Tumgik
#bir kızın ilk aşkı babası olmalı
babamdan-sonra · 3 months
Text
60 notes · View notes
susturunbeynimi · 2 years
Text
"Üç katlı bir pansiyonun çatısını kendim için kiraladım. İşe gidip gelmeye başladım. Daha birkaç hafta geçmişken bir adam gördüm orada. Her hafta çarşamba günü, akşam saat sekize doğru pansiyonun önüne gelirdi. Yaklaşık iki saat kadar bekler, sonra da hiçbir şey yapmadan kaybolurdu gözden. İlk başta bu durum pek gözüme çarpmasa da bir süre sonra adamın hırsız ya da dolandırıcı olabileceğinden şüphelendim. İki saat boyunca orada dikiliyordu ama ne biriyle buluşuyor ne de herhangi bir şey yapıyordu. Bu yüzden aklıma gelen ilk fikir adamın bir yerleri, birilerini gözetlediğiydi. Hoş, iyi giyimli bir adam olduğu için bu durum da kendi içinde çelişiyordu fakat altında bir şey arıyordu insan işte. Sonra bir gün dayanamayıp pansiyonun sahibi olan kadına adamda bir tuhaflık olduğunu, her hafta çarşamba günü aynı saatte buraya gelip saatlerce beklediğini söyledim. O zaman öğrendim işin aslını. Adam zamanında birini çok sevmiş, aşkı da karşılıksız değilmiş üstelik. Gel gör ki ailelerinin arasındaki düşmanlık ikisinin kavuşması için büyük bir engelmiş. Bir süre sonra bu duruma dayanamayıp kaçmak, bütün engellerden kurtulmak istemişler. O zaman kaldığım çatı katı, onların saklanmak için seçtikleri ilk durak olmuş meğer. İkisinin de köklü ailelerin çocukları olduğunu söylemişti kadın. Sanıyorum ki bu sebepten yakalanmaları da uzun sürmemiş, pansiyona gelmelerinin üzerinden henüz iki gün geçmişken kızın babası gelip bulmuş onları. Aralarında ne geçti, kızı götürmek için nasıl bir şey sundu ona, hiç bilmiyorum. Ama kız gitmeden önce çocuğa bir şekilde her şeyi çözüp çarşamba günü geri döneceğini ve saat sekizde onu bu pansiyonda bekleyeceğini söylemiş. Hikayenin devamını tahmin etmek zor değil, sanırım. Kızın dediği gibi olmamış çünkü.
Gelmemiş, çözememiş hiçbir şeyi.
Biri sana çarşamba günü saat sekizde bir yerde olmanı söyleseydi eğer, oraya sadece bir kez giderdin değil mi L? Yani haftalar ve hatta yıllarca, onun gelmediği her günü yok sayarak oraya gitmez ve belki bu kez gelir diye düşünmezdin?
Olayın ne zaman yaşandığını bilmiyorum fakat sadece benim pansiyonda yaşadığım süre bile bir yıldan fazlaydı. Daha da tuhafını söyleyeyim sana. Oradan ayrıldıktan iki yıl sonra geri borçlarımı ödemeye döndüm ve tesadüfen bir çarşamba günüydü, o adam da bıraktığım yerdeydi...
Aşk bir delilik hali olmalı.
Bir süre sonra sizden olmayacağını kabullenip normaline dönmek zorundasın ama aklın ve mantığınla kavradığın gerçeği her defasında kalbinle yok sayıyorsun. Biliyorsun ama bildiğin şey seni durdurmuyor. Çaban da, umudun da bitmiyor. Bir insanın ya da bir hissin seni böylesine bütünüyle kendine bağlayabiliyor olması bana hayal edebileceğimin çok ötesinde geliyor. Kavrayamıyorum bile. Belki de hepinizin ihtiyacı olan şey o histir. Çünkü kendini bile düşünmediğin bir düzlemde aşk, seni onu düşünmek zorunda bırakacak. Bunu illa ki bir insana indirgemeye gerek yok, bir şeye aşık olmak da insanı aynı deliliğe sürükleyebilir. Tek yapmamız gereken onu bulmak ve ona tutunmak."
23 notes · View notes
heavyyer · 3 years
Text
bir kızın ilk aşkı kim olmalı babası mı başka bir erkek mi?
