Tumgik
#Tekmill
tekmill · 1 year
Text
youtube
2 notes · View notes
icraatboyz · 2 years
Text
Tekmill
"Sevene Love You Sevemeyene Fuck You"
3 notes · View notes
lyrics724 · 2 years
Text
Teneke
Hiswavey Verse : Lazım bana bir kelekeş boş teneke bu işte yok bereket On kere beş yaşı kaç on kere beş abi bunlar boş kelime Lazım bana bir kelekeş boş teneke bu işte yok bereket On kere beş yaşı kaç on kere beş abi bunlar boş kelime Tekmill Verse : Zaralı hatalar, Başım çıkmıyor bеladan Kararlı zamanlar, Canı alanda yaradan Yasallarla kurallar sokaklarda babalar Çakallar, Amcalar Size anca…
View On WordPress
0 notes
karagozkuyumculuk · 15 days
Text
instagram
0 notes
hepeksikk · 3 months
Text
Kafamda, yüreğimde, gözümde, kulağımda ve ellerimde ve tekmil vücudumda tütüyorsun. Seni öyle müthiş göresim geldi ki... Bir eski kadın şairin bir mirası vardır:
"Ben taaa senin yanında dahi hasretim sana!"
Bu mısra seninle benim aramdaki sevginin en güzel ifadesidir. Öldüğüm gün hiçbir şeye değil sana hasret gideceğim…
56 notes · View notes
istekligurbetci · 9 months
Text
Kapıcı Amcam Hastanedeyken Yengemi Siktim! (Serhat 25 Y., İstanbul)
Selam arkadaşlar Adım Serhat, 25 yaşındayım, 1.80 boyundayım ve yakışıklı sayılırım, yani çevremde herkes öyle diyor. Sizlerle paylaşmak istediğim hikaye, amcamın karısıyla, yani yengemle ilgili. İstanbul'da kapıcılık yapan amcam 47 yaşında, kısa boylu, çok şişman ve göbekli biri. Yengem ise 33 yaşında, 1.75 boyunda, kapalı giyinen fakat sülün gibi bir kadın. Ben yeni askerden gelmiştim, durumumuz da iyi olduğu için çalışmaya ihtiyaçım yoktu, aylak aylak geziyordum. Amcamların evi bize yakın olduğu halde amcamlara fazla gitmezdim ve işin doğrusu yengeme de fazla ilgim yoktu. Yengemle yaşadıklarım amcamın rahatsızlanıp ameliyat olmasıyla başladı...
Amcamın ameliyat olması kesinleşince, apartman yönetimi amcama, eğer hastaneden çıkana kadar yerine bakacak birisini bulmazsa, amcamı işten çıkarıp yerine başka bir kapıcı alacaklarını söylemiş. Amcam da taburcu olana kadar, birkaç haftalığına yerine benim bakmamı istedi. "Amca ben ne anlarım bu işlerden?" deyip, ne kadar kaytarmak istediysem de, babam amcama, "Tabii tabii, merak etme, yapar, nasılsa aylak aylak geziyor. Hem sizde kalır, çoluğa çocuğa da gözkulak olur!" deyip, bana emri vaki yapmıştı.
Üç gün sonra amcamı hep birlikte hastaneye kaldırdık. Amcam ameliyat olmadan, "Hadi siz gidin, apartmanı boş bırakmayın, yönetici kızmasın!" diyerek yengemle beni eve gönderdi. Annem babam hastanede amcama refakatçi kalırken, biz yengemle eve gittik. Yengem, "Serhat git yöneticiye bir görün gel." dedi. Çıktım yöneticiye tekmil verdim. Yönetici bana binaya iyi bakmamı, şikayet getirmememi tembihleyip, yapılacak bazı işleri de anlattıktan sonra ben tekrar aşağı indim ve bahçeye çıktım. Akşama kadar bahçenin bakımını yaptıktan sonra bahçedeki banka oturdum, tüm bu işlere canım sıkılmış, sigara içiyordum. Amcamın iki tane küçük çocuğu var, yanıma geldiler, "Annem seni çağırıyor!" dediler. Kalktım, yengemin yanına gittim, "Buyur yenge?" dedim. Yengem, "Neden içeri gelmiyorsun? Birşey mi oldu?" dedi. "Yok yenge birşey olduğu yok, sadece hava alıyordum..." dedim. Yengem de, "Çocuklarla biraz ilgilen de, ben de yemek yapayım." dedi. "Tamam yenge!" deyip girdim içeri. Evleri (Kapıcı dairesi) çok küçük iki oda, salon olarak kullanılan küçük bir oda, mutfak ve banyodan ibaretti sadece. Ben çocuklarla oynarken yengem mutfakta yemek hazırlıyordu...
Neyse, yengem yemeği hazırladı, yedik. Yemeğin üstüne yengem çay yaptı, oturduk TV izledik. Saat 9 olduğunda yengem, "Çöplerin bu saatte alınması lazım..." dedi. "Tamam yenge!" deyip gittim dairelerin çöplerini topladım, konteynere attım geldim. "Yenge başka yapılacak birşey kaldı mı?" dedim. "Yok, bugünlük bu kadar, hadi banyoya gir, duşunu al, taze çay yapıyorum içeriz." dedi. "Tamam yenge!" dedim gittim yıkandım. Banyodan çıktığımda yengem çocukları yatırmıştı. "Çocuklar uydular mı yenge?" diye sorduğumda, "Evet, sabahları erken kalktıkları için erken yatıyorlar. Sıhhatler olsun, bu gün yoruldun, dur sana amcanın pijamalarından getireyim de rahat rahat giy." dedikten sonra gitti amcamın pijamalarından getirdi verdi ve "Hadi değiştir üzerini, ben çayı getireyim." diyerek mutfağa gitti. Ben de giydim. Giydim ama hem çok boldu, hem de kısa. Yengem geldi başladı gülmeye. "Ne gülüyorsun yenge, sen verdin ben ne yapayım?" dedim. "Yok sadece çok komik olmuşsun." dedi. Ben pijamaları çıkarıp tekrar elbiselerimi giymek istedim ama yengem bırakmadı.
