Tumgik
#zavallım benim
boscva · 10 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Hastanede bu şapşalla karşılaştım sevmekten doktorun odasından çıkamadım ve karıncalar kolamin içinde yüzüyor yüzmeyi seviyolar galiba
6 notes · View notes
alexay76 · 8 months
Text
Demek Ki Benim İçimde De Orospuluk Yatıyormuş
Sırayla 5 bayan, ayda bir, birimizde kahvaltı partisi yapardık. O gün 4 arkadaşımla beraber, Filiz ablaya kahvaltıya gitmiştik. Filiz ablamız 44 yaşında olduğundan yaşça hepimizden büyük, ama yaşını göstermeyen, daima güleryüzlü, tombul, genelde hep mutlu tanıdığımız ve çevresine mutluluk veren biriydi. Bazen kendisiyle bukadar barışık olan bu kadının mutluluk sırrını merak ederdim. Neyse, kahvaltıdan sonra, çaylar içildi, sohbet eşliğinde kahvelerimizi de içtikten sonra, benden hariç herkes gitmişti. Kocamın ve çocuklarımın eve gelmesine daha çok vardı, o yüzden ben biraz daha kalmıştım…
Filiz abla bana, “Necla sen TV‘ye takıl, ben masayı toplayım, sonra birer kahve daha içeriz!” dedi. Ben de kumandayı aldım elime, kanalları yoklarken yanlış uyduya girmişim, birden pørnø kanalı açıldı ve adamın birinin kadına tam sikini sokması koca ekrana gelmişti. Panikleyip, delice tuşlara basıyor, o uydudan çıkmak istiyordum, ama nafile, sanki uydu alıcısı kilitlenmişti. Tam o arada Filiz abla mutfaktan geldi. Benim perişan halimi görünce kahkayı bastı, “Bu kanalda işin ne kız? Yoksa sen de benim herif gibi böyle şeylere mi meraklısın?” dedi. “Ya abla sende yani, bilerek mi açtım sanki?” dedim, ama çok utanmıştım…
Filiz abla kumandayı alıp, ekranda sikişenlere son kez bakıp, “Adamınki de güzelmiş, aynı benim herifinkine benziyor!” dedi ve kanalı değiştirdi. Hakikatten adamın siki güzeldi, orta boy, kalın ve dimdikti. Utanmıştım, ama böyle bir filmi ilk gördüğüm için, aynı zamanda hoşumada gitmişti. “Aman abla, sende amma yaptın, Hıdır abim 48 yaşında, yoksa eski halinden mi bahsediyorsun?” dedim. “Olurmu kız, Hıdır eski halinden hiç taviz vermedi, tam tersine cinsel hayatımız dahada kaliteli olmaya başladı!” dedi. “Nasıl yani?” derken, aklımdan bizim evdeki halimiz aklıma geldi. Oğlumdan sonra 8 yıl önce kızımız dünyaya geldikten sonra, eşimin istek gücü bayağı zayıflamış, bazen 2 ay kardeş gibi yanyana yatardık, ben de artık bu duruma alışık olmuştum, hiç bir istekte bulunmuyordum…
Filiz abla anlatmaya devam ederek, “Eskiden yaptığımız hızlı ve kısa sevişmelerden daha ziyade, şimdi uzun uzun sevişip, ilişki arasında fantaziler kurup birbirimizi zirvelere taşıyoruz!” dediğinde ciddi olduğu belliydi. Ben yine sadece, “Nasıl yani?” diyebildim. “Bak mesela, bazen, tabi her seferinde değil, böyle bir toplantı gününden sonra, Hıdırla sevişirken, bana sorar kimler vardı diye, ben de isimleri sayarım. O da, (Hayırsız kadın, hepsini niye yolladın, birisini yatağımda bıraksaydın ya!) der!. Ben de kocamı tamamen çıldırtmak için, (Hepsini yollamadım, bak Vildanı sana bıraktım, şimdi Vildanı sikeceksin!) derim. O da hemen Vildan yataktaymış gibi bana, (Vildan hanım hoşgeldin, niye geldin?) der. Ben de Vildanmışım gibi, (Hıdır abi amım sikini çekti, sana siktirmeye geldim!) derim. O da, (Madem öyle, hemen amına takayım!) der. Sonra, (Amın çok güzel Vildan, sokuyorum bak dibine kadar girdim!) der. Ben de, (Sok Hıdır abi, sok!) derim. O da, (Dayanamıyorum Vildan, amına fışkırtacam!) der. (Fışkırt Hıdır abi, döllerini içime akıt!) derim, ve iştahla içime boşalır! İşte buna benzer çok fantaziler yaparız. Bazen de benim başka bir erkekle sikiştiğim fantaziler yaparız. Ama herşey yatakta kalır ve biter!” dedi.
Kulaklarıma inanamıyordum, böylesini ne duymuş, nede yaşamıştım. Ama muazzam tahrik olmuştum. Kaybettiğim sandığım istek duygusu birden içimi parçalamış, amım sulanmaya başlamıştı. Filiz ablanın, “Noldu kız, şok mu oldun? Yoksa aklın halen deminki sikte mi?” dedi ve yine kahkahayı bastı. Utanarak güldüm, “Gerçekten içimi kıpırtdattı abla!” dedim ve birazcık bizim yatak odasında olan bitenden bahsettim, yani daha doğrusu olmayanlardan. Bana, “Vah zavallım!” dedi, biraz durdu, sonra, “Aklıma birşey geldi kız, Hıdırıma süpriz yapmak istiyorum, sen şimdi gidip soyunup yatağa yatacaksın, birazdan o da gelir seninle ilgilenir!” dedi. İşte buna şok olmuştum, “Saçmalama abla! Söylediğin ne biçim bir laf öyle?” dedim, ama gerçekten kızmıştım…
“Bak güzelim, 32 yaşındasın, şimdiden hayata küsmüş gibisin, hem sen biraz zevk, heyecan ve kadınlığını yaşarsın, hem ben de Hıdırımın en büyük arzusunu, fantazisini gerçekleştirmiş olurum!” dedi. “Asla yapamam ve yapmam!” dediysem de, o ısrar ettikçe bu fikre yatkın oluyordum. O da ne yaptı etti, sonunda bana kabul ettirdi ve öocuk gibi sevinerek, “Yaşasın!!! Bakalım bizim Hıdır bey fantaziden ileri gidebilecek mi?” dedi…
Üst kata çıkıp, çırılçıplak soyunup, yatağa girmiştim. Tahminen ateşim 45 derece vardı. Yorganı kafama çektim. Tanrım, ben burda yabancı bir yatakta çırılçıplak neler yapıyordum? Yorganı tekrar indirdim, vazgeçmeyi kafaya koymuştum, tam giyinip gitmek isterken kapı açıldı, Hıdır abi içeri girdi. Beni öyle görünce afallayıp kaldı. Yaklaşık 1 dakika kadar taş kesilmiş heykel gibi odanın girişinde durdu, sonra toparlanıp, aşağıya seslendi, “Sürprizine bayıldım karıcığım, harikasın, seni çok seviyorum!” diye ve kapıyı kapattı. “Hoşgeldin Necla hanım!” deyip, gömleğini çıkartmaya basladığında, ben başımı yana çevirmiş, deminki ateşimin yerini soğukluk almış, resmen havale geçiriyordum…
