Tumgik
#benim oğlan
egesizizmir · 3 months
Text
Bazılarımız şiirlere tutunuyor,
Bazılarımız şarkılara, filmlere, kitaplara...
Sanırım artık insan tutunamıyor insanlara.
~Oğuz Atay - Tutunamayanlar
241 notes · View notes
gecedensozler · 4 months
Text
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allahım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim. Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan. Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hatırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız, Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız. Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu.
26 notes · View notes
tipitip213 · 4 days
Text
KÖYLÜ AİLE
Not : Bu hikaye serisini gooldfingerr arkadaşımız göndermiştir. Kendisine tüm hikaye sever ve okurları adına teşekkür ederim.
1. Bölüm
Naber damat ? Otur bakem bi çay iç…Düğünden beri gözükmedin..Kahveyede çıkmadın üç gündür.Güllü’nün üzerinden kalkmadın zaar…
- Öyle oldu valla baba..Senin kız gızgın gancık çıktı…İliğimi kuruttu valla…
- Anasına çekmiş dimek güççük kahpe…
- Hakket baba sizin zamanınızda naal oluyodu bu işler?
- O zamanlar kanun nizam böyle deeel idi evlat…Taze körpeyken basıyoduk nikahı sobaya odunu atıp sabaha kadar çığırttırıyoduk kızı.Melem melem melediyoduk körpe kuzuyu..Sütünüde içiriyoduk..Körpe kuzu gibi emiyodular valla sikimizi…
- Off bee..Ne şanslıymışsınız baba yaa…
- Len damat essah de bakem.Güllü’nün şeftalisini gerdektemi yardın evvel mi? Düğünü ettik gari..Rahat ol..Bizde gizli saklı olmaz bu işlerde
- Valla baba yalan yok Güllü’nün kıçını evvel deldiydim ama amını gerdekte yırttım…Ama niyeyse kolay girdi kan gelmedi..Bazı gancıkta kan gelmezmiş..
- Aferin len damat…Banada senin gibi sikici götçü bi damat yakışırdı zaten…Yanılız bazı gancığın amı yarıldımı pekmezi akmaz içine kaçar.Ondandır..Gerçi bizim kızı evvel siktiğini biliyodum ama mahsustan sordum…
- Valla mı baba?
- Len damat bizim ailede gizli saklı olmaz..Güllü kalın sıçsa anasının haberi olur…Daha söz kesmeden evvel bizim kıza sizin odunlukta köklemişin kızda tadını alınca bırakamamış gayri..İlla beni muhtarın oğlu Bekir’e verin der dururmuş anasına.Kızım niye illa Bekir deyince anası, Güllü’de herşeyi anlatmış..Anasıda o gece bana anlattı..
- Vay küççük yosma vay..Bide köyde kimse duymasın diye tenbihliyordu.Meğer anasına dermiş herşeyi..
- Damat bak senle akşam eve geldiğinizde konuşcaktım ama şimdi konuşayim.Bak evlat bizim ailede bu işler gizlenmez..Bizde dört duvar arasında herşey olur amma dışarıya laf çıkmaz..Bizde yeri gelir anan avradın olur kızın karın olur…Bizim ailede amlar yarraksız yarraklar amsız kalmaz…Her kızdan bize gelin her oğlandan bize damat olmaz..Bizde gelin kızın amını oğlan, götünü kayınbaba siker.Benim avradda ‘ Siki büyük dölü bol olmadıkça kızımı kocaya vermem’ der dururdu.Güllü’de senden için anasına ‘Bekir’de babam gibi at sikli hemide beli bi geldimi çıkarmadan ikinciye devam ediyo’ demişte öyle ikna etmiş.Bundan sonra hem kızıma hemde benim avrada kocalık etcen gayri..Anlıyon deemi?
- Şimdi anladım baba..Hele Güllü bi keresinde…’Hele bi düğünü edelim gocam ol bizim aileye gir..Bu yarrağın boş kalmaz ‘dediydi.O zaman anlamadıydım…Yalnız baba Güllü senin sikinin böyük olduğunu nirden biliyo ki?
Len damat kış günü banyoda odun sobası yakmıyonuz mu siz? Banyoda odun sobası yanar banyo ıscak oldumu ailecek çimeriz biz..Anlasana gari gerisini…
- Anladım baba…Hele Güllü sik yalamasını bide dölü çok seviyor..İlkinde ağzına alırmı diyodum valla yalayıp yutuyor dölümü.Dimekki amcığı kıllanmadan öğrenmiş bu işleri gancık…Kızmıyon demi baba az küfürlü konuşuyokta…
- Konuş len damat dedim ya rahat ol..Hoşumada gitmiyo deel..Kızımda olsa amı sidikli memeli bi gancık deemi?
- Ohh doğru diyon baba..Kız dediğini sikecen göt deliğine gömecen…
- Ha şöyle aslan koçum benim..Yanılız damat Güllü’nün tarlayı iyi sulada tez zamanda kucağımıza bi torun ver gari.Gancık kısmı doğurmadıkça götü memesi ele gelmez.Körpe kuzum şimdi limon memeli yumurta götlü.Hele bi doğursun bak nasıl memeleri kavun gibi götü karpuz gibi oluyor
- Of baba yaa..Üç gündür evden çıkmadım bi kahveye çıkim dedim azdırdın yine valla..
