Tumgik
#Egemen Özbek
dipnotski · 6 months
Text
Kolektif – Bir Büyük Dönüşümden Kesitler (2023)
Ülkesinde yeri olmadığını düşünen, ülkesini artık sevmeyen, tanıyamayan ve hatta ülkesine artık katlanamayan insanların sayısı, Türkiye’de çok can yakıcı bir biçimde deneyimlense de, dünyanın pek çok yerinde hızla artıyor. Bu kitlesel yabancılaşmanın hem sebeplerinden hem de semptomlarından biri, anaakım partilerin üzerinde anlaştıkları temel değer ve kuralları ifade eden siyasi merkezin çok…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
cihangir-uzunkaya · 2 years
Text
Tumblr media
IYI GECELER IYI DOSTLARIM..
YAZI GAYET AÇIK VE NET !
ÜMİT HOCA TAM BİR GÖKYELELİ BOZKURT!
ÖNÜMÜZDEKİ PAZAR SEÇİM OLSA BARAJİ GEÇER.
AMA MARATON UZUN.
Değerli Dostlarım,
Tarihi bugünle karşılaştıran bir çalışma ile karşınızdayım. Bakalım ne diyeceksiniz? Sağlık ve esenlik dileklerimle hepinize salam olsun.
MİLLETİM UYAN! BU SON ZİLLETTİR
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğüne göre zillet, “Hor görülme, horlanma, aşağılanma, alçalma,” anlamına gelir.
Anadolu’ya son gelişinden (1071) itibaren Anadolu Türklüğü dört defa büyük zillete düşmüş, iç ve dış güçlerin sömürüsü ile gasbına ve soygununa uğramış, horlanmış, aşağılanmış, her defasında millet, Devleti yöneten teslimiyetçilere baş kaldırmış, isyan etmiş; geleceğine sahip çıkma yolunda emeğiyle, canıyla, kanıyla mücadele etmiştir.
Bunlardan ilki, Cengiz Han’ın Harzemşah Devletini ortadan kaldırması sırasında ve sonrasında oğlu Tuluy Han eliyle Horasan ve Güney Türkistan’da yaptığı, halkın %90’ının katledilmesine varan katliamdan kaçan Türkmen, Özbek, Peştun, Tacik asıllı sığınmacıların Anadolu’ya doluşmasıyla oluşan kaos ortamına denk gelir. Bu zillete karşı halk, Baba İlyas ve Baba İshak önderliğinde iki yıl süren bir isyan başlatmış ise de yönetimdeki Türk kimliğinden uzaklaşıp Farsileşmiş sultanları alt edememiş; isyanla zayıflayan Anadolu Selçukluları 1243 Kösedağ Savaşı sonunda Moğol-İlhanlı egemenliğine boyun eğmek zorunda kalmıştır. Sonuçta Anadolu’daki İlhanlı egemenliği 1300’lere kadar yoğun olmak üzere giderek azalan şiddette İlhanlı Devleti yıkılıncaya kadar sürmüş, Anadolu’nun maddi ve insani kaynakları yıllarca sömürülerek İran ülkesine taşınmış ve onlara hizmet etmiştir.
İkincisi Yıldırım Bayazıt’ın 1402 Ankara Savaşında Emir Timur’a yenilmesi sonucu kurulu nizamın bozulması ve halka yönelik çeşitli gasp ve soyguna varan uygulamalarla ortaya çıkan kargaşa ortamıdır ki tarihimizde buna Fetret Dönemi denir. Bu dönemde önce Timur ordusu mensuplarının soygunu ve zulmüne uğrayarak zillete düşen halk, ardından kardeş kavgasına tutuşmuş şehzadelerin taraftarlarınca örselenmiş ve Şeyh Bedrettin önderliğinde isyan etmiştir. Yaklaşık on yıl süren bu dönem Bayazıt’ın oğullarından Çelebi II. Mehmet’in devlete egemen olmasıyla toplumsal düzenin yeniden sağlanması üzerine sonlanmış ve millet huzura ermiştir.
Üçüncüsü Osmanlı Devleti’nde devşirmelerin devleti ele geçirmesi sonrası, saltanat çevresinin de Araplaşması üzerine Türk kimliğinin Devlet yönetiminden uzaklaştırılması ile ortaya çıkmıştır. Bu dönemde Tımar sistemi bozulmuş, paralı asker Yeniçerilere para yetiştiremeyen Osmanlı Sarayı, yer yer halkın elinden toprağını alarak dolaylı dolaysız ağır vergiler salmış; vergi toplama görevi verdiği devlet görevlisi mültezimler, bir kısmı kendilerinde kalacak şekilde halkı soymaya girişmişlerdir. Üretici reayanın soyulması üretimin gerilemesine ve yoksulluğun yaygınlaşmasına yol açmıştır. Bu zillet karşısında Türk unsur bizzat kendi devletince soyulması sonucu yerel önderler peşinde isyan etmiş ve 1519 – 1658 arasında yaklaşık 140 yıl süren bu isyanlara Celali İsyanlarıdır denilmiştir.
Büyük kıyıma uğrayan Türk unsurun bir kısmı İran ve Azerbaycan’a kaçmış, direnme potansiyeli taşıyan Ramazanoğlu, Karamanoğlu ve Dulkadiroğlu beyliğinden arta gelen halk Balkanlara, Adalara, Kuzey Afrika ve Kuzey Arabistan’a (Rakka’ya) sürülmüş; onların yerine de Teke yöresinden, Menemen’den, Germiyan yöresinden insanlar getirilmiştir. Türk unsurun bir kısmı, kısmen özerk statüdeki Kürt beylerine sığınarak Kürtleşmiştir. Bu dönem Anadolu Türk’ünün en uzun zillet yıllarıdır.
Dördüncüsü 1838 Balta Limanı Serbest Ticaret Anlaşması sonrası başlayan Anadolu Türkü’nün yerli azınlıklar, vergiden muaf ecnebi tüccarlar ve Avrupalı devletler eliyle soyulduğu dönemdir. Bu dönemde Devlet tamamen azınlıklar ve ecnebiler yönetimindedir. Artan saray ve devlet masrafları fakir halkın sırtından kazınan gelirlerle karşılanmış, yetmediği görülünce faizle dış borç alınmaya başlanmış, sonuçta da Devlet 1881’de iflasını açıklayarak, mali ve siyasi egemenliğini kaybetmiş; Devleti yönetenler Sevr’i kabul ederek emperyalistlere teslim olmuşlardır. Bu umutsuz ortamda Türk Milleti M. Kemal Paşa ve arkadaşları önderliğinde mevcut zillete baş kaldırmış; zaferle sonuçlanan Kurtuluş Savaşı isyanımızı başlatmış ve başarmışlardır.
Bugün, 1995’te imzalanmış Gümrük Birliği Anlaşması kapsamında yeniden, emperyalist AB ülkeleri ve ABD tarafından devletimizi yönetenlerin el ve işbirliği ile büyük bir talan, soygun ve sömürü altına girmiş bulunmaktayız. Özellikle son yirmi yılda halk büyük bir soygun altındadır. 2002 yılında emeğin milli gelirden aldığı pay %35 iken 2022 yılında bu oran %24’e düşmüştür. Halen, ortalama emek geliri 6.500 TL/ay iken, ortalama ev kirası 6.000 TL/ay düzeyindedir.
Düşünün ki (2021) milli gelirimiz 803 milyar $, kişi başına düşen gelir ise 9.539 $/yıl seviyesindedir. Ülkemizdeki gelir dağılımı adaletsizliğini herkes kendi gelirini ortaya koyarak çıplak gözüyle hesaplayabilir.
Eğer 4 kişilik bir aile iseniz sizin yıllık gelirinizin 9.539 $ X 4 = 38.156 $/yıl olması gerekir. Bunun TL karşılığı, 38.156 $ X 18 ₺ = 686.808 ₺/yıl demektir. Yani 4 kişilik bir ailenin evine normal şartlarda 686.800 TL/yıl para girmesi gerekiyor. Oysa bu ailede eğer sadece baba çalışıyorsa şu anda ailenin eline geçen para sadece 6.500 ₺ X 12 ay = 78.000 ₺’dir. 78 bin nere, 687 bin nere? Aradaki soygunu ve sömürüyü görebiliyor musunuz? İşte bu, bir ZİLLETTİR! Halkın fiilen horlanması, aşağılanması ve alçaltılmasıdır.
2002 yılında emekli olan sıradan bir devlet memuru emekli aylığı ile 24 çeyrek altın alabilirken bugün aynı emekli 4 çeyrek altın alamamaktadır.
Tespit ettiğimiz bu durum Anadolu’ya gelişimizden bu yana, yani son bin yılda, içerisine düşürüldüğümüz son zillettir. Anadolu’yu yeni bir isyan beklemektedir. Dileğimiz şartlar, isyan durumuna ulaşmadan halkın uyanarak sandıkta kendi eliyle bu kötü gidişe “dur” diyebilmesidir.
Böyle bir kutsal isyana ancak Türk milliyetçilerinin önderlik edebileceği tartışmasız şekilde ortadadır. Örneği 1240’lı yıllarda yaşanmış bir sığınmacı istilasıyla o günkü Tük Devletinin yıkıldığını bilenler, bugün mevcut Anadolu Türk Devleti Türkiye Cumhuriyeti’ni de aynı yöntemle yıkmaya girişmişlerdir. Bu girişimi gören ve ifşa eden, başta Ümit Özdağ olmak üzere, Türk milliyetçileridir. Bu amaçla Türk Devletinin kuruluş felsefesine bağlı şekilde yeniden teşkilatlanması; ekonomik, sosyal ve siyasal tedbirlerle halk üzerindeki soyguna son verilmesi, bir milli hedef ve nihai amaç olarak ortada durmaktadır.
Ben şahsen, halkın ve devletin içine sürüklendiği bu zilletten ancak Atatürk ilkelerini esas alan bir mücadele ile kurtulabileceğine inananlardanım.
Türk Milleti Uyuduğun Yeter, Uyan Artık!
0 notes
webional · 4 years
Photo
Tumblr media
Dünya'nın En İlginç 10 Ülke Sınırı
https://webional.com/dunyanin-en-ilginc-10-ulke-siniri/
Tumblr media
youtube
1. İspanya-Fas
Haritaya baktığımızda İspanya oldukça normal görünüyor, fakat daha yakınlaştığınızda ilginç detayların ortaya çıktığını göreceksiniz.
Haritada bir hata gibi gözükse de, Afrika’nın kuzey sahili aslında Fas ile çevrili birkaç küçük İspanya toprağıyla dolu.
Çünkü İspanya zamanında biraz daha ileri gidip Afrikayı işgal etmiş ve bir grup önemli şehri almıştır.
Bu topraklar Barselona gibi zamanında Fransa’ya ait olan günümüz İspanyol şehirlerinden, 500 yıl gibi bir sürede çok daha eskiden beridir İspanya’ya ait.
Bunların ilki Peñón de Vélez la Gomera bu iki kaya parçasından oluşurken kumsaldaki bu noktada başlayan her şey Fas’a aittir.
İki ülkeyi birbirinden ayıran sınır yalnızca 80 metre genişliğindedir. Bu da dünyanın herhangi bir yerindeki en kısa uluslararası sınırdır.
Bu tuhaflığı geride bırakarak, Afrika sahilinde bulunan ve Fas ile çevrili bir İspanyol şehri olan Melilla’ya geçiyoruz.
