Tumgik
#Pâyidar
hanedan · 1 year
Text
Hep var ol diye yok olmaya razı geldiğim sensin. Allah nâmahremin değil elini, hayalini dahi değdirmesin toprağına.
Esen rüzgarına, yağan yağmuruna, dağına taşına sinmiş İslâm kokusunu, kıyâmete kadar üzerinde pâyidar kılsın, canım vatanım.
37 notes · View notes
emretekinresmi · 10 months
Text
15 Temmuz, Türkiye'nin siyasi bir meselesi olmanın ötesinde, bu topraklar üzerinde kendini bu topraklara ait hisseden tüm bireylerin ortak memleket meselesi haline gelmiştir. Bu minvalde 15 Temmuz'u unutmamak, geçmişin hatıralarını canlı tutmak ve gelecek nesillere aktarmak için önemlidir. Çünkü o gece yaşananlar kişilerin ötesine geçerek, şehitlerimizin, kahramanlarımızın ve vatanseverlerimizin meselesi olmuştur. İçimizdeki acı ve öfke, unutulmaz bir iz bırakmış, bu kahramanca direnişi, milletimizin birlik ve beraberlik ruhunu ve vatan sevgimizi simgeler hale getirmiştir. Bu karanlık gecede kaybettiğimiz şehitlerimizin adlarını her zaman anacağız.
Rabb'im, ülkemize bir daha böyle acılar yaşatmasın ve milletimizi birlik ve beraberlik içinde pâyidar eylesin. Bu tarih, milletimizin ortak hafızasında daima yerini koruyacak ve gelecek nesillere umut kaynağı olacaktır.
12 notes · View notes
dear-milena · 2 years
Text
Tumblr media
pâyidar.
🤍
20 notes · View notes
1vaveyla · 2 years
Text
Tumblr media
"Güzellik pâyidar olmaz, geçer âheste âheste..."
23 notes · View notes
ghostmansblog · 2 years
Text
Tumblr media
Ali, Veli, Jâle,Lâle..ve sevgili anneleri Pâyidar hanım..🐞
7 notes · View notes
aevval · 2 years
Text
Ah içim... Kederim kaderim midir?
Ah kendim... Ne eyledim nede söyledim ondan mıdır nâşâdım.
Ah evherim... Sana pâyidar olmuş bu kalp ne nâçâr edeyim.
Bilmedim, bilemedim, eylemedim, edemedim.
2 notes · View notes
mursel-ahiskali · 3 months
Text
CİNAS/ الجناس / Belâgatın bedî‘ kısmında yer alan bir söz sanatı.
Bir diğer örnek de, “Hükümdar bağış yapan cömert bir kişi değilse onu bırak, çünkü devleti gidicidir, pâyidar olamaz” (إذا ملك لم يكن ذا هبة فدعه فدولته ذاهبة) beytidir. Burada cinasın birinci unsuru, “sahip ve mâlik” anlamındaki “zâ” ile “bağış” anlamına gelen “hibe” kelimelerinden meydana gelmiştir; ikincisi ise “gitmek” anlamındaki “zehâb” masdarının ism-i fâili olan “zâhibe”dir.kaynak: DİA
View On WordPress
0 notes
imcoolbitch · 2 years
Text
Aşk nedir?
Tanrının armağanı mı?
Yoksa tanrının ta kendisi mi?
Şeytan kimdir?
Işık ve güzelliği anlatan Lucifer mi?
Yoksa bize aşkı getiren mi?
Işık nedir?
İçimizde bastırılmış olan mı?
Yoksa sönmeden yanan ateş mi?
Şeytan kimdir?
Karanlıkların Efendisi mi?
Yoksa kıvılcımı ateş yapan mı?
Sarhoşluk nedir?
Günah sayılıp yasak olan mı?
Yoksa yaşamayı hissetmek mi?
Şeytan kimdir?
Derinlerde uyuyan çılgınlık mı?
Yoksa vecdin içerisinde yanımızda olan mı?
Karanlık nedir?
