Tumgik
#bergama antik kenti
izmirspotcu · 11 months
Text
BERGAMA’DA 2. EL SPOT EŞYA ALIM MERKEZİ  0536 740 29 20
#izmir #bergama #İzmirBergama #Bergamaİzmir #ayaskent #soma bergama,i̇zmi̇r bergama spotçu,bergama spotçu i̇ki̇nci̇ el eşya alanlar,bergama spotçu,spotçu,bergama spotçusu,bergama spot eşya alanlar,bergama spot beyaz eşya alanlar,bergama spotçular eski̇ eşyacilar,bergama spotçular,bergama 2.el eşya,bergama eski̇ eşya alanlar,bergama i̇ki̇nci̇ el eşya al sat,bergama kullanilmiş eşya alanlar,bergama i̇ki̇nci̇ el eşya alan yerler,bergama i̇ki̇nci̇ el mobi̇lya alanlar,bergama i̇ki̇nci̇ el beyaz eşya alanlar,bergama spot
1 note · View note
tripuck · 4 months
Link
0 notes
hasanisikli · 8 months
Text
Kültürel Miras: Aktarmak, Paylaşmak, Direnmek
Tumblr media
Poster tasarımı: Gülçin Arda (https://www.behance.net/gulcinarda)
Etkinlik web sitesi: https://www.focafilmgunleri.org/
12-13 Ağustos tarihlerinde Bergama Tiyatro Festivali’ni ziyaret ettiğimde sanatçı ve kültür yöneticisi girişimcilerden en çok duyduğum sözler maruz bırakmak ve mücadele etmekti. Aradan yaklaşık iki ay sonra Bergama’nın biraz aşağısında İzmir Körfezinde yaşayan benim için artık kuzey Ege olarak tanımladığım Foça’daki 6. Foça Uluslararası Arkeoloji ve Kültürel Miras Belgesel Film Festivali’nde de benzer bir duygu vardı. İki festival de daha çok yeni ve imeceyle çalışan gönüllü bir kadrosu var. İkisi de pandemiyle birlikte durakladılar, yüksek enflasyonla birlikte ağlar kurmak, izinler almak ve finansal kaynak bulmakta zorlandılar. Ancak festival ekipleri mücadele ettiler.
Kısa adı Foça Film Günleri olan festival, resmi adından anlaşılacağı gibi kültürel miras ve arkeoloji konulu belgesellere ağırlık veriyor. Az kişiyle imece usulü de olsa tıkır tıkır işledi. Poster ve broşürlerin basımıyla havalimanı transferde İzmir Büyükşehir Belediyesi, sanatçıların ağırlanmasında bizzat Foça esnafının katkısı olmuş. Çarşamba günü başlayan festivale cumartesi öğleden sonra katılıp Foça Belediyesi’nin izniyle kullanılan Reha Midilli Kültür Merkezi’nde başlayan maratonu gece bitirdim. Kordonboyu (Angelos Kvotsos) ve Göçebe (Selim Alan) filmlerinden sonra söyleşi de vardı. Son izlenen belgeselin sponsoru Kanada hükümetiydi, Kordonboyu’nda BAYETAV (Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı) ile Yaşar Üniversitesi iletişim fakültesinin desteği vardı.
Geçen sene Marsilya Meydanı’nda yapılan akşam seyirlikleri yerine benim izlediğim Cumartesi filmlerinin hemen hemen hepsi Reha Midilli Kültür Merkezi’nde yapıldı, böylece eskiden epey atıl duran kültür merkezini de deneyimleme şansım oldu. festivalde filmler başta birbirinden kopuk, başka coğrafyaların farklı hikayelerini anlatıyor gibiyse de ertesi gün konunun özüne maruz kaldım.
Pazar sabah savunma bakanlığının izniyle alınan, aslında halka açık bir müze olduğunu bile festivalde öğrendiğim Foça Denizciliği Tanıma Sevdirme ve Yaygınlaştırma Merkezi’nin salonundaki İtalya yapımı iki denizcilikle ilgili belgeselden sonra bahçede yapılan sözlü tarih üzerine söyleşiye katıldım. Söyleşiyi çarpıcı kılan akademisyen ve film yapımcıların sözel tarih üzerine söyleşisi kadar Foçalı balıkçıların varlığıydı. İkisi emekli, biri de balıkçılar kooperatifi başkanı Foça’nın denizcilikle ilişkisi üzerine konuşulurken Foça’nın 20. Yüzyıl belleği açıldı: mübadele sonrası Midilli’de denizcilik yapmış ailelerin kayıksız hayatta kalma mücadelesi, balığın ucuz olup İzmir’e ulaştırmanın güçlüğü, 50’lerden itibaren git gide kıyıların askeriye ve turizm tarafından balık avı için git gide daralması, 70’lerde Club Med’in varlığı sayesinde balıkçıların geçinebilmesi ve aralarında en azından birinin sigortalı ve emekli olabilmesi, 80’lerin başında sit olmaması için bir haftada yıkılan yüzlerce eski ev, trol avcılığı, turizmle fokların mağaralarına turistlerin girip rahatsız etmesi… ve günümüzde artan sorunlara karşı kıyı balıkçılarının denizin bekçisi konumuna gelmesi. Bunları Foçalılar biliyorlar, aralarında konuşuyorlardı ama biz öteki’nin farkına varması bir festivalde askeriyeye ait yarı kamusal bir alanın en azından bir saatliğine açık alana (bkz. Gökçe Sanul) dönüşmesiyle mümkün oldu, çünkü yaşam mücadelesi veren hemcinslerimle gündelik yaşamda tanışmamız ve bunları öğrenmem olası değildi. Çoğunluğun emekli olduğu seyirci grubunda tesadüfen orada olan festivaller bağlamında kent belleği inceleyen ben süreci öğrenip yeni bir Foçalı, fok balığı ve deniz kenti Foça hakkında farklı bir bakış açısı kazandım.
Ardından katıldığım arkeoloji gezisinde de aynı hissiyat içindeydim. Gündelik yaşamda deneyimlediğim bir Foça vardı, bir de arkeoloğun gösterdiği, anlattığı katmansal, antik dönemden Osmanlı’ya kültürlerin etkileşim içinde olduğu bir Foça vardı. Burada bilhassa nostaljiye mesafeli durup neydi o güzel günler yerine geçmişten bu yana göçlerin günümüzde de Pandemi öncesi turizmle hep bir bellek kopuklukları, geçişkenlik ve ürünün yayılması (seramik, mimari öğeler) görülüyor.
Foçalı artık eski evini yıkıp apartman yapmıyor, ağını yırtan foku hoş görüyor, ancak yine bir denize bağımlı ekonominin sonuçlarıyla yüzleşiyor. Dengesi bozulan doğada kıyıya aylardır mavi deniz anaları vuruyor, kitle turizmi emlak fiyatlarını zorlaştırıp elektrik ve su alt yapısını zorluyor. Kültürel miras sadece anıtsal mimari değil, geçmişten bugüne aktarılan sorunlar karşısında çözüm bulabilme bilgisi, iktidar ve yerliler arasındaki uyum ve gerilimler, içerme ve dışlamayı da gösteriyor.
0 notes
aydinrehberi · 1 year
Text
Aydın’ın önemli antik kentlerinden olan Tralleis Antik Kenti ve ören yeri her sene çok sayıda turisti ağırlıyor. Özellikle bölgeye gidecekler tarafından en çok Tralleis nerede hususu araştırılıyor. Aydın’ın kuzey tarafında Kestane Dağları’nın güneyindeki yamaçta Tralleis Ören yeri konumlanmıştır. Antik kentler kapsamında dünyanın en eskisi olma özelliği taşıdığını söyleyebiliriz. Tralleis’liler ve Argoslular tarafından kurulan Tralles Antik Kenti, Menderes havzasındaki verimli toplarda yer alıyor. Tralles Antik Kenti, M.Ö.334’te İskender tarafından alınmıştır. Kenti İskender aldıktan sonra kentin devamlı Helenistik krallıklarca el değiştirdiğini söyleyebiliriz. Kentin geçmişten günümüze kadar tek ayakta kalan yapısıysa, “Üç Gözler” diye isimlendiren bölgesidir diyebiliriz. “Üç Gözler” olarak isimlendirdiğimiz yapı Antik Çağ dönemlerinde; kültürel, eğitim ve spor aktiviteleri bakımından önem taşıyordu. Bu yapılar, Gymnasium’a ait kalıntılar olarak dikkat çekiyor. Tralleis Ören Yeri’nin Tarihi Önemi Ülkemizdeki önemli antik kentler içerisinde yer alan Tralleis birçok açıdan dikkat çekiyor. Özellikle Roma döneminden kalan stadium, hamam, agora ve tiyatro gibi yapılar kentin dikkat çekiciliğini artırıyor. Günümüzde süren kazılarda hala kente dair toprak altındaki kalıntılar yüze çıkartılıyor. İlkçağ ’da kent; kırmızı renge sahip çanaklarla, çömleklerle ve derilerle ünlenmiştir. Kentte aynı zamanda Ayasofya mimarı Anthemios ile Tauriskos ve Apollonios adlı yontu ustaları yetişmiştir. Tralles Ören Yeri denildiğinde ayrıca dünya genelinde üne kavuşan Genç Atlet ve Farnese Boğazı adlı heykellerde dikkat çekiyor. Kayıtlara göre kent; M.Ö.13. yy ’da kurulmuştur. Argoslular’la Trakyalıların kurmuş olduğu kent, Tralla kentindeki halk anlamındaki Tralla-eis kelimesinden türemiştir. İzmir ile Aydın arasında 1883’te gerçekleşen demiryolu çalışmalarında Seikilos isminde bir Aydınlının mezar taşı bulunmuştur. Demiryolu çalışmasında bulunan mezar taşı günümüzde Danimarka Müzesi’nde sergileniyor. Antik dönemden günümüze ulaşan mezar taşı üzerinde 13 satırlık yazı vardır. Tralles Ören Yeri’ne Nasıl Gidilir? Aydın’ın merkez Efeler ilçesi sınırlarında Tralleis Ören yeri konumlanmıştır. Aydın merkeze 3 km uzaklıktaki Tralles’e 5 dakika içinde gidebilirsiniz. Aydın’ın Kemer mahallesindeki Tralleis’e ulaşabilmek adına tabelaları takip etmeniz gerekiyor. Tabelaları izleyerek kolayca antik kente ulaşabilirsiniz. Aydın merkeze yakın olması sebebiyle çok ziyaretçi ağırlayan Tralles Ören Yeri ücretsiz girişiyle de ayrıca dikkat çekiyor. Yaz dönemlerinde, saat 08.00’den 19.00’a; Kışınsa, 08.00’den 17.00’e kadar Tralles Antik kenti ziyaretçi ağırlıyor. [embed]https://www.youtube.com/watch?v=T6yQbMf3_WY[/embed] Tralleis Antik Kenti: Tarih ve Önemi Tralleis Antik Kenti, Aydın iline bağlı Efeler ilçesi yakınlarında yer alan önemli bir arkeolojik alan olarak karşımıza çıkar. Bu antik kent, tarihi kökenleri ve mimari özellikleriyle dikkat çeken bir yerleşim yeridir. Tralleis Antik Kenti'nin tarih boyunca farklı uygarlıklara ev sahipliği yaptığı bilinmektedir. Tralleis Antik Kenti'nin Tarihi Kökenleri Tralleis Antik Kenti'nin kökenleri, antik dönemlere kadar uzanır. Bölge, Hititler, Frigler, Lidyalılar ve Persler gibi çeşitli uygarlıkların egemenliği altına girmiştir. Ancak en önemli dönemlerinden biri, Helenistik dönemdir. Bu dönemde Tralleis, Büyük İskender'in ardından kurulan Bergama Krallığı'nın etkisi altına girmiştir. Tralleis Antik Kenti'nin Önemi ve Etkileri Tralleis Antik Kenti, tarih boyunca önemli bir ticaret ve kültür merkezi olarak işlev görmüştür. Ticaret yollarının kavşak noktasında bulunan kent, hem Karadeniz hem de Akdeniz'e olan stratejik konumu sayesinde ticaretin canlandığı bir merkez haline gelmiştir. Ayrıca, kentteki mimari eserler ve kültürel etkinlikler, dönemin sanat ve kültürünü yansıtan önemli örnekler sunmaktadır. [caption id="attachment_39196" align="aligncenter" width="1280"] tralleis imparatorluk salonu ve spor salonu kalıntıları.[/caption]
Tralleis Antik Kenti'nin Mimari Özellikleri Tralleis Antik Kenti, mimari açıdan zengin bir yapıya sahiptir. Anıtsal yapılardan sivil yapıların örneklerine kadar çeşitli mimari eserlere ev sahipliği yapmaktadır. Tralleis Antik Kenti'nin Anıtsal Yapıları Kentteki en ünlü anıtsal yapılar arasında tiyatro, stadyum ve agora bulunmaktadır. Tiyatro, Helenistik dönemde inşa edilmiş olup, 15.000 kişilik bir kapasiteye sahiptir. Stadyum ise spor etkinliklerinin gerçekleştirildiği bir mekandır. Agora ise kentin ticari ve sosyal hayatının merkezi olarak işlev görmüştür. Tralleis Antik Kenti'nin Sivil Yapıları Tralleis Antik Kenti'nde sivil yapılar da önemli bir yer tutar. Bu yapılar arasında konutlar, hamamlar ve anıtsal çeşmeler bulunmaktadır. Konutlar, dönemin mimari tarzını yansıtan örnekler sunar. Hamamlar ise antik dönemdeki temizlik ve sosyal aktivitelerin yapıldığı yerlerdir. Anıtsal çeşmeler ise kentin su temini için önemli bir role sahiptir. Tralleis Antik Kenti'nin Kültürel Mirası Tralleis Antik Kenti, kültürel mirasıyla da ön plana çıkar. Kentte gerçekleştirilen kültürel etkinlikler ve sanatsal eserler, ziyaretçilere tarihi ve kültürel bir deneyim sunar. Tralleis Antik Kenti'nin Kültürel Etkinlikleri Tralleis Antik Kenti, zaman zaman çeşitli kültürel etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Konserler, tiyatro gösterileri, sergiler ve festivaller gibi etkinlikler, antik kentteki atmosferi canlandırır ve ziyaretçilere benzersiz bir deneyim sunar. Tralleis Antik Kenti'nin Sanatsal Eserleri Kentte bulunan sanatsal eserler, dönemin sanatının önemli birer örneğidir. Heykeller, mozaikler, freskler ve duvar resimleri gibi eserler, ziyaretçileri geçmişin sanatsal atmosferine götürür. Bu eserler arasında tanrı ve tanrıçaların heykelleri, mitolojik sahnelerin canlandırıldığı mozaikler ve renkli freskler öne çıkar. [caption id="attachment_39197" align="aligncenter" width="1280"] Tralleis nerede ve ulaşım[/caption] Tralleis Antik Kenti'ne Yapılan Kazılar ve Restorasyon Çalışmaları Tralleis Antik Kenti, geçmiş yıllarda yapılan kazılar ve restorasyon çalışmalarıyla önemli bir arkeolojik alan haline gelmiştir. Bu çalışmalar, kentin geçmişini ve mimari özelliklerini anlamamıza yardımcı olmuştur. Tralleis Antik Kenti'nde Gerçekleştirilen Kazılar Tralleis Antik Kenti'nde yapılan kazılar, arkeologlara birçok önemli bulgu sağlamıştır. Kazılar sırasında ortaya çıkan tarihi kalıntılar ve eserler, kentin geçmişi hakkında bilgi verir. Aynı zamanda, kazı çalışmaları ziyaretçilere açık bir şekilde gerçekleştirilir ve ziyaretçilerin antik kenti keşfetmelerine olanak tanır. Tralleis Antik Kenti'nin Restorasyon Çalışmaları Tralleis Antik Kenti'nin restorasyon çalışmaları, koruma ve restorasyon uzmanları tarafından yürütülmüştür. Bu çalışmalar, antik kentin yapılarının korunmasını ve gelecek nesillere aktarılmasını amaçlar. Restorasyon çalışmaları sayesinde, anıtsal yapılar ve sivil yapılar ziyaretçilerin beğenisine sunulurken, kentin orijinal atmosferi korunmuştur. Tralleis Antik Kenti'ni Ziyaret Etme Rehberi Tralleis Antik Kenti'ni ziyaret etmek isteyenler için bir rehber sunmak önemlidir. İşte ziyaretçilere yardımcı olabilecek bazı bilgiler: Tralleis Antik Kenti'ne Nasıl Gidilir? Tralleis Antik Kenti'ne ulaşım kolaydır. Aydın il merkezine veya Didim'e ulaştıktan sonra, toplu taşıma araçları veya özel araçlarla Güllübahçe köyüne gelinebilir. Buradan antik kente yürüyerek veya taksiyle ulaşmak mümkündür. Tralleis Antik Kenti'nin Görülmeye Değer Noktaları Tralleis Antik Kenti'ni gezerken görülmeye değer noktalar arasında tiyatro, stadyum, agora, konutlar, hamamlar ve anıtsal çeşmeler bulunur. Bu yapıları keşfetmek için yeterli zaman ayırmak ve detayları incelemek ziyaretçilere daha kapsamlı bir deneyim sunar. Tralleis Antik Kenti ne zaman kuruldu?Tralleis Antik Kenti'nin kuruluşu M.Ö. 3. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Ancak daha eski uygarlıkların varlığı da bölgede bulunan kalıntılardan anlaşılmaktadır. Tralleis Antik Kenti hangi uygarlıklara ev sahipliği yaptı?
