Tumgik
#hareketlenme
merzifontarihi · 1 year
Text
Son dakika: ABD Merkez Bankası'nın faizi 75 baz puan artırarak son 15 yılın zirvesine çıkarmasının ardından altında hareketlenme başladı. Açıklama öncesi 985 lira seviyesinde bulunan gram altın, kararla birlikte 11 lira birden yükselerek 996 liraya çıktı.
Son dakika: ABD Merkez Bankası’nın faizi 75 baz puan artırarak son 15 yılın zirvesine çıkarmasının ardından altında hareketlenme başladı. Açıklama öncesi 985 lira seviyesinde bulunan gram altın, kararla birlikte 11 lira birden yükselerek 996 liraya çıktı.
Son dakika: ABD Merkez Bankası’nın faizi 75 baz puan artırarak son 15 yılın zirvesine çıkarmasının ardından altında hareketlenme başladı. Açıklama öncesi 985 lira seviyesinde bulunan gram altın, kararla birlikte 11 lira birden yükselerek 996 liraya çıktı. via IFTTT
View On WordPress
0 notes
tipitip213 · 11 days
Text
Yasak sırlar 3
dedi ben daha bişey demeden arkadaşım o benim elif teyzesi dedi yanağımdan ılsak bi öpücük aldı bende bi elif teyzeye baktım bi anneme napıyım elif teyze dünyam o benim dedim beline attığım elimi okşama hareketi yaptım elif teyzede bilmemmi tek çocuk olunca böyle oluyor ana oğul daha düşkün oluyor dedi bende yine bi hareketlenme oldu annemin üstünde ince beyaz v yaka tşört göğüslerinin büyüklüğünden badi gibi duruyor altında da siyah ince yazlık pantolon vardı annem tanga giymezdi hiç görmedim sadece bikeresinde kırmızı sexi iç çamaşırı önü dantelli olanlardan görmüştüm çekmecelerii karıştırırken dediğim gibi hareketlenme ve yarrağa kan pompalanmaya başlayınca o ıslak öpücükten sonra elimle belini okşamaya başladım ben belini sıkıp sıkıp okşayıpgöbeğine parmaklarımın ucu ile temas ediyordum 2 dakka böyle anneme belli ederek yaptığım okşamalara annem bişey demeyince cesaretlenip hafif dışarı bakmak için pozisyon değiştirir gibi yapıp anneme yan dönüp sikimi annemin bu sedef kalçasının sol tarafına değdirdim ileri geri yapmıyordum sikimin kalkıklığını hissettiriyordum ama pencerede hareket ettirmem biraz riskli olabilirdi annemde hala elif teyzeyle hararetli bişeyler konuşuyordu hatta annem hı hı hı heee gibi anlamsız moda geçmişti aklının benim neler yapıcağımı düşündüğünden emindi perdenin arkasından elimi kalçasına götürdüm ama heyecandan ölüyorum sikim kalp gibi atıyor anneme baktım yüzü kızarmıştı annemi 10 saniye kalçasını okşayınca tamam elif abla dedi sonra devam ederiz evde işlerim var dedi benim için orda yeni bir dönem başlayacaktı çünkü annem ya beni rezil edicekti yada yada hiç birşey yokmuş gibi davranacaktı tek hamlede doğruldu ben dondum kaldım sikim kalkık düzeltemedim bile annem sikime baksa görmemesi imkansız zaten anladıda direk gözlerime baktı ve çok şükür korktuğum olmadı ben oğlum ben pazara gidicem dedi bu karıda lafa tuttu beni dedi annem salak salakevde üç dört tur attı cüzdanını aldı evden çıktı bende odama geçip otuz bir çekip rahatladım düşünce deryasında annem gelene kadar boğuldum devam etmemişti hayırda dememişti kızmamıştıda bu sefer ilk temastaki gibi benimle konuşma gereği bile duymadı kafam çok karışmıştı çokta korkmuştum ama annemin bana olan düşkünlüğü beni cesaretlendiriyordu annem pazardan dönmeye yakın aşşağı indim evimiz 4.kat aşşağıda poşetleri alır yardım ederim diye bina önünde çocuklarla topa oynuyordum annem yolun başında hemen topu bırakıp annemmm diye üstüne koştum annem aman yavrum durr dur beni düşürücen dedi anne ver alayım dedim bana iki poşet verdi anne ver hepsini yoruldun dedim aldım çoğunu annem önden binaya girdi ben arkasından daha önce annemin kalçalarını seyrettim ama bu sefer farklı kıvırıyordu merdivenden çıkarken amının kabarııklığı belli oluyordu arkadan her adım attığında belkide bana öyle geliyordu sonuçta anneme farklı bakıyordum eve girdim annem ah uh diye oflaya oflaya salona attı kendini bende poştleri bıraktım mutfağa yanına gittim karşı kanepeye oturdum ozamanlar yaşım ufak 17 yaşındayım adım nasıl atılır ne gibi plan yapılır kafa çalışmıyor hani annem yorgu düşünemiyorum anne sana masaj yapayımmı demeyi bile neyse gün bitti öyle gel zaman git zaman annmelle pencereden sonra bişey yapamadım.