Gecenin pelerini mi?
Yoksa sükûnetin izleri mi?
Şeytan kimdir?
Karanlık olan mı?
Yoksa buna mahkum bırakılan mı?
Aşk, Öz'ün armağanıdır.
Işık, yol gösterendir.
Sarhoşluk, hissetmektir.
Karanlık, pâyidar olandır.
Şeytan kimdir?
Şeytan, karanlığın içindeki ışık
Aşkı alevlendiren sarhoşluktur.
...........
0 notes
siradanbirseyler · 3 years
Text
Kırık kalpler matinası.
Her birimiz üyesi değil miyiz bu kırık kalpler matinasının?
Her gün yenisine kırılan kalbimize haksızlık olmaz mıydı aksi olsa?
Hepimiz ruhumuzda yaralar ile beraber koşuyoruz kırık kalpler matinasına.
Sanki vardığımızda bir bandaj yapıştıracaklar yaralarımıza, ve birleştirecekler kalbimizin tüm kırık parçalarını.
İçimizde o filizlenen umut kırıntılarıyla koşuyoruz yeni bir düş kırıklığına doğru.
Ne çok sükûtuhayâle uğruyor şu kalbimiz, ne de çok yıpranıyor.
Çağın kirininden sakındıramıyoruz kalplerimizi, o yüzden her gün yeniden ve yeniden kırık parçalarını toplarken buluyoruz kendimizi.
Birbirimize sözler veriyoruz, bir maviliğin güzelliğinde okşuyoruz ruhlarımızı, bir yeşilin efsununda bakıyoruz gözlerimize, bir hayatın gerçekliğinde çıkıyor tüm kelamlar ağzımızdan.
Sonra bir hayalın paramparça edilişiyle başlıyor tüm hüzünlü kalpler ağlamaya.
Bir burukluk peydah oluyor benliğimize, pâyidar olup gidiyor.
Sonra bir el dokunuyor omuzumuza, hiç gitmyecek gibi, hep kalacak gibi.
Asırlar gibi geçen zamanın ardından ilk ışığı görüyoruz o insan da.
Sonsuza dek o ışığın altında aydınlanacakmışız gibi çarpıyoruz ellerimizi birbirine, mutluluk sandığımız o duyguyu tadıyoruz.
Sonrası.. mâlum.
-sıradanbirseyler
21 notes · View notes
34-ist-34 · 3 years
Text
Büyük şeytan ABD de sen soykırım demeye devam et..
Bak Mehmed'im kuzey ırakda itlerini itlaf ediyor..👊🚀🇹🇷
Devletimiz Pâyidar olsun inşallah ☝️🇹🇷🇹🇷
20 notes · View notes
payidardost · 3 years
Text
Meraba, ben pâyidar dost çünkü payidar sonsuz ,ölümsüz demek yani dostlarımla ahirettede beraber olucaz çünkü orası sonsuz peygamber efendimiz sav. Buyuruyor ki "kişi sevdiği ile beraberdir "
"Kartallar gibi uçmak istiyorsanız sürüngenlerle oturup kalkmayın "
2 notes · View notes
quakeriders · 4 years
Note
5, 7 and 27 please!!! Also, 14
“hi, I’m not from the US” ask set
5. favourite song in your native language?
oh, this is a hard one. I’m going to go with Kalbine Sürgün by Rafet El Roman because although it’s a sad song it always makes me remember good times and also I enjoy a lot of the guys music.
7. three words from your native language that you like the most?
Pâyidar - something like deathless, something that will live on forever
Rüzgar - it mean wind it’s not that deep.
Pişmanlık - regret, but also more angsty than just regret
14. do you enjoy your country’s cinema and/or TV?
I mean, turkish romantic comedies that feature a 25+ something professional woman who fake marries a guy bc her family is getting worried she’s never gonna find a man and then oops, they fall in love are like... the right kind of thing to inspire me to write (or imagine) silly fan fiction.
the couples almost always have those enemies to lovers, bickering until the bitter end, reluctant bed sharing (bc they are fake married) and hogging the blankets dynamics and it’s hilarious until the bitter end. 
