Tumgik
#sokak hayvanı
ebesleistigal · 2 years
Text
istanbul'da serçe kalmaması - #144014580 - ekşi sözlük
0 notes
eylem-er · 1 month
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
"Bu ülkede dört şey olmayacaksın: kadın, çocuk, ağaç, sokak hayvanı," demişti Yaşar Kemal.
Bu ülkede çocuklar istismar ediliyor, ormanlar yok ediliyor, hayvanlar işkence çekiyor ve kadınlar öldürülüyor.
Hiçbirine karşı susmadık, şimdi de SUSMAYACAĞIZ.
Tumblr media
25 notes · View notes
vazgectimwagnerden · 8 months
Text
vagonda muhteşem bir gerginlik var. 'muhteşem' kelimesini yerli yersiz kullanman onun kıymetini düşürüyor biliyor musun? ama gerçekten muhteşem bir gerginlik var, tarif etmek için başka bir kelime gelmiyor aklıma. tam karşımda genç bir kadın oturuyor. bir kürk giymiş. bir kürk. kürk giymiş bir kadın. vagonda muhteşem bir gerginliğe yol açıyor. yok canım, gerçek değildir elbette diyor kapının önündeki oğlan, kız, sanırım gerçek diyor. böyle şeyler kaldı mı ya.. diye soruyor başkası. çok rüküş. resmen görgüsüzlük. gerçek olduğunu sanmıyorum. sanırım gerçek... mırıldanmalar sönüyor. bu genç kadınla karşılıklı oturuyor ve birbirimizi duyabiliyoruz. bu yaptığınız hayli abartılı değil mi? diyorum. üstelik bu zamanda. yani bu üzerinizdeki kimin kürküydü acaba? kimsenin değil, ben satın aldım diyor. hayır, bir hayvanın kürküydü sonuçta, bu hayvandan birisi diye bahsetmemiz için ona bir insanın isim vermesi şart değildir ya... kimsenin değildi ve benim oldu diyor. içinden böyle fısıldıyor, ben de duyabiliyorum. kapının önündeki oğlanın yanındaki kız, duydun mu? diyor. kimsenin değildi ve sonra benim oldu. sen de böyle değil miydin? ne diyorsun anlamıyorum diyor oğlan. ben bir mağazaya gidip alınabilecek bir kürk değilim. metro bir sonraki istasyona yaklaşıyor. yaklaşırken yavaşlıyor. bu yavaşlama ile sanki pencereleri açık bir arabadaymışız gibi vagonun içinde bir rüzgar beliriyor. insanlar üşüyor, kürklü kadın kürkünün yakalarını yukarı kaldırıyor, bana gülümsüyor. görüyorsun, ben her şeye hazırlıklıyım diyor. hey! diyorum- sözümü kesiyor. biliyorsun. birazdan istasyonu ve bu vagonu vahşi hayvanlar istila ettiğinde beni kendilerinden biri diye düşünecekler ve sizleri afiyetle yiyecek ya da yavrularını beslemek üzere yuvalarına çekiştirecekler. bu bahsettiğiniz çok rahatsız edici bir görüntü diyorum. metro duruyor, kapının önünde bekleyen oğlan ve kız indiler. kız yürürken omzunun üstünden geriye bakıyor. gri tulumlu bir adam vagona giriyor. kapılar kapanıyor. omzunun üstünden geriye bakan kızın bakışı kapanan kapıya çarpıyor ve o daracık aralıktan rayların üzerine düşüyor. gördün değil mi? diyor yanımdaki adam. raylara düştü. birazdan üstünden geçeceğiz ve hiç varolmamış gibi davranacağız. iç çekiyorum... sadece iki durak süresince bu olan biten bana yer altında zamanın başka bir hızda geçtiğini düşündürüyor - bunu duyan olmuyor. vagona binen gri tulumlu adamın elinde bir sopa var, sopanın ucunda daire şeklinde bir ip. sopanın ve ipin ne işe yaradığını merak ediyorum. sokak