Tumgik
#tüten
deinheilpraktiker · 2 years
Text
ENTDECKT: Drei Löffel Buffalo Wing-Sauce von Sweet Baby Ray enthalten so viel Salz wie DREI Tüten Chips, während ein Burger-Patty von Walmart fast DOPPELT die Kalorien eines McDonald's-Cheeseburgers enthalten kann
ENTDECKT: Drei Löffel Buffalo Wing-Sauce von Sweet Baby Ray enthalten so viel Salz wie DREI Tüten Chips, während ein Burger-Patty von Walmart fast DOPPELT die Kalorien eines McDonald’s-Cheeseburgers enthalten kann
DailyMail.com überprüfte Burger, Würste und Gewürze, die in großen Supermärkten in den USA verkauft wurden Daten zu Kalorien-, Zucker- und Salzgehalt wurden erhoben und verschiedene Produkte verglichen Bei den Gewürzen erwies sich die Buffalo Wing-Sauce von Sweet Baby Ray als die salzigste – mit drei Löffeln, die so viel wie drei Tüten Original-Lay’s-Chips enthielten Bei Burgern hatte der Walmart…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
deutsche-bahn · 5 months
Text
watching in horror as my relatives gift me more Deko für mein 14qm WG-Zimmer (es sind größtenteils Felle) when my 14qm WG-Zimmer is already far beyond full Deko capacity. Ich habe meine Wände seit Wochen nicht mehr gesehen.
49 notes · View notes
manoliya · 1 month
Text
Tumblr media
Yagıyor incecik bir yagmur dışarda.yüzün çamurlar üstünde tüten buhur.. ıslak toprak kokusu doluyor odama...kitapların üstüme yıkılacagından korkuyorum..yel esiyor...söküyor duvardakı bir resmi...yerine senin yüzünü koyuyor..yüzün topragın üstüne bırakılmış bir demet çiçek, gibi parlıyor..o zaman açıyorum tüm perdeleri..biliyorum..senin bakışlarını yakalamadıgım bir gün gözlerim yok..şiir var..yagmur dindi.:
183 notes · View notes
Text
Tumblr media
Bir Yılın Son Günleri  Bir yıl daha bitiyor İşte bu kadar duru,bu kadar yalın Bu kadar el değmemiş Sıradan bir gerçeği daha kolları bağlı hayatımızın Bu şiire nasıl dahil edilebilir bir yılın son günleri Her sonda,her başlangıçta ve her defasında Alır gibi başkasını karşımıza Perdeler çekip,ışıklar söndürüp oturup yatağın içinde bir başımıza Sorgulamak kendimizi Öğrenmek ikimizin anadilini,ikinci belleğimizi Öğrenmek kendimizle hesaplaşmanın buzul ilişkilerini Bu aynanın dehlizlerinde gezinirken görürüz Karanlık günlerimizin kenar süslerini
Tumblr media
Biterken yılın son günleri Biliyoruz takvimler belirlemez değişimin mevsimlerini Gençlik ikindilerini Kargınmış bir çocuktuk büyüdüğümüzden beri.
Tumblr media
Bir yıl daha bitiyor Düşlerim ,tasalarım,yarım kalmış onca şey Her yıl biraz daha kısalıyor bir öncekinden Bana mı öyle geliyor Yoksa daha mı hızlı ilerliyor zaman İnsan yaşlanırken?
