Tumgik
#gözyaşlarım
Note
UÇURUM
Gözyaşları anlamsız bu dünyada
Zaten sevmem ki hiç
Buz kütlelerinin karşısında ağlamayı
Küçük görülürüm ben
Güçsüz, zayıf, çelimsiz
Uçurumdayım sanki
Duygularım bir bir atlamış aşağıya
Bir ruhum bir de bedenim kalmış
Yüksek uçurum kenarında
Tutar kolumdan sürükler bedenimi
Ayak uydururum ruhuma
O göğe yükselirken
Ben sert kayalıklara
h.d., 24.08.23, 19.52
Gözyaşlarım... Her ânıma şahitlik eden gözyaşlarım... Hep haksızlığa uğradı gözyaşlarım , küçük görüldü, aşağılandı . Bu yüzden gözyaşlarım akmamak için hep bir direniş içerisinde savaşırdı. Ben ne yapıyordum peki? Bende sonucunda boğulacağımı hiç düşünmeden gözyaşlarımın içinde saklanıyordum. Sadece ben mi saklanıyordum peki ? Hayır. Hislerim de artık kendini saklar hale gelmişti . Çünkü o da korkuyordu. Neden mi? Yine insanlar işte. İnsanların düşünceleri hislerimin önüne geçiyordu sanırım. Hâlbuki böyle olmamalıydı ama elimden bir şey gelmiyordu. Hislerim kendini hep saklıyordu hem de hep . Ama bilmediği bir şey vardı. Yok olmak... Evet hislerim saklanmaya çalışırken artık bir bir yok oluyordu. Ne kadar acı verici öyle değil mi? Hisleri olmayan bir insan insan mıydı ki? Bizi insan yapan en önemli şeylerden biri hislerimiz değil miydi? Ama insanlar düşünceleriyle kendilerini yok eder hale gelmişti. Artık yok oluyorduk ya da belki de çoktandır bir yok oluşun içindeydik...
@kaosgibiyim
30 notes · View notes
witchgirll3 · 2 years
Text
Yağmurlar artık gözlerimden değil bulutlardan yağıyor. Çünkü ben senden vazgeçtim sevgilim...
8 notes · View notes
benbayanfil · 2 years
Text
.
Mutlu olduğum anlardan çok mutsuzluklarıma tutunuyorum.
Ayağa kalkmak için her defasında acılarımdan güç alıyorum.
Geride bıraktığım tüm göz yaşlarım, hepsinin kıymetini biliyorum. Hiçbirini unutmuyorum. . .
5 notes · View notes
yurekbali · 10 months
Text
Tumblr media
“küçük İskender” anısına... (28 Mayıs 1964, İstanbul - 3 Temmuz 2019, İstanbul) * * * küçük İskender'in Walizi - Haydar Ergülen “İskender de Attilâ İlhan gibi bir ‘şair-i maderzat’ bence, yani ‘anadandoğma şair’, o nedenle yazmak için yaratılmış olanlardan, yani yazmamak elinde değil! Üstelik de çok yazmasının kime zararı var, doğrusu bunu da bilemem, Enis Batur çok yazıyormuş, ne güzel demek ki yazabiliyor, istediğini okursun, tümünü senin okuman için yazmıyor, işte İskender de öyle. İskender Türkçenin en zeki şairlerinden, yazarlarından. Onun şiiri bir ‘gökkuşağı’ tam anlamıyla. Renkli, farklı, zengin, çeşitli, yüksek, doğal, yalın, derin, katmanlı, coşkulu, düşündürücü, zevkli, enerjik, akıllı, duyarlı, komik, ironik, lirik, epik, erotik, eleştirel, sivri dilli, yaramaz, asi, tehlikeli, korkusuz, pervasız, argolu, sokak dilli, koyu, bireysel, toplumsal, tümüyle