2 notes · View notes
Text
SEN ANLA
"Mükemmeli kovalamaya çalışma, başarı zaten seni yakalar" izlediğim bir Hint filminin son sahnesinde aklıma kazınan bir sözdü fakat o zamanlar benim için pek bir anlam ifade etmemişti. Çevremde bulunan herkes hırslı, gözlerini para bürümüş, aşkı bile satın alabileceklerini düşünen insanlardan oluşuyordu. Tüm hayatım boyunca mükemmel olmak için çabalayan insanlarla kendi kendime savaştım durdum. O kadar çoklardı ki ve ben öylesine tecrübesizdim ki. Savaş taktiklerim yoktu bu yüzden savaşmadan bile hep kaybeden taraf oldum, hep bertaraf edilen taraf. Ailem bile çoğu zaman öylesine uzaktaydı ki bana,aynı masada oturup yemek yerken bile orda olmadığımı düşünür farklı yerlerde hayal ederdim kendimi. Mesela yemyeşil ağaçlardan, cıvıl cıvıl kuş seslerinden oluşan bir ormanda ya da denizin kokusunu tüm hücrelerime çekebilecek kadar sessiz sakin bir sahil kasabasında. Bir gün tüm hayallerimizi gerçekleştirebilecek cesaretim olduğunu nerden bilebilirdim ki
   Tüm hayatımı daha doğrusu tüm hayatımızı annem yönetiyordu. Annem bir savcıydı ve öylesine sert bir kadındı ki ona dokunmak cesaret isterdi. Babam onu ilk gördüğü anda aşık olduğunu anlatır dururdu. Annem çok güzel bir kadındı, bir erkeğin isteyebileceği tüm her şeyi barındırıyordu. Oldukça zekiydi, güzeldi ve işinde çok başarılıydı. Bana göre iyi bir eş mi bilmiyorum ama iyi bir anne olmadığı kesindi. Arkadaşlarımın çoğu babalarından korkarken ben annesinden korkan bir kız olarak büyüdüm. Anne kelimesini tüm kitaplar, tüm filmler, hatta tüm diller sıcacık bir kucak olarak tanımlıyordu, ben ne anneme doyasıya sarılabildim ne de sıcaklığını hissedebildim. Annem çok saygın ve kökl�� bir ailenin kızıymış. 3 kuşakları avukat, aile mesleği olarak miras bırakmış gidenler. Geride kalanlar ise sürdürmüş geleneklerini. Babam ise 5 yaşındayken yetiştirme yurduna bırakılmış, 1 yıl sonrada orta halli bir öğretmen çift tarafından evlat edinilmiş. Kendi çocukları gibi değil büyütmüşler, onu ölen oğullarının yerine koymuşlar. Öz olmasa da anneanne ve dedemden daha fazla kucak açtılar bana, her zaman bir yatağım vardı o evde. Ne zaman bir anne kokusu duymak istesem babaannemin yanında alırdım soluğu, saçlarımı okşardı önce sonra sevdiğim kurabiyelerden verirdi bana, dertleşirdik. Onun bana verdiği örgütlerle büyüdüm, anlattığı hikayelerin kahramanı olmak istedim. Bir gün bana kendi hikayemi yazabileceğimi söyledi bunun için temiz bir kalbe ve cesarete ihtiyacım olduğunu da. Hayatımı hiç kimsenin yönetme hakkı olmadığını ve benimde kimsenin hayatına karışmamam gerektiğini söylerdi. Öylesine kazanmıştı ki söylediği kelimeler beynine, daha 12 yaşındaydım tüm cesaretimi toplayıp çıkmıştım annemin karşısına.
 "Anne ben piyano kursuna gitmek istemiyorum. Senin beni yönetmeye hakkın yok, ben istediğim şeyleri yapmak istiyorum" diye bağırmıştım. O günden sonra babaannemin evine gitmek yasaklanmıştı benim için. Annem her zaman saygı duyardı ama o kapıdan içeri girdiğini hiç görmedim. Babamla giderdik ya da tek başıma giderdim çünkü bilirdim kapıyı tıkladığımda birinin açıp bana sarılacağını. Annemin babamla yaptığı bir konuşmada duymuştum her şeyi, babamın ne acılar çektiğini o gün öğrenmiştim o an babama öylesine üzülmüştüm ki yıllardır babama öksüz olmadığını düşündüren o insanlardan sonra annem bir çırpıda tokat gibi yüzüne vurmuştu babamın. Bir gün erken dönmüştüm okuldan, konuşmalarına kulak misafiri oldum.
"Bir daha Eylül'ün o kadının evine gittiğini görmeyeceğim. Kızın aklını yıkıyor, dün bana öylesine bağırdı ki. Ben onu böyle yetiştirmedim" dedi annem.
"Nasıl yetiştirdin peki Zeynep?" diye sordu babam. Annem şaşırmış olmalı ki bir süre sessizlikten sorma babam tekrar konuşmaya başladı.
