Tumgik
#Ahir zaman
derdiderun · 10 months
Text
AMA BAŞI ÖRTÜLÜ?!
1- Baş örtülü polis, baş örtülü hakem, baş örtülü futbolcu... Son dönemlerde büyük bir başarıymış gibi Müslümanlara sunulan meşhur portre..
Oysa bütün yanlışlık, İslâm'ın emri olan 'tesettür'ü sadece başı örtmekten ibaret bir seremoni gibi algılamamızdaydı.
2- Dini emirlerin illet ve hikmetinden çok sadece şekil boyutuna odaklanmış bir anlayışın böylesi vartalara düşmesi sakınılmazdı.
Oysa tesettür dediğimiz şey, sadece bedenin örtülmesi değil, hayatın tüm alanlarının Allah'ın emirlerine göre düzenlenmesidir.
3- Buna göre tesettür, kadının Kur'an'ın emrettiği cilbâbı hem giyinmesi hem de onun muktezası olan düsturları hayatına yansıtmasıdır.
Tesettürün içinde Allah'ın haram kıldığı kişilerle görüşmemek, mahremiyet hükümlerini titizlikle yerine getirmek, namahrem ortamında çalışmamak,
4- namahrem erkeklerin bakışlarını ve ilgisini cezbedecek her türlü davranış ve giyimden uzak durmak gibi birçok düstur vardır.
Bütün bunları görmezden gelerek tesettürü sadece bedeni örtmeye indirgemek,
5- bu da yetmezmiş gibi sadece başı örtmekten ibaret bir ritüele dönüştürmek ahir zamana mahsus bir şuur yoksunluğu olsa gerektir.
İslâm'ın hükümlerini bütün boyutlarıyla ele almaz ve tamamen adetsel bir döngüde ele alırsak meselelere Müslümanca bakabilmemiz çok zor olur.
6- İslâm'ın ilk emrinin oku olduğunu sıkça dillendirmemize rağmen bunun 'niçin'lik boyutu üzerinde yeterince düşünmüş olduğumuz söylenebilir mi?
İslâm bir bütündür. Emir ve yasakları taalluk ettikleri tüm boyutlarıyla ele alınmalıdır.
7- Aksi takdirde, Allah'ın hükümlerinin alenen birçok boyutuyla ihlâl edildiği, tesettürün ruhuna aykırı nice hususlar ihtiva eden fiiller karşısında
'ama başı örtülü' demekten öteye geçemeyiz.
Rabbim hepimize İslâm şuuru nasip eylesin.
| Ömer Faruk Korkmaz
33 notes · View notes
seyhzade · 2 years
Text
Yaşamadıkça seni, yazamıyor şu elim, Yazamadıkça elim, yaşayamıyor seni, Mesele bizle alakalı, ben ve sen değil, Sayıyorum ölüme doğru senden geri...♠️♠️♠️
Tumblr media
184 notes · View notes
ruhurevan-tr · 1 month
Text
Ahir zamanda Müslümanların en büyük silahı evinden abdestli olarak çıkmasıdır. Abdestli olana şeytan yaklaşamaz. Şeytan abdest aldırmamak için elinden geleni yapar. Siz Şeytana kanmayınız.
Medineli Hacı Osman Akfırat.
Tumblr media
11 notes · View notes
tevvabin · 1 year
Text
Nice memleketler var ki biz onları helâk ettik. Azabımız onlara geceleyin yahut gündüz istirahat ederlerken geldi. Araf, 4
Biz azabı birazcık kaldıracağız, ama siz yine (eski halinize) döneceksiniz. Duhan, 15
Belki Rabbiniz size merhamet eder; fakat siz eğer yine (fesatçılığa) dönerseniz, biz de sizi yine cezalandırırız. Biz cehennemi kâfirler için bir hapishane yaptık. İsrâ, 8
88 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 1 year
Text
"Ananın evlattan kaçtığı o dehşetli güne hazırlanıyoruz BİZ! Herkes Rasûlullah'ı arayacak sığınmak için! Peki ya dönüp bize dese ki; SİZ BANA BÖYLE Mİ KARŞILIK VERECEKTİNİZ?
Var mı utanması olan? Var mı verecek cevabı bulunan?
