Tumgik
victorvant · 9 days
Text
Bugün ben kendimle tanıştığım yaştayım. Ben bugün seni geç anlamanın verdiği acıdayım. Senin kocaman puzzle'ında ben seni tamamlayamayan o parça oldum. Sen beni her şeye rağmen gördün, ben sana kör oldum. Sana verdiğim kırmızı karanfilleri ben soldurttum. Sen bana benim her şeyime hakimdin, ben sana sadece mahkum oldum. Kendim olmamın bedelini ödetiyorum sana, kendim olmamın bedelini öderken ben.
6 notes · View notes
victorvant · 14 days
Text
aynada gordugum kisiden nefret ediyorum.
0 notes
victorvant · 15 days
Text
koptu ipim dusuyorum
0 notes
victorvant · 19 days
Text
birine bencillik yaptiginizda kahrolmak disinda ne yapiyorsunuz?
0 notes
victorvant · 20 days
Text
Hayatınızdaki en yanlış kişi kendinizmiş gibi hissettiğinizde. Dünyanın “En Aptal” ödülü size ait hissettirdiğinde. Koşacağım. Kendimden rn uzağa. Yeteri kadar uzaklaşmamışım gibi adımlayacağım ileriye. Kaçacağım. Kendimden kaçacağım. İkiye bölüneceğim. Kendim geride kalacak, hiçlik olarak devam edeceğim. Çoğu zaman bir “hiç” hissederken bu duyguyu hissettiğimiz için kaçardık, bu duygu olmak için kaçıyorum şimdi. En sevdiğinize en zarar olan siz olduğunuzda. Duygularınız birbirine dolanmış o ipler olduğunda. Kendinize kalbiniz kırıldığında. Hiç kimse olmak istiyorum. Kendimin hiç kimsesi. “Sen hiç kimse misin bilmem ki nesin?” diyen Attilâ İlhan’a “Evet” diye bağırmayacak kadar hiç kimseyim ben. Bu satırları okurken göz bile gezdirmeyeceğin o atlanmış satır olacağım. Başa dönüp bakmaya zamanını harcamayacağın o satır. Ben hep ordayım ama hiç kimse için.
6 notes · View notes
victorvant · 20 days
Text
Kendinizden uzaklaşmış hissettiğinizde, zihniniz o derin çukurunda sonsuzluğa yol alırken vücudunuzdaki her bir hücrenin birbirine acı verip sizin o acıdan mahrum kaldığınızda, okyanusun içinde boğulan o balık olduğunuzda… Her şey bu şekilde mi zorlaşıyor gerçekten? Kendinden kopmak bu demek mi? Mideniz de sizin gibi artık içine bir şeyler doldurmak yerine içindekileri boşaltmak istiyor. Uğruna her şeyi yaptığınız o boşlukta kayboluyorsunuz şimdi. Vücudunuz artık benliğinizin bir parçasıymış gibi hissettirmiyor. Zihniniz artık size ait değil, ait hissettiği hiçbir zerre yok. Aynadaki göz bebekleri artık sizin değil. Yatağınıza en yakın, kendinizden olabildiğince uzakta o boşluğa oturuyorsunuz odanızda. Cenin pozisyonu asıl evinizmiş gibi görünüyor. Dünyaya gözünüzü henüz açmadığınız o rahimdeki hâliniz ölümden daha yakın geliyor. “Bilmiyorum” diyebildiğiniz tek şey. İç sesinizin size küskün olduğunu o an fark ediyorsunuz. Ne zamandır konuşmuyorum kendimle diye sorgulamalarınız o an başlıyor. Durduğunuz yerden geriye gidiyorsunuz. Devam etmeye değil, dinlenmeye ihtiyacınız var belki de. Kaç yıldır adımlarınız ilerliyor? Kaç yıldır ev sahipliği yapıyorsunuz bu bedene, zihne? Hiçbir şey susmuyor, konuşmuyor da aynı zamanda. O sessizliğin içindeki çığlıklara ev sahipliği yapıyorsunuz. Korkmaya başlıyorsunuz her şeyden. Korkmazdınız siz, “o” siz değilseniz eğer. Ellerinizde gökyüzünden düşen yağmurun ıslaklığı “Saklayın beni” diye bağırmaya başlıyorsunuz. Sesinizi duyan birileri olsun istiyorsunuz sadece. Saklanmak istiyorsunuz. Saklanmak için kovalayan birilerinin olması gerekmez mi? Gerekmiyormuş. Kendinizden saklanmak istiyorsunuz. Kovalamayı bırakın, hareket etmeye mecali dahi olmayan kendinizden. Aynı duygulara ev sahipliği yapan farklı yolların yoldaşlarıyız. Kalbimizdeki o boşluğu en iyi biz biliriz. O boşlukta adeta tüy gibi süzülüp durmayı da. Yorgunuz. Kendi olmaktan yorulur mu bir insan? Ben kendim olmaktan yoruldum. Kendi bedenimi, özgür irademle seçtiğim düşüncelerimi, seçemediklerimi, vücudumun her bir zerresi olmaktan yoruldum. İnsan bazen kendi olmaktan da yoruluyor be! Ağlayarak dinlediğin o hüzünlü müziğin en acı verici notası gibi hissediyor insan. Kalbinin, dünyada onlarca yük altında dengeyi sağlayan vücudunda hiçbir acıyı hissedemezken bir avucun içinin ağırlığında yok olması. Dostum, biz bu acıyla başa çıkamayacağız anlaşılan. Nerede çözümü bunun? Yıllarca düşündüm. Toprağın altına gömdüm düşüncelerimi. Kurtuldum sandım. Ufacık bir meltemde tırnaklarımla kazdığım topraktan göğe yükseldi. Mezarlıklara gömdüm, üstüne atılan her çiçekte yeniden göğerdi. Evrenin umrunda değiliz, Dünya dönmeye devam ediyor, biz de onunla beraber başa dönüp dönüp duruyoruz. Bir kısır döngü okyanusunda boğulup kalmışız, kendimize yem olacağız.
2 notes · View notes