27. favourite national celebrity?
idk, I don’t follow celebrities. and every year there are like two break out stars that are ridiculously attractive and then we move onto the next? but like Can Yaman is really nice to look at and his last co-star on a tv show (about falling in love and then him loosing his memories of their relationship and her trying to make him remember in more and more ridiculous ways) Demet Özdemir. I’m adding a gif for visuals.
Tumblr media
9 notes · View notes
ilyasbalci · 4 years
Text
Efendimdir Alemdâr
Onsuz bana âlem dar
Etmeyeydi yerimdâr
Kılarmıydı pâyidar
4 notes · View notes
perge · 5 years
Text
“Dinsiz bir cemiyetin, bir milletin pâyidar olabileceğine inanmıyoruz,,
Adnan Menderes
17 notes · View notes
ghostmansblog · 3 years
Text
Türkiye cumhuriyeti ilelebet pâyidar kalacaktır..2023, 2053, 2071 diye saçma sapan hayaller kurmayın!..🐞
4 notes · View notes
derdiderun · 5 years
Note
Abi vahhabi ve selefi nedir
Bir hoca şöyle demişti; Vehhabi Selefi'lik, İngiliz'in istediği İslam. Bunu sen istedin anonim sordun sonuna kadar oku inşeAllah...
....
Vehhabilik, bozuk ve sapık bir fırkadır. On sekizinci yüzyıl ortalarında, Arabistan yarımadasında, Necd bölgesinde ortaya çıkmış, Muhammed bin Abdülvehhab tarafından kurulmuştur. Bu şahıs, İbni Teymiyyeye sahip çıkmış, onun bozuk fikir ve görüşlerinin yayılmasında, baş rol oynamıştır. Bu fırkaya baglı olanlara, Vehhabiler adı verilir. Vehhabilerin Ehl-i Sünnete Karşı Oldugu Belli Başlı Yerler:
1- Sözlerine inandırabilmek icin, Selef-i Salihinin yani Salih olan selefin (Ashab-ı Kiram ve Tabiinin) yolunda olduklarını söyleyerek, kendilerine “Selefiler ve Ehl-i Sünnet” adını verirler.
2- Itikatta Selefi, amelde Hanbeli olduklarını savunurlar.
3- Dört şeri delilden, icma ve kıyası kabul etmezler.
4- Dört hak mezhebi tanımazlar. Bunlardan birine bağlanmayı reddederler.
5- Peygamberimizin, hırka ve mübarek sakalının ziyaret edilmesini şirk sayarlar.
6- Müteşabih Ayet-i Kerime ve Hadis-i Serifleri zahiri (görünen) manasıyla yorumlarlar. Bu yüzden, yüce Allahı yarattıklarına benzetir ve bir cisim olarak görürler.
7- Yüce Allahın cisim oldugunu söyler, gökte olduguna arşın üzerinde oturduguna inanırlar.
8- Namazı kılmayan bir Müslümanın Dinden çıktıgını, kafir oldugunu söylerler.
9- Peygamberler ve Salihler vesile edilmez, (kişi dua ederken Peygamberler ve salihler hürmetine diyemez) derler.
10- Tasavvuf ve tarikatın bidat ve sapıklık oldugu inancını yayarlar.
11- Kendilerinin dogru yolda, gerçek Ehl-i Sünnet olan Maturidilerle Eşarilerin ise sapıklık içinde ve batıl yolda olduklarını iddia ederler.
Bir başka açıdan… Kendilerine selefi derler. Ancak mantık olarak selefi olmaları mümkün değildir. Zira Selefi sahabeye ve sahabeyi gören nesle denir. Dolayısıyla zamanımızda selefi olmak mümkün değildir.