Yengem çayları doldurdu içiyoruz, TV seyrediyoruz, ama sürekli boynunu tutuyordu. "Dur ben de üzerime rahat birşeyler giyeyim, sen yabancı değilsin nasıl olsa..." diyerek gitti. Geri geldiğinde bir pijama giymiş ki anlatılmaz! Yengemi ilk defa böyle pijamaların içinde görüyordum ve gözlerimi alamıyordum. Yengem çok sexy olmuştu pijamalarla. Geldi benim yanıma yere bacaklarını kıvırarak oturunca yengemin götü taş gibi dışarı çıktı. Pijamasından ince kumaşından altındaki külodunun hatları bile belli oluyordu. Kendimi kaçamak bakışlarla yengemin götüne bakmaktan alamıyordum. Çaylarımızı içerken yengem, "Serhat sen olmasyadın ne yapacaktık, kim bize yardım edecekti..." diye başladı beni övmeye ve teşekkür etmeye falan. Ben de, "Yenge lafı olmaz, biz akrabayız, akrabalık bu günler içindir." dedim. Yengem yine boynunu tutup ovmaya başlayınca, "Ya yenge neyin var, sürekli boynunu tutuyorsun?" dedim. Yengem de, "Her tarafım ağrıyor Serhat, boynum, sırtım, belim, ayaklarım..." dedi. Ben de gülerek, "Amcam hastaneye yatmadan öncen seni çok yormuş herhalde?" dedim.
Yengem yüzüme dik dik baktı ama birşey demedi. "Yenge kızma, beni yanlış anladın galiba, sadece şaka yapmak istemiştim." dedim. "Yok kızmıyorum, neden kızayım ki? Ama senden böyle bir laf beklemiyordum, ona şaşırdım. Ağrılarım amcanla alakalı değil, iki gündür tüm vücudum çok ağrıyor, bir kırgınlık var üzerimde, yel kaptım herhalde." dedi. Ben hemen zıpladım, "Yenge bu durumlarda masaj çok iyi gelir! İstersen biraz masaj yapayım!" dedim. Yengem, "Yok sağol, masajla falan geçeceğini sanmıyorum." dedi. "Sen bilirsin yenge, ama istersen yaparım, iyi de gelir!" dedim. "Bilmem ki... Sen masaj yapmasını biliyor musun ki?" dedi. "Biliyorum yenge, askere gitmeden üç ay önce Antalya'da turistlere yapıyordum, fakat öyle kuru kuru yapınca faydası yerine zararı olur, masaj yağı olması lazım!" dedim. Yengem, "Masaj yağını nerden bulacam sana şimdi?" dedi. "Zeytin yağı da olur yenge, var mı?" dedim. "Zeytin yağı mı?" dedi. "Evet, sen getir görürsün!" dedim. Yengem kalkıp mutfağa giderken, ben yine gözümü yengemin kalçalarından alamıyordum...
Yengem elinde küçük bir şişe zeytinyağıyla geldi, verdi bana ve "Eee, şimdi?" dedi. "Yenge yere bir havlu serelim de halılar yağ olmasın, bir de üzerine eskilerinden varsa, bol birşeyler giysen daha rahat olur, mesela bol bir etek ve penye bir tişört gibi..." dedim. "Tamam." dedi. Giderken arkasından seslendim, "Yenge şeyy... sütyen de takma!" dedim. Yengem birden döndü, "Anlamadım?" diyerek yüzüme tuhaf tuhaf baktı. "Yenge yanlış anlama, sırtına masaj yaparken sütyenin yağ olmasın diye söylüyorum, valla turistlere de öyle yapıyorduk!" dedim. Yengem birşey demeden gitti. Az sonra üzerine bol bir etek ve bir bol penye giymiş halde geldi. Büyük bir de havlu getirmişti. Havluyu yere serdim ve "Yüzükoyun uzan yenge!" dedim. Yengem uzandı. Yengemin bıldır bıldır götü bol etekle çok güzel görünüyordu. Ben de yengemin yanına oturdum, "Yenge kendini rahat bırak, kasma vücudunu!" deyip elime biraz zeytinyağı döktüm ve başladım yengemin boynunu ovmaya...
Yengemin boynunu 15 dakika kadar ovduktan sonra penyesini hafif yukarı sıyırdım ve belini ovmaya başladım. Bu arada benim haylaz ister istemez kalktı. Yengemin bembeyaz bir vücudu vardı, delirmemek elde değil yani. Penyesini biraz daha yukarıya sıyırdığımda, dediğim gibi sütyen de takmamıştı. Yengemin sırtına şişeden biraz zeytinyağı döküp sırtını yoğurmaya başladım. Yengem gözlerini kapamış, arasıra oflayıp ahlamasının dışında ikimizden de çıt çıkmıyordu. Ara sıra kazara olmuş gibi elimi yengemin memelerinin yanlarına kaydırıyordum, hiç tepki vermiyordu. 10-15 dakika da sırtını ve belini ovduktan sonra sıra ayaklarına geldi. Yengemin tam arkasına geçip bacaklarını hafif araladım ve ayak parmaklarından başladım ovmaya, yavaş yavaş yukarıya doğru çıkıyordum. Eteğini yukarıya sıyırdığımda yengemin beyaz külodu gözüküyordu. Etli baldırlarına da zeytinyağı döküp başladım aşağıdan yukarıya doğru baldırlarını ovmaya...
