeni küfürler icat etmemi sağlıyor. Niye bilmiyorum fakat vicdan kelimesi bana çok orospu çocuğu gelmeye başladı iyiden iyiye. Tanıdığım herkesi o hücreye sokup, o hücreyi de dinamitle patlatmayı düşünüyorum. Ruh halim hiç iyiye gitmiyor. Hep melankolik takılmak canımı sıkıyor. Gerçi artık toplumda fırlama takılıp yalnız kalınca duygusala bağlama olayını aşmışım, yeni fark ettim. O yüzden devam etmedim o yazıya. Sahne arkasında gizli gizli ağlayan bütün palyaçoların amına koyim! Geçen ne yaptım biliyor musun? Yatağa girince yan odada anne ve babamın artık uyumadığını, yani kısaca öldüklerini düşündüm. O kadar düşünmüşüm ki, iç çeke çeke ağlamayla yeni tanışmış ergenler gibi kafamı gömüp hıçkırdığımı tükürüğümün boğazıma kaçıp nefesimi kestiğinde fark ettim. Şu ölmek istiyorum, hayat çok anlamsız, ölsem gıkım çıkmaz falan hep hikaye moruk. Ne kadar istersen iste hayvan gibi çırpınıyorsun. Vallah bak. Minimum 2 dakika etrafında ne varsa yardım istiyorsun. Bunu sesli dile getiremesen de tutunma yoluyla belgeliyorsun somut bir şekilde. Ben de öyle yaptım. Tabii bizimkiler uyanıp geldi ve su içirmeye çalıştılar. Annem ilk defa ağladığımı görmüş olacak ki "bir şey mi oldu?" diye soru. Cevap veremedim lan. Yalan koleksiyonuma yenisini kattım sadece. Cevabım o yönde oldu. Evet oğlum, benim en büyük korkum anne ve babamın benden önce ölmesi. Özellikle de babamın. Bu yazıyı kız kardeşim ve spor hocalarım umarım okumaz. Askerliğimi Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda yaptım ben. Oradayken gece nöbetler geçirirdim. Nefesim kesilirdi. Koğuşdaki arkadaşlarım bundan rahatsız olmuş olacak ki bölük komutanı Sedat üst teğmene söylemişler. Beni çağırdı yanına ve durumu anlattı. Sonra da GATA'da kontrole gönderdi. Sonuçlar çok kötüydü kuzen. Çürük raporu nedir bilir misin? Askerliğe elverişli değilsin demektir. Hani yıllarca anlatılsa bitirilemeyecek hatta uçaktan uçağa atlarken şarjör değiştirmeye kadar giden muhabbetler var ya, ha işte onu senin anlatacamayacağının belgeli halidir o rapor. Tabii bu rapor gelince ben direkt Sedat üstg. yanına gittim. Hayatımda Allah'tan başka ilk defa birine yalvardım ben. Bunu babam bile bilmez. Gönderme beni komutanım dedim. Eğer o belgeyi imzalarsam nizamiyeden çıkmadan intihar ederim dedim. Gerekirse eğitim zayiatı yazın ama beni böyle yollamayın dedim. Olay dönemin kuvvet komutanına kadar gitti. Servet paşa olayı öğrenince çağırdı yanına ve konuştu. Derdimi döktüm ben de. (Daha kapsamlı anlatırım başka zaman) Kaldım moruk askerde. Hatta en güzel şekilde yaptım. Hayatımda övüneceğim tek olay budur belki de. Sana göre boş gelebilir belki ama ben çok gururluyum amına koyim. Nereye getireceğim olayı bak. Gata'daki albay "efor sarf edersen ölürsün" demişti bana. Bu sözü cebime koydum işte. Askerden geldikten bir yıl sonra spora başladım. Profesyonellerle hem de. Hâlâ ölmedim. Niye yapıyorum biliyor musun? Babamdan önce ölmek için. Sıkıldın mı lan? Git bir çay koy da içelim la. Biz bizeyiz nasılsa. Ben de vicdanımı çıkarıp iki tokat atayayım. Aynen bu. Cehennem karanlıksa ne bok yiyeceğiz? Bilmiyorum kardeşim. Gerçekten cehennem nerede bilmiyorum. Bu capsleri neden yaptım onu da bilmiyorum. Bir filmde adam kafasını işaret edip, ''Cehennem burada!'' diyordu. Ağlayarak. Benim için de böyle. Cehennem kafamın içinde bir yerlerde. Ne zaman yaklaştığımı fark etsem gözlerim sinyal veriyor. Doluyor her tarafı. Yangın alarmına hazır bekliyor gibi. Hala çıkmadı vicdanım amına koyim. Ben bunları yazarken babam içeride telefonda konuşuyor. Konuşma denilmez aslında, resmen ulusa sesleniyor. Şu mitinglerde halka doğru haykırarak rakip partilere giydiren başkanlar var ya, aynen öyle haykırıyor. Amcama. Aslında dolaylı olarak amcama da. Yani halk da amcam, muhatap da. Bilmiyorum kardeşim, bu babam çok düzgün insan lan. Vallah ben onun yerinde olsam şimdiye onuncu sabıkamın dövmesini yaptırmıştım kimlik bilgilerime. Amcamdan dayıma, dedemden halama sağ olsun kazık atmayan kalmadı adama. Sesini çıkarmaz ha. Sadece küfür eder kendi kendine. İşte bana ipotek ettiği en büyük huy da bu. Ben de kendi kendime küfür etmekten başka bir şey bilmem. Ne yaz aylarının bunaltan sıcağında dondurma yerim, ne de intikam denilen o soğuk şeyin tadını bilirim. Ben en iyi o aylarda üşümeyi bilirim. Bir gün telefonum çalacak ve telefonun öbür ucundaki göt lalesinin ''babanız şu an bilmem ne hastanesinde yoğun bakımda...'' ile başlayan cümleyle kıyameti üfleyecek kulağıma diye aklım çıkıyor lan. Ne zaman bunu düşünsem çığlık sesleri yükseliyor beynimde. Siren seslerinden oluşuyor vücudumdaki tüm façalar. Nefesim kesiliyor, dişimi sıkıyorum, fıtığım patlarken aynı anda böbreklerim iflas ediyor... İsrafil'in sur'undan bahsediyorum amına koyim. İşte bu durumdan kurtuluş yok. Babamın provasını dedemde yaşadım lan. Aralık ayının -27'yi bulan mevsiminde dedemin ölüm haberi geldi. Yemek yerken hem de. Yetişemedim dedemin cenazesine. Zaten ayakta duramazdım amına koyim. Babamın ilk defa çaresizlikten ağladığına şahit olmuştu kulaklarım. Babaannemin ölümü bile etkilememişti. Kanser daha mı kabullendiriyor zamanı uzatarak bilmiyorum. Her neyse. Hıçkıra hıçkıra ağlarken ağzından dökülen ''Dedeni kaybettik oğlum...'' sözünü unutmak için aldığım maddenin haddi hesabı yok. Sırf 15 paket sigara içtim. Yalanım varsa en büyük orospu çocuğuyum. Oğuz ağabey sadece 4 pakete şahit. Ali piçi biliyor amına koyim gece yarılarına kadar birini bitirmeden birine başladığımı. ''Yeter amına koyim yeter!'' dediğini bile unuttum, ama aynı gece Bekir'in getirdiği ne Jameika, ne de adını hatırlayamadığım o amına koyduğumun kafa yapıcı diğer maddeleri, babamın damarlarımı koparacak derecedeki ses tonunu unutturmaya yetmedi hala. E amına koyim, sadece kulaklarım bunu sağlıyorsa, nasıl dayansın şahit olmaya gözlerim onu o halde görmeye; elini vicdanına koy! Üstteki maddeleri övünmek için yazdığımı düşünen orospu çocuğudur, onun için yazdıysam ben de orospu çocuğuyum. ''Kaybetmek, sen nasıl bir orospu çocuğusun lan!'' diye bağırdım gökyüzüne. ''Herkeste olan...'' diye karşılık verdi kaldırımlar. İşte bu bağlamda ben nasıl dayanayım lan babamı kaybetmeye? Allah biliyor aynı gün siyanür içerim. İman eksikliğinden değil lan! Gerçi o da var amına koyim. O nedenle yüzüm tutmuyor avuçlarımı açıp bir şeyler dilemeye. Eminim kabul eder ama hangi yüzle Cihan efendi diye soruyor vicdanım. Neyse. Niye yaparım bunu biliyor musun? Hani Yuja'ya sordum ya; ''Cehennem karanlıksa ne bok yiyeceğiz?'' İşte bunun için. Dünya = Cehennem! Ne farkı kalır ki oğlum? Ne farkı kalır babanın olmayışının, karanlıkta ilerlerken fenerinin bozulmasından? Ne farkı kalır babasızlığı tarif etmenin, bileklerini kör bıçakla kesmekten? Ne farkı kalır! LSD nedir biliyor musun kardeşim? Bilme amına koyim. Siktir git. Deep web diye bir şey var. Oraya merak saldığım zamanlarda VC-17 virüsünü öğrenmiştim. Amına koyduğumun sitesi ikinci bilgisayarımı bozmuştu onu öğreneyim diye. Senin içindi baba. Bunu da arada söyleyeyim dedim. Facebook gruplarındaki ergenlerden oluşan güruhtan bahsetmiyorum. Kafasını siktiğimin geri zekalıları onu bile kendilerine çevirdiler. Neyse. Spor erkekler için kadın düşürmektir, kadınlar için bikini giymektir. Benim için ise unutmak amına koyim. Bir an olsun unutmak. Sanki ''Replay'' tuşu basılı kalmış gibi lan. sürekli aynı sahneyi içimde yaşıyorum. Okurken diyeceksin ki, ''Sanki en büyük dert seninki amuğa goyum'' ben benimki mi dedim yarak? Gerçekten böyle düşünüyorsan okuma. İçimi döküyorum sana sadece. Gerisi sana kalmış. Geçer falan diyorsundur belki fakat çıkmıyor içimden işte. Biliyorum eşek kadar adam da oldum. Evet, haklısın da. Görmüyor musun oğlum, yok işte yenemiyorum. Babasız kalmak, Tesla'nın hiç doğmaması gibi bir şey benim için. Karanlık, karanlık, karanlık! Anla. Çıkaramadım lan vicdanı. Çıkarıp konuşamadım amına koyim. Gitmedi de. Selamımı bile almadı. Böyle bir şeyle yaşıyorum düşün işte. Belki başka zaman yazarım onu da. Ayrıca babasını kaybedip yaşamaya devam edebilen herkesin ayağının altını öpüyorum. Şimdilik bu kadar.