Kendilerine referans aldıkları kişilerden biri İbni Teymiye dir. Vehhabilği Suudi Arabistan’da Osmanlı’ya isyan edip İngilizlerin menfaatine çalışan ibni Abdülvehhab adında sapkın bir kişi kurmuştur. kendilerinin hanbeli mezhebine bağlı olduğunu idda ederler ancak 200 den fazla sapkın inanışları vardır.
Vehhabilerin 3 temel inancı; 1-”Amel imandan parçadır, namaz kılmayan kafir olur” derler. 2-”Peygamberlerin ve velilerin ruhlarından yardım istemek küfürdür, bir peygamberin ya da velinin kabrini ziyaret edip onun vesilesiyle Allah’tan istemek şirktir,insani kafir yapar” derler 3-Türbe yapmayı, türbede dua etmeyi, ölüler için sadaka vermeyi şirk sayarlar. Bu şekilde inananları öldürmeyi, malarını yağmalamayı mübah sayarlar.(Bakınız; El Kaide ve Üsama b. Ladin…)
Diğer yanlış inançlarından.. — Bir mezhebe uymayı kabul etmezler —Türbeleri puthaneyle bir tutarlar —Şefaate inanmazlar —Keramete inanmazlar —Tasavvufu inkar ederler —Allah için adak kesip etlerini dağıtıp sevabını peygamber ve velilere, geçmişlere bağışlamak şirktir derler —Ölüler söylenenleri duymaz derler. —Mescidi Nebeviyi ve Peygamberimizin kabrini ziyaretetmek için uzak yoldan gitmek yasaktır derler. —Kaside ve Naatları sevmezler İB—Allah arşın üzerinde oturur derler. —Sebeplere yapışmaya ve vesileye şirk derler. —VAHHABİ OLMAYANI KAFİR SAYARLAR.
Tasavvuf Düşmanlıkları
“İSLAM’da tasavvuf yoktur, tasavvuf şirk, küfür ve dalâlettir” gibi sözler Ehl-i Sünnet ve Cemaat ulemasına ait değil; Vehhabîlere aittir. Binaenaleyh bu gibi aşırı görüşler biz Sünnî Müslümanları bağlamaz ve bunlara asla itibar etmeyiz. Gerçek İslâm tasavvufunun Hind’ten, Kadim Yunan’dan, şuradan buradan geldiğini iddia edenler de yalan söylüyor.
Tasavvuf İslâm’ın ahlâk, zühd, bâtın boyutudur. Gerçek tasavvuf yüzde yüz Kitab’a, Sünnete, Şeriata uygundur.
İmamı Gazalî hazretlerinin, el-Munkizu min ed-dalâl kitabında buyurduğu gibi İslâm’ı en iyi anlayanlar, en iyi yaşayanlar, en takvalı ve kâmil Müslümanlar sûfîlerdir.
Evliyaurrahman’ın çoğu sûfîler içinden çıkmıştır. Gerçek sûfîler her asırda yeryüzünde Allah’ın şâhidleri olmuşlardır.
Gerçek sûfîler Resûl-i Kibriya aleyhissalatü vesselam Efendimizin vekilleri, varisleri, halifeleri olmuşlar ve onun sünnetini yaşamış ve yaşatmışlardır.
Gerçek sûfîler kuru lâfla değil, hâl ile İslâm’ı tebliğ etmişler ve nice insanın hidâyetine vesile olmuşlardır.
Gerçek sûfîlere bakan onlarda İslâm’ı görür.
Gerçek sûfîler insanın en büyük düşmanı olan nefs-i emmâre ile büyük cihad yapmışlardır.
Gerçek sûfîler yalancı, aldatıcı, azdırıcı dünya tuzaklarına düşmemişler ve Müslümanları da bundan korumak için çalışmışlardır.
Gerçek sûfîler emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmışlardır.
Gerçek sûfîler İslâm’ın baş emri olan beş vakit namazı dosdoğru kılmışlardır.
Gerçek sûfîler Kur’ân’ın ve Sünnet’in askerleri olmuşlardır.
İhlâs, sıdk, vefa, seha, mürüvvet, fütüvvet gerçek sûfîlerin hasletleridir.