köpeklerini toplayanlardan bu- diyor yanımdaki adam. -sanırım- yıldırım hızıyla kürklü kadına bakıyorum. bembeyaz kesilmiş ve alnında damlacıklar belirmiş. vagondaki insanların gri tulumlu adamdan yana bir duruşları var artık. kürklü kadın kürklü bir hayvanı taklit ediyor ve böylece bir vahşi hayvan istilasında hayatta kalmayı planlıyorsa.. şimdi de başına gelecekleri hakediyor diyorlar. kadın bembeyaz, hareketsiz ama hala birbirimizi duyabiliyoruz. sizi eve götürebilirim diyorum? bir barınağa bırakılmanızı istemem. üstelik dilerseniz yolda kaçabilirsiniz de, sizi yakalamaya çalışmam. ama beni bekleyenler var diyor, işlerin böyle olacağına ihtimal vermemiştim.. . sadece bu muhteşem bir kürk ve bu kürk benim olmalı diye düşünmüştüm. kürk sizin diyorum. kürk sizin. ve burada bu vagondaki herkes varlığımızı sizin o vitrinin önündeki kararınıza borçluyuz. gri tulumlu adam şapkasını çıkarıyor, sopasını yere bırakıyor. bakın diyorum, belki de sizinle barışmak istiyor. metro yavaşlıyor, aynı rüzgar yeniden beliriyor. barışmak mı, emin değilim, riske atamayız, beni eve götürün diyor kürklü kadın. yolda kaçıp kaçmamak hakkında düşüneceğim.
24 notes · View notes
bibakalimm · 4 months
Text
Kaosa bi bakalımm..
Tumblr media
Bu fotoğrafı geçen gün eve giderken oldukça spontane bi anda çekmiştim. Beğenince instagram'da paylaşmaya karar verdim. Sonrasında hiç düşünmeden attığım bu fotoğrafa kuzenimden "kaosun içinde uyuyan köpek, çok iyi" yorumu gelince sanki fotoğraf o an zihnimde anlam kazandı. Büyük şehirlerde, insan kalabalığının ortasında, trafikteki araçların kaotik sesleriyle yaşayabilmek gerçekten çok zor, özellikle de sokak hayvanı olarak. Kışın soğuk hava ve besin eksikliği, yazın ise sıcak hava ve su yetersizliği! Onların gözünden baktınız mı hiç bu dünyaya? yoksa sadece etrafta gezen canlı olduğundan bile emin olmadığımız varlıklar mı onlar? Onlar doğanın katledildiği bu beton yığınlarının içinde yaşamaya mahkum, tıpkı bizim gibi. Demem o ki mevsim fark etmeksizin onarın varlığını unutmayalım. Sadece bi varlık olmadıklarını, tam tersine eğer bakış açımızı değiştirirsek ne kadar masum ve cana yakın olduklarını görebiliriz. Son olarak sokakta gördüğümüz patili dostların kafasını okşamayı unutmayalım. (Eğer patileri yoksa ne kadar harika canlılar olduklarını uzaktan seyredebilirsiniz...🐦‍⬛🌳)
Ben Sude, bi sonraki sefere görüşmek üzere..😉
2 notes · View notes
tamamsenkazandn · 1 year
Text
Başı hiç okşanmamış sokak hayvanı.
26 notes · View notes
sensussinyor · 1 year
Text
Yok mu insan sevmeyen?
insanlarla en az bir üst düzey bilirkişi hakem olmadan tartışmaya girmek amansız hastalık sebebidir. Öne sürülenlerin çoğu sadece ucuz ad hominem örnekleri oluyor. Başa alıp duruyorsunuz, asla objektif bir zemin bulamıyorsunuz ama en laneti "tamam taraf olduğum nokta şu, niçin bu olduğunu söylüyorum" kabullenmeleri yok, hakikatin savunucusu olduklarini sanıyorlar işte bu en büyük kanser.
Beni öldürün, salak insanla tartismaya bırakmayın. Ölümden beter nadir şey var şu hayatta.
