#icras art

[icras]

“ now im holding onto you “

#they kiss btw #twenty øne piløts #twenty one pilots fanart #twenty one pilots clique #twenty one pilots #clique art #tøp clique #icras art

[tobi-icras]

wip!!

#tommyinnit #tommyinnit fanart #sorry boys #icras art

[aykutiltertr]

Bugün Bize Pir Geldi - İbrahim Tatlıses ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik ...  Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın: ( Join this channel to enjoy privileges.) ✩ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join Şarkının Orijinal Versiyonunu Linkten Dinleyip Ritim Karaokesiyle Çalışabilirsiniz. ✩  https://youtu.be/4d5zW8hY39c Aykut ilter Ritim Karaoke Kanalıma Abone Olun Beğenip Paylaşın. Bugün Bize Pir Geldi - İbrahim Tatlıses ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Erzincan-Tercan-Karciğar) BUGÜN BİZE PİR GELDİ Yöresi- İli ERZİNCAN   İlçesi- Köyü Tercan   Kaynak Kişi AŞIK DAİMİ Derleyen TRT MÜZİK DAİ. BŞK. THM. MD. Notaya Alan ALTAN DEMİREL İcra Eden Makamsal Dizi KARCİĞAR Konusu - Türü Duvazı İmam Karar Sesi La Bitiş Sesi La Usül 4/4 En Pes Ses La En Tiz Ses La Ses Genişliği 8 Ses TÜRKÜNÜN SÖZLERİ BUGÜN BİZE PİR GELDİ GÜLLERİ TAZE GELDİ ÖNÜ SIRA KANBERİ ALİ MURTAZA GELDİ ALİ BENİM ŞAHIMDIR KIBLE KIBLEGAHIMDIR MİRAÇTAKİ MUHAMMED O BENİM PADİŞAHIMDIR PADİŞAHIM YARADAN OKUR AĞDAN KARADAN BEN PİRDEN AYRILALI KAÇ YIL GEÇTİ ARADAN YÜZYIL GEÇTİ ARADAN EYVALLAH ŞAHIM EYVALLAH ALİ SENSİN GÜZEL ŞAH İLLALLAH ŞAHIM İLLALLAH HAK LA İLAHA İLLALLAH HAK İLAHA İLLALLAH AKLIMIZDADIR İLLALLAH EYVALLAH ŞAHIM EYVALLAR ALİ BİRDİR GÜZEL ŞAH EYVALLAH PİRİM EYVALLAH PADİŞAHIM YARADAN OKUR AĞDAN KARADAN BEN PİRDEN AYRILALI YÜZYIL GEÇTİ ARADAN ARAMI UZATTILAR YARAMA TUZ ATTILAR FAZLIDAN BİR KUL GELDİ BEDESTANDA SATTILAR SATARLAR BEDESTANDA SES GELİR GÜLİSTANDA MUHAMMED'İN HATEMİ BÜLGÜZARDIR ASLANDA GELGÜZARIM ASLANIM SEVDASINI ÇEKERİM BEN PİRDEN AYRILALI GÖZYAŞIMI DÖKERİM DÖKERİM GÖZYAŞIMI GÖR MEVLANIN İŞİNİ KEŞİŞ KURBAN EYLEDİ YEDİ OĞLUNUN BAŞINI KEŞİŞ KURBAN EYLEDİ NE HOŞ BİR AN EYLEDİ YERYÜZÜNDE MELEKLER HEPSİ FİGAN EYLEDİ FİGAN EDER MELEKLER KABUL OLSUN DİLEKLER YEZİT BİR DERT EYLEDİ O DERT BENİ DEL EYLER ------------------------------------------- YEZİT BİR DERT EYLEDİ İMAMLAR VİRD EYLEDİ ŞAHIM BİR ŞEHİR YAPTI KAPUSUN DÖRT EYLEDİ DÖRT EYLEDİ KAPUSUN LALU CEVHER YAPUSUN YEZİDLER ŞEHİT ETTİ İMAMLARIN HEPİSİN LA İLAHA İLLALLAH İLLALLAH ŞAH İLLALLAH LA İLAHA İLLALLAH EYVALLAH ŞAHIM EYVALLAH EYVALLAH PİRİM EYVALLAH HASAN'A AĞU EZDİLER HÜSEYİN'E NİCE KIYDILAR ZEYNEL İLE BAKIR'I BİR ZİNDANA KOYDULAR ZİNDAN DEĞİL CEZADIR CAFER KAZIM RIZA'DIR RIZA'NIN BİNBİR İSMİ YOLLARINI GÖZEDİR TAKİ NAKİ AĞLADI GÖZYAŞINI ÇAĞLADI ASKER İLE MEHDİ'Yİ ON İKİ'YE BAĞLADI ON İKİ'DİR KATARIM TÜRLÜ METAH SATARIM YÜKÜMÜZ CEVHERDENDİR MÜŞTERİYE SATARIM SATARIM MÜŞTERİYE KERVAN KALKA YÜRÜYE CEBRAİL'İ EŞ ETTİ CENNETTEKİ HURİYE HURİYE EŞ EĞLEDİ HATIRIN HOŞ EYLEDİ KULUNA KANAT VERDİ HAVADA KUŞ EYLEDİ KUŞ EYLEDİ HAVADA GEZER DÜZDE OVADA MELEKLER SAF SAF OLDU EL KALDIRMIŞ DUADA HATAYİ'M HAL ÇAĞINDA HAK GÖNÜL ALÇAĞINDA YÜZBİN KABE YAPMAZSA BİR GÖNÜL ALÇAĞINDA FİGAN : Haykırış, bağırış, ağlayış, çığlık, inilti DUVAZ-I İMAM : Duvaz İmam, Düvaz, Duvazdeh İmam olarak da adlandırılan ve Farsça'da 12 imam anlamına gelen Duvazı imam, içinde 12 İmam'ın adlarının sırasıyla geçtiği şiir ve müzik türüdür. Şiir ve müzik biçimi olarak kalıplaşmış türler arasında yer alan ve dinsel yönü ağır basan Duvaz-ı İmamların, Alevi-Bektaşi Cemlerinde dua yerine geçtiği ve çoğunlukla üç tane art arda seslendirildiği görülür. "Erzincan türküleri" kategorisindeki sayfalar Bu kategoride yer alan toplam 71 sayfanın 71 adedi aşağıdadır. A Adam Ağladan Oldum Ah Elmadan Elmadan Ahciğin Elinde Bir Deste Kaşık Akşamın Vakti Geçti Ala Geyik Ne Boynunu Sallarsın Aman Çeşme Atladı Geçti Eşiği B Bahçanın Kapısın Açtım Başı Pare Pare Dumanlı Dağlar Bebeğin Beşiği Çamdan (Erzincan) Ben Bir Yakup İdim (Erzincan) Bir Güzelin Âşığıyım Erenler Bugün Bize Pir Geldi Bugün Günlerden Cumadır Cuma (Erzincan) Bülbül Havalanmış Bütün Dünya Senin Olsun Büyük Cevizin Dibi (Erzincan) C Cıhar Attım Şeş Oynadım E Ela Gözlerini Sevdiğim Dilber (Erzincan) Elinde Süt Küleği (Erzincan) Ellere Yâr Desem Yâr Bana Küser Erzincan'a Girdim Ne Güzel Bağlar Erzurum'da Bir Kuş Var Ey Erenler Akıl Fikir Eyleyin Ey Şahin Bakışlım Bülbül Avazlım (Erzincan) Eğin Dedikleri Küçük Bir Şehir Eğinim Eğinim Eşrefoğlu Al Haberi F Felek İlen Şu Cihanı Bölüştük G Garibim Attı Elimden Geçti Gitti Vatanına Yurduna Gitme Durnam Gitme Gurbet Elde Yadellerin Derdini Gurbete Gidişimdir Gökte Yıldız Ellidir Gönül Gel Seninle Güzeller de Dönmüş Yaylaya Gider H Hazin Hazin Esen Seher Yelleri Horoz Havada Horoz K Kadir Mevlam Senden Bir Dileğim Var (Erzincan) Keklik Gibi Kanadımı Süzmedim Kemerin Yâr Küpen Yâr Küstürdüm Barışamam M Munzur Dağı Işıl Işıl Işıldar Munzur Dağı Silelenmiş Garinen N Nasıl Yâr Diyeyim Ben Böyle Yâre Nedir Benim Melul Mahzun Gezdiğim O Odasına Vardım Gayfe Büşürür Ondörtbin Yıl Gezdim Pervanelikte P Pencereden Taş Gelir (Erzincan) S Sabahın Seher Vaktinde (Erzincan) Sabahtan Uğradım Ben Bir Figana Seher Vakti Kalkan Kervan Seherde Bir Bağa Girdim Seyyah Olup Şu Âlemi Gezerim (Erzincan) Süpürgesi Yoncadan T Tanrı'dan Diledim Bu Kadar Dilek Tası Suya Daldırdım Taşa Verdim Yanımı V Vardım Hind Eline Kumaş Getirdim Y Yar İçerden

