Tumgik
#27 mayıs
eminjbrylv · 8 months
Text
youtube
Tumblr media
Analizin gözəlliyi musiqiyə başqa bir hava qatır.
7 notes · View notes
visk4lives · 1 year
Text
İntiharından önceki gün,
"Artık sabahı da kaplıyor acı." diye kısa bir not düşen Pavese, 27 Mayıs'ta günlüğüne şunları yazar; Güçsüzlüğüm ve hiçbir şeye bağlanmayışım yüzünden bir girdabın içine girdim; güçsüzlüğümü seyrediyor, onu iliklerimde hissediyorum, beni ezen bu sorumluluğu yüklenemiyorum. Bunun tek Çözümü var: İntihar.
Edebi kariyerinin doruğunda olmasına rağmen özel hayatı karışıktı Pavese'nin. Sonu olmayan aşk ilişkileri onu bunaltmıştı. Torino'daki bir otel odasında bütün özel kâğıtlarını yok edip, 21 adet uyku hapı alarak intihar etti.
Pavese'nin eserlerini incelediğimizde kendi ölümünü bize sindire sindire haber verdiğini anlayabiliyorduk.
Pavese içinde bulunduğu buhranı şu satırlarla anlatır:
Bir şey sona ermek üzere. Oturmuş sigaranı tüttürürken içini kemiren, seni tedirgin eden bir şey olduğunu seziyorsun. Gündelik hayatın dertleri mi seni korkutan? Hayır, Seni korkutan içindeki boşluk. Ben hiçbir zaman dünyayı umursamadan hayatın tadını çıkarabilen rahat bir insan olamadım. Şu dünyada henüz değerini kaybetmeyen çok az şeye karşı anlayışsız, duyarsız ve duygusuz olan insanların bulunması beni neredeyse çıldırtacaktı.
Bundan böyle kendi içimde bir çıkış noktası aramanın boşuna olacağı duygusuydu bu karmaşık duruma ilk tepkim.
Birtakım şeylerden düzenli ve inançlı olarak vazgeçen insan, hayatını işte bu vazgeçtiği şeyler üstüne kurar. Gözü yalnız bunları görür.
Yaşadığım farkındalık şuydu: İntiharı düşünen bir insan için en kötü şey kendisini öldürmesi değil, bunu düşünüp yapmamasıdır. İntihar düşüncesi bir alışkanlık haline gelince ortaya çıkan manevi çöküntü kadar aşağılık bir şey yoktur. Sorumluluk, vicdan, irade gelişigüzel yüzüp durur bu ölü denizde, sulara gömülse bile rastgele bir akıntıyla yeniden ortaya çıkar.
Acının düzenli vuruşları başladı işte yine. Her akşam hava kararırken yüreğim gece oluncaya kadar sıkılıyor. Acının çirkinleştirdiğini, alıklaştırdığını, ezdiğini fark ediyorum. Bir zamanlar dünyayı duymamı, yoklamamı, ona yaklaşmamı sağlayan her duyum sanki kökünden kesilip kangrenleşmiş gibi.
Ve son olarak şunu da yazar Pavese:
Bir insanı küçük düşürmenin en korkunç yolu, onun acı çektiğine inanmamaktır.
6 notes · View notes
gallipoliguide · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/vakanuvis-27-mayis-darbesine-basinin-etkisini-anlatti.html
Vakanüvis, 27 Mayıs darbesine basının etkisini anlattı
Tumblr media
Darbeye “gel gel” yaptılar, gelince de alkışladılar
Vakanüvis
Bugün 27 Mayıs…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeler geleneğinin başladığı menhus günün, 27 Mayıs 1960’ın yıldönümü.
Siyasi kumpaslar, dış etkiler, kontra işler ve daha nice insafsız, hayasız vaka; hepsi, hepsi bu kara günün etrafında öbeklenmişti.
Basın ise 27 Mayıs’a gelinirken de, 27 Mayıs’ta da, 27 Mayıs’tan sonra da bu işlerin ya faili ya da yapanların yancısı durumundaydı. Biraz yakından bakalım…
Milletle barışık iktidar, birilerinin kimyasını bozmuştu
1946’da çok partili hayata geçilmesinin ardından, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle iş başına gelen Demokrat Parti, 27 yıllık CHP yönetimine son vermişti. Yeni iktidarın gerek özgürlükler gerekse maddi kalkınma alanındaki uygulamaları, bu siyasi kadronun kısa sürede milletin sevgisini kazanmasına yol açmıştı.
Halk, değerlerine, geleneklerine ve en önemlisi dinî vecibelerinin ifasına hürmetkâr davranan DP’li yöneticileri bağrına basmıştı. Bu bağlamda yeni ibadethaneler yapmak, bakımsızları onarmak, devlet radyosunda Kur’an-ı Kerim okutmak, hele hele de ezanın Türkçe okunuşuna son vermek gibi uygulamalar, ülkede bir huzur iklimi oluşturmuştu.
Ancak iktidarın ilk beş yılının ardından tek parti devrinde halkın sıkıntıları ramına kazanımları olan çevreler ile yeni idarenin giderek “Bağımsız Türkiye” hedefini merkeze alan yönetim tarzından rahatsız olan dış odaklar, DP yönetimini işbaşından uzaklaştırmanın hesaplarını yapmaya başlamıştı. Bunun için de kara propaganda, yalan haber ve çok sert eleştiri bağlamında basının büyük bir bölümü “kullanışlı aparat” olmuştu.
Tumblr media
Irak’taki darbeyle Menderes’e gözdağı
Muhalif basını oluşturan Ulus, Vatan, Akşam, Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri ile Kim ve Akis dergileri, DP iktidarının – yine destek olmayan ama nispeten tarafsız kaldıkları – ilk birkaç yılı hariç her fırsatta muhalif tutum takınmışlardı. 1956 ve 57 yıllarında hükümet idaresi veya toplumsal hayattaki kimi aksaklıkları büyüterek vermeye başlayan basının ağırlıklı kısmı, bir süre sonra “Böyle giderse…” türünden kurmaca haberler veya köşe yazılarıyla Demokrat Parti yönetimine karşı “darbe” imasına başlamıştı. Bu noktada üniversiteler, sendikalar, işçi, memur ve diğer çalışan kesimler de provokatif habercilik yöntemleriyle muhalif kesimi tahkim eden çevreler haline getirilmişti.
Bu sırada, 14 Temmuz 1958 tarihinde Irak’ta ordunun yönetime el koyması ve eski yönetimden Kral II. Faysal, Prens Abdülillah ve Başbakan Nuri es-Said’in idam edilişi, Türk basınına aradığı “ima” fırsatını sağlamıştı. Gazeteler, “Halkın isyanı işte böyle sonuçlara neden olur” yollu yayınlar yapıyordu. Başbakan Menderes, birkaç vesileyle Irak’taki darbenin halkın tepkisiyle değil dış odaklarca kurgulandığını belirtmişti.
Tumblr media
İnönü’den “Büyük Taarruz” mitingleri
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ve daha pek çok isim ise bu olaydan ders alınması gerektiğini ifade etmişti. Bu tarihten sonra siyasi tansiyonu giderek arttıran CHP, 1959’un ilk baharında “Büyük Taarruz” adı verilen propaganda gezilerine başlamış, Genel Başkan İsmet İnönü, bazısının mahiyeti asla ortaya çıkartılamayan “olaylı geziler” gerçekleştirmişti. CHP çevreleri, en fazla da “irtica” yalanlarıyla hükümeti sıkıştırmaya çalışıyorlardı. İbadet hürriyetine dair en ufak bir gelişme bile CHP’li isimler ile basının büyük bölümünün abartılı tepkileriyle karşılanıyordu. Kendisine karşı yürütülen yıkıcı muhalefetin farkında olan Adnan Menderes ise DP milletvekillerine yaptığı bir konuşmada “Tek parti idaresinin baskıcı Matbuat Kanunu’nu bir tekme ile kaldırdık. Yarandık mı arkadaşlar? Her gün kalemi alıyorlar ellerine, bir Derviş Vahdeti edebiyatıyla, irtica edebiyatıyla bu memleketi baştan başa zehirliyorlar. Bunun sonu ne olacak? Cephaneliğin yanında mütemadiyen ateş oyunları yapmalarına ne zamana kadar müsaade edeceksiniz?”
Basın kanununda bazı değişikler yapan DP Hükümeti, basının peş peşe tekzipler yayınlamasını sağlayarak biraz nefes almaya çalışmıştı. Bu dönemde gazetelerde, “Bir CHP gazetesine alet olduk”, “18 Mart 1959 tarihli gazetemizde çıkan haber yalandır”, “İnönü’nün hesapları tamamıyla yanlıştır” gibi başlıklarla tekzipler yayınlanır olmuştu.
Tumblr media
DP’yi destekleyen “besleme basın”, CHP’yi destekleyen “onurlu basın”dı
Özellikle CHP’nin yayın organı olan Ulus ve Ahmet Emin Yalman’ın Vatan gazetesinin iktidara karşı sergilediği çok sert muhalefet, bu yarışta geride kalmak istemeyen diğerlerini de etkiliyordu. Basının büyük bir bölümü, kerameti kendinden menkul bir tasnife yönelmişti.
Bu çevreler, DP iktidarını tenkit eden her basın organını “onurlu” saymış, tenkit etmeyenleri ise “besleme basın” olarak aşağılar olmuştu. Başlarda DP’yi destekleyen ancak darbe sonrası cuntacıların safında yer alan gazeteci Bedii Faik de yıllar sonra o dönemi değerlendirirken, “Cumhuriyet’in sahibi Nadir Nadi sertleşince diğerleri de sertleşti. Bunun sonucunda ‘Kim DP’yi tenkit ediyorsa o itibarlı basın, kim tenkit etmiyorsa besleme basın olur’ havasına girildi.” demişti.