Tasavvuf düşmanları bazı meczubîn’in şatahatını ön plana çıkararak saldırıyor. Şathiyat örnek olmaz. Tasavvuf şathiyat değildir.
Cihan tarihinin gördüğü en büyük ve doğru devlet olan (Kuruluş ve yükseliş devrini kasd ediyorum) Osmanlı’ya bakalım. Sultan Osman Gazi Han’dan, Son Padişah Vahidüddin Han’a kadar bütün Selâtin-i Osmaniye (nevverallahu merakidehum) tasavvuf ve tarikat mensubu idiler, bir veya birkaç şeyhe intisabları vardı. Tasavvuf ve tarikat olmasaydı Devlet-i Aliyye 600 sene değil, 60 sene pâyidar olamazdı.
Osmanlı sultanları dünya sultanı olarak mâneviyat sultanlarına tâbi olmuşlardır. Onların büyüklükleri ve sultanlıkları buradadır.
Selâtin-i Osmaniye’nin çoğu büyük velidir. Bu velayete tasavvuf ve tarikat sayesinde nâil olmuşlardır.
Osmanlı devleti sadece ordularıyla değil şeyhleri ve dervişleriyle de fütuhat yapmıştır.
Gazi Sultan MehmedHan-ı Sâni efendimiz henüz 21 yaşında iken İstanbul’u, biiznillahi teala, şeyhi ve mürşidi Akşemseddin hazretlerinin dua ve himmeti ile almıştır.
Asıl bid’at, Vehhabîlerin ve diğer bazı ehl-i bid’atin tasavvufu ve tarikati inkar etmeleri, bid’at saymaları, sûfileri müşrik ve kâfir ilan etmeleridir.
Tasavvufu kaldırın, Osmanlı’dan ne kalır?
Vehhâbîlik hareketi Osmanlı İslâm devletine ve Hilafet-i İslâmiyeye karşı tuğyan ve isyandır.
Vehhâbîlerin Osmanlılar gibi fütuhatı var mıdır?
Vehhâbîler, baştan beri İngiliz ve düvel-i muazzama-i Salîbiyye tarafından desteklenmiştir ve el’an desteklenmektedir.
Bugün ABD ayakta duruyorsa Vehhâbîlerin ABD bankalarında sakladıkları bir trilyon dolarla durmaktadır.
Tarih boyunca Fahr-i Kâinat Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimize en büyük saygıyı Osmanlı sultanları, Osmanlı devlet ricali, Osmanlı Müslümanları göstermiştir.
Resûlullah’ın kubbesini yıkacağız, nâşını kabrinden alıp başka yere gömeceğiz, toprağını da düzleyeceğiz diyen Vehhâbîlerde Peygamber-i zîşan efendimize hürmet var mıdır?
Tarih boyunca Hulefa-i Râşidin (radiyallahu aleyhim ecmain) devrinden sonra Tevhid bayrağını en fazla yüceltmiş, en fazla fütuhat ve i’lâ-i kelimetullah yapmış devlet ve topluluk Osmanlı’dır.
Osmanlı atalarımız Din-i Mübin-i İslâm, Kur’ân, Sünnet ve Şeriat-ı garra-i Ahmediyye yolunda milyonlarca şehid vermiştir.
Bunca mü’mine, şehid, gaziye, fâtihe, din hizmetkârına, ulemaya, meşayihe, mürşitlere, evliyaullaha; müşrik, kâfir ve sapık diyenler ne kadar hayâsız ve insafsız kişilerdir.
Selefiye ismi…
Selefiyye ismi, bu asırda Vehhabilik akımının örtündüğü bir isim olmuştur. Halbuki Selef-i salihin, ashabı kiramın devamı olan tabiin ve peşlerinden gelenlerdir. Dört mezheb imamı da selefi salihdirler. Bu zaman selefiyyesinin en bariz hususiyyetleri tasavvufu inkar, kabir ziyaretini men etmek, şefaati yok etmek, Allah dostlarına ve keramete asla değer vermemek, istediği mezhebten alıp uygulamayı kendinin yapabilmesi, Allahın Arş’a oturduğu itikadı, Arş’ın kadim olduğu iddiası, tevhid inancı diyerek herkesi tekfir gibi pek çok marazları vardır.