laik bir şiir; evrensel, kalıcı ve evet herkese göre bir şiir. Daha doğrusu çok şiir! İskender’in sözgelimi “uzun yazlardan sözeden kadınlardan korkacaksın/ hani bir de ağustos köpek gibi sarhoşsa ayakbileklerinde” dizeleriyle başlayan “Uzun” şiiri (ki çok severim, hatta en sevdiğim şiirlerinin başında gelir; tek kusuru, yıllar önce İskender’e de söylemiştim, ‘kısa’ olması; şaka gibi, adı ‘Uzun’, kendisi ‘kısa’ bir şiir) ‘çok’ ve ‘çoğul’ şiirinin örneklerinden biridir. “leyla, sen bir heves değilsin baharda/ çiy değilsin, kırağı değilsin,/ mahmurluk hiç değilsin sevdada!” dizeleriyle başlayan “leyla”, onun çok şiirinden bir başka örnektir. Ya da “Meleğin mesleğini sordunuz bana;/ Camcılıktır o, dedim. İnsan ham ışıktan/ yapılmıştır ki bu da/ suyun gizlediği mürekkep ve sıla” dizeleriyle başlayan “kalbin ders saati” ise çoğul şiirinden bir diğer örnektir. İskender yüksek, çok, çoğul ve sürekli şiiriyle hem kendisine hem başka şairlere yol ve alan açan bir olanaktır. Yalnızca şiir yazan biri değil bir ‘şiir açıcı’dır ki, şiirini bir olanak olarak sunan, var eden tüm büyük şairler, onlarca yıl belki bir yüzyıl sürecek bir etki alanı oluştururlar. Büyüklükleri yüzyıl ya da yüzyıllarla ölçülür, ki onlara ‘yüzyıl şairleri’ denilse yeridir. İskender de benim “1980 Yüzyılı” olarak tanımladığım kaotik yüzyılın şairidir, belki de yüzyılın damgasını en çok vurduğu ve yüzyıla damgasını en çok vuran şairlerden. Cumhuriyet dönemi şiirinin o okunmadan eksik kalacağı bir şair. Yıllar önce, şimdi aramızda olmayan bir şairimiz bir ‘Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri Antolojisi’ hazırlamıştı. Gençlerden, o zaman gençtim, beni de almıştı antolojisine, fakat baktım küçük İskender yok, o zamanlar Varlık’ta ya da Radikal gazetesinde, ‘benim antolojiye alınmamın önemli olmadığını, fakat küçük İskender’in antolojiye alınmamasının çok önemli olduğunu’ yazmıştım. Hâlâ öyle düşünürüm. 80 Kuşağı diyelim birkaç büyük şair armağan etmiştir Türk şiirine, bunların başındaysa küçük İskender gelir, Birhan Keskin gelir, Ahmet Erhan gelir... Waliz Bir’de (Can Yayınları, Kasım 2016) “Bazı şeyleri öğrenmeyi reddettiğim için bağımsızsam, imgelerin kontrolü kolaylaşıyor. Hayal gücünü sıfırlamaya çalışan sistemli öğretilerden saklanan hayvanları arıyorum hayatıma sızan. Biz büyük bir aileyiz.” (s. 44) diyordu. küçük İskender’in bavulunda, ‘waliz’inde en azından bir yüzyıla yetecek şiir ve dize var. Yazıları ise şiirini sardığı kâğıtlar gibi daha yolda okumaya başlanacak türden. küçük İskender: Bağımsız, eliaçık, gönlüaçık, cömert bir şair. Şairlerin en zengini.” - Haydar Ergülen, küçük İskender’in Walizi (Şairin Bavulu / Portreler) * * * uzun - küçük İskender   hüseyin alemdar’a