Tumblr media
Ağaoğlu: Basına “4. Kuvvet” denilmesi yıkıcılığından dolayı olabilir
Demokrat Parti’de milletvekilliği yapmış Samet Ağaoğlu, “Arkadaşım Menderes” isimli kitabında, DP dönemindeki basına dair görüşlerini de ifade etmişti. Ağaoğlu, “Demokrasilerde basın dördüncü kuvvettir” sözüne atıfta bulunup, DP iktidarı sırasında basının sergilediği tutuma işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
“Bu söz, basının toplumun fikirlerini, görüşlerini, sezişlerini, eğilimlerini belirten bir kanal olarak düşünüldüğü için mi; yoksa iftira, kirletme, yıkma vasıtası olarak görüldüğü için mi, araştırılmalı. Atatürk, ‘Basın hürriyetini yine basın hürriyeti sağlayacaktır’ dedi ama çok geçmeden de bu hürriyeti kısmaktan kendini alamadı. İsmet Paşa da 1950’ye kadar basının üstünde Demoklesin kılıcını eksik etmedi. Bunlara karşılık Menderes’in on yılında mahkûm olmuş gazetecilerin sayısına bakıldığında, bu dönemde mahkûm olan gazetecilerin hepsi, yapmış oldukları hakaret nedeniyle bu duruma maruz kalmışlardır. Basının dostu olmasına rağmen, dünyanın hiçbir demokrasisinde, hiçbir devlet ve siyaset adamı Menderes kadar haksız olarak gazetecilerin kurbanı olmamıştır. Oysa o dönemde Türkiye’nin en büyük gazetelerinden üçü (Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet), Menderes’in sahiplerine gösterdiği çeşitli kolaylıklarla kurulmuş ya da büyümüştü. Bunlardan birisinin oğlu (Nadir Nadi), babasının (Yunus Nadi) öldüğü gün Menderes’e telefon etmiş ve ‘Şimdiden sonra babamız sizsiniz beyefendi.’ diye ağlamıştır. Bu, tarihin gözünden kaçmayacak bir gerçektir. Basın, demokrasilerde ahlak prensipleri içinde çalıştığı zaman dördüncü kuvvet olabilir ama bu prensipten yoksun bir basın ise tahrip yolunda birinci kuvvet olur.”
Tumblr media
Darbe olunca etekleri zil çalan bir basın
Nihayet darbe gerçekleştiğinde ise basının kahir ekseriyeti de darbeye giden süreçteki yayın politikalarını artık tamamen cuntacılara destek haline getirmişlerdi. 1939’da çıkmaya başlayan Vatan gazetesi, başyazar Ahmet Emin Yalman’ın önderliğinde yıkıcı bir yayın yaptıktan sonra 27 Mayıs darbesini sevinçle karşılamıştı. O dönem Vatan’da yazan Oktay Akbal, darbe sonrası yazılarının birine, ”27 Mayıs Bayramı kutlu olsun” başlığını atmıştı. Gazete, 29 Mayıs tarihli nüshasına ise “Kurtuluş hareketi nasıl başladı?” manşetini çekmişti. Aynı şekilde Hürriyet gazetesi de gerek birinci sayfadaki haberleriyle gerekse köşe yazılarıyla askerî darbeyi olumlu bir gelişme olarak vermişti. Kurucusu Yunus Nadi (CHP milletvekili) olan Cumhuriyet, başyazarlığını Necmettin Sadak’ın (CHP milletvekili) yürüttüğü Akşam da darbeyi alkışlarla karşılayan diğer yayın organlarıydı.
Tumblr media
Milli Birlik Komitesi’nden basına teşekkür
27 Mayıs sonrası Türk basınının cuntacılarla yakın ilişkisi, yaptıklarını olumlamasının elbette bir arka planı da bulunuyordu.  Darbe sonrası birçok subay, DP iktidarının son yıllarında basının tenkit edici haber ve yorumlarının kendileri için teşvik edici bir etkisi olduğunu anlatmışlardı. Gerçekten de 27 Mayıs darbesine giden sürecin son basamağında basının çok önemli bir rolü olmuştu. 27 Mayıs sonrası Milli Birlik Komitesi üyelerinin hemen hepsi, verdikleri demeçlerde, bu eylem için esin ve fikirleri Türk basınından aldıklarını açıklamışlardı.
Cuntacılardan Orhan Erkanlı anılarında, “Bize ihtilali Akis dergisi yaptırdı. Akis’i okuya okuya biz darbeyi yapık. Esasında bize cesaret veren iki önemli faktör vardı. Bunlardan biri basın, diğeri de CHP ve İnönü’ydü.” diye yazmıştı.
Zaten Milli Birlik Komitesi de “tavrından dolayı basına müteşekkir olduklarını ve basını silahları olarak gördüklerini” ifade etmişti.
Akademisyen Gül Tuba Dağcı, ilerleyen yıllarda bazı isimlerle yaptığı soruşturmada, “Darbenin gerçekleşmesinde basının etkisi var mıydı?” sorusunu yönelttiğinde şu cevapları almıştı:
“Ahmet Gürsoy – DP milletvekili: ‘Basında komünistler vardı. Bunlar haber yoluyla DP’ye karşı saldırıya geçmişlerdi. Bu saldırmalar CHP işbirliğiyle yapılıyordu. Bütün bunlar memlekette bir bunalım oluşturmuş, darbede etkili güçler haline gelmişlerdir.’ Nilüfer Gürsoy – Bayar Celal Bayar’ın Kızı: ‘Kendi yayın organlarıyla devamlı menfi fikirler yayıyorlardı. CHP ve basın ortak bir çalışma içindeydi. Bilhassa Akis ve Ulus.’ Burhan Ulutan – DP Dönemi Hazine Genel Müdürü: ‘1954’den sonra başta Ulus olmak üzere basın sürekli DP aleyhinde rol oynadı’.”
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
– Yrd. Doç. Dr. Ebru Gençalp Çil, “27 Mayıs 1960 Darbesi ve Başındaki Yansımaları”, Uluslararası Darbe Sempozyumu, 26-27-28 Mayıs 2017
– Mehtap Şimşek, “27 Mayıs Darbesine Giden Süreçte Basın-İktidar İlişkisi”, Dicle Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2007
– Mehmet Korkud Aydın, “Basın Kaynaklarına Göre 27 Mayıs 1960’a Giden Süreçte Turan Emeksiz Olayı”, Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Aralık 2020
0 notes
anzacdaygallipoli · 2 years
Text
Vakanüvis, 27 Mayıs darbesine basının etkisini anlattı - Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/vakanuvis-27-mayis-darbesine-basinin-etkisini-anlatti.html
Vakanüvis, 27 Mayıs darbesine basının etkisini anlattı
Tumblr media
Darbeye “gel gel” yaptılar, gelince de alkışladılar
Vakanüvis
Bugün 27 Mayıs…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeler geleneğinin başladığı menhus günün, 27 Mayıs 1960’ın yıldönümü.
Siyasi kumpaslar, dış etkiler, kontra işler ve daha nice insafsız, hayasız vaka; hepsi, hepsi bu kara günün etrafında öbeklenmişti.
Basın ise 27 Mayıs’a gelinirken de, 27 Mayıs’ta da, 27 Mayıs’tan sonra da bu işlerin ya faili ya da yapanların yancısı durumundaydı. Biraz yakından bakalım…
Milletle barışık iktidar, birilerinin kimyasını bozmuştu
1946’da çok partili hayata geçilmesinin ardından, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle iş başına gelen Demokrat Parti, 27 yıllık CHP yönetimine son vermişti. Yeni iktidarın gerek özgürlükler gerekse maddi kalkınma alanındaki uygulamaları, bu siyasi kadronun kısa sürede milletin sevgisini kazanmasına yol açmıştı.
Halk, değerlerine, geleneklerine ve en önemlisi dinî vecibelerinin ifasına hürmetkâr davranan DP’li yöneticileri bağrına basmıştı. Bu bağlamda yeni ibadethaneler yapmak, bakımsızları onarmak, devlet radyosunda Kur’an-ı Kerim okutmak, hele hele de ezanın Türkçe okunuşuna son vermek gibi uygulamalar, ülkede bir huzur iklimi oluşturmuştu.
Ancak iktidarın ilk beş yılının ardından tek parti devrinde halkın sıkıntıları ramına kazanımları olan çevreler ile yeni idarenin giderek “Bağımsız Türkiye” hedefini merkeze alan yönetim tarzından rahatsız olan dış odaklar, DP yönetimini işbaşından uzaklaştırmanın hesaplarını yapmaya başlamıştı. Bunun için de kara propaganda, yalan haber ve çok sert eleştiri bağlamında basının büyük bir bölümü “kullanışlı aparat” olmuştu.
Tumblr media
Irak’taki darbeyle Menderes’e gözdağı
Muhalif basını oluşturan Ulus, Vatan, Akşam, Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri ile Kim ve Akis dergileri, DP iktidarının – yine destek olmayan ama nispeten tarafsız kaldıkları – ilk birkaç yılı hariç her fırsatta muhalif tutum takınmışlardı. 1956 ve 57 yıllarında hükümet idaresi veya toplumsal hayattaki kimi aksaklıkları büyüterek vermeye başlayan basının ağırlıklı kısmı, bir süre sonra “Böyle giderse…” türünden kurmaca haberler veya köşe yazılarıyla Demokrat Parti yönetimine karşı “darbe” imasına başlamıştı. Bu noktada üniversiteler, sendikalar, işçi, memur ve diğer çalışan kesimler de provokatif habercilik yöntemleriyle muhalif kesimi tahkim eden çevreler haline getirilmişti.
Bu sırada, 14 Temmuz 1958 tarihinde Irak’ta ordunun yönetime el koyması ve eski yönetimden Kral II. Faysal, Prens Abdülillah ve Başbakan Nuri es-Said’in idam edilişi, Türk basınına aradığı “ima” fırsatını sağlamıştı. Gazeteler, “Halkın isyanı işte böyle sonuçlara neden olur” yollu yayınlar yapıyordu. Başbakan Menderes, birkaç vesileyle Irak’taki darbenin halkın tepkisiyle değil dış odaklarca kurgulandığını belirtmişti.
Tumblr media
İnönü’den “Büyük Taarruz” mitingleri
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ve daha pek çok isim ise bu olaydan ders alınması gerektiğini ifade etmişti. Bu tarihten sonra siyasi tansiyonu giderek arttıran CHP, 1959’un ilk baharında “Büyük Taarruz” adı verilen propaganda gezilerine başlamış, Genel Başkan İsmet İnönü, bazısının mahiyeti asla ortaya çıkartılamayan “olaylı geziler” gerçekleştirmişti. CHP çevreleri, en fazla da “irtica” yalanlarıyla hükümeti sıkıştırmaya çalışıyorlardı. İbadet hürriyetine dair en ufak bir gelişme bile CHP’li isimler ile basının büyük bölümünün abartılı tepkileriyle karşılanıyordu. Kendisine karşı yürütülen yıkıcı muhalefetin farkında olan Adnan Menderes ise DP milletvekillerine yaptığı bir konuşmada “Tek parti idaresinin baskıcı Matbuat Kanunu’nu bir tekme ile kaldırdık. Yarandık mı arkadaşlar? Her gün kalemi alıyorlar ellerine, bir Derviş Vahdeti edebiyatıyla, irtica edebiyatıyla bu memleketi baştan başa zehirliyorlar. Bunun sonu ne olacak? Cephaneliğin yanında mütemadiyen ateş oyunları yapmalarına ne zamana kadar müsaade edeceksiniz?”