Tralleis Antik Kenti, tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Helenistik dönem ve Roma İmparatorluğu gibi uygarlıklar kente etkilerde bulunmuştur. Tralleis Antik Kenti'nde hangi tarihi kalıntılar bulunur? Tralleis Antik Kenti'nde tiyatro, stadyum, agora, konutlar, hamamlar, anıtsal çeşmeler ve daha birçok tarihi kalıntı bulunmaktadır. Bu kalıntılar, kentin tarihi ve mimari açısından önemli bir mirası temsil etmektedir. Tralleis Antik Kenti'nin en ünlü anıtı nedir?Tralleis Antik Kenti'nin en ünlü anıtlarından biri tiyatrodur. Bu tiyatro, Helenistik dönemde inşa edilmiş ve günümüze kadar iyi bir şekilde korunmuştur. Ayrıca, kentin diğer anıtsal yapıları ve heykelleri de büyük ilgi görmektedir.Tralleis Antik Kenti'ni ziyaret etmek için en uygun dönem hangisidir?Tralleis Antik Kenti'ni ziyaret etmek için en uygun dönem ilkbahar ve sonbahar aylarıdır. Bu aylarda hava koşulları daha ılımandır ve ziyaretçiler rahat bir gezi deneyimi yaşayabilirler. Yaz aylarında ise sıcaklık daha yüksek olabilir, bu nedenle rahat giysiler tercih edilmelidir. https://rehberaydin.com/tralleis-antik-kenti-nerede-tralleis-oren-yeri/
0 notes
imysfylmz · 1 year
Photo
Tumblr media
Bunlar da #Denizli #Pamukkale’de bulunan #Hierapolis #antik kentinin #çam ağaçları 🌲🌲🌲 Şimdi de kentin tarihi hakkında birkaç genel bilgi paylaşayım. Hierapolis antik kentinin, şehrin isminden hareket ederek, M.Ö. 2. yüzyılda #Bergama krallarından II. Eumenes tarafından kurulduğunu, ismininde bu nedenle Bergama’nın kahramanı #Telephos’un karısı Amazonlar Kraliçesi Hiera’dan aldığı tahmin edilmektedir. “Hiera” kelimesi #Helen dilinde “kutsal” anlamına gelmektedir. #Arkeoloji araştırmacıları tarafından M.Ö. 2. yüzyıldan öncesinde de kentte yaşam olduğu belirtilmiş, kent olarak kuruluşu ve adını alışı bu tarihte gerçekleşmiştir. Bu tarihte Helenistik döneme denk gelmektedir. M.Ö. 188 yılında III. Antiochos ile #Roma arasında yapılan Magnesia Savaşının ardından imzalanan Apomia barış antlaşması ile Hierapolis, Pergamon yönetimi altına girmiştir. M.Ö. 133 yıında ise Asia eyaletine dahil edilmiştir. (EN) These are the pine trees of the ancient city of Hierapolis in Pamukkale, Denizli. Now let me give some general information about the history of the city. Based on the name of the ancient city of Hierapolis, BC. In the 2nd century, one of the kings of Pergamum II. It is estimated that it was founded by Eumenes and that it was named after Hiera, Queen of the #Amazons, the wife of Telephos, the hero of Pergamon. The word “Hiera” means “holy” in the Hellenic language. by archeology researchers. It was stated that there was life in the city before the 2nd century, and its establishment as a city and taking its name took place on this date. This date coincides with the Hellenistic period. B.C. III in 188. With the Apomia peace treaty signed after the Magnesia War between Antiochos and Rome, Hierapolis came under the rule of #Pergamon. B.C. In 133, it was included in the province of Asia. (Hierapolis Antik Kenti) https://www.instagram.com/p/Cl_mA2GL9IX/?igshid=NGJjMDIxMWI=
1 note · View note
istanbultravelers · 2 years
Photo
Tumblr media
🏛 HIERAPOLIS 🧿 PAMUKKALE 🎭 Frigya’nın Kutsal Şehri! 🔹Arkeoloijiye göre Holy City olarak adlandırılmasının nedeni, bir çok tapınak ve diğer dinsel yapıya ev sahipliği yapıyor oluşu. Antik döneme ait kayıtlara göre Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı nedeniyle buranın Frigya şehirlerinden biri olduğu biliniyor. 🔹Kentin kuruluş zamanına ait kısıtlı bilgi olmasına rağmen, kentin Bergamanın efsanevi kurucusu Telephosun karısı Amazonlar kraliçesi Hireadan dolayı Hierapolis adını almış. 🔹Hierapolis, Hristiyanlar için de oldukça büyük bir öneme sahip. Hristiyanlığın Anadolu’da yayılmaya başladığı dönemlerde Hz. İsa on iki Havarisinden biri olan Aziz Philippus burada öldürülmüş ve adına bir ve bir tapınak inşa edilmiş. 📍 Burası Türkiye’nin Denizli iline bağlı Pamukkale şehrinde bulunuyor. 🇹🇷 🇬🇧 Holy City of Phrygia; HIERAPOLIS 🏛 🔹According to archeology, the reason why it is called Holy City is the repair of houses to many temples and other religious buildings. Due to its proximity to the cities of Laodikeia and Tripolis, it is known to be one of the cities of Phrygia today. 🔹Telephos' wife, the legendary founder of Bergama, is important from the queen of Amazons, Hirea. 🔹Hierapolis is of great importance for Christians. When Christianity started to spread in Anatolia, Hz. Saint Philippus, one of the two Apostles on Jesus, was killed here and one and a temple were built in his name. 📍Pamukkale, Denizli, Turkey 🇹🇷 . . . #Hierapolis #Pamukkale #Ancienttheatre #GoTürkiye (Hierapolis Antik Kenti) https://www.instagram.com/p/ClJnSr6owUD/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
antalyagezirehberi · 2 years
Text
Antalya Gezi Rehberi: Antalya'da Gezilebilecek Yerler
Tumblr media
Antalya'yı Seveceksiniz
Türkiye'nin en hızlı büyüyen şehirlerinden biri olan ANTALYA, ideal bir iklim (Temmuz ve Ağustos aylarının kavurucu sıcağı hariç) ve batıya doğru uzanan heybetli Beydağları ile kireçtaşı bir plato üzerinde çarpıcı bir ortam ile kutsanmıştır. Şehrin göbeğinde, güzel yat limanı Roma surlarının altında toplanırken, Konyaaltı körfezinin hilali 10 km batıdaki sanayi limanına doğru kıvrılıyor. Turistlerin ilgisi, büyük ölçüde, Kaleiçi (veya "kale içi") olarak bilinen, Roma surları içindeki nispeten küçük ve merkezi eski mahalle ile sınırlıdır. Bununla birlikte, eski şehrin batısındaki şehrin ünlü Arkeoloji Müzesi, ülkedeki en iyi koleksiyonlardan birine ev sahipliği yapmaktadır.
Kısa tarihçe Antalya, MÖ 2. yüzyıl gibi geç bir tarihte Bergama Kralı II. Attalus tarafından kurulmuş ve onun onuruna Attaleia adını almıştır. Romalılar, yerel korsanlara karşı başarılı kampanyaların ardından, imparatorluk döneminde sadece şehir ve hinterlandı üzerindeki hakimiyetlerini pekiştirdiler. Antalya, stratejik konumu ve iyi demirlenmesi nedeniyle Haçlılar için önemli bir durak olmasına rağmen, Hıristiyanlık ve Bizanslılar da benzer şekilde yavaş bir başlangıç ​​yaptı. Selçuklular, on üçüncü yüzyılın başlarında Bizanslıların yerini aldı ve bugün görülen ortaçağ anıtlarının çoğu (bazıları Bizans temelleri üzerine inşa edilmiş olsa da) onlara borçludur. Osmanlı Antalyası, İtalyanların burayı kısa ömürlü Türk kolonilerinin odak noktası haline getirdikleri 1918 yılına kadar dünya olaylarında çok az yer aldı.
Antalya'dan Alanya'ya Antalya ve Alanya arasındaki sahil şeridi, Türkiye'nin en gelişmişleri arasındadır. Pek çok plajın hemen arkasından geçen, her şey dahil oteller ve tatil köyü kompleksleri ile çevrili dört şeritli bir otoyolla, bunun bir zamanlar antik Pamfilya, kuzey Anadolu'dan gelenler tarafından kurulan Helenistik şehirlerin gevşek bir federasyonu olduğunu hayal etmek zor. Yoğun bir uluslararası havalimanına ev sahipliği yapan gelişen Antalya şehri, bölgeye açılan kapıdır. Şimdi tam teşekküllü bir tatil köyü, restore edilmiş eski şehri ve muhteşem arkeoloji müzesi için görülmeye değer. En yakın (ve en büyüleyici) harabe şehir, Antalya körfezine bakan Solymos Dağı'nın eyerine tünemiş Termessos'tur. Antalya'nın doğusunda, ayakta kalan harabe Pamfilya şehirleri, en iyi korunmuş ve en çok çağrıştıran yerler olan Perge ve Aspendos ile turistik yerler olarak plajlarla rekabet eder. Sahil boyunca, Side önemli bir tatil beldesidir, ancak antik kentinin çarpıcı kalıntıları paket turistik tesisler tarafından hızla gölgede kalmaktadır. Bir sonraki büyük merkez olan Alanya, son birkaç yılda otel inşaatı ve turizmle ilgili ticarette bir patlama yaşadı, ancak çekici bir eski mahalleyi korudu.
Altın Portakal film festivali Antalya'nın Altın Portakal veya Altın Portakal film festivali, her sonbaharda, genellikle Ekim ayının başında bir hafta sürer. Hafta boyunca yaklaşık 150 filmin gösterildiği büyük bir uluslararası film etkinliği. Etkinlikler, Atatürk Kültür Merkezi'nde portakal taşıyan Venüs'ün altın heykelciklerinin dağıtıldığı ödül töreniyle son buluyor. Türk ve Avrasya sinemasının yönetmen, senarist ve yapımcıları hafta boyunca paneller ve atölye çalışmaları düzenliyor, şehrin dört bir yanında partiler düzenleniyor. Filmlerin tamamı İngilizce ve Türkçe altyazılıdır. Festival programının tamamı için waltinportakal.org.tr adresini ziyaret edin.
Kaleiçi Antalya'nın eski kenti Kaleiçi'ni keşfetmeye başlamak için en iyi yer, bir zamanlar harap olan rıhtımların yeniden inşa edildiği, bahçelerin düzenlendiği ve liman surlarının restore edildiği eski limandır. Artık günübirlik teknelere, bazı kiralık guletlere ve birkaç balıkçı teknesine ev sahipliği yapan yenilenmiş eski liman, rıhtım kenarındaki restoranlara, kafelere ve kulüplere uğrayan hem turistler hem de yerli halk arasında popülerdir.
Limandan, Uzun Çarşı Sokak boyunca, on sekizinci yüzyıldan kalma Mehmet Paşa Camii'ni geçerek, eski şehrin ana girişi olan Kalekapısı'na (Kale Kapısı) doğru ilerleyin. Yakınlarda, Roma sütun kasnakları olan bir Selçuk kulesi olan Saat Kulesi (Saat Kulesi), eski duvarların bir bölümüne inşa edilmiştir. Kalekapısı, Selçuklu sultanı Alâeddin Keykubad'ın on üçüncü yüzyıl saltanatı sırasında inşa edilen ve bugün şehrin bir nevi sembolü olan Yivli Minare veya "Yivli Minare" tarafından göz ardı edilmektedir. Yivli Minare'ye bakan, ufalanan duvarları “restore edilmiş”, eski ve sade bir Selçuk hanıdır; bu, kalıntıları camla kaplamak ve içini hediyelik eşya dükkanlarıyla doldurmak için oldukça büyük bir terimdir. Bu alanın üzerinde, ancak Cumhuriyet Caddesi'nden ulaşılan eski bir hamam ve 1377'den kalma piramidal bir türbe vardır.
Atatürk Caddesi'ne doğru ilerlediğinizde, MS 130'da bu imparatorun ziyaretini hatırlatan üç kemerli Hadrian Kapısı (Üç Kapılar) ile bile yakında çizeceksiniz. Kaleiçi'nin en sessiz girişi olan Hesapçı Sokak, şimdi çeşitli pansiyonların, biblo dükkanlarının, restoranların ve barların bulunduğu, restore edilmiş Osmanlı evlerinin Arnavut kaldırımlı bir caddesi olarak başlıyor. Yolun yaklaşık yarısında, topluca Kesik Minare (Kırık Minare) olarak bilinen kule ve müştemilat yapıları, art arda tapınak, kilise ve cami olarak görev yapan bir mimari anomali oluşturmaktadır.
Antalya'nın parkları Kaleiçi'nin hemen doğusundaki Mermerli ve Karaalioğlu parkları, ihtiyaç duyulan bir miktar gölge sunar ve sahil boyunca uzanan manzaralara sahip çok sayıda hoş çay bahçeleri içerir. Kuzeybatı köşesinde, yuvarlak bir Roma kulesi olan Hıdırlık Kulesi, karla kaplı dağlar ve Antalya körfezi üzerinden sıklıkla görülen muhteşem gün batımını izlemek için şehirdeki en iyi yerdir.
Merkezin 3 km batısındaki Hasan Subaşı Kültür Parkı veya Atatürk Kültür Merkezi (AKM), uçurumun tepesindeki bir park, tiyatro ve sergi merkezidir ve çay bahçeleri ve çay bahçeleri ile koşucular, patenciler ve Pazar bebek arabaları için favori bir mekandır. çocuk oyuncağı sitede turlar.
Antalya'yı Ziyaret Etmek İçin En Önemli 5 Neden
1. Lüks Tatil Hayatı
Antalya'da seçim yapabileceğiniz iki ana tatil beldesi vardır: Belek ve Lara. Fiyatlar genel olarak herşey dahil olup geceliği 300-3000tl arasında değişmektedir.
2. Kaleiçi
Bu eski tarihi merkez mağazalar, oteller ve güzel mimari ile doludur.
3. Düden Şelaleleri
Bu şelaleler, bir su geri dönüşüm istasyonu nedeniyle, bir uçurumun üzerinden Akdeniz'e dramatik bir şekilde düşer.
4. Hadrien Kapısı
Üç kemerli kapı, imparator Hadrian'ın MS 130'da şehri ziyaretini kutlamak için inşa edildi.
5. Köprülü Kanyon
1973 yılında açılan bu Türkiye Milli Parkı, keşfedilecek birçok parkur, yüzme deliği ve kanyon sunmaktadır.
Antalya'da Ne Yapılır?
1. Old City Marina: Manzaralı Tekneye Binin
Kaleiçi Yat Limanı olarak da bilinen eski şehrin limanı, yavaşça yanaşmış ve yelken açılmayı bekleyen teknelerden daha fazlasını barındırıyor. Yolcuların dinlenip taze deniz ürünlerinin tadını çıkarabilecekleri, yat limanının muhteşem manzarasını sunan birçok yerel restoran bulunmaktadır. Kiralamaya hazır ticari ekiplerin bulunduğu teknelerden birine binin. Ziyaretçiler için ideal olan 2 saatlik daha kısa yolculuklar sunan özel, lüks tekneler veya halka açık tekneler arasından seçim yapın. Gerçekten panoramik bir manzara için bir görüntüleme platformuna sahip olan ana cadde seviyesinden limana kadar ziyaretçileri taşıyan asansörden yararlanın.
2. Hadrian Kapısı: Zamanda Bir Kırışıklığa Girmek
Hadrian kapıları, İmparator Hadrian'ın ziyaretini anmak için inşa edilmiş, MS 130 yılına dayanan çarpıcı bir anıttır. Hadrian Kapısı, güzel bir kalıntı olmasının yanı sıra, Antalya'nın büyüleyici, tarihi semti Kaleiçi'nin girişini de simgeliyor. Güzel inşa edilmiş kapılar eskiden şehrin dış duvarlarının bir parçasıydı ve tarihin bir kitaptaki kelimelerden daha fazlası olduğunu kanıtlıyor - anıtları zamanın testinden kurtulan eski vatandaşların bir zamanlar burada yaşadığını kanıtlıyor. Kapılar, Selçuklu sultanları döneminde farklı dönemlerde bağımsız olarak inşa edilmiş iki kuleye bağlanmaktadır.
3. Düden Şelalesi: Akdeniz'i Beslemek
Antalya şehrinin sadece 12 km kuzeydoğusunda bulunan bu pitoresk şelale koleksiyonu, sadece doğa harikalarından daha fazlasıdır. Bunlar, yerel yaban hayatı ve su kenarında yuva yapan kuşlar için bir cennettir ve Aşağı Düden Şelalesi, doğrudan parlak mavi Akdeniz'i besler. Şelale grubu, yerel bir geri dönüşüm su istasyonunun parçasıdır ve suyun bölgeye dağıtımını kolaylaştıran yapay şelaleler ve sulama hendekleri ile beslenir. Şelaleleri yakından ve kişisel olarak görmek için ziyaretçiler Antalya limanından tekne turu yapabilir ve çevredeki parkı ziyaret edebilirler.
4. Antalya Müzesi: "Muse"u Müzeye Koymak
7.000 m²'nin üzerinde bir alanı kaplayan 5.000'den fazla sanat eseri ile büyük Antalya Arkeoloji Müzesi, Türkiye'nin sadece en büyük müzelerinden biri değil, aynı zamanda en zengin müzesidir. Sergi salonları, bahçeler ve açık hava galerilerinin yanı sıra Akdeniz'in uzun bir kıyı şeridi boyunca canlı kazı alanlarının bir kombinasyonuna sahiptir. Demek ki güzellik göz alabildiğine yayılıyor ve havada tarih kokusu dolaşıyor. Sanat, el sanatları, heykeller, kalıntılar, eserler, haritalar ve daha fazlasını içeren 13 kalıcı sergi var.
