Tumgik
#ve eşlik ettim
hypnogaja · 2 years
Text
xdinary heroes üyelerine ve son albümdeki tüm şarkılarına olan aşkımdan uyuyamıyorum şu an
2 notes · View notes
ceremir · 20 days
Text
Tumblr media Tumblr media
CAMIMA VURAN BAHAR DAMLALARI💙🩵
Bayram.. Kabuslarla geçen bir gecenin ardından duygu dolu bir sabaha uyandım. Andromeda ile uyandım. Uyandırdı ama kabus etkisinde olduğum için kapattı sonra kabus görmeye devam ettim. Çok kötü uyandım ama içimde zaten bir hüzün vardı. Şanışer'in Cinayet şarkısındaki 'Büyümek demek ailenden uzakta geçirmek midir her sene bayramları' sözünün hüznü vardı. Yine ailemden uzak bir bayram. Bu kaç oldu bilmiyorum ama saymıyorum artık çünkü daha çok hüzünleniyorum. Annemi çok özledim...
İçimde bu hüzün varken dalıp gidiyordum uzaklara. Hayallerime minik tebessümlerle eşlik ediyordum. Tam o sırada arkada tınıları ruhumu okşayan ve ruhumu güldüren Badem'in Sen Ağlama şarkısı çalıyorken, gözlerim dolu doluyken camıma birkaç yağmur damlası çarptı. O esnada kapandı birden gözlerim ve bıraktım kendimi. Keşke hâlâ oradaki masumluğumla, saflığımla kalsaydım. 'Sen ağlama, bir damla göz yaşın yeter. Sen üzülme gülüm, gamzende güllerin biter. YOLLARIMA TAŞ KOYSALAR DÖNECEĞİM, GÖZLERİNDEN YAŞLARINI SİLECEĞİM. GÜZEL YÜZÜN YANAKLARIN ISLANIR.'💙
Bugün aylardır tınılarını duyunca bile refleks olarak direkt kulaklarımı kapattığım, beni her şeyden çok korkutan ve dinlemediğim bütün şarkılarımı sıralayıp Andromeda'ya söyledim. Uzun zaman sonra ilk defa gerçekten korkmadan, çekinmeden dolu tebessümlerle, hayallerimle, kollarımı açarak ve dans ederek şarkılarımı söyledim. En çok Badem'in Sen Ağlama şarkısını.
O küçücük odada derin sessizlik var ya, o sessizliği şarkılarımla doldurdum bugün. Hüznümü ve hasretimi büyük bir tebessümle haykırdım. Özelimdi💙
HÜZÜN, KEDER YÜREĞİME YASLANIR..
Teşekkür ederim. 🩵💙
30 notes · View notes
musfika-hanim · 9 months
Text
gece gece neler geliyor aklıma.. ❤️
bizim zamanımızda evlilik yaşı yirmiydi, hatta on sekiz on dokuz bile gayet normaldi olgunluk yaşıydı. kızlar, arkadaşlarım, çevrem evlilik muhabbeti yaparken ağzımdan bir kere bile evlilik mevzusuna ilişkin cümle çıkmamıştır, çıktığında da kim açarsa mevzuyu terslerdim. çünkü kesinlikle evlenmek istemiyordum. lise son sınıfta üniversite sınavına hazırlanırken gelmek isteyen görücüler oluyordu anneme kızıyordum bana bahsetme hiç, duyurmadan reddet istemiyorum diyordum. hatta çok sevdiğim ve hâlâ görüştüğüm hadis hocam da sınıfta beğendiği öğrencilerini üniversite okuyan erkek öğrencileri için izdivaç teklifi sunuyordu, yani şimdilerde sizin tabirinizle şiplemek sanırım :) bana da gelmişti sağ olsun çok severdi beni. kibarca reddettim hocam ben evlenmek istemiyorum dedim. tamam kızım dedi başka bir arkadaşa vesile oldu sınıfta sadece ikimize gelmişti çünkü :). neyse lise bitti ben hemen ardından işe başladım. fabrikada çok saygı duyduğum patronumun da arkadaşı deri mühendisi bir recep abi vardı. işle alakalı (deri fabrikasında muhasebecilik yaptım) konuşma arasında çok sevdiği bir arkadaşı olduğunu ve ikimizi yakıştırdığını söyledi. teşekkür ettim yok abi dedim. mahalleden annemi darlayanlar, oğlunun resmini eline alıp kapıyı çalanlar falan işte hepsine hiç