 "Ben söyleyeyim istersen. Hep senin gibi olmasını istedin, senin kurallarına uymasını,senin kabuğundan hiç çıkmamasını. Piyanodan nefret ettiğini bile bilmiyorsun, zorla gönderiyorsun o kursa hala neden çünkü tüm arkadaşlarının çocukları enstrüman çaldığı için"diye konuşurken bir anda bağırdı annem
 "Sus! Sadece o kadın değilmiş aklını yıkayan babası da ortam oluyormuş demek ki. İnanamıyorum sana Murat. O insanları savunma bana"dedi annem.
 "O insanlar dediğin benim annemle babam" diye çıkıştı babam.
 "Yanlış hatırlıyorsun hayatım, senin ailen küçük yaşta seni yetimhanenin kapısına bırakıp kaçtılar, onlar senin ailen falan değil sadece seni büyüten insanlar. Seni bu hale ben getirdim şu an şehrin en iyi boşanma avukatıysan hepsi benim sayemde" diyerek tüm gerçeği, tüm acıları yüzüne vurdu babamın ve çıkıp gitti odadan. Onun yanına gittiğimde sanki 5 yaşındaki çocuk gibiydi, az önce terk etmişti sanki ailesi hala onun taze acısını taşıyordu yüreği. O günden sonra annemle babam iki yabancı gibi yaşadılar aynı evin içerisinde ve ben babaannemin yanına değil piyano kursuna gitmeye devam ettim.
  Ve bir de abim var, aynı evde yaşadığımız halde kendimi yabancı hissettiğim. Annem onu istediği şekilde büyütmeyi başarabilmişti, kendi hamurunu gzurl yoğurmuş kendi istediği kıvama getirmişti. Abim hep annemin istediği okulları kazandı,onun izin verdiği arkadaşlarıyla ilişki kurdu, kendi kıyafetlerini bile seçemedi yani kendi istediği hiç bir şey olmadı, aşkı dahil. Abim ilkokul, lise ve üniversiteyi birincilikle bitirerek annemin istediği gibi bir avukat oldu. Aynı annem gibiydi hırslı, güçlü ve aşkı hayatında zayıflık olarak gören biri ve en sonunda annemin de uygun gördüğü biriyle nişanlandılar.
  Benimde ondan aşağı kalır yanım yoktu aslında,bende annemin uygun gördüğü biriyle birlikteydim hemde yıllardır. Arda, annemin en yakın arkadaşının biricik oğlu, çocukken hep birlikte oynardık. İlk başlarda karşı çıksam da bu fikre ondan hoşlanıyordum bu yüzden anneme bir kez daha yenildim. Arda uzun boylu ve oldukça da yakışıklıydı. Lisedeyken okuldaki tüm kızlar onun peşindeydi, o zamanlar onu çok kıskanıyordum. Benden 3 yaş büyük olmasına rağmen beni seçtiği içinde kendini şanslı hissediyordum ta ki ilk anlaşmazlıkları yaşayana kadar. Arda dışarıdan bakıldığında güven veren bir erkeği andırıyordu ama aslında durum o kadar da iyi değildi. Etrafında saygı duyulan biri olması ve yakışıklılığının getirdiği özgüven ile beraber insanda müthiş derecede güvensizlik oluşturuyordu. Onunda gözünü zamanla hırs ve para bürümüştü. çocukluğundan beri babasına aşık olan benim hayatımın aşkı böyle olmamalıydı. Tıpkı babam gibi olmalıydı, gülerken gözlerinin içi parlayan kolları güven vermek biri. Annem ne kadar şanslıydı.
 Aslında ben babama benziyorum, çıkarları için yaşamayan hırsı,gücü elinde tutamayan biri. Anne şefkati alamadan da babamın doğruları ile büyüdüm. Bu yüzden şanslı susadım kendimi ama annemin kuralları o kadar katıydı ki hep onun istediği biri olarak yaşayacağımı düşündüm, tıpkı abim gibi. Bu mükemmeli elde etmeye çalışan insanlar arasından sıyrılıp da beni kendi benliğimle buluşturan o insan karşıma çıkmasaydı şu an annem gibi bir kadın mı olurdum?
1 note · View note
babamdan-sonra · 3 months
Text
55 notes · View notes
babamdan-sonra · 5 months
Text
İnsan kalmaz acısı kalır 🍂🍂🍂
65 notes · View notes
babamdan-sonra · 5 months
Text
54 notes · View notes
babamdan-sonra · 3 months
Text
53 notes · View notes
babamdan-sonra · 6 months
Text
Tumblr media
Bir insanın kızı olmalı
Onun ilk aşkı olmalı bir kızın bir Babası olmalı 🫂🫂🫂🫶🫶🫶
51 notes · View notes