5. Aspendos: Bir Tiyatro Akşamı
Üst galeriden bakıldığında, bir gezginin Aspendos'un Roma amfitiyatrosunun ne kadar geniş ve iyi korunmuş olduğuna dair hissi tam anlamıyla eve isabet ediyor. Bugün tiyatro, dünyanın dört bir yanından opera ve bale şirketleri arasındaki uluslararası işbirlikleriyle yıllık Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali'ne ev sahipliği yapıyor. Ancak Roma egemenliği ve fetih dönemlerinde antik kent, Pers donanmalarına ve Büyük İskender'in kendisine karşı bir savaş sahnesi oynadı.
Antalya'daki en iyi aktiviteler ve turistik yerler
Antalya'da Nerede Yenir
Mermerli restoran, hem geleneksel hem de türk yemekleri sunan küçük bir koya bakmaktadır. Tipik bir oturarak yemek size 50-60tl arasında mal olacak.
Antalya'ya ne zaman gidilir
Antalya çok sıcak ve nemli yazlar yaşar, bu da ziyaret etmek için en iyi zamanların Nisan'dan Haziran'a ve Eylül'den Kasım'a kadar olduğu anlamına gelir. Bu zamanlar da sezon dışıdır ve turistler için daha ucuz olma eğilimindedir.
Antalya'ya Nasıl Gidilir?
Uçak
Antalya Uluslararası Havalimanı şehrin 13 km dışındadır. Avrupa'dan direkt biletler, en yoğun yaz sezonunda yaklaşık 300 Euro'dur.
Tren
Şu anda Antalya'ya hizmet veren tren yok.
Araba
D400 karayolu, Akdeniz'in büyük bir kısmına batıda Fethiye'den, doğuda Antalya'ya ve Gaziantep'e kadar hizmet vermektedir.
Otobüs
Serik Otogar, Kepez semtinde bulunur ve sizi Türkiye'deki diğer şehirlere bağlayabilir.
Antalya'da Nerede Kalınır?
Kaleiçi – Bu bölge hem tarihi mimariye hem de Antalya'nın gece hayatı merkezinin merkezine sahiptir.
Lara – Bu bölge lüks otellerin en yoğun olduğu bölgedir ve stressiz, her şey dahil bir aile tatili için popülerdir.
Belek – Aynı zamanda bir tatil beldesi, ancak daha yetişkin odaklı ve dağlık yeşil bir manzaraya sahip.
Antalya'da Nasıl Gidilir?
Toplu taşıma
Tramvay, otobüs ve minibüs (dolmuş) en yaygın ulaşım şeklidir. Yeniden kullanılabilir bir AntalyaKart ulaşım kartı 5tl karşılığında satın alınabilir ve gerektiğinde para kredisi yüklenebilir.
Taksi
Taksi tarifeleri 3tl'den başlar ve genellikle şehir merkezinde yolculuk başına 10-15tl civarında tutar.
Araba
Kiralık arabalar günde yaklaşık 150tl'ye havaalanından veya şehir merkezinden alınabilir.
Antalya'da Yaşamanın Maliyeti
Alışveriş Caddeleri
Geleneksel tekstiller, çömlekler ve diğer hediyelik eşyalar için Kaleiçi çarşısında alışveriş yapın. MarkAntalya, tanınmış markalar ve sabit fiyatlar ile daha geleneksel bir alışveriş merkezine sahiptir.
Bakkal ve Diğer
Antalya'daki ana marketler Migros, Sok ve Carrefour'dur. Bir düzine yumurta size yaklaşık 6tl'ye mal olacak.
Kaynakça: https://technogezgin.com/antalya-gezi-rehberi-ve-gezilmesi-gereken-yerler/
1 note · View note
izimbozada · 2 years
Photo
Tumblr media
Bergama’yı görmenin en güzel zamanı. Gelin birlikte gezelim👨‍🌾 🌿 Bergama sakin temposuyla tanınan bir yer. Dünü de bugünü de hep yemyeşil ve sıcacık. Orman ve çiftlik yollarının tadını yürüyerek çıkarmak için ideal zaman. Kozak Yaylası’ndaki asırlık ağaçlar ve el doğmamış doğa büyülüyor bizi. Yakın çevredeki #Pergamon Antik Kenti eskiliğinden ve kusursuz ahenginden kaynaklı ruhen kaybolabilecek bir antik kent. Burada gün batımına kalmadan dönmeyin! 🏡Yolu #Bergama’dan geçecek olanlar işte size enerjisinden ve konforundan emin olduğumuz bir otel önerisi: @attalossuiteshotel ve cafe restoran. 🌷Bergama’daki tarihi bolluğa bir kuş uçumu mesafede üstü tamamen bitkilerle örtülmüş Attalos. Burası Bergama’nın doğal havasıyla uyumlu, Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri un fabrikası olarak kullanılan bu neredeyse 100 yıllık tarihi yapıdan hakkıyla restore edilerek konforlu bir konaklama mekânına dönüştürülmüş. Kültür ve doğa ile ilgili konuk kitlesine hitap ediyorlar. 🛏 Birbirinden farklı nostaljik odaları, odaların önünde kendine ait geniş verandaları bulunuyor. Özellikle ahşap tavanlı tuğla odaları oldukça otantik. Suit şeklindeki daha büyük odaları da ailecek kalmaya uygun. 🛀 Seyahatlerimde @gratistr ‘nin banyo ürünlerini bir süredir beğenerek kullanıyorum. Yumuşacık ve mis kokulu saç kremi, şampuan ve duş jeli setleri bulunuyor. 🐶 Evcil dostlarımız için de konforlu bir mekân Attalos. 🍳 Kahvaltıda yörenin meşhur Bergama Tulum Peynirini de es geçmiyorlar. Hakikaten nefis!  🧑‍🌾Elimizde iyi bir kitapla gölgeli büyük bahçesinin içinde zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz. 🍽Restoranlarında da yöreye özgü şekilde hazırlanıp sunuluyor çığırtma kebabı, kasap köfte, ve güveç yemeği. 🗝 Oda genişlikleri 16 ile 65 metrekare. Ayrıntılar için sahibi Cüneyt Bey’i arayın, bizden de selam söyleyin👨‍🌾👐 📞 0541 930 8120 ✨ www.kucukoteller.com.tr/attalos-hotel ✏️Akşam yemeği için restoran arayanlara, Casa Regina’nın 🍕 pizzalarını öneririm.👍😌🧑‍🌾🌸 Ayrıca @kucukoteller konuklarına otelin web sayfasındaki fiyatlarından % 10 indirim ekim sonuna kadar geçerli. 👨‍🌾 Nasıl, beğendiniz mi burayı?❤️🙏🏻 #kucukotellergratis #işbirliği 📸 @admbrs @esraydiner (Bergama) https://www.instagram.com/p/Cic6gqZMYo4/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
gallipolidaytours · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/pamuklara-sarilmis-gercek-bir-hazine.html
Pamuklara sarılmış gerçek bir hazine
Tumblr media Tumblr media
Aslında yeni bir kent Denizli. Büyük Menderes Nehri’nin bir kolu olan Aksu Çayı’nın dereleriyle desenlenmiş bir plato üzerine kurulu olsa da antik çağda kent, şimdiki yerinden 6-7 kilometre uzaktaymış. Yıllar geçmiş, Ege kıyılarından iç kesimlere sokulan doğal bir yol üzerinde olan şehre yeni yollar yapılmış, ulaşım kolaylaşmış, nüfus hızla artmış; tarımdan tekstile, sanayiden turizme ülkemizin en büyük 10 ekonomisi arasına girmiş. Denizlililer bununla birlikte doğa ve tarihi miraslarına da sahip çıkmışlar.
Tumblr media
Hürriyet Seyahat gezgini Serda Büyükkoyuncu Laodikya’da
En güzeli de bu. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki Pamukkale’nin ‘traverten’ denen beyaz pamuksu yüzeylerinin oluşum sebebi, yer altından yeryüzüyle buluşmaya çıkan termal suların içindeki minerallerin havadaki oksijenle karşılaşması…
Tumblr media
Kleopatra Havuzu’nun diğer adı Antik Havuz. Ekstra bilet alarak sıcak suda ve antik sütunların arasında yüzebiliyorsunuz
Bu esnada mineral etki kayboluyor, geriye kalsiyum karbonat kalıyor. Bu madde zamanla çöküp sertleşiyor ve bu sayede travertenler oluşuyor. Traverten bölgesinde 17 tane kaynak var; su sıcaklıkları 33 ila 100 derece arasında değişiyor.
Kleopatra burada da var
Balayını topraklarımızda yapmış olması sebebiyle pek çok yerde Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın adıyla anılan kumsallar, kıyılar, hamamlar vardır; duymuşsunuzdur. İşte bunlar gibi bir Kleopatra Havuzu da Pamukkale’de var, diğer adıyla Antik Havuz. Belgelenemese de yüzyıllar önce bu havuzun, bölgede meydana gelen depremlerin yol açtığı çukura dolan şifalı sularla oluştuğu söyleniyor… Buradaki termal suların özellikle kalp-damar sertliğine, romatizmal, dermatolojik ve gözle ilgili hastalıklara da iyi geldiği söyleniyor. Bu arada yılda 2 milyon turist ağırlayan Pamukkale’ye günübirlik değil de konaklamalı, katma değerli turist çekebilmek ve farkındalık yaratmak için Denizli Genç İş İnsanları Derneği (DEGİAD) ‘Pamukkale’de Dönüşüm Seninle Başlıyor’ isimli bir yarışma düzenlemiş. Türkiye’nin her yerinden 51 proje başvurmuş. DEGİAD’ın mimar üyelerinden oluşan bir çalışma grubu, yarışmaya katılan fikirler arasından 44 bin metrekarelik Pamukkale Köyü’nü baştan aşağı yenileyecek tavsiye niteliğinde bir proje ortaya çıkarmış.
Paraşütü de deneyin
Bölgede uzun konaklamayı kalıcı olarak arttırmak için birkaç yıldır hayata geçirilen sıcak hava balonu ve yamaç paraşütü etkinlikleri de çok favori. Dantel gibi bembeyaz Pamukkale’nin üzerinden balonla da paraşütle de uçmak unutulmaz bir iz bırakıyor seyahatimizde.
Tumblr media
Her ne kadar çoğu kez bölgeye göz alıcı travertenleri görmek için gidilse de tepenin zirvesindeki Roma kaplıca kasabası Hierapolis’in kalıntıları bölgenin göz kamaştırıcı adresi. Özellikle geçen yıllarda tamamen gün ışığına çıkarılan ve İmparator Domitian’a adanan Sütunlu Cadde’nin devamında Roma hamamları var. Bugün müze olarak kullanılan bu hamamlar küçük ama eser varlığı açısından ilgi çekici. İçinde heykeller, kabartmalar, paralar ve lahitler bulunmuş. Genelde zenginlerin gömülmesi için yapılan lahitler, ayrıca işlemeleriyle de değer taşıyor. Bir ilginç bilgi: Lahitlerin diğer adı sarkofaj yani ‘et yiyen’.
Tumblr media
Cehennem Kapısı
Eskiden insanlar lahitlerin içine koydukları cansız bedenlerin birkaç yıl sonra sadece kemikten ibaret olduğunu görünce böyle bir adı uygun görmüşler. Bergama Kralı 2. Eumenes tarafından MÖ 2’nci yüzyılda kurulduğu düşünülen Hierapolis kenti, adını Amazonlar kraliçesi Hiera’dan almış. Aslında bir Helen kenti olarak günümüze ulaşabilirmiş. Ama MS 60’ta yaşanan büyük depremde neredeyse tamamı yıkılmış, sonrasında da sık sık depremlerden nasibini aldığı için ilk halinden pek eser kalmamış. Bugün gördüğümüz, depremlerden sonra yenilenen Hierapolis.
Hıristiyanlar için kutsal
Burası Roma kentlerinin tipik özelliklerini taşıyor ama esas önemi, Hıristiyanlık için kutsal kabul edilmesi. Çünkü Hıristiyanlığın kabul edildiği ilk yerler arasında. Ayasofya’yı inşa ettiren Bizans İmparatoru Jüstinyen, Hierapolis’teki herkesin pagan geleneklerini bırakması ve Hıristiyanlığı seçmesi için John isimli bir piskoposu görevlendirmiş. O da tam 80 bin kişinin Hıristiyanlığı kabul etmesini sağlayıp 98 kiliseyle 12 manastır inşa ettirmiş. İncil’de de Hierapolis’ten bahsediliyor. Ayrıca 12 Havari’den biri olan Aziz Philip’in Hierapolis’te yaşadığına ve 7 oğluyla birlikte öldürüldüğüne inanılıyor. Aziz Philip için yapılan mezarın kalıntıları da günümüze ulaşanlar arasında. Hierapolis’in mezarlığını dikkatli gözlerle gezmek gerek. Çünkü mezar taşlarında ilginç detaylar var. Bir tanesi, üzerinde yazan bedduayla insanı korkutuyor! Denmiş ki; “Mezarıma girmeye kalkan hırsız, yürüyecek toprak, seyredecek deniz bulamasın, çocuksuz ve mutsuz bir hayatın ardından öldüğünde tanrıların laneti üzerinde olsun.” Ölenlerin şahsi eşyalarıyla gömüldüğü bu mezarlar çok önemsenmiş. Aileler mezar bakımıyla çiçeklendirilmesi için ücret ödermiş… Tüm bunların yanında mitolojik bir öykü ve ‘Cehennem Kapısı’ denilen bir bölümle de dikkat çekiyor bu antik kent.
Kapının sahibi Hades…
Kapının hikâyesine geçmeden önce Hades’i tanımalıyız. Mitolojik bir tanrı; yeraltı ondan soruluyor. Kronos ve Rhea’nın 6 çocuğundan biri. Görünmez, vahşi, söz dinlemez, asabi, kindar, nefret dolu, katı yürekli bir tanrı Hades. Antik Yunan’da yeraltı dünyası mağaraları, nehirleri, tarlaları olan bir yer olarak düşü- nülüyor. Yeraltı deyip geçmeyin, tüm madenler ve yeraltı zenginlikleri orada ve hepsi Hades’in. Hatta tüm yeraltının hazineleri onun olduğu için Romalılar ‘varlıklı’ anlamına gelen Plüton demişler ona sonradan. Hades’in yanında ölüleri kayığıyla yeraltı dünyasına geçiren Kharoon ve bir de Kerberos isimli üç başlı köpeği varmış. Devasa zincirlere bağlı bu korkunç yaratığın görevi, ölu��lerin yeryüzüne çıkmasını engellemek. İşte 2013’te ortaya çıkarılan Cehennem Kapısı’nın önündeki beyaz heykel, ölüler tanrısı Hades ve köpeği Kerberos. Arazide gördüğümüz kazılardan çıkan heykel parçaları dikkate alınarak yapılmış üç boyutlu bir modelleme aslında. Cehennem Kapısı denen bir mağara gerçekten varmış. Yanına bir de tapınak yapmışlar; Apollon Tapınağı. İnanışa göre mağaradan geçilerek girilen yeraltı dünyasının tanrısı Hades’e kurbanlar veriliyor. İnsanlar kurban için tapınaktaki din adamlarına ödeme yapıyor. O da adak hayvanı tapınağın içine götürüyor ve ilahi bir müdahaleyle hayvan oracıkta ölüyor, din adamı dışarı çıkıyor… Hayvanı öldürenin ne olduğu bilinmiyor!
Ölümcül karbondioksit
Bu efsaneyi araştıran Hardy Pfanz isimli bir Alman biliminsanı olayı çözmüş… Kendisi volkan patlaması ve benzeri jeolojik süreçler sırasında açığa çıkan gazlar üzerinde çalışmalar yapan bir biyolog. Pfanz araştırmaya başladığında mağara girişinde düzinelerce ölü hayvan olduğunu görünce havayı test ediyor. Normal havada karbondioksit oranı yüzde 0.04 civarındayken burada yüzde 80’lere ulaşıyor. Ölümcül bir düzey. Bu aşırı karbondioksit seviyesi, bölgenin kaplıcalarını ve travertenlerini de ortaya çıkaran jeolojik sistemden kaynaklanıyor. Pamukkale, 35 kilometre uzunluğundaki aktif bir tektonik fay hattı bölgesinde. Bu hatlardan biri doğrudan şehir merkezinden geçerek Apollon Tapınağı’na uzanıyor. Ve ölümcül karbondioksit buradan sızıyor. Hayvanları öldüren gaz, din adamlarını neden öldürmüyor peki? Karbondioksit havadan daha ağır olduğu için, geceleri hava daha soğuk olduğunda zeminde birikiyor ve yer seviyesinde ölümcül bir gaz gölü oluşturuyor. Yani burunları yere daha yakın olan hayvanlar bu zehirli bulutta çabucak boğuluyor ama daha uzun boylu olan insanlar hayatta kalıyor. İşte tüm bunlardan dolayı bugün Cehennem Kapısı tuğlalarla örülmüş durumda. İçine girilmiyor ama öyküsü dinleyeni hayran bırakıyor.
Kraliçenin kenti depremlerle yıkılmış
Bir tarafınıza 2.571 metre yükseklikteki Honaz Dağı’nı diğer yanınıza da bembeyaz uzanıp giden Pamukkale’yi alın. Tam ortasında göreceğiniz yer, tarihi MÖ 3.000’e kadar ulaşan Laodikya olacak. Milattan Önce 261-245 yılları arasında, Suriye Kralı 2. Antiokhos tarafından kurulmuş; kente karısı Laodikeia’nin adını vermiş. ‘Laodike’nin kenti’ anlamına geliyor. MS 7’nci yüzyılda büyük bir depremle yıkılmış. Yenisini bugünkü Kaleiçi taraflarında inşa etmişler. Üzerinden çok uzun yıllar geçmiş Selçuklular ve Bizanslılar arasındaki savaşlar sonucu ciddi hasar görmüş Üstelik can damarları su yolları da kullanılamaz hale gelince zamanla terk edilmiş Laodikeia. Denizli’ye 6 kilometre uzaklıktaki bu kent, geçmişte yün ticaretiyle çok zengin olmuş. Yapılan kazılarda geç kalkolitik eski tunç çağına ait mimari, seramik ve çakmaktaşı buluntularına ulaşılmış. Sadece bu kadar değil, Laodikya’nın hazineleri araştırılıyor ve yeni keşifler yapılıyor. Bir açıdan daha Laodikya çok önemli. Aslında yabancı turistlerin antik kentin yolunu tutmasını sağlayan özelliği, İncil’de bahsedilmesi. 4 İncil yazarından biri Aziz Yuhanna’nın cemaatine mektup yazdığı 7 kiliseden biri Laodikya’da. Diğerleriyse Efes, İzmir, Sart, Akhisar, Alaşehir ve Bergama’da.
