Tumgik
#dokunulmazlığı
magazinxhaberler · 6 months
Text
MasterChef eleme adayı kim oldu? Dokunulmazlığı kazanan Tahsin eleme adayı olarak Alican'ı söyledi
MasterChef eleme adayı kim oldu? Dokunulmazlığı kazanan Tahsin eleme adayı olarak Alican’ı söyledi Somer Sivrioğlu, Mehmet Yalçınkaya ve Danilo Zanna’nın jüri üyeliği yaptığı yarışmada bu akşam eleme adayı netleşiyor. Haftanın yeni eleme adayı potaya gönderiliyor.Peki ama eleme adayı kim oldu? MasterChef eleme adayı kim oldu? MasterChef Türkiye All Star yarışmasında ilk etapta takım oyunu…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
aktuelhaberajansi · 2 years
Text
DBP'li Aydeniz'in dokunulmazlığının kaldırılması istikametindeki rapor Karma Kurula sunuldu
DBP’li Aydeniz’in dokunulmazlığının kaldırılması istikametindeki rapor Karma Kurula sunuldu
TBMM Hazırlık Komitesi, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Diyarbakır Milletvekili Salihe Aydeniz‘in dokunulmazlığının kaldırılması istikametindeki raporunu, TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komitesine sundu. AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya başkanlığındaki Hazırlık Komitesi, Aydeniz hakkında, “terör örgütü propagandası yapma”, “kamu görevlisine vazifesini yaptırmamak için direnme”,…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
dahaneler100 · 5 months
Text
Başsavcılıktan Türkiye'den kaçan Somali Cumhurbaşkanı'nın oğluyla ilgili açıklama
Açıklamaya göre, İstanbul Başsavcılığı, Somali cumhurbaşkanının Türkiye’den kaçan oğlu hakkında uluslararası tutuklama emri çıkardı. REKLAM İstanbul Başsavcılığı, İstanbul’da bir kuryeye çarpıp ölümüne sebep olan ve ardından Türkiye’den kaçan Somali cumhurbaşkanının oğlu Muhammed Hasan Şeyh Mahmud hakkında açıklama yaptı. Savcılık, şüphelinin yakalanması için uluslararası tutuklama emri…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yasamsallik · 1 month
Text
Tumblr media
Eski Türklerde bir kızı taciz edenin gözüne mil çekilir kör edilirdi!
Tecavüz eden ise öldürülürdü.
Türk kızının kendini koruma hakkı vardı.
Ayrıca devleti yöneten Kağan tarafından Türk kızının şerefi, töre/yasa ile korunmaktaydı.
Bu yüzden kimse Türk kızına yanlış yapamazdı.
O Cografya' da halen kadının bir nevi dokunulmazlığı var.
Balkanlar’dan Çin seddine kadar tek başına bir kadın gidecek olsa, kimse yan gözle bakamazdı.
O derece katı keskin kanunlar vardı ve kadına dokunulmazdı...
53 notes · View notes
epifizz · 8 months
Text
Farklı bir fikre saygı duymak ile insanların farklı fikirlere sahip olabilmesine saygı duymak iki farklı şeydir. Şahsen ben hiçbir fikre saygı duymuyorum. Çünkü saygı, "saymak" kökünden geldiği üzere o şeye olduğu gibi itibar etmeyi ifade eder. Bu itibar ise bir dokunulmazlığı imler. Bir şeye hakim ya da yalnızca farklı olması sebebiyle saygı duyarsam bu onu eleştirme olanağımı elimden alır. Bu da fikri köhneleştirir ve o farklı fikirler arasındaki diyaloğu kapatarak aslında kopuk düşman hatları yaratır (ki bu oldukça saygıdan yoksun bir ortam demektir). Oysa ben diyalog istiyorum ve yanında yıkım dolayısı ile inşa ve ayrılmalar kadar birleşmelerle bir gelişimin, çarpışmanın verimli doğasını arzuluyorum.
Bir fikre saygı duymamak ile, o fikre sahip insanın kellesini istemek arasındaki fark da bir insanın herhangi bir fikre sahip olabilmesine duyduğun saygı noktasında askıya alınıyor. Bir fikre sahip olabilirsin, herkes olabilir ve bu farklı olabilir. Benim söylediğim yalnızca bu fikrin doğasını tartışmamız ya da tartışabilmemiz gerekliliği. Zararlı ve saygısız bir fikre de sahip olabilirsin, o zaman o fikre eleştirimiz bizi bu karara getirdiğinde o fikri toplum yapısına uygunsuzluğunda ötürü bozuma uğratabiliriz, çünkü fikrin dokunulmazlığını zaten savunmuyoruz.