#youtube

[apkdrv]

#sims4apk #sims4apk2024 #sims4apkgüncel #sims4apkindir #TSM

[mehmetkali]

TAV Passport PİLEVNELİ iş birliğiyle seyahat deneyimini sanatla zenginleştiriyor

TAV Passport, PİLEVNELİ iş birliğiyle seyahat deneyimini sanatla zenginleştiriyor

  Milas-Bodrum Havalimanı’nda yer alan ve yaz sezonu için yenilenen Bodrum Primeclass Lounge PİLEVNELİ sanatçılarının eserleri ile bir sanat galerisine dönüştürüldü. Havalimanlarında ayrıcalıklı bir seyahat deneyimi sunan TAV İşletme Hizmetleri’nin üyelik programı TAV Passport, Bodrum’da sezon açılışını yapan PİLEVNELİ Yalıkavak’ta yaz boyunca gerçekleşecek tüm “Art Talks” ve sergi turu etkinliklerinin ana destekçisi oldu.  TAV Passport ve Bodrum Primeclass Lounge, yaz sezonu boyunca sanatseverlerle birlikte yepyeni deneyimlere yelken açmak için hazır.

  Dünyanın 19 ülkesinde 85’den fazla yolcu salonu bulunan TAV İşletme Hizmetleri’nin sadakat programı TAV Passport, üyelerinin seyahat deneyimini sanatla zenginleştirmeyi sürdürüyor. Yenilenen Bodrum Primeclass İç Hatlar Lounge yaz boyunca PİLEVNELİ sanatçılarının eserlerine ev sahipliği yapıyor. Seyahatin her anında üyelerini hız ve konforla buluşturan TAV Passport, sanatseverlerin açılışını heyecanla beklediği PİLEVNELİ Yalıkavak’ta yaz sezonu boyunca gerçekleşecek tüm “Art Talks” ve sergi turu etkinliklerinin de ana destekçisi oldu.

    TAV İşletme Hizmetleri İcra Kurulu Başkanı (CEO) Güçlü Batkın, “TAV İşletme Hizmetleri olarak misafirlerimize uçtan uca farklılaştırılmış ve kişiselleştirilmiş bir seyahat deneyimi sunmayı amaçlıyoruz. Yolcu salonlarımızda yılda 5 milyondan fazla misafirimizi ağırlıyoruz. Her türlü konforun bulunduğu Primeclass salonlarımızı son iki yılda sanat galerisi olarak da yeniden tasarlıyoruz. Küresel bir marka olarak sanatın kültürel iletişimi güçlendirmek ve farklı bakış açıları sağlamak konusundaki gücünü önemsiyoruz. Önümüzdeki dönemde Türk sanatçıların işlerini yurtdışındaki salonlarımıza taşımayı planlıyoruz. Bodrum tarihsel olarak kültür-sanatın merkezlerinden biri ve son yıllarda bu yönü yeniden güçleniyor. PİLEVNELİ ile yaptığımız iş birliğiyle bu alanda katkı sunmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.

PİLEVNELİ Galeri Kurucu Direktörü Murat Pilevneli “Son üç yıldır yaz sezonunda Bodrum’da çağdaş sanata, sanat severlere ve sektöre katkıda bulunmak amacıyla çeşitli galeri alanlarımızda sergiler düzenliyoruz. Bu yıl bu sergilere TAV Passport iş birliğimizle bir yenisini ekliyoruz ve sanat severleri Bodrum’dan ayrıldıkları son ana kadar yalnız bırakmıyoruz. En baştaki amacı misafirlere konforlu alan sağlamak olan havalimanı salonlarından birinin içerisinde kurguladığımız sergimizle ziyaretçilerin havalimanı deneyimini artırmayı amaçlıyoruz. Sanatın yalnızca belli yerlerde sergilenebileceği algısına tezat; insanın geçtiği, bulunduğu her yerde sanatı yanında taşımasını amaçladığımız projelerimizden birine TAV Passport işbirliğiyle imza atıyoruz.” dedi.

Refik Anadol Bodrum Primeclass Lounge’da

  Havalimanlarındaki özel yolcu salonlarını gastronomi, sanat, eğlence gibi pek çok kavramı bir araya getirerek birer deneyim ve konfor alanına dönüştüren TAV İşletme Hizmetleri, Bodrum Primeclass İç Hatlar Lounge’ı müşteri deneyimini bir üst seviyeye taşımak adına yeniledi.

  Yaz sezonu boyunca TAV Passport – PİLEVNELİ iş birliği kapsamında dünyaca ünlü sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapacak olan yolcu salonu, seyahat ve sanatı bir araya getirerek misafirlerine benzersiz bir deneyim yaşatacak.

  Bodrum Primeclass Lounge, Temmuz boyunca Refik Anadol, Esra Gülmen, Frank Nitsche, Sucuk & Bratwurst gibi sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapıyor.

TAV Passport “Art Talks” başladı

  PİLEVNELİ Yalıkavak’ta sezon boyunca TAV Passport sponsorluğunda gerçekleşecek sanat konuşmaları çalışmalarında geleneksel kalıpların ve yerleşik estetik algıların sınırlarını zorlayan sanatçı Wim Delvoye ile başladı. Delvoye’nin yanı sıra Serkan Sarıer ve Yuşa Yalçıntaş konuk oldu.

  Wim Delvoye’nin kişisel sergisi 30 Temmuz, Serkan Sarıer ve Yuşa Yalçıntaş’ın kişisel sergileri ise 23 Temmuz’a kadar PİLEVNELİ Yalıkavak’ta görülebilir.

  TAV İşletme Hizmetleri Hakkında:

TAV Havalimanları’nın iştiraki olan TAV İşletme Hizmetleri, dünyanın önde gelen havalimanı ve seyahat ağırlama hizmet sağlayıcıları arasında yer almaktadır. TAV İşletme Hizmetleri, 19 ülkede 85’den fazla özel yolcu salonu ile müşterilerine seyahate dokunan her alanda uçuş öncesi ve sonrasını kapsayan uçtan uca konforlu ve ayrıcalıklı bir deneyim sağlamaktadır. TAV İşletme Hizmetleri’nin portföyünde yolcu karşılama ve uğurlama hizmetleri, hızlı geçiş, sadakat programı, ticari alanların yönetimi gibi hizmetler de bulunmaktadır. Primeclass, TAV Passport, Tavport.com, LoungeMe, Airporteasy.com, Hello Sky gibi markalarıyla havayolu yolcularına global platformlarda seçkin alternatifler yaratan TAV İşletme Hizmetleri’nin operasyonları, Avrupa, Orta Doğu, Kafkaslar ve Orta Asya, Afrika, Güney ve Kuzey Amerika bölgelerinde 19 ülkede   devam etmektedir.