12.8.2020
1 note · View note
Sahiden İyimi (-5-)
*ben bu durumdan çok daha rahatsız oldum. ebrunun bir tanıdığı. ceyhun piçi veya tayfasından birisi beni o halde görüp yanlış anlayabilirlerdi merdivende bekledim bana yetişti -sen nereye dedim -taksiye kadar geleyim lütfen dedi -elif burda kal gelme arkamdan dedim -ben başka taksiye binerim dedi -elif siktir git başımı belaya sokma benim dedim -sen siktir git dedi oh canıma minnet -tamam siktirip gidiyorum dedim yürüdüm aşşağı indim. kapıdaki kalabalıktan geçmeye çalışırken arkamda ilerlememi bildiren el yine elifin eliydi dışarı çıktım ondan sıyrılarak taksiye doğru hızlı adımlarla ilerlerken arkamdan yazlık kısa topuklu ayakkabısıyla koşarcasına yürüyen yine elifti... **bir kız bu kadar bir olayı abartamazdı abartmamalıydı. siktir ettim amk.hep ters davrandım hala yüzsüzlük yapıp peşimden geliyor ceyhun piçi de piyasada görünmüyordu acaba ceyhun mu gönderdi bu kızı diye düşündüm ama imkansızdı amk. kız gelmiş işe başlamış kuyumcunun bir tanıdığı vesilesi ile gelmiş ama olabilme ihtimali bile beni korkuttu ve adımlarımı daha da hızlandırdım abi sıra hangi takside derken artık koştu mu ne yaptı amk. elif de arkamdan yetişti muhattap olmak istemezcesine tanımıyormuş gibi yaparak direk taksiye bindim taksicide bininceye kadar o da arkaya bindi taksici nereye gidiyoruz dedi arkamı döndüm adres ver dedim yeri söyledi daha kalkmadan ne kadar yazar abi dedim taksimetre ne yazarsa o dedi ortalama dedim bi rakam söyledi biraz da fazla vererek bu kızı oraya bırak abi dedim indim taksiden sonra arabanın arka kapısına geçtim ki kapıyı açıp çıkmasın onu gönderdikten sonra bende bir taksiye binip eve gittim ebruya da eve gittiğimi iyi geceler dilediğimi söyleyip yattım ertesi gün ebru dükkana geldi bi kaç geyikten sonra asıl gelme amacı olan dün geceye lafı getirdi şuraya gittik böyle yaptık buraya gittik bunu yaptık diye bi kaç olay anlattım -başka?? dedi bunu duyunca galiba bi boklar duydu bu diye dünki olayı anlatmaya karar verdim ---elif i de gördüm dedim hemen tepkiyi gösterdi -bak sen elif le eğlendik demek sakin görünmeye çalıştım -yok hayır erkek arkadaşıylaymış dans ediyordu selam verdim dedim -sanane niye selam veriyorsun. neden rahatsız ettin dedi amk bu kadarını duyunca delirmiş görünüyordu. gerisini anlatsam tam domaltacak beni elifin çalıştığı dükkana doğru ama anlatmazsam ve eğer birisi ona ,çıkışta veya takside beraber gördüğünü söylemişse domaltmadan ayakta siker diye düşünüp geri kalan hikayeyi de anlatttım hiç bir sikim söylemedi -hiç birşey yok ebru olsa zaten sana sürekli mesaj atmazdım dedim -ben saat 3 ten sonra(son mesaj) ne yaptığını nerden bileyim dedi -hayatım geçekten birşey yok istersen elife sorabilirsin dedim -kendin sor kendin cevabını al soni dedi kızdım bekle burda dedim ebruyu kaybetme korkusu sardı beni amk karşıya gittim elifi sordum işe gelmemiş eh amk.yaa hastalanmış gelmemiş ebruya tekrar dönüp -işe gelmemiş bugün dedim -artık ne yaptıysan kıza dedi ben sinirden of pof çekerken kalktı gitti bu gereksiz olduğunu düşündüğüm hal ve terkedişi kalbimde fatmagüle tecavüz edilişi hissi verdi hiç haketmeden haksız yere kalbime gereksiz bir yarak girdi. kalbim sikildi amk. ne bok yaparsam yapayım bir süre konuşmanın çözüm getirmeyeceğini düşünerek ilk hamleyi tekrar ondan bekledim madem seviyordu gelirdi?? daha önce gelmişti, tekrar gelirmiydi?? gelmedi piçler taaaaa ki babası gelene kadar babasına geçmeden önce ertesi gün elif kendi dükkanına geldi çağırdım gel diye -efendim dedi -aferim dedim. sonunda ayırdın bizi -biz seninle birleşmedik ki ayrılalım dedi aklına mantığına sokayım elif -ebru ve ben ayrıldık senin yüzünden dedim -ben ne yapmışım dedi -bo var peşimde dolanıyorsun dedim -kim dolaşıyor senin peşinden dedi -seni kıskandığı için terk etti dedim -o gece bizi mi görmüş dedi -ben anlattım dedim -hem sen salaksın hem o salak o zaman dedi -ne yaptık ki.hem sen anlatıyorsun hem de o kıskanıyor dedi -yapalım istersen de boşuna kıskanmış olmasın dedim -düşünmem lazım dedi hay sikim yaa tam cinayetlik kız amk. biri bunu vursa yemin ediyorum adalet önünde yalancı şahitlik yaparım -elif git.bir daha lütfen diyorum ama lütfen benden uzak dur dedim baktı kaldı bana -uzak durma süren şimdi başladı hadi güle güle dedim yine bozuldu gitti zaman geçti piçler ebrudan hiç haber gelmedi gözüm yollarda kaldı belki yine gelir dükkanın önünden geçer diye geçmedi bir gün babası dükkana geldi oturduk 3 5 muhabbet ebrudan ayrıldığımızdan haberi yokmuş gibi -ebruyu okul ve yurt işleri için ankaraya götüreceğiz. düşündüm ki ona sürpriz yapalım seni de götürelim dedi lan biz kızla konuşmuyorduk ki amk. yada kız benle konuşmuyordu demek daha doğru olur. resmen terk etti beni ama bu durumu babasının bilmemesi ilginçti hiç mi üzgün gözükmedi evde amk hiç mi farketmedi babası dışarı eskisi kadar çıkmadığını -ne zaman gideceksiniz dedim -yarın gece 1 de yola çıkacağız dedi(alanya/ankara 7 saat arabyla beyler) -tamam patronla konuşayım ben size haber veririm dedim -tamam bekliyorum dedi gitti dedim patron olay böle böle gitmem lazım olm iş güc derken gözünü seveyim dedim kaptım izni ama bakalım zaten ebru ne tepki verecekti babasını arayıp -tamam geliyorum ama madem sürpriz yapmak istiyorsunuz, beni evin ordan değilde alanyanın çıkışından tam sürpriz olsun dedim -süper fikir yarın gece yola çıkmadan 5 dakika önce sana haber veririm. sende gidersin oraya dedi anlaştık gün geldi. gece oldu babası beni aradı **ama ben zaten yarım saat önceden taksiyle ordayım amk. intihar mı edecen burda ne işin var diye de makara yapıyor bir nevi intihardı aslında kendimi kurban edecektim ebruya ya kollarına düşecektim ya da derde tasaya her arabaya dikkatle bakarken kalbim 132 decibellik kolonun bas mandolini gibi gidip geliyordu her arabada derken sinyal vererek bir araba yaklaştı evet geliyordu amk durdu. arka kapıyı açtım direk içeri girdim önde babası ve annesi arkada da ebru. kardeşi gelmemiş o kadar benim hakkımda iyi yazar diye atıp tutuyorsunuz alın amk.o ebrunun bakışının tarifini vermiyorum o an hissettiklerimi anlatamıyorum beyin ölümüm değil ama kalb ölümüm gerçekleşti o ne oluyor deyinceye kadar babasına bakarak ortayı yaptım gökhan gönül mü dersiniz quarezma mı dersiniz yoksa sabri reyiz mi dersiniz hakemin gol kararı vereceği geçerli bir açıklama yapsın diye -sana sürpriz yaptık kızım dedim bu arada da sürmeye başladı arabaya ne olur dur dedirtmesin diye başında dolaşan şeytanlardan medet aradım ebrunun neyseki başka mesaidelerdi ve -iyi yapmışsınız dedi bana da merhaba deyip önüne döndü ama hiç de hoş bir merhaba gibi görünmüyordu