Hıdır abi soyunmuş olmalı ki, yatağa geldi, bir eliyle elimi tutarken, diğerini de yorganın altına atıp, ayağımı okşadı. Biraz olsun yumuşamıştım, ama yine gergindim. “Pişman olmayacaksın güzelim!” deyip, yanağımı hafifden öperken, sıcak nefesini yüzümde hissediyordum. Hıdır abinin sakin konuşmaları ruhumu okşuyor, gittikçe rahatlıyordum. Demin elinin bulundugu ayak kısmına şimdi yüzünü getirmişti, ayaklarımdan başlayarak yukarıya doğru, süt beyaz tenimi öpe öpe, inceleye inceleye çıkıyordu. Şimdi baldırlarıma varmış, parmak uçlarını baldırlarımın iç kısmında gezdirirken, sanki o büyük elleriyle değil de, bir kuştüyü ile okşuyor gibiydi…
Deminki tedirginliğimin yerini zevk ve istek almış, bundan sonra olacakları sabırsızlıkla bekliyordum. Şimdi kafası baldırlarımın arasında, öperek bana ilk orgazmımı yaşatıyordu. Nihayet dudakları amıma kavuşmuş, diliyle klitorisime çok hafif değiyordu. Okadar ustaydı ki, bacaklarım açıldıkça açılmış, bale dansçısı gibi ayırmıştım onları. Kendimden geçmek üzereydim, iki elimle başını kavramış, bazen bastırıp bazen çekiyor, orgazmlarıma destek oluyordum. O bölgeden yalayarak göbeğime, sonradan memelerime gelip, susamış bebek gibi onları avuçlayıp, hoyratça emmeye başladı. Uçlarını ısırıp, acıyla zevk arasında oyunlar yapıyordu süt beyaz diri göğüslerime. Dekoltemden çıkıp boynuma, boğazıma yapışmış, tenimi yalarken, benim içimde fırtınalar kopmuştu…
Kendimi zevk seline kaptırmış gidiyorken, birden amcığımın içine kalın sikinin hiç zorlanmadan oturduğunu hissettim. Artık akıntıya kapılmış, şelaleye doğru sürükleniyordum. Bu dakikadan sonra seks ve sevişmek benim için yeni bir defter acmıştı hayatımda. Hıdır abi sikini köküne kadar içime sokmuş, bir müddet böyle durduktan sonra, çekip geri gömmüştü. Şimdi gelip giderken, “Harikasın Necla hanım, daracıksın, çok mutlu ettin beni!” deyip, hoş sözleri bir yandan, amıma vuruşları öbür yandan, zincirleme orgazmlar yaratıyordu bende. Yaklaşık 9-10 dakika beni böyle sikti…
Sonra birden değişmeye başladı, sanki Hıdır abi deminki narin ince ruhunu terketmiş, gittikce kabalaşıyordu. Hoyratca amıma çarparken, benden de tepki gelmeyince dahada vahşileşiyor, buda bana ayrı bir zevk veriyordu. Kullandığı kelimeler argolaşmış, ikimizi de inanılmaz senaryolara sürüklüyordu. “Yarrağım amında Necla, hoşuna gidiyormu?”. “Gidiyor abi, sok amıma, sok, sertçe sok!”. “Vay kaltak vaay! Demin utanırken şimdi yarrağım yetmez oldu haa?”. “Ohhhh, ahhhh, abi harika yarrağın var, vur amıma, kudurt kaltak Neclanı!”. “Al ozaman kaltak karı! Ayır amını, amına soktuğumun orospusu!”. “Öyle deme abi…”. “Sus orospu! Orospu! Orospu! Orospu! Sen adi bir orospusun! Utanmıyor musun arkadaşının kocasına amını dayamaya?”. “Utanmıyorum lan pezevenk! Senin o Filiz denen orospu karın istedi, ben de açtım amımı! Kapa çeneni de, amıma geçir pezevenk!”. “Geçiriyorum lan orospu, senin pezevengin olacam, satacam seni, siktirecem herkese, kaltak karı, adi fahişe seni!”. “Oohhh geçir koçum! Offf offff, sok, sok, daha hızlı, fışkırt içime, döllendir beni!”…
Ve ikimiz de çığlık atarak aynı anda boşaldık. Hıdır abi üstümde yığılıp kaldı. İkimiz de bitmiştik. 2 dakika sonra, “Neclacığım, güzelim, umarım demin söylediklerimden dolayı bana kızmadın?” dedi. Gülümseyerek, “Yok abi, neden kızayım? Bana hiç yaşamadığım harika şeyler yaşattın, demek ki benim de içimde orospuluk yatıyormuş!” dedim, gülüştük. Doğrulup yatakta oturduk. Hıdır abi bana sarılıp uzun müddet saçımı okşadı. Sonra kalkıp ıslak mendille biraz temizlenip giyindim. Hıdır abiye sarılırken sonsuz minnettardım ona. O sırada Filiz abla kapıyı tıklatıp, müsade isteyip içeri geldi. Hemen koşup ona da sarıldım, “İyi ki varsın ablacığım, seni çok seviyorum!” deyip, muhteşem çifti başbaşa bıraktım.
246 notes · View notes
musfika-hanim · 10 months
Text
Tumblr media
eşşek herif hayvanın videosunu gönderip duruyor, zavallım da melül melül bakıyor içim kıyılıyor benim ama🥺
9 notes · View notes
Text
Demek Ki Benim İçimde De Orospuluk Yatıyormuş! (Necla 32 Y., Bremen / Almanya)
Sırayla 5 bayan, ayda bir, birimizde kahvaltı partisi yapardık. O gün 4 arkadaşımla beraber, Filiz ablaya kahvaltıya gitmiştik. Filiz ablamız 44 yaşında olduğundan yaşça hepimizden büyük, ama yaşını göstermeyen, daima güleryüzlü, tombul, genelde hep mutlu tanıdığımız ve çevresine mutluluk veren biriydi. Bazen kendisiyle bukadar barışık olan bu kadının mutluluk sırrını merak ederdim. Neyse, kahvaltıdan sonra, çaylar içildi, sohbet eşliğinde kahvelerimizi de içtikten sonra, benden hariç herkes gitmişti. Kocamın ve çocuklarımın eve gelmesine daha çok vardı, o yüzden ben biraz daha kalmıştım...
Filiz abla bana, "Necla sen TV'ye takıl, ben masayı toplayım, sonra birer kahve daha içeriz!" dedi. Ben de kumandayı aldım elime, kanalları yoklarken yanlış uyduya girmişim, birden pørnø kanalı açıldı ve adamın birinin kadına tam sikini sokması koca ekrana gelmişti. Panikleyip, delice tuşlara basıyor, o uydudan çıkmak istiyordum, ama nafile, sanki uydu alıcısı kilitlenmişti. Tam o arada Filiz abla mutfaktan geldi. Benim perişan halimi görünce kahkayı bastı, "Bu kanalda işin ne kız? Yoksa sen de benim herif gibi böyle şeylere mi meraklısın?" dedi. "Ya abla sende yani, bilerek mi açtım sanki?" dedim, ama çok utanmıştım...
Filiz abla kumandayı alıp, ekranda sikişenlere son kez bakıp, "Adamınki de güzelmiş, aynı benim herifinkine benziyor!" dedi ve kanalı değiştirdi. Hakikatten adamın siki güzeldi, orta boy, kalın ve dimdikti. Utanmıştım, ama böyle bir filmi ilk gördüğüm için, aynı zamanda hoşumada gitmişti. "Aman abla, sende amma yaptın, Hıdır abim 48 yaşında, yoksa eski halinden mi bahsediyorsun?" dedim. "Olurmu kız, Hıdır eski halinden hiç taviz vermedi, tam tersine cinsel hayatımız dahada kaliteli olmaya başladı!" dedi. "Nasıl yani?" derken, aklımdan bizim evdeki halimiz aklıma geldi. Oğlumdan sonra 8 yıl önce kızımız dünyaya geldikten sonra, eşimin istek gücü bayağı zayıflamış, bazen 2 ay kardeş gibi yanyana yatardık, ben de artık bu duruma alışık olmuştum, hiç bir istekte bulunmuyordum...