Basın kanununda bazı değişikler yapan DP Hükümeti, basının peş peşe tekzipler yayınlamasını sağlayarak biraz nefes almaya çalışmıştı. Bu dönemde gazetelerde, “Bir CHP gazetesine alet olduk”, “18 Mart 1959 tarihli gazetemizde çıkan haber yalandır”, “İnönü’nün hesapları tamamıyla yanlıştır” gibi başlıklarla tekzipler yayınlanır olmuştu.
Tumblr media
DP’yi destekleyen “besleme basın”, CHP’yi destekleyen “onurlu basın”dı
Özellikle CHP’nin yayın organı olan Ulus ve Ahmet Emin Yalman’ın Vatan gazetesinin iktidara karşı sergilediği çok sert muhalefet, bu yarışta geride kalmak istemeyen diğerlerini de etkiliyordu. Basının büyük bir bölümü, kerameti kendinden menkul bir tasnife yönelmişti.
Bu çevreler, DP iktidarını tenkit eden her basın organını “onurlu” saymış, tenkit etmeyenleri ise “besleme basın” olarak aşağılar olmuştu. Başlarda DP’yi destekleyen ancak darbe sonrası cuntacıların safında yer alan gazeteci Bedii Faik de yıllar sonra o dönemi değerlendirirken, “Cumhuriyet’in sahibi Nadir Nadi sertleşince diğerleri de sertleşti. Bunun sonucunda ‘Kim DP’yi tenkit ediyorsa o itibarlı basın, kim tenkit etmiyorsa besleme basın olur’ havasına girildi.” demişti.
Tumblr media
Ağaoğlu: Basına “4. Kuvvet” denilmesi yıkıcılığından dolayı olabilir
Demokrat Parti’de milletvekilliği yapmış Samet Ağaoğlu, “Arkadaşım Menderes” isimli kitabında, DP dönemindeki basına dair görüşlerini de ifade etmişti. Ağaoğlu, “Demokrasilerde basın dördüncü kuvvettir” sözüne atıfta bulunup, DP iktidarı sırasında basının sergilediği tutuma işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
“Bu söz, basının toplumun fikirlerini, görüşlerini, sezişlerini, eğilimlerini belirten bir kanal olarak düşünüldüğü için mi; yoksa iftira, kirletme, yıkma vasıtası olarak görüldüğü için mi, araştırılmalı. Atatürk, ‘Basın hürriyetini yine basın hürriyeti sağlayacaktır’ dedi ama çok geçmeden de bu hürriyeti kısmaktan kendini alamadı. İsmet Paşa da 1950’ye kadar basının üstünde Demoklesin kılıcını eksik etmedi. Bunlara karşılık Menderes’in on yılında mahkûm olmuş gazetecilerin sayısına bakıldığında, bu dönemde mahkûm olan gazetecilerin hepsi, yapmış oldukları hakaret nedeniyle bu duruma maruz kalmışlardır. Basının dostu olmasına rağmen, dünyanın hiçbir demokrasisinde, hiçbir devlet ve siyaset adamı Menderes kadar haksız olarak gazetecilerin kurbanı olmamıştır. Oysa o dönemde Türkiye’nin en büyük gazetelerinden üçü (Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet), Menderes’in sahiplerine gösterdiği çeşitli kolaylıklarla kurulmuş ya da büyümüştü. Bunlardan birisinin oğlu (Nadir Nadi), babasının (Yunus Nadi) öldüğü gün Menderes’e telefon etmiş ve ‘Şimdiden sonra babamız sizsiniz beyefendi.’ diye ağlamıştır. Bu, tarihin gözünden kaçmayacak bir gerçektir. Basın, demokrasilerde ahlak prensipleri içinde çalıştığı zaman dördüncü kuvvet olabilir ama bu prensipten yoksun bir basın ise tahrip yolunda birinci kuvvet olur.”
Tumblr media
Darbe olunca etekleri zil çalan bir basın
Nihayet darbe gerçekleştiğinde ise basının kahir ekseriyeti de darbeye giden süreçteki yayın politikalarını artık tamamen cuntacılara destek haline getirmişlerdi. 1939’da çıkmaya başlayan Vatan gazetesi, başyazar Ahmet Emin Yalman’ın önderliğinde yıkıcı bir yayın yaptıktan sonra 27 Mayıs darbesini sevinçle karşılamıştı. O dönem Vatan’da yazan Oktay Akbal, darbe sonrası yazılarının birine, ”27 Mayıs Bayramı kutlu olsun” başlığını atmıştı. Gazete, 29 Mayıs tarihli nüshasına ise “Kurtuluş hareketi nasıl başladı?” manşetini çekmişti. Aynı şekilde Hürriyet gazetesi de gerek birinci sayfadaki haberleriyle gerekse köşe yazılarıyla askerî darbeyi olumlu bir gelişme olarak vermişti. Kurucusu Yunus Nadi (CHP milletvekili) olan Cumhuriyet, başyazarlığını Necmettin Sadak’ın (CHP milletvekili) yürüttüğü Akşam da darbeyi alkışlarla karşılayan diğer yayın organlarıydı.
Tumblr media
Milli Birlik Komitesi’nden basına teşekkür
27 Mayıs sonrası Türk basınının cuntacılarla yakın ilişkisi, yaptıklarını olumlamasının elbette bir arka planı da bulunuyordu.  Darbe sonrası birçok subay, DP iktidarının son yıllarında basının tenkit edici haber ve yorumlarının kendileri için teşvik edici bir etkisi olduğunu anlatmışlardı. Gerçekten de 27 Mayıs darbesine giden sürecin son basamağında basının çok önemli bir rolü olmuştu. 27 Mayıs sonrası Milli Birlik Komitesi üyelerinin hemen hepsi, verdikleri demeçlerde, bu eylem için esin ve fikirleri Türk basınından aldıklarını açıklamışlardı.
Cuntacılardan Orhan Erkanlı anılarında, “Bize ihtilali Akis dergisi yaptırdı. Akis’i okuya okuya biz darbeyi yapık. Esasında bize cesaret veren iki önemli faktör vardı. Bunlardan biri basın, diğeri de CHP ve İnönü’ydü.” diye yazmıştı.
Zaten Milli Birlik Komitesi de “tavrından dolayı basına müteşekkir olduklarını ve basını silahları olarak gördüklerini” ifade etmişti.
Akademisyen Gül Tuba Dağcı, ilerleyen yıllarda bazı isimlerle yaptığı soruşturmada, “Darbenin gerçekleşmesinde basının etkisi var mıydı?” sorusunu yönelttiğinde şu cevapları almıştı:
“Ahmet Gürsoy – DP milletvekili: ‘Basında komünistler vardı. Bunlar haber yoluyla DP’ye karşı saldırıya geçmişlerdi. Bu saldırmalar CHP işbirliğiyle yapılıyordu. Bütün bunlar memlekette bir bunalım oluşturmuş, darbede etkili güçler haline gelmişlerdir.’ Nilüfer Gürsoy – Bayar Celal Bayar’ın Kızı: ‘Kendi yayın organlarıyla devamlı menfi fikirler yayıyorlardı. CHP ve basın ortak bir çalışma içindeydi. Bilhassa Akis ve Ulus.’ Burhan Ulutan – DP Dönemi Hazine Genel Müdürü: ‘1954’den sonra başta Ulus olmak üzere basın sürekli DP aleyhinde rol oynadı’.”
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
– Yrd. Doç. Dr. Ebru Gençalp Çil, “27 Mayıs 1960 Darbesi ve Başındaki Yansımaları”, Uluslararası Darbe Sempozyumu, 26-27-28 Mayıs 2017
– Mehtap Şimşek, “27 Mayıs Darbesine Giden Süreçte Basın-İktidar İlişkisi”, Dicle Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2007
– Mehmet Korkud Aydın, “Basın Kaynaklarına Göre 27 Mayıs 1960’a Giden Süreçte Turan Emeksiz Olayı”, Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Aralık 2020
0 notes
turkeytraveltours · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/vakanuvis-27-mayis-darbesine-basinin-etkisini-anlatti.html
Vakanüvis, 27 Mayıs darbesine basının etkisini anlattı
Tumblr media
Darbeye “gel gel” yaptılar, gelince de alkışladılar
Vakanüvis
Bugün 27 Mayıs…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeler geleneğinin başladığı menhus günün, 27 Mayıs 1960’ın yıldönümü.
Siyasi kumpaslar, dış etkiler, kontra işler ve daha nice insafsız, hayasız vaka; hepsi, hepsi bu kara günün etrafında öbeklenmişti.
Basın ise 27 Mayıs’a gelinirken de, 27 Mayıs’ta da, 27 Mayıs’tan sonra da bu işlerin ya faili ya da yapanların yancısı durumundaydı. Biraz yakından bakalım…
Milletle barışık iktidar, birilerinin kimyasını bozmuştu
1946’da çok partili hayata geçilmesinin ardından, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle iş başına gelen Demokrat Parti, 27 yıllık CHP yönetimine son vermişti. Yeni iktidarın gerek özgürlükler gerekse maddi kalkınma alanındaki uygulamaları, bu siyasi kadronun kısa sürede milletin sevgisini kazanmasına yol açmıştı.
Halk, değerlerine, geleneklerine ve en önemlisi dinî vecibelerinin ifasına hürmetkâr davranan DP’li yöneticileri bağrına basmıştı. Bu bağlamda yeni ibadethaneler yapmak, bakımsızları onarmak, devlet radyosunda Kur’an-ı Kerim okutmak, hele hele de ezanın Türkçe okunuşuna son vermek gibi uygulamalar, ülkede bir huzur iklimi oluşturmuştu.
Ancak iktidarın ilk beş yılının ardından tek parti devrinde halkın sıkıntıları ramına kazanımları olan çevreler ile yeni idarenin giderek “Bağımsız Türkiye” hedefini merkeze alan yönetim tarzından rahatsız olan dış odaklar, DP yönetimini işbaşından uzaklaştırmanın hesaplarını yapmaya başlamıştı. Bunun için de kara propaganda, yalan haber ve çok sert eleştiri bağlamında basının büyük bir bölümü “kullanışlı aparat” olmuştu.
Tumblr media
Irak’taki darbeyle Menderes’e gözdağı
Muhalif basını oluşturan Ulus, Vatan, Akşam, Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri ile Kim ve Akis dergileri, DP iktidarının – yine destek olmayan ama nispeten tarafsız kaldıkları – ilk birkaç yılı hariç her fırsatta muhalif tutum takınmışlardı. 1956 ve 57 yıllarında hükümet idaresi veya toplumsal hayattaki kimi aksaklıkları büyüterek vermeye başlayan basının ağırlıklı kısmı, bir süre sonra “Böyle giderse…” türünden kurmaca haberler veya köşe yazılarıyla Demokrat Parti yönetimine karşı “darbe” imasına başlamıştı. Bu noktada üniversiteler, sendikalar, işçi, memur ve diğer çalışan kesimler de provokatif habercilik yöntemleriyle muhalif kesimi tahkim eden çevreler haline getirilmişti.
