Tumgik
#ne gece ne de gündüz
yildizlarda-bulusuruz · 2 months
Text
Bir oyundu onun için, benim aşkım. Biraz oynadı, sonra sıkıldı...
~C.٭
9 notes · View notes
uzaklarasavrulalim · 1 year
Text
AAAAAAAAAAAAAAAAAA
3 notes · View notes
mesut-sems · 3 months
Text
Tumblr media
"Lâ Tahzen!" Üzülme! İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme. Rahmân biz kırık kalplerdeyiz, buyurmadı mı? Öyleyse ne diye üzülürsün ey cân? Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan gece gibi kapkaranlık nefsini yak. Derdim var diyorsan derdi insanı Hakk'a götüren buraktır, sen bunu bilmiyorsun. Sanma ki dert yalnızca sende var. Şunu bil ki, sendeki derdi nîmet sayan da var. Umûdunu kırma, Yûsuf'u hatırla. Dert nerdeyse devâ oraya gider. Yoksulluk nerdeyse nîmet oraya gider. Soru nerdeyse cevap oraya verilir. Gemi nerdeyse su oradadır, suyu bul. Susuzluğu elde et de su alttan da yerden de fışkırsın. Dünyâ malı ALLÂH'ın tebessümüdür, ona bak ama sarhoş olma. "Lâ Tahzen!" Üzülme!
89 notes · View notes
nesrin-c · 1 month
Text
hücredeki adalının hikayesi
Taş duvar, demir, karyola ve yerlerde sayısız izmaritler,
Helanın pis kokusu, rutubetli, sıkıntılı, nikotinli,
İnsanı serseme çeviren kurşun gibi ağır bir hava,
Duvarlar sanki soğuk dalgaları imal ediyor.
İstediğiniz kadar üzerinize kalın şeyler giyinin,
Oligarşinin hücresinde soğuğu yenmek imkansız.
Ranzanın karşısında kafesli demir kapı,
Arkasında Mehmet.
Görevi dakikası dakikasına beni denetlemek
Mehmedim utanıyor, kahroluyor.
“Askerim ağam n'aparsın” diyor.
Aslında o’ da tutsak.
Ben hücre içinde, o hücre önünde.
Günde beş kez büyük başlar bakar içeriye;
Yüzlerinde tecessüs.
“Çılgın adam, 3-5 kişi ile koskoca karanlıklar
imparatorluğuna kafa tutan adalılar”
Ama yine de “çılgın adamın” karşısında
Bir eziklik duyuyorlar, o başka,
Gündüz, gece diye bir ayrım yoktur hücrede,
Zaman ve mekan özümlenmiş art��k.
Sadece koldaki saattir, geceyi gündüzü bildiren.
Işık yirmi dört saat yanar.
Bir nefes, bir dumandır yoldaşım.
Cigaramı her çekişimde duman olur,
Uçar giderim, ta uzaklara,
Çoğu kere Ada'ma giderim,
Cigaramın dumanı, beni memleketime;
Ada'ma götürür.
Kahpe İstanbul'un, kahpe bir bölgesinde,
Bir evdeyim yoldaşlarımla beraber.
Bu ev, yoldaşlık- dostluk-kardeşlik-mertlik-kazanç ve sevgi evidir.
Bu evde, her şey o kadar güzel ve o kadar anlamlıdır ki…
Ev de değil ada, ada!
Satılmışlığın, kahpeliğin, riyakarlığın, adiliğin
ve her çeşit
aşağılık ve her çeşit yabancılaşmanın karışımı olan,
karanlık denizi'nin ortasında,
Güneşi batmayan bir ada.
Ben ne şuralıyım, ne buralı,
Adalıyım adalı,
Ada’m ormanlıktır.
Dostluk, yoldaşlık, mertlik ormanı,
bütün Ada'mı kaplar.
Erdemin güneşi, yirmi dört saat aydınlatır adamı
Biz ada sakinleri bilmeyiz karanlığı.