Son girdiğim tartışma çocuğa istismar davasi ve sokak hayvanı zulmüydu ikisinde de canlı canlı kesiliyor gibiydim. Sokak hayvanlari konusunda ben de bir taraf sayılırım, çözüm önerileri hesaba katılırsa yalnızca yüzde 30 taraf olduğum söylenebilir. Ama kabul ediyorum ki insanlar yerine hayvanları tercih edecek biriyim, hep öyleydim.
8 notes · View notes
rizasizbahcaningulu · 2 years
Text
dilenciye para vereceksem kırk kez düşünüyom sokak hayvanı görünce varımı yoğumu önüne seresim geliyor maalesef
16 notes · View notes
morkedisblog · 1 year
Text
Seçim geliyor her lider onu bunu vaad edip sallıyor ama hiç birisi Doğa ve Hayvan hakları bakanlığı düşünmüyor Çevre bakanlığı var ama canadalı maden şirketlerine doğayı katlettirip yandaş şirketletlere zeytin ağaçlarını kestirip tarım alanlarını zengin araplara deprem alanlarının müteahitlere peşkeş çekilmesine ses çıkaramıyor trişkadan bakanlık tıpkı diyanet gibi mit bakanlık değil ama o da gereksiz beceriksiz😠İster asın kesin beni gerçekler böyle😈Kedisi doğuran yavruları getirip bırakıyor tamam aç ve bakımsız kalmıyorlar ben dahil hayvanseverler sahip çıkıyoruz masumcuklara ama annelerinden ayrılıyorlar günâh oluyor o zaman hayvanını kısırlaştırt hem zavallı yavrusuz yavru annesiz kalmasın hem sokak hayvanı sayısı kontrollü olsun ayrıca veterinerler çift vardiya çalışsınlar suriyeli afgan pakiler de kısırlaştırılsın Kurtuluş savaşı tabii soğan edebiyatı yoktu çünkü savaştaki toprakları köylü elinden geldiğince ekerdi kilosu 30 tl değildi haaa kim için aç kalacağım İstiklâl savaşında ülke kurtarıldı şimdi saraydakine ejder sana ajdar yedirmek devlete çökene rant verdirmek basma elbise bulamayana ipek giydirmek ayakkabısı pençeliye marka geçirmek için mi aç kalacağız benim sorunum değil bana ekmek getirecek şoförüm de bahçıvanım da aşçım da yok Rahmetli Sivaslı Aret dayımın deyimiyle deee gidin be😤ayyy uzatma Fatih gardaşım önce partiye mührü basıp üfleyeceksin sonra Cumhurbaşkanına basıp onu zarfa koy parti kağıdını sonra koy milletçe iyice geri zekâlı olduk İşçi partisi Hdp ile işbirliği yapıp başta hata yaptı oy verecek milliyetçiler bile vardı Hdp ile ittifak yapınca soğudular İşçi partililer de ayrı kafasızlar😕 haberlere de cevap yetiştiriyorum bıktım😲
instagram
2 notes · View notes
edasizbiyer · 2 years
Text
Bi çiçeğe bile bu kadar değer verip, her gün sulayıp, her türlü bakımını yapıp, hangi gübre iyi gelir diye araştırıp; bı sokak hayvanı aç kalmasın diye kapının önüne yemek koyup, su kabı koyup onlarla ilgilenen biri beni neden sevmedi? O çiçek kadar, o hayvan kadar değerim yok muydu? Elbette çiçeklerde hayvanlarda sevilmeli ama ben sevilmemeli miyim? O kadar mı zarar veriyorum herkese? Yaşamasam da olur mu yani? Keşke ölsem de herkes rahat etse. En çok ben...
12 notes · View notes
operasyon · 1 year
Text
Hayvanlara Dair....
İnsan sevmeyen hayvan sevebilir ama tersi imkansız.  Hayvan sevmeyen insan da sevmez. 
İnsanın içinde hayvana karşı bir merhamet hissi, bir şefkat yoksa başka hiç bir canlıya karşı sevgi de duyamaz. 