annemde bana en ufak bi tepki vermedi o olaydan sonra hala annemin ne düşündüğünü anlayamıyordum iki hafta sonra babam anneme bişeyler söylüyordu mutfakta sesleri duydum annemde gökhan vs dedi ama anlamadım anladığım tek şey babam azmıştı yine gece sikiş vardı babam erken yattı annemde yalandan oyalandı 1 saat sonra yavrum iyi geceeler dedi yattı bana hep yavruşum yyavrum diye severdi ama böyle tuhaf bi ifade vardı suratında ben heycanladım annem tualete gitti kapı sesini duydum 10 dakka sonra çıkıp yatak odasına geçti ben kendi kapımın deliğinden banyo kapısı direk gözküyor banyonun yanında da annemlerin odası var çıkarken benim kapıma baktı odasına geçti odasının kapısını kapatınca ben kapımı açtım biliyordum sikişicekleri uyumadan sessiz adımlarla kapının önünde yerimi aldım babam yatıyordu üstü çıplak beline kadar üzerinde pike vardı annem kapnın önündeydi ayakta açıdan dolayı dizlerine kadar görüyordum ne kadar kapıdan uzaklaşırsa açıdan dolayı daha net görüyordum annem ayakta sanırım üstünü soyucaktı annem babamkonuşmaya başladı
annem- ya ne kadar sabırsızsın herif çocuk içerde amımı götümü avuçluyorsun
babam- ya gel amk azdım napıyım tülay taş gibisin doyamıyorum sana götüne
annem-götümemi götten yokk bikereydi o amdan sikiceksen sik
babam- aşkım ama götten istiyorumm ne olur yaa söz birden köklemiyicem
annem-hayır olmaz dedim suat ayı gibi sikiyorsun iki gün götümün üstüne oturamadım
babam-söz yavaş sikicem gel yanıma aşkımmm
annem-bak suat gökhan büyüdü çocuk evdeyken mutfakta orda burda beni sıkıştırma çocuk görücek yaşı ufak abuk subuk şeylere meyillencek bu yaşta canı sikiş çekicek karı bulamaz yaşıtlarıylada sikişemez bu yaşta kötü olmasın yavrum tamammı suat.
babam-sen varsın sana kaysın*
annem-senin ağzına sıçıyım suat ne biçim konuşuyorsun hayvan herif oğlum o benim seni parçalarım.
babam-tamam tamam şaka yapıyorum kırarım bacaklarını zaten sana yan bakarsa gerçi senin gibi bi karıyada bakılmazmı he he*
annem-defol git suat oğlum o benim bidaha böyle konuşma
babam- tamam aşkım espiri yapıyım dedim gel yanıma gel artık.
ben şok olmuştum babamla annemin konuşmalarını dinlerken annem yatağa doğru yürüdü üstünü çıkardı siyah sütyenden göğüsleri fırlayacakmış gibiydi yataktan doğruldu bana yan şekilde pijamasını sıyırdı altında siyah kilot beyaz teninde kocaman kalçalarında mükmemmel duruyordu pijamayı sandalyeye bıraktı arkası bana döndü hala yatağın yanındababam pikeyi çekti üzerinden abaza herif çıplaktı sikiyle oynuyordu kocaman kafası 18 cm kadar kalın boyu ile elindeydi annem bana dönük şekilde kölodunu çıkarıp babamın yanına girdi acıtma tammı dediyatakta sevişmeye başladılar ben kapı altından bakarken annem yavaş yavaş babamın silkine doğru yöneldi sakso çekicekti ben kapının altından bakmaya çalışırken annemde yatağın ortasına babamın sikine doğru dudaklarını getirdi ağzın aaldı yalıyordu çok şaşırmıştım babamın daha önce sikini yalarken görmemiştim yanlarını dil darbesi atarken kapı altına bi bakış attı beni görmedi eminim ama içine kurt düştü sanki sonra sakso çekerken açıdan dolayı bidaha kapı altına doğru 5 saniye uzunca baktı beni o an gördü ben şok oldum oda sik ağzında dondu kaldı bişey diyemedi devam etme etmeme kararsızlığında kaldığı an ben korkudan odama kaçtım devamı gelecek......
65 notes · View notes
dolunay66 · 11 months
Text
Yıl 1934, Haziran Ayı...
Leylek yavruları yumurtadan çıkalı henüz bir ay olmuştu.
İrileşmişlerdi ama hala uçamıyorlardı. Yuvada anne ve babanın getirdiği yiyeceklerle beslenmek zorundaydılar.
Marmara’ da sıcak bir ikindi vaktiydi.
Uludağ zirvelerinden inen 6 kartal, Bursa Orhangazi' de bir leylek yuvasına saldırdı. Anne ve baba leylekleri öldürüp, 4 yavruyu kaçırdılar.