Ben Adalıyım ey kahpe hücre, Ada'lı
Doğru ya sen nereden bileceksin Ada'mı.
asırlık, feodal,
militarist, hücre.
Ya sen, öküze benzemek için kasılan, şişen
haset kurbağa hilkat garibesi bilir misin Adamı?
Dünya karanlıktır, güneşi batmayan böyle bir Ada
yeryüzünde yoktur.
Değilmi ki karanlıklar cücesi, zavallı acuze?
Ya sen yarasalar şairi, pişkin Cacomcho?
Değil şiirlerde, masallarda bile böyle bir ada yoktur.
böyle bir ada eşyanın tabiatına aykırıdır.
Senin için değil mi karanlıkların kapkara şairi?
Senin dediğin eşyanın değil,
karanlığın tabiatına aykırıdır.
Karanlık cüceleri, acuzeler, dürzüler…
Yarının Türkiyesi'nin hayvanat bahçesinde teşhir edilecekler…
Ada’m kalabalıktır hain hücre:
Elde mitralyözüyle,
Sierra Maestra'da, Falcon'da, Vietnam'da
Mozambik'te, Angola'da, Sina çöllerinde…
Özgürlüğün türküsünü söyleyenler.
Zulme, kahpeliğe, sömürüye karşı…
Dişiyle, tırnağıyla üç kıtada karşı koyanlar
benim evlatlarımdır kahpe hücre.
Benim adamın ormanlıklarından aldıkları fideleri,
“birer birer dikiyor, kahpeler koalisyonunun dünyasına
Kel dünya, Ada'mın ağaçlarıyla ayıbını örtüyor,
güzelleşiyor artık.
İyi bak bana feodal duvar, iyi tanı beni.
Seni yerle bir edecek Adalılar'ı iyi tanı.
Ada’m ve hemşerilerinin çoğu ne halde diye
dudak bükme, o…punun dölü utanç duvarı
Evet Ada'mı karanlığın suları bastı.
Evet, benim gibi birçok Adalı çirkef suların altında,
ama boşuna sevinme, Ada’m batmaz, yok olmaz
Ada’m sadece karanlık denizinde yerini deği��tirdi.
Hepsi o kadar.
MAHİR ÇAYAN.
Tumblr media
76 notes · View notes
olafkardanadam · 3 months
Note
Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde Bir kış güneşliğinde Fakat baktım bu ölüm değil diriliştir Tabiatı aşan bir diriliştir.
Ne demiş şair Sezai Karakoç👇
Geceye yenilmeyen her insana, ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır.
Yıldızlara ışığını mı verdin bilmem ki? Nasıl da ışıl ışıl yanıyorlar. Ay'a yüzünü mü döndün yoksa ? Nasıl da aşk ile gülümsüyor Ay'daki yüzün. Bütün nergisleri mi kucakladın? Tıpkı sen gibi kokuyorlar. Sanki bütün dünya birleşmiş sen olmuşlar, seviyorum o yüzden dünyayı da sana benzediği için...
Seviyorum her gün doğumunu, dünyanın bir yerinde yaşıyorsun diye, hem, gün doğmuyor belki de, sen uyanıyorsundur erkenden diyorum ya,da her sabah günaydın diyorsun komşu çocuklarına ya, İnsanlar gün doğdu sanıyorlar.
Ve Güneş, gece ve yıldızlar...Ve nergisler ve Ay. Yaşamın her zerresindeki sensin diyorum tüm varlık seninle kendi gibi oluyor ve gözlerime bir tek senden yansıyanlar doluyor.
Beni sorarsan, ne kadar yoksan O kadar noksanım!
Ne kadar yoksan O kadar noksan her şey!
Aklım, fikrim sen! Ve sen her şeydeysen. Her şey de sen.
Sen ben kalmamış ki, ben sen...