Filiz abla anlatmaya devam ederek, "Eskiden yaptığımız hızlı ve kısa sevişmelerden daha ziyade, şimdi uzun uzun sevişip, ilişki arasında fantaziler kurup birbirimizi zirvelere taşıyoruz!" dediğinde ciddi olduğu belliydi. Ben yine sadece, "Nasıl yani?" diyebildim. "Bak mesela, bazen, tabi her seferinde değil, böyle bir toplantı gününden sonra, Hıdırla sevişirken, bana sorar kimler vardı diye, ben de isimleri sayarım. O da, (Hayırsız kadın, hepsini niye yolladın, birisini yatağımda bıraksaydın ya!) der!. Ben de kocamı tamamen çıldırtmak için, (Hepsini yollamadım, bak Vildanı sana bıraktım, şimdi Vildanı sikeceksin!) derim. O da hemen Vildan yataktaymış gibi bana, (Vildan hanım hoşgeldin, niye geldin?) der. Ben de Vildanmışım gibi, (Hıdır abi amım sikini çekti, sana siktirmeye geldim!) derim. O da, (Madem öyle, hemen amına takayım!) der. Sonra, (Amın çok güzel Vildan, sokuyorum bak dibine kadar girdim!) der. Ben de, (Sok Hıdır abi, sok!) derim. O da, (Dayanamıyorum Vildan, amına fışkırtacam!) der. (Fışkırt Hıdır abi, döllerini içime akıt!) derim, ve iştahla içime boşalır! İşte buna benzer çok fantaziler yaparız. Bazen de benim başka bir erkekle sikiştiğim fantaziler yaparız. Ama herşey yatakta kalır ve biter!" dedi.
Kulaklarıma inanamıyordum, böylesini ne duymuş, nede yaşamıştım. Ama muazzam tahrik olmuştum. Kaybettiğim sandığım istek duygusu birden içimi parçalamış, amım sulanmaya başlamıştı. Filiz ablanın, "Noldu kız, şok mu oldun? Yoksa aklın halen deminki sikte mi?" dedi ve yine kahkahayı bastı. Utanarak güldüm, "Gerçekten içimi kıpırtdattı abla!" dedim ve birazcık bizim yatak odasında olan bitenden bahsettim, yani daha doğrusu olmayanlardan. Bana, "Vah zavallım!" dedi, biraz durdu, sonra, "Aklıma birşey geldi kız, Hıdırıma süpriz yapmak istiyorum, sen şimdi gidip soyunup yatağa yatacaksın, birazdan o da gelir seninle ilgilenir!" dedi. İşte buna şok olmuştum, "Saçmalama abla! Söylediğin ne biçim bir laf öyle?" dedim, ama gerçekten kızmıştım...
"Bak güzelim, 32 yaşındasın, şimdiden hayata küsmüş gibisin, hem sen biraz zevk, heyecan ve kadınlığını yaşarsın, hem ben de Hıdırımın en büyük arzusunu, fantazisini gerçekleştirmiş olurum!" dedi. "Asla yapamam ve yapmam!" dediysem de, o ısrar ettikçe bu fikre yatkın oluyordum. O da ne yaptı etti, sonunda bana kabul ettirdi ve öocuk gibi sevinerek, "Yaşasın!!! Bakalım bizim Hıdır bey fantaziden ileri gidebilecek mi?" dedi...
Üst kata çıkıp, çırılçıplak soyunup, yatağa girmiştim. Tahminen ateşim 45 derece vardı. Yorganı kafama çektim. Tanrım, ben burda yabancı bir yatakta çırılçıplak neler yapıyordum? Yorganı tekrar indirdim, vazgeçmeyi kafaya koymuştum, tam giyinip gitmek isterken kapı açıldı, Hıdır abi içeri girdi. Beni öyle görünce afallayıp kaldı. Yaklaşık 1 dakika kadar taş kesilmiş heykel gibi odanın girişinde durdu, sonra toparlanıp, aşağıya seslendi, "Sürprizine bayıldım karıcığım, harikasın, seni çok seviyorum!" diye ve kapıyı kapattı. "Hoşgeldin Necla hanım!" deyip, gömleğini çıkartmaya basladığında, ben başımı yana çevirmiş, deminki ateşimin yerini soğukluk almış, resmen havale geçiriyordum...
Hıdır abi soyunmuş olmalı ki, yatağa geldi, bir eliyle elimi tutarken, diğerini de yorganın altına atıp, ayağımı okşadı. Biraz olsun yumuşamıştım, ama yine gergindim. "Pişman olmayacaksın güzelim!" deyip, yanağımı hafifden öperken, sıcak nefesini yüzümde hissediyordum. Hıdır abinin sakin konuşmaları ruhumu okşuyor, gittikçe rahatlıyordum. Demin elinin bulundugu ayak kısmına şimdi yüzünü getirmişti, ayaklarımdan başlayarak yukarıya doğru, süt beyaz tenimi öpe öpe, inceleye inceleye çıkıyordu. Şimdi baldırlarıma varmış, parmak uçlarını baldırlarımın iç kısmında gezdirirken, sanki o büyük elleriyle değil de, bir kuştüyü ile okşuyor gibiydi...
Deminki tedirginliğimin yerini zevk ve istek almış, bundan sonra olacakları sabırsızlıkla bekliyordum. Şimdi kafası baldırlarımın arasında, öperek bana ilk orgazmımı yaşatıyordu. Nihayet dudakları amıma kavuşmuş, diliyle klitorisime çok hafif değiyordu. Okadar ustaydı ki, bacaklarım açıldıkça açılmış, bale dansçısı gibi ayırmıştım onları. Kendimden geçmek üzereydim, iki elimle başını kavramış, bazen bastırıp bazen çekiyor, orgazmlarıma destek oluyordum. O bölgeden yalayarak göbeğime, sonradan memelerime gelip, susamış bebek gibi onları avuçlayıp, hoyratça emmeye başladı. Uçlarını ısırıp, acıyla zevk arasında oyunlar yapıyordu süt beyaz diri göğüslerime. Dekoltemden çıkıp boynuma, boğazıma yapışmış, tenimi yalarken, benim içimde fırtınalar kopmuştu...
Kendimi zevk seline kaptırmış gidiyorken, birden amcığımın içine kalın sikinin hiç zorlanmadan oturduğunu hissettim. Artık akıntıya kapılmış, şelaleye doğru sürükleniyordum. Bu dakikadan sonra seks ve sevişmek benim için yeni bir defter acmıştı hayatımda. Hıdır abi sikini köküne kadar içime sokmuş, bir müddet böyle durduktan sonra, çekip geri gömmüştü. Şimdi gelip giderken, "Harikasın Necla hanım, daracıksın, çok mutlu ettin beni!" deyip, hoş sözleri bir yandan, amıma vuruşları öbür yandan, zincirleme orgazmlar yaratıyordu bende. Yaklaşık 9-10 dakika beni böyle sikti...
Sonra birden değişmeye başladı, sanki Hıdır abi deminki narin ince ruhunu terketmiş, gittikce kabalaşıyordu. Hoyratca amıma çarparken, benden de tepki gelmeyince dahada vahşileşiyor, buda bana ayrı bir zevk veriyordu. Kullandığı kelimeler argolaşmış, ikimizi de inanılmaz senaryolara sürüklüyordu. "Yarrağım amında Necla, hoşuna gidiyormu?". "Gidiyor abi, sok amıma, sok, sertçe sok!". "Vay kaltak vaay! Demin utanırken şimdi yarrağım yetmez oldu haa?". "Ohhhh, ahhhh, abi harika yarrağın var, vur amıma, kudurt kaltak Neclanı!". "Al ozaman kaltak karı! Ayır amını, amına soktuğumun orospusu!". "Öyle deme abi...". "Sus orospu! Orospu! Orospu! Orospu! Sen adi bir orospusun! Utanmıyor musun arkadaşının kocasına amını dayamaya?". "Utanmıyorum lan pezevenk! Senin o Filiz denen orospu karın istedi, ben de açtım amımı! Kapa çeneni de, amıma geçir pezevenk!". "Geçiriyorum lan orospu, senin pezevengin olacam, satacam seni, siktirecem herkese, kaltak karı, adi fahişe seni!". "Oohhh geçir koçum! Offf offff, sok, sok, daha hızlı, fışkırt içime, döllendir beni!"...
Ve ikimiz de çığlık atarak aynı anda boşaldık. Hıdır abi üstümde yığılıp kaldı. İkimiz de bitmiştik. 2 dakika sonra, "Neclacığım, güzelim, umarım demin söylediklerimden dolayı bana kızmadın?" dedi. Gülümseyerek, "Yok abi, neden kızayım? Bana hiç yaşamadığım harika şeyler yaşattın, demek ki benim de içimde orospuluk yatıyormuş!" dedim, gülüştük. Doğrulup yatakta oturduk. Hıdır abi bana sarılıp uzun müddet saçımı okşadı. Sonra kalkıp ıslak mendille biraz temizlenip giyindim. Hıdır abiye sarılırken sonsuz minnettardım ona. O sırada Filiz abla kapıyı tıklatıp, müsade isteyip içeri geldi. Hemen koşup ona da sarıldım, "İyi ki varsın ablacığım, seni çok seviyorum!" deyip, muhteşem çifti başbaşa bıraktım.