Aradan bir kaç gün geçti.
Yine bir grup kartal, yine Orhangazi' de başka bir leylek yuvasına saldırdı. Ancak bu kez yuva boştu. Nasıl haberleştiler ise, leylekler yavrularını güvenli bir yere gizlemişti.
Sonra her yerden haberler gelmeye başladı.
Kartallar gruplar halinde leylek yuvalarına saldırıyordu.
Bir kaç gün sonra ülkenin dört yanından Bursa, Aydın ve Trakya' ya yüzlerce leylek akın etti.
Aynı şekilde kartallar da toplanıyordu.
İnsanlar, çevrelerinde leylek ve kartal sayısının olağanüstü arttığının farkındaydı.
Gökyüzünde bir hareketlenme vardı.
Bir şeyler oluyordu.
Bu kuşlar neden toplanıyordu?
Bu neyin habercisiydi?
Leyleklerin ve kartalların toplanması iki ay sürdü.
Aylardan Ağustos.
Aydın' da Menderes deltasında inanılmaz bir savaş başladı.
Havada amansız bir mücadele vardı.
Bir tarafta leylekler, diğer tarafta kartallar.
Halk başı yukarıda, bu savaşı izliyordu.
Kartallar güçlü pençeleriyle, leylekler de uzun gagalarıyla savaşıyordu.
İnsanların gönlü leyleklerden yanaydı. Köylüler yaralanıp yere inen leylekleri tedavi etmeye çalışıyorlardı. Nineler yaralı leyleklerin başında dua ediyordu.
Hatta Kızılay' ı göreve çağıranlar bile oluyordu.
Kimileri ağaçlara tırmanıyor, yuvalardaki yavru leyleklere yiyecek ulaştırıyordu.
Ülkenin genelkurmay başkanı Mareşal Fevzi Çakmak' ın bu savaşa müdahale etmesini isteyenler bile vardı.
Ama günler geçiyor, savaş sürüyordu.
İki taraf da kayıplar veriyordu.
Daha da ilginci; hem leyleklere, hem de kartallara ülkenin değişik yerlerinden sürüler halinde takviye geliyordu.
Herkes birbirine soruyordu.
Bu savaşı kim kazanacak?
Kartallar güçlüydü, ama leylekler sayıca üstündü. Üstelik daha organize idiler.
Genç leylekler kartalları yoruyor, tecrübeli yaşlılar ise yorulan kartala öldürücü gagayı vuruyordu.
Ayrıca insanların yardımı nedeniyle leylekler yerleşim birimlerine yakın bölgelerde savaşıyordu.
Kartalların savaşı ormanlık, dağlık alanlara çekmesine izin vermiyorlardı.
Her yerden ölü ve yaralı haberleri geliyordu.
Sayıları yüzlerle ifade ediliyordu.
Neyse ki günler sonra savaş bitti.
Kazanan, sayıca üstün olan leyleklerdi.
Kartallar bölgeyi terketmek zorunda kalmıştı.
Bu bir kurgu değil.
Bir öykü de değil.
Zaytung haberi hiç değil.
Yaşanmış bir olay.
1934 yılında yüzlerce insanın izlediği ve Cumhuriyet dahil, pek çok gazeteye konu olmuş bir savaştı bu.
Hatta, o günlerde Türkiye' de bulunan New York Times gazetesinin muhabirinin Amerika' ya bu haberi geçtiği söylenir.
Derler ki; leyleklerin ve kartalların savaşı, bir kaç yıl sonra Kara Harp Okulu' nda havacılık dersinde işlendi.
İki tarafın savaş taktikleri öğrencilere anlatıldı.
Kıssadan hisse:
Yıllar önce yaşanan bu leylek ve kartal savaşı, tarihi bir gerçeği hatırlatıyor bize;
"Birleşenler kazanır..."
Tumblr media
50 notes · View notes
asilentvoiceq · 17 days
Text
Son Yaz dizisinde Akgün , Yağmur'a bu şarkıyı dinlemesi için göndermişti. Daha önceden biliyordum bu şarkıyı elbette. Fakat diziyi o izledi diye izlemiştim. Kalbimde garip bir hareketlenme olmuştu...
11 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 2 months
Text
📌Halifelik çağrısı yapanlar var.
Halifelik gerçekten etkili miydi?
14 Kasım 1914
▪️Fatih Camii avlusu çok kalabalıktı. Halife Cihat ilan edecekti. Fetva okundu.
Müslümanlar din uğruna savaşa çağrıldı.Dünya Müslümanlarını bilgilendirmek için Almanların desteğiyle Fetva yerel
Tumblr media
dillere çevrildi ve dağıtıldı.
Cihat ilan edildiğini öğrenen her Müslümanın harekete geçeceği zannedildi.
▪️Fakat, Müslüman dünyasında en ufak bir hareketlenme olmadı.
Hindistan'da, Afganistanda, İran'da,Kırım'da,Kafkasyada, Türkistanda bir hareketlenme olmadı. Arap dünyasında
da hiç bir heyecan yaratmadı.