Ara sıra elimi etli kalçalarına değdiriyordum, yengemden ses yok, nefes dahi alıp vermiyor gibiydi. Ben iyice delirmek üzereydim, yarağım patlamak üzereydi ve kafamdan binbir türlü şeyler geçiyordu. Doğrusu ne yapacağımı bilmiyordum. Gözüm sürekli yengemin külodundaydı. Ufaktan ufaktan yengemin kalçalarını ovmaya başlamıştım. Parmaklarım külodunun kenarlarına değiyordu, fakat kendimde o cesareti bulup külodunu sıyıramıyordum. Ama götünün yanaklarını resmen yoğuruyordum. Bir ara yengem kasıldı sıktı kendini, belli belirsiz titredi. Sanki az birşey işemiş gibi külodu ıslandı. Anladım ki yengem orgazm olmuştu. Hiç sesimi çıkartmadan yengemin kalçalarını ovmaya devam ederek, "Yenge?" dedim. Yengem o kadar dalmış ki, anlatamam, cevap bile vermedi. Bir daha, "Yenge?" diye seslendiğimde, kısık bir sesle sadece, "Hıı?" dedi. "Yenge, amcam da sana böyle masaj yapıyor mu?" dedim. "Yok nerdeee?" dedi. "Peki, iyi geldi mi, rahatladın mı?" dedim. "Evet, hem de çok!" dedi.
Artık yarağım külodumda durmaz olmuştu, pijama zaten çok boldu ve nerdeyse boşaldım boşalacağım. "Yenge ben bir WC'ye gidip hemen geliyorum!" deyip, yengemin cevap vermesini bile bekleyemeden kalktığım gibi tuvalete gittim. Pijamamın altını sıyırdım ama külodumu indirmeye fırsat kalmadan küloduma boşaldım. Külodum berbat olmuştu, nasıl canım sıkıldı. Külodumu çıkarıp çöpe attım. Sikimi lavaboda suyla güzelce yıkayıp, orda asılı duran el havlusuna kuruladım. Külotsuz bir halde pijamayı giydim tekrar. Sonra hiçbir şey olmamış gibi yengemin yanına gittim. Yengem halen öyle bıraktığım gibi gözleri kapalı bir şekilde uzanmış, kımıldamadan duruyordu. Yengemi yine o halde görünce içim gitti yine. Yengemin bacaklarını hafifçe az daha aralayıp, (zaten etek yukarıya sıyrıktı) bacak arasına diz çöküp, yeniden belini ve sırtını ovmaya başladım. Elim memelerinin kenarlarına değdikçe benim yarrak yeniden sertleşmeye başladı.
Ne yapacağımı bilmiyordum, yavaşça yengemin götüne doğru yaklaştım. Kazık gibi olmuş sikim yengemin götüne değdi değecek. Sonunda dokundurmaya karar verdim. Eğer yengem bir tepki verirse hemen bırakacaktım. Biraz daha yanaşıp yengemin götüne yapıştım. Artık benim yarrak yengemin götüne değiyordu ve yengemin amının götünün sıcaklığını hissediyordum. Anlatılmaz bir heyecan ve duyguydu bu benim için. Artık ben de gözlerimi kapamış, olanlara kendimi iyice kaptırmıştım. Nerdeyse yengemin üzerine uzanmıştım. Pijamamın altında külot da olmadığı için yarağım tam şahlanmıştı ve sanki yengemi sikiyormuşum gibi hafif hareketlerle yarrağımı yengemin götüne sürterek yukarı aşağı gidip geliyordum. Artık dayanacak halim kalmamıştı, bu andan sonra ne olacaksa olsundu. Ellerimi yengemin memelerine atıp okşayarak, arkasına iyicene abandım ve kerkinmeye başladım. İşte tam o sırada yengemi gözleri birden açıldı ve "Ne yapıyorsun Serhat?" deyip debelenmeye başladı. Ben cevap dahi vermeden memelerini avuçlamaya ve arkasına kerkinmeye devam ettim...
Artık bu işin dönüşü yoktu, yengemi sikecektim, kararımı vermiştim. Yengem halen altımda debeleniyor, "Serhat yapma! Ne yapıyorsun? İn üstümden çabuk!" diyordu. Ben hiçbir şey demeden ensesini ve kulaklarını öpmeye başladım. Yengem niyetimi anlamıştı, çırpınmalarını artırdı ve "Ne yapıyorsun salak! İn üstümden manyak! Yapma! Derhal kalk üstümden yoksa bağırırım hayvan herif!" diye küfürler etmeye başladı. Ben de, "Bağır valla! Umurumda değil! Dayanamıyorum yenge, delirmek üzereyim!" deyip yengemin göğüslerini bıraktım ve külodunu aşağı sıyırmaya çalıştım. Yengem başladı yalvarmaya, "Serhat ne olursun bırak, ben senin yengenim, iki tane çocuğum var, lütfen yapma, bırak!" dedi. Gözüm dönmüştü bir kere, yengemin söyledikleri bir kulağımdan giriyor öbür kulağımdan çıkıyordu. Bir yandan yengemin omuzbaşlarını ısırıyordum, bir yandan da külodunu çıkarmaya çalışıyordum ama beceremiyordum. Yengem ağlayarak, "Yapma!" diyordu sadece ve halen debeleniyordu. "Yenge bak güzelikle olmasza zorla olacak bu iş! İster zorla, ister güzelikle, ama sonuçta seni sikecem, başka çaresi yok! Kes sesini de itiraz etme, tamam mı?" dedim.
