Tumgik
#koşuşturmaca
denizeyuruyen · 1 year
Text
‘‘ Kaçmak, uzaklaşmak istiyorum. Öyle mânâsız, öyle gürültülü, öyle telaşlı bir hayat ki bu!’’   ‘’… oradan oraya koşuşmadır gidiyor. Durup dinlenme yok… Nasıl olur da hayatımdan memnun olabilirim? İnanmazsınız, düşünmeye bile vakit yok.’’
- A. J. Cronin
36 notes · View notes
layezalll · 4 months
Text
07 Ekim pazar 03.44
Yalnızlığı daha çok hissettiğim ve bir böcek gibi kendi kabuğuna çekildiğim o kuytu geceler.
Neden hep gecelerdir insanı düşünceler denizinde yüzdüren.
Neden hep gecelerdir unuttum dediklerimi denizin dibinden çıkarıp bana geri getiren.
Neden hep geceler hatırlatır yaşadığım ama izi kalmış acılarımı…
Sevinçlerimi…
Mutluluklarımı…
Hepsi birer inci gibi çıkar kumsallara.
Ben istemesen de vurur gecenin dalgaları bir bir yüzüme
Senin yalnızlık adını verdiğin kıyılarına…
Sabaha gene unutursun.
Bir koşuşturmaca.
Hayatın kargaşası derken gelmez aklına…
Ya yeni gelen gece?
Geceler niye böyledir bilir misin?
Çünkü insan başını yastığa koyduğunda…
O sessizlikte Tüm kentin uyuduğu o vakitte hisseder insan yalnızlığını.
En çok o zaman hisseder.
İşte bu yüzden geceler seni bana hatırlatır.
Sadece seni de değil.
Yaşanmış ya da yaşanmamış tüm aşkları…
Mutlu olduğum anları, kızgınlıklarımı, bir çiçek gibi solduğum zamanları…
Kimi zamanda ilkbaharın yağmurlarıyla açıp pembelikleriyle kendisini hayran bırakan o güller gibi güldüğüm mutlu olduğum zamanları.
Çocukluk anılarımı bunları çoğaltmak mümkün…
Yorganı üzerime çekip başımı yastığa koyduğum o vakitlerde…
Hele bide uykumda kaçmışsa, işte o zaman rüyalara dalana kadar bir düş filmi oynar odamda.
Görüntüler canlanır aklımda bir bir geçer yaşadıklarım gözümün önünden.
Tek kişilik nostaljik bir sinema. Konusu benim dünyam ve dünyamın unutulmazları..
Kendimce kararlar alırım bazen bu düşünceler denizinde yüzerken.
bundan sonra şöyle, bundan sonra böyle olacağım"gibisinden cümleler kurarım.
Kimi zaman pişmanlıklarım bir kaç damla gözyaşı olur akar kalbime…
O derin sessizlikte, kimi zamansa yaşadığım mutlu anlar birer tebessüm olur yüzümde…
İşte kimi geceler acı tatlı karışık bir film oynar odamda, duvarlarımla…
Eşyalarımla kısacası en sırdaş arkadaşlarımla izlediğimiz.
Sonra ben yorumlar yaparım onlar da güzel güzel dinler beni.
Biliyorum herkes böyle.
Herkesi götürür geceler derin düşüncelere, hayallere…
Hayaller büyüdükçe azalır mı peki?
Evet azalır.
Çünkü sen büyüdükçe içinde çocuk yavaş yavaş ölmeye başlar.
Hayallerinde seni çocuksu bir dünyaya götüren en güzel oyuncakların değil miydi onlarla mutlu olup.
Onlarla gülümsediğin ama hiç bir zamanda hayallerin tam anlamıyla bitmez.
Sen nefes aldıkça mutlaka ceplerinde bir umudun ve hayalin yer alır.
Sana anlam katar..
hiçbir zaman hayallerinizden vazgeçmeyin .
Hayat önüne duvarlar örmeye çalışsa da Siz de kendi merdiveninizi kurun ve çıkın basamaklarından…
Hemen olmasa da çok geçte olsa mutlaka o duvarın arkasındaki güneşe ulaşıp.