Osmanlı Halifesinin ağırlığı buydu.
Halifelik fiilen bitmişti.Mekke Şerifi Hüseyin, karşı Cihat ilan etti.
▪️Ve 110 yıl sonra,yıl 2024:
Halifelik çağrısı yapanlar var.
Hangi Arap ülkesi ve hangi Müslüman ülke Türkiye'nin halifeliğini kabul edecek?
9 notes · View notes
yantekerlek · 4 months
Note
çok sıkıldığında okuduğun bir dua var mı
ya Hâdî, ya Fettâh
bazen tek tesbih boncuğunda ikisini de söylüyorum. bazen boncukta ya Hâdî, bi boncukta Fettâh diyorum. bazen bir boncukta ya Hâdi, yâ Allah diyerek bitiriyorum tesbihi. bazen de ya Fettâh ya Allah diyerek.
bu iki güzel esma bana ferahlık verir. halden hale geçmek öyle kolay değil. şak diye yaşanan bir dönüşümden bahsetmiyorum. böyle bir beklentim de yok. sıkıntı ve darlık zamanlarında ağzımda şikayet yerine bunlar akarsa çok daha iyi oluyor. anlamları bana iyilik telkin ediyor. hangi meselenin darlığındaysam o meselede ümitsizlik konusunda hizaya çekiyor. ağzım boş olunca zihnim bir sürü meseleyi döndürüyor. ağız neyle doluysa ağzın dolu olduğu şeyin anlamına yönelince zihin, tuhaf düşüncelerle dolmuyor kafa. overthink diyor şimdikiler, oraya esmaül hüsna bayrağı dikiliyor. zihin hayırla meşgul oluyor. nafile namaz da müthiş bir zikir. işin içine bedenen Allah'a sığınmak da girince fiziki açıdan da hayırlı bir hareketlenme bereketlenme hasıl oluyor. abdest alıp iki rekat namaz kılmak da iyi geliyor, yüzünden bir sayfa kuran okumak da. imkan varsa mealine ve tefsirine bakmak da tefekküre yönlendiriyor. hepsini peş peşe yapmıyorum sayınca öyle gibi oldu ama günün tamamına serpiştiriyorum. örneğin namazı kuşluğa denk getiriyorum. orada bir sığınma. tesbihi bir yürüyüşe denk getiriyorum. elim cebimde tesbih parmaklarımın arasında ünyayı insanları seyrederken dilimde hepsini hepimizi yaratan Allah'a sığınıyorum. kelimei tevhit. darlıklar sıkıntılar şu kuş için de var şu kadın için de benim için de. peygamberim bu dünyanın sıkıntısının en büyüklerini yaşadı. salavat çekiyorum. bunu hep beraber yaşıyoruz olabilir mümkündür diyorum. nas felak okuyorum. evden çıkmadan veya çıkmış yola başlarken ayetel kürsimi okuyorum. çok ekşınlı bir günse hızlı başladıysam bismillah tevekkeltü alellah la havle ve la kuvvete illa billahı gazaya koşan asker formatında okuyorum birkaç kez. yani tek bir ana sıkıştırmıyorum. eğer tek bir ana sıkıştırıp sadece o ana sığdırmaya çalışırsam ruhum sıkışıyor. yaymak gerekiyor. zaten rahatlama anlık gelişen bir şey değil. süreç gerekiyor.
Allah'ın el-Fettah olduğunu zikrederken anlam olarak O'nun kullarına rızık ve rahmet kapılarını açan, işlerinin ve teşebbüslerinin önündeki tıkanıklığı gideren, gerçeği görebilmeleri için kalpleri ve basiretlerinin üzerindeki perdeleri kaldıran olduğunu bilmek ve buna iman ederek, ümit içinde talep ederim.
Allah’ın fettâh olduğunu bilen bir insana yakışan, O’nun lutuf ve kereminin mutlaka geleceğini ummak, acele etmeyip ilâhî hükmün yerini bulmasına hazır olarak beklemektir.
Allah'ın el-Hâdi olduğunu zikrederken darlıklar sıkıntılar sebebiyle Allah'a isyan etmemek, O'nun rızası dışına çıkıp hem dünyayı hem ahireti daha dar kılacak fiillerden düşüncelerden uzaklaşmak için doğru yola iletilmek isterim. çünkü el- Hâdi;
“Doğru yolu bulmak; yol göstermek, rehberlik etmek” anlamındaki hüdâ (hedy, hidâyet) kökünden türemiş bir sıfat olup “yol gösteren, hayır ve mutluluk veren bir hedefe rehberlik eden” mânasına gelir.
Kur’ân-ı Kerîm’de birçok yerde Allah’a nisbet edilen hidâyet kavramının kullanılışını göz önünde bulunduran âlimler hâdî isminin mânasını, “insana hayatını sürdürebilmesi için gerekli olan akıl, muhakeme ve zaruri bilgileri veren; ebedî mutluluğunu sağlayacak mânevî yolu ona gösteren” şeklinde iki noktada yoğunlaştırmışlardır.