görmeden hayır dedim. bu mevzuların üzerinden iki üç ay geçti ve bir vesileyle eşimle karşılaştık ve beni istediklerini söyledi ailesi. ne hayır dedim, ne olmaz dedim hiç olumsuz bir cümle kurmadan olur görüşelim dedim. hayatımda ilk kez bir erkekle bu tür bir konuda aynı ortamı paylaşacağım ne yapacağımı bilmiyorum, ne diyeceğimi de heyecandan kalbim fırlıyor. olumlu hislerden dolayı değil sadece utanç, çekingenlik, ne yapacağını bilememe hali. neyse biz görüştük, o anlattı, konuştu, sohbeti, hitabeti hayranlık uyandıracak derecede, zaten sureti maşallah 🤍🥺 benim dilim tutuldu her anlattığına çok haklısınız, doğru söylüyorsunuz, evet öyle olması gerekir tabi diyerek geçiştiriyorum. kendisine aşık olduğum anların resmi ve yansımasıdır. konuşma bitti benim ayrılmam gitmem gerekiyor dedim peki dedi. ben olduğumuz yerden çıktım park var bol merdivenli oradan aşağı etekleri uçuşa uçuşa, yere basmayarak, kalbimin ağzıma kadar duyulan sesiyle yürüyorum. dalmış vaziyette, ta ki arkadan kulağıma uzanan o tanıdık "selamun aleyküm" sesiyle buluşana kadar. "aleyküm selam buyrun" dedim sanırım geçmiş gün işte, "buranın yabancısısınız size durağa kadar eşlik etmek istedim uygunsa" dedi. hayır hayır zahmet etmeyin ben biliyorum bulurum yolu dedim. çünkü heyecandan falan ben perişan oldum ama canımın içi, yani kendisi kendinden gayet emin.. yok ben eşlik edeyim size dedi peki dedim. iki metre ötesinden utana sıkıla yürüyorum ne konuşuyoruz şu an hatırlamıyorum. neyse durağa geldik, nolur çabuk gelsin diye dualar ediyorum içimden otobüs için. o da yanımda benimle beraber bekliyor, otobüs geliyor ben veda ediyorum hiç yüzüne bakamıyorum sonra otobüse binince camdan bana dikkatle ve çok tatlış baktığını görüyorum, gülümsüyorum el sallıyorum..
bu konuşma ve tanışmadan sonra bir daha iki hafta kadar hiç görmüyorum, bana ailem tarafından kendisiyle ilgili sorulan evlilik sorusuna olumlu yanıt veriyorum. ve ikinci görüşmemiz iki hafta sonra ailesi ile birlikte geldiği isteme günü oluyor. iki kere gördüğüm adamla istemeden iki hafta sonra nişanlanıp yedi ay sonra da evleniyorum. evlendiğimi duyan çöpçatanlık kurumu üyeleri tek tek geri dönüş yapıyor "hani evlenmek istemiyordun bilseydik biz gelecektik istemeye" diyorlar bende kısmet diyorum. iyi ki diyorum.. sözün özü şu ki "Allah yazarsa olur, güzel olur böyle olur, iyi ki olmuş olur.." elhamdülillah elhamdülillah can'ım 🤍
*şu anlattıklarımı hiç unutmamak ne kadar değerli bir bilseniz benim için.. mücevher gibi
tanışma 98 eylül, nişan doğum günüm olan 24 ekim 98, düğün 28 mayıs 99.... sonrası masal.. inşallah vuslat 🤍
69 notes · View notes
no-463 · 9 months
Text
"Hayatım boyunca kendimi mâhkum gibi hissettim."
"Gibi değil, fazlası. Hayatım boyunca mâhkumdum, özgürlüğü kovalayan. Şimdi düşünüyorum da belki de 'özgürlük', mahkûm olanların hayali arkadaşıydı. Aslında 'özgürlük' diye bir şey yoktu, hiç var olmamıştı."
"Ve ben hiç özgür olmayacağım." diye devam etmek istedim, ama babamı hatırladım.
Her şeye rağmen ona duyduğum sevgiyi, o muhtaçlık hissini. Kaç yaşınızda olursanız olun, zaafınıza kan sıçradığında tam da böyle hissediyordunuz; eksik, yarım, büyümemiş ve muhtaç. Dolu gözlerime tebessümüm eşlik etti, yazmaya devam ettim.
