Hiç umrunda olamayışıma bu gece ama sonrası olmaz, bizi bitirişine bu gece başka gece de olmaz. Beni mahvedişine gecenin üçü dördü olmaz. Bu gece ölen ölecek, sen beni çoktan öldürdün sıra kalbimdekinde.
stajyer hocalardan biri trabzon'daki bahçesinden kafam kadar trabzon hurmalarını söküp güzelce poşetlemiş hediye etti. hayatımda ilk defa trabzon hurması hediye etti biri. elma ve mandalina aldım ama bu çok etkileyici oldu. çünkü mutluluktan boğularak yediğim bir meyve. çıkışta müdüre uğradım beni aramıştı gün içinde. yarışma afişi varmış. astım asarken hurmaları bankoya koydum galiba. metroda son durakta fark ettim hurmalarımın olmadığını. yıkıldım. stajyer hocam ham olduklarını bir hafta beklemesi gerektiğini, ters bir konumda beklemesinin iyi olacağını söyledi öyle ezilmezmiş. 3 gün bensiz olgunlaşacak pazartesi umuyorum kavuşabilirim. ilgili kattaki müdür yardımcısına durumu bildirdim.
o kadar taaaa trabzonlardan elime gelmiş olan şeyin kesin bir nasip olduğunu düşündüm, yemenin hayallerini o kadar kurdum ki şu an endişe içindeyim. mutsuzum ya. hurmalarıma kavuşmam için dua bile istiyorum. evet o kadar :(
Kendimi bir fanusun içinde anne olmayı bekleyen bir balık gibi hissediyorum ... Fanusun dışında tutunacağım ne bir dal var ne de usul usul binip gideceğim bir sal.
Gönlümü yıktılar benim. Hayatına yeni bahar gelmiş henüz yeni açmış çiçektim. Daha çok yeşerecektim oysa. Suya kandırmadılar, güneşi çok görüp bir köşede unuttular.
Çok sular aktı yolundam yudum yudum içtim. Kandım desem yalan... İlk andan beri tanıdık olduğum değersizlik hissinin fanusumu bu derece daraltacağını düşünmeden çok cömert savurdum tevazumu onlara. -onu sevdiğim için- her şey ama her şey sadece ona duyduğum müthiş aşktandı. Onu sevdiğim için kırmadım kimsenin gönlünü. Onu sevdiğim için ezberlenmiş gülümsemeler taktım suratıma. Her şey onun içindi.
Di ... Geçmiş zaman.
Şimdi sildim onun dışındaki onları. Gönlümü paramparça etmelerine ve bana hissettirilen kıymetsizliği ancak böyle gömebilirim derinlere. O ve bana ondan nasip olan ferahlığım, zenginliğim, aşkımın goncası yavrum için.
O... Gülüşlerimin sebebi... Yürek zarım... İçim... Aşkım.. Tek yangınım.
El ele değmeden olur mu aşk,
Olurmuş...
Yürek yüreğe değermiş...
Ne mesafeler engel olabilirmiş buna,
Ne sınırlar, ne yasalar...
Bir bakışa hasret kalır mı insan?
Kalırmış...
Aynı düşü kurar mı iki kişi?
Kurarmış...
Bilmediği tenin kokusu özler mi ölesiye?
Özlermiş, hem nasıl!...
Bu nasıl bi yürek yangını,
Bu nasıl bi sevda bilmiyorum...
Bilsem, tanısam, yaşasam seni,
Ellerim değse ellerine,
Gözlerim gözlerine...
Önce özlemim biter,
Sonra yürek yangınım...
Bırak bilmeyeyim seni,
Bırak bozulmasın büyüsü bu aşkın,
Bırak ben seni hep böyle seveyim...
Bu kadar çok,
Bu kadar derin yaşayayım seni uzaktan,
Seni çizeyim tuallere,
Seni yazayım şiirlere,
Sen bile bilme bunu,
Her dalışında gözlerimin sana gittiğini,
Bir ömrün "sen" diye diye yitip gittiğini,
Sen bile bilme...
"Sen, benim yürek yangınım, ben senin koca bir ahın olarak kalacağım.
Belki isimlerimiz bile yan yana gelmeyecek eski bir defterin solmuş yaprağında.
Olur da isimlerimiz yazılırsa beraber, zamanla yan yana gelen adlarımızın mürekkebi belki birbirine karışacak ama ruhlarımız ebediyete kadar hasret kalacak birbirine."