-Râgıb el-İsfahânî, hidâyete “lutufla rehberlik etme” anlamını verdikten sonra Kur’an terminolojisinde yer alan hidâyeti dört gruba ayırarak ele alır:
a) Allah’ın her mükellefe verdiği akıl, zekâ ve zaruri bilgiler;
b) Peygamberler ve kitaplar yoluyla hak yoluna çağırması,
c) Çağrısını benimseyene lutfettiği tevfik (başarı);
d) Âhiret hayatında sadık kullarını cennete koyması
-Abdülkāhir el-Bağdâdî ise beşerin maddî ve mânevî hayatına yönelik olarak hâdînin içerdiği ilâhî lutufları yedi grup halinde sıralamıştır:
1-Aklî ve dinî delilleri açıklayan (mübeyyin),
2-yolunu şaşırmışlara rehberlik eden (mürşid),
3-içtimaî hayata düzen veren (muslih),
4-sapıklıktan kurtaran (münkız),
5-canlılara yaşama yöntemini ilham eden (mülhim),
6-inanacak kalplerde hidâyeti yaratan (hâliḳ),
7-gerçeğe kılavuzluk yapan (delîl)
bir de az çok demeyip karşılığını Allah'tan bekleyerek sadaka vermeye çalışırım. sadaka ile birini görünürde minicik bir açıdan da olsa sıkıntı ve darlıktan kurtarmaya vesile olduğumu düşünürüm. Allah yolunda verdiğim minicik şeyin beni Allah'ın sonsuz rahmeti merhameti mağfiretine kavuşturacağı hissiyle sevinirim. bu kendini avutmak kandırmak değil bu Allah'ın vaadi. elimden ne geliyorsa büyüklüğü fark etmeksizin beni müthiş bir iş yapmış kılar. Allah bu imkan ve fırsatı verendir.
en sıkıntılı anımızda bile nimetlerle çepeçevre sarılmış olduğumuzu fark ediyorum. o yüzden elhamdülillah da çokça çekiyorum. şükredince fark ettiğim veya etmediğim bir sürü nimetle çevrilmeye devam ediyorum. keşke nimetleri anlık fark edecek şuura kavuşabilsem. ekseriyetle birkaç gün veya ay sonra farkına varıyorum. farkına varamadıklarım kesin var diyerek onlar için de bol bol elhamdülillah demem gerekiyor. şükürsüzlük nimetleri görmeme yalnız bırakıldığını yardımsız bırakıldığını düşünmeye götürüyor beni, bu da sıkıntımı darlığımı arttırıyor o yüzden elhamdülillah çok önemli.
böyle anonim.
15 notes · View notes
livaistefalan · 16 days
Text
biliyor musun? artık ortamda adın gecince, seni gorunce, sen gulunce, bana bakınca, yanımdayken… vb. kalbimde en ufak bir hareketlenme olmuyor. heyecanlanmıyorum. demistim ben. iyi veya kotu butun asklar bir gun sona erer. sana olan askım sona erdi. artık ozgursun. kendine iyi bak.
bir zamanlar sana delicesine asık bir kızdım ben.
boyle bilsen yeter.
5 notes · View notes
2135mm · 3 months
Text
cok guzel bir turk kaffesi yapmak icin:
1 kisilik cezveye 8 gr cok ince taze ogutulmus kaffe koyuyoruz.
uzerine 35-40 derecede isittigimiz suyu koyuyoruz(85 ml)
tahta kasikla hafif karistirip cezveyi ocaga aliyoruz, en kisik atesin bir tik ustunde 1.5/2 dk pisiriyoruz ve asla karistirmiyoruz.
yanlardan hafif hareketlenme baslayinca fincana(fincan soguk olursa daha iyi olur) dokuyoruz. ve muthis bir kahvemiz oluyor.
afiet olsun.