Başka başka zamanlarda balık kuş kedi köpek besledim.
O topaç güzel tüy yumakları arasında bir can var yav.
Hayatta kalmaları, yaşamaları konusunda herkes kadar hakkı olan bir can.
İnsanlar hayvanlara, onların hayatına saygı duymadıkça kendisi de bir adım ilerlemez. Biz hala taş devrinin ilkelliğindeyiz aslında. Tamam teknoloji araçları kullanıyoruz ama ruhumuz ilerledi mi?
Taş devri insanının ruhuna bir milim bir şey ekleyebildi mi bu günün insanı.
Çok nadir olarak tek tek bireyler vardır ama büyük çoğunluk aynı ilkelliğin içinde.
İlkelliğimizin en iyi göstergesi de hayvanlar.
---
Özellikle evcil hayvanların kötülüğüne bakın .. ki bazen kötülük ederler. Mesela bir köpek bir çocuğa saldırır vb durumlar...
Orda bile hayvanın saf içgüdüsü yoktur. Hayvanın kendine özgü masumuyieti yoktur. İnsanın kan tutkusu, ölüm tutkusu, bencilliği vardır genellikle. Köpeği de katil eden, saldırgan eden insanın kendisidir.
----
Geldiğimiz mahalle de daha net görüyordum: Çocuklar boynuna ip bağladıkları bir köpeği sokak sokak gezdirip kedi boğdurmaya çalışıyorlardı. O zaman tek başıma yaşıyordum. Bizim bahçe de sessiz kimsesiz, ağaçların gölgesi altında olduğundan bizim bahçeyi sevip geliyorlardı. Bir gün izliyorum Çocuğun biri yanında köpekle geldi. Elinde bir horoz var. Horozu köpeğin önüne koyuyor, kaçmasın diye bir kanadından tutuyor, ye ye diye köpeği zorluyor. Köpek biri ki bakındı en sonunda diğer kanadından ısırdı.
Tabii koştum indim bahçeye horozu köpeğin ağzından kurtardım. Horoz kaçtı köpekte kaçtı. Çocuk elimde kaldı.
Mülkiyet hallerini de söyleyim: horoz kendisinin değil, başka bir komşumuzun horozu. Köpek kendisinin değil, kendilerine alıştırdıkları sokak köpeği, bahçe kendisinin değil, bahçe bizim bahçe.
Piç orda kendince bir arena düzenleyip, bir köpeğin bir horozu parçalayışında en ilkel ölüm tutkularını tatmin edip, gladyöterleri izleyen roma kralları gibi hissedecek.
Ben gelip oyunu bozmuş oldum. Yaptığının suç olduğunu biliyor. Başladı yalanlara. 
“Amca ben de horozu kurtarmaya çalışıyordum, sen yetiştin kurtardın, köpek benden korkmuyordu”
“ Lan yalan söyleme” dedim. “piç olmaya piçsin de baban kim biliyor musun? Nerde oturuyorsun sen”
“Filancanın oğluyum ben” dedi. Evlerini tarif etti.
“Bak, babana da söyle istersen, seni bir daha burda görürsem, hayvanlara eziyet ederken görürsem, bacaklarını ben kırarım. Anladın mı?”
Pekte gönülsüz,sözde masum ya, haksız olan benim yani, ama yenilgiyi sineye çekti “ tamam” dedi defolup gitti.
----
Baştan sona çocukta suçlu değil. İçgüdülerimizde var bu vahşilik. Çocuk o anda en ilkel atalarımızın ahlaki seviyesinde ilkel. Hepimiz, istisnasız hepimiz, en naif en zariflerimiz bile o ahlaktan geçtik. Fark sonradan ortaya çıkar. 
Kimi insan ahlaken hiç gelişemez ve yüz yaşına da gelse o çocuğun ahlakına, yani ahlaksızlığına sahip olur, vicdan, merhamet sevgi bulunmaz içinde. Bencilce kan tutkusu, öldürme tutkusu, vahşetten zevk alma gibi sadizmle ilgili tutkularla yaşar.
