Tumgik
Text
Logan
Kimine göre en dipte bir hayat süren bir adamdı, kimine göreyse bir kahramandı. Ama kendine göre tanrının hatasıydı. İnsanlar eliyle kötülüğe itmiş, tanrı da bu sürenin uzun olması için çabalamıştı. İçinden çıkılmaz, geri dönülmez bir adam olduğundaysa ölümle taçlandırılmıştı. Kimine göre bir ucubeydi, toplum tarafından asla tam olarak kabul görmedi. Yargılandı, ötekileştirildi, sevilmedi. Acımasızdı. Hayat acımasız olmaya itmişti. Üzerinde, bir malmışçasına,  hak iddia edenler tarafından duyguları alındı. Katledildi. Ruhu en derin yerinden yok edildi. Ve en sonunda bir katil oldu. Kimi gerçek adını bile bilmezdi. Herkes ona ucube derdi. Sevmezdi. Sevse lanetlenirdi tüm sevdikleri çünkü. Bir keresinde "İnsanlara değer vermem. Değer verdiğim herkes zarar görür." demişti. Kız ona öfkeyle baktı. Değer vermek zarar vermek değildi onun gözünde. Adam ona zarar veremezdi. "O halde bana bir şey olmayacak desene!" deyip kapıyı çarptı. Adam kızın kalbini sokağa atmıştı. Kız da kapıyı çarpmıştı. Bir keresinde sevgiyi tatmıştı. Ama sevgiyi kurtarmak için geç kalmıştı. Bu acıyla yıllarca yaşamıştı. Kimse acısını göremedi. Herkes ona canavar dedi. Canavarlaşmıştı. Herkes öyle diyordu. Yıllar geçtikçe, saçları kırlaştıkça ölümleri unutmamıştı. Ama durulmuştu. Ölmek istiyordu. Pes etmişti yaşamaktan. Bunu gördü her şeyi gören adam ve kıza izin vermemesi için tembihledi ölmeden önce. Kötü biri olduğunu düşünüyordu yaşlandıkça. Vicdanı susmuyor, anıları gitmiyordu. Unutmuyordu. Bir keresinde kabus görmüştü. Uyandığında kız oradaydı ve ona bakıyordu. "Kabus gördün sadece" dedi kız fısıltıyla. "Ben de kabus görüyorum" diye devam edince "Ne görüyorsun?" diye sordu adam. "Bana zarar veren insanları görüyorum" dedi kız buruk bir sesle. "Zarar verdiğim insanları görüyorum." dedi adam kızın sormasını beklemeden. "Kötü insanlardı" dedi kız. Adamı teselli etmeye çalışıyordu. "Fark etmez" dedi adam. "Birine zarar vermişsen kötü olan sensindir." Kız sustu. Adam da sustu. Herkese göre kabaydı. Küfürler savurur çok çabuk tepesi atardı. Pek azı tüm bunları mütemadiyen çektiği acıdan yaptığını anlardı. Acısını hafifletmeye çalışırdı. İnsanlara göre insan bile değildi. Tanrının cezasıydı. Ölümü asildi. Tam kahramanlara yakışır gibiydi.  "İstedikleri gibi bir canavara dönüşme." dedi kıza ve sonrasında sevgiyi hissetti. Son cümlesiydi "Ah, demek böyle hissettiriyormuş." Ve sonra öldü. Kahramanların da öldüğü bir dünyadaydı. Bunu anlamıştı. Kullanılıp işe yaramaz hale gelince kenara atılmış ve sonra da ölüm fermanı imzalanmıştı. Çünkü o kahramandı ve onun dünyasında kahramanlar hep kaybederdi. Ölmeliydi. Hem zaten bunu istemiyor muydu yıllardır! Sevgiyi tadınca ölmek istemez diye düşündü kimileri. Oysa o en güzel hislerle ölmeyi hak edeceğini bile düşünmemişti. Ama hak etti. Tanrı son anda ön yargısını kırıp kötü gördüğü, lanetlediği adamı affetmişti. Güzeldi. Ve bir o kadar da hüzün dolu. Kahramandı. Ve bir o kadar da sıradan. Bana göre kahramandı, fedakardı. İnsanları kurtarmak adına kendinden bile vazgeçerdi. Kusurlarıyla, farklılıklarıyla kendisiydi. Başkası olsun istemezdim.