uzun yazlardan sözeden kadınlardan korkacaksın hani bir de ağustos, köpek gibi sarhoşsa ayakbileklerinde; hani bir de masada rakı, aşkta endişe tükenmişse uzun yazlardan sözeden kadınlardan çok korkacaksın bir ağaç, gece vakti tırmanmaya kalkışmışsa ölü ren geyiklerine! uzun yolculuklardan sözeden erkeklerden korkacaksın hani bir de taşlı tozlu yollar, deli gibi koşuyorsa gözbebeklerinde; hani bir de devrimde inanç, vücutta takat tükenmişse uzun yolculuklardan sözeden erkeklerden çok korkacaksın bir çocuk, gece vakti sapanla vurmaya kalkışmışsa sınırdaki askeri! uzun şiirlerden sözeden şairlerden korkacaksın hani bir de intihar, fiyakalı bir sustalı gibi duruyorsa arka ceplerinde! hani bir de kâğıtta mürekkep, kâinatta şiddet tükenmişse uzun şiirlerden sözeden şairlerden çok korkacaksın bir mecnun kul, gece vakti tanrıyla peygamberin arasına girmişse! uzun sözcüğünden korkacaksın hani bir de kısaysa yazılırken bile! - küçük İskender, uzun (lezzetli tümörler lokantası / gözyaşlarım nal sesleri) - Görsel: Mehmet Adıyaman (küçük İskender)
11 notes · View notes
Video
youtube
Acı Gözyaşlarım
0 notes
arabeskfasil · 4 months
Video
youtube
Yıldıray Dirier | Acı Gözyaşlarım
0 notes
istanbulfasil · 4 months
Video
youtube
Yıldıray Dirier ༺✮•°◤ Acı Gözyaşlarım
0 notes
sedthegogh · 1 year
Text
.
0 notes
34istanbyl · 5 months
Text
Bir gece vakti yakamozlar
Denizde parladığında, hilal nazlı nazlı
Boğazın üzerinde dolaştığında hasretin
Dağları aşıp” KIZ KULESİNE”
Ulaştığında, gözyaşlarım sevda
Nehirlerine dönmeden gel…
Şehr-i İstanbul Züleyha misali
Yalnızlaştığında sabır ile Yusuf
Kör kuyudan Mısır’a ulaştığında
Ayrılık ateşi şu yüreğimi yakıp kül
Etmeden gel…
12/8/2022
…✍️Sema🌼🕊
315 notes · View notes
mcanylm34 · 4 months
Text
Sussam gönül razı değildi,
Söyledim, razı mı oldu?
Haykırdım karanlığa yıllarca
Sesim yankı mı buldu?
Gönüller kör olmuş, benlikler sağır
Ne fayda, ben yırtınsam da bağır çağır...
Gidiyorum, kalmayın sağlıcakla
Hasta olun, titreyin, özünüze ulaşın.
Özünüzle yüzleşip, kendinizle dertleşin..
Kan-yaş aksın gözlerinizden oluk oluk,
Ah edin, vah edin, acı çekin, sızlayın!..
Tövbeler bozdum,
Kendime kızdım,
Ölmek ne , yaşamak ne,
Ben Araf'da savaşıyorum.
İnsanlar çoğalırken
Ben inatla azalıyorum.
Velhasılı ben gidiyorum,
Sizin olsun --izmlerin cümle oyuncağı
Oynayın, oyalanın, kanın, kandırın..
Sıkın kardeşinizin boğazını, birbirinize saldırın...
Aynı toprağın çocukları
Aynı mayanın ekmeğisiniz
İnkar edin, yüz çevirin öldürün..
Koymayın taş üstünde taş
Ne varsa ayakta yakın, yıkın
Düşmanı güldürün...
Ne haliniz varsa görün,
Cehaletten beslenip
Nefretten çıldırın..
Dedim ya ben gidiyorum
Sizin olsun kavgalar
Sizin olsun meydanlar..
Sizin olsun bu çirkef siyaset...