neyse buna da şükür diyerek oturdum oturduğum yerde pişman pişman amk.bi bok yapsam da pişman olsam neyse annesi bir kaç soru sordu çok efendi bir çocuk üslubu ile hepsine cevap verdim babası bi kaç kez aaaa?? öyle mi?? gibi kısa kelimelerle konuşmaya katılsada bizimki hiç bir tepki vermeden yüzünü diğer cama döndürerek yolculuğa devam ediyordu ben ise hiç acele etmedim.yol yakınken durdurur beni falan yolda indirirler diye bekledim konyaya kadar bekledim ama bir baktım bizimkisi zaten uyumuş kafası da bir müddet sonra benden tarafa döndü yüzüne öyle derin derin bakarken ağlamadıysam en abazanız siksin ağlama değil de duygu boşalması diyelim lan ne kadar güzeldi amk. annesi de kendini uykuya kaptırmışken ön koltuğa biraz yaklaşıp babasına düşük sesle ---uykunuz gelince haber verin size fıkra anlatayım uykunuz kaçsın dedim sanki dünyanın en komik fıkrasını anlatmışım gibi gülme krizine girdi adam -tamam gerek kalmadı allah iyiliğini versin açtın yeterince dedi -allahtan fıkra anlatmadım dedim gülmeye devam etti durup durup gülüyordu.bir ara kafası mı güzel diye şüphelensemde ben de o gülüyor diye gülmeye başladım biraz daha ilerledikten sonra götümü biraz daha ebrudan tarafa sürüdüm hani üstüme uyuyakalmaya devam etsin diye. benim gözümde gram uyku yok içim heyecanlı, telaşlı,ne yapacağını bilmez bir şekilde beşiktaşlı deli ibonun sol kanattan sopu sürerken ne yapacağını bilememek gibi farklı bir duygu -babası anlat bakalım diyerek düşüncelerden arıttı beni -ne anlatayım dedim şaşkınlıkla -fıkra anlatacaktın ya dedi -ben fıkra bilmem ki dedim yine gülmeye başladı herif.amk hiç espri görmemiş gibiydi hayatında devam ettim o gülerken -oo durum bu boyuta geldiyse duralım bari dedim -yok yok uykum yokta can sıkıntısı işte zaman geçsin dedi bi milyon fıkra bilirim aklıma bir tane gelmedi o zaman. **sonra bir tane geldi anlatmaya başladım ama fıkra biraz bel altı olduğunu anlatmaya başladıktan sonra farkettim ulan devam etsem mi etmesem mi diye düşünürken hep sizin gibi eee eee sonra ne oldu demeye başladı unutmuş numarası yapsam rezil olacaz adama sikerim ne olursa olsun diye devam ettim fıkra bittti herif krize girdi amk. arabayı sağa çekti indi arabadan açtı fermuarı hem gülüyor hem işiyor ben içerden duyuyorum sesi yuh amk. zengin adama öyle işemek de yakışmıyordu. araba durunca annesi de uyandı. neden gülüyor bu dedim fıkrayı annesi de anlattırmasın diye -bilmem dedim bu arada babasıda gülerek arabaya bindi. ebru kapı sesine galiba uyandı bana dönerek uyku sersemliği ile olsa gerek -ne oldu soni dedi. -birşey yok aşkım dedim kolumu omzuna atarak ve yarım sarılarak düşük bir sesle hemen orjinaline döndü amk. suratı asıldı. dudaklar büzüldü. tavır yapılarak elim omzundan alında dizimin üstüne bırakıldı ve kafa tekrar camdan tarafa çevrildi bende surat düştü. içten içe offlama başladı sikeyim böyle işi diye ruhumda isyan çıkarıldı. şeytan yanıma usulca yaklaştı bas şuna tokadı dinle lan diye lafa gir gerisini tek solukta tekrar anlat üzerine de seviyorum lan ı ekle yapış dudaklarına dedi ama şeytanın bu teklifini 1.kadına el kalkmaz ilkesi 2.arabada yalnız olmamamız sebeblerinden dolayı reddettim. ben yine sus pus otururken babası -allah aşkına bir tane daha anlat dedi amk. fıkra anlatacak hal mi kaldı. kızın kalb hücrelerime tek tek yumruk atıyor haberin yok bu arada fıkrayı da hala biliyorum. isterseniz anlatırım -aklıma gelirse anlatırım dedi annesi dayanamadı ne fıkrası o dedi vay amk babası anlatmaya başladı fıkrayı hem de karısına hemde ebru da duyuyor. eyvah ki ne eyvah rezil oldum. kıpkırmızı geçtim yüzüme çıkan kan sikimin damarlarında gezse sikim 2 santim kalınlaşırdı babası şerefsizi sansürsüz anlattı.ben öyle mi anlatmıştım amk. adam sikme yerine şey ediyoru kullanır ebrunun fıkraya verdiği tepki gelecekteki bana tavrının sinyali gibiydi... **adamın birisi yolunu kaybetmiş. bir köy yoluna girmiş arabasıyla köy meydanından geçerken bir bakmış ki herkes feryad figan ağlıyor adam merak etmiş durmuş yakalamış köylünün birisini abi ne oldu hayırdır? herkes yasta demiş köylü-bu civarın en güzel kızı öldü onun için ağlıyoruz demiş adam çok meraklanmış mutlaka bu kızı görmem lazım demiş kendi kendi kendine hayırdır neden öldü diye sormuş adam köylü-valla bizde bilmiyoruz demiş adam-ben doktorum müsade edin bir bakayım belki anlarım neden öldüğünü demiş tamam demişler doktor kızın olduğu odaya girmiş bir bakmış kız harbiden 10 numara adam kıza şöyle bir bakıp yüzünü okşarken hala hayatta olduğunu farketmiş ama çoktan siki kalkmış adamın kendi kendine planı yapıp. ulan nasıl olsa herkes bu kızı öldü biliyor ben bunu burda bir güzel sikeyim sonrada boğazını sıkar tekrar öldürürüm diye düşünmüş adam sikerken kız da ayılmış tam onu tekrar boğmaya çalışırken köylüler sesi duyup içeri girmiş bir bakmışlar kız canlanmış ooo sen ölüyü dirilttin bize de anlat nasıl yaptın diye adam -meslek sırrı söyleyemem desede silahı dayamışlar kafasına sike sike söyleyeceksin bize ölüyü diriltmeyi bu sırada kız da beni sikerken canlandım demiş köylüler kızın canlanmasına sevindikleri için ve tıpın yeni yöntemi olduğunu düşündükleri için adama ses çıkarmamışlar adam gitmiş aradan 1 ay geçmiş canı o kızı tekrar isteyince aynı köye yine gitmiş bir bakmış yine herkes ağlıyor yine köylünün birisini tutmuş sormuş yine ne oldu hayırdır diye köylüde cevap vermiş -bizim köyün bir imamı vardı.bir hafta önce öldü.bir haftadır sikiyoruz daha canlanmadı... **babası fıkrayı anlatıp gülerken anneside gülmeye başladı.ben ise rezil rezil otururken. ebru bana dönüp sadece -terbiyesiz dedi vay amk. daha da bir utandım. hata bende amk.o fıkra anlatılır mı?? yada nerden bileyim herifin fıkrayı anlatacağını ben erkek erkek konuşuyoruz sanmıştım içten içe tilt oldum adama ama onun sikinde değil di amk hala gülüyordu ebrunun surat yine aynı yolculuk devam ederken sabaha doğru bir dinlenme tesisinde durduk birer çorba içtik ebru yolda yürürken yemek yerken ve bana bakarken birbirinden nefret eden iki kardeşten birinin diğerine davrandığı gibi davranıyordu gelmekle hata yaptım. boşuna koştum peşinden hissine kapıldım bende salıverdim kendimi hiç bir yaklaşımda bulunmadım çorbaları içtikten sonra çay söylediler -ben bir lavaboya gideyim diyerek kalktım. hesabı ödedim ebrunun babası koşarak geldi. tepkili bir şekilde. -ben öderdim sen misafirsin dedi -bi dahakini siz ödersiniz dedim lavaboya gittim geri geldim. masaya annesi teşekkür etti yemek için babası teşekkür etti tekrar ebru başka alemlerde bakmıyor bile bana neyse kalktık yine arabaya önden gitti ben sallana sallana arkadan geldim babasıyla ebru arabaya