Fas’tan ayrılması için devletin dışındaki küçük toprak parçalarının 6 metrelik yükseklikte sınır çiti ile çevrilmiş olduğu 78.000 İspanyolun yaşadığı bu topraklar…
İspanya’nın bir parçası olduğundan ve İspanya Avrupa Birliği’nin üyesi olduğundan bu topraklar Avrupa Birliği’nin aslında Afrika kıtasındaki nadir topraklarıdır.
Melilla şehri tıpkı İspanya’nın başka herhangi bir bölümünde olduğu gibi para birimi olarak Euro’yu kullanıyor.
2. İspanya-İngiltere
Burada İspanya var fakat burada da Birleşik Krallık İngiltere Avrupa Birliğinden ayrılacağını ilan ettiği için ve bu da Cebelitarık’ın Avrupa Birliğinden çıkacağı anlamına geldiği için ileriki zamanlarda durum daha da garipleşecek.
İngiltere ve AB arasına bir kara sınırı krizi yaratacak.
Buradaki İngilizlerin Cebelitarık’tan, bir yerlere gidip gelmesini ciddi ölçüde sınırladıracak.
3. Pheasant Adası
Şimdi ise İspanya’nın Fransa ile sınırının biraz daha ilerisindeki kuzey tarafına ilerleyeceğiz.
Nehrin ortasındaki bu yer yılın belli zamanlarında İspanya’ya ya da Fransa’ya ait olan ve kimsenin ziyaretine izin verilmeyen, Pheasant adasıdır.
Ada her yıl 6 ay boyunca İspanya’ya ve diğer 6 ay boyunca Fransa’ya aittir.
Aralarındaki savaştan sonra iki ülkeyi ayıran nehrin ortasında olduğundan dolayı tarafsız bölge olarak ilan edildi.
1659’dan beri ada, İspanya ve Fransa arasında 700 kez el değiştirdi.
4. LLIVIA
1659’da yapılan bu anlaşmanın bir diğer sonucu, Fransa tarafından tamamen çevrelenmiş ve Fransa’nın kuzeyinde bulunan İspanya’ya ait küçük bir parçaydı.
Bu yer bugün LLİVİA olarak adlandırılmakta. O dönemler de önemli bir şehir olarak kabul edildiğinden dolayı İspanya’nın bir parçası olarak kalmasına izin verildi.
O zamandan bu yana durum pek değişmedi ve LLİVİA 1,5 km’lik Fransız koridoru ile İspanya’nın geri kalanından ayrıldı.
5. Hindistan Siliguri Geçidi
İlk olarak Hindistan’ın bu bölümüne baktığımızda bu bölümünyalnızca Siliguri Geçidi olarak bilinen oldukça dar bir toprakla bağlanmış olduğunu görebiliriz.
Bu listedeki çoğu maddede olduğu gibi bu garip durum sömürgeciliğin bir sonucu olarak ortaya çıktı.
1947’de Hindistan Birleşik Krallık’tan bağımsızlığını kazandığında, İngilizler, Hindu ve Müslüman kısmın arasındaki toprakları bölmeye karar verdi.
Pakistan, Doğu Pakistan ve Batı Pakistan’dan oluşan müslüman bölüm oldu.
Pakistan, Hindistan’ın her iki yarısından da ayrı kaldı ve Hindistan’ın kuzeydoğusu yalnızca Siliguri Geçidi ile bağlandı.
Bir noktada geçit 27 km genişliğinde bile değil. Hindistan’ın bir eyaleti geçidin kuzeyine uzanmakta ve Bhutan’dan Nepal’i ayırmaktadır.
Aralarındaki hemen hemen 45 milyon civarındaki nüfus batıdaki diğer 7 Hint eyaletine yalnızca 27 km uzunlukta olan bir geçitle bağlanmakta.
6. Umman-Birleşik Arap Emirlikleri
Birleşik Arap Emirlikleri’nin bir parçası olan bu garip görünümlü bölge yaklaşık 40 binanın bulunduğu küçük bir köye ev sahipliği yapmaktadır.
Ancak köy tamamen Umman’a ait topraklarla çevrili!
Bu Umman toprakları yaklaşık üç bin insana ev sahipliği yaparken daha da ilginç olanı bu toprakların da Birleşik Arap Emirliklerinin geri kalanı tarafından tamamen çevrelenmiş olmasıdır.
Kuzeyin biraz daha ilerisine bakarsak Umman’ın Musandam yarımadasından başladığını görebiliriz.
Bu durum Musandam yarımadasına gidebilmek için Umman’dan gidip Birleşik Emirlikler’de bulunup, tekrar Umman’da bulunan tekrar Birleşik Emirlikler’de bulunup, tekrar Umman’da bulunan ve yine Birleşik Emirlikler’de, bulunup sonunda Umman’ın iç kısmına ulaşan Umman’ın ana topraklarından biri için çok tuhaf.
Toplamda 6 kez ülkeler arası gidiş geliş yapılıyor.
7. Afganistan Wakhan Geçidi
Sonraki örneğimiz için yavaşça Afganistan’ın kuzeyine gidiyoruz.
Bir apandisin artık insanlar için net bir amaca hizmet etmediği gibi Afganistan’daki Wakhan geçidi de bir anlam ifade etmiyor.
Afganistan’ın bir kısmı ülkenin geri kalanından 350 km ilerisine uzanıyor.
Geçidin genişliği sadece 13 ile 65 km arasında değişiyor ve bu geçit Afganistan’ın Çin ile çok küçük bir kara sınırını paylaşmasını ve Pakistan’dan Tacikistan’dan ayrılmasını sağlıyor.
19. yyda Rus ve İngiliz imparatorlukları buradaki bölge için rekabet ediyordu, Rusya Orta Asya’yı, İngiltere de Hindistanı yönetiyordu.
Her iki imparatorluk da aralarındaki hüküm sürme ve daha fazla toprak elde etme anlaşmazlığını gidermek için Afganistan’ı kendi aralarındaki bir tampon bölge görecek bağımsız bir ülke olarak kabul etti.
Bu yüzden sınırların arasındaki boşluğun kapanması için Afganistan’ın doğusunu 350 km genişletmeye karar verdiler.
Bir asırdan sonra bu geçit Pakistan ve Tacikistan sınırı olarak kaldı.
8. Türkiye-Suriye
Şimdi Türkiye’ye geçelim aslında Türk sınırının 26 km güneyinde bulunan Suriye’nin içindeki dikdörtgenle çevrelenmiş resmi Türk toprağı olan bu dikdörtgen Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu 1.Osman’ın dedesi Süleyman Şah’ın türbesidir.
Süleyman Şah Suriye’ye gömüldü ve burası Suriye’nin içinde bulunmasına rağmen Türk toprakları olarak kaldı.
Son zamanlarda bu durum özellikle türbe etrafında şiddetlenen Suriye iç savaşı ile daha da garipleşmişti.
2015’te ülkemiz uzun süredir gömülü olan Süleyman Şah’ın kalıntılarını ve orada Araplara karşı bölgeyi savunan birkaç düzine Türk askerini kurtarmak için Suriye’ye askeri bir operasyon başlattı.
Sonra ise mezar alanını daha iyi gözlemleyip korumak için mezar, Türkiye sınırının sadece 180 m güneyine taşındı ülkemiz bu hareketin geçici olduğunu ve eski mezar alanının hala tamamen egemen Türk toprağı olduğu konusunda kararlıdır.
9. Özbekistan-Tacikistan-Kırgızistan
Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Orta Asya’daki bu karmaşaya daha yakından baktığımızda, Kırgızistan’ın tamamında yer alan 4 Özbek bölgesi, Özbekistan’da bir Kırgız yerleşimi, Kırgızistan’da bulunan, 2 Tacik bölgesi ve Özbekistan’da bulunan 1 tane daha Tacik bölgesi görebiliriz.
Sebebi Joseph Stalin. 1000’den fazla Kırgızın yaşadığı Özbekistan’ın içerisindeki bu Kırgız yerleşim biriminde Kırgızistan’a ait hiçbir postane, hükümet binası ve banka bulunmazken, Kırgızların tek istihdam olanağı da küçük bir markettir.
Bu toprak tamamen Özbek ordusu tarafından kuşatılmış durumda. İçinde yaşayan birçok Kırgız vatandaş, Özbekistan’a ait olmak için Kırgız hükümetine talepte bulunmuş olsa da hükümet oldukça değerli topraklarını Özbekistan’a bırakmamak konusunda kararlı.
Bu yüzden 1000 civarındaki Kırgız hem Özbekistan’a katılamamakta, hem de dar ve kötü hayat koşullarıyla yaşamakta.
10. Sokh Bölgesi
Fakat belki de dünyanın en garip ve en anlamsız sınırı Sokh adındaki bu bölgedir.
Kırgızistan tarafından çevrelenmiş bu Özbekistan bölgesinin nüfusunun,%99’u Tacik’tir.
-
0 notes
Text
TURAN NEDİR?