- Azacan tabi koçum..Tam azıp düzüşceniz yaşlar..Ben senin yaştayken Fatma yengene yerden sofra toplarken ayrı sobanın külünü boşaltırken ayrı dayıyodum.Gerçi Fatma yengen artık kaynanan oldu amma sen yinede ona anan gözüyle bakma..Bizim ailede kimin siki kimin götüne gircek belli olmaz..Anlıyon mu damat?
- Anlamam mı baba…Valla yalan dimeyim Güllü’yü istemeye geldiğimizde Fatma yengenin götüne çok baktım..Kaynanamdada ne göt var maşallah..Yastık gibi dayanıyondur sen ona…
- Dayanmam mı? O göt nasıl büyüdü biliyonmu sen? Yirmi senedir pompalıyom ben o göte.Lastik pompayla, göt yarrakla şişer oğlum.Yanılız azgın avradla başetmesi zordur.Avradın iyisi götünden acıkır götünden doyar
- Ne datlı konuşuyon öyle baba yaa..Valla masanın altından sikimi yan yatırdım pantolonun içinden…Yanılız baba senin Güllü yaşına göre rahat alıveriyor götten..Güllü’den evvel Bekir emminin kızıyla oynaşıyoduk..Bekir emminin kızıda at gibi amma alamadıydı benimkini götünü siktiğim
- Fidan’ı diyon deemi şu deli Bekir’in böyük kızı
- Heye
- Ağzı çok datlıdır emme onun..Zamanında çok emdirdim süt içirdim ona..Fidan’ın memeleri ben büyüttüm eme eme
- Essah mı diyon baba..
- Tabi aslanım..Bekir’e kaç sene bizim zeytinleri toplattık bilmiyon mu? Bekir karıylan bahçeye gider Fidan bizde kalırdı.Fatma yengende sağolsun ayartırdı kızı..Şimdi nişanlandı biliyon… Bende bıraktım gayrı..Endee Bekir’in karıyıda sikecedim amma benim karı komadı..” Seninki nin tadını alırsa bi daha bırakmaz başımıza bela olur el karısı sonuçta..Sana am göt mü yok bizim ailede” dedi..Fatma kaynanan sikişken kahpedir amma akıllıdır haa..Zengin ağa karısı olmak kolay deel
- Doğru diyon baba..Allahı var köydede herkes sever kaynanamı…
- Eee damat çayı içtin eyide muhabbet ettik gayri..Akşam Güllü’yü alda eve gel..Kaynanan sıkma börek yapacak akşama.Az boğma rakı kaldıydı bakarsın akşama iki tek atarız…
- Tamam baba.Güllü’de akşam anamgile gidelim dediydi zaten..
Hadi bakem görüşürüz akşama damat
78 notes · View notes
sexcxsblog · 11 months
Text
KAYNIM BENİ BOZDU-2
Neyse eve vardık girer girmez ev telefonu çaldı. Açtım Mithat bşr hafta sonra geleceğini söyledi kapattı. Bende banyo edip üstüme geceliğimi giydim. İç çamaşırı giymedim bu sefer sütyende. Oturma odasına geçtim. Kazım abi de boxer ve atletle kanepede oturup televizyon izliyordu beni gördü kapattı.
-gel Nurgül yanıma otur
-efendim abi
-bak güzelim ben seni severim şimdi bana anlat bakalım noluyor
-sorunda bu abi hiçbir şey olmuyor. Evlendiğimiz günden beri hiçbir şey olmuyor
-nasıl yani bakire misin hala
-evet abi hala kızım
-bak bizim şerefsize güzelim kızı mundar edecek. Ama bizim oğlan azgındır ben inanmadım bu dediğine.
-valla abi inanmıyorsan gel bak.
Bunları söylerken yalandan ağlıyordum. İstekli olmamı düşünmesini istemedim. Geceliğimi yukarı çektim bacaklarımı ayırdım. Ben bunları yaparken kazım abinin yarrağı boxerı deşecek gibi duruyordu. Elimle amının dudaklarını ayırdım. Pembe deliğim kazım abinin gözleri önündeydi. Hafifçe yutkundu
-vay hayvan eti yiyen böyle güzel am sikilmez mi? Of ölünür bu am için
Eliyle amımı okşamaya başladı.
-ah güzel yengem benim o sendeki cevheri kullanamadı ama ben kullanıcam
Ağzını amıma dayadı ve başladı yalamaya. Allah’ım bu nasıl bir zevkti. Sakallarının batması bile hoşuma gidiyordu.
-merak etme yengem bu amın hakkını ben veririm sen dert etme
5-10 dk yaladıktan sonra beni kucağına alıp yatak odama getirdi. Yatağa fırlatıp o kocaman yarrağını boxerdan kurtardı. Dikilmiş yarrak yalanmayı bekliyordu. Hemen üstümdeki geceliği fırlatıp yarrağa sarıldım. Susuz kalmış köpek gibi yalıyordum. Kazım abi de başımı okşuyor
-ah ne kadar susamış benim güzel yengem doya doya yala yavrum
Kazım abi zenciden hallice bir teni orman gibi kıllı vücudu vardı. Benimse süt gibi beyaz bir tenim. Taşaklarına kadar emdim. Yarrağının başına öpücükler koydum.