Bu sırada, 14 Temmuz 1958 tarihinde Irak’ta ordunun yönetime el koyması ve eski yönetimden Kral II. Faysal, Prens Abdülillah ve Başbakan Nuri es-Said’in idam edilişi, Türk basınına aradığı “ima” fırsatını sağlamıştı. Gazeteler, “Halkın isyanı işte böyle sonuçlara neden olur” yollu yayınlar yapıyordu. Başbakan Menderes, birkaç vesileyle Irak’taki darbenin halkın tepkisiyle değil dış odaklarca kurgulandığını belirtmişti.
Tumblr media
İnönü’den “Büyük Taarruz” mitingleri
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ve daha pek çok isim ise bu olaydan ders alınması gerektiğini ifade etmişti. Bu tarihten sonra siyasi tansiyonu giderek arttıran CHP, 1959’un ilk baharında “Büyük Taarruz” adı verilen propaganda gezilerine başlamış, Genel Başkan İsmet İnönü, bazısının mahiyeti asla ortaya çıkartılamayan “olaylı geziler” gerçekleştirmişti. CHP çevreleri, en fazla da “irtica” yalanlarıyla hükümeti sıkıştırmaya çalışıyorlardı. İbadet hürriyetine dair en ufak bir gelişme bile CHP’li isimler ile basının büyük bölümünün abartılı tepkileriyle karşılanıyordu. Kendisine karşı yürütülen yıkıcı muhalefetin farkında olan Adnan Menderes ise DP milletvekillerine yaptığı bir konuşmada “Tek parti idaresinin baskıcı Matbuat Kanunu’nu bir tekme ile kaldırdık. Yarandık mı arkadaşlar? Her gün kalemi alıyorlar ellerine, bir Derviş Vahdeti edebiyatıyla, irtica edebiyatıyla bu memleketi baştan başa zehirliyorlar. Bunun sonu ne olacak? Cephaneliğin yanında mütemadiyen ateş oyunları yapmalarına ne zamana kadar müsaade edeceksiniz?”
Basın kanununda bazı değişikler yapan DP Hükümeti, basının peş peşe tekzipler yayınlamasını sağlayarak biraz nefes almaya çalışmıştı. Bu dönemde gazetelerde, “Bir CHP gazetesine alet olduk”, “18 Mart 1959 tarihli gazetemizde çıkan haber yalandır”, “İnönü’nün hesapları tamamıyla yanlıştır” gibi başlıklarla tekzipler yayınlanır olmuştu.
Tumblr media
DP’yi destekleyen “besleme basın”, CHP’yi destekleyen “onurlu basın”dı
Özellikle CHP’nin yayın organı olan Ulus ve Ahmet Emin Yalman’ın Vatan gazetesinin iktidara karşı sergilediği çok sert muhalefet, bu yarışta geride kalmak istemeyen diğerlerini de etkiliyordu. Basının büyük bir bölümü, kerameti kendinden menkul bir tasnife yönelmişti.
Bu çevreler, DP iktidarını tenkit eden her basın organını “onurlu” saymış, tenkit etmeyenleri ise “besleme basın” olarak aşağılar olmuştu. Başlarda DP’yi destekleyen ancak darbe sonrası cuntacıların safında yer alan gazeteci Bedii Faik de yıllar sonra o dönemi değerlendirirken, “Cumhuriyet’in sahibi Nadir Nadi sertleşince diğerleri de sertleşti. Bunun sonucunda ‘Kim DP’yi tenkit ediyorsa o itibarlı basın, kim tenkit etmiyorsa besleme basın olur’ havasına girildi.” demişti.
Tumblr media
Ağaoğlu: Basına “4. Kuvvet” denilmesi yıkıcılığından dolayı olabilir
Demokrat Parti’de milletvekilliği yapmış Samet Ağaoğlu, “Arkadaşım Menderes” isimli kitabında, DP dönemindeki basına dair görüşlerini de ifade etmişti. Ağaoğlu, “Demokrasilerde basın dördüncü kuvvettir” sözüne atıfta bulunup, DP iktidarı sırasında basının sergilediği tutuma işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
“Bu söz, basının toplumun fikirlerini, görüşlerini, sezişlerini, eğilimlerini belirten bir kanal olarak düşünüldüğü için mi; yoksa iftira, kirletme, yıkma vasıtası olarak görüldüğü için mi, araştırılmalı. Atatürk, ‘Basın hürriyetini yine basın hürriyeti sağlayacaktır’ dedi ama çok geçmeden de bu hürriyeti kısmaktan kendini alamadı. İsmet Paşa da 1950’ye kadar basının üstünde Demoklesin kılıcını eksik etmedi. Bunlara karşılık Menderes’in on yılında mahkûm olmuş gazetecilerin sayısına bakıldığında, bu dönemde mahkûm olan gazetecilerin hepsi, yapmış oldukları hakaret nedeniyle bu duruma maruz kalmışlardır. Basının dostu olmasına rağmen, dünyanın hiçbir demokrasisinde, hiçbir devlet ve siyaset adamı Menderes kadar haksız olarak gazetecilerin kurbanı olmamıştır. Oysa o dönemde Türkiye’nin en büyük gazetelerinden üçü (Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet), Menderes’in sahiplerine gösterdiği çeşitli kolaylıklarla kurulmuş ya da büyümüştü. Bunlardan birisinin oğlu (Nadir Nadi), babasının (Yunus Nadi) öldüğü gün Menderes’e telefon etmiş ve ‘Şimdiden sonra babamız sizsiniz beyefendi.’ diye ağlamıştır. Bu, tarihin gözünden kaçmayacak bir gerçektir. Basın, demokrasilerde ahlak prensipleri içinde çalıştığı zaman dördüncü kuvvet olabilir ama bu prensipten yoksun bir basın ise tahrip yolunda birinci kuvvet olur.”
Tumblr media
Darbe olunca etekleri zil çalan bir basın
Nihayet darbe gerçekleştiğinde ise basının kahir ekseriyeti de darbeye giden süreçteki yayın politikalarını artık tamamen cuntacılara destek haline getirmişlerdi. 1939’da çıkmaya başlayan Vatan gazetesi, başyazar Ahmet Emin Yalman’ın önderliğinde yıkıcı bir yayın yaptıktan sonra 27 Mayıs darbesini sevinçle karşılamıştı. O dönem Vatan’da yazan Oktay Akbal, darbe sonrası yazılarının birine, ”27 Mayıs Bayramı kutlu olsun” başlığını atmıştı. Gazete, 29 Mayıs tarihli nüshasına ise “Kurtuluş hareketi nasıl başladı?” manşetini çekmişti. Aynı şekilde Hürriyet gazetesi de gerek birinci sayfadaki haberleriyle gerekse köşe yazılarıyla askerî darbeyi olumlu bir gelişme olarak vermişti. Kurucusu Yunus Nadi (CHP milletvekili) olan Cumhuriyet, başyazarlığını Necmettin Sadak’ın (CHP milletvekili) yürüttüğü Akşam da darbeyi alkışlarla karşılayan diğer yayın organlarıydı.
Tumblr media
Milli Birlik Komitesi’nden basına teşekkür
27 Mayıs sonrası Türk basınının cuntacılarla yakın ilişkisi, yaptıklarını olumlamasının elbette bir arka planı da bulunuyordu.  Darbe sonrası birçok subay, DP iktidarının son yıllarında basının tenkit edici haber ve yorumlarının kendileri için teşvik edici bir etkisi olduğunu anlatmışlardı. Gerçekten de 27 Mayıs darbesine giden sürecin son basamağında basının çok önemli bir rolü olmuştu. 27 Mayıs sonrası Milli Birlik Komitesi üyelerinin hemen hepsi, verdikleri demeçlerde, bu eylem için esin ve fikirleri Türk basınından aldıklarını açıklamışlardı.
Cuntacılardan Orhan Erkanlı anılarında, “Bize ihtilali Akis dergisi yaptırdı. Akis’i okuya okuya biz darbeyi yapık. Esasında bize cesaret veren iki önemli faktör vardı. Bunlardan biri basın, diğeri de CHP ve İnönü’ydü.” diye yazmıştı.
Zaten Milli Birlik Komitesi de “tavrından dolayı basına müteşekkir olduklarını ve basını silahları olarak gördüklerini” ifade etmişti.
Akademisyen Gül Tuba Dağcı, ilerleyen yıllarda bazı isimlerle yaptığı soruşturmada, “Darbenin gerçekleşmesinde basının etkisi var mıydı?” sorusunu yönelttiğinde şu cevapları almıştı:
“Ahmet Gürsoy – DP milletvekili: ‘Basında komünistler vardı. Bunlar haber yoluyla DP’ye karşı saldırıya geçmişlerdi. Bu saldırmalar CHP işbirliğiyle yapılıyordu. Bütün bunlar memlekette bir bunalım oluşturmuş, darbede etkili güçler haline gelmişlerdir.’ Nilüfer Gürsoy – Bayar Celal Bayar’ın Kızı: ‘Kendi yayın organlarıyla devamlı menfi fikirler yayıyorlardı. CHP ve basın ortak bir çalışma içindeydi. Bilhassa Akis ve Ulus.’ Burhan Ulutan – DP Dönemi Hazine Genel Müdürü: ‘1954’den sonra başta Ulus olmak üzere basın sürekli DP aleyhinde rol oynadı’.”
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
– Yrd. Doç. Dr. Ebru Gençalp Çil, “27 Mayıs 1960 Darbesi ve Başındaki Yansımaları”, Uluslararası Darbe Sempozyumu, 26-27-28 Mayıs 2017
– Mehtap Şimşek, “27 Mayıs Darbesine Giden Süreçte Basın-İktidar İlişkisi”, Dicle Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2007
– Mehmet Korkud Aydın, “Basın Kaynaklarına Göre 27 Mayıs 1960’a Giden Süreçte Turan Emeksiz Olayı”, Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Aralık 2020
0 notes
anzacday2015 · 2 years
Text
Vakanüvis, 27 Mayıs darbesine basının etkisini anlattı
Vakanüvis, 27 Mayıs darbesine basının etkisini anlattı
Darbeye “gel gel” yaptılar, gelince de alkışladılar Vakanüvis Bugün 27 Mayıs… Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeler geleneğinin başladığı menhus günün, 27 Mayıs 1960’ın yıldönümü. Siyasi kumpaslar, dış etkiler, kontra işler ve daha nice insafsız, hayasız vaka; hepsi, hepsi bu kara günün etrafında öbeklenmişti. Basın ise 27 Mayıs’a gelinirken de, 27 Mayıs’ta da, 27 Mayıs’tan sonra da bu işlerin…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
traveltourstrips · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/vakanuvis-27-mayis-darbesine-basinin-etkisini-anlatti.html
Vakanüvis, 27 Mayıs darbesine basının etkisini anlattı
Tumblr media
Darbeye “gel gel” yaptılar, gelince de alkışladılar
Vakanüvis
Bugün 27 Mayıs…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeler geleneğinin başladığı menhus günün, 27 Mayıs 1960’ın yıldönümü.