Güneşe gülümseyin
bu güne kadar bir çok hata yapmış olabilirsiniz
Ama hiçbir zaman geç diye sözcük yer almamalı hayat sözlüğünüzde
Umut,sevgi hep bu sözlükte yer almalı
Bundan sonra üzüldüğünüzde kalbinizden hem beyaz mendilini çıkartıp gözyaşlarınızı elleriyle silecek insanları dünyanıza  yerleştirin
ve değerini her zaman bilin
Size yakın olan cana siz de yakın olun
Sarın kalbini incelikle
Tutun ellerini sımsıkı bu uzun gibi görünen ama 40 yılını şu kısacık hayat yolunda
İşte bunlarda bu gecenin bir yorumudur bu gecenin hisleriydi hayalhanemde
Bu geceden hayat defterime düşen notlardı.
156 notes · View notes
sonsuzseven · 8 days
Text
İlk defa bi yakınım ölüyor. Küçüklüğümden beri aynı evdeyiz. Anılar var..babannem. Kendisini pek sevmezdim annemle problemleri yüzünden ama küçükken masal anlatması, annemden gizli uyumayıp onla dizi izleyişim, kapıdan çıkarken düğmem düştüğünde ver hemen ben dikerim diyip dikmesi, geçen hafta sınavdan çıktığımda aferin benim başarılı bitanecik torunum diye sarılması ve aklıma gelmeyen bi çok şey telefonumda olan fotoraflar.. Hastaydı kanser zaten yaşlıydı kabullenmiştik biz. Acısı çoktu son zamanlar ilaçlar bile dindirmiyordu acısını. Elimden bişey gelmezken tek duam acısız gitmesiydi. Dün 11 gibi gitti. Ve bugün babamın doğum günü. Şehir dışındaydım gece 00.00da babama doğum günü mesajı atacaktım.. Üzgünüm. Evde koşuşturmaca karmaşa. Ben yavaş yavaş kaybolduğumu hissediyorum. Hayatın gerçeği hepimiz bi gün ölücez. Keşke annemle olan problemleri olmasaydı tam şekilde nefret etmeden sevebilseydim onu. Ahh neyse. Mekanı cennet olsun. Herşey için çok üzgünüm..
16 notes · View notes
icselsesler · 4 months
Text
İÇSEL SESLER
Bu belki de başlangıç cümlesini yirminci defa yazıp silişimdir. Yazıya nasıl başlayacağımı içimden geçenleri nasıl dökeceğimi hiç beceremeyen birisiyim.
Uzun zamandır belki de hiçbir zaman kendimi dinlemediğimi, kendimle dertleşmediğimi fark ettim. İçimde hayata karşı, insanlara karşı, her şeye karşı o kadar büyük bir acı, büyük bir isyanım var ki belki de bunu dışarı vurmaktan korkmuşumdur. Belki de en korktuğum şey aslında kendi iç sesimdir. Bana karşı her zaman doğruyu söyleyen o sesi dinlemekten korkmuşumdur. Bugün dinlemeye karar verdim onu.
İnsanlar için en büyük acı her zaman kendi yaşadığı acıdır. Başkasının acıları kendi acıları karşısında önemsiz hale gelir. Ben acı hissetmiyorum galiba artık. Her şeye karşı çok fazla boş vermişliğim birikti içimde.
Hayatta ben hep saf olan taraftım. Karşımdaki insan için, sevdiğim insan için çok fazla kendimden feragat ettim. Hiçbir zaman sevdiğim kadar sevilmediğimi fark ettim. Belki de doğanın kanunu böyledir belki de benim kaderim böyledir.
Etrafımda çok insan var ama içimde de bir o kadar büyük bir yalnızlık. Geceleri kafamı yastığa koyduğumda beynimde dönen o düşünceler içimi yakan o hissizlik uykularımın kaçmasına çok defa sebep oldu.
