Tumgik
#karbondioksit
helinistik · 1 year
Text
DUMAN NEDİR?
Tumblr media
Tamamlanmamış bir yanma olayında açığa çıkan karbon ve katran taneciklerinin havada oluşturduğu bulut kütlesidir. Karbonmonoksit, Karbondioksit, Kükürt ve Azotoksitler ile su buharından oluşur. Read the full article
0 notes
kastukurodani · 2 years
Text
Karbondioksit gazının nasıl bir tehlikesi vardır?
Tumblr media
1- “ABC” tipi kuru kimyevi tozlu bir yangın söndürme cihazı hangi yangınlar için etkilidir? A) Katı – Sıvı – Gaz yangınları B) Sadece sıvı yangınları C) Her çeşit yangını söndürmede kullanılır. D) Sadece katı ve sıvı yangınlar 2- Karbondioksit gazının nasıl bir tehlikesi vardır? A) Zehirli ve yakıcıdır B) Yanıcı ve boğucudur C) Zehirlidir. D) Boğucudur Read the full article
0 notes
dynpostraining · 2 years
Photo
Tumblr media
#Schlumberger, isimlerini #SLB olarak değiştiriyor. #İnovasyon ve #karbondan arındırma odaklı #küresel bir #enerji #devine geçiş için zemin hazırlıyor. Dünyanın en büyük #petrol #sahası hizmetleri sağlayıcısı olan ve ülkemizde de #TPOA adına #sondaj faaliyetlerinde hizmet veren Schlumberger, adını SLB olarak değiştiriyor ve #temiz #enerji alanında daha fazla çalışmanın peşinden gitmek için kendisini bir #teknoloji #şirketi olarak yeniden markalaştırıyor.  #Houston ve #Paris merkezli şirket #Pazartesi günü yaptığı açıklamada, #borsa sembolüyle aynı olan yeni adın birkaç #yıllık planlamadan sonra geldiği belirtildi. SLB, şirketlerin #karbondioksit ve #metan #emisyonlarını azaltmalarına yardımcı olacak teknolojilerde genişlerken, eski #petrol ve #doğal #gaz işini yürütmeye devam edecek. https://www.instagram.com/p/CkHyj4eIT-b/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
gumdem-haberleri · 11 days
Text
Karbondioksit Yangın Söndürme Sistemleri
Karbondioksit yangın söndürme sistemleri, yangın anında hızlı bir şekilde müdahale etmek için tasarlanmıştır. Bu sistemler, karbondioksit gazını kullanarak yangını söndürür ve oksijenin yangın için gerekli olan yanma sürecini durdurur. Karbondioksit sistemi, elektrikli ekipmanlar veya hassas malzemelerin bulunduğu alanlarda tercih edilir, çünkü su veya köpük gibi diğer söndürme maddeleri cihazlara zarar verebilir.
Karbondioksit yangın söndürme sistemleri, endüstriyel tesislerden elektronik veri merkezlerine kadar geniş bir kullanım alanına sahiptir. Bu sistemler, yangının hızla kontrol altına alınmasını sağlayarak işletmelerin operasyonlarını minimum kesintiyle sürdürmelerine yardımcı olur. Ayrıca, karbondioksit sisteminin çevre dostu olması ve temiz bir söndürme maddesi kullanması, çevre bilinci olan işletmeler için önemli bir avantajdır. Karbondioksit yangın söndürme sistemleri, yangın güvenliği alanında teknolojinin getirdiği yeniliklerle birlikte, işletmelerin yangın risklerine karşı etkili bir çözüm sunar.
