Tumgik
#yıl saat
dilhunbiri · 9 months
Text
Tumblr media Tumblr media
-Sabahtan akşama kadar ne yapıyorsun?
-Kendime katlanıyorum
27 notes · View notes
gokkusaginda · 8 months
Text
Naile hocaya yazdım ve onu çok özlediğimi farkettim
5 notes · View notes
e2i4-ud · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
#Sanat güzelliğin ifadesidir. Bu anlatım sözle olursa şiir#ezgi ile olursa müzik#resim ile olursa ressamlık#oyma ile olursa heykeltıraşlık#bina ile olursa mimarlık olur.#Mustafa Kemal Atatürk'ün doğum tarihi ay ve gün olarak fazla bilinmiyor. Atatürk'ün doğum tarihi sadece yıl olarak 1881 yılında olduğu bilin#kendi onayıyla resmî olarak 19 Mayıs olarak belirlenmiştir. Bu gün Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı olması sebebiyle önem verdiği bir gü#10 Kasım1938-Saat 09.05-84. Yıl oldu.#Diğer sanat dallarında olduğu gibi Atatürk müziğe de çok önem vermiştir. Cumhuriyet’in ilanından sonra Türk müziği ile birlikte klasik müzi#bunun için opera ve klasik müzik konserlerine giderek halka örnek olmaya çalışmıştır.#Günlük hayatında türkü ve şarkılarla iç içe olan Atatürk#müziğin hayatın bir parçası olduğunu düşünmüştür. Dinlediği şarkı ve türkülere zaman zaman kendisi de eşlik etmiştir. Müziği insanlığın ort#’Hayatta müzik gerekli değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzikle ilgisi olmayan varlıklar insan değildir. Eğer söz konusu olan hayat insan ha#ruhu#sevinci ve her şeyidir. Yalnız#müziğin türü üzerinde düşünmeye değer.’’#Atatürk#şiir ve edebiyat dışında müziğe de büyük bir ilgi duymuştur. Şarkı ve türküleri dinlemekten büyük bir zevk alan Atatürk#zaman zaman okunan şarkılara eşlik etmiş#oynanan halk oyunlarına katılmıştır. Bazı Rumeli türküleri#onun sesinden notalara dökülmüş ve müzik repertuarımızda yer almıştır.#Atatürk’ ün#tiyatro#bale#edebiyat#heykeltıraşlık#mimarî#resim#müzik gibi sanat dallarıyla ve sanatçılarla ilgilenmesi#onları desteklemesi Atatürk’ ün sanatla çok yakın bir ilişki içinde olduğunun göstergesidir.
19 notes · View notes
Text
Külotsuz Taytla Hem Am Göt Verdim Hem 6 Kilo! (Mine 38 Y., Balıkesir)
Adım Mine, 38 yaşındayım, 1.68 boyunda, 76 kiloda, balık etli ve 13 yıldır da evliyim. Kocamla aramız iyidir, bu evlilikten bir de oğlumuz var. Ben ev hanımıyım, kocam kamuda memur. Kocamla monoton bir sex hayatımız var, bunda benim de etkim büyük, ama onda da erken boşalma var. 13 yılda zevk aldığım ilişki sayısı 10'u geçmez diyebilirim. Ama durum böyle olmasına rağmen kocamı (geçen yıla kadar) aldatmadım. Kocamla ilişkilerimizde fazla fantazilerimiz olmaz. Kocamla sikişirken tam zevk almaya başladığım zaman, hızlıca gidip gelmeye başlar başlamaz hemen boşalır ve genelde yüzde doksan ilişkilerimiz bu şekilde sonuçlanır. Hemen ardından banyo yaparız, o arkasını döner uyur, bense saatlerce uykuyu beklerim. Birkaç kez onu altadabilir miyim diye çok düşündüm ama yapamadım.
Sizinle paylaşacağım olay geçen senenin Eylül ayında yaşandı. Kocam kamuda çalıştığından yılda bir defa izin kullanır. Geçen yıl Eylül ayında sezon sonuna doğru, 'All-inclusive' yani fiyata 'Herşey dahil' tatil yapacağımız bir otele rezervasyon yaptırıp gittik. Çocuğu annemlere bıraktık, bu tatili bir nevi ikinci balayı olarak düşünmüştük. Otel Marmaris'te güzel bir yerde idi. İlk günümüz oteli tanımakla geçti, zaten o gece her ikimiz de yorgun olduğumuzdan sevişmedik bile. Ertesi gün sabah spor ve fitnes olduğunu öğrendim ve kilolu olduğumdan bu fırsatları değerlendireceğimi ve katılacağımı söyledim. Kocam, "Tamam, sabahları beni kaldırma da ne istersen yap!" dedi. O gün deniz, güneş, havuz derken akşam oldu, yemek yedik. Tabii paralı olmayınca bolca doldurduk mideleri, tüm Türkler gibi fazla kaçırdık biraz. Gece 23:00 gibi bara takıldık. Kocam bedava olunca içkiyi kaçırıyor tabii. Ben de biraz kırmızı şarap içtim. Eğlendik, canlı müzik derken, saat 03:00 gibi odamıza çekildik. Kafalarımız oldukça iyi idi, kapıyı bile zor açtık diyebilirim.
Kapıdan girdikten sonra kocam hemen icraata koyuldu. Yatağa beraber atladık. Ben sevindim tabi, bu akşam sikişeceğiz diye. Neyse, bir yandan deli gibi öpüşüp, bir yandan da elleşiyoruz. Bu arada kocaman göğüslerim vardır, 105 numara sutyen giyerim, popom da oldukça iridir. Fazla değil 10 dakikada çırılçıplak kaldık. Kocam amımı yalamaya başladığında çok şaşırdım, çünkü kocamla ilk defa sarhoşken sevişiyorduk ve uzun zamandır amımı yalamıyordu. Balık etli olduğumdan, amım oldukça kalın dudaklı ve kabarıktır. Kocam yaladıkça amım sulandı ve ben dayanamadım. Aslında ben de onun yarağını emmek istiyordum, ama patlar diye de çok korkuyorum, bu yüzden onu içimde istedim. Kocamı altıma yatırıp üzerine çıktım. Yavaş yavaş gidip gelmeye başladım. Hızlanmıyordum, çünkü bu durumun saatlerce sürmesini istiyordum. Biraz gidip geldim öylece, sonra en sevdiğim pozisyonu istedim. Yatakta bulunan tüm yastıkları altıma alıp, üzerine yattım ve ayaklarımı açıp, "Gir!" dedim. Girdi, gidip geliyordu. "Hızlı sok canım!" dedim ve olan oldu, iki kere soktu hızlıca, sonra çıkarıp üzerime boşaldı. Ben bir defa bile orgazm olamadan o bitti, hem de bitmesini hiç istemediğim bir zamanda. Bitmesini bırakın, bir de yığıldığı gibi sızdı kaldı, horlamaya bile başladı. Ben de duşa gidip küveti doldurdum ve sabunu resmen amıma sokarak mastürbasyon yaptım, orgazm oldum. Yatağa döndüm, saati kurup uyudum.
Sabah erken kalkıp hemen fitnes için hazırlandım, altıma külot, tanga vs. giymeden, pembe bir tayt giydim ince, üstüme ise dar bir bluz giydim ve spor ayakkabılarımı giyerek doğruca çıktım. Hatta bir ara asansörde kendime aynadan baktım, taytın üzerinden amımın etli dudakları belli oluyordu, biraz da içine girmişti. Popom zaten tüm hatlarıyla meydandaydı. Göğüslerimi giydiğim sutyen iyice dikleştirmişti. Lobiden spor alanına giderken tüm erkeklerin bana arkadan baktığını hissettim. Spor alanına biraz geç kalmış olmalıydım ki, hoca, "Hanfendi buraya gelin lütfen!" deyip, beni en öne aldı ve başladık spora. Etrafıma bakındım, genelde 50 ve üzeri bayan ve baydan oluşan gurup ve iki de zayıf bayan turist vardı. Hocamız iri kaslı, 30-35 yaşlarında, çok fazla yakışıklı olmayan, ama vücudu güçlü bir beydi. En öne beni ve genç turistleri almıştı. Spor esnasında bana değil, amıma baktığını hissettim, arada gözü kayıyor ama tekrar gözlerini kaçırıyordu. Sık sık arkaya döndürüp, ellerimizle ayak parmaklarımızı tutturuyordu. Bu pozisyonda amımın çanak gibi çıktığını ben bile hissediyordum.
Spor bitti ve hocamız isimlerimizi yazdırıp, ertesi gün için uyandırma servisinin spor için uyandırabileceğini söyledi, "Böylece kimse geç de kalmaz!" dedi bana bakarak. Bunun bir davet olacağını düşünerek özür diledim ve ilk günümüz olduğunu, bir daha olmayacağını söyledim. Önemli olmadığını söyledi, "Yarın sizi bekliyorum, mutlaka gelin, burada size gidene kadar 5 kilo verdireceğim!" dedi. "Çok isterim hocam!" dedim. Oldukça terlemiştim, hemen odaya gittim. Kocam halen uyuyordu. Saat 10:00 olmuştu, duşumu aldım, Brunch'a katıldım. Kocam o gün saat 13:00 gibi kalktı, o da benim zorumla uyandı. Duş alıp, yemeğe, denize falan girdik. Akşam yine aynı içki falan derken, yatağa girdik tekrar, sevişmeye başladık. Ama beni hızla sikmesini istemeye fırsat bile kalmadan, birkaç gidip gelmede boşaldı yine. Ben, "Tekrar yapalım!" dedim, ama kocam olmaz dedi. "Ben istiyorum!" dedim. Kocam, "Ben yorgunum, olmaz!" dedi. "Ne yaptın da yoruldun?" dedim. "Yüzdüm!" dedi. Kızdım, "Ben de yüzdüm, ama yorgun değilim!" dedim ve böylelikle tartışmaya başladık. Kocam baktı olmayacak, "Kaldırırsan belki yaparız!" dedi. Yarağını elledim okşadım, kaldıramadım. Kocam yine sızdı uyudu, ben uyuz oldum yine tabii.
Sabah telefon ile uyandırdılar. Dünkü gibi giyinip koştum spora, ama içimdeki istek bitmemişti. Altıma yine tayt giymiştim, ama beyazdı bu sefer. Beyaz olduğundan amımın dudakları daha da belli oluyordu. Hatta amımın üzerinde kılları üçgen şekilde bırakırım, onlar bile belli oluyordu. Hoca tekrar öne aldı beni. Ekip aynıydı. Yine çok defa arkamıza çevirip domalttı bizi. Ama ben de döndüğümüzde hocanın şortuna baktım, önü kabarık duruyordu. Spor bitti, hemen odaya gidip duş aldım.