-şu memelerin tadına bakayım yavrum
Memelerime yumuldu. Yalıyor ısırıyor arada da tokatlıyordu. Aşırı zevk alıyordum.
-maşallah maşallah bu memeler adam öldürür
Memelerimi de yaladıktan sonra üstüme geldi yarrağını amıma dayadı
-kadın olmaya hazır mısın yenge kızlığına veda et
-hadi sok artık asıl kocam sen ol
Bunu duyunca şehvetlenen kazım abi bş anda yüklendi. Canım çok acısıda birkaç gelgitten sonra zevk almaya başladım. Onun koca kıllı yarrağı benim pembe dar amıma zar zor gidiyordu. Aynaya bakınca tenimizdeki azdırıcı uyum hoşuma gitti. Sanki dağ ayısı beni sikiyordu.
-nasıl mutlu musun karıcım
-hemde hiç olmadığım kadar kocacım
-ohh bakire am sikmeyeli uzun zaman olmuştu. Fırın gibi sıcacık ohhh
-evet erkeğim kökle körpeye
Çok geçmeden kazım abinin nefes alış verişleri hızlanmaya başladı.
-döllüyşm mi bu taze amını He amındaki yangını söndüreyim mi
-dölle kocacım
Ohh diyerek boşaldı. Yarrağını çıkarınca şarıl şarıl döl akıyordu.
-abi ne yaptın böyle ak ak bitmiyor
-e senin karıya az bile bu gel bakayım koynuma doyamadım sana.
Yarrağı hala dimdikti kucağına alıp yarrağını amıma yerleştirdi. Alttan köklemeye başladı.
-ah ah ayh
-ohhh harikasın yavrum
Kucağında zıplarken memelerim yüzüne çarpıyor. Bu baş döndürücü manzara da gözleri devriliyordu. Eliyle bir mememi tutup ağzına aldı morartacak kadar emiyordu. Ben kaç defa boşaldım hatırlamıyorum.
-güzelim geliyorum
-bu sefer ağzıma boşal döllerinin tadına bakmak istiyorum.
-a de bakayım
Yarrağını ağzıma soktuktan sonra patladı. Ben de hepsini yuttum.
-afiyet olsun yenge nasıl beğendin mi
-çok beğendim abi
İkimizde yatağa girdik koyun koyuna uyumaya başladık. Ama kazım abinin yarrağı yine kalktı. Ben yarrağı alıp ait olduğu yere soktum. Kazım abi yorgunluktan uyumuştu. Ama küçük kazım hala dimdik ayaktaydı. Ben yavaş yavaş ileri geri yapıyor zevkin tadına varıyorum. Ben ritmik hareketlerime kazım abi de eşlik etti. Çok geçmeden de tekrar amıma döllerini akıttı. Bende kadın olma gururu ile yeni kocamın kolları arasında uykuya daldım.
266 notes · View notes
murat-o41 · 3 days
Text
Saf Kocamın Kurnaz Mühendisi
Tumblr media
Elimdeki paketlere inanmaz gözlerle bakıyordum. Karşı koltukta kızkardeşim de kucağındaki paketlerle aynı vaziyetteydi. Bakıştık. Yanımda oturan kocam da bir bana, bir kardeşime bakıyor, tepkilerimizi bekliyordu. Bir elimle siyah jartiyer takımını, diğer elimle kırmızı, şeffaf beybidolü kaldırarak Lale’ye gösterdim. O da kocamın ona aldığı şık, önleri, yanları açık külotlu çorap paketini kaldırarak bana gösterdi.
-“Hasan? Bunları sen mi aldın bize? Sen mi seçtin?” diyebildim.
Şaşkındım. Çünkü ondan hiç beklemediğim bir şeydi bu seksi iç çamaşırlarını hediye olarak alması… Hadi ben neyse, baldızına da aynı şekilde seks oyuncağı gibi önü ardı açık külotlu çorap seçmesi? Yanında bir paket daha… Ateş kırmızısı incecik bir kombinezon… Kocam yutkundu. Kıvrandı.
-“Hadi söylesene canım… Sen mi seçtin diyorum sana?” diye üsteledim.
-“Ya, sen dediydin ya, doğum günümde hediye isterim diye… Ben de bi türlü hediye bulamadım. Mühendis beyle konuşurken ona danıştım ne alayım diye… Kredi kartını verdim, internetten bunları alıvermiş. Bugün kargo getirdi. Ne oldu, beğenmedin mi Gülüm?”
Evleneli üç sene olmuştu bu saftirik kocamla… Köyde ilk çıktığım oğlan kızlığımı bozup, ikincisi de patlak diye ortada bırakınca ne yapacağımı şaşırmıştım. Beni istemeye gelen Hasan’ın saflığını görünce, ailesine can havliyle he deyiverdim.