Siyasi kumpaslar, dış etkiler, kontra işler ve daha nice insafsız, hayasız vaka; hepsi, hepsi bu kara günün etrafında öbeklenmişti.
Basın ise 27 Mayıs’a gelinirken de, 27 Mayıs’ta da, 27 Mayıs’tan sonra da bu işlerin ya faili ya da yapanların yancısı durumundaydı. Biraz yakından bakalım…
Milletle barışık iktidar, birilerinin kimyasını bozmuştu
1946’da çok partili hayata geçilmesinin ardından, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle iş başına gelen Demokrat Parti, 27 yıllık CHP yönetimine son vermişti. Yeni iktidarın gerek özgürlükler gerekse maddi kalkınma alanındaki uygulamaları, bu siyasi kadronun kısa sürede milletin sevgisini kazanmasına yol açmıştı.
Halk, değerlerine, geleneklerine ve en önemlisi dinî vecibelerinin ifasına hürmetkâr davranan DP’li yöneticileri bağrına basmıştı. Bu bağlamda yeni ibadethaneler yapmak, bakımsızları onarmak, devlet radyosunda Kur’an-ı Kerim okutmak, hele hele de ezanın Türkçe okunuşuna son vermek gibi uygulamalar, ülkede bir huzur iklimi oluşturmuştu.
Ancak iktidarın ilk beş yılının ardından tek parti devrinde halkın sıkıntıları ramına kazanımları olan çevreler ile yeni idarenin giderek “Bağımsız Türkiye” hedefini merkeze alan yönetim tarzından rahatsız olan dış odaklar, DP yönetimini işbaşından uzaklaştırmanın hesaplarını yapmaya başlamıştı. Bunun için de kara propaganda, yalan haber ve çok sert eleştiri bağlamında basının büyük bir bölümü “kullanışlı aparat” olmuştu.
Tumblr media
Irak’taki darbeyle Menderes’e gözdağı
Muhalif basını oluşturan Ulus, Vatan, Akşam, Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri ile Kim ve Akis dergileri, DP iktidarının – yine destek olmayan ama nispeten tarafsız kaldıkları – ilk birkaç yılı hariç her fırsatta muhalif tutum takınmışlardı. 1956 ve 57 yıllarında hükümet idaresi veya toplumsal hayattaki kimi aksaklıkları büyüterek vermeye başlayan basının ağırlıklı kısmı, bir süre sonra “Böyle giderse…” türünden kurmaca haberler veya köşe yazılarıyla Demokrat Parti yönetimine karşı “darbe” imasına başlamıştı. Bu noktada üniversiteler, sendikalar, işçi, memur ve diğer çalışan kesimler de provokatif habercilik yöntemleriyle muhalif kesimi tahkim eden çevreler haline getirilmişti.
Bu sırada, 14 Temmuz 1958 tarihinde Irak’ta ordunun yönetime el koyması ve eski yönetimden Kral II. Faysal, Prens Abdülillah ve Başbakan Nuri es-Said’in idam edilişi, Türk basınına aradığı “ima” fırsatını sağlamıştı. Gazeteler, “Halkın isyanı işte böyle sonuçlara neden olur” yollu yayınlar yapıyordu. Başbakan Menderes, birkaç vesileyle Irak’taki darbenin halkın tepkisiyle değil dış odaklarca kurgulandığını belirtmişti.
Tumblr media
İnönü’den “Büyük Taarruz” mitingleri
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ve daha pek çok isim ise bu olaydan ders alınması gerektiğini ifade etmişti. Bu tarihten sonra siyasi tansiyonu giderek arttıran CHP, 1959’un ilk baharında “Büyük Taarruz” adı verilen propaganda gezilerine başlamış, Genel Başkan İsmet İnönü, bazısının mahiyeti asla ortaya çıkartılamayan “olaylı geziler” gerçekleştirmişti. CHP çevreleri, en fazla da “irtica” yalanlarıyla hükümeti sıkıştırmaya çalışıyorlardı. İbadet hürriyetine dair en ufak bir gelişme bile CHP’li isimler ile basının büyük bölümünün abartılı tepkileriyle karşılanıyordu. Kendisine karşı yürütülen yıkıcı muhalefetin farkında olan Adnan Menderes ise DP milletvekillerine yaptığı bir konuşmada “Tek parti idaresinin baskıcı Matbuat Kanunu’nu bir tekme ile kaldırdık. Yarandık mı arkadaşlar? Her gün kalemi alıyorlar ellerine, bir Derviş Vahdeti edebiyatıyla, irtica edebiyatıyla bu memleketi baştan başa zehirliyorlar. Bunun sonu ne olacak? Cephaneliğin yanında mütemadiyen ateş oyunları yapmalarına ne zamana kadar müsaade edeceksiniz?”
Basın kanununda bazı değişikler yapan DP Hükümeti, basının peş peşe tekzipler yayınlamasını sağlayarak biraz nefes almaya çalışmıştı. Bu dönemde gazetelerde, “Bir CHP gazetesine alet olduk”, “18 Mart 1959 tarihli gazetemizde çıkan haber yalandır”, “İnönü’nün hesapları tamamıyla yanlıştır” gibi başlıklarla tekzipler yayınlanır olmuştu.
Tumblr media
DP’yi destekleyen “besleme basın”, CHP’yi destekleyen “onurlu basın”dı
Özellikle CHP’nin yayın organı olan Ulus ve Ahmet Emin Yalman’ın Vatan gazetesinin iktidara karşı sergilediği çok sert muhalefet, bu yarışta geride kalmak istemeyen diğerlerini de etkiliyordu. Basının büyük bir bölümü, kerameti kendinden menkul bir tasnife yönelmişti.
Bu çevreler, DP iktidarını tenkit eden her basın organını “onurlu” saymış, tenkit etmeyenleri ise “besleme basın” olarak aşağılar olmuştu. Başlarda DP’yi destekleyen ancak darbe sonrası cuntacıların safında yer alan gazeteci Bedii Faik de yıllar sonra o dönemi değerlendirirken, “Cumhuriyet’in sahibi Nadir Nadi sertleşince diğerleri de sertleşti. Bunun sonucunda ‘Kim DP’yi tenkit ediyorsa o itibarlı basın, kim tenkit etmiyorsa besleme basın olur’ havasına girildi.” demişti.
Tumblr media
Ağaoğlu: Basına “4. Kuvvet” denilmesi yıkıcılığından dolayı olabilir
Demokrat Parti’de milletvekilliği yapmış Samet Ağaoğlu, “Arkadaşım Menderes” isimli kitabında, DP dönemindeki basına dair görüşlerini de ifade etmişti. Ağaoğlu, “Demokrasilerde basın dördüncü kuvvettir” sözüne atıfta bulunup, DP iktidarı sırasında basının sergilediği tutuma işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
“Bu söz, basının toplumun fikirlerini, görüşlerini, sezişlerini, eğilimlerini belirten bir kanal olarak düşünüldüğü için mi; yoksa iftira, kirletme, yıkma vasıtası olarak görüldüğü için mi, araştırılmalı. Atatürk, ‘Basın hürriyetini yine basın hürriyeti sağlayacaktır’ dedi ama çok geçmeden de bu hürriyeti kısmaktan kendini alamadı. İsmet Paşa da 1950’ye kadar basının üstünde Demoklesin kılıcını eksik etmedi. Bunlara karşılık Menderes’in on yılında mahkûm olmuş gazetecilerin sayısına bakıldığında, bu dönemde mahkûm olan gazetecilerin hepsi, yapmış oldukları hakaret nedeniyle bu duruma maruz kalmışlardır. Basının dostu olmasına rağmen, dünyanın hiçbir demokrasisinde, hiçbir devlet ve siyaset adamı Menderes kadar haksız olarak gazetecilerin kurbanı olmamıştır. Oysa o dönemde Türkiye’nin en büyük gazetelerinden üçü (Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet), Menderes’in sahiplerine gösterdiği çeşitli kolaylıklarla kurulmuş ya da büyümüştü. Bunlardan birisinin oğlu (Nadir Nadi), babasının (Yunus Nadi) öldüğü gün Menderes’e telefon etmiş ve ‘Şimdiden sonra babamız sizsiniz beyefendi.’ diye ağlamıştır. Bu, tarihin gözünden kaçmayacak bir gerçektir. Basın, demokrasilerde ahlak prensipleri içinde çalıştığı zaman dördüncü kuvvet olabilir ama bu prensipten yoksun bir basın ise tahrip yolunda birinci kuvvet olur.”
Tumblr media
Darbe olunca etekleri zil çalan bir basın
Nihayet darbe gerçekleştiğinde ise basının kahir ekseriyeti de darbeye giden süreçteki yayın politikalarını artık tamamen cuntacılara destek haline getirmişlerdi. 1939’da çıkmaya başlayan Vatan gazetesi, başyazar Ahmet Emin Yalman’ın önderliğinde yıkıcı bir yayın yaptıktan sonra 27 Mayıs darbesini sevinçle karşılamıştı. O dönem Vatan’da yazan Oktay Akbal, darbe sonrası yazılarının birine, ”27 Mayıs Bayramı kutlu olsun” başlığını atmıştı. Gazete, 29 Mayıs tarihli nüshasına ise “Kurtuluş hareketi nasıl başladı?” manşetini çekmişti. Aynı şekilde Hürriyet gazetesi de gerek birinci sayfadaki haberleriyle gerekse köşe yazılarıyla askerî darbeyi olumlu bir gelişme olarak vermişti. Kurucusu Yunus Nadi (CHP milletvekili) olan Cumhuriyet, başyazarlığını Necmettin Sadak’ın (CHP milletvekili) yürüttüğü Akşam da darbeyi alkışlarla karşılayan diğer yayın organlarıydı.
Tumblr media
Milli Birlik Komitesi’nden basına teşekkür
27 Mayıs sonrası Türk basınının cuntacılarla yakın ilişkisi, yaptıklarını olumlamasının elbette bir arka planı da bulunuyordu.  Darbe sonrası birçok subay, DP iktidarının son yıllarında basının tenkit edici haber ve yorumlarının kendileri için teşvik edici bir etkisi olduğunu anlatmışlardı. Gerçekten de 27 Mayıs darbesine giden sürecin son basamağında basının çok önemli bir rolü olmuştu. 27 Mayıs sonrası Milli Birlik Komitesi üyelerinin hemen hepsi, verdikleri demeçlerde, bu eylem için esin ve fikirleri Türk basınından aldıklarını açıklamışlardı.