Duştan sonra aldığım bikiniyi giydim. Hayatımda ilk defa bikini giydim. Kocam bile görmedi bu durumu. Kocam yine leş gibi uyuyordu. Havuza gitmek için odadan çıktım. Havuza vardığımda, kadın olarak sadece ben vardım. Havuz kenarında 5 erkek vardı ve havuzun içinde de 3 erkek. Ben gelince, hepsinin aç kurtlar gibi bana baktıklarını ve gözleriyle soyduklarını hissettim. Havuza yaklaşınca, fitnes hocamın da havuzda olduğunu fark ettim. Hemen üzerimdeki tülü çıkarıp, bikini ile havuza daldım. Tabi erkekler de arkamdan suya girdiler. Hocam yüzerek yanıma geldi ve "Mine hanım, size uyguladığım Kür'ün içinde yüzme de var, size 5 kilo verdireceğim ben!" dedi. Ben de, "Hocam çok iyi olacak, bunu çok istiyorum!" dedim. Hocayla konuştuğumuzu gören erkekler yavaş yavaş kayboldu tabii.
"Bu Kür'de başka neler var hocam?" dedim. "Neler yok ki!" dedi. İyice meraklandım, "Neler var?" dedim. Gülümsedi ve "Sırası gelince görürsün, acele etme!" dedi. Ben hocanın evli olup olmadığını öğrenmek için, "Sizin eşiniz bekler..." dedim. "Eşim hamile ve memlekette, ben mesleğim icabı buradayım!" dedi. İçimden, (Eyvah, bu da benim gibi kuduruyor!) diye geçirdim. O anda, bir şekilde bununla sikişir tatmin olurum, burada bizi kimsede tanımıyor nasıl olsa diye düşünceler geldi, onun da beni sikmek isteyeceğinden emindim. "Hocam ben çok mu kiloluyum?" dedim. "Hayır, tam bir Türk kadınısın, ama çok sexy giyinmesini bilen bir Türk kadını!" dedi. Ben mahçup olmuş gibi, "Niye böyle söylüyorsunuz hocam?" dedim. "Baksanıza hiçbir eksiğiniz olmadığı gibi, beni iki gündür delirtmeyi başardınız Mine hanım!" dedi. Ben bu sinyalden bana ilgi duyduğunu anladım ve "Hocam nerede kalıyorsunuz?" dedim. "Burda, otelde, 309 nolu odada!" dedi. "Ben gelip sizden Kür'ü öğrenmek isterim!" dediğimde, hocanın gözleri parladı. "Mine hanım, her zaman beklerim! Hatta ben şimdi odama gidiyorum, dilerseniz siz de gelin, Kür'ümüze devam edelim!" dediğinde, heyecandan ölüyorum sandım. "Tabii hocam!" dediğimde sesim bile titremişti. Hoca, "Unutma 309!" diye fısıldayıp gitti.
Ben biraz daha takıldım havuzda, etraftan anlamasınlar diye. Sonra çıkıp havluya sarıldım ve odama gittim. Bizim herifi kontrol ettim, halen horlaya horlaya uyuyordu. Hemen duşa girip, güzelce yıkandım, parfümümü sürdüm ve çıktım. Kocam halen uyuyor mu diye kontrol ettikten sonra, sessizce odadan çıktım ve asansöre binip 3. kata çıktım. Hocanın odası koridorun en sonundaymış.
Kapıyı tıklatır tıklatmaz açıldı, "Buyrun Mine hanım!" dedi. İçeri girer girmez dudaklarıma yapıştı, duvara sıkıştırdı beni. Çok iştahlıydı. "Hocam..." dememe kalmadı, "Bırak şimdi hocayı, Murat de bana, sevgilim de bana!" dedi ve boynumu yalamaya başladı. Bir eliyle kocaman göğüslerimi sıkıyor, diğeri ile ise kalçalarımı sıkıştırıyordu. Kapının arkasında 5 dakika kadar yiyiştikten sonra, resmen muz soyar gibi soydu beni. Ben de onu tabii! Altımda sadece dantelli tanga külodum kaldı, onda da önü kabarık mayosu. Korkudan ve heyecandan elim yarağına bile gitmiyordu. Elimi tutup yarağının üzerine götürdü. Kocamınkinden sonra ilk defa bir başka erkeğin yarağına dokunuyordum, ama çok hoş bir duyguydu. Onun yardımıyla elimi mayosunun için soktum ve yarağını dışarı çıkarttım. Yarağı çok fazla kalın değildi, ama uzundu. Yarağı kalkmış, ama tam sertleşmemişti. Ben de onun elini alıp kabaran ve ıslanan amımın üzerine koydum. "Offf, iki gündür bu amı hayal ediyorum ve dün gece arka arkaya iki defa 31 çektim bu amı düşünerek!" dedi. "İnanmam!" dedim. "İnandırırız!" dedi ve beni kucaklayıp yatağa görürdü...
Beni sırtüstü yatırıp, ayak parmak uçlarımdan yalamaya başladı, baldırlarıma geldi. Halen külodumu çıkarmamıştı, külodun üzerinden amımı kokluyor, öpüyor ve yalıyordu. O şekilde bile zevk alıyordum. Sonra çıkardı külodumu ve diliyle daldı, amımı yalamaya başladı. Zevkten kuduracak gibi oldum. Beni yalayarak bir kez orgazm ettikten sonra doğruldu ve yarağını yalamam için ağzıma dayadı. O anda yarağı kocaman olmuştu. Ben pek beceremem, ama yine de yalamaya ve sıvazlamaya başladım. O da döndü üzerime ve 69 olduk, o beni ben, onu yalamaya devam ettik. Ama ben öyle bir oldum ki, artık yalvarıyordum adama, "Hadi sik beni aşkım!" diye. Birden doğruldu ve bacak arama girerek, yarağını yavaş yavaş amıma sokmaya başladı. Taşaklarını kasıklarımda hissettiğimde, ucunun amımın karşı duvarına değdiğini hissettim. Ve sakince gidip gelmeye başladı. Sertçe sikmesi için kendime çekiyordum. Bu arada amım iyice şişmiş ve sulanmıştı. "Hızla gir sevgilim, sert sik beni!" deyince hızlandı. Amıma ardı ardına soktukça 'Şlak, şlak, şlak' sesler çıkıyordu. Bu hızla 10 dakika kadar sikti. Ben bu sürede zincirleme orgazm oldum. Sonunda o da gelmek üzereydi. Yarağını hızla çıkarıp göbegime fışkırdı, çağlayan gibi aktı spermleri...
Ben, Murat da kocam gibi bitti diye düşünürken, ucundan halen bir iki damla döl çıkmakta olan yarağını ağzıma dayadı ve "Em!" dedi. Hiç bu şekilde yarak emmemiştim, ağzıma aldım yalamaya başladım. Ama inanamadım, yumuşamaya yüz tutan yarak anında tekrar kocaman oldu. "Şimdi Kür'ümüze geçelim canım! Ayağa kalk!" dedi, göbeğimdeki spermleri çarşafa topladı sildi ve bana göstererek, "İster misin?" dedi. "Hayır, kusarım!" dedim. "O zaman şimdi bana arkanı dön ve eğilerek ayaklarını tut, seni bu şekilde çıplak hayal edip 31 çektim hep!" dedi. Ben kocaman götümü ona dönerek parmaklarıma eğildim. Arkamda yatakta oturmuş, yarağını sıvazlayarak, "Bitiyorum bu senin götüne!" dedi. Yanaşarak, kılsız amımdan başlayarak götümün deliğine kadar yalayıp, dil darbeleri atmaya başladı. Bu şekilde fazla duramadım, çünkü ayaklarım titremeye başladı, orgazm oluyordum. Durumumu anlamış olacak ki, beni yatağa doğru çevirdi, ellerimi yatak başına koydu, belimi aşağı doğru bastırdı ve "Burada 1 kg vereceksin şimdi!" dedi.
Arkama geçti ve zaten ıslak olan amıma yrağını sertçe soktu ve ben hızlan dememe gerek kalmadan hızlandı. Yine 'Şlak şlak şlak' sesler çıkıyordu. Ben zevkten ölüyordum, amımın sularının yere damladığını bile gördüm. Bir elini amıma sürüp ıslattıktan sonra, parmağıyla göt deliğimi sevmeye başladı. Ben kontrolu kaybetmiştim zaten. Sonra parmağını göt deliğime sokup sokup çıkarmaya başladı. Ama müthiş zevk aldım ve ben bile şaşırdım bu duruma. İki deliğim ilk defa doluydu. Kocam bana bunu yapmıyordu, zaten yapsa da ben istemezdim galiba.
Bu şekilde amımı bir süre siktikten sonra, yarağını amımdan çıkarıp götüme dayadı. Hiçbir şey diyemedim, ilk olduğundan merak ediyordum aslında. Ve götüme yavaş yavaş girmeye başladı. Parmağıyla alıştırdığı için fazla acımadı. Yavaş ve ustaca köküne kadar girdi. Biraz bekleyip yavaş yavaş ve ustaca hızlandı. Taşakları amıma vuruyor ve müthiş zevk veriyordu. Ben rüyadaydım sanki, ilk defa bu kadar uzun sikildim ve o gün hayatımın ilklerini yaşadım. Götümü 20 dakika kadar siktikten sonra götümün içine boşaldı ve yığıldı üstüme. Ben de öylece biraz durdum. Arkamı dönüp saate baktım, 12:00'yi az geçmişti. Kocam saat 13:00 gibi uyanabilirdi. "Gitmem lazım!" dedim. "Tamam aşkım!" diyerek götümün içinde yumuşamış yarağını çıkardı. Ben hemen banyoya koşup her yerimi temizledim. Murat'ı öpüp çıktım, hızla odama gittim. Odaya girince kocam uyandı ve "Nerden geliyorsun?" dedi. "Fitnes ve sabah sporundan, sonra havuza girdim yüzdüm biraz, duş alıp yatacağım, hoca bu gün bizi çok yordu!" dedim. Duşa girdim, ama ayaklarım ve kasıklarım resmen sızlıyordu. Duştan sonra hemen yattım, uyumuşum. Kocam beni saat 17:30' da zorla uyandırdı.
Tatil boyunca, her gece kocama 4-5 dakika sikilip, her sabah da spordan sonra hocama 1,5 - 2 saat siktirdim. Tatil bitti, döndük. Ve ben hem yarağa doydum, hem de 6 kilo zayıfladım. Hayatımın en güzel tatili oldu. O zamandan beri (kocamdan başka) kimseyle sikişmedim. Ama aklım götümü siktirmekte kaldı. Kocama halen götten vermedim, çünkü verirsem benden şüpheleneceğini biliyorum. Şimdiki hedefim belli, kocamın çalıştığı işyerine yeni atanan Hakan bey var. Onun da bende gözü olduğunu biliyorum, çünkü evimize geldiklerinde, o gün tayt giymiştim ve Hakan beyin gözlerini kaçırdığını fark ettim.
Şimdilik hoşçakalın ve kendinize iyi bakın. Bayanlar, tayt çok sihirli bir giysi, hele ki külotsuz giydiğinizde sizi sikmek istemeyecek erkek yok! Bunu sakın unutmayın :))
[Mine]
209 notes · View notes
layezalll · 10 months
Text
Siz öldüğünüzden bir saat sonra ağlamalar azalır
Aileniz eve gidince yemek işleriyle ilgilenir
Bu arada bedeniniz topraktaki organizmalarla tanışır
İki saat sonra evinizi Arayıp cenazene katılmamakla ilgili mazeret bildirir.