Kimi insan da o çocuk ahlakını aşar. Bir vicdan geliştirir. Sevmeyi öğrenir, hissetmeyi öğrenir, iyi ve güzel şeylerden zevk alır.
----
Çok zalim insanları - umarım hiç birini tanımazsınız - incelesiniz, kişiliklerinde çocukça bulacağınız çok şey bulursunuz. Çocuksu denebilecek bir varlığın nasıl bu kadar kötü, nasıl bu kadar zalim olduğuna şaşırırsınız. Halbuki tamda doğru iz üstündesinizdir. O kişinin hayatında çocukluk saydığınız olaylar onun gelişmeyen, burda anlattığım yedi yaşında çocuğun ahlakıdır.
-----
Hayvanı sevmek insanın gelişiminin büyük bir parçası. Ahlakın bir göstergesi. Tabii gerçek sevgiden söz ediyorum burda.
----
Ben çocukken eşeklere ve kadınlara çok üzülürdüm. Dayak yerken gördüğüm iki canlı türü kendileriydi. Çocukken bile bir vicdanım varmış herhalde.
2 notes · View notes
uuranustenkacann · 2 years
Text
Kafeste Doğan Kuşlar Bir Gün Uçmayı Hastalık Zannederler
“Kafeste doğan kuşlar bir gün uçmayı hastalık zannederler.”
Yukarıda yazılı cümleyi okuduğumda, aklıma gelen ilk şeyleri cümlelere dökecek isem şunları yazarım.
Alışkanlık, alışkanlık insanın doğasında olan bir şeyi bile zarar diye gösterir insana. Tamda anne karnından çıkıp, ilk nefeslerimizi aldığımızda başlar özgürlüğümüz. İlk adımlarımızı attığımızda özgür bir bireyizdir. Ne yazık ki her insan, hayvan yada  nefes alan başka bir canlı, aslında ona ilk nefesinde verilen bu özgürlük hakkını kullanamıyor. Bu cümleden örnek verecek olursam; kafeste doğan bir kuş, o gördüğü ama bir türlü oraya uçamadığı yerlere hiç gitmediği için sadece kafes ortamına alışkın olduğu, orayı tanıdığı için dışarıyı bir tehlikeden ibaret olarak görür. Aslında hepimiz bu duyguyu yaşamışızdır. Kendimden örnek verecek olursam şunu söylerim. Okul değiştirdiğimde, eski sınıfımda olan rahatlığı hissetmemiştim ama daha sonra oraya alıştıkça eski sınıfımdan bir farkı kalmamıştı benim için. Bence o kuş özgürlüğün tadını aldığında, kafesi bir hastalık olarak görür. O kadar çok bu konuyu anlatan film, dizi, kitap var ki. Aslında bakarsanız bu film, dizi veya kitaplarının başında genellikle “GERÇEK OLAYDAN ESİNLENEREK YAZILMIŞTIR!” cümlesini görürsünüz. Aynı zamanda haberlerde de bu olaylarla fazlasıyla karşılaşıyoruz. Peki bu olayları gördüğümüzde ki tepkilerimiz neler? Bence sadece göz yummak! Bilmiyorum bana mı öyle geliyor ama ben özgürlüğe aç insanların gözünün içine bakmaktan başka bir şeyler yaptığımızı düşünmüyorum. Bana bunu düşündüren şey ise o insanların, hayvanların  özgürlüğünü alan kişiler. Geceleri  tek başına sokağa çıkmaya korkan kadınların, insanlar ona yaklaşınca korkan hayvanların, “eğer bunu öğrenirlerse bana şiddet  uygularlar.” diyen gençlerin hepsinin özgürlüğü alınmıştır. Peki bu canlılara bunu yaşatan o kişiler bunu düşünmeyecek kadar aciz mi? Suç işleyen insanlardan bahsedelim. Neden bir suç işledikten sonra yakalanma korkusu içine giriyorlar? Çünkü yakalanırlarsa özgürlükleri ellerinden alınacak. Özgür bir ortamda, özgürce davranmayan insanların, hayvanların hepsine büyük bir özür borcumuz var. Bence çoğu insanın vardır, sevmek için elini kaldırdığı ama onun bana şiddet gösterecek düşüncesiyle kaçtığı bir sokak hayvanı. O hayvanın bunu yaşamasına gerek var mı? Bence o da sevilmek ister.  