Biz kadınlar şeytanın kıç bacağıyızdır. Bir yolunu bulur, bu saf adama patlak lastiği yuttururum diye düşündüm, öyle de oldu. “Ah”larla, “Oy anam”larla, inlemelerle, uğraştıra uğraştıra, sonunda “acıdan” bağırarak amıma aldım kocamın sikini…
Zavallı saf kocam, gerdek gecesinin sabahı uyandığında çarşaftaki, donumdaki birkaç damla kanın benim kızlık zarımdan geldiğini zannetti. Gururdan kabararak, sevine sevine anasına götürdü çarşafı…
Bir iki gün parmağımdaki kesikle plasterle dolaştım ama, benim de içim rahat etti. Eh, siki de fena sayılmazdı kocamın, iri yarı bedeniyle orantılıydı… Hem saflığı, hem koca siki piyango olmuştu bana…
Fakat tek şikayetim, nerde, ne konuşulacağını, nasıl davranılacağını bilmeyen safın teki olmasıydı. Kaç kere markette kanatlı orkid istedi koca sesiyle, eczanede kaput… Rezil olduydum.
-“Kanatsız var bilader, olmaz mı?” diye dalga geçen kasiyere,
-“Olmaz… Hanım kanatlı istedi, kanatlı olacak, ona göre…” deyiverince yerin dibine geçtim o gün… Bir daha da beraber alışverişe gitmedim kocamla…
İpini nereye çeksem oraya gider, ben ne istesem yapmaya çalışırdı. Sırf o koca sikiyle altına yatırıp beni istediğim gibi düdüklemesinin hatırına katlanıyordum saflıklarına… Dağın eteğindeki maden şirketinde gece bekçiliği yapıyordu, başka iş gelmezdi elinden…
Şimdi de elin adamıyla, mühendis beyiyle beraber karısına ve baldızına seksi iç çamaşırları, jartiyerler, külotlu çoraplar, beybidoller alıvermişti. Hay Allah… Adam neler düşünmüştür kimbilir… Yanaklarımın kızardığını hissediyordum.
Tumblr media
Kocamın yanına, onu almaya gittiğimde daha önce görmüştüm adamı… Yakışıklı, şeytan gibi bir şeydi. Kocam ve benimle konuşurken gözleri baştan aşağı süzmüştü beni… İçim bir hoş olmuştu o bakarken… 
Yine şeytan dürttü. Kocama,
-“Eee? Ne kadar kabasın Hasan? Madem doğum günüm olduğunu söyledin, adamı davet etseydin ya…” dedim. Hemen atıldı,
-“İyi olur valla Gül… Adam evli bekar zavallı… Karısı Ankara’daymış. O burada bir başına… Benim de aklıma geldi ya, sana bir sorayım dedim önce… Kızarsın falan…”
Ödü patlardı ben kızarım diye… O cüssesiyle, koca sikiyle kılıbığın tekiydi saf kocam… Bir tek üstümde beni pompalarken sonlara doğru, boşalmaya yakın aslan kesilir, içimi yarardı gidip gelirken…
-“Niye kızayım canım?” dedim. Kızkardeşime göz atarak, “Baksana ne güzel hediyeler seçmiş bize… Hadi telefon aç da gelsin akşama… Nasıl olsa izinlisin, hem kafa çekersiniz erkek erkeğe, eğlendiririz adamcağızı… Hem baldızın da yalnız kalmaz, onun için de iyi olur.”
-“Ne iyi olur Gül… Dur ben telefon açıvereyim mühendis beye, akşam gelsin.”diyerek holdeki telefona koştu. Kardeşim oturduğu yerden eniştesini kollayarak alçak sesle,
-“Eh ablaa…” dedi. “Ne şeytanlık peşindesin yine kız orospu?”
Kardeşimdi, sırdaşımdı. Köyde beni ilk siken oğlanla işimizi görürken gözcülük yapardı basılmayalım diye… Ben korulukta, çimenlerin üstüne yatmış, sevgilim şalvarımı sıyırıp bacaklarımın arasında gidip gelirken kardeşim de az ilerde, başımızda beklerdi.
30 notes · View notes
hikayelertukendii · 26 days
Text
Oğlan: seni değiştirebilirim
Benim ideoloji tam liste:
Tumblr media
23 notes · View notes
rehlaavi · 2 months
Text
- Murat hızlı sür mansur yavaş erzak dağıtıyomuş gidelim servis aracıyla alalım hepimize, benim oğlan almış bir koli
+Hikmet abi; Abi sen mansur yavaşa mı vercen oyu ?
-yoo
+E neden alıyosun erzak kolisinden ?
- ...
17 notes · View notes
ecin7 · 9 days
Text
Hiç bakma bana deli oğlan yabancısın benim cehennemime
7 notes · View notes
tipitip213 · 3 days
Text
KÖYLÜ AİLE
2.Bölüm
Kız Fatma gel bakem buraya
- Herif görmüyon mu hamur yoğuruyom işim var akşama kız gelcek damatlan.Sıkma börek yapcam
- Azdım kız bi sikemde devam eden
- A herif elim hamurlu görmüyon mu? Gündüz gözü niye azdın sen bakem? Yine çıplak karılaramı baktın telefonda?