Küçük yaştan beri aileden uzak olunca tek başına olunca insan çok çabuk olgunlaşmak zorunda kalıyor. Ayaklarının üstünde durmak zorunda kalıyor. Sorumluluk sahibi olmak zorunda kalıyor. Üstüne bir de yaşadığı şeyler eklenince çocukluğunu yaşayamamak zorunda kalıyor. En üzücü olan da bu aslında. Ben hiçbir zaman çocukluğumu yaşayamadım. Hep bir koşuşturmaca hep bir acı hep bir hüzün. Gözlerimi kapayıp düşündüğümde mutlu olduğum anlardan çok canımın yandığı anları hatırlamam normal mi? Yoksa ben mi böyleyim?
Beni dışardan gören insanlar hep diyor ne kadar enerjiksin ne kadar mutlusun hayat sana güzel… Hayat bana aslında hiç güzel değil. Duygusal olarak tükenmiş bir insanın hayatının ne kadar güzel olmasını bekleyebilirsin ki?
Geçenlerde bir dizide bir sahneye denk geldim. O kadar güzel bir sözdü ki içime işledi resmen. “Ben bir defterin iki sayfası arasında değil milyonlarca insanın arasında kurutulmuş bir çiçeğim”. Sevmeyi denedim olmadı, güvenmeyi denedim olmadı, iyi olmayı denedim olmadı. Hep bir şekilde benden faydalandılar. Kötüyken geldiler iyi oldular gittiler. Çok fazla kurutuldum. Bir süre sonra mutlu olamayacağımı düşündüm.
Düşünüyorum çok düşünüyorum ben niye yaşıyorum diye. Bu enteresan dünyada olmamdaki görev ne diye. Sırf bu yüzden yaşıyorum belki de. Hüzünlü ve yorucu bir filmin sonunu görmek için. Sonunda belki mutluluk vardır belki hüzün.
Her şeye rağmen umutlu olmak yoruyor ama bir o kadar da olmak zorundayım. Yoksa çekilir mi bu hayat?
Günün kaçıncı sigarasını içiyorum sayamadım şu anda. Kafamın içindeki sesler çok fazla. Hiç birisine odaklanamıyorum. Sürekli bir şeyler söylüyor sürekli bir şeyler istiyor. Susturma butonu olsa keşke. Bir sustursam bir süre kafamı dinlesem. Hiçbir şeyi düşünmesem. Hiçbir şeyi düşünmeden hareket etsem ama olmuyor hep konuşuyor hep bir ses hep bir çığlık hep bir gürültü.
Diyorum ki boş ver yat uyu böyle geçsin zamanların. İnsanların kötü yanlarını görme. Ne kadar yalnız olduğunu görme hissetme. Rüyandaki kabuslar bile uyanık olduğunda gördüğün kabuslardan daha hafiftir diye ama olmuyor. Uyandım artık biliyorum açıldı gözlerim ama insan en kötü kabuslarını uyanıkken görüyormuş.
Söylemek istediğim haykırmak istediğim içimde dökmek istediğim çok şey var. İçsel seslerim şimdilik bu kadar söylüyor. Belki de bu ayık olduğum içindir. Şimdilik veda vakti…#
12 notes · View notes
alkolikreaksiyonlar · 9 months
Text
Küçüğüm, küçüğüm, küçüğüm... Merhaba. nasıl geçti günün desem? Gözlerin anlatıyor birkaç şey sanki. Ama onları dinlememeyi tercih ederim. Konuşturarak yormak istemiyorum seni. ama derler ki; "Anlatınca rahatlıyor insan." Aslında biliyor musun, insan anlatınca rahatlamıyor. İçinde gizli tutarsan derine gömülür bazı şeyler. Açığa çıkarmanın anlamı kalmaz onları. O yüzden anlatma, gözlerine de bakmayacağım çünkü gözlerin pek güzel şeyler söylemiyor. Ben anlatayım? Anlatayım. Hüzünlü bir gündü aslında bugün, biliyorsun, Hafta sonu. Hep yoğun geçiyor. Hafta sonlarını her ne kadar