Tumblr media
Kırdım mı incittim mi birilerini? Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler. Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda? Yeniden düşünmeliyim Dostluklarımı, ilişkilerimi Dağınık yatağım,mutsuz yatağım Çoğalttım mı eksiklerimi? Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı Yitirdim mi yoksa masumiyetimi? Borçlarımı ödedim mi? Doğru seçtim mi soruların fiillerini? Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış, giysilerim ütülü, odam düzenli mi? Ödünç aldığım kitapları geri verdim mi? Geri verdim mi aldıklarımı: Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi? Yokladım mı duygularımı Hala sevebiliyor muyum insanları? Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma Ovmalı umutları Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan Hançer kıvamındaki o karamizah tadını Şimdi oturup uzun bir hasretlik mektubu yazmalıyım Yavuz'a Sonra köşe başından bir demet çiçek alıp öyle başlamalıyım akşama Yeni bir yıla Ama nedense herşeyin tadı dağılıyor ağzımda Bir sap çiçek mi taşısam yoksa ağzımın kıyısında Aydınlık rengi vursun diye gözlerimdeki buluta
Tumblr media
Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar Gece telefonları, ıssız konuşmalar Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler Bırakılmış mektuplar Ve yurdumun her karış toprağında tefrika edilen karanlık Ey hayatıma girenler ve çıkanlar Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
Tumblr media
O kadar çok anlattım ki Kendime kaldım anlatmaktan... Bunaldım kendisiyle boğuşmasını Başkalarında çözmeye çalışan insanlardan Usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan, Ofset duyarlılıklardan Kaç zamandır bir ermiş dinginliği havalandırıyor dizelerime açılan pencereleri, Durup bakıyorum akşam sularında zaman kavramlarına, Zamanı düşünüyorum;koyuluyorum Anlamını yitiriyor "şimdiki zaman"ın boşyüceliği,tarihin unutkan sayfalarındaki mürekkep lekeleri İşimin başına dönüyorum içimde ıssız bir gönül erinci
Tumblr media
Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum "içtenliğin" yada "dünya görüşünün" kirletmediği Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum.
Tumblr media
Sabahları açık penceremin soluduğu kent Nabzında yüzyılın dağınık sancısı Dumanı üzerinde tüten yıkıntılar Hangi anlamı kuşanabilir şimdi yeni bir yıl Umutsuzluk sözlüğünden karşılıklar aranırken hayata Hangi söküğünü dikebilir bu yaralı kuşak Hangi yüreğe öğretilebilir unutmak!
Tumblr media
Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları Vitrin camlarına yansıyan yüzlerde Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar Hala bir umut var mıdır Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
Murathan Mungan
123 notes · View notes
noksanbiri · 6 months
Text
cumhuriyet.
bazı zamanlar aklım durur. cumhuriyetin kazanımlarını ve faziletlerini anlamayanlara şaşar kalırım. üstelik bu çoğunlukta hiç az değil. bomboş özgüvenden. yersiz yersiz çıkışlardan. körü körüne cahilliklerden bahsediyorum. bana göre cumhuriyet ne mi?
cumhuriyet bir anaydı. anadan öte babaydı. yüzyıllar boyunca canından ve malından başka sual edilmeyen. hiçbir zaman diliminde eğitilmeyen. köle gibi çalıştırılan anadolu insanına varlığıyla değer katandı o.
topluma hiçbir zaman katkı sunmayan, üretmeyen, inandığımız dini kendine göre ölçüp biçip yorumlayıp kendine adam devşiren dervişleri, bir sülük edasıyla garibanları emen eşkiyaları baştan aşağıya tepeleyendi o. Anadolu kadınını geldiği yerden. zorbalıklardan. törelerinden. obasından bir erkekten farkının olmadığı yerden. hayvandan aşağı gören it oğlu itleri yerin dibine sokandı o. eğitimsiz, hastalıklı ve bakımsız, hastalıktan kırılan Anadolu çocuklarını sporla, sanat ve sanayi ile üretimle tanıştırandı o. bugünde sevdiğim birinin dediği gibi. dini kalben, insanı kalben sevmeye öğretendi o.
uzun lafımın kısası. 'bana göre'
Cumhuriyet bir mucizedir. bu mucizeyi atalarım başarmıştır. zorluklarla. acılarla. şehitlerle. ve onların bu zorlukla başardığını korumak ise benim en büyük vazifemdir.
yaşasın Cumhuriyet.
yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.
ilelebet. son kuvâyi milliyetçiye dek, toroslarda tüten son yörük çadırına dek. nice yüzyıllara.
113 notes · View notes
ay-simay · 2 months
Text
Tumblr media
Korkma!
Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak
🇹🇷🇹🇷🇹🇷
İstiklal Marşımız Milli birlik ve beraberliğimizin mutakabat belgesidir...
...
Rahmetle anıyorum büyük ustayı
-Mehmet Akif Ersoy-
Mekanın cennet olsun...
El Fatiha... 🤲
77 notes · View notes
puura52 · 1 month
Text
Yorgun bir Venüs tanrısı gelmişti masaya.
Ağzını bıçak açmıyor, sadece içkisine odaklanmış öylece bakıyordu.
"Hayat" dedi;
"Hayat bu kadar da ciddiye alınmamalı aslında.