  Pilevneli Yalıkavak Hakkında:

Bodrum’da geçtiğimiz sene kapılarını açan PİLEVNELİ Yalıkavak, 1500 metre kare kapalı alan, 5000 metrekare açık alandan oluşan 6,5 dönümlük bir arazi içerisinde yer alıyor. 5 kotunda galeri alanları bulunan mekanda, sergi alanları dışında Misk sabahları kafe ve çiçekçi olarak, akşam ise villa kotunda havuz kenarında, ŞişkoPerihan ise akşamları restoran olarak hizmet veriyor. Ayrıca PİLEVNELİ sanatçılarının markalarla olan iş birliklerinden ortaya çıkan ürünler, edisyonlu baskılar ve PİLEVNELİ sanatçı kitaplarının satıldığı Pilevneli Shop da yeni mekanında sanatseverleri bekliyor. 

The post TAV Passport, PİLEVNELİ iş birliğiyle seyahat deneyimini sanatla zenginleştiriyor first appeared on 0 554 1730000 I [email protected] / Güncel Havacılık Haberleri.

source https://www.aeroportist.com/tav-passport-pilevneli-is-birligiyle-seyahat/

#TAV Passport #PİLEVNELİ iş birliğiyle seyahat deneyimini sanatla zenginleştiriyor https://www.aeropo

[saglikestetikdis]

Adana İcra Avukatı

Adana İcra Avukatı

Alacakların icra ve haciz yoluyla takibinin icra avukatı ile yapılması önemlidir. Çünkü alacakların hukuk sınırları içerisinde tahsil edilebilmesi amacıyla bilinmesi gereken çok sayıda yasa ve kararlar vardır. Bununla birlikte, haksız olduğu düşünülen icra işlemlerinin durdurulabilmesi için de bir icra avukatı ile birlikte hareket etmek büyük avantajlar sağlamaktadır.

ARTE Hukuk & Danışmanlık Bürosu olarak Adana ilinde icra avukatı ile yapılabileceklerin bir kısmını şu şekilde sıralayabiliriz,

Alacakların, alacaklılardan yasal yollarla tahsil edilmesi,

Alacakların tahsili için ilamlı veya ilamsız icra takibi başlatılması,

İpotek ve rehinlerin satış işlemlerinin yapılması,

Haciz işlemlerinin yapılması ve takibi,

Haksız olarak başlatıldığı düşünülen icra takiplerine itiraz edilmesi.

İcra İşlemleri

Borcunu rızası ile ödemeyen borçlunun, borcunu ödeyebilmesi için hukuki bir süreç başlatılarak resmi yolla ödemeye zorlanır. Bu şekilde ödemelerin konu alındığı hukuk dalı icra ve iflas hukuku olarak adlandırılır. Bu davalara bakan avukat ise icra avukatı olarak anılır. Adana icra avukatı, borçların zamanında ödenmemesi üzerine icra işlemlerini başlatmak üzere vekalet alarak müvekkili adına bu işlemleri yürütür.

Borcun tahsili amacıyla, borçlunun üzerinde bulunan taşınır ve taşınmaz mallar belirlenir. Bu mallara haciz konulması için talepte bulunulur. Alacaklı ve verecekli arasında borcun varlığını ispat edecek bir delil bulunmaması halinde, ilamsız icra takibine gidilebilir.

Özellikle para alışverişlerinin sıklıkla yapıldığı alanlarda, icra ve iflas davaları sıklıkla görülebilmektedir. Ekonomik koşullar veya farklı sorunlarla borçlar ödenemeyebilir. Bu gibi durumlarda iki tarafında bir mağduriyet yaşamaması için uzlaşma yoluna gidilmekte veya icra ve iflas davaları açılabilmektedir.

#adana #icra #avukat #adanaicra #adana icra #icra avukatı #icraavukatı #adana icra avukatı #adanaicraavukatı

[mypolediary]

Usturuplu Pole

Bugün sizlere edepli, usturuplu pole türlerinden bahsedeceğim. Bahsedeceğim türler seksilikten, çıplaklıktan, topuklu ayakkabılardan uzak, toplum tarafından benimsenen pole danstan ziyade; pole dansın gerçekten sporla sanatın birleşmiş halini sergileyen dans türleridir.

Contemporary Pole

Çağdaş dans ile pole'un birleşmesiyle ortaya çıkmıştır. Bir nevi kişinin hislerini, duygularını dışa vurduğu dansçının hikaye anlatıcılığı yaptığı pole türüdür. Ağırlıklı olarak "floor work" adı verilen yerde yapılan hareketler yapılsa da dansçı direğin üzerinde de performans sergiler. Akıştan ve vücut hareketlerinden oluştuğu için estetik açıdan güzel gözükse de zor bir tür. Normalde pole'a tutunmak için vücudun bazı yerlerini açık bırakacak kıyafetler tercih edilmesi gerekse de contemporary pole daha çok yerde yapıldığı için genelde bol etekler veya rahat kıyafetler seçilir.

Pole Fitness

Pole'un sporla birleşimi. Pole fitness aslında sanılanın aksine daha çok jimnastik hareketleri içeren ve olimpiyatlarda da yer alması beklenilen bir tür. Teknik ağırlıklı olan pole fitness, estetikten önce güç ve esneklik isteyen bir dal. Pole federasyonu olan ülkelerin yarışmalarında da pole fitness yarışmaları düzenlenmektedir.

Pole Theatre

Contemporay gibi duyguların dışa vurumunu anlatan dans türü. Fakat aralarındaki fark pole theatre'ın iki kategoriye ayrılması; pole comedy ve pole drama. Adlarından da anlaşılacağı üzere pole comedy de amaç seyirciye pole gösterisinden ziyade tiyartal bir şekilde insanları güldürüp eğlendirmek. Pole drama da ise seyirciye hikayesi olan bir dansı sergilemek.

Pole Art

Pole theatre ve contemporary gibi duyguların dışa vurumu. Contemporary gibi çok fazla floorwork yok ama theatre gibi sahnede stand-up show'u ya da babam ve oğlum filmi gibi acıklı sahneler yok. Bazen yarışmalarda direkt pole adıyla geçtiği gibi, pole theatre yarışmalarında bir alt branşı olabiliyor. Yarışmalarda ise çıplaklık ve seksilik yasak. Müzikler genelde sözsüz olur ama sözlü müzik de kullanıldığı zamanlar oluyor. Asıl amaç hisleri, duyguları, yaşanmışlıkları seyirciye aktarabilmek.

Yaklaşık 15 yıl önce Türkiye'ye gelen direk dansının herhangi bir türü yoktu. Fakat başka danslarla uğraşan dansçıların kendi türlerinden de bir şeyler katması sonucuyla pole bale, pole fusion gibi pek çok yeni tür oluştu. Mantık çok basit; bir balet ya da balerin kendi kıyafetini giyip yerde bale hareketlerini yapıyor. Direğe tırmanıp direk dansı yapıyor. Bu iki tür böylelikle birleşmiş ve dansçı da sanatını her şekilde icra etmiş oluyor. Topuklu ayakkabısız, kıyafetli ve daha edepli(!) ve yarattığı his tahrik edici olmaktan ziyade lirik bir dans olarak yapılabilen pole, umarım ileride insanların ön yargılarından sıyrılır.