seversem seveyim, yoğun oluyor. herkes evde, bir koşuşturmaca. Dışarı çıkmakta buldum ben de çareyi. Attım kendimi dışarı, koştum biraz, sonra oturdum bir kenara, orada bir aile gördüm. Tatlı bir küçük çocuk. Baktım ona. Mutluydu, gülüyordu, elinde bir pamuk şeker, ailesinin yanında. Sonrasında annesi ona bir şey söyledi. Çocuk bağırdı, çağırdı, elindeki pamuk şekeri yere attı. "İnsanlar değer bilmiyor." diye geçirdim içimden, bu yorumu doğrulayan birkaç tane de insan. Her neyse. Kalktı o aile çocuğun ısrarları üzerine. -Daha doğrusu bağırışları, çağırışları üzerine. susturmak için diyebiliriz.- Gittiler. O sırada fark ettim, bir çocuk daha, öylece bakıyor ailenin gittiği banka. Üstü yırtık, gözleri dolu, elinde mendiller. Belli, sokakta yaşıyor. Sokaklar dostu olmuş sadece. Oradaki hayvanlar onu sıcak tutmuş yalnızca. Baktı öylece bir süre daha gözleri dolu. Sonra çocuğun arkasından baktı. Gözlerinden akan yaşlar yüzündeki kirleri silerek yanaklarından aktı biraz. Onun da içinden geçenler az da olsa benimki gibiydi sanki. İnsanların değer bilmiyor olması berbat bir şey. İnsanların 'İyi ki' diyebileceği onlarca şey varken bunları önemsememek bir yana, onları küçümsemesi, değer bilmemesi, berbat. Hâlbuki şükretmeyi, teşekkür etmeyi bilseler, değer bilseler, ellerindekilerin farkına varıp 'O bende yok. şu bende yok.' diyerek mutsuz olmasalar, her şey çok daha iyi olabilirdi. Küçük çocuk bir anda buruk bir tebessüm yerleştirdi yüzüne. O an ne düşünüyordu acaba. Sence ne düşünüyordu? Bence kendini o çocuğun yerine koymuştu. bir ailesi olduğunu, mutlu olduğunu. "Umutlu olduğunu." Ne kadar acı değil mi? Hayattan nefret edebiliyor insan bazen bu yüzden. Küçük bir çocuk, küçücük. Mutlu olduğunu hayal ederek gülümsüyor. O gülüşten daha acı bir şey var mı? Öyle mazlum bakıyordu ki etrafa. Ben de öylece duramayacağımı düşündüm ve ona bir pamuk şeker aldım, bir de eline biraz para verdim. Çok daha şey yapabilmek isterdim. Ama ben de o kadar zengin sayılmam ya. Dünyada yüzlerce böyle çocuk var. Oysaki biraz çaba göstersek bu çocukların mutlu olabilmesi için, daha güzel olabilirdi belki. Onları mutlu etmek çok, çok, çok güzel bir şey olurdu. Bir çocuğun yüzündeki gülümsemenin sebebi olduğunu bilmek ne kadar güzel bir şey değil mi? Evet, öyle. Fazla güzel. Bugün de bunu anladım işte. Bazı çocukların hayata 1-0 yenik başladığını. Hayır hayır, öyle garip garip bakma bana. 1-0 yenik başlayan kişi buruk tebessümlü çocuk değil. O pamuk şekeri yere atan hayata 1-0 başlayan. Belki ilerideki günlerde elindekilerinin kıymetini bilemeyecek o. Ama o çocuk var ya, buruk tebessümlü çocuk, tırnaklarıyla kazıya kazıya gelecek belki o çocuğun 5 dakikada ulaştığı yere. Bu da her zaman onu 1-0 önde yapar. Çaba, her zaman daha iyidir. Bir insanın elde etmek için çaba sarf etmediği şey, ne olursa olsun değersizdir. O çocuk, o çocuk kendini değerlendirirse çok güzel şeyler olacağına inanıyorum. O çocuk senin gibi küçüğüm. Elindekilerinin değerini her zaman bilecek.
