Tumgik
#istanbul çalgıcıları
jotem · 2 years
Text
Bu gecenin hikayesi
Malum okuma kültürümüz yok uzun yazılara ayıracak vaktimiz de yok.O yüzden ben önce bir cümle özet yapayım sonra merak edenler evvelden okumamışsa bu muhteşem hikayeyi okusun.
Özet:
Paris'ten bale pabucu alan ırgat sürücüsünü öldürdüler.
Şimdi esas hikaye :
Anadolu'nun bağrından kopar kahramanımız , yolu Paris'e düşer .Bi başına. Karnı aç. Elleri cebinde dolaşırken, bakar ki, sokak çalgıcıları var, müzik yapıyorlar, para topluyorlar. Çöker bi köşeye, cura'sını tıngırdatmaya, yanık yanık söylemeye başlar:
"Aç kulaklarını dinle sözümü,
yalan söz gerçeğe tuzak değil,
insan hakkını hak bilen kişi,
özünde nur doğar yalan ateşi,
kamili taşlamak cahilin işi,
cahilden kötülük hiç uzak değil..."
*
Tesadüfen ordan geçerken, durup, dinleyenler arasında Abidin Dino da vardır. Çağdaş Türk resminin öncülerinden, ressam, karikatürist, yazar, yönetmen... Entelektüel çevrede büyüyen, Robert Kolej mezunu, bizzat Mustafa Kemal tarafından resim ve sinema eğitimi için Rusya'ya gönderilen... ABD'de Fransa'da sergiler açan, Fransa Plastik Sanatlar Birliği
Onursal Başkanı olan, Fransa Kültür Bakanlığı'ndan Altın Şövalye Nişanı alan, New York Dünya Sanat Sergisi Danışmanlığı yapan... Siyasi görüşleri nedeniyle ordan oraya sürgüne gönderilen Abidin Dino.
*
Tanışırlar... Kasketli, pala bıyıklı, buram buram Anadolu kokan ozan'ın kalacak yeri olmadığını öğrenir, koluna girer, evine davet eder. Dilbilimci, yazar, Paris Ulusal Bilim Merkezi'nde görev yapan, öğretim üyesi doçent eşi Güzin Dino, sofrayı kurar. Otururlar, sohbete koyulurlar. Laf lafı açar, ozan der ki, beni yarın çarşıya götürür müsünüz?
Hayrola derler, ne lazımsa biz sana alalım... "Bale ayakkabısı alacağım" der! Dino'lar şoke olur. Kara yağız ozan, o şahane şivesiyle devam eder: "Benim oğlan balet de... Ona göndereceğim."
*
Çünkü...Nesimi Çimen'dir o.
*Türkü derleyen, ilk plak çalışmasını 1964'te yapan, Almanya'da Fransa'da İsveç'te albümler çıkaran, dünyanın en önemli müzikhollerinde sahne alan, Türkiye'de ha bire gözaltına alınan, işkence gören, sürüm sürüm süründürülen, yılmayan, ömrünün sonuna kadar hiç sosyal güvencesi olmayan, yurtdışından gelen teliflerle mütevazı yaşamını sürdürmeye gayret eden... Sazın, sözün, üç telli cura'nın ustası.
*
Aslen Tunceli Hozatlı. Kayseri'de ırgatlık yaparken, aşiret ağasının kızı Dilber'e aşık olur, Dilber de ona, kaçarlar, Adana'ya... Evlatları olur. Almanya'ya işçi yazılır, nefes darlığı olduğu için kabul edilmez. Kalaycılık filan yaparken, Yaşar Kemal'le tanışır. Onun yardımıyla İstanbul'a göçer, gecekondu kiralar, mozaik fabrikasında işe girer. Fabrika greve gider,
Nesimi'yi kovarlar. Ayazda kalır. Dokuz yaşından beri çalıp söylediği cura'sına bakar, ekmeği senden çıkaracağız der, ozan'lığa başlar. Tek kelimeyle, müthiştir. Anında tanınır. Efsane haline gelmeye başlayan bu gariban'ın tek göz oda gecekondusuna gelip gidenler arasında, Yaşar Kemal'in yanısıra, gazeteci İlhan Selçuk, sosyolog siyasetçi Behice Boran, caz-pop
divası Tülay German, Yılmaz Güney, heykeltıraş Kuzgun Acar, yönetmen Atıf Yılmaz, Aşık Mahsuni Şerif vardır... Ve, kurban olduğum, Can Yücel.
*
Yurtdışında eğitim için devlet bursunu bileğinin hakkıyla kazandığı halde "torpil yaptı dedirtmem, seni gönderemem" diyen Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in oğlu... Biriktirdiği harçlıkları, kendi yerine gönderilen ve beyin cerrahisinde çığır açan, canciğer arkadaşı
Ordinaryüs Profesör Gazi Yaşargil'e veren... Alnı açık yürüyen, Cambridge Üniversitesi'ne gitmeyi başaran, zırt pırt içeri tıkılan, oralı bile olmayan, tınmayan... Bana göre, Türkiyemin en heyecan verici şairi Can Yücel.
*
Bi gün, Nesimi'nin henüz bebekken eline cura verdiği oğluna bakar şöyle Can Yücel... "Bu çocuğu Konservatuara göndersene birader" der. Nesimi de "peki" der.
*
Girer sınava oğlan, doğuştan kabiliyet, İstanbul Devlet Konservatuarı'nı birincilikle kazanır. Keman bölümüne yazarlar. Yazarlar ama, keman alacak parası yok. Okul hediye eder... Hediye kemanla dört sene okur. Öbür masrafları Can Yücel tarafından karşılanır. Ancak...
Ciddi bir sorun vardır. Akşamları evde ders çalışması mümkün değildir. Tam eline kemanı aldığında, sofra kurulur, eş dost, türkü başlar, oğlan da mecburen cura'sına sarılır, babasına eşlik eder. E böyle olmayacak, sonunda karar verir, ev ödevi olmayan bir bölüme geçmelidir... 14 yaşında giyer taytını, Bale bölümüne geçer. Önceleri gizler babasından... Sonra öğrenir baba... Dedim ya, koca yürek, gülümser, evladına şöyle der: "Nerde mutluysan, orda yaşa!"
*
Geceleri pavyonlarda bağlama çalarak cep harçlığını çıkarır, babasıyla köy köy dolaşır,
derleme çalışmalarına katılır, Orhan Gencebay'ın arkasında çalar, neticede Konservatuar'dan mezun olup, İstanbul Devlet Opera ve Balesi'ne girer.
*
Mazlum Çimen'dir o
*
Nesimi'nin, zulüm görmüş, haksızlığa uğramış manasında "Mazlum" adını koyduğu oğlu...
Adının hakkını verircesine, henüz sekiz yaşındayken babasıyla birlikte gözaltına alınan, babasının işkence görmesine şahit olan Mazlum.
*
20 sene klasik eserlerde, Yedi Kocalı Hürmüz'den Hisseli Harikalar Kumpanyası'na sayısız müzikalde dans etti. Edip Akbayram'a Fatih Kısaparmak'a besteler verdi. Film müzikleri yaptı, Altın Portakal ve Altın Koza'nın yanısıra, Almanya'dan Fransa'dan İsviçre'den ödüller kazandı. Dizi film müzikleri yaptı, mesela, Orhan Kemal'in ölümsüz eseri Hanımın Çiftliği
gibi... Kendisinin çalıp söylediği, albümler çıkardı. Oğluyla birlikte Çimen Müzik'i kurdu.
*
Oğul da, Saki Çimen...Nesimi'nin torunu. Piyanist.
*
Dedesinin türküleriyle büyüdü, 13 yaşındayken ilk bestesine imza attı. Kendisine ait 11 besteyle Rastgele albümünü çıkardı. Saki piyano çaldı, Cem Yılmaz bateriyle, Kürşat Başar saksafonla, Cahit Berkay yaylı tamburla, Nebil Özgentürk bağlamayla, Erdem Akakçe gitarla, Sırrı Süreyya Önder cümbüşle eşlik etti.
*
Bale ayakkabısına dönersek... Paris'ten geldi Nesimi, bale ayakkabılarını oğluna verdi, orda biriyle tanıştım dedi, gitar çalıyor, çok önemsiyorlar adamı... Kim acaba? Bilmiyorum dedi, yağmurlu bi havaydı, curamı ceketimin içinden çıkardım, adam çok şaşırdı bunu mu çalıyorum diye, ben çaldım, o adam sanki küçüldü küçüldü curanın içine girdi, ööyle dinledi.
*
Senelerce bunu anlattı. Gel zaman git zaman... Paris bavulunun içinde bir fotoğraf buldu Mazlum... Babası cura çalıyor, "o adam" adeta büyülenmiş gibi, nefesini tutmuş dinliyor.
Vayyy dedi, koştu babasına, fotoğrafı gösterdi... O adam, bu adam mıydı? Evet dedi Nesimi...
*
Peter Gabriel'di.
*
Progressive rock denince ilk akla gelen, Genesis'in kurucusu... Grup ve solo albümleri 250 milyon satan, altı Grammy'si ve Oscar adaylığı bulunan, İngiliz kült müzisyen.
*
Ve...
Yaktılar o Nesimi'yi!
Sivas'ta yakılanlardan biri.
*
Ve, değerli gençler... Ne salt Alevilerdir kıyılan aslında, ne hukuk garabetidir, ne de güvenlik zafiyeti...