3 notes · View notes
acininyorgunlugu · 11 months
Text
Artık hareketlenme zamanj
2 notes · View notes
hetesiya · 10 months
Text
Beş yüz yıllık ‘misafirlik’! : Türkiye Yahudilerinin dünü, bugünü, yarını… AVLAREMOZ-19 TEMMUZ 2017
“Yahudiler güvensizliği öğrendiler ve bu devlete bir daha güvenmemeyi de öğrendiler. Bugün Yahudi toplumunun maruz kaldığı anti-semitizmde de ve susmasında da bunun cevabını buluruz”
Türkiye ‘toplumu’ yine yüzleşmediği bir tramvayı ‘geride’ bıraktı. Daha giriş cümlesinde iki anahtar kelimeyi tırnak içerisinde aldım. Zira ‘geçmişiyle’ yüzleşememiş, ortak hafızası oluşmamış insan birlikteliğini toplum olarak adlandırmak anlamsız. Öte yandan özür dilemeden, geçmişle yüzleşmeden de yaşananlar “geride” bırakılmıyor. Anti-semit söylemin Türkiye örneğinde görüldüğü üzere her fırsatta tekrar tekrar yüzümüze çarpıyor. Hayat ne güzel şuursuz olunca! 1934’ün 21 Haziran- 4 Temmuz’unda, Trakya’da sadece inançları farklı olduğu için, sayıları da hiç önemli değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin binlerce yurttaşı yerlerinden edildi. Literatürde Trakya Pogromu olarak anılan, Türkiye Yahudilerini hedef alan olayların sene-i devriyesinde, hafızanın nesilden nesile devredilmiş haliyle, bir bilenle konuşmak istedim. Bu yüzden anti-semitizme karşı bir platform olarak faaliyet gösteren Avlaremoz’a başvurdum. Avlaremoz da beni Işıl Demirel ile buluşturdu. Işıl Demirel ile yaptığım röportaj sırasıyla, Trakya Pogromu, Türkiye’de anti-semitizm ve Avlaremoz’un faaliyetleri başlığı altında üç bölümde yayınlanacak. Işıl Demirel, Gezi ‘olayları’ sonrası ‘sendikal örgütlenme ve siyasal hareketlenme’ nedeniyle işten atılan eski bir akademisyen. Antropolog olan Demirel yaklaşık bir senedir Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği’nde (SEHAK) ve iki senedir Avlaremoz’un içinde yer alıyor. Anne tarafından da Yahudi olan Işıl Demirel ile, Türkiye Yahudilerinin dününü, bugününü ve yarınını konuştuk…
DEVAMI: https://www.avlaremoz.com/2017/07/19/bes-yuz-yillik-misafirlik-turkiye-yahudilerinin-dunu-bugunu-yarini/
1 note · View note
bbellium · 2 years
Text
anasını satim bak gene dış siyaset tarafında abuk subuk bi hareketlenme var kendimi bıçaklıcam artık sinirden ya neden sürekli bir olaylar gelişiyor neden neden kendi kişisel hayatımla mı ilginicem ülke gündemiyle mi finlandiyada bir fındık kıracağı olsaydım da ortadoğuda insan olmasaydm aq
3 notes · View notes
korkutkalkan · 17 days
Link
Seçim sonrası ekonomide beklenen hareketlenme, uzun bayram tatili nedeniyle, biraz gecikmeyle bu hafta başlayacak. İran-İsrail gerginliği nedeniyle, seçimden sonra başlayan döviz rezervlerindeki seyrin ne olacağı merak ediliyor. Ekonomi yönetimi de alınacak yeni tedbirler konusunda çalışmalarını hızlandıracak.9 günlük bayram tatili olmasına rağmen, bu bayramda yurt içi seyahatlerin nispeten düşük kaldığı gözleniyor. Bu nedenle, tam rakamı belli olmamakla birlikte, piyasadaki likiditenin geçen yılki bayram tatillerinde olduğu kadar artmadığı, emisyon hacmindeki artışın düşük kaldığı tahmin ediliyor.Artışçok fazla olmasa bile, böyle dönemlerde hep görüldüğü gibi, emisyon hacminin önümüzdeki hafta içinde yeniden dengelenmesi, piyasaların da birkaç gün sonra normal trendine girmesi bekleniyor. İktisatçılar, seçim sonrası piyasalarda oluşacak yeni dengenin önümüzdeki hafta ortalarından itibaren belirginleşmeye başlayacağı görüşündeler.Seçim öncesinde başlayan döviz rezervlerindeki iyileşmenin bayram tatiline kadar sürdüğü gözlendi. Bayram öncesinde piyasaların açık olduğu 1,5 günde de yaklaşık 2 milyar dolar civarında bir rezerv artışı kaydedildiği tahmin ediliyor. Rezerv artışının bu hafta da devam edip etmeyeceği konusunda ise tahminlerin değişik olduğu gözleniyor. Geçtiğimiz hafta tırmanan İran-İsrail gerginliğinin uluslararası finans piyasalarını derinden etkilediği gözlenirken, küresel risk iştahının belirgin biçimde azaldığı görülüyor.O nedenle Türkiye’ye yabancı sermaye girişinin, geçtiğimiz iki haftada olduğu kadar yüksek olup olmayacağı merakla bekleniyor. İsrail-İran gerginliği ve olasıçatışmaların küresel ekonomide olduğu gibi, bizi de, özellikle de döviz girişlerini yakından etkilemesi bekleniyor.Döviz girişlerinin hızlı seyrini koruması halinde Merkez