Ilık sular, ılık insanlar
Laodikya halkı başlarda Hıristiyanlığa geçiş için biraz isteksiz davranmış. Aziz Yuhanna da termal suları kullanarak yaptığı metaforla onlara inceden bir mesaj göndermiş. ‘Yaptıklarınızı biliyorum. Ne soğuk ne sıcaksınız, ılıksınız’ diyerek net olmalarını ya Hıristiyanlığı benimsemelerini ya da reddetmelerini; arada kalmış bir tavır sergilememelerini istemiş. Bu nazik uyarı işe de yaramış çünkü Bizans döneminin en önemli Hıristiyan şehirlerinden biri olacak kadar inançlı hale gelmişler. Hatta bir adım öteye geçmiş Laodikya ve piskoposluk merkezi olmuş. 350 metrelik ölçüsüyle Anadolu’daki en uzun stadyum Laodikya’daymış. Fakat taşları asırlarca başka yapıların inşaatlarında kullanılınca ne yazık ki geriye fazla bir şey kalmamış. Yaklaşık 5 kilometrekarelik alana yayılan Laodikya’nın günümüze ulaşan önemli yapıları arasında; iki tiyatro, dört hamam kompleksi, agora, çeşmeler, giriş kapısı, meclis binası, tapınaklar ve kiliseler var.
0 notes
turkeytraveltours · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/pamuklara-sarilmis-gercek-bir-hazine.html
Pamuklara sarılmış gerçek bir hazine
Tumblr media Tumblr media
Aslında yeni bir kent Denizli. Büyük Menderes Nehri’nin bir kolu olan Aksu Çayı’nın dereleriyle desenlenmiş bir plato üzerine kurulu olsa da antik çağda kent, şimdiki yerinden 6-7 kilometre uzaktaymış. Yıllar geçmiş, Ege kıyılarından iç kesimlere sokulan doğal bir yol üzerinde olan şehre yeni yollar yapılmış, ulaşım kolaylaşmış, nüfus hızla artmış; tarımdan tekstile, sanayiden turizme ülkemizin en büyük 10 ekonomisi arasına girmiş. Denizlililer bununla birlikte doğa ve tarihi miraslarına da sahip çıkmışlar.
Tumblr media
Hürriyet Seyahat gezgini Serda Büyükkoyuncu Laodikya’da
En güzeli de bu. UNESCO Dünya Kült��r Mirası Listesi’ndeki Pamukkale’nin ‘traverten’ denen beyaz pamuksu yüzeylerinin oluşum sebebi, yer altından yeryüzüyle buluşmaya çıkan termal suların içindeki minerallerin havadaki oksijenle karşılaşması…
Tumblr media
Kleopatra Havuzu’nun diğer adı Antik Havuz. Ekstra bilet alarak sıcak suda ve antik sütunların arasında yüzebiliyorsunuz
Bu esnada mineral etki kayboluyor, geriye kalsiyum karbonat kalıyor. Bu madde zamanla çöküp sertleşiyor ve bu sayede travertenler oluşuyor. Traverten bölgesinde 17 tane kaynak var; su sıcaklıkları 33 ila 100 derece arasında değişiyor.
Kleopatra burada da var
Balayını topraklarımızda yapmış olması sebebiyle pek çok yerde Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın adıyla anılan kumsallar, kıyılar, hamamlar vardır; duymuşsunuzdur. İşte bunlar gibi bir Kleopatra Havuzu da Pamukkale’de var, diğer adıyla Antik Havuz. Belgelenemese de yüzyıllar önce bu havuzun, bölgede meydana gelen depremlerin yol açtığı çukura dolan şifalı sularla oluştuğu söyleniyor… Buradaki termal suların özellikle kalp-damar sertliğine, romatizmal, dermatolojik ve gözle ilgili hastalıklara da iyi geldiği söyleniyor. Bu arada yılda 2 milyon turist ağırlayan Pamukkale’ye günübirlik değil de konaklamalı, katma değerli turist çekebilmek ve farkındalık yaratmak için Denizli Genç İş İnsanları Derneği (DEGİAD) ‘Pamukkale’de Dönüşüm Seninle Başlıyor’ isimli bir yarışma düzenlemiş. Türkiye’nin her yerinden 51 proje başvurmuş. DEGİAD’ın mimar üyelerinden oluşan bir çalışma grubu, yarışmaya katılan fikirler arasından 44 bin metrekarelik Pamukkale Köyü’nü baştan aşağı yenileyecek tavsiye niteliğinde bir proje ortaya çıkarmış.
Paraşütü de deneyin
Bölgede uzun konaklamayı kalıcı olarak arttırmak için birkaç yıldır hayata geçirilen sıcak hava balonu ve yamaç paraşütü etkinlikleri de çok favori. Dantel gibi bembeyaz Pamukkale’nin üzerinden balonla da paraşütle de uçmak unutulmaz bir iz bırakıyor seyahatimizde.
Tumblr media
Her ne kadar çoğu kez bölgeye göz alıcı travertenleri görmek için gidilse de tepenin zirvesindeki Roma kaplıca kasabası Hierapolis’in kalıntıları bölgenin göz kamaştırıcı adresi. Özellikle geçen yıllarda tamamen gün ışığına çıkarılan ve İmparator Domitian’a adanan Sütunlu Cadde’nin devamında Roma hamamları var. Bugün müze olarak kullanılan bu hamamlar küçük ama eser varlığı açısından ilgi çekici. İçinde heykeller, kabartmalar, paralar ve lahitler bulunmuş. Genelde zenginlerin gömülmesi için yapılan lahitler, ayrıca işlemeleriyle de değer taşıyor. Bir ilginç bilgi: Lahitlerin diğer adı sarkofaj yani ‘et yiyen’.
Tumblr media
Cehennem Kapısı
Eskiden insanlar lahitlerin içine koydukları cansız bedenlerin birkaç yıl sonra sadece kemikten ibaret olduğunu görünce böyle bir adı uygun görmüşler. Bergama Kralı 2. Eumenes tarafından MÖ 2’nci yüzyılda kurulduğu düşünülen Hierapolis kenti, adını Amazonlar kraliçesi Hiera’dan almış. Aslında bir Helen kenti olarak günümüze ulaşabilirmiş. Ama MS 60’ta yaşanan büyük depremde neredeyse tamamı yıkılmış, sonrasında da sık sık depremlerden nasibini aldığı için ilk halinden pek eser kalmamış. Bugün gördüğümüz, depremlerden sonra yenilenen Hierapolis.
Hıristiyanlar için kutsal
Burası Roma kentlerinin tipik özelliklerini taşıyor ama esas önemi, Hıristiyanlık için kutsal kabul edilmesi. Çünkü Hıristiyanlığın kabul edildiği ilk yerler arasında. Ayasofya’yı inşa ettiren Bizans İmparatoru Jüstinyen, Hierapolis’teki herkesin pagan geleneklerini bırakması ve Hıristiyanlığı seçmesi için John isimli bir piskoposu görevlendirmiş. O da tam 80 bin kişinin Hıristiyanlığı kabul etmesini sağlayıp 98 kiliseyle 12 manastır inşa ettirmiş. İncil’de de Hierapolis’ten bahsediliyor. Ayrıca 12 Havari’den biri olan Aziz Philip’in Hierapolis’te yaşadığına ve 7 oğluyla birlikte öldürüldüğüne inanılıyor. Aziz Philip için yapılan mezarın kalıntıları da günümüze ulaşanlar arasında. Hierapolis’in mezarlığını dikkatli gözlerle gezmek gerek. Çünkü mezar taşlarında ilginç detaylar var. Bir tanesi, üzerinde yazan bedduayla insanı korkutuyor! Denmiş ki; “Mezarıma girmeye kalkan hırsız, yürüyecek toprak, seyredecek deniz bulamasın, çocuksuz ve mutsuz bir hayatın ardından öldüğünde tanrıların laneti üzerinde olsun.” Ölenlerin şahsi eşyalarıyla gömüldüğü bu mezarlar çok önemsenmiş. Aileler mezar bakımıyla çiçeklendirilmesi için ücret ödermiş… Tüm bunların yanında mitolojik bir öykü ve ‘Cehennem Kapısı’ denilen bir bölümle de dikkat çekiyor bu antik kent.
Kapının sahibi Hades…
Kapının hikâyesine geçmeden önce Hades’i tanımalıyız. Mitolojik bir tanrı; yeraltı ondan soruluyor. Kronos ve Rhea’nın 6 çocuğundan biri. Görünmez, vahşi, söz dinlemez, asabi, kindar, nefret dolu, katı yürekli bir tanrı Hades. Antik Yunan’da yeraltı dünyası mağaraları, nehirleri, tarlaları olan bir yer olarak düşü- nülüyor. Yeraltı deyip geçmeyin, tüm madenler ve yeraltı zenginlikleri orada ve hepsi Hades’in. Hatta tüm yeraltının hazineleri onun olduğu için Romalılar ‘varlıklı’ anlamına gelen Plüton demişler ona sonradan. Hades’in yanında ölüleri kayığıyla yeraltı dünyasına geçiren Kharoon ve bir de Kerberos isimli üç başlı köpeği varmış. Devasa zincirlere bağlı bu korkunç yaratığın görevi, ölülerin yeryüzüne çıkmasını engellemek. İşte 2013’te ortaya çıkarılan Cehennem Kapısı’nın önündeki beyaz heykel, ölüler tanrısı Hades ve köpeği Kerberos. Arazide gördüğümüz kazılardan çıkan heykel parçaları dikkate alınarak yapılmış üç boyutlu bir modelleme aslında. Cehennem Kapısı denen bir mağara gerçekten varmış. Yanına bir de tapınak yapmışlar; Apollon Tapınağı. İnanışa göre mağaradan geçilerek girilen yeraltı dünyasının tanrısı Hades’e kurbanlar veriliyor. İnsanlar kurban için tapınaktaki din adamlarına ödeme yapıyor. O da adak hayvanı tapınağın içine götürüyor ve ilahi bir müdahaleyle hayvan oracıkta ölüyor, din adamı dışarı çıkıyor… Hayvanı öldürenin ne olduğu bilinmiyor!
Ölümcül karbondioksit
Bu efsaneyi araştıran Hardy Pfanz isimli bir Alman biliminsanı olayı çözmüş… Kendisi volkan patlaması ve benzeri jeolojik süreçler sırasında açığa çıkan gazlar üzerinde çalışmalar yapan bir biyolog. Pfanz araştırmaya başladığında mağara girişinde düzinelerce ölü hayvan olduğunu görünce havayı test ediyor. Normal havada karbondioksit oranı yüzde 0.04 civarındayken burada yüzde 80’lere ulaşıyor. Ölümcül bir düzey. Bu aşırı karbondioksit seviyesi, bölgenin kaplıcalarını ve travertenlerini de ortaya çıkaran jeolojik sistemden kaynaklanıyor. Pamukkale, 35 kilometre uzunluğundaki aktif bir tektonik fay hattı bölgesinde. Bu hatlardan biri doğrudan şehir merkezinden geçerek Apollon Tapınağı’na uzanıyor. Ve ölümcül karbondioksit buradan sızıyor. Hayvanları öldüren gaz, din adamlarını neden öldürmüyor peki? Karbondioksit havadan daha ağır olduğu için, geceleri hava daha soğuk olduğunda zeminde birikiyor ve yer seviyesinde ölümcül bir gaz gölü oluşturuyor. Yani burunları yere daha yakın olan hayvanlar bu zehirli bulutta çabucak boğuluyor ama daha uzun boylu olan insanlar hayatta kalıyor. İşte tüm bunlardan dolayı bugün Cehennem Kapısı tuğlalarla örülmüş durumda. İçine girilmiyor ama öyküsü dinleyeni hayran bırakıyor.
Kraliçenin kenti depremlerle yıkılmış
Bir tarafınıza 2.571 metre yükseklikteki Honaz Dağı’nı diğer yanınıza da bembeyaz uzanıp giden Pamukkale’yi alın. Tam ortasında göreceğiniz yer, tarihi MÖ 3.000’e kadar ulaşan Laodikya olacak. Milattan Önce 261-245 yılları arasında, Suriye Kralı 2. Antiokhos tarafından kurulmuş; kente karısı Laodikeia’nin adını vermiş. ‘Laodike’nin kenti’ anlamına geliyor. MS 7’nci yüzyılda büyük bir depremle yıkılmış. Yenisini bugünkü Kaleiçi taraflarında inşa etmişler. Üzerinden çok uzun yıllar geçmiş Selçuklular ve Bizanslılar arasındaki savaşlar sonucu ciddi hasar görmüş Üstelik can damarları su yolları da kullanılamaz hale gelince zamanla terk edilmiş Laodikeia. Denizli’ye 6 kilometre uzaklıktaki bu kent, geçmişte yün ticaretiyle çok zengin olmuş. Yapılan kazılarda geç kalkolitik eski tunç çağına ait mimari, seramik ve çakmaktaşı buluntularına ulaşılmış. Sadece bu kadar değil, Laodikya’nın hazineleri araştırılıyor ve yeni keşifler yapılıyor. Bir açıdan daha Laodikya çok önemli. Aslında yabancı turistlerin antik kentin yolunu tutmasını sağlayan özelliği, İncil’de bahsedilmesi. 4 İncil yazarından biri Aziz Yuhanna’nın cemaatine mektup yazdığı 7 kiliseden biri Laodikya’da. Diğerleriyse Efes, İzmir, Sart, Akhisar, Alaşehir ve Bergama’da.
Ilık sular, ılık insanlar
Laodikya halkı başlarda Hıristiyanlığa geçiş için biraz isteksiz davranmış. Aziz Yuhanna da termal suları kullanarak yaptığı metaforla onlara inceden bir mesaj göndermiş. ‘Yaptıklarınızı biliyorum. Ne soğuk ne sıcaksınız, ılıksınız’ diyerek net olmalarını ya Hıristiyanlığı benimsemelerini ya da reddetmelerini; arada kalmış bir tavır sergilememelerini istemiş. Bu nazik uyarı işe de yaramış çünkü Bizans döneminin en önemli Hıristiyan şehirlerinden biri olacak kadar inançlı hale gelmişler. Hatta bir adım öteye geçmiş Laodikya ve piskoposluk merkezi olmuş. 350 metrelik ölçüsüyle Anadolu’daki en uzun stadyum Laodikya’daymış. Fakat taşları asırlarca başka yapıların inşaatlarında kullanılınca ne yazık ki geriye fazla bir şey kalmamış. Yaklaşık 5 kilometrekarelik alana yayılan Laodikya’nın günümüze ulaşan önemli yapıları arasında; iki tiyatro, dört hamam kompleksi, agora, çeşmeler, giriş kapısı, meclis binası, tapınaklar ve kiliseler var.
0 notes
anzacdaygallipoli · 2 years
Text
Pamuklara sarılmış gerçek bir hazine - Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/pamuklara-sarilmis-gercek-bir-hazine.html
Pamuklara sarılmış gerçek bir hazine
Tumblr media Tumblr media
Aslında yeni bir kent Denizli. Büyük Menderes Nehri’nin bir kolu olan Aksu Çayı’nın dereleriyle desenlenmiş bir plato üzerine kurulu olsa da antik çağda kent, şimdiki yerinden 6-7 kilometre uzaktaymış. Yıllar geçmiş, Ege kıyılarından iç kesimlere sokulan doğal bir yol üzerinde olan şehre yeni yollar yapılmış, ulaşım kolaylaşmış, nüfus hızla artmış; tarımdan tekstile, sanayiden turizme ülkemizin en büyük 10 ekonomisi arasına girmiş. Denizlililer bununla birlikte doğa ve tarihi miraslarına da sahip çıkmışlar.
Tumblr media
Hürriyet Seyahat gezgini Serda Büyükkoyuncu Laodikya’da
En güzeli de bu. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki Pamukkale’nin ‘traverten’ denen beyaz pamuksu yüzeylerinin oluşum sebebi, yer altından yeryüzüyle buluşmaya çıkan termal suların içindeki minerallerin havadaki oksijenle karşılaşması…
Tumblr media
Kleopatra Havuzu’nun diğer adı Antik Havuz. Ekstra bilet alarak sıcak suda ve antik sütunların arasında yüzebiliyorsunuz
Bu esnada mineral etki kayboluyor, geriye kalsiyum karbonat kalıyor. Bu madde zamanla çöküp sertleşiyor ve bu sayede travertenler oluşuyor. Traverten bölgesinde 17 tane kaynak var; su sıcaklıkları 33 ila 100 derece arasında değişiyor.