"Hayali arkadaşım bana el uzatıyor. Onu bana babam yolladı. Ve ben özgürlüğün ellerini tutacağım." Yutkundum.
"Babam için."
"Kendim için."
50 notes · View notes
elfin-blogg · 11 months
Text
Düşünüyorum da...
Ben bayağı büyük konuşmuşum ki' Başıma sen gelmiştin....
1 zamanlar....
Meğersem Sende hayatımda..
geçerken..
Uğrayanlar'danmışsın...
Bende ineceğin yere kadar yalnız kalma diye"" eşlik ettim..
HER GİDİŞİNDE ÇABUK DÖN DİYE" GÖZYAŞLARIMLA" ARKADANDAN SU DÖKERDİM...
Yazık etmişim değmezmişsin bir damlama..
SEN ALIŞIKSIN, GELİP GİTMEYE" BANA İSE YABANCI...
Gidiyorum desende" Döneceğim desende..
SANA DÜNYA AHİRET KALBİMİN KAPISINI EBEDEN KAPATTIM..
Bir zamanlar bitmesin diye çok çabaladım
....
BEN SENİ AFFETSEM.. GÖZYAŞLARIM BENİ AFFETMEZ !! SEVGIM SENİ BAĞRINA BASSA.. ONURUM BUNA İZİN VERMEZ !!
Dünya' ya kafa tutan kalbim, bir sana bu kadar yenik düşmüştü..
Artık " SEVGİDE HAKEDİŞ" SADAKAT VE SAYGI karşılıklı olmadan.. Bende tek taraflı şeylerin bi önemi kalmıyor..
Platonik sevgilere anlam veremiyorum 🤐
SENİ SEVMİYORSA. BAŞKASINI KEŞFE ÇIKMIŞSA KALBİ..
Zaten bitmiştir. Anlayın da..
20 notes · View notes
mmartineden · 6 months
Text
bugün çok güzel anlar yaşadım bana hayatı sevdirecek yani şöyle ki ben bir şeyi yapmıyorsam o şeyi sonra yaptığımda gerçekten doğru zaman olduğunu hissediyorum mesela sevgilimle birkaç kere birlikte kalmayı çok istemiştik ama kaldığımız zaman gerçekten doğru hissettirmişti her şey birkaç gündür de Kilitbahir Kepez böyle gidip kabuk toplamak istiyordum tek başıma güzelce okuldan sonra güneş güzel bir hal alınca kepeze gideyim yakınca dedim hemen geçiverdim gittiğim gibi gözüme herrrrr yerde taraklar çarptı sanki o tüm toplanmış yosun gibi şeylerin üzerine konmuş beni bekliyorlardı güneş batmasın hava kararmasın ben bir sürü toplayayın istedim bir köpek mesela bana eşlik edip geri döndü çok tatlıydı sonra hava kararmaya yakın tamam dedim artık bulamam zaten buradan geçtim yine güzel tarak buldum deniz yeni getirmiş yani o kadar mutlu ve huzurluydum ki anlatamam hayatımda bir şeylerin böyle tam zamanında olması beni aşırı mutlu ediyor ağlayacaktım huzurdan ya iyi ki önceden gitmemişim de anlık bir kararla bugün gitmişim beni bekleyen tüm tarakları toplamışım nasıl anlatabilirim hislerimi bilmiyorum güzeldi işte yerinde hissettim ve her tarak bulduğumda içimden teşekkür ettim allaha bana onları sunduğu için
9 notes · View notes
kelimebahcesi · 5 months
Text
2023
Yılın başından beri kimseye yansıtmadığım bir derinliği kelime kelime bloğumun bir köşesine kusarken yerin yedi kat dibinde keşke ölsem artık diye ağlıyordum. Varlığıma bir anlam yüklemeye çalıştıkça elimde kalan anlamları da yitirmiştim o zamanlar. Bu kötü bir başlangıçtı doğrusu.
Önce inandığım, güvendiğim insanları kaybettim. Sonra iki babamdan birisini, dedemi kaybettim. Hastaneye ziyaretine gideceğim gün ki sevincimi de paylaşmıştım sizinle hatırlarsınız belki, hala silemiyorum o postları.
