Tumgik
#Benzetmek
derdiderun · 11 months
Text
Bu video denk geldi karşıma herhalde bu yoğun seçim gündeminden olsa gerek söylemiş bilmiyorum. Fark etmez madem konun gereği bir ifrat ve tefrit durumunu anlatacaksın bunun bir usülü vardır. Başımızdaki ulu'l emr-i hemde böylesi bir zamanda böylesi bir ulu'l emr-î firavuna benzetmek ona destek verenleri, ümmetin lideri olarak görenleri şirk işliyorsunuza getirmek ne bileyim bence ehli sünnet hassasiyetiyle söylenmiş bir anlayışa benzemiyor. Dinlemiyordum zaten, dinlememeye de devam edeceğim...
18 notes · View notes
egesizizmir · 4 months
Text
Kendimi yaşayan bir çiçeğe benzetmek haddime bile değildi. Ben yalnızca ölü bir çiçeğe benzetilebilirdim.
68 notes · View notes
hiras-world · 15 hours
Text
Tumblr media
Ve aşk herkesi ona benzetmek ve kimseyi onun yerine koyamamak.💜
36 notes · View notes
huzunluyol · 2 months
Text
Bütün gördüğüm güzel insanları,
sana benzetmek, seni bulmak..
Be gönlümün baharı,
be gönlümün ziyanı..h.h
Tumblr media
37 notes · View notes
se-a-ser · 13 days
Text
bir taraf "Şii'ler cart curt" diyerekten ezberletilmiş düşmanlıklarla İran'a kızıyor, diğer taraf "Anıtkabir'e gitmedi cart curt" diyerekten kızıyor
üçte birinden fazlası Türk/Kürt olan İran halkı Türkiye'yi ve Türkleri çok seviyor. yıllarca süren ambargoya rağmen onurlu bir duruş sergiliyor. dini açıdan bakınca da namazında/niyazında, Ramazan orucunu tutuyor vs.
Mısırlıoğlu şunu demiş, Cübbeli bunu demiş, Ortaylı onu demiş falan filan hep safsata
biz Mavi Marmara saldırısında İran kadar tepki verebildik mi? RTE hareketin kralını yapardı da sen arkasında durur muydun? patates, soğan için PKK uzantılarına göz yuman sen !!!
bu konuda aklıselim insan o kadar az ki işte onlardan biri
9 notes · View notes
veganlogicdinamo · 2 months
Text
ZEHRİNİZİ AKITMAYIN, DİN SÖMÜRÜSÜNE SON VERİN!
AKP’nin ittifak ortağı MHP’nin Arnavutköy ilçe başkanı Temel Bedir, bir seçim çalışmasında, “Biz Allah’ın resulu peygamber efendimizin yanındaki sahabeleriz. İki yolunuz var, ya Cumhur İttifakı’nın yol bellediği Allah’ın yolunda gideceksiniz ya da Ebu Cehil’in yolunda gideceksiniz” diyerek AKP’ye oy vermeyenleri kâfir ilan etmiş.
Siyasetçilerin önemli bir kesimi, yerel seçime doğru yine dini siyasete alet etmekten geri kalmıyor, inancı kullanarak yurttaşlar arasında ayrıma neden olacak söylemlerde bulunmaktan çekinmiyor.
Laik bir ülkede Temel Bedir’in sözleri suç unsuru oluşturur. Cumhur İttifakı’na oy vermeyenleri Hazreti Muhammed’e muhalefeti ve Müslümanlara karşıt olan davranışlarıyla tanınan Ebu Cehil’e benzetmek, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu değil de nedir? Bedir’in toplantısında olan bir seçmen, seçimde Cumhur İttifakı’na oy vermeyecek birine saldırsa ya da gidip muhalif bir adayın toplantısını bassa, Bedir bu sözleriyle o kişiyi kışkırtmış olmaz mı?
Bedir’in sözlerini söyleyen muhalefetin bir adayı olsaydı, savcılar yine sessiz mi kalacaktı? Adalette çifte standardın alışılagelmiş bir durum haline getirildiği bir ülkede huzur ve barış olur mu?!