*
Anadolu kültürünü muhafaza ederek, müzikle baleyle resimle sinemayla, akılla bilimle eğitimle, Batı'ya yelken açan yolculuk'tur asıl önlenmek istenen...
Yobazlığı hâkim kılmaktır.
Kaynak: picgra
Murat Demirocak pyl alınmıştır
Tumblr media
3 notes · View notes
gallipoliguide · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/dunyaca-unlu-tenor-hakan-aysev-10-haziranda-izmirliler-ila-bulusuyor.html
Dünyaca Ünlü Tenor Hakan Aysev, 10 Haziran’da İzmirliler İla Buluşuyor
Tumblr media
1.ULUSAL MANDOLİN FESTİVALİ HAKAN AYSEV’İN KONSERİYLE BAŞLIYOR
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), İzmir’in kurtuluşunun 100.yılında kent kültüründe önemli bir yer edinen mandolini 1.Ulusal Mandolin Festivali ile yeniden canlandırıyor. Festival, 10 Haziran saat 20.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda dünyaca ünlü tenor ve opera sanatçısı Hakan Aysev’in de katılacağı konser ile başlıyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), İzmir’in Kurtuluşunun 100. yılında 1. Ulusal Mandolin Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. DEÜ İzmir’in Kurtuluşunun 100. Etkinlikleri kapsamında 10-12 Haziran’da tarihlerinde gerçekleştirilecek festivalin açılış konseri 10 Haziran Cuma akşamı saat 20.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilecek. Dünyaca ünlü opera sanatçısı ve tenor Hakan Aysev’in Zhanna Aktürk, İzmir Mandolin Orkestrası ve Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Yaylılar Orkestrası ile sahne alacağı konser İzmirlilere açık olacak.
11-12 HAZİRAN KONSERLERİ SABANCI KÜLTÜR SARAYI’NDA
Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilecek açılış konserinin ardından 11-12 Haziran’da düzenlenecek etkinlikler, DEÜ Sabancı Kültür Sarayı’na taşınacak. Konserlerde, Zeytin Çekirdekleri Mandolin Orkestrası, Mandolinata İstanbul, ALKÜ Mandolin Topluluğu, Grup Dostyürek, Okul Çalgıcıları Mandolin Topluluğu ve İzmir Mandolin Orkestrası’nın yanı sıra, Münevver Eren, Mücahit Eren, Serpil Özyüksel, Gözde Özyüksel, Ersil Zhanna Aktürk, Natalia Barış, Ataç Aydın, Alesker Abbasov, Bülent Yazıcı, Ender Bilge, Sezen Aksu, Güney Gencol, Özgür Deveci ve Olga Guseyinova sahne alacak.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
0 notes
traveltourstrips · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/dunyaca-unlu-tenor-hakan-aysev-10-haziranda-izmirliler-ila-bulusuyor.html
Dünyaca Ünlü Tenor Hakan Aysev, 10 Haziran’da İzmirliler İla Buluşuyor
Tumblr media
1.ULUSAL MANDOLİN FESTİVALİ HAKAN AYSEV’İN KONSERİYLE BAŞLIYOR
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), İzmir’in kurtuluşunun 100.yılında kent kültüründe önemli bir yer edinen mandolini 1.Ulusal Mandolin Festivali ile yeniden canlandırıyor. Festival, 10 Haziran saat 20.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda dünyaca ünlü tenor ve opera sanatçısı Hakan Aysev’in de katılacağı konser ile başlıyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), İzmir’in Kurtuluşunun 100. yılında 1. Ulusal Mandolin Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. DEÜ İzmir’in Kurtuluşunun 100. Etkinlikleri kapsamında 10-12 Haziran’da tarihlerinde gerçekleştirilecek festivalin açılış konseri 10 Haziran Cuma akşamı saat 20.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilecek. Dünyaca ünlü opera sanatçısı ve tenor Hakan Aysev’in Zhanna Aktürk, İzmir Mandolin Orkestrası ve Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Yaylılar Orkestrası ile sahne alacağı konser İzmirlilere açık olacak.
11-12 HAZİRAN KONSERLERİ SABANCI KÜLTÜR SARAYI’NDA
Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilecek açılış konserinin ardından 11-12 Haziran’da düzenlenecek etkinlikler, DEÜ Sabancı Kültür Sarayı’na taşınacak. Konserlerde, Zeytin Çekirdekleri Mandolin Orkestrası, Mandolinata İstanbul, ALKÜ Mandolin Topluluğu, Grup Dostyürek, Okul Çalgıcıları Mandolin Topluluğu ve İzmir Mandolin Orkestrası’nın yanı sıra, Münevver Eren, Mücahit Eren, Serpil Özyüksel, Gözde Özyüksel, Ersil Zhanna Aktürk, Natalia Barış, Ataç Aydın, Alesker Abbasov, Bülent Yazıcı, Ender Bilge, Sezen Aksu, Güney Gencol, Özgür Deveci ve Olga Guseyinova sahne alacak.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
0 notes
gallipolidaytours · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/dunyaca-unlu-tenor-hakan-aysev-10-haziranda-izmirliler-ila-bulusuyor.html
Dünyaca Ünlü Tenor Hakan Aysev, 10 Haziran’da İzmirliler İla Buluşuyor
Tumblr media
1.ULUSAL MANDOLİN FESTİVALİ HAKAN AYSEV’İN KONSERİYLE BAŞLIYOR
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), İzmir’in kurtuluşunun 100.yılında kent kültüründe önemli bir yer edinen mandolini 1.Ulusal Mandolin Festivali ile yeniden canlandırıyor. Festival, 10 Haziran saat 20.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda dünyaca ünlü tenor ve opera sanatçısı Hakan Aysev’in de katılacağı konser ile başlıyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), İzmir’in Kurtuluşunun 100. yılında 1. Ulusal Mandolin Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. DEÜ İzmir’in Kurtuluşunun 100. Etkinlikleri kapsamında 10-12 Haziran’da tarihlerinde gerçekleştirilecek festivalin açılış konseri 10 Haziran Cuma akşamı saat 20.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilecek. Dünyaca ünlü opera sanatçısı ve tenor Hakan Aysev’in Zhanna Aktürk, İzmir Mandolin Orkestrası ve Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Yaylılar Orkestrası ile sahne alacağı konser İzmirlilere açık olacak.
11-12 HAZİRAN KONSERLERİ SABANCI KÜLTÜR SARAYI’NDA
Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilecek açılış konserinin ardından 11-12 Haziran’da düzenlenecek etkinlikler, DEÜ Sabancı Kültür Sarayı’na taşınacak. Konserlerde, Zeytin Çekirdekleri Mandolin Orkestrası, Mandolinata İstanbul, ALKÜ Mandolin Topluluğu, Grup Dostyürek, Okul Çalgıcıları Mandolin Topluluğu ve İzmir Mandolin Orkestrası’nın yanı sıra, Münevver Eren, Mücahit Eren, Serpil Özyüksel, Gözde Özyüksel, Ersil Zhanna Aktürk, Natalia Barış, Ataç Aydın, Alesker Abbasov, Bülent Yazıcı, Ender Bilge, Sezen Aksu, Güney Gencol, Özgür Deveci ve Olga Guseyinova sahne alacak.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
0 notes
anzacdaygallipoli · 2 years
Text
Dünyaca Ünlü Tenor Hakan Aysev, 10 Haziran’da İzmirliler İla Buluşuyor - Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/dunyaca-unlu-tenor-hakan-aysev-10-haziranda-izmirliler-ila-bulusuyor.html
Dünyaca Ünlü Tenor Hakan Aysev, 10 Haziran’da İzmirliler İla Buluşuyor
Tumblr media
1.ULUSAL MANDOLİN FESTİVALİ HAKAN AYSEV’İN KONSERİYLE BAŞLIYOR
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), İzmir’in kurtuluşunun 100.yılında kent kültüründe önemli bir yer edinen mandolini 1.Ulusal Mandolin Festivali ile yeniden canlandırıyor. Festival, 10 Haziran saat 20.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda dünyaca ünlü tenor ve opera sanatçısı Hakan Aysev’in de katılacağı konser ile başlıyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), İzmir’in Kurtuluşunun 100. yılında 1. Ulusal Mandolin Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. DEÜ İzmir’in Kurtuluşunun 100. Etkinlikleri kapsamında 10-12 Haziran’da tarihlerinde gerçekleştirilecek festivalin açılış konseri 10 Haziran Cuma akşamı saat 20.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilecek. Dünyaca ünlü opera sanatçısı ve tenor Hakan Aysev’in Zhanna Aktürk, İzmir Mandolin Orkestrası ve Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Yaylılar Orkestrası ile sahne alacağı konser İzmirlilere açık olacak.
