Nergis kelimesi narsistle aynı kökten geliyormuş (şimdi çıkıp narsisist* düzeltmesi yapacak olan vardır, TDK kaynaklarına göre narsist. bilimsel bir terim olan narsisistin bilimselliğinden sıyrılıp halk dilinde sıfatlaşmış hali. hatta son düzenlemeden önce dilimizde “narsis” olarak geçiyormuş, Fransızcası da narcisse çünkü.)
Nergisin botanikteki adı da Narcissus. O meşhur mite göre, Narcissus göldeki yansımasına aşık olup kendisini izleyerek öldükten sonra kalan bedeni nergis çiçeklerine dönüşmüş; ona aynı zamanda “aşk çiçeği” denmesinin sebebi de buymuş. Ayrıca aşk tanrıçası Afrodit’in tasvirlerinde de en çok kullanılan çiçekmiş bu.
Çevrenizdeki doğuştan özsever Nergis teyzelere anlatın bunu 🌼
kalbinin gizli bahçelerinde yeşerip, pembeleşip senin anahtarın da olan o hazineyi bulduğunda bunu tüm insanlar için keşfe değer zannedip onu anlatmaya çırpınıyorsun. ama o öyle büyülü ki kelimeler ona dar geliyor.
bir rüyayı anlatmaya çalışmak sadece görenin sihrindeymiş demek. anlatmak onu somutlaştırıp değersizleştiriyormuş. gerçek bu nedenle önemsizmiş, kafamızın içiyse muhteşem bir sonsuzlukmuş.
Birinci tablo Pompeo Girolamo Batoni’ye (1600ler), ikinci Pierre Mignard’a (1694), üçüncü Ivan Akimov’a (1802), dördüncü de Anthony Van Dyck’e (1600ler) ait.
Hepsinde Chronos yani Zaman, kalpli okuyla aşk dağıtan Eros’un (Cupid) insandan insana uçmasını sağlayan o küçük kanatlarını kırpıyor. Yani zamanın aşktan üstün olduğunun, mutlaka bir gün zamana yenik düşeceğinin altını çiziyor.
1681 senesinde Giacinto Gimignani tarafından yapılmış olan bu tabloda aşktan sorumlu bir diğer mitoloji bakanı olan Venüs (Afrodit) Eros’u kurtarmaya çalışıyor ama onun da çabası beyhude kalıyor. Zamanın kanatları her tabloda çok daha büyük.
Aranızda aşk acısı çekenler varsa Chronos sizi çoktan kurtardı, sadece biraz beklemeniz ve ona güvenmeniz gerekiyor 🐥