Bu günümüzün toksik duyarcılığı bu, "fikr-i saygınlığın" aslında ne denli saygısız, radikal ve şiddet eğilimli bir doğasının olduğunu bize gösteriyor. "Bu şey vardır ve onu olduğu gibi kabul edeceksin/saygı duyacaksın, etmezsen gerici ve yobazsın veyahut x'sin". Değilim, o şeyin varlığını ya da savunulurluğunu inkar etmiyorum ama kesinlikle onun dokunulmazlığını inkar ediyorum. Her fikir, her değer ve her ideoloji eleştiriye, değişime ve hatta hicve tabidir dolayısı ile hiçbir saygınlığı hak etmezler. Bu elbette hakareti meşru kılmaz, hakaret bir iletişim değildir zaten doğası itibariyle tek taraflı bir sindirme girişimidir hakaret, ben yalnızca diyaloğu savunuyorum. Bu benim değerlerim için de geçerli. Bu duyar çılgınlığı yüzünden iyice iletişimsiz kaldık ve her kanatta daha çok öfke kusan aynı radikallikte farklı kanatlar yükselmeye başladı.
Bir örnekle somutlaştırarak kapatmak gerekirse: Bir insan haşerelerin yaşam hakkını savunabilir, bunu savunmasına sonsuz saygım var. Ancak örneğin yaşamın kutsallığı kavramına saygım yok. Bu kavramın eleştiriye açık olduğunu, üzerine espiri yapılabileceğini ve üzerine tartışırsak çeşitli noktalarda feragat etme ihtimalimiz olduğunu, kısacası dokunulmaz olmadığını düşünüyorum. Mesela artan fare nüfusuna karşı yaşamın kutsallığı sebebiyle savaşmazsak, bir hijyen ve sağlık krizine maruz kalabiliriz. Buna karşılık insan yaşamının diğer yaşamlara üstün görülmesi fikri eleştirilebilir ve oldukça verimli ve yerinde bir eleştiridir bu. Öte yandan yaşamın kutsallığı bizi bakteri ve virüslerin yaşamını da savunmaya götürebilir. Ama bunun zıddı da sokak hayvanlarının toplanıp öldürülmesini savunanlara yaklaştırabilir ve yaşam kutsallığını eleştirmem, bunu savunduğum anlamına gelmemektedir. Farklı fikirler vardır ve bunlar çarpışmalıdır, birbirlerini yontarak kusurlarından arınarak ve güçlenerek ilerlemelidir ki onların en sağlıklı hallerini bulalım.
Türkiye'nin gördüğüm kadarıyla en büyük sorunu da kim ne kadar aydın geçinirse geçinsin, dokunulmaz gördüğü hassasiyetleri olması sebebiyle bir şekilde herkesin ötekiyle iletişimi kesmesi ve kendi görüşünün yobazı haline gelmesidir. Türkiye'de herkes diktatörlüğü eleştirir ama aynı zamanda herkes kendi diktatörlüğünü arzular.
66 notes · View notes
doriangray1789 · 3 months
Text
Büyük erk transferi. 1999 depremi ne merkezi devlet ne yerel belediyeler iyi kamu yönetimi sağlayabildiğini ortaya koyunca, kamu erklerini topyekun özel sektöre devretme bahanesi oldu. Arjantin ile eş zaman (tesadüf mü?) maliye krizi ekonomiyi yerle bir etti, devlet (TMSF) birçok iştiraki eski elitlerin elinden aldı, bir alt tabakaya ucuza devretti, bununla kalmadı kamu sorumluluğu olan her faaliyet alanını bu yeni kalbur üstü kitleye devretti.
1999'da vatandaş devlete insan hakları mahkemesinde dava açabiliyordu. 2023 depremi oldu, suçlu aramak herkese fuzuli geldi, çünkü devlet tüm sorumluluklarını özel sektöre ve TANRI ya ( işin fıtratında var, madenlerde önlem alınmaz madenciler ölür fıtrat, imar barışı meydanlarda övüne övüne anlatılır fıtrat, ormanlar yanar fıtrat, dere havzalarına ev yapılır dereler taşar insanlar ölür fıtrat ama kimse de demekki yahu kardeşim fay hattı belli yapıda kullanacağın malzeme belli madenlerde alacağın önlemler belli bile bile neden lades deyip sonrada bunu TANRI nın üzerine atıyorsun ) devretmişti, insanlar bunun doğruluğuna inanmıştı ve ticari yasaya göre Anonim Şirket sahiplerinin adeta dokunulmazlığı var. Firma bünyesinde ise adalet çok basit: ahlaki davrandın mi değil, firma sahibine geçen seneden daha fazla kazanç sağladın mı, yani performans yönetimi.