[Necla]
325 notes · View notes
Note
sen ve burada anonim takılan kişiler; o kadar vasıfsız, işe yaramaz ve gereksizsiniz ki.
ilk senle başlayalım. amın olduğun için her şeyi elde ederim kafasında ilerleyen, bu asalakları bir şekilde yakalarım zaten diyen, buraları sadece sexting amacıyla kullanan ve bundan da birazcık zevk alan bir garip kişiliksin. kendini tam anlamıyla tanımıyorsun. insanlara 'ben de buradayım'ı kanıtlamaya çalışıyorsun. fikirlerin, görüşlerin ve düşüncelerin başkaları tarafından siklenmeyince fiziğini yani dişiliğini kullanmaya başlıyorsun. çünkü fiziğin dışında seni sen yapan bir seçeneğin yok. içler acısısın.
gelelim bizim asalak adamlara. hayatında am görmemiş ve bir am için ölmeye hazır bu insancıklar, kimsenin uğramadığı bu siteden olur da belki bakar & yazar mantığıyla karı kız yakalama derdindeler. normal yaşamda kadın görse iki lafı bir araya getiremez, heyecandan konuşamaz ama buraya gelince sana bana tavsiye verir zavallım. o da klavye arkasından adamdır işte, başka türlü bir cacık değildir.
yazık.
Sen nesin? Dur ben soyleyim klavye arkasından sallayan insanların hakkında her türlü bilgiye sahip olduğunu sanan kör bir cahilsin anonim. Benim hakkımda zırvaladığın hiçbir şey doğru değil ne yazık ki. O senin fiziğini kullanmaya çalışıyorsun diye bahsettiğin ve benim sevmedigim o fizik yüzünden şuan ciddi sağlık sorunlarım var. O kadar aptalsin ki sen ve senin gibilere acıyorum. Düz bakıyorsun ve ne yazikki etrafında iyi yada kötü hiçbir olayı kavrayamadan da gidiceksin yazık.
1 note · View note
Text
Bir kedim var ismi Şşükrü. Şükrü değil hayır, iki ş ile: Şşükrü. İki aylıkken eski evimin önünde yaşıyordu. Epey ürkek bir hayvandı fakat fazlasıyla enerjikti. Ne zaman evin önünde onu görsem ıvır zıvır bir şeyler bulmuş onlarla oynuyor olurdu. Ağzı yüzü çok güzeldi, hala çok güzel, fakat güzel olduğu kadar da nazlıydı. Eve gelene kadar kesinlikle sevdirmedi kendisini. Eve ise eski ev arkadaşım aldı. Nasıl punduna getirdi ve yakaladıysa tuttuğu gibi eve getirdi. Sonra ben taşınınca o da benimle taşındı ve tamamen benim kedim oldu. Sokaktan geldiği için elbette doğum gününü bilmiyorum fakat tahmini bir tarih koydum: 30 Temmuz. Yani şu an altı aylık. Gündüzleri genelde işte veya dışarılarda olduğum için akşama kadar yatar ve uyur. Tabi karnı tok ise. Karnı tok ise dediğime de bakmayın, ben yemem onu yediririm fakat bizimkisi biraz obur. Günde beş öğün istiyor beyfendi. İnternette araştırdım, sordum soruşturdum ve onun yaşında ve enerjikliğinde kedilere ne kadar mama verilmesi gerektiğine baktım. Sabahları işe gitmeden o söylenen kadar mama koyuyorum. Fakat ben üstümü değiştirene kadar mamasını bitirip devamı yok mu gibisinden gelip suratıma bakıyor. Bakın henüz daha evden çıkmadım, normalde o öğün ona ertesi güne kadar yetmesi gerekiyor. Elbette sabahları daha az koyup güne yaymaya da çalıştım fakat bizimkisi bildiğin sokak serserisi. Sen hele bir onu aç bırak, gider çöpü karıştırır, tezgahlara salça olup tabağı çanağı devirir, kartonları kemirir vs.
Ev arkadaşımın da bir köpeği var, ismi Joker. Pitbul ile Staff kırması dünyalar tatlısı bir köpek. İlk sahipleri köpek dövüştürücüleri, ikinci sahipleri ise travestilermiş ve zavallım epey çekmiş dolayısıyla fazlasıyla mazlum. Bizim Şşükrü ile ise Şşükrü eve geldiğinden beri takılıyorlar. Arada anlaşamadıkları oluyor fakat ikisi de kesinlikle birbirine zarar vermez hatta arada tatlı tatlı oynarlar. En komi anları ise Şşükrü’nün Joker’in mamasına salça olduğu zamanlar. Dedim ya bizimkisi obur, bizimkisi dünyaları yese doymuyor. Normalde bir yaşına kadar olan kediler yavru kedi olarak sayıldıkları için yetişkin kedilerden farklı mamalar yiyorlar. Onların ki yetişkin mamalarının çok daha küçük hali. Rahatça yesin ve sindirsinler diye. Fakat diyorum ya bizimkisi serseri bana mısın demiyor, koca koca mamaları midesine indiriyor. Balık, tavuk, et gibi şeylere değinmiyorum bile. O zamanlar nasıl çıldırdığını tahmin edebilirsiniz.
Bir gece canım sıkıldı evde evde ve dolanmaya çıktım. Çok değil bir saat sonra döndüm eve. Eve döndüğümde ne göreyim. Merdivenin altında boyu kadar ekmeğe sarılmış yatıyor bizimkisi. Mutfaktaki yırtık çöp poşetine doğru giden kırıntıları söylemiyorum zaten. Elbette bunları yavruluğuna veriyorum, büyüdükçe daha sakin bir kedi oalcaktır diye umuyorum, aksi takdirde obez bir kedim olacak allah muhafaza. 
Hep olumsuz özelliklerinden bahsettim sanırım, hiç kedi sahiplenmemiş birisi okusa kedi sahiplenme fikri varsa uzaklaşacak. Bu böyle olmasın elbette, varsa böyle bir arzunuz ve sorumluluk duygunuz mutlaka alın. Canınız sıkkın, dertler tasalar boğuşurken akşam eve gelip oturduğunuzda yavaş yavaş yanınıza doğru süzülüp size sırnaşması, önce kafasını sürterek yoklaması ve sizden cesaret alarak kucağınızda bitmesi veya hiç bunlara gerek duymadan tepenize çıkması ve homurdanarak kendisini okşatması, hatta bazen okşadığınız elinizi yalaması. Yüzünüze tüm problemlerden uzak salak salak bakması, sıcacık tüyleriyle sizi ısıtması, başımın üstünde yerin var benzetmesini yanlış anlayıp geceleri gelip gerçekten başınızın üstünde yatması gibi saymakla bitiremeyeceğim kadar olumlu, yüzünüzü güldürüp, sizleri rahatlatacak özelliği var. Şşükrü’yü seviyorum, Şşükrü iyi ki var.
1 note · View note
edalefou · 2 years
Text
Kendini senin kucağına attı- aynen oldu. Yuva yıkıcı! Evlilik düşmanı! Bunlar heryerde-heryerde- kıçlarını sallayıp geziyorlar, esrarengiz gülümsemeleriyle erkeklerin aklını başından alıyorlar. Peki ya şimdi nasılsın, Kenneth? Artık onunla birliktesin- mutlu musun bari? Tatmin oldun mu? Birlikte gülüp birlikte ağlıyor musunuz? Hayatı her yönüyle paylaşıyor musunuz? Birbirinizin fotoğraflarını çekiyor, birbirinize küçük kartlar gönderiyor, hediyeler ve çiçekler alıyor musunuz? Telefon birbirinizle bebek sesiyle konuşuyor musunuz- birlikte olabilmek için işten eve koşa koşa geliyor musunuz, birlikte banyo yapıp azgınca sevişiyor musunuz- gece geç saatte içki içip sabah bornozlarınızla kahvaltı ediyor musunuz- demek yemek yapamıyor- ne olacak canım- dışarıda yersiniz- romantik restoranlarda- ya da eve çin yemeği getirtip televizyonun karşısında yersiniz- çatallarla değil tabii çubuklarla ve etrafa pirinç taneleri döküp kıkırdaşırsınız, temizlemesi de sabaha kalır- şimdi aşk zamanı tabii, zevk-ü sefa zamanı. İşin kötüsü ne biliyor musun, bunların daha önemli olduğuna sen daha yeni ayıktın- oysa ben hep biliyordum.