0 notes
dudanmahmud · 2 months
Text
Karbondioksit Yangın Söndürme Sistemleri
Karbondioksit Yangın Söndürme Sistemleri, yangın anında hızlı ve etkili bir müdahale sağlar. Karbondioksit gazı, yangını bastırmak için kullanılan ana unsur olarak görev yapar. Yangın anında hızla devreye giren bu sistemler, değerli ekipman ve kaynakların korunmasına yardımcı olur. Karbondioksit yangın söndürme sistemlerinin en büyük avantajlarından biri, temiz ve çevre dostu bir çözüm sunmalarıdır. Ayrıca, elektronik ekipmanlar gibi hassas alanlarda kullanılabilirler, çünkü cihazlara herhangi bir zarar vermezler.
0 notes
yesilhaber · 7 months
Text
Küresel düşük karbonlu hidrojen üretimi 2030'da büyük artış gösterecek
Uluslararası Enerji Ajansı tarafından yayınlanan “Küresel Hidrojen Görünümü 2023” raporuna göre, 2030 yılına kadar dünya genelinde düşük emisyonlu hidrojen üretimi 38 milyon tonu aşabilir. Küresel enerji sektörü, düşük emisyonlu hidrojen üretimi için büyük projelere doğru hızla ilerliyor. Hızla artan proje sayısı ve büyüyen üretim kapasitesi Hidrojen enerjisi alanındaki projeler hızla artıyor ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
aklingolgesi · 2 years
Text
KARBONDİOKSİTİ TAŞA DÖNÜŞTÜRMEK | SERA ETKİSİYLE MÜCADELEDE YENİ YÖNTEM
KARBONDİOKSİTİ TAŞA DÖNÜŞTÜRMEK | SERA ETKİSİYLE MÜCADELEDE YENİ YÖNTEM
İnsanlık olarak Sanayi Devrimi’nden bu yana sera gazlarıyla mücadele veriyoruz. Atmosferde gereğinden fazla biriken karbondioksit ise küresel ısınmanın başlıca sebeplerinden. Ancak son zamanlarda yeni ve çok farklı bir yöntem deneniyor. Karbondioksit kayaçlara hapsediliyor. Peki, bu nasıl oluyor? Gelin videonun devamında hep beraber öğrenelim. (intro)             Gelin konuyu anlatmaya…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
nevzatboyraz44 · 1 month
Text
Tumblr media
Sobanın çok sonraları geldiği Osmanlıda evler, oda içinde taşınan mangallarla ısıtılırdı. İhtiyaç halinde ateş ve köz temini için komşuya gidilir ve ateşin sönmemesi için ayaküstü hal hatır sorulup dönülürdü.
İşte aceleciler için buradan çıkan bir deyim: "Ateş almaya mı geldin?"
Evlerde mangal yakmak mühim bir mesele idi. Çünkü odun kömürü de diğer kömürler gibi yanarken zehirli bir madde olan karbondioksit gazı çıkardığından ev içinde kapalı yerde mangal yakılamazdı. Bunun için mangallar ya mutfakta ocağın içinde, ya dışarıda bir yerde evin terasında yakılırdı.
Mangal, yani mangalda kömür yakmak için de yelpazelemek, yahut kırk santim boyunda mahruli sekilde üstü dar, altı daha geniş mangal boruları kullanmak icap ederdi. O devirde mangal kömürü yanarken zehirlenip bir gün mütemadiyen başı ağrıyan vatandaşların sayısı hesapsızdı.
في الإمبراطورية العثمانية، حيث ظهرت المواقد في وقت لاحق، تم تدفئة المنازل بواسطة حفلات الشواء التي يتم حملها داخل الغرفة. وفي حالة الحاجة، كان يذهب إلى جاره ليحضر نارًا وجمرًا، ثم يعود بعد أن يسأل عن أحوالهم، حتى لا تنطفئ النار.
وهنا تعبير للمستعجلين: "هل جئت لتأخذ النار؟"
كانت إضاءة الشواية في المنزل مسألة مهمة. لأن الفحم، مثل أنواع الفحم الأخرى، يطلق غاز ثاني أكسيد الكربون، وهو مادة سامة، عند حرقه، لا يمكن إشعال حفلات الشواء في الداخل. لهذا السبب، تم إشعال حفلات الشواء إما في موقد المطبخ أو في الخارج على شرفة المنزل.