"Benim Aişem de bilmez miydi envâi çeşit sofra donatıp bunlarla övünmeyi? Ama o bu mâlâyâni ile uğraşsa idi, kim nakledecekti binlerce hadisini? Ya Fâtımam? Elleri nasır tutmadı mi canımın canı kızımın? Sırf yavrularının boğazından sadece helal lokma geçsin diye çabalamadı mı o peygamber kızı? Ahh Haticem! O zengin, şöhretli kadın Haticem. İnsanların ulaşmak için haramı helal ettiği bunca malı, mülkü Mekkeli gariplere bağışlamadı mı? Musab'ım? Ondan daha yakışıklınız var mı? İslam'dan önce ipekten başka kumaş giymeyecek kadar zengin olan Musab Bin Umeyr! Şehit olduğunda kefeni yoktu sarılacak ama Peygamberinin gözyaşları ıslattı cesedini. SEN NE VERDİN DE, NE İSTİYORSUN!" diye gelen bir nidânın muhatabı olsak, ölüm yok ki ölelim! Kaçış yok ki kaçalım! İmkan yok ki tevbe edelim.
Bu nedenle son nefesimizi vermeden, zamanımız varken lütfen artık kendimize gelelim. Bu dünya bize daha fazlasını sunmayacak. Üç gün güldürse, beş gün ağlatacak. Allah, en sevdiği Rasulüne bahşetmediği hayatı, bizlere sunmayacak.
Nereden yaramız varsa oradan sarılalım bu davaya. Kendinizi, amellerinizi küçük görmeyiniz. Namazını kılmayan bir müslümansan kalk namazını kıl, bu senin cihadındır! Örtünmende sorunlar varsa; pantolon varsa, dış giysin vücut hatlarını belli ediyorsa Allah için terk et, bu senin cihadındır! Bilmeyenlere kalk ve anlat, uyar! Bu daveti yay! Bu senin cihadındır. Her gece kardeşlerin için dua et, ağla, bu senin cihadındır.
Ama ne olur mahşerde hiçbir işine yaramayacak saçmalıkların içerisinde bulunma. Davan olsun, duruşun olsun ve asla taviz verme!"
Tumblr media
42 notes · View notes
hatiragulzaman · 6 months
Text
Tumblr media
🌺🌺🌺
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem zamanında koyunlardan birisini kurt kapıp kaçtı .
Çoban kurtun peşinden koşarak koyunu kurtardı .
Bu olayın insanlara da ibret olması açısından mucize olarak kurt konuşmaya başlar ve der ki:
Sen çobansın koyununu kurtardın.
Fakat Öyle bir zaman gelecek ki vahşi hayvanlar günü o koyunların benden başka kurtlardan başka riası kurtarıcısı yani çobanı olmayacak .
Onların yöneticisi zaten kurt olacak
Kurtlarının çoban olduğu bir zaman gelecek.
8 notes · View notes
veddua · 8 days
Text
Tumblr media
Yorulduk Üstadım. Çalışıp koşturarak değil, öylece oturarak yorulduk, bir tutam şefkat aramaktan ,zerrece vefa yoksulluğundan, insanları seyretmekten ve insanlığı gözlemekten yorulduk. Çok severek haddimizi aşıyoruz üstadım. Ya yanlış zaman insanlarıyız, ya da;
İnsanlık için yanlış bir zamandayız...
Nuri Pakdil.
6 notes · View notes
nimhandeee · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
Ah!! Akıp giden zaman kimi gelmene kimi gitmene muhtaç … Hem sancısın Hem ilaç…
34 notes · View notes
leblebi-19 · 1 year
Text
Bir ufuk ki, ne Mecnun varabildi, ne Ferhad; bir ufuk ki, ilâhî sırrı bekleyen serhad...
Necip Fazıl Kısakürek
Tumblr media
10 notes · View notes
Text
Tumblr media
Çok zorsun ahir zaman
8 notes · View notes
uhibbulvafa · 8 months
Text
Allah'ım! Bu kalbe istikrar ver.
6 notes · View notes
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
17 notes · View notes
h4ps4bis · 2 years
Text
" Çağımıza uymak zorundayız palavrasına da hiç mi hiç inanmıyorum. Eğer yaşadığım çağın en yüce ideali köşeyi dönmekse; eğer yaşadığım çağ toplumsal adaletsizlik üstüne kuruluysa; eğer yaşadığım çağ inandığım her şeyi yadsıyorsa; eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik egemense ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım ? "
6 notes · View notes
ibretliksozler · 2 years
Text
Çağ dirilerin ölülerden daha hızlı çürüdüğü bir çağ.