11-12 HAZİRAN KONSERLERİ SABANCI KÜLTÜR SARAYI’NDA
Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilecek açılış konserinin ardından 11-12 Haziran’da düzenlenecek etkinlikler, DEÜ Sabancı Kültür Sarayı’na taşınacak. Konserlerde, Zeytin Çekirdekleri Mandolin Orkestrası, Mandolinata İstanbul, ALKÜ Mandolin Topluluğu, Grup Dostyürek, Okul Çalgıcıları Mandolin Topluluğu ve İzmir Mandolin Orkestrası’nın yanı sıra, Münevver Eren, Mücahit Eren, Serpil Özyüksel, Gözde Özyüksel, Ersil Zhanna Aktürk, Natalia Barış, Ataç Aydın, Alesker Abbasov, Bülent Yazıcı, Ender Bilge, Sezen Aksu, Güney Gencol, Özgür Deveci ve Olga Guseyinova sahne alacak.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
0 notes
turkeytraveltours · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/dunyaca-unlu-tenor-hakan-aysev-10-haziranda-izmirliler-ila-bulusuyor.html
Dünyaca Ünlü Tenor Hakan Aysev, 10 Haziran’da İzmirliler İla Buluşuyor
Tumblr media
1.ULUSAL MANDOLİN FESTİVALİ HAKAN AYSEV’İN KONSERİYLE BAŞLIYOR
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), İzmir’in kurtuluşunun 100.yılında kent kültüründe önemli bir yer edinen mandolini 1.Ulusal Mandolin Festivali ile yeniden canlandırıyor. Festival, 10 Haziran saat 20.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda dünyaca ünlü tenor ve opera sanatçısı Hakan Aysev’in de katılacağı konser ile başlıyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), İzmir’in Kurtuluşunun 100. yılında 1. Ulusal Mandolin Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. DEÜ İzmir’in Kurtuluşunun 100. Etkinlikleri kapsamında 10-12 Haziran’da tarihlerinde gerçekleştirilecek festivalin açılış konseri 10 Haziran Cuma akşamı saat 20.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilecek. Dünyaca ünlü opera sanatçısı ve tenor Hakan Aysev’in Zhanna Aktürk, İzmir Mandolin Orkestrası ve Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Yaylılar Orkestrası ile sahne alacağı konser İzmirlilere açık olacak.
11-12 HAZİRAN KONSERLERİ SABANCI KÜLTÜR SARAYI’NDA
Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilecek açılış konserinin ardından 11-12 Haziran’da düzenlenecek etkinlikler, DEÜ Sabancı Kültür Sarayı’na taşınacak. Konserlerde, Zeytin Çekirdekleri Mandolin Orkestrası, Mandolinata İstanbul, ALKÜ Mandolin Topluluğu, Grup Dostyürek, Okul Çalgıcıları Mandolin Topluluğu ve İzmir Mandolin Orkestrası’nın yanı sıra, Münevver Eren, Mücahit Eren, Serpil Özyüksel, Gözde Özyüksel, Ersil Zhanna Aktürk, Natalia Barış, Ataç Aydın, Alesker Abbasov, Bülent Yazıcı, Ender Bilge, Sezen Aksu, Güney Gencol, Özgür Deveci ve Olga Guseyinova sahne alacak.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
0 notes
nesrin-c · 4 years
Text
Bi kaç tane şehit..(!)
Askeri konvoya saldırıldı, 11 şehit vardı, cenazelerin toprağa verildiği gün, asrın liderimiz atladı uçağına, Ajda Pekkan'ı Muazzez Ersoy'u Nihat Doğan'ı, Sertab Erener'i filan yanına aldı, Somali'ye gitti, “vicdanlara sesleniyorum” dedi, Ajda'yla Sertab moral dansı yaptı.
Karakol basıldı, sekiz şehit vardı, cenazelerin toprağa verildiği gün, bu ülkede dışişleri bakanlığı, başbakanlık yapan ahmet kiziroğlu atladı uçağına, asrın liderimizin eşi ve kızıyla beraber Myanmar'a gitti, Arakanlılara sarılıp gözyaşı döktüler.
Karakol basıldı, 15 şehit vardı, o akşam, Akp milletvekili oğluna stadyumda sünnet düğünü yaptı, bu ülkede bakanlık, başbakanlık, meclis başkanlığı yapan binali yıldırım kirve oldu, halay çektiler.
Helikopter düştü, 17 şehit vardı, Akp'nin dışişleri bakanı kiziroğlu Gazze'ye koştu, yaralı Hamaslılara sarıldı, hıçkıra hıçkıra ağladı.
Cephanelik patladı, 25 şehit vardı, akp'nin bakanı “Hindistan'da Pakistan'da olur böyle şeyler” dedi, akp'nin valisi Akp'nin genelkurmay başkanına sucuk hediye etti, kilim hediye etti, “hayat devam ediyor, acımız var diye ara mı verelim” dedi, Akp'nin sözcüsü “yadırganacak bir şey yok, lokum bile ikram edilir” diye tasdik etti.
Şehidin sitem eden kızkardeşine “senin ağabeyin de bu mesleği seçmeseydi” denildi bu ülkede.
“Artık şehit cenazesi istemiyoruz” diyen vatandaşa “askerlik yan gelip yatma yeri değildir” denildi.
Hakkari'de dokuz şehit vardı, tek tek isimlerini açıkladılar, Yozgat şehidi için cenaze töreni tertiplediler, bütün Yozgat geldi, son saniyede “sizin şehidi henüz bulamadık” dediler, bir hafta geçti, şehit hâlâ kayıptı, bir hafta sonra Akp'nin içişleri bakanı “cesedi bulundu” dedi, aynı akşam bir açıklama daha yaptı, “bulunan ceset parçaları ona ait değil” dedi. Şehide “ceset” diyen, şehit uzuvlarına “ceset parçası” diyen tarihteki ilk içişleri bakanı oldu.
Terör şehitlerini görüşmek için Tbmm olağanüstü toplantıya çağırıldı, Akp sözcüsü “bi kaç Mehmet şehit oldu diye Meclis'i toplayamayız” dedi.
Papa öldü, Akp milli yas ilan etti, bayrakları yarıya indirdiler.
Kendi ellerimizle beslediğimiz köktendinciler Reyhanlı'yı hava uçurdu, 52 insan hayatını kaybetti, Akp'nin gıkı çıkmadı.
Gazze için üç günlük milli yas ilan ettiler.
Kendi ellerimizle beslediğimiz köktendinciler Suruç'u havaya uçurdu, 34 insan hayatını kaybetti, Akp'nin kılı kıpırdamadı.
Suudi kralı 91 yaşında eceliyle öldü, Akp milli yas ilan etti.
Tunuslu yaralı dinciler, özel uçakla Türkiye'ye getirildi, sekiz yaralı vardı, özel hastanelere taşımak için aprona sekiz ambulans getirdiler.
Yemenli yaralı dinciler, özel uçakla Türkiye'ye getirildi, 10 yaralı vardı, aprona fazla fazla 11 ambulans getirildi.
Mısırlı yaralı dinciler, özel uçakla getirildi, aprondan ambulanslarla alındılar, refakatçilerine özel otomobiller tahsis edildi.
Dindar cumhurbaşkanımız abdullah gül'e Kazakistan'da hediye edilen beygir, özel uçakla Türkiye'ye getirildi, özel veteriner, özel seyis eşliğinde, özel eskortla Atlı Spor Kulubü'ne götürüldü.
Hakkari'de şehit düşen binbaşımızın bayrağa sarılı cenazesi, İstanbul Atatürk Havalimanı'nın apronunda, portakal sandığı gibi, bavullarıyla beraber, kamyonet kasasında taşındı.
Gazilerimizin protez ayaklarına haciz gönderdiler.
Diyanetin camilerinde Myanmar'a bağış topladılar.
Şehit cenazelerinde 1932'den beri Chopin'in cenaze marşı çalınıyordu, “ti” işareti veriliyordu, ihtiram yürüyüşü yapılıyordu.
86 senedir böyleydi.
86 sene sonra…
“Dinimize aykırı” dediler.
“Şehit cenazesinde müzik çalınması şehitlerimizin ruhunu ve şehit ailelerini rencide ediyor” dediler.
“Şehitlerimiz varken, çalgı aleti kullanılması, kutsalımıza, maneviyatımıza ters düşüyor” dediler.
Akp'nin diyanet işleri başkanı zart diye çıktı, “şehit, cami, tekbir ve Kuran'ın arasına bir müzisyenin girmesi doğru değildir, kültürümüze aykırıdır, cenazenin İslam geleneğinde bir adabı vardır” dedi.
O dönem…
Afrin'de 52 şehit verdik.
Çocuklarımızın henüz kanı kurumamıştı, asrın liderimiz şarkıcıları türkücüleri çalgıcıları bindirdi özel uçağına, sınır karakoluna götürdü, uçakta konserler verildi, şarkılar alkışlar eşliğinde yolculuk yapıldı, Hatay'a inildi, karakola gelindi, asrın liderimiz komandolar gibi kamuflaj giymişti, şen şakrak kahkahalar eşliğinde klarnet çaldılar, İbrahim Tatlıses yaylalar yaylalar'ı söyledi, dılo dılo yaylalar nakaratında hep beraber tempo tuttular, televizyonlarda naklen yayınlandı, alkışlar, neşe, keyif, gırla gitti, zabıta teşkilatında bile görülmeyen laubalilikle genelkurmay başkanının sırtına yaslanıp selfie falan çekildi.
“Cenazede müzik dinimize aykırı, şehitlerimiz rencide oluyor” diyen yandaş medyamız, “dev koro moral verdi, muhteşem performans, türküler büyük beğeni topladı, mest ettiler, sınır karakolunda şahane görüntüler, Afrin'de renkli anlar” manşetlerini attı.
Suriye'de bizim çocuklar şehit düşüyor.
Kendi devletine silah çeken Suriyeli dinciler “kuvayı milliye” ilan edildi.
Suriye'de şimdilik 182 şehit verdik.
Akp, kalp krizinden ölen Mursi'yi şehit ilan etti.