من أجل حرق الفحم في الشواية، كان من الضروري تهوية أو استخدام أنابيب الشواء التي يبلغ طولها أربعين سنتيمترا، ضيقة من الأعلى وأوسع من الأسفل. وفي تلك الفترة، كان عدد المواطنين الذين أصيبوا بالتسمم أثناء حرق الفحم ويعانون من الصداع المستمر لمدة يوم لا يحصى.
In the Ottoman Empire, where stoves came much later, houses were heated with barbecues carried inside the room. In case of need, one would go to a neighbor to get fire and embers, and then return after asking how they were doing, so that the fire would not go out.
Here is an expression for those in a hurry: "Did you come to take fire?"
Lighting a barbecue at home was an important issue. Because charcoal, like other coals, releases carbon dioxide gas, a poisonous substance, when burning, barbecues could not be lit indoors. For this reason, barbecues were lit either in the kitchen stove or outside on the terrace of the house.
In order to burn coal in a barbecue, it was necessary to fan or use barbecue pipes that were forty centimeters long, narrow at the top and wider at the bottom. In that period, the number of citizens who were poisoned while burning charcoal and suffered from constant headaches for a day was countless.
70 notes · View notes
kizilelma035 · 8 months
Text
NTV KANALINDA İKLİM KRİZİ YUTTURMACALARI
-Bir bardak kahve için 140 litre ??? su harcanıyormuş..O zaman Türkiye'de 663 şubesi ve sahibi ARAPLAR olan Starbucksları derhal kapatalım.
-Üzerinizde bulunan o elbiseler için tekstil boyama fabrikalarında ne kadar su harcandığının ve bu kimyasal atıkların derelere veya denizlere bırakılarak nasıl bir kirliliğe sebeb olduğundan haberiniz varmı???
-Bir insan yıllık 7 ton karbondioksit salınımı yapıyormuş,bir ağaç yıllık 9 ton emilim yapıyor.. Okyanuslar hariç.... Nasıl bir hesap???
- Kısaca inek türü hayvanları öldürün,, yapay et yiyin diyor.. Kime hizmet ediyor,,tabiki insanlara yapay et yediren MC Donalds ve benzeri firmalara...
- Senin araban ve milyonlarca arabanın yaptığı karbon salınımını ...o uzaya gönderdikleri uyduları,, savaş için kalkan uçaklar ve özel jet sahiplerinin yaptıkları seyahatler ile kıyasla.. Bakalım sonuç ne olacak???
Hiç kimseye bir şey söyleyemeden sadece hayvanları öldürelim diyorsun... Öyle mi??
Bizde yedik.....
41 notes · View notes
turqlands · 1 year
Text
Tumblr media
Bir İnsan,
Hangi Toplumda İse...
Ait Olduğu Toplumun
ÖğrencisinVeya Eğitimcisi Olur!
Alışveriş Gibi, Düşünün...
Aldığınız Hava Temiz...
Ama Karbondioksit Olarak Çıkar !
Aldığı Ne İse, Onu Verir...
Anlayana İşte, Böyle !
Nasip PAMUK
21 notes · View notes
ah-val · 1 year
Text
Yaşanabilirliğin Kuvveti NEFES
بسم الله الرحمن الرحيم
VAROLUŞ
Nefes Bir Yaşamdır
Salik için farkında olmaktır.
✔️ İbni Arabi nefes ile kabz-bast arasında ilişki olduğunu söylemiştir.
Şöyleki;
- Nefes alan kişi önce ferahlar ve bast hali olur.
- Sonra o nefes onu sıkıştırır verme ihtiyacı doğar. Buna kabz hali denir.
- Nefesi verdiğinde tekrar ferahlar ve yine bast olur.