8 notes · View notes
latahzen · 1 year
Text
“Bazı ateistler tartışma esnasında “Her varlığın bir var edeni vardır değil mi?” sorusunu öne sürerek sizi konuşmaya zorlar. Şayet bu soruya evet diye cevap verirseniz “Allah da varlıktır, o hâlde Allah'ı kim var etti?” diyeceklerdir. Doğru olan en başta bu kurala teslim olmamaktır. Çünkü doğru olmayan bir kuraldır. Doğrusu, “Her sonradan olanın (hâdis) bir var edicisi (muhdis) vardır” kuralıdır. Allah hâdis olmadığına göre onu kim var etti, kim yarattı, kim meydana getirdi gibi sorular sorulmaz.”
|Ahmed es-Seyyîd, Çağdaş Şüphelerle Mücadele Rehberi, s. 102
Allah Teâlâ, vâcibü'l vücûd'dur. Varlığı zorunlu olandır. El-Evvel; başlangıcı olmayan ve ezelî olan O'dur. O'nun hiçbir dengi/misli/benzeri yoktur. Âlem ise hadistir. Sonradan olmadır ve varlığı zorunlu değildir. Onu yoktan var eden de, Allah Teâlâ'dır. Yaratanı, yaratılana benzetmek de cahilliktir. el-Hâlık olan, el-Evvel olan Allah hakkında bu tür sorular sormak da kişinin cehaletini ortaya koyar.
Ömer Faruk Korkmaz Hoca şöyle demiştir:
"Bu soru da dışarıdan bakıldığında çok mantıklı ve sıkıştırıcı gibi gözüken fakat haddi zatında hiçbir makuliyeti olmayan sorudur. Zira bu soru kendi bünyesinde şöyle bir mantığı barındırmaktadır: Eğer birtakım şeylerin varlığı bir şeye bağlı ise, o şey de mutlaka onlar gibi olmalıdır. Yani onların özelliklerini taşımalı ve onun da varlığı başka bir şeye bağlı olmalıdır. Oysa ne aklen ne de âdeten böyle bir zorunluluk söz konusu değildir. Bilakis böyle bir mantık yürütmek “kıyâsu'l-ğâib ale'ş-şâhid/ğaib olan bir şeyi müşahede ettiğimiz bir şeye kıyas etmek” kabilinden olup fasit/bozuk bir delil getirme metodudur."
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: اَفَمَنْ يَخْلُقُ كَمَنْ لَا يَخْلُقُؕ اَفَلَا تَذَكَّرُونَ "O halde yaratanla yaratamayan bir olur mu? Siz düşünmez misiniz?" (Nahl, 17)
Nureddin es-Sabuni şöyle demiştir:
"Hâdislerden önce bulunamayan her şey yaratılmışla beraber olacağı için kendisi de hâdistir. Hâdis olunca varlığından önce yokluk (adem) bulunmuş olur. Kendisine yokluğun sebkat ettiği bir şeyin varlığı kendinden olamaz. Böylesinin varlığıyla yokluğu akıl açısından eşit durumdadır. Şu halde (varlıkla yokluktan ibaret olan) bu iki câizden (olabilirlik konumundan) birini diğerine tercih edecek bir tahsis ediciye ihtiyaç vardır. Bu tahsis edicinin varlığı mümkün değil, zarûri ve kendinden olmalıdır (vâcibü'l-vücûd). Çünkü mümkün olsaydı bir tahsis ediciye, o da bir diğerine ... muhtaç olacaktı. Bu ihtiyaç zinciri ya sonsuz olarak sürüp gider (ki bu, muhaldir) veya varlığı kendinden olan bir zatta nihayet bulur, işte o, şanı yüce olan yaratıcıdır. O'nun varlığı kendinden ve zarûri konumunda bulununca kadim olduğu ortaya çıkar. Zira varlığı başkasına bağlı değildir, kendinden ötürü vardır. Ezeli ve ebedi olarak mevcudiyetini gerektirecek zâtı sabit olduğundan O'nun yokluğu da muhaldır."
Allah Teâlâ buyurmuştur ki: وَمَا قَدَرُوا اللّٰهَ حَقَّ قَدْرِهٖ "Onlar Allah'ı gereği gibi takdir edip tanımadılar." (Zümer, 67.)
89 notes · View notes
yasamsallik · 10 months
Text
Tumblr media
Onat Kutlar’ın Sivas Katliamı Üzerine Yazdığı Bir Mektup: “Sen Ne Müslümansın Ne de Sivaslı"
"Sen insan bile değilsin. Gözü dönmüş bir katil, bir yaratıksın. Sen, yüreği insan ve yurt sevgisi ile çarpan, tüm yaşamını ulusal edebiyatın en güzel eserlerini incelemeye, araştırmaya, değerlendirmeye adamış, kırk yıllık dostum o değerli yazar Asım Bezirci‘yi yakmadın.