58 notes · View notes
gecedekiiay · 4 months
Text
Sen yokken ne gece ne de gündüz
54 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 5 months
Text
HAYIRLI AKŞAMLAR ARKADAŞLAR
Eğer bir sevgilim olsaydı…
Yılbaşında ne yapsam diye düşünür olmazdım.tüm planlar zorla eğlenmeye çalışan insanları çağrıştırıyor bana. Ev partisi filan değil. Sadece ikimiz. Yemek yapardık belki. dışardan sipariş verirdik her şeyi. Yemeğimiz mezemiz hepsi olurdu. Donatırdık sofrayı. Güzel müzikler olurdu fonda. Belki film izlerdik birlikte. Benim gündüz aldığım pastayı keserdik birlikte. Keyfimiz yerinde olurdu. Çakır keyif olurduk. Sahile giderdik gece yarısına doğru. Sallana sallana yürürdük yolda birbirimize tutunarak. Otururduk sonra deniz kenarında boğaza karşı. Tam 12’de köprünün üzerindeki o muhteşem ışıkları havai fişekleri seyrederdik birlikte.birbirimizle tebrikleşip yanağına bir öpücük kondurur girerdik yeni yıla. Sımsıkı sarılırdık. Dünyaya sırtımızı çevirirdik o an biz olurduk sadece. Kar yağmaya başlardı inceden. Kafamızın estiği bir yere gider orda da içerdik belki biraz.kendimizi bilecek kadar. Mekandan çıktığımızda kaldırımlar bembeyaz olmuş olurdu. Düzgün yürümeye çalışsam da ayakkabılarım karlı havaya alışık olmadığından kayardım. Sen tutardın kolumdan. Taksiye binip evin yolunu tutardık sonra. Kahve yapmak isteyip belki her tarafa kahve döküp vazgeçerdik. Gözlerim gözlerini görürdü. Karşı koymaz birbirimize. Gece bizim olurdu. Aşık olurduk mutlu olurduk. Gün yavaş yavaş ağarmaya başlardı. Kahkahalarda geçen gecemizin sona ermekte olduğunun farkına varırdık o an. Bitmesin isterdik. Göz kapaklarımız kapanmaya başlardı biz inadına ayık kalmaya çalıştıkça.sen bana başını yaslardım ben sana sarılırdım. En mutlu en huzurlu uykuya dalardık birlikte. En güzel günümüz en güzel gecemiz olurdu aslında. Bu kadar sade olurdu her şey. Sen ve ben olurduk sadece. Kalabalıktan uzak. Biz olsak yeterdi zaten. Herkesten her şeyden uzak..
Tumblr media
62 notes · View notes
tarkankurdu · 2 months
Text
İstediğin kadar kendini geliştir, istediğin kadar elit olmaya uğraş, çevren ve ailen neyse o çukurdan çıkamıyorsun. Ben tv izlemiyorum babam sabah akşam haber dinliyor sanki benim oda da çalıyo o televizyon bütün o saçma salak haberleri duyuyorum mecburen. Eski arkadaşı geliyo adamın iki kelimesinden biri küfür. Aile mi var, kadın mı var, çocuk mu var hiç umurlarında değil. Çocukluğum da böyle geçti. Sadece salonda soba olduğu için mecbur salonda sigara dumanı altında ve tv, küfür eşliğinde ders çalışmaya çalışıyordum. Çok fazla kitap okudum, yazılar yazdım, şiir yazdım ama kurtulamıyorum o çukurdan. Hâlâ o küfürbaz herif geliyor misafirliğe, hâlâ her gün sabah akşam haber dinliyorum. Artık nefret etme sınırlarını da aştım. Ünlülerin ve başarılı insanların biyografilerini okuyorum bi yerlerden destekleri var. Ya ailelerinde ya çevrelerinde bir şekilde elit insanlar oluyor, ona yardım veya