Akp'nin diyaneti özel talimat yayınladı, Türkiye'nin bütün camilerinde cenaze namazı kıldırdı.
İranlı general Kasım Süleymani'ye neredeyse ağıt yaktılar, en üst düzey taziyelerle İran halkının acısını paylaştılar.
Libya'da şehit verdik, milletten saklamaya çalıştılar, tören mören yapmadan gizli gizli toprağa verdiler, tarihimizde görülmemiş duyulmamış bu rezalet ortaya çıkınca, bir kaç “tane” şehit var dediler.
Matemde dans
Bedeviye yas
Halay
Kilim
Lokum
Ceset
Bi kaç Mehmet
Beygire özel uçak
Ayyıldız'a kamyonet
İhvan'a hürmet
İhtiramda şarkı türkü klarnet
Aslında senelerdir “tane tane” anlatıyorlar.
Bilmiyorum ki, bu milletin artık silkinip kendine gelmesi için daha naapsınlar?
Yılmaz Özdil *
103 notes · View notes
loveseva · 2 years
Text
Türkiye'de bulunan askerlik çağındaki Suriyelilerin sayısı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin mevcudundan bile fazlayken, bizim çocuklarımızı Afrin'e
sürdüler, 55 şehit verdik.
Asrın liderimiz “ÖSO tıpkı Kuvayi Milliye gibidir” dedi.
Akp milletvekilleri bile “feto borsası”nı itiraf etti, parayı bastıran zengin fetocular yırtıyor.
Türkiye'de sırf bu yıl 363 kadın öldürülmüşken, bu kadınları öldüren erkekler şakır şakır serbest bırakılırken… Tabanca zoruyla tecavüz eden
eniştesini öldüren kadıncağıza müebbet hapis verildi.
TRT'ye çıkarılan İstanbul Üniversitesi deniz bilimleri fakültesi öğretim üyesi, “Nuh tufanı sırasında Nuh'un cep telefonu vardı, gemisi nükleer
enerjiyle çalışıyordu, insansız hava aracı kullanıyordu” dedi.
Sayıştay raporuna göre TCDD'nin bir yılda 2.5 milyar lira zarar ettiği,
Akp dönemindeki toplam zararın 12 milyar liraya ulaştığı anlaşıldı.
Toki bakanı sadaka verir gibi cebine para sıkıştırınca, “ben dilenci değilim, kanser ilaçlarını bulamıyoruz, eliniz cebinize değil vicdanınıza gitsin”
diyen kanser hastası Dilek vefat etti.
İstanbul'daki Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi'ne sadece beş ay içinde 15 yaşından küçük 115 hamile çocuk getirildiği ortaya çıktı.
Bu haber biraz kurcalanınca… Türkiye'de son 18 ayda 21 bin 957 kız çocuğunun
“hamile” olarak hastanelerde kayıt altına alındığı ortaya çıktı. Resmi olarak her gün,
reşit olmamış 40 çocuğun ham
Dinci televizyon kanalının tetikçi spikeri “sivil öldürmeye Etiler'den Nişantaşı'ndan Cihangir'den başlarız, Tbmm'den başlarız” dedi.
Akp türkücüsü Yavuz Bingöl “ben manav Mehmet efendi değilim, bilinçli seçmenim” dedi.
Asrın liderimiz kadınlar günü'nde kadına yönelik şiddeti durdurmak için konuştu, “televizyon yayınları bu işi zıvanadan çıkarıyor, medyaya
sesleniyorum, yayınlarınızı kesintiye uğratın” dedi.
Akp yandaşı ilahiyatçı “ketçap şehvet yapar” dedi.
Dubai'den gelen özel uçak İran'da düştü, 11 pırıl pırıl genç kızımız hayatını kaybetti, kindar nesil öylesine iğrenç yorumlar yazdı ki, kızların
sosyal medya hesapları aileleri tarafından kapatıldı.
Çiftlikbank'ın tosun'u sayın ahalimizden 400 milyon dolar tokatladı, Uruguay'a kaçtı.
Aydın Doğan tasfiye edildi, medyasını yandaş işadamını satmak zorunda kaldı, krediyi devlet bankası verdi.
Atatürklü tişörtle Tbmm'ye girmek yasaklandı.
Tbmm'de sergilenen Çanakkale konulu tiyatroda kadın sanatçıların sahneye çıkması engellendi, erkek erkeğe oynandı.
Atatürk Kültür Merkezi yıkıldı, asrın liderimiz “çatlayın patlayın yıktık” dedi.
Afrin'de 55 şehidimiz varken, çalgıcıları özel uçağa doldurup sınır karakoluna götürdüler, kahkahalar eşliğinde klarnet çaldılar, yandaş medya
“dev koro moral verdi, Afrin'de renkli anlar” manşetleri attı.
Nükleer santral anlaşması imzalandı… Putin, bize satacağı elektriğin nükleer santralını kendi topraklarına kuracağına bizim topraklarımıza
kuracak, bütün riski bize yıktı, sayın ahalimiz alkışladı.
Herkesi fetocu diye gammazlayan, YÖK tarafından korunan kafadan kontak araştırma görevlisi, tabancayla Osmangazi Üniversitesi'ni bastı,
dört akademisyeni kurşuna dizdi.
Sakarya'da iki aylık yavru köpek, dört patisi birden kesilmiş ve kuyruğu koparılmış halde bulundu, kurtarılamadı.
İmam hatip öğrencileri arasında “deizm”in yayıldığı ortaya çıktı.
Şeker fabrikalarımızı sattılar.
“Erken seçim talebinde bulunmak vatana ihanettir, erken seçim ekonomiye darbedir” diyen asrın liderimiz, erken seçim ilan etti.
Suriyeli işadamı Akp'den Bursa milletvekili adayı oldu.
Asrın liderimiz “ahdim olsun ki, faizler düşecek, enflasyon düşecek, cari açık düşecek” dedi.
Asrın damadımız “cumhurbaşkanımız ay'a kadar dört şeritli yol yapacağım dese vallahi inanırız diyorlar” dedi.
Adıyaman Havalimanı 1998'de açıldı ama, asrın liderimiz “aaah kardeşlerim aahh, Adıyaman'da havalimanı var mıydı, biz yaptık” dedi.
Asrın liderimiz “ben 75 öğrencili sınıflarda okuduğum zaman tek partili dönemdi” dedi. Böylece asrın liderimizin henüz doğmadan önce, İsmet
İnönü döneminde ilkokula gittiği anlaşıldı!
Asrın liderimiz “biz gelmeden önce MR mı vardı, tomografi mi vardı” dedi, “ambulansları köpekler çekiyordu” dedi, “15 sene önce evlerde
fırın mı bulunuyordu, buzdolabı mı bulunuyordu” dedi.
Oxford Üniversitesi dünya çapında “yalan haber” araştırması yaptı, dünyanın en ahlaksız medyasının bizim medyamız olduğu tespit edildi.
Asrın liderimiz “anayasaya göre ben hepsinin paşasıyım” dedi.
Asrın liderimiz millet kıraathaneleri açacağını, bedava kek ikram edileceğini müjdeledi.
Asrın liderimiz “yeni bir projem var, alacaksınız çoluğunuzu çocuğunuzu, gideceksiniz millet bahçesine, orada onlarla beraber yatıp
yuvarlanacaksınız” dedi.
Asrın liderimizin kapalı kapılar arkasında konuşurken “sandık kurulunda hakimiyeti elde edersek, başlamadan işi bitiririz” dediği ortaya çıktı.
Cep telefonuyla çekilmiş görüntüleri yayınlandı.
Rejim değişti.
Sayın ahalimizin verdiği oylarda, egemenlik saraya devredildi.
Başbakanlık lağvedildi.
Binali Yıldırım'a “şeref madalyası” verildi.
Tbmm başkanı yapıldı.
Çorlu'da tren devrildi, 25 insanımız hayatını kaybetti, raylar çamaşır ipi gibi havada duruyordu, altında toprak yoktu, çünkü kontrol eden
yoktu, rayları kontrol etmesi gerekenleri işten çıkarmışlardı.
Asrın liderimizin şoförü olan, Yeliz lakabıyla tanınan milletvekilimiz “matematiği benim dedem icat etti, dedemi Romalılar öldürdü” dedi.
Yandaş gazeteci durup dururken Kemal Sunal'a saldırdı, “Kemal Sunal bu ülkeye zihinsel anlamda yapılmış en büyük kötülüktür, filmleri
resmen insanın zekasına hakarettir” dedi.
Suriye'den ithal ettiğimiz patateslerin, meğer bizim patatesler olduğu, geçen seneden stoklayıp bu sene kakaladıkları ortaya çıktı.
Ekmek zamlarını kamuoyuna duyurmak yasaklandı.
Dolar 7.5 liraya fırladı.
Asrın liderimiz “onların doları varsa, bizim Allahımız var” dedi.
Atatürk Samsun'a çıkmıştı.
Asrın liderimiz Samsung'a çıktı.
“Onların iPhone'u varsa, öbür tarafta Samsung var” dedi.
Asrın liderimiz Ahlat'a saray yaptıracağını, 10 dönüm üzerine kurulacağını, 1071 metrekare oturum alanı olacağını müjdeledi.