Allah şahit
Allah şahit ki içime akacak gözyaşlarım
Gözünüz görmeyecek ufukta parlayan kızıl elmayı
Bilmem kaç nesil sonra yankı bulacak sesim
Ve yeniden dirilecek bozkurtlar
Ve yeniden başlayacak kutlu kavga
Şimdi gidiyorum, ertelenmiş hayallerin buruk acısıyla
Yeniden doğmaların sancılı iklimine..
Bu yoz dünya sizin olsun
Hayalleri kuşandım,
Kinim, öfkem, şefkatim hepsi heybemde
Saatimi kurdum bekliyorum zamanı
Siz eğleşin, gününüzü gün edin, oynaşın
Ben dondurdum şimdiki zamanı
Dedim ya gidiyorum
Öfkem, isyanım, imanın aynı
Biliyorum ve bekliyorum gelecek bir gün;
Tumblr media
___________devrim zamanı...
Tumblr media
169 notes · View notes
yasemen-nn · 8 months
Text
Yüreğin Yüreğime Uzandı Usulca...
Tanıdık Bildik Bir Dosttun Sanki...
Yıllardır Özlediğim Beklediğimdin...
Kimsenin Bilmediği Yaralarım Vardı...
İçten İçe Kanayan...Canımı Acıtan...
Yaralarıma Dokundun...!
O Kadar Ustaca Yaklaşıyordun ki...
Direnemedim...
Boyun Eğdim İlk Defa...!
Yıllarca İçime Akıttığım Gözyaşlarım
Cesurca Süzüldü Yanaklarımdan...
İlk Defa Utanmadım...İlk Defa Saklamadım...
Yüreğin O Kadar Güzelki...Samimi...
Hassas... Güven Veren.
YÜREĞİNE Vuruldum.....
167 notes · View notes
delilikseverim · 12 days
Text
Beddua etmiyorum ama gözyaşlarım çocuğunun ölüsünü yıkasın
73 notes · View notes
nnyksss · 1 month
Text
yenilenmeliyim
var olabilmek için
ağlamalıyım
yeniden doğmak için
belki gözyaşlarım bilmediğim diyarlar için bir bilettir
nefes almam için bir sebep
06.10.23
59 notes · View notes
marstabirsehir · 28 days
Text
SİZ AŞK'TAN N'ANLARSINIZ BAYIM?
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum...
Kâğıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!
Allah'la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir aşk yamadım
Hayır
Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım...
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin Allahını bilirim bayım!
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Balkona yorgun çamaşırlar asmay
Ki uçlarından çile damlardı.
Güneşte nane kurutmayı
Ben acılarımın başını
evcimen telaşlarla okşadım bayım.
Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
İnsan kaybolmayı ister mi?
Ben işte istedim bayım.
Uzaklara gittim
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım!
Süt içtim acım hafiflesin diye
Çikolata yedim bir köşeye çekilip
Zehrimi alsın diye
Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
İlahiler öğrendim.
Siz zehir nedir bilmezsiniz
Zehir aşkı bilir oysa bayım!
Ben işte miraç gecelerinde
Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
Bir şiir aradım.
Geçen üç yıl boyunca
Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
Ülkem olmayan ülkemi
Kayboluşumu aradım.
Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Bir ters bir yüz kazaklar ördüm
Haroşa bir hayat bırakmak için.
Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Kimi gün öylesine yalnızdım
Derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
Annem
Ki beyaz bir kadındır.
Ölüsünü şiirle yıkadım.
Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Acının ortasında acısız olmayı,
Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
Aşk diyorsunuz ya,
İşte orda durun bayım
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
Kendimin ucunda
Öyle ıslak,
Öyle kötü kokan,
Yırtık ve perişan.
Siz aşkı ne bilirsiniz bayım
Aşkı aşk bilir yalnız!