destek olan, fikir veren insanlar oluyor. Bende yok. Ben Türkiye'nin en tehlikeli mahallerinden birinde doğdum büyüdüm. Hayatımda bir kere bile içki veya sigara içmedim. Kendimi hep uzak tutmaya çalıştım ama çok klasik bir şey " coğrafya kaderdir ". Çok doğru bir söz. Benim çevremde arkadaşlarım bile okunacak bir şeyi heceleyerek okuyan insanlardı. Kitap aldığım zaman sen mal mısın kitaba para veriyon diye salak salak sırıtan insanlardı. Ama çıkamıyorsun işte, hayat şartları, pahalılık, sağlık şu bu yani bi şekilde kurtulamıyorsun şu pis düzenden. Duvara tırmanıyosun ama duvar kaygan. Geri aşağı düşüyorsun. Köyde hem çobanlık yapıp hem okuyan insanlar örnek verilir ya, emin olun onlara da en azından fikren destek olan, sevgiyle yaklaşan insanlar olduğu içindir. Yoksa insan kendi kendine bir bok başaramıyor. Çok zorladım, çok denedim, gece gündüz metinler hazırladım, podcastlar yaptım, sayfalar yönettim, dijital kitaplar yazdım, şiirler yazdım, seslendirdim, dublajlar yaptım, mizah sayfaları yaptım. Ya hesaplarım kapandı ya tutmadı. Ama ne yaptıysam emek harcadım kaliteli şeyler yapmaya uğraştım. Gece uyumadım sabahlara kadar bir şeyler yaptım. Sonuç ? Tiktokta götünü sallayan bi kız kadar kimse umursamadı. Gerçekten çok iyi bildiğim bir şey var ki, bu dünyada gerçekten emek veren, gerçekten hakeden insanlar değersiz oluyor. İnsanlar nerde polemik var, nerde ahlaksızlık var onları seviyorlar. Veya sen emek veriyosun vakit harcıyosun ama senden çalıp paylaşan birinin sayfasında daha çok beğeni alıyor içeriğin. Yani hırsız daha değerli. Nefret ediyorum ya herşeyden iliklerime kemiklerime kadar nefret ediyorum. Son olarak bu sitemi yapmama sebep taştığım olay, Twitter da bi hesap çıktı karşıma beni takip etmiş. Sayfanın adı Orospu çocuğuyum. Merak ettim niye kendine böyle diyo diye bi tıkladım herif annesine, kız kardeşine karşı neler neler yazmış, gizlice fotolarını çekip paylaşmış ve takipçi sayısı 38 bin. 38 bin !
Sende salak gibi geceni gündüzüne kat bişeyler üretecem diye ugraş. Gerçekten kendimi çok çaresiz ve salak hissediyorum. Bu pis düzende bu lanet çağda iyi kalmak o kadar zor ki, tarih öncesinde yaşasak bu kadar zorlanmazdım. 2024 değil 2104 de olsa insanlıktan bi bok olmaz..
33 notes · View notes
kalbinincisi · 27 days
Text
Sen yokken ne gece ne de gündüz
Ne Ay var ne tek Bi'yıldız
Her yer karanlık ve ıssız
Göremiyorummm
27 notes · View notes
ssessizgece · 2 months
Text
Sen yokken ne gece, ne de gündüz,
Ne ay var ne tek bir yıldız...
22 notes · View notes
yildizlarda-bulusuruz · 8 months
Text
Sen yokken ne gece ne de gündüz.
6 notes · View notes
endergelisenataklar · 8 months
Text
nitelikli kaybedenler korteji*
nereye gidersem gideyim buraya ait değilmişim hissi.
bir de bunun sen tarafı.
şairin bahsettiği fazla yakınlığın getirdiği uzaklıksın,
hiç olmadın.
kaybetmekten tutmaya fırsat bulamadığım siyasi partilerim.
benimle sürekli ilgilenen ekonomim.