Kendi içimde başlayan ve dışarıda devam eden depremler yüzünden artık yaşadığım şehirde boğulduğumu hissediyordum, sıkışmış dar bir odada gibiydim. Sadece tek dileğim uzaklara gitmekti. O an bu şehirden uzaklaşmak benim için imkansız bir olaydı ama oldu. Zaten o andan sonra neye imkansız dediysem oldu...
Tek başıma seyahat edip kafamı toparlayacağımı düşünmüştüm. Aslında çok güzel anlar yaşadım ama insan aklını kemiren düşüncelerini yastığının üzerinde bırakıp çıkamıyor ki evinden.
Bu yüzden evimden kilometrelerce uzakta denize karşı, şirin bir kediyle beraber kahvaltı yaparken bile çoğu düşüncelerimden kurtulamadım.
Eve geri döndüğümde umutla başına geçtiğim işlerden olumsuz sonuçlar almaya devam ettim. Nereye elimi atsam orada bir şeyler dağılıyor gibi hissediyordum. Nihayetinde bir noktada artık ne gücüm kaldı ne de sabrım, ölmek istedim kendimi kaybettim.
Kaybettim diyorum ama attığım her adımda boşluğa düşüşlerim kendimi bulmamda bana eşlik eden yolun bir parçasıymış aslında. Bütün bu kayıpların sonunda nihayet asıl olmam gereken halimi kazandım, kendimden çok daha başka bir beni buldum desem hiç abartmış olmam.
Velhasıl kelam her kayıp, kayıp değilmiş aslında onu da çok net anladım bu yıl. Hayat imkansız gibi görünen olayların içinde gelişen imkanlardan ibaretmiş. İmkansız dediğimiz aslında hayatımızın çevresine kendi elimizle, dilimizle ördüğümüz duvarların adıymış.
Bilemiyorum dostlar, birçok yıkımların ardından gelen aydınlanmalar yaşayıp ilk defa kendim için bir şey yaptım bu yıl. Kaybettiğim noktada kendimi çok daha başka bir şekilde yeniden buldum.
Fark ettim ki hiçbir şeye de geç kalmamışım. Yetişmeye çalıştığım sürekli bir şeylere koşuşturduğum hayatın içinde kendi zamanımı bir kenara bırakmak ve başkalarının belirlediği zamana ayak uydurmaya çalışmak tamamen saçmalıkmış. Her insanın hayatı kadar zamanı da başka. Bu yüzden artık hiçbir şeye geç kaldığımı düşünmüyorum ya da geride bıraktığım zamanı ve o anın içinde geride kalan hiçbir şeyi bir kayıp olarak görmüyorum. Sadece an bu an, yaşamak lazım. Sende yaşa, geriye bakmadan, pişman olmadan yaşa.
6 notes · View notes
vintages-s · 1 year
Text
🎵Seni özlemiyor değilim... Sadece çok yoruldum bir nevi emekliyim..
Gelmeni beklemiyorum zaten hep evdeyim..Hep evde olmam "sana gel" demek değil.Odalarında saklıyım..Süpürür belki bir gün kırıntıları atarsın.
Mağlubiyeti kabul ettim isteyen kazansın..Seni benden ayrı kılan aklın utansın.
Boranım bundan ki sensizliği baz alıp. Özlemi biz dolu bir 70'lik süsü masamın...Ateşim sönmez, bunu anlayalım..Ve eşlik eder acıma külü Adrian'ın..
Yolda kalırsak üşenmem iteklerim.Yoruldum beklemekten gelmeni...Bilinmezin ortasında kurşunlandı duygularım..Sana bölünmüş bilinmeyen denklemim..
Ülkenin duvarlarında ismi yazan deliyim...🎵💙
42 notes · View notes
filyokusu · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
gülümsediğim /şükrettiğim şeyler listesi 11nisan`23
dergiye yazmam gereken yazının bir cümlesini tamamladım. evet 1. çünkü konusu anneydi.
bugün hava çok güzeldi, eskide kalmış insanların eskide kalmadığını anladım. ö.mesaj attı, banliyö trenine bindin mi bugün diye. botumdan tanınmaya çalışılmış. garip.
bulaşıkları makineye atmayıp ferdi tayfurdan sabahçı kahvesiyle eşlik ettim.
ay çok güzel, sahurda yine kahkaha attığım için linç yedim :D poğaça vakasını saymıyorum ikincileri kurtardım.
motivasyon için hasan hocama ihtiyacım olduğunu fark ettim. onu tanıdığım için çok şanslı olduğumu da biliyorum.