Sen,”Baza, baza! Çi hest-ü baza!“, “Gel, gel! Kim olursan ol gene gel! İster Kafir ol ister putperest gene gel! Bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değildir!…” diyen kutbu Hazret-i Mevlana‘yı yaktın.
Sen nasıl Müslüman olabilirsin? Yaktığın, göz göre göre, sırıtarak ve alkışlayarak yaktığın o mazlum yiğit, dürüst arkadaşım, o büyük cura ustası, halk ozanı, Sivas’lı Nesimi Çimen değildi.
Sen, bir toz tanesinde alemleri gören, yüce tanrının bir sureti iken senin gibi biri marifeti ile derisi yüzülerek aslına dönen Seyyit Nesimi‘yi bir kez daha yaktın.
Sen nasıl Sivaslısın?
Sen, “Kavaklar” şiirinin dizeleri, Sezen‘in sesiyle dalga dalga tüm Anadolu’ ya yayılan; yıllarını inanılmaz bir özveri güzelliği ile Anadolu kentlerinde öğrencilerine adayan, Türkçenin en iyi çağdaş ozanlarından Metin Altıok‘u vahşice yaktığını sanıyorsun.
Ey zavallı gafil hayvan, yaktığın Yunus‘tur.
“Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi,
Elin yüzün yumaz değil…”
diye yüzlerce yıl öncesinden seslenen Yunus Emre‘yi yaktın.
Yunus Emre’yi yakana Müslüman demek, İslam’a hakarettir.
İslam’a asıl hakareti sen ettin.
Sen, Cumhuriyet Türkiye’ sinin genç şairlerini, Behçet Aysan’ı Orhan Kaynar‘ı, kız-erkek gencecik çocuklarımızı, geleceğimiz olan geçlerimizi, üstlerine benzin dökerek hunharca yakmakla kalmadın.
Kurtuluş Savaşımızın ilk kongrelerinin şanlı ve onurlu kenti Sivas’ı yaktın.
Ey soysuz! Sen nasıl Sivas’ lı olabilirsin?
Sen, uğursuz zebani ateşinle bizim koca bir geçmişimizi yakmaya kalkıştın.
Koca bir uygarlık olan geçmişimizi, barbar ve ilkel kavimlerin karanlık geçmişlerine benzetmek için. Atının ayağı surları geçerken tüm dinlere, ırklara, inançlara güvence veren Fatih Sultan Mehmet‘in anısını; Itri‘den şeyh Galib‘e, şeyh Hamdullah‘dan Koca Sinan‘a, Baki Efendi‘den Süleyman Çelebi‘ye sevdiğimiz, değer verdiğimiz, gözümüz gibi koruduğumuz sonsuz bir kültürü bir hayvan gibi hiçe sayarak, yaratıkların en eşrefi otuz yedi canı yakarak yok ettin. Ortaçağ engizisyon papazları gibi.
Sen Müslüman olabilir misin?
Sen benim çocukluğumu, ilk gençliğimi yakmaya kalktın. Serin bayram sabahlarımı; cami sebillerindeki barışçı güvercinleri, babalarımızın alçakgönüllü mezarlarındaki selvileri, inançlı, nur yüzlü analarımızın hiç eksilmeyen dualarını, bir küfür gibi fırlattığın ateşle yakmaya kalkıştın.
Ey benim çocukluk arkadaşım Sezai Karakoç, aynı gençlik yıllarının şairi İsmet Özel, bu yaratık Müslümansa, siz nesiniz?
Ey benim elli yıllık ömrümün sakin, alçakgönüllü yüzü yerde, inançlı Anadolu halkı, sesime bir yankı verin.
Deyin ki hep beraber:
“Hayır! Müslüman bu değildir. O bir avuç gözü dönmüş katil bizden olamaz!“
Ey Sivas’lılar! Asıl siz yükseltin sesinizi. Anadolu’nun en eski töresi olan, ocağına misafir olana düşman bile olsa saygı gösterme geleneğini bir yana bırakıp, konuklarını kor ateşte yakan bu alçakların sizden olmadığını söyleyin.