Kleopatra burada da var
Balayını topraklarımızda yapmış olması sebebiyle pek çok yerde Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın adıyla anılan kumsallar, kıyılar, hamamlar vardır; duymuşsunuzdur. İşte bunlar gibi bir Kleopatra Havuzu da Pamukkale’de var, diğer adıyla Antik Havuz. Belgelenemese de yüzyıllar önce bu havuzun, bölgede meydana gelen depremlerin yol açtığı çukura dolan şifalı sularla oluştuğu söyleniyor… Buradaki termal suların özellikle kalp-damar sertliğine, romatizmal, dermatolojik ve gözle ilgili hastalıklara da iyi geldiği söyleniyor. Bu arada yılda 2 milyon turist ağırlayan Pamukkale’ye günübirlik değil de konaklamalı, katma değerli turist çekebilmek ve farkındalık yaratmak için Denizli Genç İş İnsanları Derneği (DEGİAD) ‘Pamukkale’de Dönüşüm Seninle Başlıyor’ isimli bir yarışma düzenlemiş. Türkiye’nin her yerinden 51 proje başvurmuş. DEGİAD’ın mimar üyelerinden oluşan bir çalışma grubu, yarışmaya katılan fikirler arasından 44 bin metrekarelik Pamukkale Köyü’nü baştan aşağı yenileyecek tavsiye niteliğinde bir proje ortaya çıkarmış.
Paraşütü de deneyin
Bölgede uzun konaklamayı kalıcı olarak arttırmak için birkaç yıldır hayata geçirilen sıcak hava balonu ve yamaç paraşütü etkinlikleri de çok favori. Dantel gibi bembeyaz Pamukkale’nin üzerinden balonla da paraşütle de uçmak unutulmaz bir iz bırakıyor seyahatimizde.
Tumblr media
Her ne kadar çoğu kez bölgeye göz alıcı travertenleri görmek için gidilse de tepenin zirvesindeki Roma kaplıca kasabası Hierapolis’in kalıntıları bölgenin göz kamaştırıcı adresi. Özellikle geçen yıllarda tamamen gün ışığına çıkarılan ve İmparator Domitian’a adanan Sütunlu Cadde’nin devamında Roma hamamları var. Bugün müze olarak kullanılan bu hamamlar küçük ama eser varlığı açısından ilgi çekici. İçinde heykeller, kabartmalar, paralar ve lahitler bulunmuş. Genelde zenginlerin gömülmesi için yapılan lahitler, ayrıca işlemeleriyle de değer taşıyor. Bir ilginç bilgi: Lahitlerin diğer adı sarkofaj yani ‘et yiyen’.
Tumblr media
Cehennem Kapısı
Eskiden insanlar lahitlerin içine koydukları cansız bedenlerin birkaç yıl sonra sadece kemikten ibaret olduğunu görünce böyle bir adı uygun görmüşler. Bergama Kralı 2. Eumenes tarafından MÖ 2’nci yüzyılda kurulduğu düşünülen Hierapolis kenti, adını Amazonlar kraliçesi Hiera’dan almış. Aslında bir Helen kenti olarak günümüze ulaşabilirmiş. Ama MS 60’ta yaşanan büyük depremde neredeyse tamamı yıkılmış, sonrasında da sık sık depremlerden nasibini aldığı için ilk halinden pek eser kalmamış. Bugün gördüğümüz, depremlerden sonra yenilenen Hierapolis.
Hıristiyanlar için kutsal
Burası Roma kentlerinin tipik özelliklerini taşıyor ama esas önemi, Hıristiyanlık için kutsal kabul edilmesi. Çünkü Hıristiyanlığın kabul edildiği ilk yerler arasında. Ayasofya’yı inşa ettiren Bizans İmparatoru Jüstinyen, Hierapolis’teki herkesin pagan geleneklerini bırakması ve Hıristiyanlığı seçmesi için John isimli bir piskoposu görevlendirmiş. O da tam 80 bin kişinin Hıristiyanlığı kabul etmesini sağlayıp 98 kiliseyle 12 manastır inşa ettirmiş. İncil’de de Hierapolis’ten bahsediliyor. Ayrıca 12 Havari’den biri olan Aziz Philip’in Hierapolis’te yaşadığına ve 7 oğluyla birlikte öldürüldüğüne inanılıyor. Aziz Philip için yapılan mezarın kalıntıları da günümüze ulaşanlar arasında. Hierapolis’in mezarlığını dikkatli gözlerle gezmek gerek. Çünkü mezar taşlarında ilginç detaylar var. Bir tanesi, üzerinde yazan bedduayla insanı korkutuyor! Denmiş ki; “Mezarıma girmeye kalkan hırsız, yürüyecek toprak, seyredecek deniz bulamasın, çocuksuz ve mutsuz bir hayatın ardından öldüğünde tanrıların laneti üzerinde olsun.” Ölenlerin şahsi eşyalarıyla gömüldüğü bu mezarlar çok önemsenmiş. Aileler mezar bakımıyla çiçeklendirilmesi için ücret ödermiş… Tüm bunların yanında mitolojik bir öykü ve ‘Cehennem Kapısı’ denilen bir bölümle de dikkat çekiyor bu antik kent.
Kapının sahibi Hades…
Kapının hikâyesine geçmeden önce Hades’i tanımalıyız. Mitolojik bir tanrı; yeraltı ondan soruluyor. Kronos ve Rhea’nın 6 çocuğundan biri. Görünmez, vahşi, söz dinlemez, asabi, kindar, nefret dolu, katı yürekli bir tanrı Hades. Antik Yunan’da yeraltı dünyası mağaraları, nehirleri, tarlaları olan bir yer olarak düşü- nülüyor. Yeraltı deyip geçmeyin, tüm madenler ve yeraltı zenginlikleri orada ve hepsi Hades’in. Hatta tüm yeraltının hazineleri onun olduğu için Romalılar ‘varlıklı’ anlamına gelen Plüton demişler ona sonradan. Hades’in yanında ölüleri kayığıyla yeraltı dünyasına geçiren Kharoon ve bir de Kerberos isimli üç başlı köpeği varmış. Devasa zincirlere bağlı bu korkunç yaratığın görevi, ölülerin yeryüzüne çıkmasını engellemek. İşte 2013’te ortaya çıkarılan Cehennem Kapısı’nın önündeki beyaz heykel, ölüler tanrısı Hades ve köpeği Kerberos. Arazide gördüğümüz kazılardan çıkan heykel parçaları dikkate alınarak yapılmış üç boyutlu bir modelleme aslında. Cehennem Kapısı denen bir mağara gerçekten varmış. Yanına bir de tapınak yapmışlar; Apollon Tapınağı. İnanışa göre mağaradan geçilerek girilen yeraltı dünyasının tanrısı Hades’e kurbanlar veriliyor. İnsanlar kurban için tapınaktaki din adamlarına ödeme yapıyor. O da adak hayvanı tapınağın içine götürüyor ve ilahi bir müdahaleyle hayvan oracıkta ölüyor, din adamı dışarı çıkıyor… Hayvanı öldürenin ne olduğu bilinmiyor!
Ölümcül karbondioksit
Bu efsaneyi araştıran Hardy Pfanz isimli bir Alman biliminsanı olayı çözmüş… Kendisi volkan patlaması ve benzeri jeolojik süreçler sırasında açığa çıkan gazlar üzerinde çalışmalar yapan bir biyolog. Pfanz araştırmaya başladığında mağara girişinde düzinelerce ölü hayvan olduğunu görünce havayı test ediyor. Normal havada karbondioksit oranı yüzde 0.04 civarındayken burada yüzde 80’lere ulaşıyor. Ölümcül bir düzey. Bu aşırı karbondioksit seviyesi, bölgenin kaplıcalarını ve travertenlerini de ortaya çıkaran jeolojik sistemden kaynaklanıyor. Pamukkale, 35 kilometre uzunluğundaki aktif bir tektonik fay hattı bölgesinde. Bu hatlardan biri doğrudan şehir merkezinden geçerek Apollon Tapınağı’na uzanıyor. Ve ölümcül karbondioksit buradan sızıyor. Hayvanları öldüren gaz, din adamlarını neden öldürmüyor peki? Karbondioksit havadan daha ağır olduğu için, geceleri hava daha soğuk olduğunda zeminde birikiyor ve yer seviyesinde ölümcül bir gaz gölü oluşturuyor. Yani burunları yere daha yakın olan hayvanlar bu zehirli bulutta çabucak boğuluyor ama daha uzun boylu olan insanlar hayatta kalıyor. İşte tüm bunlardan dolayı bugün Cehennem Kapısı tuğlalarla örülmüş durumda. İçine girilmiyor ama öyküsü dinleyeni hayran bırakıyor.
Kraliçenin kenti depremlerle yıkılmış
Bir tarafınıza 2.571 metre yükseklikteki Honaz Dağı’nı diğer yanınıza da bembeyaz uzanıp giden Pamukkale’yi alın. Tam ortasında göreceğiniz yer, tarihi MÖ 3.000’e kadar ulaşan Laodikya olacak. Milattan Önce 261-245 yılları arasında, Suriye Kralı 2. Antiokhos tarafından kurulmuş; kente karısı Laodikeia’nin adını vermiş. ‘Laodike’nin kenti’ anlamına geliyor. MS 7’nci yüzyılda büyük bir depremle yıkılmış. Yenisini bugünkü Kaleiçi taraflarında inşa etmişler. Üzerinden çok uzun yıllar geçmiş Selçuklular ve Bizanslılar arasındaki savaşlar sonucu ciddi hasar görmüş Üstelik can damarları su yolları da kullanılamaz hale gelince zamanla terk edilmiş Laodikeia. Denizli’ye 6 kilometre uzaklıktaki bu kent, geçmişte yün ticaretiyle çok zengin olmuş. Yapılan kazılarda geç kalkolitik eski tunç çağına ait mimari, seramik ve çakmaktaşı buluntularına ulaşılmış. Sadece bu kadar değil, Laodikya’nın hazineleri araştırılıyor ve yeni keşifler yapılıyor. Bir açıdan daha Laodikya çok önemli. Aslında yabancı turistlerin antik kentin yolunu tutmasını sağlayan özelliği, İncil’de bahsedilmesi. 4 İncil yazarından biri Aziz Yuhanna’nın cemaatine mektup yazdığı 7 kiliseden biri Laodikya’da. Diğerleriyse Efes, İzmir, Sart, Akhisar, Alaşehir ve Bergama’da.
Ilık sular, ılık insanlar
Laodikya halkı başlarda Hıristiyanlığa geçiş için biraz isteksiz davranmış. Aziz Yuhanna da termal suları kullanarak yaptığı metaforla onlara inceden bir mesaj göndermiş. ‘Yaptıklarınızı biliyorum. Ne soğuk ne sıcaksınız, ılıksınız’ diyerek net olmalarını ya Hıristiyanlığı benimsemelerini ya da reddetmelerini; arada kalmış bir tavır sergilememelerini istemiş. Bu nazik uyarı işe de yaramış çünkü Bizans döneminin en önemli Hıristiyan şehirlerinden biri olacak kadar inançlı hale gelmişler. Hatta bir adım öteye geçmiş Laodikya ve piskoposluk merkezi olmuş. 350 metrelik ölçüsüyle Anadolu’daki en uzun stadyum Laodikya’daymış. Fakat taşları asırlarca başka yapıların inşaatlarında kullanılınca ne yazık ki geriye fazla bir şey kalmamış. Yaklaşık 5 kilometrekarelik alana yayılan Laodikya’nın günümüze ulaşan önemli yapıları arasında; iki tiyatro, dört hamam kompleksi, agora, çeşmeler, giriş kapısı, meclis binası, tapınaklar ve kiliseler var.
0 notes
izmirspotcu · 1 year
Text
BERGAMA SPOT EŞYA: ARAYIN GELELİM EŞYALARINIZI NAKİT ALALIM 0536 740 2920
Bergama’nın her noktası için ücretsiz nakliyat seçeneğiyle 2. el eşyalarınız değerinde ve nakit olarak satın alınır. 0536 740 2920
İkinci el eşyalarınız değerinde ve nakit olarak satın alınır. Elinizdeki eski eşyalarınızı satmayı düşünüyorsanız bizden teklif almadan karar vermeyin.
İzmir Bergama Spotçu- 0536 740 2920
İzmir Bergama Spotçu 2. EL Eşya
İzmir Bergama Spotçu İkinci El Eşya Alanlar
İzmir Bergama’da oturuyorsunuz ve elinizde kullanmadığınız eski eşyalarınızı satmayı mı düşünüyorsunuz?
İkinci el kullanılmış eşyaları alan bir yer mi arıyorsunuz?
Şu an içinde bulunduğunuz sayfa tam ihtiyacınız olan yer.
Bergama’da 2. El Spot Eşya Alım Merkezi kapınıza kadar geliyor.
Bergama’da 2. El Spot Eşya Alım Merkezi olarak ikinci satmayı düşündüğünüz tüm eski eşyalarınızı satın alıyoruz.
Yapmanız gereken tek şey Bergama’da 2. El Spot Eşya Alım Merkezi’nin
iletişim numarasını arayıp satmayı düşündüğünüz ürünlerin resimlerini Whatsapp üzerinden göndermeniz. 0536 740 2920
Bergama’da 2. El Spot Eşya Alım Merkezi
Bergama Spotçu 2.El eşya
Bergama Spotçu İkinci EL Beyaz Eşya Alanlar
Bergama Spotçu 2. EL Beyaz Eşya
Bergama Spotçu İkinci EL Beyaz Eşya
Bergama Spotçu Spot İkinci El Eşya Alım Satım
Bergama Spotçu Spot İkinci El Eşya Alım Satım – 0536 740 29 20
Spot Eşya Alanlar, Bergama Eski Eşya Alan Yerler, Bergama Kullanılmış Eşya Satmak, Bergama Antika Eşya Alım Satım, Bergama İkinci El Beyaz Eşya Alınır Satılır, Bergama İkinci El Mobilya Alanlar Spotçular, Bergama İkinci El Eşya Satmak Bergama İkinci El Eşya Alan Yerler de Spot Eşya Alım Satım Bergama Spot İkinci El Beyaz Eşya Alan Yerler Spotçular Çarşısı Bergama Eskiciler Çarşısı Spot lcd Tv Alınır Satılır Bergama Eski Ev Eşyası Alanlar İkinci El Komple Eşya Alımı
Bergama 2.El Eşya Alım Satım Bergama Spot Eşya Alan Yerler Bergamade Eski Eşya Alanlar Bergama İkinci El Eşya Alınır Satılır Bergama Kullanılmış Eşya Almak Satmak Bergama Spotçular Bergama Eskiciler Bergama İkinci El Beyaz Eşya Alımı Bergama Antika Eşya Alan Yerler
Bergama Spot İkinci El Eşya Alanlar
İkinci el eşya alanlar hizmetleri arasında ikinci el mobilya, ikinci el televizyon, ikinci el beyaz eşya, ikinci el koltuk, 2.el komple ev eşyaları vardır ve satmak istediğiniz ürünlerinizi değerinde nakit olarak alımını gerçekleştiriyoruz.
Uzun yıllardır ikinci el eşya alan yerler sektöründe oturan tecrübemiz sayesinde siz değerli müşterilerimize her geçen gün daha kaliteli hizmet sunuyoruz.
Evinizde bulunan ikinci el eşyaları satmak konusunda karar verdiğiniz an internet üzerinde bir çok seçenek karşınıza çıkıyor. Fakat ikinci el ev eşyalarınıza değerinde nakit olarak satın alımını yapan firma öncelikli olarak tercihinizdedir.
Genel Hizmetlerimizi sıralayacak olursak
Bergama ikinci el eşya alımı satımı,
Bergama ikinci el beyaz eşya alanlar,
Bergama ikinci el mobilya alanlar ,
Bergama ikinci el bilgisayar alanlar,
Bergama ikinci el yatak odası alanlar,
Bergama ikinci el yemek odası alan yer
Bergama ikinci el eşya mağazaları,
Bergama ikinci el lcd tv alımı satımı,
Bergama ikinci el oturma grubu alanlar,
Bergama ikinci el cep telefonu alımı,
Bergama ikinci el eşya caddelerı,
Bergama ikinci el gardrop satanlar,
Bergama’da ikinci el eşya satan yerler, sizlere ekonomik bir şekilde eşya sahibi olma fırsatı sunmaktadır. Sıfır eşyalar için oldukça yüksek ücretler ödenmesi gerektiğinden, ikinci el eşya satanlar, sizlere oldukça fazla avantajlar sunmaktadır. Bergama ikinci el eşya arayışlarınızda, büyük zarar görmeyenleri tercih etmeniz önemlidir. Bergama ikinci el koltuk takımı, Bergama ikinci el çekyat, Bergama ikinci el mobilya için firmamızı tercih edebilirsiniz. Oldukça fazla sayıda ikinci el eşya seçeneği ile sizlere fırsatlar sunmaktayız. Bergama ikinci el eşya fiyatlarında da oldukça makul seviyeler için mağazamıza yapacağınız ziyaretten memnun kalacaksınız. İkinci el eşya alım satımı işini yıllardır yapan şirketimiz, gerekli deneyim ve profesyonel çalışanları ile kaliteli hizmeti, en uygun fiyatlara sağlamaktadır.
Eski eşya satan yerler, insanların çok uygun fiyatlarda eşyalar satın alması konusunda hizmet veren kuruluşlardır. Bergama ikinci el eşya olarak, her çeşit ürünü bulabileceğiniz ikinci el eşya sayısına sahiptir. Günümüzde ikinci el eşya, büyük bir sektör haline gelmiş ve eskiye nazaran çok daha gelişmiş bir alternatif olanağı bulunmaktadır. İkinci el eşyanın en önemli avantajı, sıfır bir ürün almak için ödeyeceğiniz ücrete, bir evin tamamına yetecek kadar ikinci el mobilya sahibi olabileceğiniz gerçeğidir. İkinci el eşya almak için seçeceğiniz mağazanın mutlaka güvenilir olması gerekmektedir. Aksi halde sizlere hiç de hoş olmayan sürprizler yaşatılabilir. Bir eşyanın sağlam görünmesine rağmen, evinize taşımanızın ardından sorun çıkarması, başınıza gelmesini istemeyeceğiniz bir durumdur.