Yaşamak, sana bahşedilen ömrü, iliğini sömürene dek yaşamak, savaşmak lazım".
Bu sözlere kulak kesilmişti serseri.
Kültablasından tüten boynu bükük tütün dumanı kesilivermişti birden.
O sırada not defterine karikatürler çizen serseri, marja yazmıştı bıçkınca bakışıyla bakarken tanrı'ya, janti bir dolma kalemle kazıyıvermişti şu cümleyi;
"İnsan kendine rağmen sevmeyi hissetmeli bazen.."
Özgürlüğüne düşkün olan serseri, birasından son bir yudum alıp, kefene sarılmış gibi gözüken tütününü dudaklarının arasına yerleştirdi, kutusunda kalan 2-3 dal kibritinden birini alıp ateşe verdi, derin bir tütün nefesi çekip ve döndü tanrı'ya, dedi ki;
"Peki ya acılar, onlar nasıl geçer ey Tanrı?"
Venüs tanrısı içkisinden bir yudum alıp, döndü serseriye;
Ağzından çıkanlar, sanki renkli dualardı.
Hafif bir yarım gülümsemeyle söyledi serseriye;
"Kanadı kırık bir kuşun gökyüzüne hasretini hiç bir kapısı açık kafes dindiremez evlat,
seveceksin. Ruhun solana dek, arsızca seveceksin. O zaman ne kafes engel olur senin özgürlüğüne, ne de gökyüzüne ihtiyacın olur.."
Serseri etkilenmişti.
Hiç bir şey demeden kalktı masadan.
Gecenin 2'sinde çakır keyifli adımlar atıyordu.
Şarkılar mırıldanarak dar sokaklar arasında kayboldu,
Ağzında tembel şarkılar,
Parlayan yıldızlar gökyüzünün mezar taşlarıydı. Serseri izini kaybettirmişti..
Gecenin örtüsünü yırtacak bir gök gürültüsü bütün sessizliği bozduğunda, Venüs tanrısı birden irkilmişti,
Sonra gözüne bir şey takıldı,
Gördüğü şey, serseri'nin buruşturup attığı not defterinin kağıtlarıydı.
Onlara baktı, ve yarım gülümseyerek kendi kendine söylendi Venüs tanrısı;
"Bu seninle ilk karşılaşmamız değil, son da olmayacak.."
21:50
-Puura.
Tumblr media
42 notes · View notes
hepeksikk · 2 months
Text
Yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman,
Bana: Yaşa der gibi gülen senin yüzündü.
Dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman
Bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı.
Yaşaran gözlerimde, güneş battığı zaman
Sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi.
Sen aklıma gelince her şey gülümserdi.
Ağaçlar şarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi…
46 notes · View notes
iloletes · 6 months
Text
rıhtıma yanaşmış bir yalnızlıktayım.. gemim çok ağır’ her odada burnumda tüten sen hasreti, dümenim sana ulaşamayan her rota, gözyaşım senin sonsuz maviliğin
105 notes · View notes
delitay · 18 days
Text
Tumblr media
Yaa bak işte, son sahurumuzu da yaptık ya Şehri Ramazan.
Son sahurun, son çayından tüten buğuya mis gibi bayram kokusu karışıyor ama kalbimiz kırık, kırgın ve buruk...
İnşaallah bir dahaki gelişinde Gazze'miz özgür olacak, bize bıraktığın bayram hüzün kokmayacak ya Şehri Ramazan.
Orucumuzda, namazımızda, duamızda küsur ettiysek kusurumuza bakma emi, biz aciz kullarız işte.