DİDEM MADAK
57 notes · View notes
girifit · 2 months
Text
tüm karaladıklarımı, buruşmuş bir kağıda yazdığım her şeyi veda say. çünkü ben bu durumdan artık nasıl kurtulacağımı bilmiyorum. bir batalıkta çırpındıkça daha da dibe batmak gibi bir şey bu. ağzımı açtığım an silahın namlusu bana doğrultuluyor. başımı kaldırdığım an şiddetli bir tokatla yana düşüyor başım, geriye savruluyor bedenim. bak, bu yüzden veda say dediklerimi ve yazdıklarımı. kaçıncı sigaramı yaktığımı bilmediğim dakikalardayım. başımdaki ağrı dinmiyor, ilaçlar etki etmiyor. adımlarım eskisi kadar sağlam basmıyor artık yere, takılıyorum bazen. düşmek istiyorum, düşemiyorum. çok güçlü olduğumu söylüyorlar bana, benim yerimde olsalarmış kaldıramazlarmış öyle dediler. ufak bir tebessüm sunup geçtim. ama hayır o an tek yapmak istediğim bağırmaktı. ben kaldıramadım zaten, öldüm bin defa demek istedim. cesetten bir farkım kalmadı demek istedim. olur olmadık krizlerimi anlatmak, gerekirse bana acısınlar istedim. ama olmadı. güldüm ve geçtim. oysa o an ve o anlardan herhangi birinde gülüp geçtiğim hep bendim. ezip geçtiğim bendim. hâline acıdığım da bendim.
şimdi o yüzden diyorum sana, veda say dediklerimi diye. hiç dinlemediysen kulak kesilmediysen bana bu sefer ,tek sefer dâhi olsa, kulak kesil. çünkü olmuyor artık. nefes aldıkça canım acıyor, ciğerlerim yerinden çıkıyor. olur olmadık anlarda doluyor gözlerim. ben ne yapacağımı şaşırıyorum. gizlenmek istiyorum. herkesten ve her şeyden saklamak. daha da ilerisi, kaybolmak istiyorum. biraz daha dayan, diyorum kendime. biraz daha. bitecek ve geçecek. oysa ne bitecek ne de geçecek. ben de biliyorum. yalnızca inandırdıkları bir yalana ben de kendimi inandırıyorum. veya inandırmaya çalışıyorum artık hangisiyse, ben bilmiyorum. ellerim titriyor, gözlerim kararıyor, üşüyorum. annem iyi olup olmadığımı soruyor. iyiyim, diyorum. üsteliyor. biliyorum, aynı gece tekrarlansın istemiyor. gözlerimdeki çaresizliği almak istediğini ama bana bir adım dâhi yaklaşamadığını söylüyor. susuyorum. kelimelerin tükendiği noktaya sürüklüyor beni. ağzımı açamaz oluyorum. sonra bin bir çaba iyiyim annem, diyorum. gözleri ışıldıyor. beni bağrına basmak istiyor ama yapamıyor. çünkü zamanında ben bir gül misali dikenlerimle delik deşik ettim bedenini, herkese yaptığım gibi. acımasızca ve duygusuzca.
zaman geçiyor, evet kabul. ama ben de benden geçiyorum. her geçen gün biraz daha eksiliyorum kendimde. kendi canımı yakıp yaşadığımı hissetmeye çalışıyorum. olmuyor veya ben başaramıyorum. şimdi bir sigara daha yakıyorum, titrek ellerimde duran çakmakla. yine geçeceğine inandıracağım kendimi ama ben bile inanmayacağım buna. biraz ağlayacak biraz da sızlayacağım. ardından ise yüzümde kurumuş gözyaşlarım ve akmış makyajım ile kaynar suyun altına girip bekleyeceğim. geçecek ve geçecek. yalan, geçmeyecek. ağla kendim. bu sefer ağla. çünkü sahiden geçmeyecek.
75 notes · View notes
ay-simay · 2 months
Text
Tumblr media
Gözlerim ha yağdı ha yağacak
Dokunsalar boşalacak gözyaşlarım...
... 🖤...
58 notes · View notes