Bergama ikinci el eşya arayanların olduğu önemli bir ilçedir. Bu bölgede ve Bergama genelinde ikinci el eşya arayışınızda, mağazamıza bekleriz. Satın almak istediğiniz ikinci el eşya konusunda, çalışanlarımızın gereken desteği göstereceğinden şüpheniz olmasın
Bergama ikinci el televizyon alanlar | 0536 740 29 20 Bergama sıfır televizyon alan yerler, Bergama ikinci lcd televizyon alım satım
Adresinizden İkinci El Kullanılmış Ev Eşyalarınız Ofis Eşyalarınız Değerinde Alınır Ödemesi Anında Yapılır
Bergama İkinci El Eski Beyaz Eşya Alınır Satılır,
Bergama Yakın Çevresinde ikinci el lcd televizyon alan firmalar
Bergama ve İlçelerinde ikinci el veya sıfır televizyon alan mağazalar iletişin numarası 0536 740 29 20,
• Bergama son model televizyon alan satan işletmeler,
• Bergama paketi açılmamış sıfır televizyon alanlar,
• Bergama ambalajında büyük ekran televizyon alan yerler,
• Bergama ikinci el kullanılmış led,lcd televizyon alan yerler,
• Bergama ikinci el curvet televizyon alan satan firmalar,
• Bergama ikinci el az kullanılmış eski televizyon alan mağazalar spotçular,
• Bergama İkinci El Eski Yatak Odası Takımı Alan Yerler,
• Bergama İkinci El Eski Oturma Gurubu Alan Yerler Spotcular,
• Bergama ikinci el plazma televizyon alan satın alan firmalar,
• Bergama ikinci el lg tv,ikinci el samsung tv,ikinci el arçelik tv,ikinci el beko tv,ikinci el smart tv alım satım
• Bergama spot eşyacılar,
• Bergama eski halı alanlar,
• Bergama ikinci el tv ünitesi alanlar,
• Bergama spot eşya alan yerler,
• Bergama sıfır ambalaj eşya alanlar,
• Bergama spotcular, Bergama eski eşya alanlar,
• Bergama komple ev eşyası alanlar,
• Bergama yeni eşya alımı satımı,
• Bergama 2.el cafe kafe lokanta malzemesi alanlar,
• Bergama ikinci el oymalı koltuk takımı alanlar,
• Bergama ikinci el çekyat alanlar,
• Bergama spot eşya fiyatları,
• Bergama antika mobilya alan yerler,
• Bergama ofis büro eşya alanlar,
• Bergama ikinci el eşya alış satış noktaları,
• Bergama 2.el eşya alanlar,
• Bergama ikinci el eşya alanlar,
• Bergama eski eşya alanlar,
• Bergama spot eşya alanlar,
• Bergama
• kullanılmış eşya alanlar,
• Bergama 2.el beyaz eşya alanlar,
• Bergama 2.el lcd tv alanlar,
• Bergama 2.el led tv alanlar,
• Bergama 2.el mobilya alanlar,
• Bergama 2.el oymalı mobilya alanlar,
• Bergama 2.el çamaşır makinesi alanlar,
• Bergama 2.el bulaşık makinesi alanlar,
• Bergama eski eşya alanlar,
• Bergama 2.el laptop alanlar,
• Bergama 2.el büro ofis mobilyası alanlar,
• Bergama ikinci el eşya alanlar,
• Bergama 2.el cep telefonu alanlar,
• Bergama eski eşya alanlar,
• Bergama 2.el yatak baza alanlar,
Bergama ikinci el eşya alan yerler, Bergama ikinci el eşya alanlar, Bergama eski eşya alanlar, Bergama eski eşya alan yerler, Bergama spot eşya alanlar, Bergama spot eşya alan yerler, Bergama eski mobilya alan yerler, Bergama ikinci el buzdolabı alanlar, Bergama antika eşya alan yerler, Bergama eskici Bergama |eskiciler Bergama |kullanılmış mobilya alanlar, Bergama cafe malzemesi alan yerler, Bergama eski buzdolabı alanlar, Bergama 2.El Eşya Alanlar, Bergama İkinci El Eşya Alım Satım, Bergama Kullanılmış Eşya Alınır, Bergama ikinci el eşya alınır, Bergama Kullanılmış Eşya Alınır Satılır, Bergama Eşya alanların adresleri
• Bergama Spot İkinci El Eşya Alan Yerler,
• Bergama Spot İkinci El Eşya Alan Satan,
• Bergama İkinci El Eski Eşya Alan Yerler,
• Bergama İkinci El Eşya Alım satım,
• Bergama İkinci El Eşya Alınır Satılır,
• Bergama İkinci El Eşya Almak Satmak,
• Bergama İkinci Eşya Alıyoruz,
• Bergama İkinci El Eşya Alım Satım Yeri,
• Bergama Spot Eski Eşya Alanlar,
• Bergama Spot Eşya Alan Yerler,
• Bergama Spot Eşya Alım Satım,
• Bergama Spot Eşya Pazarı,
• Bergama Spot Eşya Piyasası,
• Bergama Spot Eşya Mağazaları,
• Bergama Spot Eşya Dükkanları,
• Bergama Eski Eşya Alanlar,
• Bergama Eski Eşya Alan Yerler,
• Bergama Eski Eşya Alım Satım,
• Bergama Eski Eşya Almak Satmak,
• Bergama Eski Eşya Alınır Satılır,
• Bergama İkinci El Beyaz Eşya alanlar,
• Bergama İkinci El Beyaz Eşya Alan Yerler,
• Bergama Spot 2.El Beyaz Eşya Alanlar,
" Bergama ikinci el beyaz eşya" Evinizin temel ihtiyacı olan beyaz eşyaları değiştirme zamanınız geldiyse eğer biz Bergama ikinci el beyaz eşya alanlar olarak tüm beyaz eşyalarınızı almaya talibiz. Beyaz eşyaların kullanım ömrü maksimum 6 ila 10 yıl arası değişmektedir. Buna göre Bergama Beyaz Eşya Alan Yerler olarak kesinlikle 4 yılı aşmış ikinci el beyaz eşya almıyor ve satmıyoruz. Beyaz eşyalarınızın ömrü dolmuş, sürekli tamire göndermekten bıktıysanız ancak yeni bir beyaz eşya almaya da bütçeniz yetmiyorsa yine tüm ev eşyalarında olduğu gibi beyaz eşyada da yardımınıza koşuyoruz. 3 ay ile 4 yıl arası sağlam, kaliteli, garantisi devam eden beyaz eşyaları bizden temin edebilir ve bize satabilirsiniz.
Bergama 2. EL Beyaz Eşya Alanlar 32 yıllık tecrübesiyle sizlere
Bergama’da hizmet etmeye daha uzun yıllar devam edecektir.
Bergama İkinci EL Mobilya Alanlar
Bergama 2. EL Mobilya
Bergama İkinci EL Mobilya Alanlar
Bergama’da yaşıyorsunuz ve mobilya'ya ihtiyacınız var. Eski mobilyanız artık kullanılacak durum da değil ise değiştirmenin zamanı da gelmiş demektir. Bergama İkinci EL Mobilya sadece kaliteli mobilya alır ve satar. Bizleri diğer ikinci el mobilya alan yerlerden ayıran en büyük özelliğimiz sadece temiz, sağlam mobilyaları alıp satmamızdır. Mobilyalarınız 3 ila 5 yılı aşmamış ve hiç bir kusuru olmaması durumunda evinizden alıyoruz. 5 yılı aşmış kullanılmış mobilyaları kesinle almıyoruz. Gezici ekiplerimiz Bergama’in her semtinde hizmet vermektedir.
Bergama İkinci EL Elektronik Eşya Alanlar
Bergama 2. EL Elektronik Eşya
Bergama İkinci EL Elektronik Eşya Alanlar
Günümüz teknoloji devri olduğu gibi elektronik eşyalar artık lüks olmaktan çıkmış durumdadır. Yeni nesil artık elektronik ve teknoloji ile büyümektedir. Her gün yenilenen teknolojik ürünlerin takibini yapmakta da zorlanır olduk. Teknoloji hayatımızın bir parçası olduğu gibi çok ta masraflı olmaya başladı. Bu durumda bütçesi yeterli olan vatandaşlarımız yeni bir teknolojik ürün çıkması durumda hemen yenisi alıyor. Orta gelir seviyesindeki vatandaşlarımızın bunları alma gücü olmadığı için ikinci el ürünlere yönelmektedir. Bergama ikinci el elektronik eşya alanlar olarak tüm teknolojik ürünlerinizi kapınızdan nakit alıyoruz.
Bergama Antika Alanlar
Bergama Antikacı
Bergama Antika Alanlar
Antika konusunda en büyük yapılan yanlış her eski eşyaları antika saymaktır. Bu yanlış. Bir eşyanın antika olabilmesi için ünlü bir kişi yada tarihsel dönemlere ait olmasıdır. Birçok antika vardır bunlara örnek olarak; Obje, ipek halı, mobilya, porselen, tablo, avizler, eski kuran-i kerim, hilye-i şerifler, iznik çinisi, osmanlı kıyafeti, tuğralı gümüşler vb. eşyalardır. Antika özelliği taşıyan eşyalar çok nadir bulundukları için değerlidir. Bergama Antikacılar yani bizden fiyat almadan değerli olduğunu düşündüğünüz antika eşyalarınızı satmayınız.
Bergama 2.El Eşya Alanlar, Bergama Spotcular, Bergama Beyaz Eşya Alanlar, Bergama 2.El Eşya Alan Yerler, Bergama ikinci el alanlar, Bergama ikinci el eskiciler, Spot, Eski,Eşya,
Bergama’nın her noktası için ücretsiz nakliyat seçeneğiyle 2. el eşyalarınız değerinde ve nakit olarak satın alınır. 0536 740 2920
İkinci el eşyalarınız değerinde ve nakit olarak satın alınır. Elinizdeki eski eşyalarınızı satmayı düşünüyorsanız bizden teklif almadan karar vermeyin.
İzmir Bergama Spotçu- 0536 740 2920
İzmir Bergama Spotçu 2. EL Eşya
İzmir Bergama Spotçu İkinci El Eşya Alanlar
İzmir Bergama’da oturuyorsunuz ve elinizde kullanmadığınız eski eşyalarınızı satmayı mı düşünüyorsunuz?
İkinci el kullanılmış eşyaları alan bir yer mi arıyorsunuz?
Şu an içinde bulunduğunuz sayfa tam ihtiyacınız olan yer.
Bergama’da 2. El Spot Eşya Alım Merkezi kapınıza kadar geliyor.
Bergama’da 2. El Spot Eşya Alım Merkezi olarak ikinci satmayı düşündüğünüz tüm eski eşyalarınızı satın alıyoruz.
Yapmanız gereken tek şey Bergama’da 2. El Spot Eşya Alım Merkezi’nin
iletişim numarasını arayıp satmayı düşündüğünüz ürünlerin resimlerini Whatsapp üzerinden göndermeniz. 0536 740 2920
Bergama’da 2. El Spot Eşya Alım Merkezi
Bergama Spotçu 2.El eşya
Bergama Spotçu İkinci EL Beyaz Eşya Alanlar
Bergama Spotçu 2. EL Beyaz Eşya
Bergama Spotçu İkinci EL Beyaz Eşya
Bergama Spotçu Spot İkinci El Eşya Alım Satım
Bergama Spotçu Spot İkinci El Eşya Alım Satım – 0536 740 29 20
Spot Eşya Alanlar, Bergama Eski Eşya Alan Yerler, Bergama Kullanılmış Eşya Satmak, Bergama Antika Eşya Alım Satım, Bergama İkinci El Beyaz Eşya Alınır Satılır, Bergama İkinci El Mobilya Alanlar Spotçular, Bergama İkinci El Eşya Satmak Bergama İkinci El Eşya Alan Yerler de Spot Eşya Alım Satım Bergama Spot İkinci El Beyaz Eşya Alan Yerler Spotçular Çarşısı Bergama Eskiciler Çarşısı Spot lcd Tv Alınır Satılır Bergama Eski Ev Eşyası Alanlar İkinci El Komple Eşya Alımı
Bergama 2.El Eşya Alım Satım Bergama Spot Eşya Alan Yerler Bergamade Eski Eşya Alanlar Bergama İkinci El Eşya Alınır Satılır Bergama Kullanılmış Eşya Almak Satmak Bergama Spotçular Bergama Eskiciler Bergama İkinci El Beyaz Eşya Alımı Bergama Antika Eşya Alan Yerler
Bergama Spot İkinci El Eşya Alanlar
İkinci el eşya alanlar hizmetleri arasında ikinci el mobilya, ikinci el televizyon, ikinci el beyaz eşya, ikinci el koltuk, 2.el komple ev eşyaları vardır ve satmak istediğiniz ürünlerinizi değerinde nakit olarak alımını gerçekleştiriyoruz.
Uzun yıllardır ikinci el eşya alan yerler sektöründe oturan tecrübemiz sayesinde siz değerli müşterilerimize her geçen gün daha kaliteli hizmet sunuyoruz.
Evinizde bulunan ikinci el eşyaları satmak konusunda karar verdiğiniz an internet üzerinde bir çok seçenek karşınıza çıkıyor. Fakat ikinci el ev eşyalarınıza değerinde nakit olarak satın alımını yapan firma öncelikli olarak tercihinizdedir.
Genel Hizmetlerimizi sıralayacak olursak
Bergama ikinci el eşya alımı satımı,
Bergama ikinci el beyaz eşya alanlar,
Bergama ikinci el mobilya alanlar ,
Bergama ikinci el bilgisayar alanlar,
Bergama ikinci el yatak odası alanlar,
Bergama ikinci el yemek odası alan yer
Bergama ikinci el eşya mağazaları,
Bergama ikinci el lcd tv alımı satımı,
Bergama ikinci el oturma grubu alanlar,
Bergama ikinci el cep telefonu alımı,
Bergama ikinci el eşya caddelerı,
Bergama ikinci el gardrop satanlar,
Bergama’da ikinci el eşya satan yerler, sizlere ekonomik bir şekilde eşya sahibi olma fırsatı sunmaktadır. Sıfır eşyalar için oldukça yüksek ücretler ödenmesi gerektiğinden, ikinci el eşya satanlar, sizlere oldukça fazla avantajlar sunmaktadır. Bergama ikinci el eşya arayışlarınızda, büyük zarar görmeyenleri tercih etmeniz önemlidir. Bergama ikinci el koltuk takımı, Bergama ikinci el çekyat, Bergama ikinci el mobilya için firmamızı tercih edebilirsiniz. Oldukça fazla sayıda ikinci el eşya seçeneği ile sizlere fırsatlar sunmaktayız. Bergama ikinci el eşya fiyatlarında da oldukça makul seviyeler için mağazamıza yapacağınız ziyaretten memnun kalacaksınız. İkinci el eşya alım satımı işini yıllardır yapan şirketimiz, gerekli deneyim ve profesyonel çalışanları ile kaliteli hizmeti, en uygun fiyatlara sağlamaktadır.
Eski eşya satan yerler, insanların çok uygun fiyatlarda eşyalar satın alması konusunda hizmet veren kuruluşlardır. Bergama ikinci el eşya olarak, her çeşit ürünü bulabileceğiniz ikinci el eşya sayısına sahiptir. Günümüzde ikinci el eşya, büyük bir sektör haline gelmiş ve eskiye nazaran çok daha gelişmiş bir alternatif olanağı bulunmaktadır. İkinci el eşyanın en önemli avantajı, sıfır bir ürün almak için ödeyeceğiniz ücrete, bir evin tamamına yetecek kadar ikinci el mobilya sahibi olabileceğiniz gerçeğidir. İkinci el eşya almak için seçeceğiniz mağazanın mutlaka güvenilir olması gerekmektedir. Aksi halde sizlere hiç de hoş olmayan sürprizler yaşatılabilir. Bir eşyanın sağlam görünmesine rağmen, evinize taşımanızın ardından sorun çıkarması, başınıza gelmesini istemeyeceğiniz bir durumdur.