Bu arada evinizde bazı kişiler spor siyaset muhabbetine girer
Altıncı saatin sonunda birinci derece arabalar dışında herkes evlerine çekilip yarırın planlarını yapmaya başlar.
Yirmi dört saat sonra iç organlarınız çürümeye başlar
Bu sırada olduğunuzu duyan arkadaşlarınız tarafından taziye mesajı gelir
Üç gün sonra iş yerinizde boşalan pozisyonunuzu doldurmak için atama yapılır
O sırada sizin bedeniniz şişmeye başlar.
Ağız ve burnunuzdan köpüklü sıvılar gelir
Beş günün sonunda çocuklarınız günlük hayatlarına devam eder
Kanınız ve organlarınız çürümeye başladığı için yeşil olan bedeniniz kırmızıya döner
İki hafta sonra çocuklarınız miras yüzünden birbirine girer
O sırada tırnaklarınız ve dişleriniz dökülmeye başlar
Üç ay sonra herkes hayatına kaldığı yerden devam eder
Bedeniniz sıvılaşmaya başlar.
Bir yıl sonra biri vay bee bu kadar oldu mu daha dün gibi der ve asit kefeninizi eritir.
On yıl sonra bir arkadaşınız fotoğrafta görüp
Sizi hatırlar
Bu arada bedeninizden geriye kalan sadece kemiklerdir
Bu dünyadaki varlığınızın unutulması işte bu kadar süre alır.
Şimdi bugün kafanızı taktığınız kişi ve olayları tekrar gözünüzden geçirin
Sizce değer mi?
Bana bir bayram verin içinde sadece annem babam olsun
Bayramınız Mübarek ola dostlar
183 notes · View notes
istekligurbetci · 9 months
Text
Karımı Gay Hamamında Bulduğum Birine Siktirdim!
Herkese merhabalar, ben Ankara'dan Arif, 33 yaşındayım. Karım 31 yaşında, evleneli on yıl oldu. Karım çok güzel ve çekici bir kadındır, uzun boylu, yeşil gözlü, beyez tenli, 90-60-93 vücut ölçülerinde tam bir afet. Karım kısa etek giymeyi çok sever. Karımın sevdiği herşeyi teretdütsüz olrak kabul ederim, çünkü karımın mutluluğu benim için birinci vazife. Karım mini etek giyerek sokakta yürüken çapkın erkekler ondan gözlerini alamazlar, hatta bazen yalnız olduğu zaman laf atanlar bile oluyormuş. Karım bunu bana söylediği zaman ben de karıma, "Ne yapalım, bu kadar güzel olmasaydın, sikmediklerine dua et..." diyerek geçiştirirdim.
Neyse hikayemize gelelim. Bizim hikayemiz bundan tam 18 ay önce yaşanmış, noktası ile, virgülü ile yüzde yüz doğru bir hikayedir. Biz karımla her konuda çok iyi anlaşırız. Seksde de sınır tanımayız, denemediğimiz pozisyon kalmamıştır. Son zamanlarda seks hayatımızda farklı fantaziler kurgulamaya başlamıştık. Fantazilerimizde genelde güzel karımı büyük yaraklı erkekler sikerken ben onları izlerdim. Bunu fantazi olarak düşünmek bile ikimizi de mütüş tahrik ediyordu. Bir gün karıma, "Bu fantazilerimizi neden gerçekleştirmiyoruz?" diye sordum. Karım önce tepki gösterdi. Ben ısrar edince, "Olur mu? Nasıl olacak? Kimle olacak?" gibi sorular sordu. Ben bu işin olacağını, karımın böyle bir isteğinin olduğunu anladım ve karımı rahatlatmak için, "Eger ikimiz de istersek ve uygun birini bulursak problem olmaz!" dedim. O akşam bunu konuşarak muhteşem bir sikiş yaptık. Karıma, "Bak karar vermek bile nasıl tahrik etti, birde gerçekleştidigimizi düşün bakalım..." dedim. Karım, "Haklısın, ilk defa bu gece kadınlığımın farkına vardım!" dedi. "O zaman sıra uygun birisini bulmakta." dedim ve işe gittim.
Çalıştığım şirketin taşra şantiyelerinde bazı problemler çıkmış, patron benim hemen Kastamonuya giderek olayı çözmemi istemişti. Karımı arayarak Ankara dışına gideceğimi söyledim ve hemen yola çıktım. Kastamonudaki işleri bir haftada hallettim. Benim gibi seksi ön planda tutan birisi için bir haftalık zaman çok uzun bir zaman. Karımı arayarak akşama hazırlanmasını istedim ve Ankaranın yolunu tuttum. Ankaraya geldiğimde şantiyenin kiri isi pası ile eve gitmek içimden gelmedi, bir hamama gittim. Ama hamamda bir gariplik vardı, ilk defa gittiğim bir hamamdı ve bu hamam diğerlerinden farklıydı. Herkes siki taşağı açık olarak ulu orta yıkanıyorlardı. Durumu anlamaya çalıştım, farkettim ki Gayların takıldığı bir hamammış. Gaylar orda oluncada Ankaranın tüm sikicileri de doğal olarak oradalar, adeta sik gösterisi yapıyolar...
Tabi ben bir an önce yıkanıp çıkma niyetindeydim. Bu arada birisi geldi hamama. O da ne öyle, adamın yarağı benim bileğim gibi ve bir o kadarda uzun ve damarlı, tam at yarağı gibi. Ben adamın yarağından gözümü alamadım. Adamda beni Gay zannederek bana iş koymaya çalışıyordu. Ben adama Gay olmadığımı söyledim, adam özür diledi. Bu arada adamla konuşmaya başladık. Tanıştık, ismi Hasan'mış. Hasan oldukca yakışıklı, düzgün fiziği, atletik yapısı ve etkileyici ses tonuyla tam bir erkek. Ben hemen 'karımı siktireceğim koca yaraklı adam işte karşımda' diye düşündüm. Hasana düşündüğümü direk olarak söyledim. Hasan önce şaşırdı, fakat benim samimi olduğumu anlayıncada kabul etti. Birlikte yıkandık ve hamamdan çıktık. Karımı aradım ve 'fantazilerimizin bu gün gerçekleşeceğini' söyledim. Karım, "Tamam, bekliyorum." dedi.
Hasanla birlikte eve geldik. Karım bizi bahçede karşıladı. Harika hazırlanmış, en sexy kıyafetlerini giyinmiş, güzel kokulu parfümler sürünmüştü. Karım Hasanı görünce önce yüzü kızardı, fakat sonra hafif gülerek "Hoş geldiniz." diyerek bizi içeri aldı. Ben içimden "Orospu buldun kaymak gibi adamı, gülersin tabi." diye geçirdim. Salona oturdudk. Tanışma, sohbet, yemek, içki derken, saat gece 11 oldu. Karımla Hasan samimiyeti ilerletmiştiler, şakalar, gülüşmeler ve cilveler havada uçuşuyordu. Karım bir ara mutfağa gidince, Hasan, "Ya Arifciğim, karın gerçekten çok hoş bir kadınmış, çok şanslısın." dedi. Ben de, "Teşekkür ederim, sen de şanslısın, artık senin de karın sayılır, doya doya sik işte!" dedim ve karımın arkasından ben de mutfağa gittim. Karıma, "Hasanla sikişmeye hazırmısın?" dedim. Karım, "Sen bizi biraz yalnız bırak, biz başlayalım, sen sonra gel." dedi. Ben de, "Olur." dedim ve salona giderek, Hasana, "Sigaram bitmiş, ben bir sigara alıp geliyorum." dedim ve dışarı çıktım.
On dakika sonra döndüğümde Hasanla karım ayakta birbirlerine sarılmış öpüşüyorlardı. Ama ne öpüşmek, adeta birbirlerini yiyorlardı. Ben içeri girince şaka yollu, "Kolay gelsin, ya adam beni de bekler demi, bir haftadır abaza kaldım, karımı benden önce sen götürüyorsun." dedim. Hasan da, "Abi ateşele barut bir arada olmuyor işte, ne yapalım patlıyor, doğanın kanunu bu..." diyerek karımı soymaya başladı. Soydukça karımın güzellikleri ortaya çıkıyordu. Hasan karımı tamamen soyduktan sonra memelerinden başlayarak emmeye yalamaya başladı ve amına indi. Karım, "Dur Hasan, kocam amımı yalasın, sende sik!" diyerek Hasanı geri ittikten sonra Hasanı soydu. Artık ikiside çırıl çıplaktılar. Karım Hasanın yarağını görünce gayri ihtiyari "Vaaauuvvvv! Bu ne Hasan?" diyerek Hasanın yarağına aç kurt gibi saldırdı. Banada "Gel kocacım amımı yala. Karının amını sulandırmak, sikicisine hazırlamak senin işin!" diyerek amını ağzıma verdi...
Ben karımın amını yalarken, karım da sikicisinin yarağını yalıyordu. Muhteşem bir manzara! Karım Hasanın yarağını öyle bir iştahla yalıyordu ki, ben on yıllık karımı ilk defa böyle yarak yalarken gördüm. Bir ara boğulacak zannettim, uyardım, "Yavaş ol karıcım, elinden alan yok, o koca yarak sabaha kadar senin!" dedim. Karım, "Sen işine bak da karının amını ortağına iyi hazırla!" diye emir verdi. Ben de çaresiz karımın isteklerine uydum, çünkü bunu ben istemiştim. Yalamaya devam ettim amını bir süre. Sonra karım kalktı Hasanı sırtüstü yatırdı ve bana, "Gel şapşal kocam, sikicimin yarağını elinle karının amına yerleştir!" dedi. Kendi kendime (Ya bizim orospuda ne fantaziler varmış!) diyerek çaresiz Hasanın yarağını elimle karımın amına yerleştirdim. Karım yavaş yavaş Hasanın yarağının üzerine oturdukca o devasa yarak benim elimden kayarak karımın daracık amcığına giriyordu...
Yarısına gelmişti ki, karımın gözleri kaymış, acıdan inim inim inleyerek, "Yeter Hasan, dur biraz..." demeye başladı. Bir süre bekeldiler öylece. Ben Hasanın gözlerine bakarak, "Yüklen!" diye işaret ettim. Bu arada Hasanın yarağını da bıraktım. Hasan karımın kalçalarından tutarak alttan bir hamlede amına yarağının tamamını soktu. Karım öyle bir çığlık attı ki, evimiz bahçe içinde villa olduğu için kimse duymadı, yoksa komşular dökülürdü başımıza. Biraz öylece beklediler. Bir süre sonra Hasan alttan, karım da üstten, yavaş yavaş, ritmik olarak hareket etmeye başladılar. Karım Hasanın göğsüne yüz üstü yatmış, kalça hareketleri ile kendini sikicisine siktiriyordu, Hasanda alttan tempolu bir şekilde karıma o koca yarağını acımadan sokuyordu. Yarak güzel karımın daracık amında iş makinasının pistonu gibi bir kayboluyor bir gözüküyordu. O koca yarak karımın amına nasıl girdiğine inanamıyordum, çünkü yarak olağanüstü büyüklükte idi, zenci yarağı onun yanında çocuk pipisi kalır!