Tumblr media
2 notes · View notes
teneres · 2 years
Text
Abdurrahman İbn Batta el-Ukberi el-Hanbeli şunları söylemiştir:
Bugün akıllı bir adam İslâm ve müslümanlar üzerinde düşünse insanların işlerinin tamamının iki kitap ehlinin sünnetlerine ve yollarına göre, Kisra'nın ve Kayser'in sünnetlerine göre, cahiliyenin üzerinde olduğu şeye göre yürüdüğünü kesinlikle görür. İnsanlardan hiçbir tabaka ve sınıf yoktur ki işlerinin tamamı hususunda İslâm'ın kanunlarına ve Rasulullah ﷺ'in sünnetine muhalefet edip kendilerinden önceki iki kitap ehlinin ve câhiliyye toplumunun yaptıklarının aynısını yapmasınlar. Akıllı bir adam gözünü saltanata, sultanlara, onların yanında bulunanlara, yöneticilerinden ve valilerinden ona sığınanlara çevirse; fiilleri, hükümleri, dış görünüşleri ve giyim kuşamları hususunda onların işlerinin tamamının kendilerine emredilenin zıddına ve kendisi için göreve getirildikleri şeyin hilâfina olduğunu görür. (Allah'ın korudukları hariç) Onlardan sonra gelen diğer insanlarda da; örneğin tacirlerde, reâyâda, dünyanın oğulları ve talipleri olan çiftçilerde, zanaatkârlarda, işçilerde, fakirlerde, kârilerde ve âlimlerde de durum aynıdır. Ne zaman bu konuyu düşünsen durumun sana söylediğim gibi olduğunu görürsün. Musibetlerde, sevinçlerde, dış görünüşlerde, giyim kuşamda, kap kacaklarda, binalarda, evlerde, hizmetçilerde, bineklerde, düğün yemeklerinde, düğünlerde, meclislerde, döşeklerde, yiyeceklerde, içeceklerde; bütün bunlarda Kitab'ın ve Sünnet'in hilâfina, müslümanlara emredilenin ve müminlere tavsiye edilenin zıddına olan hususlar cereyan etmektedir. Alanın, satanın, sahip olanın, biriktirenin, işçi tutanın, ekip biçenin ve müzâraat yapanın durumu da aynıdır. Şu hâlde zamanımızda selâmeti insanların yanında arayan onu bulamaz. Kitab'ın ve Sünnet'in hükmüne göre bir hayat yaşamak isteyen böyle bir hayatı elde edemez. Bu hususta hasımları, düşmanları, muhalifleri ve sevmeyenleri çoğalır. Vallahu'l Müsteân! Şu zamanda kişinin dininin selamette olması ne kadar zordur! Hakkın yolları bomboş, ıssız ve kimsesizdir. Yolcularından yoksun durumdadır. Gidilecek yerleri toprakta kaybolmuştur. İşaretleri ve alâmetleri yıkılmıştır. Yol göstericileri ve rehberleri yitmiştir. İns ve cin şeytanlar, bu yollara çıkan küçük ve büyük yolların başlarında durmuşlardır. İnsanları bu yollardan uzaklaştırıp kapmaktadırlar. Vallahu'l Müsteân! Bu hususu ancak akıllı, temyiz kabiliyetine sahip, ilmin edeplendirdiği ve Allah'ın göğsünü imana açtığı bir adam bilir ve önemser. Yezid b. Humeyr er-Rahabi'den onun şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Rasulullah ﷺ'in sahâbîsi Abdullah b. Busr (radıyallahu anh)'a 'Bizim hâlimiz bizden öncekilerin hâline göre nasıldır?' diye sordum. Dedi ki: 'Subhanallah! Onlar kabirlerden diriltilseler, kıyamda namaz kılarken bulmazlarsa sizi tanıyamazlar! Enes (radıyallahu anh)'tan rivâyet edildiğine göre de o "Rasulullah ﷺ zamanında bilmekte olduğum hiçbir şey yoktur ki şimdi onu tanıyamaz hâle gelmiş olmayayım, yalnızca şu şehadetinizi yerinde görüyorum" dedi. 'Ey Ebû Hamza, peki namaz?' diye sorulması üzerine de 'Ona da gördüğünüz şey yapılmıştır' diye cevap verdi. Ummu Derda (radıyallahu anha)'dan rivâyet edildiğine göre o şöyle demiştir: Ebu Derdâ (radıyallahu anh) öfkeli bir şekilde içeri girdi. Ona 'Seni öfkelendiren nedir?' diye sordum. 'Vallahi onlar arasında Muhammed ﷺ 'in işlerinden cemaatle namaz kılmaları dışında bir şeyi tanıyamıyorum' diye cevap verdi. İbn Abbâs (radıyallahu anh)'dan rivâyet edildiğine göre o şu beyti misâl getirirdi: "Ne insanlar önceden tanıdığın insanlar ne de diyar önceden bildiğin diyar!"