Bu durumda, ne merkezi ne yerel seçimlerde oy vermek fayda ediyor: göz boyama. Madem ki halkın hayatını etkileyen kuruluşlar özel sektör, vatandaşlar firmalara hissedar olup genel kurul toplantılarında oy verirse ancak kendi ülkesinde egemen olabilir. Hisse sahibi değilsen, seçimlerde sözü geçmeyen basit tüketicisin, söz sahibi hissedarlar maaşına da karar verir, oturduğun eve de, yediğine içtiğin de.
İşte böyle, eskiden "komünizm alkolde erir mi" sorusunu sorardık, şimdi "kapitalizm demokrasiyi eritir mi" soruyoruz ve öyle görünüyor. Bu yeni derebeylik düzeninde (dış güçlerin sermayesi padişah, hissedarlar derebeyi, yöneticiler ağa, tüketiciler kul) "delil istersen Kuran yeter, ibret almak istersen ölüm yeter, meşgul olmak istersen ibadet yeter, zengin olmak istersen kanaat yeter, bunlar da yetmezse cehennem yeter" diyen Ramazan Hoca neden katli vacip görüldüğü daha iyi anlaşılıyor: Müslümanlar tüketimin ebedi büyümesine dayalı materyalist özel sektörün derebeylik düzenine tehdit.
Tumblr media
11 notes · View notes
Text
Tumblr media Tumblr media
"Piyano çalmayı çok isterdim," dedi donuk bir sesle. "Şimdi piyanoya oturur, kelimelerle ifade etmekte güçlük çektiğim bütün duygularımı, acılarımı tuşlara dökerdim. Bazen şiddetli, bazen yavaş basardım onlara. Kim bilir ne ince ayrıntıları vardır o dokunuşların? Kelimeleri daha önce öyle kötü yerlerde kullanıyoruz ki, kirletir diye korkuyoruz duygularıma dokunursa. Seslerin başka türlü bir dokunulmazlığı var."
168 notes · View notes
elihandro · 1 year
Text
MARKSİST ÖZGÜRLÜK ANLAYIŞI: "Biçimsel Özgürlükler"e Karşı "Gerçek Özgürlükler" ya da "Özgürlüğe" Karşı "Özgürleştirme"
Marksizme göre, liberal-kapitalist devletlerde özgürlükler "biçimsel özgürlükler"dir; yani bunlar göstermeliktir. Zira bu özgürlükler sadece burjuva sınıfına hizmet etmektedir. Evsiz bir insan için "konut dokunulmazlığı"nın; aç bir insan için "düşünce hürriyeti"nin; gazete çıkaracak parasal imkânkara sahip olmayan işçi sınıfı için "basın hürriyeti"nin bir anlamı yoktur.
Marksist anlayışa göre, devlet kişilerin özgürlüklerini sınırlandıran ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmalı, onlara bu hürriyetleri kullanmalarını sağlayacak imkânlar vermeli, insanı "özgürleştirme"lidir. Ancak bu şekilde "gerçek özgürlük" sağlanabilir. Dolayısıyla Marksizmde "özgürlük" değil "özgürleştirme" kavramı önemlidir.
Marksizme göre, bireyin özgürleştirilmesi ise ancak, proletarya ihtilalinden sonra, sosyalist-komünist toplumda mümkündür.
14 notes · View notes
aynodndr · 1 month
Text
Tumblr media
Eski Türklerde bir kızı taciz edenin gözüne mil çekilir kör edilirdi! Tecavüz eden ise öldürülürdü.
Türk kızının kendini koruma hakkı vardı. Ayrıca devleti yöneten Kağan tarafından Türk kızının şerefi, töre/yasa ile korunmaktaydı.
Bu yüzden kimse Türk kızına yanlış yapamazdı. O Cografya' da halen kadının bir nevi dokunulmazlığı var.
Cengiz Han ve Timur zamanında Balkanlar’dan Çin seddine kadar tek başına bir kadın gidecek olsa, kimse yan gözle bakamazdı. O derece katı keskin kanunlar vardı ve kadına dokunulmazdı....
Alıntıdır
4 notes · View notes
ataygibi · 2 years
Text
"Piyano çalmayı çok isterdim," dedi donuk bir sesle. "Şimdi piyanoya oturur, kelimelerle ifade etmekte güçlük çektiğim bütün duygularımı, acılarımı tuşlara dökerdim. Bazan şiddetli, bazan yavaş basardım onlara. Kim bilir ne ince ayrıntıları vardır o dokunuşların? Kelimeleri, daha önce, öyle kötü yerlerde kullanmış oluyoruz ki, kirletir diye korkuyoruz duygularımıza dokunursa. Seslerin başka türlü bir dokunulmazlığı var.