- Yok be kız..Damat kahveye geldi az konuştuk.Az ağzını yoklayim dedim açılıverdi..Düğünden beri sabah akşam pompalamış Güllü’ye..Konuştukça azdım bende
- Mmm..Ne azgın şıllıktır Güllüm benim..Hele bi arayim dedim dün çaldı çaldı bakmadı.Bugün aradı anca.” Kız niye açmıyon telefonu?” dedim.” Ana ağzım boş kalıyomu bi sorsana” deyo.Bende “ Ohh körpe kuzum benim..Ağzını dolduran götünüde doldurur “ dedim.
“ Valla dolduruyo ana.Babam gibi götten geçirip amdan işetiyo valla” dedi.”Ohh yarasın gancık gızıma “ dedim bende
- Ohh ikinizide sikim amcık kahpelerim benim..Azdım kız hele az domal sikim
- Herif yerimden kaldırma beni şimdi..Elim hamurlu gel ağzımı sik baari
- Al o zaman ağzını yüzünü siktiğim
- Ohhh…
Gorc..Gorc ! Öhhöö ! Öhhö !
- Oh az yavaş ! Ağzımı sik dedim gırtlağımı siktin yine herif !
- Kız o zaman az domal amcıktan sikim.Rahatlayim yoksa gelcem ağzına çok azdım
- Amım gızışmadı emme benim. Ağzımı sik yetsin gari elim hamurlu diyom sana
- Dön bu yana o zaman gancık! Aç ağzını !
Cof cof cof ! Öhö ! Öhhö !
- Oh ! Daşşağın çenemi dövüyo lan yine ! Ohh hadi gel ağzıma ! Bacının amı gibi sik ağzımı oh
- Ohh amcık kahpem amcık ağızlım !
Cof cof ! gorc gorc !
- Ohh geliyoom aç gız ağzını ohh ! Ohhhh ! Amcıık ! amcık ! Ohh !
Yutsana kız…Ohh yuttu gancığım benim
- Oh yine işer gibi geldin.. Gurban olurum ben sana dölü bitmez yiğidim
- Bende sana gurban olurum iri götlü gancığım.Amcığından çıkan birayı içerim senin azgın orosbum benim
- Ohh dur gızdırma amcığımı akşama bissürü iş var daha. Hadi sen bahçede ocağı yak sacı kur akşama kızımın tokmakçısı damadıma bazlama yapcam daha
- Tamam Fatmam…Sen emret gülüm…Kız bu arada Emine’yi çağıraydın ya gelip yardım edeydi
- Herif bilmiyon mu Emine’nin karnı burnunda iş göremez gayri.Haftasına kalmaz doğurur.
- Kız o kadar yaklaştı mı? Bi aydır gördüğümmü var gelini…Hayırsız oğlan kendi geliyo kızı niye getirmiyo?
- Getirmez tabi..Gelini her gelişte içirip sikiyon..Kızda korkmuş çocuğu düşürürüm demiş oğlana.Az kaldı hele doğurim kucağıma alim sonra gelirim anangile demiş
- Vay yosma amcık.Götünü sikim onun ben.Kız içirmeme ne bakıyon sen..İçmedende siktirdi bana bilmiyon mu? Daha nişanlıyken götü oynuyordu gancığın..Hemide içtiği bi bardak anca.Zaten sikişken gancık olmasa oğluma alır mıydım onu? Köyde başka kızmı yoktu gettimde salak İbo’nun kızını kendime gelin aldım.
Tumblr media
63 notes · View notes
vazgectimwagnerden · 8 months
Text
çarklar ve makaralar.
(bu anlattıklarımın gerçek olduğuna inanmayabilirsiniz ama gerçekler.)
metronun son vagonunda bir kız. kızın bileğinde bir dövme. dövmede şöyle yazıyor: "23 juillet". 23 temmuz. ve bu tarihin etrafında bazı başka kelimeler.. ve figürler.
daha fazlasını görebilmek için kıvranıyor kıvranıyorum. sabahın körü. sabahın körü ve herkes çılgınca uykulu. bu uykulu hal insanların hareketlerini de çılgınca yavaşlatıyor... bu uykulu hal birinin hangi kitabı okuduğunu, gözlüklerinin arkasındaki göz rengini, ya da işte bileğindeki dövmede tam olarak ne yazdığını görmenin çok zor olduğu bir ağırlığa neden oluyor.
bense bu ağırlık içinde kıvranıyor... kıvranıyor... ama bir kaç durak sonra yazının devamını okumaya başarıyorum.. ah---ha!
"le feu follet".
yani... vay canına. bu anlattıklarımın gerçek olduğunu söylemiştim değil mi? gerçek. yani gerçekten böyle bir şey yaşıyorum. bir kız, louise malle'nin filmi "le fou follet"nin ismini bileğine dövme yaptırıyor. hatta bununla kalmayıp kahramanın intihar düşüncesiyle takıntılandığı tarihi de ekliyor. 23 temmuz.
bu söylediklerim tümüyle gerçek. sabah metronun son vagonunda gerçekten böyle bir kız var. ve ben bunları size gerçekten anlatıyorum.