Bu fikirlerin reddiyesi için yazılan eserler pek çoktur. Biz ana hatlarıyla kısa ve aklınızda kalacak cevaplar verelim:
1-Tasavvuf yani tarikat, Resulullah s.a.v den itibaren Ebu Bekir Sıddık r.aın kalbine akıtılan manevi kuvvetti. “İkinin ikincisi idi. O vakiite ikisi mağarada idiler. Arkadaşına diyordu: Üzülme, ALlah bizimle beraberdir. Allah sekinesini -kuvve-i maneviyyesini- indirdi…”
Tevbe suresindeki bu ayetin ifadesiyle kalbine akıtılan manevi kuvvetle Ebu Bekir Sıddık’tan r.a. her türlü korku ve endişe gitmiş yok olmuştur. İşte bu manevi akımın kalbe inmesiyle iman en zirveye ulaşır. Şimdi kişi bana böyle bir meneviyat lazım değil diyebilir mi? Bu halin devamı için Allah dostlarının yaptığı düzenlemeye tarika ismi verildi, yeni bir şey icat edilmedi.
2-Kabir ziyareti: Efendimiz s.a.v. “Bundan evvel size kabir ziyaretini yasaklamıştım, artık kabirleri ziyaret ediniz…” buyurmakla bu izni vermiştir. Cahillerin aşırı davranışları yüzünden bizim usulüne göre ziyaret edip ölüler için Kur’an okumamızın ne sakıncası var? Üstelik “Ölülerinize yasini okuyun” diye emir de var.
3-Şefaat: Resulullah s.a.v. buyurdu: “Şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenler içindir.” Bu hadisi şerif, Ravzayı Mutahhara önünde ecdadımız tarafından yazılmış levha olarak işlenmiştir. İnkarcılar kafalarını kadırsınlar da oraya baksınlar.
4 – Kerametler haktır ve meydana gelmiştir. Bütün savaşlarda islam askerlerinin kendileri de eskiden ölmüş şehitler veya veliller de savaşlarda harikulade başarılar sergilemiştir. Ayrıca ashabı kiram ve peşlerinden gelen salih kimselerden pek çok keramet nakledilmiştir. İnkar eden bereketinden mahrum olur. Zaten ehli sünnet olmayanlar veli olamadığı gibi keramet ehli de olamazlar, zira velilik ve keramet Efendimiz s.a.v. den akıp gelen hallerdir. Vehhabi kafalılar, zaten peygamber öldü işi bitti diyerek alakayı kesmişler.
5- mezhebleri birleştirmek: Kişi kendine göre uygun gördüğü bir fetvayı dilediği mezhebten alıp uygularsa ortaya yeni bir mezheb çıkar. Böylece işin sonu felakete gider. Fetva ve içtihad ehli olmayanlar taklit ehli olan cahillerdir. Bunların yapacağı iş, kabullendiği bir müçtehidi taklit etmektir. mesela: Hanefiye göre abdest alıp namaza başlasa, namazda iken elinden kan aksa, hemen şafiiye göre niyet ettim diyerek namaza devam etse bu caiz olmaz. Zira başlangıçta olan mezhebi itibar edilir. He işte durum böyledir. Bu kargaşalığı önlemek için alimler asırlarca mezheb fetvalarını beyan etiler.
Onlardan petro-dolarlar alıp mü’min, muvahhid, muhlis ecdadını sövenlere yazıklar olsun.
Bunlardan herkesi haberdar ederek EHL-İ SÜNNET VEL CAMAAT inancına sahip çıkalım…
Rabbim Hz.Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi vesellem) Efendimizin yolundan ayırmasın…AMİN !
Kaynak: Ehli Sünnet - Ehli Tasavvuf
26 notes · View notes