“Kuvayi milliye” ilan edilen Özgür Suriye Ordusu, Türkiye tarafından ödenen maaşlarını Türk Lirası olarak almak istemediklerini, dolar
karşısında mağdur olduklarını, Suriye Poundu olarak istediklerini açıkladılar… Yani aslında “cukkayı milliye” oldukları ortaya çıktı.
Türk Telekom'u verdiğimiz Araplar, kablolarına kadar sattı, 15 milyar dolar hortumladı, 4.7 milyar dolar borç taktı, pırrr…
Brezilya'dan ithal edilen sığırlarda şarbon çıktı.
Asrın liderimizin sarayındaki 30 Ağustos resepsiyonunda “chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie, starex meyvesi eşliğinde aloevera”
ikram edildi.
Hapiste zannedilen hayırsever Rıza bey, New York'ta Nobu restoranda suşi yerken fotoğraflandı.
Asrın liderimize Boeing 747-8 model, iki katlı, asansörlü, yedi yatak odalı uçak geldi, “Katar'ın hediyesi” denildi.
Faiz uçtu, dünyanın yüksek faizini veren üçüncü ülkesi olduk.
İşsiz baba, okulun istediği pantolonu oğluna alamayınca, kendini astı.
Çığ gibi büyüyen konkordato haberleri ekonomi sayfalarına sığmıyor, karşılıksız çek tutarı 25 milyar liraya ulaştı.
Asrın liderimiz “bizde kriz mriz yok, sakın inanmayın” dedi.
Akp gençlik kolları başkanı Atatürk'e nefret kusarak “kimse Türk, Atatürk demesin, orijinali Yunan” demişti, bu sözler “düşünce özgürlüğü”
kabul edildi, beraat etti.
Tıpkı Euro 2008, Euro 2012, Euro 2016, Euro 2020 gibi… Euro 2024'ü de alamadık.
Asrın liderimiz seçimi kazanınca “100 gün içinde Türkiye çağ atlayacak” demişti, 100 gün doldu.
Sayıştay raporuna göre, asrın liderimizin sarayında, sadece mutfağa bir yılda 2 milyon 600 bin lira harcandığı ortaya çıktı.
Emeklilikte yaşa takılanlar haklarını istedi, asrın liderimiz “vatansever milletime soruyorum, ekonomik kurtuluş savaşı verdiğimiz böyle bir
dönemde bu yükü ülkemizin sırtına yüklemeye hakkımız var mı?” dedi.
Asrın liderimiz “apartmanların bodrum katlarında namaz kılıyorduk, cami yoktu” dedi.
“Vatanımız istiklal savaşı veriyor, ben de varım” diyen, umreye gidip kafasında takkeyle poz veren “milli” futbolcu Arda, kendi eşi hamileyken,
bara gidip elalemin eşine sarkıntılık etti, kadının kocasına kafa attı, tabancayla hastaneyi bastı, kafama sık filan dedi.
“Bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi alamazsın” filan deniyordu, Trump çıktı “vermezseniz oyarım” dedi, rahip Brunson'ı tıpış tıpış
bıraktılar.
.2018
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'yı İstanbul'daki Suudi konsolosluğunda parça parça parçalayıp yok ettiler, kasap timi ve Suudi konsolosu elini
kolunu sallaya sallaya gitti.
Danıştay'ın kararına rağmen Andımızı okullarda okutmuyorlar.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu tarihte ilk kez başkentimizde yapılmadı, İstanbul'da yapıldı.
Üçüncü havalimanını törenle açtılar, Atatürk havalimanı yılbaşında buraya taşınacak dediler, taşıyamadılar, şimdi Mart filan diyorlar.
Akp'nin rektörü “İslami olarak cumhurbaşkanımıza itaat etmek farzdır, karşı çıkmak haramdır” dedi.
Atatürk'ü hutbelerden çıkaran Akp'nin diyanet işleri başkanı “keşke Yunan galip gelseydi” diyen tımarhanelik fesliyi ziyaret etti.
Yurtdışındaki biliminsanlarımızı geri getirmek için “tersine beyin göçü” projesinin açıklandığı gün, Boğaziçi ve Bilgi üniversitesi profesörlerinin
evini polisle basıp gözaltına aldılar.
Enflasyonu düzgün hesaplayan Tüik yöneticilerini görevden aldılar, dünya ekonomi tarihinde ilk kez fiyatlar artarken enflasyon düştü.
İstanbul'da balerin heykeline tecavüz etmeye kalkıştılar, beceremeyince kırdılar.
Uzay bilimleri dekanı “kadın adaylara oy vermeyeceğini” açıkladı.
Suriye'den pamuk ithal ettik.
Sadece şehit çocuklarına tanınan eğitim ayrıcalığı, Suriyelilere de tanındı.
Asrın liderimiz “Çankaya, Beşiktaş, Kadıköy, Şişli gibi yerlerdeki seçmen profili Türkiye pastasının kaymağını yiyen kesimden oluşuyor,
Türkiye yansa bunların umurunda değildir” dedi.
Havuzcu müteahhitin yaptığı hattı “sinyalizasyon” tamamlanmadan açtılar, iki tren kafaya kafaya çarpıştı, 9 insanımız daha hayatını kaybetti.
Ulaştırma bakanı “sinyalizasyon olmazsa olmaz değil” dedi.
Emin Çölaşan ve Necati Doğru'yla Sözcü'nün internet yöneticileri Mustafa Çetin ve Yücel Arı'ya “fetoculuktan” iddianame yazdılar.
Varlığıyla onur duyduğumuz Metin Akpınar'la Müjdat Gezen'i evlerinden polisle aldırıp, hapse tıkmaya kalkıştılar.
Namuslu habercilik yapan Fox Haber'i kapattılar.
Dünya televizyonculuk tarihinin seyirci rekorunu kıran, her bağımsız ankette Türkiye'nin en güvenilir kişisi seçilen, yılbaşında meslekteki 50'nci
yılını kutlayacak olan değerli ağabeyim Uğur Dündar'ın Halk Arenası'nı kapattılar.
Patagonya'dan Sibirya'ya, Tanganika'dan Alaska'ya, dünyada 2019 yılına bundan daha mutsuz giren bir başka ülke var mı?
YILMAZ ÖZDİL
MUTSUZ GİRECEĞ��MİZ KESİN
1 note · View note
tmnk · 6 years
Link
After diggin’ Limassol, Lefkoşa, Ankara & Budapest 
15:06:47 01. Vangelis – Tears In Rain (from “Blade Runner”) 02. Manfred-Ludwig Sextett – Zwielicht 03. George Duke – My Soul 04. The Instrumental Group of Oleg Kutsenko – At The Festival 15:30 05. Klaus Lenz Modern Soul Big Band – Soul Five (second part) 06. Orchester Klaus Lenz – Zottos 07. George Duke – The Inner Source 08. İstanbul Çalgıcıları / İstanbul Şarkıcıları – Sax Gazel 09. Baba Zula – Tavus Havası 10. Şenay – Çirozname 11. Ersen – Sor Kendine 12. Mogollar – Cigrik 16:00 13. J.J. Johnson – Desert Sunrise / Main Title Instrumental (from “Cleopatra Jones”) 14. Şenay – Doy-Doy-Doymadım 15. Μ. Τοπάλης – Απόψε Θα Ξημερωθώ 16. Side A of SIM 110 (a Greek 7″ by the label of Simonetta) 17. Özel Türkbas – Özel’s Belly Dance Routine (excerpt, first part) 18. Ersen – Ternek 19. Özel Türkbas – Özel’s Belly Dance Routine (excerpt, last part) 20. İstanbul Çalgıcıları / İstanbul Şarkıcıları – Kalenin Burcu Muyam / Odasına Girdim Fincan Elinde 16:31 21. Şenay – Dalkavuk 22. Don Medardo y sus Players w. Gustavo Velásquez – Las Calenas 23. Sierra Maestra – Elena La Cumbanchera 24. Lucho Bermudez – Coqueteando 25. Chaquito And The Quedo Brass – Moscow Nights 26. The Cardinals – Never My Love 27. Jasper Van’t Hof – Pili-Pili + hírek/news 17:08 28. Mercan Dede – AB-I Hayat 29. Aynur Dogan – Ehmedo 30. Orient Expressions – İstanbul 1:26 A.M. 31. Sezen Aksu – İstanbul Hatırası 32. Ersen – Yine Seni Tanırım 17:33 33. Mogollar – Tanrilarin Arabalari 34. Şenay – Kent Yazami 35. J.J. Johnson – Airport Flight (from “Cleopatra Jones”) 36. Charming Boys – War 37. Seals & Crofts – Flyin’ (from “One On One”) 38. George Duke – The Opening 39. George Duke – Look Into Her Eyes 40. Lucho Bermudez – Prende La Vela 41. Sierra Maestra – Chango Ta’veni 18:01 42. Don Medardo y sus Players w. Gustavo Velásquez – Mala Mujer 43. Nina Simone – Tomorrow is My Turn 44. Michael Fritzen-Quartett – Rien 45. Seals & Crofts – The Basketball Game (from “One On One”) 46. J.J. Johnson – Theme from Cleopatra Jones (Instrumental) 47. Hiroshi Yoshimura – Blink 48. Baba Zula – Cecom 49. Nina Simone – Feeling Good 18:28:24 Rehab A Tortán radio show
Hallgasd meg itt / Listen here (dwnld) : as a single .mp3 or in ~ half an hour long parts: 15:00 | 15:30 | 16:00 | 16:30 | 17:00 | 17:30 | 18:00