.
yazıyı okuyabilmiş olmak, filmi hatırlamak, tarihin ne manaya geldiğini bilmek beni özgürleştiriyor... böylece vagondaki diğer insanları daha rahat izleyebiliyorum.
şimdi karşımızdaki sırada oturan bir oğlan var. o da benim gibi huzursuz ve dövmede ne yazdığına dair bir çözüm ya da bir açıklama peşinde. kızın bileğini izliyor, çözmeye çalışıyor, ama o açıdan görmesi imkansız. görsen bile bu filmi izlemiş olma ihtimalin çok düşük diye aklımdan geçiyor... hey, belki de izlemişimdir, nereden bileceksiniz? diye cevaplıyor.. hey diyorum, düşünce fısıltıların duyulabiliyor.
diyorum ki kızın dövmesi muhteşem derecede havalı. ama böyle ağır ve karanlık bir filmin ismini ve tespit edilmiş bir intihar tarihini bileğine yazdıran birisiyle nasıl bir aşk yaşamayı hayal ediyorsun? böyle şeyler önceden bilinemez, hem bir aşk yaşayacağımız fikrine nereden kapıldınız? diyor.
yoksa siz de iki insan arasındaki en yüksek ilişkinin ancak aşk olabileceğine inanan romantiklerden misiniz?
ah. olmamayı yeğlerdim- diye sızlanıyorum... hey! diyor. düşünce fısıltılarınız duyulabiliyor.
.
kız iniyor.. oğlan iniyor. ben de iniyorum. yürüyen merdivende böylece sıralanıyoruz. elini yürüyen merdivenin bandına koy diyorum. şimdi bir ağacın arkasına saklanmış cyrano de bergerac gibi hissediyorum. prense sufleler veriyorum. elini yürüyen merdivenin bandına koy ve öylece bekle diyorum.
bant, merdivenin basamaklarından daha hızlı ilerliyor. oğlanın eli kızın dirseğine değiyor. hey! diye fısıldıyor. bunun olacağını nereden bildiniz?
basamaklar ve bant birbirlerinden bağımsızlar diyorum. merdivenin basamakları dişli çarklar üzerinde, el bandı makaralar üzerinde dönüyorlar.
bir mühendislik tutarsızlığı ile temas etmiş bulundunuz. şimdi romantikleri utandırmak ya da kendi yollarınıza gitmek konusunda özgürsünüz. - kız dirseğini çekmiyor. belki de hala uykuludur ya.. ama, bileğinde 23 temmuz yazmaya devam ediyor.
oğlan elini çekmiyor. kızın bileğinde hala 23 temmuz yazıyor. tüm bunlar gerçekten oluyor mu diye düşünüyorum, tam olarak ne fısıldadınız, anlaşılmıyor diye fısıldıyor oğlan, dövmemi aslında o kadar sevmiyorum diyor kız, ama dirseğini çekmiyor,
çarklar ve makaralar arasındaki tutarsızlık büyüyor, büyüyor-
43 notes · View notes
nefes3534 · 1 month
Text
Aynı benim oğlan ...😂
15 notes · View notes
sillagen · 3 months
Text
Bana istek gelmiş. Normalde gelmez vallahi. Sayfası herkese açık. Oğlan mimar sinan güzel sanatlarda okuyor. Seninle biz ayrı dünyaların insanıyız canım benim. Sayısal loto mu bu? pp olmadan nasıl takip isteği atabiliyorsunuz? Sen ile ben nasıl denk geldik hayret yemin ederim bana istek atman bile şaşırtıcı.
16 notes · View notes
direnenadamm · 7 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Ortam gerçekten efsoydu...
Vintage plak cafe...
Tumblr media
Geçerken davet ettiler, dedim ki dönüşte söz geleceğim. Ortam zaten güzeldi. Sonra baktım ki yanlış yoldayım. Kısa sürede geri döndüm ve dedim ki "Sözümü tutarım, dönerken geleceğim dedim" ve sürpriz bir yerdi benim için. Sadece oraya bakan iki oğlan ile iki müşteri ablamız vardı. Gerçekten İstanbul bu sakinlikte boğulurdu! Böylesine bir yer... böylesine sakin...
17 notes · View notes
dramatik-buluntular · 4 months
Text
Tumblr media
(Metin Akdeniz. 20 Ocak 1970 tarihinde Tatvan’da doğdum. 1974 yılında Manisa’nın Alaşehir İlçesine yerleştim. Alaşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde kamu emekçisi olarak çalışmaktayım. İktisat Fakültesi mezunuyum. Daha önce yayınlanmış "Kayıp Kelimeler Krallığı", "Jan", "Küçük Düşler Kumbarası", "Yasaklı Semtin Sesleri" adında 4 şiir kitabım, Soyut Refleks” ve "Dramatik Buluntular" adında iki romanım ve "Polen Bulutları" adlı bir öykü kitabım bulunmaktadır. Son olarak bu hafta "Bükülen Kıyıların Çağrısı" adındaki romanım çıktı. )
***
(Çünkü “yüreğiyle konuşma” yirmi birinci yüzyılın bir geleneği değildir.)