Türkçülük ile Turancılığın ayırımlarını anlamak için Türk ve Turan topluluklarının sınırlarını belirlemek gerekir. Türk, bir milletin adıdır. Millet kendine özgü bir kültürü olan bir topluluk demektir. Öyleyse Türk'ün yalnız bir dili, bir kültürü olabilir. Oysa Türk'ün kimi kolları, Anadolu Türkleri'nden ayrı bir dil, ayrı bir kültür yaratmaya çalışıyorlar. Diğer Türk illeri birer ayrı dil, ayrı edebiyat ve ayrı kültür oluşturmaya çalışırlarsa, Türk Milleti'nin sınırları daha daralmış olur. Bugün kültürce birleşmesi kolay olan Türkler, özellikle Oğuz Türkleri, yani Türkmenlerdir. Türkiye Türkleri gibi Azerbaycan, İran ve Harizm ülkelerinin Türkmenleri de Oğuz uruğundandır. Bunun için Türkçülükteki yakın ülkümüz Oğuz birliği, yani Türkmen birliği olmalıdır. Bu birlikten amacımız nedir? Siyasal bir birlik mi? Şimdilik hayır! Gelecekle ilgili bugünden bir yargıya varamayız. Fakat bugünkü ülkümüz, Oğuzlar'ın yalnız kültürce birleşmesidir. Oğuz Türkleri bugün dört ülkede yayılmış olmakla birlikte tümü birbirine yakındırlar. Dört ülkedeki Türkmen illerinin adlarını karşılaştırırsak, görürüz ki birinde bulunan bir ilin ya da boyun öbürlerinde de kolları vardır. Örneğin Harizm'de Tekeler ile Sarılar'ı ve Karakalpaklar'ı görüyoruz. Yurdumuzda Tekeler, bir sancak oluşturacak kadar çoktur, dahası bir bölümü bir zamanlar Rumeli'ye yerleştirilmiştir. Türkiye'de sarılar özellikle Rumkale'de otururlar. Karakalpaklar ise Karapapak ve Terekeme adını alarak Sivas, Kars ve Azerbaycan yörelerine yerleşmişlerdir. Harizm'de Oğuz'un Salur ve İmralı boylarıyla Çavda ve Göklen (Karluklardan Kealin) illeri vardır. Bu adlara Anadolu'nun çeşitli noktalarında rastlanır. Göklen, kendi adını Van'da bir köye Gökoğlan şeklinde vermiştir. Oğuz'un Bayat ve Afşar boyları da gerek   Türkiye'de, gerek İran'da ve Azerbaycan'da bulunuyor. Akkoyunlular ile Karakoyunlular da bu üç ülkede yayılmışlardır. Öyleyse Harizm, İran, Azerbaycan ve Türkiye ülkeleri etnografyası bakımından aynı uruğun yurtlarıdır. Bu dört ülkenin toplamına Oğuzistan adını verebiliriz. Türkçülüğün yakın ereği, bu büyük bölgede yalnız bir tek kültürün egemen olmasıdır. Oğuz Türkleri genellikle Oğuz Han'ın torunlarıdır. Oğuz Türkleri birkaç yüzyıl öncesine gelinceye değin uyumlu bir aile olarak yaşarlardı. Örneğin Fuzuli bütün Oğuz kollarında okunan bir Oğuz şairidir. Korkut Ata Kitabı, Oğuzlar'ın resmi Oğuzname'si olduğu gibi, Şah İsmail, Aşık Kerem, Köroğlu gibi halk yapıtları da bütün Oğuz iline yayılmıştır. Türkçülüğün uzak ülküsü ise Turan'dır. Turan, kimilerinin sandığı gibi Türkler'den başka Moğollar'ı, Tunguzlar'ı, Fin-Ugorlar'ı, Macarlar'ı da içine alan bir budunlar topluluğu değildir. Bu topluluğa bilim dilinde Ural-Altay topluluğu denilir. Bununla birlikte bu sonki topluluğa bağlı budunların dilleri arasında bir yakınlık bulunduğu da henüz kanıtlanamamıştır. Öyle ki, kimi yazarlar, Ural Budunları ile Altay budunlarının birbirinden iki ayrı topluluk olduğunu ve Türkler'in, Moğollar ve Tunguzlar ile birlikte Altay topluluğuna, Fin-Ugorlar ile Macarlar'ın da Ural toluluğuna bağlı bulunduklarını ileri sürüyorlar. Türklerin, Moğollar ve Tunguzlar ile de bir dil yakınlığı olduğu da kanıtlanamamıştır. Bugün bilimsel olarak saptanan bir gerçek varsa, o da Türkçe konuşan Yakut, Kırgız, Özbek, Kıpçak, Tatar, Oğuz gibi Türk boylarının dilce ve gelenekçe budunsal bir birliğe sahip bulunduğudur. Turan sözcüğü, Turlar, yani Türkler demek olduğu için, yalnızca Türkler'i içine alan bir birliğin adıdır. Öyleyse Turan sözcüğünü bütün Türk kollarını içine alan büyük Türk ülkesi için kullanmamız gerekir. Çünkü Türk sözcüğü, bugün yalnız Türkiye Türkleri'ne verilen bir ad olmuştur. Türkiye'deki Türk kültürü içine girenler, doğal olarak yine bu adı alacaklardır. Benim kanımca bütün Oğuzlar yakın bir zamanda bu adda birleşeceklerdir. Fakat Tatarlar, Özbekler, Kırgızlar, ayrı kültür oluştururlarsa, ayrı uluslar halini alacaklarından, yalnız kendi adları ile anılacaklardır. O zaman bütün bu eski yakınları budunsal bir birlik olarak birleştiren ortak bir ada gerek duyulacak. İşte bu ortak ad Turan sözcüğüdür. Türkçülerin uzak ülküsü, Turan adı altında birleşen Oğuzlar'ı, Tatarlar'ı, Kırgızlar'ı, Özbekler'i, Yakutlar'ı, dilde, edebiyatta, kültürde birleştirmektir. Bu ülkünün bir gerçekliğe dönüşmesi olanağı var mı, yok mu? Yakın ülküler için bu yön aranırsa da, uzak ülküler için aranmaz. Çünkü uzak ülkü ruhlardaki coşkuyu sonsuz bir aşamaya yükseltmek için, ulaşılmak istenen çok çekici bir düştür. Üçyüz milyon Türk'ün bir ulus olarak birleşmesi Türkçüler için en güçlü çoşku kaynağıdır. Turan ülküsü olmasaydı, Türkçülük bu denli hızla yayılmayacaktı. Bununla birlikte kim bilir? Belki gelecekte Turan ülküsü de gerçekleşecektir. Ülkü, geleceğin yaratıcısıdır. Dün Türkler için düşsel bir ülkü olan ulusal devlet, bugün Türkiye'de gerçekleşmiştir. Öyleyse Türkçülüğü, ülküsünün büyüklüğü bakımından üç aşamaya ayırabiliriz: 1) Türkiyecilik 2) Oğuzculuk
3) Turancılık Bütün gerçeklik alanında yalnız Türkiyecilik vardır. Fakat ruhların büyük bir özlemle aradığı Kızıl Elma, gerçeklik alanında değil, düş alanındadır. Türk köylüsü Kızıl Elma'yı düşlerken gözünün önüne eski Türk ilhanları gelir. Gerçekten Turan ülküsü geçmişte bir düş değil, gerçeklikti. İsa'dan 210 yıl önce Kun Başbuğ'u Mete, Kunlar (Hunlar) adı altında bütün Türkleri birleştirdi zaman Turan ülküsü gerçekleşmişti. Hunlardan sonra avarlar, Kırgız-Kazaklar, daha sonra Kür Han, Cengiz Han ve sonuncu olmak üzere Timurlenk Turan ülküsünü gerçekleştirmediler mi? Turan sözcüğünün anlamı böyle sınırlandırıldıktan sonra artık Macarlar'ın, Fin-Ugorlar'ın, Moğollar'ın, Tunguzlar'ın, Turan ile bir ilgileri kalmaması gerekir. Turan bütün Türklerin geçmişte ve belki de gelecekte bir gerçeklik olan büyük yurdudur. Turanlılar, yalnız Türkçe konuşan uluslardır. Eğer Ural ve Altay ailesi gerçekten varsa, bunun kendine özgü bir adı olduğundan, Turan adına gereksinme duyulamaz. Bir de kimi Avrupalı yazarlar, Batı Asya'da asılları bakımından Samiler ya da Ariler'den olmayan bütün budunlara Turan adını takıyorlar. Bunların amacı, bu budunların Türkler'in yakını olduğunu onaylamak değildir. Yalnız Samiler ile Ariler'den başka budunlar olduğunu anlatmak içindir. Bundan başka kimi yazarlar da Şehname'ye göre Tur ile İrec'in kardeş olduğuna bakarak Turan'ı eski İran'ın bir bölümü saymaktadırlar. Oysa Şehname'ye göre Tur ile İrec'in üçüncü bir kardeşleri daha vardır ki adı Selem'dir. Selem ise İran'ın boyun dedesi değil, bütün Samiler'in ortak atasıdır. Öyleyse Feridun'un oğulları olan bu üç kardeş, Nuh'un oğulları gibi, eski etnografik bölümlerin adlarından doğmuştur. Bundan anlaşılıyor ki Turan İran'ın bir parçası değil, bütün Türk illerini içine alan Türk birliğidir...
1 note · View note
hzrinan · 5 years
Photo
Tumblr media
#MutluYıllar #2019 #hapynewyear #YENİ #YIL; TÜM #İNSANLIĞA #İSLAM #ALEMİNE #TÜRK #MİLLETİNE TÜM #SEVDİKLERİNİZE #AİLENİZE VE #SİZE #BAŞARI #AŞ #İŞ #AŞK #BOLLUK #BEREKET EKONOMİK VE SOSYAL REFAH #SAĞLIK #HUZUR #MUTLULUK VE ESENLİKLER GETİRSİN...:)... #BARIŞ ve #ADALET DUYGUSUNUN EGEMEN OLDUĞU, ÖZGÜRLÜKLERİN KISITLANMADIĞI, GERÇEK DEMOKRASİNİN YAŞANDIĞI, EMEKÇİLERİN VE ÜRETİCİLERİN HAKKINI ALDIĞI, "NE EZEN, NE EZİLEN. İNSANCA HAKÇA BİR DÜZEN" İN OLDUĞU, GERÇEKTEN #DEMOKRATİK #LAİK VE #SOSYAL BİR #HUKUK DEVLETİ, ULUSAL VE ÜNİTER YAPISI İLE, DEMOKRATİK PARLAMENTER SİSTEMLE YÖNETİLEN, KÜLTÜREL, EKONOMİK VE SİYASİ OLARAK TAM #BAĞIMSIZ BİR #TÜRKİYE 'DE ve "YURTTA BARIŞ! DÜNYADA BARIŞ!" IN OLDUĞU BİR COĞRAFYADA İNSANCA YAŞAMAK DİLEĞİ İLE... Ayrıca; Türkçe'nin 23 lehçesinde yeni yıl mesajı: Yeni Yılınız Kutlu Olsun TÜRKİYE Yeni iliniz mubarek olsun AZERBAYCAN Canga cılınız kuttı bolsın KAZAK Canga cılınız kuttı bolsın KIRGIZ Yengi yılıngız mübarek olsun ÖZBEK Teze yılınızı gutlayaarın TÜRKMEN Yeni yılıngızğa mübarek bolsun UYGUR Canga cılınız kuttı bolsın KARAKALPAK Sezne yanga yıl belen tebrik item TATAR Yanı ılınız kaırlı olsun KIRIM TATAR Hezze yangı yıl menen kotlayım BAŞKIRT Cangngı cılğıznı alğışlayma KARAÇAY-BALKAR Yana yılınız men NOGAY Yangı yılıgız kutlu bolsun KUMUK Yeni yılınızı kutlerim GAGAUZ Sizni yanhı yıl bila kutleymın KARAY-KARAİM Naa çılnanga alğıstapçam şirerni HAKAS Caa çıl-bile bayır çedirip or men TUVA Slerdi cangı cılla utkup turum ALTAY Naa çıl çakşı polzun ŞOR Senel sul yaçepe salamlatap ÇAVUŞÇA Ehingi şanga cılınan eğerdeliibin SAHACA / YAKUTÇA Yengi senewiz herli olsın IRAK TÜRKMENCESİ ARAPÇA VE FARSCAYI DA UNUTMUYORUZ: Sene saide ARAPÇA Soli nav muborak FARSÇA Hızır İNAN ve Ailesi (Ankara, Turkey) https://www.instagram.com/p/BsBw_rHgiDL/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=9wjy8sd8vpw5
0 notes
guncelpdfindir-blog · 6 years
Text
Bir İntihar Saldırısının Ardından
Bir İntihar Saldırısının Ardından Bu saldırının asıl amacı; son yüzyılda ağırlığını hissettiren dünya çapındaki ekonomik savaşı, yine ortaçağda olduğu gibi uzun süreli bir dinler savaşı biçiminde görüntülemek, günümüzün gelişmiş, modern, lâik ve demokratik düzenlerin yerine dini liderleri ve teokratik düzenleri egemen kılmaktır.  Çünkü 11 Eylül terörünü planlayanlar ve gerçekleştirenler, uzun dönemli ve tüm dünyayı pençesine alacak bir dinler savaşı ile bugünkü dünya düzenini sarsabileceklerini ve çıkarlarını sürdürebileceklerini umut ediyorlar. Gerçek şu ki; Usame Bin Laden, Amerika Birleşik Devletleri’nin uyguladığı yanlış stratejiler tarafından yaratılırken, ideolojisi de yine Amerikalı bir yazar, Samuel P. Huntington tarafından sağlanmıştır. Huntington, Sovyetler Birliği çöktükten sonra, Batı uygarlığının diri tutulması ve gelişmesini sürdürebilmesi için yeni bir düşmana gereksinme duyulduğunu ve bu düşmanın İslam uygarlığı olduğunu ileri sürmektedir. Şimdi elimizde 11 Eylül terörü ile yeniden başlatılmak istenen bir dinler arası savaş var. Aynen ortaçağdaki Haçlı Seferleri dönemi gibi… Osman ÖZBEK
Bir İntihar Saldırısının Ardından
0 notes
denizlihaberim · 6 years
Link
Teröristlerin Afrin’deki kontrol noktası yıkım edildi 
Zeytin Dalı Harekatı zarfında teröristlerin Afrin girişindeki yoklama noktası yapılan topçu atışları ile yıkım edildi 
Bakış Dökümü
———————–
-Teröristlere ait kontrol noktasının imha edilme hatıra
Haber: SURİYE  
==============================================
Afrin’de Mehmetçik’ten komando andı
Zeytin Dalı Harekatı kapsamında sabah erken saatlerde üç öbür koldan Afrin merkezine giren TSK ve Hür Suriye Ordusu güçleri kısa sürede bütün şehrin kontrolünü ele geçirdi.  Afrin’de giren Türk askeri Komando andını okudu. 