5 notes · View notes
Text
Ailemi kaybettiğimde çok gençtim. Toyluğun verdiği umursamazlıkla hoyratça harcamakla meşguldüm hayatımı da duygularımı da. Dönüp arkama bakacak yüzüm olmadığında anladım yalnız kaldığımı. Peki elimde ne kaldı ki kardeşim, annemin ördüğü kazak, babamın aldığı kitaplar ve yazmaktan başka, cümlesini kurabilmem için 4 yıla yakın bir zaman geçmesi gerekti. Dönüp arkama bakınca tüm yaşanmışlıkları çıplaklığıyla görüp yaptığım hataları sıralayınca feleğin tokatını yiyorum işte. Yazmak elimde kalanlar arasında en arka plana attığım, sevgimden mahrum bırakıp üvey evladımmışçasına hor gördüğümdü. Yazmak çölde susuz kalarak yanmakla, kara batıp çıkarak donmakla aynı şeydi benim için. Yazma isteğiyle kavruluyor, yazarken hissettiğim sancıyla gözyaşlarım içimi üşütüyordu.
3 notes · View notes
Quote
“…kimseyi unutmuyoruz biliyor musun? çuval gibi sırtımızda taşıyoruz kaybettiklerimizi, hamal gibiyiz oğlum! şükrediyoruz, küfrediyoruz, sabrediyoruz. ama tilki gibi kafamızda dolanıyorlar…”
(via bikanakadar)
318 notes · View notes
Photo
Tumblr media
Öyle işte
7 notes · View notes
Quote
"Babam bana çaba harcamadan büyük, değerli ve kalıcı şeyler kazanılmayacağını öğretti."
Theseus, André Gide
10 notes · View notes
Quote
"Bu kadar büyük bir üzüntünün ancak daha büyük utançları örtbas etmek için gösterilebileceğini düşündüğümü hatırlıyorum."
Kırmızı Pazartesi, Gabriel García Márquez
5 notes · View notes
Quote
"Tanrıdan tek dileğim, kendimi öldürmem için bana cesaret vermesiydi." demişti bana Angela Vicario. "Ama vermedi."
Kırmızı Pazartesi, Gabriel García Márquez
10 notes · View notes
Quote
"Bu yüzden öldü." dedi bana Doktor Dionisio Iguarán. "Bizlerden daha sağlıklıydı; ama insan onun göğsünü dinleyince yüreğinin içinde fokurdayan gözyaşlarını duyabiliyordu."
Kırmızı Pazartesi, Gabriel García Márquez
21 notes · View notes
Quote
Write. Find a way to keep alive and write. There is nothing else to say. If you are going to be a writer there is nothing I can say to stop you; if you’re not going to be a writer nothing I can say will help you.
James Baldwin, interviewed in The Art of Fiction No. 78 (via theclassicsreader)
682 notes · View notes
Text
Kendimle baş başa kalınca aslında uçurumun kenarına ne kadar da yaklaştığımı görüyorum. İnsanlar bana tekme attıkça uçurumun kenarına sürüklendim ve şu an düşmemek için savaşıyorum.
6 notes · View notes
Text
Kağıt kesiğinin hissettirdiği acıyı düşünün. Her nefes alışımda vücuduma bir çentik daha atılıyor. Yara bere içinde yaşıyorum. “Böyle olmamalıydı.” diyor kalbim. “Bu kadar acı olmamalıydı.” İşte o an bir sigara daha yakıyorum.
7 notes · View notes
Photo
Tumblr media
-Charles Bukowski
9 notes · View notes
Photo
Tumblr media
5 notes · View notes
Text
Acıyla başa çıkabildiğinizde büyümüş olursunuz. Boğazınız acıyla yırtınırken sustuğunuzda, gözlerinizin arkasında biriken okyanusu durdurduğunuzda ve yaralarınız kanarken yaşama tutunduğunuzda büyümüş olursunuz. Yaşınız arttığında degil.
13K notes · View notes
Text
“Uğruna yaşayacağım çok şey var, yine de anlaşılması mümkün olmayacak kadar hasta ve üzgünüm.” -Sylvia Plath, Günlükler
6 notes · View notes
Photo
Tumblr media
28K notes · View notes
Quote
Bakın! Bunun yaşla falan alakası yok. Bunun kaç gündoğumu gördüğümüzle alakası var. Kaç insan sevdiğimizle, kaç kitap okuduğumuzla, kaç kez öldüğümüzle, ne kadar çok ağladığımızla alakası var. Bunun, hayatta ne kadar çok kaldığımızla değil; neler görüp yaşadığımızla alakası var.
(via geceilevlenecegim)
1K notes · View notes