***
“Yüzünden papatya tarlasına geçiliyordu…”
Işıltılı Kız (Rüya) bunu hissettirmişti bana Göçmen Kuşlar Kasabası’nda onu ilk gördüğümde. Çok güzel âşık olmuştum. Çok güzel yenilmiştim ona. Parçalanış tadında… Adım Vefa, o kadar güzel yenilmiştim ki ne çok şey kazanmıştım o yenilgiden. Sonra başka uçurumlarla tanıştım. Daha büyük uçurumlarla. Onlar da sevdiler beni. Çok sevdiler. Uçurumlar beni hep sevmiştir. İnmediler hiç sırtımdan. Şiir üstüne şiir. Hüzün üstüne hüzün. Ve yüksek karlı dağların arasından geçen sıcak bir tren yolculuğu tadındaydı o muhteşem duygular.
Ah, göğsüm, göğsüm dedim Göğsüm sürekli bombalanıp duran anılar ülkesi. Kalbim, mazi toplama kampı.
Ortalıkta hiç gözükmeyen Zaman aniden beyaz saçlı bulutlarla gelip herkesin ismini yazdı hatırlayış tabelasına. Herkes gömüldüğü yerden başını kaldırıp tabelaya baktı. Bütün canlılar ona boyun büktü. Yakılma hakkımı kullanma yaşıma geldiğimde Göçmen Kuşlar Kasabası’ndan ayrıldım. Kendimi anlayabilmek için felsefe öğretmeni oldum. Ama daha da karışık ve kördüğüm oldum. Adım Vefa.
Yazarın (Metin Akdeniz) bir önceki romanı olan “Dramatik Buluntular”da yer almak istiyordum. Almamıştı beni o sözcükler ovasına, bu yüzden kırgındım ona. O romandaki esas oğlan Taylan ile yakın arkadaş hatta yoldaştık. Benim kırıldığımı anlamıştı Sayın Akdeniz. Ama söz vermişti, yeni kitabının en hüzünlü çocuğu ben olacaktım. Ben bütün hüzünlü çocukların toplamıyım. Sözünü tuttu, minnettarım ona. İki yıl boyunca sözcükler ve hisler evreninde parçalanışını ve dağınık parçalardan anlamlı bir bütüne dönüşünü izledim onun. Masasının üzerinde, karalama kâğıtlarının arasında, kaleminin mürekkebinde biriktirdiği kederleri düşünceye dönüştürüşünü izledim.
En sonunda bitirmiştik kitabı. Sıra kitabın ismine gelmişti. Çok zorlandık isim bulmakta, yazma süreci bittikten ve son sayfaya son kelimeyi yazdıktan aylar sonra, geldi, sessizce yanımıza oturdu: “Bükülen Kıyıların Çağrısı.
“Bükülen Kıyıların Çağrısı” sevgili yazarım Metin Akdeniz’in bir şiirinin ismiydi. Çok sevmiştim o şiiri. Kitap boyunca zihnimde çakan çağrılarla yürüyüşlere çıktım. Her yürüyüşün sonunda anıtlaşan tutkular ve romantik yıkıntılarla karşılaştım. Çağrılar, elimden tutup düşler evrenine götürdü beni. Romanda gerçek ismimin kullanılmasını söyledim; Vefa. Peki ya diğerlerininki? Onların da öyle, gerçek: Nisan, Lavinya, Rüya, Eylül, Sinan, Aysel, Mümtaz, Nazlı… Hepsi de şiirsel isimler, öyle ki bir romanda bir araya gelmeleri tılsımlı tesadüfler yumağıdır. Sayfalar boyunca uçuşan o şeyler kol kola girmiş düşlerle gerçekliğin şöleniydi… Bazı şehirleri gizledik. O şehirler kurşuna dizilmiş öykülerle doluydu. İncitmedik onları. Onlara Ö. Şehri ve Büyükşehir gibi isimler verdik.
Yazarıma “arka kapak yazısını ben seçebilir miyim?” dedim. Sağ olsun yine kırmadı beni. Kimseyi kırmazdı Sayın Akdeniz. Arka kapağa şunu yazdık:
“Doğa, hiç beklemediğimiz anlarda ya da sıra dışı olaylarda, içimizdeki notaları eksik olan senfoniye eşlik eder ve bütün orkestrasıyla katılır. İşte o an insanlar dünya sözcüklerinin tehlikeli ve çok anlamlı sınırlarını terk edip birbirleriyle yürekleriyle konuşmaya başlarlar. İnsanların çok sık yaptığı bir şey değildir bu. Çünkü ‘yüreğiyle konuşma’ yirmi birinci yüzyılın bir geleneği değildir.”
Ben Vefa, sevgili yazarımın yarattığı bir roman karakteri yani kurgudan ibaret değilim, tamamen gerçeğim. Benim ve diğerlerinin bütün hikâyesi gerçek. Yazarım kendini de dâhil etti kitaba, benimle günlerce söyleşti, dertleşti, yaşadığım şehirlere gidip oralarda dolaştı, rüzgârlarla ve bulutlarla konuştu, sokaklardan imge topladı, zaten başka türlü olmazdı ki karakterler her ne kadar gerçek olsa da bütün anlatı ve sözcükler ormanı onundur. Ona ne kadar teşekkür etsem azdır içimdeki sonsuz çölü sözcüklere dönüştürdüğü için.