#Youtube

[cointahmin]

ABD’li düzenleyici SEC tarafından dava edilen, kurucusunun müşteri fonlarını zimmete geçirmekle suçlandığı Bitcoin borsasının tüm faaliyetleri durduruldu. SEC tarafından dava edilen Bitcoin borsası kapandı ABD Menkul Değerler ve Borsa Kurulu (SEC), Bitcoin borsası Beaxy ve kurucusu Artak Hamazaspyan’ın kayıtsız bir borsa ve aracı kurum işletme gerekçesiyle resmen kapandığını duyurdu. SEC ayrıyeten borsanın lokal tokeni BXY ile gerçekleştirdiği kayıtsız satışlardan yasa dışı olarak 8 milyon dolar topladığını sav etti. Hamazaspyan’ın “en az 900.000 doları kumar dahil olmak üzere şahsî kullanım için zimmetine geçirdiği” belirtildi. Yöneticiler Nicholas Murphy ve Randolph Bay Abbott da Beaxy’yi koruyan Windy isimli yönettikleri bir şirket aracılığıyla suçlandılar. SEC’in savına nazaran Windy, Beaxy Platformu aracılığıyla borsa, takas kurumu yahut kurulcu olarak kayıtlı olmadığı için menkul değerler maddelerini ihlal etti. Borsa, web sitesinde “işimizle ilgili belgisiz düzenleyici ortam” nedeniyle süreçlerini askıya aldığını duyurdu. Açıklamada, “Düzenleyicilere elimizden gelen her formda yardımcı olmak için daima olarak bilgi, bilgi ve röportajlar sağlayarak SEC ile iki yılı aşkın bir müddettir işbirliği yapmayı açıkça taahhüt ettik” sözü yer aldı. SEC icra lideri Gurbir S. Grewal yaptığı açıklamada, “Bir kripto ortacısı tüm bu işlevleri tek bir çatı altında birleştirdiğinde – bizim tez ettiğimiz üzere Beaxy yaptığında – yatırımcılar önemli bir risk altındadır. Fonksiyonların bulanıklaşması ve tescil eksikliği, yatırımcıları korumak için tasarlanan düzenlemelerin Beaxy tarafından takip edilmediği ve hatta tanınmadığı manasına geliyordu.” Büyük resim SEC uygulama aksiyonları, Coinbase ve Kraken üzere büyük borsaların yanı sıra Tron’dan Justin Sun üzere daha küçük lakin güzel bilinen kripto başkanlarının amaçlarında olmasıyla birlikte hararet noktasına ulaşıyor üzere görünüyor. cointahmin.com‘dan takip ettiğiniz üzere Binance, SEC ve CFTC’den gelen davalarla karşı karşıya. SEC Lideri Gary Gensler bir basın açıklamasında, “Beaxy ve bağlı kuruluşlarının, Komisyon’a kaydolmadan ve bu faaliyetleri yöneten açık, vakte nazaran test edilmiş kurallara uymadan borsa, komiteci, takas kurumu ve tacir fonksiyonlarını yerine getirdiğini tez ediyoruz” dedi. Davanın art planı 2019 yılında, Windy, Brian Peterson ve onun şirketleri olan Braverock Entities ile “BXY için piyasa yapıcılığı hizmetleri sağlama” muahedesi yapmıştı ve daha sonra bir şirket “başka bir menkul değer için emsal bir piyasa yapıcılığı muahedesi yapmıştı.” Bu durum, Peterson ve Bravework’un kayıtlı olmayan menkul değerler satıcıları olduğu manasına geliyordu ve SEC tarafından bu halde nitelendirildi. Windy, Murphy, Abbott ve Peterson, kayıt dışı bir borsa, takas ajansı, komiteci ve satıcı olarak tüm faaliyetlerini durdurma ve Beaxy platformunu kapatma konusunda anlaştılar. Ayrıyeten, [gallery ids="2393,2394" columns="3" size="thumbnail"]

[nazenderr]

Kusursuz insan yoktur, hatasız, günahsız insan yoktur.. Sanatla da kişiliğin alakası yoktur.. Sırf sanatını güzel icra ediyor diye, söylediği, yaptığı her fiili o kişinin sanatçı kimliğine bağlayıp saygı duymak zorunda değiliz.. İçinde yaşadığı toplumun hatta milyarlarca insanın kutsalına dil uzatıp alaycı ve küstahca sözleri sanat diye insanlara sunuyorsa burda elbette bir art niyet aranır... Her şeyi sıradanlaştırmak, olağanlaştırmak, en büyük yanılgımız... Haddini bilmeli insanlar evet.. Bir diğer adı da çirkinleşmek bu konunun... Neyse ki Kedi çok güzel... Yanında ki ise can sıkıntısından mütevellit... Silinir ฅ^•ﻌ•^ฅ

[nesrin-c]

ALEVİ'Mİ DEDİNİZ...???

Onlar; Sarıkamış'da zemheri de, Çanakkale'de dört mevsimde, Millî Mücadele de' ise her Cephede'dirler....

Karadeniz'de "Çepni"

Doğuda "Türkmen", Ege'de "Tahtacı", Anadolu'da kimi zaman "Aşiret", kimi zaman "Kızılbaş", kimi zaman da ALEVİ dediklerimiz TÜRK'ÜN özbe öz "OĞUZ BOYU" dan olan güzide insanlardır.

Hz Muhammed'i "PEYGAMBER", Ali'yi "PİR", On İki İmamı "DÜSTUR", Ehlibeyti "ŞİAR" edinmişlerdir.

Düşüncelerin de, sosyal ve içtimai yaşantılarında İslam Tasavvuf Felsefesinin inanç ve ahlak boyutuna fazlasıyla önem vererek, " ELİNE, BELİNE, DİLİNE " hakim olma şuuru ile yaşamayı ve yaşatmayı ilke edinmişlerdir.

Hassasiyet ve Adalet anlayışları, Cem Evlerindeki icra ettikleri "Müsahiplik" CEMİ'nde, kapılarını ve gönüllerini "Hırsıza, Katile, Yolsuza ve de Düşküne" tamamen kapatarak camianın kirlenmesine asla müsaade etmezler.

Sazın sözün ve muhabbetin, semah dönerek vücut bulması, Muhammed ve Ali'nin isimleri her geçtiğin de dökülen gözyaşları, İSLAM'A bağlılık ve hürmetlerinin en güzel tezahürüdür.

ALEVİLER, Bu Mübarek Coğrafya'da içinde yaşattıkları, Vatan ve Memleket sevgisi ile yoğrulmuş, TÜRK'ÜN örf ve adetini özümsemiş,

İSLAMI kendi kültür ve değerleriyle güzelleştirerek inancımızın zenginleşmesine neden olmuşlardır.

Tarihin hiçbir döneminde Milletine ve Devleti'ne asla ihanet, delalet etmeden ve husumet beslemeden etle tırnak olmayı bilmişlerdir.

Alevi Kardeşlerimiz ve dostlarımız hakkında, art niyetli ve önyargılı itibarsızlaştırma düşünceleri ve çirkin politikalara meze edilmek istenmeleri bu Ülkeye yapılacak en büyük kötülük olarak görmekteyim.

Onlar...

Bizim gözümüz de, HACI BEKTAŞİ VELİ 'nin Anadolu'yu "Türkleştirmek ve İslamlaştırmak" üzere çıktığı bu Mübarek yolunu yol bilenlerle, PİR SULTAN'ın hakka teslimiyetin deki incelik şuuruyla "Evveli Muhammed, Ahirim Ali" diyen CAN'lardır...

Alevi budur...

Alıntı Hacı Ömer Markal

[icras]

forgor to post him here

#twenty øne piløts #twenty one pilots fanart #twenty one pilots clique #clique art #tyler joseph #blurryface #?? ig #icras art

[inblogue]

LA TRANSDISCIPLINARITÉ COMME VACCIN DE NOTRE ÉPOQUE

En ces temps troubles de confinements obligés, nous sommes tous appelés à réfléchir non seulement à notre propre pertinence par rapport au travail, mais aussi aux relations que nous voulons. Qu’est-ce que la famille, les amis, la cité, la nation, le pays ? 

