Tumgik
#balıkçılar
resimlerin-dili · 1 year
Photo
Tumblr media
91 notes · View notes
erkanxarslan · 2 years
Photo
Tumblr media
#kayık #göl #sonbahar #kayıkçı #balıkçı #balıkçılar #balık #tutma #erkanarslan (Gölyaka, Balikesir, Turkey) https://www.instagram.com/p/Cj0EK5NMr5E/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
medya-press · 2 years
Text
Bakan Kirişci: Balıkçılara 19 yılda 18.2 milyar TL ödeme yapıldı
Bakan Kirişci: Balıkçılara 19 yılda 18.2 milyar TL ödeme yapıldı
Adana’da balıkçılar av yasağın sona ermesiyle ‘Vira Bismillah’ diyerek denize açıldı. Adana’nın Karataş ilçesinde düzenlenen ‘2022-2023 Su Ürünleri Av Sezonu’ açılışına Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Adana Valisi Süleyman Elban, milletvekilleri, STK temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Bakan Kirişci, yaptığı konuşmada Türkiye’nin Avrupa’nın en güçlü balıkçılık filosuna sahip olduğunu…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
olumluhaber · 2 years
Link
0 notes
tarimormanhaber · 1 year
Text
Depremzede Balıkçılar ve Su Ürünleri Yetiştiricilerine Sağlanacak Desteklere İlişkin Esaslar Belirlendi
Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle afet bölgesi ilan edilen illerde, denizde ve iç sularda avcılık yapan balıkçı gemisi sahiplerinin desteklenmesine ilişkin usul ve esaslar belli oldu. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan “Depremden Zarar Gören İllerde Deniz ve İç Sularda Avcılık Yapan Balıkçıların Desteklenmesi Hakkında Tebliğ” Resmi Gazete’de yayımlanarak, 6 Şubat 2023’ten…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
endergelisenataklar · 5 months
Text
örneğin turgut uyar okuyorsun. şair, şiirinin bir dizesinde “tonyalı balıkçılar”dan bahsediyor. şiire, daha doğrusu turgut uyar’ın tonyalı balıkçılardan bahsetmesine herhangi bir anlam veremiyorsun. sonunda, bir dergide, “tonya’da denizin bulunmadığını” öğreniyorsun. ve içinde müthiş bir his oluşuyor. anlam veremediğin, nedenini bilmediğin, seni derinden etkileyen müthiş bir his... işte şiirin tanımı bu anlıyor musun?
106 notes · View notes
bazenmahir · 3 months
Text
Gökyüzü mavi renginde,
Rüzgar eser daldan dala,
Yapraklar fısıldar geçmişi,
Sessizce, derinliklerde.
İhtiyarlar ateş başında toplanır.
Gökyüzüne bakar, yıldızlara...
Hikayeler anlatır geçmişten,
Yazının icadından önce,
Gerçek sözlerle, doğrudan,
Kalpten gelen seslerle.
Orhun'da yazılmış, mısırda çizilmiş,
Tabletlere kazınmış değil,
Toprakta, gökyüzünde saklı,
Geçmişin izleri, doğanın kucağında.
Ve çocuklar, buğday başakları arasında,
Koşar, oyunlar oynar, özgürce...
Geleceğin tohumları,
Kök salar toprağa, bilmeden.
Denizin üstünde balık tutan balıkçılar,
Umudu yakalamak istercesine,
Ağlarını sererler sonsuz maviliklere,
Rüyalarıyla yarışır, dalga dalga...
Tumblr media
10 notes · View notes
aynodndr · 17 days
Text
Gün gelir gemiler limanda kalır
Küflenir eski fikirler
Deniz yorulur
Dalgalar rüzgarla inatlaşır
Kıyılara gelmez olur sular
Gün gelir bıkar belki
O muhteşem sahilin kaprislerinden
Suyun azizliği
Martılar çığlık atmaz olur
Balıklar gizlenir derin sularda
Vapurlar taşınmaz serin sularda
Sahibine ulaşmaz
Küçük bir şişeyle salınan mektup
Gün gelir deniz eşsiz bir manzara değildir
İçine çekilir kaplumbağalar
Çıkmaz olur inci mercanlar
Örmez balıkçılar ağlarını
Kediler aç kalır iskelelerde
Buhurdanlıklar tütmez
Çocuklar koşturmaz kıyılarda
Sektirmeye değecek bir gram taş bulamazsın.
Ve oturur bir kara bulut gök ile deniz arasında
Talihi bozulur aşkın
Ne zaman mı?
