"Lâ Tahzen!" Üzülme! İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme. Rahmân biz kırık kalplerdeyiz, buyurmadı mı? Öyleyse ne diye üzülürsün ey cân? Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan gece gibi kapkaranlık nefsini yak. Derdim var diyorsan derdi insanı Hakk'a götüren buraktır, sen bunu bilmiyorsun. Sanma ki dert yalnızca sende var. Şunu bil ki, sendeki derdi nîmet sayan da var. Umûdunu kırma, Yûsuf'u hatırla. Dert nerdeyse devâ oraya gider. Yoksulluk nerdeyse nîmet oraya gider. Soru nerdeyse cevap oraya verilir. Gemi nerdeyse su oradadır, suyu bul. Susuzluğu elde et de su alttan da yerden de fışkırsın. Dünyâ malı ALLÂH'ın tebessümüdür, ona bak ama sarhoş olma. "Lâ Tahzen!" Üzülme!
Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde
Bir kış güneşliğinde
Fakat baktım bu ölüm değil diriliştir
Tabiatı aşan bir diriliştir.
Ne demiş şair Sezai Karakoç👇
Geceye yenilmeyen her insana, ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır.
Yıldızlara ışığını mı verdin bilmem ki? Nasıl da ışıl ışıl yanıyorlar. Ay'a yüzünü mü döndün yoksa ? Nasıl da aşk ile gülümsüyor Ay'daki yüzün. Bütün nergisleri mi kucakladın? Tıpkı sen gibi kokuyorlar. Sanki bütün dünya birleşmiş sen olmuşlar, seviyorum o yüzden dünyayı da sana benzediği için...
Seviyorum her gün doğumunu, dünyanın bir yerinde yaşıyorsun diye, hem, gün doğmuyor belki de, sen uyanıyorsundur erkenden diyorum ya,da her sabah günaydın diyorsun komşu çocuklarına ya, İnsanlar gün doğdu sanıyorlar.
Ve Güneş, gece ve yıldızlar...Ve nergisler ve Ay. Yaşamın her zerresindeki sensin diyorum tüm varlık seninle kendi gibi oluyor ve gözlerime bir tek senden yansıyanlar doluyor.
Beni sorarsan, ne kadar yoksan O kadar noksanım!
Ne kadar yoksan O kadar noksan her şey!
Aklım, fikrim sen! Ve sen her şeydeysen. Her şey de sen.
Yılbaşında ne yapsam diye düşünür olmazdım.tüm planlar zorla eğlenmeye çalışan insanları çağrıştırıyor bana. Ev partisi filan değil. Sadece ikimiz. Yemek yapardık belki. dışardan sipariş verirdik her şeyi. Yemeğimiz mezemiz hepsi olurdu. Donatırdık sofrayı. Güzel müzikler olurdu fonda. Belki film izlerdik birlikte. Benim gündüz aldığım pastayı keserdik birlikte. Keyfimiz yerinde olurdu. Çakır keyif olurduk. Sahile giderdik gece yarısına doğru. Sallana sallana yürürdük yolda birbirimize tutunarak. Otururduk sonra deniz kenarında boğaza karşı. Tam 12’de köprünün üzerindeki o muhteşem ışıkları havai fişekleri seyrederdik birlikte.birbirimizle tebrikleşip yanağına bir öpücük kondurur girerdik yeni yıla. Sımsıkı sarılırdık. Dünyaya sırtımızı çevirirdik o an biz olurduk sadece. Kar yağmaya başlardı inceden. Kafamızın estiği bir yere gider orda da içerdik belki biraz.kendimizi bilecek kadar. Mekandan çıktığımızda kaldırımlar bembeyaz olmuş olurdu. Düzgün yürümeye çalışsam da ayakkabılarım karlı havaya alışık olmadığından kayardım. Sen tutardın kolumdan. Taksiye binip evin yolunu tutardık sonra. Kahve yapmak isteyip belki her tarafa kahve döküp vazgeçerdik. Gözlerim gözlerini görürdü. Karşı koymaz birbirimize. Gece bizim olurdu. Aşık olurduk mutlu olurduk. Gün yavaş yavaş ağarmaya başlardı. Kahkahalarda geçen gecemizin sona ermekte olduğunun farkına varırdık o an. Bitmesin isterdik. Göz kapaklarımız kapanmaya başlardı biz inadına ayık kalmaya çalıştıkça.sen bana başını yaslardım ben sana sarılırdım. En mutlu en huzurlu uykuya dalardık birlikte. En güzel günümüz en güzel gecemiz olurdu aslında. Bu kadar sade olurdu her şey. Sen ve ben olurduk sadece. Kalabalıktan uzak. Biz olsak yeterdi zaten. Herkesten her şeyden uzak..