çay ve kitaplarım.
ontolojik kaygılarım.
sırasında başını çektiğim marketin kasasının her daim bozuk oluşunun tesadüfi olmaması.
karşı kasanın karıncalar ile metafiziksel ilişkisi.
parasız yatılı olan,
ve bir o kadar da umrumda olmayan dünyam.
evet, umrumda değil artık; umurum, gece gündüz vogue dergisine bakanlar ve elbette bakanlar,
buna içişleri dahil, dışişleri hariç değil.
bütün kavgalarım,
varoluşsal saygılarım.
ve belirleyemediğim bitiş çizgimin diyanetle ilişkisi.
bunun yanında ölü sevicileri, hamili yakınımdır kartları,
danışıklı mülakatları, çalınan sorularla elde ettikleri makamları,
araçları, prestijleri, ödüllü konuşmaları, katsayıları,
teokratik makyajları, yapay gerçeklikleri, hükmettikleri realiteleri,
dezenformasyonlarla yapmış oldukları ajitasyonları.
ve elbette ötv indirimleri.
pırlantadan alınan dahil değil, hiç olmadı.
ölüm bile sınıfsaldı, farkında olan olmadı.
o sokaktan geçenlerin suçlu olmamalarına mazaret çakarlı arabalı çünkü etrafları.
oysa madenlerde görünmezdi hiç görünmeye ve görülmeye değer et rafları.
ocakları, martları bir de mayısları.
ölmeye doyamadığım on iki aylık haziranımsın.
çok fazlasın.
seninle birlikte yürümeye müktedir olmak eylemi,
ne izafiyet teorisine sığardı ne de ilahi komedyaya.
çünkü seninle kırılıp dökülmek bile şarabın yıllanmışlığının fransızcası.
ben ise hep konunun fransızı.
boyunduruğunda artık yarınlarımın görünmeye değer olmasının sen tarafı.
içimde hep sızı.
çünkü kanlı coğrafyada olan biten her şey dünün aynısı.
59 notes · View notes
ay-simay · 9 months
Text
Tumblr media
Gece de paylaşım yaparım gündüz de
Kime ne!!
Namusumuzla yapıyoruz
Kimse karışamaz!!!
59 notes · View notes
nesrin-c · 4 months
Text
Bu gün Aziz Nesin'in doğum günü.. Doğum yıldönümünde
AZİZ NESİN'i
Saygıyla anıyoruz.Biz uyurken O,uyanıktı.Söylenecek her şeyi söyledi de biz dedim ya uykudaydık..
Susarak
Güneş altında söylenmedik söz yokmuş..
Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi..
Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz..
Ben de söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde..
Hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik...
Ben de susuyorum sevgimi saklayıp içimde....
Duyuyorsun değil mi suskunluğumu nasıl haykırıyor...
Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim ...
Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde .....
Aziz Nesin
Tumblr media
116 notes · View notes
olafkardanadam · 17 days
Note
“ gece hissettiklerimiz, gündüz gördüklerimizden daha gerçektir “
Geceye hüzün mü kaldı ne.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
•{"İnsan seni gördüğünde, o zamana kadar döktüğü tüm gözyaşları için şükrediyor. Tüm yanlışlarına, tüm kaybolduğu yollara, doğru sandıklarına. Sen insanın hayatına milat olursun, girişin ayrılmasına sebebiyet verir zamanın. Zaman senden öncesi ve sonrasına dönüşür. Senden öncesi kaybolur tek dokunuşunla, insan en güzel manzaranın önünde bile seni izlemeyi seçer. Sana sarılır, sana sarılmak küçükken arayıp da bulamadığı o duyguya kavuşmak gibidir. Bir diğer adıyla güvenmek. Kollarının arası evden daha çok evdir bazen. Binlerce kişiye ulaşacak burada yazdığım her şey, oysa ben tek senin gözlerini düşünerek yazıyorum. Seni benimle denk düşüren kadere artık isyanım kalmadı. Senden önce söylediklerimi birer birer sildim. Allah’a en büyük duam sensin. Bana dünyayı sevdirdin. Yıllarca odamdaki pencere kenarına oturarak bir şeyler dileyip durdum. Bazen çok basit şeyler istedim, bazen bir o kadar zor şeyler. Biri hariç her şeyi gerçekleştirdim günü geldiğinde. Gerçekleştirdiğim bin tane şey bir türlü gerçekleşmeyen o tek şey etmedi. Şimdi yine aynı pencere kenarında oturuyorum. Büyümek insanın içindeki o bitmek bilmeyen umudu da alıp götürüyor olmalı ki artık bir şeyler dileyemiyorum ama işte anlarsınız ya keşke o tek şeyi de gerçekleştirecek gücüm olsaymış. Şimdi uzak diyarlardasın, aramızda dağlar, yollar, köprüler yok. Gözlerimi her kapatışımda seni anımsıyorum. Gel isterim kurtar beni kendimdem, esaretten ve de bu karanlıktan. BEN ARTIK SANA GELEMEYEN ADAM VE DE SENDEN ASLA GİDEMEYENİM."}
“İnsan göz göze konuşurken, gözlerde başka bir konuşma yürüyor sanki…”
{lingesandia}
21 notes · View notes
yakazakalb · 4 months
Text
Tumblr media
Sahi nedir insan denen muamma?