Tumblr media
1 note · View note
gamze3458 · 7 years
Text
Kimler geldi.. kimler geçti.. Hiç birinin değeri bilinmedi..😴😴😪😢 CURA Konu: CURA Cok enteresan bir hayat hikayesi, hislenmemek mümkün değil !!, Cura Halk ozanıdır. Koca yürek... Anadolu'nun bağrından kopar, yolu Paris'e düşer. Bi başına. Karnı aç. Elleri cebinde dolaşırken, bakar ki, sokak çalgıcıları var, müzik yapıyorlar, para topluyorlar. Çöker bi köşeye, cura'sını tıngırdatmaya, yanık yanık söylemeye başlar: "Aç kulaklarını dinle sözümü, yalan söz gerçeğe tuzak değil, insan hakkını hak bilen kişi, özünde nur doğar yalan ateşi, kamili taşlamak cahilin işi, cahilden kötülük hiç uzak değil..." * Tesadüfen ordan geçerken, durup, dinleyenler arasında Abidin Dino da vardır. Çağdaş Türk resminin öncülerinden, ressam, karikatürist, yazar, yönetmen... Entelektüel çevrede büyüyen, Robert Kolej mezunu, bizzat Mustafa Kemal tarafından resim ve sinema eğitimi için Rusya'ya gönderilen... ABD'de Fransa'da sergiler açan, Fransa Plastik Sanatlar Birliği Onursal Başkanı olan, Fransa Kültür Bakanlığı'ndan Altın Şövalye Nişanı alan, New York Dünya Sanat Sergisi Danışmanlığı yapan... Siyasi görüşleri nedeniyle ordan oraya sürgüne gönderilen Abidin Dino. * Tanışırlar... Kasketli, pala bıyıklı, buram buram Anadolu kokan ozan'ın kalacak yeri olmadığını öğrenir, koluna girer, evine davet eder. Dilbilimci, yazar, Paris Ulusal Bilim Merkezi'nde görev yapan, öğretim üyesi doçent eşi Güzin Dino, sofrayı kurar. Otururlar, sohbete koyulurlar. Laf lafı açar, ozan der ki, beni yarın çarşıya götürür müsünüz? Hayrola derler, ne lazımsa biz sana alalım... "Bale ayakkabısı alacağım" der! Dino'lar şoke olur. Kara yağız ozan, o şahane şivesiyle devam eder: "Benim oğlan balet de... Ona göndereceğim." * Çünkü...Nesimi Çimen'dir o. *Türkü derleyen, ilk plak çalışmasını 1964'te yapan, Almanya'da Fransa'da İsveç'te albümler çıkaran, dünyanın en önemli müzikhollerinde sahne alan, Türkiye'de ha bire gözaltına alınan, işkence gören, sürüm sürüm süründürülen, yılmayan, ömrünün sonuna kadar hiç sosyal güvencesi olmayan, yurtdışından gelen teliflerle mütevazı yaşamını sürdürmeye gayret eden... Sazın, sözün, üç telli cura'nın ustası. * Aslen Tunceli Hozatlı. Kayseri'de ırgatlık yaparken, aşiret ağasının kızı Dilber'e aşık olur, Dilber de ona, kaçarlar, Adana'ya... Evlatları olur. Almanya'ya işçi yazılır, nefes darlığı olduğu için kabul edilmez. Kalaycılık filan yaparken, Yaşar Kemal'le tanışır. Onun yardımıyla İstanbul'a göçer, gecekondu kiralar, mozaik fabrikasında işe girer. Fabrika greve gider, Nesimi'yi kovarlar. Ayazda kalır. Dokuz yaşından beri çalıp söylediği cura'sına bakar, ekmeği senden çıkaracağız der, ozan'lığa başlar. Tek kelimeyle, müthiştir. Anında tanınır. Efsane haline gelmeye başlayan bu gariban'ın tek göz oda gecekondusuna gelip gidenler arasında, Yaşar Kemal'in yanısıra, gazeteci İlhan Selçuk, sosyolog siyasetçi Behice Boran, caz-pop divası Tülay German, Yılmaz Güney, heykeltıraş Kuzgun Acar, yönetmen Atıf Yılmaz, Aşık Mahsuni Şerif vardır... Ve, kurban olduğum, Can Yücel. * Yurtdışında eğitim için devlet bursunu bileğinin hakkıyla kazandığı halde "torpil yaptı dedirtmem, seni gönderemem" diyen Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in oğlu... Biriktirdiği harçlıkları, kendi yerine gönderilen ve beyin cerrahisinde çığır açan, canciğer arkadaşı Ordinaryüs Profesör Gazi Yaşargil'e veren... Alnı açık yürüyen, Cambridge Üniversitesi'ne gitmeyi başaran, zırt pırt içeri tıkılan, oralı bile olmayan, tınmayan... Bana göre, Türkiyemin en heyecan verici şairi Can Yücel. * Bi gün, Nesimi'nin henüz bebekken eline cura verdiği oğluna bakar şöyle Can Yücel... "Bu çocuğu Konservatuara göndersene birader" der. Nesimi de "peki" der. * Girer sınava oğlan, doğuştan kabiliyet, İstanbul Devlet Konservatuarı'nı birincilikle kazanır. Keman bölümüne yazarlar. Yazarlar ama, keman alacak parası yok. Okul hediye eder... Hediye kemanla dört sene okur. Öbür masrafları Can Yücel tarafından karşılanır. Ancak... Ciddi bir sorun vardır. Akşamları evde ders çalışması mümkün değildir. Tam eline kemanı aldığında, sofra kurulur, eş dost, türkü başlar, oğlan da mecburen cura'sına sarılır, babasına eşlik eder. E böyle olmayacak, sonunda karar verir, ev ödevi olmayan bir bölüme geçmelidir... 14 yaşında giyer taytını, Bale bölümüne geçer. Önceleri gizler babasından... Sonra öğrenir baba... Dedim ya, koca yürek, gülümser, evladına şöyle der: "Nerde mutluysan, orda yaşa!" * Geceleri pavyonlarda bağlama çalarak cep harçlığını çıkarır, babasıyla köy köy dolaşır, derleme çalışmalarına katılır, Orhan Gencebay'ın arkasında çalar, neticede Konservatuar'dan mezun olup, İstanbul Devlet Opera ve Balesi'ne girer. * Mazlum Çimen'dir o * Nesimi'nin, zulüm görmüş, haksızlığa uğramış manasında "Mazlum" adını koyduğu oğlu... Adının hakkını verircesine, henüz sekiz yaşındayken babasıyla birlikte gözaltına alınan, babasının işkence görmesine şahit olan Mazlum. * 20 sene klasik eserlerde, Yedi Kocalı Hürmüz'den Hisseli Harikalar Kumpanyası'na sayısız müzikalde dans etti. Edip Akbayram'a Fatih Kısaparmak'a besteler verdi. Film müzikleri yaptı, Altın Portakal ve Altın Koza'nın yanısıra, Almanya'dan Fransa'dan İsviçre'den ödüller kazandı. Dizi film müzikleri yaptı, mesela, Orhan Kemal'in ölümsüz eseri Hanımın Çiftliği gibi... Kendisinin çalıp söylediği, albümler çıkardı. Oğluyla birlikte Çimen Müzik'i kurdu. * Oğul da, Saki Çimen...Nesimi'nin torunu. Piyanist. * Dedesinin türküleriyle büyüdü, 13 yaşındayken ilk bestesine imza attı. Kendisine ait 11 besteyle Rastgele albümünü çıkardı. Saki piyano çaldı, Cem Yılmaz bateriyle, Kürşat Başar saksafonla, Cahit Berkay yaylı tamburla, Nebil Özgentürk bağlamayla, Erdem Akakçe gitarla, Sırrı Süreyya Önder cümbüşle eşlik etti. * Bale ayakkabısına dönersek... Paris'ten geldi Nesimi, bale ayakkabılarını oğluna verdi, orda biriyle tanıştım dedi, gitar çalıyor, çok önemsiyorlar adamı... Kim acaba? Bilmiyorum dedi, yağmurlu bi havaydı, curamı ceketimin içinden çıkardım, adam çok şaşırdı bunu mu çalıyorum diye, ben çaldım, o adam sanki küçüldü küçüldü curanın içine girdi, ööyle dinledi. * Senelerce bunu anlattı. Gel zaman git zaman... Paris bavulunun içinde bir fotoğraf buldu Mazlum... Babası cura çalıyor, "o adam" adeta büyülenmiş gibi, nefesini tutmuş dinliyor. Vayyy dedi, koştu babasına, fotoğrafı gösterdi... O adam, bu adam mıydı? Evet dedi Nesimi... * Peter Gabriel'di. * Progressive rock denince ilk akla gelen, Genesis'in kurucusu... Grup ve solo albümleri 250 milyon satan, altı Grammy'si ve Oscar adaylığı bulunan, İngiliz kült müzisyen. * Ve... Yaktılar o Nesimi'yi! Sivas'ta yakılanlardan biri. * Ve, değerli gençler... Ne salt Alevilerdir kıyılan aslında, ne hukuk garabetidir, ne de güvenlik zafiyeti... Hepsi sığmayacağı için, sadece bir örnek verdim, yukarda adı geçenleri sıralayın lütfen alt alta. * Anadolu kültürünü muhafaza ederek, müzikle baleyle resimle sinemayla, akılla bilimle eğitimle, Batı'ya yelken açan yolculuk'tur asıl önlenmek istenen... Yobazlığı hâkim kılmaktır. Eskilerden ama hala okudukca gözlerim dolar.