İstediğin kadar kendini geliştir, istediğin kadar elit olmaya uğraş, çevren ve ailen neyse o çukurdan çıkamıyorsun. Ben tv izlemiyorum babam sabah akşam haber dinliyor sanki benim oda da çalıyo o televizyon bütün o saçma salak haberleri duyuyorum mecburen. Eski arkadaşı geliyo adamın iki kelimesinden biri küfür. Aile mi var, kadın mı var, çocuk mu var hiç umurlarında değil. Çocukluğum da böyle geçti. Sadece salonda soba olduğu için mecbur salonda sigara dumanı altında ve tv, küfür eşliğinde ders çalışmaya çalışıyordum. Çok fazla kitap okudum, yazılar yazdım, şiir yazdım ama kurtulamıyorum o çukurdan. Hâlâ o küfürbaz herif geliyor misafirliğe, hâlâ her gün sabah akşam haber dinliyorum. Artık nefret etme sınırlarını da aştım. Ünlülerin ve başarılı insanların biyografilerini okuyorum bi yerlerden destekleri var. Ya ailelerinde ya çevrelerinde bir şekilde elit insanlar oluyor, ona yardım veya destek olan, fikir veren insanlar oluyor. Bende yok. Ben Türkiye'nin en tehlikeli mahallerinden birinde doğdum büyüdüm. Hayatımda bir kere bile içki veya sigara içmedim. Kendimi hep uzak tutmaya çalıştım ama çok klasik bir şey " coğrafya kaderdir ". Çok doğru bir söz. Benim çevremde arkadaşlarım bile okunacak bir şeyi heceleyerek okuyan insanlardı. Kitap aldığım zaman sen mal mısın kitaba para veriyon diye salak salak sırıtan insanlardı. Ama çıkamıyorsun işte, hayat şartları, pahalılık, sağlık şu bu yani bi şekilde kurtulamıyorsun şu pis düzenden. Duvara tırmanıyosun ama duvar kaygan. Geri aşağı düşüyorsun. Köyde hem çobanlık yapıp hem okuyan insanlar örnek verilir ya, emin olun onlara da en azından fikren destek olan, sevgiyle yaklaşan insanlar olduğu içindir. Yoksa insan kendi kendine bir bok başaramıyor. Çok zorladım, çok denedim, gece gündüz metinler hazırladım, podcastlar yaptım, sayfalar yönettim, dijital kitaplar yazdım, şiirler yazdım, seslendirdim, dublajlar yaptım, mizah sayfaları yaptım. Ya hesaplarım kapandı ya tutmadı. Ama ne yaptıysam emek harcadım kaliteli şeyler yapmaya uğraştım. Gece uyumadım sabahlara kadar bir şeyler yaptım. Sonuç ? Tiktokta götünü sallayan bi kız kadar kimse umursamadı. Gerçekten çok iyi bildiğim bir şey var ki, bu dünyada gerçekten emek veren, gerçekten hakeden insanlar değersiz oluyor. İnsanlar nerde polemik var, nerde ahlaksızlık var onları seviyorlar. Veya sen emek veriyosun vakit harcıyosun ama senden çalıp paylaşan birinin sayfasında daha çok beğeni alıyor içeriğin. Yani hırsız daha değerli. Nefret ediyorum ya herşeyden iliklerime kemiklerime kadar nefret ediyorum. Son olarak bu sitemi yapmama sebep taştığım olay, Twitter da bi hesap çıktı karşıma beni takip etmiş. Sayfanın adı Orospu çocuğuyum. Merak ettim niye kendine böyle diyo diye bi tıkladım herif annesine, kız kardeşine karşı neler neler yazmış, gizlice fotolarını çekip paylaşmış ve takipçi sayısı 38 bin. 38 bin !
Sende salak gibi geceni gündüzüne kat bişeyler üretecem diye ugraş. Gerçekten kendimi çok çaresiz ve salak hissediyorum. Bu pis düzende bu lanet çağda iyi kalmak o kadar zor ki, tarih öncesinde yaşasak bu kadar zorlanmazdım. 2024 değil 2104 de olsa insanlıktan bi bok olmaz..
“ gece hissettiklerimiz,
gündüz gördüklerimizden daha gerçektir “
Geceye hüzün mü kaldı ne.