Sen gelmezsin ve o gün,
O gün gelir...
Rüzgar
4 notes · View notes
resimlerin-dili · 2 years
Photo
Tumblr media
104 notes · View notes
oo18pp · 2 months
Text
Tumblr media
🖤🖤🌼🌼💙💙 Derler Ki;
Sevginin zıttı Nefret değil Kayıtsızlık'tır. İnsan, Sevdiğinden nefret etmez ki zaten. Ama Sevmediği İnsan' a Kayıtsız kalabilir"...
Mutlu Hafta Sonları TUMBLR💙💙🌼🌼🖤🖤
Deniz bugün çok sakin,Balıkçılar,Yatcılar hepsi huşu içinde.
Huzurla🌹🌹🌹🌹
5 notes · View notes
medya-press · 2 years
Text
Balıkçıların umudu palamut oldu
Balıkçıların umudu palamut oldu
Denizlerde 15 Nisan tarihinde başlayan avlanma yasağı, 1 Eylül tarihinde sona erecek. Ordulu balıkçılar bu tarihten itibaren teknelerinin ve ağlarının bakımlarını yaparken, yaklaşık 20 gün kalan sezon için ise son hazırlıklarını tamamlıyor. Balıkçılar, geçen sezonda az avlanan palamut balığının bu sezon oldukça bol göründüğünü, şimdiden palamudun yarım kilograma ulaştığını tahmin ediyor. “PALAMUT…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gezegen-gezginn · 2 years
Text
Tumblr media
Hollandalı ünlü ressam Vincent Von Gogh'un sözleriyle keyifli geçen gününüzü selamlıyorum.
"Balıkçılar, denizin tehlikeli fırtınaların berbat olduğunu bilirler ama bu tehlikeler onları kıyıda kalmaya ikna etmez.
Eğer herhangi bir şeyi denemek için cesaretimiz olmasa hayatımız ne olur?
Çok büyük zorluklarla karşılaşsan da karamsarlığa kapılma, sonunda her şey iyiye dönecektir. Ayrıca işin başında hiç kimse tam istediğini yapamaz.
İnsanları sevmekten daha sanatsal bir şey olmadığını düşünüyorum.
Arıyorum, çabalıyorum bunu tüm kalbimle yapıyorum.
Ben çoğunlukla gecenin, günden daha canlı ve daha zengince renklendirilmiş olduğunu düşünüyorum.
Sonunda alaycılık, şüphecilik ve riyakarlıktan bıkacak ve daha müzikal yaşamak isteyeceğiz.
Aşk zorluklar getirir, o doğru, fakat onun iyi tarafı, enerji verdiğidir.
İçimde büyük bir ateş yanıyor, fakat kimse ateşin başında ısınmak için gelmiyor ve yanından geçenler sadece dumanı görüyor.
Eğer doğaya gerçekten seviyorsanız, her yerde güzellikler bulursunuz."
Vincent Van Gogh
62 notes · View notes
guzyazi · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
İşten çıkıp baharı karşılamaya Büyükada'ya gittim. Gidip vapura binebildiğin şehirler çok büyülü. Vapura binebilmeye çok teşekkür ederim yani allah var, vapur çok masalsı. Mavi bir suyu yarıyorsun, orada ak köpükler martılara uzanıyor...
Adadaki konakların müştemilatlarının sakinleri; konakları, dolayısıyla Ada'yı sezona hazırlıyor. Tüm bahçelerin otları biçiliyordu bugün. Bu seferberlikte, havadaki hakim kokular deniz, armut ağacı, taze çimen. İnsanın alıp sürünesi gelir.
Bugün gözümün gördükleri: takalar, ağ kesip diken balıkçılar, fener balığı, leylâk, el oyması satranç tahtası, gezgin kitapçı...
Ben de buraya kutlu bir bahar dilemiş olayım.
14 notes · View notes
jotem · 6 months
Text
LEYLEK
Leylek; yüksek eğilim, su saflık, akıcılık, yaşam gibi çeşitli unsurları sembolize eder. Yenidoğanların manevi leylek ile bir bağlantısı vardır, bu nedenle bir yaşam kaynağı olduğuna inanılır.
Leylek,yeniden doğuş veya yeni hayatı simgeliyor. Hikayesi, çocukların nasıl doğduğunun bir tanımıdır. Ayrıca Leylek Hayvan Totemi de yeni fiziksel veya ruhsal başlangıçlar.