Aslına bakarsanız bir hayvana, bir canlıya bu şiddet  neden bu yapılır? Bu hayvan benim evimin, apartmanımın önünde yemek yediği için onu öldürdüm. Bu cümle gerçek. Haberlerde o kadar çok buna benzer örnek var ki. Bizim apartmanımızın önünde fazlasıyla kedi var ve apartman sakinlerimizin bazıları bundan şikayetçi olduklarını duymuştum.  Oysaki o kedilerin bizden sadece bir kap mama ve bir kap su beklediğinden fazlasıyla eminim. Bir keresinde yine bir internet sayfasında gördüğüm bir haberden bahsetmek istiyorum. Bir insan(!) hayvanlara yardımda bulunuyor. Her gün onlara mama veriyor, su veriyor. Gören insanlar ise düşünüyor “Hala iyi insanlar var.” Daha sonra fark ediyorlar ki her hafta başka bir hayvan zehirlenerek ölüyor. Meğersem o insan(!) hayvanlara tarihi geçmiş, bozulmuş yemekleri veriyormuş . Daha sonra “Neden yaptın?” dediklerinde “Bir nedeni yoktu.” cevabını almak ise insanda farklı bir duyguya neden oluyor. Şimdi ise bu konuyla ilgili  bir kaç kitap alıntısı vermek istiyorum.
  "İster avuç dolusu altın, ister yürek dolusu sevda olsun; sonuç özgürlük ise bedelin ne olduğunun, kime ve nasıl  ödendiğinin artık hiçbir önemi yoktu."-Şu Dağın Ardı İran, Meltem Vural
 “Özgürlük neye yarar, yaşarsa bir arada özgürler ile tutsaklar.” -Bertolt Brecht
“Özgürlük özgürlüktür, eşitlik ya da tarafsızlık ya da adalet ya da insan mutluluğa ya da vicdanlılık değildir.” -Isaiah Berlin
Hayvanat bahçelerinden de bahsetmek istiyorum. Sırf insanlar o kafesin içindeki hayvanlar onlara maskaralık yapsın diye kafeste esir tutulmak zorunda değiller. Bilmem farkında mısınız? İnanlar bunun için para ödüyor. Hayvanat bahçesi kendine ait olan insanlar ise sırf para kazanmak için hayvanların özgürlüklerine el koymaya devam ediyor. Yabancı ülkelerin bir uygulamasını görmüştüm. Eminim çoğu kişi de bu uygulamayı sosyal medya üzerinden görmüştür. İnsanlar o hayvanat bahçesine geldikten sonra bir araca biniyorlar ve bu araç kafes şeklinde. İnsanların görmek istediği hayvanlar ise dışarıda özgür bir şekilde geziyor. Bence olması gerekende bu. Sonuçta bu hayvanlar bizi görmek istemiyor. Biz o hayvanları görmek istiyoruz.Bence  bu uygulama ve buna benzer uygulamalar bizim ve bu uygulamaya sahip olmayan diğer ülkelere de getirilmeli. Eminim bizlerden çok hayvanlar bu duruma sevinecektir:) 
Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere özgürce gezebilmemiz için , özgürce bu ülke için çalışmamız için verdiği bu güzel ülkede, özgürce dolaşamayan her insan, her hayvan ve nefes alan her canlıdan tekrar özür diliyoruz. Özgürlüğü kısıtlanan kişileri gördüğümüzde sessiz kalmazsak, sesimizi duyurursak bence her şey daha güzel olabilir. 
Birde şiir örneği vermek istiyorum.
ÖZGÜRLÜK
Bir uygarlık yolundayız,
Tek kozumuz Cumhuriyet
Amacımız özgürlük
İlelebet, sonsuza dek.