Her verişten sonra bir alış, her alıştan sonra bir veriş olmalıdır ki bu nimettir.
▪️Kişinin nefesi aynı zamanda kişinin iç halini belirler. Ve bu içsel durumu da varlıkla olan diyaloğunu, iletişimini tanımlar.
Mesela, içtiğin su, gittiğin yol hep aynıdır ama tadı, lezzeti, kişinin psikolojik durumuna göre değişiklik gösterir.
▪️Cennette belki Hz. Peygamber’le aynı sofrada oturacaksın ama Hz. Ali’nin aldığı lezzeti alamayacaksın.
▪️ Bu sebeple hayatını genişlet. Bu ancak nefesini genişletmekle mümkündür.
Sığ nefes eşittir sığ bir hayat.
Derin nefes eşittir derin hayat.
✔️ Nefes;
bir manada yaşamdır,
bir manada zikirdir,
bir manada tesbihtir.
Ama tümelde Rahman’ın var etmesidir.
Böylece her nefesinde farkında olmaktır asıl mesele. Rahmani Nefesi hissetmek ve Hak ile bütün olmaktır asıl mesele.
▪️ “Yedi kat gök, yer ve bunların içinde bulunanlar, O'nu tesbih ederler. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ama siz onların tesbihlerini bilmezsiniz. Şüphesiz O, halimdir, çok bağışlayandır.” (İsra, 44)
Ayeti kerimeye göre bütün kâinat her an bir nefes alışverişi içindedir. Kâinatın nefesi ise
zikirdir…
-----------------
"Her şey O'nunla O'nda O'nu zikrediyor."
-----------------
Her şey kendilerine verilen görevi icra etmekte ve bu şekilde titreşim yaymaktadır.
Her harfin bir titreşimi bir feleği vardır. Dolayısıyla bütün varlık birbiri ile daima etkileşim içerisindedir.
✔️ Nefes almak sadece oksijen ve karbondioksit meselesi değildir. Nefes alırken havadaki tüm maddi manevi enerjileri alırız veririz. Sürekli hava ile iletişimdeyiz.
Her nefes ile tüm evrenleri içimize alıyor ve tüm benliğimizi evrenlere geri salıyor, her an birbirimizi soluyoruz.
Bunun içindir ki yakınında tuttuğun kimselere dikkat etmen gerekir.
Hatta kalbinde tuttuğun kimselere dikkat etmen gerekir.
🌴Rasûlullah sav buyuruyor:
"Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.” (Ebu Davud, Edeb, 19, Tirmizi, Zühd, 45)
🌴Bu hadis açıklayan başka bir hadiste de Resulullah (asm) şöyle buyurmuştur:
“Kişi sevdiği ile beraberdir.” Yani bir şeye ihtimam gösteren herkes istese de istemese de yaratılış icabı ona tabi olur.
🌴Başka bir hadisi şerifte de Peygember Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
“İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken insanlar gibidir.
Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın.
Körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu alırsın.”
[Buhârî, Büyû 38; Zebâih 31; Müslim, Birr 146, (2628)]
▪️Ve yine bunun içindir ki kişi nefesinin farkında olmalıdır. Ve bunun bilnçli olması gerekir. Çünkü nefes bedenden ruha, nefisten tüm letaiflere tesir eder.
Vesselâm...
=====*🌸*=====
7 notes · View notes
wozwaldllik · 2 years
Photo
Tumblr media Tumblr media
Geçen zamanla birlikte havaküremizdeki karbondioksit ve diğer hava kirleticilerinin oranı, yavaş da olsa, kesin bir artış gösteriyor.
   Bunun sonucu ortaya çıkan dünyamızın ısınması, asit yağmurları ve havaküremizin kirlenmesi gibi sorunlar, bildiğimiz kadarıyla yaşama olanak tanıyan tek gezegen olan dünyamızın canlıküresine (biosfer) de ciddi hasarlar veriyor. Bu durum giderek gezegenin gerek insanları, gerekse diğer canlıları için son derece kaygı verici sonuçlar doğurmakta...