Ben de, Hasanınki kadar olmasa da hatırı sayılır büyüklükteki sikimle 31 çekiyordum. Bir süre sonra Hasan karımı yere yatırdı, bacaklarını omuzuna aldı, karıma öyle bir giriş yaptı ki karım feryadı bastı. Hasan karımı bu şekilde tam yarım saat sikti. Karım kaç kez orgazm oldu bilmiyorum, ama Hasanda halen tık yoktu, habire azgın boğa gibi pompalıyor, sokuyordu. Karım bir ara bana, "Boynuzların iyi yağlansın kocacığım, gel Hasanın yarağı girerken amımı yala!" dedi. Ben de dilimi karımın amına yerleştirdim. Hasanın yarağı benim dilimi sıyırarak karımın amına giriyordu, girince karımın zevk suları dışarı taşıyordu, yani benim ağzıma doluyordu. Karım da, "Nasıl kocacım, boynuzların iyi parladı mı?" diye bana laf atıyordu. Ama yapacak bir şey yoktu, zira bunu ben istemiştim. Hemde karımın bu hakaretleri hoşuma gider olmuştu bile...
Nihayet Hasanın patlayacağını çıkardığı seslerden anladım ve dilimi karımın amından çektim, yoksa Hasan döllerini ağzıma fışkırtabilirdi. Sonunda Hasan hırıltılarla boşalmaya başladı. Sikini karımın amından çıkardığında Hasanın dölleri karımın amından akmaya başladı, öyle fışkırtmıştı ki, döller amından dışarı taştı. Karım kalktı banyoya gitti, ama yürümekte zorluk çekiyordu. O gece Hasan karımı sabaha kadar iki sefer daha sikti. Aslında Hasan karımı sikmeye devam edecekti, ama karımda mecal kalmadı...
Hasan bekarmış, annesini arayarak 'İstanbul'a iş bulmak için gittiğini' söyledi ve tam bir hafta bizde kalıp karımı sikti. Karımı banyoda, yatak odasında, salonda, evin her yerinde, sabahlara kadar sikti. Giderken telefonunu aldık, karım büyük yarak isteyince Hasanı arıyoruz, Hasan gelip karımı doya doya sikiyordu, taa ki iş bulupta İstanbul'a yerleşene kadar. Büyük yarağa alışan karım artık benim sikimle yetinmiyor, ne yapacaksak. İşte böyle hikaye severler, ben karımın sikicisini tesadüfen Gay Hamamında onca yarak arasından seçtim ve karımı kendi elimle siktirdim!
[Arif]
157 notes · View notes
endergelisenataklar · 3 months
Note
Bu Türk erkekelrinin güzellik algısı şundan oluyor çoğu bi %70 i falan olsun hadi çok fazla porno izliyor ordaki kızlara odakalniyor sonra gerçek hayatta da öyle kızlar arıyorlar salak gibi . lan kız güzel olmasa zaten pornoya neden koysunlar. sonra da işte etrafındaki kızları orda izlediği kızlara göre yargılıyor. Çoğu öyle değil tabi de ,bir kızım da şey "ben evde televizyon izliyordum benim suçum ne " shsbmeeosysbnznjswi3. ama söylemeden de edemiycem o %70 lik kısmın Allah belasını versin (camış gibi suratli demene payladım zbzbsnsnzj
meselenin cinsiyet meselesi olduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun. daha önce bir anonime güzellik algısı ile ilgili vermiş olduğum bir cevabı kopyalayayım; "kızların barbie’lerle büyütülmesinin gayesi var. bugün hepsi babalarından estetik operasyon için para istiyorlarsa bunun sebebini hiç düşündün mü? artık moda endüstrisiz yaşayamaz hâle gelmemizin sebebi ne? ünideki kızları sabah 10'daki ders için, 6'da kaldırtıp makyajı ve kombini ayarlamaya çalıştıran şey ne? araştırmalara göre 17 yaşındaki kızların %78’i dış görünüşlerinden rahatsız, nedeni ne? bir kadının bir moda dergisini 10 dakika karıştırması kendi vücuduna duyduğu memnuniyetsizliği %50 artırmaya yetiyormuş, hiç düşündün mü? iphone almak için böbreğini satan çocuğu duydun mu? hırsız ve elitist bir ceo’nun hayat hikayesini bizlere “azim ve başarı hikayesi” diye yuttururlar, niçin? ortalama bir insan günde 5.5 saat tv izliyor, niçin? steve jobs çok önemli biriydi değil mi? ancak yüzde %1’imizin ihtiyacı olan makineleri günde bir dolara çalışan işçilerle ürettiğini niçin konuşmayız? her yıl 20 milyon çocuk açlıktan ölürken bir koşu bandının üstünde fazla yediklerimizi eritmek için niçin ter döküyoruz? dünyada 600 milyon obez ve 1.4 milyar aç insan var, hiç düşündün mü? 20 milyon çocuk açlıktan ölürken biz aynı tişörtü haftada iki kez giymeye utanıyoruz, niçin? sahip olduklarımız, eninde sonunda bize sahip olur. bu kural hiç şaşmaz." mesele tam olarak buradan kaynaklanıyor. birileri tarafından sadece güzellik algımız değil neredeyse duygularımız, yönetiliyor. bunun farkına varınca da meselenin cinsiyet meselesi değil de insanlık meselesi olduğunu kavrıyorsun.
45 notes · View notes
tanrininarmagani · 2 months
Text
Ve devam ediyorum.Bende bu mesaja "bunu paylaşabilirmiyim,ortalık kızışsın biraz"yazdım.Hemen cevap gelmişti"Tabii 9'lardan korkan onlar gibi olsun"yazmıştı.Ah Eda senin yüzünden tüm sınıfın adı çıktı.Daha sonra olanlar oldu tabii ben hemen bu yazılanların ekran fotoğrafını alıp itiraf sayfasına attım bizim kızlarda yani admin resmen olay çıkarmak ister gibi cevaplar yazıp hikaye olarak atıyordu.Bizimde istediğimiz zaten buydu.Bende o atılan hikayelerin ekran fotoğrafını alıp mizah sayfasına attım.Resmen arada bir ajan gibiydim.Daha sonra iş büyüdü ve kavga iki hesap arasında birebir olunca bende aradan çıkmak zorunda kaldım.Şu an okul ikiye ayrılmış durumda.İtiraf sayfasını tutanlar ve mizah sayfasını tutanlar.Bu olayda yıl sonuna kadar böyle devam eder artık.Dün gece rüyamda Ahmet'i gördüm.Aynı gerçek hayatta da olduğu gibi dengesiz hislerin olduğu bir rüya.Bizim evde salonda ikimiz farklı koltuklarda karşılıklı oturuyorduk.Ben bir anda ayağa kalkıp onun yanına oturuyor ve gerçekte asla yapamadığım ama yapmak için kırk takla attığım o şeyi yapıyordum.Bir anda elimi çenesi ve yanağı arasına götürüp avcumu sakallarına koyuyordum.Sonra o bunu yaptığım gibi elimi ittiriyor ve "ne yapıyorsun" diyordu.Bende "sakallarına dokunuyorum" diyince "neden"diye sorunca"çünkü senden hoşlanıyorum"diye bir anda itiraf ediyorum.Çatık olan kaşları şaşkınlıkla havalanıyor ve bir anda beni yanağımdan öpünce ikimizde gülüyoruz.Sonra ben bir itirafta daha bulunuyorum."Hatırlıyormusun bir gün yanağında bir şey var diyip elimle silmiştim aslında yanağında hiçbir şey yoktu sadece sakallarına dokunmak için yaptığım birşeydi"diyorum.Ve o da kaşlarını çatıp bir anda salondan çıkıp gidiyor,rüya da burada bitiyor.Gerçekde de aynen böyle birşey yapmışlığım var tabii.Bu sabah okula gittiğimde ilk teneffüs onu hiçbir yerde göremeyince okula gelmediğini sanıp üzülmüştüm fakat saat 10da 12 Mart gösterisi için herkesi konferans salonuna topladıklarında onu salonda koltuğumda otururken merdivenlerden arkadaşlarının yanına gittiğini görünce yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu.Gösteri bitince herkes sınıflara dağıldı fakat 18 Mart içinde bir gösteri hazırlanıyor ve ben de onun için sunucu seçildim.Üçüncü derse girmiştik ve en nefret ettiğim dersti.Kimya.Ahmet benden bir üst sınıfta.Yani 10. sınıf.Onlarda orotoryo performansı için prova yapmaya başladılar.Tabii benim gözüm hep Ahmet'deydi.Yanlızca sahne ışıkları açık olduğu için ben rahatlıkla onu izlerken o ve sahnedeki diğer öğrenciler asla benim onu izlediğimi anlayamazlardı.Onun okuduğu kısımlar biraz daha fazla verilmişti çünkü Edebiyat hocamız bile onun sesini çok beğenmiş ve en çok ona okuma bölümü vermişti.O bundan pek memnun olmasa da en çok ben sevinmiştim.Çünkü sesini daha çok duyabileceğim için.Birkaç defa bütün metinleri okuduktan sonra ara vermişlerdi.En ön sıradaki ilk koltukta oturuyordum.Herkes arka taraflara geçtiği için onuda arkaya oturacak sanıp üzülmüştüm.Elimdeki sunucu kağıdıyla oynarken biri yanımdaki koltuğun oturma kısmını aşağı indirip yanıma oturdu.Kafamı çevirip baktığımda onu gördüm.Ahmet.Yukarı sıralara değilde benim yanıma en ön sıraya oturmuştu.Onunda bana yaptığı gibi bende kocaman gülümsedim.Devamı gelecek🎐
33 notes · View notes
dilhunbiri · 9 months
Text
“bugün oturdum ölümü düşündüm, yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken.”
Tumblr media Tumblr media
108 notes · View notes
sezginer35 · 5 months
Text
Günaydın millet..
Tumblr media
youtube
Cemal Süreya
(Cemal Süreya’nın Güz Bitiği Kitabında “Keşke yalnız bunun için sevseydim seni” dizesiyle son bulan 20 şiir)
İKİ KALP
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde gösterisi zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.
Kuşlar toplanmış göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
EŞDEĞERİYLE YAN
Eşdeğeriyle yanyana yürürken
Cehennem sokağında birey olmak,
Ve en inceldikten sonra
İlkel sözcüklerle konuşmak seninle.
Saat beş nalburları pencerelerden
Madeni paralar gösteriyorlar,
Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.
Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
ÇEKİRGE BULUTU
Çekirge bulutu içinde
Koynuma soktuğun ekin;
Çalgılar iki durur sürgün ilinde,
Bir gözü mavidir bir gözü blue.
Gölgede boy atmış top fesleğen,
Bir ilkokul bahçesinde görmüştüm seni,
Marienbad ilkokulu, Nişantaş’ta;
Bir çocuk yeşil örtüyü çekiverdi.
Hızla geçen otobüslerin ardında benzeşmek…
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
SÜLÜNÜN YÜZÜ
Sülünün yüzü bir atmosfer olayıdır.
Rasgele yazarı avcıdan öğrendim:
Yaban ördekleri donmasın diye,
Suya nöbetleşe kanat vururlar.
Ve işte şamandırasıyla Beşiktaş’ınız,
Çapraşık bir yüzyılı geriye atar;
Tanrım siz şu uzun Anadolu’yu
Çocukluk günlerinizde mi yarattınız?