Yengem baktı kurtuluşu yok, debelenmeyi kesti ve "Hayvan herif, hadi ne yapacaksan yap, sonra da siktir ol git evimden!" dedi. "Hah şöyle!" diyerek yengemi çevirip sırtüstü yatırdım ve penyesini çıkardım. Yengemin memeler serbest kalmıştı, başladım memelerini yalamaya. Yengemin çok güzel memeleri vardı, memeuçlarını biraz emdikten sonra yengemi dudaklarından öpmek istedim, ama ne yaptıysam dudaklarını kaçırdı, öptürmedi. Ben de gerdandan öperek, tekrar göğüslere, ordan da göbek çukuruna indim. En sonunda eteğini de çıkardım, yengem sadece külotla kalmıştı. Külotunun amının yarığına denk gelen yeri daha da ıslanmıştı ve külotunun kenarlarından amının kılları dışarı taşıyordu. Külotunu yana çekerek amının kıllarını okşamaya başladım. Sonra külotunu çekerek çıkardım. Ağzımı yengemin amına dayayıp öpmeye başladığımda, o ana kadar sessiz duran yengem birden doğruldu ve başımı iterek, "Ne yapıyorsun salak! Orası opülür mü, pis!" dedi.
"Öpülmez mi yenge! Sen bana bırak, ben öperim de yalarım da!" deyip yeniden yumuldum amına. Yengem de, "Ne halin varsa gör, manyak!" diyerek yeniden uzandı. Ben amının kıllarını yanlara açarak amının dudaklarını öpüp, ağzıma alıp emmeye başladım. Ne kadar tatlı bir amı vardı yengemin. Amının deliğine dilimi sokup çıkarmaya ve bızırını emmeye başladığımda, yengem gülmeyle ağlama arası sesler çıkararak titremeye başladı. Az önce, 'Orası öpülür mü!' diyen yengem artık kafamı amına bastırıyordu. Ben de dilimi sokabildiğim kadar yengemin amına sokuyordum. Çok geçmeden yengem sarsıla sarsıla ağzıma orgazm oldu. Ben amının sularını iştahla yalayıp yutarken, yengem bu sefer zevkten debeleniyordu ve yine gözlerini kapamış, "Yeterrr! Dur artık, ben bittim!" diye inlerken gözlerinden yaşlar geliyordu.
Benim de artık daha fazla dayanacak halim kalmamıştı, hemen doğruldum ve pijamamı aşağı sıyırdım. Yarağımın başıyla yengemin vıcık vıcık olmuş amına sürtmeye, badana çekmeye başladım. Yengem dudaklarını ısırarak heyecanla sokacağım anı bekliyor, fakat ben sokmuyordum. Her ne kadar istemiyormuş gibi görünse de, yengem sikilmek istiyordu. Sonunda dayanamayıp gözlerini açtı ve "Sok artık! Delirtin beni! Siksene hadi! Sik de bitsin bu işkence!" dedi. Yengemin bacaklarını omzuma alıp birden var gücümle yüklendim ve köküne kadar, taşaklarıma kadar soktum amına. Yengem o anda tabii çığlığı bastı ve "Napıyorsun hayvan oğlu hayvan!" diye bağırmaya başladı. Neye uğradığımı şaşırdım, yengemin neden bağırdığını anlamadım, ama hemen elimle ağzını kapadım. Gözlerden yine yaşlar akmaya başladı. Bir iki dakika tuttum ağzını. Ben daha amının içindeydim ve yengem debeleniyordu. Elimi ısırınca elimi çektim ağzından. "Hayvan! O ne biçim sokmak öyle, yırttın amımı, çık içimden, öldüm!" diye yalvarmaya başladı...
Yengemin amı ya gerçekten çok dardı, ya amcamın siki çok küçüktü, yada benim yarrak çok büyüktü. O anda çıkarsam bir daha giremeyeceğimi düşündüm ve "Yenge biraz bekle, şimdi alışırsın!" dedim. Yengem hem ağlıyor hem yalvarıyordu, "Çık nolursun, öldüm geberdim valla!" diye. Ama benim hiç çıkmaya niyetim yoktu tabii. Yavaş yavaş pompalamaya başladım. Yengem altımda iki büklüm vaziyette kıvranıyordu. Yengemin memelerini avuçlaya avuçlaya amına birkaç dakika kadar pompaladıktan sonra sanki yengem alışır gibi oldu ve bağırmayı kesti, artık sadece ahlayıp ohluyordu. Ben siktikçe yengem iyice zevke gelmeye başladı ve amı sulandı. Bir süre sonra ellerini belime atarak tırnaklarını sırtıma geçirip beni kendine çekiyor ve 'Ohhh, Ohhhh!' sesleri çıkararak inliyordu. Sonra yengem bacaklarını omzumdan indirip belime dolayarak gidip gelme hareketlerime eşlik etmeye ve derin derin inlemeye başladı. Çok geçmeden de titremeye başlayıp orgazm oldu...