   Karbondioksit ve karbonmonoksit, kükürt oksitler, azot, hidrokarbonlar ve is gibi diğer kirleticilerin oranlarındaki artışlar, kullanmakta olduğumuz enerjiyi, petrol, doğalgaz ve kömür gibi yakıtları yakarak elde etmemizden kaynaklanıyor.
  Fosil yakıtlara olan bu bağımlılığımız, her gün havaküremizi daha çok karbondioksit ve diğerleri ile kirletip, durumumuzu giderek güçleştirmekte... Fosil yakıt bağımlılığından vazgeçmenin artık zamanı geldi.
Bockris, J. ve Veziroğlu, T. N. ve Smith, D. 1993. Güneş Enerjisi. (Çev. Esin İnan). İstanbul: İletişim Yayınları. (s.5).
13 notes · View notes
guzinguzey · 1 year
Text
AKILLI SAATLER HARCANAN KALORİ MİKTARINI DOĞRU ÖLÇÜYOR MU? 
2017 tarihli bir çalışma, Fitbit Surge ve Apple Watch gibi cihazların kalp atış hızı ölçümlerini nispeten doğru hesaplasa da insanların egzersiz yaparken yaktıkları kaloriyi tutarlı tahmin edemediğini buldu. Araştırmada ortalama %93 ile en yüksek hata payına sahip akıllı cihazlar da var. En doğru ölçüm yapan cihazın bile hata oranı %27.
Bu çalışmada araştırmacılar, en küçüğü 18 yaşında olan 31 kadın ve 29 erkekten oluşan 60 gönüllünün yardımına başvurdu. Katılımcılar, çeşitliliğe sahip bir gruptu. Araştırmacılar; yaş, zindelik düzeyi, ağırlık veya ten rengi gibi faktörlerin cihazların doğruluğunu etkileyip etkilemediğini inceleyebilmek için kasıtlı bir seçim yaptılar. Denekler egzersiz yaparken, araştırmacılar bir elektrokardiyograf ile kalp atış hızlarını ölçtüler ve nefeslerindeki oksijen ve karbondioksite dayalı olarak metabolik hızlarını ve enerji harcamalarını tahmin ettiler. Daha sonra bu bulguları akıllı saatler tarafından oluşturulan sayılarla karşılaştırdılar. Tüm ekipmanlarda tutarlı sonuçların elde edilememesinin yanında ilgi çekici olan bazı insanlarda bu ölçümünün daha zor olamsıydı. Cihaz hataları erkek katılımcılarda daha yüksekti. Ayrıca daha fazla vücut kitle indeksi (VKİ), daha koyu cilt tonu ve yapılan aktivitenin türü ölçümleri etkiliyor. Örneğin; cihazlar, bisiklet sürerken toplanan verileri ölçmekte yürüyüşten daha iyiydi.  Kuvvet antrenmanlarının zaten yakılan kalori ile alakası bile yok. Verim almak için hareketin formu, egzersizin programlamadaki yeri, set ve tekrar sayıları daha önemli...
Pittsburgh Üniversitesi'nin yaptığı başka bir çalışma ilk altı ay boyunca kalori kısıtlı bir diyet takip eden 470 aşırı kilolu yetişkini inceledi. Haftada 100 dakika orta yoğunlukta fiziksel aktivite de hedefleyen grupta beklendiği gibi herkes kilo verdi. Kalan 18 ay boyunca, katılımcıların yarısı takip cihazları kullandı. Diğer yarısı ise yiyecek alımını ve egzersizini kendi kendine izledi. Araştırmacılar, takip cihazı kullanan grubunun kilo verme programına daha fazla bağlı kalacağını ve toplamda daha fazla kilo vereceğini düşündüler. Ve fakat tersi oldu. İki yıl sonra, cihaz ile takip yapan grup sadece 7,7 pound kaybederken, kendini izleyen katılımcılar bunu neredeyse ikiye katlayarak 13 pound kaybetti.