Bergama ikinci el eşya arayanların olduğu önemli bir ilçedir. Bu bölgede ve Bergama genelinde ikinci el eşya arayışınızda, mağazamıza bekleriz. Satın almak istediğiniz ikinci el eşya konusunda, çalışanlarımızın gereken desteği göstereceğinden şüpheniz olmasın
Bergama ikinci el televizyon alanlar | 0536 740 29 20 Bergama sıfır televizyon alan yerler, Bergama ikinci lcd televizyon alım satım
Adresinizden İkinci El Kullanılmış Ev Eşyalarınız Ofis Eşyalarınız Değerinde Alınır Ödemesi Anında Yapılır
Bergama İkinci El Eski Beyaz Eşya Alınır Satılır,
Bergama Yakın Çevresinde ikinci el lcd televizyon alan firmalar
Bergama ve İlçelerinde ikinci el veya sıfır televizyon alan mağazalar iletişin numarası 0536 740 29 20,
• Bergama son model televizyon alan satan işletmeler,
• Bergama paketi açılmamış sıfır televizyon alanlar,
• Bergama ambalajında büyük ekran televizyon alan yerler,
• Bergama ikinci el kullanılmış led,lcd televizyon alan yerler,
• Bergama ikinci el curvet televizyon alan satan firmalar,
• Bergama ikinci el az kullanılmış eski televizyon alan mağazalar spotçular,
• Bergama İkinci El Eski Yatak Odası Takımı Alan Yerler,
• Bergama İkinci El Eski Oturma Gurubu Alan Yerler Spotcular,
• Bergama ikinci el plazma televizyon alan satın alan firmalar,
• Bergama ikinci el lg tv,ikinci el samsung tv,ikinci el arçelik tv,ikinci el beko tv,ikinci el smart tv alım satım
• Bergama spot eşyacılar,
• Bergama eski halı alanlar,
• Bergama ikinci el tv ünitesi alanlar,
• Bergama spot eşya alan yerler,
• Bergama sıfır ambalaj eşya alanlar,
• Bergama spotcular, Bergama eski eşya alanlar,
• Bergama komple ev eşyası alanlar,
• Bergama yeni eşya alımı satımı,
• Bergama 2.el cafe kafe lokanta malzemesi alanlar,
• Bergama ikinci el oymalı koltuk takımı alanlar,
• Bergama ikinci el çekyat alanlar,
• Bergama spot eşya fiyatları,
• Bergama antika mobilya alan yerler,
• Bergama ofis büro eşya alanlar,
• Bergama ikinci el eşya alış satış noktaları,
• Bergama 2.el eşya alanlar,
• Bergama ikinci el eşya alanlar,
• Bergama eski eşya alanlar,
• Bergama spot eşya alanlar,
• Bergama
• kullanılmış eşya alanlar,
• Bergama 2.el beyaz eşya alanlar,
• Bergama 2.el lcd tv alanlar,
• Bergama 2.el led tv alanlar,
• Bergama 2.el mobilya alanlar,
• Bergama 2.el oymalı mobilya alanlar,
• Bergama 2.el çamaşır makinesi alanlar,
• Bergama 2.el bulaşık makinesi alanlar,
• Bergama eski eşya alanlar,
• Bergama 2.el laptop alanlar,
• Bergama 2.el büro ofis mobilyası alanlar,
• Bergama ikinci el eşya alanlar,
• Bergama 2.el cep telefonu alanlar,
• Bergama eski eşya alanlar,
• Bergama 2.el yatak baza alanlar,
Bergama ikinci el eşya alan yerler, Bergama ikinci el eşya alanlar, Bergama eski eşya alanlar, Bergama eski eşya alan yerler, Bergama spot eşya alanlar, Bergama spot eşya alan yerler, Bergama eski mobilya alan yerler, Bergama ikinci el buzdolabı alanlar, Bergama antika eşya alan yerler, Bergama eskici Bergama |eskiciler Bergama |kullanılmış mobilya alanlar, Bergama cafe malzemesi alan yerler, Bergama eski buzdolabı alanlar, Bergama 2.El Eşya Alanlar, Bergama İkinci El Eşya Alım Satım, Bergama Kullanılmış Eşya Alınır, Bergama ikinci el eşya alınır, Bergama Kullanılmış Eşya Alınır Satılır, Bergama Eşya alanların adresleri
• Bergama Spot İkinci El Eşya Alan Yerler,
• Bergama Spot İkinci El Eşya Alan Satan,
• Bergama İkinci El Eski Eşya Alan Yerler,
• Bergama İkinci El Eşya Alım satım,
• Bergama İkinci El Eşya Alınır Satılır,
• Bergama İkinci El Eşya Almak Satmak,
• Bergama İkinci Eşya Alıyoruz,
• Bergama İkinci El Eşya Alım Satım Yeri,
• Bergama Spot Eski Eşya Alanlar,
• Bergama Spot Eşya Alan Yerler,
• Bergama Spot Eşya Alım Satım,
• Bergama Spot Eşya Pazarı,
• Bergama Spot Eşya Piyasası,
• Bergama Spot Eşya Mağazaları,
• Bergama Spot Eşya Dükkanları,
• Bergama Eski Eşya Alanlar,
• Bergama Eski Eşya Alan Yerler,
• Bergama Eski Eşya Alım Satım,
• Bergama Eski Eşya Almak Satmak,
• Bergama Eski Eşya Alınır Satılır,
• Bergama İkinci El Beyaz Eşya alanlar,
• Bergama İkinci El Beyaz Eşya Alan Yerler,
• Bergama Spot 2.El Beyaz Eşya Alanlar,
" Bergama ikinci el beyaz eşya" Evinizin temel ihtiyacı olan beyaz eşyaları değiştirme zamanınız geldiyse eğer biz Bergama ikinci el beyaz eşya alanlar olarak tüm beyaz eşyalarınızı almaya talibiz. Beyaz eşyaların kullanım ömrü maksimum 6 ila 10 yıl arası değişmektedir. Buna göre Bergama Beyaz Eşya Alan Yerler olarak kesinlikle 4 yılı aşmış ikinci el beyaz eşya almıyor ve satmıyoruz. Beyaz eşyalarınızın ömrü dolmuş, sürekli tamire göndermekten bıktıysanız ancak yeni bir beyaz eşya almaya da bütçeniz yetmiyorsa yine tüm ev eşyalarında olduğu gibi beyaz eşyada da yardımınıza koşuyoruz. 3 ay ile 4 yıl arası sağlam, kaliteli, garantisi devam eden beyaz eşyaları bizden temin edebilir ve bize satabilirsiniz.
Bergama 2. EL Beyaz Eşya Alanlar 32 yıllık tecrübesiyle sizlere
Bergama’da hizmet etmeye daha uzun yıllar devam edecektir.
Bergama İkinci EL Mobilya Alanlar
Bergama 2. EL Mobilya
Bergama İkinci EL Mobilya Alanlar
Bergama’da yaşıyorsunuz ve mobilya'ya ihtiyacınız var. Eski mobilyanız artık kullanılacak durum da değil ise değiştirmenin zamanı da gelmiş demektir. Bergama İkinci EL Mobilya sadece kaliteli mobilya alır ve satar. Bizleri diğer ikinci el mobilya alan yerlerden ayıran en büyük özelliğimiz sadece temiz, sağlam mobilyaları alıp satmamızdır. Mobilyalarınız 3 ila 5 yılı aşmamış ve hiç bir kusuru olmaması durumunda evinizden alıyoruz. 5 yılı aşmış kullanılmış mobilyaları kesinle almıyoruz. Gezici ekiplerimiz Bergama’in her semtinde hizmet vermektedir.
Bergama İkinci EL Elektronik Eşya Alanlar
Bergama 2. EL Elektronik Eşya
Bergama İkinci EL Elektronik Eşya Alanlar
Günümüz teknoloji devri olduğu gibi elektronik eşyalar artık lüks olmaktan çıkmış durumdadır. Yeni nesil artık elektronik ve teknoloji ile büyümektedir. Her gün yenilenen teknolojik ürünlerin takibini yapmakta da zorlanır olduk. Teknoloji hayatımızın bir parçası olduğu gibi çok ta masraflı olmaya başladı. Bu durumda bütçesi yeterli olan vatandaşlarımız yeni bir teknolojik ürün çıkması durumda hemen yenisi alıyor. Orta gelir seviyesindeki vatandaşlarımızın bunları alma gücü olmadığı için ikinci el ürünlere yönelmektedir. Bergama ikinci el elektronik eşya alanlar olarak tüm teknolojik ürünlerinizi kapınızdan nakit alıyoruz.
Bergama Antika Alanlar
Bergama Antikacı
Bergama Antika Alanlar
Antika konusunda en büyük yapılan yanlış her eski eşyaları antika saymaktır. Bu yanlış. Bir eşyanın antika olabilmesi için ünlü bir kişi yada tarihsel dönemlere ait olmasıdır. Birçok antika vardır bunlara örnek olarak; Obje, ipek halı, mobilya, porselen, tablo, avizler, eski kuran-i kerim, hilye-i şerifler, iznik çinisi, osmanlı kıyafeti, tuğralı gümüşler vb. eşyalardır. Antika özelliği taşıyan eşyalar çok nadir bulundukları için değerlidir. Bergama Antikacılar yani bizden fiyat almadan değerli olduğunu düşündüğünüz antika eşyalarınızı satmayınız.
Bergama 2.El Eşya Alanlar, Bergama Spotcular, Bergama Beyaz Eşya Alanlar, Bergama 2.El Eşya Alan Yerler, Bergama ikinci el alanlar, Bergama ikinci el eskiciler, Spot, Eski,Eşya,
0 notes
gallipoliguide · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/pamuklara-sarilmis-gercek-bir-hazine.html
Pamuklara sarılmış gerçek bir hazine
Tumblr media Tumblr media
Aslında yeni bir kent Denizli. Büyük Menderes Nehri’nin bir kolu olan Aksu Çayı’nın dereleriyle desenlenmiş bir plato üzerine kurulu olsa da antik çağda kent, şimdiki yerinden 6-7 kilometre uzaktaymış. Yıllar geçmiş, Ege kıyılarından iç kesimlere sokulan doğal bir yol üzerinde olan şehre yeni yollar yapılmış, ulaşım kolaylaşmış, nüfus hızla artmış; tarımdan tekstile, sanayiden turizme ülkemizin en büyük 10 ekonomisi arasına girmiş. Denizlililer bununla birlikte doğa ve tarihi miraslarına da sahip çıkmışlar.
Tumblr media
Hürriyet Seyahat gezgini Serda Büyükkoyuncu Laodikya’da
En güzeli de bu. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki Pamukkale’nin ‘traverten’ denen beyaz pamuksu yüzeylerinin oluşum sebebi, yer altından yeryüzüyle buluşmaya çıkan termal suların içindeki minerallerin havadaki oksijenle karşılaşması…
Tumblr media
Kleopatra Havuzu’nun diğer adı Antik Havuz. Ekstra bilet alarak sıcak suda ve antik sütunların arasında yüzebiliyorsunuz
Bu esnada mineral etki kayboluyor, geriye kalsiyum karbonat kalıyor. Bu madde zamanla çöküp sertleşiyor ve bu sayede travertenler oluşuyor. Traverten bölgesinde 17 tane kaynak var; su sıcaklıkları 33 ila 100 derece arasında değişiyor.
Kleopatra burada da var
Balayını topraklarımızda yapmış olması sebebiyle pek çok yerde Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın adıyla anılan kumsallar, kıyılar, hamamlar vardır; duymuşsunuzdur. İşte bunlar gibi bir Kleopatra Havuzu da Pamukkale’de var, diğer adıyla Antik Havuz. Belgelenemese de yüzyıllar önce bu havuzun, bölgede meydana gelen depremlerin yol açtığı çukura dolan şifalı sularla oluştuğu söyleniyor… Buradaki termal suların özellikle kalp-damar sertliğine, romatizmal, dermatolojik ve gözle ilgili hastalıklara da iyi geldiği söyleniyor. Bu arada yılda 2 milyon turist ağırlayan Pamukkale’ye günübirlik değil de konaklamalı, katma değerli turist çekebilmek ve farkındalık yaratmak için Denizli Genç İş İnsanları Derneği (DEGİAD) ‘Pamukkale’de Dönüşüm Seninle Başlıyor’ isimli bir yarışma düzenlemiş. Türkiye’nin her yerinden 51 proje başvurmuş. DEGİAD’ın mimar üyelerinden oluşan bir çalışma grubu, yarışmaya katılan fikirler arasından 44 bin metrekarelik Pamukkale Köyü’nü baştan aşağı yenileyecek tavsiye niteliğinde bir proje ortaya çıkarmış.
Paraşütü de deneyin
Bölgede uzun konaklamayı kalıcı olarak arttırmak için birkaç yıldır hayata geçirilen sıcak hava balonu ve yamaç paraşütü etkinlikleri de çok favori. Dantel gibi bembeyaz Pamukkale’nin üzerinden balonla da paraşütle de uçmak unutulmaz bir iz bırakıyor seyahatimizde.
Tumblr media
Her ne kadar çoğu kez bölgeye göz alıcı travertenleri görmek için gidilse de tepenin zirvesindeki Roma kaplıca kasabası Hierapolis’in kalıntıları bölgenin göz kamaştırıcı adresi. Özellikle geçen yıllarda tamamen gün ışığına çıkarılan ve İmparator Domitian’a adanan Sütunlu Cadde’nin devamında Roma hamamları var. Bugün müze olarak kullanılan bu hamamlar küçük ama eser varlığı açısından ilgi çekici. İçinde heykeller, kabartmalar, paralar ve lahitler bulunmuş. Genelde zenginlerin gömülmesi için yapılan lahitler, ayrıca işlemeleriyle de değer taşıyor. Bir ilginç bilgi: Lahitlerin diğer adı sarkofaj yani ‘et yiyen’.
Tumblr media
Cehennem Kapısı
Eskiden insanlar lahitlerin içine koydukları cansız bedenlerin birkaç yıl sonra sadece kemikten ibaret olduğunu görünce böyle bir adı uygun görmüşler. Bergama Kralı 2. Eumenes tarafından MÖ 2’nci yüzyılda kurulduğu düşünülen Hierapolis kenti, adını Amazonlar kraliçesi Hiera’dan almış. Aslında bir Helen kenti olarak günümüze ulaşabilirmiş. Ama MS 60’ta yaşanan büyük depremde neredeyse tamamı yıkılmış, sonrasında da sık sık depremlerden nasibini aldığı için ilk halinden pek eser kalmamış. Bugün gördüğümüz, depremlerden sonra yenilenen Hierapolis.
Hıristiyanlar için kutsal
Burası Roma kentlerinin tipik özelliklerini taşıyor ama esas önemi, Hıristiyanlık için kutsal kabul edilmesi. Çünkü Hıristiyanlığın kabul edildiği ilk yerler arasında. Ayasofya’yı inşa ettiren Bizans İmparatoru Jüstinyen, Hierapolis’teki herkesin pagan geleneklerini bırakması ve Hıristiyanlığı seçmesi için John isimli bir piskoposu görevlendirmiş. O da tam 80 bin kişinin Hıristiyanlığı kabul etmesini sağlayıp 98 kiliseyle 12 manastır inşa ettirmiş. İncil’de de Hierapolis’ten bahsediliyor. Ayrıca 12 Havari’den biri olan Aziz Philip’in Hierapolis’te yaşadığına ve 7 oğluyla birlikte öldürüldüğüne inanılıyor. Aziz Philip için yapılan mezarın kalıntıları da günümüze ulaşanlar arasında. Hierapolis’in mezarlığını dikkatli gözlerle gezmek gerek. Çünkü mezar taşlarında ilginç detaylar var. Bir tanesi, üzerinde yazan bedduayla insanı korkutuyor! Denmiş ki; “Mezarıma girmeye kalkan hırsız, yürüyecek toprak, seyredecek deniz bulamasın, çocuksuz ve mutsuz bir hayatın ardından öldüğünde tanrıların laneti üzerinde olsun.” Ölenlerin şahsi eşyalarıyla gömüldüğü bu mezarlar çok önemsenmiş. Aileler mezar bakımıyla çiçeklendirilmesi için ücret ödermiş… Tüm bunların yanında mitolojik bir öykü ve ‘Cehennem Kapısı’ denilen bir bölümle de dikkat çekiyor bu antik kent.
Kapının sahibi Hades…
Kapının hikâyesine geçmeden önce Hades’i tanımalıyız. Mitolojik bir tanrı; yeraltı ondan soruluyor. Kronos ve Rhea’nın 6 çocuğundan biri. Görünmez, vahşi, söz dinlemez, asabi, kindar, nefret dolu, katı yürekli bir tanrı Hades. Antik Yunan’da yeraltı dünyası mağaraları, nehirleri, tarlaları olan bir yer olarak düşü- nülüyor. Yeraltı deyip geçmeyin, tüm madenler ve yeraltı zenginlikleri orada ve hepsi Hades’in. Hatta tüm yeraltının hazineleri onun olduğu için Romalılar ‘varlıklı’ anlamına gelen Plüton demişler ona sonradan. Hades’in yanında ölüleri kayığıyla yeraltı dünyasına geçiren Kharoon ve bir de Kerberos isimli üç başlı köpeği varmış. Devasa zincirlere bağlı bu korkunç yaratığın görevi, ölülerin yeryüzüne çıkmasını engellemek. İşte 2013’te ortaya çıkarılan Cehennem Kapısı’nın önündeki beyaz heykel, ölüler tanrısı Hades ve köpeği Kerberos. Arazide gördüğümüz kazılardan çıkan heykel parçaları dikkate alınarak yapılmış üç boyutlu bir modelleme aslında. Cehennem Kapısı denen bir mağara gerçekten varmış. Yanına bir de tapınak yapmışlar; Apollon Tapınağı. İnanışa göre mağaradan geçilerek girilen yeraltı dünyasının tanrısı Hades’e kurbanlar veriliyor. İnsanlar kurban için tapınaktaki din adamlarına ödeme yapıyor. O da adak hayvanı tapınağın içine götürüyor ve ilahi bir müdahaleyle hayvan oracıkta ölüyor, din adamı dışarı çıkıyor… Hayvanı öldürenin ne olduğu bilinmiyor!
Ölümcül karbondioksit
Bu efsaneyi araştıran Hardy Pfanz isimli bir Alman biliminsanı olayı çözmüş… Kendisi volkan patlaması ve benzeri jeolojik süreçler sırasında açığa çıkan gazlar üzerinde çalışmalar yapan bir biyolog. Pfanz araştırmaya başladığında mağara girişinde düzinelerce ölü hayvan olduğunu görünce havayı test ediyor. Normal havada karbondioksit oranı yüzde 0.04 civarındayken burada yüzde 80’lere ulaşıyor. Ölümcül bir düzey. Bu aşırı karbondioksit seviyesi, bölgenin kaplıcalarını ve travertenlerini de ortaya çıkaran jeolojik sistemden kaynaklanıyor. Pamukkale, 35 kilometre uzunluğundaki aktif bir tektonik fay hattı bölgesinde. Bu hatlardan biri doğrudan şehir merkezinden geçerek Apollon Tapınağı’na uzanıyor. Ve ölümcül karbondioksit buradan sızıyor. Hayvanları öldüren gaz, din adamlarını neden öldürmüyor peki? Karbondioksit havadan daha ağır olduğu için, geceleri hava daha soğuk olduğunda zeminde birikiyor ve yer seviyesinde ölümcül bir gaz gölü oluşturuyor. Yani burunları yere daha yakın olan hayvanlar bu zehirli bulutta çabucak boğuluyor ama daha uzun boylu olan insanlar hayatta kalıyor. İşte tüm bunlardan dolayı bugün Cehennem Kapısı tuğlalarla örülmüş durumda. İçine girilmiyor ama öyküsü dinleyeni hayran bırakıyor.