Leylek kuşlarının uzun bacakları, kalın gagaları vardır. Onlar, Ciconiidae ailesine aittir. Göçmen kuşlarıdır. Temel besin kaynakları sudur. Öncelikle balıklar, kurbağalar, küçük kuşlar, böcekler ve sıcaklarla beslenirler. Toplam on dokuz leylek kuşu türü vardır.
Başlangıçta, leylek kuşlarının tek eşli hayatlar yaşadığı düşünülüyordu; Ancak, seyahat ederken sık sık eş değiştirdikleri için bu doğru değildir. Tek bir yuvaya olan bağlılıkları, onlara yol açan şeydir.
Leylek Hayvan Toteminin hikayesi yeniden doğuş sembolü ilkbahardaki göçmen davranışından kaynaklanmaktadır. Leylek, bahar gelişmeye başladığında göç eder ve eve döner. Doğaya hayat verirler. Bu nedenle insanlar, Leyleği doğadaki yeni servetleri getiren kişi olarak ilişkilendirdiler.
Leylek, zamanının çoğunu suda yiyecek aramak için geçiren bir kuştur. Yiyecek bulmadan önce çamura doğru yürür, bu da insanlarla mücadele eder uygun bir iniş yeri bulmadan önce geçin. Kuş bir kez aptal olduğunda, dinlenecek başka bir yer bulacaktır.
Bu hayvanın davranışını kullanarak, manevi beslenmeniz için zaman zaman çamurlu bir durumdan geçmeniz gerektiğini anlayacaksınız. Stresli işinizin sizi olumlu bir hedefe götürdüğünü anlamak çok önemlidir.
Yaşamın ve Yenilenmenin sembolü olarak;
İlk günkü göller, göletler ve diğer tüm su kaynakları, doğumu gösteren rahmi simgeliyordu. Su aynı zamanda bir sembolüdür. yeniden doğuş veya yenilenme. Bir peri, doğmamış çocukların ruhunun suda yaşadığını anlatır. Bir yoldan geçenler onları leylek tarafından kopardı ve annelerine teslim etti.
Anneliğin Sembolü;
Annelik biraz doğumla ilgili olsa da leylek aynı zamanda anneliğin de simgesidir. Leylek adı, Yunan etimolojisine göre anne sevgisi anlamına gelir. Bir Alman masalında yaşlı bir kadın yaralı bir leylek bulmuş ve onu hayata döndürmüştür. Leylek, kadına şükran ifadesi olarak bir yıldırım taşı verdi. Bu çağda yıldırım taşı döllenmeyi simgelemektedir. Bu masal, bir leylek kuşu, bir anne ve yeni doğmuş bir bebek arasında doğrudan bir bağlantı kurar.
Koruma Sembolü;
Leylek şiddetle evini korur. Bu kuşlar yuvalarını özellikle çocuklarını korumak için tasarlarlar. 2 metre derinliğe kadar iniyor yırtıcılar için zor evine yaklaşmak için. Yuvalarını karıştırmak istemezsiniz. Ayrıca leylek ömür boyu tek bir eş tutar. Göçmen doğaları nedeniyle değişir.
Uzun Ömür ve İyi Şansın Sembolü;
Leylekler uğurlu mudur? Leylek kuşu uzun yaşar, dolayısıyla uzun yaşamı simgelemektedir. Asya kültüründe leylek bir sembolü iyi şanslar. Leylek kuşu suya dalar ve lezzetli yiyeceklerle yeniden ortaya çıkar. Çoğu zaman karanlıkta balık tutan ve hiçbir şey görmeden bir şey elde etme umuduyla balık tutan balıkçılar için oldukça semboliktir.
Arınmanın Sembolü;
Hıristiyan bakışına göre, yılan, kirli bir yılan ve bir düşman olarak düşünülür. Leyleklerin yılanları yakalama ve öldürme konusundaki uzmanlığı, temizlik sembolü Hıristiyanlar tarafından günahlar dünyası. Leylek kuşu sudan çıktığında, suyun bir kısmı Leylek Hayvan Totem Mesajları geçenler şunları içerir:
Yeniden doğuş ve yeni bir yaşamdır.
Hayatta yeni şeyler bekleyin.
Evlerimizdeki güvenlik önlemlerini yeniden değerlendirmenin zamanı geldi.