4 notes · View notes
a-mig · 5 years
Photo
Tumblr media
OMOLOKO é produtor da 101Ø, CurraL e DJ residente da MIENTRAS DURA e trouxe um mix que foi preparado logo após o carnaval de beloris, com tons de nostalgia e ritmos que o fazem lembrar de pessoas queridas. 1 - Baden Powell - Manha De Carnaval (Tristeza on Guitar /1967) 2 - Angophora - Attachment (Ken Oath Records /2018) 3 - Big Muff - Poppy's Song (Music From The Aural Exciter /1998) 4 - Koroglu Daglari - Life (Edit) (İstanbul Çalgıcıları - Köroğlu Dağları /1992) 5 - Lola - Wax The Van (Jon's Dub) (Jump Street Records / 1987) 6 - Mantronix-Bassline (Instrumental Version) (Warlock Classics Records / 1999) 7 - Angela - Gotta Little Love (EMI Electrola Records / 1984) 8 - Lee Webster - Made me wet (O boy excluiu essatrack so soundcloud dele ) 9 - Erik Truffaz - Minaret and Der Räuber und der Prinz ( A macaca edit / 2017) 10 - Marcello Giordani - O Superman (Disco Spacer Mix) (Oráculo Records / 2016) 11 - Matthias Tanzmann - Konoa (Moon Harbour Recordings / 2012) 12 - The Salsoul Orchestra - Ooh I Love It (Love Break) (Dimitri From Paris Reprise Re-Touch) (Salsoul Records / 2015) 13 - Dimitri From Paris & DJ Rocca - Zanzibar ( Gomma Records / 2017) 14 - Africaine 808 - Zombie Jamboree (Golf Channel Recordings / 2014) 15 - The Break Boys ‎– Listen To The Rhythm Flow (Fourth Floor Records ‎/ 1989) 16 - King Bee-Feel The Flow (Club Mix) ( Columbia Records, Torso Dance / 1990 ) 17 - Dynamix II Featuring Too Tough Tee ‎– Just Give The D.J. A Break (Bass Station Records / 1987)
0 notes
gallipoliguide · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/dunyaca-unlu-tenor-hakan-aysev-10-haziranda-izmirliler-ila-bulusuyor.html
Dünyaca Ünlü Tenor Hakan Aysev, 10 Haziran’da İzmirliler İla Buluşuyor
Tumblr media
1.ULUSAL MANDOLİN FESTİVALİ HAKAN AYSEV’İN KONSERİYLE BAŞLIYOR
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), İzmir’in kurtuluşunun 100.yılında kent kültüründe önemli bir yer edinen mandolini 1.Ulusal Mandolin Festivali ile yeniden canlandırıyor. Festival, 10 Haziran saat 20.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda dünyaca ünlü tenor ve opera sanatçısı Hakan Aysev’in de katılacağı konser ile başlıyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), İzmir’in Kurtuluşunun 100. yılında 1. Ulusal Mandolin Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. DEÜ İzmir’in Kurtuluşunun 100. Etkinlikleri kapsamında 10-12 Haziran’da tarihlerinde gerçekleştirilecek festivalin açılış konseri 10 Haziran Cuma akşamı saat 20.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilecek. Dünyaca ünlü opera sanatçısı ve tenor Hakan Aysev’in Zhanna Aktürk, İzmir Mandolin Orkestrası ve Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Yaylılar Orkestrası ile sahne alacağı konser İzmirlilere açık olacak.
11-12 HAZİRAN KONSERLERİ SABANCI KÜLTÜR SARAYI’NDA
Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilecek açılış konserinin ardından 11-12 Haziran’da düzenlenecek etkinlikler, DEÜ Sabancı Kültür Sarayı’na taşınacak. Konserlerde, Zeytin Çekirdekleri Mandolin Orkestrası, Mandolinata İstanbul, ALKÜ Mandolin Topluluğu, Grup Dostyürek, Okul Çalgıcıları Mandolin Topluluğu ve İzmir Mandolin Orkestrası’nın yanı sıra, Münevver Eren, Mücahit Eren, Serpil Özyüksel, Gözde Özyüksel, Ersil Zhanna Aktürk, Natalia Barış, Ataç Aydın, Alesker Abbasov, Bülent Yazıcı, Ender Bilge, Sezen Aksu, Güney Gencol, Özgür Deveci ve Olga Guseyinova sahne alacak.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
0 notes
traveltourstrips · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/dunyaca-unlu-tenor-hakan-aysev-10-haziranda-izmirliler-ila-bulusuyor.html
Dünyaca Ünlü Tenor Hakan Aysev, 10 Haziran’da İzmirliler İla Buluşuyor
Tumblr media
1.ULUSAL MANDOLİN FESTİVALİ HAKAN AYSEV’İN KONSERİYLE BAŞLIYOR
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), İzmir’in kurtuluşunun 100.yılında kent kültüründe önemli bir yer edinen mandolini 1.Ulusal Mandolin Festivali ile yeniden canlandırıyor. Festival, 10 Haziran saat 20.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda dünyaca ünlü tenor ve opera sanatçısı Hakan Aysev’in de katılacağı konser ile başlıyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), İzmir’in Kurtuluşunun 100. yılında 1. Ulusal Mandolin Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. DEÜ İzmir’in Kurtuluşunun 100. Etkinlikleri kapsamında 10-12 Haziran’da tarihlerinde gerçekleştirilecek festivalin açılış konseri 10 Haziran Cuma akşamı saat 20.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilecek. Dünyaca ünlü opera sanatçısı ve tenor Hakan Aysev’in Zhanna Aktürk, İzmir Mandolin Orkestrası ve Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Yaylılar Orkestrası ile sahne alacağı konser İzmirlilere açık olacak.
11-12 HAZİRAN KONSERLERİ SABANCI KÜLTÜR SARAYI’NDA
Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilecek açılış konserinin ardından 11-12 Haziran’da düzenlenecek etkinlikler, DEÜ Sabancı Kültür Sarayı’na taşınacak. Konserlerde, Zeytin Çekirdekleri Mandolin Orkestrası, Mandolinata İstanbul, ALKÜ Mandolin Topluluğu, Grup Dostyürek, Okul Çalgıcıları Mandolin Topluluğu ve İzmir Mandolin Orkestrası’nın yanı sıra, Münevver Eren, Mücahit Eren, Serpil Özyüksel, Gözde Özyüksel, Ersil Zhanna Aktürk, Natalia Barış, Ataç Aydın, Alesker Abbasov, Bülent Yazıcı, Ender Bilge, Sezen Aksu, Güney Gencol, Özgür Deveci ve Olga Guseyinova sahne alacak.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
0 notes
whx-m · 7 years
Note
hmmm.... do you have any music recs? anything good you've been listening to lately? o:
i’ve been kinda going rogue with music hunting and listening to random songs, so i don’t really have any new bands/singers to rec? but i’ll always recommend under-appreciated bands like Melt Banana, Os Mutantes, Stereolab, Toro Y Moi, TOKiMONSTA... my bf is getting me into korean indie music and i love the Black Skirts a lot. 
here’s my main playlist i use for drawing/listening. im not on any music/playlist websites i like hunting tumblr for songs, pluggin ppls urls into trntbl and browsing the hard way like a savage
main playlist recommended songs (my favorites in order they appear):
Kamuran Akkor - Ikimiz Bir Fidaniz
Piero Umiliani - Crepuscolo Sul Mare
İstanbul Çalgıcıları - Köroğlu Dağları
Earl Hooker - Guitar Rumba
米津玄師 - MAD HEAD LOVE
yksb feat.MiLOx31STYLE - BABYDOLL (wait for the vocals to kick in...)