bindi. babası ön tarafa dolaşırken ebru kapıyı ben girmeye yakın pat diye kapattı küfür etsen daha iyi amk. durdum biraz yine gözlerim doldu şurda bekleyip bir otobüse binip geri döneyim dedim ama anasına babasına ayıp olmasın diye yapmadım **ebrunun bu yaptıkları hiç çekici gelmiyordu gönlümdeki prensese yakışır hareketler değildi bunlar açtım arka kapıyı. annesi gilde olaydan şüphelenmesin diye babasına dönerek -abi ankara gidiyorum beni de atarmısınız dedim -bin deli çocuk dedi annesi onlara göre keyifli bana göre surat mimikleri ile iç duyguların zıt karekterleri canlandırdığı bir ortamda bindim arabaya suratına bile bakmadan bende kafamı kendi tarafıma çevirip devam ettim bir önceki gün, gün boyu çalışmanın ve o ana kadar uykusuz olmanın ve yolculuğun verdiği yorgunlukla uyuya kalmışım kalktığım da saat 11 olmuş. arabada yalnızım ayıptır söylemesi kalkınca biraz da salyam akmış ne ayıbı amk. Kutuphane degil burası onu silerken bir baktım kimse yok.bir yere park etmişler beni orda bırakmışlar boynumun anası sikilmiş adam kaldırır en azından nereye gittiğinizi söyler amk. bekle baba bekle gelen giden yok ebruya mesaj atsam olmaz biliyorsunuz durumları yarım saat kadar sonra geldiler babası. -seni kaldıracaktık ama ebru kıyamadı uykuna o yüzden bıraktık seni dedi ben ebrunun suratına bile bakmıyordum onlar yolculuğa çıkıncaya kadar uyumuş beni arabada bırakıp üniversiteye gitmişler işlemleri halletmişler öğlenden sonra yine gideceklermiş yanlış hatırlamıyorsam ata kule diye bir yer vardı. cumhurbaşkanlığı civarı bir yerde oraya gittik sonra öğlen yemeği için bir restorana gittik. ben annesi ve babasıyla hiç bir şey yokmuş gibi konuşurken ebrunun suratına dahi bakmadığımı yenileyeyim yemeği yedikten sonra hesabı istedi babası hesab gelince bende elimi cebime attım babası elini olmaz işareti yaparak durdurdu beni tam cebinden parayı çıkarırken ebru hesapı eline aldı -ben ödeyeceğim bana dedi çantasından parayı çıkardı parayı ödedi annesi babası sağol derken ben birşey demedim sonra ebrunun bana bakıyor olduğunu hissettim ama ben yine oralı olmadım sonra kulağıma yaklaşıp -sana hiçbir şekilde borçlu olmak istemem dedi ben ona çorba ısmarlamıştım ya dinlenme tesisinde onu kastediyor ben siklemez bir şekilde ona bile bakmadan devam ettim yine gezmeye kızılay sonra ataya fatiha okuma şansı bulduğum anıtkabir e gittik. bi de yapay şelale vardı galiba orları gezdik. baya bir dolaştık yani bunlar bu arada birkaç işlem daha hallettiler okul hakkında biraz daha gezip fotoğraf çektirdikten sonra ne yapalım konuşmaları başladı ebru gidelim baba dedi annesi biraz daha gezelim isterseniz.bir kaç bişey de alırız dedi. babası bana döndü -ne yapalım somi dedi -bayanlar herşeyi daha iyi bilir dinleyen olmaz beni dedim ebru pis pis bana bakıyor gidiydi ama sikimde değildi oh olsun amk. -bırakalım gidelim bunları burda istersen dedi babası gülerek -bir yere bırakalım alış veriş yapsınlar biraz mutlu olsunlar dedim. yine imalı bir şekilde -iyi fikir dedi annesi avm sayılır mı sayılmaz mı bilmiyorum bir yer bulduk. onları bekleyeceğimiz kafeyi gösterdik. onlar gitti biz babası ile oturduk çay içiyoruz adam kumarbaz biliyorsunuz hadi tavla oynayalım dedi. diğer oynayanları görünce çok fena muallaka düştüm oynasam ebru gelecek kumarı bırakmadın mı sen diye hem bana hem babasına kızacak bilmem desem. nasıl esnafsın sen diyecek zaten ebruya da kızgındım koy gitsin götüne diyerek oynayalım dedim başladık herifin çok yavaş oynuyor sayıyor eliyle ayar etti beni. eh amk.bu kadar biliyon neden oynuyon. yarram kumardan nasıl ütmüş o oteli diye düşünüyorum ama numara yaptığı 3 elden sonra belli oldu beni kızdırıp moralimi bozmak için yapıyormuş itiraf etti. yalan yok beyler kaydı herif bana -bunlar gelmeyecek bir daha oynayalım dedi -şansım yok dedim -aşkta kazanırsın dedi. sanki birşeylerin farkına varmış gibi -kazara kazanırım sonra aşkı da tam kaybederim dedim tamam sen bilirsin dedi bıraktık.bir müddet daha bekledikten sonra geldiler ebrunun elinde 3 poşet. annesininkini saymadım bile ebru poşetlerin hepsini yere bıraktı. annesi masanın üzerine iki poşey koydu birini kocasına verdi bu senin diye diğerini de bana uzattı -bunu sana ebru aldı diye. **yine beyin felci geçirdim amk. kız bana o kadar trip atıp üstüne hediye mi alıyordu bi kere bile gülmeyen kız?* sokarım o kadar aşk eziyetine anası babası orda olmasa suratına fırlatırdım bakmadan hediyeye babası hediyesini hediyesini açtı tüm gözler ona yöneldi tabi adamın tuttuğu takımın forması ve arkasında karısının ismi -ilk defa işime yarayacak bir hediye aldın diye takıldı karısına sonra herkes bana baktı saçma sapan birşey çıkmasın diye dua ederek açtım tuttuğum takımın forması ve arkasında ebru yazısı hediye üzerindeki bakışlar benim vereceğim tepkiye çevrildi ulan sanki bir yumuşama oldu kızda bana karşı hissine kapıldım biraz sevindim ama tepki de koymam lazımdı -hmm ebru dedim formanın arkasına bakarak demez olaydım amk. bizimki ankaranın sert rüzgarını suratımda hissettirdi yazın sıcağında -elif mi yazsaydım, ebru işte dedi annesi ve babasının elif olayından haberi olmadığı için onlar espri olarak karşıladılar bunu ve güldüler -sen ne yazarsan yaz benim gözlerimin okuyacağı tek isim var dedim hiç istemeyerek teşekkür ettim kibarlık görünsün masada birazcık diye onlarda birşey içti sonra kalktık arabaya giderken ebru ile ben yan yana olmasada yine arkadan yürüdük sonra bana biraz yaklaşıp -annemin fikriydi beyefendi dedi -çok normal sen fikrini elife sabitlemişsin dedim **arabaya geldik. herkes bindi alanyaya doğru tekrar yola çıktık yine aynı senaryo devam etti belirli bir süre. sonra bir molada ebruyu tuttum yalnız kaldığımız bir zaman -eğer böyle devam edersen bir daha adını bile anmam. yeter ama dedim -konuşmuyorum ben seninle git elife anlat derdini dedi -öyle mi dedim -öyle ded -sen bilirsin boşuna koşmuşum peşinden burlara kadar dedim -hem suçlu hem güçlüsün dedi -suçumu söyle lan dedim -sen daha iyi bilirsin beyefendi dedi annesi ile babası da bize doğru gelmeye başladır ebruya yaklaştım -sen şimdiden olmayan birşey için bana böyle yapıyorsan uzatmaya gerek yok. ebru dedim -alanyaya kadar daha dayan bana sonra bir daha göremeyeceksin zaten dedim geçtim arabaya oturdum annesi ile babası da gelince ebru da bindi yanıma yine aynı tavırlar ruhunu sikeyim emi ya böyle bir naz olamaz aşık usandıranı siktir edin aşk katili yapar adamı bir süre yol aldıktan sonra telefonu aldı eline bir süre sonra benim telefondan mesaj bildirim tonu geldi bana mesaj attığı belliydi okumadım bile amk. babasından bir kalem istedi bi de petrollerde dağıtılan