Toplumdaki gazileri onurlandırmanın zamanı geldi.
https://tr.zodiacsigns-horoscope.com/.../stork-animal-totem/
Tumblr media
2 notes · View notes
kocalls · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Balıkçılar 🔥
20 notes · View notes
click-to-tweet · 11 months
Text
Gündüzleri havanın yeni yeni aydınlandığı saatlerde, deniz henüz durgun ve gökyüzü berrakken ufka doğru bakarsanız, belli belirsiz bir siluet görebilirsiniz uçsuz bucaksız maviliğin arasında. Benim siluetimdir o. Güneş kendini gösterene kadar her gün birkaç dakika dolaşırım denizlerin üzerinde, başka kimse gözünü açmamışken açık denizlere ağlarını atan balıkçıları izlerim. Görürseniz beni, korkmanıza gerek yok, zaten ayırt edemezsiniz uykulu, mahmur gözlerinizle. Yaz sabahlarının hayaletiyim ben, balıkları selamlamaya kalkarım, son bir kez güzel sözler söylemeye onlara, balıkçılar onları sudan çekip almadan. Sünger avcılarını arar gözlerim denizin dibinde, vurgun yemekten ağrımıştır zavallı kalbim- dalgıçların ağrısını, balıkların haykırışlarını, balıkçıların sevincini duyarım yüreğimde. Su yüzeyinin hafif kızıllığının rengini alır ayaklarım, sabahın sükuneti hiç rahatsız olmaz benden. Kuşlar bile görmez beni, sessiz sessiz, ama çok uzaktan, ötüşürler. Her sabah, denizin üstüne gelir hayaletim, ben bir balıkçıyı ararım. Vurgun yemiş, elinde zıpkınıyla denizin dibine vurmuş, balıklara yem olmuş bir balıkçının kemiklerini ararım. Aşağılara, güneş ışığının inemediği derinliklere bakarım, bakarım, bakarım.
Kışları gece sinsi sinsi indikten sonra üstünüze, karsız, yaĝmursuz, ışıksız, buz kesmiş havayı yaran tiz bir ses duyarsanız belli belirsiz, benim sesimdir o. Tüm geceyi kaplar sesim, dinlerseniz, belki arabaların gürültülerinin ve başları eğik, elleri ceplerinde yürüyen kırmızı burunlu insanların ayak seslerinin arasında benim çığlığımı da duyarsınız- korkmayın. Kuşlar uykudadır, zavallı hayvanlar soğuktan donmuştur. Ben gece bağırırım, sesimi duyurmaya çalışırım. Buz kesmiş kaldırımlarda kayanları görürüm, "Tak!" diye vururlar taşlara. Kalın, kışlık kumaşlar birbirlerine sürter, ayaklar yerlere birer asker edasıyla çarpar. Kemikleri zangır zangır titrer insanların. Dikkatli dinlerseniz, bütün bu seslerin arasında sesimi duyarsınız. Gece çöktükten sonra omuzlarınıza, hayaletim musallattır karanlığa, ben çaresizce seslenirim. Sesimi duyarsa diye seslenirim. Çocuklarını o gün okula bırakmış, bir daha da gelip alamamış bir babanın yere damlayan kanına seslenirim, seslenirim, seslenirim. Gecenin içinde boğulur sesim.
Beni çok ararsanız, ilkbaharda, kuzuların yeni yeni doğdukları ilkyaz aylarında, çiçekli, çimenli, verimli çayırlarda da bulursunuz. Rüzgar eser geçerken okşayıverirse elinizi, bilin ki tenim kaynaşmıştır karayelin arasına. Saçınızı şöyle bir karıştırmış, bozuvermiş de geçmişimdir, koyunlar melerken gerdanlarını sevmişimdir. Kuzular hisseder beni, bana bakar da göremez, meler zavallıcıklar ne yapsınlar, siz ise hissetmezsiniz bile size rüzgardan da zayıf dokunan hayaletimi. Zavallı tenleriniz bir ürperir, tüyleriniz hiç yoktan diken diken olursa ilkyazın yakıcı güneşinin altında, belki o zaman anlarsınız size değenin hiçliğin bir parçası olmadığını; yüreğinize değerse mosmor olmuş dudaklarım belki fark edersiniz etrafınızda dolaştığımı. Buz kesmiş parmak uçlarım çimenlere sürtünür ümitsizce. Evim dediğim dünyanın güzel çayırlarında, papatyalar ve gelinciklerin arasında, genç bir çoban ararım. Bir zamanlar beni aramış, ellerimi tutmuş, yüzümü avuçlamış, dudaklarımdan öpmüş, sonra da alabildiğine uzağa kaçmış bir çobanın teninin dokunuşudur aradığım. Ellerim uzanır, arkanızdan belli belirsiz dokunursa korkmayın; kollarım onu bulana kadar uzanır, uzanır, uzanır.