Sadece umut var gözlerimizde
Birazda endişe,
Vatan aşkı ile süslenmiş
Ağzımızdan çıkan tek hece.
Bir bütün gibiyiz
Bitmez bir bütün
Sadece tek bir şey var
Bitmez tükenmez özgürlük.
-Tuğçe Gucuk
Bu yazıyı yazarken özgürlüğün önemi olduğunu daha da anladım. Aslında özgürlük insan için ne kadar da önemli bir şey. Özgürlük olmasaydı, ,insanlar nasıl yaşardı? Bize özgür bir şekilde yaşayabilmemiz için bu vatanı bırakan Mustafa Kemal Atatürk’e ne kadar teşekkür etsek az, her ne kadar özgür yaşayamasakta. Özgürlük sadece kelimelerden ibaret değildir. Bunun önemini bir kez daha anladım. Özgürlüğün kısıtlanması sadece fiziksel yollardan yapılan bir durum değildir. Aynı zamanda psikolojik baskıda insanın özgürlüğünü elinden alır. Hatta sanırım insanlarda en etki bırakan da psikolojik baskı. Psikolojik baskının en çok gençlerde ve çocuklarda etki bıraktığı da bence doğru. Çünkü küçük yaşta bu durumdan etkilenen birey, büyüdükçe bu etkiden kurtulmak yerine, geçmişteki izlerin şuan ki yaşamına yansıması oldukça doğru. Bu durumdan kurtulmak isteyen birey, psikoloji tedavi görerek bu durumu atlatabilir. 
Bu yazığı yazdığım gün 4 Ekim yani 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü. Hayvanları özgürlüklerinden almak yerine onlara şefkat gösterelim, merhamet gösterelim, yardım edelim, sevelim, koruyalım. Aslında bunları yaparsak kendimizde bile değişim görebiliriz. Daha şefkatli oluruz, daha merhametli oluruz, daha sevecen oluruz. Bu değişimi gözlemlediğimizde, kendimizdeki farkı fark edebileceğimize çok eminim.
Her şeyin farkında olduğumuz bu toplumda, görmezden gelip,özgürlüğünün kısıtlanmasına birde bizim katkımız olan bu toplumun gelişmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu toplum için, özgürlüğü elinden alınan her canlı için , onlara daha iyi imkan sunmak için çalışıp, gelecekte o kişilere yardım edecek kişilerden biri olacağım.Eminim çoğu insanda bunun için çabalayacak. 
“Bizden sonra gelecek olan doğmamış nesillere karşı sorumluluğumuza bakarsak, barış ve özgürlüğün birbirine kopmaz bir bağ ile bağlı olduğu ve birine karşı olan tehdidin her ikisini de tehdit edeceğini farkına varmakta nasıl başarısız olabiliriz?”
“Eğer çoğunluk ezmek isterse, demokrasinin gelmesi azınlık için özgürlüğün başlangıcı değil kalıcı olarak kaybedilmesi demek olacaktır. Özgür bir toplumda devlet, insanların işini yönetmez. Kendi işlerini yöneten insanlar arasında adaleti yönetir.”