Ben pompalamaya devam ederken, yengem, "Ben bittim! Hadi sen de boşal artık, öldüm valla!" diye yalvarmaya başladı. Yengem boşal demese bile benim de belim gelmek üzereydi. O anda yengemin korunup korunmadığı, hamile kalıp kalmayacağını falan düşünmeden, böğüre böğüre yengemin amına boşaldım. Ama ne boşalma! Yengemin amına döllerimin son damlalarını da akıttıktan sonra, içinden çıkmadan üzerine yığılıp kaldım. İkimiz de burnumuzdan soluyorduk. Sikim yengemin amında kendiliğinden küçülüp dışarı pırtınca, yengem, "Bittiyse in üzerimden hayvan! Altında ezildim, pestilim çıktı!" diyerek beni üstünden itti. Yengemin yanına uzandım ve bir sigara yaktım. Yengem hemen kalktı ve üzerini giyinmeye başladı. Giyinirken bir yandan da bana, "İstediğin oldu mu rezil herif? Erdin mi muradına, ha?" diye kızgın bir şekilde söyleniyordu. Giyinip divana oturdu ve "Ne olacak şimdi? Niye yaptın bunu bana?" diye sordu. "Yenge elimde değildi valla, dayanamadım sana, çok sexysin!" dedim ve bir sigara da yengeme yakıp verdim. Yengem sigarayı içerken biraz da olsa sakinleşmişti, artık burnundan solumuyor, sadece düşünceli bir hali vardı.
Susamıştım, kalktım sikimi sallaya sallaya mutfaktan birer bardak soğuk kola getirdim ve divana yengemin yanına oturdum. Yengem kolayı alırken suratıma bön bön bakıyordu. Koladan birkaç yudum aldıktan sonra, yengeme sarıldım ve "Yenge olan oldu bir kere, üzülme ne olursun, bak ben seni çok seviyorum!" dedim. Yengemse, "Tamam seviyorsun, iyi güzel de, amcanın yüzüne nasıl bakarım, onu düşünüyorum!" dedi. "Yenge amcamın nerden haberi olacak?" diyerek yengemin dudaklarına yumuldum. Yengem ilk başta karşılık vermese de, bu sefer dudaklarını kaçırmadı. Dilimi ağzının içine sokup, dilini emmeye başlayınca yengem kendini saldı ve karşılık vermeye başladı. Birbirimizin dudaklarını kemirircesine öpüşüyorduk, ağzımızdan sular aka aka. Elimi penyesinin içine sokup göğüslerini okşamaya başlayınca, yengem, "Dur yapma, çok terledim, her yerim yapış yapış, kendimi çok pis hissediyorum!" dedi. "Yenge kalk ozaman banyoya gidelim, seni güzelce yıkayayım!" diyerek yengemin elinden tutup kaldırdım...
Banyoya girdik, ben zaten çıplaktım, yengemi de soyup duşun altına geçtik. Şampuanla yengemin tüm vücudunu bol bol köpükleyip, her yerini hem okşuyor hem yıkıyordum. Yengemi dönderip sırtını ve götünü de şampuanla yıkarken arkadan yengeme sarıldım ve "Seni çok seviyorum yenge, sana aşık oldum!" dedim. Bu arada benim yarak yengemin kalçaları arasında yavaş yavaş kalkmaya başladı yine. Elimi öne atıp yengemin göğüslerini okşayınca benim yarrak oldu demir gibi ve kerkinmeye başladım. Yengem, "Noluyor? Yine mi kalktı?" diyerek döndü. Tabii o ana kadar yarrağımı kalkık haliyle görmediği için de şaşırdı, gözleri faltaşı gibi açılarak, "Bu ne yaa? Az önce bu mu girdi bana?" dedi. Ben sırıtarak, "Evet, ne oldu ki yenge?" dedim. "Oğlum bu kocaman birşey! Ben nasıl aldım bunu?" dedi. "Amcamınki nasıl ki yenge?" dedim. "Amcanınki bunun yanında çocuk Bülüğü gibi kalır!" dedi. Yengemin elini tutarak yarrağıma götürdüm, yarrağıma biraz da şampuan döktüm, "Hadi sen de beni yıka yenge!" dedim. Yengem de yarrağımı ve taşaklarımı bol köpükle yıkadıktan sonra havlulara sarınarak çıktık.
Çocuklar uyuyorlar mı diye baktıktan sonra yatak odasına geçtik, uzandık yatağa ve yengemle öpüşmeye başladık. Yengemin memelerini de uzunca yalayıp emdikten sonra yalayarak göbeğine inmiştim ki, yengem birden omuzlarımdan tutarak, "Serhat yine amımı yalamayacaksın değil mi?" dedi. "Yalayacam yenge!" dedim. "Git bee, am yalanır mı hiç!" dedi. "Ahh yenge ahh, am yalamanın nekadar güzel birşey olduğunu bilsen, sen de am yalarsın!" dedim. "Salak, saçmalama!" dedi. "Amcam hiç senin amını yalamamış da ondan tuhafına gidiyor! Eğer alışık olsaydın, şimdi bana amımı yala diye yalvarırdın!" dedim. Yengem de, "Amcanın amımı yalamasını bırak, amımı bir dakika görmemiştir bile. Daha yatağa girmeden ışıkları söndürür öyle girer yatağa, karanlıkta çıkar üstüme, bitirir işini, sonra da arkasını döner uyur!" dedi. "Peki yenge, sen hiç amcamın sikini yaladın mı?" dedim. Yengem birden, "Böööhhhh, onu da ağzına alanlar var mı?" dedi. "Yenge valla sana birşey söyleyim mi, bu yaşına kadar boşuna yaşamışsın! Sen kendini bana bırak, hiçbir şeye itiraz etme, sana hayatta yaşamadığın zevkleri tattırcam!" dedim.