peçetelerden birine uzandı kağıda birşeyler karalayıp bana uzattı -mesaj geldi okusana yazmış elimi uzattım kalemi almak için -elifciğim göndermiştir yazdım aynı peçeteye ---artık hiç inanmıyorum yazıp bana geri verdi -birazcık inanırken benimle konuşsaydın tam inandırırdım dedim sonra birşey daha yazdı almadım yazdığını kalemi uzattı yine almadım onun yaptığının aynısı ben ona yapıp cama suratımı çevirdim yol boyu arasıra babasının sorduğu sorulara cevap verdim babası seni eve mi bırakayım dedi evet dedim cebimi yokladım anahtar yok kaybetmişim amk bi yerde şimdi adamlara anahtarı kaybetmişim desem evlerinde yatmak istediğimi sanacaklar diye birşey söylemedim gece 3 gibi alanyaya indik babası beni eve bıraktı annesi ve babasına teşekkür edip herkese iyi geceler diyerek ebrunun suratına bile bakmadan indim arabadan biladeri aramak için telefonu çıkardım ebrunun gönderdiği mesaj -seni seviyorum... biladeri aradım evdeymiş kapıyı açtı girdim direk yattım ertesi gün yine mesaj attı ebru -elifden gelen mesajı okudun mu diye -evet beni çok seviyormuş dedim -sen de onu seviyor musun? diye sordu(kendini kastederek) -benim sevgime inanmayan birisini sevemeyeceğimi yazıyorum şimdi göndereceğim elife mesajı. dedim benim sevgime inanmayan birisini sevemem yazdım. ebruya gönderdim hemen arkasından bir mesaj daha yazdım -yine yanlış bir mesaj mı aldın yoksa?? dedim.o gece beni yanlış anlamasını kastederek telefonu kapattım. **yeter amk. ayda yılda onun vesilesi ile bile olsa ankraya gittik onu zehir etti. bi gece arkadaşlarla eğlenmeye gidelim dedik onu burnumuzdan getirdi cıncık gibi kızı ona olan sevgimizden dolayı sikmedik. ebruyu sevelim dedik aşka küstürdüm kalbimi. inat ettim açmadım amk. telefonu kapalı kaldı iş bitinceye kadar iş bitti eve gittim sanki yıllardır o anı bekliyormuşum gibi telefonu açtım hiç bişey yok.vay amk. biraz sonra gelir herhalde diye saat 3 e kadar bekledim bi sikim yok ihtimaller yine belirdi. ya ne diyeceğini bilemedi ya da sikerim sonini karı gibi naz yapıyor diye düşünerek siktir etti beni hayatından 3 hafta boyunca hiç bir sikim olmadı hayatımda tamamen rutin işe gel telefona bak. yola bak ebru yok. tekrar telefona bak yola bak ebru yok eve git telefona bak. tekrar telefona bak sonra tekrar mesaj yok elif amk. kaltağı da okulu için hollandaya döndü diğer birkaç arkadaşıyla vedalaşırken ben dükkandan kaçtım beni görmesin gelmesin veda etmeye diye hayatımı siktiği yeter amk zaten telefonumda yoktu onda bulamazdı beni birdaha. elifden kurtuldum ama içimdeki ebrusuzluktan kurtulamadım sevgilinize sırf laf olsun diye dersiniz ya arasıra her an seni düşünüyorum diye. ben laf olsun diye değil harbi harbi her an onu düşündüm. oturup ağladığımda oldu tek başıma yalnızlığımı paylaştığımda oldu içkilerle bir sikime faydası yoktu ne zaman bana çare oldu ne de içkiler hiçbiri gönlümün ona olan eksikliğini gideremedi onun marjinali yoktu ne aklımda ne kalbimde o abartmıştı olayları hiç yoktan yere abartması beni önce kızdırdıysada sonra bana olan biraz yumuşaması benim çektiğimi biraz da o çeksin mantığını uygulatıp hayatımın 3 güzel haftasını sikti. hemde her gün, saat dakika ve saniyeleri üst üste koyarak **3 hafta gibi bir süre sonra babası dükkana geldi iki üç muhabbetten sonra Soni tekrar ankaraya gidiyoruz yine sürpriz yapalım mı dedi -ebru bu defa istemez.biz ayrıldık galiba onunla dedim -şu galibayı bi anlat bakayım dedi şu an size niye bu hikayeyi anlatıyorsam aynı sebeble babasına da anlattım elifle olan o geceden telefonu kapattığım o geceye kadar -ben bile inandım elif olayına, yeşil gözlerine kanmıştır kız ne yapsın dedi beni teselli etmek istercesine -size herşey için teşekkür ederim dedim -sevmiyor musun artık dedi -tek benim sevmemle olmuyormuş bu iş dedim -haklısın dedi telefonu eline aldı ebruyu aradı -kızım ankaraya soni ğide götürelim mi tekrar dedi olumsuz bir cevap almış olacakki bana müsade dedi. birşey olursa ararsın dedi gitti evet ebru gidiyordu ankaraya artık gözleyecek yol da kalmıyordu bana boş boş geçen insanlara bakacaktım gelen bir iki turiste içimde aşk acısıyla birşeyler satmaya çalışacaktım iyice soğudum herşeyden içimde iki gram kalan umut da siktirip buharlaştı aramadım amk. arasam sikilen yine ben olacaktım. koş koş nereye kadar koşuyon peşinden ama o aradı geç oldu ama aradı ilk sözü bu olsun istemezdim bana yazdığının ama yine de şükür dedirtti **babamı mı sokuyorsun artık araya diye attı mesajı -özür dilerim dedim sadece sonra yine birşey yazmadı -babam gelmiş zaten dedi anlattı bana senin suçun yok biliyorum dedi -özür dilerim dedim -tamam özür dileyecek birşey yok.ben ankaraya gidiyorum bir elveda mesajı atmak için rahatsız ettim dedi -özür dilerim dedim -ne için özür diliyorsun dedi -özür dilerim dedim ??? yazıp gönderdi -özür dilerim dedim -asıl ben özür dilerim soni dedi -tamam şimdi elveda o zaman dedim -böyle veda etmek istemezdim dedi -başkalarında yapmazsın artık dedim -başkası olmayacak uzun bir süre dedi -ne zaman gidiyorsun dedim -yarın gece çıkıyoruz dedi -dikkat et kendine dedim -sende dedi -seni çok sevdiğimi yeterince söyleyemedim özrün bir tanesi onaydı haberin olsun dedim bir kaç saniye sonra telefon çaldı ebru arıyordu açmasam daha iyi olacağını biliyordum çünkü ağlıyordum ama açtım işte sadece nefesine karışan ağlama sesini duydum titreyen sesiyle -bende seni çok seviyorum dedi o da benim ağlamamı duydu. -özür dilerim dedim -bende seni seviyorum dedi -çook özür dilerim dedim -bende seni çok seviyorum dedi -gitme dedim ... **daha çok ağlamaya başladı bir süre sadece ağlaştık -nerdesin lütfen söyle soniğim dedi -hep sendeyim ebrum dedim -gel lütfen dedi -eğer seni tekrar kaybedeceksem bırak alışmışlığım üstüne devam edeyim sensizliğin dedim -lütfen gel dedi. ağlayarak kapattı gel dedi de nereye amk. herhalde evdedir diye evin altına gittim. çok seviyordum abi kızı sike sike gittim. bu aşkın bana ızdırap vereceğini bile bile gittim evin altına geldim -ebrum diye mesaj gönderdim -sen kimsin dedi. piçlik yapıyor amk. -aşşağıda bekleyen delin dedim -tamam hemen geliyorum dedi bekle bekle yok.20 dakika bekletti beni. -nerde kaldın tosbağa diye mesaj attım bi kaç dakika sonra indi. kapıdan çıktı geç kalma sebebi de belli oldu. giyinmiş süslenmiş. 