The Lancet Diabetes & Endocrinology's'de yayınlanan başka bir çalışma akıllı saatlerin insanların daha fazla hareket etmesine veya daha sağlıklı olmasına yardımcı olmadığını gösterdi. Duke-National University of Singapore Medical School'da araştırmacılar, 800 işçiyi haftada 70.000 adım atmaya davet etti. Bir grup akıllı saat ortamında birbiri ile kapışmaya katıldı, diğer gruba nakit para teklif edildi. Para motivasyonu işe yaradı; ama akıllı saat işe yaramadı. =)
En can alıcı kısım ne biliyor musunuz? Akıllı saat olsun ya da olmasın; uzun vadede yaşam kalitemizde sürdürülebilir bir gelişme gösteremiyoruz. İşte, mesele tam olarak bu. Ha banyo tartısı ha akıllı saat. =) Bize sürekli bir rakam söylüyorlar ama o rakamın gerçeğini hala bilmiyoruz; haliyle o rakamı nasıl değiştireceğimize dair bir stratejimiz oluşmuyor. Birçok insanın bundan çok daha fazlasına ihtiyacı var.
İnsan düşünmeden edemiyor. Madem bu sonuçlar günlük kalori açığı ve fazlalığı oluşturma hedefi olan kişiler için yanlış yönlendirmelere sebep oluyor, onları bir standart olarak kabul etmeye, buna alışma aşamasına nasıl geldik? Ve neden piyasaya sürülen her uygunsuz teknoloji parçası üzerimizde bu kadar kalıcı bir güce sahip?
Bu, tüketicilerin aslında veri izleyicileri motivasyon araçları olarak algılamaları durumunda ortaya çıkan bir sorundur. Motivasyon kavramının şişirilmesi ile alakalı bir arayışın varış noktasıdır. Söylemeye gerek yok, insan vücuduna ilişkin anlayışımız çok ilerledi. Örneğin, bir yiyeceğin besin değerinin, ondan ne kadar kalori alacağımızın çok daha ötesine geçebileceğini biliyoruz. Ve egzersizin faydalarından çoğunun sayısal bir rakamla yansıtılamayacağını...
İnsanların bu kalori sayaçlarının algoritmalar üzerine kurulu olduğu ve vücudumuzun bir algoritma olmadığı noktasında şuura ihtiyacı var. Ben bu rakamlara ne kadar çok bağımlı hale gelirsek, kendi bedenlerimizi dinlemeyi o kadar bırakacağımızı ve kendi bedenlerimizle hakiki bir diyalog geliştirmekten o kadar uzaklaşacağımızı düşünüyorum.
20’li yaşlarının başında neredeyse anoreksiyadan ölecek duruma gelen insanlar var. Düzensiz yeme, ortoreksiya veya egzersiz ve beslenmeyle ilgili takıntılı alışkanlıkları olan herkesin akıllı cihazlardan uzak durmasını faydalı buluyorum. Her şeyi ölçmek istemek, hareket ve yemekle ilgili neşeyi ortadan kaldırıyor. Egzersiz yapmak ve yemek yemek üzerine bir anlamdan uzaklaşıp bu süreci klinik bir vakaya, üzerine tik atılması gereken bir göreve dönüştürüyoruz. Laboratuarda denek gibi hissediyoruz, keyifle yaşam kalitesi üzerine çalışan, gelişen insanlar gibi değil.