Güle güle ya şehri Ramazan, biz senden memnunduk, sende bizden birazcık olsun memnun kaldıysan gene gel, Allah izin verirse biz gene buradayız, bekleriz...👋👋👋
31 notes · View notes
Text
Aus der Perspektive eines jungen Psychopathen: Spanner P II
Heute gab es im Supermarkt nichts zu tun, Spanner P beobachtete daher eine Fremde, die im gleichen Haus wohnt, in seinem Kopf waren sie allerdings schon ein Paar. Allerdings gab es bestimmt etwas zu tun, doch der Spanner war damit beschäftigt sie zu beobachten. Dieses Mal griff sie sogar nach Fleisch, doch das Fleisch war nicht für sie. Es war für ihre schizophrene Persönlichkeit. Paul kannte sie. Sie war Vegan, Alpro + Gemüse = Vegan, manchmal Ersatzprodukte, obviously vegan. Immer griff sie nach Alpro, aber der war teuer, die Sachen gibt es bestimmt billiger! Sie hat kein Geld, Paul kennt sie wirklich, er hat ihre Lügen schon lange aufgedeckt. Doch er hat dieses top secret für sich behalten, aber ab und zu flutschte die Wahrheit raus. Kein Geld! Nein! Schon wieder Bio, dann wurde es manchmal richtig hart und sie hat einfach Ja Eigenmarke gegriffen. Es musste Bericht erstattet werden, sie war zu dünn. Sie isst nicht richtig, Paul machte sich Sorgen. Manchmal lief sie sogar exzessiv mit Online Shopping Paketen von der Packstation nachhause. Das ist nicht ihr Geld, offensichtlich von ihrem Freund. Sie hat Ringe am Finger, sie fährt immer weg. Er muss ihr alles zahlen. Ihre Eltern haben Geldprobleme. Sie hat ihr eine fake rich girl identity, Martaine hat ihm jeden Schnipsel weitergeleitet, den sie ihn mal erzählt hat. Sie hat keine Eltern, wurde vom Storch in der Mülltonne abgelegt. Deswegen hat sie mentale Probleme. Wenn Spanner P nicht schlafen konnte, musste er nachts zusammen mit Romano vor fremden Fenstern wichsen. Flüsterte komische Sachen, die nie Sinn ergeben haben. Dann haben sie sich die Händchen gehalten und immer weiter gereimt. Und dann hat er allen erzählt, was für ihn die Wahrheit ist. Und Wahrheit +. So wie es halt passt ne. Bissl ausgeschmückt. Bissl crazy hier und da.
Und als Resultat haben so eine Gruppe von hobbylosen, arbeitslosen Studenten und Romanos whatever & co, sich dann als Ziel genommen, die Ehre dieser Missgeburten zu verteidigen. So kleine Assis, deren einziges Argument Plattenbau ist. Aber siE hatte MarceLlo gesagt, no Plattenbau. Aber das Plattenbaukind war die MarzaHn und JungfrAu Witze schon so leid. Kommentare über Gewicht und Unerfahrenheit. Marcello, sucht gerne Schwächen von anderen und versucht dann die Person bloßzustellen. Und dann macht er dich und Unschuldige überall schlecht. Jedenfalls… war das das einzige Argument. Und an alles andere erinnert sich das Plattenbaukind nicht so gerne :/ Glaube Paul auch nicht, denn Spanner P hat gelogen wie gedruckt. War alles falsch interpretiert. Ein kleines Missverständnis, aber als er dachte dass er die Oberhand hat, hat er beim reden dazu gewichst. Ekelhafter Freak.
0 notes
vuslataozlem27 · 25 days
Text
Ne güzel söylemiş Yunus Emre
Çiceklerle hoş geçin
Balı incitme gönül
Bir küçük meyve için
Dalı incitme gönül.
Mevla verince azma
Geri alınca kızma
Tüten ocağı bozma
Külü incitme gönül.
Dokunur gayretine
Karışma hikmetine
Sahibi hürmetine
Kulu incitme gönül
42 notes · View notes
Text
Tumblr media
BAYRAM
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan... Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık... Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır. Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "çok şükür bugünü de gördük" diyebilmek... Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır. Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle... En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır. Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır. "Ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır. Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram... Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır. Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır. Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram.. Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur. Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler. Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır. Her gününüz bayram olsun..!
Can YÜCEL
118 notes · View notes
fatih5234 · 1 month
Text
Bir sevdadır bizimkisi, seveni fani, sevileni baki, sevgisi ebedi.
Bir heyecandır bizimkisi, tutkusu eksilmeyen, duruşu eskimeyen, başı eğilmeyen.
Bir inançtır bizimkisi, ümitsizliği silen, yılgınlığı sindiren, çileyi söndüren.
Bir destandır bizimkisi, Ötüken’de yeşeren, Söğüt’ten tüten, Adana’dan yürüyen, Ankara’da yükselen.
Bir kahramanlıktır bizimkisi, karanlığı yaran, korkuyu yenen, korkulukları yere seren.