Yengem birkaç saniye düşündükten sonra, "Hadi bakalım, görelim!" dedi. Ben hemen sırtüstü yatıp, yengemi 69 pozisyonunda üstüme aldım ve yengemin amını ufak ufak yalamaya başladım. Yengem yarrağımı eliyle tutuyor ama bir türlü yalamıyordu. Yengemin bızırını emerek amını parmaklıyordum. Çok geçmeden yengemin amı sulanmaya başlamış ve amını ağzıma bastırıyordu. Biraz daha devam etsem orgazm olacaktı, yengem orgazm olmadan amını yalamayı bırakıp, "Yenge sen de benimkini yala!" dedim. Yengem, "Yok olmaz, yalamam!" diyor, ama amını da yalamam için yüzüme bastırmaya devam ediyordu. Ben de inadına yalamıyordum. "Yengem, Hadi devam et, niye durdun?" deyince, "Sen de benimkini yalarsan devam ederim!" dedim. Yengemin orgazm olmasına ramak kaldığından, ürkek ürkek yarrağımın başını öpmeye başladı. "Ağzına al yenge!" deyip amını yalamaya başladım. Parmağımı tükürükle ıslatıp yengemin götünün deliğine sokunca yengem birden irkildi, "Napıyorsun?" dedi. "Üff yenge yaa! Birşey yapmıyorum, hani kendini bana bırakacaktın! Sen yarrağımı yalamaya devam et!" dedim.
Yengem yarrağımı yalamaya devam etti ama aklı götünde kalmıştı. Ben şimdi yengemin götünü parmaklarken, aynı anda amına dilimi sokup sokup çıkarıyordum ve bızırını oynuyordum. Yengem götünü kıvırmaya ve yarrağımı yarısına kadar ağzına alıp emmeye başlamıştı. Çok geçmeden yengem inlemeye ve titremeye başladı. Götünü bırakıp sadece amını hızlı hızlı parmaklayınca yengem yine sarsıla sarsıla orgazm oldu. Amının sularını da yaladıktan sonra yengemi üzerimden indirip yatağın üstünde dört ayak domalttım. "Yenge kal böyle!" diyerek bir koşu zeytinyağını aldım geldim. Yengemin büzüğüne biraz zeytinyağı damlatıp başladım götünü parmaklamaya. Yengem anladı galiba ve "Götümden sikmeyi düşünmüyorsun değil mi? Öyle bir niyetin varsa vazgeç, amıma zor aldım, götüme nasıl alayım!" dedi. "Yok yenge telaşlanma, birşey yapmayacam, sadece hoşuma gidiyor, çok güzel götün var!" deyip arkadan amına yanaştım. Yarağımın birazını amına soktum bekledim. Yengem derin bir 'Ohhh!' çekince yavaş yavaş geri kalanını da soktum...
Yengemin götünü parmaklayarak, amına sikimi hafif hafif sokup çıkarmaya başladım. Her sokuşumda, yengem taşaklarımı da amına almak istercesine kendisini geriye bastırıyordu. Tam kıvama gelmişti, o kadar istekli sikişiyordu ki, o anda yengemin aklında sikişmekten başka birşey yoktu. Ben de ara sıra hızlanıp arasıra yavaş sikiyordum yengemin amını. Yavaşlayınca yengem yalvarıyordu, "Serhat yavaşlama lütfen, hızlı yap!" diye. Durdum ve "Serhat değil, bundan sonra ben senin kocanım!" dedim. "Tamam kocacığım, durma, devam et ne olursun!" deyince devam ettim. Bu arada yengemin götü de tam kıvama geldi, artık iki parmağımı rahatlıkla götüne sokabiliyordum. Yengemin götünü sikme zamanı geldi diye düşündüm ve ellerini sırtında birleştirip tek elimle sıkıca tuttum ve yengemin yüzünü yastığa yapıştırdım. Büzüğüne biraz daha zeytinyağı döküp yarağımı amından çıkardığımda yengem anladı, "Serhat kurban olayım, sakın götüme dokunma! Alamam onu ben!" dedi. Ben de sırıtarak, "Yenge korkma birazdan alışırsın!" dedim ve yarağımın başını götünün deliğine yanaştırdım. Yengem büzüğünü o kadar sıkıyordu ki anlatamam...
Biraz yüklenince yarrağımın başı girdi, ama yengem de bağırmamak için yastığı kemiriyordu. "Yenge bak oldu işte, hepsi bu kadardı!" diyerek yengemin ellerini bıraktım ve "Şimdi çıkaracam, çıkarırken acımasın, biraz gevşe, yoksa canın çok yanar aşkım!" dedim ve biraz daha zeytinyağı döktüm. Saf yengem de söylediklerime inanarak kendini sıkmayı bırakınca, ben yengemin kafasını (bağırmasın diye) yastığa bastırıp götüne birden yüklendim ve kalanının hepsini bir seferde soktum ve öylece bekleyerek yengemin kafasını yastığa bastırmayı bıraktım. Yengemin ağzından çıkan küfürleri duymalıydınız, "Orospu çocuğu! Öldüm! Yırttın götümü! Çıkar şu şeyi götümden!" diyordu. Yengemin ne dediği umurumda bile değildi, yengemin kafasını tekrar yastığa bastırarark ben başladım yengemin götünü kanırta kanırta pompalamaya. Hiç ara vermeden en az yarım kadar siktim yengemin götünü. Yengemin götüne boşalıp çıktığımda yengem yığılıp kaldı. Hiç sesi çıkmıyordu, sanki bayılmış gibiydi. Yengemi sırtüstü çevirip yanına uzandığımda suratında bön bön bir ifade vardı...