Cuntacılardan Orhan Erkanlı anılarında, “Bize ihtilali Akis dergisi yaptırdı. Akis’i okuya okuya biz darbeyi yapık. Esasında bize cesaret veren iki önemli faktör vardı. Bunlardan biri basın, diğeri de CHP ve İnönü’ydü.” diye yazmıştı.
Zaten Milli Birlik Komitesi de “tavrından dolayı basına müteşekkir olduklarını ve basını silahları olarak gördüklerini” ifade etmişti.
Akademisyen Gül Tuba Dağcı, ilerleyen yıllarda bazı isimlerle yaptığı soruşturmada, “Darbenin gerçekleşmesinde basının etkisi var mıydı?” sorusunu yönelttiğinde şu cevapları almıştı:
“Ahmet Gürsoy – DP milletvekili: ‘Basında komünistler vardı. Bunlar haber yoluyla DP’ye karşı saldırıya geçmişlerdi. Bu saldırmalar CHP işbirliğiyle yapılıyordu. Bütün bunlar memlekette bir bunalım oluşturmuş, darbede etkili güçler haline gelmişlerdir.’ Nilüfer Gürsoy – Bayar Celal Bayar’ın Kızı: ‘Kendi yayın organlarıyla devamlı menfi fikirler yayıyorlardı. CHP ve basın ortak bir çalışma içindeydi. Bilhassa Akis ve Ulus.’ Burhan Ulutan – DP Dönemi Hazine Genel Müdürü: ‘1954’den sonra başta Ulus olmak üzere basın sürekli DP aleyhinde rol oynadı’.”
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
– Yrd. Doç. Dr. Ebru Gençalp Çil, “27 Mayıs 1960 Darbesi ve Başındaki Yansımaları”, Uluslararası Darbe Sempozyumu, 26-27-28 Mayıs 2017
– Mehtap Şimşek, “27 Mayıs Darbesine Giden Süreçte Basın-İktidar İlişkisi”, Dicle Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2007
– Mehmet Korkud Aydın, “Basın Kaynaklarına Göre 27 Mayıs 1960’a Giden Süreçte Turan Emeksiz Olayı”, Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Aralık 2020
0 notes
sadeceadam · 2 years
Photo
Tumblr media
..
11 notes · View notes
cinaraslan · 2 years
Text
27 MAYIS 1960 DARBESİNİN 62.YIL DÖNÜMÜ...ARADAN 62 YIL GEÇTİ NE DEĞİŞTİ ? KAHROLSUN İSTİBDAT KAHROLSUN FAŞİZM ! DEĞERLİ CUMHURBAŞKANIMIZ CELAL BAYARI, DIŞ İŞLERİ BAKANI FATİN RÜŞTÜ ZORLUYU, MALİYE BAKANI HASAN POLATKAN'I SEVGİ VE SAYGI İLE ANIYORUZ. GÖK TENGRİ UÇMAĞA VARSIN.
19 TANE DAVA'DAN YARGILANIP VE BUNLARDAN 2 TANESİ SAÇMA SAPANÇ DAVA OLDUĞUNDAN DÜŞÜYOR YANİ KÖPEK VE BEBEK DAVASI. ÖNEMLİ OLANLAR İSE: 6-7 EYLÜL SALDIRISI, TOPKAPI OLAYLARI, KAYSERİ OLAYLARI MİLLİ ŞEF İSMET PAŞAYA SALDIRI, İPAR DAVASI VE 12 TANE DAHA YARGILANDIKLARI DAVALAR. BİRDE İDAM CEZASI ALANLARA AYNI MADDEDEN CEZA VERİLDİ YANİ 146/1 MADDESİ. CELAL BAYAR YAŞINDAN DOLAYI İDAMDAN HAPİSE DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR ARDINDAN KAYSERİ CEZAEVİNE GÖNDERİLİYOR. HASAN POLATKAN,FATİN RÜŞTÜ ZORLU, ADNAN MENDERES İDAM EDİLİYOR.
#27mayıs #27mayıs1960 #1960 #celalbayar #hasanpolatkan #eminkalafat #fatinrüştüzorlu #adnanmenderes #agaherozan
1 note · View note
guncelmetin2hile · 4 days
Text
Metin2 TR 7x Damage & Mobber Hack Çekme Metin2 Hile indir 27 Mayıs 2024
Sürüm: 27.05.2024 Güncel Metin2,” Çin mitolojisi temalı bir MMORPG oyunudur ve oyunculara karakterlerini geliştirme, metin taşları toplama ve savaşma fırsatı sunar. Oyuncular, farklı karakter sınıflarını seçebilir ve görsel olarak etkileyici bir dünyada macera yaşarlar. Metin2, uzun yıllardır bir oyuncu kitlesi tarafından sevilen popüler bir online rol yapma oyunudur. Metin2 TR 7x Damage & Mobber…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
dipnotski · 10 months
Text
Nesimi Gökşen – Devletin Subayı, Subayın Devleti (2023)
Nesimi Gökşen’in ‘Devletin Subayı, Subayın Devleti’ kitabı, 27 Mayısçıların ama onun da ötesinde 27 Mayıs’a giden yolda asker içerisindeki öbekleşmelerin temel motivasyonunu anlamaya çalışıyor. Siyasetçilere güvensizliği, siyasete yüklenen pejoratif anlamı, ülkenin geri kalmışlıktan kurtarılması misyonunu asker içinden görerek, kuşak ve ekol detaylarında gezinerek, topluma “müdahale” misyonunu…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gallipoliguide · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/vakanuvis-27-mayis-darbesine-basinin-etkisini-anlatti.html
Vakanüvis, 27 Mayıs darbesine basının etkisini anlattı
Tumblr media
Darbeye “gel gel” yaptılar, gelince de alkışladılar
Vakanüvis
Bugün 27 Mayıs…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeler geleneğinin başladığı menhus günün, 27 Mayıs 1960’ın yıldönümü.
Siyasi kumpaslar, dış etkiler, kontra işler ve daha nice insafsız, hayasız vaka; hepsi, hepsi bu kara günün etrafında öbeklenmişti.
Basın ise 27 Mayıs’a gelinirken de, 27 Mayıs’ta da, 27 Mayıs’tan sonra da bu işlerin ya faili ya da yapanların yancısı durumundaydı. Biraz yakından bakalım…
Milletle barışık iktidar, birilerinin kimyasını bozmuştu
1946’da çok partili hayata geçilmesinin ardından, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle iş başına gelen Demokrat Parti, 27 yıllık CHP yönetimine son vermişti. Yeni iktidarın gerek özgürlükler gerekse maddi kalkınma alanındaki uygulamaları, bu siyasi kadronun kısa sürede milletin sevgisini kazanmasına yol açmıştı.
Halk, değerlerine, geleneklerine ve en önemlisi dinî vecibelerinin ifasına hürmetkâr davranan DP’li yöneticileri bağrına basmıştı. Bu bağlamda yeni ibadethaneler yapmak, bakımsızları onarmak, devlet radyosunda Kur’an-ı Kerim okutmak, hele hele de ezanın Türkçe okunuşuna son vermek gibi uygulamalar, ülkede bir huzur iklimi oluşturmuştu.
Ancak iktidarın ilk beş yılının ardından tek parti devrinde halkın sıkıntıları ramına kazanımları olan çevreler ile yeni idarenin giderek “Bağımsız Türkiye” hedefini merkeze alan yönetim tarzından rahatsız olan dış odaklar, DP yönetimini işbaşından uzaklaştırmanın hesaplarını yapmaya başlamıştı. Bunun için de kara propaganda, yalan haber ve çok sert eleştiri bağlamında basının büyük bir bölümü “kullanışlı aparat” olmuştu.
Tumblr media
Irak’taki darbeyle Menderes’e gözdağı
Muhalif basını oluşturan Ulus, Vatan, Akşam, Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri ile Kim ve Akis dergileri, DP iktidarının – yine destek olmayan ama nispeten tarafsız kaldıkları – ilk birkaç yılı hariç her fırsatta muhalif tutum takınmışlardı. 1956 ve 57 yıllarında hükümet idaresi veya toplumsal hayattaki kimi aksaklıkları büyüterek vermeye başlayan basının ağırlıklı kısmı, bir süre sonra “Böyle giderse…” türünden kurmaca haberler veya köşe yazılarıyla Demokrat Parti yönetimine karşı “darbe” imasına başlamıştı. Bu noktada üniversiteler, sendikalar, işçi, memur ve diğer çalışan kesimler de provokatif habercilik yöntemleriyle muhalif kesimi tahkim eden çevreler haline getirilmişti.
Bu sırada, 14 Temmuz 1958 tarihinde Irak’ta ordunun yönetime el koyması ve eski yönetimden Kral II. Faysal, Prens Abdülillah ve Başbakan Nuri es-Said’in idam edilişi, Türk basınına aradığı “ima” fırsatını sağlamıştı. Gazeteler, “Halkın isyanı işte böyle sonuçlara neden olur” yollu yayınlar yapıyordu. Başbakan Menderes, birkaç vesileyle Irak’taki darbenin halkın tepkisiyle değil dış odaklarca kurgulandığını belirtmişti.
Tumblr media
İnönü’den “Büyük Taarruz” mitingleri
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ve daha pek çok isim ise bu olaydan ders alınması gerektiğini ifade etmişti. Bu tarihten sonra siyasi tansiyonu giderek arttıran CHP, 1959’un ilk baharında “Büyük Taarruz” adı verilen propaganda gezilerine başlamış, Genel Başkan İsmet İnönü, bazısının mahiyeti asla ortaya çıkartılamayan “olaylı geziler” gerçekleştirmişti. CHP çevreleri, en fazla da “irtica” yalanlarıyla hükümeti sıkıştırmaya çalışıyorlardı. İbadet hürriyetine dair en ufak bir gelişme bile CHP’li isimler ile basının büyük bölümünün abartılı tepkileriyle karşılanıyordu. Kendisine karşı yürütülen yıkıcı muhalefetin farkında olan Adnan Menderes ise DP milletvekillerine yaptığı bir konuşmada “Tek parti idaresinin baskıcı Matbuat Kanunu’nu bir tekme ile kaldırdık. Yarandık mı arkadaşlar? Her gün kalemi alıyorlar ellerine, bir Derviş Vahdeti edebiyatıyla, irtica edebiyatıyla bu memleketi baştan başa zehirliyorlar. Bunun sonu ne olacak? Cephaneliğin yanında mütemadiyen ateş oyunları yapmalarına ne zamana kadar müsaade edeceksiniz?”