Çoğu akıllı saat şirketi; yakılan kaloriyi izlemenin bir tüketici talebi olduğunu doğruluyor. Neyi talep ettiğimiz realitemizi şekillendiriyor. Bazı sahtekarlıklar her yerde. Biz kendimizi değiştirmektense hala sahtekarları yargılama aşamasında oyalanıyoruz. Kabul aşamasına geçelim. Bunlar oluyor; çünkü onların olmasını istiyorsunuz. Piyasa talep etmeseydi, kolumuzda olmazlardı. Pek çok insan bu rakamların yanlış olduğunu bilse de kullanmaya devam ediyor. Bu teknoloji şirketlerinin güvendiği şey işte bu bilgi ile buluşmayan duygusallık ve bağımlılık. Gerçeklerle yüzleşememek bize her anlamda kaybettiriyor.  O rakamlarla bir ilişkiniz olmasını istiyorlar. Yemi yutuyorsunuz. Söyleyeceklerim bu kadar, buradan nerelere gidilir değil mi? Sizde! Ben konuya dönüyorum:
Giyilebilir teknoloji tamamen kullanışsız değil. 
Bu ekipmanların ölçümünü gerçekleştirdiği iki veri olan kalp atım sayısı ve adım sayısı hususunda hata payının daha düşük olduğu da bu araştırmalarla tespit edilmiş. Ancak tüm ekipmanlarda tam tutarlı sonuçların elde edilmediğinin altını tekrar çizmem gerekiyor. Kalp atış hızı bilgisi, kronik sağlık sorunları olan bazı kişiler için egzersiz yoğunluğunun vurgulanmasına ve güvenliğin sağlanmasına yardımcı olabilir. Kalp atış hızı değişkenliği gibi diğer ölçümler, hem fiziksel hem de zihinsel stresi ne kadar iyi yönettiğiniz konusunda size faydalı bilgiler verebilir.
Neyin yararlı olup olmadığı kişiden kişiye göre değişir. Neyi izlemek istediğinizi seçebilmelisiniz. Cihazların bir araç olduğunu, bağımlı olmadan sadece gerektiği kadar faydalanabilmeyi öğrenmelisiniz. Bu cihazları satın almanın spor salonu üyeliğinden farkı yok. "Para ödersem giderim, takip edersem daha motive olurum." Ama ilk birkaç haftadan sonra çoğu insan gitmiyor. Benzer şekilde, akıllı saatler de uzun vadede insan davranışlarını değiştirmez. Değişiklikleri kolaylaştırmaya yardımcı olabilir, ancak tek başına değişimi yönlendirmez. Milyonlarca akıllı saatin çekmecelerde toz toplaması, şarjının bitmesi, bazı egzersiz günleri açmayı unutmak, kolda taşımak bağımlılık olsa da bir türlü tam anlamıyla kullanamamak, alışkanlık oluşmamasının sebebi tam olarak bu! Zaten egzersiz yapmak ve sağlıklı beslenmek konusunda kalıcı davranış değişiklikleri yakalayabilmişseniz veri peşinde koşabilirsiniz bu da başka bir ironi! Zaten antrenman yapıyor, zaten sık sık koşuya veya bisiklete biniyor, zaten bir maraton gibi bir hedef için çalışıyor, akıllı saat kullanıyor. Anlatabiliyor muyum? =)
Eğer bir cihaz sizi motive ediyorsa ve sonuç alıyorsanız, kesinlikle onu kullanmaya devam edin. Ancak bu verileri değerlendirirken daha temkinli olmanız gerektiğini bilin. Kalorileri izlemek için bir teknoloji aygıtı kullanıyor olsanız bile, sonuçlar muhtemelen tüketmeniz gereken veya tüketebileceğiniz miktarla ilişkilendirilemeyecek kadar abartılı çıkacaktır. Matematik dehası olmayan bizler bile, en iyi fitness çabalarınıza rağmen bunun kilo vermeyi nasıl durdurabileceğini veya daha da kötüsü kilo kazanmaya yol açabileceğini görebiliriz. Abartılı kalori yaktığıma beni ikna eden, gerçekçi olmayan ölçümler sunan bir saat yeme alışkanlıklarımı da abartmama neden olabilir. Diğer çalışmalar da kardiyo makinelerindeki (koşu bantları, eliptik vb.) kalori sayaçlarının bile abartılı sonuçlar gösterdiğini kanıtlıyor. Makineler kondisyon seviyenizi veya gidonlara yaslanıp yaslanmadığınızı veya bir antrenmanı kolaylaştıran başka bir şey yapıp yapmadığınızı - sonuçta kalori yakımını etkileyen şeyler - hesaba katmaz. Kalori takibinin yararlı olabileceği tek durum; antrenmanlarına ayak uydurmak için yeterince yemek yemeye çalışan profesyoneller. =) Müsabaka yapan, olimpiyatlara hazırlanan, maçlara hazırlanan profesyonel sporcular için her detayın takibi çok önemli ve zaten çok ciddi teknolojileri konuşuyoruz ‘ölçüm’ söz konusu olduğunda. 