dilara batman'dan ben seviyorum diye damla sakızlı dibek kahvesi almış gelmiş. ne kadar zamlandığını öğrenemedim. yarın iftara davetliyim. canım kardeşim. bana bisküvili pasta yapacakmış. gidicem diye çok mutlu oldu.
yeni bir bim açılmış tatlıydı, iki çikolata almıştım aaaaaa
yorganı başıma çekip ağlama hissi geldiğinde yerinde bi gözyaşı bulamamak da hayata dahil sanırım, araba plakaları ezberlemek ve bazı üzüntüler yaşarken en azından kalbimi hissediyorum demek.
m. ile konuştuğumda enkazdan dördüncü gün çıkması ve sağ kolunu kullanamaması üzerine o kadar çok yanıyor ki canım ama içten ve damarlarımın acıdığını hissediyorum demişti. en azından bir kolum var boş boş sallanan bi şey değil demişti. aklıma bu geldi tekrar. onu görmeye cesaret edemiyorum çok özlediğim halde. sarılmayı çok istiyorum. umarım bana gönül koymuyordur, her gün senin varlığına dua ediyorum. şükrediyorum. yaraların çabuk iyileşsin. kolunu sarılmak için kullanalım.
seni baharmışsın gibi düşünüyorum, seni diyarbekir gibi. (kendime karşı)
bir de 4 yıl önce çok sevdiğim bi şarkı olan berfin berşe yari derde düşen n'olur şarkısını gördüm. ben yıllara göre playlisti değişen bi insanım bunu net anladım. çok severim. size de hediyem olsun.
ankara.
14 notes · View notes
Text
ben galiba psikolojik olarak çok yıprandım. bu seviyeye gelebileceğimi asla tahmin etmezdim. geçen hafta boyunca hasta bi şekilde yattım mesela. uyanıkken sayıklayıp ağladım. çok güzel ortamlarda kuytulara kaçıp ağladım. dışarıdan bakınca çok iyi idare ediyormuşum gibi gözüküyor. hatta ben bile kendime dışarıdan bakıyormuşum gibi çok iyi idare ettiğimi falan sanıyorum ama öyle değil. bugün gün içinde uyuyup rüyamda kendimi en çok güvende hissettiğim yerde depreme yakalanmış bir halde, evimin, kendimi en çok güvende hissettiğim yerin duvarlarını tıpkı burada gördüğüm, her gün gördüğüm, bina yıkıntıları, enkazlar, çatlaklar, boşluklar içinde görüp sesli sesli ama gözümden yaş akmayarak ağlayıp uyanınca fark ettim. çok ağladım bugün. çok fazla ağladım. depremle ve geride bıraktıklarıyla baş etmek çok zor. her gün yıkıma ve enkaza maruz kalmak çok zor. odama gelen her öğrencinin ağlaya ağlaya çıkmasıyla baş etmek çok zor. depremzede arkadaşlarımın yaslarına eşlik etmek çok zor. muş. ben galiba baş edemiyorum. idare de edemiyorum. manyak olmama ramak falan bile kalmamış. dümdüz manyak olmuşum. yaptığım işin çok kıymetli olduğunu biliyorum ama baş edemiyorum galiba. nolcak böyle, nereye kadar
biz iyiyizdir mi, hı
hiç bilmiyorum
2 notes · View notes
fatomahperi · 1 year
Text
Tumblr media
*ŞanlıUrfa da Görev Yapan Bir Öğretmen Arkadaşımızın Gönderdiği Mesaj*😊😁
İlk Urfaya geldiğimde; sınıfımda beslenme dersinde bütün öğrencilerin ellerinde içinde kırmızı bir şey sürülmüş tırnaklı ekmek var.
Şaşırdım tabi.
Dayanamadım öğrencilerimden birine sordum:
-Kızım siz ne yiyorsunuz böyle?
-Yemek öğretmenim dedi.
-:) Gülümsedim, biliyorum kızım o ekmeğin içinde ne var dedim?
- REÇEL öğretmenim dedi
Allah Allah bu nasıl bir reçel dedim kendi kendime.
Tadı mükemmel olmalı ki herkes aynısını yiyor.
Neyse devam ettim;
Ne reçeli diye sordum.
-Biber Reçeli öğretmenim. Dedi.
Daha çok şaşırmıştım.
Biberden reçel mi oluyormuş? dedim.
O zaman kesin tadı değişik bir TATLIDIR dedim.
Aklıma hemen hamsi turşusu geldi.
Aynı mantık dedim.
Neyse haftalar geçti. Beslenmeleri aynı:
Biber reçeli.
Haftalar geçtikçe,
Merakıma dayanamadım öğrencilerden tadına bakmak için biraz istedim.
Biri tırnaklı ekmeğe iyice reçel sürülmüş bir dürümün yarısını iki elliyle çekiştirip ortadan ikiye böldü yarısını uzattı.
-Al örtmenim dedi :))
-Tadı güzel mi dedim ?
-Oooooo süper örtmenim dedi...
Ağzımı doldurana kadar ısırdım dürümü.
Öğrencinin gözleri üzerimde çiğnememe eşlik ediyor resmen..
Yutkundum zorda olsa.
Aman Allahım bu nasıl bir tat böyle?
Resmen ağzımda küçük bir kıyamet kopuyor...
Gözlerde yaş yavaş yavaş süzülmeye başladı acıdan..
Diğer öğrencilerin ard arda soruları başladı
-Örtmenim beğendiniz mi?
Yanımda duran öğrenci ortalığı yıkacak cevabı yapıştırdı masumane ve gayet ciddi ses tonu ile:
-Görmi misiZ oğlımm.?
Örtmen sevincinden nerdeyse ağlii ..😁
20 notes · View notes
aynodndr · 2 months
Text
Tumblr media
ZÜBÜK gün gelir vefat eder.
Arafta cebrail tarafından karşılanır. Cebrail ona der ki;
hoş geldiniz! burada nadir olarak cumhurbaşkanı-başkan görüyoruz ve sizlere ne yapacağımız kesin değil.
Büyük patron sizin konumunuzdaki kişilerin:
(bir günü cennette)
(bir günü de cehennemde) geçirip; denemenizi istiyor.
Daha sonra sonsuza kadar kalacağın yeri sen seçeceksin.
- Fakat ben kararımı verdim, cennette kalmak istiyorum.
-Üzgünüm kurallarımız kesindir.
Cebrail, Zübüğü önce cehenne me götürür.
Cehennemin kapısı açıldığında, içerde yemyeşil mükemmel bir golf sahası görür. Bulutsuz bir havada güneş parlamaktadır ve hava 25 derecedir.
Uzakta golf sahasının muhteşem binasının önünde: Fetöş, melih , kız bekir, yeliz, fesli vb'ler durmaktadır. Bütün bu insanlar mutlu, sevinçli bir yüzle ve pahallı marka giyimleriyle eğlenmektedirler. Zübüğü dostane bir şekilde karşılarlar.
Geçmişteki olayları anlatıp; kahkaha atarlar.
Şeytan, Zübüğe bu buzlu margaritayı senin için hazırladım al iç, seni rahatlatır, der.
- Ya ben, yemin ettim içmem derken; Şeytan Zübük, burası cehennem iç rahatla, burada sakınmadan her şeyi yiyebilir, içebilirsin der.
Zübük içkisini içer ve daha sonra şeytanı daha sempatik bulmaya başlar. Şeytan çok naziktir, hoş fıkralar ve iyi şakalar yapmaktadır.
O kadar iyi eğlenir ki zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmaz. Nihayet cehennemden gitme zamanı gelir. Bütün arkadaşları elini sıkar daha sonra asansöre biner ve göğe çıkar.
Cebrail çıkışta beklemektedir ve
şimdi 24 saatliğine cennete gidiyorsun der.
--Zübük, 24 saat boyunca Aziz Nesin'le, Nazım Hikmet'le, ATATÜRK, İnönüler, Kemal Sunallar, Türkan Saylanlar vs ile ve diğer ülkelerin büyük şair ve yazarlarıyla karşılaşır.
Bu arkadaş canlısı iyi insanlar paradan çok, önemli konulardan bahsetmekte ve Zübüğe büyük tevazu göstermektedirler.
Tek bir kötü laf (ananı da al git vs vs) demezler. Yemek normal bir restoranda yenir. Buradakilerin hiçbiri maddiyata, paraya tapmadıkları, hoşgörülü ve karşılıksız yardım sever olduklarından dolayı, Zübük yaşarken dünyada gördüğü insanlardan hiçbirine rastlamaz. Cehennemde ki gibi şatafat, gösteriş, zenginlik yoktur. Cennettekiler onun dünya değerinin farkında değillerdir!