•{"İnsan seni gördüğünde, o zamana kadar döktüğü tüm gözyaşları için şükrediyor. Tüm yanlışlarına, tüm kaybolduğu yollara, doğru sandıklarına. Sen insanın hayatına milat olursun, girişin ayrılmasına sebebiyet verir zamanın. Zaman senden öncesi ve sonrasına dönüşür. Senden öncesi kaybolur tek dokunuşunla, insan en güzel manzaranın önünde bile seni izlemeyi seçer. Sana sarılır, sana sarılmak küçükken arayıp da bulamadığı o duyguya kavuşmak gibidir. Bir diğer adıyla güvenmek. Kollarının arası evden daha çok evdir bazen. Binlerce kişiye ulaşacak burada yazdığım her şey, oysa ben tek senin gözlerini düşünerek yazıyorum. Seni benimle denk düşüren kadere artık isyanım kalmadı. Senden önce söylediklerimi birer birer sildim. Allah’a en büyük duam sensin. Bana dünyayı sevdirdin. Yıllarca odamdaki pencere kenarına oturarak bir şeyler dileyip durdum. Bazen çok basit şeyler istedim, bazen bir o kadar zor şeyler. Biri hariç her şeyi gerçekleştirdim günü geldiğinde. Gerçekleştirdiğim bin tane şey bir türlü gerçekleşmeyen o tek şey etmedi. Şimdi yine aynı pencere kenarında oturuyorum. Büyümek insanın içindeki o bitmek bilmeyen umudu da alıp götürüyor olmalı ki artık bir şeyler dileyemiyorum ama işte anlarsınız ya keşke o tek şeyi de gerçekleştirecek gücüm olsaymış. Şimdi uzak diyarlardasın, aramızda dağlar, yollar, köprüler yok. Gözlerimi her kapatışımda seni anımsıyorum. Gel isterim kurtar beni kendimdem, esaretten ve de bu karanlıktan. BEN ARTIK SANA GELEMEYEN ADAM VE DE SENDEN ASLA GİDEMEYENİM."}
“İnsan göz göze konuşurken, gözlerde başka bir konuşma yürüyor sanki…”
Zahirine bakınca uyuklayıverdiği esnada elindeki çay bardağını düşürüveren,
Uyuduğu zaman tükürük bezleri ve ağız kaslarına hükmedemeyen,
Binbir çeşit cilt sorunları/ yağlanmaları için çeşit çeşit tedavi usulleri bulmaya çalışan,
Sindirim ve boşaltım sistemleri işlevini azaltınca çok büyük sorunlarla mücadele etmek zorunda kalan aciz mi aciz zayıf mı zayıf bir varlıktır.
Böyle aciz bir varlık nasıl Alemlerin Rabbinin halifesi olabilir dersiniz? Zahiri midir insanı eşrefi mahlukat yapan. Yoksa mahiyeti ve hakikati midir?
Oysa Batınına bakınca insan; dağların kuşların kendisi ile zikre durduğu, hayvanların dahi önünde hazır kıta durduğu bir komutan, Bütün sünnetullahın deşifrecisi ve şifrecisi, bütün esma kendisine öğretilen , meleklerin secde ettiği, alemler hesabına Yaratana şükür ve Tahiyyat sunan Allah namına yeryüzünün düzen ve intizamından mes'ul elçisi.
O aciz varlık öyle bir kaynak ile irtibat kuruyor ki bir anda bütün âlem önünde diz çöküyor. O bağ öyle bir bağ ki sizi en güçlü kudretli otorite yapıyor.
Bir taraftan ülfet eden, bir taraftan unutan insan. Bir taraftan gözünün önünü dahi göremeyen, bir taraftan gaybtan haber veren insan, Bir taraftan aldığı nefesi bile veren/vermesi gereken, hiçbir şeye sahip olmayan ama diğer taraftan tüm alem kendisine hizmetkar olan insan. Bir pis sudan yaratılan amma meleklerden üstün olan insan. Kendisini ne dev aynasında, ne de fare deliğinde görmemesi gereken insan.
Yeniden hatırlamalı mahiyetini, değerini fark etmeli, yeniden el vermeli şu dünya düzeninin gidişatını iyileştirmek için. Bolca gayret ve dua etmeli...
“Ey Hak yolcusu! Mûsâ da Firavun da senin varlığında mevcuttur. Bu iki hasmı kendinde araman gerekir!..” “Vahyin ışığında aydınlan ki, sendeki Mûsâ, sendeki Firavun’a gâlip gelsin!” Mevla'nın bu sözünü de çerçeveletip evlatlarının odasına asmalı...
Yoktan geldik, var olduk
Âlemlere yar olduk
Hak'tan geldik, kul olduk
Allah Allah illallah **** Sevgi sonsuz bir hece Bir olur gündüz, gece Kulluk tacı en yüce Allah Allah illallah 🌸