Bir ruhtur bizimkisi, bengü taşlara kazınan, beka diye yazılan, birlik ve kardeşlik diye anılan.
Bir ülküdür bizimkisi, gözünü Kızılelma’ya çeviren, gönlünü Turan’a veren, Türklüğün gururunu İslam’ın ahlakıyla birleştiren.
Bir ömürdür bizimkisi, yarım asrın kucağında, imanın ocağında, irfanın yuvasında nice Türk ve İslam asırlarının miras ve emanetlerini fedakârlıkla buluşturan.
Bir şehadettir bizimkisi, gideni bitmeyen, öleni bulunmayan, azmi budanmayan, kara toprağın bağrına kefensiz uzanıp anıt gibi arşa tutunan.
Bir duadır bizimkisi, kınalı elli anaların, al yazmalı bacıların, alnı açık babaların, ak saçlı dedelerin, bağrı yanık ninelerin dilinden pare pare dökülen.
Bir davadır bizimkisi, İlay-i Kelimetullah hedefiyle nefes alan, âleme nizam verme haysiyetiyle nefisleri aşındıran.
Bir dilektir bizimkisi, mukadderatı kavrayan, mukaddesatı kuşatan, muzafferliğin ilhamıyla kıtaları aştıran.
Vazgeçilmez bir yemindir bizimkisi, çiğnenmeyen, çiğnetilmeyen, unutulmayan, asla da unutulmayacak olan.
32 notes · View notes
ozgur-ce · 1 year
Text
Pazar kahvaltısıııııııııı hadi koşun gelin ekmek banmak serbest 😋
En peyniri sünen, sıcacık ekmeğinizde erimiş bol tereyağı kokusu ile dumanı tüten çayınız eksik olmasın.. Mutlu pazarlar ☕🍝🥞🍳🥘🥗
Tumblr media
167 notes · View notes
tanriningolgesi · 9 months
Text
Sonun Sonsuzluğu
1 Acı, bir ırmak gibi Doluyor yüreğime Bardaktan boşanırcasına ağlamak istiyorum Beni arhk ne çiçekler, Ne çocuklar kurtarır; Ne de o her gün Yinelenen doğum. Fırtına ektim Rüzgar biçtim şu dünyada. Acı, tepeden tırnağa Acı çekiyorum. Ey, yüreğimden hep ölüme doğan İsa! Haydi, yeniden çarmıha geril Bu son ölümün olsun Ve bir daha doğma!
2 Öldürmeyeceğim kendimi Ama, keşke öldürseydi Diyeceksin bana. Öldürmeyeceğim kendimi Ama, bir ağıt yakmak Gelecek içinden; Aklımı yakıyorum çünkü ben Yaşanmış, yaşanacak Bütün günlerimi. İntihar diye bir şey Yok bu dünyada. Ölümle biten bir intihar yok. Asıl intihar Gün gün yaşamakta. Öldürmeyeceğim kendimi Ama, keşke öldürseydi Diyeceksin bana.
3 Yüreğime bir tanım Bulabilmek için Yollara vurdum kendimi, Dillere düştüm. Ben hangi yalnızlığın tarihi, Hangi umudun Tarih öncesiyim? Birbaşıma kalakalmışım uzak, Uzak ufukların sonsuzluğunda Kollarım ardına kadar Dünyaya açık. Ama yaşamımda ne bir esinti Ne de bir Yangın var artık.
4 Ey taşlar! Ey, Karşımda susan dünya! Ey, bütün ölümlerime Gebe kalan deniz! Yağmurun bile İzi kalır toprakta. Havada çiçeğin kokusu Yel vurdukça tüter. Değil mi ki Ufuk çizgilerinin bile Bir sının var Değil mi ki Artık ne topraklar, ne sular Beni sarıp sarmalayacak. Gitsem, kendime Gideceğim bundan böyle; Kalsam, bir uçurum Kendi derinliğiyle dolacak. Yaşamı da, ölümü de Tutmayacak yüzüm benim Yüzüm benim, yüzüm benim Dalacak bir yol gibi Kendi çizgilerine – Kim bilir nereye?