Bankası’nın önümüzdeki haftadan itibaren para politikası çerçevesinde değişiklik yapması gerekebilir. İktisatçılar döviz girişleri nedeniyle Merkez Bankası’nın satın aldığı döviz karşılığı TL’yi piyasaya vermesinin, piyasadaki likidite dengesini bozduğuna dikkat çekiyorlar. Rezerv artışının devam etmesi halinde Merkez Bankası, yüzde 52-53 ile faiz koridorunun üstünden fonladığı piyasaları, likidite fazlası nedeniyle daha düşük faizle fonlamak zorunda kalabilir. Çünkü rezerv karşılığı oluşan likidite fazlası, bankaların fon ihtiyacını azaltıyor.Bu durumda ise likidite fazlası olan bankaların TL mevduat faizlerini indirmesi sonucu ortaya çıkabilir. Halbuki Merkez Bankası üst limitten fonlama yaparak bankaları TL mevduata daha fazla faiz vermeye itmiş ve geçtiğimiz hafta TL mevduat faizleri yüzde 46’ye kadar çıkmıştı. Likidite fazlası nedeniyle mevduat faizlerinin düşmesi, TL’ye dönüş konusunda yeniden tedirginlik oluşmasına, bu da sıkı para politikası etkinliğini azalmasına neden olabilir.ALINACAK TEDBİRLER FATURANIN KİME KESİLECEĞİNİ GÖSTERECEKİşte bu nedenle rezerv artışının sürmesi halinde Merkez Bankası’nın yeni önlem almak zorunda kalabileceği belirtiliyor. Bu kapsamda likidite fazlasının ya “likidite bonosu” çıkartılarak ya da zorunlu karşılık oranları artırılarak geri çekilmesi gerekebilir. Buna karşılık iktisatçılar, Merkez Bankası’nın bu sözü edilen “teknik gerekçeler” gerekçesiyle, politika faiz oranını yükseltmek zorunda kalabileceğini şimdiden konuşmaya başladılar.Piyasalardaki yeni dengeyi görmek için hem küresel çatışma ortamına ilişkin haberlerini yakından izlemek, hem de piyasaların bayram tatili sonrası dengelenmesini beklemek gerekecek. Piyasalardaki bu beklentilere karşılık, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yeni dönemde enflasyonla mücadele kapsamında alacağı yeni tedbirler konusunda hazırlıklarını yoğunlaştırması bekleniyor.Bakan Mehmet Şimşek’in enflasyonla mücadele politikalarının devam edeceği kesinleşti ama alınacak önlemler konusunda henüz netlik bulunmuyor. Bakan Şimşek, “alınacak güçlü mali tedbirlerle para politikasına enflasyonu düşürmek için katkı verileceğini” söylemişti. Şimdi artık sıra, mali dengenin sağlamlaştırılması için gereken vergi tahsilatını artıracak, kamu yatırımlarını kısacak yeni tedbirlerin alınmasına geliyor.Ankara’da bürokrasi çevrelerinde, alınacak kararlar konusunda seçimden önce yoğun çalışmalar yapıldığı, belirli bir çerçevenin ortaya çıktığı, gereken yasalar ve alt düzenlemelerin büyük ölçüde hazırlandığı konuşuluyor. Ancak bu tedbirlerin detayı konusunda fazla bir haber kamuoyuna yansımış değil.Alınacak tedbirlerin bir önemi de, önümüzdeki dönem için enflasyonla mücadelenin faturasının hangi kesimlere çıkacağını belli etmesiyle görülecek. Sermaye kesimine tanınan vergi istisnalarının azaltılmasına, varlık üzerinde alınan vergilere ağırlık verilmez, kamu tasarrufu sembolik düzeyde kalırsa, o zaman dar ve sabit gelirlinin “faturanın yükünün yine tümüyle kendi omuzlarına yıkılacağı” konusunda tedirgin olması kaçınılmaz.Özellikle artan yoksulluk nedeniyle seçimlerde büyük fatura ödediği belli olan AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, şimdiye kadar kollanan kesimlere yine dokunmayıp, dar ve sabit gelirli üzerine daha fazla yüklenmesi halinde siyasi faturanın daha da büyüyeceğini anladığı konuşuluyor.
0 notes
dolunay66 · 1 year
Text
Çok Güzel Gerçek Bir Tarihi HİKAYE.
Yenenler,yenmiyenler derken İşte Size bir başka yaşanmış hikaye...🦅
Aylardan hazirandı.
Leylek yavruları yumurtadan çıkalı henüz bir ay olmuştu.
İrileşmişlerdi.
Ancak hala uçamıyorlardı.
Yuvada anne ve babanın getirdiği yiyeceklerle beslenmek zorundaydılar.
Marmara’da sıcak bir ikindi vaktiydi.
Uludağ zirvelerinden inen 6 kartal, Bursa Orhangazi'de bir leylek yuvasına saldırdı.
Anne ve baba leylekleri öldürüp, 4 yavruyu kaçırdılar.
Aradan bir kaç gün geçti.
Yine bir grup kartal, yine Orhangazi'de başka bir leylek yuvasına saldırdı.
Ancak bu kez yuva boştu.
Nasıl haberleştilerse, leylekler yavrularını güvenli bir yere gizlemişti.
Sonra her yerden haberler gelmeye başladı.
Kartallar gruplar halinde leylek yuvalarına saldırıyordu.
Bir kaç gün sonra ülkenin dört yanından Bursa, Aydın ve Trakya'ya yüzlerce leylek gelmeye başladı.