Senaryocu bayanla bir bankta oturuyoruz
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
İLKOKULU BİTİRDİĞİ
İlkokulu bitirdiği gün Cumhuriyet şairi,
Saçında kurdelesi Lozan gibi;
Sonra her yıl öldürüldü, öldürüldükçe de
Hemeninden göğe huthutler çizildi.
Gelecek zaman oldu şimdiki zaman;
Irmak aşağı inen güz parçası,
Çok süslü bir halkın arasından,
Benimsin!
İyi anlarında sesin kalınlaşıyor
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni
BİLGİSAYAR OLARAK
Bilgisayar olarak kullanılmış bir gölü
Selçukluya pragmalar taşıyan Gazali
Bir ilk aptallığı düğüm sayarak
Yadsımış dört yanı hep yukarı bakmış.
Bu yüzden önündeki ayna kırılır kırılmaz
İntihar etti sayılmış tasavvuf ehli,
Yine bu yüzden doğduğu an
Kaymaya başlamış Osmanlı yıldızı,
Baktım yeri toparlıyor ayak izleri
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni
AFYON GARINDAKİ
Afyon garındaki küçük kızı anımsa, hani,
Trene binerken pabuçlarını çıkarmıştı;
Varto depremini düşün, yardım olarak Batı’dan
Gönderilmiş bir kutu süttozunu ve sütyeni.
Adam süttozuyla evinin duvarlarını badana etmişti,
Karısıysa saklamıştı ne olduğunu bilmediği sütyeni,
Kulaklık olarak kullanmayı düşünüyordu onu kışın;
Tanrım gerçekten çocukluk günlerinizde mi?..
Eşiklere oturmuş bir dolu insan
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
DAHA BEN
Daha ben ilk kazmayı vurmadan
Elime gelen Karabitki’li testi,
Nefertiti’nin mutfağı sayılan yerde
Koyu sır yeni hicret yollarını kesti.
Terimler eşekarıları sözcüklerin,
Acımasızdırlar, adsız ve sueldirler,
Önlerine katarak insan ve hayvan listelerini
Sabah akşam kapınızın önünden geçirirler.
Fazıl Hüsnü diyor ki, ne diyor Fazıl Hüsnü?…
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
İÇTİM O
İçtim o bin yıllanmış testiden, içtim, içtim,
Örtüler arasında yeryüzü beğenisiyle
Ayışığını paylaşırdı bacakları,
Öptüm ayak parmaklarını, öptüm, öptüm.
Put’unu cezalandırıyor kır delisi;
Oğlan iki ev ötede, Londra’dan gelmiş;
Yazsınlar felaketlerin hep çift geldiğini,
Garson acıması tutmuş içkievini.
Ortaoyunumuzun dekoru bir kağıt mendil
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
BİR MİNELİ
Bir mineli altın saat,
Bir altın köstek ve madalyon
Bir roza maşallah,
On iki miskal inci.
Madalyonunu ve boncuğunu
İttim içeri,
Gözlerimizin dibi karıştı
Dağyollarının uzak dumanı gibi.
Ve konsolun üstünde noksan bir gümüş kutu
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
METİNLERDE BULUŞTUK
Metinlerde buluştuk kopkoyu deyimlerde,
Koşut ve eş zamanlı okuduk kimi kitapları;
O arada iki de defterimiz oldu,
Biri babasına daha çok benziyor.
Bir türlü kotarılamayan uğraş,
Ç harfini daha yeni dönmüşüz;
Gözlerimizde İbni Sina bozukluğu,
Dostumuzsa, Bodrum’da, dönmez geri.
Uzaklardaydın, oracıkta, öbür kıtada,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
KÜÇÜK ANNE
Küçük anne, kelepir kız,
Bir şey söyle bana,
bana bir laf et ki binlerce,
Onbinlerce görüntü anlatamasın.
Genceli Nizami’nin dediği gibi
Taşı onunla yıkasalar
Üzerinde akik biter,
Bakışların ki…
İkinci bir parıltı var senin bakışlarında
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
18 ARALIK
18 Aralık 1985’te o salonda
Kişi nasıl kestirebilirdi ileriyi?
Siz, kazıbilimler, alınyazısıbilimler,
Geçsin yıllar geçsin, seneler gibi.
Olur mu anımsamamak Onaltıncı Louis’yi
14 Temmuz 1789 akşamı, Louis,
Şöyle yazmamış mıydı defterine:
“Bugün kayda değer bir şey yok..”
“Kehanet” adlı kısacık bir şiir buldum
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
HİÇBİR SEMTTE
Hiçbir semtte berberin olmadı,
1954-1980 yılları arasında,
26 yılda 28 ev değiştirdin;
Leke kuşağı nasıl bilmez seni!
Arabesk nedir diye düşünmüştünüz:
Şebboy sesli bir cümbüş, eza içinde;
Eşitlik midir komedya, içtenlik mi,
Erdem diye benimsenmesi mi fırsatsızlığın?
Yürütüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
MUTSUZLUK GÜLÜMSEYEREK
Mutsuzluk gülümseyerek gelir, adıyla süslenmiştir;
Banliyo treninde rastladığımız
Sınav saatini kaçırmış liseli kız,
Hep kazanırsın ey çözümsüzlük!
Ey otobüssever ey Troya yolcusu!
Anımsarsın günlerce konuşup durmuştuk
O İB(ipekböceği) sesli kadını;
Birinin Grönland’ı olmaya hazırlanıyordu.
İki çay söylemiştik orda, biri açık,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
BİR KIŞ
Bir kış göğü gibi o saat alçalır ölüm,
Yalnız işitme duyusu kalır ortada.
Asya kentleri yürür dururlar,
Höyükler burnumda hızma.
Uzakta dev bir damla:Pırıl pırıl Pencap!
Tabanlarından kayıp duran sütunlar
Yitmiş bir geleceğin işaret parmakları:
Horasan uykusuna havlayan köpekler, Buhara.
Uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
PİRİ REİS
Piri Reis geri çekmiştir haritasını
Azmayı çoktan unutmuştur hayvanlar;
Başlamıştır Sultanahmet sürüncemesi,
Kızlar yatakta yan yatmaya başlar.
Ben atımı böyle dört sürüyorum ya,
Yetişmek için mi, bilmem, kaçmak için mi?
Ya sen? Neden sende tehlike anlarına
Bunca hazırlıksız olma özeni?
Bir şey var, ancak makilerin orda söyleyebilirim,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
BİR ÇİÇEK
Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
Bir yanlışı düzeltircesine açmış;
Gelmiş ta ağzımın kenarında
Konuşur durur.
Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda,
Güverteleri uçtan uca orman;
Aldım çiçeğimi şurama bastım,
Bastım ki yalnızlığımmış.
Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
GECE BİTKİLERİNDEN
Gece bitkilerinden korkuyorum,
Hayır, geceleri bitkilerden!
Gizlenirken vurulmuş ulaklara ağıttır
Bana açtığın her telefon.
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
An ki fıskiyesi sonsuzluğun
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
ATI’LAR DELTALARA
Atı’lar deltalara gömülen atı’lar,
Saçı’lar fiyortları öpen saçı’lar,
Kutu’lar, Haliçlerden susmuş kutu’lar,
Takı’lar eski aşkları imler takı’lar.
Bol dökümlü gömleğinin içinde
Sırtını ve karnını dolanan
Ve sonunda sincap olan
O kuş.
Seni o kadar yakından görünce,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
64 notes · View notes
alexay76 · 7 months
Text
Evlendim Ama Eski Sevgilimle Sikişe Devam
Selam arkadaşlar, ben Boludan Cemre. Evliyim. 30 yaşındayım, 1.70 boyunda, 65 kiloda, kumral, beyaz tenli, çekici bir bayanım. Fiziğim düzgündür yani. Benim hikayem, ben başka biriyle evlendikten sonra eski sevgilimle yaşadığım sevişmelerim hakkında. Ben şimdiki kocamla evlenmeden 6 yıl önce, Murat benim sevgilimdi, gözümü onunla açmıştm, ilk gördüğüm yarrak da Muratın yarağıydı. Muratla deliler gibi sevişirdik, ama kızlığıma hiç dokunmadı. Saatlerce göğüslerimi yalardı, amımı ise öyle bir yalar ve emerdi ki, amımın dudaklarını koparırcasına. Amımı yalarkende parmağını göt deliğime sokardı ve ben sular seller gibi orgazm olurdum. Sonra dayanamaz yalvarırdım, “Sik beni aşkım, kadın yap!” diye, ama o, “Kızlığını kocana sakla!” deyip, amımdan sikmezdi. Bir seferinde ben, “Yarağını içimde istiyorum, götümden sik bari aşkım!” deyince, “Bak o olur işte!” deyip götümü sikmişti. Murata 5 yıl boyunca götümü siktirdim. Muratın siki oldukça kalındır, götümü sikerken dağıtırdı, günlerce götümün üstüne oturamazdım…
Muratla evlenme planları yapmaya bile başlamıştık. Ama Muratın ailesi köyden bir akrabalarının kızıyla evlendirmek isteyince ayrıldık. Ben de ona inat olsun diye, hemen ilk kaşıma çıkan adamla (şimdiki kocamla) evlendim. Kocamla her gece sabahlara kadar sikişirdik, ama yinede mutsuzdum, Muratı hiç unutamadım. Ben evleneli 1 yıl geçmişti ve Muratla hiç görüşüp konuşmuyorduk.