Gün biter ve cebrail gelir...
-Evet Zübük, şimdi karar vermek zorundasın.
Zübük biraz düşündükten sonra;
ve cevap verir; hiç böyle bir karar vereceğimi sanmıyordum.
Cennet enteresan ama ben yine de kendimi arkadaşlarımla cehennemde daha rahat hissedeceğim der.
Cebrail ona asansöre kadar eşlik eder ve cehenneme inen asansöre bindirir…
Cehennemin kapıları açıldığında, kendisini yanmış kıraç bir ovanın ortasında ve endüstriyel atıkların bulunduğu bir alanda bulur. Arkadaşlarını gördüğünde ise şok geçirir. Hepsi zincirli prangalı halde, acıdan inlemekte, başlarına gelenden şikayet ederlerken; lağımların içlerini temizlemektedirler.
---Şeytan gelir, kolunu Zübüğün omuzuna atar. Şok içinde olan Zübük mırıldanır; ama anlamıyorum, dün geldiğimde, burada bir golf sahası ve kulüp evi vardı; ıstakoz ve havyar yedik, içip içip sarhoş olduk. Çılgınlar gibi eğlenmiştik. Şimdiyse, dışkıyla dolu bir yer ve onları temizleyen arkadaşlarımı görüyorum der.
Şeytan ona bakar ve gülümser. Eğilip kulağına der ki;- " DÜN SEÇİM KAMPANYASI VARDI"
Bu gün ise: sen bize oy verdin...!
😁
4 notes · View notes
musfika-hanim · 2 months
Text
uzun süredir aile tesbitlerine gitmiyordum sabah dernekten önce ilk iş iki mağdur aile ziyareti yaptık. güne ağlayan çaresiz bir kadınla başlayıp, ara ara gelip bizimle dertleşen, öksüz ve yetim torunları olan yine akşam henüz dernekten çıkmadan uğrayan, içini döken ve hüznünü anlatırken ağlayan canım teyzemizin gözyaşlarıyla kapattık. bu sefer bende ona eşlik ettim o ağladı karşısında ben ağladım. çok ağladım.
5 notes · View notes
elfin-blogg · 1 year
Text
Belkide oyundu hepsi..
İntikam oyunu..
İzin verdiğim kadar ona eşlik ettim belkide..
İntikam almış olsaydı.. Bu kadar kırgın ve kızgın, üzülmüş olamazdı ki..
18 notes · View notes
silenceof3night · 1 year
Text
Biraz önce yıllardan beri yazdığım günlüğümü okudum gözlerim dolu dolu. Bu yıllar içinde o kadar çok şey yaşamışım ki.. hayatımda tecrübe ettiğim anılarım, ilk defa yaşadığım o tatlı heyecanlarım, hayallerim ve gözyaşlarımın dahi düştüğü o acı dolu satırlarım... Tüm bunları okuduğumda kendimle gurur duyar oldum belki de ilk defa kendimle bu kadar çok gurur duydum. Çünkü iyisiyle kötüsüyle yaşadığım her bir şey beni bu günüme getirmiş ve ben yaşanmış tüm kötü anlara rağmen bile iyi, güçlü kalabilmişim. Hani derler ya " yıllar sonra hatırladığında gülüp geçersin " ben gülüp geçmedim açıkçası, yeri geldi o günkü gibi ağladım yeri geldi o günkü gibi ilk heyecanı kalbimde hissettim ve bir şeyi fark ettim de acılarım dinmese bile zamanla üstünden gelmesini öğrenmişim. Yaralarımın izi kalsa da o izi sevmeyi öğrenmişim, farkında dahi olmadan büyümeyi öğrenmişim... Ben kendi varlığımı yaza yaza, yaşaya yaşaya bulmuşum. Günlüğümü kapadığımda aynanın karşısında kendime baktım oradaki kız o kadar güzel gülümsemişti ki bana ben o gülüşte tekrar hayat buldum. Günlük yazan ama yıllar geçmeden okumayandım zaten asıl anlamıda yıllar sonra çıkardı şimdi diyorum ki iyiki yazmışım o satırları, yazmasaydım ne kadar yol kat ettiğimin , ne kadar güçlü ve değerli olduğumun farkında olmazdım... Bugün ben kendimle gurur duyuyorum ve bu güne kadar bana dayandığın, bana eşlik ettiğin her bir an için teşekkür ederim sevgili kendim.