5 Bütün kapıların Dışına kovuldum. Taşlandım kahve masalarında. Şimdi ben, ıslak bir toprağın Tüten buğusuyum; Kendine bakan bir aynayım Ben bu dünyada. Bütün kapıların Dışına kovuldum. Yüreğim, kurtarılmış bir Bölgedir şimdi. Yaşamak eğer Gerçekten bir savaşsa, Kalkana ve mızrağa Çevirdim de dilimi Omuzlarımdaki Apoletlerden oldum.
6 Her denizin bir kıyısı, Her insanın Bir boyutu varmış. Ölüm araya girmeye görsün Bütün hücrelerini Bir kapıya döndürüp beklesen de Açan olmazmış Gel ey Yalnızlığım benim! Açıp da solmayan gülüm! Doldurdum bir vazoyu seninle Suyunu yeniledim, Kokunu öptüm.
7 Beynimle yüreğimin Arasında ırmaklar akar Her sabah Boğulurcasına uyanmam bundandır. Azraili yoldaş bilip, Yeniden doğanım ben. Her susayışım çöl, Her boğuntum Çağlayanlar boyuncadır. Çırpınsam da çıkamam Kendi eksenimden.
8 Çiçeksiz bir dal gibiyim Susuz ırmak yatağı … Varlığım soyutlandı Bütün anlamlarından. Gün gelir çekip giderim Avuçlarıma alıp da aklımı Çığlık çığlığa Bu sokaklardan.
9 Yüreğimi dünyaya karşı Bir kalkan bilirken Son burcu da çökertildi İçimde bir kalenin. Aklımın ovalarını yeniden Ölçüp biçmem gerekiyor şimdi Kimsesiz ve dingin. Bu sorular tufanında Tutunacak dalım değil, Bir tek yaprağım bile kalmadı sanki. Ne bir kıpırh var havada Ne de sularda Yeniden doğuşların cenini.
10 Dünya kendine döner Ben kendime dönerim. Aklın dizginlerini çözdüm, Yüreğin köprülerini athm Savaşlara girdim Yenik, umarsız Bana bir yara kaldı Bir de yaşama isteği Belli belirsiz.
11 Bir şiire başlamadan önce Noktayı koymayı öğrendim; Yeni başlamış bir şeyi Yitirilmiş görmeyi… Tufanlar da istemiyorum artık Bir dünya kuruyorum kendime Devinimsiz, duruk. Aklımı da kovuyorum cennetlerimden Yüreğimi de şimdi. Günışığıdır beni kör eden Yağmurlardır yaralayan Ve eve döner gibi yapıp, Kendime döndüğüm her akşam Anladım, yüreğimde doldurulmamış Uçurumlar olduğunu. Karşılıksız sorular göveriyordu Aklımın geniş ovalarında. İşte, bir zamanlar Denize kavuşan ırmak Şimdi gerisin geri dönüyor Kaynağına.
12 Yalazlanıyor deniz Önce usul usul Sonra gürül gürül… Uçurumlar açılıyor derin, Dağlar yükseliyor yüce. Oturmuşum bir kayanın üstüne Akdeniz’e bakıyorum Kendime bakar gibi Mavi bir aynadaki gençliğime … Ne söyledim, ne yazdımsa bu dünyada Ne yitirdim, ne buldumsa Bir derin iç çekişin Bağrında eridi. Bütün nesneler tek bir ses olarak Bağırıyor bana:
Bitti arbk, Artık her şey bitti!
13 Ardımda kalan bütün köprüleri bir bir yakhm Geri dönemem artık Namludan çıktı kurşun. Ne çok yürüdüm şu dünyada Ne kadar az yol aldım Acının alfabesindeyim daha. Geri dönemem artık Bir çizgi gibi uzar giderim Anlamsız, kimsesiz Ve soluk.
14 Aamı Anlamıyor musun yüzümden? Yüreğimi yansıtan Bir aynaya döndü. Aklımdan Azat oldu da dilim Yaşamın arkasından konuşarak Özgürlüğünü kanıtlıyor şimdi. Acımı Anlamıyor musun yüzümden? Bir kez olsun duy beni Sözcükler Araya girmeden!
15 Bir gün gelir de Ölüme yenilirsem eğer -Yenileceğim demiyorum Yenilirsem eğer – Deyin ki, erlerindendi Eşit olmayan bir savaşın Kılıcı sözcüklerdi, Kalkanı sevgiler…
16 Dağlar sesimi tutar Dağılıp, parçalar ovalar Acılar niye benim Üstüme kanat gerer? Ne dünya kadar yaşım Ne göklerden akranım var Hüküm niye hep ölümüm? Urganlar da kendini boğar Göreceksiniz bir gün Bütün uçurumları böler Köprüleri sevginin.