Bakış Dökümü
————————
-Askerlerin komando andını okuması
Haber: SURİYE  
======================================
TSK’dan Çanakkale Zaferi klibi
Genelkurmay Başkanlığı, Çanakkale Deniz Zaferi’nin 103’üncü yıldönümü ve 18 Mart Şehitleri Anma Günü  sebebiyle özel klip yayınladı. Destansı zafere ilişkin tarihi anların yer aldığı videoda, Mustafa Kemal Atatürk ve askerlerin fotoğrafları da yer alıyor.
Görüntü Dökümü
————————
-TSK’nın hazırladığı klib
-Genel ve detaylar 
Haber: ANKARA, 
============================================
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Adana’da/ILAVE
ŞEHİT AİLELERİYLE BULUŞTU
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adana Şehit Aileleri Derneği’ni ziyaret etti. Kılıçdaroğlu burada şehit aileleri tarafından Türk bayraklarıyla karşılandı. Afrin Harekatı ile ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, “Şehitlerimiz, gazilerimiz bayrak için vatan için uğraş ediyorlar. Onlar vatan ve bayrağımız için canlarını feda etti. Hepimiz bayrak ve vatan için canımızı veririz. Şehitlerimiz bizi ortak noktada birleştiren değerlerdir. Onları muhakkak günlerde yok, her gün anlamalıyız. Şehitlerimiz arasında ayrım yapmamalıyız. Anneler ağlıyorlar, büyük acılar çekiyorlar. Biz mücadaleyi birlikte veriyoruz. Çanakkale’de de 800 Adanalı şehit var. Acilen Afrin’de kahramaz ordumuzun mücadalesi var. Annelerin yüreği pır pır atıyor. ‘Oğlum inşallah mücadelesini yapar, evine sağ salim gelir. Fakat bu mücadalede şehitlerimizde geliyor. En son bir binbaşımız şehit oldu. Bütün şehitlerimizi şükranla anıyoruz”dedi. Adana Şehit Aileleri Derneği Belirli Kunt,  Kılıçdaroğlu’na ziyaretleri için teşekkür etti. Konuşmaların peşinde şehitler için Kuran-ı Kerim okunup, lokma döküldü.
Görüntü Dökümü
————————
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Şehit Aileleri Derneği önünde karşılarınken görüntüler
Dernek başkanı ve Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin ile konuşması
Kılıçdaroğlu’nun konuşması
Dua edilmesi
Dernek binası önünden görüntüler
Tatlı ikramı
VAKIT: 06’39”    BOYUT: 406 MB
Haber: Yusuf BAŞTUĞ-Akif ÖZDEMİR-Kamera: Çağlar ÖZTÜRK/ADANA,
============================================
PKK sığınaklarında bomba düzenekleri ve hayat malzemeleri bulundu
Tunceli’de g��venlik güçlerinin düzenlediği operasyonlarda, PKK’lı teröristlerin kullandığı tespit edilen 2 sığınıkta, patlayıcı düzenekleri ve yaşam malzemeleri ele geçirildi. 
İl Jandarma Komutanlığı ekiplerinin Tunceli merkez ve Nazımiye ilçesi kırsallarında yürüttüğü operasyonlar esnasında yapılan arazi taramalarında, PKK’lı teröristlere ait olduğu tespit edilen 2 sığınak bulundu. Sığınaklarda yapılan aramalarda, 2 el işi patlayıcı düzeneği, 2 metre kablo, 4 batarya bloğu, 4 batmış mutfak tüpü, 13 anlamsız mutfak tüpü, 3 akü, 5 terörist kıyafeti, 7 çift mekap kundura, 7 mont, 5 litre motor yağı, 7 gaz lambası, 1 soba, 10 soba borusu, 1 banyo kazanı, 8 battaniye, 7 adet 50 kiloluk kova,  çok miktarda kalem batarya, tıbbi hap ve yaşamsal araç gereç ele geçirildi. Sığınaklar ve hayat malzemeleri tahrip edilirken, bölgede operasyonların sürdüğü bildirildi.
PKK VE TİKKO’NUN ŞEHIR YAPILANMASINA 4 TUTUKLAMA
Tunceli’de bir hafta önce düzenlenen operasyonlarda terör örgütleri PKK ve TKP/ML-TİKKO adına büyük kasaba merkezinde faaliyet yürüttükleri iddiasıyla 4 birey gözaltına alındı. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 4 kararsız, çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine kondu.
Haber: TUNCELİ,
============================================
Hasan Celal Hoş, Denizli’de hastaneye kaldırıldı/EK
AMBULANS HELİKOPTERLE ANKARA’YA SEVK EDİLDİ
Denizli’nin Pamukkale ilçesi Karahayıt Mahallesi’ndeki bir otele fizik tedavi için gelen ve aniden fenalaşması sonucu hastaneye kaldırılan eski bakanlardan Hasan Celal Güzel’in, buradaki birincil müdahalenin arkasından sevkine karar verildi. Hastaneden ambulansla 11. Komando Tugay Komutanlığı’na götürülen Güzel, buraya indirilen ambulans helikopterle alınıp, Ankara’daki özel hastaneye götürüldü. Denizli’deki özel hastanenin Başhekimi Dr. Mustafa Kıvrak, kronik böbrek yetmezliği olan Güzel’in sıhhat durumunun orta düzeyde olduğunu, birincil müdahalesinin yapıldıktan sonradan helikopterle Ankara’ya sevk edildiğini söyledi. Denizli Valisi Hasan Karahan, AK Parti Denizli Milletvekili Şahin Tin, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı AK Parti’li Osman Zolan, AK Parti Denizli İl Başkanı Necip Filiz ve Denizli İl Sağlık Durumu Müdürü Berna Öztürk, hastaneye gelerek, Hasan Celal Güzel hakkında data aldı.
Haber: Ramazan ÇETİN/DENİZLİ,
============================================
Şehit annesin açlık gözyaşları
Tekirdağ’ın Çorlu İlçesi’nde oğlunu 26 sene önce çıkan çatışmada kaybeden 63 yaşındaki Fatma Çavuş, şehitlerin anıldığı mezarlıkta “Dönmesine 40 gün varken teröristler göre şehit edilen oğlum, burada dar yatsın. Çok özlüyorumö diyerek gözyaşlarına etken olamadı.
18 Mart Şehitleri Kutlama Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 103’ncü yıldönümü nedeniyle Atatürk Meydanı’nda toplanan kalabalık ellerinde Türk Bayrakları ile Omurtak Caddesi üzerinden  Şehitliğe değin yürüdü. Burada düzenlenen kutlama törenine Çorlu Kaymakamı Levent Kılıç,Ak Parti Tekirdağ Milletvekili Metin Akgün, 5’nci Kolordu ve Garnizon Komutanını vekaleten 66’ıncı Mekanize Tugay komutanı Piyade Kurmay Albay Erdoğan Koçoğlu, Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan, şehit aileleri ile öğrenciler katıldı. Törende İstiklal Marşı’nın gerisinde şehit mezarları ziyaret edildi. Oğlunu 26 yıl önce Siirt’te teröristlerle çıkan çatışmada kaybeden Fatma Çavuş, her geçen özlemini daha çok hissettiğini ifade ede ederek, “Her 18 Mart’ta fazla üzüntü duyuyorum. Oğlum 20 yaşında gitti. 40 günü vardı gelmesine. Şehit oldu.Şehitlikte  hiç kimse yoktu buralarda. Daima istedim kızanımın yanında bir arkadaş gelsin. sonra buraları doldu yanına bir arkadaş geldi, derken doldu buralar. Fakat ne yapalım, bir şeye ihtiyacım yok. Kızanım gizli yatsın burada . Fazla özlüyorum. Allah böyle yazmış. Gidipte gelmemek varmış. Hiç görmedim ne izine geldi, teröristler vurdular. Iri evladım benimö diyerek gözyaşlarına dominant olamayıp kabir taşında yer alan oğlunun resmine dokundu.
‘BAK BUDA BENİM OĞLUM’
Törende oğlu İdris Bağımsızlık’ü 24 yıl Hakkari Şemdinli’de  kaybeden anne Nazile Özgür, anma programında hürmet nöbetinden yer alan orta okul öğrencisi Çağan Türk’ün yanında gelerek, “Bak buda benim oğlum.  Benim oğlum da gencecik askere gitti. 24 yıl oldu şehit olalı. Hakkari Şemdinli’de şehit oldu. Fazla sağolunö diyerek küçük Çağan’a teşekkür ederek oğlunun mezarının başına gidip dua okudu. Şehit yakını Güler Doruk, ise “Anlayın artık bizleri. Biz kardeşlik barış istiyoruz.Mutlu yaşalım istiyoruz. Hepimiz kardeşiz. Burada gencecik çocuklar yatıyor. Onlar bize torunlar verecekti.Bunların yerine ben öleydim. Çok duygulandım. Bunlar tümü bizim evlatlarımızı gencecik yaşta toprağa girdilerö diyerek Çorlu Kaymakamı Levent Kılıç ile 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Kurmay Albay Erdoğan Koçoğlu’na sarılarak gözyaşlarına başat olamadı. Şehitlikte okunan duanın ardından mezarlara karanfil bırakılmasıyla tören sona erdi.
Görüntü Dökümü:
————————
-Yürüyüşten bakış
-Şehitlikten manzara
-Şehit Annesi  Fatma Çavuş ile röp.
-Şehit annesi Nazile Özgürlük’ün minik öğrenciye oğlunu söylemesi
-Şehitlikten genel ve ayrıntı manzara
Haber-Kamera: Mehmet YİRUN/ÇORLU(Tekirdağ),
===========================================
Burdur’da 18 Mart töreni
Burdur’da Çanakkale Deniz Zaferinin 103’üncü yıldönümü dolayısıyla kutlama programı düzenlendi.