Şimdilik Hoşça kalın, belki bir gün başka bir romanda yeniden buluşuruz. Kim bilir!
(https://www.edebiyatdefteri.com/226241-b-k-lenckiyilarinc-a-risic-tanitim/)
11 notes · View notes
kahveyoksabendeyokm · 8 months
Text
Bugün midemi bulandıran bi olay oldu.Annemle aksam gezisine çıkmıştık.Bir tane dükkana girdim etrafa bakınıyordum sonra da bi tane çocukla annesi geldi oraya.Annesi kadına "benim oğlan 2. sevgilisine hediye alıcakmış. Göstersene canım bir şeyler "dedi.Çocuk da "ya 1. sine pandora aldım girdi bi 4000 tl ama bunu az seviyorum buna o kadar para harcayamam" dedi.Mide bulandırıcı ve iğrenç.Annesi de bununla övündü.Sonra biz de diyoruz ki nasıl insanlar var.İnsanların büyütülme biçimleri çok önemli.Bence herkes anne baba olmamalı.Hayır asıl sorun bunu yüzsüz yüzsüz anlatabilmeleri ve annesinin de oğlunu desteklemesi.Çok kötü ya .Güven artık -10000000000000000000000.Teşekkürler.
13 notes · View notes
yantekerlek · 11 months
Text
anım
whatsapp mesajlaşmalarımızda inanılmaz fevri cevaplar veren ve mesaj sonuna koyduğum çiçeklere karşı marul koyan (tırtıl koyarak cevap verdim), bu kız kesin bana kıl oldu, hatta nefret etmiş de olabilir dediğim yine de olsun o benim öğrencim diyerek bana kaba ve fevri gelen tavırlarını sineye çektiğim biraz da ya sabır çektiğim öğrencim hanımefendi bugün başka iki hanımefendiyle konuşmamıza gayet güleryüzle neşeyle daldı elhamdülillah.
not verme döneminde taleplerine tavizsiz dönüşlerim öğrencilerimi epey zorluyor. normalde zaten kıt puanlı biri değilim, kolaylaştırırım, hareket alanı sağlarım. onca kolaylaştırmaya rağmen ihmalkar davranana da cevabını vermek gerektiğini düşündüğümden tavizsiz davranma hakkına sahip oluyorum bence. fakat gergin dialoglara sebep olabiliyor durum. bütün sınıflara ayrı ayrı kurduğum gruplarda istedikleri gibi düşüncelerini dile getirebilirler mesela. ilk defa grup mesaj ayarlarını yalnızca yönetici yaptığım bir senedeyiz. kalbinizi kırmayayım kalbim kırılmasın devam etmeyin dememe rağmen devam eden holigan oğlan çocukları disiplinlik olmasın diye grubu durdurdum. dünyadaki en tehlikeli grup birbirini gaza getiren ergen oğlan grubudur. aman ya Rabbbiiiii bir de 8 kişiler mi bunlar. neyse Allah'tan hepsine ana avrat sövmeden beynimi kullanabildim. ben rahat, onlar rahat. henüz düşünme yetisini tam olarak kullanamayan insanlara sınırsız konuşma hakkı verirsek dünyamız filan yani.
onları söz hakkı olan, güzelce iletişim kurma çabasında olmaları gereken bir yaş grubu olarak tanımlıyor, bu tanımı onlara sesli yapıyor, beklentilerimi sıralıyorum. her fırsatta isyan edip çocuk değilim diyorsunuz bence de çocuk değilsiniz diyorum. fark eden, anlayan, kavrayan, yardımcı olan, eksik gören, eksik kapatan, sorumlulukları olan Allah'ın mükellef kıldığı fertlersiniz yok öyle çocuğum ergenim deyip geçiştirmek diyorum. bastırıyorum. gelgelelim ki insan biraz şey bir varlık. işine geldiği gibi davranır. işine geldiğinde çocuk, işine geldiğinde erkek, işine geldiğinde kadın, işine geldiğinde aptal, işine geldiğinde akıllıdır. insanlara asla güvenmem ama çok güvenirim. hayat böyledir çünkü. iki uçtan birini seçemezsin. itidal şekerim.
bu dönemi de ufak tefek şersi durumlara rağmen hayırla kapatacağız gibi görünüyor. gönül koyan, nefret eden yok şimdilik gördüğüm kadarıyla. 7-8 ergen oğlan grupla da normal selamlaşmaya devam ediyoruz.
marul bırakan öğrencimle de iyiyiz maşallah.
lan öğretmenlik baya zor ha. annesinin seninle uğraşamam diye iki dakikada resti çekeceği insanlarla uzlaşmayı mümkün kılma çabası saçlarımı beyazlattı. seni ne ihtiyarlattı? bu ya. bu çok zor bişiy.
Allah kolaylık versin.
Tumblr media
not: arka plandaki gıdı, katıksız errrrkek yeğenimin gıdısıdır. lütfen başka gıdılarla karıştırmayın.
14 notes · View notes