35 notes · View notes
1siirsever · 2 months
Text
Görmek istemeyen kadar körü yoktur.” diyor İbni Sina. Zira görmek isteyen en karanlık zamanlarda bile ihtiyaç duyduğu ışığı kendi içinde bulabilir. Görmek isteyen, göğün maviliğinde, bir kış sabahı yüzüne çarpan rüzgarın serinliğinde, türlü telaş ve koşuşturmaca arasında verilmiş kısa bir mola anında, içilen sıcak bir kahvede, bir yüzün gülümseyişinde, bir sözün içten selamında bulur neşeyi ve inancı.
9 notes · View notes
gecedensonra · 9 months
Text
Biz dünyada süreli varlıklarız, bu dünya hayatı da öyle her şey bir gün son bulacak. O kaçıp durduğunuz ölüm var ya o sizi bulacak Cum'a-8. Ölümden zahiren kaçıyor gibi duruyoruz ama o bizim peşimizde. Her gün Azrail aleyhisselam ile yüz yüze bakıyoruz tıpkı birbirimize baktığımız gibi lakin zamanı gelmediği için hasatın gök ekin gibi biçilmiyoruz.
Dünya burası ne de çok kıymet veriyoruz. Herkeste bir telaş bir koşuşturmaca. Yazlığım da olsun kışlığım da olsun arabam son model olsun telefonum son model olsun. Peki hiç düşündün mü sen namaz kılmadığın halde neden her şey yolunda gidiyor ?
Ya Allah dünyayı senin cennetin yaptıysa ?
İnsan öldükten sonra Rabbül Alemin ona dünyanın içinin çürüklüğünü gösterecek ve o zaman diyeceğiz ki ;
Eyvah , aldandık !
Ama o aldanış beş kuruş etmez artık, ömrünü heba ettiğin dünyanın çürük bir ceviz gibi içinin boş olduğunu gördüğümüz de anlayacağız hakikati. Eyvah diyeceğiz eyvah ama o eyvahların da biri beş kuruş etmeyecek.
Rabbim bize bu kadar nimet vermiş iken ne kadar nankörüz değil mi ? Biri çıkıp dese ki bana çocuğunu ver sana dünyaları vereyim. Verir miyiz çocuğumuzu tabi ki vermeyiz.
Peki Allah neden bize bedava çocuk veriyor ?
Çünkü Rabbimiz bu mucizeye tanıklık edenleri bizi severken bize nimet verirken hesap gütmeden sadece ve sadece hakkı bilip ona göre yaşamayı ona göre şükretmeyi ona göre yaşamayı emrediyor ve diyor ki ;
Siz bana şükredin ki bende sizi cennetime alayım. Sonsuz bir yaşama karşılık 60-70 sene sabredemeyecek miyiz ? Ne zaman heva ve heveslerimiz uğruna insanoğlunu razı etmek yerine Ezeli ve Ebedi olan Allahı razı etmek için uğraşacağız.
Bir kul eğer Allaha tevekkül ederse,kulunun artık tüm umudum,tüm gücüm bitti Rabbim dediği anda madem senin gücün bitti öyleyse bende yettim kulum diyecektir.
Sen yeter ki Allaha güvenmesini bil.
Selam ve dua ile.
8 notes · View notes
isimsizyildiz · 2 months
Text
hayat bazen çok yavaş bazen de gereksiz hızlı geliyor. ama sürekli bu akımı yakalamaya çalışmak mı hayat diye soruyorum? hep bir koşuşturmaca, ayaklarının acısıyla yaşamak mı bu hayat?
5 notes · View notes
birikmesin · 2 months
Text
Bazen kkö olmayı mi secseydim diye geçiyor içimden.Manevi anlamda daha iyi bir seviyede olurdum gibi hissettiriyor.Gerci 4-6 ile ne gibi bir ilerleme sağlayacaksam.Benim kendimi toparlamam lazım ya,şu koşuşturmaca,belirsizlikler,kaos vs bir bitse .Kendime de zaman ayırabilicem.Yani inşallah.
4 notes · View notes
gul2011 · 3 months
Text
Seninle göz göze gelmek ;
Büyük koşuşturmaca...
4 notes · View notes
aynodndr · 3 months
Text
Tumblr media
Hayat nasılda geçivermiş,habersizce
Zaman su gibi akıp giderken..
Ömrümdende yılları çalıvermiş..!