Basın kanununda bazı değişikler yapan DP Hükümeti, basının peş peşe tekzipler yayınlamasını sağlayarak biraz nefes almaya çalışmıştı. Bu dönemde gazetelerde, “Bir CHP gazetesine alet olduk”, “18 Mart 1959 tarihli gazetemizde çıkan haber yalandır”, “İnönü’nün hesapları tamamıyla yanlıştır” gibi başlıklarla tekzipler yayınlanır olmuştu.
Tumblr media
DP’yi destekleyen “besleme basın”, CHP’yi destekleyen “onurlu basın”dı
Özellikle CHP’nin yayın organı olan Ulus ve Ahmet Emin Yalman’ın Vatan gazetesinin iktidara karşı sergilediği çok sert muhalefet, bu yarışta geride kalmak istemeyen diğerlerini de etkiliyordu. Basının büyük bir bölümü, kerameti kendinden menkul bir tasnife yönelmişti.
Bu çevreler, DP iktidarını tenkit eden her basın organını “onurlu” saymış, tenkit etmeyenleri ise “besleme basın” olarak aşağılar olmuştu. Başlarda DP’yi destekleyen ancak darbe sonrası cuntacıların safında yer alan gazeteci Bedii Faik de yıllar sonra o dönemi değerlendirirken, “Cumhuriyet’in sahibi Nadir Nadi sertleşince diğerleri de sertleşti. Bunun sonucunda ‘Kim DP’yi tenkit ediyorsa o itibarlı basın, kim tenkit etmiyorsa besleme basın olur’ havasına girildi.” demişti.
Tumblr media
Ağaoğlu: Basına “4. Kuvvet” denilmesi yıkıcılığından dolayı olabilir
Demokrat Parti’de milletvekilliği yapmış Samet Ağaoğlu, “Arkadaşım Menderes” isimli kitabında, DP dönemindeki basına dair görüşlerini de ifade etmişti. Ağaoğlu, “Demokrasilerde basın dördüncü kuvvettir” sözüne atıfta bulunup, DP iktidarı sırasında basının sergilediği tutuma işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
“Bu söz, basının toplumun fikirlerini, görüşlerini, sezişlerini, eğilimlerini belirten bir kanal olarak düşünüldüğü için mi; yoksa iftira, kirletme, yıkma vasıtası olarak görüldüğü için mi, araştırılmalı. Atatürk, ‘Basın hürriyetini yine basın hürriyeti sağlayacaktır’ dedi ama çok geçmeden de bu hürriyeti kısmaktan kendini alamadı. İsmet Paşa da 1950’ye kadar basının üstünde Demoklesin kılıcını eksik etmedi. Bunlara karşılık Menderes’in on yılında mahkûm olmuş gazetecilerin sayısına bakıldığında, bu dönemde mahkûm olan gazetecilerin hepsi, yapmış oldukları hakaret nedeniyle bu duruma maruz kalmışlardır. Basının dostu olmasına rağmen, dünyanın hiçbir demokrasisinde, hiçbir devlet ve siyaset adamı Menderes kadar haksız olarak gazetecilerin kurbanı olmamıştır. Oysa o dönemde Türkiye’nin en büyük gazetelerinden üçü (Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet), Menderes’in sahiplerine gösterdiği çeşitli kolaylıklarla kurulmuş ya da büyümüştü. Bunlardan birisinin oğlu (Nadir Nadi), babasının (Yunus Nadi) öldüğü gün Menderes’e telefon etmiş ve ‘Şimdiden sonra babamız sizsiniz beyefendi.’ diye ağlamıştır. Bu, tarihin gözünden kaçmayacak bir gerçektir. Basın, demokrasilerde ahlak prensipleri içinde çalıştığı zaman dördüncü kuvvet olabilir ama bu prensipten yoksun bir basın ise tahrip yolunda birinci kuvvet olur.”
Tumblr media
Darbe olunca etekleri zil çalan bir basın
Nihayet darbe gerçekleştiğinde ise basının kahir ekseriyeti de darbeye giden süreçteki yayın politikalarını artık tamamen cuntacılara destek haline getirmişlerdi. 1939’da çıkmaya başlayan Vatan gazetesi, başyazar Ahmet Emin Yalman’ın önderliğinde yıkıcı bir yayın yaptıktan sonra 27 Mayıs darbesini sevinçle karşılamıştı. O dönem Vatan’da yazan Oktay Akbal, darbe sonrası yazılarının birine, ”27 Mayıs Bayramı kutlu olsun” başlığını atmıştı. Gazete, 29 Mayıs tarihli nüshasına ise “Kurtuluş hareketi nasıl başladı?” manşetini çekmişti. Aynı şekilde Hürriyet gazetesi de gerek birinci sayfadaki haberleriyle gerekse köşe yazılarıyla askerî darbeyi olumlu bir gelişme olarak vermişti. Kurucusu Yunus Nadi (CHP milletvekili) olan Cumhuriyet, başyazarlığını Necmettin Sadak’ın (CHP milletvekili) yürüttüğü Akşam da darbeyi alkışlarla karşılayan diğer yayın organlarıydı.
Tumblr media
Milli Birlik Komitesi’nden basına teşekkür
27 Mayıs sonrası Türk basınının cuntacılarla yakın ilişkisi, yaptıklarını olumlamasının elbette bir arka planı da bulunuyordu.  Darbe sonrası birçok subay, DP iktidarının son yıllarında basının tenkit edici haber ve yorumlarının kendileri için teşvik edici bir etkisi olduğunu anlatmışlardı. Gerçekten de 27 Mayıs darbesine giden sürecin son basamağında basının çok önemli bir rolü olmuştu. 27 Mayıs sonrası Milli Birlik Komitesi üyelerinin hemen hepsi, verdikleri demeçlerde, bu eylem için esin ve fikirleri Türk basınından aldıklarını açıklamışlardı.
Cuntacılardan Orhan Erkanlı anılarında, “Bize ihtilali Akis dergisi yaptırdı. Akis’i okuya okuya biz darbeyi yapık. Esasında bize cesaret veren iki önemli faktör vardı. Bunlardan biri basın, diğeri de CHP ve İnönü’ydü.” diye yazmıştı.
Zaten Milli Birlik Komitesi de “tavrından dolayı basına müteşekkir olduklarını ve basını silahları olarak gördüklerini” ifade etmişti.
Akademisyen Gül Tuba Dağcı, ilerleyen yıllarda bazı isimlerle yaptığı soruşturmada, “Darbenin gerçekleşmesinde basının etkisi var mıydı?” sorusunu yönelttiğinde şu cevapları almıştı:
“Ahmet Gürsoy – DP milletvekili: ‘Basında komünistler vardı. Bunlar haber yoluyla DP’ye karşı saldırıya geçmişlerdi. Bu saldırmalar CHP işbirliğiyle yapılıyordu. Bütün bunlar memlekette bir bunalım oluşturmuş, darbede etkili güçler haline gelmişlerdir.’ Nilüfer Gürsoy – Bayar Celal Bayar’ın Kızı: ‘Kendi yayın organlarıyla devamlı menfi fikirler yayıyorlardı. CHP ve basın ortak bir çalışma içindeydi. Bilhassa Akis ve Ulus.’ Burhan Ulutan – DP Dönemi Hazine Genel Müdürü: ‘1954’den sonra başta Ulus olmak üzere basın sürekli DP aleyhinde rol oynadı’.”
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
– Yrd. Doç. Dr. Ebru Gençalp Çil, “27 Mayıs 1960 Darbesi ve Başındaki Yansımaları”, Uluslararası Darbe Sempozyumu, 26-27-28 Mayıs 2017
– Mehtap Şimşek, “27 Mayıs Darbesine Giden Süreçte Basın-İktidar İlişkisi”, Dicle Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2007
– Mehmet Korkud Aydın, “Basın Kaynaklarına Göre 27 Mayıs 1960’a Giden Süreçte Turan Emeksiz Olayı”, Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Aralık 2020
1 note · View note
gallipolidaytours · 2 years
Text
New Post has been published on Lutars Turizm
New Post has been published on https://www.lutarsturizm.com/vakanuvis-27-mayis-darbesine-basinin-etkisini-anlatti.html
Vakanüvis, 27 Mayıs darbesine basının etkisini anlattı
Tumblr media
Darbeye “gel gel” yaptılar, gelince de alkışladılar
Vakanüvis
Bugün 27 Mayıs…
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbeler geleneğinin başladığı menhus günün, 27 Mayıs 1960’ın yıldönümü.
Siyasi kumpaslar, dış etkiler, kontra işler ve daha nice insafsız, hayasız vaka; hepsi, hepsi bu kara günün etrafında öbeklenmişti.
Basın ise 27 Mayıs’a gelinirken de, 27 Mayıs’ta da, 27 Mayıs’tan sonra da bu işlerin ya faili ya da yapanların yancısı durumundaydı. Biraz yakından bakalım…
Milletle barışık iktidar, birilerinin kimyasını bozmuştu
1946’da çok partili hayata geçilmesinin ardından, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle iş başına gelen Demokrat Parti, 27 yıllık CHP yönetimine son vermişti. Yeni iktidarın gerek özgürlükler gerekse maddi kalkınma alanındaki uygulamaları, bu siyasi kadronun kısa sürede milletin sevgisini kazanmasına yol açmıştı.
Halk, değerlerine, geleneklerine ve en önemlisi dinî vecibelerinin ifasına hürmetkâr davranan DP’li yöneticileri bağrına basmıştı. Bu bağlamda yeni ibadethaneler yapmak, bakımsızları onarmak, devlet radyosunda Kur’an-ı Kerim okutmak, hele hele de ezanın Türkçe okunuşuna son vermek gibi uygulamalar, ülkede bir huzur iklimi oluşturmuştu.
Ancak iktidarın ilk beş yılının ardından tek parti devrinde halkın sıkıntıları ramına kazanımları olan çevreler ile yeni idarenin giderek “Bağımsız Türkiye” hedefini merkeze alan yönetim tarzından rahatsız olan dış odaklar, DP yönetimini işbaşından uzaklaştırmanın hesaplarını yapmaya başlamıştı. Bunun için de kara propaganda, yalan haber ve çok sert eleştiri bağlamında basının büyük bir bölümü “kullanışlı aparat” olmuştu.
Tumblr media
Irak’taki darbeyle Menderes’e gözdağı
Muhalif basını oluşturan Ulus, Vatan, Akşam, Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri ile Kim ve Akis dergileri, DP iktidarının – yine destek olmayan ama nispeten tarafsız kaldıkları – ilk birkaç yılı hariç her fırsatta muhalif tutum takınmışlardı. 1956 ve 57 yıllarında hükümet idaresi veya toplumsal hayattaki kimi aksaklıkları büyüterek vermeye başlayan basının ağırlıklı kısmı, bir süre sonra “Böyle giderse…” türünden kurmaca haberler veya köşe yazılarıyla Demokrat Parti yönetimine karşı “darbe” imasına başlamıştı. Bu noktada üniversiteler, sendikalar, işçi, memur ve diğer çalışan kesimler de provokatif habercilik yöntemleriyle muhalif kesimi tahkim eden çevreler haline getirilmişti.