Bir gün ben Cafede oturuken telefonum çaldı, arayan Murat idi. Çok kızgındım ona, açmadım meşgule aldım. Hemen mesaj attı, “Aç telefonu, önemli!” diye ve birdaha aradı. Merak edip açtım busefer. Beni yolda görmüş, benimle konuşup dertleşmek istiyordu. Uzun uzun düşünüp buluşmayı kabul ettim. Belirlediğimiz yerde arabasına bindim, şehir dışına, ormana, eskiden buluştuğumuz yere gittik. Arabayı durdurdu, ama heyecandan titriyordu karşımda. Bir anda boynuma sarıldı ve “Çok pişmanım aşkım, sana haksızlık yaptım. Çok mutsuzum, eşimden nefret ediyorum!” diye. Okadar içtendi ki, dayanamadım ben de ona sarıldım ve ikimiz de ağlamaya başladık. Derken dudaklarımız buluştu, dakikalarca deli gibi öpüştük…
Sonra Murat arabanın koltuğunu yatırdı, ben sırt üstü yattım. Bir çırpıda hem beni hem kendini soydu. Kafasını göğüslerime gödü ve memelerimi emmeye ısırmaya başladı. Bense daha da bastırıyordum, “Ye aşkım göğüslerimi, ye bitir!” diyordum. Bunu yapmasını ne kadar da çok özlemişim. Memelerimden göbeğime indi, ordan da amıma. Amımın dudaklarını ayırıp klitorisimi öyle bir emiyordu ki, ben anında boşaldım. Amımın içine dilini sokuyor, beni diliyle sikiyordu. Yarım saat kadar yaladı ve ben bu sürede 2 defa daha orgazm olup boşaldım ağzına. “Yalvarırım Murat sik beni! Kızken hep götümü siktin, şimdi amımı sik dağıt!” dedikçe yalvartıyordu beni…
Yalvarmama dayanamayan Murat, bacaklarımı omuzuna aldı ve amıma öyle bir yüklendi ki, amımı yara yara sikinin tamamını bir anda kökledi amıma. Zevkten ölebilirdim o anda. Dudaklarımı öperekten, yavaş yavaş amımı sikmeye başladı. Çok geçmeden ben yine boşaldım. Murat en az 20 dakika siker öyle boşalırdı. Yarağını amımdan çıkarıp, amımdan akan suları iyice yalayıp yuttuktan sonra tekrar yerleştirdi ve sikmeye devam etti. Çok sert sikiyordu. Bir yandan da memelerimi avuçlayıp, uçlarını eziyordu. 15 dakika kadar hızlı hızlı gidip geldikten sonra yavaşladı. Anladım ki boşalacaktı, “Çıkarma aşkım, içime boşal!” deyince, bir anda titremeye ve tüm döllerini içime boşaltmaya başladı. Yarağını amımdan çıkarmadan üstüme uzandı, bir süre öylece kaldık, dinlendik…
Ogün ormanda 3 saat daha kaldık. Bu süre içerisinde 2 defa daha amımdan ve 1 sefer de götümden sikti beni. Götümden sikmesini de çok özlemiştim, zira şimdiki kocam hiç götten sikmiyordu beni. Eski sevgilim Muratla bu gizli ilişkimiz 4 yıl daha sürdü. Kocamdan arta kalan zamanlarda kendimi hep pendik escort eski sevgilime siktirdim. Ama artık görüşmüyoruz, iş için İstanbula taşındılar. Kocam olacak adam ise artık beni eskisi gibi sikemiyor, sikse de bu sikmeleri ‘Görev’ gibi geliyor ve heyecan vermiyor. Murat da yok, ben de kendimi başkalarına siktirmeyi düşünüyorum. Çünkü kocamı aldatmanın ve gizli sikişmenin heyecanı başka!
Hepinizin yaraklarından öpüyor, bol sikişler diliyorum
110 notes · View notes
Text
Annemin Teyzekızının Götü! (Yılmaz 45 Y., İstanbul)
Lise sona yeni geçmiştim, Fatih'te dedemden kalma ahşap evin üst katında oturuyorduk. Babam memurdu, annem ev kadını. Ablam iktisat fakültesine o yıl girmişti. Annemin teyzekızı Sacide abla sık sık Adapazarı'ndan İstanbul'a gelir, bizde kalırdı. Senelerdir Sacide abla gelince benim odamda yatardı, ben de salondaki kanepede. Şikayetçi olmazdım hiç bu durumdan; odamdan almam gereken bir şey olduğunda serbestçe girebiliyordum nasıl olsa. Hele Sacide Abla uyuyorsa... Gecelik giymezdi hiç; uyurken sütyen de takmazdı. Açık kumral saçları, bembeyaz teni, dolgun göğüsleriyle güzel sayılabilecek bir fiziği vardı. Uzun uzun seyrederdim onu uyurken, sonra da onu siktiğimi hayal ederek 31 çeker boşalırdım tabii.
Okula devam ederken aynı zamanda büyük kulüplerimizin birinde basketbol yıldız takım oyuncusuydum; babam okulu aksatmamam şartıyla razı olmuştu spor yapmama. Bir maç sırasında ciddi bir sakatlanma yaşadım; sol bacağımda lif kopmuştu. Babam çok bozulmuştu bu sakatlığa, tam da Mayıs ayında imtihan döneminde oluşumuz sinirlendirmişti onu. Çalan kapı ziliyle Hızır gibi yetişmişti Sacide Abla! Ama sakatlığım, ciddi bir yatak istirahati gerektirdiği için, odamı verememiştim sevgili Sacide ablaya, bu kez salonda yatan o olacaktı mecburen...
Ertesi sabah uyandığımda, Sacide abla bornozla benim odamdaydı, herkes salonda kahvaltı masasında olduğundan mecburen benim odamda giyinecekti! Önce benim uykuda olduğumdan emin olmak için üzerime doğru eğilip baktı; nemli sabun kokusu beni çıldırtmaya yetmişti, taş gibi olan sikimde nabız atışlarımı hissediyordum. Bana arkası dönük bornozu çıkarttı, apışarasını iyice kurulayıp, külodunu giymek için domaldı. Açık kaherengi göt deliğinin altında kılsız amcığının etli dudaklarını görünce sikim külodumu yırtacak hale gelmişti. Sacide Abla giyinip odamdan çıkınca, sikime ufak bir dokunuşla inanılmaz bir patlama ile boşalıp tekrar yatıp uyudum.
Akşam saatlerinde gelen bir telefonla anneannemin rahatsızlanıp hastaneye yatırıldığı haberiyle, annem ve babam ani bir kararla Adapazarı'na gitmek zorunda kalmışlar. Sabah uyandığımda, ablam da çoktan okula gitmişti. Elimi yüzümü yıkayıp topallayarak salona doğru yürürken, fısıltı halinde konuşmalar duydum. Sessizce salona yaklaştığımda, Sacide ablanın telefonla konuştuğunu duydum, "Evett! evettt! Sok artık yarrağını içime! Geçirrrr! Amımı götümü doldur o koca sikinle!" diye konuşuyordu. Salonun kapısını hafif araladığımda, elindeki hıyarı götüne sokup çıkarmaktaydı...
Şaşkınlıkla kapıyı kapamamla çıkan gürültü Sacide ablanın paniklemesine yetmişti. Odama dönüp yatağa uzandıktan sonra uzun bir sessizlik oldu. Yarım saat kadar sonra odamın kapısı yavaşca açıldı. Az önce gördüğümde çırılçıplak olan Sacide ablam giyinik olarak karşımdaydı. Bana, "Ne diyeceğimi bilemiyorum..." derken sesi titriyordu, "Kimseye birşey söyleme n'oolur Yılmaz!" dedi. Hiç konuşmadan elimi uzattım. Yanıma geldi, yatağımın kenarına oturup elimi tuttu. Ben de yan dönüp diğer elimi apışarasına koydum, titrediğini hissettim. Yüzüme eğilip dudaklarımdan öpmesiyle ok yaydan çıkmıştı artık, bacağımdaki sakatlığı bile hissetmez olmuştum.
İkimiz de süratli bir şekilde çırılçıplak soyunduk. Sacide ablam deneyimlerini kullanıp idareyi ele almıştı; önce üzerime ters uzanıp 69 oldu, yarağımı yalamaya başladı. Ben de onun amını çılgın gibi yalıyordum. Amının dolgun dudaklarını ağzıma doldurup emdikçe, Sacide abla üzerimde inleyerek kıvrana kıvrana orgazm oldu, çığlıklar atarak... Ablamın okuldan gelmesi yaklaşınca kalktı yatağımdan, her yanı titriyordu.
Annemlerin dönüşüne kadar, her sabah Sacide ablayla, ablamın okula gidişiyle sevişmeye başlıyorduk. Sacide abla ikinci günden itibaren götünü de siktirdi bana, ama bakireliğini korudu kararlılıkla! Telefonda seks yaptığı sevgilisi hakkında sorduğum soruları yanıtlamamıştı, ama dört gün boyunca götünden çılgınca sikişmişti benimle...
Gidişine alışamamıştım, rüyamda sikişiyordum Sacide ablamla sürekli. Yıllar sürecek bir ilişkinin başladığını bilemezdim. Sacide ablayla yaşadıklarımızın üzerinden iki ay kadar geçmiş, yaz tatili başlamış, sakatlığım epey düzelmişti. Son rahatsızlığından sonra anneannem maalesef yatalak durumdaydı, Adapazarı'nda oturan Hacer Teyzem, annemin teyze kızları Macide ve Sacide ablamlar dönüşümlü olarak ilgileniyorlardı anneannemle.
Temmmuz başlarında anneannemi ziyaret bahanesiyle Adapazarı'na gittim, esas amacım Sacide abla'mı sikmekti tabii ki! Anneannem felç nedeniyle tam konuşamıyordu, ama beni görünce ne kadar sevindiği gözlerinden okunuyordu. Anneanemin evi tek katlıydı; bir oda, bir banyo, bir oda da çatı katında vardı. Ben orada kalmayı istedim, teyzemin ısrarlarına direnip kaldım da...
İkinci gecenin sabahında sikimde serin bir ıslaklıkla uyandım; Sacide abla yanıma diz çökmüş, boxerimden çıkardığı sikimi yalamaktaydı! Uyanıp irkilmemle gülerek, "Korkma kimse yok evde! Teyzem zaten kalkamaz!" dedi. Doğrulup dudaklarına yumuldum, aceleyle soyunduk. Biribirimizi açlıkla yalarken inliyorduk. Sacide abla, "Yılmaz'ım, hep seni düşledim! Beni bağırta bağırta sikkk!" diyordu. Sacide abla sikimi ve götünü iyice tükürükleyip beni yatırdı, üzerime çıkıp yarağımın üzerine aniden çökmesiyle inledik beraberce. Hızlı bir tempoyla adeta o beni sikti! Sonunda ikimiz de boşaldığımızda üzerime abandı kaldı nefes nefese...
Sikiş arası sohbetlerde bu kez açıldı bana, sevgilisi İstanbul'da üniversitede okuyan İran'lı zengin bir ailenin oğluymuş! Bir sene sonra mezun olacakmış, evlenip Tahran'a yerleşeceklermiş! Şok olmuştum; Sacide ablamı artık karım gibi görüyorken, başka bir ülkeye gelin gitmesi bir balyoz gibi inivermişti başıma! Sinir basmıştı birden; giyinip sokağa attım kendimi, hızlı adımlarla nereye gittiğimi bilmeden amaçsızca yürüyordum...
"Yılmaaazz! Yılmaazz!" diye seslenen kadın sesini farkedince durup döndüm. Gelen Macide ablanın büyük kızı Nurdan'dı, "Deminden beri bağırıyorum! Sağır mısın!" diye azarladı beni. Arkamdan koşmaktan nefes nefese kalmıştı, "Ne bu halin? Karadeniz'de gemilerin mi battı?" dedi gülerek. "Yoo, nereden çıkardın bunu?" dememle sarıldı sımsıkı, "Ulan buraya geldin, beni görmeden mi gideceksin!" deyip, bir daha sarıldı. Sütyensiz memelerinin sertleşmiş uçlarını göğsümde hissetmemle sikim esas duruşa geçmişti bile...
Macide abla annemin teyzesinin ilk çocuğuydu, arada iki erkek, üç düşük derken, en son olarak Sacide ablayı doğurmuştu, tekne kazıntısı olarak. Macide Abla 42 yaşındaydı, 20 yaşındayken, baba tarafından akraba Ali abiyle evlendirilmişti, iki kız doğurmuştu. Nurdan 20, Nurcan 18 yaşındaydı. Kızlarının ikisi de okumamış, koca bekliyordu.