.
.
.
Mutfak, bir katilin cennetidir. Tavayla vurursun, bıçakla doğrarsın, makas saplarsın, kibritle yakarsın, fırında pişirirsin, kaynar suyla haşlarsın- olasılıklar sonsuzdur- hele de parçalamak için bir satırın varsa ne âlâ! Aslında- vaktimizin çoğunu mutfakta geçirdiğimizi düşünecek olursak kurbanlarını pişirmek isteyenlerin genellikle erkek katiller olması komik doğrusu-nasıl yapacaklarını biliyor olmalarına hep şaşmışımdır- fakat ben uzman bir aşçıyım. Hiçbir şeyi ziyan etmem- dünden kalanların içine biraz ondan biraz bundan katıp adını da Fransızca bir şeyler uydurup koydum mu kocamı kandırmak çok kolay olmuştur- o zavallım da, yeni pişirilmiş ve egzotik bir şey yediğine inanmıştır. Eh, yemek dediğin- seks gibi- kafada biter.Kenneth benim aşçılık becerilerimi sonuna kadar zorlamıştır. E tabii doğal olarak kocalar karılarının iyi ve dikkatli aşçılar olmalarını ister- ne de olsa kendi sağlıkları buna bağlıdır. Fakat nasıl da budalaca güvenir bu adamlar bize- nasıl da şüphe etmeden. Oysa kim bilir kaç kadın yemeğin sosunu karıştırırken zehir katmayı planlamıştır yemeklerine, son anda vazgeçip içine tükürmekle yetinmişlerdir- Ne de olsa, herşey sağlık için, değil mi? Bekar olmama ve hatta yıllardır bekar olmama rağmen, hâlâ özgür olmadığımı fark etmem uzun zamanımı aldı. Eski eş sendromu yaşıyorum, umutsuz bir gelecek düşüncesi tüm benliğimi kaplamış durumda- tek başına ve bir daha kimseyi sevemeden yaşlanacağım düşüncesinden bir türlü kurtulamıyorum. Kenneth’ın, Laura’yla seviştiğini hayal etmeden duramıyorum ve bu beni hasta ediyor- hâlâ, şimdi bile- Kenneth iyi göründüğü için, hayatına devam edebildiği için çok üzgünüm, çünkü ben aynaya baktığımda yeterli olmayan, sahadan çekilen, yerine başka bir oyuncu alınan bir kadın görüyorum. Aynaya baktığımda Kenneth’ın eski karısından başka hiçbir şey görmüyorum.Beni terk ettiği günden beri, bazı şaşırtıcı, hastalıklı fikirler gelip gidiyor aklıma, bir takım takıntılı düşünceler. Beni terkettiği gün, akşam yemeği için bir parça et doğrarken birden aklıma bir şey geldi- acaba Kenneth’ın etini doğramak nasıl bir şey olurdu, acaba ondan iyi bir biftek mi olurdu yoksa bir spagetti bolognaise mi- Kenneth da etli butludur hani- yani bir deri bir kemik değildir- gerçekten etlidir- nefesindeki sarımsak kokusu birini öldüresiye korkutmaya yeter.
0 notes
bernamegeh · 3 years
Text
Strana Xerîbê
Xerîbê Oy oy li min xerîbê Min pepûkê, min nezanê Xerîb ez û tu ne Li ber deriyan rûniştine Kes nizane halê’m çi ye Hoy hoy li min li min Xerîbê li min li min Pepûke li min li min Rebenê li min xeribê Xerîb ez û te ne Li ber deriyan rûniştine Di riya li devê rê me Kes nizane ez ji ku me. TÜRKÇESİ Garibim Oy oy benim garibim Benim zavallım, benim cahilim Garip, ben ve seniz Kapı önlerinde…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gokhanerturkey · 3 years
Text
Tumblr media
Sayın Ahmet HAKAN ;
12 Ocak 2021 Hürriyet Gazetesi köşe yazısında internet sosyal paylaşım ağlarını bireysel seçimlerle yola çıkarak sınıf oluşturma mühendisliğine girişmiş.
Kanal 7 Televizyonunda çıkan Sevgili Ahmet Hakan ÇOŞKUN ile CNN Türk Televizyonuna çıkan sayın Ahmet HAKAN arasında zerre kadar fark yoktur sadece çalıştığı iş yerinin ismi değişmiştir.
Bireysel olarak 1995 yılında Neyse günlük yaşantısı sigara yok alkol yok hovardalık yok şans at oyunları oynamıyor kısaca Ahmet bizim Ahmet.!
Değişim nasıl olur
Aziz Edi(p) işte değişim böyle olur.
Fazla değil az var.
Sayın Edip Yüksel ;
Milli görüş gömleğini çıkartsa zamanı gelir bir güzelce ütü çekilir tekrar giyer Edi(p) gömleği parçalamıştır heh işte değişim budur. Önceki yaşantısı samimidir biz sayın Edip YÜKSEL’in bu yönünü de görün yoksa şimdi ki Edi(p) bataklığa saplanmıştır umudumuz var akademik olarak yaklaşalım mesajı veriyoruz.
Bir de sayın İhsan ELİAÇIK var ;
Kendisi diyor ki “ben hiç bir zaman Milli Görüşçü değildim radikal İslamcı idim diyor “ işte bu sayın Edip YÜKSEL’den çok tehlikeli.
Neden?
Sana sorarlar o zaman
Ne işin vardı
Milli Görüş dava adamlarının yanında ve Merhum sevgili Metin YÜKSEL’i de MHP’ye karşı sopa olarak kullanmaya çalışıyor.
Değişimin tanımını yaptık.
Gelelim bizim kulvara .,
Sevgili Suat SUNA;
Ali KOCATEPE ve ekibi çizgisinde başladı sevgili Ali KOCATEPE orjinalliğini hep korumuştur farklı düşünsekte kendisi çok taktir ederim gücün yanında yer almamıştır hiç bir zaman.,
Sevgili Merhum Kayahan AÇAR Ağabey şair Gökhan ER olarak bana en yakın insandır fakat orjinalliğini marjinalliğe dönüştürmüştür farkımız biz orijinalliğimizi koruyoruz her şeye rağmen.
Sevgili Ferdi TAYFUR Abi çok geniş düşünen doğal ve insanlara müdahale etmeyen muhafazakarlığın ( tutucu ) zerre kırıntısı bulaşmamış bir insandır benim için en değerlisidir Sorun çok Sevdiğim Sevgili Orhan GENCBAY abi; Dengeyi sağlamak uğruna kimseyi üzmemeye çalışmış ve bu duruşu Sanatımızı yüz yıl geriye götürmüştür Allah sağlıklı uzun ömürler versin kusura bakmasın hep güçlünün yanında yer almıştır.
Sayın Ahmet Hakan’ın beslendiği kaynak ve sevgili Suat SUNA’nın baslendiği kaynakta aynıdır öncelikli olan ikisi içinde paradır.
Merhum sevgili Necip FAZIL gibi &
Sevgili Edip AKBAYRAM gibi sıkıntıya girmeyi göze alamazlar. Bu insanlar milyonda bir çıkar zaten.
Siyasi karşılıkları
Sayın Ahmet Hakan
Menderes & Özal çizgisi
Sevgili Suat SUNA
Merhum Bülent ECEVİT çizgisinde. Orta başladı orta çizgide orjinalliğini koruyor.