Au temps de la distanciation sociale au Québec, le printemps devient moins érable. La civilisation, confinée, cherche à travers les dérives possibles, la manière de vivre dans ce nouveau au jour le jour brutal. Télétravail, pour ceux qui l’ont gardé, apprentissage à distance, augmentation de notre temps d’écrans, talents culinaires en explosion, parents-chômeurs et jeunesse buissonnière, nous sommes tous au bord de la crise de nerfs. Surtout pour ceux qui sont plus extravertis, dont les créateurs. Quoi faire en ces temps incertains et contagieux? La transmission n’est plus un thème de recherche ou un mode de passage de la connaissance, elle est devenue dangereuse.

Le discours actuel semble prôner un retour aux systèmes qui prévalait avant la crise, sans laisser de place à repenser nos nouveaux échanges, peut-être mieux adaptés à notre nature humaine et à notre époque de changements climatiques. L’économie, pour ne pas la nommer, est pourtant un simple mode d’échange, comme la parole et l’art le sont. Elle met en relations les individus, véhicule des valeurs individuelles et collectives et structure notre horaire et notre plan de vie. Frappé d’une épiphanie soudaine, notre «Colomb» intérieur découvre les vertus d’un Nouveau Monde où le nationalisme se réaffirmerait de façon économique avant d’être politique. Le panier bleu ou la musique bleue, telle que proposée par Philémon Cimon, en serait des esquisses idéologiques nouvelles.

Émergence d’une lueur d’espoir

Ce temps de réflexion obligée calme l’action d’aujourd’hui, mais prépare celle qui se déploiera demain. En tant que créateur, je me sens stimulé par ses potentialités. Les artistes-citoyens dont je fais partie se remettent en question et se demandent comment et pourquoi créer. Satisfaire son égo ou améliorer sa société? Exposer des œuvres numériques en ligne ou dans des lieux physiques d’exposition? Aussi, des initiatives inspirantes d’entrepreneur-créateur pointent le bout du nez, que le numérique rend possible. Commencées calmement et à la miette, des initiatives comme #VoixRésilientes, mise de l’avant par Prologue AI, facilitent l’achat local et propulsent une carte numérique encourageant les liens entre des humains et des besoins. Cette initiative, additionnée au panier bleu, aux expositions interactives et aux spectacles à distance, fait le pont entre une réalité contextuelle, une technologie qui permet l’application d’une solution nouvelle à une problématique réelle.

Quelle société pour la suite du monde ?

Alors que les banques et les compagnies d’assurances se montrent, malgré les apparences, plus voyous que jamais dans la situation actuelle (le loup est déguisé en mouton), nous sommes plusieurs à penser que le retour à l’état pré-Covid n’est plus satisfaisant et que nous avons besoin de changer de paradigmes. Il nous faut trouver une façon de renforcer nos liens sociaux tout en imaginant un monde plus conscient des enjeux environnementaux, économiques et politiques. Que les bottines suivent les babines. Il est temps plus que jamais de se questionner sur ce que nous voulons pour la suite. Les pistes de solutions de plusieurs organismes indépendants comme l’IRIS en sont de bons exemples. Les défis à venir ne s’annoncent pas légers. Il faut se donner la priorité de réfléchir et de développer des projets et des idées nouvelles.

La transdisciplinarité comme remède aujourd’hui ?

Dans le livre Sapiens, l’auteur Yuval Noah Harari, y nomme l’organisation sociale d’alors (-10 000 ans) sous le vocable Fourrageurs. La structure du clan comprenait moins d’individus, mais une formation plus impliquée et tissée serrée où chacun est un super-humain avec plus de connaissances et d’habiletés. Des individus athlètes et savants à la fois. Leurs cerveaux étaient tous plus volumineux que le nôtre. Capables de savoir quel champignon manger sans s’empoisonner et de reconnaître le bruissement d’un serpent dans l’herbe qui s’approche à 500m de distance. Des individus aux compétences multiples et redevables les uns aux autres et qui tissent des liens avec d’autres clans pour leur survie, leur mélange et leur évolution.

Les créateurs et les penseurs de toute discipline (danse, philosophie, théâtre, poésie, arts visuels, cinéastes, musiciens) peuvent s’inspirer du modèle des fourrageurs et chercher des modes d’expression et de production à la fois plus simples (être moins dépendant de l’argent), en prenant aussi conscience qu’en formant de petits groupes avec plus de savoirs on devient plus autonomes, agiles et résilients. La transdisciplinarité, qui favorise le mélange et l’apprentissage de plus d’expertises, s’impose comme une des postures à adopter pour y arriver.

Inventé en 1970 par Jean Piaget, le terme transdisciplinarité concerne ce qui est à la fois entre les disciplines et au-delà de celles-ci. L’un de ses impératifs serait l'unité de la connaissance et au final elle aiderait la compréhension du monde présent. En art, par exemple, si l’on est désormais habitué au terme multidisciplinaire (acquérir plusieurs disciplines) et de plus en plus familier avec le terme interdisciplinaire (échanges entre les disciplines), le terme transdisciplinaire, lui, renvoie plutôt à la notion porteuse de «l’un dans l’autre», c’est-à-dire le mélange des genres et des disciplines pour en arriver à un résultat nouveau. Selon l'Institut canadien de recherches avancées (ICRA), le principe de la transdisciplinarité consisterait même en un refus d'aborder le monde et ses problèmes par les catégories que sont les disciplines. À partir des problèmes du monde réel, la transdisciplinarité tenterait de construire ses propres contenus en offrant une nouvelle vision de la réalité émergente qui «confronte» les disciplines, plutôt que de seulement les «étaler» côte à côte.

«L’air »numérique

Pourquoi ne pas profiter de cette période pour changer d’air, véritablement. Se permettre d’inventer la suite du monde et que la création ne soit pas seulement attribuée à la création dite artistique, mais à la société elle-même? Dans cette optique, le numérique sert déjà de territoire catalyseur. Il est la plateforme de base qui laisse libre cours aux créations et aux idées hybrides faisant autant appel au réseautage possible qu’à la production de nouvelles oeuvres sans catégorie prédéfinie. Sur ce territoire encore sauvage, nous avons en main les outils pour le défricher et le cultiver. Le mobile, la tablette, le portable sont déjà nos outils de création et de communication parmi les plus utilisés. Avec un simple téléphone, on peut maintenant filmer, enregistrer du son, partager un propos. Avec l’aide d’un savoir acquis et transmis plus facilement et celle de quelques individus qui nous complètent, on peut concevoir des oeuvres. Les modes de diffusion artistiques s’adaptent rapidement à cette réalité galopante. Accepter cette adaptation c’est accepter de se transformer.

Le numérique, loin de nous isoler, se révèle finalement au cœur d’un nouveau rapprochement universel. Utilisons ce moment charnière pour se rapprocher et créer.  Fabriquons des images, des vidéos. Libérons un propos. Dansons. Proposons des idées aux maisons de production, aux «start-up» d’intelligence artificielle, aux marques, aux entreprises. N’attendons personne : frappons aux portes et défonçons-les. Profitons de cette période pour devenir transdisciplinaires et transformer notre époque. La transdisciplinarité comme vaccin de notre époque Ou comment utiliser la crise pour se réinventer

par Simon Beaudry, artiste visuel et cofondateur de l’atelier de création Insubordination Conception et direction artistique en quarantaine : Simon Beaudry Photographe en isolation : Philippe Richelet Mannequins à distance : Marie-Ève Bissonnette (iPhone vert), Kae Sun (Nokia rose),Ariane Lamontagne (Galaxie crème), Louis-Philippe Gingras (iPad mini chrome)

#insubordination #transdisciplinarité #numérique #LaTribune

[ehlibeyt-yolu]

Cenab-ı Hakk, herkesin dini kendine diyor…

Kur’an ayetlerini okumak, duymak, ezberlemek başka ve o Ayetleri anlamak, manasına varmak başka bir yetenektir. O zaman önemli olan doğru anlamak, doğru algılamak ve doğru icra etmektir.