Bu sırada, 14 Temmuz 1958 tarihinde Irak’ta ordunun yönetime el koyması ve eski yönetimden Kral II. Faysal, Prens Abdülillah ve Başbakan Nuri es-Said’in idam edilişi, Türk basınına aradığı “ima” fırsatını sağlamıştı. Gazeteler, “Halkın isyanı işte böyle sonuçlara neden olur” yollu yayınlar yapıyordu. Başbakan Menderes, birkaç vesileyle Irak’taki darbenin halkın tepkisiyle değil dış odaklarca kurgulandığını belirtmişti.
Tumblr media
İnönü’den “Büyük Taarruz” mitingleri
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ve daha pek çok isim ise bu olaydan ders alınması gerektiğini ifade etmişti. Bu tarihten sonra siyasi tansiyonu giderek arttıran CHP, 1959’un ilk baharında “Büyük Taarruz” adı verilen propaganda gezilerine başlamış, Genel Başkan İsmet İnönü, bazısının mahiyeti asla ortaya çıkartılamayan “olaylı geziler” gerçekleştirmişti. CHP çevreleri, en fazla da “irtica” yalanlarıyla hükümeti sıkıştırmaya çalışıyorlardı. İbadet hürriyetine dair en ufak bir gelişme bile CHP’li isimler ile basının büyük bölümünün abartılı tepkileriyle karşılanıyordu. Kendisine karşı yürütülen yıkıcı muhalefetin farkında olan Adnan Menderes ise DP milletvekillerine yaptığı bir konuşmada “Tek parti idaresinin baskıcı Matbuat Kanunu’nu bir tekme ile kaldırdık. Yarandık mı arkadaşlar? Her gün kalemi alıyorlar ellerine, bir Derviş Vahdeti edebiyatıyla, irtica edebiyatıyla bu memleketi baştan başa zehirliyorlar. Bunun sonu ne olacak? Cephaneliğin yanında mütemadiyen ateş oyunları yapmalarına ne zamana kadar müsaade edeceksiniz?”
Basın kanununda bazı değişikler yapan DP Hükümeti, basının peş peşe tekzipler yayınlamasını sağlayarak biraz nefes almaya çalışmıştı. Bu dönemde gazetelerde, “Bir CHP gazetesine alet olduk”, “18 Mart 1959 tarihli gazetemizde çıkan haber yalandır”, “İnönü’nün hesapları tamamıyla yanlıştır” gibi başlıklarla tekzipler yayınlanır olmuştu.
Tumblr media
DP’yi destekleyen “besleme basın”, CHP’yi destekleyen “onurlu basın”dı
Özellikle CHP’nin yayın organı olan Ulus ve Ahmet Emin Yalman’ın Vatan gazetesinin iktidara karşı sergilediği çok sert muhalefet, bu yarışta geride kalmak istemeyen diğerlerini de etkiliyordu. Basının büyük bir bölümü, kerameti kendinden menkul bir tasnife yönelmişti.
Bu çevreler, DP iktidarını tenkit eden her basın organını “onurlu” saymış, tenkit etmeyenleri ise “besleme basın” olarak aşağılar olmuştu. Başlarda DP’yi destekleyen ancak darbe sonrası cuntacıların safında yer alan gazeteci Bedii Faik de yıllar sonra o dönemi değerlendirirken, “Cumhuriyet’in sahibi Nadir Nadi sertleşince diğerleri de sertleşti. Bunun sonucunda ‘Kim DP’yi tenkit ediyorsa o itibarlı basın, kim tenkit etmiyorsa besleme basın olur’ havasına girildi.” demişti.
Tumblr media
Ağaoğlu: Basına “4. Kuvvet” denilmesi yıkıcılığından dolayı olabilir
Demokrat Parti’de milletvekilliği yapmış Samet Ağaoğlu, “Arkadaşım Menderes” isimli kitabında, DP dönemindeki basına dair görüşlerini de ifade etmişti. Ağaoğlu, “Demokrasilerde basın dördüncü kuvvettir” sözüne atıfta bulunup, DP iktidarı sırasında basının sergilediği tutuma işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
“Bu söz, basının toplumun fikirlerini, görüşlerini, sezişlerini, eğilimlerini belirten bir kanal olarak düşünüldüğü için mi; yoksa iftira, kirletme, yıkma vasıtası olarak görüldüğü için mi, araştırılmalı. Atatürk, ‘Basın hürriyetini yine basın hürriyeti sağlayacaktır’ dedi ama çok geçmeden de bu hürriyeti kısmaktan kendini alamadı. İsmet Paşa da 1950’ye kadar basının üstünde Demoklesin kılıcını eksik etmedi. Bunlara karşılık Menderes’in on yılında mahkûm olmuş gazetecilerin sayısına bakıldığında, bu dönemde mahkûm olan gazetecilerin hepsi, yapmış oldukları hakaret nedeniyle bu duruma maruz kalmışlardır. Basının dostu olmasına rağmen, dünyanın hiçbir demokrasisinde, hiçbir devlet ve siyaset adamı Menderes kadar haksız olarak gazetecilerin kurbanı olmamıştır. Oysa o dönemde Türkiye’nin en büyük gazetelerinden üçü (Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet), Menderes’in sahiplerine gösterdiği çeşitli kolaylıklarla kurulmuş ya da büyümüştü. Bunlardan birisinin oğlu (Nadir Nadi), babasının (Yunus Nadi) öldüğü gün Menderes’e telefon etmiş ve ‘Şimdiden sonra babamız sizsiniz beyefendi.’ diye ağlamıştır. Bu, tarihin gözünden kaçmayacak bir gerçektir. Basın, demokrasilerde ahlak prensipleri içinde çalıştığı zaman dördüncü kuvvet olabilir ama bu prensipten yoksun bir basın ise tahrip yolunda birinci kuvvet olur.”
Tumblr media
Darbe olunca etekleri zil çalan bir basın
Nihayet darbe gerçekleştiğinde ise basının kahir ekseriyeti de darbeye giden süreçteki yayın politikalarını artık tamamen cuntacılara destek haline getirmişlerdi. 1939’da çıkmaya başlayan Vatan gazetesi, başyazar Ahmet Emin Yalman’ın önderliğinde yıkıcı bir yayın yaptıktan sonra 27 Mayıs darbesini sevinçle karşılamıştı. O dönem Vatan’da yazan Oktay Akbal, darbe sonrası yazılarının birine, ”27 Mayıs Bayramı kutlu olsun” başlığını atmıştı. Gazete, 29 Mayıs tarihli nüshasına ise “Kurtuluş hareketi nasıl başladı?” manşetini çekmişti. Aynı şekilde Hürriyet gazetesi de gerek birinci sayfadaki haberleriyle gerekse köşe yazılarıyla askerî darbeyi olumlu bir gelişme olarak vermişti. Kurucusu Yunus Nadi (CHP milletvekili) olan Cumhuriyet, başyazarlığını Necmettin Sadak’ın (CHP milletvekili) yürüttüğü Akşam da darbeyi alkışlarla karşılayan diğer yayın organlarıydı.
Tumblr media
Milli Birlik Komitesi’nden basına teşekkür
27 Mayıs sonrası Türk basınının cuntacılarla yakın ilişkisi, yaptıklarını olumlamasının elbette bir arka planı da bulunuyordu.  Darbe sonrası birçok subay, DP iktidarının son yıllarında basının tenkit edici haber ve yorumlarının kendileri için teşvik edici bir etkisi olduğunu anlatmışlardı. Gerçekten de 27 Mayıs darbesine giden sürecin son basamağında basının çok önemli bir rolü olmuştu. 27 Mayıs sonrası Milli Birlik Komitesi üyelerinin hemen hepsi, verdikleri demeçlerde, bu eylem için esin ve fikirleri Türk basınından aldıklarını açıklamışlardı.
Cuntacılardan Orhan Erkanlı anılarında, “Bize ihtilali Akis dergisi yaptırdı. Akis’i okuya okuya biz darbeyi yapık. Esasında bize cesaret veren iki önemli faktör vardı. Bunlardan biri basın, diğeri de CHP ve İnönü’ydü.” diye yazmıştı.
Zaten Milli Birlik Komitesi de “tavrından dolayı basına müteşekkir olduklarını ve basını silahları olarak gördüklerini” ifade etmişti.
Akademisyen Gül Tuba Dağcı, ilerleyen yıllarda bazı isimlerle yaptığı soruşturmada, “Darbenin gerçekleşmesinde basının etkisi var mıydı?” sorusunu yönelttiğinde şu cevapları almıştı:
“Ahmet Gürsoy – DP milletvekili: ‘Basında komünistler vardı. Bunlar haber yoluyla DP’ye karşı saldırıya geçmişlerdi. Bu saldırmalar CHP işbirliğiyle yapılıyordu. Bütün bunlar memlekette bir bunalım oluşturmuş, darbede etkili güçler haline gelmişlerdir.’ Nilüfer Gürsoy – Bayar Celal Bayar’ın Kızı: ‘Kendi yayın organlarıyla devamlı menfi fikirler yayıyorlardı. CHP ve basın ortak bir çalışma içindeydi. Bilhassa Akis ve Ulus.’ Burhan Ulutan – DP Dönemi Hazine Genel Müdürü: ‘1954’den sonra başta Ulus olmak üzere basın sürekli DP aleyhinde rol oynadı’.”
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
– Yrd. Doç. Dr. Ebru Gençalp Çil, “27 Mayıs 1960 Darbesi ve Başındaki Yansımaları”, Uluslararası Darbe Sempozyumu, 26-27-28 Mayıs 2017
– Mehtap Şimşek, “27 Mayıs Darbesine Giden Süreçte Basın-İktidar İlişkisi”, Dicle Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 2007
– Mehmet Korkud Aydın, “Basın Kaynaklarına Göre 27 Mayıs 1960’a Giden Süreçte Turan Emeksiz Olayı”, Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Aralık 2020
0 notes
dilperisanimmmm · 11 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
turkudostu61 · 2 years
Text
Tumblr media
0 notes
hasanakbal19 · 2 years
Text
27 Mayıs 2022 Tarihli ve 31848 Sayılı Resmî Gazete
27 Mayıs 2022 Tarihli ve 31848 Sayılı Resmî Gazete
YASAMA BÖLÜMÜ KANUN 7406 Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun YÜRÜTME VE İDARE BÖLÜMÜ CUMHURBAŞKANI KARARLARI –– 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 21 inci Maddesinde Yer Alan Eğlence Vergisi Nispetleri ile İlgili 9/12/1997 Tarihli ve 97/10349 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Eki Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar (Karar Sayısı: 5613) –– 4760…
View On WordPress
0 notes