Şehitlikte düzenlenen birincil törende Vali Şerif Yılmaz, Garnizon Komutanı Albay Hakan Tutucu, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz ve Muharip Gaziler Derneği İl Temsilcisi Hasan Okyar anıta çelenk sundu. Bir manga asker tarafından saygı atışı yapılmasının ardındaki hürmet duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.Topçu Yüzbaşı Ömer Oğuzhan Özbek törende yaptığı konuşmada Çanakkale Zaferi’nin Türk milletinin mertlik ve fedakarlığının yükseklik noktasına ulaştığı bir uğraş olduğunu belirtti. Gazi Uzman Çavuş Himmet Can tarafından şiir okunan törende, Vali Şerif Yılmaz şehitlik özel defterini imzaladı. Vali Şerif Yılmaz, “Aziz şehitlerimiz, tanrısal vatanın ve bu milletin ebedi varlığının uğrunda canlarınızı feda ederek, milletimizin bu güzel topraklarda serbest ve egemen yaşamasını sizlere borçluyuz” dedi. Şehit mezarlarına karanfil bırakıldıktan daha sonra Kur’an-ı Kerim okundu ve İl Müftüsü Hıdır Sancak kadar dua edildi. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Konferans ve Sergi Salonu’ndaki törende ise Burdur Emekevler Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi kadar düzenlenen ‘Çanakkale cephe gerisinde’ adlı oratoryo ve piyes sunuldu. Buradaki programı Vali Şerif Yılmaz, Ak Parti Milletvekili Bayram Özçelik, Garnizon Komutanı Albay Hakan Bağnaz, CHP Milletvekili Mehmet Göker, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, şehit ve gazi aileleri birlikte izledi. İzleyiciler piyes gösterisini izlerken hissi anlar yaşadı. Programın sonunda kentte 18 Mart dolayısıyla düzenlenen şiir, fotoğraf ve kompozisyon yarışmasında dereceye girenlere ödülleri protokol üyeleri kadar verildi. Katılımcılara üzüm hoşafı da ikram edildi.
GÖRÜŞ DÖKÜMÜ:
——————————-
Şehitlikte saygı duruşu ve İstiklal Marşı 
Şehit mezarlarına karanfil bırakılması  
Kuran okunması dua edilmesi
Oratoryo ve piyes
Ödül töreni  
Detay
131 MB/// 04.15″
HABER- KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR,
===========================================
Atlar şehitler için koştu
Aydın’ın Efeler ilçesinde, bu yıl 2’ncisi düzenlenen Rahvan At Yarışları’nda atlar, şehitler anısına koştu.
Efeler Belediyesi ve Kocagür Mahalle Muhtarlığı tarafından 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 103’üncü yıl dönümünde rahvan beygir yarışlarının 2’ncisi düzenledi. Türkiye’nin çeşitli illerinden 72 rahvan atın katıldığı yarışlarda atlar 900 metrelik parkurda kıyasıya uğraş verdi. İlginin büyük olduğu yarışlarda dereceye giren beygir sahipleri 6 bin 500 ve 1000 TL’lik para ödülü ödüllendirildi. Etkinlikte konuşan CHP’li Efeler Belediye Başkanı Mesut Özakcan, “Bugün, Çanakkale şehitlerimizi kutlama günüdür. Çanakkale Savaşları dünyada eşi güya olmayan ve görünmeyen bir yiğitlik destanıdır. giderken Türk Silahlı Kuvvetlerimiz sınırlarımızı ve vatanımızı gözetmek adına Afrin’de Zeytin Dalı Harekatı’nı yürütüyor. Mehmetçiklerimizin burnu kanamadan bu harekatında zaferle sonuçlanmasını bekliyoruz. Öncelikle Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk öncelikle elde etmek üzere bütün tabanca arkadaşlarını ve şehitlerimizi minnetle anıyoruz” dedi. 
GÖRÜNÜM DÖKÜMÜ:
——————————-
-Rahvan at yarışlarından gösterme
-CHP’li Efeler Belediye Başkanı Mesut Özakcan’ın konuşması
-Kocagür Mahallesi Muhtarı Orhan Akrancı’nın konuşması
-Genel ve ayrıntısıyla uğraşma görüntüler
Haber – Kamera: Burhan CEYHAN/ AYDIN,
===========================================
Sivas’ta Afrin’e yardım konvoyu
Sivas’ta sosyal ağ üzerinden yapılan çağrıyla toplanan üzerinde ‘Afrin Onurumuzdur’ yazılı araçlar şehir halkı merkezinde konvoy oluşturdu. 
Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi önünde toplanan takriben 50 vasıta şehir merkezinde konvoy oluşturdu. Türk bayrakları ile donatılan araçlar, şehir meydanı, İnönü Bulvarı, Atatürk Caddesi güzergahlarını takip ederek tekrar Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi önüne geldi. Burada grup namına basın mensuplarına açıklamalarda yer alan Yusuf Kalemköy, “Dün akşam arkadaşlarımızla birlikte haberleştik. Bugün bizim için mübarek bir gün. Bugün Çanakkale Şehitlerimizin günü. Biz de destek olmak nedeniyle Afrin yazılarımızı yazdık. Buradaki amacımız onların yaralarını biraz olsun sarabilmektir. Bugün aynı zamanda askerimiz ve Bağımsızlık Suriye Ordusu (ÖSO) Afrin’e girdi. Allah mübarek eylesin. Bu zaferler epeyce biz de burada gurur duyacağız. Biz de burada bir vatandaş olarak defalarca birlikte toplanalım ve mutlu bir günümüz olsun istedik. Elimizden gelen bunlardı. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Biz elimizden vatan için halk için ne geliyorsa hazırız. Bize emir versinler her türlü gideriz. Desteğimizi veririzö dedi. Açıklamanın peşinde İstiklal Marşı’nı okuyan grup dağıldı. 
Bakış Dökümü:
————————
-Vasıta konvoyu görüntüleri
-Grup adına tanımlama
Haber-Kamera:  Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS,
============================================
Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı Hüsnü Paçacıoğlu toprağa verildi
İstanbul’da çare gördüğü hastanede hayatını kaybeden Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı, Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı Idare Heyeti Başkanı Hüsnü Paçacıoğlu(76), memleketi Karabük’ün Safranbolu ilçesinde toprağa verildi.
Akciğer kanseri sebebiyle çare gören Hüsnü Paçacıoğlu geçen Cuma günü tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Paçacıoğlu’nun cenazesi memleketi Safranbolu’ya getirildi. Dedeoğlu Camii’nde kılınan cenaze namazında Can Paçacıoğlu babasının tabutu başında taziyeleri kabul etti. Ak Parti Karabük Milletvekili Mehmet Ali Şahin ile Safranbolu Kaymakamı ve Belediye Başkanı Fatih Ürkmezer, Paçacıoğlu’nun eşi Serap, kızı Pınar Paçacıoğlu ve Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı’ya baş sağlığı diledi. Öğle namazı arkasından kılınan cenaze namazı sonrası 2 çocuk babası Hüsnü Paçacıoğlu’nun cenazesi Safranbolu Şehir Halki Mezarlığı’nda toprağa verildi.
GÖRÜŞ DÖKÜMÜ:
——————————
-Mehmet Ali Şahin ve Fatih Ürkmezer’in Güler Sabancı ve Serap Paçacıoğlu’na baş sağlığında bulunması
-Şefik Dizdar’ın konuşması
-Kılınan cenaze namazı
(03.15) Boyutu: (361 MB.)
Haber-Kamera: Bülent DİKTEPE/SAFRANBOLU(Karabük)
=============================================
Kasaplar Federasyonu Başkanı Yalçındağ: Etin fiyatının aşağıya inmesi laf konusu yok
Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ piyasa girdilerine göre et fiyatının alışılagelmiş olduğunu belirterek, “Etin fiyatının bulunduğu noktadan aşağıya inmesi gibi bir durum söz konusu değil” dedi.
Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, Sakarya Kasaplar Odası’nın Adapazarı’nda gerçekleştirilen kongresine katıldı. Yalçındağ piyasa girdilerine tarafından et fiyatının olağan olduğunu belirterek,”Bildiğim bir tek şey var, hiç kimse bir şey yapmasa hepsinden iyi olur. Bir yerde bir taşkın varsa, sıkıntı varsa da sular her yerde yatağına döner, mecrasında akar ve işler adi yolda gider. Et pahalı, neye kadar pahalı yahu? Şu içtiğimiz suya göre mi pahalı? Neye göre fiyatı yüksek da bunun fetvasını veriyorsunuz? Elbiseye tarafından mi pahalı? Baklavaya tarafından mi fiyatı yüksek, her şeyin bir değeri var. Adam almış 5 bin liraya danayı, yedirmiş 2 bin 500 lira, almış 300 kilo et üzerinden ne olacaktı? Para kazanmayacak mı bu adam? Bunun içinde ne var, işletme maliyeti, kemik çıkıyor içinden, data var? fire var. Televizyon programlarında açıklama ediyoruz KDV 3 lira, 4 lira, 5 lira, bu yüklerden uzaklaşmadıkça, bu girdilerde bir azalma olmadıkça etin fiyatının bulunduğu noktadan aşağıya inmesi gibi bir şart laf konusu değil. Mevcut şartlara göre olayı değerlendirmek lüzumlu. Bir insan yaptığı işten geçinemezse, bir daha o işi yapar mı? Ne olacak, devletin sırtına, işsiz ordusuna yeni bir işsiz ordusu eklenecek. Piyasaları kendi dinamiklerine ele vermek en doğrusudur. Devletin ticaret yapması gibi bir koşul laf konusu yok” dedi. İthalat izni bahşedilen Güney Amerika gibi ülkelerden hayvan alımının zorlama olduğunu kaydeden Yalçındağ, ‘Hanginiz gemi tutup oradan hayvan alırsınız?’ diye sorarak, şöyle konuştu: “Bu ülkenin kendisine tatmin edici ülkü gelmesi için hiç kimsenin ithalat diye bir şeyi istemesi de mümkün yok. Atalarımızın lafı var, elden gelen öğün olmaz o da zamanında bulunmaz. Biz adi ışık halkası gelene dek piyasa ihtiyaçlarının atama verilen kurum veya yetki bahşedilen kuruluşların görevlerini ve yetkilerini vaktinde yapmasına tabi. Geçtiğimiz dönemlerde karşılaştığımız sıkıntıların bir birçok atama bahşedilen kurumun görevi zamanında yapamamasından kaynaklanıyor, bunu da sayın bakanımıza talep ettik. O çerçevede de özel sektöre ithalat izni verildi. Fakat alt kayıtlı bir noktada. Özel sektöre ithalat izni veriyorsunuz nereden, Güney Amerika’dan, hanginiz bir gemi tutupta gidip oradan alıp gelebilirsiniz? Her şeyi tekrar konuşamıyorsunuz ama işlerin dürüst noktada yönetilmesi aslolandır”
BAKIŞ DÖKÜMÜ:
——————————
-Kongreden bakış
-Yalçındağ’ın konuşması ve detaylar
Haber: Aziz GÜVENER/ADAPAZARI(Sakarya),
Bu yazı ilk defa Dha Yurt Bülteni-8 sitesinde yayınlanmıştır.
