Onca yıllık memuriyet hayatımda her ramazan hortlayan şu tiplerden artık ileri derecede böğ geldi. Kim mi onlar? ‘çay ocağı açık olacak, ne yani siz oruç tutuyosunuz diye ben çay içemeyecek miyim?’ ciler. Yav sana kim diyor çay içmeyeceksin, çay ocağı kapanacak,yemek yemeyeceksin, oruç tutuyoruz biz, sen de uyum sağlayacaksın diye? Kim diyor ya kim? Sen neyin tatavasını yapıyorsun her ramazan? Kimsenin bir şey dediği yok kendi kendine hallenen bu tipler yüzünden oruç tutanlar kendini suçlu hissediyor,aman biz oruç tutuyoruz arkadaş kötü hissetmesin kendini moduna giriyor. Bu ne be? Okullar şehirler değiştiriyorum bu tipler değişmiyor arkadaş. Bizim senin oruç tutmamana saygısızlık etme gibi bir tavrımız olamaz. Çünkü senin dinin sana benim dinim banadır. Ne seni rencide eder, ne de yeme içme deriz. Çünkü bize ne? Ama senin ramazanın ilk günü,herkesin bitkin, susuz, uykulu olup sağa sola başını koyma gayretinde olduğu bir öğle arasında hepimizin oturduğu masanın tam ortasına sandalyeni çekip,yiyeceklerini masaya serip şapur şupur yemen saygısızlığın dik alasıdır. Tüm saygılar sana gelsin tabii di mi? Saygı, nezaket bizim neyimize gerek? Benim yine de bunlara aynıyla mukabele etmemem konusunda beni net bir şekilde tembihleyen bir inancım var. Ama seni sevmemek ve nezaket göstermemek konusunda özgürüm.