Yediğiniz en güzel yemek hangisiydi? Ben annemin yaptığı yaz menemeninin üstüne tanımam. Konservelik, kokulu domatesler, taze toplanmış mis gibi yeşil biberle soğan, kümesten koşa koşa getirdiğim yumurtalar... Evin ocağında yanan dalların kokusu sinmiştir üstüne ve isin eşsiz lezzeti işlemiştir yemeğe. Annem, kardeşlerim, babam, iştahla ekmeği banar banar yeriz, sofraya bile oturmadan. Beni böyle güzel bir günde, güzel bir sofrada bulamazsınız. Hayaletim özenle pişirilmiş, iştahla yenmiş yemeklerin, sevgi dolu sofraların etrafında dolaşmaz. Yedirmez bunu kendine. Kendinin olmayan bir bedeni iştahla tüketmiş, koca bir adamı arar onun yerine. Dolaşır, dolaşır, ama ölüdür zavallı hayaletim. Anlayamaz kendini öylesine pisboğazlıkla, dakikalar içinde tüketmiş olan görünüşte bilge bir adamı. Anlayamaz, aklı almaz bir insanın nasıl böylesine oburca yalayıp yutulabildiğini, tüm çığlıklarına, itirazlarına rağmen vücudunu ele geçirmenin verdiği hazzı, can acısına kapalı olan gözleri. Acısını anlayamaz, kendi acısını, ademoğlu naıl kıymıştür canına anlayamaz. Hayaletimi bir bedeni diri diri gömmüş bir adamın damağına bulaşmış bulabilirsiniz ancak. Zavallıcık, anlamadığı bir açlığı yaşayan cani bir adamı arar.
Toprağın kokusunu duydunuz mu hiç? Hele de bir de yağmur, bardaktan boşalırcasına yağdıktan sonra, üstünde çimenler bittikten, böcekler gün yüzüne çıktıktan sonra nefis olur dışarısı! Ben toprak kokusunu duydum, çok duydum ağustosun ortasında güneşten kavrulmuş tarladaki toprağın, yoluna çıkan her şeyi yakıp geçmiş güneşin acısını toprakta kokladım. İyi sulanmış bahçelerdeki gübreli toprağın burun, göz, çilt yakan kokusunu ezbere bilirim. Çöplerden akan suları emmiş zavallı ormanların düşen iğne iğne yapraklarla kaplı toprağının kokusunu çektim içime. Öyle kolay kolay ortaya çıkmam ama, arayacak olursanız, toprak kokusundadır hayaletim, zayıfçacık bir hayal gibi benim de kokum karışmıştır toprağa. Koklaya koklaya, insan yüzü görmemiş, zavallı, tuhaf ve korkunç böceklerin kemirdiği bedenimi ararım toprağın altında. Hayaletim bir burundan ibarettir, o koklar, kokladıkça içine ölü hayvanların, mantarların kokuları dolar ciğerlerine. Ben, ben oradayım. Çürümüş bedenim toprağın altında bir yerlerde, kendimi ararım. Bedenimin üstünde çürüdüğü yol kenarını anımsamaya çalışırım ölürken ciğerlerime, oradan da ezberime işlemiş kokusundan.
Siz, toprak kokusunu duymuş olanlar, söylesenize! Toprağın altında, ağzınız tıkalı hiçbir şey duyamazken, üstünüze basıp geçenleri hissetti mi bedeniniz, kemikleriniz kırıldı mı ormanda bir ceset arayan askerlerin postallarıyla? Köklerini ciğerlerinize saldi mı onca ot, sahipsiz köpekler ziyafet çekti mi etinizle? Gözlerinizi yaktı mı üst üste binmiş onca toz, kir, ve ceset parçaları? Yağmuru görmüşsünüzdür, peki bilir misiniz gözyaşlarıyla ıslanmış taze mezar toprağının nasıl koktuğunu? Yüreğiniz belki sevdiğinizin acısıyla dağlanmıştır, benimkini kimin vurduğu belli olmayan bir kurşun dağladı. Sevginin yumuşaklığını hissettiğim ellerim kendi etimin de yumuşaklığını gördü. Şimdi hayaletim, hayaletim arar durur. Çürümüş bedeninin kokusundadır hayaletim, kendinden iğrenir. Gündüzün denizi, geceleyin sokakları arar karış karış. Babasını ve babası gibi onca adamı arar. Geceleri kendini ve kendi gibi onca ölü kadını koklar, kardeşi gibi onca yalnız çocuğa seslenir hayaletim.
Duyan olmaz.
Zavallı hayaletim, arar, arar, arar.
2 notes · View notes