‘’Ramazan gitti, ibadet bitti değil. Ramazanda ibadet ettik; ramazan gitti, şimdi tamam. Dosdoğru yazlığa, dosdoğru plaja, dosdoğru zevke, sefâya, eğlenceye. Ramazanda yapamadığımız yasak bütün işler birikti, aman onları yapmaya koşalım! diye düşünürse insan, bilsin ki -Peygamber Efendimiz'in hadis-i şerifiyle sabittir- onun ramazanını Allah kabul etmemiştir. Çünkü, ramazan ibadetlerinin kabulünün alâmeti, insanın ramazandan sonra güzel hâlinin devam etmesidir. Buna dikkat edin! Ramazandaki hâlimizi devam ettirmek en mühim iş oluyor.’’
Mahmud Esad Coşan Hocaefendi (rahmetullâhi aleyh)
95 notes
·
View notes
TERAVİH NAMAZININ GÜNLERE GÖRE FAZİLETLERİ
“Allâh-u Te'âlâ’nın bu ayın kıyamını nasip etmiş olduğu kimselere ne mutlu!
İlk gece; terâvîh kılan kişi anasının kendisini doğurduğu gün gibi günahlarından çıkar.
İkinci gece; eğer müminseler ana babası mağfiret olunur.
Dördüncü gece; kendisi için Tevrât, İncil, Zebûr ve Furkan'ı okumuş kadar sevap vardır.
Üçüncü gece; Arş'ın altından melekler kendisine: "Ameline yeniden başla, geçmiş olan günahların muhakkak senin için bağışlanmıştır." diye seslenir.
Beşinci gece; Mescid-i Haram'da, Mescid-i Nebevî'de ve Mescid-i Aksâ'da kılmış olanların sevabını Allâh-u Teâla ona verir.
Altıncı gece; Allâh-u Te'âlâ kendisine Beyt-i Ma'mûr'u tavaf eden (melek)lerin sevabını verir. Her taş ve tuğla(ya varıncaya kadar her şey) kendisi için istiğfar eder.
Yedinci gece; Mûsa (Aleyhisselâm)'a kavuşup, Firavun ve Hâmân'a karşı ona yardım etmiş gibi olur.
Sekizinci gece; Bedir harbine katılmış gibidir. Ayrıca Allâh-u Te'âlâ ona İbrâhîm (Aleyhisselám)'a verdiği mükâfâtı verir.
Dokuzuncu gece; tövbekâr Dâvûd (Aleyhisselám)'ın ibadeti ve Rasûlüllâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)'in taati kadar Allâh-u Te'âlâ'ya ibadet etmiş gibidir.
Onuncu gece; Allâh-u Te'âlâ kendisine dünya ve âhirette selâmet nasip eder ve iki cihanın hayırlarını bahşeder. Ayrıca yetmiş bin ve daha fazla kişi hakkında şefaatçi kılınır.
Onbirinci gece; dünyadan suya kanmış olarak çıkar ve sıratı göz kapan şimşek gibi geçer.
Onikinci gece; Allâh-u Te'âlâ kendisine yetmiş adet makbul hac ve makbul umre ecri yazar ve kıyamet günü (mahşere) dolunay gecesindeki ay gibi (nurlu olarak) gelir.
Onüçüncü gece; Beyt-i Makdis'i ma'mur etmiş kimseler ve orada mücâvir bulunmuş peygamberler, sıddîklar, şehîtler ve sâlihler gibi sevaplara nâil kılınır ve kıyamet günü bütün kötülüklerden emîn olarak (mahşere) gelir.
Ondördüncü gece: Kadir Gecesine ulaşıp, Haceru'l-Esved ile Makam-ı İbrâhîm arasında namaz kılmış gibi olur ve melekler onun terâvîh kılmış olduğuna dair şahit olarak (mahşere) gelir. Bu nedenle kıyamet gününde Allâh-u Te'âlâ kendisini (zor bir hesapla) muhasebeye tâbi tutmaz.
Onbeşinci gece; Alláh-u Te'álâ duasını kabul eder, hâcetini görür, anlatanların tarif edemeyeceği kadar kendisine mükafat verir. Ayrıca melekler, özellikle Arş'ı ve Kürsi'yi taşıyan melâike kendisine salâtta bulunurlar (feyiz ve rahmet yağdırırlar).
Onaltıncı gece; kabrinden: 'Şahitlik ederim ki; Allâh-u Te'âlâ'dan başka hiçbir ilah yoktur. Yine şehâdet ederim ki; Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) O'nun kulu ve Rasûlüdür.' diye nida ederek (kelime-i şehadet getirerek) kabrinden çıkar. Böylece Allâh-u Te'âlâ kendisine cehennemden kurtuluş beratı ve cennete giriş beratı yazar.
Onyedinci gece; cennetteki makamını görmedikçe dünyadan çıkmaz, kendisine peygamberlerin sevâbının bir misli bağışlanır.
Onsekizinci gece; mücahitlerin ve şehitlerin ecrine nail kılınır ve bir melek kendisine: 'Ey Allâh'ın kulu! Muhakkak ki Allâh-u Te'álâ senden de anan babandan da razı olmuştur' diye nida eder.
Ondokuzuncu gece; Allâh-u Te'âlâ kendisine dünya ve âhiret sıkıntılarına karsı kâfi gelir ve Firdevs (cennetin)de derecelerini yükseltir.
Yirminci gece; Rasûlüllâh (Sallafláhuu Alleyji Vesellem)'i görmeden, kendisini cennetle müjdelemeden ve melekler onu ziyaret etmeden dünyadan çıkmaz.