#Denizlihaber
0 notes
raslihanturkmen · 7 years
Photo
Tumblr media
20.Yüzyıl Türk Dünyası Millet ve Milliyetçilik Çalışmaları Panoraması Üzerine Bir Derleme – Rabia Aslıhan Türkmen 19 Ekim 2016 20. YÜZYIL TÜRK DÜNYASI MİLLET ve MİLLİYETÇİLİK ÇALIŞMALARI PANORAMASI ÜZERİNE BİR DERLEME Rabia Aslıhan TÜRKMEN ” Milletleri Yaratan Milliyetçiliktir..” Ernest Gellner Milliyetçilik literatürü, milliyetçilik fikri ve milliyetçilik hareketlerini bir olgu olarak nedenleri ve sonuçları bağlamında çeşitli ayrımlara tabi tutarak açıklamıştır. Etkisi altında bıraktığı alanları tanımlamak, kesitlere ayırarak açıklamak adına böyle bir ayrımın yapılması milliyetçiliğin tanımlanması ve anlaşılması açısından oldukça önemlidir. 19. Yüzyılda başlayıp çeşitli nedenlerle şekillenerek tüm dünyada 20. Yüzyıldan sonra egemen olan bir fikir sistemi olarak milliyetçilik, çeşitli dalgalarla dünya geneline yayılmış ve birçok alanı etkilemiştir. Milliyetçilik düşüncesi ekseninde cereyan eden hadiseler bu düşünce ekseninde biçimlenmiş ve sonrasında bir olgu olarak dünyanın farklı yerlerinde çeşitli olayların mutlaka nedenleri ve sonuçları içerisinde yerini almıştır. Bir ideoloji, siyasal görüş ve siyasi bir hareket olarak milliyetçilik, bu bağlamda dünya genelinde 20. Yüzyıl dünya tarihinin anahtar kelimesi halini almıştır. 19. Yüzyıldan sonra gelen ve yaşanılan siyasi ve sosyo-ekonomik gelişmeler neticesinde ”Milliyetçilik Çağı ” olarak adledilen 20. Yüzyıl, milletlerin yürüttükleri milliyetçilik çalışmaları için de tarihte önemli bir zaman dilimini ifade eder. 20. Yüzyılda tüm dünyada ”Milliyetçilik, ulusu ve ulus devleti kurma, emperyalist politikaları meşrulaştırma, emperyalizme karşı ulusal bağımsızlık mücadelesini geliştirme gibi pek çok amaç için kullanılabilen bir ideoloji ve siyasal hareket haline gelmiştir. ” Bu bağlamda 20.Yüzyıl, dünya tarihinde önemli hadiselerin yaşandığı mühim bir zaman dilimini ifade etmesi açısından siyasal, sosyal ve iktisadi bilimlerin önemle üzerinde çalışma yaptıkları bir dönem olmuştur. Bu dönem Dünya devletlerinin hemen hemen hepsinin sınırlarının yeniden şekillendiği, sosyal, siyasal, kültürel değişikliklerin birbirini tetikleyerek etkilediği bir yüzyıl olarak dünya tarihinde değişimlerin ve dönüşümlerin yaşandığı bir yüzyıl olarak tarihin sayfalarına nakledilmiştir. Milliyetçilik bu zaman diliminde yaşanılan hadiselerde önemli bir belirleyici unsur, kitleleri harekete geçirmesi bağlamında da önemli bir fikir sistemi ve hareket mekanizmasıdır. Milletlerin milliyetçilik hareketleri, milliyetçilik fikrinin daha yeni seyretmeye başladığı dönemden beri birbirini etkileyerek ve tetikleyerek ilerlemiştir. Milletlerin milliyetçilik hareketleri başka milletleri de etkilemesiyle milliyetçilik fikri 20. Yüzyılda toplumlarda belirleyici bir unsur olması hasebiyle toplum bilimlerinin de mutlaka üzerinde durması gereken bir konu olmuştur. Milliyetçi fikir hareketleri toplumlarda siyasi, iktisadi, kültürel vb. birçok unsuru tetiklemesi, etkilemesi ve şekillendirmesi bağlamında dünyanın yapısını da yine bu unsurlar açısından yeniden şekillendirmiştir. Milliyetçi fikir sistemi ve hareketi tarihi süreç itibariyle toplumsal hayatta ortak bir ulus kimlik inşası yolunda mühim fikir ve işlevleri olan bir ideoloji olarak varlığını sürdürmüştür. Bu fikir sistemi 20. Yüzyıl gibi dünyanın en önemli hadiselerinin yaşandığı bir dönemde dünya genelinde ve tabiki Türki Cumhuriyetler ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti bağlamında da önemli düşünsel ve eylemsel hareketleri meydana getirmiştir. Batı ve doğu toplumlarında milliyetçilik olgusunun ortaya çıkması farklı süreçlerde farklı olaylar neticesinde meydana gelmiştir. Yaşanılan hadiseler siyasi, iktisadi, kültürel vb. birçok noktaya tesir ettiği gibi edebi hayatada yansımalar olmuştur. 20. Yüzyılda dünyada yaşanılan gelişmelerden en çok etkilenen topluluklardan olan Türklerin bu zaman diliminde yaşadıkları siyasal olaylar ve bu olayların edebi hayattaki yansımalarına yazımız içerisinde kısaca değineceğiz. * * * 20. Yüzyıla kadar dünyanın birçok yerine yayılan ve bir çok bölgeyi yurt yapan Türkler dünya genelinde yaşanılan siyasi, sosyal, iktisadi vb. yaşanılan gelişmelerden en çok etkilenen milletlerden biri olmuştur. Bu yüzyıl Türk Dünyası açısından da çok önemli bir zaman kesitini ifade eder. 20. Yüzyıl başlarında yıkılan Osmanlı Devleti milliyetçilik hareketlerinin etkisiyle bir çok ulus devletinin kurulmasını meydana getirmiştir. Osmanlı Devleti sınırlarında vukuu bulan milletçilik hareketleriyle birlikte başta Türkistan olmak üzere Türklerin yaşadığı diğer bölgelerde de milliyetçilik hareketleri 20. Yüzyıl boyunca devam etmiştir. Türklerin bu süreçte tarih sahnesinde oynadıkları rol oldukça önemlidir. Türklerin başta Anadolu coğrafyasında yürüttükleri milliyetçilik hareketleri Asya, Afrika Balkanlar bir bütün olarak Türk Dünyasındaki Türkler ve diğer esir milletlere de örnek olmuştur. Anadolu Türkleri bu zaman kesintinde milliyetçilik adına önemli çalışmalarda bulunmuştur. 20. Yüzyılda zorlu şartlarda milliyetçilik hareketlerini yürüten Rus hakimiyetinde olan Türklerin durumları oldukça vahimdir. 20. Yüzyılda Rusya’da yaşanılan gelişmeler, dünya genelinde millet ve milliyetçilik faaliyetleri, Türklerde siyasi bir örgütlenme fikrini meydana getirmiş ve başını çeken önemli isimler önderliğinde çalışmalara girişilmiştir. Bu bağlamda millet şuuru ve milliyetçilik düşüncesi ekseninde toplanan Türkler kitap, dergi, gazete, yeni okullar gibi eğitim ve kültürel faaliyetlerin yanında kendi haklarını savunacakları siyasi oluşumlar kurmayada başlamışlardır. Millet, milliyetçilik, milli şuur bilincinin canlanması ve yayılmasında dönemin en önemli aracı olarak çıkarılan gazete ve dergileri görmek yanlış olmaz. 20. Yüzyılın başlarından itibaren Türk Dünyası Kırım’da daha evvelden de çıkarılmaya başlanılan Tercüman Gazetesinin yanında ”Millet ve Vatan Hadimi ”, Kazan’da; ”Vakit, Şura, Kazan, Muhbiri, Tan Yıldızı, Azat Halk, Ülfet, Beyanü’l-hak ve Yıldız”, Azerbaycan’da; ”Hayat, İrşad, Füyuzat, Terakki ve Molla, Nasrettin,” Kırgız- Kazak ilinde ”Kazak”, Özbekistan’da ” Terakki, Hurşid ve Şühret, Türkmenler arasında ise Mecmua-yı Mavera-yı Bahr-ı Hazar adlı gazete ve dergiler milli uyanışa ve milliyetçilik hareketlerine öncü olmuşlar, bu çalışmalarla milli aydınlanma ve şuurlanma yolunda da büyük gayretler göstermişlerdir. Millet ve milliyetçilik hareketleri özellikle eğitim ve kültür alanında hızla ilerlerken Türkler arasındaki bu çalışmaları önlemek adına dönemin güçleri tarafından sıkı önlemler alınmıştır. Özellikler Rus güçler, ummalı çalışmalarla devam eden ve milli uyanışı canlandıran dergi ve gazeteleri kontrol altına alıp açılan okullarada tedbirler getirmiştir. Bu dönem Türk milliyetçliği fikir hareketinin öncüleri, milli aydınların önü kapatılmış bir çoğu yaptıkları çalışmalar neticesinde tutuklanmış kimileri sürgüne gönderilmiştir.” Bu dönemde Azerbaycan’da Mehmet Emin Resulzade daha önce Ahmet Ağaoğlu’nun Difai derneğinde görev alan kadro ile birlikte 1911 yılında Müsavvat Partisini kurar. Parti Azerbaycan’ı Rus idaresinden kurtarmak ve İstanbul’un himayesinde Türk birliği fikrini gerçekleştirmek üzere kurulmuştur. Müsavvat partisi kısa zaman içinde hızla gelişmiş, 1919 ” Bir defa yükselen bayrak, bir daha inmez ” sloganıyla Azerbaycan’ın istikbalini kazanmasında en önemli rolü oynamıştır.” Azerbaycan Türklerinden dönemin siyasi olaylarından çokca etkilenen ve bir çok Türkün hayatının kaybetmesiyle sonuçlanan siyasi olaylarla birlikte yaşanılan Bolşevik İhtilali (1917) neticesinde seyreden siyasi gelişmeler Türklerin milliyetçilik hareketlerini yapmasında etkisi olmuştur. İhtilalle birlikte gelişen olaylar milletlerin kendi devletlerini kurabilmelerine hak sağlamıştır. Bu hakla birlikte milliyetçilik hareketleri hızlanmış ve Türkler bulundukları bazı bölgelerde kendi devletlerini kurmuşlardır. ( Başkurt Muhtar Cumhuriyrti, Kırım Milli Cumhuriyeti, Alaş- Orda Kazak Cumhuriyrti gibi.) Fakat ihtilal neticesinde değişen siyasi gelişmeler, izlenilen farklı politikalar bu devletlerin devamlılığına olanak sağlamamıştır. Siyasi iktidara karşı Türkler bu sefer milli ayaklanmalarla ( Basmacı Hareketi gibi) milliyetçilik hareketlerine devam etmişlerdir. Bu ayaklanmalar kısa bir süre sonra tüm Türkistanı kaplamış ve Türkler istiklalleri için çok mühim mücadeleler vermişlerdir. Bu milliyetçilik hareketlerinin bastırılması ve Türklerin bulunduğu bölgelerin Sovyetleştirilmesi uzun sürmemiştir. Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Tacikistan Türklerin yaşadığı yoğun bölgelerde Sovyet Sosyalist Cumhuriyrtleri kurulmuştur. Türklerin milli bilincinin zayıflatılması ve ayaklanmaların önlenmesi adına önemli çalışmalarda bulunulmuştur. Örneğin bir bütünlüğü adleden Türkistan yerine Orta Asya coğrafi terimi kullanılmaya başlatılmıştır. Bu bölgeler arası birilik ve bütünlüğün sağlanması zayıflatılmış ve özellikle Türkiye Türkleriyle her türlü bağlantı dönemin siyasileri tarafından engellenmiştir. Onları Türkiye Türklerinden ayırmak için Kazak, Kırgız, Özbek, Azeri, Tatar gibi isimlendirerek Türklük kimliklerini ört pas etmişlerdir. Hatta onlara farklı milletler muamelesi yapıp farklı diller ve kültürler faaliyetlerine yönlendirerek birlik ve bütünlük bilincini kırmaya çalışmışlardır. Tabiki dönemin mühim Türk milliyetçisi aydınları bu faaliyetlere teslim olmamış ve milliyetçilik hareketlerini sürdürmeye çalışmışlardır. Türk milliyetçisi birçok aydın, yazar, şair milletlerinin milli bilincini uyanık tutmak için şiirler yazmış gazete ve dergiler çıkarmaya gayret göstermişlerdir. Lakin onlarda ağır baskılar ve işkencelere tabi tutularak bu çalışmalarında devamlılık gösterememişlerdir. Birçok Türk milliyetçisi aydın, şair, yazar, din adamı tutuklanmış ağır işkencelere tabi tutulmuş ve öldürülmüştür. Bununla birlikte eserleri yasaklanmış, milli direniş ve diriliş tamamen engellenmeye çalışılmıştır. Ağır işkenceler, sürgünler, katliamlarla geçen Türk milletinin bu süreçte yaşamları büyük zorluklar altında gerçekleşmiştir. 1991 yılına kadar geçirdikleri birçok siyasi olay neticesinde dağılan SSCB’den ayrılan Türk toplulukları nihayet kendi devletlerini kurabilmişlerir. Azerbaycan, Türkmenisten, Kırgızistan, Kazakistan gibi Türk Cumhuriyetleri esaret hayatından kurtulabilmiştir. Lakin aynı şey Çin hakimiyetinde bulunan Doğu Türkistan için söz konusu olmamıştır. 20. Yüzyılda en ağır bedellerden birini ödeyen Ata Vatan Doğu Türkistan Çin zulmüne karşı amansız bir mücadele vermiştir. Haklarının gasp edilmesi ve milliyetçilik hareketleriyle isyan eden Türkler 1933 yıılnda Doğu Türkistan Cumhuriyetini kurmuşlardır. Yaşanılan siyasi çekişmeler Türklerin sürekli istiklal mücadelesi vermeye zorunlu tutmuştur. Bu süreçte birçok Türk milliyetçisi hayatını kaybetmiş ve Çin’e esir düşünler olmuştur. Doğu Türkistan Çin’e bağlı bir eyalet olarak kalmıştır. 20. Yüzyılda milliyetçilik hareketlerinin vukuu bulduğu bir başka Türk bölgesi de İran’ın kontrolündeki Güney Azerbaycan’dır. Bu bölgedeki Türkler ilkin 1906 yılında Settar Han’nın önderliğinde bir Türk şehri Tebriz merkezli olarak milliyetçilik hareketlerine başlamışlardır. Bu dönemde yine amansız bir istiklal mücadelesi veren Türklerin bölgedeki siyasi güçleri rahatsız etmesi ve sürdürülen milliyetçilik hareketlerinin Kuzey Azerbaycan ve başka bölgelere de sirayet etmesinden korkulması üzerine bastırılmıştır. Lakin Türkler bu çalışmaları sonlandırmamışlar, 1920 yıllarında mücadeleleri başarıya ulaşmış, Güney Azerbaycan’ı içine alan Tebriz başkentli Azadistan isimli bir Türk devleti kurmuşlardır. İran’ın ırkçı politikaları ve Rusya’nın baskıları neticesinde uzun ömürlü bir devlet olamayıp varlığını idame ettiremeyerek yıkılmıştır. 1945 yılında İran’a bağlı Muhtar Azerbaycan Cumhuriyeti kurulsada onunda ömrü kısa olmuş ve bu bölgedeki Türkler İran’ın baskıcı politikalarına maruz kalarak hayatlarını idame ettirmeye çalışmışlardır. Zorlu şartlar altında yaşayan Türklerin milli bilinci kırılmaya çalışılmış, Türk- Türkçe gibi milliyetçi ifadeler yasaklanmıştır. Türklerin her türlü milliyetçilik faaliyetleri diğer esaret altında bulunan Türkler gibi önlenmeye ve yok edilmeye çalışılmıştır (Karakaş: 2, 280-288). * * * 20. Yüzyılda Milletçilik hareketleri Türk Dünyasında zorlu şartlar altında sürdürülmüştür. Bu hareketlerin başlaması yayılması ve devam etmesinde yayın hayatının önemi çok büyüktür. Dönemin eserleri zorlu şartlar altında meydana getirilmiş, dönemin idrakine ışık tutan ve edebi eserler olarak adlandırdığımız, herbiri Türk Dünyasında Türkçenin farklı şiveleriyle not edilmiş kayıtlar olarak o günleri hatırlatan ve her biri Türk milletinin niyazını anlatan önemli kalıntılardır. Bu çalışmaların birçoğu o günlerin zorlu şartlarına rağmen Türk Dünyasını birçok bölgesi ulaşan ve vaziyetleri ifşa eden önemli çalışmalardır. 20. yüzyılda yaşanılan siyasi ve sosyal gelişmeler ile değişmeler toplumların yaşam tarzlarına yansımıştır hiç şüphesiz. Siyasi algı, kültürel düşünce ve çok daha fazlası toplumların aydınları tarafından üzerinde önemle durulan konular olmuştur. Bu bağlamda Türk Dünyasını bir bütün olarak değerlendirecek olursak özellikle Türkistan coğrafyasında yürütülen milliyetçilik hareketleri, İsmail Gaspıralı ve Yusuf Akçuranın milliyetçilik çalışmaları çok önemlidir. bu isimler ve beraberindekiler Türk milletinin ufkunu açan çalışmalar yapıp Türk milletinin milli uyanış, diriliş ve direniş duygularını harekete geçireren önemli yayın organlarıyla halk ulaşmışlardır. Yapılan çalışmalar içinde teşkilatlanma ve dernekleşme çalışmaları milliyetçilik hareketlerinin önemli bir kısmını temsil ve teşkil eder. Türk Yurdu Derneği bir yayın organı olarak Türk Yurdu dergisi akabinde kurulan Türk Ocakları Türkiye’deki milliyetçilkik çalışmalarının ilk yapılanmaları arasındaki önemli kuruluşlardır. Türkiye Türklerinin dışında Türk Dünyasında da dernekneşme faaliyatleri ve yayın organlarıyla milliyetçilik hareketlerine büyük bir soluk verilmiştir. Türkiye Türkleri dışında Azerbaycan Türkleri’de eserlerinde milli uyanış ve dirilişe dair mesajlar içeren çalışmalar yapmışlardır. Özellikle 1905’ten sonra siyasi etkilerin tesiri altında yapılan edebi çalışmalar çok kıymetlidir. Bu dönemde birçok gazete ve dergi yayın hayatına başlamıştır. ” Hayat, İrşad, Füyuzat, Molla Nesreddin ve Açık Söz ” Azerbaycan Türklerinin milli şuurunu zinde tutan önemli yayın organları olmuş devrin önemli siyasi ve sosyal konularına yer vermişlerdir. Ahmed Cevad, Mehmed Emin Resulzade, Bahtiyar Vahapzade Azerbaycan Türklerinin önemli milli kalemlerindendir. Güney Azerbaycan’da da diğer bölgeleler de yaşanılan milliyetçilik hareketlerinin etkisiyle yazılı ve sözlü edebiyatta milli söylemlere sıklıkla yer verilmiştir. Milli heyacana kaynaklık edecek milli eserler meydana getirmişlerdir. Lakin 1921’den sonra Güney Azerbaycan Türklerine kendi dilleriyle konuşmak ve yazmak yasaklanmış, Türkçe yazılan kitaplar imha edilerek açılan Türkçe eğitim veren okullar kapatılmıştır. Lakin bu baskıcı rejime rağmen bu bölgede yaşayan Türkler mücadelelerinden yılmamış ve milli söylemlerle çalışmalarına devam etmişlerdir. 1978’den sonra Güney Azerbaycan Türkleri, Varlık, Köroğlu, Birlik, Dede Korkut gibi çok sayıda dergi ve gazete çıkarmışlardır. Muhammed Hüseyin Şehriyar Güney Azerbaycan Türklerinin milli hareketlerindeki en önemli kalemlerinden biridir. Milliyetçilik hareketlerinin önemli bir kısmını ifade eden, milliyetçilik çalışmalarının belkide en önemli ayağı olan okullar Türkistan’da önemli bir çalışma yürütmüştür. Modern tarzda eğitim vermeyi amaçlayan Cedit Okulları Türk aydınlarının yetişmesine olanak sağlamış, milliyetçi düşünce ekseninde milli uyanışa ve direnişe rehber olmuştur. 