Belki yanan yüreğimize bir merhem olur."
1993
Onat Kutlar
Asım Bezirci’ye Saygı
39 notes · View notes
bir-devrin-tarihcisi · 4 months
Text
Tumblr media
Ve aleyküm selam anonim
Pek müsait vaktim olmuyo ilk fırsatta yazayım dedim. Bu soruların cevabını bir şüphen mi var kitabında okumuştum özellikle Rabbimizin kötülüklere müsait etmesi konusunda, insanın cüzi iradesi konusunda çok güzel açıklamalar ve deliler sunmuştu hocamız. Oradan da alıntı atayım yine aklınıza takılan bir yer olursa elimden geldiğinde yardımcı olmaya çalışırım.
Cennet ve cehennem sorusunda da kaza ve kader meselesi devreye giriyor. Rabbimizin bir şeyi bilmesi onun ilmindendir bizim seçimimiz ise irademizdendir. Az önce yaşadığım bir olayı anlatayım benzetmek gibi olmasın haşa yanlış bir şey söylemekten Rabbime sığınırım. Öğrencilerime sınav yaptım ama sınav öncesinde hangi öğrenci bu soruyu yapar hangisi yapamaz bunu biliyordum bak dedim sen 100 alacaksın çünkü soruyu ben hazırladım ve onlarıda süreç içinde gördüm. Rabbimiz bizi yaratmadımı bizi bizden iyi bilmez mii kulun ne günah işleyip neye meyledeceğini bilmez mii çünkü soruları o hazırladı hatta daha ilerisi bizi o yarattı biz bu aciz halimizle öğrencimizin yüksek alacağını biliyorsak o öğrenciyide haşa yaratmadığımız halde rabbimiz bizi yarattığı halde bilmezmi
Kitapta geçen yeri atayım👇
"Allah kötülüklere engel olsaydı yani daha doğrusu kötülükleri yaratmasaydı imtihanın bir anlamı kalır mıydı? İmtihanın olmayışıyla dünyada oluşumuzun mantıklı bir gerekçesi olacak mıydı? Hep iyilik, sevap olacak olsaydı Allah’ın insana verdiği cüz-î irade ne işe yarayacaktı?
Allah her şeyi zıddıyla yaratmıştır: İyilik-kötülük, soğuk-sıcak, gece-gündüz, güçlük-zayıflık, ihtiyarlık-gençlik, zenginlik-fakirlik v.s... İnsan dilediğini seçme iradesine sahiptir. Allah ateşi, insanın ihtiyaçlarını karşılaması için yaratmıştır; fakat insan o ateş nimetini bir yeri yakmak için de kullanabilir. Bu durumda “Allah niçin ateşi yarattı” denilebilir mi? Allah iyinin yanında kötüyü de yaratmıştır. Seçme iradesi insanın elindedir. Sınavda “Hocam neden doğru şıkkın arasına yanlış şıkları koydunuz sadece doğru şıkkı koysaydınız olmaz mıydı?” veya “Hocam siz yanlış şıkları koyduğunuz için ben doğru şıkkı bulamadım.” diyen bir öğrenciye öğretmeni ne cevap verebilir? Öğrencinin yanlış tabiri caizse kötü dediği şıkları doğru olan şıkkın arasına koymasak sınavın ne anlamı kalır? Hatta böyle bir yanlış şıkkı olmayan bir soru hazırlamak mantıksız olmaz mı? Dolayısıyla bu dünyada hep iyilik olacaksa imtihanın ne hikmeti olacaktı? Demek ki iyinin yanında kötü de olmalı ki insan cüz-î iradesiyle iyi olanı tercih edebilmeli. Hep sıcak olsa soğuğun ne anlamı olur? Veya hep karanlık olsa gündüz olmasa… Görüldüğü gibi zıt olan iki şeyden biri ortadan kalkarsa diğerinin de anlamı olmayacaktır.
(Vaktiniz varsa bu konu 3-4 sayfalık atabilirim)
Güzel bir video da bırakayım 👇🏻
youtube
12 notes · View notes
aynodndr · 7 months
Text
Tumblr media
Beni bir mevsime benzetmek istersen eğer; Sonbaharım...
Kimi zaman köşeden gülümseyen bir güneş olurum,
Kimi zaman döne döne düşen bir yaprak.