Kafirun Suresi, 6. Ayet; „Sizin dininiz size, bizim dinimiz bize“ ve

Bakara Suresi, 256. Ayet; „Din de zorlama yoktur“ diye yazmaktadır.

Dolayısıyla Allah‘ın kelamı doğrultusunda; Herkes kendi dinini, inancını yaşamalıdır. Hakk’ın Kelamı, insanlardan; Ahlaklı, erdemli, medeni insan olmayı istemektedir. Bunun için de önemli olan hangi yoldan, hangi inançla veya hangi akılla varılacağı değildir. Önemli olan, insanlık vasfına ulaşmak ve orada kendi yerini bulmaktır.

O zaman herkesin dini kendine. Kimsenin inancına, karıșılamaz ve inancı yüzünden; Așağılamak, horlamak, zan altında bırakmak, eleștirmek Allah’ın kelamı ile bağdașmadığı gibi yanlıstır, suçtur ve Allah’a karșı gelmektir.

Doğrunun bir olduğuna göre insanlar, her zaman o doğruya tabii kalmak zorundadır. Şahı Merdan Ali, 1400 yıl önce önemli bir noktaya dikkat çekmiștir. Bu önemli nokta veya uyarı, „Ilim yani doğru bir nokta idi cahiller onu çoğalttı“ uyarısıdır.

Diğer önemli bir husus, Kur’an-ın batıni yorumudur…

Sıkca șahit olduğumuz üzücü bir durum da Kur’an-ı Hatım ettim, okumasını biliyorum, anlamını biliyorum gibi ifadelerdir.

Oysa ki Hakk’ın kelamı olan Kutsal kitaplar; Sır ve gizem dolu Tasavvuf manalarını içermektedir. Bu sıra, gizeme ancak özel bir keșf ve ilhama mazhar, Tasavvuf ehli olanlar manasına varır ve doğru yorumliyabilirler.

O zaman gönül rahatlığıyla șunu diyebiliriz ki Tasavvuf ehli dıșında okuyan veya okumuș olanlar, sadece okumușlar ve algıları kadar anlamıșlar ancak gerçek manasına varamamıșlardır.

Bundan dolayıdır ki manasına varamıyan sözde din yetkililerinin yanlıș açıklamaları ve vermiș oldukları uydurma fetvalar sonucu islam dini, terör dini haline getirilmiștir.

Art niyetli insanlar, leș kargaları gibi bu yanlıș yorum ve fetvalarla islam dini, kötü bir din imiș gibi etrafına lanse etmekteler. Haddizatında artniyetli ve sahtakar din adamlarının fıtratında çıkar ve menfaat yatmaktadır. Maalesef her devirde olduğu gibi günümüzde de bu mahlukatlar, çıkar ve menfaatleri için, insanların manevi değerlerini tarumar etme çabaları içindedirler.

Tasavvuf - Batın ilmine göre, Allah’ın ilahi kudretini ve Ilahi Kelam‘ın ölçüsünü belirlemek veya sınırlamak mümkün değildir. Çünkü Hakk’ın kelamı, tam manasıyla kefș edilmediği sürece ve düșünen insanlar var olduğu müdetce sırrı, gizemciliği araștırılmaya devam edilecektir.

Dolayısıyla Hakk Kelam’ının, sırr ve gizemcilik manasına varılmadığı müdetce; Zahir ile batın, cahil ile alim, karanlık ile aydınlık mücadelesi devam edecektir.

Erdemliğin, olgunluğun ve medeni insan olmanın yolu, ilim irfandan geçer. Ilim, aklı olgunlaștırırken akıl da, bir bütün olarak hal ve davranıșları olgunlaștırır.

=Seyyid Hakkı=

[meltemgucel]

Umut (Hope)

Fazıl Sayın 4. Senfonisi Umut, 11 aylık bir çalışmanın ürünü. 35 dakikalık eser, dört bölümden oluşuyor. Eserin prömiyeri 2018 yılının Ağustos ayında Almanya, Dresden’de yapıldı. (Orkestra; Dresdner Philharmonie. Kondüktör; Michael Sanderling) ve en son dün akşam Volkswagen Arena’da, 35 çeşit enstrümanın yer aldığı, Türkiye’nin dört bir yanından yirmilerinden ellilerine geniş bir yaş yelpazesi ile takdire şayan 80 kişilik Fazıl Say Festival Orkestrası ve yine dünyaca ünlü şef Murat Cem Orhan yönetiminde büyüleyici bir estetik ve ustalıkla icra edildi, Umut.

Fazıl Say, Umut senfonisini; “Benim en karanlık eserim.” diye anıyor ve ekliyor, “Bir barış senfonisi ‘Umut’. Eserin umut ettiği şey, dünyadaki kötülüklerin, terörün, savaşların bitmesi.” 2015, 2016, 2017 yıllarında yaşanan terör olaylarını; Suruç’taki katliamda öldürülen canları, Ankara Garı’nda barışın kucağında patlatılan iki canlı bombanın aldığı canları, Beşiktaş’ta maç günü yapılan bombalı saldırıyı, Sultanahmet Meydanı’nı, Atatürk Havalimanı’nı, Reina saldırısını… Eserde bütün bu saldırıların seslerini duyuyorsunuz. Orada olmadığımız için duyamadığımız bütün o silah sesleri, patlama sesleri davullarla, vurmalı diğer enstrümanlarla; güm güm güm ve pat pat pat ve hatta patpatpat, pat pat! Taramalı tüfek sesleri. Pat pat pat pat! Uzun namlulu silah Patpatpat! Ve bir iki üç bomba! Art arda! Güm! Müzisyen davuluna, katilin tetiğine bastığı acımasızlıkta vuramıyor elbet, çünkü henüz insan(!) bizim müzisyen. Ve insan(!) acı çekiyor. Çünkü insanlar(!) ölüyor. Öldürülüyor. Ve kemanlar ağlıyor. Davulun patlama seslerinin ardından, feryat figan anaların sesleri geliyor kulağımıza, kemanlardan. Ve senfoninin birinci kısmı gerilim, korku ve de dehşet içinde bitiyor.

İkinci kısımda viyolalar ve kemanlar hafif, sakin, ılık bir merhaba ile bir masala girizgah yapıyor. Hissediyorsunuz. Masala giriyorsunuz. Sonra kuş cıvıltıları duyuluyor, viyolaların arasından. Ormanda rüzgarla sevişen yaprak sesleri, kuş cıvıltılarına karışıyor. Şşşş. Güzellik. Güzel. Pırıl pırıl. Mis gibi. Bir bebek gibi. Yeni. Tazecik. Hafif. Huzurlu, mutlu ve tam Umut’lu olacakken, rüzgar şiddetleniyor. Fırtına geliyorum diyor. Ve kuş cıvıltılarının yerini, kontrbaslardan yükselen bas sesleri alıyor. Geriliyoruz. Az önce farkına vardığımız güzellikleri korumak istiyoruz. Kaygılıyız. Çünkü kaybetmek istemediğimiz güzelliklere sahibiz, sahiptik. Sahip olduğumuz güzelliğin verdiği mutluluk yerini endişeye bırakıyor. Endişeleniyoruz. Her güzelliğin verdiği endişe bu. Evet bu endişeyi tanıyoruz. Sahip olanın kaybetme endişesi bu. Daha henüz farkına vardığın sahipliğinin, yokluğunu düşünmek sana endişe vermeye başladı. Çünkü farkına vardın. Çünkü bildin. Çünkü öğrendin. Güzellikten ziyade, kötülükleri de biliyorsun artık. Eğer bu dünyadaki kötülüklerin farkına varmasaydın, sahip olduğun güzellik hakkında endişe duymazdın. Başına gelecek kötülükleri hayal dahi edemezdin. Çünkü sen aslında bu kötülüklerle doğmadın. Çünkü aslında kötülük nedir bilmezdin. Şimdi sana gösterdiler. Yaşattılar. Kalbine zehri verdiler. Artık biliyorsun. Sahip olduğun güzelliğin, biriciğinin, bebeğinin, sevdiğinin, kalbinin bir parçasının başına gelecek kötülükleri artık biliyorsun. Endişeleniyorsun. Sonra bir çan sesi yükseliyor ve kulağına düşüyor. Hüzünlendiriyor bu çan sesi seni. Seni hüzne sürükleye sürükleye götürüyor. Ve çanlar çalmaya devam ediyor, hala. Güzellikler duruluyor.