Nurdan'ın dişiliğini hissedince rahatlamıştım. Halen Sacide ablaya kızgındım, içimden, (Ulan Sacide abla, ben de senin yeğenin Nurdan'ı sikmez miyim!) diyerek, bir elimi arkadan Nurdan'ın başına atıp saçlarını okşadım. Saçlarının kokusunu içime çekip, "Seni görmeye geldim ben, görmeden gider miyim?" diye gülerken, belinden vücudunu sikime doğru yasladım. Benden yaşca büyüktü ama, spor yaptığım için gelişmiş olan vücudum bu farkı kapatıyordu. Nurdan koluma girdi, sohbet ederek epeyi yürüdük. Nurdan geçen yıl kazanamayınca tekrar üniversite sınavına girmiş, falan filan...
Akşam anneannemin evine girer girmez, Sacide abla üzerime öfkeyle atıldı; "Nurdan'la sürtmeye mi geldin buraya!" diye bağırdı. Şaşkınlıkla karışık bir öfkeyle bir tokat attım, sustu. Ama hemen pişman olmuştum, ne diyeceğimi bilemiyordum. Birden boynuna atılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım, "Affet beni lütfen, birden kendimi kaybettim!" dedim. O gece birbirimize sarılıp yattık, sevişmedik. Sabah uyandığmızda susuzluğumuzu doyasıya giderdik, dillerimiz, ellerimiz dumaksızın çalıştı, bağırta bağırta siktim Sacide ablanın götünü defalarca.
Sonunda dönüş günü geldi çattı tabii, döndüm İstanbul'a. Yaz bitti, okul antrenmanlar derken günler geçiyordu. Bir akşam eve gittiğimde bizimkiler yemeğe oturmuştu. Onlara katılmak için içeri girince donup kaldım, benim sofradaki yerimde Nurdan oturuyordu! Bana, "Selam!" diyerek gülümsedi, "İstanbul Üniversitesi'ni kazandım, kutlamayacak mısın beni?" dedi. Eczacılık okuyacakmış haspa, yurt falan ayarlayıncaya kadar da bizdeymiş! İçimden, (Hoşgeldin teyzesini siktiğim!) dedim, sevinmiştim gerçekten :)
[Yılmaz]
133 notes · View notes
egeenincisii · 1 year
Photo
Tumblr media
o akşam o gün Ege’mi bulduğuma inanmıştım. Ama onu İzmir ve Ege’de tam tersi oldu. Ege İzmir’in hayatına ‘’artık uyu.’’ mesajıyla girmişti. Ama bizimkinde ben aldım onu hayatma ama artık uyu demedim. Snaptan eklemiştim. 25 Ekim 2022 :) Fazla snape girmiyordu açıkçası ama bana çok iyi geliyordu küçücük bir sözüyle tüm 24 saat boyunca mutlu oluyordum. Kova burcuydu. Onu tanımlayacak olursam uykucu, maçsever, odun ve benim kıvırcığımdı. Her 1.2.3. ve 4. ayımızı ben kutlardım o hiç sevmez kutlamaları. Yeni yıl hediyesi kendime onun resmini çıkarttım heryere onu da götürüyordum. Çok mutlydum. Bizim ilişkimiz; bir çember düşünün o çemberin içinde sadece ikimiz ve birbirimze olan hislerimiz vardı. Onun haricinde ‘nerdesin, kimlesin?’ gibi sorular hep o çemberin dışındaydı. Öyle hiç sorular sormazdık. Hatta morali bozuk olduğunda 1 hafta falan konuşmadığımız zamanlar olurdu, geç cevaplar verirdi ama çok şey yapmazdım çünkü snape çok girmiyor derdim. Aramızda 862 kilometre vardı. Ve ben 25 Ekim tarihinden itibaren hep bu mesafeleri aşmayı diledim. Ona hep kıvırcık saçlarınla oynamak istiyorum ve sana kocaman sarılmak istiyorum derdim. En büyük hayalim oldu. Varlığıyla mutlu oluyordum. O 25 Ekim akşam baya bir konuştuk ve bana 21:04′te benimle sevgili olur musun dedi. Ve bende kabul ettim. Bana hep bebiş, güzellik, kızım derdi. Hayatımda ilk sevgilimdi, bu güzel duygularda ilkimdi ve hep son olmasını dilemiştim oysaki :) Deprem oldu yanımda oldu bir keresinde ‘beraber olan güzel olan hayalleri getir aklına’ dedi ben bu sözle o an sakinleştim bilmiyorum. Ama sonra işler değişti.Çok fazla şey var o yüzden kısa kesiyorum çünkü Ege ve İzmir’e söyleceklerim var daha. Beni snapten çıkardı, tiktoktan takipçiden kaldırdı engelledi bir anda yok oldu. Mesafeleri imkansız yaptı. Ve ne yapacağımı bilemedim elim kolum bağlı hiçbirşey yapamadım. Bekler ve döner dedim. Ama o ne döndü, ne geldi, ne bir umut verdi.. Sadece gitti. Bir daha dönmemek üzere :) Arkadaşına yazdım dediklerini ilettim mesaja bakarsa döner belki dedi ama yok. Bir daha dönmemek üzere gitti. En son onun için yazdıklarım o arkadaşına yazdıklarımdı. Artık  bende ne umut kalmıştı nede ışık:) O günden beri böyleyim yani. Acımı hep 3391 ve 0 klometre okuyarak dindirmeye çalıştım ve az da olsa başarıyordum. Şuan o benim için yok ama var, ama artık sanırım yok olacak. Resimleri, mesajları duruyor telefonumda. Silmiyorum veya silemiyorum hangisi bilmiyorum. Sesi aklımda.. çok güzel sesi var-dı. Çok yoruldum ama güçlü durmaya çalışıyorum. Artık onunla ilgili söyleyeceklerim azaldı. Şimdi sıra Ege ve İzmir’de.. O hayatımda yokken bir sürü kitap okuyordum. 3391 ve 0 kilometrede aynı şekilde. Onların hikayesi bana çok dokundu, dönüm noktam oldu, tüm cümlelerin güzelliği oldu..Sonra hayatıma o girdi işte. Bu iki kitap onunla birlikte daha da anlam kazanmaya başladı, mesafelerin, dağların, şehirlerin..hiçbirşeyin bu birbirini seven iki kalp için bunların bir engel olmadığını öğretti. Onu hayatımda hep Ege olarak benimsedim; belki birlikte ışıklardan konuşmuyorduk ama hayatımda ışıktı. Çok imreniyordum onların hayatlarına. Bizde böyle oluruz demiştim ama olmadı. Ege; iyiki o gün İzmir’e artık uyu yazdın, onun hayatına ışık oldun, karanlığına aydınlık oldun ve daha fazlası oldun. Onu iyiki çok sevdin. Mesafelerin bir önemsiz olduğunu, önemli olan iki güzel kalbin birbirini sevmesi olduğunu iyiki öğrettin. Çünkü sen olmasaydın İzmir olmazdı. İzmir karanlıkta olurdu. İzmir Ege’de olmazdı..Sen Dünya’nın en güzel Egesisin. Benim için öyle olmadı ama. Bana senin İzmir’e olan sevgin gibi olur sanmıştım ama olmadı. İzmir; sen içimdeki benin aynısısın. Yaşadığın şeylerden bazılarıyla senle ben o kadar benziyoruz ki..Tamamen sen olamam. Çünkü sen Egeyle tamamlandın. Ama ben yarım kaldım. Onca mesafeye rağmen o kadar güzel sevdin ki Ege’yi..sen iyiki onun ışık perisisin, iyiki yıldızın annesisin, iyiki onun aydınlığısın sende çokça iyiki..Aramızdaki fark senin Ege’ye karşı olan sevgin çok büyükken, bende de öyle ama Ege seni sevdi bırakmadı. Işığın oldu karanlığına..Ama benim için ise zifir bir karanlık yaptı. Canı sağolsun :) Aşkınıza, ışıklarla hayallerinizin olmasına..ve daha nicesini tek ben değil sizi okuyan herkes çok seviyor. Kabullenebilmem belki zor oldu. O benim Egem hiç olmamış ki..Olacağı buymuş demekki. Ege ve İzmir.. sizin hikayenizi kitaptan okumak apayrı birşey. Ama şimdi ise filminiz çıkıyor..Bunun için çok heyecanlıyım. Kavuşmanızı bu sefer bu şekilde izleyeceğiz..Ve filme gittiğimde ise 3391 ve 0 kilometreyi kalbime bastırıp izleceyeğim. O egem dediğim kişi benim egem hiç olmamış oysaki. Bir sahil kenarındayım aksam gece ay çok güzel düşünün. Ayın ışığı denizde çok güzel görünüyor rüya gibi..Ama ayın önünde bulutlar var o yüzden deniz kapkaranlık oldu ve ben o rüya gibi güzelliği göremiyorum. En önemlisi ışığı..Çünkü o egem dediğim Ayın önüne bulutları koyan kişiydi..Onu sevsem de bunu kabullenmek zorundayım artık biliyorum. Düşünceye devam :) Ve o yüzden sonsuza kadar hep o karanlıkta kalacağıma inandırıyorum kendimi. Ama sonra bir Ege gelecek,,hiçbir şey imkansız değildir. O ayın önündeki kara bulutları çekecek ve artık hayatım deniz gibi ayın ışığıyla parlayacak..Asla karanlıkta kalmayacak. İste o benim egem olacak inanıyorum. Ama akışına bıraktım artık.. Çünkü Ege ve İzmirin dediği gibi; Herşey anını bekler. Aşkta, dostlukta, güzel hisler ve güzel anılarda herşey anını bekler :) Beklerim ben isterse dünyanın öbür ucunda olursa olsun. Karanlığıma aydınlık, ruhuma ışık, hayallerime gerçek olacaksa beklerim. Çünkü o şuan bir yerlerde beni bekliyor. Adını belki hiçbirşeyini bilmiyorum belki. Ama mucizem olduğunu biliyorum, onun eyfeli, onun ışık perisi olduğumu biliyorum. O hala aklımda belki ama zamanla aşmak zorundayım hatta bunu başarıyorum bile belki :) ve filme gelirsem; kalbime bastırdığım kitaplardan önce  tabikide Allah’a dua ediyorum. Ruhumun ışığı olacaksa nasip et Allahım diye. Ondan sonra hem kitaptaki hemde filmdeki İzmir ve Egeyle konuşuyor olacağım içimden. Önce kitap ama. Çünkü onlarla ilk kitapta buluştum. Hepimiz gibi :) Ondan sonra filme dönüp o Aya kara bulutları örten egem bildiğim değil de, sonradan o bulutları çekip parlamamı sağlayan mucize Ege’mi hayal edip öyle izleyeceğim filmi. Öyle hayal edeceğim. 0 kilometre kitabında ‘’Göğe bak ..., ....seni özledi’’ kısmı boş. Ve o boşluğu dolduracak bir insan gelecek inanıyorum. Ve sizde inancınızı, umudunuzu asla kaybetmeyin dostlarım. Bekleyin sadece. Bunu neden anlattım çünkü artık onun hayatımda olmayışına kendimi kabullendirmek zorundayım. Ve İzmir ve Egeyi’nin benim hayatıma nasıl bir dönüm noktası olduğunu bilin istedim. Bu platformda tüm blog hesapları hayatlarında neler yaşadı bilmiyorum ama hiçbirimizin hayatı mükemmel değil dostlarım. Burda herkes yarasına, acısına dost olacak birilerini arıyor, yalnız olmadıklarını bilmek istiyorlar bende dahil. Ve o dostu arıyorsanız ben her ruhunuza bir yıldız çizen dost olmaya hazırım. Yeter ki yalnız hissetmeyelim. Hep bir arada olalım dostlarım. Üzülsekte olsun. Sevdiğiniz birisi varsa gidin sevdiğinizi söyleyin. 1 dakika sonra hatta 1 saniye sonra ne olacağını biliyormuyuz? Maalesef hayır. O yüzden sonunds red yediniz belki üzüldünüz anlıyorum. Ama en azından o içinizdeki ses az da olsa rahatlamadı mı? Red yediğiniz için demiyorum. Bir adım atabildin ve açıldın. Bunu sen, siz yapabildiniz. Başka kimse değil. Biz herşeyden çok güçlüyüz bunu asla unutmayın. Sadece aşk olmasına gerek yok bir başarı da olabilir yada herhangi birşey. Güçlü olmasaydık biz o zaman neden hayatımıza devam edebiliyoruz? Çok konuştum belki. Kısacası Ege ve İzmir.. size minnettarım. İyiki varsınız :) Kitap karakterleri olabilirsiniz ama benim için her zaman yaşayacaksınız. Ve sizler dostlarım. Umarım tüm hayatınız mutlulukla, güzel ınsanlarla, iyiki dedirten insanlarla, güzel heyecanlarla, sağlıkla geçer..Ama bunun için parlamamız gerek değil mi? Hasta olduğunuz da karanlık hissediyorsunuz değil mi. İyileşmek için çırpınıyorsunuz. Ama ilaçlar, serumlar..bizim için bir umut ışığı oluyor değil mi? Ve sonra alıp bir anda iyileşiyorsunuz, asıl doğrusu parlıyoruz..Ve böylece hayatımıza parıldayarak neşe saçarak devam edebiliyoruz.  Aynı bu misal. O yüzden hep gülümseyelim ve eğer 3391 kilometrenin filmine gidecekseniz asla lendinizi yalnız hissetmeyin dostlarım. Çünkü bende tek başıma gideceğim. Ama yalnız olmayacağım. Çünkü bedenen hepimiz yanyana olmasak bile filmi izlerken ki ruhlarımız, duygularımız aynı olacak eminim ki. Ve dilerim ki hayatınıza öyle bir Ege veya İzmir girsin ki..İmkansız kelimesini yok edebilesiniz. İzmir Ege’de olsun..Ege ise tüm şehirleri kapsıyor belki ama dilerim sadece İzmirde olsun. Kendinize iyi bakın dostlarım. Unutmayalım; Herşey anını bekler..