Yirmibirinci gece; Allâh-u Te'âlâ kendisine cennette nurdan bir köşk bina eder ve ona göktekilerle yerdekiler sayısınca sevap yazar.
Yirmiikinci gece; Allâh-u Te'âlâ ona Muhammed (Sallalláhu Aleyhi ve Sellem)'in ümmetinden yetimleri ve dulları doyuran herkes kadar ecir yazar. Böylece o, kıyamet gününe hertürlü gamdan ve kederden emîn olarak gelir.
Yirmiüçüncü gece; Muhammed (Sallallähu Aleyhi ve Sellem)'in ümmetinin esirlerini satın alıp onları âzât etmiş gibi (sevaba nâil) olur, Ve Allâh-u Te'âlâ kendisine cennette bir şehir bina eder.
Yirmidördüncü gece; Allâh-u Te'âlâ amel defterini ona sağ elinden verir, kendisinin yirmidört adet makbul dua hakkı olur.
Yirmibeşinci gece; Allâh-u Te'âlâ ölüm meleğini ona en güzel bir surette gönderir de o onu, bitmez tükenmez nimetlerle müjdeler. Ayrıca Âllah-u Teâla Hazretleri ondan kabir azabını kaldırır.
Yirmialtıncı gece; cennet kendisine aşık olur ve Allâh-u Te'âlâ onun için kırk senelik sevap yükseltir.
Yirmiyedinci gece; Allâh-u Te'âlâ Rid-vận'a cennet kapılarını onun için açmasını emreder.
Yirmisekizinci gece; Allâh-u Te'âlâ meleklere kendisine cehennem kapılarını kitlemelerini emreder. Ayrıca onun cennette bin derecesini yükseltir.
Yirmidokuzuncu gece; Allâh-u Te'âlâ ona Eyyûb (Aleyhisselâm)'ın belasına karşı (sabretme) sevabı gibi ecirler yazar ve kötülüklerini kendisine örter.
Otuzuncu gece olduğu zaman; Allâh-u Te'âlâ: 'Ey Benim (terâvîh namazlarını bitiren) kulum! Cennet meyvelerinden ye, Selsebît gözesinden yıkan ve Kevser suyundan iç, Ben senin Rabbinim; sen de Benim kulumsun' buyurur.
Böylece bir münadiye gökyüzünden doğru (Kendisi adına):
"İşte bunlar azabımdan âzâtlılarımdır!
İzzim, celalim ve yüce makamım hakkı için; Muhammed (Sallalláhu Aleyhi ve Sellem)'in ümmetinden oruç tutanları cennete girdireceğim!' diye nida etmesini emreder.
(Kitábu'l mevá 'iz fifününi'l-mecâlis, Zühretü'r-riyâd, İsmail Hakkı, Mecálisü'l-va'z ve't-tezkir, sh:88-90, Osman el-Hobevi, Dürratü'l-vâ 'izîn, sh: 16,17; Muhammed Hayri, Mecális-i Hayriyye ve mefâtih-ı ilmiyye, sh: 15-99)
7 notes
·
View notes
Sahâbe Dersleri 2 - Enes bin Mâlik (radıyallâhu anh)
En çok hadis rivayet edenlerin üçüncüsüdür.
Lakabı çok iyi dinlemesi gerektiğine işaret etmek üzere Zü’l Üzüneyn idi.
Efendimiz (aleyhisselâtu vesselâm)’ın ona yapmış olduğu duâsı sebebiyle (’’Allahım, sen onun malını ve çocuklarını çoğalt ona berek ver.’’) kendisi şöyle buyurmuştur: ‘’Efendimiz bu duayı yaptıktan sonra ben neslimden tam 125 kişiyi gördüm ve onların büyük bir kısmını kendi ellerimle defnettim. Herkes bahçesinden bir mahsul alırken, ben iki mahsul aldım. Neye elimi attımsa bereketlendiğine şahit oldum.’’
Bera isminde bir tane erkek kardeşi vardır.
İmânı annesinden öğrenmiş, hatta kendisine şehadeti öğrettiği esnada babası Malik b. Nadir buna çok kızmış ve Şam’a gidiyorum diyerek onları terketmiştir.
Babası düşmanları tarafından yolda öldürülmüştür.
Annesi 2 sene sonra Ebû Talha (radıyallâhu anh) ile evlenmiştir.
Efendimiz (aleyhisselâtu vesselâm) Medine’ye geldiğinde tüm halk kendisine hediyeler vermiştir. Ancak annesinin hediye edecek bir şeyi olmadığından dolayı, o esnada yaşı 9-10 civarında olan oğlu Enes bin Malik Hazretlerini, Efendimiz (aleyhisselâtu vesselâm)’a hediye olarak vermiştir.
Efendimiz (aleyhisselâtu vesselâm)’in 10 sene hizmetinde bulunmuştur.
Yakalamış olduğu bir tavşanın bud kısmı piştikten sonra, onu hemen Efendimiz (aleyhisselâtu vesselâm)’a götürüp: ‘’Sen doyarsan ben de doyarım ya Rasûlallâh!’’ diyerek ona olan muhabbetini izhâr etmiştir.
Başını sokacak bir ev ayarlamadan önce, mutlaka bir ilim ve sohbet meclisi veya ders meclisi oluştururdu.
Muvarrık el-İcli, onun vefat haberini alınca: ‘’Gitti ilmin yarısı!’’ diye buyurmuştur.
100 yaşında vefat etmiştir.
92 notes
·
View notes