Sanki yelkovanlar hızlanmış..
Dakikalar saate bile yetişememiş gibi..
Ve benim zaman ayıramadığım ne çok sevgiler kalmış..
Koşuşturmaca unutturmuş bana..
Zamanın ne kadar değerli olduğunu..!
Her şeyi zamana bırakmak değilmiş..
Zamanla bırakmamakmış..
#bulut
3 notes · View notes
1-ruhubozuk · 1 year
Text
sabahtan beri bir koşuşturmacanın içindesin, farkında mısın? yoruluyorsun, elini alnına götürüp terini silip tekrar devam ediyorsun. eve geliyorsun, yorgunluktan kendini bulduğun ilk yere atıyorsun. bazen yemek yemeye üşeniyor bazen de televizyon karşısında uyuyakalıyorsun. ertesi güne bi o kadar yorgun başlıyorsun ve günler geçtikçe daha fazla yoruluyorsun. bir veya iki gün tatilin var ve onu da haftanın yorgunluğunu atacağını sanıp bütün gün yatıyorsun. zaman akıyor ve günlerin, saatlerin elinden gidiyor. belki sen bu koşuşturmaca içindeyken yarın, sevdiğin birini kaybedeceksin. keşke diyeceksin daha fazla vakit geçirseydim. çok geç olacak. anı yaşamayı öğrenmelisin, o koşuşturmaca içinde hayatı yaşamayı, zevk almayı öğrenmelisin. aynaya pek bakıyor musun, kendinin farkında mısın mesela? en son kendin için ne yaptın, en son ne zaman sarıldın mesela kendine? konuştun mu, dinledin mi onu, yoksa kendinden kaçmak için mi bu koşuşturmaca içine girdin? nereye kadar kaçacaksın peki? zaman hızla akıyor ve sen hiç yaşamadan, hep kaçarak ve en sonunda koşarken girdiğin yol sonun olacak. söylesene, böyle mi ölmek istersin yoksa sevdiklerinle, gerçek gülümsemeler, gerçek mutlulukla, içinde pişmanlık olmadan mı?
9 notes · View notes
panoptik · 6 months
Text
Koşuşturmaca kendimi bildim bileli hayatımın etken parçası. Hiçbir zaman elimden bir şey gelmiyor diye mücadeleyi bırakacak biri olmadım. Ancak bu demek değildir ki kaybetmem, yenilmem. Bilakis hayat bunların hepsini teker teker öğretti. Ben demeden ben demeyi öğretti bana, güzel el yazısını çirkininden ayırmayı, ne geçmişinden ne de geleceğinden bir beklentin olmamasını... Nitekim kısa kesecek olursam nihayetinde çok şey öğretti hayat. Öğretti öğretmesine de tüm bunları ancak senin gibi bir anlamaza anlatmaya çabalamanın ne ehemmiyeti var, onu bilemedim.
Sana bir anda alakasız gelecek ama bu dediklerimi iyi dinle. Elinde çokça varmış gibi tükettiğin günlerinin hepsini bundan sonra bir kenara kaydetmeni öneririm ah benim şaşkınım, ah Adem'in artığı. Hepsinin üzerinden geçeceğimiz günler gelecek, o zaman pişman olmanı istemem cankader dostum. Bu sebepten beni iyi dinle.
4 notes · View notes
amaaaanbee · 11 months
Note
Çok aktif değilsin sanki bayadır
Koşuşturmaca felan ondandır eksikliğim fark ediliyor mu 😅🫶
3 notes · View notes
bartumod · 9 months
Text
Hava yağmurlu. İnsanların içlerinde bir telaş ıslanma korkusu hayır günahlarından kaçıyorlar hepsi öyle bir korkuyor ki yüzleri aşağı inmiş bir koşuşturmaca.. İşte en sevdiğim kısım bu benim koşturmama gerek yok çünkü yağmur yağıyor hayır gökyüzü bana ağlıyor...
3 notes · View notes
1blogibi · 1 year
Note
Aynen eee daha daha..
🐼
iş güç be aynı koşuşturmaca devam ediyor sen neler yapıyorsun
4 notes · View notes