Ve caz ezgileri duyulmaya başlıyor kulaklarda. Saksafon geliyor önden inceden, ardından klarnet ve trompet.. Sanki birazdan orkestranın içinden, ayaklarında kalın kısa topuklarıyla, mini püsküllü etekleri ve kulaklarında biten kısacık saçlarında bantlar ve tüylerle, 1920’lerden flapper kadınlar fırlayacak zannediyorsunuz. Ve bir anda hayaller siyah beyaz oluyor. 1920’lerden siyah beyaz eğlenceler. Cazlı eğlenceler. Cazlı danslar. Topuk sesleri. Kahkahalar, dans ve caz. Ve birden caz biter. Davuldan silah sesleri yükselir. Cazlı danslar silahlı saldırıya uğrarlar. Belirli belirsiz aralıklarla ama ölüm gibi istikrarla havada ateş sesleri yükselir. Bu savaş sesidir. Bir anda sesler kesilir. Çıt yok. Tüm salon kıpırtısız. Sessiz ve sedasız. Bir süre sessizliği dinleriz. Bu ölümün sessizliğidir. Ve sessizliği kemancıların yayları keser. Kemancılar telleri kesiyordur yaylarıyla. Yaylar ağır ağır gidip geliyordur tellerin üzerinde. Sonra bir arp sesi yükselmeye başlar. Yeni bir masalın başlangıcıdır bu. Yeni bir umudun sesi. Viyolaların sesi kemanların sesine ses katar. Yaylıların sesi bir olur, birlik olur. İkiden fazla yaylıların sesi var! Havada! Kulaklarımızda. Ruhumuzda. Viyola, keman, viyolalar, kemanlar.. sesler gürleşir. Yüzler güneşlenir. Bu bir buluşma sahnesidir. Umut’un insanı, insanın Umut’u bulduğu andır bu. Ve insan kendi kendini yeniden var edecek gücü bulmuştur. Yani Umut’u.

21 Aralık 2019 akşamı Fazıl Say Festival Orkestrası tarafından, Murat Cem Orhan’ın şefliğinde gerçekleştirilen konsere ithafen, Fazıl Say’a minnetle..

M. Gücel

22 Aralık 2019

Beyoğlu.

Fotoğraflar: Burcu Ergin 

#fazıl say #symphony #hope #umut #istanbul

[the-mustache-guy-la]

S.1. Henry Purcell (Müzİk Tanıtımı)

Antik Yunan Mitolojisinde Orpheus arketipik bir müzisyen olarak görünür ve elinde bir arp ile tasvir edilir. Orpheus adının geçtiği hikayelerde dinleyeni büyüleyen müziğini ya yeraltı dünyasına inerken önüne çıkan yaratık ve canavarları sakinleştirmek ve uyutmak için kullanmiştir, ya da Jason ve Argonautlar ile Altın Koyun Postunu çalıp, Iolcus’a dönüş yolunda Argonautları söyledikleri şarkılarla büyüleyen Sirenlerin büyülerini bozmak için kullanmıştır. Antik Yunan’da zamanla Orpheus o kadar önemli bir figür haline gelir ki onun sembolü etrafında dini bir öğreti sekillenir “Orfism” adında. 

Şimdi kafanızdan ‘başlıkta Henry Purcell diyor deminden beri Orpheus aşağı Orpheus yukarı, alâkasız sularda gezinip duruyoruz.’ cümlesi veya muadili bir fikir geçmiş olabilir, normaldir, zira durum tam olarak da bu. O zaman Purcell’e ufaktan giriş yapmaya başlayalım.

Henry Purcell 1659-1695 yılları arasında İngiltere’de yaşamış olan bir Barok müzik bestekârıdır. Avrupa tarihine bakacak olursanız Klasik Batı Müziğinin Barok, Klasik ve Romantik dönemlerinde, Fransa, Avusturya, Almanya, İtalya, Polonya ve Macaristan’ın dominasyonunda olduğunu görürsünüz. Henry Purcell, ve belki biraz da kardeşi Daniel Purcell, modern dönem öncesinde bahsedilebilecek nadir başarılı ve takdir edilen İngiliz bestekârlardandır. 

Purcell 36 yaşındayken hayatını kaybetmiş olmasına karşın, geriye 500′den fazla eserden oluşan geniş bir külliyat bırakmayı başarmıştır. Halen daha Orpheus ve Purcell arasındaki bağlantıyı açıklamadığımın farkındayım, ama o an geldi. Purcell öldükten 3 yıl sonra karısı Francis tarafından bütün besteleri derleniyor ve ‘Orpheus Brittanicus’ başlığıyla basılıyor, basitçe ‘Britanyalı Orpheus’ diye çevirilebilecek olan başlık daha sonra Purcell’in anıldığı unvanlardan biri olarak kalabilmiş ve kabul görmüştür. Bu da aslında o dönemin İngiliz Cemiyetinde Purcell’in ne kadar kabul gördüğü ve ne kadar önemsendiğini gözler önüne seriyor. 

Purcell marşlar, ilahiler, kasideler, gazeller, tiyatro müzikleri, operalar, ve enstrümental eserler bestelemiştir. Bunların içerisinde dönemin Monarklarına övgülerden oluşan besteler olmakla birlikte, Anglo-Sakson, Roma veya Antik Yunan efsanelerini konu alan  besteleri de bulunmaktadır. Bu yazıda haddimi aşmadan Purcell’in benim son derece beğendiğim Dido & Aeneas ve Kral Arthur operalarından beğendiğim kısımları ve Aphra Behn isimli tiyatro yazarının ‘Abdelazer’ adlı oyunu için yazılmış ve aynı adı taşıyan eserini sizlerle paylaşacağım. Abdelazer’in Rondeau kısmı (2. bölümünde) oldukça kuvvetli bir melodi ile baslar ama 1 dakika 20. saniye sonrasında bir süreliğine yumuşar, tekrar baştaki şiddetine dönmek üzere. Abdelazer’in tamamını da dinlemenizi öneririm toplamda 15 dk civarında uzunluğu olan bir eser.

Daha önce de belirttiğim gibi Purcell, Anglo-Sakson, Antik Yunan ve Roma kültür veya efsanelerinden gelen hikayeleri defalarca kendine konu edinmiştir. Bunlardan King Arthur oldukça bilinen, ve adından da anlaşılacağı üzere Kral Arthur efsanesi etrafında şekillendirilmiş bir operadır. Bu opera’nın en bilinen ve yapısı itibariyle muadillerinden oldukça farklı olan kısmı 3. perdede yer alan ‘What power art thou’ adlı bölümüdür. 3. perdenin tamamı dinlemek isterseniz bu linkten ulaşabilirsiniz. Kral Arthur güzel bir opera olmakla birlikte benim favorim, Dido and Aeneas’tir. 

Dido ve Aeneas’in hikayesi Publius Virgilius Maro tarafından, Roma İmparatorluğunun kurucusu ve ilk İmparatoru olan Augustus zamanında kaleme alınan, Aeneid adlı epik şiirinde yer alan kısımlardan birisidir. Bu eser, Truva Mikenler önderliğindeki Yunan kuvvetleri tarafından yağmalandıktan sonra yanmakta olan Truva şehrinden kaçan Aeneas’in İtalya’ya çıkıp Roma şehrinin ve devletinin temellerini atmasını anlatır. Bu hikaye denizde geçen talihsizliklerle dolu bir macera olması sebebiyle, Homeros’un Odyssey adlı eseri ve eserin baş kahramanı Odysseus ile benzerlikler göstermesine karşın oldukça özgün bir hikayedir. 