17 Kendi rengini yadsıyan Bir bayrak gibi Dürüp, katlıyorum yüreğimi. Ne kaldı konuşacak, Ne vardı ki? Yücelerde seyrettim Uzun bir zaman; Gönderlere çekildim Ve anladım ki , Doruktur asıl uçurum Odur insanı boğan.
18 Ben mi yanıldım, Yoksa dünya mı bilmem? Bir yerlerde tökezledim Ama düştüm diyemem. Yağmur boğulmaktan söz eder şimdi bana Güneş çekip gitmekten. Beni kurtarmak için Pamuk iplikleri uzanır Uçurumlanma … Sevgili dünya, Ne petekle balım kaldı, Ne derilecek çiçeğim Salıver arlık beni Kopar dizginlerimden!
19 Gün akşama kavuşur Dünyadan el ayak çekilir Bütün görüntülerimi yitiririm birden. Aynalara baka baka Unuturum yüzümü. Her şiirde biraz daha Koparım sözcüklerden. Gün akşama kavuşur Kapılar sürgülenir Evler mezar taşıdır arlık Sokaklar teneşir … Ey yankısız ses! Ey devinimsiz tufan!
20 Uzun dinginliklerden Sonra gelen fırtına Taş taş üstünde koymamaya yeminli Dönüp dolaşıp geldiğim Bu kör noktada Kırılıyor gülüşüm Bir bardak gibi. Ölüm kapıyı çalınca Söylenmedik bir sözüm kalmayacak Ve bu dünyada Tepeden tırnağa yürek olmasını bilenler Hep selden kaçarken Tufana kapılacak Batacak sulara yüzüm Batacak sulara yüzün Ağır bir taş gibi Gömülüp susacak…
21 Yağmurun ardından Kar geliyor; Onun ardından sel… Bir şeyleri tamamlamadan Ölmek bana Zor geliyor. Bu şiir nerde biter Gece güne ulanırken? Çiçek tohum olur döner, Su denize kavuşurken, Yaşamın sonunda mı, Başında mıyım bilmem? Beni kim düşünür bu irinler dünyasında? Herkes kendi yüreğini deşip, Derin kuyular açarken Sinmek, saklanmak için Karanlıklarına. Gülün ardından Diken geliyor; Sütün ardından irin… Bir şeyleri bitirmeden Ölmek bana
22 Sonun sonsuzluğundayım Ufkun çok ötesinde. Geçip giderim dünyanızdan Bir yıldız gibi akarım Yanarım kendimce. Ok çıkınca yaydan Artık beni aramayın Ne mezar taşı dikin Ne diriltin söylevlerle. Ok çıkınca yaydan Saplanacak bir yerler Bulurum elbet Gücümün yettiğince…
23 Bir kalenin Ele geçirilemeyen Son burcuyum ben; Yeryüzünden silinmiş ırkların Tek temsilcisi … Ne söyledimse yele söyledim, Sanki ne yazdımsa buza Taşlandım adımbaşı Taşlandıkça konuştum. Ben acının dallarıysam Yeryüzüydü gövdesi Ben bir ırmaksam Yaşam denizdi… Bekleyen görecek. Yanan sular, Boğulan topraklar bana tanık. Ben susarsam Taşlar konuşacak artık.
24 Yağmurlar yağacak uzun Yağmurlar ince Dünya, bir alıcı kuş gibi Üstüme çökünce Ne bir sözcük kalacak, Ne de bir çığlık. .. Yine de gülsün isterim Şu pencerelerde Sokağı seyreden çocuk; Gülsün artık!