Melt-Banana - My Missing Link
Disasterpeace - Beacon
Melt-Banana - Schemes Of The Tails
Os Mutantes - Dois Mil e Um
Melt-Banana - Zero
Garden City Movement - Terracotta
Girls At Our Best - Getting Nowhere Fast
Late of the Pier - Random Firl
Stereolab - Diagonals
Thinking Fellers Union Local 282 - Cup of Dreams
Lord Snow - It Is Known
Cornelius - YAJIRUSHI SONG
Hiromi Iwasaki - Mirai 
Strawberry Switchblade - By The Sea
Angel Olsen - Shut Up Kiss Me
Chemical Brothers - Hanna's Theme
MDS - 불면증 (Insomnia)
검정치마 - Fling; Fig From France
Mother Mother - Body
James Blake - Life Round Here (Chopped & Screwed by Sir CRKS)
TOKiMONSTA - Sweet Day
Mot - Trivia
Swirlies - Two Girls Kissing
bo en - winter valentine (with mus.hiba)
Cloud Nothings - No Future/No Past
Tame Impala - Endors Toi
2 notes · View notes
muzikaralar · 5 years
Video
youtube
Liked on YouTube: İstanbul Çalgıcıları Ayva Çiçek Açmış Full Albüm Orjinal Plak Kayıt https://youtu.be/uWNi0Zk1kKg İstanbul Çalgıcıları / İstanbul Şarkıcıları LP Disco Fasıl1 / Ayva Çiçek Açmış Full Albüm 1- Ayva Çiçek Açmış 2- Köroğlu Dağları 3- Perişan 4- Müşerref 5- Dön Dünya 6- Masallar 7- Oh Oh 8- Zeybek 9- Yanmışım Ben 10- Bizi Böyle Tanıdınız 11- Pardon 12- Bir Rüya Gördüm 13- Senden Aşk Dilenmiyorum November 10, 2018 at 04:37PM
0 notes
gurcan17-blog · 6 years
Photo
Tumblr media
Halk ozanıdır. Koca yürek... Anadolu’nun bağrından kopar, yolu Paris’e düşer. Bi başına. Karnı aç. Elleri cebinde dolaşırken, bakar ki, sokak çalgıcıları var, müzik yapıyorlar, para topluyorlar. Çöker bi köşeye, cura’sını tıngırdatmaya, yanık yanık söylemeye başlar: “Aç kulaklarını dinle sözümü, yalan söz gerçeğe tuzak değil, insan hakkını hak bilen kişi, özünde nur doğar yalan ateşi, kamili taşlamak cahilin işi, cahilden kötülük hiç uzak değil...” Tesadüfen ordan geçerken, durup, dinleyenler arasında Abidin Dino da vardır. Çağdaş Türk resminin öncülerinden, ressam, karikatürist, yazar, yönetmen... Entelektüel çevrede büyüyen, Robert Kolej mezunu, bizzat Mustafa Kemal tarafından resim ve sinema eğitimi için Rusya’ya gönderilen... ABD’de Fransa’da sergiler açan, Fransa Plastik Sanatlar Birliği Onursal Başkanı olan, Fransa Kültür Bakanlığı’ndan Altın Şövalye Nişanı alan, New York Dünya Sanat Sergisi Danışmanlığı yapan... Siyasi görüşleri nedeniyle ordan oraya sürgüne gönderilen Abidin Dino. Tanışırlar... Kasketli, pala bıyıklı, buram buram Anadolu kokan ozan’ın kalacak yeri olmadığını öğrenir, koluna girer, evine davet eder. Dilbilimci, yazar, Paris Ulusal Bilim Merkezi’nde görev yapan, öğretim üyesi doçent eşi Güzin Dino, sofrayı kurar. Otururlar, sohbete koyulurlar. Laf lafı açar, ozan der ki, beni yarın çarşıya götürür müsünüz? Hayrola derler, ne lazımsa biz sana alalım... “Bale ayakkabısı alacağım” der! Dino’lar şoke olur. Kara yağız ozan, o şahane şivesiyle devam eder: “Benim oğlan balet de... Ona göndereceğim.” Çünkü... Nesimi Çimen’dir o. Türkü derleyen, ilk plak çalışmasını 1964’te yapan, Almanya’da Fransa’da İsveç’te albümler çıkaran, dünyanın en önemli müzikhollerinde sahne alan, Türkiye’de ha bire gözaltına alınan, işkence gören, sürüm sürüm süründürülen, yılmayan, ömrünün sonuna kadar hiç sosyal güvencesi olmayan, yurtdışından gelen teliflerle mütevazı yaşamını sürdürmeye gayret eden... Sazın sözün, üç telli cura’nın ustası. Aslen Tunceli Hozatlı. Kayseri’de ırgatlık yaparken, aşiret ağasının kızı Dilber’e aşık olur, Dilber de ona, kaçarlar, Adana’ya... Evlatları olur. Almanya’ya işçi yazılır, nefes darlığı olduğu için kabul edilmez. Kalaycılık filan yaparken, Yaşar Kemal’le tanışır. Onun yardımıyla İstanbul’a göçer, gecekondu kiralar, mozaik fabrikasında işe girer. Fabrika greve gider, Nesimi’yi kovarlar. Ayazda kalır. Dokuz yaşından beri çalıp söylediği cura’sına bakar, ekmeği senden çıkaracağız der, ozan’lığa başlar. Tek kelimeyle, müthiştir. Anında tanınır. Efsane haline gelmeye başlayan bu gariban’ın tek göz oda gecekondusuna gelip gidenler arasında, Yaşar Kemal’in yanısıra, gazeteci İlhan Selçuk, sosyolog siyasetçi Behice Boran, caz-pop divası Tülay German, Yılmaz Güney, heykeltıraş Kuzgun Acar, yönetmen Atıf Yılmaz, Aşık Mahsuni Şerif vardır... Ve, kurban olduğum, Can Yücel. Yurtdışında eğitim için devlet bursunu bileğinin hakkıyla kazandığı halde “torpil yaptı dedirtmem, seni gönderemem” diyen Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in oğlu... Biriktirdiği harçlıkları, kendi yerine gönderilen ve beyin cerrahisinde çığır açan, canciğer arkadaşı Ordinaryüs Profesör Gazi Yaşargil’e veren... Alnı açık yürüyen, Cambridge Üniversitesi’ne gitmeyi başaran, zırt pırt içeri tıkılan, oralı bile olmayan, tınmayan... Bana göre, Türkiyemin en heyecan verici şairi Can Yücel. Bi gün, Nesimi’nin henüz bebekken eline cura verdiği oğluna bakar şöyle Can Yücel... “Bu çocuğu Konservatuara göndersene birader” der. Nesimi de “peki” der. Girer sınava oğlan, doğuştan kabiliyet, İstanbul Devlet Konservatuarı’nı birincilikle kazanır. Keman bölümüne yazarlar. Yazarlar ama, keman alacak parası yok. Okul hediye eder... Hediye kemanla dört sene okur. Öbür masrafları Can Yücel tarafından karşılanır. Ancak... Ciddi bir sorun vardır. Akşamları evde ders çalışması mümkün değildir. Tam eline kemanı aldığında, sofra kurulur, eş dost, türkü başlar, oğlan da mecburen cura’sına sarılır, babasına eşlik eder. E böyle olmayacak, sonunda karar verir, ev ödevi olmayan bir bölüme geçmelidir... 14 yaşında giyer taytını, Bale bölümüne geçer. Önceleri gizler babasından... Sonra öğrenir baba... Dedim ya, koca yürek, gülümser, evladına şöyle der: “Nerde mutluysan, orda yaşa!” Geceleri pavyonlarda bağlama çalarak cep harçlığını çıkarır, babasıyla köy köy dolaşır, derleme çalışmalarına katılır, Orhan Gencebay’ın arkasında çalar, neticede Konservatuar’dan mezun olup, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’ne girer. Mazlum Çimen’dir o. Nesimi’nin, zulüm görmüş, haksızlığa uğramış manasında “Mazlum” adını koyduğu oğlu... Adının hakkını verircesine, henüz sekiz yaşındayken babasıyla birlikte gözaltına alınan, babasının işkence görmesine şahit olan Mazlum. 20 sene klasik eserlerde, Yedi Kocalı Hürmüz’den Hisseli Harikalar Kumpanyası’na sayısız müzikalde dans etti. Edip Akbayram’a Fatih Kısaparmak’a besteler verdi. Film müzikleri yaptı, Altın Portakal ve Altın Koza’nın yanısıra, Almanya’dan Fransa’dan İsviçre’den ödüller kazandı. Dizi film müzikleri yaptı, mesela, Orhan Kemal’in ölümsüz eseri Hanımın Çiftliği gibi... Kendisinin çalıp söylediği, albümler çıkardı. Oğluyla birlikte Çimen Müzik’i kurdu. Oğul da, Saki Çimen... Nesimi’nin torunu. Piyanist. Dedesinin türküleriyle büyüdü, 13 yaşındayken ilk bestesine imza attı. Kendisine ait 11 besteyle Rastgele albümünü çıkardı. Saki piyano çaldı, Cem Yılmaz bateriyle, Kürşat Başar saksafonla, Cahit Berkay yaylı tamburla, Nebil Özgentürk bağlamayla, Erdem Akakçe gitarla, Sırrı Süreyya Önder cümbüşle eşlik etti. Bale ayakkabısına dönersek... Paris’ten geldi Nesimi, bale ayakkabılarını oğluna verdi, orda biriyle tanıştım dedi, gitar çalıyor, çok önemsiyorlar adamı... Kim acaba? Bilmiyorum dedi, yağmurlu bi havaydı, curamı ceketimin içinden çıkardım, adam çok şaşırdı bunu mu çalıyorum diye, ben çaldım, o adam sanki küçüldü küçüldü curanın içine girdi, ööyle dinledi. Senelerce bunu anlattı. Gel zaman git zaman... Paris bavulunun içinde bir fotoğraf buldu Mazlum... Babası cura çalıyor, “o adam” adeta büyülenmiş gibi, nefesini tutmuş dinliyor. Vayyy dedi, koştu babasına, fotoğrafı gösterdi... O adam, bu adam mıydı? Evet dedi Nesimi... Peter Gabriel’di. Progressive rock denince ilk akla gelen, Genesis’in kurucusu... Grup ve solo albümleri 250 milyon satan, altı Grammy’si ve Oscar adaylığı bulunan, İngiliz kült müzisyen. Ve... Yaktılar o Nesimi’yi! Sivas’ta yakılanlardan biri. Ve, değerli gençler... Ne salt Alevilerdir kıyılan aslında, ne hukuk garabetidir, ne de güvenlik zafiyeti... Hepsi sığmayacağı için, sadece bir örnek verdim... Anadolu kültürünü muhafaza ederek, müzikle baleyle resimle sinemayla, akılla bilimle eğitimle, Batıya yelken açan yolculuktur asıl önlenmek istenen... Yobazlığı hâkim kılmaktır.... Alıntı.
0 notes