Müge Aykut
2 notes · View notes
darkyayincilik · 12 days
Text
Sokak hayvanları rehabilitasyon ve geçici bakım evinin kapasitesi arttırıldı
ANTALYA- Antalya’da Muratpaşa Belediyesi, sokak hayvanları için oluşturduğu rehabilitasyon ve geçici bakım evinin kapasitesini arttırdı. İnşaatı tamamlanan üniteler, köpekler için özel olacak. Muratpaşa Belediyesi’nin Sokak Hayvanları Geçici Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi, Ermenek Mahallesi’nde bulunuyor. Merkezde, 10 yıl içinde 10 bin 419 sokak hayvanı kısırlaştırılırken 7 bin 535 hayvanın…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yenikibris · 3 months
Text
Evcil hayvanlarımızla kurduğumuz duygusal bağ var; öldüklerinde çöp muamelesi görmelerini hazmedemeyiz – Nidai Mesutoğlu
Hayvanı sevemeyen insanı da sevemez. Bir canlının yaşamasını sağlayamayanlardan insan sevgisi beklemek boşunadır. Evcil hayvanlar içinde en çok kediler ve köpekler sahiplenilmektedir. Bazısı para ile satın alınıp bazısı sokak hayvanlarından sahiplenilmişlerdir. Bir aile ile yaşamaya başlayınca kısa sürede ailenin bir parçası olurlar. Beslenmelerine ve sağlıklı bir yaşam sürmesine büyük önem verir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gundembuca · 6 months
Text
Buca Belediyesi miniklere hayvan sevgisi aşılıyor
Tumblr media
Buca Belediyesi miniklere hayvan sevgisi aşılıyor BUCA Belediyesi, ilçede yaşayan miniklere hayvan sevgisi aşılıyor. Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi’ni ziyaret eden ilkokul öğrencileri, hayvanları yakından inceleme fırsatı bulurken çevre bilinci de kazanıyor. Sokak hayvanlarının yaşam kalitesini artırmak için tedavi, aşılama, kısırlaştırma faaliyetlerini aralıksız sürdüren Buca Belediyesi, kentin çocuklarına can dostlarını tanıtıyor. Her yıl Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi’ni ziyarete gelen yüzlerce minik, veterinerlerden sokak hayvanlarına nasıl davranmaları gerektiğini öğreniyor.  Can dostlarına temas etme ve oyun oynama fırsatı bulan çocuklar, çevrelerindeki canlılara karşı duyarlılık kazanıyor.   “ÇOCUKLAR HAYVAN SEVGİSİYLE BÜYÜSÜN” Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç,  minik kalplerde sevgi tohumları yeşertmeye çalıştıklarını belirterek, “Çocukların hayvan sevgisiyle yetişmeleri ve yaşam boyu çevresindeki diğer canlılara karşı duyarlı olmalarını sağlamak istiyoruz. Merkezimiz bu konuda çok başarılı. Hemen hemen her gün minik ziyaretçileri var ” dedi. HIZ KESMEDEN HİZMET Öte yandan,  Buca Belediyesi, kent merkezi ve kırsal ayrımı yapmadan sahadaki çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Yılın dört mevsiminde beslenme odaklarına mama takviyesi yapılırken,  4 yılda Buca genelinde toplam 40 ton mama dağıtımı gerçekleştirildi. Ocak ayından beri 3 bin 500 can dostuna poliklinik hizmeti veren Veteriner İşleri Müdürlüğü ekipleri,  sokakta yaşayan bin 500 hayvanın kısırlaştırılmasını sağladı. Yıl içerisinde 4 bin 129 hayvanı geçici bakım evinde konuk edip, sağlık kontrollerinin hemen ardından yaşam alanlarına geri bıraktı. SICAK YUVA BULUNUYOR Can dostlarını sıcak bir yuvaya kavuşturmak için de çeşitli çalışmalar yapan Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi, her yıl yüzlerce hayvanın yeni yuva bulmasına vesile oluyor. Read the full article
0 notes
diyarbakirhaberleri · 6 months
Text
Tumblr media
ICYMI: Bandırma’da yüzlerce sokak hayvanı sağlığına kavuşturuldu https://www.haberidiyarbakir.com/bandirmada-yuzlerce-sokak-hayvani-sagligina-kavusturuldu/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr
0 notes
ggecce · 8 months
Text
Benim için alışıldık şeylerden biriydi,
Bir köşede durup, sevilmeyi beklemek.
Evcil hayvan gibiydim bazen,
Çoğu zaman da sokak hayvanı.
İstenildiği zaman sevilen sonra evin bir kenarında bırakılan süs hayvanı gibi.
Birileri sevsin diye peşlerinden koşan, kendini korumayı bırakıp kollarını açıp, melül melül insanların gözlerine bakan sokak hayvanı gibi.
Emzirme zamanı bittiğinde annesi tarafından terkedilen her yavru gibiydim.
0 notes