Merhum Sevgili Bülent ECEVİT siyasi olarak öndedir çünkü kendisini riske atıp Sevgili Merhum ERBAKAN Hoca ile KIBRIS’ı yavru Vatan yapmıştır. Siyasi kulvarda bu bundan büyük başarı olamaz.
12 Eylül 1980’den önce kahvehaneleri birileri sağ & sol diye ayırıyordu Bizim Ahmet aynı kafayı sürdürüyor kendisini sevdiğim için ÖZe insin kendisinin yazdığı köşe yazılarını önce kendisi dikkatlice okusun, sınıflandırmasın bu oyunun parçası olmasın çok sevdiğim kardeşimdir kendisi.
Facebook , Twitter , Instagram
Çok sık kullandığım sosyal paylaşım ağları
Çocukluk arkadaşıma gönderdiğim iletiler.,de aynı., Ddünyanın bir ucunda tanıştığım insanlara gönderdiğim iletilerde içerik olarak aynı benim şifremi kırıp izlemişler - bilgilerimi arşivlemişler beni hiç rahatsız etmez çünkü ben yanlış bir şey yazmıyorum hatta dünya görüşümü öğrenir faydalı olabildiysem ne mutlu.
Telefonumu değiştirmek zorunda kaldım yaklaşık iki yıl önce çünkü bozuldu tamiri mümkün değil dediler. Telefon satan arkadaşa gittim “ Gökhan Senden hiç kâr almayacağım geliş fiyatına vereceğim “ •piyasa neyse o ücreti al• dedim. “ senin paylaşımların çok güzel benimde katkım olsun” dedi.. siyasi Dünya görüşümüz çok farklı ..! Yerel Televizyonlarda program yapacaktık bir sponsor çıkmadı yani aynı dünya görüşü de pek ömemli değil kıskançlık dosyasıyla değerlendirdiğin zaman.
Neyse bazı akademisyenler diyor ki “İmam Hatip Liseleri kapansın” bunun manası şu
•Saint Bonoît Liseleri kapansın• demekle öz olarak aynıdır zavallım bunu göremiyor.
İmam Hatip Liseleri çok gereklidir dini olarak değil sadece Genel Kültür yönüyle donanımlıdır mezun olan öğrenciler çok büyük entellektüel birikime sahiptir çok yakın dostlarım var bizlere çok yararlı oldular eskiden puanlarını düşürürlerdi neden çünkü çoğu Tıp, Hukuk , mimarlık böylesi yüksek fakülteleri kazanacak donanımda idi sırf bu yüzden puanları düşürüldü din bahanesi uydurdular.
İmam Hatip Liseleri
Dini eğitim yanında sanatsal( hat, Kaligrafi , Ebru sanatı ) & spor ( Masa tenisi , Futbol , Basketbol ) bunlarla berber eğitim alırsa çok muhteşem olur diye düşünüyorum. Saint Bonoît Liseleri Keman , Flüt vb çünkü sanatla eğitim en kaliteli eğitimdir.
buna spor eklenmeli beraber.
Sevgi ve saygılarımla
Gökhan ER - Kütahya
12 Ocak 2021
0 notes
mimzedall · 4 years
Text
Amerika [Franz Kafka]
Tumblr media
Pinokyo’ya babası para verir bir şeyler alması için. Sonra yolda rastladığı birileri elinden parayı düzenbazlıkla alırlar. Pinokyo’yu, parayı gömerse para ağacı olacağına inandırırlar. Pinokyo zavallım, ne kadar saf, masum. Daha yeni odunluktan çıkmış kukla olmuş. Asıl amacı insan olmak. Karl da öyle. Karl Rossman (böyle yazılmıyor ama doğru harf klavyemde yok) Amerika’yı hiç görmemiş Kafka’nın Amerika’ya giden kahramanıdır. Gemide uzun süre seyahat eder. Ateşçi’nin savunuculuğunu yaparken dayısıyla tanışır. Ateşçi’nin hikâyesi oldukça uzun ve gerçek dışı. Zaman zaman anlatı, kâbusa dönüşüyor. Karl’a ancak rüyalarda rastlanabilecek bir şekilde rastlayan ve Amerikan rüyasının yıldızlarından olan amca ona sahip çıkar, evine alır fakat kısa süreli bir moladır bu, kâbusa verilen. Sonrasında zavallım Karl yine yollarda. Kötü insanlarla, ayaktakımıyla yolculuk eder. Eline vurup ekmeğini alırlar. Bunların hepsi olurken siz okuyucu olarak ıstırap içindesinizdir. Kitaba atlayıp olaylara müdahale etmek istersiniz ya da kötü rüyalarda hep olduğu gibi, gidişi çevirmek istersiniz ama maalesef.
Tumblr media
Kafka’nın bakış açısı farklı. Değişik kelimeler var ama ben Kafkavari tercih ediyorum. Kafka romanlarında sakızın yapıştığı ayakkabı ile kilometrelerce yürüme hissiyatı var. Sonu gelmeyecekmiş hissiyatı var. Biraz abartı var. (Çok abartı var) Kitabın bölümleri: 1- Ateşçi 2- Dayı 3- New York dışında bir çiftlik evi 4- Ramses’e giden yol 5- Otel Occidental 6- Robinson olayı 7- Bir sığınak 8- Oklahoma Açıkhava tiyatrosu Bu 8 bölüme ek olarak yazarın kitaptan çıkardığı iki bölüm var. Kafka’nın bu ilk romanı aslında yarım kalmış. Kitabın sonuna doğru, ayaktakımı ile bir arada kalırken Karl, bir bakıyorsunuz Oklahama Açıkahava Tiyatrosu’na geçiyor. Arada kopukluk var. Son bölümden sonra da devam edecekmiş gibi bir his var lakin devam etmiyor. Otel Occidental bölümündeki asansör tasvirlerinden çiftlik evindeki odalara kadar harika bir anlatımı var yazarın. Bir yandan insanı içine çekerken diğer yandan kovalayan bir şey var Amerika’da da Kafka’da da. Benim elimde Ayça Sabuncuoğlu’nun çevirisini yaptığı Can Yayınları’nın baskısı var. Fotoğrafı sevgili dostum Muammer Baki çekti, o da İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yapılan basımı çekmiş. Eminim bu baskı da güzeldir. Read the full article
0 notes
hktlifestyle-blog · 5 years
Photo
Tumblr media
KOCALARINIZIN KIYMETİNİ BİLİN LÜTFEN. SONRA ALDATILDIK FALAN DEMEYİN... 😂😂😂😂😂 Kadın eve erken dönmüş, kocasını yatakta güzel bir kadınla yakalamış..! - Seni pis domuz! Bana ha? Benim gibi sadık bir kadına! Çocuklarının anasına!.. Hemen şimdi seni terk ediyorum ve BOŞANIYORUZ!.. - Dur bir dakika! Yargısız infaz yapma karıcığım. Dur bir dinle!!! - De bakalım diyeceğini!! Ama şunu bil ki, bunlar son sözlerin olacak!!! - Bak, sevgilim...tam arabama binmişim, eve geleceğim... Bu genç kadın benden yardım istedi... O kadar zavallı ve korunmasızdı ki, acıdım, aldım arabaya... İncecikti, çok kirliydi ... Üç gündür ağzına lokma koymamış... Ben de aldım, eve getirdim... Baktım, dolapta dün sana pişirdiğim, senin de kilo alma korkusu ile ağzına bile koymadığın makarna duruyor... İnanmayacaksın, iki saniyede midesine indirdi zavallım... Baktım, üstü başı da leş, hadi gir dedim, bir banyo yap... O içerideyken, baktım ki giysileri yırtık pırtık... Atıverdim onları!!! Biliyorsun, bu sene kullanmadığımız giyecekleri verelim diyorduk ya.... Gittim dolaptan senin "Cavalli" Jeans'ini getirdim ona... E dar geliyor diye giymiyordun ya ! Sonra da sana doğum gününde aldığım ve zevkimi beğenmediğin için giymediğin külotla sütyeni de götürdüm.. Yazıktır... Derken, baktım, geçen Noelde ablamın hediye ettiği, senin de onu kıl etmek için giymediğin seksi bluz da duruyor... E çizmelerin de orada!.. Hani iş yerindeki kızlardan birinde de aynısı var diye giymek istemediğin... Görme... garibim nasıl mutlu oldu... nasıl sevindi anlatamam... Aldım kapıya götürdüm... Eşikte döndü, bana gözyaşları içinde ne dese beğenirsin: "Karınızın kullanmadığı başka şey var mı?" Ve gördüğün gibi burada, yataktayız... 😂🤣😅😂🤣😅😂🤣😅 #farmares #hktlifestyle #happyday #sunday #picoftheday #from #holiday #before #montag #syndrome #so #sorry #to #your #laughing 💝💞💖🤣😂😅 https://www.instagram.com/p/BuQuXULjaQR/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=z98hlpojt3ql
0 notes
haberoldu-blog · 5 years
Text
Otel odalalarında geçen 12 yıl! Müslüm Gürses...
https://haberoldu.com/otel-odalalarinda-gecen-12-yil-muslum-gurses
Otel odalalarında geçen 12 yıl! Müslüm Gürses...
“Ölürsem Kabrime Gelme İstemem”, “İsyankar”, “Bağrıyanık”, “Esrarlı Gözler” gibi  şarkılarıyla büyük ün kazanan müslüm Gürses’in halen bir evi yok. 
Ocakbaşı’nda bir genç. Kendi köşesinde hep aynı yerde. Müslüm Gürses her gün aynı yerde…Peşpeşe çevirdiği filmler ve yaptığı plaklarla adını duyuran Müslüm Gürses, 1950 yılında Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Fıstıközü Köyü’nde doğmuş. Rençberlik yapan aile sonra Adana’ya taşınmış.
Küçük Müslüm, bir yandan ilkokulu bitirmeye, bir yandan da bir terzi yanında çıraklık yapıp hayatını kazanmaya başlamış. İlkokulu bitirdiği gün de bir başka imtihana girmiş. Bir şarkı yarışması imiş bu. Yarışmada birinci seçilmiş.
Müslüm Gürses, çocukluğunda büyük bir dram yaşamış. 1965 yılndan kalma bu  fotoğrafta Müslüm Gürses, aesi Emine Akbaş, kardeşleri Emine ve Ahmet’le  görülüyor. Bir süre sonra babası Mehmet Akbaş, aesini öldürecek, küçük kardeşi  Ahmet de hayata veda edecektir.Sonra Adana Halkevi’nde müzik çalışmalarına devam  eder Müslüm Gürses. 15 yaşında TRT’nin açtığı sınavı kazanır ve 4 yıl da Adana  Radyosu’nda müzik çalışmalarını sürdürür. 600 lira karşılığında “Sevda Yüklü  Kervanlar” adlı ilk plağını doldurur. Bu ilk plak yüzbinlerce satar. Şirket  sahibi onu uçakla Adana’dan İstanbul’a getirir. 
İkinci plak “Özür Diliyorum Senden” birinciden de fazla satar. Fakat satılan  plaklar Gürses’in şansını açacağına kapatır. Önce radyoyu bırakır. Sonra  ekonomik nedenler yüzünden, geceliği 100 liradan gece kulüplerinde şarkılar  söylemeye başlar. Bu arada Günaydın Can Gürgen adlı bir müzisyen elinden tutar,  «Senin yerin buralar değil. İstanbul’a gelmelisin» der. İstanbul’a geliş  gidişler periyodik şekilde sürer gider.
Ve 12 yıl boyunca hiç evi olmaz. Onun mekanı hep otel odalarıdır. İki yıl önce  doldurduğu “Ölürsem Kabrime Gelme İstemem”, “İsyankar”, “Bağrıyanık”, “Esrarlı  Gözler” gibi şarkıları hasılat rekorları kırar.
Şimdiye kadar 15 film çeviren Müslüm Gürses,  «Yarınımdan ümidim yok, tek güvencem sesim. O da bana şimdilik yetiyor. Bir  ekmek, bir hırka tam bir derviş gibi otel odalarında yaşayıp gidiyoruz.
(Ses Dergisi – 31 Ekim 1981) / Türk Nostalji
MÜSLÜM GÜRSES KİMDİR?
Arabesk müziğin başarılı isimlerinden biri olan Müslüm Gürses, özellikle 90’lı yıllarda bir fenomen haline gelmiş, konserlerinde jiletle kendilerine zarar veren hayranları nedeniyle büyük tartışma konusu olmuştur. İlerleyen yıllarda müzikal kimliği değişmiş, farklı türlerde eserler ortaya koymuştur. Hayranları tarafından Müslüm Baba olarak anılmaktadır. Gürses, toplamda 39 sinema filminde rol almıştır.
Gerçek adı Müslüm Akbaş‘tır. Müslüm Gürse 7 Mayıs 1953 tarihinde Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinin Fıstıközü köyünde doğdu. Babası Mehmet Akbaş, aesi Emine Akbaş‘tır. Zeyno ve Ahmet isimlerinde iki kardeşi olan Gürses’in babası çiftçilikle uğraşıyordu ve bağlama çalıyordu.
Çocukluğunun ilk yılları Şanlıurfa’da geçti. 3 yaşındayken ekonomik nedenlerden dolayı ailesiyle birlikte Adana’ya göç etti. Burada terzi çıraklığı ve kunduracılık yaptı. İlkokulu bitirdikten sonra eğitim hayatına devam etmeyen Gürses; 14 yaşındayken Adana Aile Çay Bahçesi’nde düzenlenen yarışmaya katıldı ve birinci oldu.
1968 yılında albüm yapmak için İstanbul‘a geldi. Bu dönemde çıkardığı Emmioğlu/Ovada Taşa Basma isimli plağı 300 bin satış yaparak büyük bir rekor kırdı. Gün geçtikçe tanınan Gürses, şöhretinin ilk yıllarında çıktığı Anadolu turnesi sırasında büyük bir kaza geçirdi ve alın kemiği kırıldı.
Kaza sonrası çıkardığı ”Özür diliyorum senden”, ”İsyankar”, ”Ben insan Değil miyim” gibi albümlerle çıkışını sürdüren Gürses, arabesk türünde en çok ilgi gören isimlerden biri oldu. 1979’da ilk defa İsyankar filmiyle kamera karşısına geçti. 1985 yılında çocukluğunda hiçbir filmini kaçırmadığı ve büyük bir hayranlık duyduğu sinema oyuncusu Muhterem Nur‘la evlendi.
Gürses’in, 2006‘da yazar Murathan Mungan’la ortak projesi ”Aşk Tesadüfleri Sever” müzik marketlerdeki yerini aldı. 2010 yılının Kasım ayında ”Yalan Dünya” isimli albümü çıkardı. 15 Kasım 2012’de kalbine stent takılan Müslüm Gürses’in karaciğer ve böbreklerinde çıkan sorunlar nedeniyle 18 Kasım 2012 günü durumu ağırlaştı. Yaklaşık 4 ay Memorial Şişli Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi’nde solunum cihazına bağlı olarak tutulan Müslüm Gürses 3 Mart 2013 tarihinde 60 yaşında vefat etti.
Filmleri
2011 – Şov Bizinıs
2008 – Esrarlı Gözler
2007 – Amerikalılar Karadeniz’de 2
2005 – Balans ve Manevra
2002 – Ömerçip 
2002 – Bir Akıllı Bir Deli 
2002 – Muhabbet Kuşları 
1990 – Dertler İnsanı 
1990 – Dünya Boştur 
1988 – Yalnızlık Korkusu 
1988 – Sevmemeli 
1987 – Oğlum 
1987 – Talihsizler 
1986 – Töre 
1986 – Yıkıla Yıkıla 
1986 – Seher Vakti 
1986 – Çığlık
1986 – Beleşçiler 
1986 – Küskünüm 
1986 – Kader Rüzgarı 
1986 – Kısmetin En Güzeli 
1985 – Yaranamadım
1985 – Kul Kuldan Beter 
1985 – Güldür Yüzümü 
1985 – İkizler 
1984 – Garibanlar 
1984 – Bir Yıldız Doğuyor 
1984 – Çare Sende Allah’ım 
1984 – Sev Yeter 
1984 – Ağlattı Kader 
1983 – Anlatamadım 
1981 – Mutlu Ol Yeter 
1980 – Bağrı Yanık 
1980 – Hasret 
1980 – İtirazım Var 
1980 – Kul Sevdasi 
1980 – Hasret 
1980 – Zeytin Gözlüm 
1979 – İsyankar 
Albümleri
Aldatılanlar
Ayrılık Acı Bir Şey
Açık Hava Konserleri 1
Ah Gülüm
Altın Şarkılarım
Anlatamadım
Arkadaş Kurbanıyım, Benim Kaderim
Arkadaşım
Aşk Tesadüfleri Sever
Bakma
Bekle Sevgilim – Nerelerdesin
Benim Meselem
Bir de Benden Dinleyin
Bir Bilebilsen – Zalim
Bir Fırtına Kopacak
Bir Kadeh Daha Ver
Biz Babadan Böyle Gördük
Bizi Kimse Ayıramaz
Canım Dediklerim
Dağlarda Kar Olsaydım
Dertler İnsanı
Dünya Yalan
Düşenin Dostu Olmaz
Esrarlı Gözler
Garipler
Gitme
Gönlünüzdeki Altın Şarkılar
Gönül Teknem
Güldür Yüzümü
Güle Güle Git
Hani Söz Vermiştin
Herşey Yalan
İkimizin Yerine
İsyankar
Kısmetim Kapanmış
Küskünüm
Müslüm Gürses Konseri
Mahsun Kul
Maziden Bir Demet
Meyhaneci – Kırık Sazım
Mutlu Ol Yeter
Müslümce turkuler
Müzik Ziyafeti
Müslümce 92
Nerelerdesin
Öldürdüğün Yetmedi mi
Paramparça
Sadece Türk Sanat Müziği
Senden Vazgeçmem
Sevda Yolu
Sultanım
Talihsizler
Tanrı İstemezse
Topraktan Bedene
Tövbe Etmek – Bir Avuç Gözyaşı
Usta – Ne Yazar
Uyanma Zamanı – Kıyak Bitti
Vay Canım Vay
Vefasız Alem
Yanarım
Yanlış Yaptın
Yaranamadım
Yıkıla Yıkıla
Zavallım
Zincirli Kuyu
(HABER7) Derleme – Nusret Odabaş
  Kaynak: HABER7.COM
0 notes
euphemism1 · 6 years
Text
Kendini yüceltme dev aynasında Ne kadar cücesin bilirim seni Bir gün tökezlersin yol ortasında İşte ben o zaman görürüm seni. Elma şekeri mi sandın sen aşkı Ne şiirin şiir ne şarkın şarkı Hele bir kırılsın feleğin çarkı İşte ben o zaman görürüm seni. Ne yürek var sende ne içten bakış Bütün sermayense bir avuç alkış Baharın bahar da, ya gelecek kış İşte ben o zaman görürüm seni. Elbette atarsın böyle kahkaha Umutların yumruk yememiş daha Saatin beş kala "Ah"a, "Eyvah"a İşte ben o zaman görürüm seni Ah benim zavallım öperim seni.
Ahmet Selçuk İlkan
0 notes
egosuzayagidenadam · 6 years
Text
Müslüm Gürses albümleri: → Arkadaşım http://bit.ly/arkadasim-mg → Benim Meselem http://bit.ly/benimmeselem-mg → Birde Benden Dinleyin http://bit.ly/birdebendendinleyin-mg → Dağlarda Kar Olsaydım http://bit.ly/daglardakarolsaydim-mg → Dertler İnsanı http://bit.ly/dertlerinsani-mg → Garipler http://bit.ly/garipler-mg → Gitme http://bit.ly/gitme-mg → Güldür Yüzümü http://bit.ly/gulduryuzumu-mg → Her Şey Yalan http://bit.ly/herseyyalan-mg → Klasikler (Greatest Hits) http://bit.ly/klasikler-mg → Mahsun Kul http://bit.ly/mahsunkul-mg → Meyhaneci / Kırık Sazım http://bit.ly/meyhanecikiriksazim-mg → Müslümce 92 http://bit.ly/muslumce-mg → Müsümce Türküler 2001 http://bit.ly/muslumceturkuler-mg → Nerelerdesin http://bit.ly/nerelerdesin-mg → Sadece http://bit.ly/sadece-mg → Son Dileğim http://bit.ly/sondilegim-mg → Talihsizler http://bit.ly/talihsizler-mg → Usta / Ne Yazar http://bit.ly/usta-neyazar-mg → Vefasız Alem http://bit.ly/vefasizalem-mg → Yaranamadım http://bit.ly/yaranamadim-mg → Zavallım http://bit.ly/zavallim-mg
Egosu Uzaya Giden Adam bu gönderiyi blogladı
0 notes
efendimkrdsm · 7 years
Note
Ovvv herhalde benim yanımda Hobbit gibi kalır zavallım :) ben 1.80'im 😂
hoşlandığım çocukta  1.80 
serviste konuşurken söyledi 
0 notes
kbraozdmrci · 7 years
Photo
Tumblr media
Günaydın!😙 Kitabımı bitireli iki gün oldu ancak bendeniz daha yeni etkisinden çıkabildim. Hoş bu konuda sevgili Nilüüğğ'cüğümünde hakkını yiyemem sağolsun tam etkisinden çıktım çıkacam çıkamıyorum çünküsü Nilüğ'cüğüm çıkarmıyor😂 Neyse gençler sabah sabah anasayfanıza düşmemin sebebi tabiki de bu değil. #lacivert bebeğimin yorumunu getirdim sizlere😎 . . 💙KİTAP YORUMU💙 Daha önce okumadığıma pişman olduğum kitaplardan biridir kendisi. Evrenden yeni bir hayat isteyen Beren kızımız ile benim bile dudaklarımı uçurtacak derecede teknolojinin dibine vurmuş dibini sıyırmaya çalışan müstakbel yeni kalascığım James Hunter beyimizin, evren tarafından karşılaşmasıyla başlıyor her şey. Bizim kız tabi zavallım türlü kaçış yolları denese de, bir kere istemediği bir işin içine girmişti. Ancak düşünmediği tek şey (Pisliiikkkk!) abisi ve tabiki o (Hayvanusss!) abiye göz yuman ailesi yüzünden açılmayan gözlerinin ve yüreğinin açılmaya başlamasıydı. Ona "Lacivert" dedi hep. Eros sizce boş durur mu? Okunu kırdığımın kanatlı meleği doksandan vurdu bizim kızı. Burada şunu söylemek istiyorum o kısımları üçüncü şahıstan okumayı çok isterdim. James'in düşüncelerini okumak ne hissettiğini bilmek daha güzel olurdu. Fakat! Her haliyle mükemmel olan anlatım tüm açıkları kapacak şekilde sizi büyülüyor. Kitabı Ephesus'cuğumda gördüğümden beri heyecanlı bekleyiş içindeydim. Hele ki kapakta Can YAMAN'ımın olacağını öğrendiğimde bir an ölüyorum falan sandım😂 Ben okudum ve BA-YIL-DIM! okumayan, henüz almayan varsa biran önce kavuşsun derim. Yazarımızın anlatımı o kadar efsunlu ki, son bölüme geldiğinizde sayfayı çevirmeye eliniz gitmiyor. Her bölüm ayrı heyecan, her bölüm ayrı bir aksiyon. Sanki kurgudaki olayları ben yaşıyormuşum gibiydim. Kitabın içine girmişim de onlardan biriymişim gibi. Ha unutmadan, Allah senin tependen baksın Onur! Etlerin lime lime olsun inşallah! Kızgın yağlar damlasın tependen! Çölün ortasında susuz kalıp hayali göl bile göreme emi kör olmayasıca ya da ol lan! Kör ol sen!😡 Sakinimm!😋 Az daha devam edersem çok piss spoi vercem o yüzden en iyisi mi siz gidip alın okuyun🙈 Eline koluna emeğine sağlıkk yazarım💙 ikinci kitabını çıldırmışcasına bekliyorum💙💙💙
0 notes