1905 yıllarındaki ihtilalden sonra Türkistan’da milli düşünce ekseninde yine birçok gazete ve dergi yayın hayatında ummalı çalışmalar sürdürmüştür. Terakki, Şühret, Hurşid, Semerkand, Turan gibi daha çok sayıda Türk aydınları tarafından çıkarılan yayın organları Milliyetçi harekete çok büyük tesiri olmuştur. Özbek Türklerinin bunlara ilaveten milli bilincin zinde tutulması mesajlarını içeren tiyatro çalışmaları mevcuttur. Özbek Türklerini milli kalemleri oldukça çoktur lakin Çolpan’la birlikten daha geniş olanlara tesir eden çalışmalar yapılmıştır. Çolpan’la birlikte birçok aydının milliyetçi çalışmaları Sovyet Rus güçleri tarafından engellenmeye çalışılmış ve hatta bu önemli Türk Aydınlarının hayatlarına son verilmiştir. Şair ve yazarların milli söylemleriyle milletin bilinçlenmesi şiir, hikaye, roman, makale gibi türlerle halkı milli uyanışa davet etmeyi kolaylaştıran bir başka Türk topluluğuda Kazaklardır. Kazak Gazetesi Kazakların milliyetçi hareketinde çok önemli bir rol oynamıştır. Mağcan Cumabay Kazakların önemli yazarlarından biridir. Kırgız Türkleri yine bu çalışmaları sürdürmüş Cengiz Aymatov’la geniş kitlelere ulaşmışlardır. Yine Kırım Türkleri içerisinde İsmail Gaspıralı’nın çırkardığı Tercüman gazetesinin etrafında yetişen gençler Vatan Hadimi, Millet ve Uçkun gazeteleriyle milli bilincin kuvvetlenmesini Kırım’da sürdürmüşler. Milli şuuru ayakta tutmak adına önemli çalışmalarda bulunan diğer Türk Topluluğu da Bulgaristan Türkleridir. Recep Küçük gibi Türk aydın-şairleri bu bağlamda önemli eserler vermişlerdir. Yine Batı Trakya Türkleri yetiştirdikleri en önemli isimlerden biri olan Mehmet Hilmi Bey’le ve diğer aydınlarıyla Türklük bilincinin yok olmasını önleyecek girişimlerde bulunmuşlardır. Anadolu Türklerinden koparılan ve önemli topluluklardan biri olan Irak Türkmenleri’de mani ve hoyratlarla Türk milletine mensubiyet ve bağlılığına dair eserler vermişlerdir. Yine bu bağlılıktan söz edip bağları koparmamak adına milliyetçi çalışmalarda bulunan bir başka Türk topluluğu da Kıbrıs Türkleridir. Bunların yanında Tatar- Başkurt Türkleri, Karaçay- Balkar Türkleri, Karakalpak Türkleri, Saka ( Yakut) Türkleri, Eski Yugoslavya Türkleri, gibi Türk topluluklarıda büyük yankılar bulmasada mesubu oldukları Türk milletini şuurun kapuk bir yaşam sürmemişler ve yine millet bilinciyle çalışmalar yapıp Türklüklerine dair söylemleri edebi eserlerinde işlemişleridir( Karakaş: 2, 288-309 ). 20. Yüzyılın daha ilk başlarından itibaren milliyetçi fikir, ilim ve fiili faaliyetler bütün Türk Dünyasına yayılmış ve milliyetçilik çalışmaları çeşitli baskı ve önlemelere rağmen zor şartlarda da olsa sürdürülmeye çalışılmıştır. * * * 20. Yüzyılın milliyetçilik hareketleri tüm dünyada önemli dalgalanmalarla milletlerin tarihine ve dolayısıyla dünya tarihinde önemli gelişmelerin yaşanmasına sebebiyet vermiştir. Türk Dünyası milliyetçilik hareketlerinin en yoğun ve çetrefilli yaşandığı bir yer olmuştur. Balkanlardan Çin Seddi’ne dek uzanan bir kutlu coğrafyada bir millet olarak yoğun bir milliyetçilik çalışması yürüten Türkler, gerek Türk milliyetçilerine ve gerekse diğer milletlerin hareketlerine öncü ve rehber olmuştur. Geçirdiğimiz bu yüzyılda milliyetçilik hareketleriyle şanlı mazisine yakışır bir mücadele veren Türkler 20. asırda tarih sahnesinde çok önemli bir rol üstlenmişlerdir. Maziden aldığı ilham, güç ve kararlılıkla atisine yürüyen Türk elbet 21. yüzyılı Türk asrı yapacaktır. Mazi Türklerle güzeldir çünkü ve nihayet atiyi de Türkler güzelleştirecektir… Kaynakça Turan, Erol, Millliyetçilik Teorisinin Gelişimi ve Türk Milliyetçiliği, Selçuk Üniversitesi Sosyal ve Teknik Araştırmalar Dergisi, Sayı 1 Karakaş, Şuayıp, 20. Yüzyıl Türk Dünyası Edebiyatı Üzerine Bir Derleme, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, Sayı 2
0 notes
hzrinan · 5 years
Photo
Tumblr media
#2019 #hapynewyear #YENİ #YIL; TÜM #İNSANLIĞA #İSLAM #ALEMİNE #TÜRK #MİLLETİNE TÜM #SEVDİKLERİNİZE #AİLENİZE VE #SİZE #BAŞARI #AŞ #İŞ #AŞK #BOLLUK #BEREKET #EKONOMİK VE #SOSYAL #REFAH #SAĞLIK #HUZUR #MUTLULUK VE #ESENLİKLER #GETİRSİN...:)... #BARIŞ ve #ADALET DUYGUSUNUN EGEMEN OLDUĞU, ÖZGÜRLÜKLERİN KISITLANMADIĞI, GERÇEK #DEMOKRASİNİN YAŞANDIĞI, EMEKÇİLERİN VE ÜRETİCİLERİN HAKKINI ALDIĞI, "NE EZEN, NE EZİLEN. İNSANCA HAKÇA BİR DÜZEN" İN OLDUĞU, GERÇEKTEN #DEMOKRATİK #LAİK VE #SOSYAL BİR #HUKUK DEVLETİ, ULUSAL VE ÜNİTER YAPISI İLE, DEMOKRATİK PARLAMENTER SİSTEMLE YÖNETİLEN, KÜLTÜREL, EKONOMİK VE SİYASİ OLARAK #TAM #BAĞIMSIZ BİR #TÜRKİYE 'DE ve "YURTTA BARIŞ! DÜNYADA BARIŞ!" IN OLDUĞU BİR COĞRAFYADA #İNSANCA YAŞAMAK DİLEĞİ İLE... Ayrıca; Türkçe'nin 23 lehçesinde yeni yıl mesajı: Yeni Yılınız Kutlu Olsun TÜRKİYE Yeni iliniz mubarek olsun AZERBAYCAN Canga cılınız kuttı bolsın KAZAK Canga cılınız kuttı bolsın KIRGIZ Yengi yılıngız mübarek olsun ÖZBEK Teze yılınızı gutlayaarın TÜRKMEN Yeni yılıngızğa mübarek bolsun UYGUR Canga cılınız kuttı bolsın KARAKALPAK Sezne yanga yıl belen tebrik item TATAR Yanı ılınız kaırlı olsun KIRIM TATAR Hezze yangı yıl menen kotlayım BAŞKIRT Cangngı cılğıznı alğışlayma KARAÇAY-BALKAR Yana yılınız men NOGAY Yangı yılıgız kutlu bolsun KUMUK Yeni yılınızı kutlerim GAGAUZ Sizni yanhı yıl bila kutleymın KARAY-KARAİM Naa çılnanga alğıstapçam şirerni HAKAS Caa çıl-bile bayır çedirip or men TUVA Slerdi cangı cılla utkup turum ALTAY Naa çıl çakşı polzun ŞOR Senel sul yaçepe salamlatap ÇAVUŞÇA Ehingi şanga cılınan eğerdeliibin SAHACA / YAKUTÇA Yengi senewiz herli olsın IRAK TÜRKMENCESİ ARAPÇA VE FARSCAYI DA UNUTMUYORUZ: Sene saide ARAPÇA Soli nav muborak FARSÇA #martınsonubahardır #hızırinan ve ailesi (Ankara, Turkey) https://www.instagram.com/p/BsBu0D-A9Zp/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=rwg2n6hjvstd
0 notes
hzrinan · 5 years
Photo
Tumblr media
#2019 #hapynewyear #YENİ #YIL; TÜM #İNSANLIĞA #İSLAM #ALEMİNE #TÜRK #MİLLETİNE TÜM #SEVDİKLERİNİZE #AİLENİZE VE #SİZE #BAŞARI #AŞ #İŞ #AŞK #BOLLUK #BEREKET #EKONOMİK VE #SOSYAL #REFAH #SAĞLIK #HUZUR #MUTLULUK VE #ESENLİKLER #GETİRSİN...:)... #BARIŞ ve #ADALET DUYGUSUNUN EGEMEN OLDUĞU, ÖZGÜRLÜKLERİN KISITLANMADIĞI, GERÇEK #DEMOKRASİNİN YAŞANDIĞI, EMEKÇİLERİN VE ÜRETİCİLERİN HAKKINI ALDIĞI, "NE EZEN, NE EZİLEN. İNSANCA HAKÇA BİR DÜZEN" İN OLDUĞU, GERÇEKTEN #DEMOKRATİK #LAİK VE #SOSYAL BİR #HUKUK DEVLETİ, ULUSAL VE ÜNİTER YAPISI İLE, DEMOKRATİK PARLAMENTER SİSTEMLE YÖNETİLEN, KÜLTÜREL, EKONOMİK VE SİYASİ OLARAK #TAM #BAĞIMSIZ BİR #TÜRKİYE 'DE ve YURTTA BARIŞ! DÜNYADA BARIŞ! IN OLDUĞU BİR COĞRAFYADA #İNSANCA YAŞAMAK DİLEĞİ İLE... Ayrıca; Türkçe'nin 23 lehçesinde yeni yıl mesajı: Yeni Yılınız Kutlu Olsun TÜRKİYE Yeni iliniz mubarek olsun AZERBAYCAN Canga cılınız kuttı bolsın KAZAK Canga cılınız kuttı bolsın KIRGIZ Yengi yılıngız mübarek olsun ÖZBEK Teze yılınızı gutlayaarın TÜRKMEN Yeni yılıngızğa mübarek bolsun UYGUR Canga cılınız kuttı bolsın KARAKALPAK Sezne yanga yıl belen tebrik item TATAR Yanı ılınız kaırlı olsun KIRIM TATAR Hezze yangı yıl menen kotlayım BAŞKIRT Cangngı cılğıznı alğışlayma KARAÇAY-BALKAR Yana yılınız men NOGAY Yangı yılıgız kutlu bolsun KUMUK Yeni yılınızı kutlerim GAGAUZ Sizni yanhı yıl bila kutleymın KARAY-KARAİM Naa çılnanga alğıstapçam şirerni HAKAS Caa çıl-bile bayır çedirip or men TUVA Slerdi cangı cılla utkup turum ALTAY Naa çıl çakşı polzun ŞOR Senel sul yaçepe salamlatap ÇAVUŞÇA Ehingi şanga cılınan eğerdeliibin SAHACA / YAKUTÇA Yengi senewiz herli olsın IRAK TÜRKMENCESİ ARAPÇA VE FARSCAYI DA UNUTMUYORUZ: Sene saide ARAPÇA Soli nav muborak FARSÇA #martınsonubahardır #hızır #hizir #hızırinan #hizirinan #HızırİNAN #inan (Ankara, Turkey) https://www.instagram.com/p/BsBu0D-A9Zp/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=qvbjfu2ysv8u
0 notes
hzrinan · 5 years
Photo
Tumblr media
#2019 #hapynewyear #YENİ #YIL; TÜM #İNSANLIĞA #İSLAM #ALEMİNE #TÜRK #MİLLETİNE TÜM #SEVDİKLERİNİZE #AİLENİZE VE #SİZE #BAŞARI #AŞ #İŞ #AŞK #BOLLUK #BEREKET #SAĞLIK #HUZUR #MUTLULUK VE #ESENLİKLER #GETİRSİN...:)... #BARIŞ ve #ADALET DUYGUSUNUN EGEMEN OLDUĞU, ÖZGÜRLÜKLERİN KISITLANMADIĞI, GERÇEK #DEMOKRASİNİN YAŞANDIĞI, EMEKÇİLERİN VE ÜRETİCİLERİN HAKKINI ALDIĞI, "NE EZEN, NE EZİLEN. İNSANCA HAKÇA BİR DÜZEN" İN OLDUĞU, GERÇEKTEN #DEMOKRATİK #LAİK VE #SOSYAL BİR #HUKUK DEVLETİ, ULUSAL VE ÜNİTER YAPISI İLE, DEMOKRATİK PARLAMENTER SİSTEMLE YÖNETİLEN, KÜLTÜREL, EKONOMİK VE SİYASİ OLARAK #TAM #BAĞIMSIZ BİR #TÜRKİYE 'DE ve YURTTA BARIŞ! DÜNYADA BARIŞ! IN OLDUĞU BİR COĞRAFYADA #İNSANCA YAŞAMAK DİLEĞİ İLE... Ayrıca; Türkçe'nin 23 lehçesinde yeni yıl mesajı: Yeni Yılınız Kutlu Olsun TÜRKİYE Yeni iliniz mubarek olsun AZERBAYCAN Canga cılınız kuttı bolsın KAZAK Canga cılınız kuttı bolsın KIRGIZ Yengi yılıngız mübarek olsun ÖZBEK Teze yılınızı gutlayaarın TÜRKMEN Yeni yılıngızğa mübarek bolsun UYGUR Canga cılınız kuttı bolsın KARAKALPAK Sezne yanga yıl belen tebrik item TATAR Yanı ılınız kaırlı olsun KIRIM TATAR Hezze yangı yıl menen kotlayım BAŞKIRT Cangngı cılğıznı alğışlayma KARAÇAY-BALKAR Yana yılınız men NOGAY Yangı yılıgız kutlu bolsun KUMUK Yeni yılınızı kutlerim GAGAUZ Sizni yanhı yıl bila kutleymın KARAY-KARAİM Naa çılnanga alğıstapçam şirerni HAKAS Caa çıl-bile bayır çedirip or men TUVA Slerdi cangı cılla utkup turum ALTAY Naa çıl çakşı polzun ŞOR Senel sul yaçepe salamlatap ÇAVUŞÇA Ehingi şanga cılınan eğerdeliibin SAHACA / YAKUTÇA Yengi senewiz herli olsın IRAK TÜRKMENCESİ ARAPÇA VE FARSCAYI DA UNUTMUYORUZ: Sene saide ARAPÇA Soli nav muborak FARSÇA #martınsonubahardır #hızır #hizir #hızırinan #hizirinan #HızırİNAN #inan (Ankara, Turkey) https://www.instagram.com/p/BsBuGN2AUls/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=1u730wk35ct0u
0 notes