Zahirine bakınca uyuklayıverdiği esnada elindeki çay bardağını düşürüveren,
Uyuduğu zaman tükürük bezleri ve ağız kaslarına hükmedemeyen,
Binbir çeşit cilt sorunları/ yağlanmaları için çeşit çeşit tedavi usulleri bulmaya çalışan,
Sindirim ve boşaltım sistemleri işlevini azaltınca çok büyük sorunlarla mücadele etmek zorunda kalan aciz mi aciz zayıf mı zayıf bir varlıktır.
Böyle aciz bir varlık nasıl Alemlerin Rabbinin halifesi olabilir dersiniz? Zahiri midir insanı eşrefi mahlukat yapan. Yoksa mahiyeti ve hakikati midir?
Oysa Batınına bakınca insan; dağların kuşların kendisi ile zikre durduğu, hayvanların dahi önünde hazır kıta durduğu bir komutan, Bütün sünnetullahın deşifrecisi ve şifrecisi, bütün esma kendisine öğretilen , meleklerin secde ettiği, alemler hesabına Yaratana şükür ve Tahiyyat sunan Allah namına yeryüzünün düzen ve intizamından mes'ul elçisi.
O aciz varlık öyle bir kaynak ile irtibat kuruyor ki bir anda bütün âlem önünde diz çöküyor. O bağ öyle bir bağ ki sizi en güçlü kudretli otorite yapıyor.
Bir taraftan ülfet eden, bir taraftan unutan insan. Bir taraftan gözünün önünü dahi göremeyen, bir taraftan gaybtan haber veren insan, Bir taraftan aldığı nefesi bile veren/vermesi gereken, hiçbir şeye sahip olmayan ama diğer taraftan tüm alem kendisine hizmetkar olan insan. Bir pis sudan yaratılan amma meleklerden üstün olan insan. Kendisini ne dev aynasında, ne de fare deliğinde görmemesi gereken insan.
Yeniden hatırlamalı mahiyetini, değerini fark etmeli, yeniden el vermeli şu dünya düzeninin gidişatını iyileştirmek için. Bolca gayret ve dua etmeli...
“Ey Hak yolcusu! Mûsâ da Firavun da senin varlığında mevcuttur. Bu iki hasmı kendinde araman gerekir!..” “Vahyin ışığında aydınlan ki, sendeki Mûsâ, sendeki Firavun’a gâlip gelsin!” Mevla'nın bu sözünü de çerçeveletip evlatlarının odasına asmalı...
Yoktan geldik, var olduk
Âlemlere yar olduk
Hak'tan geldik, kul olduk
Allah Allah illallah **** Sevgi sonsuz bir hece Bir olur gündüz, gece Kulluk tacı en yüce Allah Allah illallah 🌸
31 notes · View notes