Aynı şekilde kartallar da toplanıyordu.
İnsanlar çevrelerinde leylek ve kartal sayısının olağanüstü arttığının farkındaydı.
Gökyüzünde bir hareketlenme vardı.
Bir şeyler oluyordu.
Bu kuşlar neden toplanıyordu..?
Bu neyin habercisiydi..?
***
Leyleklerin ve kartalların toplanması iki ay sürdü.
Aylardan Ağustos'tu.
Aydın'da Menderes deltasında inanılmaz bir savaş başladı.
Havada amansız bir mücadele vardı.
Bir tarafta leylekler, diğer tarafta kartallar.
Halk başı yukarıda bu savaşı izliyordu.
Kartallar güçlü pençeleriyle, leylekler de uzun gagalarıyla savaşıyordu.
İnsanların gönlü leyleklerden yanaydı.
Köylüler yaralanıp yere inen leylekleri tedavi etmeye çalışıyorlardı.
Nineler yaralı leyleklerin başında dua ediyordu.
Hatta Kızılay'ı göreve çağıranlar bile oluyordu.
Kimileri ağaçlara tırmanıyor, yuvalardaki yavru leyleklere yiyecek ulaştırıyordu.
Ülkenin genelkurmay başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'ın bu savaşa müdahale etmesini isteyenler bile vardı.
Ama günler geçiyor, savaş sürüyordu.
İki taraf da kayıplar veriyordu.
Daha da ilginci hem leyleklere, hem de kartallara ülkenin değişik yerlerinden sürüler halinde takviye geliyordu.
Herkes birbirine soruyordu.
Bu savaşı kim kazanacak..?
Kartallar güçlüydü ama leylekler sayıca üstündü.
Üstelik daha organize idiler.
Genç leylekler kartalları yoruyor, tecrübeli yaşlılar ise yorulan kartala öldürücü gagayı vuruyordu.
Ayrıca insanların yardımı nedeniyle leyleklek yerleşim birimlerine yakın bölgelerde savaşıyordu.
Kartalların savaşı ormanlık, dağlık alanlara çekmesine izin vermiyorlardı.
Her yerden ölü ve yaralı haberleri geliyordu.
Sayıları yüzlerle ifade ediliyordu.
Neyse ki günler sonra savaş bitti.
Kazanan sayıca üstün olan leyleklerdi.
Kartallar bölgeyi terketmek zorunda kalmıştı.
***
Bu bir kurgu değil.
Bir öykü de değil.
Zaytung haberi hiç değil.
Yaşanmış bir olay.
1934 yılında yüzlerce insanın izlediği ve Cumhuriyet dahil pek çok gazeteye konu olmuş bir savaş bu.
Hatta, o günlerde Türkiye'de bulunan New York Times gazetesinin muhabirinin Amerika'ya bu haberi geçtiği söylenir.
Derler ki, leyleklerin ve kartalların savaşı bir kaç yıl sonra Kara Harp Okulu'nda havacılık dersinde işlendi.
İki tarafın savaş taktikleri öğrencilere anlatıldı.
Kıssadan hisse.
Yıllar önce yaşanan bu leylek ve kartal savaşı tarihi bir gerçeği hatırlatıyor bize.
"Birleşenler kazanır."🤗👍
9 Eylül gazetesi
Tumblr media
27 notes · View notes
dakikamagazin · 1 month
Link
Yoğun bakımdaki Kadir İnanır'dan güzel haber: Olumlu hareketlenme var
0 notes
yantekerlek · 10 months
Text
odanın güneşliğini açmayınca kuşumuz uyku modundan çıkamıyor. odaya girip gerinip huaaağa diye esnedikten sonra güneşliği çekince ayaklarıyla kanatlarını gererek esneme hareketleri yapıp salıncağa atlıyor. evden 3-4-5-6 saatlik uzak kalışlarımda anahtarla kapıyı açıp ayakkabılığa ayakkabılarımı koyup ben geldim deyince de kafeste bir hareketlenme oluyor. içeri girince yine aynı esneme hareketlerini yapıyor. 2017'de doğdu bebe. şimdi 6 yaşında filan. okula başlatmayı düşünüyorum. yalnız öğretmen çok önemli benim için. kaygılarım var.
3 notes · View notes
kripto-parahaber · 2 months
Text
Kripto dünyasında meme coin dönemi mi başlıyor? İşte öne çıkacak varlıklar
Kripto Para Haber – Son zamanlarda kripto piyasasında dikkat çekici bir trend gözlemleniyor: meme coin’lerin yükselişi. Bitcoin’in önceki tüm zamanların en yüksek seviyesini aşmasının ardından, kripto piyasasında yaşanan bu hareketlenme, yatırımcılar arasında bir tartışma başlattı: Bu, meme sezonunun mu başlangıcı, yoksa yeni bir boğa koşusu mu? Meme Coin’ler ve Meme Sezonunun Anlamı Meme…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes