Tumgik
#çağrı mert bakırcı
insanzee · 8 months
Text
Evrimi Neden Çürütemiyorlar? Çünkü Yalan Söylüyorlar!
youtube
Dün din dersi idi bugün bilim😊
Uzun olsa da ısrarla izlemenizi tavsiye ettiğim bu video, bir müslümanın diğer müslümanları din tüccarlığı yapmak adına gözlerinin içine baka baka nasıl yalan söyler nasıl kandırır adlı çalışma!
Tekraren, ısrarla zaman ayırıp dinleyin diyorum çünkü bu 2 saat 18 dk lık video da en az yüz tane yeni bilgi edineceksiniz. Müge anlıya, kıytırık bir diziye veya bir futbol maçına ayırdığınız zamanı böyle şeylere çok görmeyin lütfen. Birileri gibi kandırıldık dememek için bilmek iyidir!
Mustang efendi özellikle sen iyi dinle peşinden gittiğin boş sözler köşkü kibarca nasıl yerin dibine sokulur gör ve bir daha boş yapma, her duyduğuna da inanma!
Bilim bildirir yalan öldürür!
Bilmek iyidir...
34 notes · View notes
bayanena · 1 year
Text
Tumblr media
Gördüğüm en tatlı ve anlamlı fotoğraf
6 notes · View notes
insanze-24 · 2 years
Text
Tumblr media
Karanlığı bilimle yenmenin yolunda harika içerikleriyle umudumuzu artıran EVRİM AĞACI'nın 2 milyon aboneye ulaşmasını tebrik eder,başarılarının devamını yürekten dilerim.🙏 başta Çağrı Mert Bakırcı, emeği geçen harika ekibi ve tüm bilim severleri kutlarım🙏🍻 iyi ki varsınız 🌜🧠🐒🦧🌎🌛
5 notes · View notes
epifizz · 1 month
Note
Daha önce Carl Sagan ile ilgili fikirlerini sormuşlardı benim sormak istediğim neden belirli bir kesim nefret ediyor aynı durum Çağrı Mert Bakırcı içinde geçerli. İkisinin de bilimi sevdirme gibi bir durumu da var halbuki.
Evet bu amaçları kötü değil kesinlikle ancak bilimi kitlelere açmak, "popüler" hale getirmek bir bedeli de yanında getiriyor maalesef. Bilimi herkese sevdirme gayesi herkesin anlayacağı bir bilim sunusu gerektiriyor bu da basitleştirmeyi doğuruyor, kanımca sevmeyen grubun canını sıkan bu basitleştirilmenin kendisi. Çünkü bazen o kadar basitleşiyor ki bazı şeyler, o şeylerdeki asıl nokta kaçabiliyor. Bu sebeple bu hazımsızlık tamamen anlaşılmaz değil bence. Ancak bunu bir ilk adım olarak görerek insanlarda uzmanlaşma isteği yaratması kesinlikle bu bedeli karşılıyor bence de. Tabi buna politik olarak karşı olan akademinin muhafazakar ve elitist bir kitlesi de var, bu insanlar akademinin "yüksek" uğraşlarının halka "indirilmesini" bir saygısızlık olarak algılıyor.
Onlardan bazıları basitleştirmeyi halkın aptallığının doğrudan bir kanıtı sayıyor. Oysa kimse annesinin karnından doktorasıyla doğmuyor, pekala birçok sofistike detayı anlamak belirli bir uzmanlık eğitimi istediği için bu eğitimi almamış kişilere bir anlatı sunarken bu kısımları yumuşatmak ya da kırpmak gerekiyor. Ancak halk için bilim şiarı genel olarak akademide çok takılan bir husus değil artık. Artık piyasa için bilim ve daha akademik kariyer için bilim esas olan. Böyle bir dünyada bilim ve halk ilişkisi sadece bir eğlence tüketimiymiş gibi de algılanıyor kimilerince ve bunu avam buluyorlar, günümüzde böyle bir algının varlığı da çok anlaşılmaz değil elbette.
1 note · View note
yenikibris · 8 months
Text
Kuraklık ile aşırı yağış geçişleri sıklaşıyor - Çağrı Mert Bakırcı
İklim krizi dendiğinde akla genellikle aşırı sıcaklar geliyor; halbuki iklimin dengelerini bozmamızın tek etkisi sıcaklıklar üzerinde değil. Evet, ortalamada Dünya’nın sıcaklığı giderek artıyor ama aynı zamanda yağış ve kuraklık döngüleri de giderek alt üst oluyor. Nature dergisinde geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir makale, Dünya’nın kuraklık ve aşırı yağışlar arasındaki geçişlerinin giderek…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
cikmissorularorg · 8 months
Text
1 note · View note
gelecekbizim · 4 years
Text
Sahtebilim
"Bilimsel terminolojinin özgürce ve bağlam dışında kullanımı, sahtebilimin halk arasındaki yaygınlaşmasının önemli nedenlerinden birisidir. Bir bilim insanının, kendi alanında akademik bir çalışma yaparken, sıradan vatandaşın o çalışmayı ve sonuçlarını anlaması ve irdeleme kaygısı bulunmaz. Akademik bilimde tek kaygı, insanlığın bilimsel düzeyini bir nebze olsun ilerletebilmektir. Akademik ve bilimsel çalışmalar, alanında uzman isimlere yönelik olarak hazırlanır. Sonradan popüler bilim yazarları ve bilim anlatıcıları bu akademik çalışmaları alırlar ve halkın anlayabileceği bir dile indirgeyerek, bilimsel temelinden koparmaksızın sıradan insanlara aktarırlar.
Sahtebilimin amacı ise, popüler bilimin tam tersidir: Sahtebilimde bilimsel terminolojiye yer verilme sebebi, sahtebilim dahilinde geliştirilen iddiaların anlaşılırlığını bulanıklaştırmak ve iddialara bilimsellik süsü vermektir. Bir kişiye "Sen çok kıskançsın." derseniz belki kendisine yakıştıramayacaktır. Ancak eğer ki "Senin doğduğun gün Merkür'ün son dördünde yerberi yapmasından ötürü, kuantum çakralarından birisi kapanmış. Bu nedenle çevrene kıskançlık hissedebilirsin. Ama endişelenme; seninle aynı günde doğan herkeste bu sorun var ve bu, bazı kristallerin kullanımıyla çözülebilir," derseniz, kişi aidiyet duygusu hissedecektir ve kendisinde olduğunu bildiği bazı negatif özelliklerin başkalarınca, hele ki "uzman" gözüken başkalarınca anlaşılmasından memnuniyet duyacaktır. Bunu bilen art niyetli sahtebilimciler, hemen eklerler: "Bu sorunu çözmek için, kuantum çakra açma yöntemlerini anlattığımız, kıskançlıktan kansere kadar her derde deva yeni kitabımızı sadece bilmem kaç TL'ye alabilirsin." Sahtebilimin zararları sadece insanları yanıltmakla sınırlı değildir."
4 notes · View notes
belkidebirharfimben · 4 years
Text
Molla Çağrı Mert Bakırcı Evrim Efendi Hazretlerinin kerametlerini anlatıyor (1): Dağlar nasıl yağ-bal oldu?
Şöyle başlayalım: Memleketim Zara'da 'Tekke' nam mevkide bir türbe vardır. Şeyh Merzuban Hazretlerine aittir. Menkıbeye göre; Alaaddin Keykubat, ilçenin isim babası da olan, Ermeni Beyi Zaro Ağa'ya misafir olur. Misafirliği sırasında 'geceleri bile aydınlık' bir ev olduğunu farkeder. Zaro Ağa'ya bu aydınlığın sebebini sorduğunda, biraz da Şeyh Merzuban Hazretlerine dair duyduğu kıskançlıktan ötürü, der ki: "Efendim, sarhoşların âlem yaptıkları yerdir, rahatsızlık verirler." Sultan, Ağa'nın sözlerinden şüphelenir, sınamak için oraya içki gönderilmesini emreder. Görevlileri karşılayan Şeyh Merzuban Hazretleri onlar daha ağızlarını açmadan cevap verir: "Hediyeleriniz yağ-bal olsun. Kabul edemem. Sultan'a geri götürün." Şaşırırlar. Dönüp Sultan'a olanları aktarırlar. Sultan insanın hasını hamından ayırabilecek bir feraset sahibidir. "Kırın testileri!" diye emreder. Kırıldıklarında görülür ki her testi tam ortasından yarısı 'yağ' yarısı da 'bal' olmuştur. Efendim, keramettir-menkıbedir, inanırsınız-inanmazsınız, birşey diyemem. Ben buradan başka bir yere geleceğim aslında. 2000 yılında X-Men serisinin ilk filmi piyasaya çıktığında bizi şöyle karşılıyordu: "Mutasyon evrimin anahtarıdır. Onun sayesinde tek hücreli bir organizmadan evrim geçirerek gezegendeki dominant tür olabilmişizdir. Bu süreç yavaştır. Ve normalde binlerce yıl sürebilir. Ama her yüzbin yılda bir evrimde atlamalar olur." Serinin ikinci filmi ise şöyle bir soruyla başlar: "Mutantlar evrimde bir sonraki halka mı?" Elbette X-Man bir kurgu yapım. Ama nihayetinde kenarında bilim de var. Zaten böylesi bilimkurguların gelecek nesilleri 'evrim fikrine alıştırmak' gibi bir misyonu da sözkonusu. Buna daha sonra döneceğiz. Çağrı Mert Bakırcı, Evrim Ağacı'nda, Sözler Köşkü'nün evrim karşıtı videosuna bir reddiye hazırladı malumunuz. (Değilse bile şimdi haberiniz oldu.) Bu videoyu izlerken dikkatimi en çok çeken şey: Bakırcı'nın 'makro evrim' denilen konuda geri basmaya yatkın olmasıydı. Burada mücadele etmenin, yani X-Men'de ifade edildiği gibi 'türden türe atlama'nın 'epey bir zorlama' olduğunu kabul ediyor gibiydi. Ancak 'mikro evrim' konusunda sebatkârdı. Hatta mikro evrim konusunda sahip olunacak güçlü bir imanın 'makro evrim konusundaki sorulara da cevap verebilir' olduğunu düşünüyordu. Açıklamak için de 'kanyon misalini' kullandı. Peki ne idi bu misal? Hop, işte, asıl konumuza geldik. (Eğer yanlış anlamışsam Bakırcı beni de bir video çekerek düzeltsin.) Kanyon misalini ben şöyle kafamda toparladım: Türden türe binlerce genin aynı anda değişmesiyle bir atlamanın olduğunu artık iddia edemiyoruz. 2000 yılından bugüne çok şey değişti. Tuhaf kaçıyor. Fakat, yandan yandan, ufaktan ufaktan, azar azar, hatta binlerce yetmezse milyonlarca senede, bir akarsunun dağı oyup iki parça haline getirmesi gibi, türler oluşmuş olabilir diyoruz. Bakırcı'yı eğer yanlış anlamadıysam, lüften yüzünü tokatlamasın, mikro evrimin 'türlerin çeşitliliğini' böyle açıklayabileceğini iddia etti. 'Hoppala!' diye değil ama 'gıdım gıdım' bir evrimin mümkün olabileceğini söyledi. Der efendim der. Kim-ne karışır kişioğlunun imanına? Bense temsildeki bir tuhaflığa takılıp kaldım. Bakırcı, dilimiz varmıyor ya söylemeye, kendisinin Sözler Köşkü videosu hakkında birkaç kez iddia ettiği gibi, bir 'mantık oyunu' mu yapıyordu? Bu temsilin mikro evrimle türlerin çeşitlenmesini açıklamada 'cerbeze' çevirir bir yanı mı vardı? Tam da bu noktada kafam dumanlandı işte. Çünkü bir akarsunun dağı zamanla ikiye ayırmasında evrimi doğrulayacak hiçbir 'yapısal değişiklik' yoktu. Benzetme başka birşeyi benzetilense apayrı birşeyi söylüyordu. Bu tıpkı (editör olduğum için mesleğimden örnek vereyim) kelimenin anlamına zarar vermeyen 'çekim ekleri'ni misal göstererek anlam değiştiren 'yapım eklerini' anlatmak gibiydi. Evet. Dağ ortasından bölünüyordu. Ama neticesinde dağ yine dağdı. Tıpkı dilimlenmiş ekmeğin ekmek kalması gibi dağ da dağ kalıyordu. Şöyle bir misal vermeyi deneyeceğim: Bize yukarıdaki menkıbede anlatıldığı gibi şarap dolu bir testi getirildiğini düşünelim. Sonra biz bu şarabın iki eşit parçası arasından, nasıl bir teknolojiyle yapacaksak, su akıtıyoruz. Su akıttıkça üzüm suyu parçalarının arası açılıyor. Birbirlerinden uzaklaşıyorlar. Ancak, araları ne kadar açılırsa açılsın, ister bir parçası kuzey kutbunda diğeri güney kutbunda olsun, 'üzüm suyu olmalarında' bir değişim yaşanmıyor. Yapısal birşey değil bu. Birken iki oluyorlar. Hacimce küçülüyorlar. Belki soğuğa gittikçe donuyorlar. O kadar. Olan başka birşey yok. Fakat kesinlikle bu parçalardan birisi 'yağa' diğerisi 'bala' dönüşmüyor. Üzüm suyunda meydana gelecek mikro etkilerden hiçbirisi, içine toz kaçması, seyrelmesi, üstüne sinek konması, güneş nedeniyle suyunun uçması vs. bunlardan hiçbirisi onu 'üzüm suyu olmaktan' başka bir noktaya götürmüyor. Belki çürüyor. Bozuluyor. Evet. İçinde varolduğu sisteme tekrar karışmaya çalışıyor. 'Yitirerek' yoluna devam ediyor. Fakat bu etkilerden hiçbirisi onu apayrı bir sistem sahibi yapmıyor. Daha üst bir konuma çıkarmıyor. Üzüm suyu hep öyle yaşıyor. Öyle de ölüyor. Buradaki safsatayı nazarlarınıza arzedebildim mi bilemiyorum. Aslında Molla Çağrı Mert Bakırcı bizi müridi olduğu Evrim Efendi Hazretlerinin bir kerametine inandırmaya çalışıyor. Bunun, bir testi şarabın, ister bir gecede isterse milyonlarca yılda, yağ ile bala dönüştüğünü söylemekten farkı yok. Ortak bir atadan(!) hangi gerekçeyle kopmaya başlarsak başlayalım, bizi başka şeyler haline getirecek yapısal farklılıklar meydana getiremez hiçbir dış etki, doğada işler böyle yürümez. Dış etkiler dışarıyı değiştirir. İçeriye dokunacak kadar parmağı uzayanlarsa bozar. Su şaraba karışırsa onu seyreltir. Bir noktadan sonra şarap tastamam su olur. Güneşte kalırsın. Esmerleşirsin. Düşersin. Topal kalırsın. Kangren olursun. Kolun kesilir. Tamam. Ama bu türden etkiler seni yapısal olarak farklı birşeye dönüştürmezler. Herhalde evrimciler paralel evrende biz dünyada yaşamıyoruz. Olanlar da önümüzde gerçekleşiyor. Dağların arasının akarsuyla ayrılması yapısal bir farklılaşma sağlamıyor. Ancak dış görünüşlerini etkiliyor. Eskiden tek bir dağ varsa şimdi yarım dağlarımız var. Kanyonumuz var. Ama her şekilde toprağımız var. Çağrı Mert Bakırcı eğer 'görünen'i gösterip 'görünmeyen'i isbat etmeyi deniyorsa seçtiği temsilin tastamam 'demagoji' olduğunu söyleyebiliriz. Neden? Çünkü evrim aslında bize diyor ki: Bir dağın arasından yıllarca su geçti. Sonra dağın yarısı 'yağ' yarısı da 'bal' oldu. Peki bu bilim midir? Yoksa yeni nesil bir mistizm midir? Bence kanyon misali yerine başta anlattığım kerameti nakletmek daha mantıklı. Kastettiğinin ondan farkı yok.
2 notes · View notes
Photo
Tumblr media
Çağrı Mert Bakırcı – Evrim Kuramı ve Mekanizmaları (evrimin temelleri ve nasıl işlediği üzerine) Ekitap Özeti; Evrimsel biyoloji Charles Darwin’e çok şey borçlu kuşkusuz. Ancak Türlerin Kökeni’nin yayımlanması ardından geçen 150 yılı aşkın süre boyunca gelinen noktada, yüzyılın bilimi sıfatını hak etmesi yanında evrimsel biyolojinin uzman olmayanlarca anlaşılmasının güçleşmesinin yarattığı sıkıntılar da cabası.
0 notes
arkeomedya · 3 years
Text
Evrim Ağacı ve Evrim
Evrim Ağacı ve Evrim
Arkeoloji Sohbetlerinin 40.bölümünde konuğumuz Evrim Ağacı platformunun kurucularından Dr. Çağrı Mert Bakırcı. ‘Evrim Ağacı ve Evrim’ başlıklı semineri Arkeomedya Youtube kanalından izleyebilirsiniz. Seminerin giriş bölümünde, Bakırcı, Türkiye’nin en geniş popüler bilim kuruluşu olan Evrim Ağacı’nın doğuş sürecini, halihazırdaki ekibi ve bu büyük oluşumun arka planında gerçekleştirilen…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
mltmdgci · 6 years
Photo
Tumblr media
Çağrı Mert Bakırcı-Evrensel Gazetesi Texas Tech Üniversitesi’nde doktora yapan Çağrı Mert Bakırcı’nın kaleme aldığı ve Kor Kitap etiketiyle tekrardan basımı yapılan ‘Evrim Kuramı ve Mekanizmaları’, Türkiye’de popüler bilim sahasında evrim ve evrimin tüm mekanizmalarını bir arada ele alıyor.
0 notes
insanzee · 8 months
Text
Regl: Kadınlar Neden Adet Görür?
Bugün de bilim olsun😊 farkındayım tuhaf bi konu gibi! Ama değil. Hissediyorum ve duyar gibiyim şimdi diyorsunuz ki bu deli din'i bıraktı şimdi hangi delilik peşinde😂 napim bana deli, sıradışı, çok farklısın,değişiksin diyen sizlersiniz o halde hakkını verelim😊 videoyu sonuna kadar dinlediğinizde aslında benim değil de sizlerin değişik olduğunuzu göreceksiniz!🙃😊 ve kadınlar kendilerine erkekler de karşı cinse daha farklı bi gözle bakıp hayranlık duyacak/duymalı ki, bazı dinler de olduğu gibi bu özel ve inanılmaz olayda kadınlara pis gözüyle bakıp, kurana dokunamaz, namaz kılamaz, oruç tutamaz vs diyerek aşağılamak yerine hayranlık duyup el üstünde tutasınız. Olmasaydınız olmazdık iyi varsınız, inanılmazsınız 🙏 gelin hep birlikte bu olağünüstü hikayeye kulak verelim. İyi seyirler, esenlikler.
youtube
Karanlığı bilimle yen..
İyi ki varsın evrim ağacı iyi ki varsın çağrı🙏
Bilim bildirir cehalet öldürür.
Bilimle kalın esen kalın.
29 notes · View notes
bayanena · 1 year
Text
Hani gece gece uykum gelsin istedim başka bir şey değil. Neden astrofizik okumaya girdiğim bilim platformunda bile karşıma çıkıyor...
4 notes · View notes
acid-gramma · 2 years
Note
çağrı mert bakırcı sosyalistmiş
dogrudur
1 note · View note
epifizz · 2 years
Note
Gözün ve beyinin evrimi ile ilgili elimizde ne kadar bilgi var epi? Bir de sade ve basit dili olduğu için evrime başlangıç olarak Çağrı Mert Bakırcı nın kitabını okudum devam etmek için önerebileceğin kitaplar var mı? Türlerin Kökeni yeni başlayanlar için anlaşılması zor mu dili açısından sence?
Türlerin Kökeni zor bir kitap değil öncelikle, bazı yanları ile güncel bilgimizle revize edilmesine ihtiyaç duyan bir kitap denebilir yalnızca ama bu öğrenme serüveni içerisinde noksanlık yaratan bir durum değil kesinlikle. Beyin ve göz gelişimine Darwin'in kendisi de değinmiştir ve günümüzde bu hususta elbette çok daha yetkin bir çerçeve bulunmaktadır. Bu hususa özel olarak eğilmiş bir kitap var mı bilmiyorum ancak örneğin beynin evriminden konuşuyorsak iki ayaklı yürümeden, ateşin ehlileştirilmesine daha geriden geleceksek R-kompleksi ile dış kabuk arasındaki biyolojik farklılıklara kadar geniş bir birikimi ve inceleme alanını içermektedir. İki örnek için de Dawkins'in Kör Saatçi kitabına göz atabilirsiniz, giriş niteliğinde birçok fikir ve bilgi sunacaktır sizlere eminim.
8 notes · View notes
yenikibris · 8 months
Photo
Tumblr media
Kuraklık ile aşırı yağış geçişleri sıklaşıyor - Çağrı Mert Bakırcı
0 notes