Yengemi dudaklarından öptüm, ama yengemden herhangi bir hareket ve ses yoktu, sadece bitkisel hayata girmiş gibi nefes alıyordu. 15 dakika sonra anca kendine geldi ve ağlamaya başladı. "Anamı siktin lan şerefsiz, bende hal bırakmadın, öldürdün beni! Çık odamdan! Yüzünü şeytan görsün!" diyordu. Ne yaptıysam sakinleştiremedim yengemi, mecburen gidip o gece divanda yattım. Zaten o geceden sonra da bir daha sikemedim yengemi, fakat amcam hastaneden taburcu olana kadar amcamın yerine kapıcılık yaptım. Şu anda amcam tamamen iyileşti, eve geldi, yengemse beni affetmedi ve halen benle konuşmuyor. Amcam arasıra beni evlerine davet ediyor, ama bir mazaret uydurup gitmiyorum. O olaydan 3 ay sonra bizimkilerden yengemin hamile olduğunu duydum. Yengem benden mi hamile kaldı, yoksa amcadan mı, valla bilmiyorum :)
Herkese bol sikişler.
[Serhat]
110 notes · View notes
okuryazarlar · 4 months
Text
Tumblr media
Mustafa Kemal Atatürk, Samsun'a ayak basalı dört ay olmuş. Geride bıraktığı annesine gönderdiği mektupta kısaca durumunu ve yapacaklarını anlatıvermiş, meraklanmasın diye.
Ağustos 1919
Muhterem Valideciğim,
İstanbul'dan mufarakatımdan beri sizlere birkaç telgraftan başka bir şey yazmadım. Bu sebeple büyük merak içinde kaldığınızı tahmin ediyorum. Bilhassa hakkımda gerek ötekinden berikinden ve gerek gazetelerden işittiğiniz natamam haberler şüphesiz merakınızı tezyit etmiştir. Halbuki şimdi vereceğim izahatla mutmain olacağınız veçhile şayan-ı endişe hiçbir şey yoktur.
Malumunuzdur ki, daha İstanbul'da iken ecnebi kuvvetlerin devleti, milleti fevkalade sıkıştırmakta ve millete hizmet edebilecek ne kadar adamımız varsa cümlesini hapis ve tevkifve bir kısmını Malta'ya nefy ve tazip etmekte pek ileri gidiyorlardı. Bana nasılsa ilişememişlerdi. Fakat 3. Ordu müfettişi olarak Samsun'a ayak basar basmaz İngilizler benden şüphelendiler. Hükümete benim sebebi izamımı sordular. Nihayet İstanbul'a celbimi talep ve bunda ısrar ettiler. Hükümet beni iğfal ederek İstanbul'a celp ve İngilizlere teslim etmek istedi. Bunun derhal farkına vardım. Ve bittabi kendi ayağımla gidip esir olmak doğru değildi. Padişahımıza hakikat hali yazdım. Ve gelemeyeceğimi arz ettim. Zat-ı şahane de evvela buna muvafakat etti. Fakat daha sonra İngilizlerin tazyiki ziyadeleşti. Nihayet o da İstanbul'a avdetimi irade etti. Bu suretle artık resmi makamımda kalmaya imkan göremediğim gibi askerliğimi muhafaza ettikçe İngilizlerin ve hükümetin hakkımdaki ısrarına mukabele edilemeyecekti. Bir tarafında bütün Anadolu halkı tekmil millet hakkımda büyük bir muhabbet ve itimat gösterdi. "Seni bırakmayız" dediler. Filhakika vatan ve milletimizi kurtarabilmek için yegane çare askerliği bırakıp serbest olarak milletin başına geçmek ve milleti yekvücut bir hale getirmekle hasıl olacak kudret ve hareket-i milliyeyihüsn-i istimal eylemekten başka çare mutasavver değildi. Binaenaleyh ben de böyle yaptım. Elhamdülillah muvaffak da oluyorum. Pek yakında netice-i maddiyeyi bütün cihan görecektir.
Zübeyde Hanım'ı aramızdan ayrılışının 101. yılında saygıyla anıyoruz.
25 notes · View notes
selin-n · 4 months
Text
....Nerede o çocuksu, o şımarık hallerim,
Saçlarına hasreti tanımayan ellerim,
Rengarenk rüyalarım, toz pembe hayallerim,
Tekmil neşem, sevincim, hevesim, sende kalmış...! Cemal Safi
Tumblr media
@naser1963
💙🥀🕊️
37 notes · View notes
beklenendua · 2 years
Text
Tumblr media
Bilmiyorum nerdeyim, ne haldeyim, ben kimim
Ayrılırken kimliğim, adresim sende kalmış.
Tebessümü yüzüme çok görüyor matemim
Güldüğümü gösteren tek resim sende kalmış.