10 metre civarı bir mesafeden bana öyle baktı bende ona öyle baktım o bana baktı ben ona baktım biraz daha beklesem kalbim sarı kart verecekti amk. sarılmayı hayata geç soktum diye. ellerimi kaldırdım ağlamaklı güldü bir adım attım ellerim havada o bir adım geri gitti gülümseyerek ben iki adım daha yaklaştım durdum o bana yürümeye başladı sallana sallana dibime kadar geldi -merhaba dedi gözleri yerde parar gibiyken **çenesinden tutup gözlerini yakaladım gözlerimle -merhaba tosbiş dedim ellerimi indirirken yanağıma bir öpücük kondurdu akabinde de sarıldı pehlivanlar gibi çekti beni kendine -gitmem gerektiğini sende biliyorsun dedi -alanyadan değil gönlümden gitme dedim -sende elif ... sözünü kestim -vallahi bişey yok neden inanmıyorsun hem gitmiş o hollandaya dedim -inanıyorum dedi. -e o zaman neden hala onu konuşuyorsun dedim -ilk günden biliyorum birşey olmadığını dedi -nasıl yani dedim -ilk gün inandım sana dedi -ilk gün inandında neden böyle yaptın dedim -bilmiyorum dedi -hem bilerek hem bilmeyerek hep beni üzecekmisin böyle dedim -unutmaya çalıştım seni sensizliğe dayanamayacağımı çok önceden anladım. o kızı sadece bahane ettim kendime ama yapamadım. evimize gelmemiş olsaydın, evdeyken otele gelmemiş olsaydın, oteldeyken bu sokakta beni beklemiş olmayasaydın bu kapıdan çıkınca kalbime hiç girmemiş olsaydın her kalp atışımda olmazdın. seni daha kolay unuturdum ama unutamadım her yere baktığımda seni gördüm gözlerimi yummaya çalıştım seni unutmak için kalbimle gördüm seni unutamadım işte. hiç haketmedin benim tarafımdan üzülmeyi ama ben korkularımın geçmediğini farkettim seni unutmaya çalışmak bana sadece ceyhunu unutturup seni daha çok hatırlattı inan gidemezdim. gitsem de kalamazdım ankarada sensiz. en azında böyle gidişi haketmedin ben en iyisi sen beni gerçekten aldatıncaya kadar bekleyeyim yoksa hiç unutamayacağım seni seni ilk sevdiğimi söylediğim anda bundan daha fazla kimse sevilemez diye düşünüyordum ama her geçen gün seni daha çok sevdiğimin farkına varıp kendi kendime yanıldığımı farkettim offf çekerek devam etti ne yapacağım bilemiyorum ama seni çok seviyorum dedi **taa amk ben böyle konuşmanın. yarrağı yemişiz haberimiz yok. bende döktüm biraz içimi ona -bak tosbiş dedim seviyorsun, sevdirmiyorsun korkuyorsun, beni de korkutuyorsun halimi görüyorsun, sevdiğine hiç acımıyorsun kendi kendine planlar yapıyorsun beni unutmak için, kanayan yarama tuz döküyorsun ankaralara gidiyorsun benden habersiz,ama beni de kendinle götürüyorsun kendi kendine bunları yaparken beni de ölüme götürüyorsun. yapma lütfen dedim -seni üzmek istemiyorum dedi -ayrılalım mı istiyorsun dedim -denedim ama yapamadım ki dedi -tam olarak nedir seni bunu denemeye iten şey dedim -sana olan aşkımın büyüklüğünden korkuyorum dedi -lütfen biraz da kendini büyüt boşuna acı çektirme ikimizede bırak gittiği yere kadar gitsin dedim yine sarıldı. iki defa yanağımdan öptü sonra dudağıma geçti öpüşürken dudaklarıma damlayan gözyaşlarını hissettim tuzlu tuzlu o tuz içimdeki acıya karıştı alt çenemde ki ağlama gamzeleri belirdi öpemedim daha fazla sıkıca sarıldım -lütfen bırakma beni dedim. ağlamaklı bir sesle -bırak desende bırakamam serserin oldum serseri dedi. hatırlayanlar hatırlar bu cümleyi. sonra burnu çekere bıraktı sarılmayı telefonunu çıkardı babasını aradı. ağlama ses tonu geçmemişti henüz -baba senden birşey rica ediyorum diyerek başladı konuşmaya... **yarın gitmeyelim lütfen dedi. karşıyı dinleyip ertesi gün gidelim ne olur dedi sonra da sağol babacığım ben soniğin yanındayım haberin olsun diyerek telefonu kapattı o kadar üzüntünün ,göz yaşının, yalnızlığın üstüne onun telefon görüşmesini bitirdikten sonraki yüzündeki gülümseme ile sarılışı bana göre aşkın tarifi idi sonunda ayrılığı bile bile anlık sevmek değil mi ki aşk?? -bir gün bir gündür dedi bende de babasını ararkenki şaşkınlık sevince dönüştü alt dudağını dişlerinin altına alarak yaklaşıp tekrar öptü sonra içindeki çocuk sevinciyle elimden tutup yürümeye başladık bir tekel marketin önünde durduk -bekle dedi içeri girip erkek gibi 4 tane bira aldı dışarı çıkıp tekrar iskeledeki kuytu yerimize gittik 2 saat kadar oturduk. nadiren konuştuk tahmin ettiğiniz gibi sürekli de öpüşmedik dalgın dalgın dalgalara baktık kıyıya vurdukça dalgalar yüreğimde hissettim geçen saniyeleri küçük dalgalar hiç durmadı ama bizim ayrılık için zaman yaklaşıyordu doya doya sarılıp öpmek istedim ama ağlayıp onu da ağlatmaktan çekindim sessizce içten içe ağladım arasıra elimi tuttu sıkı sıkı birayı her içmek için başımı yukarı kaldırdığımda gözümde biriken damlaların akmasını engellemeye çalıştım o da bana sarılıp dalıyordu dalgalara kim bilir neler hissetti o gün ama elimi tutarken avucumun içindeki ısı kalbimdeki ısıyla aynı sıcaklıktaydı bana sarılırken ki içtenliği gelecekti hasrete tekrar tekrar isyan ettirdi beni ** **aslında uzun uzun dertleştik bana göre o gece ellerimi sıkıca tutması seni seviyorum olarak algılandı gönlüm tarafından bende seni seviyorum demek için illa konuşmak gerekmediğini ona daha sıkıca sarılarak anladım biralar bitti gidelim bile diyemeden ayağa kalktı yüzünü gideceğimiz istikameye döndü elini arkasında bekletip elini tutmamı bekledi bende kalktım elini tutarak yanında yürür buldum kendimi bir ara gözlerimi ona çevireyim dedim ama cesareti bulamadım ağlamaya hazır gözlerimde yürüdük sessiz bir şekilde evinin önüne kadar ikimiz birden durduk 90 derece ona döndüm ağlamaklı gözlerini yine benden kaçırdı sahte bir gülüşle bana uzun uzun baktı -iyi geceler dedi -iyi geceler dedim bir süre yine gidemeden orda kaldık birbirimize bakarak o ağlamaya yakın gözlerini elimle kapattım dudaklarına iyice yaklaşıp şşşşhh dedim. bir öpücük kondurdum dudaklarına geç kaldı dudaklarımı yakalamak için dönüp gittim eve **yatağa yattım gözüm tavanda aklım ebruda uyku reyizi bekledim habersiz geldiğini sabah kalkınca öğrendim ertesi gün ebru alışverişe gideceklerini bir kaç eksiğini tamamlayacaklarını söyledi -gönlümdeki yalnızlığı tamamladığın için teşekkür ederim dedim -dur romantik çocuk ne alacağımı unutturuyorsun bana dedi -bir liste yapsaydın kalbinde ilk ben olan dedim -o liste hazır zaten sen yap o listeyi dedi -hiç unutmadığım şeyi niye listleyeyim ki dedim -anneme alışverişe gidelim diye bu kadar baskı kurmamış olsaydım utanmadan sana koşa koşa gelirdim şimdi dedi -bence koşma mesafesindeyken koşmalısın dedim üzgün surat la cevap verdi yanlış birşey söylediğimi farkedip özür diledim -bende seni seviyorum dedi gülerek -akşam misafirler gelecek bana bir nevi veda yemeği için haberin olsun dedi -tamam mesajla alt yazı geçersin geceyi dedim bende işe devam ettim akşam ondan gelen mesajları okudum ayrılık iyice yaklaşıyordu gece misafirler gittikten sonra mesaj attı -ne zaman bitiyor işin diye tekrar buluşmak istediği belliydi ama ben o üzüntüye tekrar dayanamayacağımı düşündüğüm için -biraz sürer dedim -bekleyeyim mi dedi -yorgunsan yat istersen dedim -sana ayıp olur mu dedi -sevdiğine inandığım sürece yaptığın