İbn Batta (devam edip) şöyle dedi: "Kardeşlerim! Allah bize ve size rahmet etsin! İşte Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in ashabından Abdullah b. Busr, Enes b. Mâlik, Ebu Derdâ ve İbn Abbâs (radıyallahu anhum)'un sözleri! Onlardan zikretmediklerim, zikrettiklerimden fazladır! Ah bir bilsem şu zamanda müminin hâli nasıl olacak? Ailesiyle nasıl yaşayacak? Bir hastayı ziyaret etse onun yanında, evinde, ailesiyle birlikte hastalık için hazırladıkları arasında çeşit çeşit bidati, sünnetlere aykırılığı; Farslara, Rumlara ve câhiliyye toplumuna benzemeyi görecek ki bunların olduğu yerde hasta ziyareti yapması ona caiz değildir. Kezâ bir cenâzeye iştirak etse, müslüman bir adamın nikâhında bulunsa, onun düğün yemeğine katılsa ya da hac maksadıyla bir yolculuğa çıksa bütün bu yerlerde doğru karşılamayacağı, hem kendisi hususunda hem de müslümanlar hususunda kendisini dertlendirecek, üzecek ve gamlandıracak şeylere şahid olacak. Hakkın bulunduğu yerler bâtıllara, müslümanların güzellikleri de çirkinliklere dönüştüğü zaman onların zikretmediğimiz hususlardaki fiillerinin ne olması beklenmektedir? Şüphesiz biz Allah'a aidiz ve mutlaka O'na döneceğiz. Müslümanların din hususundaki musibetleri ne kadar ağırdır ve bu konuda kafa yoranların sayısı ne kadar azdır!
Kardeşlerim, belâ her tarafı sarmıştır! Selâmet ve kurtuluş yolları kapanmıştır. Alimler ve nasihatçiler ölüp gitmiştir. Güvenilir kimseler ortadan kaybolmuştur. İnsanlar hiçbir ilacın iyileştiremeyeceği birer hastalığa dönüşmüşlerdir."
el-İbânetu'l Kubra, 761
3 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
📌
Mahrem; nikahı bize haram olan, yanlarına dış kıyafet dediğimiz ferace yâhut çarşaf-ı şerîfsiz çıkabileceğimiz, muhabbet edebileceğimiz, aynı ortamda birlikte oturabileceğimiz, birlikte yemek yiyebileceğimiz, hiçbir sûrette evlenemeyeceğimiz kişilerdir.
Namahrem ise; nikahı bize helal olan, yanlarına ferace yâhut çarşaf-ı şerîfsiz çıkamayacağımız, aynı ortamda birlikte oturamayacağımız, muhabbet edemeyeceğimiz, birlikte yemek yiyemeyeceğimiz, evlenebileceğimiz kişilerdir.
Kaynak: Kur'ân-ı Kerîm, Nûr, 31 - Nisâ, 23
Allah'ın hükmünü kabul etmemekten Allah'a sığınalım. Nefsimize ağır gelip uygulamamak başka bir şey, bu devirde bu ne yobazlık minvalde bir zihniyete sâhib olmak ise bambaşka bir şey. İlkinde kişi haram işlediğinden dolayı günahkâr olur, diğerinde Allah'ın âyetini inkar ettiği için kâfir.
Şöyle bir durup düşünelim: 1400 sene önce inen hükümlerin el ân geçerli olmadığını veya olmayacağını Allah hâşâ bildiremez miydi? Âhir zamanda yaşıyoruz diye, Allah'ın âyetleri mi değişti? Bilmediğimiz hükümler mi geldi? Allah aynı Allah, Kur'ân aynı Kur'ân?
Bundan sebep âhir zaman ümmetinin az bir ameline çok müjde var diye buyrulmuştur.
16 notes · View notes