Kısaca; 2020 tarihine kadar olan birçok çalışma mevcut ve ciddi bir sapmanın var olduguna dair literatür görüşü bulunuyor. Diyet kültürü çoğumuzun içine o kadar derinden yerleşti ki, daha iyisini bilsek bile zihinsel olarak kalorileri ve egzersizi birbirinden ayıramıyoruz. Kendinizi, vücudunuzun gerçekte nasıl hissettiğinden çok ekrandaki sayılara daha fazla dikkat ederken buluyorsanız, belki ayrılık zamanı gelmiştir...
Antrenmanlarınızı takip etmeye kararlı olsanız bile analoga geçmenin faydalarını hafife almayın. Örneğin, adımlarınızı saymak için her zaman eski usul bir pedometre kullanabilir veya antrenman sürenizi ayarlamak için bir kronometre edinebilirsiniz. Antrenmanınızın ayrıntılarını yazmanın bile harika olduğunu düşünüyorum. Antrenman günlüğünüz olsun. Bireysel ders verirken danışanlarım sürekli bir şeyler yazıyor olmama çok takılır mesela. =) O gün ne hissettiklerini bile not alıyorum. Bu şekilde haftadan haftaya, aydan aya ilerlemenizi daha iyi takip edebilirsiniz. Ve eğer 'araçlar' sizi değil siz onları kontrol edebiliyorsanız, kullanmaya devam edebilirsiniz...
Davranış değişikliğinin çok daha derin bir bakış açısı gerektirdiğini düşünüyorum. Neden ruh halimizi, motivasyonumuzu, hatta kendimize biçtiğimiz değeri, bize başarılı ve başarısız olduğumuzu ispatlayacak her şeyi rakamlara bağlıyoruz, her şey ölçülebilir olsun istiyoruz? Bu sorular önemli.
Rakamsız başarılar diliyorum. Sevgiler.
2 notes · View notes
Text
Bazen sadece oturmak istiyorum ne aglamak ne gülmek ne bağırmak istiyorum sadece oturmak tek hareketimin oksijen soluyup karbondioksit vermek.
Çünkü bazen nefes almak bile yorucu.
4 notes · View notes
sugibiisin · 1 year
Text
Karbondioksit alıp oksijen mı veriyorum bu nasıl hayat
2 notes · View notes
sayebulut · 2 years
Text
Hani bazen olur böyle içinizde sanki bir boşluk vardır ama öyle derin öyle derindir ki sanki sizi de tüm dünyayı da içine alabilir. Nefes almanızı engeller. Sanki siz nefes aldıkça akciğerlerinizi bile hissedersiniz. Aldığınız karbondioksit yakar içinizi. O anlarda elimi o boşluğun üzerine bırakıp “Bekle ey boşluk , boşuna değilsin her zerrem dünyadan arınana kadar sabret. Elbette Allah duyandır, görendir. Allah’ım boşluğumu seninle çiçeklendir” diyorum.
19 notes · View notes