hiçbirşey ayıp değil bana dedim -tamam ama seni öpme mesafesindeyken öpmem lazım dedi -tamam iş bitince gelirim evin altına dedim -gülücükle bekliyorum dedi -üzüntüyle gönderme ama beni bu gece bari dedim -you never know dedi -ı just know that ı love you soo much dedim. -galiba aynı şeyi bende biliyorum dedi -gece görüşürüz dedim **dükkanda gece olmasını beklerken her yerde tarkanın yeni çıkardığı album çalıyordu bir tanesini kulağıma çok yakın kalbime acı vererek dinledim ama yetmedi gittim cd sini aldım aynı şarkıyı tekrar tekrar dinledim bir saatten sonra sözlerini daha iyi dinleyince şarkımı bulduğumu düşündüm gece iş bitti ebruya mesaj attım -aşşağıdayım tosbiş dedim hemen arkasından bir mesaj daha çekip -makyaja gerek yok nasıl olsa akacak dedim hemen indi gülerek karşıladım çünkü o da gülmeye çalışıyordu -ne zaman gideceksiniz dedim -yarın erken gidecekmişiz. annemle babam da orda bir otelde bir gece kalacaklar. ertesi gün dönecekler. dedi -saat kaçta dedim -5 6 gibi dedi -o zaman fazla tutmayayım uykusuz kalma dedim -sorun değil araba uyurum dedi -sana bende birşey aldım dedim tarkanın cdsini uzattım -dinledin mi daha önce dedim -ezbere biliyorum hepsini dedi -ben sadece birini ezberledim dedim hangisi o dedi sözlerini okudum Özledim seni, düştüm yollara Açtım gönlümü rüzgarına Bir hayaldi sanki, bir macera Yıkıldım. Kelimeler paramparça Yandım... yandım... Yandım yandım ahhhh ki ne yandım Bana yeniden şarkılar söyleten kadın Baka baka doyamadım, hem kokladım da Sarhoşluğu geçmedi hala içimde sevdan... Hala hoş bir havan var Ne güzel adın Bir çizik attın gönlüme, kanattın Yandım... yandım... Yandım yandım ahhhh ki ne yandım Bana yeniden şarkılar söyleten kadın Baka baka doyamadım, hem kokladım da Sarhoşluğu geçmedi hala içimde sevdan... buraya kadar ezberledim gerisini bilerek unuttum. lütfen bana hatırlatma dedim gerisini de sizin için yazayım o zaten biliyordu Seni görebildiğim yer rüyalar artık Deli diyorlar bana Ah bu ayrılık... gözleri doldu. -ben gideyim artık dedim ellerini kaldırdı gözlerinden yaş süzüle süzüle mesajı alıp tek bir öpücük kondurdum -lütfen bildiğim yere kadar sevdir bana şarkıyı dedim gittim evet geldim saat 4 e kadar uyumadım saat 4 te evden çıkıp ebrunun evlerinin önündeki yerimi aldım... **ölümü beklemek kadar zordu birazdan dışarı çıkıp binip gidecekti arabaya bir saat kadar bekledim., sonra evin ışıklarının yandığını gördüm o ışıkların yanması için gerekli 220 voltu bende hissettim kalbimde gidiyordu lan işte gergin bekleyişim babasının kapıdan elinde iki valizle çıktığını görünce yerini elimi iki başımın arasına koyarak oturduğum kaldırımda yere bakmaya dönüştü yine dolu dolu oldu gözlerim arındı tüm amk alanyasının tozlarından babası valizleri bagaşa yerleştirirken beni farketti hiç birşey demeden yine yukarı çıktı sonra ebru elinde çantası ile kapıya çıktı beni gördü ne yapacağını bilemez bir hali vardı yanıma oturdu bana bakmadan -günaydın dedi -günaydın dedim. ellerim titriyordu ta ki elimin birini sıkıca tutuncaya kadar da titredi konuşmadan oturduk biraz belliki babası annesini de durdurup vedalaşmamız için bize avans zaman veriyordu günaydın annesi ile babası kapıdan çıkıncaya kadar ki son lafım oldu **onlar çıkınca beraber ayağa kalktık aklımda bir biri ardına daha önceden sıralanmış milyonlarca sözün hiçbirini edemiyordum karabasan gibi çökmüştü dilime ayrılığın acısı tek kelime daha etsem ikinci harfini söylemeden ağlayacağımı ve ağlatacğımı da biliyordum onlar arabaya bindi birazdan ellerimi bırakıp ebruda gidecekti son bir kez bana bakmasaydı öyle keşke de hem kendimi hem onu ağlatmasaydım sarılma öncesi ağlama nefesi ile kese kese -aşka inancımsın dedim son kez bana baktı sarılmayı bırakıp kendininkileri hiç düşünmeden benim yanağıma süzülen bir iki damlaya dokunarak akma yönlerini değiştirdi sadece titreyen elleriyle gülümseyerek son kez arabaya doğru gitti kapıdan içeri girmeden önce küfreden futbolcuların dudağını merakla okur gibi seni seviyorum u hissettim dudaklarında lan bir kez daha öpseydim ya o dudakları kapıyı açan ellerini bir kez daha tutsaydım babası arabanın vites depriyaj ayarlarını yaparken yolun karşınına geçtim onu görebileceğim bir yere babası yola çıktı park yerinden sanki gaza değilde göhsüme basıyordu ayaklarıyla nefes alamaz hale geldim en azından aldığım nefesler yeterli gelmiyordu boynun tenis maçında topu takip eden gözler gibi yavaşça döndü kayboldular **gözüm onları görmez oldu saat sabahın körü denilecek bir zamandı hala ne uykusuzluk aklımdaydı ne de nefes alışımı düzenleyecek bir bardak su nere giderdim ne yapardım kendim cevap bulamadım tansiyon sikti beni oturdum kaldım kime tosbiş diyecektim şimdi ben kimin yolunu gözleyecektim hergün dükkanda zamanın hızlı geçmesi için eksta bir iki dua daha öğrenmem gerekiyordu çünkü artık akşam olup onunla buluşmayı beklemeyecektim sadece ayrılık ne zordu lan sevdiğini gönülde tutup gurbete yollamaktı benimki kalk gidelim diye kendimi kaldırdım ayağa kalktığımda hala aklıma gidecek yer gelmedi yok aga yok dayanılmıyordu amk ayağa kalktım bir tekele girip 5 tane bira aldım ilki beni saçma sapan yürüyen ne düşündüğünü bilemeyen birine çevirmeye yetti evet gittim yatağa yattım dünya hem sağdan sola hem yukarıdan aşşağıya dönüyordu ben yatakta uykunun kıblesini aradım durdum saatlerce akşam üzeri kaltığımda saat 4 olmuştu yataktan çıkıp hayata dönmek benim için çok zordu o koma halimle günlerce yatmak istedim **ama işe de gitmek gerekiyordu duş aldım kendime gelmek için sonra kendimi toplamaya çalışarak hayata adapte olmaya çalıştım ama telefona bakmaktan da korkuyordum adaptasyon sürecimi mahvedecek bana yüzde 5 alkollü göz yaşlarını tekrar akıtacak bir mesaj almak başlıca korkumdu ama ne yaparsanız yapın yarağa hep merakla koşarsınız baktım telefona bir tane mesaj ebrudan -şimdiden bu kadar özlenir mi bir insan yazıyordu -denizin içinde boğulmakta olan bir balıkken bana insan olduğumu hatırlattın. bende seni özledim güzel insan dedim özlenmez mi amk. bende özledim işte. sik sik yazmaya devam et böyle mesajlar baktım olacak gibi değil beyler zaten yediğim yarrak götümden taşmış aşık olmakla böyle devam ederse gönüldeki şampiyonluk hep averajla ikici sırada kalacaktı taktik bulmak lazımdı da var mı amk ayrılığa bir çare kim bulmuş ki biz bulalım **tek yapılacak şey ben seni özledim sen beni özledin birbirimizi özlüyoruz peki 4 sene boyunca beraber değilken o ankarada ben alanyadayken birbirimize yazdığımız her mesajın sonuna seni çok özledim eklemek kime fayda getirirdi?? sadece biraz daha üzülmek parmakların bir kaç tane fazla tuşa basması bir saatten sonra seni çok özledim cümlesi rutinleşecek kimi zaman yazmak zorunda hissedeceğimizden kimi zamanda en içten şekilde yazacaktık ama hangisi olduğu da bir zaman sonra tartışmalı ofsayt pozisyonu misali aşk maçınında mazi kalıp gidecekti bir de telefon şirketinin veliahtlarına süper bir gelecek hazırlamaktan başka bir şey olmayacaktı bu olayı ebru ile de konuşmak gerekiyordu her baktığımda beni titreten birisi ile günler geçtikçe monotonlaşacak bir ilişki istemiyordum çünkü aşk bana ne kadar şimdilik acı veriyor olsada bir ayrılığın ikimizin arasına böyle girmesine engel olmam lazımdı -annenler ayrılıp yalnız kaldığında ve kendini biraz toparladığında bana mesaj at arayacağım seni konuşmamız lazım dedim -yani hiç sesini duyamayacak mıyım dedi -gerçekten duymak istiyorsan erken toparlarsın kendini dedim konuşma randevusunu almıştım **mutlaka ne konuşacağımı merak edeceği için anneleri gider gitmez yalandan toparladım diye bana mesaj atacaktı kadın milleti alayı aynı amk. benim de önümde nerden baksan bir gün vardı çünkü anneleri orda kalacaktı bir gece elime defter kitap alıp konuşma taslağı çıkarmaya çalıştım boş zamanlarımda o kadar dertli birşey yazıp bunalım üstüne bunalım eklememeliydim aslında o telefon konuşmasına kadar geçen süre bana birşey öğretmişti yazarken özlem acısı azalıyordu içimdeki başka şeyleri düşündüğüm için ebruya yazacaklarımı hazırladım ebru yine bir kaç tane özlem içerikli ve aşkını belirten mesaj attı sonra bir mesaj daha -kalbim sendeyken kendimi toparlamış saymasam da yine de ağlamıyorum en azından dedi -hep ağladın mı annenler ordayken de dedim -annem benden çok ağladı. bana hak verdiğini söyledi. dedi -tamam hazır olunca haber ver o zaman dedim -galiba hazırım dedi aradım -senden bir söz daha istiyorum dedim. -bende seni özledim soni bey. dedi imalı imalı uzun bir süre sonra gülmek geldi içimden -hiç de komik değil.ben burda ölüyorum sen gülerek söz istiyorsun benden dedi -toparlanınca tekrar arayayım ben seni istersen dedim kızmış olsa gerek telefonu kapattı hemen arkasından o aradı bu defa
2 notes · View notes
yantekerlek · 6 years
Note
istanbulda 1 gün geçirecek birine nereleri tavsiye edersin
ben istanbul'da fatih'te 20 yıldır yaşayan bir insan olarak istanbul dışında yaşasam günübirlik gelecek olsam önce süleymaniye camii'ne koşarım. gerçekten koşmak. sonra yavuz selim camii'ne koşarım. gerçekten koşmak. süleymaniye'den yavuz selim'e koşarken arada şehzadebaşı'nda yavaşlarım. 15 temmuz gecesi şehadetleri en yakından gören cami. o gece ağlayarak Allahu ekber nidaları içinde minarelerine baktığım cami. belediyenin binasına asılmış şehit fotoğrafları önünde bir miktar durup fatihalarımı okurum. havuzdan abdest alanları düşünürüm. kaldırımlardan geçerken o gece sıçrayan kanları, o kanların sabaha kadar kaldırımları çatlattığını anarım. kurşun gelmesin diye arkasına annemi kızkardeşlerimi çektiğim koca gövdeli ağaca dokunur fatih camii'ne geçerim. fatih'in türbesinden geçerken teşekkürlerimi ve fatihalarımı sunarım. yavuz selim'e varırım haliç'e dertlerimi anlatırım. benim için İstanbul budur. zaman kalırsa tramvay yolundan beyazıt, sultanahmet, sultanahmet'in aşağısında küçük ayasofya var oy benim çiçeğim. büyük ayasofya'yı zaten biliyoruz. yerlerine halılar serilesice ayasofya. ayasofya'dan sonra gülhane'de bir tur. gülhane'nin içinde alay köşkü var ahmet hamdi tanpınar kütüphanesi olarak da biliniyor. çok zevkli bir yer. zevki dinlendirmesinden sakinliğinden geliyor. piyano çalabilen biri ile gitmiştim. alt katta masa ve sandalyeler var ahşap kokuyor. ve bir piyano. anahtarı görevliden isteyince veriyor çalabilen var mı diye soruyor. öyle oynamak için vermiyor. anahtarı almıştım comptine d'un autre été parçasını çalmıştı. yine gülhane'de türk ve islam eserleri müzesi var. arkeoloji müzesi de var yakınlarda halı müzesi var sonra tesbih müzesi bir sürü müze var da müze gezisi 1 gün söz konusu olunca fazla zaman alıyor. güzel havalarda insan dışarıda olmak istiyor. topkapı sarayı var yine. günübirlik için uzun sürebilir bilmiyorum. sirkeciden eminönüne geçilir. belki 1-2 saat boğaz turu. sabah mı akşam mı öğle mi boğaz turu siz karar verirsiniz. eyüp sultan ve pierre loti de çok sembol yerlerdir ama ben pek rahat edemiyorum çok yoğun ve basık geliyor bana eyüp sultan. halbuki liseyi orada okudum. eyüp'e giderseniz oradan üsküdara vapurlar var. haliç turu yapmış olursunuz bu sayede. fener rum patrikhanesi, demir kilise filan çok net olmasa da görülür uzaktan. karşı tarafa anadolu yakasına pek hakim değilim halbuki üniversiteyi oralarda okudumfjflfl. üsküdar'da kıyıdaki iki cami öpülebilir. mihrimah sultan ve gülnûş. kuşkonmaz camii var yakınlarda. manzarası en güzel camilerden diyecekken aklıma ortaköy/büyük mecidiye camii geldi. kalabalıktır oturacak yer bulmakta zorlanılır ama istanbul dışından gelenler mutlaka uğruyorlar. yurt dışından gelen turistlerin de uğrak yeri o yüzden çok çok yoğun. avrupa yakasında olduğunu belirtmek isterim. tekrar üsküdar'a geçecek olursak fethi paşa korusu var. ilerde çengelköy'de güzel manzaralı çınaraltı var. burası da kalabalık oluyor genelde. beykoz'da mıydı mihrabat korusu köprüyü güzel bir açıdan gören sade bir yer. otağtepe var köprüyü alnından öper. manzarası güzeldir. işte ondan sonra yahya efendi var orayı çok çok beğenenler var ben henüz gitmedim. o da avrupa yakasında kaldı yalnız. beşiktaş'ta. mesela ayasofya'yı gezdikten sonra halılı halini görmek istiyorsanız aynısını mimar sinan tophane'ye yapmış. kılıç ali paşa camii. bu da avrupa yakasında. karşı tarafta kadıköy moda sahilin çok övüldüğünü duydum ama gitmedim. adalar var bakın görülesi bisiklet sürülesi bir yer. atatürk arboretumu var mesela ama bütün bir günü ayırmak gerekebilir.böyle. çok daldan dala oldu. bence istanbul'da gezilecek yerler yazıp internete, daha sistemli gezi programları bulabilir düzgün bir rota çizebilirsiniz. hoşgelişleriniz olsun. genelde istanbul'da belediyenin sosyal tesisleri çok güzel yerlere kurulmuş oluyor. bu tophane'nin üst tarafında bir tesisi var orayı geçen kış keşfetmiştik. orası da çok doluydu. yer bulamamıştık maalesef. çok uzatmayayım. susayım.
40 notes · View notes
hasanakbal19 · 7 years
Photo
Tumblr media
... Yüreğim çarparken senli hallere, Kalbimin sen tarafi morarmış... Sümbül kokulu bir mevsim başlar, Hayal dolmuş renk renk... Kaçık bir tiyatrocuya, Deli bir şaire; Efendi bir polise... Seni nasil anlatırım şimdi mor sümbüle? Kararmış kalplere ızdırap içindeki vicdanlara... Birde karanfil kokulu kitaplara... Mor bir mevsim bekler beni, Kalbimin sen tarafı morarmış sümbül.. ... [HASAN AKBAL]
0 notes