Yolculuğunun bir noktasında Akdeniz’deki bir fırtına sonrası Aeneas'i ve mürettebatını taşıyan gemi Kartaca yakınlarında zorunlu olarak durmak zorunda kalır ve bir takım olaylar sonrasında Truva’dan kaçmış olan Aeneas Kartaca’lıların Kraliçesi Dido ile tanışır. Zamanla Dido ile yakınlaşır ve bir çift olurlar. Her şey yolunda giderken, bir gün Iüpiter (Zeus), Merkür’ü (Hermes’i) elçi olarak Aeneas’e gönderir ve O’nun kaderinde İtalyan yarım adasına çıkıp Roma Şehrini kurmak olduğunu ve bir an önce harekete geçmesi gerektiğini söyler. Bu haber üzerine, Aeneas mürettebatıyla birlikte Kartaca’yı terkeder ve yine bir takım maceralardan sonra İtalya’ya çıkar. Aeneas’in hikayesi olması gerektiği gibi ilerlerken ayrılık acısına dayanamayan Dido intihar eder ve ölür. 

İşte Purcell Dido & Aeneas Operasında Aeneas’in gemisinin yaşadığı sıkıntılar sonrası karaya çıkmasıyla başlar. Ve Dido’nun intihar etmesiyle son bulur. Youtube’da operanın bir sürü farklı versiyonu olmakla birlikte görsel anlamda en teatrâl versiyonu budur, ama performans anlamında en başarılı versiyon da bu. Opera’nın kendisi 1 saat ile 1 saat 20 dakika arası değişen bir süre alıyor, orkestra şefinin yorumuna bağlı olarak. Opera tür olarak size hitap etmeyebilir, zevkler ve renkler en nihayetinde.  Ama bu opera’nın çok beğendiğim iki bölümünü muhakkak Janet Baker’ın 1966 performansından izleyin ‘Ah! Belinda, I am prest with torment’ ve ‘When I am laid in earth’. 

Purcell’in ölümü üzerinden yaklaşık 320 yıl geçmiş olmasına karşın halen modern müzik dünyasında farklı improvizasyonlarla yerini bulmaya devam ediyor. Aslında Purcell ile benim tanışmam Christina Pluhar’ın L’Arpeggiatta  ile 2014 yılında yayınladığı ‘Music For A While - Improvisations on Henry Purcell’ albümüyle olmuştu. L’Arpeggiatta ve Christina Pluhar genellikle Barok müzik performansları için bir araya gelseler de Purcell albümünde Barok bestelere küçük caz öğeleriyle (gitar ve perküsyon) yaptıkları sihirli dokunuşlarla dimağlarda çok hoş bir tat bırakmayı başardılar.  Bu albümde de yer alan son derece leziz ve başarılı icra edilmiş üç beste önerim daha olsun sizlere ‘Oedipus, King of Thebes, Z583/2: Music for a While’, ‘The Fairy Queen, Z 629: One Charming Night’, ‘Come, ye sons of art away, Z 323/5: ‘Strike the viol, touch the lute’.

Umarım içerisinde Yunan mitolojisinden, Roma tarihinden ve klasik batı müziği tarihinden öğeler bulunduran bu yazımda Britanyalı Orpheus’un (Orpheus Brittanicus) müziğini hakkını vererek tanıtabilmişimdir. Daha fazla Purcell dinlemek isteyenler bu playliste bakabilirler veya direk spotify sayfasından kendi keşiflerini yapabilirler. Misal şu an ben girdiğimde bugün yayınlanmış olan yeni bir albüme denk geldim, şu an o çalıyor. Kime niyet kime kısmet :)

Haftaya bir kitap veya yazar tanıtımında görüşmek üzere. Esenlikler sizinle olsun, keyifli günler dilerim.

tmg

#HenryPurcell #Dido&Aeneas #KingArthur #BarokMüzik #tmg #the_mustache_guy #Abdelazer #OrpheusBrittanicus

[matadorbet]

Luxbahis giriş

Luxbahis Belgesiz İşlem Bahis sitelerinde belge işlemleri hem site açısından hem de kullanıcısı açısından önemli bir mevzudur. Bazı oyuncular için site ile belge paylaşmak bir problem teşkil etmez iken bazı oyuncular için belge talebinde bulunana adresler tercih edilemez adresler olabiliyor. Siz değerli üyelerimizin de görmüş olduğu şeklinde online bahis bürolarının sayısının günümüzde bir fazlaca artması ile artık bahis sitesi seçimleri de önemli hale gelmiştir. Sebebi ise art niyetli, paraları ödemeyen, belge hırsızlığı icra eden firmalarında bu oranla artış göstermesidir. Çünkü hiç kimse güvenilir olmayan veya site içi işlemlerde oyuncularını oyalayan siteye üyelik oluşturmak istemez. Bu firma ise bunun bilincinde bir kuruluş olan sektöre Luxbahis belgesiz işlemler çarpıcı sözı ile giriş yapmıştır. Site oyuncuları çok mecburi işlemler dışında hiçbir şekilde siteye belge veya evrak iletmek zorunda değillerdir.

Lüxbahis kayıt

En önemlisi bahis bürosunun kayıt aşamasında üyelerinden belge talep etmiyor oluşudur. Üyelik işlemlerinizi tamamlarken asla site hesap doğrulama şeklinde anlamsız işlemler ile sizlere zaman kaybettirmeyecek ve sitenin renkli bahis yaşamına derhal sizleri kabul edecektir.

Luxbahis Hangi Durumlarda Belge İster? Site mümkün olduğunca sizlerden belge ve evrak talebinde bulunmuyor. Fakat bazen gerekli önlemleri alabilmek ve detaylı kontroller sağlayabilmek için bu belgelere ihtiyaç duyulabilir. Bu şeklinde işlemler ise kesinlikle olağandır ve yalnız bir aksilik yaşanmış olması durumunda sizlerden bu yönde talepleri olacaktır. Siteye belge iletirken asla endişe duymamalısınız. Çünkü şirket global çapta hizmet veren, kaliteli, emin ve en önemlisi resmi lisanslı bir sitedir. Dilerseniz hangi durumlarda bu benzer biçimde yükümlülükleriniz olduğuna bakalım.

Yatırım ve çekim işlemlerinizin tümünde yaşanabilecek olası sorunlarda site sizlerden dekont bilgisi yada işlem geçmişi benzer biçimde belgeler isteme yetkisine haizdir. Sitenin destek birimleri bu konuda sizlere yardımcı olacak ve dekont alma iletme aşamalarını iletecektir. Site kullanıcılarından 18 yaşının üstünde olmasını istemektedir. Bu yaş uluslararası yasal bahis oynama yaşıdır.  Herhangi bir süreçte site bu kurala uygun bir yaşta olmadığınız tespit eder ise sizlerden belge isteme hakkına haizdir. Luxbahis belgesiz işlemler kapsamında oyuncularından bonus işlemleri için belge talep etmese de yalnız tecrübe etme bonusunda bu benzer biçimde bir şarta haiz bulunduğunu görüyoruz. Tecrübe etme bonusu ile kazanç sağlayan üyelerin kimliklerini doğrulama zorunluluğu bulunur. Aksi takdirde kazançlarını çekemeyeceklerdir. Sitenin rakip firmalara karşı bu aşamada daha ılımlı bir pozisyonda olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle her çekim esnasında saatlerce süren belge kontrolleri, hesap onayları gibi gereksiz işlemler uygulamıyor olması siteye olan güven düzeyini artırmaktadır.

#luxbahis #luxbahis giriş #luxbahis güvenilir mi #lüxbahis