Tutunamayanlar, Oğuz Atay
31 notes · View notes
judasizm1 · 1 year
Text
Fettah Tamince'nin dokunulmazlığı mı var?
Fetö dosyalarını istedi diye bir hakim neden sürüldü?
Bu şahıs millet vekili mi? Bakan mı? Yoksa arkasındakiler vekil mi bakan mı? Neden Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hakimi bırakın dokunmak, bu zatın dosyasını istedi diye sürülüyor?
Bu sürgünü kim/ler istedi? Kim sürgüne imza attı?
Bu ülkenin 84 milyon patronundan biri olarak soruyorum; Anayasa'mıza göre sormaya da hakkım var. Aynı "Hükümet İstifa!" diyenlerinki gibi Anayasal haktır.. Kim/ler koruyor bu Fettah'ı? Kim?
#Rüzgara Karşı Tükürme!
8 notes · View notes
251121-8 · 7 months
Note
kalpsiziz den kalp dokunulmazlığı çat
heh şimdi haberim oldu teşekkürler hanımefendiii
2 notes · View notes
birkeyifcininanilari · 9 months
Text
az gelişmiş insanlar arasında, iç dünyanızın dokunulmazlığı hiçe sayılmaktadır. böyle az gelişmiş ailelerde herkes, özellikle de aile büyükleri hiç çekinmeden pençesini iç dünyanıza geçiriyor.
6 notes · View notes
edasizbiyer · 2 years
Text
"Piyano çalmayı çok isterdim," dedi donuk bir sesle. "Şimdi piyanoya oturur, kelimelerle ifade etmekte güçlük çektiğim bütün duygularımı, acılarımı tuşlara dökerdim. Bazen şiddetli, bazen yavaş basardım onlara. Kim bilir ne ince ayrıntıları vardır o dokunuşların? Kelimeleri daha önce öyle kötü yerlerde kullanıyoruz ki, kirletir diye korkuyoruz duygularıma dokunursa. Seslerin başka türlü bir dokunulmazlığı var."
12 notes · View notes
cninzihni · 1 year
Note
Normalde bunu post atacaktım ama seninle paylaşasım geldi, burda beni irite eden bir olay var. Normalde her hangi yaşta cinsiyette bir insanın küfretmesi hatta çok fazla kullanması dahi benim içinde olmadığım bir ortamsa ırgalamaz. Fakat birinin ailesine annesine yahut soyuna söylenen hakaretvari alaylar belki espirisine dahi olsa beni irkiltiyor Hangi inançta yada anlayışta olduğu fark etmez annelik kavramının şahsından bahsetmiyorum kavramının bir noktada saygıdan kaynaklı dokunulmazlığı doğru geliyor. Belki çok irdeliyorum bilemiyorum.
Merhabaa, öncelikle görüşlerini çekinmeden belirttiğin ve paylaştığın için çokça teşekkür ederiim. Senin aksine günlük hayatta çok küfür kullanan, bunu özellikle insan içinde yapan bireyler beni çok irrite edebiliyor. Bazı içeriklerin, bunların sunulma biçiminin sana uygun olmaması, seni rahatsız etmesi de çok normal. Gel gelelim, bu postun bir önceki paylaşımla da bağlantılı olduğundan yola çıkacak olursam, o içerikte güldürü küfürde değil, yaşanan hafif saflık barındıran yanlış anlaşılma. Bireyin kendisine olsa da aynı şekilde tepki verirdik diye düşünüyorum. Bunun haricinde tabi ki Cem Yılmaz'ın dediği gibi "Küfürle Güldürü" diye bir şeyin olmadığının da altını çizmek gerek. Espriyi tamamlayacak bir imla gibi kullanılması olabilir belki, ama sadece küfürle güldürünün olabileceğini sanmıyorum. Tekrar da belirtmiş olayım, bunu çok irdeleme, duyar kasma gibi bir konseptten ziyade görmek istediğin içerikler konusundaki tercihin olarak almayı tercih ediyorum çünkü kendi adıma olan bu. Ortak bir zeminde buluşabileceğimize de inanıyorum :)
2 notes · View notes
fatihk48 · 2 years
Text
Benliğimin dokunulmazlığı var artık!
Ölüm Meleğinden başka kimse dokunamaz,
Moralim parçalı bulutlu..Biraz hüzün biraz yağmurlu göz yaşı ayazda kalmış küçük yetimhane çocuğu gibi titriyor düşlerim,pencereden giren rüzgar misali şimdi
Savrulmuş gidiyor düşlerim.....
Tumblr media
14 notes · View notes