Kraliçenin kenti depremlerle yıkılmış
Bir tarafınıza 2.571 metre yükseklikteki Honaz Dağı’nı diğer yanınıza da bembeyaz uzanıp giden Pamukkale’yi alın. Tam ortasında göreceğiniz yer, tarihi MÖ 3.000’e kadar ulaşan Laodikya olacak. Milattan Önce 261-245 yılları arasında, Suriye Kralı 2. Antiokhos tarafından kurulmuş; kente karısı Laodikeia’nin adını vermiş. ‘Laodike’nin kenti’ anlamına geliyor. MS 7’nci yüzyılda büyük bir depremle yıkılmış. Yenisini bugünkü Kaleiçi taraflarında inşa etmişler. Üzerinden çok uzun yıllar geçmiş Selçuklular ve Bizanslılar arasındaki savaşlar sonucu ciddi hasar görmüş Üstelik can damarları su yolları da kullanılamaz hale gelince zamanla terk edilmiş Laodikeia. Denizli’ye 6 kilometre uzaklıktaki bu kent, geçmişte yün ticaretiyle çok zengin olmuş. Yapılan kazılarda geç kalkolitik eski tunç çağına ait mimari, seramik ve çakmaktaşı buluntularına ulaşılmış. Sadece bu kadar değil, Laodikya’nın hazineleri araştırılıyor ve yeni keşifler yapılıyor. Bir açıdan daha Laodikya çok önemli. Aslında yabancı turistlerin antik kentin yolunu tutmasını sağlayan özelliği, İncil’de bahsedilmesi. 4 İncil yazarından biri Aziz Yuhanna’nın cemaatine mektup yazdığı 7 kiliseden biri Laodikya’da. Diğerleriyse Efes, İzmir, Sart, Akhisar, Alaşehir ve Bergama’da.
Ilık sular, ılık insanlar
Laodikya halkı başlarda Hıristiyanlığa geçiş için biraz isteksiz davranmış. Aziz Yuhanna da termal suları kullanarak yaptığı metaforla onlara inceden bir mesaj göndermiş. ‘Yaptıklarınızı biliyorum. Ne soğuk ne sıcaksınız, ılıksınız’ diyerek net olmalarını ya Hıristiyanlığı benimsemelerini ya da reddetmelerini; arada kalmış bir tavır sergilememelerini istemiş. Bu nazik uyarı işe de yaramış çünkü Bizans döneminin en önemli Hıristiyan şehirlerinden biri olacak kadar inançlı hale gelmişler. Hatta bir adım öteye geçmiş Laodikya ve piskoposluk merkezi olmuş. 350 metrelik ölçüsüyle Anadolu’daki en uzun stadyum Laodikya’daymış. Fakat taşları asırlarca başka yapıların inşaatlarında kullanılınca ne yazık ki geriye fazla bir şey kalmamış. Yaklaşık 5 kilometrekarelik alana yayılan Laodikya’nın günümüze ulaşan önemli yapıları arasında; iki tiyatro, dört hamam kompleksi, agora, çeşmeler, giriş kapısı, meclis binası, tapınaklar ve kiliseler var.
0 notes
traveltourstrips · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/pamuklara-sarilmis-gercek-bir-hazine.html
Pamuklara sarılmış gerçek bir hazine
Tumblr media Tumblr media
Aslında yeni bir kent Denizli. Büyük Menderes Nehri’nin bir kolu olan Aksu Çayı’nın dereleriyle desenlenmiş bir plato üzerine kurulu olsa da antik çağda kent, şimdiki yerinden 6-7 kilometre uzaktaymış. Yıllar geçmiş, Ege kıyılarından iç kesimlere sokulan doğal bir yol üzerinde olan şehre yeni yollar yapılmış, ulaşım kolaylaşmış, nüfus hızla artmış; tarımdan tekstile, sanayiden turizme ülkemizin en büyük 10 ekonomisi arasına girmiş. Denizlililer bununla birlikte doğa ve tarihi miraslarına da sahip çıkmışlar.
Tumblr media
Hürriyet Seyahat gezgini Serda Büyükkoyuncu Laodikya’da
En güzeli de bu. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki Pamukkale’nin ‘traverten’ denen beyaz pamuksu yüzeylerinin oluşum sebebi, yer altından yeryüzüyle buluşmaya çıkan termal suların içindeki minerallerin havadaki oksijenle karşılaşması…
Tumblr media
Kleopatra Havuzu’nun diğer adı Antik Havuz. Ekstra bilet alarak sıcak suda ve antik sütunların arasında yüzebiliyorsunuz
Bu esnada mineral etki kayboluyor, geriye kalsiyum karbonat kalıyor. Bu madde zamanla çöküp sertleşiyor ve bu sayede travertenler oluşuyor. Traverten bölgesinde 17 tane kaynak var; su sıcaklıkları 33 ila 100 derece arasında değişiyor.
Kleopatra burada da var
Balayını topraklarımızda yapmış olması sebebiyle pek çok yerde Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın adıyla anılan kumsallar, kıyılar, hamamlar vardır; duymuşsunuzdur. İşte bunlar gibi bir Kleopatra Havuzu da Pamukkale’de var, diğer adıyla Antik Havuz. Belgelenemese de yüzyıllar önce bu havuzun, bölgede meydana gelen depremlerin yol açtığı çukura dolan şifalı sularla oluştuğu söyleniyor… Buradaki termal suların özellikle kalp-damar sertliğine, romatizmal, dermatolojik ve gözle ilgili hastalıklara da iyi geldiği söyleniyor. Bu arada yılda 2 milyon turist ağırlayan Pamukkale’ye günübirlik değil de konaklamalı, katma değerli turist çekebilmek ve farkındalık yaratmak için Denizli Genç İş İnsanları Derneği (DEGİAD) ‘Pamukkale’de Dönüşüm Seninle Başlıyor’ isimli bir yarışma düzenlemiş. Türkiye’nin her yerinden 51 proje başvurmuş. DEGİAD’ın mimar üyelerinden oluşan bir çalışma grubu, yarışmaya katılan fikirler arasından 44 bin metrekarelik Pamukkale Köyü’nü baştan aşağı yenileyecek tavsiye niteliğinde bir proje ortaya çıkarmış.
Paraşütü de deneyin
Bölgede uzun konaklamayı kalıcı olarak arttırmak için birkaç yıldır hayata geçirilen sıcak hava balonu ve yamaç paraşütü etkinlikleri de çok favori. Dantel gibi bembeyaz Pamukkale’nin üzerinden balonla da paraşütle de uçmak unutulmaz bir iz bırakıyor seyahatimizde.
Tumblr media
Her ne kadar çoğu kez bölgeye göz alıcı travertenleri görmek için gidilse de tepenin zirvesindeki Roma kaplıca kasabası Hierapolis’in kalıntıları bölgenin göz kamaştırıcı adresi. Özellikle geçen yıllarda tamamen gün ışığına çıkarılan ve İmparator Domitian’a adanan Sütunlu Cadde’nin devamında Roma hamamları var. Bugün müze olarak kullanılan bu hamamlar küçük ama eser varlığı açısından ilgi çekici. İçinde heykeller, kabartmalar, paralar ve lahitler bulunmuş. Genelde zenginlerin gömülmesi için yapılan lahitler, ayrıca işlemeleriyle de değer taşıyor. Bir ilginç bilgi: Lahitlerin diğer adı sarkofaj yani ‘et yiyen’.
Tumblr media
Cehennem Kapısı
Eskiden insanlar lahitlerin içine koydukları cansız bedenlerin birkaç yıl sonra sadece kemikten ibaret olduğunu görünce böyle bir adı uygun görmüşler. Bergama Kralı 2. Eumenes tarafından MÖ 2’nci yüzyılda kurulduğu düşünülen Hierapolis kenti, adını Amazonlar kraliçesi Hiera’dan almış. Aslında bir Helen kenti olarak günümüze ulaşabilirmiş. Ama MS 60’ta yaşanan büyük depremde neredeyse tamamı yıkılmış, sonrasında da sık sık depremlerden nasibini aldığı için ilk halinden pek eser kalmamış. Bugün gördüğümüz, depremlerden sonra yenilenen Hierapolis.
Hıristiyanlar için kutsal
Burası Roma kentlerinin tipik özelliklerini taşıyor ama esas önemi, Hıristiyanlık için kutsal kabul edilmesi. Çünkü Hıristiyanlığın kabul edildiği ilk yerler arasında. Ayasofya’yı inşa ettiren Bizans İmparatoru Jüstinyen, Hierapolis’teki herkesin pagan geleneklerini bırakması ve Hıristiyanlığı seçmesi için John isimli bir piskoposu görevlendirmiş. O da tam 80 bin kişinin Hıristiyanlığı kabul etmesini sağlayıp 98 kiliseyle 12 manastır inşa ettirmiş. İncil’de de Hierapolis’ten bahsediliyor. Ayrıca 12 Havari’den biri olan Aziz Philip’in Hierapolis’te yaşadığına ve 7 oğluyla birlikte öldürüldüğüne inanılıyor. Aziz Philip için yapılan mezarın kalıntıları da günümüze ulaşanlar arasında. Hierapolis’in mezarlığını dikkatli gözlerle gezmek gerek. Çünkü mezar taşlarında ilginç detaylar var. Bir tanesi, üzerinde yazan bedduayla insanı korkutuyor! Denmiş ki; “Mezarıma girmeye kalkan hırsız, yürüyecek toprak, seyredecek deniz bulamasın, çocuksuz ve mutsuz bir hayatın ardından öldüğünde tanrıların laneti üzerinde olsun.” Ölenlerin şahsi eşyalarıyla gömüldüğü bu mezarlar çok önemsenmiş. Aileler mezar bakımıyla çiçeklendirilmesi için ücret ödermiş… Tüm bunların yanında mitolojik bir öykü ve ‘Cehennem Kapısı’ denilen bir bölümle de dikkat çekiyor bu antik kent.
Kapının sahibi Hades…
Kapının hikâyesine geçmeden önce Hades’i tanımalıyız. Mitolojik bir tanrı; yeraltı ondan soruluyor. Kronos ve Rhea’nın 6 çocuğundan biri. Görünmez, vahşi, söz dinlemez, asabi, kindar, nefret dolu, katı yürekli bir tanrı Hades. Antik Yunan’da yeraltı dünyası mağaraları, nehirleri, tarlaları olan bir yer olarak düşü- nülüyor. Yeraltı deyip geçmeyin, tüm madenler ve yeraltı zenginlikleri orada ve hepsi Hades’in. Hatta tüm yeraltının hazineleri onun olduğu için Romalılar ‘varlıklı’ anlamına gelen Plüton demişler ona sonradan. Hades’in yanında ölüleri kayığıyla yeraltı dünyasına geçiren Kharoon ve bir de Kerberos isimli üç başlı köpeği varmış. Devasa zincirlere bağlı bu korkunç yaratığın görevi, ölülerin yeryüzüne çıkmasını engellemek. İşte 2013’te ortaya çıkarılan Cehennem Kapısı’nın önündeki beyaz heykel, ölüler tanrısı Hades ve köpeği Kerberos. Arazide gördüğümüz kazılardan çıkan heykel parçaları dikkate alınarak yapılmış üç boyutlu bir modelleme aslında. Cehennem Kapısı denen bir mağara gerçekten varmış. Yanına bir de tapınak yapmışlar; Apollon Tapınağı. İnanışa göre mağaradan geçilerek girilen yeraltı dünyasının tanrısı Hades’e kurbanlar veriliyor. İnsanlar kurban için tapınaktaki din adamlarına ödeme yapıyor. O da adak hayvanı tapınağın içine götürüyor ve ilahi bir müdahaleyle hayvan oracıkta ölüyor, din adamı dışarı çıkıyor… Hayvanı öldürenin ne olduğu bilinmiyor!
Ölümcül karbondioksit
Bu efsaneyi araştıran Hardy Pfanz isimli bir Alman biliminsanı olayı çözmüş… Kendisi volkan patlaması ve benzeri jeolojik süreçler sırasında açığa çıkan gazlar üzerinde çalışmalar yapan bir biyolog. Pfanz araştırmaya başladığında mağara girişinde düzinelerce ölü hayvan olduğunu görünce havayı test ediyor. Normal havada karbondioksit oranı yüzde 0.04 civarındayken burada yüzde 80’lere ulaşıyor. Ölümcül bir düzey. Bu aşırı karbondioksit seviyesi, bölgenin kaplıcalarını ve travertenlerini de ortaya çıkaran jeolojik sistemden kaynaklanıyor. Pamukkale, 35 kilometre uzunluğundaki aktif bir tektonik fay hattı bölgesinde. Bu hatlardan biri doğrudan şehir merkezinden geçerek Apollon Tapınağı’na uzanıyor. Ve ölümcül karbondioksit buradan sızıyor. Hayvanları öldüren gaz, din adamlarını neden öldürmüyor peki? Karbondioksit havadan daha ağır olduğu için, geceleri hava daha soğuk olduğunda zeminde birikiyor ve yer seviyesinde ölümcül bir gaz gölü oluşturuyor. Yani burunları yere daha yakın olan hayvanlar bu zehirli bulutta çabucak boğuluyor ama daha uzun boylu olan insanlar hayatta kalıyor. İşte tüm bunlardan dolayı bugün Cehennem Kapısı tuğlalarla örülmüş durumda. İçine girilmiyor ama öyküsü dinleyeni hayran bırakıyor.
Kraliçenin kenti depremlerle yıkılmış
Bir tarafınıza 2.571 metre yükseklikteki Honaz Dağı’nı diğer yanınıza da bembeyaz uzanıp giden Pamukkale’yi alın. Tam ortasında göreceğiniz yer, tarihi MÖ 3.000’e kadar ulaşan Laodikya olacak. Milattan Önce 261-245 yılları arasında, Suriye Kralı 2. Antiokhos tarafından kurulmuş; kente karısı Laodikeia’nin adını vermiş. ‘Laodike’nin kenti’ anlamına geliyor. MS 7’nci yüzyılda büyük bir depremle yıkılmış. Yenisini bugünkü Kaleiçi taraflarında inşa etmişler. Üzerinden çok uzun yıllar geçmiş Selçuklular ve Bizanslılar arasındaki savaşlar sonucu ciddi hasar görmüş Üstelik can damarları su yolları da kullanılamaz hale gelince zamanla terk edilmiş Laodikeia. Denizli’ye 6 kilometre uzaklıktaki bu kent, geçmişte yün ticaretiyle çok zengin olmuş. Yapılan kazılarda geç kalkolitik eski tunç çağına ait mimari, seramik ve çakmaktaşı buluntularına ulaşılmış. Sadece bu kadar değil, Laodikya’nın hazineleri araştırılıyor ve yeni keşifler yapılıyor. Bir açıdan daha Laodikya çok önemli. Aslında yabancı turistlerin antik kentin yolunu tutmasını sağlayan özelliği, İncil’de bahsedilmesi. 4 İncil yazarından biri Aziz Yuhanna’nın cemaatine mektup yazdığı 7 kiliseden biri Laodikya’da. Diğerleriyse Efes, İzmir, Sart, Akhisar, Alaşehir ve Bergama’da.
Ilık sular, ılık insanlar
Laodikya halkı başlarda Hıristiyanlığa geçiş için biraz isteksiz davranmış. Aziz Yuhanna da termal suları kullanarak yaptığı metaforla onlara inceden bir mesaj göndermiş. ‘Yaptıklarınızı biliyorum. Ne soğuk ne sıcaksınız, ılıksınız’ diyerek net olmalarını ya Hıristiyanlığı benimsemelerini ya da reddetmelerini; arada kalmış bir tavır sergilememelerini istemiş. Bu nazik uyarı işe de yaramış çünkü Bizans döneminin en önemli Hıristiyan şehirlerinden biri olacak kadar inançlı hale gelmişler. Hatta bir adım öteye geçmiş Laodikya ve piskoposluk merkezi olmuş. 350 metrelik ölçüsüyle Anadolu’daki en uzun stadyum Laodikya’daymış. Fakat taşları asırlarca başka yapıların inşaatlarında kullanılınca ne yazık ki geriye fazla bir şey kalmamış. Yaklaşık 5 kilometrekarelik alana yayılan Laodikya’nın günümüze ulaşan önemli yapıları arasında; iki tiyatro, dört hamam kompleksi, agora, çeşmeler, giriş kapısı, meclis binası, tapınaklar ve kiliseler var.
0 notes
cejna · 2 years
Text
Pamukkale'deki Cehennem Kapısı 1500 yıl sonra açıldı
Pamukkale’deki Cehennem Kapısı 1500 yıl sonra açıldı
Milattan evvel 2. yüzyılda Bergama Hükümdarı 2. Eumenes tarafından kurulan ve kutsal kent manasına gelen 2 bin 200 yıllık Hierapolis Antik Kenti, bugüne ulaşan etkileyici yapıları ve heykelleriyle Anadolu’nun tarih zenginliğini yansıtıyor. Antik kentte 2013’te tespit edilen Plütonyum da mitoloji kıssalarında geçen bir yapı olmasıyla dikkati çekiyor. “Cehennem Kapısı” AA’da yer alan habere…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Photo
Tumblr media
1934 – Cumhurbaşkanı Atatürk ve beraberindeki heyet Bergama Antik Kenti'nde inceleme gezisi yapıyor.
20 notes · View notes