Akların kaybolduğu, rengin ahenk bulduğu
Toprağın kadehine ab-ı hayat dolduğu
Bir gül için, bülbülün saçlarını yolduğu
Aşkın harman olduğu o mevsim, sende kalmış.
Nerede o çocuksu, o şımarık hallerim,
Saçlarına hasreti tanımayan ellerim,
Rengarenk rüyalarım, toz pembe hayallerim
Tekmil neşem, sevincim, hevesim, sende kalmış.
Ayıplama, kınama, kahveye gidiyorsam,
Avunabilmek için bir tavla atıyorsam,
Garson çay uzatırken ben aklımda diyorsam,
Sende kalmış demektir, ladesim sende kalmış.
Dostlar da muhabbeti kestiler, lüzum da yok.
Zaten senden ziyade sohbetim, sözüm de yok.
Sen dönmeden kimseye bakacak yüzüm de yok.
Aynalarda kendimi göresim sende kalmış.
Cemal SAFİ
136 notes · View notes
maho0326 · 7 months
Text
youtube
YOLCU
Bir anadan dünyaya gelen yolcu;
Görünce dünyaya gönül verdin mi?
Kimi böyük kim böcek kimi kul;
Marak edip heçbirini sordun mu?
Bunlar neden nedenini sordun mu?
İnsan ölür ama uruhu ölmez,
Bunca mahlukat var heç biri gülmez,
Cehennem azabı zordur çekilmez,
Azap çeken hayvanları gördün mü?
İnsandan doğanlar insan olurlar,
Hayvandan doganlar hayvan olurlar,
Hepiside bu dünyaya gelirler,
Ana haktır sen bu sirra erdin mi?
Vade tekmil olup ömrün dolmadan,
Emanetçi emaneti almadan,
Ömrüyün baginin gülü solmadan;
Varip bir canana ikrar verdin mi?
Varip bir cananın kulu oldun mu?
Garip bülbül gibi feryat ederiz,
Cehalet(cahiller) elinde küskün kederiz,
Hep yolcuyuz böyle geldik böyle gideriz;
Dünya senin vatanin mi yurdun mu?
Neşet ERTAŞ
(1938, Çiçekdağı- 25 Eylül 2012, İzmir)
Abdal aşık geleneğindeki öncülerinden Yaşayan İnsan Hazinesi olan Garip mahlaslı; benim nazarımda çağımızın Karacaoğlan’ı Neşet ERTAŞ’ ın dünyadan (kendi deyimiyle yolcu) göçüp gidişinin 11’ inci yılında saygı, sevgi ve rahmetle anıyorum. Işıklar içinde ruhu şadolsun... 🎵🎶❤️🙏
7 notes · View notes
kitaplardangelen · 1 year
Text
Geri kalmış, sömürülen, kültürü ve toprağıyla, tarihi ve tekmil gelenekleriyle yok edilmeye çalışılan bir memlekettir Türkiye. Türkiye'yi yok etmeye çalışan sömürgecilerin uşaklarının adı da: Milliyetçi. Diyeceksiniz ki, nasıl olur? Milliyetçi dediğin, kendi kültürünü, geleneklerini yozlaştırmaya çalışanlara karşı kültürünü,
geleneklerini korumaz, onlarla birlik olur mu? Milliyetçi dediğin, toprağı öldürülürken durur da öylecene bu ölümü seyreder mi? Bu sorular da yanlış, yani hafif. Milliyetçi dediğin milletini topyekun yok etmeye çalışan sömürgecinin uşağı, maşası, ortağı olur mu? Olmaz, olmaz ama, işte onların adı milliyetçi.
Tumblr media
29 notes · View notes
karagozkuyumculuk · 4 months
Video
youtube
KÖPEKLER TEKMİLE HAZIRLAR
0 notes
yokyok · 2 months
Text
Tumblr media
Bir anadan dünyaya gelen yolcu,
Görünce dünyaya gönül verdin mi.
Kimi böyü kimi böcek kimi kul,
Merak edip hiçbirini sordun mu?
Vücut ölür ama ruhlar ölmez.
Bunca mahlukat var hiçbiri gülmez,
Cehennem azabı zordur çekilmez,
Azap çeken hayvanları gördün mü?
İnsandan doğanlar insan olurlar,
Hayvandan doğanlar hayvan olurlar.
Hepisi de bu dünyaya gelirler,
Ana Hak'tır sen bu sırra erdin mi?
Vade tekmil olup ömrün dolmadan,
Emanetçi emanetin' almadan,
Ömrünün bağının gülü solmadan,
Varıp bir canana ikrar verdin mi?
Garip Bülbül gibi feryat ederiz.
Cehalet elinden küsm-ü kedersiz.
Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz,
Dünya senin vatanın mı yurdun mu?
Neşet ERTAŞ
#8MartDünyaEmekçiKadınları
#FarkındalıkGününüAnıyoruz
4 notes · View notes
yaraliruhlarsemti · 11 months
Text
Vade tekmil olup ömrün dolmadan,
Emanetçi emanetini almadan,
Ömrünün bağının gülü solmadan,
Varıp bir canana ikrar verdin mi?
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
7 notes · View notes
hivronrojger · 4 months
Text
Gökyüzü ölü… Yıldızlar solgun ışıkta kaybolmuş. Yüreğimde bir hicran, gözlerimde yorgunluğun izleri, Düşlerimde bir uçurum.. Mutsuz ve umutsuz bir gece, Kelimelerin çaresizliğiyle örülüyor…
3 notes · View notes