Kimi gün usul usul yağan bir yağmur olurum,
Kimi gün deli deli savuran bir rüzgâr. BEN SONBAHARIM...
Beni bir çiçeğe benzetmek istersen eğer; Çiğdemim...
Sapsarı rengiyle içini ısıtan,
Koparmak istersen ellerini kanatan,
Erişemeyeceğin kadar derinde
Korkacağın kadar narin. BEN ÇİĞDEMİM...
Beni bir renge benzetmek istersen eğer; Griyim...
Ne beyaz kadar saf, berrak ve katkısız,
Ne siyah kadar net, kasvetli ve asil,
Tam ikisinin ortasi. BEN GRİYİM...
Beni bir kavrama benzetmek istersen eğer; Sevgiyim...
Bir bebeğin gülüşü kadar içten,
Güneşin doğuşu kadar sabit,
Gecenin rengi kadar etkileyici,
Yaşam kadar ürkütücü.
BEN SEVGİYİM...
YA SEN...
Alıntı
7 notes · View notes
hosgeldinhuzun · 2 years
Text
Tumblr media
“Seni bir yaz gününe benzetmek mi,
ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın.”
60 notes · View notes
fenomenolojik · 1 month
Text
Son zamanlarda çokca duyduğum ve çok mantıklı gelen bir sözü paylaşmak istedim. Aslında sözde olduğu gibi yaşamdaki küçük işleri nasıl yaptığımız büyük işleri nasıl yapacağımızı da etkiliyor.
Büyük bir hedef amaç varsa ortada. Bu işi tek seferde başaracak kadar yetenekli ve güçlü değiliz çoğu zaman.
Çoğu kimse için angarya olarak görülen ama aslında amaca yönelik atılan bu adımlar olmadan bu büyük işi başarmak oldukça güç olur.
Diğer bir taraftan da bu küçük işleri başarıyla yapabiliyor olmak oldukça kıymetli
Bizim de bir söz var
yaptığı işi kendine benzetmek.
Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz
Aslında yaptığımız her iş kendi kişiliğimizden bir parça olarak ortaya çıkıyor. İş sonucunda ortaya çıkan ürün kişi hakkında fazlasıyla bilgi verebilir.
Yaşamda da mesela yapılması gereken çokça küçük işler var çoğu zaman otomatiğe başladığımız işler aslında bunlar ama şöylece durup baktığımızda bizi bize anlatan bir enstrüman da olabilir
Bu yazıyı yazmama sebep olan sözü de paylaşmak istedim. Kendisi yalanlanmadığı sürece alman atasözü çevrisiymiş
İşin kibrit kutusuna çöpleri dizmek olsa bile onu harika yap.Yani küçük de olsa yarın bozulacak da olsa bile işini iyi yap. Küçük işleri büyük bir ruhla yapanlar ülkelerini ayakta tutarlar
4 notes · View notes
ahmetcumhur-blog · 2 months
Text
"Olup bitenleri yavaş yavaş arkasından itilen, nereye gittiğini bilemeyen, en öndekilerin uçurumdan yuvarlanıp öldüğü bir koyun sürüsüne benzetmek gerekiyor. Sürü bir şeyler hissediyor, tehlikeyi sezip huzursuzlaşıyor, ancak psikolojisi tepki gösteremiyor, gelişmelere karşı çıkamıyor."
Robert Musil
Günlükler
6 notes · View notes
kalbirakik · 2 years
Text
Efendimiz (sas) hadiste şöyle buyurmuştur: “İnsanlar, develere benzer. Bazen yüz devenin içerisinden bir tane binilebilecek deve bulamazsın.” Araplarda bir şeyi deveye benzetmek güzel bir şeydir. Çünkü iyiler hep az olacaktır.
|sürekli kayıp
30 notes · View notes
kendimihissetmiyorum · 5 months
Note
birde onceden deli gibi en olmayacak yerlerde denk gelirdik ayni ortamdaydık çünkü sonra bu olaylar oldu asla denk gelmedik allah bile biliyor hsbdhsjsj
hskahdpwkd sürekli denk gele gele kafayı kırmak.. sonra milleti benzetmek.. çok iyi kafayı kırma yöntemleri bunlar
5 notes · View notes
bektassenel · 2 years
Text
İyi yok, güzel yok. İyiye benzetmek var, güzele benzetmek var. Bulmak yok. Sanmak var. Öyle bir dönem.
23 notes · View notes