148 notes · View notes
istekligurbetci · 4 days
Text
AZGIN KAYNANA
Merhaba, 35 yaşında Makine Mühendisiyim. Eşimle 6 yıl önce evlendik. Eşim benden, ben de kaynanamdan 10 yaş küçüğüz. Anlatacağım olay geçen yaz bizim evde kaynanamı banyoda çırılçıplak görmemle başladı. O günden sonra benim ona bakışlarım onun da bana bakışları değişmişti. Kayınbabamla aralarının iyi olmadığını, seks olayının aralarında hemen hemen hiç olmadığını eşimden defalarca duymuştum.
Kaynanam, kocaman göğüsleri ve kalçaları olan, benim deli olduğum bir kadın tipi. İri götlü kadınlara bayılırım. O olaydan sonra hepimiz bizim yazlığa gittik. Eşimin iki tane küçük kardeşi var. Ben pek denize girmeyi sevmediğimden eşim çocukları alıp plaja gider, ben ve kaynanam genellikle evde yalnız kalırdık. Ben balkonda güneşlenip bira içerken kaynanamda ev işleri, yemekle uğraşırdı.
Birgün yine yalnızken balkona geldi ve çok terlediğini duş alacağını söyleyip banyoya gitti. 5-10 dakika sonra dayanamayıp anahtar deliğinden onu gözlemeye gittim. Kaynanam kapının tam karşısında bir eli amında bir eli göğüslerinde mastürbasyon yapıyordu. Sikim anında dimdik olmuştu, şortumu indirip ben de başladım çekmeye. Birkaç dakika sonra sessizce titreyerek orgazm olduğunda ben de kapının önüne boşalmıştım. Spermlerimi özellikle orada bırakıp balkona geçtim ve biramı içmeye devam ettim. Akşam olsa da eşimle ateşimi söndürsem diye düşünüyor adeta sikim hiç inmiyordu. 
Neyse, gece 23:00 civarında eşime dışarda biraz dolaşalım diyerek dışarı çıktık. Arabaya atladığım gibi ormana doğru sürdüm. Şortumu indirip eşimin ağzına verdim. Hem arabayı kullanıyor hem de sikimi yalatıyordum. İlk postayı direksiyonda attım. Arabayı ormanın içinde sote bir yere çektim ve hemen aşağı inip eşimi soymaya yalamaya başladım.Ön kaputa yatırıp amını yalayarak orgazm olmasını sağladım. Oda boşaldıktan sonra bacaklarını omuzuma alıp amına yerleştirdim ve pompalamaya başladım. Birazdan ikimizde boşaldık ama benim ateşim hala sönmüyordu. 
Onu götten sikeceğimi söyleyip yüzükoyun arabaya yapıştırdım. Önce krem yok canım yanar diye itiraz etti ama baktı ki bende durmaya niyet yok, çaresiz kabul etti. Sikimi ve göt deliğini bolca tükürükleyip köküne kadar yerleştirdim. Eşim resmen acıdan bas bas bağırıyordu. O bağırdıkça ben daha hızlı vurmaya başladım. Hem eşimin bağırışları hemde yakanlanma korkusunun verdiği adrenalinle yaklaşık 15 dakika eşimi bağırtarak götünden siktim. Spermlerimi içine akıtıp rahatladım. Üstümüzü giyinip hiçbirşey konuşmadan birer sigara içip eve döndük.
Uyumak için herkesle beraber yatağımıza gidince eşim neden bu kadar ateşli olduğumu sordu. Aklıma yine o banyodakiler geldi ve bir sebebi yok deyip tekrar sevişmeye başladık. Çıkardığımız sesleri kaynanamın duyduğuna eminim.
Ertesi gün biraz geç uyandım. Evde kaynanamdan başka kimse yoktu. Eşim çocukları alıp plaja gitmiş. Kahvaltımı yaparken kaynanam “Niye bugün geç uyandın? Hayırdır “dedi. Ben de gece biraz fazla yoruldum deyince gülümseyip yanımdan uzaklaştı. 1-2 saat sonra balkona yanıma gelip kileri toparlayacağını, ağır eşyaları taşırken beni çağıracağını söyleyip kilere gitti. Biraz sonra bana seslendi, yanına çağırdı. Ağır bir çuvalın yerini değiştirdik. Kapıdan dışarı çıkarken kafasını eğmeyi unuttu ve kapının üstüne kafasını çarpıp yere yığıldı kaldı.
Hemen kucağıma alıp yatağına götürdüm, ayıltmaya çalıştım. Kolonyayla başını, yüzünü, boynunu boğazını ovuşturdum. Ama ayılmıyordu. Boynuna kolonyayı sürerken kolum göğüslerine değmeye başladı. Ama yanlışlıkla. Göğüs uçları sutyen giymediğinden fındık tanesi gibi koluma değdikçe benim sik kalkmaya başladı. Ayılacak diye korkarak tişortunu yukarı çekip o koca memelerini dışarı çıkardım. Hafifçe okşuyordum, korkarak. Hala ayılmayınca hafifçe yalamaya başladım. İyice zıvanadan çıkmıştım. Aşağılara inip eteğini yukarı çektim ve külotunun üstünden amını koklayıp öpmeye başladım. 
Artık iş çığırından çıkmıştı, külotunu iyice indirip amını deliler gibi yalamaya başladım. Hala bir tepki yoktu. Ama yaladıkça seller gibi su akıyordu amından, hepsini yalayıp yutuyordum. Artık ayılmadan bir de içine gireyim deyip amına iyice yerleştirdim. Kudurmak üzereydim,2 dakika dayanamayıp dışarı çekip boşaldım ama sikim hala inmiyordu. Tekrar amını yalamaya başladım. Bacaklarını iyice ayırıp göt deliğini yalamayı da ihmal etmiyordum. Acaba götünden siksem ayılırmıydı acıdan diye düşünmeye başladım. Sonunda rezil olmakta vardı çünkü. 
Tekrar amına sokup sikimi iyice kayganlaştırdım ve bacaklarını omuzuma alıp göt deliğine dayadım. Biraz zorladım, baktım çok dar girmiyor, ayılmasın diye vazgeçtim tekrar o pozisyonda amına vurmaya başladım. Belim gelmek bilmiyordu. Tahminim 15-20 dakika pompalamışımdır. Birazdan şok oldum çünkü kaynanam bağıra bağıra, zangır zangır titreyerek orgazm oluyordu. Bende o şaşkınlıkla sikimi içinden çekmeyi unutup içine boşaldım. Resmen şok olmuştum.
Kaynanam gözlerini açtı ve beni dudaklarımdan hafifçe öpüp teşekkür etti. 10 yıldır ilk defa sikilerek orgazm olduğunu söyledi, beni yanına çekip yatırdı. Biraz dinlendikten sonra üstüme çıkıp her yerimi yalamaya başladı aşağıya inip sikimi de yaladıktan sonra buna bir hediyem var dedi. Beni ayağa kaldırdı ve önümde domaldı, ”az önce yapamadığın şeyi yapmana şimdi izin veriyorum, masanın üstündeki kremi al, kayınbabanın hiç sikemediği götümü sik” dedi. 
Kremle sikimi iyice kremledim ve yavaş yavaş hiç sikilmemiş götüne girmeye başladım ben girdikçe o bağırıyordu. En sonuna kadar girdim ve biraz bekledim alışsın diye. Kendisi kalçalarını ileri geri hareketle sokup çıkarmaya başladı. Alışınca iyice abandım ve var gücümle ben pompalamaya başladım. Bir elimle de alttan amını okşuyordum. Fazla dayanamadı ve orgazm olmaya başladı. Ben gelmediğimden içinden çıkardım ve bacaklarını omuzuma alıp tekrar götüne soktum. Artık resmen kudurmuş köpek gibi bağırıyordum. 
Ve içine patladım…
Üstümüzü giyinip balkona çıktık, konuşmaya başladık. Onu banyoda gözetlediğimi görmüş. Kapının önündeki spermleri külotuyla silmiş ve giyinmiş. Gece eşimle sevişme seslerimizi de kapının önünden dinleyip mastürbasyon yapmış. Bugün de gerçekten bayılmış ama ben göğüslerini yalarken kendine gelmiş ama belli etmemiş.
36 notes · View notes
amanbeedegmez · 7 months
Text
Hayrullah hocanın iki yıl önce 1.55 diye ölçtüğü boyummun 1.53 olduğunu öğreneli iki saat oluyor amk millet uzuyorr biz git gide kısalıyoruz
76 notes · View notes