16 notes · View notes
ixiart · 4 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
bu sıralar "yakalan-an-lar" isimli bir fotoğraf dizisi üzerindeyim. telefonla çekiyorum herbir şeyi, direkt kamera uygulamasından; fiziksel olarak kamera üzerindeki koruyucu camda ince kırıklar var, ışığın geliş açısına göre bir takım sürprizler açığa çıkıyor fotoğraflarda.. bu bana analog bir kameranın kafasını veriyor..
bakırköyde çocukluğumda bu binanın önünden minibüsle geçerek okula giderdim, dönem dönem fotoğraflarını çektim, belki 15 yıllık bir geçmiş çizgisinde üç/dört farklı dönemden fotoğraflar var elimde.. binaya dair hiçbir bilgiye, fikre sahip değil-dim. -kimindir, neden ve nasıl incirli caddesinin en gözde yerinde bu yapı böylece bekler ayakta, bahçesinde yer yer yaşamın izlerini taşır, bunca rantın içinde bu derin ve güzel bahçesiyle herkes gözünü buraya dikmiş olmalı.. sadece hayallerim vardı, edgar abimizin verdiği ilhamla, gizemli, büyülü bir koruma çepheri olan bu yapıda yaşayanları düşünürdüm, çok iyi insanlar olmalıydı, geçmişte öyle saf ve güzel çocuk ve kuş sesleriyle sarılmış olan bu ihtişamlı yuvada hala hayaletleri kol geziyor, işte böylece kimse buraya dokunamıyordu.. ama zamanla ahşap keresteler ve camlar bırakıyorlardı kendini, dingince dağılıyor ve renk değiştiriyorlardı..
geçtiğimiz günlerde bakırköyde bir işim vardı, binayı izleyip çeşitli açılardan bu hayallerle etrafında dolanıp fotoğraflar çekerken kendi kendime bu kurgusal geçmişin izlerini buluyordum her yerde, kediler de eşlik ediyordu işte bir işaret gibi dolanıyorlardı binada.. o kedi bir şövalyenin ruhuna sahipti ve bölgesini koruyordu.. derken o sesi işittim,
-kızım neden çekiyorsun buranın fotoğraflarını.. hikayesini biliyor musun?
arkamı döndüğümde bu yaşlı çiftin sıcaklığıyla sarsıldım..
-ah hayır, hikayesini bilmiyorum? burayı çok severim? küçüklüğümden beri.. kaydediyorum.
-burası kurtuluş savaşında istanbul'da savaşan paşanın evidir, yıkamıyorlar, dahası..
diye hikayeyi anlatmaya başladı amca, teyze de arada lafa giriyor, yok o öyle değil, şöyle diye hikayeyi pekiştiriyor, güçlendiriyordu.
şimdi bu hikayeyi açık etmeyeceğim, sanırım binanın yaşamaya devam etmesi için bu hikayeyi saklamalıyız.
yaşlı çifte teşekkür ettim, birbirimizin elini sıktık, gülümsedik ve ben bu hikayenin bende yarattığı heyecan ve yaşadıklarımı anlamaya çalışırken biraz hızlı adımlarla yürümeye başladım, yaşlı çift gerimdeydi, kafamda olan biten dönüyordu, onlar birbirinin kolunda ağır adımlarla benimle aynı yönde yürüyordu.. dönüp bakmaktan kendimi alıkoyamordum.. sonunda durdum. -heyyy, fotoğraflarını çekmeliyim! biraz sonra yanlarına vardım ve onlardan izin istedim, amca ilk anda gönülsüz gibiydi ve sonra hadi çek kızım, sen akıllı bir çocuğa benziyorsun, n'apacaksın bu fotoğrafı, en fazla senet sepet işlerinde kullanırsın dedi, teyze de bir kahkaha patlattı, iyi hadi şöyle duralım da çek fotoğrafımızı, beyim hep fotoğraflardan çekinir zaten dedi, ne varmış yani. :) sonra 3 fotoğraflarını çektim, hızlıca onlara rahatsızlık vermeden, en çok bu kareyi sevdim, yine ellerini sıktım, teşekkür ettim. ne fotoğraflarını görmek istediler ne başka bir şey, bir dünya güzel dilekle beni yolcu ettiler.
27 aralık 2023 biterken,
öğleden sonra üçbuçuk civarı.
yakalan-an-lar
ixi
2 notes · View notes