25 Umut, o arslanın Ağzında değil, Midesindeyken şimdi Gülümseyerek seyrediyorum Tarihin sofralarında Onu çiğneyenleri. Varın taşlayın beni! Yaralarım övüncümdür Bu dünyadan olduğuma Yaşadığıma dair. Umutsuzluğun umudundayım Karanlığın ışığında Öyle derin, öyle yoğun Uçurumların doruğundayım. Varsın bir yanıt Bulmasın sorularım; Yalnızca soru sormaya Bile razıyım…
26 Kişisel alacakaranlığın Cephelerindeyim. Yaralarım bedenimi yırtarcasına fırlıyor. Geride kalan Yalnızca kan ve irin…
27 Sabaha yakın görülen düşlerde Bilinci körelten Bir karabasan yoğunluğu, Biraz da aa vardır. Güneşin alhnda kararan şeyden Korkun, derim ben Kül alhnda yanan kordan … Ve ışık, uzun bir karanlığın Ardından gelirse eğer Asıl anlamını bulur.
28 Güneşin öte yüzünü gördüm O sonsuz karanlığı … Doğadaki her şeyin İkinci adı yalnızlıktı, Ölümdü, suskunluktu. Bir çiçek ki, taşırmış İçinde hep solgunluğu, Suyun akışında bir Boğulma korkusu varmış Yanan topraktan Yükselen buğu… Güneşin öte yüzünü gördüm Ki, orada her şey Önce kendini yadsıyordu.
29 Belki kendini boğan Biri değilim Yağmur, ne biliyorsun? Belki bir beklediğim var yaşamdan. Bir bardak mıyım sanki Kendiyle dolup taşan? Belki bir sıcaklık Kaldı bir yerlerimde Güneş, ne biliyorsun? Belki gecelerimizden sızan bir ışık. .. Bir kum saati miyim? Boşalıp kaldım mı artık? Belki açacak Bir şeylerim vardır Çiçek, ne biliyorsun? Belki konuşacak birkaç söz kalmıştır Bir gün karşıma çıkacak olanla Geçmişe, geleceğe dair…
30 Akdeniz susuyor. Susuyor turuncu. Susuyor yeşil. Bir yaşam ki nasıl Ancak kendiyle tanımlanır; Bir insan ki nerede Artık her şeye razıdır Orada dursun dünya! Ölü deniz, Güneşli, puslu deniz Sularını rahim, taşlarını cenin Kıldığın çağlardan kalmış Bir gülümsemeydim bir zamanlar Belli belirsiz … Cebimde kelebek ölüleri, Ağzımda tütün kokusu Turuncu sokaklardan denize uçan Soluk bir gölgeydim Dalgın ve kimsesiz … Köşkerin kızının Memelerine dolan iyot kokusunda, Gülüşünde bir işçinin Bir payım vardı Hiç kuşkusuz… Akdeniz susuyor. Yaralı bir balık gibi; Çağın zıpkınlarıyla delik deşik. Akdeniz susuyor. Suları kirli şimdi, Mavisi soluk…
31 Beni doğuracak rahim, Beni sallayacak beşik yok! Dünyaya düştü yolum Bir görümlük Konuk geldim. Tek bir soru sordum Bin yanıt aldım; Ama hiçbirine bende yanıt yok! Uçurumlara itildim, Doruklara çekildim. Çaprazlama çiçekler astım da göğsüme Şaire çıktı adım. Dinsiz bir peygamberim şimdi Ateş olsam bir kendimi yakarım. Kendi karanlığından korkan Bir geceyim ben, Kendi sınırlarına düşman Bir ülke; Kuşablmış, yorgun … Ey dünyalıklar, ey tarihçiler! Oysa hepsi topu topu iki kelime: Yaşadım ve öldüm.
32 Bu şiir burda biter Yaşam benimle bitmiyor Umutsuz değil, umarsızım şu anda Ne çiçeklerde payım var, Ne şu suskun taşlarda… Acıdan kurtulmaya yeltendiğim zamanlar Acı olduğumu anladım Dünya bunu bilmiyor… Ben insanlığın çocukluğuyum Ve yaşlılığıyım sırasında. Bu şiir hurda biter Hiçbir dayanak bulmadan Doğanın avuntusu nedir? Gece günle tanımlanırken? Işığın kaynağında hep Bir karanlığın donduğu Bilmem nasıl kanıtlanır? Y ıllar yılı sorulara yaslanıp Yaşarken ölüme doğdum ben Hiç kimseyi öldüremem Kendimi bile artık. Bu şiir burda biter Nasılsa anlaşılmaz Çünkü bir sese, yankısından başka Kulak veren çıkmaz -Çoktan biliyorum bunu… Karanlıkta gülümsüyorum son kez Böyle anımsa beni…
66 notes · View notes